nefes

2
2005'in Şubat'ından Bu Güne Farklı Özgünlüklerden Dem Vurarak, Duruşundan ve Müzik Tarzından Ödün Vermeyen Ankara'nın Vazgeçilmez Mekanı... Reggae, Blues, Rock & Roll, Latin, Greek, Balkan ve Bir Çok Dünya Müziklerinin Yanı Sıra eski45likler'in Tek Adresi.. ? Bu Sürede Neler mi Yaptık, Neler mi Yaşadık, Neler mi Yaşadınız Leman Sam, Replikas, Murat Yılmaz Yıldırım, Kara Güneş, Sema, İnce Saaz, Nekropsi, Bülent Ortaçgil, Janet & Jak Esim Ensemble, Selim Sesler, Gevende, Metin-Kemal Kahraman, Baba Zula, Birsen Tezer, Bajar, Hayko Cepkin, Farid Farjad, Vedat Özdemiroğlu, Grangulez, İhtiyaç Molası, Komik Günler ve Cihan, Ferhan Şensoy, Siya Siyabend, Hayvanlar Alemi, Yeni Türkü, Mısırlı Ahmet, Gayda İstanbul, Karmate, Buzuki Orhan Osman, Unified Gecko, Sulu Kule Roman, Dandada Dan, Hariçten Gazeller, Kollektif İstanbul, Muammer Ketencioğlu, Dinar Bandosu, Pinhani, Yansımalar, Ezginin Günlüğü, Erkin Koray, Sarp Maden Dörtlüsü, Batı Yakası, Luxus, Arto Tunçboyacıyan, Scott Kinsey, Barış Güney, Pilli Bebek, Jay Jay Johanson, Metropolis, Gevende, Karafaki, Hayır, Şeytan Tüyü, Ceylan Ertem...dinledik, dinlediniz! Tam 9 ay önce aylık olarak çıkmaya başlayan, NEFES dergisinin serüvenine başladık... [Hayatlar vardır bilmediğimiz, yaşamlar vardır tanık olduğumuz, gayretler vardır hayal bile edemediğimiz…nereden geldiği belli olmayan absürd bir olayın kendisine gebe değiliz, tektipleştirilen ve yok edilen dünyanın kendisine karşı geliştirilen alternatif kültürel varlıkları görüyor, izliyoruz… ayrım noktalarımızı da buradan oluşturuyoruz… kaybolan hayatlara inat başkalaşmanın gerektiği yerden bakıyoruz dünyaya, ne kadar önemliyse o kadar gayret ediyoruz buna… “geçmiş gelmiş gelecek” arasında kurulan öznesel köprülerin farkında değiliz, farkında olmamız istenen tüm kategorilerden kendimizi sıyırıyoruz, alıkoyuyoruz… “aklımız başımızda değil”… akıl denilen şeye yüklenen tüm misyonik alanlardan vazgeçiyoruz… vazgeçtik… hayatı okuma gibi bir gayretimiz yok olanlardan kendimizi ayırmanın anlamlı olduğunu düşünüyoruz…Popüler olanın içindeyiz popüler kültürden kendimizi ayırmak suretiyle…] Yaş 7

Upload: oktay-ay

Post on 15-Mar-2016

214 views

Category:

Documents


1 download

DESCRIPTION

nefes bar 7 yaşında

TRANSCRIPT

2005'in Şubat'ından Bu Güne Farklı Özgünlüklerden Dem Vurarak, Duruşundan ve Müzik Tarzından Ödün Vermeyen Ankara'nın Vazgeçilmez Mekanı...

Reggae, Blues, Rock & Roll, Latin, Greek, Balkan ve Bir Çok Dünya Müziklerinin Yanı Sıra eski45likler'in Tek Adresi..

?Bu Sürede Neler mi Yaptık, Neler mi Yaşadık, Neler mi Yaşadınız

Leman Sam, Replikas, Murat Yılmaz Yıldırım, Kara Güneş, Sema, İnce Saaz, Nekropsi, Bülent Ortaçgil, Janet & Jak Esim Ensemble, Selim Sesler, Gevende, Metin-Kemal Kahraman, Baba Zula, Birsen Tezer, Bajar, Hayko Cepkin, Farid Farjad, Vedat Özdemiroğlu, Grangulez, İhtiyaç Molası, Komik Günler ve Cihan, Ferhan Şensoy, Siya Siyabend, Hayvanlar Alemi, Yeni Türkü, Mısırlı Ahmet, Gayda İstanbul, Karmate, Buzuki Orhan Osman, Unified Gecko, Sulu Kule Roman, Dandada Dan, Hariçten Gazeller, Kollektif İstanbul, Muammer Ketencioğlu, Dinar Bandosu, Pinhani, Yansımalar, Ezginin Günlüğü, Erkin Koray, Sarp Maden Dörtlüsü, Batı Yakası, Luxus, Arto Tunçboyacıyan, Scott Kinsey, Barış Güney, Pilli Bebek, Jay Jay Johanson, Metropolis, Gevende, Karafaki, Hayır, Şeytan Tüyü, Ceylan Ertem...dinledik, dinlediniz!

Tam 9 ay önce aylık olarak çıkmaya başlayan,

NEFES dergisinin serüvenine başladık...

[Hayatlar vardır bilmediğimiz, yaşamlar vardır tanık olduğumuz, gayretler vardır hayal bile edemediğimiz…nereden geldiği belli olmayan absürd bir olayın kendisine gebe değiliz, tektipleştirilen ve yok edilen dünyanın kendisine karşı geliştirilen alternatif kültürel varlıkları görüyor, izliyoruz… ayrım noktalarımızı da buradan oluşturuyoruz… kaybolan hayatlara inat başkalaşmanın gerektiği yerden bakıyoruz dünyaya, ne kadar önemliyse o kadar gayret ediyoruz buna… “geçmiş gelmiş gelecek” arasında kurulan öznesel köprülerin farkında değiliz, farkında olmamız istenen tüm kategorilerden kendimizi sıyırıyoruz, alıkoyuyoruz… “aklımız başımızda değil”… akıl denilen şeye yüklenen tüm misyonik alanlardan vazgeçiyoruz… vazgeçtik… hayatı okuma gibi bir gayretimiz yok olanlardan kendimizi ayırmanın anlamlı olduğunu düşünüyoruz…Popüler olanın içindeyiz popüler kültürden kendimizi ayırmak suretiyle…]

Yaş 7

YENİ

“Geçmiş-Şimdi”

O günlerden bu günlere değişmenin aforizmalarını kaydetmek biraz da yitmekle ilgili… karşılaştırmalar yapmak biraz da mutsuzluk, biraz da özlemle ilgili… o günlerin çetelesi biraz da sizlerle tutuluyor ve siz

onlara, onlar size baktığı sürece farklar daha da derinleşiyor… evlerin odalarından geçen ve altlarında yoğurt kapları bulunan sobalarla,

şimdilerin kombileri arasında yapılacak olan her karşılaştırma şu anda lugatımızdan çıkan

“bakkal”ın, küf kokulu özlemlerini duymayı zorunlu kılıyor… akşamları yenilen cornet dondurmalar ile

külah dondurmalar arasındaki fark; beş altı yıl sonra politik olanı belirlemeye başlıyor… caddeler

boyunca yürünen o yollar; geçmişin akşam sefalarına bir gönderme olurken, kabak çekirdeği ile

ay çekirdeği arasındaki fark ailenin sosyolojik yapısının bir varyantı olarak kimlik kazanıyor…

koleje giden “mahalle bebeleri”ni, mahalle maçlarına almamak, o yaşın erdemine

yedirilmeyecek kadar sınıfsal bir kin içerirken, taş savaşları ve daha da bir adım ötesi olan tükürük

savaşları yapmak “elde olan malzemenin” kullanılmasını bir örneğini işaretliyor… orta sınıf

aile tipolojilerinin çocuklarının mahalledeki namını artırmak namına aldıkları commodore 64’e karşılık,

“kara kutu” olarak tabir edilen oyun konsolları durumumuzu hafifletmek adına bir işlev görüyor… hiç bir zaman gidilemeyen yaz tatilleri, ileride de hiçbir zaman ve hiçbir vakit anıya dönüşemiyor…

köye gitmekle bir tatil kasabasına gitmek arasındaki fark; şimdilerde sakarya’da içmekle tunalı’da içmek

arasındaki farkta kendisini ifşa ediyor… esnaf aile çocuklarının yaz tatillerinde babalarının yanında

çalışmaları sadece öğle yemeklerinde yenilen iskender sayesinde önem kazanırken, vitesli dağ

bisikletlerine duyulan özlemin şimdiki çocuklarda orta sınıf materyallerine dönüşmesi bir o kadar şaşkınlıkla izleniyor… bayramlarda çıkılamayan

alışverişler, burukluğun yegane nedeni olurken, kapı kapı gezilerek toplanılan şekerler arasına

sıkıştırılan bozukluklar, burukluğun o anda yok olmasını sağlayacak kadar önem kazanıyor… evin kadınları tarafından masraftan kaçmak namına örülen kış kazakları, hazır kazak karşısında her

zaman “prestij” kaybına neden olurken, şimdilerde ise örme kazak giymek; nostalji namına değer kazanıyor… evlerde ev içi bir “malzeme” olan

yeleğin, şimdilerde “yazar”lar tarafından giyilmesi gibi…

80’lerin mahalleleri 90’ların meydanları geride bırakılmayacak kadar bağlanılan bir özleme

anılıyor… şiirlere konu olan, modern öykülerin nesnesi olan karşılaştırmalar; bütüne değil öznelliğe sesleniyor… istiklal marşı ile uyanılan ve yatılan bir

TV bulamacından, dönemin siyasal erklerinin ne istediği kolayca anlaşılıyor… “katı olan her şey

buharlaşır”ken, katı olmayan “şeyler dünyasının” zamanla yitmesi, ayna-özne ilişkisini zorunlu

kılıyor… “benim memurum işini bilir”den, “benim erklerim

işini bilir”e uzanan bu yol, sıkıştırılmış bir dünyanın, bizim olmayan hayatlarını sergiliyor…