streptozotosİn İle deneysel olarak dİyabet …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve...

117
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET OLUŞTURULAN RATLARDA KROMUN BİYOKİMYASAL ETKİLERİ Olga BÜYÜKLEBLEBİCİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI DOKTORA TEZİ DANIŞMAN Prof. Dr. Hilal KARAGÜL 2009- ANKARA

Upload: others

Post on 01-Mar-2020

3 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET

OLUŞTURULAN RATLARDA KROMUN

BİYOKİMYASAL ETKİLERİ

Olga BÜYÜKLEBLEBİCİ

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI

DOKTORA TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Hilal KARAGÜL

2009- ANKARA

Page 2: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

iii

İÇİNDEKİLER

Kabul ve Onay ii

İçindekiler iii

Önsöz vi

Simgeler ve Kısaltmalar viii

Şekiller x

Çizelgeler xi

1. GİRİŞ 1

1.1. Diyabetin Tanımı 1

1.2. Glukoz 1

1.3. İnsülin 2

1.4. Serum Lipidleri 5

1.4.1. Trigliseridler 5

1.4.2. Kolesterol 6

1.4.3. Lipoproteinler 7

1.5. Paraoksonaz 10

1.6. Diyabetin Tarihçesi 15

1.7. Diyabetes Mellitusus’un Tanısı 16

1.7.1. Glukoz Tolerans Testi 17

1.7.2. Glikolize Hemoglobin (HbA1C) 18

1.8. Diyabetes Mellitusun Sınıflandırılması 19

1.8.1. Tip 1 Diyabet 21

1.8.2. Tip 2 Diyabet 23

1.9. Komplikasyonlar 24

Page 3: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

iv

1.10. Tedavi 25

1.10.1. İnsülin Tedavisi 25

1.10.2. Oral Hiperglisemik İlaçlar 26

1.11. Eser Elementler 26

1.11.1. Krom ve Biyolojik Fonksiyonları 28

1.12. Kromun Metabolizması 31

1.12.1. Kromun Emilimi ve Taşınması 31

1.12.2. Kromodulin 35

1.12.3. Kromun Atılımı 39

1.12.4. Glukoz Tolerans Faktörü 40

1.12.5. Krom Pikolinat (Cr(pic)3) 42

1.13. Kromun Fonksiyonları 44

1.13.1. Karbonhidrat metabolizmasıyla ile ilgili fonksiyonları 44

1.13.2. Kromun lipid metabolizması üzerine etkisi 45

1.13.3. Kromun protein metabolizması üzerine etkisi 47

1.13.4. Kromun protein metabolizması üzerine etkisi 48

1.13.5. Gıdalara Krom İlavesinin İmmunite, performans ve 49 karkas özellikleri üzerine etkisi

1.13.6. Diğer Moleküllerle Etkileşimi 50

1.14. Krom Yetersizliği 50

1.15 Toksik Etkiler 52

1.16. Krom, Glukoz Toleransı ve Diyabet 54

2.GEREÇ VE YÖNTEM 57

2.1. Gereç 57

2.1.1. Materyal 57

Page 4: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

v

2.1.2. Kullanılan Cihazlar 62

2.1.3. Kullanılan Kimyasallar ve Malzemeler 63

2.2. Yöntem 64

2.2.1. Paraoksonaz Düzeyinin Ölçülmesi 64

2.2.2. Toplam Kolesterol Düzeyinin Ölçülmesi 66

2.2.3. Trigliserid Düzeyinin Ölçülmesi 66

2.2.4. HDL Düzeyinin Ölçümü 67

2.2.5. LDL Düzeyinin Ölçümü 67

2.2.6. HbA1C Düzeyinin Ölçümü 67

2.2.7. Glukoz Düzeyinin Ölçümü 68

2.2.8. İnsülin Analizi 68

2.2.9. Kullanılan istatistik yöntemleri 68

3. BULGULAR 69

4. TARTIŞMA 83

5. SONUÇ VE ÖNERİLER 89

ÖZET 92

SUMMARY 94

KAYNAKLAR 96

ÖZGEÇMİŞ 106

Ek- Etik Kurul Kararı 108

Page 5: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

vi

ÖNSÖZ

Diabetes Mellitus dünyada en sık rastlanan endokrin hastalıktır. Değişik

sebeplere bağlı ve değişik komplikasyonlara yol açan, heterojen bir grup

karmaşık metabolik bozukluktur. Diabetes mellitus klinik olarak polidipsi,

poliüri, polifaji, pruritus, ağırlık kaybı gibi klasik belirtiler ve hastalığa

spesifik retinopati, nöropati, nefropati gibi komplikasyonlar ile şüphe

edilebilir veya tanınabilir. Klinikte insüline bağımlı (Tip 1) ve bağımlı

olmayan (Tip 2) diyabet olmak üzere 2 tipi bulunur. Etiyolojisi kesin olarak

bilinmemektedir. Tip 2 diyabet tüm diyabet vakalarının % 80-90’nını

oluşturur.

Canlı varlıkların yapı birimlerini teşkil eden elementlerden bazıları

organizmada bileşikler, bazıları ise iyonlar halinde bulunurlar. Bu elementler

organizmaya yeteri kadar girmedikleri veya alınmadıkları zaman birtakım

metabolik bozukluklar görülür. Hatta bu elementlerin yokluğunda yaşam

mümkün olmaz. İnsan organizması için gerekli olan elementler C, H, Na, K,

Ca, Mg, Zn, Cr, Cu, CI, I, F, Br, Mn, Co ve Se’dur. Diyabetik hastalarda eser

elementlerin nasıl bir etkisi olduğuna dair çalışmalar henüz açıklığa

kavuşmamış olmakla birlikte kromun normal karbonhidrat

metabolizmasında önemli bir rol oynadığı kanıtlanmıştır. Türkiye’de bakır,

çinko, magnezyum, selenyum gibi eser elementlerle çok sayıda çalışmalar

yapıldığı halde, krom(+3) ile yapılan çalışmalar oldukça azdır.

Kronik bir hastalık olduğundan diyabetik insanlar üzerindeki uzun dönem

incelemeler çok vakit alacağı için, deney hayvanları üzerinde deneysel

diyabet modellerinde çalışmak avantajlı olmaktadır. Bu amaçla kimyasal

diyabete neden olan tek doz, intraperitonal veya intravenöz streptozotosin

veya alloksan verilmesi en çok tercih edilen diyabet oluşturma modelidir.

Çünkü bu modelin uygulaması kolaydır, kalıcı diyabet oluşturur.

Streptozotosin, β hücrelerine özel hasar verici etkisinin olması ve böbrek,

Page 6: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

vii

karaciğer gibi diğer organları hasarlayıcı toksik etkisinin olmaması nedeniyle

alloksana göre daha çok kullanılmaktadır.

Bu çalışmada deneysel olarak streptozotosin ile Tip 1 diyabet oluşturulan

ratlarda, krom ilavesinin serum glikoz, insülin, HbA1C, paraoksonaz ve lipid

profiline etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır.

Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim dalında doktora

eğitimimi yapma olanağı sağlayan Anabilim Dalı Başkanı, danışmanım Sayın

Prof. Dr. Hilal KARAGÜL’e desteklerinden dolayı teşekkür eder, saygılar

sunarım. Doktora eğitimime gösterdikleri katkılarından ve yardımlarından

dolayı özellikle Sayın Prof. Dr. Tevhide SEL’e ve diğer Biyokimya Dalı öğretim

üyelerine teşekkür ederim. Ayrıca katkılarından dolayı Mustafa Kemal

Üniversitesi Veteriner Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı öğretim üyesi Yar.

Doç. Dr. Tünay Kontaş AŞKAR’a, Dr. Zeynep GÜLERYÜZLÜ’ye, Dr. Oytun

Okan ŞENEL’e ve her zaman yanımda olan eşim ve desteklerini benden hiç

esirgemeyen aileme teşekkürlerimi sunarım.

Page 7: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

viii

SİMGELER VE KISALTMALAR

AKŞ Açlık Kan şekeri

Arg Arjinin

Br Brom

Ca Kalsiyum

C Karbon

Co Kobalt

Cr Krom

CrPic Krom Pikolinat

Cl Klor

Cu Bakır

DM Diyabetes Mellitus

EDTA Etilendiamintetraasetikasit

Gly Glisin

GTF Glikoz Tolerans Faktör

F Flor

H Hidrojen

HDL Yüksek Dansiteli Lipoprotein

LDL Düşük Dansiteli Lipoprotein

LMWCr Düşük Molekül Ağırlıklı Krom Bağlayan Madde

Leu Löysin

Lys Lizin

K Potasyum

I İyot

Met Metiyonin

Mg Magnezyum

Page 8: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

ix

Mn Mangan

Na Sodyum

NRC Ulusal Araştırma Konseyi

Se Selenyum

STZ Streptozotosin

VLDL Çok Düşük Dansiteli Lipoprotein

Zn Çinko

Page 9: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

x

ŞEKİLLER

Sayfa

Şekil 1.1. Pankreas Beta hücrelerinden glikoz aracılı insülin 3

salgılanmasının mekanizması

Şekil 1.2. Paraoksonaz Enziminin Yapısı 11

Şekil 1.3. PON1 enzimin Paraoksonaz aktivitesi 13

Şekil 1.4. Kromatların krom (III)’e indirgenmesi 29

Şekil 1.5. İnsülin reseptörünün kinaz aktivitesinin insüline cevap olarak 36

kromodulin tarafından uyarılmasını gösteren mekanizma

Şekil 2.6. Paraoksonazın Fenil Asetatı Hidrolizi 64

Şekil 3.1. Çalışma boyunca rat gruplarının canlı ağırlık düzeyleri 71

Şekil 3.2. Çalışma boyunca rat gruplarının açlık kan şekeri düzeyleri 74

Şekil 3.3. Rat gruplarına ait serum insülin düzeyleri 76

Şekil 3.4. Rat gruplarına ait serum HbA1C düzeyleri 77

Şekil 3.5. Rat gruplarına ait serum paraoksonaz düzeyleri 78

Şekil 3.6. Rat gruplarına ait serum HDL düzeyleri 79

Şekil 3.7. Rat gruplarına ait serum LDL düzeyleri 80

Şekil 3.8. Rat gruplarına ait serum toplam kolesterol düzeyleri 81

Şekil 3.9. Rat gruplarına ait serum trigliserid düzeyleri 82

Page 10: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

xi

ÇİZELGELER

Çizelge 1.1. Who kriterlerine göre OGGT (Oral Glikoz Tolerans Testi) yorumu

17

Çizelge 2.1. Rat yeminin bileşimi 57

Çizelge 2.2. Diyabet+Krom grubundaki ratların ortalama günlük tükettikleri su miktarları

59

Çizelge 2.3. Diyabet grubundaki ratların ortalama günlük tükettikleri su miktarları

60

Çizelge 3.1. Çalışma boyunca rat gruplarının canlı ağırlık düzeyleri

70

Çizelge 3.2. Çalışma boyunca rat gruplarının açlık kan şekeri düzeyleri

72

Çizelge 3.3. Rat gruplarına ait ölçülen biyokimyasal parametrelerin ortalamaları

75

.

Page 11: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

1

1.GİRİŞ

1.1. Diyabetin Tanımı

Diabetes Mellitus tüm dünyada en sık rastlanan endokrin hastalıktır.

Değişik sebeplere bağlı ve değişik komplikasyonlara yol açan,

heterojen bir grup karmaşık metabolik bozukluktur. İnsülin

salınımının ve/veya insülin etkisinin mutlak veya göreceli azlığı

sonucu karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmasında

bozukluklara yol açar (Altuntaş ve Yenigün, 2001). Hiperglisemi

yaygın bir özelliğidir ve bu yüzden şeker hastalığı olarak tanımlamak

alışkanlık haline gelmiştir.

Beslenme sırasında, sindirim sistemine karbonhidrat, protein, lipid

şeklinde bir yakıt akışı başlar. Bu maddeler sindirim sisteminin

çeşitli bölümlerinde kendilerini oluşturan birimlere parçalanarak

sindirime uğrarlar. Daha sonra, bağırsak duvarlarını aşıp kan

dolaşımına katılırlar ve bu yolla vücudun bütün hücrelerine

dağılırlar.

1.2. Glikoz

Karbonhidratlar sindiriminin son ürünü glikozdur ve bunun önemli

bir kısmı glikojene dönüşerek karaciğerde ve kaslarda depolanır.

Yemek aralarında vücut enerji ihtiyacını bu depolardan sağlar.

Burada, sindirim olayının tersine işleyen bir süreç söz konusudur.

Glikojen, kendini oluşturan glikoz birimlerine ayrılarak kana salınır

ve buradan da organlara ve hücrelere gönderilir. Glikoz hücreler için

önemli bir metabolik yakıttır. Böylece hücrelerin büyümesi ve

gelişmesi için gerekli enerjiyi sağlar. Depolardan hücrelere,

Page 12: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

2

hücrelerden depolara yönelen sürekli akış ve çekilişi hem düzenleyen

hem de yöneten bir hormon sistemi vardır. Karbonhidratların

sindiriminden, enerjinin yönetiminden sorumlu hormon ise

“insülin”dir.

1.3. İnsülin

İnsülin, bir iç salgı bezi olan pankreas tarafından üretilir. İnsandan

başka tüm öteki omurgalı canlılarda da bulunur. 51 aminoasitli,

moleküler ağırlığı 6000 Dalton olan bir polipeptid hormondur.

Polipeptid hormon olan insülin bütün türlerde birbirine disülfid

köprüleri ile bağlı olan iki aminoasit zincirinden kuruludur. Aktif

insülin 21 aminoasit kapsayan bir A zinciri ile 30 aminoasit

kapsayan bir B zinciri ihtiva eder.

Pankreas, midenin arkasına ve onikiparmak bağırsağı kıvrımına

yerleşmiş, yetişkin insanlarda yaklaşık 16 cm’ye ulaşan bir organdır.

İşlevlerinden ikisi, özellikle çok önemlidir. Bunlarda ilki, besinlerin

sindirimi için bağırsaklara çeşitli enzimler içeren bir özsu

salgılamaktır. İkincisi ise, “Langerhans adacıkları” denen hücre

kümeciklerindeki “beta”(b) hücrelerinden insülin, “alfa” (a)

hücrelerinden ise glukagon salgılayarak kana aktarmaktır. Bu iki

hormon ortaklaşa çalışırlar; dokulardaki şeker tüketimini denetlerler

ve düzenlerler.

Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

pankreas da kana insülin salar. Aslında pankreas çok önce, daha

glikoz kana ulaşmadan çalışmaya başlar. Yemek masaya konduğu

anda, görme ya da koklama duygusu yoluyla güdülenip işe koyulur.

İnsülin, karaciğere ve kaslara glikozla eşzamanlı olarak ulaşır; büyük

bir hızla, glikozun glikojen şeklinde depolanmasında anahtar görevini

Page 13: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

3

üstlenir. İnsülin organizma hücrelerinin çoğunu etkiler. Bir hücrenin

insülin tarafından etkilenebilmesi için, hücre membranında insülin

reseptörlerinin bulunması gerekir. Şöyle ki insülin hücre içine

girmeden, hücre membranındaki reseptöre bağlanır ve bu bağlantı

sonucu, reseptörün hücre içi kısımlarındaki tirozin aminoasitler,

ATP’den fosfat radikalleri alarak tirozin fosfat olur. Tirozinlerin

fosforilasyonu sonucu, reseptörler uyarılır ve bir tirozin kinaz gibi

çalışıp hücre içinde birtakım olayların başlamasına yol açar.

Şekil 1.1. Pankreas Beta hücrelerinden glikoz aracılı insülin salgılanmasının mekanizması (International Diabetes Federation, 2006)

Olaylar, hücrelerin görevlerine göre değişir. Karaciğer hücrelerinde,

insülin etkisi altındaki en önemli olaylar arasında, glikozun glikojene

çevrilip depolanmasının artması, glikojenin çözülmesinin ve böylelikle

glikozun hücre dışına çıkabilmesinin önlenmesi ve başka besinlerin

glikoza çevrilmelerinin önlenmesi vardır. Kas ve yağ doku

hücrelerinde insülin, hücre içinde önceden yapılmış glikoz

taşıyıcılarının hücre membranına gelmelerini sağlar; böylelikle

Page 14: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

4

taşıyıcılar glikozun kandan hücre içerisine girmesini kolaylaştırır.

Ayrıca insülin, bu hücrelerde glikozun metabolizmasını arttırarak

piruvata (oksijene bağlı olmayan “glikoliz”) çevrilmesini sağlar;

sonradan piruvat oksijene bağlı metabolizma ile CO2 ve H2O‘ya

çevrilir ve bu arada enerji kaynağı ATP molekülleri yeniden ortaya

çıkar (Krebs siklusu).

Sonuç olarak insülin, glikozu kandan dışarı çıkartmak, kullanılması

ya da depolanması için organlara sokmak, kandaki şeker düzeyini

aşağı değerlere çekmek görevini üstlenir. Dahası insülin, glikozun

hücrelere girmesi ve aminoasidler, yağ asitleri gibi karbohidrat

içermeyen maddelerin depolanması için de çalışır. Pankreas yemek

aralarında, bir anlamda dinlenmeye çekilir. Bu evrelerde, çok az

miktarda, glikozun yakılmasına yetecek kadar kana insülin verir.

Çünkü, insülin anahtar görevini yapamazsa, glikoz, hücrelerin büyük

bir kısmına giremez, dolayısıyla yakılamaz. Bu yüzden, tam yemek

sırasında insülin ihtiyacı üst düzeye çıkar, yemek aralarında ise daha

azalır. Kanda şeker düzeyi düşünce, insülin salımı azalır ve kan

şekeri düzeyini arttırıcı hormonlar (glukagon, katekolaminler,

büyüme hormonu, kortizol) devreye girer. Ardından, depolardan

glikoz çekimi başlar. İşte, karbohidrat metabolizmasını düzenleyen

bu sistemin herhangi bir nedenle bozulması, diyabetin ortaya

çıkmasına yol açar. Diyabette pankreas çok az veya hiç insülin

üretmez. Böylece kanda glikoz derişimi artar ve idrarla vücut dışına

atılır. Bu da kandaki yüksek seviyelerine rağmen hücrelerin en

önemli yakıtı olan glikozu kullanmamasına ve önemli

komplikasyonlara neden olur.

Page 15: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

5

1.4. Plazma Lipidleri

Plazmadaki temel lipidler kolesterol, trigliseridler ve fosfolipidlerdir.

Bu lipidler yalnız başına suda çözünmeyen ve plazmada çözünmüş

olarak taşınamayan bileşiklerdir. Plazmada, özel apoproteinler ile

birleşerek oluşturdukları çözünmüş lipoprotein (lipid-protein

kompleksi) partikülleri halinde bulunurlar (Champe ve Harvey,

1994). Besinlerle alınan lipidler midede değişikliğe uğramadan ince

bağırsağa geçerler, burada safra tuzlarının yardımıyla emülsiyon

haline gelirler. Pankreastan salgılanan lipaz etkisiyle kolaylıkla

hidroliz olurlar ve ince bağırsak lümeninden emilirler (Castelli, 1992).

İnce barsaklardan emilen mono, di ve triaçilgliseroller yağ asitleriyle

değişik işleme tabi tutulurlar. On karbondan daha kısa zincirli yağ

asitleri vena porta ile karaciğere gönderilirken daha uzun olanlar ise

serbest yağ asidi veya triaçilgliseroller şeklinde şilomikronların

yapısında yer alırlar ve dolaşıma verilirler. Absorbe olan safra asitleri

dolaşıma girmeyerek vena portayla karaciğere gelir, rejenere olur ve

tekrar safra ile duodenuma aktarılırlar.

Kanda en çok bulunan lipidler serbest ve toplam kolesterol,

fosfolipidler ve trigliseridlerdir.

1.4.1. Trigliseridler

Trigliseridler gliserol ile 3 tane yağ asidinin ester bağ ile

birleşmesinden oluşur (Mayes, 1990). Yağ dokusu depolarının %

95’ini oluştururlar ve plazmada bulunan gliserol esterlerinin en

büyük bölümüdürler. Sindirimleri duodenum ve proksimal ileumda

gerçekleşir. Lipaz ve safra asidlerinin etkisi ile gliserol ve yağ

asidlerine hidrolize olurlar. Emilimden sonra tekrar sentezlenirler ve

kolesterol ve apolipoproteinlerle birleşerek şilomikronları meydana

Page 16: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

6

getirirler. Şilomikronlar lenfatik sistemde ductus thoracicus yolu ile

taşınırlar ve jugular ven aracılığı ile sistemik dolaşıma taşınırlar.

1.4.2. Kolesterol

Kolesterol en yaygın bulunan steroldür ve 27 karbon atomundan

oluşur. Karaciğer, bağırsak, adrenal korteks, yumurtalıklar ve

testisler vücudun kolesterol havuzuna en büyük katkıyı yapmasına

rağmen, tüm vücut dokuları tarafından sentezlenir. Dokularda ve

plazma lipoproteinlerinde ya serbest kolesterol halinde veya uzun

zincirli yağ asidi ile birleşmiş şekli olan ester kolesterol halinde

bulunur. Birçok dokuda kolesterol asetil CoA’dan sentez edilir ve

sonunda vücuttan safra içinde, kolesterol veya safra tuzları şeklinde

dışarı atılır (Champe ve Harvey, 1994).

Kolesterol bütün hücre zarlarının bileşenidir. Kortikosteroidler, seks

hormonları, safra asitleri ve D vitamini gibi diğer steroidlerin ön

maddesidir (Champe ve Harvey, 1994). Membranların ve plazma

lipoproteinlerinin dış tabakasının gerekli bir bileşenidir. Ayrıca

lipoproteinler, membranlarda ve diğer lipoproteinlerde bulunan

kolesterol ile kolayca dengeye giren serbest kolesterolü de dolaşımda

taşır. Ester kolesterol, kolesterolün birçok dokuda bulunan depo

şeklidir.

LDL, kolesterol ve kolesterol esterinin birçok dokuya alınmasında

aracı rol oynar. Serbest kolesterol dokulardan HDL aracılığı ile ayrılır

ve safra asitlerine dönüştürülmek üzere karaciğere taşınır (Champe

ve Harvey, 1994).

Page 17: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

7

1.4.3. Lipoproteinler

Lipoproteinler, nötral lipid çekirdek (triaçilgliserol vaya kolesterol

esterleri) ve bunun çevresinde apoproteinler, fosfolipid ve serbest

kolesterolden ibaret bir kabuktan oluşur (Champe ve Harvey, 1994).

Apoproteinler, lipoproteinlerin vücutta taşınmaları, dağılmaları ve

metabolize edilmelerinde kritik bir öneme sahiptir. Lipoproteinler

lipidleri plazmada taşınırken çözünür tutmak ve kendilerinin lipid

içeriklerini dokulara verebilmek için etkili bir mekanizma yürütür.

Plazmada yoğunlukları, molekül ağırlıkları, kolesterol, trigliserid ve

fosfolipid oranlarına göre 5 tip lipoprotein molekülü bulunmaktadır

(Champe ve Harvey, 1994):

Fraksiyon Yoğunluğu

Şilomikronlar <1.006

Çok düşük dansiteli 1.006-1.019

lipoproteinler(VLDL)

Düşük dansiteli 1.019-1.063

lipoproteinler (LDL)

Yüksek dansiteli 1.063-1.210

lipoproteinler (HDL)

Çok yüksek dansiteli >1.210

lipoproteinler

Page 18: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

8

Şilomikronlar

Şilomikronlar ince bağırsak epitel hücreleri tarafından üretilir ve

besinsel triaçilgliserol, kolesterol ve kolesterol esterlerini periferik

dokulara taşırlar. % 84 kadarını trigliseridler ve % 5’e yakın bir

kısmını kolesterol oluşturur. Besin kaynaklı trigliseridleri taşıyan en

büyük moleküllü lipoproteinlerdir. Perifer dokulardaki kapillerlerin

endoteline yerleşmiş olan lipoprotein lipaz tarafından trigliserid

kısımları koparılır ve gliserol ile serbest yağ asitlerine ayrıştırılır.

Geriye şilomikron kalıntısı kalır ve bu da karaciğer hücreleri

tarafından kandan temizlenir (Champe ve Harvey, 1994).

VLDL

VLDL karaciğerde sentezlenen, trigliserid içeriği zengin bir

lipoproteindir. Trigliserid ve kolesterolün taşınmasından sorumludur.

Yapısında % 85-90 lipid (% 60 trigliserid, % 15 kolesterol ve % 15

fosfolipid) ve % 10-15 protein bulunur (Başkal, 1989). VLDL içindeki

trigliseridler serbest yağ asitlerinden karaciğerde sentez olur. VLDL

ve besinler ile alınan trigliseridden zengin şilomikronların yıkımı ise

büyük ölçüde özellikle yağ dokusundaki kapiller endotellerinde

lokalize lipoprotein lipaz enzimi ile olur. İnsülin yağ dokusuna yağ

asitlerinin girip trigliserid olarak depolanmasına yardımcı olan en

önemli hormondur.

Lipoprotein lipaz enzimi, insülin hormonu etkisi altında aktivitesini

arttırır. İnsülin azlığı veya insülin duyarsızlığı sonucu lipoprotein

lipaz aktivitesi düşlük düzeyde olduğu için endojen trigliseridleri

taşıyan VLDL, besin ile alınan ekzojen trigliseridleri taşıyan

şlilomikron katabolizması da azalmıştır. Yani karaciğerde VLDL

Page 19: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

9

üretiminin artması, periferde VLDL ve şlilomikronların yıkımının

azalması sonunda serum trigliseridi yükselir.

LDL

LDL tüm dokulara kolesterolü taşıyan en büyük lipoproteindir.

Plazmadaki toplam kolesterolün yaklasık % 70’i LDL’de bulunur.

Yapısının % 75’i lipid ve % 25’i proteinden oluşur. Temel

apolipoproteini ApoB-100’dür. LDL kolesterolün membran ve steroid

hormonların sentezinde kullanılmak üzere ekstrahepatik dokulara

taşınmasında görevlidir. LDL’nin Uzun ömürlü bir partikül olması

dokular için kolesterol kaynağı olarak işlev görmesini sağlar

(Bhagavan, 2002).

LDL bilindiği gibi lipoprotein fraksiyonları arasında en aterojenik

olanıdır. VLDL’ den delipidasyon diye adlandırılan bir süreç sonunda

önce IDL sonra LDL oluşur. Yüksek serum trigliserid düzeylerinde

oluşan LDL’ nin dansitesi artmış çapı ise azalmıştır.

HDL

HDL karaciğer ve ince bağırsak duvarında sentezlenir. Yapısında

yaklaşık % 50 lipid ve % 50 protein içerir (Altınışık, 2006). En küçük

molekül ağırlığına sahip olan lipoproteindir. HDL’nin başlıca

apolipoproteinleri Apo A1 (% 65), Apo A2 (% 25) ve daha küçük

miktarlarda Apo C ve Apo E’dir. Plazmadaki kolesterolün % 20-25’ini

HDL taşır. HDL’ler trigliseridlerin ve kolesterolün plazmadan

temizlenmesinde, kolesterolün dokulardan karaciğere geri

taşınmasında ve metabolizmasında önemli rol oynar.

Page 20: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

10

HDL’ler yoğunluklarına göre 3’e ayrılır: HDL 1, kolesterolden zengin

diyet alan insanlarda ve deney hayvanlarında görülür ve ateroskleroz

oluşmasını hızlandırır. HDL 2 ve HDL3 ise HDL’nin, plazmanın

lipidlerden temizlenmesi görevinden sorumludur.

HDL bilindiği gibi genelde arterioskleroza karşı koruyucu lipoprotein

fraksiyonudur. HDL üretiminde hepatik trigliserid lipaz aktivitesi

önemlidir. Bu enzim HDL içinde bulunan trigliseridi hidroliz eder.

Böylece daha fazla kolesterolü perifer dokulardan alma kapasitesine

sahip HDL3 kolesterol oluşur. İnsülin, lipoprotein lipaz aktivitesini de

arttırdığı gibi hepatik trigliserid lipaz aktivitesini de arttırır. İnsülin

yetersizliği veya insensitivitesinde serum VLDL miktarı artar, HDL

miktarı azalır.

Düzenli egzersiz yapanlarda veya sürekli alkol alanlarda HDL düzeyi

yükselir. Sigara içme, obezite, diyabet, hareketsiz yaşam,

hipertrigliseridemi, genetik faktörler, androjenler, anabolik steroidler,

androjenik yan tesirli progesteronlar ve beta adrenerjik blokörler HDL

düzeyini azaltır (Champe ve Harvey, 1994).

1.5. Paraoksonaz

Serum paraoksonaz enzimi HDL ile ilişkili, antioksidan fonksiyona

sahip olduğu düşünülen bir enzimdir. İnsan serum paraoksonaz

enzimi; karaciğerde sentezlenen, arildialkilfosfataz olarak da

adlandırılan Ca bağımlı, HDL ile ilişkili ve 43-45 kDa molekül ağırlıklı

bir ester hidrolazdır (Mackness ve ark., 1998: Aviram ve ark.,1999:

Griffith ve ark., 1988). Kalsiyum, enzimin hem aktivitesi hem de

stabilitesi için gerekir ve katalitik mekanizmada da rol oynar.

Paraoksonaz enziminin yapısı Şekil 1’de özetlenmiştir (Aviram, 1999).

Page 21: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

11

Şekil 1.2. Paraoksonaz enziminin yapısı (Aviram, 1999)

Paraoksonazın yapısında bulunan N-terminal hidrofobik sinyal

peptidi, HDL ile etkileşim için gerekmektedir. Paraoksonaz enzimi N-

terminal hidrofobik sinyal peptidi aracılığı ile fosfolipidlere ve

lipoproteinlere bağlanır (Sorenson ve ark., 1999: Sönmez, 2000).

Paraoksonaz enzimi 354 aminoasit içeren glikoprotein yapılı bir

enzimdir. Paraoksonazı kodlayan gen, 7. kromozumun q 21-22

bölgesine yerleşmiştir. Paraoksonaz gen ailesinin PON1, PON2 ve

PON3 olmak üzere üç üyesi vardır. PON2 ve PON3’ün 105.

pozisyonda lizin rezidüsü bulunmadığından paraoksonu hidroliz

edemedikleri öne sürülmüştür (Cathcart ve ark., 1999: Heinecke,

2000: Mackness, 1998). PON-1 ve PON-3 karaciğer ve plazmada

Page 22: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

12

bulunurken, PON-2 karaciğer, böbrek, kalp, beyin, testis dokularında

özellikle endotel tabakasında bulunur (Bayrak ve ark., 2005).

Paraoksonaz enzimi, karaciğer, böbrek, ince bağırsak başta olmak

üzere birçok dokuda ve serumda bulunur (Mackness, 1998: Ali ve

ark., 2003). PON2, PON1’den sonra tanımlanmış ve daha az

çalışılmış olmasına rağmen, endotel ve vasküler duvar hücrelerinde

antioksidan aktivite göstermesi nedeniyle büyük ilgi odağı olmuştur

(Bayrak ve ark., 2005). PON-2’nin karaciğer, böbrek, kalp, beyin,

testis dokularında özellikle endotel tabakasında bulunduğu ve aortik

düz kas hücrelerinde de yer almaktadır (Bayrak ve ark., 2005).

PON3 esas olarak karaciğerde sentez edilir ve serumda HDL ile

birlikte bulunur. PON1’in aksine PON3’ün arilesteraz aktivitesi

sınırlıdır ve PON aktivitesi yoktur (Bayrak ve ark., 2005).

Serum paraoksonaz enziminin en iyi bilinen fonksiyonu; aromatik

karboksilik asit esterlerini, sarin ve soman gibi sinir gazlarını,

paraokson ve diazookson gibi organofosfat türevlerini ve insektisitleri

hidrolize etme yeteneğidir (Bayrak ve ark., 2005). Enzim, organik

fosforlu insektisit olan parathionun oksidatif desülfürasyonu ile

oluşan paraoksonu hidroliz ederek p-nitrofenol ve dietilfosfat

oluşumuna yol açar. Paraokson oluşumu karaciğer ve diğer

dokularda mikrozomal sitokrom p-450 enzim sistemi ile kataliz

edilmektedir. Paraoksonaz enzimi, paraoksondaki O-P ester bağının

hidrolizinden sorumlu olan esterazdır (Ekmekçi ve ark., 2004).

Page 23: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

13

Şekil 1.3. PON1 enzimin Paraoksonaz aktivitesi

PON1’in belirlenen ikinci önemli fonksiyonu antiaterojenik aktiviteye

sahip olmasıdır. Serum PON1 plazmada HDL ile birlikte bulunur ve

plazma lipoproteinlerinin oksidasyonunu önlemede görevlidir. Bu

enzimin plazmada her zaman HDL ile birlikte bulunması nedeni ile

HDL’ nin antiaterojenik etkisine önemli katkısı vardır (Aviram 1999).

Paraoksonaz LDL kolesterolü serbest radikallerin indüklediği

oksidasyondan korumaktadır. HDL kolesterol yapısında bulunan

PON 1 enzimi, LDL’deki aktif lipidleri yıkar ve böylece arter duvarında

yer alan hücrelerde inflamatuar cevap oluşumuna karşı koruyucu

etki gösterir. Paraoksonaz okside LDL’deki kolesteril linoleat

hidroperoksitleri ve spesifik okside fosfolipidleri hidroliz eder (Aviram,

1999). HDL’den saflaştırılan PON’un TBARS düzeylerini ve

lipoperoksit oluşumunu önlediğini gösterilmiştir. PON1 LDL’nin yanı

sıra HDL’yi de korumaktadır (Bayrak ve ark., 2005). Ayrıca akut faz

reaksiyonu sırasında PON1 aktivitesinde belirgin kayıp olmaktadır

(Van ve ark., 1995).

Peroksidasyona uğramış lipitler bu enzim tarafından metabolize

edildiğinden, lipit peroksitlerin hem HDL’de hem de LDL’de birikimi

önlenir. Bu özelliği nedeniyle, HDL’nin LDL’yi oksidasyona karşı

koruyucu etkisinden PON1 sorumludur ve bu açıdan A ve E

vitaminlerinden daha etkilidir (Bayrak ve ark., 2005).

Page 24: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

14

Paraoksonaz aktivitesi, yeni doğanlarda ve prematüre bebeklerde

yetişkindekinin yaklaşık yarısı kadardır. Doğumdan yaklaşık bir yıl

sonra erişkindeki düzeyine ulaşır ve hayat boyu değişmeden devam

eder (Mackness, 1998). Paraoksonaz, 3 adet sistein molekülü içerir,

bunlardan ikisi molekül içi disülfit bağının oluşumuna katılırken,

284. pozisyondaki sistein molekülü ise serbest halde bulunur. Sistein

284’ün, enzimin aktif merkezine yakın bölgede bulunduğu ve bu

bölgenin substrata bağlanma için gerekli olduğu düşünülmektedir.

284. pozisyondaki sisteinin, LDL’yi oksidasyondan korumada önemli

bir fonksiyona sahip olmasına karşın organofosfatların hidrolizinde

bir etkisi gözlenmemektedir (Heijmans ve ark., 2000).

İnsan serum Paraoksonaz (PON1) enzimi; HDL üzerinde lokalize,

kalsiyum (Ca) bağımlı bir ester hidrolazdır ve organofosfatları (para-

okson, diazookson gibi) sinir ajanlarını ve aromatik karboksilik asit

esterlerini hidroliz eder. Ayrıca; LDL ve HDL'yi, Cu iyonunun ve ser-

best radikallerin indüklediği oksidasyondan koruyarak antioksidan

etki gösterir. Paraoksonaz enzimi, okside LDL’de bulunan kolesterol

linolat hidroperoksitleri ve/veya okside fosfolipidleri hidroliz ederek

bu koruyucu etkisini gösterebilir. Paraoksonaz enzimi sistein 284

pozisyonunda serbest sülfidril grubu içerir ve bu yapı oksidasyona

karşı LDL'yi korumada önem taşımaktadır (Heijmans ve ark., 2000:

Kwiterovich ve ark., 1998: Lee ve ark., 2001).

Paraoksonaz enzim aktivitesinin; miyokard enfarktüsü, ailesel

hiperkolesterolemi ve diyabette azaldığı pek çok çalışma ile

gösterilmiştir (Heijmans ve ark., 2000: Kwiterovich ve ark., 1998: Lee

ve ark., 2001: Mackness ve ark., 1997: Mackness ve ark., 1993).

Page 25: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

15

1.6. Diyabetin Tarihçesi

Diabetes mellitusa ilk kez M.Ö. 1500 yıllarında Mısır papirüslerinde

rastlanmıştır. Bu papirüslerde bol su içme ve aşırı idrara çıkma ile

seyreden bir hastalıktan bahsedilmektedir. M.Ö. 5. yüzyılda Hint

uygarlığında “Medhumeh” adı verilen, aşırı susama ve ağız kokusu ile

birlikte ”ballı idrarla” seyreden bir hastalıktan bahsedilmiştir. Bu

hastalığa sahip kişilerin genelde şişman insanlar olduğu ve

hastaların kuruyarak öldükleri bildirilmektedir. Hastalığa ilk kez

diyabet adını M.S. 130-200 yılları arasında yaşayan Kapadokyalı

hekim Arateus vermiştir.

Büyük Türk İslam alimi İbn-i Sina da şeker hastalığını M.S. 1000

yıllarında bugünkü tanıma yakın şekilde tarif etmiş, ve eserleri M.S.

1500 yıllarına kadar tıp okullarında ders kitabı olarak okutulmuştur.

Thomas Willis 1600’lü yılların sonunda diyabetik hastaların

idrarlarının tatlı olduğunu göstermiş ve hastalığa Diabetes Mellitus

adını vermiştir. Bundan bir yüzyıl sonra İngiliz Mathew Dobson

idrardaki tatlımsı tadı, kristalleştirerek tespit ettiği şekerin verdiğini

göstermiştir. Aynı dönemde Pool ve Cawley kimyasal olarak idrarda

şeker bulmuş ve idrardaki şekerin glikoz olduğunu kanıtlamışlardır.

1869 yılında “Pankreasın Mikroskopik Anatomisine Katkılar” isimli

tezinde Paul Langerhans kendi adını taşıyacak olan pankreas

hücrelerinden ilk kez bahsetmiştir. 1893 yılında Laguese, Langerhans

tarafından tarif edilen adacıkların endokrin pankreas dokusu

oluşturabileceğini düşünmüş ve bu dokulara Langerhans adacıkları

ismini vermiştir. 1921 yılında Bantin ve Best pankreas ekstrelerinin

diyabetik köpeklerde yüksek glikoz düzeylerini düşürdüğünü

Page 26: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

16

göstermişlerdir. İnsülinin molekül yapısı 1955’te Sanger tarafından

gösterilmiş ve bu buluşu ona Nobel ödülünü kazandırmıştır.

1980’li yıllardan sonra başlayan pankreas adacık transplantasyonu,

yapay pankreas bulunması, ve de diyabetin etyopatogenezinde

immünitenin bulunması ve immünsüpresif tedavilerin geliştirilmesi

yeni bir çığır açmıştır.

1.7. Diabetes Mellitus’un Tanısı

Dünyada yaygın olarak kullanılan diyabet tanı kriterleri Amerikan

Diyabet Birliği (ADA) tarafından belirlenmiştir. Buna göre diyabetes

mellitusun en basit tanısı açlık glisemisinin venöz plazmada en az iki

ardışık ölçümde 126 mg/dl veya daha yüksek olması ile konur. Yine

günün herhangi bir saatinde açlık ve tokluk durumuna

bakılmaksızın randömize venöz plazma glisemisinin 200 mg/dl’nin

üstünde olması ve poliüri, polidipsi, polifaji, zayıflama gibi diyabetik

semptomların oluşu ile de tanı konulabilir (World Health

Organization, 1994).

Diabetes Mellitus Tanı Kriterleri

1. Diyabet semptomları ve 200 mg/dl randomize plazma glikoz

düzeyi :

Günün herhangi bir saatinde öğüne bakılmaksızın ölçülen plazma

glisemi değeri; poliüri; polidipsi; polifaji; açıklanamayan ağırlık

kaybı.

Açlık plazma glikoz düzeyi 126 mg/dl; en az 8 saatlik açlık sonrası

Page 27: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

17

2. Oral glikoz tolerans testi sırasında 2. saatte plazma glikoz

düzeyinin 200 mg/dl olması

Çizelge 1.1. WHO kriterlerine göre OGGT (Oral Glikoz Tolerans Testi) yorumu

Kan Glikoz

Düzeyi mg/dl Normal Glikoz Toleransı (NGT)

Bozulmuş Glikoz Toleransı (IGT)

Diabetik (DM)

Açlık < 110 < 140 ≥ 140**

2 saatlik < 140 140-199 ≥ 200

** Açlık kan glikoz düzeyi en az bir hafta ile iki kez 140 mg/dl veya üzerinde bulunursa diabet tanısı kesinleşir, bu durumda OGGT yapılmalıdır. (WHO Experts Report, 1985)

1.7.1. Glikoz Tolerans Testi

Bir karbonhidratı kullanma yeteneği glikoz tolerans testi ile

hesaplanır. Hasta karbonhidrat metabolizmasının maksimum

düzeyde uyarılması için yüksek karbonhidratlı diyetle 3 gün beslenir.

Daha sonraki gün hasta 50-100 g arası glikoz alır (40 g glikoz/m²

vücut yüzeyi) ve kan glikoz düzeyi zaman içinde izlenir. Kan glikoz

düzeyi 160-180 mg/dl’ye ulaşırsa şeker glomerüler filtrattan

tamamen absorbe edilemez. Böylece böbrek eşik değeri aşılır ve

glikozüri ile sonuçlanır.

- Plazma glikoz seviyesi ≥ 7.0 mmol/L

- İki saatlik oral glikoz testi ≥11.1 mmol/L olması diyabetik tanıda

eşik değerdir (De Vegt ve ark., 1997).

Page 28: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

18

1.7.2. Glikozile Hemoglobin HbA1C

Hemoglobin molekülünün posttranslasyonel modifikasyonları sonucu

oluşan birçok minör formları bulunur. Bu minör formlar HbA

komponentleri olarak bilinir ve toplam hemoglobin miktarının

yaklaşık % 7’sine denk gelir. Bunların en fazla olanı HbA’nın

glikozilasyonu sonucu oluşan HbA1C’dir.

HbA1C hemoglobin molekülünün beta zincirinin terminal amino

grubuna glikoz molekülünün kimyasal olarak bağlanması sonucu

oluşur. HbA1C hemoglobinin hem zincir içi hem de amino

terminalindeki valin birimleri araclığıyla glikolizasyona uğraması

sonucu oluşur (Yeğin ve Tomris, 1996).

Normalde toplam hemoglobinin az bir kısmı eritrositlerde

glikolizasyona uğramış olarak bulunur. Bu glikozilasyona uğramış

hemoglobin yani HbA1C miktarı serum glikoz düzeyine ve eritositlerin

yarı ömrüne bağlı olarak değişir. Eritrositler glikoza serbest geçirgen

olduğundan HbA1C oluşma hızı, eritrositlerin dolaşımda bulunduğu

sürece ortamda var olan glikoz düzeyine ve maruz kalma süresine

bağlıdır. Eritrositlerin yaşam süresi yaklaşık 2-3 ay olduğundan

HbA1C 2-3 ay boyunca maruz kalınan ortalama glikoz düzeyini

gösterir. Ancak bilinmelidir ki HbA1C son haftalardaki glikoz

düzeyleri ile daha yakın ilişkilidir. Son 1 aydaki glikoz düzeyi

HbA1C’nin % 50’sini oluştururken 60-120. günler % 25’ini, 30-60.

günler diğer % 25’ini oluşturur. Uzun süreli hiperglisemiler, HbA1C

düzeyinde artışa neden olur ve HbA1C diyabet tanısında önemli bir

kriterdir (Zilan ve Karagül, 2002)

Page 29: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

19

1.8. Diabetes Mellitusun Sınıflandırılması

İlk kez 1979 yılında Ulusal Diyabet Veri Grubu (NDDG) ve daha sonra

da 1985 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından diyabetin

geniş bir sınıflandırılması yapılmıştır. WHO’nun yaptığı sınıflandırma

kliniksel olup aynı zamanda diyabeti terminolojik olarak insüline

bağımlı (IDDM) ve insüline bağımlı olmayan (NIDDM) olarak

adlandırılmıştır. Her iki grup diyabet heterojen olduğundan WHO

sınıflamasının genel uygulanabilirliği sınırlıdır. Örneğin özellikle

yetişkinlerde etiyolojik, fenotopik ve klinik kriterlerin karışımına

dayanarak IDDM ve NIDDM arasında açık ve tam anlamıyla

birbirnden bağımsız olduklarını gösteren bir farklılık

gözlenememiştir. Buna karşın her iki sınıflama, epidemiyolojik

çalışmalarda ve hastaların tedavisinde klinik araştırma ayırımı için

önemli ve gerekli yönergeleri sağlamıştır. Daha sonra ADA tarafından

1998 yılında önerilen yeni sınıflama ise etiyolojik olup, insüline

bağımlı olan insüline bağımlı olmayan diyabet yerine tip 1 ve tip 2

diyabet terminolojisini de önermektedir.

ADA DİYABET SINIFLANDIRMASI

1. Tip 1 Diabetes Mellitus (IDDM)

a) İmmunolojik

b) İdiyopatik

2. Tip 2 Diabetes Mellitus (NIDDM)

3. Diğer Özel Tipler

a) Beta hücre fonksiyonunda genetik bozukluk

Page 30: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

20

1- Kromozom 12, HNF-1 Alfa (MODY 3)

2- Kromozom 7, Glukokinaz (MODY 2)

3- Kromozom 20, HNF-4 Alfa (MODY 3)

4- Mitokondrial DNA

5- Diğerleri

b) İnsülin etkisinde genetik bozukluk 1- Tip A insülin rezistansı

2- Leprechaunizm

3- Rabson- Mendelhall sendromu

4- Lipoatrofik diyabet

5- Diğerleri

c) Ekzokrin pankreas hastalıkları 1- Pankreatit

2- Travma/Pankreatomi

3- Neoplazm

4- Kistik fibrozis

5- Hemokromatozis

6- Fibrokalkülöz pankreas

7- Diğerleri

d) Endokrinopati 1- Akromegali

2- Cushing sendromu

3- Glukagonoma

4- Feakromasitoma

5- Hipertroidizm

6- Somatostatinoma

7- Aldesteronoma

8- Diğerleri

Page 31: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

21

e) İlaçlar ve kimyasal madde etkileri

f) Enfeksiyonlar

g) İmmun mekanizmalar

h) Diyabetin diğer şekilleri

ı) Diyabetin genetik sendromları

4. Gestasyonel Diyabet

1.8.1. TİP 1 DİYABET

Bu tip diyabet genellikle çocuklarda ve gençlerde görüldüğü için

“Jüvenil diyabet” adını alır. Hastalık ani başlangıçlıdır. Bu tip

diyabette, Langerhans adacıklarında β hücreleri idiyopatik oto-

immun olarak yıkıma uğradığından sayıları azalır. Bunun sonucunda

insülin salınımı düşer ya da durur (Oberley, 1988). Bu yüzden tip 1

diyabetin diğer bir adı da “insüline bağımlı diyabet”tir. İnsülin

olmadan glikoz, kas, yağ ve karaciğer hücrelerine giremez. Bu

nedenle hücresel enerji ihtiyacı yağlardan karşılanmaya başlar

(Murray ve ark. 1996: Chausmer, 1998: Jain ve McVie, 1999). İnsülin

yokluğunda, yağ yıkımlanması artarken buna parelel olarak serbest

yağ asitlerinin özellikle asetoasetik asit ve β hidroksibutirik asit gibi

ketoasitlere dönüşümü de artar (Murray ve ark, 1996). İmmunulojik

olarak beta hücrelerinin % 90’ı harap olduktan sonra klinik tablo ani

olarak oluşur. Polidipsi, poliüri, kilo yakınmaları veya ketoasidoz

koması ilk bulgu olabilir. Hipergliseminin kontrol altına alınamaması

ve ketoasitlerin birikmesi sonucu oluşan metabolik ketoasidoz, daha

sonraki durumlarda diyabetik komayla hatta ölümle sonuçlanabilir

Page 32: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

22

(Murray ve ark., 1996: Chausmer, 1998: Guyton ve Hall, 2001:

Quinn, 2002).

Tip 1 poligenetik bir eğilim gösterir. Çeşitli ırklarda Tip 1 diyabete

yakınlık sağlayan antijenin tipi değişiktir. Genetik yatkınlığı olan

çocuklarda genelde 5-15 yaşları arasında tetiği çeken bir olaydan

sonra hastalık hızla gelişmektedir. Tetik çeken olay viral

enfeksiyonlar, özellikle kabakulak, konjenital rubella ve koksaki B,

diyet, toksinler ve strestir. Büyük çoğunlukta ise otoimmun

mekanizmayı başlatan faktörün ne olduğu bilinmemektedir. Bu

hastalıkta klinik yakınmaların başlaması ile birlikte dolaşımda adacık

hücrelerine karşı otoantikorlar (islet cell autoantibodies-ICA) yüksek

oranda saptanır (% 65-85). ICA Tip 1 DM ile tip 2 DM’un erken yaşta

başlayan formunun ayırıcı tanısında önemli bir laboratuar

bulgusudur (Lamber ve Bingley, 2006).

Tip 1 diyabetin diğer bir tipi “Poliglandüler otoimmun sendromun tip

2” veya diğer adı ile “Schmidt Sendromu”dur. Çoğunlukla kadınlarda

görülen Schmidt Sendromunda troid, adrenaller, gonadlar ve midenin

parietal hücrelerine karşı da otoantikorlar üretilir ve hipotroidi,

sürrenal yetersizlik, hipogonadizm ve pernisiyöz anemi gelişebilir. Bu

hastalarda hümoral immuniteden başka hücresel immunitenin de

uyarıldığı ve etyopatogenezde rol oynadığı bildirilmektedir. Hastalığın

başlangıcında pankreasın özellikle lenfositleri içeren mononükleer

hücreler tarafından infiltrasyonu olan insülinitis görülür (Lamber ve

Bingley, 2006).

Daha nadir görülen (tüm diyabet vakarlının % 5-10’u) Tip 1 diyabet

nedenleri arasında pankreatit, pankreas kanseri, konjenital pankreas

hipoplazisi ve pankreatektomi yer alır. Tip 1 diyabette toplam

mortalite hızı diyabetik olmayanlara göre 4-7 kat yüksektir ve en sık

Page 33: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

23

mortalite nedeni (% 55) son dönem böbrek yetersizliğidir. Bununla

beraber tip 1 diyabet teşhisi konduktan sonra hasta dışarıdan insülin

alarak insülin eksikliği giderilir.

1.8.2. TİP 2 DİYABET

Tüm diyabet vakalarının % 90-95’i tip 2 diyabettir: Genellikle 40

yaşın üstündeki erişkinlerde ve en sık olarak da aşırı kilolu kişilerde

görülür ve gelişimi özellikle genetik faktörlere bağlıdır. Tip 2

diyabette, hastalığın başlangıcında insülin oluşumu, salınımı, depo

edilmesi veya β hücrelerinin sayısı normaldir (Champe ve Harvey,

1997). Artan kan glikoz düzeyine rağmen hücrelerin glikozu

kullanamaması, insülin üretimini arttırır. Artan insülin miktarı,

reseptör yıkımında artışa ve dolayısıyla reseptörlerin sayısının

azalmasına neden olur (Champe ve Harvey 1997: Chausmer, 1998).

Hücreler insülini kullanamayınca insülin rezistansı gelişir. Bu

durumda insülinin hücresel düzeydeki etkinliği azalıp, özellikle yağ

hücrelerinde, lipolizise bağlı olarak serbest yağ asitlerinin oluşumunu

arttırır (Quinn, 2002). Kas liflerindeki trigliserit ve diğer yağ asidi

metabolitlerindeki artış da insülin rezistansı oluşumu ile ilgilidir. Bu

durum insülin salınımını uyaran protein kinaz C’nin diaçilgliserolün

etkisiyle, aktivitesinin artmasına neden olur (McCarty, 2005). İnsülin

artışının yanı sıra hipertansiyon, obezite, fiziksel inaktivite gibi

etkenler de insülin rezistansı oluşturmaktadır (Quinn, 2002: Low

Wang ve ark., 2004). Birkaç yıl sonra da insülin üretimi azalmaya

başlar, tip 1 diyabetteki sonuca benzer. Sonuçta kanda glikoz miktarı

artar ve vücut en temel yakıtı olan glikozu kullanamaz hale gelir (De

Fronzo ve ark., 1997).

Tip 2 diyabetin kronik etkileri içerisinde; görme kaybıyla

sonuçlanabilen retinopati, böbrek yetmezliğine neden olan nefropati,

Page 34: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

24

gastrointestinal, genitoüriner, kardiyovasküler ve seksüel fonksiyon

bozukluklarını oluşturan otonomik nöropati yer alır. Ayrıca Tip 2

diyabetli hastalarda aterosklerotik periferal ve serebrovasküler

hastalıklara duyarlılık oldukça fazladır (Quinn, 2002; ADA, 2005).

Tip 2 diyabetli kişilerde genellikle tip 1 diyabetteki gibi dışarıdan

insülin alımına gerek yoktur, diyetle ve ilaçla kontrol edilebilir.

Kullanılan ilaçlar glukoneogenezisi inhibe ederek fazla glikoz

oluşumunu azaltmaya ve enerji sarfiyatını arttırmaya yöneliktir

(Pilkus ve Claus, 1991).

1.9. Komplikasyonlar

Diyabetli kişilerde uzun dönemde çok çeşitli ve çok ciddi

komplikasyonlar gelişebilir. Bu komplikasyonların bazıları ilk aylarda

gelişebilir ama çoğu diyabetin başlangıcından birkaç yıl geçtikten

sonra ortaya çıkar, çoğu ilerleyici karakterdedir.

Kan şekeri yüksekliği ve yetersiz kan dolaşımı zaman içinde kalbe,

beyine, bacaklara, gözlere, böbreklere ve sinirlere zarar vererek

iskemik kalp hastalığına, kalp yetmezliğine, felçlere, görme

bozukluğuna, böbrek yetmezliğine, sinirlerin harabiyetine ve deri

lezyonlarına neden olur. Arteriyoskleroz diyabet hastalarında 2-6 kat

daha sık görülmekte ve daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Kalp

krizi ve felç de diyabet hastalarında daha sık görülür (Reaven, 1988).

Page 35: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

25

1.10. Tedavi

Diyabetin tedavisi diyet, egzersiz, eğitim ve (hastaların çoğunda)

ilaçlardan oluşur. Diyabet hastalarında kan şekeri düzeyinin iyi

kontrol edilmesi, komplikasyonların gelişmesini de azaltır. Bu

nedenle, diyabet tedavisinin amacı kan şekeri düzeyinin olabildiğince

normal sınırlar içinde tutulabilmesidir. Diyabete ek olarak yüksek

tansiyon ve kolesterol yüksekliği de bulunuyorsa bu hastalıkların

tedavisi ile de bazı diyabet komplikasyonlarının gelişmesi önlenebilir.

Diyabet hastalarının hastalıkları hakkında bilgilenmeleri, diyet ve

egzersizin kan şekeri düzeyini nasıl etkilediğini, diyabet

komplikasyonlarından nasıl korunabileceklerini öğrenmeleri çok

önemlidir. Diyabet hastalarının sağlıklı ve dengeli beslenerek ideal

kilolarında kalmaları önerilir. Diyabet hastaları yemeklerini düzenli

aralıklarla yemeye ve uzun süre aç kalmamaya özen göstermelidir.

Uygun miktarda egzersiz yapılması da ideal kilonun korunması ve

kan şekerinin normal seviyelerde tutulmasında yardımcı olur.

1.10.1. İnsülin Tedavisi

Tip 1 diyabeti olan hastaların hemen hepsinde ve tip 2 diyabeti olan

hastaların çoğunda insülin tedavisi gerekir. İnsülin midede etkisiz

hale geldiği için ağız yoluyla alınamaz, sadece deri altı yağ dokusuna

enjekte edilerek kullanılır. Enjeksiyon bölgesi olarak genellikle kollar,

bacaklar veya karın ön duvarı tercih edilir. İnsülinin çabuk etkili

insülin, orta etkili insülin ve uzun etkili insülin olarak adlandırılan ve

her birinin etkisinin başlama hızı ile etki süreleri farklı olan 3 temel

formu bulunur. Uygun insülin seçimi karmaşık bir konudur. En

kolay uygulama günde tek doz orta etkili insülin enjeksiyonu olmakla

birlikte bu uygulamanın kan şekeri kontrolü zayıf olduğundan ancak

Page 36: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

26

nadir durumlarda uygun yaklaşım olabilir. Daha etkin kan şekeri

kontrolü genellikle farklı insülin türlerinin kombinasyonu ile

sağlanır. Örneğin sabah ve akşam çabuk etkili insülin ve oral insülin

kombinasyonu, gün içinde aralıklarla birkaç kez çabuk etkili insülin

enjeksiyonu ile en sıkı kan şekeri kontrolü sağlanabilir.

1.10.2. Oral Antihiperglisemik İlaçlar

Oral antihiperglisemik ilaçlar çoğu Tip 2 diyabet hastasında kan

şekerinin düşürülmesine yeterli olurlar. Ancak bu ilaçlar Tip 1

diyabet tedavisinde etkili değildirler. Oral antihiperglisemik ilaçların

birkaç türü bulunmaktadır. Sülfonilüreler ve meglitinidler pankresı

uyararak insülin yapımını arttırırlar. Biguanidler ve

thiazolidinedionlar vücut dokularının insüline cevabını arttırırlar.

Glikozidaz inhibitörü ilaçlar ise bağırsaklardan glikoz emilimini

yavaşlatarak etki gösteririler. Oral antihiperglisemik ilaçlar daha çok

diyet ve egzersizle kan şekeri yeterince düşürülemeyen tip 2 diyabet

hastalarında kullanılır (O’Brynes ve Feely, 1990).

1.11. Eser Elementler

Canlı varlıkların yapı birimlerini teşkil eden elementlerden bazıları

organizmada bileşikler, bazıları ise iyonlar halinde bulunurlar.

Organizmaya bu elementlerin bir kısmı gram miktarında, bir kısmı

miligram ve bir kısmı ise mikrogram miktarında girerler ve

organizmada çeşitli miktarlarda bulunurlar. Toplam vücut

minerallerinin % 0.01’den azını oluşturan ve part pert million (ppm)

veya part pert billion (ppb) birimi ile ölçülebilen elementlere eser

element denir. Bu mineraller, enzim sistemlerinde anahtar rolü

oynar. Eser elementler mitokondri ve ribozomlar gibi selüler yapıların

organizasyonunda, sinirsel iletimde, enzimlerin etkinliğinde,

Page 37: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

27

membran geçişinde rol oynarlar. Protein ve nükleik asitlerin

yapısında ve korunmasında ribozomal yapının stabilizasyonunda

fonksiyon görürler. Bu elementlerin serum ve doku düzeyindeki

yetersizlikleri; enzimlerle yönetilen metabolik olaylarda aktivasyon

azalmasına neden olmaktadır (Güneral F., 1985: Harshita ve ark.,

2000).

Beslenmede esansiyel olan eser elementler; magnezyum (Mg), demir

(Fe), bakır (Cu), çinko (Zn), krom (Cr), kalay (Sn), selenyum(Se),

manganez (Mn), kobalt (Co), nikel (Ni), vanadyum (Va), ve florur (F)

dür. Her birinin eksikliği ve fazlalığı söz konusu olduğunda değişik

klinik bulgular gelişir. Bu elementler organizmaya yeteri kadar

girmedikleri veya alınmadıkları zaman birtakım metabolik

bozukluklar görülür. Hatta bu elementlerin yokluğunda yaşam

mümkün olmaz. İnsan organizması için gerekli olan elementler C, H,

O, N, Na, K, Ca, Mg, Zn, Cr, Cu, CI, I, F, Br, Mn, Co ve Se’dur (Mertz,

1987). Bununla beraber hepsinin ortak olarak etkin olduğu tek ve en

önemli olay büyüme ve gelişmedir. Eser elementler doğada çok az

bulunmalarına karşın yaşamın sürdürülmesi, büyüme, gelişme ve

çoğalma için gereklidirler (Güneral F., 1985: Harshita ve Stella,

2000).

Diyabetik hastalarda eser elementlerin nasıl bir etkisi olduğuna dair

çalışmalar henüz açıklığa kavuşmamış olmakla birlikte kromun

normal karbonhidrat metabolizmasında önemli bir rol oynadığı

kanıtlanmıştır (Mertz, 1969).

Kronik bir hastalık olduğundan diyabetik insanlar üzerindeki uzun

dönem incelemeler çok vakit alacağı için, deney hayvanları üzerinde

deneysel diyabet modellerinde çalışmak avantajlı olmaktadır. Bu

amaçla kimyasal diyabete neden olan tek doz, intraperitonal veya

Page 38: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

28

intravenöz streptozotosin veya alloksan verilmesi en çok tercih edilen

diyabet oluşturma modelidir. Çünkü bu modelin uygulaması

kolaydır, kalıcı diyabet oluşturur. Streptozotosin, β hücrelerine özel

hasar verici etkisinin olması ve böbrek, karaciğer gibi diğer organları

hasarlayıcı toksik etkisinin olmaması nedeniyle alloksana göre daha

çok kullanılmaktadır.

Bu çalışmada esansiyel olan kromun deneysel diyabet oluşturulmuş

ratlar üzerindeki bazı kan parametrelerine olan etkileri araştırılmıştır.

1.11.1. Krom ve Biyolojik Fonksiyonları

Krom, yeryüzünde en yaygın olarak bulunan yirmi birinci elementtir.

Vaquelin tarafından, 1797’de, Kurşun Kromat (PbCrO4) mineralinde

bulunmuştur. Adını, Yunanca’da renk anlamına gelen “chroma”

kelimesinden almıştır. Metalik bir element olan ve geçiş

elementlerinin ilk serisinde yer alan kromun sembolü ”Cr”, atom

numarası 24, kütlesi 52.01’dir. Krom, (+2) ile (+6) arasında

oksidasyon basamaklarına sahip olmakla birlikte, en yaygın olan

değerlilikleri, 0, +2, +3 ve +6’dır (WHO, 1988).

Elementel krom, yeryüzünde doğal olarak bulunmamaktadır. Divalan

krom, Cr(II), güçlü bir indirgendir; hava ve suda hızla, trivalan

bileşiğine dönüşür. Trivalan krom, Cr(III), en stabil krom bileşiğidir.

Trivalan krom bileşikleri, kuvvetli bir oksidan varlığında (potasyum

permanganat), hekzavalan kroma kolayca oksitlenir; ancak, trivalan

bileşiklerin biyolojik sistemlerde hekzavalan kroma yükseltgendiğini

gösteren bir veri bulunmamaktadır. Tetravalan krom, Cr(IV), ve

pentevalan krom Cr(V) bileşikleri ise, oldukca dayanıksız olmaları

nedeniyle doğada bulunmazlar.

Page 39: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

29

Hekzavalan krom, Cr(VI), en stabil ikinci krom bileşiğidir. Doğada

nadir olarak bulunur; genellikle endüstriyel faaliyetler sonucu ortaya

çıkar. Bu bileşikler, hücre membranlarını kolaylıkla geçerler ve hücre

içinde trivalan kroma indirgenirler. Düşük düzeylerde, midenin asidik

yapısıyla krom(VI) krom(III)’e hızlıca indirgenmektedir ki bu da

krom(VI)’ün sindirilmesini engellemektedir.

En önemli Cr+6 iyonları, kromatlar (CrO4-2) ve dikromatlar (Cr2O7-

2)’dır. Dikromatların trivalan kroma indirgenmesi, ortam asiditesi ile

orantılı olarak artar: ortam pH’sı düştükçe, indirgenmede artış olur.

Bu bileşiklerin, karada ve suda yaşayan organizmalar için toksik

olduğu ileri sürülmektedir ve bu olgu kimyasal özelliklerinin farklı

olmasından kaynaklanmaktadır.

Şekil 1.4. Kromatların krom(III)’e indirgenmesi

Page 40: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

30

Krom (III) vücut tarafından kullanılan, besinlerdeki temel formdur.

En stabil oksidasyon durumuna sahip olan Cr+3’ün, kimyasal

özellikleri biyolojik sistemlerdeki fonksiyonlarının temelini

oluşturmaktadır. Karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmalarında

önemli fonksiyonları olan krom, memeliler için temel besin

maddelerinden biridir (Güneral, 1985: Mertz ve ark., 1987). Bu

elementin insan vücudu üzerindeki etkileri araştırılmış, krom ile

insülin arasında ilişki bulunmuştur. Kromun insülin ve insüline

duyarlı hücre membranlarında etkisi olduğu gösterilmiş, eksikliğinde

glikoz toleransının bozulduğu, özellikle Tip 2 Diyabet gelişim riskinin

arttığı bildirilmiştir (Güneral, 1985: Anderson, 1987). Ayrıca kromun

ratlarda hücresel antioksidan kapasiteyi arttırdığı ve çocuklarda zeka

gelişimi üzerine etkileri olduğu gösterilmiştir (Hopkins ve Schwarz,

1962). Gebelerde yapılan çalışmalarda; krom düzeyinin glikoz

toleransı, serum lipid ve insülin düzeyleri ile yakından ilişkili olduğu

görülmüş, kromun da tıpkı kalsiyum, magnezyum, demir, nitrojen,

karbon gibi vücudun ihtiyacı olan temel elementler kadar yaşam için

gerekli olduğu öne sürülmüştür. Bu eser elementin, insülinin normal

fonksiyon görmesi için bulunması gerektiği ve karbonhidrat ve lipid

metabolizmasında rol oynadığı bildirilmiştir (Güneral, 1985: Gunton

ve ark., 2001).

Türkiye’de bakır, çinko, magnezyum, selenyum gibi eser elementlerle çok sayıda

çalışma yapıldığı halde, krom (Gibson, 1990) ile yapılan çalışmalar oldukça azdır

(Gürson ve Saner, 1971).

Organik Krom Bileşikleri

1. Krom L-Metiyonin

Page 41: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

31

Krom L-Metiyonin bileşiği; kararlı, suda çözünebilen bir molar

krom(III) ve üç molar L-metiyonin içeren monoklorid kompleksidir.

2. Krom Pikolinat

Krom kloridin pikolinik asitle reaksiyonu sonucu oluşan ürün olarak

tanımlanmaktadır. Bir krom atomunun üç pikolinik asit molekülüne

bağlanmasıyla oluşmuştur.

3. Krom Nikotinat

Krom kloridin nikotinik asitle reaksiyonu sonucu oluşan ürün olarak

tanımlanmaktadır. Bir krom atomunun üç nikotinik asit molekülüne

bağlanmasıyla oluşmuştur.

4. Krom Şelat

Bir krom atomunun iki glisin ve bir nikotinik asit molekülüne

bağlanmasıyla oluşmuştur. Metal aminoasit şelatı olarak

tanımlanmaktadır.

1.12. Kromun Metabolizması

1.12.1. Kromun Emilimi ve Taşınması

Ağız yoluyla alınan krom iyonlarının (Cr+3) akibeti hakkında çok az

bilgi mevcuttur. Kromun emilimi, kimyasal formuna ve

çözünebilirliğine bağlıdır (Mertz, 1969). Krom muhtemelen basit

Page 42: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

32

difüzyonla en fazla jejenumdan olmak üzere sırasıyla duodenum ve

ileumdan absorbe olmaktadır. Altı değerlikli kromun emilim oranı %

3-6 arasında değişirken, üç değerlikli kromda bu oran % 0.1-3’e

kadar gerilemektedir (Mertz ve ark., 1965). İnorganik kromun,

organik krom bileşiklerine göre emilebilirliği daha düşüktür

(Anderson, 1987)

Diyetteki krom miktarı, emilen krom yüzdesiyle ters orantılıdır. Aç

bırakılan kobaylarda, aç olmayanlara göre krom düzeyi önemli

derecede yüksek bulunmuştur. Rasyon bileşimi de kromun

emiliminde etkilidir. Rasyonla fazla miktarda okzalat, demir ve

karbonhidrat alımı kromun emilimini azaltır. Keza yaşlanmanın da

emilimi azalttığı bildirilmiştir (Craft ve ark., 1984). Diyete krom

ilavesinin idrarla krom atılımını arttırdığı ve emilen kısmında hızlıca

dışarı atıldığı görülmektedir (Anderson ve ark., 1983). Dowling ve

arkadaşları Cr+3’ün bağırsak içeriği tarafından emilimini araştıran

çalışmalar yapmışlardır; bu çalışmalar sonucunda krom emilimi

“doyurulamaz” şeklinde tanımlanmıştır, çünkü yeterli oranda kromla

beslenen ratların bağırsaklarındaki pasif difüzyon olayı neticesinde

emilimin gerçekleştiği saptanmıştır.

Günümüzde kromun kandaki akibeti daha iyi anlaşılmıştır. Kromun

serumda normal düzeyi ortalama 0.073-15 µg/dl arasında değişir

(Mertz ve ark., 1987: Harshita ve Stella, 2000). İnsan dokusunda

krom düzeyinim 0.02 µg/dl’den başlayıp giderek arttığı

bildirilmektedir. Bu artışın doğumdan itibaren başlayıp 10 yaş

civarında da normal insan düzeyine ulaştığı gösterilmiştir. Memelilere

krom iyonlarının in vivo olarak enjekte edilmesi krom iyonlarının

demirin taşınmasında görev alan “transferin” adlı proteinle beraber

ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. Hopkins ve Schwarz (1964) 51CrCl3‘ü ratlara mide tüpüyle verdiklerinde kandaki kromun %

Page 43: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

33

99’undan fazlasının hücresel olmayan parçalarla etkileşim halinde

olduğunu bildirmişlerdir. Kan serumundaki kromun % 90’nının

transferrinin ß-globulin fraksiyonu ile birleşim halinde olduğu

gösterilmiştir (Hopkins ve Schwarz, 1964). Kana ya da kan

plazmasına in vitro olarak krom kaynaklarının eklenmesi aynı

zamanda bu şartlar altında albümin ve bazı ürünlerin de kroma

bağlanmasına rağmen kromun transferrine bağlanmasıyla

sonuçlanmıştır. İn vitro çalışmalar transferrinin bağırsakta iyonların

taşınmasında önemli olabileceğini göstermiştir (Dowling ve ark.,

1990). Transferrin, nötral ve az asidik pH’da demirin 2 değerlikli

iyonunu sıkıca bağlayan 80.000 Dalton ağırlığında bir kan

proteinidir. Protein biyolojik ortamlarda demir (III) için çok seçicidir

çünkü, metal kısımlar iyonu bağlamak için değişim göstermiştir.

İnsanlarda transferrin, tahmini olarak sadece % 30 demir iyonuyla

yüklendiğinde korunabilmektedir ve bunun sonucu olarak diğer

metal iyonlarını da taşıyabildiği düşünülmektedir. Krom iyonlarının

demir iyonlarına olan benzerliği yüzünden transferrine sıkıca

bağlanabildiği düşünülmektedir.

Yapılan in vivo ve in vitro çalışmaların sonucunda transferrinin krom

taşınmasında gerekli olduğu varsayılmaktadır. Kromun etkili biçimde

diğer bir yolla taşınamadığı açıkken kromun transferrinden

apokromoduline taşınması in vitro olarak kanıtlanmıştır (Sun ve ark.,

2000). İnsülinin demir taşınması üzerindeki etkilerini ve

hemakromotozisle hepatik demir yüklenmesi arasındaki ilişkiyi ve

diyabeti araştıran çalışmalar, günümüzde transferrinin fizyolojik

olarak asıl krom taşıma ajanı olabileceğini savunmaktadırlar.

Transferrin reseptörlerinin plazma membranı insüline duyarlıdır. Kan

glikozunun artışına cevaben insülindeki artış, hücredeki veziküller

Page 44: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

34

içerisinde inaktif durumda olan insüline duyarlı transferrin

reseptörlerinin veziküllerden çıkıp hücre membranına hareketinin

uyarmakta; hücre yüzeyine geçen bu reseptörler kromla yüklü

transferrini bağlamaktadır. İki metal iyonu bağlamış olan bu

transferrin reseptörü endositozisle hücreye girerek, oluşan yeni

vezikül içerisindeki asidik pH’ın etkisiyle metalden ayrılmakta ve

serbestleşen krom apokromoduline bağlanmaktadır. Bu sonuçlardan

yola çıkarak kromun taşınması için bir mekanizma önerilmiştir

(Vincent, 2000). İnsülin düzeylerindeki artış, kromu bağlayan kısmı

da içine alarak transferrin taşınmasının artışıyla da sonuçlanmalıdır

ki bu da kromun kandan insüline duyarlı hücrelere ve en sonunda

da kromoduline taşınması demektir. Kan krom seviyesinin düştüğü

ve idrarla krom atılımının arttığı tip II diyabetinde bu taşıma sistemi

normal sınırları aşabilmektedir. Bu durum demirle aşırı yüklenmiş

karaciğere sahip olan ve transferrine bağlı demir seviyeleri aşırı

yükselmiş hastalarda gözlenebilmektedir (Mendler ve ark., 1999).

Günümüzde krom yüklü transferrinle yapılan çalışmalar in vivo krom

taşınması ile ilgili veriler sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda ratlara 51Cr-transferrin enjeksiyonu, 51Cr’un dokularla birleşimiyle

sonuçlanmıştır ve idrarda radyasyonla işaretlenmiş sadece tek bir

türün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu 51Cr içeren tek tür

kromodulindir. İşaretli transferrin ve insülinin enjeksiyonu idrarda

kromodulin salınımının artışıyla sonuçlanmıştır. Bu yüzden

transferrinin insüline bağlı oluşu kromun idrarla atılabileceği bir

forma; kromoduline dönüşmesine olanak vermektedir (Mertz, 1985).

Kromun esansiyel rolünü kanıtlayan başka bir çalışmada krom

emiliminin krom alınımıyla olan ilişkisi incelenmiştir. Emilim alınım

ile ters orantı göstermektedir; düşük alınım (her gün için ~15 µg)

yüksek emilime (~% 2) öncülük etmektedir. Yüksek alınım ise (her

Page 45: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

35

gün için ~35- µg) emilimi % 0.4’e düşürmektedir (Anderson ve ark.,

1985).

1.12.2. Kromodulin

Rat adipositleri kullanılarak gerçekleştirilen insülin doz çalışmaları

sonucunda tek bir krom içeren esas biyolojik fonksiyona sahip

potansiyel bir biyomolekül saptanmıştır; düşük molekül ağırlıklı

krom-bağlayan cisim (LMWCr), son günlerde kromodulin olarak

adlandırılmıştır. Glikoz metabolizmasının kromodulin tarafından

uyarılması oligopeptidin krom içeriği ile orantılıdır (Mertz, 1985).

Kromodulin glisin, sistein, aspartat ve glutamat ile toplam aminoasit

kalıntılarının yarısından oluşmuş karboksilatların birleşiminden

oluşmuş doğal bir oligopeptiddir (Yomato ve ark., 1987). Küçük

boyutuna rağmen (yaklaşık 1500 molekül ağırlığında) krom

iyonlarının dördünü de sıkıca bağlayabilmektedir. Bağlanma oldukça

sıkıdır (Ka~1021 M-4) ve son derece işbirlikçidir. Apokromodulin Cr2-

transferrin içeren biyolojik moleküllerden krom iyonu alabilmektedir.

Holokromodulin apokromodulin solüsyonlarına krom iyonlarının

eklenmesiyle hazırlanabilmektedir (Anderson, 1985).

Kromodulinin insülin sinyalizasyonu için oto-amplifikasyon

sisteminin bir parçası olarak görev aldığı düşünülmektedir (Davis ve

Vincent, 1997). Bu mekanizmada apokromodulin insüline duyarlı

hücrelerde depo edilmektedir. Kandaki insülin miktarının artışına

(yemekten sonra kan şeker düzeyinin yükselmesi gibi) cevap olarak

insülin reseptörünü şekil olarak değiştirerek bağlanmakta ve bu

şekilsel değişiklik sonucunda reseptörün iç kısmındaki tirozin

kalıntıları otofosforilasyona uğramaktadır. Bu reseptörü aktif tirozin

Page 46: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

36

kinaza dönüştürür ve insülinden hücre içine sinyal iletir. İnsüline

cevap olarak krom kandan insüline duyarlı olan hücrelere gelir,

burdaki krom akımı apokromodulinin kromla yüklenmesine neden

olur. Krom bağlandığında holokromodulin adını alan bu bileşik sonra

insülin reseptörüne bağlanır ve muhtemelen reseptörün aktif formda

kalmasını kinaz aktivitesini arttırarak sağlar. Sinyalizasyon

sonlandırılacağı zaman kan insülin düzeyindeki bir damla reseptör

şeklinin gevşemesini kolaylaştırır ve holokromodulin hücreden kana

salıverilir. Son olarak kromodulin idrara etkin olarak verilir.

Şekil 1.5. İnsülin reseptörünün kinaz aktivitesinin insüline cevap olarak kromodulin tarafından uyarılmasını gösteren bir mekanizma

İnsülin reseptörünün inaktif formu (IR) insüline bağlanarak aktif

forma dönüşmüştür (I). Bu kromun (tahminen transferrine bağlı

olarak Cr-Tf) kandan insüline bağlı hücrelere taşınmasına yol

Page 47: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

37

açmakta ve bu da kromun apokromoduline bağlanmasıyla

sonuçlanmaktadır (üçgen). Son olarak holokromodulin (kare), insülin

reseptörüne bağlanır, sonra reseptörün kinaz aktivasyonunu uyarır.

Apokromodulin insülin reseptörüne bağlanamaz ve kinaz

aktivasyonunu uyaramaz. İnsülin miktarı kanda azaldığında

holokromodulin bu etkileri azaltmak için hücreden salınır (Anderson,

1993).

Kromodulin isminin temelinin işlev mekanizması açısından kalsiyum

bağlayan proteine (kalmoduline) benzerliğinden ileri geldiği

düşünülmektedir. Her ikisi de metal iyonlarının dört formunu da

metal iyon değişimine cevap olarak bağlamaktadır; bununla beraber

en büyük kalmodulin partikülüne bağlanan dört kalsiyum iyonu tek

çekirdekli kısımlarda bulunmaktadırlar. Holoproteinlerin her ikisi de

seçici olarak kinazlara ve fosfotazlara bağlanarak aktivitelerini

arttırmaktadırlar.

Kromodulinle yapılan insülin doz çalışmaları kromodulinin hücre

içinde rol aldığını öne sürerken, Yoskimoto ve arkadaşları kromun

adpositlerin içinde glikoz transferi boyunca ya da öncesinde görev

aldığını iddia etmektedirler (Yoskimoto ve ark., 1992). Çünkü

insülinin reseptörüne bağlanışı ve glikoz transportu arasında elde

edinilen ilk bulgular sinyal iletimi ile ilgilidir; örneğin protein

kalıntılarının fosforilasyonu, defosforilasyonu gibi; kromodulinin bu

olaylardaki rolü araştırılmaktadır. Kromodulinin, insülinle aktive

olmuş reseptör üzerindeki tirozin kinazı aktive ettiği ve adiposit

membranı üzerinde etkili membran fosfotirozin fosfatazını da aktive

ettiği düşünülmektedir (Davis ve ark., 1996).

Krom; insülin reseptörünün kinaz aktivitesinin kromodulin

tarafından uyarılmasında hayati role sahiptir. Apokromodulin

Page 48: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

38

ratların adiposit membranında insüline bağımlı tirozin kinaz

aktivitesini az miktarda arttırma yeteneğine sahiptir. Bununla

beraber apokromodulinin krom iyonlarıyla titrasyonu sonucunda

kinaz aktivasyonunun tam olarak yenilendiği saptanmıştır.

Maksimum aktivasyonun sağlanması için her oligopeptid için

yaklaşık dört krom iyonu gerekmektedir. Bu karaciğer

kaynaklarından gelen holokromodulinin bağlandığı bildirilen krom

iyonları sayısıyla (her oligopeptid için dört) tutarlı bulunmuştur.

Kromodulin aktivitesi krom eklenmesiyle hızlıca yenilenebilmektedir.

Bu olay kromun bağlanmasının yüksek oranda işbirlikçi olduğunu

gösteren çalışmalarla uyum içindedir (Mertz, 1987).

Kromodulin aktivasyon potansiyelinin yeniden oluşması kroma

özgüdür. Kromdan başka biyolojik sistemlerle ilgili olan diğer geçiş

iyonları (V, Mn, Fe, Co, Ni, Cu, Zn ve Mo) apokromodulinin kinaz

aktivitesini arttırmasında etkili değildirler. Aslında, Cr+3 dışındaki

tüm iyonlar apokromodulinle alakalı olarak potansiyel aktivasyon

kaybına neden olmuşlardır. Benzer olarak metal iyonları kendileri

apokromodulin yokluğunda insüline bağlı kinaz aktivasyonu için

etkisizdirler. Bu yüzden kromodulinin insülinin etkisini (insüline

bağlı kinaz aktivitesini reseptör üzerinde arttırmak gibi) arttırması,

kroma bağlıdır ve kromodulinin krom içeriğiyle direkt ilgilidir.

Kromodulinle yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen model insan

çalışmalarına da kaynak oluşturmaktadır. İnsanla yapılan öglisemik,

hiperinsülinemik çalışmalarda Morris ve arkadaşları oral glikoz

yüklemesini takiben kandaki insülin miktarı artışının, plazma krom

seviyesinin önemli oranda düşmesiyle sonuçlandığını göstermişlerdir.

Sonraki insülin infüzyonu da daha çok krom kaybına neden

olmuştur. Kan insülin seviyesinin yükselmesinden 90 dakika sonra

kan krom düzeyleri düzelmeye başlamıştır. Aynı zamanda hastalarda

Page 49: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

39

deney süresince idrarla krom kaybı artmıştır; bu kayıp miktarı

intravasküler boşluktan kaybolan krom miktarıyla orantılıdır (Morris

ve ark., 1993).

Diğer birçok çalışmada diyet yüzünden oluşan stres (fazla şeker

alınımı gibi) sonucunda 90 dakika içinde idrara krom salındığı

görülmüştür (Morris ve ark., 1988). Tekrarlayan karbonhidrat

uygulamaları sonucu glikoz toleransı azaldıkca krom dolaşımının

azaldığı ve krom kaybının da bunun sonucu olarak düştüğü

görülmüştür. Kromodulin bu koşullar altında idrarda kesin olarak

kromun en önemli formunu temsil etmektedir, bu homeostazis ve

idrarla atılım çalışmaları kan insülin düzeyi artışına cevap olarak

kromun kanda depo edildiğini ya da korunduğunu, ve daha sonra

idrarda kromodulin şeklinde görüldükten sonra atıldığını

göstermektedir (Wu ve Wada, 1981).

1.12.3. Kromun Atılımı

Oral yolla alınan krom, başlıca böbrekler, az miktarda saç, ter ve

safra ile atılmaktadır. Kromun idrarla günlük atılımı 3-4 µg’dır. Bu

miktarın ne kadarının inorganik krom, ne kadarının GTF’ye bağlı

krom olduğu bilinmemektedir. Atılım oranlarının kan glikoz

düzeyleriyle ilişkili olduğu ileri sürülmektedir (Schroeder ve Balassa,

1965).

İnsan ve farelerde yapılan çalışmalarda enfeksiyon, yorucu egzersizler

veya travmaya bağlı çeşitli streslerin idrarla krom kaybını arttırdığını

ve glikoz metabolizmasını etkilediğini, glikoz yüklenmesinden ilk 2

saatte idrarla krom atılımında bir artış olduğu bildirilmektedir

(Anderson ve ark., 1985). Bununla beraber sindirim kanalındaki

Page 50: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

40

kromun ya da kromodulinin akibeti belli değildir (proteazlara ve diğer

hidrolazlara maruz kalma, midenin yüksek asidik pH’ı..vb). Daha

önce açıklandığı gibi diyetteki kromun sadece çok az bir kısmı (% 2)

emilebilmektedir, geri kalan kısım ise dışkıyla atılmaktadır.

1.12.4. Glikoz Tolerans Faktörü

1955’te Mertz ve Schwarz, daha önceden nekrotik karaciğer

dejenerasyonuna sahip ratların, Torula mayasıyla beslenmelerine ek

olarak intravenöz glikoz yüklemesi sonrasında glikoza toleranslarının

azaldığını saptamışlardır (Mertz ve Schwarz, 1955). Bundan kısa bir

süre sonra karaciğer dejenerasyonunun ilerlemesini durduran ama

glikoz intoleransına etkisi olmayan bir faktör tanımlamışlar ve buna

da glikoz tolerans faktör (GTF) adını vermişlerdir (Schwarz ve Mertz,

1957). Bu araştırmacılar, 1959’da tanımlanan GTF’nin aktif

bileşeninin Cr+3 olduğuna dair bildirimde bulunmuşlar ve

günümüzde çalışmalarına devam etmektedeirler (Schwarz ve Mertz,

1959).

Brewer’ın mayası ve asitle hidrolize olmuş böbrek tozu GTF’nin doğal

kaynakları olarak tanımlanmıştır ve aktif bileşen bu materyallerden

fiziksel ve kimyasal yöntemlerle elde edilebilmiştir. Ratlara mide

tüpüyle bu materyaller verildiğinde (50-100 µg 100-1 vucüt ağırlığı)

glikoz metabolizması düzelmiştir. Her ne kadar GTF’yi bu

materyallerden elde etmek mümkün olsa da GTF detaylı olarak

tanımlanamamış fakat suda çözündüğü, fenol ve izobütenolde

ayrıştığı, iyon değişim reçinelerinde ve kömürde eridiği

saptanabilmiştir. Glikoz tolerans faktörünün plesanta yoluyla fötüsa

geçmesi, biyolojik öneminin bir kanıtı olarak gösterilmektedir

(Toepher, 1974: Mertz, 1987). Li, Be, B, F, Ti, V, Mn, Co, Ni, Cu, Zn,

Ge, As, Se, Br, Rb, Sr, Y, Zr, Mo, Ru, Rh, Pd, Ag, Cd, Sn, Sb, I, Cs,

Page 51: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

41

Ba, La, Ce, Ta, W, Os, Ir, Au, Hg, Tl, Bi, Th ve U içeren inorganik

bileşikler ratlarda glikoz toleransını yenileyemezken, birçok inorganik

Cr(III) bileşiği etkin olarak glikoz toleransını yenilemiş, intravenöz

olarak enjekte edilen glikozun uzaklaştırılma hızını da dakikada %

2.8’ den % 4’e çıkarmıştır (Schwarz ve Mertz, 1959).

1959’da yapılan klasik çalışma ve bunu izleyen o dönemdeki birçok

çalışma terminolojideki karışıklığı devam ettirmişlerdir. Son 50 yıldır

yapılan çalışmalar ise inorganik iyon Cr+3, Cr(III) bileşikleri ve

biyolojik olarak aktif olan krom arasındaki farkı ayırt etmede daha

başarılı olmuştur. Orjinal olarak 1957’de önerildiği üzere; GTF öyle

bir maddedir ki normal glikoz düzeyinde bulunur, diyetle ya da mide

tüpüyle verildiğinde glikoz atılımını önler ve bozuklukları giderir ve

diyette yetersiz olduğunda intravenöz glikoz toleransının bozulmasına

neden olur (Losi ve ark., 1994). Bu standarta göre, GTF sadece

kromik iyon olabilir. 1959’dan sonra yapılan çalışmalarda Mertz ve

Schwarz, GTF ve trivalant kromu eşitlemişlerdir. Ancak bundan

sonra GTF farklı kullanım alanları bulabilmiştir. Kromun

memelilerdeki etkilerini göstermesi, bazı organik biyomoleküllerle

ilişkide bulunmasını gerektirmektedir. Yapılan tüm girişimler bu

türleri tanımlamak içindir. Bu girişimlerin ürünleri GTF olarak

adlandırılmıştır.

Sonuçta 50 yıl önce yapılan çalışmaların ışığında Schwarz ve Mertz

Cr+3 (ya da GTF)’nin memeliler için gıda maddesi olduğunu

göstermişler ve inorganik krom bileşiklerinin kromdan yoksun diyetle

beslenen ratlarda glikoz toleransını yenileyebildiğini saptamışlardır.

Bu çalışmaların büyük kısmı uzun zamandır sorgulanmaktadır;

ancak ratların kromdan noksan olan diyetlerine bunların eklenmesi

pozitif etki yaratmıştır. Krom iyonlarının aktivitesi bazı durumlarda

insülin aktivitesiyle karışabilmektedir.

Page 52: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

42

1.12.5. Krom Pikolinat (Cr(pic)3)

İnorganik Kimyası

Cr(pic)3‘ın inorganik kimyası uzun bir tarihe sahiptir. Pembemsi

kırmızı bir renge sahip olan bileşik genel olarak basit krom(III)

tuzlarının, (örneğin krom asetat, krom nitrat, krom perklorat, krom

klorit ya da krom sülfat) pikolinik asitle Ley ve Ficken’ın 1917’de

hazırlamış olduğu prosedüre uygun olarak sudaki reaksiyonu sonucu

hazırlanmıştır. Aynı zamanda bileşik Cr(OH)3 ve pikolinik asidin

direkt reaksiyonu sonucunda da hazırlanabilmektedir (Donaldson,

1966).

Krom(III)-pikolinat Cr(pic)3, sentetik ürünler içerisinde tam anlamıyla

çalışılmış tek preparattır ve son yıllarda çok popüler bir besinsel ek

besin haline gelmiştir. Cr(pic)3 kromun çok iyi emilebilen bir

formudur (yaklaşık % 0.5 oranında emilebilen diyetteki kromla

kıyaslandığında % 2-5 etkinliğe sahiptir). Cr(pic)3 kromun biyolojik

aktif formu olarak önerilmektedir. Henüz Cr(pic)3‘ın ne biyolojik

aktivitesi, ne de memelilerde ya da diğer organizmalarda doğal olarak

bulunup bulunmadığı kesinlik kazanmamıştır ve doğal ortamda in

vivo olarak bulunması için de bir sebep gösterilmemektedir. Özellikle

dokulardaki krom ve pikolinik asit seviyeleri bunu kanıtlamaktadır

(Anderson, 1995).

Diyete krom ilavesinin etkileri rat, inek, domuz, koyun, tavuk, at,

tavşan ve balıkları da içeren birçok hayvan türü üzerinde

araştırılmıştır. 1997 öncesi yapılan çalışmalar NRC tarafından

özetlenmiştir (National Research Council., 1997). Çoğu çalışmada

krom kaynağı olarak Cr(pic)3 ya da CrCl3 kullanılmış; sadece bir, iki

Page 53: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

43

çalışmada krom-nikotinat ya da kromdan zenginleştirilmiş maya

kullanılmıştır.

Krom pikolinatın memelilerdeki etkileri üzerine yapılan çalışmalar

son derece karışıktır. Cr(pic)3 ile yapılan besinsel, biyokimyasal ve

ilaç endüstrisi alanındaki çalışmalar ilk olarak 1989 yılında

bildirilmiştir (Evans, 1989). Evans yaptığı çift kör, çarpraz

çalışmasında gönüllülere günlük 200 µg Cr(pic)3 şeklinde krom

vermiştir. Plaseboyla kıyaslandığında toplam kolesterol, LDL

kolesterol ve apolipoprotein B’nin azaldığı, apolipoprotein A1’in ise

arttığı saptanmıştır. Benzer şekilde ayarlanmış başka bir çalışmada

ise, 11 erişkin diyabetli hastadan 8’nin diyetlerine krom ilavesiyle

pozitif etki oluşmuştur. Yine Evans’ın genç erkeklerle kilo alınımı

üzerine yaptığı çalışmada vücut yağında önemli bir azalma

görülürken, kas kütlelerinde artış saptanmıştır (Evans, 1989).

İnsanlarla yapılan çalışmaları ratlarla yapılan çalışmalar izlemiştir.

200 gün boyunca Cr(pic)3 ile beslenen ratlarda (1µg Cr g-1) plazma

glikozu ve glike edilmiş hemoglobin azalırken; krom-nikotinatla

beslenen ratlarda azalmamıştır (Mertz, 1965). Başka bir çalışmada da

benzer sonuçlar elde edilmiştir (Evans ve Meyer 1992); 1000 gün

boyunca Cr(pic)3 ile beslenen ratların % 80’i 41 ay yaşarken; aynı

miktarda krom-nikotinat ya da krom-kloridle beslenen ratların hepsi

ölmüştür.

Diğer araştırmacılar ise son 10 yıldır ratlarda Cr(pic)3‘ın düzenli

olarak diyete eklenmesi konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. 24

hafta boyunca diyete 1500mg kg-1Cr(pic)3 eklenmesinin etkileri

detaylı olarak araştırılmış ve akut toksik hiçbir etkiye

rastlanmamıştır. Bununla beraber, bileşik ve diğer krom

kaynaklarının (çoğunlukla krom-nikotinat ve krom-klorid) vücut

Page 54: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

44

kütle oranı, % yağ oranı ya da yağ içeriği ve doku hacmine (kalp,

testis, kas, epididimal yağ, dalak ve böbrek); ya da kan değerlerine

(açlık glikozu, insülin, kolesterol vs.) hiçbir etkisi olmamıştır.

Karaciğer ya da böbrekte (kromun öncelikle birikim yaptığı organlar)

histolojik olarak bir farklılık gözlenmemiştir (Anderson ve ark., 1997).

1.13. Kromun Fonksiyonları

1.13.1. Karbonhidrat metabolizmasıyla ilgili fonksiyonları

Biyolojik aktif kromun, insülinin etkisini, dolayısıyla glikozun

kullanımını arttırarak karbonhidrat, lipid ve protein

metabolizmalarını etkilediği açıklanmıştır. Glikoz Tolerans Faktör

(GTF) formundaki kromun, insülinle etkileşerek sindirime uğrayan

karbonhidratların organizmada dağıtılmasına katkıda bulunduğu ve

GTF’ün sadece insülin varlığında aktivite gösterebildiği ortaya

konmuştur (Mertz ve Schwarz, 1955). GTF formundaki kromun,

sülfidril bağlarının kurulmasını başlatarak, insülinin dokulardaki

reseptörlerine bağlanmasını sağladığı bildirilmiştir (Schwarz ve Mertz,

1957). Krom yetersizliğinde, beta hücrelerinden insülin salınımının ve

dokuların insüline direncinin arttığı ve bu durumun siklik adenozin

monofosfat (cAMP) bağımlı fosfodiesteraz enziminin aktivitesindeki

azalmadan ileri geldiği bildirilmektedir. Kromun, nükleozit trifosfat

molekülünden pirofosfatın ayrılmasını sağlayarak AMP oluşumunu

arttırdığı öne sürülmektedir (Mertz, 1969). Anderson (1985) kromun,

insülin reseptörlerindeki kinaz etkisini arttırarak insüline duyarlılığı

arttırdığını açıklamıştır.

Chang ve Mowat (1992), sığırlarda 0.2 mg/kg yüksek krom içeren

maya ilavesinin serum glikoz ve kortizol seviyesini düşürdüğünü

saptamışlardır. Samsell ve Spears (1989), yüksek lifli rasyonla

Page 55: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

45

beslenen kuzularda plazma glikoz düzeyinin yemlere katılan krom

klorürden etkilenmediğini, buna karşın düşük lifli rasyonla beslenen

kuzularda krom ilavesinin plazma glikoz düzeyini düşürdüğünü

saptamışlardır.

Belki de insanlarda kromun esansiyel rolü için en güçlü kanıt TPN’li

(toplam parenteral beslenme) hastalarda yapılan çalışmalardan

doğmaktadır (Anderson, 1995). TPN ‘deki hastalarda glikoz kullanımı

zarar görmüştür ya da glikoz intoleransı ve nöropati ya da

ensefelopati gelişmiştir. Klinik belirtiler diğer tedavilerle değil krom

infüzyonuyla tersine dönmüştür. Bu çalışmalar krom eksikliği ile ilgili

klinik belirtilerin krom ilavesiyle geri döndürülebileceğine dair kanıt

sağlamaktadır. TPN’deki başka bir hastada tip II diyabeti ve

hiperlipidemi gelişmiş; hasta ölmüş, ama doku krom seviyeleri düşük

bulunmuştur. Tuhaf olan krom ilavesiyle geri döndürülebilen

belirtiler, serum krom düzeyleriyle alakalı değildir, bu serum krom

düzeylerinin krom eksikliğinin bir göstergesi olmadığını işaret

etmektedir. Bu nedenle kromun dokulardaki durumunu saptamak

için bir işaretliyiciye çok ciddi olarak ihtiyaç vardır (Anderson, 1997).

1.13.2. Kromun lipid metabolizması üzerine etkisi

Kromun organizmada yağ ve kanda kolesterol dengesinin

sağlanmasında da rol oynadığı bilinmektedir. İnsüline bağlı

sistemlerde optimal insülin aktivitesi ve kan glikoz düzeylerinin

regülasyonunda esansiyel olan kromun, normal lipid ve karbonhidrat

mtabolizmasının sürdürebilmesi için bir kofaktör olduğu ifade

edilmektedir (Mertz, 1969). Mertz (1993) insanlarda organik kromun

hipolipemik etkisinin, sadece glikoz toleransının gelişmesine

bağlanabileceğini ileri sürmüştür. Birçok araştırmacı (Schroeder,

1969: Riales ve Albrink, 1981: Mossop, 1983: Anderson ve ark.,

Page 56: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

46

1991) rasyona inorganik krom ilavesiyle toplam kolesterol, trigliserit,

LDL kolesterol düzeyinin düştüğünü, HDL kolesterol düzeyinin

yükseldiğini bildirirken; bazıları (Potter ve ark., 1985: Uutsitupa ve

ark., 1983) bu etkilerin görülmediğini belirtmişlerdir. Schroeder ve

ark. (1965) yetersiz krom içeren rasyonla beslenen ratlarda serum

kolesterol düzeyinde, aorttaki lipid miktarı ve plak şekillenmesinde

artış olduğunu göstermişlerdir.

Yapılan çalışmalar günde 200 mg Cr ilavesinin (elementel Cr veya

bira mayası şeklinde) toplam kolesterolü % 5-12 oranında

azaltabileceğini ve serum trigliserid seviyesini değiştirmeden HDL

kolesterol’ünü %8-36 oranında arttırabileceğini göstermiştir (Liu ve

Morris, 1978: Riales ve Albrink, 1981: Rabinowitz, Gonick, Levin ve

Davidson, 1983) .

Lee ve Reasner (1994) 28 diyabetli yetişkine hergün 200 µg kromu

Cr(pic)3 olarak 8 hafta boyunca verdiklerinde serum HDL ya da LDL

seviyelerinde ve glikoz düzeylerinde hiçbir değişiklik olmazken,

trigliserit seviyeleri önemli oranda azalmıştır. Benzer sonuçlar 1989

yılında Gary Evans tarafından elde edilmiştir. Çalışmada 11 yetişkine

6 hafta boyunca 200 µg Cr, Cr(pic)3 olarak verilmiş ve açlık glikoz,

toplam kolesterol ve LDL düzeylerinde önemli oranda düşüş

kaydedilmiştir.

Glikoz toleransı bozuk hastalara, bira mayası bünyesinde GTF

verilmesiyle insülin düzeyindeki düşüşe ek olarak serum kolesterol

düzeyinin de % 14 oranında düştüğü bildirilmiştir (Kalaycıoğlu,

2000).

Kurtoğlu (1998), yeme CrCl3 formunda ilave edilen 20 µg/kg kromun,

protein içeriği yüksek yemle beslenen broylerlerde, plazma toplam

Page 57: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

47

kolesterol düzeyini azaltırken, HDL kolesterolünü arttırdığını; düşük

proteinli yemle beslenenlerde ise etkilemediğini belirtmişlerdir.

1.13.3. Kromun protein metabolizması üzerine etkisi

Kromun büyüme ve protein sentezi için gerekli olduğu bildirilmiştir

(Mertz, 1993). Kromun RNA sentezini arttırarak, gen ekpresyonunun

regülasyonunda çinkoya benzer şekilde etki yaptığı bildirilmiştir

(WHO, 1996). Bununla birlikte aminoasit kullanımını arttırdığını ve

DNA bütünlüğünün korunmasında önemli olduğu da belirtilmektedir.

Kromun protein metabolizmasının değerlendirilmesine olanak veren

serum parametreleri üzerine etkilerinin belirlendiği çalışmalar; tavşan

rasyonlarına, CrCl3 formunda 200 ve 400 µg/kg krom ilavesinin

serum toplam protein ve üre düzeylerine etki etmediği saptanmıştır.

Schroeder ve ark., (1965) krom ve insülinin ratlarda protein sentezini

arttırdığını bildirmişlerdir. Moonsie ve Mowat, (1993) krom ilavesinin

buzağılarda serum protein ve globulin düzeylerine etki etmediğini,

ancak 7 ve 21. günde serum albuminde artış saptadıklarını ve bu

artışın insülin aracılığı ile aminoasit sentezinin uyarılmasından

kayanaklanabileceğini ifade etmişlerdir.

Rasyonlarına 20 ppm CrCl3.6H2O ilave edilen broylerlerde yüksek

düzeyde protein ihtiva eden gruplarda albumin seviyesi azalmış,

düşük protein ihtiva eden gruplarda ise bir artışa yol açtığı

bildirilmiştir (Kalaycıoğlu, 1998).

Krom(III)’ün RNA polimerazın ilavesinden önce DNA veya kromatin ile

inkübe edildiğinde, herhangi bir spesifite olmaksızın DNA’nın fosfat

gruplarına bağlandığı ve oluşan krom(III)-DNA komplekslerinin de

Page 58: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

48

RNA sentezini uyarak protein biyosentezini etkilediği öne

sürülmektedir (Okada ve ark.,1981: Salnikov ve ark., 1992).

1.13.4. Kromun mineral metabolizması üzerine etkisi

Kromun organizmanın pek çok metabolik fonksiyonunu yerine

getirebilmesi için gerekli olan inorganik elementlerle bağlantısını

inceleyen çalışmalarda Page ve ark., Cr(Pic)3 verilen domuzlarda,

Şahin ve arkadaşları (1997), CrCl3 verilen tavşanlarda serum

inorganik fosfor ve kalsiyum düzeylerinin etkilenmediğini

bildirmişlerdir. Eren (1999), ise broyler yemlerine ilave edilen 20

mg/kg CrCl3 formundaki kromun serum fosfor değerlerini arttırdığını

saptamıştır.

Kalaycıoğlu (2000) CrCl3‘den sağlanan kromun broylerlerde serum

magnezyum düzeyinin etkilenmediğini saptamıştır. Stres altındaki

ruminantların yemine krom ilavesinin, strese bağlı olarak atılımı

artan bakır, çinko, mangan ve demirin atılımını azalttığından bu

elementlerin rasyona yeniden ilave edilmelerinin gerekmeyeceği ileri

sürülmüştür. Krom ve demir transferine bağlanmak için

yarıştıklarından, krom ilavesinin transferrinin saturasyonunda

azalmaya yol açtığı ve organizmanın demir durumunu olumsuz

etkilediği bildirilmiştir. Şahin ve ark., (1997) ise tavşan rasyonuna

ilave ettikleri CrCl3‘den sağlanan kromun serum, karaciğer, böbrek,

akciğer ve kasların çinko düzeylerini arttırdığını, bakır düzeylerini ise

düşürdüğünü saptamışlardır.

Page 59: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

49

1.13.5. Gıdalara krom ilavesini immunite, performans ve karkas

özellikleri üzerine etkisi

Kromun ya immunglobulin (Ig) sentezini etkileyen bazı enzimlerin

yapısında yer alarak ya da Ig sentezinde rol oynayan enzimlerin

yapısındaki bakır ve çinko gibi iz elementlerin mekanizmasını

etkileyerek Ig sentezinde etkili olduğu ileri sürülmektedir (Chang ve

Mowat, 1992)

İnsanlarda yapılan çalışmalarda vücut geliştirme programına katılan

genç erkeklerde değişik formlardaki kromun kaslanmayı, direnci ve

yağ kaybını etkilemediği bildirilmesine karşın, yoğun egzersizin

kromun üriner atılımını ve dolayısıyla emilimini arttırmak suretiyle

insülin/glikoz metabolizmasını iyileştirerek yağ oranını azalttığı

bildirilmiş ve vücut bişeşimindeki egzersize bağlı iyileşmenin kromla

ilişkili olabileceği öne sürülmüştür (Harshita, 2000).

Taşınma stresine giren besi danalarına yüksek krom içeren maya

veya şelat krom verilmesinin meraya ulaştıktan sonraki birkaç

haftada, yemden yararlanma ve canlı ağırlık kazancını arttırdığı,

morbidite oranında düşme meydana getirdiği bildirilmekle birlikte

(Mowat ve ark.,1993), uzun süreli krom ilavesinin ise büyüme üzerine

herhangi bir etkisinin olmadığı belirtilmiştir (Chang ve Mowat, 1992).

Money ve Cromwell (1995), Cr(pic)3’ün domuz yavrularında günlük

ortalama canlı ağırlık kazancını arttırdığı, fakat günlük yem

tüketimini ya da yemden yararlanma oranını etkilemediğini

bildirmişlerdir.

Page 60: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

50

1.13.6. Diğer Moleküllerle Etkileşimi

Demir: Krom, transferrin üzerindeki bağlama bölgelerinden biri için

demirle yarışmaktadır. Bununla beraber 12 hafta boyunca hergün

925 µg krom alan bir yetişkinin demir düzeyleri önemli oranda

etkilenmemiştir. Başka bir çalışmada ise, 8 hafta boyunca hergün

200 mg krom alan daha genç bir hastada transferrinin demirle

doyma oranında az bir düşüş kaydedilmiştir (Anderson, 1994).

Vitamin C: Vitamin C ile aynı anda hayvanlara krom verildiğinde

krom alınımının arttığı saptanmıştır (Mertz, 1969). Üç kadınla

yapılan bir çalışmada, 100 mg vitamin C 1 mg kromla beraber

verilmesi, vitamin C verilmeyenlere göre daha yüksek plazma krom

seviyesinin oluşumuyla sonuçlanmıştır (Mertz, 1969).

Karbonhidratlar: Basit şekerlerden zengin bir diyet (örneğin sükroz)

kompleks karbonhidratlardan zengin bir diyetle (örneğin tüm arpa)

kıyaslandığında, yetişkinlerde daha çok krom atılımının artmasına

neden olmuştur. Bu etki, basit şekerlerin kompleks karbonhidratlarla

kıyaslandığında daha iyi sindirilebilmesin yanıt olarak artan insülin

salınımıyla bağlantılı olabilir (Mc Dowell, 1992).

1.14. Krom Yetersizliği

İnsan ve laboratuvar hayvanlarında normal karbonhidrat ve lipid

metabolizmalarının devamlılığı için esansiyel olan kromun

yetersizliğinde glikoz toleransının bozulması, glikozüri, dolaşımdaki

insülinin artışı, insülin reseptör sayılarının azalması, kolesterol ve

trigliseridlerin yükselmesi, HDL-kolesterolün düşmesi, korneada

vaskülarizasyon ve aort plaklarının oluşumunda artış, azot

Page 61: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

51

metabolizmasında bozukluk, büyümede gerileme, solunum sayısının

azalması, erken dönemde ölümler, fertilite oranında azalma ve sperm

sayısında düşüş şekillenmektedir (Hopkins ve ark., 1968: Jeejeebhoy

ve ark., 1977: Freund ve ark., 1979: Anderson ve ark., 1983: Mertz,

1993).

Düşük miktarda krom içeren TPN ile beslenen hastalarda krom

eksikliği bildirilmiştir. Sadece 20 mg/dl/gün krom verilmesi, normal

glikoz toleransının idamesi için yeterlidir. TPN ile 5 ay beslenen

hastalarda şiddetli glikoz intoleransı saptanmıştır, ilaveten kilo kaybı

ve ensefelopati bildirilmiştir. Bu hastalara krom klorid 150 mg/gün

dozunda verildikten birkaç gün sonra yeterli glikoz toleransı

sağlanmıştır. Ayrıca hastaların kilo aldığı ve ensefelopati bulgularının

gerilediği görülmüştür. Diğer bir çalışmada ise 7 ay TPN ile beslenen

bir hastada glikozüri bulunmuş, ancak nöropati ve ensefelopatiye

rastlanmamıştır. 14 günlük 200 mg/dl/gün krom klorid tedavisini

takiben glikoz intoleransı normale dönmüştür. TPN’ye 26 mcg/dl/gün

krom ilave edilerek terdaviye devam edilmiştir (Jejeeheeboy ve ark.,

1977).

Yorucu egzersizler, karbonhidrat yükselmesi, çeşitli stres faktörleri

vücut depolarından krom mobilizasyonuna ve idrarla krom atılımına

yol açtıklarından krom yetmezliğine neden olurlar (Anderson ve ark.,

1988, 1991). Ayrıca gebelik boyunca kromun plesantal

transportunun annenin krom kaynaklarını tüketerek krom

yetersizliğine sebep olduğu bildirilmektedir (Vernon, 1988). Schroeder

ve ark. (1962) yaşın ilerlemesiyle canlının vücut krom depolarının

boşaldığını belirtmektedirler. Bazı besin maddelerinin rafine edilmesi

sırasında krom kaybı fazla olduğundan, beslenmeleri rafine besin

maddelerine dayanan ülkelerde krom yetersizliğinin ortaya çıkış

sıklığı fazladır.

Page 62: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

52

Plazma veya serum krom düzeyi, organizmanın krom durumunun iyi

bir göstergesi olarak kabul edilmemesine rağmen insan serumunda

0.14-0.15 ng/ml veya plazmasında 0.26-0.28 ng/ml’den daha düşük

krom değerlerinin, şiddetli krom yetersizliğinin göstergesi olabileceği

bildirilmiştir (Anderson, 1994).

Çok yüksek kan şekeri ve insülin seviyesine sahip olan tip 2 diyabet

hastalarının, şeker hastası olmayan bireylere göre hergün idrarla

daha fazla krom kaybettikleri bilinmektedir. Bunun anlamı; şeker

hastalarının duyduğu yüksek krom ihtiyacı, diyetlerinde bulunacak

krom miktarını şeker hastası olmayan insanlara göre daha kritik bir

faktör haline getirir (Mertz, 1992).

1.15. Toksik Etkiler

Altı değerlikli krom toksik ve mutajenik iken, üç değerlikli krom çok

düşük toksisiteye sahiptir (Mertz ve ark., 1965: Mertz, 1969: Mc

Dowell, 1992: Losi ve ark.,1994). Kromun üç değerlikli formu çok

yavaş emildiğinden, toksik düzeylere ulaşması için oral yolla çok

yüksek dozlarda alınması gereklidir (Mc Dowell, 1992). Anderson,

(1987) kedilerin günde 1000 µg kromu tolere edebildiklerini ve

ratların da 100 mg/kg dozda krom pikolinat alınımının olumsuz

etkilerin görülmediğini bildirmiştir.

1995’te Cr(pic)3’ın diyette ek gıda olarak kullanımının güvenilirliği

hakkında sorular ortaya çıkmaya başlamıştır. Neyseki Cr(pic)3

kullanıldığında hücre içindeki kromun, CrCl3 ya da Cr-nikotinat

kullanılmasıyla kıyaslandığında hiçbir kromozom bozukluk

oluşturmadığı görülmüştür (Anderson, 1995). Çalışmada 8 hafta

boyunca günde 400 µg Cr(pic)3 verilen 10 obez kadının 5-

Page 63: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

53

hidroksimetil-urasil düzeylerinde bir değişiklik gözlenmezken; Cr(pic)3

‘ın kısa sürede aynı miktarda direkt dokuya verilmesi birikim yaptığı

için farklı etkiler oluşturmaktadır.

Yetişkin 10 bireyle yapılan bir çalışmada ise hergün 400 µg krom

pikolinat verildiğinde DNA için oksidatif bir zararın oluşmadığı okside

olmuş DNA’ya karşı oluşmuş antikorların ölçümüyle saptanmıştır

(Barceloux, 1999). Birçok araştırmacı aylarca günlük 1000 µg a

kadar krom alınımının güvenilirliğini araştırmışlardır ve krom

pikolinata karşı yan etkilerin oluştuğu birkaç çalışma bildirilmiştir. 6

hafta boyunca günde 600 µg krom pikolinat alınmasından 5 ay sonra

böbrek yetmezliği oluştuğu bildirilmiştir. Böbrek yetmezliği ve

karaciğer fonksiyon bozukluğu da günlük 1200-2400 µg kromun

krom pikolinat şeklinde alınımından 4-5 ay sonra gelişmiştir.

Önceden var olan böbrek ya da karaciğer hastalıklarının her birinin

kromun yan etkileri yüzünden artan bir risk altında olabilir, bu

yüzden diyete krom ilavesi sınırlandırılmalıdır. Bununla birlikte son

yıllarda krom pikolinatın antidepresan olarak birçok vakada olumlu

etkileri de bildirilmektedir. Cr(pic)3‘ın aynı zamanda ratların

damarlarındaki kas hücrelerindeki kalsiyum metabolizmasını

değiştirdiği de bildirilmiştir (Donaldson, 1966).

Hayvanlarda kronik krom zehirlenmesi ise kontakt dermatit,

solunum yollarının irritasyonu, nazal septumun perforasyon ve

ülserasyonu, deri ülserasyonu ve akciğer kanseriyle sonuçlanmakta,

böbrek hasarı, nefrotoksikozise yol açmaktadır (Anderson, 1987).

Page 64: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

54

1.16. Krom, Glikoz Toleransı ve Diyabet

Krom normal glikoz idamesinde fonksiyon görür. Diyetle alınan

yetersiz krom Tip 2 DM gelişiminde rol oynar. Kromun başlıca

etkinliği insülinin etkinliğini arttırmasıdır (Mertz, 1993: Anderson,

1985). Krom ve insülin sinyalizasyonu arasındaki kromodulin

oligopeptidine dayanan potansiyel ilişki, krom fonksiyonu ve diyabet

arasındaki gizli ortaklık konusundaki soruları arttırmaktadır. Sağlıklı

ve diyabetli serum ve idrar örneklerindeki krom konsantrasyonunu

inceleyen çalışmalarda, diyabetik örneklerdeki krom seviyeleri,

sağlıklı olanlardan belirgin olarak farklı bulunmuştur (Anderson,

1987). Morris ve arkadaşları tip II diyabetli hastaların serum krom

düzeylerinin sağlıklı olanlardan yaklaşık 1/3 oranında düşük

olduğunu, ve idrar krom düzeylerinin ise 2 katı yüksek olduğunu

bildirmişlerdir (Morris, Griffiths ve Kemp, 1988). Diyabetin ilk 2

yılında, plazma Cr düzeyleri glikoz konsantrasyonuyla ters orantı

göstermiştir, ama bu eğilim, daha uzun süre hastalığa maruz kalan

hastalarda yok olmuştur. Tip II diyabette çıkarılan idrar miktarının

artışı, sağlıklı bireylerle yapılan çalışmalarla benzerlik

göstermektedir. Bu çalışmalarda saptanmıştır ki idrarla krom

atılımının artışı ve serumda düzeylerinin düşüşü serum glikoz ya da

insülin düzeylerinin artışına cevap olarak meydana gelmektedir

(Morris, Griffiths ve Kemp, 1988).

Son dönemlerdeki en dikkat çekici çalışma ise Anderson ve

arkadaşları tarafından 180 Çinli yetişkin diyabetli üzerinde yapılan

çalışmadır. Bu çalışmada hastalara 4 ay boyunca günde 2 defa

değişken miktarlarda krom Cr(pic)3 olarak (0, 100 ya da 500 mg)

diyetlerine eklenmiştir (Anderson ve ark., 1997). Çift kör, plasebo

kontrollü çalışmada tüm grupların gösterdiği semptomlar düzelirken,

krom alanlarda semptomlar daha belirgin olarak iyileşmiştir.

Page 65: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

55

Çalışmanın sonunda serum glikoz seviyeleri ve 2 saat sonraki glikoz

düzeyleri düşmüştür ve insülin seviyeleri ve 2 saat sonraki insülin

düzeyi her iki grupta da daha düşük bulunmuştur. Hemoglobin A1C

seviyeleri krom alan hastalarda düşmüş, ve artan krom seviyesi

HbA1C’nin daha da düşmesiyle sonuçlanmıştır. Serum kolesterol

düzeyleri en çok krom alan hastalarda düşmüştür. Çinde tip II

diyabetiyle yapılan sonraki çalışmalar Anderson ve arkadaşları

tarafından 1999’da “Diyetsel Krom İlavesinin Sağlık Üzerine Etkisi”

konulu uluslararası sempozyumda sunulmuştur. Sonuçlar orjinal

çalışma ile benzerlik göstermiştir.

Bu nedenle tip II diyabeti, anormal oranda düşük serum krom

seviyeleri ve yüksek krom idrar düzeyleri ile ilişkilendirilirken,

yükselen serum glikoz ve insülin düzeyleriyle de bağlantılı

bulunmuştur. Krom ilavesi diyabet vakalarına çok az ya da hiçbir

etki sağlamazken, Anderson ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalar bu

sonuçların daha iyi incelenmesini ve krom dolaşımının önemini

gündeme getirmiştir.

Özet olarak; krom karbonhidrat metabolizmasında rol oynayan

önemli bir esansiyel elementtir. Krom optimal insülin aktivitesinin ve

normal glikoz toleransının devam ettirilmesi için gereklidir. Krom

eksikliği, yüksek kan glikozu ve lipid (yüksek dansiteli lipoprotein

HDL) ve insülin seviyeleri ilişkilidir. Diyetle yeteri kadar krom

alınması durumunda, krom eksikliğine bağlı gelişen iki önemli

hastalığa (kardiyovasküler hastalık, diabetes mellitus) karşı koruyucu

önlem alınmış olur (Güneral F., 1985: Robert, 1990).

Page 66: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

56

Tezin Amacı :

Diyabetik hastalarda eser elementlerin nasıl bir etkisi olduğuna dair

çalışmalar henüz açıklığa kavuşmamış olmakla birlikte kromun

metabolizmada nasıl bir rol oynadığını araştırmak çalışmanın

hedefini oluşturmuştur.

Bu sebeple çalışmada deneysel olarak streptozotosin ile Tip 1 diyabet

oluşturulan ratlarda, krom ilavesinin serum glikoz, insülin, HbA1C,

paraoksonaz ve lipid profili üzerine etkileri araştırılmıştır. Ayrıca

daha çok Tip II diyabette kromun etkilerinin araştırıldığı çalışmaların

yanında Tip I diyabette kromun etkilerinin ilk kez araştırılacak

olması, bilinen bir yöntemin farklı bir alana uygulanması yönünden

orijinallik arz etmektedir.

Page 67: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

57

2. GEREÇ VE YÖNTEM

2.1. Gereç

2.1.1. Materyal

Bu çalışma Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin “Etik Kurul

Yönergesi” uyarınca alınan Etik Kurul Kararı esaslarına uygun olarak

yürütülmiştür. Hacettepe Üniversitesi Deney Hayvanları ünitesinde

üretilmiş 21-22 haftalık 30 adet erkek Wistar cinsi Albino rat

kullanılmıştır. Ratlar 12 saatlik sabit bir ışık-karanlık döngüsü

altında tutularak içme suyu ve standart rat yemi adlibitum

verilmiştir.

Çizelge 2.1. Rat yeminin bileşimi

Kuru Madde: Ham protein (en az) : %88 ham selüloz (en az) : %23 ham kül (en çok) : %7 HCl'de çözünmüs kül (en çok) : %8 NaCl (en çok) : %1 metabolik enerji (en az, kcal/kg) : %1 Makroelementler: kalsiyum (en az-en çok) : %1,0-2,5 fosfor (en az) : %0,9 sodyum (en az-en çok) : %0,5-1,0 Mikroelementler: mangan (enaz, mg/kg) : %10 çinko (en az, mg/kg) : %4 Aminoasitler Lizin (en az) : %1,0 metiyonin (en az) : %0,3 sistin (en az) : %0,1 Vitaminler A vit. (en az, IU/kg) : 400 D3 vit. (en az, IU/kg) : 300 B2 vit. (en az, mg/kg) : 5 B12 vit. (en az, mcg/kg) : 20 E vit. (en az, IU/kg) : 30

Page 68: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

58

Ratlar 1 haftalık süre ile rat yemi ile beslenerek adaptasyon için

beklenmiştir. Bu sürenin sonunda glukometre (One Touch Lifescan,

America) ile kuyruk kanında başlangıç açlık kan şekerleri ve vücüt

ağırlıkları hassas tartıyla ölçülmüştür. Ratlar 4 gruba ayrılarak farklı

uygulamalara maruz bırakılmışlardır.

1. Kontrol grubu, 7 rattan oluşmuştur ve 5 haftalık deneme boyunca

standart yem ve suyla beslenmişlerdir.

2. Krom verilecek grup da 7 rattan oluşmuştur ve 5 haftalık deneme

boyunca standart yemle beslemenin yanında ikili kafeslerde

tutulmuş, günlük tükettikleri su miktarı hesaplanarak günde 8 µg

krom olacak şekilde içme sularına 80 µg/kg dozunda krom pikolinat

(Nutrition 21, Purchase, NY) suda çözünerek eklenmiştir.

3. Diyabet grubu hiperglisemik komaya bağlı ölümler dikkate

alınarak 8 ratla çalışmaya başlanmış ve 5 haftalık deneme boyunca

standart yem ve suyla beslenmişlerdir. Bu gruptaki hayvanlara

diyabet oluşturulmak üzere her birine 65 mg/kg olacak şekilde tek

doz Streptozotosin (Sigma Chemical Co., St. Louis Misoouri) 0.1 M

sitrat fosfat tamponunda çözülerek intraperitonal verilmiştir. Diyabet

oluşumu sonrası ölümler gözlenmiş ve çalışma 7 hayvanla

tamamlanmıştır.

4. Diyabet+Krom grubu 8 rattan oluşmuştur. Bu gruptaki hayvanlara

diyabet oluşturulmak üzere her birine 65 mg/kg olacak şekilde tek

doz streptozotosin (Sigma Chemical Co., St. Louis Misoouri) 0.1 M

sitrat fosfat tamponunda çözülerek intraperitonal verilmiştir. Diyabet

oluşumunu takiben ratlar tek tek kafeslerde tutulmuş, günlük

tükettikleri su miktarı hesaplanarak günde 8 µg krom olacak şekilde

Page 69: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

59

içme sularına 80 µg/kg dozunda krom pikolinat (Nutrition 21,

Purchase, NY) suda çözünerek eklenmiştir.

Çalışmanın 3. gününde diyabet ve diyabet+krom grubundaki ratların

her birine diyabet oluşturulmak üzere 65 mg/kg olacak şekilde tek

doz streptozotosin (Sigma Chemical Co., St. Louis Misoouri) 0.1 M

sitrat fosfat tamponunda çözülerek intraperitonal uygulanmıştır.

Kontrol grubuna sadece 0.1M sitrat fosfat tamponu enjekte

edilmiştir. Hayvanların her dört grupta da eşit koşullar altında,

eşdeğer besinler ile beslenmeleri sağlanmıştır. Streptozotosin

enjeksiyondan 3 gün sonra ratların kuyruk venasından kanın glikozu

glikometre ile ölçülerek diabetes mellitus oluşumu kontrol edilmiştir.

Normal kan glikoz değeri 90-110 mg/dl olarak kabul edilirken; kan

glikoz düzeyleri 250 mg/dl’nin üzerinde olanlar diyabetik olarak

kabul edilmiştir (Jaouhari, 2000).

Diyabet+krom grubundaki 8 rat ayrı ayrı kafeslere konularak bireysel

günlük su tüketim miktarı streptozotosin uygulanmasını takiben 3

gün boyunca ölçülmüş ve ortalaması yaklaşık 150 ml olarak

hesaplanmıştır (Çizelge 3.1).

Çizelge 2.2. Diyabet+Krom grubundaki ratların günlük tükettikleri ortalama su miktarları

Rat No

Ortalama günlük su tüketim miktarı (ml)

1 155

2 150

3 160

4 150

5 135

6 140

7 155

Page 70: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

60

Krom grubundaki ratlar ise ikili olarak kafeslere konulmuş ve aynı 3

günlük süre zarfındaki ortalama su tüketim miktarları ölçülerek

ortalaması alınmıştır (Çizelge 3.2.).

Çizelge 2.3. Diyabet grubundaki ratların günlük tükettikleri ortalama su miktarları

* 4 nolu kafeste 1 adet rat bulundurulmuştur.

Buna göre, krom uygulanmak üzere diyabet oluşturulmuş ratlar

günlük ortalama 150 ml su tüketirken, sadece krom uygulanacak

ratlar günlük ortalama 75 ml su tüketmiştir.

Krom pikolinat (Nutrition 21, Purchase, NY) suda çözdürüldükten

sonra ratlar günde 8 µg krom alacak şekilde içme sularına 80 µg/kg

dozunda eklenmiş ve 5 hafta süreyle hayvanlara verilmiştir. Krom

pikolinat çözeltisi hazırlanmasında diyabet+krom ve krom

gruplarındaki ratların çalışmanın başlangıcındaki canlı ağırlık

ortalaması hesaplanmış, 310 g bulunmuştur.

80 µg 1000 mg

X 310 g

X = 25 µg (tek bir rata günlük verilecek krom pikolinat miktarı)

Krom No Tüketilen su miktarı (ml)

1 145

2 150

3 160

4* 70

Page 71: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

61

25 x 15 = 375 µg (diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara günlük

verilcek toplam krom pikolinat miktarı)

Günlük tüketilen su miktarı ise;

Diyabet+krom grubundaki ratlar için; 150 x 7 = 875

Krom grubundaki ratlar için; 75 x 8 = 600 ml‘dir.

Streptozotosin uygulamasından sonra her gün 375 µg krom pikolinat

1125 ml su içinde çözdürülüp diyabet+krom ve krom gruplarındaki

ratlara verilmiştir. Her ratın aynı miktarda krom pikolinat alması

amaçlandığı için diyabet+krom grubundaki ratların her birine

hazırlanan çözeltiden 75 ml aynı oranda sulandırılıp verilmiştir. Geri

kalan miktar saf içme suyu olarak eklenmiştir.

75 x 15 = 1125 ml

Çalışmanın ilk haftası (10.gün) sonunda diyabet+krom ve krom

gruplarındaki ratların canlı ağırlıklarında artış saptandığı için

verilecek krom miktarı değişeceğinden tekrar hesaplanmıştır

(ortalama 352 g).

80 µg 1000 mg

X 352 g

X= 29 µg her bir rat için günlük tüketeceği krom pikolinat miktarı

29 x 15= 435 µg krom pikolinat 1125 ml suda çözdürülerek ratlara

verilmeye devam edilmiştir. Fakat çalışmanın 17. gününde bu

Page 72: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

62

gruplardaki ratların canlı ağırlık ortalaması tekrar düştüğü için

(ortalama 310 g) sonraki haftalarda verilen krom pikolinat miktarı

ayarlanmıştır.

Otuz beş günlük çalışma periyodu sonunda, 12 saatlik açlığı takiben,

sodyum pentobarbital (30 mg/kg canlı ağırlık intra peritonal) ve

ketazol (10 mg ketamin hidraklorür/kg canlı ağırlık, intramüsküler)

genel anestezisiyle ratların karın ve göğüs bölgesi açılarak direkt

kalplerinden kanları alınmıştır. HbA1C analizi için EDTA’lı tüplere

kan alınmıştır. Paraoksonaz, lipid profili, kolesterol ve insülin

analizleri için kan örnekleri antikoagulan eklenmemiş tüplere alınıp

oda ısısında bekletilerek, 2000-3000 rpm’de 3-5 dakika süreyle +40C

de santrifüj edilmiş, elde edilen serum örnekleri analiz edilene kadar

– 200C de saklanmıştır.

2.1.2. Kullanılan Cihazlar

Hayvanlara ait kan örneklerinin alınma ve hazırlanması ile serum ve

plazmadaki analizlerin yapılmasında Ankara Üniversitesi Veteriner

Fakültesi, Biyokimya Anabilim dalı laboratuarlarında bulunan Sigma

3K 30 yüksek hızlı soğutmalı santrifüj, Heraeus Minifuge RF

soğutmalı santrifüj, Precisa XB 220A hassas terazi, Abbot- Alycon

300i otoanalizör, Immulite 2000, Knick pH-metre, Shimadzu UV-

1202 UV-VIS spektrofotometre, GFL subanyosu, Milipor Ultra Saf Su

Cihazı, One Touch Ultra Kan şekeri ölçme cihazı, Tefal terazi,

otomatik pipetler ve çeşitli cam malzemeleri kullanılmıştır.

Page 73: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

63

2.1.3. Kullanılan Kimyasallar ve Malzemeler

Glisin, CaCl2, Paraoksanaz enzimi, aseton, magnezyum klorür,

Fosfotungustik asit, sodyum hidroksit, triklorasetik asit,

tiyobarbütirik asit Merck firmasından, Streptozotosin Sigma

firmasından temin edilmiştir.

Kolesterol, trigliserid ve HDL analizleri Teko firmasından temin edilen

tanı kitleri ile otoanalizörde gerçekleştirilmiştir. Kan şeker

düzeylerinin ölçümlerinde One Touch Ultra kan şekeri ölçüm stripleri

kullanılmıştır. İnsülin analizlerinde Immulite 2000 cihazı ile hazır

kitler kullanılmıştır. Paraoksonaz düzeyinin ölçümü için

spektrofotometre kullanılmıştır.

Page 74: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

64

2.2. YÖNTEM

2.2.1. Bazal PON1 Enzim Aktivitesi Ölçümü

Kullanılan ayıraçlar;

Glisin Tamponu (50 mmol/L, pH= 10.5): 1, 875 g glisin + 0, 073 g

CaCl2 250 ml de distile su ile çözdürülür. Ve ph’sı 10,5’a ayarlanır.

Paraoksan çözeltisi (1 mmol/L): Substrat olarak kullanılır. Günlük

olarak taze hazırlanır. Ependorf tüpüne 18 µl paraoksanaz enzimi +

500 mikrolitre aseton eklenir ve çalkalanır. Sonra bir erlene 25 ml

distile su eklenir ve üzerine yavaşca hazırlanan paraoksanaz

karışımından damla damla ilave edilir ve vorteks yardımı ile

çözdürülür.

Şekil 2.6. Paraoksonazın Fenil Asetatı hidrolizi

Prensip: Serum bazal PON1 enzimi aktivite ölçümü, Eckerson ve ark.

(1983)’ın kullandığı yöntem ile gerçekleştirildi. Bu yöntem PON1

enziminin paraoksan substratını enzimatik olarak dietil fosfata ve p-

nitrofenole hidroliz etmesine dayanır. 25 0C’de oluşan p-nitrofenolün

bir dakikada oluşturduğu absorbans artışının, 412 nm’de

spektrofotometrik olarak ölçümü ile PON1 enzim aktivite tayini

gerçekleştirildi. Reaksiyon ayıracı 50 mM glisin-NaOH buffer’da 1 mM

O PON 1

-O-C-CH3

Fenil asetat

-OH+ CH3OOO-1

Asetat Fenol

Page 75: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

65

paraokzon, 1M NaCl ve 1mM CaCl2’den ibarettir. 1 ünite paraoksonaz

aktivitesi dakikada 1 nmol p-nitrofenol oluşturur. Elde edilen

sonuçlar U/L olarak verildi.

Deneyin yapılışı:

— Bir deney tüpüne 450 µl paraoksanaz çözeltisinden konur.

— Üzerine 750 µl glisin tamponu eklenir.

— Onun üzerine 175 µl distile su ve 75 µl numune (serum/plazma)

eklenir.

— 412 nm de blank’ e karşı 1 dakika aralıkla 2 dakika boyunca

okunur. (Blank sadece reaksiyon karışımından, yani paraoksonaz ve

glisin tamponundan oluşur.)

Hesaplama: A2-A1/dakika x K faktörü= IU/L

K Faktörü: Toplam hacim x 1 000 000/Ec x L x Numune miktarı

Ec: Ekstinksiyon Katsayısı(18.290)

L: Işık Yolu (1 cm)

= A2-A1/dakika x 1057 = IU/L

Page 76: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

66

2.2.2. Toplam Kolesterol Analizi

Toplam Kolesterol analizi, enzimatik kolorimetrik yöntem kullanılarak

yapıldı. Serum örnekleri Abbot- Alycon 300i otoanalizöründe Teko

diyagnostik test kitleri (Cat No:C509-400) kullanılarak çalışıldı.

Toplam kolesterol düzeyi, kolesterol esteraz ve kolesterol oksidaz

kullanılarak enzimatik olarak belirlendi. Kolesterol esterleri,

kolesterol esteraz enzimi etkisiyle serbest kolesterol ve yağ asitlerine

ayrılır. Kolesterol, kolesterol oksidaz enziminin etkisiyle kolest-4-en-

3-on ve hidrojen perokside çevrilir. Hidrojen peroksit, peroksidaz

enziminin etkisiyle 4-aminofenazon ve fenol ile etkileşerek pembe

renkli bir ürün oluşturur. Rengin yoğunluğu kolesterol derişimi ile

doğru orantılıdır ve spektrofotometrik olarak 505 nm’de belirlendi.

2.2.3. Trigliserid Analizi

Trigliserid analizi, enzimatik kolorimetrik yöntem kullanılarak yapıldı.

Serum örnekleri otoanalizöründe Teko diyagnostik test kitleri (Cat

No: T531-400) kullanılarak çalışıldı.

Trigliserid düzeyinin ölçümü, lipoprotein lipaz tarafından

trigliseridlerin gliserol ve yağ asidlerine dönüşümü izleyen, gliserol

kinaz, gliserol fosfat oksidaz ve peroksidaz enzimlerinin katalizlediği

reaksiyonlar sonucunda gerçekleşir. Hidrojen peroksit, peroksidaz

enziminin etkisiyle 4-aminofenazon ve 4-klorofenol ile etkileşerek

pembe bir ürün oluşturur. Rengin yoğunluğu trigliserid

konsantrasyonu ile doğru orantılıdır ve spektrofotometrik olarak 505

nm’de belirlenir.

Page 77: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

67

2.2.4. HDL Analizi

HDL ölçümü, enzimatik kolorimetrik yöntem kullanılarak yapıldı.

Serum örnekleri otoanalizörde Teko diyagnostik test kitleri (Cat No:

H511-20) kullanılarak çalışıldı.

HDL düzeyi, polietilenglikol (PEG) kolesterol esteraz ve PEG kolesterol

oksidaz kullanılarak enzimatik olarak belirlendi. PEG ile modifiye

edilmiş kolesterol esteraz ve kolesterol oksidaz lipoprotein

fraksiyonlarına karsı selektif katalitik aktivite gösterir. Kolesterol

esterleri, PEG kolesterol esteraz enzimi etkisiyle serbest kolesterol ve

yağ asidlerine ayrılır. Kolesterol, kolesterol oksidaz enziminin etkisiyle

D4-Kolestenon ve hidrojen perokside çevrilir. Hidrojen peroksid,

peroksidaz enziminin etkisiyle 4-aminofenazon ve N-(2-hidroksi-3-

sülfopropil)-3,5-dimetoksianilin (HSDA) ile etkileşerek pembe mavi

renkte bir bileşik oluşturur. Rengin yoğunluğu HDL derişimi ile

direkt orantılıdır ve spektrofotometrik olarak 600 nm’de belirlenir.

2.2.5. LDL Analizi

LDL, Friedewald formülü ile hesaplandı (Friedewald ve ark., 1972).

LDL= Toplam Kolesterol – [(HDL) + (Trigliserid/5)]

2.2.6. HbA1C Düzeyinin Ölçümü

Kan HbA1C düzeyleri kolorimetrik olarak (hidroksimetilfurfural-

tiyobarbitürik asit yöntemi ile) spektrofotometrede değerlendirilerek

ölçülmüştür (Winterhalter, 1981)

Page 78: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

68

Bu yöntemde eritrositler hemoliz edilir. Hemolizat, asit ile 100 0C’de

inkübe edildikten sonra triklorasetik asit ilave edilir proteinler

çöktürülür. Süpernatant tiyobarbitürik asit (TBA) ile muamele edilir,

HbA1C absorbansı spektrofotometrede 443 nm’de köre karşı okunur.

2.2.7. Glikoz Düzeyinin Ölçümü

Kan şeker düzeylerinin ölçümlerinde One Touch Ultra kan şekeri

ölçüm stripleri kullanılmıştır.

Prensibi glukoz oksidaz yöntemi ile elektron transferine dayanır. Kan

örneğindeki glikozstripte bulunan glukoz oksidazla ekileşime girer ve

küçük elektriksel akım üretilir. Bu akım, One Touch Ultra Kan Şekeri

Ölçme cihazında ölçülür ve kan glikozu olarak gösterilir. Bu akımın

şiddeti kan örneğinin glikoz miktarına bağlı olarak değişir.

2.2.8. İnsülin Analizi

Serum insülin analizi Kemiluminesan immunometrik yöntemle hazır

kitler kullanılarak Immulite 2000 cihazında Atatürk Araştıma

Hastanesinde ölçülmüstür.

2.2.9. Kullanılan İstatistik Yöntemleri

Elde edilen ortalama değerlerin istatistik değerlendirilmesinde 2 farklı

yöntem kullanılmıştır. Canlı ağırlık ve açlık kan şekerinde zamana

göre meydana gelen farklılıklar Tekrarlı Ölçümlerde Varyans Analizi

(Sümbüloglu ve Sümbüloglu, 2000) ile hesaplanırken; gruplar arası

incelenen değişkenlerin ortalamaları arasındaki fark Tek Yönlü

Varyans Analizi (ANOVA) ile incelenmiştir.

Page 79: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

69

3. BULGULAR

Diyabet oluşturulan ratlarda 5 hafta süresince polifaji, polidipsi,

poliüri ve hiperglisemi gözlenmiştir.

Her hafta sonunda tüm gruplardaki ratların vücut ağırlıkları hassas

tartı ile ölçülmüş ve kan glikoz düzeyleri glikometre ile tespit

edilmiştir (Çizelge 3.1 ve Çizelge 3.2). Normal kan glikoz değeri 90-

110 mg/dl olarak kabul edilirken; kan glikoz düzeyleri 250 mg/dl’nin

üzerinde olanlar diyabetik olarak kabul edilmiştir (Jaouhari, 2000).

Çalışmanın ilk haftası (10.gün) sonunda diyabet+krom ve krom

gruplarındaki ratların canlı ağırlıklarında artış saptandığı için

verilecek krom miktarı değişeceğinden tekrar hesaplanmıştır.

Çalışmanın 17. gününde bu gruplardaki ratların canlı ağırlık

ortalaması tekrar düştüğü için sonraki haftalarda verilen krom

pikolinat miktarı ayarlanmıştır.

Page 80: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

70

Çizelge 3.1. Çalışma boyunca rat gruplarının canlı ağırlık düzeyleri (g)

Başlangıç

0. Gün

Çalışmanın3.Günü

Çalışmanın 10. Günü

Çalışmanın 17. Günü

Çalışmanın 24. Günü

Çalışmanın 31. Günü

Çalışmanın 38. Günü

P Değeri

Gruplar X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx -

Kontrol 7

Aa

304.4±4.6

7

Ba

316.4±4.4

7

Cc

366±5.4

7

Cb

366.4±3.2

7

Db

373.4±1.4

7

Db

370.5±3.9

7

Cb

361.7±5.0

xxx

Diyabet 8

Aa

308.9±5.8

8

Aa

310±8.3

7

Cb

336.4±17.6

7

Ba

270.4±9.1

7

Da

241.5±8.8

7

Da

238.7±7.1

7

Ea

213.1±11.5

xxx

Diyabet+Krom 8

Ab

315±6.3

8

Bb

303.8±5.1

8

Aa

322±5.1

8

Ca

273.8±6.8

8

Da

254.2±8.0

8

Da

254.8±7.6

8

Ea

231.1±9.1

xxx

Krom 7

Aa

305.2±4.7

7

Ba

317±4.6

7

Cd

385.8±10.4

7

Db

354.5±11

7

Dc

349.7±8.0

7

Dc

353.5±8.2

7

Db

356.0±10.6

xxx

p Değeri - xxx xxx xxx xxx xxx xxx

- : p>0.05, xx : p<0.01, xxx : p<0.001

A, B, C, D, E, F : Aynı satırda (grupta) farklı harfleri taşıyan ortalama değerler arası fark önemlidir (p<0.005) a, b, c : Aynı sutünda (günde) farklı harfleri taşıyan ortalamalar arası fark önemlidir (p<0.005)

Ratların çalışmaya başlama canlı ağırlıkları kontrol ve krom

gruplarında sırasıyla 304.4±4.6 ve 305.2±4.7; diyabet ve

diyabet+krom gruplarında ise 308.9±5.8 ve 315±6.3 g olarak

ölçülmüş ve gruplar arasında istatistiksel bir fark görülmemiştir

(p>0.05). Kontrol ve krom gruplarında çalışma boyunca hayvanların

canlı ağılıklarında artış olmuştur, istatistik açıdan önemlidir.

Page 81: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

71

Diyabet+krom ve diyabet gruplarında ise diyabet oluşumunu takiben

kilo kayıpları gözlenmiştir. Çalışma sonunda diyabet+krom grubunda

ortalama 80 g’lık bir kilo kaybı görülürken, diyabet grubunda ise

ortalama 100 g ‘lık bir kilo kaybı görülmüştür (Şekil 3.1).

Şekil 3.1. Çalışma boyunca rat gruplarının canlı ağırlık düzeyleri

Ratların çalışma başındaki açlık kan şeker düzeyleri kontrol ve krom

gruplarında sırasıyla 78.7±2.7 ve 80.2±1.1 mg/dl; diyabet ve

diyabet+krom gruplarında sırasıyla 79.6±2.9 ve 74.7±1.6 mg/dl

olarak ölçülmüştür. Bu dört grup arasında istatiksel bir fark

saptanmamıştır (p>0.05). STZ uygulaması sonrası 3.gündeki açlık

kan şekeri düzeyleri ise diyabet ve diyabet+krom gruplarında sırasıyla

338.5±15.1 mg/dl ve 376.8±24.1 mg/dl olarak ölçülmüştür. AKŞ

düzeyleri diyabet ve diyabet+krom gruplarında diyabet oluşumundan

sonra (3.gün) istatistik olarak önemli bir artış göstermiştir (p<0.001).

Çalışmanın 10. günündeki değerler kontrol ve krom gruplarında

Canlı Ağırlık Düzeyleri (mg)

0

50

100

150

200

250

300

350

400

450

0 3 10 17 24 31 38

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Gün

Page 82: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

72

sırasıyla 76.0±1.0 ve 73.5±1.8 mg/dl olarak ölçülmüş ve gruplar

arasında istatiksel bir fark saptanmamıştır (p>0.05). Diyabet ve

diyabet+krom gruplarında ise sırasıyla 446.2±44 ve 424.6±29 mg/dl

olarak ölçülürken AKŞ düzeyleri zamana göre bu gruplarda istatistik

olarak önemli bir artış göstermiştir (p<0.001).

Çizelge 3.2. Çalışma boyunca rat gruplarının açlık kan şekeri düzeyleri (mg/dl)

Başlangıç0

. Gün

Çalışmanın

3. Günü

Çalışmanın

10. Günü

Çalışmanın

17. Günü

Çalışmanın

24. Günü

Çalışmanın

31. Günü

Çalışmanın

38. Günü

P

D

e

ğ

e

ri

Gruplar n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx

Kontrol 7

Aa

78.7±2.7

7

Aa

79.2 ± 1.5

7

Aa

76.0±1.0

7

Ba

72.5±2.1

7

Ba

74.2±2.0

7

Aa

76.2±1.8

7

Ba

71.1±3.5

-

Diyabet 8

Aa

79.6±2.9

8

Bb

338.5±15.1

7

Db

446.2±44

7

Eb

506.7±19

7

Db

469.2±34.1

7

Cc

484.2±34.

7

Fb

390±6.1

x

x

x

Diyabet+

Krom

8

Ab

74.7±1.6

8

Bb

376.8±24.1

8

Cb

424.6±29.

8

Db

456.8±18

8

Cb

422.8±26.6

8

Cb

416.8±24

8

Bb

363.2±23

x

x

x

Krom 7

Aa

80.2±1.1

7

Aa

80.2 ± 1.1

7

Ba

73.5±1.8

7

Ba

71.5±2.8

7

Ca

85.2±2.6

7

Ca

84.8±1.8

7

Aa

78.7±2.1

x

x

x

P Değeri - xxx xx xxx xxx xxx xxx

Page 83: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

73

- : p>0.05, xx : p<0.01, xxx : p<0.001 A, B, C, D, E, F : Aynı satırda (grupta) farklı harfleri taşıyan gruplar önemlidir. a, b, c : Aynı sütunda (günde) farklı harfleri taşıyan gruplar önemlidir.

Çalışmanın 17. günündeki değerler kontrol ve krom gruplarında

sırasıyla 72.5±2.1 ve 71.5±2.8 mg/dl olarak ölçülmüş ve gruplar

arasında istatiksel bir fark saptanmamıştır (p>0.05). Diyabet ve

diyabet+krom gruplarında 17. günde sırasıyla 506.7±19 ve 456.8±18

mg/dl olarak ölçülürken AKŞ düzeyleri zamana göre bu gruplarda

istatistiksel olarak önemli bir artış göstermiş, fakat gruplar arasında

büyük bir fark gözlenmemiştir (Çizelge 3.2).

Çalışmanın 24. günündeki değerler ise kontrol ve krom gruplarında

sırasıyla 74.2±2.0 ve 85.2±2.6 mg/dl olarak ölçülmüş ve gruplar

arasında istatiksel bir fark saptanmamıştır (p>0.05). Diyabet ve

diyabet+krom gruplarında ise 24. günde sırasıyla 469.2±34.1 ve

422.8±26.6 mg/dl olarak ölçülmüş ve değerler istatistik önem

taşımaktadır (p<,0.001), fakat gruplar arası büyük bir fark

gözlenmemiştir (Çizelge 3.2).

Çalışmanın 31. günündeki değerler kontrol ve krom gruplarında

sırasıyla 76.2±1.8 ve 84.8±1.8 mg/dl; çalışmanın sonunda ise

71.1±3.5 ve 78.7±2.1 olarak ölçülmüş ve gruplar arasında istatiksel

bir fark saptanmamıştır (p>0.05). Diyabet ve diyabet+krom

gruplarında ise 31. günde sırasıyla 484.2±34.0 ve 416.8±24.0 mg/dl

olarak ölçülmüş ve bu değerler istatistik önem taşımaktadır.

Page 84: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

74

Şekil 3.2. Çalışma boyunca rat gruplarının açlık kan şekeri düzeyleri (mg/dl)

Çalışmanın sonunda bu gruplardaki değerler sırasıyla 390±6.1 ve

363.2±23 mg/dl olarak ölçülmüş; her iki grupta da akş değeri

azalmıştır ve bu fark istatistik önem taşımaktadır (p< 0.001).

0

100

200

300

400

500

600

0 3 10 17 24 31 38

Açlık Kan Şekeri

mg/dl

Gün

Kontrol Diyabet+Krom Krom Diyabet

Page 85: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

75

Çizelge 3.3. Rat gruplarına ait ölçülen biyokimyasal parametrelerin ortalamaları

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom P

Parametreler n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx n X ± Sx

Açlık Kan Şekeri (mg/dl)

7 71.1±3.52

a 390±6.17 b 363.2±23.1

b 78.7±2.15 a

xxx

İnsülin (µU/ml)

7

36,61±0,69 a

7

24,07±0,58 b

8

26,95±0,43 c

7

33,73±0,45 d

xxx

HbA1C (mg/dl)

7

1.6±0.03 a

7

3.7±0.09 b

8

3.2±0.08

c

7

1.6±0.02

a

xxx

Paraoksonaz (IU/ml)

7

191.4±13.2

b

7

114.0±8.81

a 8

179.3±16.8 b

7

164.2±9.72

b xx

Trigliserid (mg/dl)

7

119,71±2,72 b

7

298,60±13,6a

8

272,0±16,0 a

7

123,0±2,54 b

xxx

Kolesterol (mg/dl)

7

47.1±11.0 a

7

83.1±23.7 b

8

96.6±26.5 c

7

42.6±5.58 a

x x

HDL (mg/dl)

7

47,57±0,50 a

7

26,31±0,61 c

8

28,41±0,28 c

7

43,76±0,45 b

xxx

LDL (mg/dl)

7

29,71±0,428 a

7

40,97±1,28 b

8

38,29±0,33 b

7

30,27±0,64 a

xxx

- : p>0.05, xx : p<0.01, xxx : p<0.001 a, b, c, d : Aynı satırda farklı harfleri taşıyan değerler arası fark önemlidir (p<0.005) Çalışmanın sonunda yapılan öçümlerde kontrol, diyabet,

diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait AKŞ sonuçları

sırasıyla 71.1±3.52, 390±6.17, 363.2±23.1 ve 78.7±2.15 olarak

bulunmuş (Çizelge 3.3); diyabet ve diyabet+krom grupları arasındaki

fark istatik önem taşımamaktadır (p<0.01).

Page 86: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

76

Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait

plazma insülin sonuçları sırasıyla 36,61±0,69, 24,07±0,58,

26,95±0,43 ve 33,73±0,45 (µU/ml) olarak ölçülmüş (Çizelge 3.3) ve

diyabet ve diyabet+krom grubunun sonuçları anlamlı derecede düşük

bulunmuştur (p<0.001). Buna ek olarak diyabet+krom grubunun

serum insülin sonuçları diyabet grubuna göre daha yüksek

bulunmuştur.

Şekil 3.3. Rat gruplarına ait serum insülin düzeyleri (µU/ml)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

İnsülin µU/ml

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Page 87: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

77

HbA1C düzeyleri ise kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom

gruplarında sırasıyla 1.6±0.03; 3.7±0.09; 3.2±0.08. ve 1.6±0.02 mg/dl

olarak bulunmuştur (Çizelge 3.3). Kontrol ve krom gruplarındaki

değerler düşük bulunurken, diyabet ve diyabet+krom grubundaki

sonuçlar anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.001).

Şekil 3.4. Rat gruplarına ait serum HbA1C düzeyleri (mg/dl)

0

0,5

1

1,5

2

2,5

3

3,5

4

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

HbA1C

mg/dl

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Page 88: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

78

Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait

plazma paraoksonaz sonuçları sırasıyla 191.4±13.2, 114.0±8.81,

179.3±16.8 ve 164.2±9.7 IU/ml olarak ölçülmüş (Çizelge 3.3) ve

diyabet grubunun sonuçları anlamlı derecede düşük bulunmuştur

(p<0.01).

Şekil 3.5. Rat gruplarına ait serum paraoksonaz düzeyleri (IU/ml)

0

20

40

60

80

100

120

140

160

180

200

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Paraoksonaz

IU/ml

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Page 89: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

79

Ratların lipid profilinde ise HDL, LDL, kolesterol ve trigliserid

değerlerine bakılmıştır. Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom

gruplarındaki ratlara ait serum HDL sonuçları sırasıyla 47,57±0,508,

26,31±0,61, 28,41±0,28 ve 43,76±0,45 mg/dl olarak ölçülmüş (Çizelge

3.3) ve diyabet ve diyabet+krom grubunun sonuçları anlamlı derecede

düşük bulunmuştur (p<0.001).

Şekil 3.6. Rat gruplarının serum HDL düzeyleri (mg/dl)

0 5

10 15 20 25 30 35 40 45 50

mg/dl

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

HDL

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Page 90: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

80

Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait

plazma LDL sonuçları sırasıyla 29,71±0,42, 40,97±1,28, 38,29±0,33

ve 30,27±0,64 mg/dl olarak ölçülmüş (Çizelge 3.3) ve diyabet ve

diyabet+krom grubunun sonuçları anlamlı derecede yüksek

bulunmuştur (p<0.001).

Şekil 3.7. Rat gruplarının serum LDL düzeyleri (mg/dl)

0

5

10

15

20

25

30

35

40

45

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

LDL

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom

mg/dl

Krom

Page 91: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

81

Toplam kolesterol düzeyleri ise kontrol, diyabet, diyabet+krom ve

krom gruplarında sırasıyla 47.1±11.0; 83.1±23.7; 96.6±26.5 ve

42.6±5.51 mg/dl olarak bulunmuştur (Çizelge 3.3). Kontrol ve krom

gruplarındaki değerler düşük bulunurken, diyabet ve diyabet+krom

grubundaki sonuçlar anlamlı derecede yüksek bulunmuştur

(p<0.001).

Şekil 3.8. Rat gruplarının serum toplam kolesterol düzeyleri (mg/dl)

0

10

20

30

40

50

60

70

80

90

100

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

mg/dl

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Toplam Kolesterol

Page 92: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

82

Ratların serum trigliserid düzeyleri ise kontrol, diyabet, diyabet+krom

ve krom gruplarında sırasıyla 119,71±2,72, 298,60±13,6, 272,0±16,0

ve 123,0±2,54 mg/dl olarak ölçülmüş (Çizelge 3.3) ve diyabet ve

diyabet+krom grubunun sonuçları anlamlı derecede yüksek

bulunmuştur (p<0.001).

Şekil 3.9. Rat gruplarının serum trigliserid düzeyleri (mg/dl)

0

50

100

150

200

250

300

Kontrol Diyabet Diyabet+Krom Krom

Trigliserid (mg/dl)

Diyabet

Diyabet+

Krom

Krom

Kontrol

Page 93: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

83

4. TARTIŞMA

Bu çalışmada streptozotosinle deneysel olarak Tip 1 diyabet

oluşturulmuş ratlarda krom pikolinatın serum paraoksonaz

düzeylerine, lipid profiline ve HbA1C düzeylerine olan etkisi

araştırılmıştır. Kan şeker düzeyindeki değişimlerle diyabet tanısı

ortaya konularak, serum insülin seviyeleri de incelenmiştir.

Krom, son yıllarda insülin ile ilişkisi en çok araştırılan elementlerin

başında gelmektedir. Karbonhidrat, lipid ve protein

metabolizmalarında önemli fonksiyonları olan krom, memeliler için

temel besin maddelerinden biridir (Güneral, 1985: Mertz ve ark.,

1987). Bu elementin insan vücudu üzerindeki etkileri araştırılmış,

krom ile insülin arasında ilişki bulunmuştur. Kromun insülin ve

insüline duyarlı hücre membranlarında etkisi olduğu gösterilmiş,

eksikliğinde glikoz toleransının bozulduğu, özellikle Tip 2 Diyabet

gelişim riskinin arttığı bildirilmiştir (Güneral, 1985: Anderson, 1987).

Birçok çalışmada krom ile insülin ve dolayısıyla insülin direnci ve

diyabet ilişkisi araştırılmış ve krom destek tedavisi alan insanlarda

diyabet gelişim riskinin az olduğu gösterilmiştir. Gebelerde yapılan

çalışmalarda; krom düzeyinin glikoz toleransı, serum lipid ve insülin

düzeyleri ile yakından ilişkili olduğu görülmüş, kromun da tıpkı

kalsiyum, magnezyum, demir, nitrojen, karbon gibi vücudun ihtiyacı

olan temel elementler kadar yaşam için gerekli olduğu öne

sürülmüştür. Bu eser elementin, insülinin normal fonksiyon görmesi

için bulunması gerektiği ve karbonhidrat ve lipid metabolizmasında

rol oynayan önemli bir eser element olduğu bildirilmiştir (Güneral,

1985).

Page 94: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

84

Türkiye’de bakır, çinko, magnezyum, selenyum gibi eser elementlerle

çok sayıda çalışmalar yapıldığı halde, krom ile yapılan çalışmalar

oldukça azdır. Bu nedenle yapılan çalışma ile Tip 1 diyabetinde

kromun etkisi konusunda fikir sahibi olunacaktır.

Glikoz ve İnsülin

Machalinski ve ark., (2006) yaptıkları çalışmada streptozotosin ile

deneysel diyabet oluşturdukları ratlara 3 hafta boyunca iki krom

kaynağının (krom 454 ve krom pikolinat) içme sularına eklenmesi

sonucunda kan glikoz düzeylerinde % 38 ve % 11’lik bir düşüş elde

etmişlerdir. Bu çalışmada ise diyabet+krom grubunun kan glikoz

düzeyi diyabet grubuna göre daha düşük olsa da istatistik değer

taşımamaktadır.

Şahin ve arkadaşları (2007) yaptıkları çalışmada deneysel olarak tip 2

diyabeti oluşturdukları ratlara krom vererek kromun karbonhidrat ve

lipid metabolizmasına olan etkilerini araştırmışlardır. Diyetlerine

krom ekledikleri diyabet grubunun kan glikoz düzeyleri diyabet

grubunun değerlerine oranla % 63 azalırken toplam kolesterol

seviyeleri ise % 9.7 azalmıştır. Serum insülin seviyeleri ise

diyabet+krom grubunda diyabet grubuna göre % 12’lik bir artış

göstermiştir. Yapılan çalışmada da benzer olarak diyabet+krom

grubunun serum insülin düzeyleri diyabet grubuna göre % 7.8 daha

yüksek bulunmuştur (Çizelge3.3).

Page 95: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

85

Paraoksonaz

Serum PON1 plazmada HDL ile birlikte bulunur ve plazma

lipoproteinlerinin oksidasyonunu önlemede görevlidir. HDL kolesterol

yapısında bulunan PON 1 enzimi, LDL’deki aktif lipidleri yıkar ve

böylece paraoksonaz LDL kolesterolü serbest radikallerin indüklediği

oksidasyondan korur (Aviram, 1999). PON1 LDL’nin yanı sıra HDL’yi

de korumaktadır. Paraoksonaz enzim aktivitesinin; miyokard

enfarktüsü, ailesel hiperkolesterolemi ve diyabette azaldığı pek çok

çalışma ile gösterilmiştir (Mackness ve ark., 1993: Mackness ve ark.,

1997: Kwiterovich ve ark., 1998: Heijmans ve ark., 2000: Lee ve ark.,

2001). Yavuz ve ark., (2003) yaptıkları çalışmada Tip 1 diyabet

hastalarında serum paraoksonaz aktivitesini düşük bulmuşlardır.

PON aktivitesindeki düşüş kan şekeri düzeyleri ile negatif ilişkilidir.

Araştırmacılar, PON aktivitesindeki düşüşün hiperglisemiden

kaynaklandığını öne sürmüşlerdir.

Abbott ve arkadaşları 1995 yılında yaptıkları çalışmada 78 tip 1

diyabetli, 92 tip 2 diyabetli, ve 82 sağlıklı yetişkinde paraoksonaz

aktivitesi ve serum düzeyini araştırmış; tüm diyabetik hastalarda

paraoksonaz aktivitesinin kontrol grubundakilerle kıyasladıklarında

daha düşük olduğunu saptamışlardır. Araştırmacılar bu düşüşün

nedeninin paraoksonazın özel aktivitesiyle ilgili olduğunu ve bunun

da HDL ile olan etkileşiminin bozulmasından kaynaklandığını öne

sürmüşlerdir.

Tüm literatür taramaları neticesinde diyabet olgularının hiç birinde

diyete krom ilavesinin serum paraoksonaz aktivitesini nasıl etkilediği

konusunda bir çalışma bulunamamıştır. Yapılan bu çalışmada

kromun deneysel diyabet oluşturulan ratlardaki serum paraoksonaz

düzeyi araştırılmış; sonuçta diyabet oluşturulan ratların serum

Page 96: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

86

paraoksonaz düzeyleri diğer tüm gruplara kıyasla önemli oranda

düşük bulunmuştur. Diyabet+krom grubunda ise krom ilavesiyle

serum paraoksonaz düzeylerinde anlamlı artış gözlenmiştir. Bunun

sebebinin diyabetle beraber azalmış HDL bünyesinde bulunan

paraoksonaz enziminin diyabet+krom grubunda HDL artışına parelel

olarak arttığı söylenebilir.

HbA1C

HbA1C hemoglobin molekülünün beta zincirinin amino terminal

grubuna glikoz molekülünün kimyasal olarak bağlanması sonucu

oluşur. HbA1C hemoglobinin hem zincir içi hem de amino

terminalindeki valin birimleri araclığıyla glikozilasyona uğraması

sonucu oluşur Bu glikozilasyona uğramış hemoglobin yani HbA1C

miktarı serum glikoz düzeyine ve eritositlerin yarı ömrüne bağlı

olarak değişir. Eritrositler glikoza serbest geçirgen olduğundan

HbA1C oluşma hızı, eritrositlerin dolaşımda bulunduğu sürece

ortamda var olan glikoz düzeyine ve maruz kalma süresine bağlıdır.

Eritrositlerin yaşam süresi yaklaşık 2-3 ay olduğundan HbA1C 2-3 ay

boyunca maruz kalınan ortalama glikoz düzeyini gösterir. Uzun süreli

hiperglisemiler, HbA1C düzeyinde artışa neden olur ve HbA1C diyabet

tanısında önemli bir kriterdir.

Okutur ve arkadaşları (2006) Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma

Hastanesi Dahiliye Polikliniği’ nde yaptıkları çalışmada 50 yeni tespit

tip 2 DM’ lu hasta ile 50 sağlıklı kişiden oluşan kontrol grubunda

vücut demir depolarının metabolik kontrol, insülin direnci, HbA1C ve

mikroalbuminüri açısından önemini araştırmış 2 grup arasında açlık

kan şekeri ve plazma HbA1C düzeyleri açısından istatistik olarak

anlamlı farklılık saptamışlardır. Diyabetik grupda açlık kan şekeri ve

Page 97: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

87

plazma HbA1C düzeylerini kontrol grubuna göre yüksek olduğu tespit

edilmiştir (her ikisi için de p<0.001).

Fox ve Saboviç (1998) tarafından Tip 1 diyabetli hastalarda yapılan

çalışmada, 3 aylık krom pikolinat destek tedavisi sonrası, hastalarda

ortalama HbA1c düzeyinin % 11.9’dan 7.9’a gerilediği saptanmıştır.

Lipid Profili

Kromun organizmada yağ ve kanda kolesterol dengesinin

sağlanmasında da rol oynadığı bilinmektedir. İnsuline bağlı

sistemlerde optimal insülin aktivitesi ve kan glikoz düzeylerinin

regülasyonunda esansiyel olan kromun, normal lipid ve karbonhidrat

metabolizmasının sürdürebilmesi için bir kofaktör olduğu ifade

edilmektedir (Mertz, 1969). Diğer taraftan, Mertz (1993) insanlarda

organik kromun hipolipemik etkisinin, sadece glikoz toleransının

gelişmesine bağlanabileceğini ileri sürmüştür.

Yapılan çalışmalar günde 200 mg Cr ilavesinin (elementel Cr veya

bira mayası şeklinde) toplam kolesterol’ü % 5-12 oranında

düşürebileceğini ve serum trigliserid seviyesini değiştirmeden HDL

kolesterolünü % 8-36 oranında arttırabileceğini göstermiştir (Liu ve

Morris, 1978: Riales ve Albrink, 1981). Bu çalışmada ise diyabet ve

diyabet+krom gruplarının serum HDL düzeyleri diğer gruplara göre

anlamlı derecede düşük bulunmuştur ancak, bu iki grup arasında

istatiksel bir fark gözlenmemiştir (Çizelge 3.3)

Lai ve arkadaşları (2006) yaptıkları çalışmada, streptozotosinle

diyabet oluşturdukları ratlara gavajla 6 hafta boyunca krom içeren

bira mayası (600 µg Cr/kg vücut ağılığı/gün) verdiklerinde

Page 98: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

88

diyabet+krom grubunun serum LDL ve kolesterol düzeylerinde

diyabet grubuna oranla düşüş saptamışlardır. Yapılan çalışmada ise

diyabet gruplarının kontrol ve sadece krom verilen gruplara göre

serum LDL düzeyleri anlamı derecede düşükken diyabet grupları

arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır (Çizelge 3.3).

Shinde ve ark. (2004) yaptıkaları çalışmada streptozotosin ile

deneysel olarak tip 1 ve tip 2 diyabet oluşturdukları ratlara 6 hafta

boyunca krom pikolinatı (8 µg/ml) içme sularına ekleyerek

vermişlerdir. Çalışmanın sonunda tip 1 diyabet oluşturup krom

verdikleri ratların toplam kolesterol düzeylerinde % 27’lik ve aynı

zamanda serum trigliserid düzeylerinde ise % 47’lik bir düşüş

saptamışlardır.

Bu çalışmada ise, kontrol ve krom verilen grubun toplam kolesterol

düzeyleri düşük bulunmuşken, diyabet ve diyabet+krom grubunun

düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Diyabet+krom

grubunun toplam kolesterol düzeyi diyabet grubuna göre daha

yüksek bulunmuştur ki bu fark istatistik olarak önemlidir (Çizelge

3.3).

Trigliserid düzeylerinde ise diyabet ve diyabet+krom grubunun

sonuçları diğer gruplara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.

Diyabet gruplarının kendi aralarında ise istatiksel bir fark

bulunmamıştır (Çizelge 3.3).

Page 99: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

89

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Streptozotosin uygulamasından sonra diyabet oluşan ratlarda

çalışma boyunca (5 hafta) polidipsi, poliüri, polifaji, ağırlık kaybı ve

hiperglisemi gözlenmiştir. Diyabetli ratlarda gözlenen bu bulgular

diyabetin klinik bulgularıyla uyumludur.

Çalışmanın sonunda diyabet+krom ve diyabet gruplarında açlık kan

şekerindeki artışa karşılık canlı ağırlıklarında düşüş olmuştur.

Bunun nedeni diyabette vücudun temel besin kaynağı olan glikozun

kullanılamaması sonucunda enerji ihtiyacının vücut depolarından

karşılanmasıdır. Bu da canlı ağırlıkta düşüşle sonuçlanmaktadır.

Bununla beraber krom verilen diyabet grubunda kromun glikoz

kullanımını uyarması sonucunda diyabet grubuna göre daha az kilo

kaybı olmuştur.

Diyabette paraoksonaz enzim aktivitesinin düşük olduğu

bilinmektedir, bu çalışmada da diyabet grubunun serum paraoksonaz

düzeyleri diğer gruplara göre düşük bulunmuştur. Bununla birlikte,

krom verilen diyabet grubunda paraoksonaz enzim aktivitesi diyabete

rağmen artış göstermiştir. Bunun sebebinin kromun lipid

metabolizmasını olumlu yönde etkilemesi olarak düşünülebilir, çünkü

paraoksonaz enzimi HDL bünyesinde bulunmaktadır.

Serum HbA1C düzeyi kan proteinlerinin yüksek glikoz seviyelerindeki

enzimatik olmayan glikasyon sonucu şekillenmektedir. Kan şekeri

düzeyleri her iki diyabet grubunda da yüksek olmasına rağmen,

HbA1C düzeyleri krom verilen diyabet grubunda diyabetli olan gruba

göre önemli oranda daha düşük bulunmuştur.

Page 100: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

90

Lipid profiline bakıldığında ise diyabet+krom ve diyabet gruplarının

serum kolesterol düzeyleri kontrol ve krom gruplarına göre anlamlı

dercede yüksek bulunmuştur, fakat krom verilen diyabet grubunun

toplam kolesterol düzeyleri diyabet grubuna göre daha yüksek

bulunmuştur. Trigliserid düzeylerinde ise diyabet ve diyabet+krom

grubunun sonuçları diğer gruplara göre anlamlı derecede yüksek

bulunmuştur. Diyabet gruplarının kendi aralarında ise önemli bir

fark bulunmamıştır.

Krom verilen diyabet grubu ve diyabet grubunun kontrol ve sadece

krom verilen gruba göre serum LDL düzeyleri anlamlı derecede

düşükken diyabet gruplarının kendi arasında anlamlı bir fark

saptanmamıştır. Diyabet ve diyabet+krom gruplarının serum HDL

düzeyleri ise diğer gruplara göre anlamlı derecede düşük bulunmuş

ve bu iki grup arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir.

Streptozotosin uygulanması sonucu oluşan diyabette pankreasın β

hücrelerinde hasar şekillenmiştir. Dolayısıyla hem diyabet hem de

diyabet+krom gruplarının serum insülin düzeylerinde düşüş

olmuştur. Ancak krom verilen diyabet grubunun insülin düzeyinde

diyabet grubuna göre önemli bir artış saptanmıştır ki; bunun kromun

β hücreleri üzerindeki insülin stimülasyonunu arttırması sonucu

oluştuğu düşünülebilir.

Krom, son yıllarda insülin ile ilişkisi en çok araştırılan elementlerin

başında gelmektedir. Birçok çalışmada krom ile insülin ve dolayısıyla

insülin direnci ve diyabet ilişkisi gösterilmiştir. Buna ek olarak

kromun etki mekanizması halen araştırılmakla birlikte krom,

reseptör uyarılmasında veya insülin sekresyonunun arttırılmasında

ya da başka bir sebeple glikoz regülasyon mekanizmasında rol

Page 101: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

91

oynayan önemli bir eser element olup, öneri olarak diyabetik

hastaların diyetlerine eklenebilir.

Page 102: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

92

ÖZET

Streptozotosin ile deneysel olarak diyabet oluşturulan ratlarda kromun biyokimyasal etkileri

Diabetes Mellitus tüm dünyada en sık rastlanan endokrin hastalıktır. Değişik sebeplere bağlı ve değişik komplikasyonlara yol açan, heterojen bir grup karmaşık metabolik bozukluktur. İnsülin hormon sekresyonunun ve/veya insülin etkisinin mutlak veya göreceli azlığı sonucu karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmasında bozukluklara yol açar.

Karbonhidrat, lipid ve protein metabolizmalarında önemli fonksiyonları olan krom, memeliler için temel besin maddelerinden biridir. İn vitro çalışmalar göstermiştir ki krom pikolinat (CrPic), insüline duyarlı hücre membranlarında etki göstererek insülin etkinliğini reseptör düzeyinde arttırmaktadır. Yapılan bu çalışmada deneysel olarak streptozotosinle Tip 1 diyabet oluşturulan ratlarda krom pikolinatın bu etkisi araştırılmıştır. Bu amaçla serum glikoz, paraoksonaz düzeyleri ve serum lipid profili incelenmiştir. Kan şeker düzeyindeki değişimlerle diyabet tanısı konularak, serum insülin ve kanda HbA1C miktarlarına da bakılmıştır.

Çalışmada hayvan materyali olarak 30 erkek Wistar Albino rat kullanılmış ve 4 gruba ayrılmıştır (Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom) Tüm gruplar 5 haftalık deneme boyunca standart yem ve suyla beslenmişlerdir. Diyabet ve diyabet+krom grubundaki ratların her birine diyabet oluşturulmak üzere (65 mg/kg) tek doz STZ intraperitonal uygulanmıştır. Diyabet oluşumunu takiben diyabet+krom ve krom grubundaki ratların içme sularına 80 µg/kg dozunda krom pikolinat suda çözünerek eklenmiştir.

Elde edilen sonuçlara göre ratların açlık kan şekerleri çalışmanın sonunda kontrol grubunda 71.1±3.5; diyabet grubunda 390±6.1; diyabet+krom grubunda 363.2±23.71; krom grubunda ise 78.7±2.1 mg/dl olarak bulunmuştur ve kontrol ve diyabetli gruplara ait ortalama değerler arası fark istatistik önem taşımaktadır (p<0.001).

HbA1C düzeyleri ise kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarında sırasıyla 1.6±0.03; 3.7±0.09; 3.2±0.08. ve 1.6±0.02 mg/dl olarak bulunmuştur. Kontrol ve krom gruplarındaki değerler düşük bulunurken, diyabet ve diyabet+krom grubundaki sonuçlar anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.001), fakat diyabet+krom grubunun sonuçları diyabet grubuna göre daha düşük bulunmuştur.

Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait plazma paraoksonaz sonuçları sırasıyla 191.4±13, 114.0±8.8, 179.3±16.8 ve 164.2±9.7 IU/ml olarak ölçülmüş ve diyabet grubunun sonuçları anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p<0.01). Bununla birlikte, krom verilen diyabet grubunda paraoksonaz enzim aktivitesi diyabete rağmen artış göstermiştir. Bunun sebebinin kromun lipid metabolizmasını olumlu yönde etkilemesi olarak düşünülebilir, çünkü paraoksonaz enzimi HDL bünyesinde bulunmaktadır.

Page 103: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

93

Ratların lipid profilinde kolesterol, trigliserid, HDL ve LDL düzeyleri incelenmiştir. Serum trigliserid düzeyleri ise kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarında sırasıyla 119,71±2,72, 298,60±13,6, 272,0±16,0 ve 123,0±2,54 mg/dl olarak ölçülmüş; diyabet ve diyabet+krom grubundaki ratların serum trigliserid düzeyleri diğer gruplara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.001).

Grupların toplam serum kolesterol düzeyleri sırasıyla 47.1±11.0; 83.1±23.7; 96.6±26.5 and 42.6±5.5 mg/dl olarak ölçülmüş, diyabet ve diyabet+krom grubundaki ratların serum kolesterol düzeyleri diğer gruplara göre anlamlı dercede yüksek bulunmuştur (p<0.001).

Serum HDL düzeyleri 47,57±0,50, 26,31±0,61, 28,41±0,28 ve 43,76±0,45 mg/dl olarak ölçülmüş ve diyabet ve diyabet+krom grubunun sonuçları anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p<0.001).

Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait plazma LDL sonuçları sırasıyla 29,71±0,42, 40,97±1,28, 38,29±0,33 ve 30,27±0,64 mg/dl olarak ölçülmüş ve diyabet ve diyabet+krom grubunun sonuçları anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0.001).

Kontrol, diyabet, diyabet+krom ve krom gruplarındaki ratlara ait plazma insülin sonuçları sırasıyla 36,61±0,69, 24,07±0,58, 26,95±0,43 ve 33,73±0,45 (µU/ml) olarak ölçülmüş ve diyabet ve diyabet+krom grubunun sonuçları diyabette oluşan β hücre hasarı yüzünden anlamlı derecede düşük bulunmuştur. Ancak krom verilen diyabet grubunun insülin düzeyinde diyabet grubuna göre önemli bir artış saptanmıştır ki; bunun kromun β hücreleri üzerindeki insülin stimülasyonunu arttırması sonucu oluştuğu düşünülebilir.

Sonuç olarak krom, son yıllarda insülin ile ilişkisi en çok araştırılan elementlerin başında gelmektedir. Birçok çalışmada krom ile insülin ve dolayısıyla insülin direnci ve diyabet ilişkisi gösterilmiştir. Buna ek olarak kromun etki mekanizması halen araştırılmakla birlikte krom, reseptör uyarılmasında veya insülin sekresyonunun arttırılmasında ya da başka bir sebeple glikoz regülasyon mekanizmasında rol oynayan önemli bir eser element olup, öneri olarak diyabetik hastaların diyetlerine eklenebilir.

Anahtar Kelimeler: Diabetes Mellitus, krom pikolinat, paraoksonaz, lipid profili

Page 104: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

94

SUMMARY

The biochemical effects of dietary chromium in experimental diabetic rats with streptozotocin

Diabetes Mellitus is the most common endocrin disease in the world. It is a heterogeneus group of complicated disorder that depends on several reasons and that causes various complications. It causes defects on metabolism of carbohydrate and lipid with the lack of insülin hormon secretion and/or absolute or relative ineffectiveness of insülin.

Chromium is the main dietary supplement for mammals which has important functions at carbohydrate and lipid metabolisms. In vitro study findings show that chromium picolinate (CrPic) may improve insülin sensivity by enhancing intracelluler insülin receptor.

In this study we investigated this effect of chromium picolinate at experimental diabetic rats with streptozotocin.

With this purpose serum glucose, paraoxonase and serum lipid profile is examined. Diagnosis of diabetes is defined with the variation of the blood sugar and levels of serum insülin and HbA1C is examined.

In the study we used 30 male Wistar Albino rats and they were divided into 4 groups (control, diabet, diabet+chromium and chromium) All rats were fed with standart rodent feed throughout the study. Diabet and diabet+chromium group were injected intraperitoneally with streptozotocin (STZ, 65 mg/kg). After diabet is formed CrPic was added to the drinking water of the chromium and diabet+chromium group at a concentration of 80 µg/kg body weight per day for 35 days.

At the end of the study, blood glucose levels of control group was 71.1±3.5; diabet group 390±6.1; diabet+chromium group 363.2±23.7; and the chromium group was 78.7±2.1 mg/dl. The results were statistically significant (p<0.01)

Serum cholesterol, triglyceride, HDL and LDL levels are examined in the lipid profiles of the rats. The triglyceride results of control, diabet, diabet+chromium and chromium groups were 119,71±2,72, 298,60±13,6, 272,0±16,0 and 123,0±2,54 mg/dl. The triglyceride serum levels of diabet and diabet+chromium groups were significantly higher than the other groups (p<0.001).

Serum cholesterol levels of the groups were 47.1±11.0; 83.1±23.7; 96.6±26.5 and 42.6±5.5 mg/dl in order. The cholesterol levels of diabet and

Page 105: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

95

diabet+chromium groups were significantly higher than the other groups (p<0.001).

The results of serum paraoxonase levels in order were 191.4±13; 114.0±8.8; 179.3±16.8 and 164.2±9.7 IU/ml and the results of the diabet group were lower than the other groups (p<0.01). It means that the activity of paraoxonase enyzme is stil high in the diabet+chromium group in spite of diabet occurance.

Also serum HDL levels of the groups were 47,57±0,508; 26,31±0,613; 28,41±0,281 and 43,76±0,450 mg/dl. The results of the diabet and diabet+chromium groups were significantly lower than the other groups (p<0.001).

Serum HbA1C levels were 1.6±0.03; 3.7±0.09; 3.2±0.08 and 1.6±0.02 mg/dl in order. The results of the control and the chromium groups were lower than the other groups (p<0.001), but however the results of the diabet+chromium group were lower than diabet group.

Plasma insulin levels were measured as 36,61±0,69, 24,07±0,58, 26,95±0,43 ve 33,73±0,45 (µU/ml) in order. Because of the damage that had ocurred in β cells of pancreas both diabetic groups had low insulin levels when compared to other groups, but insulin levels of the diabetic group that had been given chromium were higher than the diabetic group. It means that chromium may have an effect that increases stimulation of insulin on β cells.

As conclusion, chromium is the most searched leading element that is related with insülin. In most studies it is shown that relationsheep between insülin, diabet and chromium is present. In addition with this, the effect mechanism of chromium has still being searched and chromium is a trace element that stimulates the insülin receptors or enhances the secretion of insülin or with another reason it has a role in regulation of glucose mechanism. In suggestion that it can be supplemented on the diets of diabetic patients.

Key Words: Diabetes Mellitus, Chromium picolinate, Paraoxonase, Lipid profile

Page 106: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

96

KAYNAKLAR

ABBOTT C., MACKNESS M., KUMAR S., DURRINGTON P. (1995). Serum Paraoxonase Activity, Concentration, and Phenotype Distribution in Diabetes Mellitus and Its Relationship to Serum Lipids and Lipoproteins. Arteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology.;15:1812-1818

ADA (American Diabetes Association) (2005). Diagnosis and Classification of Diabetes Mellitus. Diabetes Care, 28 (suppl 1),S37-S43.

ALI AB, ZHANG Q, LIM YK, FANG D, RETNAM L, LIM SK. (2003). Expression of major HDL-associated antioxidant PON-1 is gender and regulated during inflammation. Free Rad Bio & Med; 34: 824-9

ALTUNTAŞ Y. YENİGÜN M. (2001). Her Yönüyle Diabetes Mellitus, 2. baskı, İstanbul, Nobel Tıp Kitapevleri, 51-67

ANDERSON RA., POLANSKY, MM, BRYDEN NA, C. VELLION, W. H. GLINSMANN, (1983) Effects of chromium supplementation on urinary Cr excretion of human subjects and correlation of Cr excretion with selected clinical parameters. J. Nutr. 113, 276

ANDERSON RA., BRYDEN NA AND POLANSKY MM, (1985). Serum chromium of human subjects: effects of chromium supplementation and glucose Am. J. Clin. Nutr. 41 571-577

ANDERSON RA, BRYDEN NA AND POLANSKY MM, (1985). Chromium intake, absorption and excretion of subjects consuming self-selected diets. Am. J. Clin. Nutr. 41 1177

ANDERSON RA. (1987). Chromium in “Trace elements in human and animal nutrition” Ed. By Mertz W., 1, 225, Acedemic Press New York

ANDERSON RA., (1994). MERTZ W.,C.O. ABERNATHY, SS, Risk Assesment of Essential Elementes, ISLI Press Washington D.C., 187-196

ANDERSON RA., (1995). Chromium and parenteral nutrition. Nutrition 11 83-86

ANDERSON RA., BRYDEN NA AND POLANSKY MM, (1997). Lack of toxicity of chromium chloride and chromium picolinate. Am. J. Coll. Nutr. 6, 273

AOKL TT, BENMAIKA MM., OKLMURA MC. (1990). Hepatic activation: Revolutionary treatment of type I diabetes mellitus. Diabetes; 39(Suppl):119

Page 107: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

97

ALTINIŞIK M.(2006). Plazma lipidleri ve ateroskleroz. www.mustafaalinisik.org.uk/67-shmyo-203-11.ppt. Erişim Tarihi: 30.11.2008

AVIRAM M. (1999). Does paraoxonase play a role in susceptibility to cardiovascular disease? Mol Med Tod; 5: 381-6

BARCELOUX DG. (1999). Chromium. Clinical Toxicology; 37(2):173-194

BAŞKAL N. (1989). Lipoprotein Metabolizması ve Hiperlipidemi Tedavisindeki Yenilikler. Optimal Tıp Dergisi, , 2(1): 34-42

BAYRAK T, BAYRAK A, DEMİRPENÇE E, KIINÇ K. (2005). Yeni bir kardiyovasküler belirteç adayı: Paraoksonaz. Hacettepe Tıp Dergisi, 36:147-151

BHAGAVAN NV. (2002). Plasma Lipoproteins. Medical Biochemistry. 4th edition, Harcourt Academic Press, pp.429-452

BİLDİK A., YUR F., ÇAMAŞ H., DEDE S., SEKİN S. (1986). Beyaz kas hastalıklı kuzularda hemoglobin tipleri ile lipid peroksiyonu ve glutatyon düzeylerinin araştırılması. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 7(1-2), 95-98

BİLDİK A., YUR F., BELGE F., DEĞER Y., DEDE S.(1987). Hamdani koyunlarında bazı kan parametrelerinin araştırılması. Selçuk Üniversitesi Veteriner Bilimleri Dergisi, 13(1), 17-21

CALVERT GD, GRAHAM JJ, MANNIK T, WISE PH. YEATES EA. (1978). Effects of therapy on plasma high density lipoprotein Cholesterol concentration in diabetes mellitus. Lancet 2:66-8

CATHCART MK, MCNALLY AK, CHISOLM GM. (1999). Lipoxygenase-mediated transformation of human low density lipoprotein to oxidized and cytotoxic complex. J Lipid Res; 32: 63-70

CHAMPE PC, HARVEY RA. (1994). Lippincott’s Illustrated Reviews., J.B. Lippincott Company

CHAUSMER AB. (1998). Zinc, İnsülin and Diabetes. Journal of American Nutrition, 17(2), 109-115

CHANG X., MOWAT D.N.(1992). Supplemental chromium for stressed and growing feeder calves. Journal of Animal Science, Vol 70, Issue 2 559-565

CHEN N.S.C., TSAI A., DYER I.A., (1973). Effect of chelating agents on chromium absorption J. Nutri.103 1182

Page 108: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

98

CRAFT NE, POLANSKY MM AND R.A. ANDERSON (1984). The effect of age, sex, diet and diabetes on chromium absorbtion, Fed Proc, 43, 471

DAVIS C.M., VINCENT J.B., SUMRALL K.H., (1996). The biologically active form of chromium may activate a membrane phosphototyrosine phopshatase (PTP). Biochemistry 35, 12963-12969

DAVIS C.M., VINCENT J.B., (1997). Chromium oligopeptide activates insulin receptor tyrosine kinase activity. Biochemistry 36, 4382-4385

DE FRONZO RA., BONADONNA RC, FERANNINI E., ZYCH K, BONI C. (1997): Phatogenesis of NIDDM. In Albert, KGMM, Zimmet P., DeFronzo RA, eds. International Textbook of Diabetes Mellitus. 2nd Edn. Chichester: John Wiley: pp 635-712.

DE VEGT F, DEKKER JM, STEHOVNER CDA, NIJPELS G, BOUTER LM, (1997). The American Diabetes Association criteria versus the 1985 WHO criteria for the diagnosis of abnormal glucose tolerance: poor agreement in the Hoorn study. Diabetes care; 21:1686-1690

DONALDSON RM AND BARRERAS RF (1966). Intestinal absorption of trace quantities of chromium, J. Lab. Clin. Med, 68, 484-493

DOWLING H.J., OFFENBACHER E.G., PI-SUNYER F.X., (1990). Effects of plasma transferrin and albumin on the absorption of trivalent chromium..Nutr. Res.10, 1251

EKMEKÇİ BALCI Ö, DONMA O, EKMEKÇİ H. Paraoxonase, (2004).Cerrahpaşa J Med, 35: 78-82

EREN. M (1999). Erkek ve dişi broylerlerin bazı kan parametreleri yönünden karşılaştırılması ve yemlere krom ilavesinin bu parametreler üzerine etkisi, Doktora tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya

EVANS G.W., (1989). The effect of). chromium picolinate on insülin controlled parameters in humans. Int. J. Bioscie. Med. Res.11, 163-180

EVANS G.W., MEYER L. (1992). Chromium picolinate increases membrane fluidity and the rate of insülin intenalization. J. Inorg. Biochem. 46, 243-250

FOX GN, SABOVIC Z. (1998). Chromium picolinate suplementation for diabetes mellitus. J. Fam. Pract. 46: 83-96.

Page 109: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

99

FREUND, H., ATANIIAM, S., FISCHER, J. E. (1979). Chromium deficiency during toplam parenteral nutrition. Journal of the American Mtdicd Association 241, 496498

GRIFFITH MK, VIRELLA GT, STEVENSON HC, LOPES-VIRELLA MF. (1988). Low density lipoprotein metabolism by human macrophages activated with low density lipoprotein immune complexes. A possible mechanism of foam cell formation. J Exp Med; 168: 1041-59

GUNTON J., HAMS G., HITCHMAN R., (2001). Serum chromium does not predict glucose tolerance in late pregnancy. Am J Clin Nutr. 73: 99-104

GUYTON AC.ve HALL JE. (2001), Medical Physiology. 10th Ed., Philedelphia, W.B. Saunders Company

GÜNERAL F. (1985). Eser elementler. Katkı Dergisi,; 6(3): 249-250

GÜRSON CT, SANER G. (1971): Effect of chromium on glucose utilization in marasmic protein-calorie malnutrition. Am J Clin Nutr 24: 1313–1319

HARSHITA V., STELLA L. (2000). Chromium, exercise and body composition. Critical Reviews In Food Science and Nutrition; 40: 291-308

HEIJMANS BT, WESTENDORP RGJ, LAGAAY AM, KNOOK DL, KLUFT C, SLAGBOOM PE. (2000). Common paraoxonase gene variants, mortality risk and fatal cardiovascular events in elderly subjects. Atherosclerosis,; 149:91-7

HEINECKE JW. (2000). Eosinophil-dependent bromination in the pathogenesis of asthma. J Clin Invest,; 105: 1331-2

HOPKINS L.L., SCHWARZ JR. K., (1964). Chromium (III) binding to serum proteins, specifically siderophilin. Biochem. Biophys. Acta 90, 484-491

INTERNATIONAL DIABETES FEDERATION (2006). http://www.diabetesbluecircle.org/ Erişim Tarihi: 20 Aralık 2008

JAIN SK., MCVIE R. (1999), Hyperketonemia Can İncrease Lipid Peroxidation and Lower Glutathione Levels in Human Erythrocytes in vitro and Type I Diabetic Patients. Diabetes, 48,1850-1855

JAOUHARI JT., LAZREK HB., JANA M. (2000). The hypoglycemic activity of Zygophyllum gaetulum extracts in alloxan-induced hyperglycemic rats. J Ethnopharmacol;69:17-20.

Page 110: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

100

JECJEEBHOY K. N., CHU, R.C., MARLISS, E. B., GRENNBERG, G. R., (1977). Chromium defciency, glucose intolerance, and neuropathy reversed by chromium supplementation, in a patient receiving long term parentcral nutrition. American Journal of Clinical Nutrition 30, 531-538

KALAYCIOĞLU L, SERPEK B, NİZAMLIOĞLU M, BAŞPINAR N, TİFTİK AM (2000).. Biyoelementler. Biyokimya. 2. baskı.Konya Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi Yayınevi Ünitesi.

KURTOĞLU F (1998). Broyler yemlerine ilave edilen kromun plazma HDL ve toplam kolesterol düzeylerine etkisi. Hay.Araş.Derg.; 8 (1-2):52-56

KWITEROVICH PO. (1998). The antiatherogenic role of high-density lipoprotein cholesterol. Am J Cardiol.; 82: 13Q-21Q

LAI M., CHEN Y., CHENG H. (2006). Chromium yeast supplementation improves fasting plasma glucose and LDL-cholesterol in streptozotocin-induced diabetic rats International journal for vitamin and nutrition research . vol. 76, No: 6, pp. 391-397

LAMBERT P. BİNGLEY A. (2006). What is type 1 diabetes? Medicine, Volume 34, Issue 2, Pages 47-51

LEE J, PROHASKA JR, THIELE DJ, (2001). Essential role for mammalian copper transporter Ctr 1 in copper homeostasiss and embryonic development. Proc Natl Acad Sci,; 98: 6842-47

LIU VJ., MOrrıs JS., (1983). Relative chromium response as an indicator of chromium status American Journal of Clinical Nutrition, Vol 31, 972-976

LOSI ME. AMRHEIN C., FRANKENBERGER WT., (1994). Environmental biochemistry of chromium. Rev Environ Contam Toxicol 136:91-121

LOW WANG CC., GOALSTONE ML. ve DRAZNIN D. (2004), Molecular Mechanism of İnsülin Resistance that Impact Cardiovascular Biology. Diabetes, 53, 2735-2740

MACHALINSKI B.,WALCZAK M., SYRENICZ A., MACHALINSKI A. (2006). Hypoglycemic potency of novel trivalent chromium in hyperglycemic insülin-deficient rats. Journal of Trace Elements in Medicine and Biology 20 33–39

MACKNESS MI, ARROL S, ABBOTT C, DURRINGTON PN . (1991). Serum paraoxonase activity in familial hypercholesterolaemia and insülin-dependent diabetes mellitus. Atherosclerosis., 86:193-199

Page 111: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

101

MACKNESS MI, ARROL S, ABBOTT C, DURRINGTON PN. (1993). The role of high-density lipoprotein and lipid soluble antioxidant vitamins in inhibiting low-density lipoprotein oxidation. Biochem J; 294: 829-34

MACKNESS MI, AROOL S, MACKNESS B, DURRINGTON PN, (1997). Alloenzymes of paraoxonase and effectiveness of high density lipoproteins in protecting low density lipoprotein against lipid peroxidation. The Lancet 349: 851-2

MACKNESS B, DURRINGTON PN, MACKNESS MI. (1998). Human serum Paraoxonase. Gen Pharm; 3: 329-36

MAYES PA. (1990). Digestion and absorption. In: Harpers Biochemistry, 22nd Ed. (Ed.R R. K. Murray, D. K. Granner, P. A. Mayes and V. W. Rodwell). Appleton & Lange, Norwalk, Conneticut, , pp. 580-590

McCARTY MF. (2005), PKC- Mediated Modulation of L-type Calcium Channels may Contribute to Fat Induced İnsülin Resistance. Medical Hypotheses.

MC DOWELL LR (1992). Newly discovered and other trace elements in “Minerals in animal and human nutrition”, 366-379 Acedemic Press New York

MENDLER M.H., TURLIN B., MOIRAND R., SAPEY T., GUYANDER D., DAVID J., (1999). Insulin-resistance-associated hepatic iron overload.Gastroenterology 117, 1155-1163

MENTEŞ NK, MENTEŞ G. (1986). Harper’in Biyokimyaya bakışı. Ege üniversitesi tıp fakültesi yayınları, No:100

MERTZ W., SCHWARZ K. (1955). Impaired intravenous glucose tolerance as an early sign of dietary necrotic liver degeneration. Arch. Biochem. Biophys. 58 504-506

MERTZ W., ROGINSKI EE AND SCHROEDER HA (1965), Some aspects of glucose metabolism of chromium-deficient rats raised in a strictly controlled environment, J. Nutr. 86, 107-112

MERTZ W., ROGINSKI EE, R.C. REBA, (1965). Biological activity and fate of trace quantities of intravenous chromium(III) in the rat. Am. J. Phys. 209, 489-494

MERTZ W., (1969), Chromium occurrence and function in biologic systems. Phsiological Reviews. Walter Read Army Medical Center, Washington 163-239

MERTZ W., (1987). The practical importance of trace elements. A symphosium reprinted from trace substances in enviromental health XXI.: 526-532

Page 112: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

102

MERTZ W., (1998). Interaction of chromium with insülin: a progress report. Nutr. Rev. 56:174-7

MORRIS B.W., GRIFFITHS H., KEMP G.J. (1988). Correlations between abnormalities in chromium and glucose metabolism in a group of diabetics.Clin. Chem.34, 1525-1526

MORRIS B.W., GRAY T.A., MCNEIL S. (1993). The inter-relationship between insulin and chromium in hyperinsulinaemic eugly-caemic clamps in healthy volunteers. J. Endocrinol. 139: 339–345

MOSSOP R.T.(1983). Effect of chromium III on fasting blood glucose, cholesterol and cholesterol HDL levels in diabetics. Cent. Afr. J. Med. 29, 80-82

MURRAY RK., GRANNER DK., MAYES PA. ve RODWELL VW. (1996), Harper’s Biochemistry. 24th Ed., Connecticut, Appleton and Lange.

NATIONAL RESEARCH COUNCIL, (1989). Recommended Dietary Alowances, 10th Edn. Subcommitee on the Tenth Edition of the RDA s, Food and Nutrient Board, Acedemy Press, Washington D.C.

NATIONAL RESEARCH COUNCIL, (1997). The role of chromium in animal nutrition. National Acedemy Press, Washington D.C.

NATIONAL INSTITUTE Of DIABETES And DIGESTIVE and KIDNEY DISEASES. (2006).Diabetes Overwiev. 06-3873

NOYAN A. (2003), Yaşamda ve Hekimlikte Fizyoloji. 13. baskı, Ankara, Meteksan

OBERLEY LW. (1988). Free Radicals and Diabetes. Free Radical Biology and Medicine, 5(2), 113-124

O’BYRNES, FEELY J. (1990). Effects of drugs on glucose tolerance in NIDDM (part I and part II). Drugs; 40: 203-19

OKADA K., TANAKA J., IMOTO (1981). High-speed liquid chromatographic analysis of constituents in licorice root. I. Determination of glycyrrhizin Sep;101(9):822-8

OKUTUR K., (2006). Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda vücut demir depoları ile metabolik kontrol, insülin direnci ve mikroalbuminüri arasındaki ilişki. Uzmanlık tezi. Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dahiliye Polikliniği

PAGE, T. G., SOUTHERN, L. L., WARD, T. L. & THOMPSON, D. L., Jr. (1993) Effecteral insülin sensitivity will reduce vascular tone and blood of chromium picolinate on growth and serum and carcass traits of growing-

Page 113: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

103

pressure, and this has been confirmed in both animal models finishing pigs. J. Anim. Sci. 71: 656–662

PILKIS S.J., CLAUS T.H. (1991). Hepatic gluconeogenesis / glicolysis: regulation of structure function relationships of substrate cycle enyzms Annu.Rev.Nutr.11:465-515

PRASAD A.S. (1978). Chromium. Trace Elements and Iron in Human Metabolism. John Willey and Sons LTD, 3-12

QUINN L (2002), Mechanism in The Development of Type II Diabetes Mellitus. Journal of Cardiovascular Nursing, 16(2), 1-16.

RAVINA A, SLEZAK L, RUBAL A, MIRSKY N.(1995). Clinical use of trace element chromium(III) in the treatment of diabetes mellitus. J. Trace. Elem. Med. 8: 183-190

REAVEN GM.(1988). Banting Lecture 1988. Role of insülin resistance in human disease. Diabetes 37:1595-607

RIALES R., ALBRINK, M. J. (1981). Erects of chromium chloride supplemcntation on glucose tolerance and serum lipids including high-density lipoprotein of adult men. American Journal of Clinical Nutrition 34, 267c2678.

SAMSELL L., SPEARS J. W.. (1989). Chromium supplementation effects on blood constituents in lambs fed high or low fiber diets. Nutr. Res. 9:889

SARGENT T., LIM T.H., JENSON R.L., (1979). Reduced chromium retention in patients with a possible basis of homochromatic diabetes" Metabolism 28, 70-9

SCHWARZ K., W. MERTZ, (1957). A glucose tolerance factor and its differentiation from factor 3. Arch. Biochem. Biophys. 72:515-518

SCHWARZ K., W. MERTZ, (1959). Chromium III and the glucose tolerance factor. Arch. Biochem. Biophys. 85:292-295

SCHROEDER HA., BALASSA JJ., (1965). Influence of chromium and lead on aortic lipids and circulating cholesterol, Am. J. Phsiol, 209, 433-437

SHİNDEA U., SHARMAB G., XUC Y., DHALLAC N. (2004). İnsülin sensitising action of chromium picolinate in various experimental models of diabetes mellitus. Journal of Trace Elements in Medicine and Biology 18 23–32

SÖNMEZ H. (2000). Lipid metabolizmasının ana hatları, primer ve sekonder hiperlipidemiler. Türkiye Klinikleri, 13: 1-8

Page 114: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

104

SUMRALL K.H., VINCENT J.B. (1997). Is glucose tolerance factor an artifact produced by acid hydrolysis of low-molecular-weight chromium-binding substance? Polyhedron 16, 4171

SUN Y., RAMIREZ J.,.WOSKI S.,.VINCENT J., (2000). The binding of chromium to low-molecular-weight chromium-binding substance (LMWCr) and the transfer of chromium from transferrin and Cr(pic)3 to LMWCr. J. Biol. Inorg. Chem.5

SÜMBÜLOĞLU K, SÜMBÜLOĞLU V. (2000) Man Whitney U testi. Alındı: Biyoistatistik Hatiboglu yayınları No:53, sayfa 53. dokuzuncu baskı, Ankara

ŞAHİN K., ŞAHİN N., ÇERÇİ İ.H., GÜLER T., ERKAL N., (1997). Tavşanlarda bazal rasyona krom ilavesinin glikoz, insülin, kortizol ve alkali fosfataz düzeyleri ile besi performansı üzerine etkisi, Tr J.Vet.Anim.Science, 21, 147-169

ŞAHİN K., ÖNDERCİ M., TUZCU M., ÜSTÜNDAĞ B., SRIRAMOJU V., JUTURU V.(2007). Effect of chromium on carbohydrate and lipid metabolism in a rat model 3 of type 2 diabetes mellitus: the fat-fed, streptozotocin-treated rat. Metabolism Clinical and Experimental

TAŞÇENE N. KARAGÜL H. (2008). Diyabetli köpeklerde kan HbA1C düzeyleri. Ankara Üniv Vet Fak Derg, 55, 75-78

TOEPHER EW. (1974). Seperation from yeast of chromium containing material possesing glucose tolerance factor (GTF) activity. Fed. Proc., 33:659-662

TOEPFER E.W., MERTZ W., ROGINSKI EE, POLANSKY MM, (1977). Preparation of chromium-containing material of glucose tolerance factor activity from Brewer's yeast extracts and by synthesis. J. Agri. Food. Chem. 25:162-165

UUTSITUPA M., KUMPULAINEN J., VOUTILAINEN E.(1983). Effect of inorganic chromium supplementation on glucose tolerance, insülin response and serum lipids in non-insülin dependent diabetics. Am. J. Clin. Nutr. 38, 404-410

VAN LB, HAMA SY, BEER FC, STAFFORINI DM, MCLYNTYRE TM. (1995). Anti inflammatory HDL becomes pro-inflammatory during the acute phase response. J Clin Invest, 96, 2758-67

VINCENT J.B., (2000). The biochemistry of chromium. J. Nutri. 130, 715

WINTERHALTER KH. (1981): Determination of Glycosylated Hemoglobin. 732-739. In: Methods in Enzymology, Antonini E (Ed), Academic Press, New York ORLD HEALTH ORGANİZATİON, GENOVA (1994). Definition and diagnosis of diabetes; Erişim Tarihi:18 Ekim 2005

Page 115: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

105

WORLD HEALTH ORGANİZATİON, GENOVA (1985). Experts reports Erişim Tarihi:05 Temmuz 2007

WORLD HEALTH ORGANISATION, (1996). CHROMIUM. Genova 155-159

WU G. Y., WADA O. (1981). Studies on a specific chromium binding substance (a low moleculer weight chromium binding substance) in urine. J.Ind. Health 23, 505

YAMAMATO A., O.WADA, T. ONO (1987). Isolation of a biologically active low-molecular-mass chromium compound from rabbit liver. European Journal of Biochemistry, 165, 627–631

YAVUZ D., OĞUZHAN DEYNELİ, MERAL YÜKSEL, AHMET TOPRAK, HASAN AYDIN, SEMA AKALIN, (2003). Tip 1 diyabetik hastalarda serum paraoksonaz aktivitesinin endotel fonksiyonu ile ilişkisi, Turkish Journal of endocrinology and metabolism, Cilt:7

YEĞİN A, TOMRİS Ö (1996): Nonenzimatik glikasyon reaksiyonları. Biyokimya Dergisi, 21,59-72

YOSKIMOTO S., SAKAMATO K., MASUI H. (1992). Effect of chromium administration on glucose tolerance in stroke-prone spontaneously hypertensive rats with streptozotocin-induced diabetes. Metabolism 41:636–642

ZİLAN N., KARAGÜL H. (2002). Diyabetli Köpeklerde Kan HbA1C Düzeyleri. Ulusal Veteriner Biyokimya ve Klinik Biyokimya Kongre Özet Kitabı, 21-22 Haziran Ankara

Page 116: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

106

ÖZGEÇMİŞ

I. Bireysel Bilgiler

Adı : Olga

Soyadı : Büyükleblebici

Doğum yeri ve tarihi : Ankara, 04.12.1976

Uyruğu : T.C.

Medeni durumu : Evli

İletişim adresi : Elçi sok. 20/3 Ayrancı/ Çankaya-Ankara

Telefon : 467 12 36

II. Eğitimi

2003- Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Doktora öğrencisi

1994-1999 Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Ankara

1992-1994 Özel Arı Fen Lisesi, Ankara

1988-1992 Arı Koleji, Ankara

Yabancı Dili : İngilizce, Almanca

III. Ünvan

Veteriner Hekim

IV. Mesleki deneyim

2009- : İ.T.E.M. Medikal Grup A.Ş., Ürün Müdürü

2007- 2008 : May-Et Gıda ve Ltd. Şti., Sorumlu Yönetici

Page 117: STREPTOZOTOSİN İLE DENEYSEL OLARAK DİYABET …acikarsiv.ankara.edu.tr/browse/28570/tez.pdf · ve düzenlerler. Besinler, özellikle de glikoz, sindirim sisteminden kana geçince

107

2003- 2001 : Biomeks Ecza ve İlaç Pazarlama Ltd. Şti,

Tıbbi Mümessil

2001- 1999 : Dynamic Veteriner Hizmetleri, Ürün

Sorumlusu

V. Üye Olduğu Bilimsel Kuruluşlar

Türk Veteriner Hekimler Derneği

VI. Bilimsel Etkinlikler

Seminerleri

1. Krom ve Biyolojik Fonksiyonları

2. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar

Katıldığı eğitim programları

Haziran-Ağustos 1998 Kibbutz Magen, Süt Sığırı Ünitesi, İSRAİL Ankara Ünivesitesi’ne bağlı yapılan Mesleki

Staj

Mayıs 2003 1. Ulusal HPLC ve Diğer Seperasyon Teknikleri Sempozyumu, Gülhane Askeri Akademisi

Nisan 2004 2.Ulusal HPLC ve Diğer Seperasyon Teknikleri Sempozyumu, Gülhane Askeri Akademisi