sunuþarkeologlardernegi.org/wp-content/uploads/2014/02/İdol-341.pdf · arkeoloji ve arkeologlar...

63

Upload: others

Post on 15-Jan-2020

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

SSunuþ

3ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Deðerli meslektaþlarýmýz,

Hep beraber yeni bir yüzyýla girdik. Yeni yüzyýlýn tüm meslektaþlarýmýza

ve mesleðimize yeni kazanýmlar get i rmesini d i ler iz. Arkeoloj i ve

Arkeologlar Derneði olarak 2000 yýlýna yeni bir atýlýmla girerek, dergimizi

Kültür Bakanlýðý, Kütüphaneler Genel Müdürlüðü ile yaptýðýmýz anlaþma

uyarýnca yaklaþýk 200 Ýl Halk Kütüphanesine gönderme þansýna kavuþtuk.

Böylelikle Derneðimizin amaçlarý arasýnda bulunan arkeolojiyi geniþ halk

kitlelerine tanýtma, yayma ve benimsetme yolunda bir adým daha atmýþ

olduk.

Daha önceleri " Arkeoloji ve Arkeologlar Derneði Ýletiþim Bülteni" adý

altýnda çýkarttýðýmýz bültenimizi iki sayýdýr, "ÝDOL" adýyla üç ayda bir

yayýmlanan bir dergiye dönüþtürdük. Her sayýda biraz daha geliþtirdiðimiz

dergimizi bizlerin gayreti, sizlerin de desteði i le bell i bir çizgiye oturtmaya

çalýþtýk. Artýk dergimiz bil imsel makalelerin, üyelerimizden ve arkeoloji

dünyasýndan haberlerin, güncel söyleþilerin, araþtýrmalarýn yer aldýðý bir

yayýn haline geldi. Ancak tüm bunlarý gerçekleþtirmek ekonomik sýkýntýlar-

dan dolayý hiç de kolay olmadý.

Buna raðmen, Dernek Yönetim Kurulu ve Dergimiz Yayýn Kurulu olarak

sizlere daha iyiyi sunma konusunda yýlmadan çalýþýyoruz.

Dergimizin 3. sayýsýný ekonomik sýkýntýlar ve yazýlarýn elimize geç ulaþ-

masý nedeniyle 4. sayýsýyla birleþtirmek zorunda kaldýk. Diðer bir sorun

da; dergimizin 1. sayýsýnýn sizlere daðýtýmý sýrasýnda yaþandý. Üyelerim-

izin adreslerinin güncelleþtiri lmemiþ olmasýndan dolayý çok sayýda dergi

iade oldu. Bu nedenle 2. sayýmýzýn daðýtýmýný þubelerimiz ve temsilcil ik-

lerimiz aracýlýðýyla yapmaya çalýþtýk. Adres deðiþikliði yapan üyelerimizin

yeni adreslerini en kýsa zamanda bildirmelerini rica ediyoruz. Dergimizin

yayýn hayatýnda kalabilmesinin sizlerin maddi ve manevi desteðiyle ola-

caðýný unutmamanýzý ümit ediyoruz.

Oldukça yoðun bir içerikle sunduðumuz bu sayýda; Müzecil ikten -

Kazýlara, Mitolojiden - Numizmatik'e, Araþtýrmadan - Kaçakçýlýða kadar

birçok konuya yer verdik.

Güncel olmasý nedeniyle Türk Arkeolojisi ve Avrupa Birl iði sürecini

tartýþmaya açmak istedik. Meslektaþlarýmýzýn dergimizde yer alan konular-

la i lgil i görüþ, eleþtiri ve önerilerini bize yansýtmalarýný bekliyoruz.

Saygýlarýmýzla

YÖNETÝM KKURULU

Prof.Dr. AAhmet TTIRPAN Arkeoloji ve Arkeologlar Derneði Baþkaný

Son Öðretmen atamalarýnda ArkeolojiBölümü mezunlarýnýn baþvurularý kabul

edilmedi. Uzun yýllar Milli Eðitim Bakanlýðýçatýsý altýnda görev yapan, müzelerde çalý-þan arkeologlarýn öðretmen olma hakký buþekilde engellendi.

1999-2000 öðretim yýlýnda Yüksek Öðre-tim Kurulu Baþkanlýðý Milli Eðitim BakanlýðýTalim ve Terbiye Kurulu'nun almýþ olduðukarara uyarak, Arkeoloji Bölümü talebelerininöðretmenlik sertifikasý (Pedagoji-Formasyon)programlarýna alýnmamasý için üniversitelerebir yazý gönderdi.

Böylece, Fen-Edebiyat, Edebiyat Fakülte-leri içinde sadece Arkeoloji Bölümlerininöðretmenlik hakký daha eðitim aþamasýndaengellenmiþ oldu. Bunda amaç neydi, her türmeslek dalýna mensup kiþilerin sýnýf öðret-menliði yapmasý uygun görülürken Arkeolog-lar neden dýþlanýyorlardý.

Yanýtýný alamadýðýmýz bu soruyu biz yanýt-layalým. Bu, 1071 öncesini tanýmayan vetanýtmak istemeyen bir ideolojinin milli eðiti-mimizi getirdiði noktadýr. Bu, "Taþý topraðýgötürsünler altýnlarý getirsinler" diyerek dün-yanýn yedi harikasýndan biri olan Mausoleu-mu, Bergama Zeus Altarýný veren, "YunanRoma eserleri dýþarý Türk Eserleri içeri" diyenKültür Bakaný olmuþ zihniyettir. "Arkeologlarkazýlar yaparak ülkemizin tapusunubaþkalarýna çýkarýyorlar” diyen Profesörolmuþ zihniyet, ve onlarýn yetiþtirdiklerininAnayasa gereði “devlet malý” sayýlan arkeolo-

jik eserlerin haraç mezat satýmýný serbestbýrakan bir yönetmelik çýkaran ve arkeolojikeserleri ticaret metasý haline getirerek kaçakkazýlara teþvik eden Kültür Bakanlýðý zih-niyeti, tabii ki arkeologlarýn öðretmen olma-sýný engelleyecektir.

Atatürk eðitimsiz ve kültür temelsiz birtoplumun bir yere varamayacaðýný, çaðdaþdünyada yerinin olmadýðýný daha milli mü-cadele yýllarýnda yaptýðý her toplantýda anafikir olarak iþlemiþtir. Anadolu kültür kalýntýla-rýnýn araþtýrýlmasý ve tanýtýlmasýnýn devam-lýlýðýnýn kurumsal çatý altýnda projeler üreti-lerek olacaðýný bilerek "Türk Tarih Kurumu"ve "Türk Dil Kurumu"nu (Türk Tarihi ve TürkDili deðil) ve hemen yaný baþýnda Dil ve TarihCoðrafya Fakültesini kurarak bugün dahibirçok üniversite de yeri olmayan Arkeoloji,Hititoloji, Sümeroloji, Akatca, Latince,Yunanca kürsülerini açmýþtýr. Zamanýn baþ-bakaný Ýsmet Ýnönü'ye çektiði bir telgrafta özolarak, "Bir ççok mmülki aamir eeski eeserler kko-nusunda hhiçbir eeðitim vve bbilgiye ssahip ool-madýklarý iiçin, kkendilerince ffaydalý ggör-düklerieylemlerle ççok ddeðerli kkültür mmira-sýmýzazarar vvermektedirler, aarkeolojik kkazýlar vvemüzelerde ççalýþacak aarkeoloji uuzmanlarýnaacilen iihtiyaç dduyulmaktadýr. BBu kkonudayetiþtirilmek üüzere yyurt ddýþýna ttalebe ggönder-ilmesi ggerekir." isteminde bulunmuþtur.Ankara'da "Anadolu Medeniyet-leriMüzesi"nin açýlmasýna ön ayak olmuþ,. “HattiGüneþ Kursu”nu Ankara Belediyesi'ninamblemi yapmýþ, cumhuriyetin ilk önemlikuruluþlarýna Sümerbank ve Etibank gibiisimler koyarak bunlarý halkýn kulaðýna yer-leþtirmeyi amaçlamýþtýr. Bir çok antik kentiziyaret etmiþ, Alacahöyük, Ahlatlýbel, TrakyaTümülüsleri arkeolojik kazýlarýný baþlatmýþtýr.

Bütün bunlardaki amacý; Osmanlý da dahilolmak üzere tüm Anadolu kültürlerine sahipolan bir nesil yetiþtirmek, Anadolu kültürle-

4 iDOL

EEðitim

MÝLLÝ EEÐÝTÝMDE

ARKEOLOJÝNÝN ÖÖNEMÝ

rinin oluþturduðu taban üze-rinde onun tüm deðerlerinikendi kültürlerinin geliþimiiçin "Güneþ Dil Teorisi"ni kul-lanarak, Türkiye Cumhuri-yetini, dünya medeniyetininoluþmasýna büyük katkýsýolan Anadolu kültürlerininsahibi bir ülke olarak çaðdaþdünyanýn en önüne çýkar-maktý.

Bugün Anadolu kültür-lerinin araþtýrmasýný ve eðiti-mini yapan yegane bölümArkeoloji bölümüdür. Sonsenelere kadar Arkeoloji vebu bölümlerin ayrýlmasýndansonra oluþan Sanat Tarihibölümleri bir çok ortak dersile ayný bölüm çatýsý altýndaöðretim verirken, bu bölüm-lerin ayrýlmasýndan sonraoluþan Sanat Tarihi bölüm-lerinde okutulan tüm Arkeo-loji dersleri iptal edildi.

Böylece antik kültürlerSanat Tarihi bölümleri öðreti-sinden kaldýrýlmýþ oldu veders programlarý Ýlahiyat Fa-külteleri bölümleri program-larý ile eþlendi. Yani ÝslamSanatý cami, medrese, mesc-it öðretisi. Antik sanatý yoksayan ideolojik öðreti. Artýk Sanat Tarihimezunlarý öðretmenlik yapabilirler. Antik Çaðbilgisi ve terminolojisi ve kronolojisindensoyutlanmýþ bir Sanat Tarihi öðretimi nasýl birSanat Tarihi olabilir?

Amaç gayet açýk, çaðdaþ kültüre kolayca

uyum saðlayacak bir kültür eðitimi yerine,

çaðdaþ kültürün temelini ve felsefesini oluþ-

turan antik çað kültürlerini hiç tanýmayan bir

nesil yetiþtirmektir. Atatürk devrimleri karþýtý,

kültür ve eðitim biçimi planlý ve programlý bir

þekilde Ýlk Öðretim ve Yüksek Öðretim

kurumlarýna yerleþtirilmiþ bulunulmaktadýr.

2000'li yýllarýn Kültür ve Eðitim poli-

tikalarýnýn bu uygulamalarý hepimize hayýrlý

olsun.

5ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Karikatür: Veysel Donbaz

EEðitim

Þeniz AATÝKArkeoloji ve Arkeologlar Derneði

Ýstanbul Þube Baþkaný

Üçüncü bin yýla doðru ilerlerken insanlýðýnkültürel varlýklara sahip çýkmasý ve

geçmiþinden emanet aldýðý bu varlýklarý gele-ceðe aktarmasýnýn bilincinde; müzeleriniþlevini, gereklerini, koþullarýný saptamak vesaðlamak amacýyla ve örgütlenmiþ çabalarla;müzebilim (museology), siyasi ve iktisadimüzecilik (museopolitik), müze eðitimi(museum pedogogy) gibi bilimsel alanlardasürdürülen çabalarla; müzeler toplumsalyaþam gündeminde toplum adýna toplumunkültürel varlýðýný koruyan, eðitim kurumlarýkonumuna gelmiþtir. Müzeler; yapýsý, mekan-larý, koleksiyonu, sergilemesi, etkinlik prog-ramlarý ve kurumsal iliþkileri ile halkla doðru-dan ve dolaylý iletiþim, etkileþim içindedir.Ülkelerin sýnýrlarýný kaldýrdýðý, bireyin günboyu her konuda görsel simgelerle doldurul-duðu, çoðaltma yöntemlerini gerçekle gerçekolmayaný birbirine katýp karýþtýrdýðý günü-müzde müzeler; kültür varlýklarýný toplayan,

koruyan, belgeleyen, sýnýflandýran, tanýtankurumlar olarak bu görsel imgeler dünyasýn-da gerçek ünik nesneleri halka aktarmagörevini profesyonellerle, bilinçli ve bilimselyöntemlerle yürütmekle yükümlüdürler.

Dünya ölçeðinde müzeler artýk geçmiþ,bugün ve gelecek temalarýnýn birleþtiði birnoktada yer almaktadýr. Binlerce yýl önce-sinde yaþanan bir tarihi bu gün ortaya çýkarýpdeðerlendirecek ve geleceðe taþýyacaksýnýz.

Büyük bir sorumluluk, keyifli bir çalýþma veaðýr bir yük! Dünyanýn en zengin kültür var-lýklarýna sahip müzelerimiz bugün bu yükütaþýmaya hazýr mý? Bunun cevabý ne yazýkki, "hayýr" dýr.

Bu nedenledir ki, müze ve eski eserleremerakýn ve ilginin giderek arttýðý günümüzde,müzelerimizin bu ilgiye ve me raka cevapverebilirliðinin arttýrýlmasý ve günümüzdeönemi gittikçe artan talepleri karþýlamak içingerekli finans kaynaklarýnýn saðlanabilmesiiçin "Yeniden YYapýlanma" sürecinin baþlatýl-masý gibi bir görüþ þu anda olduðu gibitartýþýlýr hale gelmiþtir.

Müzeler yukarýdaki tanýmda da belirlendiðigibi kamusal hizmet kurumlarýdýr. Bununbaþlýca nedeni topluma mal olmuþ kültürelmirasýn toplum adýna korunmasý ile görev-lendirilmiþ olmalarýndan kaynaklanýr. Bugünmüze kurumu, insanlýðýn geçmiþi ile geleceðiarasýndaki baðlantýyý saðlayan köprüdür vetoplum adýna yürüttüðü bu görevi ile de ka-

musal kurumlardýr.

Günümüze kadar koruma iþle-vi Türk müzeciliðinin birincil göre-vi olarak alýnmýþ ancak top-lum-sal iþlevleri yokmuþ gibi göz ardýedilmiþtir. Oysa bugün, dün-yanýnher yanýnda müze devletin yurt-taþý ile iletiþim ve etkileþimdebulunduðu en önemli mekandýr.

Bir kültür kurumu olarak müze,ulusal olduðu kadar evrenselkültürü temsil etmektedir. Bu ne-denle de "Özerk SStatüde" yapý-landýrýlmalýdýr. Ancak böyleliklekamusal hizmetini demokratik

6 iDOL

Müzecilik

YENÝDEN YYAPILANMA

SÜRECÝNDE ÇÇAÐDAÞ

MÜZE KKADROLARI

British Museum

olarak gerçekleþtirebilir.

Günümüzde artýk "yaþayanmüzeler" dönemi baþlamýþtýr.Hiçbir ülkenin sahip olamayacaðýöneme sahip eserlerimizi sadecesergileyerek oturup beklemekzamaný geçmiþtir. Þimdi artýkbunlarý toplumla buluþturmanýnzamanýdýr.

Türkiye'nin organizasyon mo-delinde, taþrada Kültür Bakan-lýðý'ný temsil eden tek kurummüze olduðundan tüm Bakanlýkçalýþmalarý müzeciler tarafýndanyapýlmaktadýr. Ancak bugün geli-nen noktada müzeler artýk buyükü taþýyamayacak duruma gelmiþlerdir. Bugerçekten hareketle müze lerden araziiþlerinin alýnmasýnda yarar vardýr. Gerek Sitalanlarýnýn tespiti ve tescili gerekse anýt eser-lerin tespit-tescili ve diðer arazi çalýþ-malarýnýn müze hizmetlerinden ayrýlmasýgerekmektedir. Bunun için yeni bir müdürlükveya Bakanlýða baðlý bölgesel mobil ekiplerveya kurullarýn alt yapýsýnda mevcut kadro-larýn geniþletilmesiyle saðlanmalýdýr. Çözüm-ler geliþtirilebilir.

MÜZE KKADROLARI

Müzenin kadro yapýsý ve organizasyonþemasý oluþturulurken, müzenin tanýmýndabelirlenen iþlevleri, kadrolarýn hizmet alan-larýný da belirlemektedir. Bu doðrultudakadrolar; yönetim, müze uzmanlarý, destekkadrolar ve yardýmcý hizmetler kadrolarýndanoluþmaktadýr. Oysa koleksiyonu ne olursaolsun konunun uzmanlarý kadar çeþitli alan-lardan profesyonel bir ekibi gerektiren çað-daþ müzecilik anlayýþý doðrultusunda, bireðitim kurumu olarak hizmet veren Bakanlýðabaðlý müzelerimizin bu gereksinimlerinecevap verecek bir kadro yapýsý oluþturula-mamýþtýr. Kaldý ki halihazýrdaki kadro yapýsý,müzenin iþlevleri doðrultusunda hedeflerineulaþmasýný saðlayacak personel ve bu per-sonelin verimliliðini et kileyecek özlük haklarýile ilgili kadro yapýsýndan kaynaklanan sorun-lar olarak müzelerin en önemli gündem mad-delerinden birisini oluþturmaktadýr. Özellikle

ayný görevleri yerine getiren Arkeolog, SanatTarihçi, Filolog, Tarihçi, ya da bir Antropologgibi uzman kadrolar yine Koruma Görevlisiya da Bekçi kadrolarýnda bulunan personelayný iþleri yaptýklarý halde farklý ücretleralmaktadýrlar.

Biz daha henüz bunlarý çözüme kavuþtu-ramazken, Dünyada müzecilik anlayýþýdeðiþtikçe müze kadrosu geniþlemiþ ve hemkoleksi yonun korunmasý, hem de toplumdakültürel algýlama ile kültürel alt yapýnýn oluþ-turulmasý için bir ekip çalýþmasý gerekmiþtir.Bu ekibi aþaðýda görüldüðü üzere sýnýflamakmümkündür: 1. PProfesyonel KKadro

A. YYönetici KKadroMüze MüdürüMüze Müdür Yardýmcýsý (Ýþletme ve Personel)Müze Müdür Yardýmcýsý (Koleksiyon)Araþtýrma ve Planlama Uzmaný (Danýþman olarak görev alabilir)Finansal Planlama Uzmaný (Danýþman olarak görev alabilir)

B. UUzman KKadroKüratör (Arkeolog, Sanat Tarihçisi, Dil Bilimci, Tarihçi vb.)Bakým Uzmaný (Restoratör)Koruma Uzmaný(Restoratör)Kayýt Belgeleme Uzmaný (Registar)EðitimciSergileme Uzmaný (Sanatçý,

Müzecilik

7ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Louvre Müzesi

Tasarýmcý, Ýç Mimar, Mimar)Halkla iliþkiler Uzmaný

2. DDestek KKadroÝç Hizmetler ÞefiKütüphaneciKütüphane Memuru Arþiv Memuru

MuhasebeciPersonel MemuruAyniyat Memuru (Depo ve Ambar

Sorumlusu)Saðlýk Görevlisi

Müze SekreteryasýSekreter, MemurMüze içi Ýletiþim, Santral, Posta

3. TTeknik DDestek KKadroFotoðrafçýKimyagerGrafikerMatbaacýHavalandýrma - IsýtmaTesisatçý Elektrikçi

4. YYardýmcý HHizmetlerMüstahdemBekçi (Gece ve Gündüz)

5. GGönüllüler vve SStaj YYapan ÖÖðrencilerBu bir tasdik kadrodur, zenginleþtirilebilir ve geliþtirilebilir.

Türkiye'de DDurum TTespiti

Türkiye'de kadrolarla ilgili durum ise hiç deolumlu deðildir. Müzelerde profesyonelkadroya 1989 yýlýndan buyana ilk kez geçenyýl yeni eleman alýnmýþtýr. Geçen 10 yýlsürede ise yeni eleman alýnmamýþ, bu süreiçinde boþalan kadrolar, diðer kurumlarda yýl-larýný tüketen ancak teknik kadro alabilmekuðruna müzelere yatay geçiþ yapabilen ele-manlarla doldurulmuþtur.

Peki bugün müzelerimizde nasýl bir çalýþ-ma tablosu sergilenmektedir. 09.00 - 17.00mesai saatlerine sýký sýkýya baðlý memur kim-liði taþýyan müze uzmanlarý-araþtýrmacýlarý ,araþtýrma ya da kendilerini geliþtirme imkan-larýna sahip olmadýklarý bir müze ortamýnda,bilimsellikten uzak gerçek müzeciliðin dýþýn-da pek çok iþle meþguldürler. Asli görevleriarasýnda ; Müze envanter kayýtlarý, eser fiþ-

lerinin yapýlmasý, gerektiðinde eser restoras-yonu ve konservasyonu, müsaderelik eser-lere ekspertiz raporu hazýrlama, çeþitli ihbar-larý deðerlendirme, Koleksiyoner defter kayýt-larý ve denetimleri (yüzlerce), Müze kurtarmakazýlarý, temel kazýlarý, define kazýlarý, Ba-kanlýk kazý temsilciliði, sergileme, bilimselaraþtýrma taleplerini deðerlendirme ve ce-vaplandýrma ve sonucunda araþtýrmacýyaeserle temasýnda eser hazýrlama ve gözetim,Bakanlýk tarafýndan yurt dýþýna gönderilensergileri hazýrlama ve temsilci olarak yurtdýþýnda görev yapma, ve müdürlüðün vere-ceði diðer görevleri yerine getirme, bunakoruma görevlerinin görev taným alanlarýiçine giren salon denetimleri ve nöbet görev-leri, müzeye gelen özel ziyaretçilerindolaþtýrýlmasý gibi görevler, uzman görev vesorumluluklarý arasýnda yer almaktadýr. Bunedenle uzman istese de müzede kendisinigeliþtirmek amacýyla iki satýr yazý yazma yada çalýþma imkaný bulamaz. Bir uzmanýnkendisini kiþisel gayretleriyle gerek çalýþtýðýmüzeye ve biraz daha bir þeyler katabilmekamacýyla, örneðin müzecilik alanýnda mastýryapmak ya da doktora yapmak gibi bir teþeb-büsü de yasal çerçeveler içinde yapabilmeþansýna sahip deðildir. Bu durumda adetayöneticilerin hoþgörüsüne býrakýlmýþtýr. Bir-kaç saatlik kaçamaklarla, geriye kalan za-manýný ise uykusuz geçen gecelerle tamam-lamak durumundadýr. Böyle bir fedakarlýðýkimin ve ne için yapýyorum? Sorusunu düþü-nenler çoðunluk olduðunda ise müzeleri-mizde bilimsel çalýþmadan bahsetmek sözkonusu olamaz. Ya da bunu göze alan birkaçkiþi çýkar ise uyumsuz personel durumunadüþmektedir. Görüldüðü gibi müze içi gö-revler kadar müze dýþý görevler artarak pro-fesyonel kadronun iþini gerçek anlamda yer-ine getirmesine engel olmaktadýr. Özelliklemüzelerde araþtýrma, yayýn, sergileme,toplumu eðitme, bilgilendirme neredeyse ya-pýlamaz bir noktadadýr. Müze ziyaretçisi isegereksiz gibi hissedilmektedir. Dünyadamüzecilik anlayýþý müzelere ziyaretçi çekmekve onlarý bilgilendirmek gibi bir misyon yük-lenirken bu konu ülkemiz müzeciliðindeadeta yok sayýlmýþtýr.

8 iDOL

Müzecilik

Bir baþka tablo; müzelerimizin asli görev-leri arasýnda yer alan; taþýnýr kültür varlýk-larýmýzýn envanterlenmesi, depolanmasýrestorasyon ve konservasyonlarýyla ilgilidir.Müzelerde çalýþan uzman personel çeþitlimeslek disiplinlerinden geldikleri için (Arkeo-log, sanat tarihçi, filolog, tarihçi, vb.) müzeci-lik konusunda bilgili ve eðitimli deðildir. Yeterlimeslek içi eðitimden de yoksun uzman-larýmýz, kütüphanesi, laboratuarý hatta birfotoðraf makinesi bile bulunmayan herhangibir müzeye atandýklarýnda ne yapacaklarýkonusunda hiçbir bilgi alamadýklarý bir dünyaile karþý karþýyadýrlar. Bazen tek sorumlu veyetkili olduklarý bir müzeye atandýklarýdüþünüldüðünde bu arkadaþýmýzýn müzecilikkonusunda bir þeyleri öðrenebileceðinidüþünmek abesle iþtigaldir. Prehistorik eser-den günümüze tüm malzemeyi tanýmak,tanýmlamak ve karar üretmek durumundadýr.

Toplumsal geliþmeyi ekonomik geliþmeye

paralel bir duruma getirmek içinmüzelerimiz gerçek kültürün üretildiðikurumlar olarak benimsenmeli, müze-cilerimiz meslek içi eðitim ve MüzecilikYüksek Lisans eðitim-öðretimi ile yön-lendirilmelidir. Bu konuda 1989 yýlýndaYýldýz Teknik Üniversitesinde açýlanYüksek Lisans Programý deðer-lendirilmelidir.

Profesyonel kadrolarda araþtýrmacýuzman elemanlarýn yaný sýra resto-ratör, konservatör ve diðer bir kýsýmteknik kadrolar ve elemanlar neredey-se yok gibidir. Eðitimci, halkla iliþkileruzmanlarý ise bugüne kadar gerekligörülmemiþtir. Bu kadrolarýn eksikliðiyeniden yapýlanma sürecinde mutlakagiderilmelidir.

Bugün çaðdaþ dünyada müzecilik"museology" bir bilim dalý olarak dörtyýllýk temel eðitimle öðretilirken bizdekaderine terkedilmiþtir dersem sanýrýmyanlýþ söylemiþ olmam. Bu bilgisi-zliðimiz sonucunda tabi ki müzeci-liðimizde cilalý bir sergileme ön planageçerken depolarýmýzýn Allah'a emanetolduðunu söylerken acý çekiyorum.

Günümüzde artýk yaþayan müzeler döne-mi baþlamýþtýr. Hiçbir ülkenin sahip olamaya-caðý zenginliðe sahip eserlerimizi sadecesergileyerek oturup beklemek zamaný geç-miþtir. Þimdi artýk bunlarý toplumla buluþtur-manýn zamanýdýr. Bu anlamda yurtdýþýndakimüzelerin yapýlanmasýný irdelemekte yararvardýr.

Bugün ülkemizde Kültür, Milli Savunma,Ulaþtýrma ve Saðlýk Bakanlýklarýna baðlýmüzeler, TBMM'ne baðlý milli saraylar,Vakýflar Genel Müdürlüðü'ne baðlý müzeler,belediye ve üniversite müzeleri ve bazý özelmüzeler olmak üzere 250 civarýnda müzevardýr. Müzelerdeki kayýtlý eser sayýsý 2 mil-yon civarýndadýr. Ancak gerçek anlamda kita-plýðý, eski eser onarým ve konservasyon labo-ratuarlarý, fotoðrafhanesi, teknik atölyesi,sergileme merkezleri, eðitim ve tanýtým, vb.bölümleri olan bir müzemiz henüz mevcut de-ðildir. Askeri Müzeyi bir anlamda ayrý tutmak

Müzecilik

9ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Louvre Müzesi

gerektiðine inanýyorum.

1997 yýlý müze ziyaretlerinden 1 trilyon950 milyar, 3 trilyon 950 milyar ören yer-lerinden yaklaþýk 6 trilyon TL. Müzelerimiz veören yerlerimizin 1998 yýlýndaki toplam geliriise 20 trilyon'un üzerindedir. Bu rakamlarbütün bu olumsuzluklara raðmen müzeleri-mizin nasýl bir potansiyel kaynak olduðunungöstergesidir.

Bunun Özerk bir yapýda gerçek bir iþletmemodeli ile yönlendirildiðini düþünürsenizKültüre yatýrýmýn artýk Çaðdaþ Toplumda ölübir yatýrým olmadýðýný aksine geleceðin enönemli, en prestijli ve en karlý kurumlarýolmaya aday potansiyel bir kaynak olduðugörülecektir. Ancak bu aþamaya gelmek içinkiþisel baþarýlarýn deðil, kurumsal baþarýlarýnve ekip çalýþmasýnýn ön planda tutulmasýgerektiðinin de altýnýn çizilmesinde yararvardýr.

Ancak bu noktada saptanmasý gerekenönemli bir konu; "Biz nne ttür bbir mmüze iisti-yoruz?"

1.Konservatif. Yani sadece eserlerinkorunmasýna öncelik tanýyan bir sistem mi?

2.Korumanýn yanýnda toplumu kültürlememisyonuyla yüklü, toplumla iletiþim görevinide yürütecek bir müze modeli mi?

Öncelikle bu kararý vermek durumun-dayýz. Bu ister bir Bakanlýk politikasý olarakdüþünülsün. Ýstenirse müzeler kendi görev ve

sorumluluklarý çerçevesinde bukararý versinler ve müzelerini buyönde geliþtirme, dolayýsý ilekadrolarýný bu yönde geliþtirmeçabasý içinde olsunlar. Kýsaca bukonuda mutlaka bir politikalarýolmalý. Bugün gerçekçi olmakgerekirse ülkemiz müzelerinin buyönde alýnmýþ bir karar ve poli-tikalarý yoktur. Dolayýsý ile ileriyedönük bir geliþtirme programlarýda yoktur. Bugün müze uzman-

larýmýzýn pek çoðu kendilerini her hangi birkonuda geliþtirip o konuda otorite olabilecekkonumda da deðillerdir. Çünkü müzelerimizinne tür kadrolara ihtiyacý olduðuna bakýlmak-sýzýn ve devlet memurluðu kimliði altýndazaman zaman politik tercihlerle atamalaryapýlmaktadýr. Bunun nedeni müzelerimizkendilerini gerçek bilimsel platforma taþýya-mamýþlardýr. Kýsacasý müzelerimiz bugün bi-limsellikten de yoksundur.

Bu konuda kimseyi suçlamýyorum. Sa-dece sistemi eleþtiriyorum. Bugüne kadarsistemden dolayý yapamadýðýmýz yapýlan-mayý, bugünkü fýrsatý iyi deðerlendirerek mut-laka yapmamýz gerektiðine inanýyorum. Onedenle bu sempozyumun bir baþlangýçolduðunu, bunun sonucunda mutlaka ye-niden yapýlanma konusunda çok ciddi çalýþ-malarýn yapýlmasý ve sonucunun deðer-lendirilmesi gerektiði konusunda temennile-rimizi derneðimiz adýna iletiyorum.

Ayrýca Bakanlýk, Üniversite ve MeslekÖrgütlerinin katýlýmýyla yapýlan bu çalýþ-malarýn demokratik yaþamýmýzda ileriyedönük büyük mesafeler alýnacaðý inancýylasaygýlarýmý sunuyorum.

Cumhuriyetin 775. YYýl DDönümünde MMüzeciliðimiz vveGeleceði UUluslararasý SSempozyumu. YYýldýz TTeknikÜniversitesi, 11999.

10 iDOL

Müzecilik

Metropolitian Müzesi

Ali KKILIÇKAYA (Arkeolog)

Bir kamu görevlisi olarak hukukçularýnhoþgörüsüne sýðýnarak bu yazýyý yazý-

yorum. Anayasa'nýn 26. Maddesi herkesindüþünce ve kanaatlerini söz ve yazý ile açýk-lama hakkýna sahip olduðunu, yine 27. Mad-desi de herkesin bilim ve sanatý serbestçeöðrenme ve öðretme, açýklama ve yaymahakkýna sahip olduðunu söyler.

Diyelim ki, siz bir kamu görevlisisiniz. Bellibir kariyeriniz var. Kamunun size verdiði so-rumluluk duygusu ile kendi mesleksel alaný-nýzda toplumu aydýnlatmak, bilinçlendirmek,duyarlý davranýlmasýný saðlamak amacýylabasýnda yazýlar yazýyorsunuz. Yalan ve yan-lýþ þeyler yazmýyorsunuz, kimseye hakaretetmiyorsunuz, kiþi ya da kurumlarý karalamý-yorsunuz, devletin gizli bir belgesini açýkla-mýyorsunuz, yazýlarýnýza siyasal içerik ver-miyorsunuz. Kaldý ki yazýlarýnýz basýna veril-miþ bir demeç, açýklama ya da beyan biçi-minde de deðil. Yukarýda da belirtildiði gibimesleðinizle ilgili konularda toplumun aydýn-latýlmasýna, bilgilendirilmesine ve duyarlýdavranýlmasýna yöneliktir.

Ama gel gör ki genel çerçeve içinde yaz-dýðýnýz bu yazýnýn içeriðine bakýlmadan -malbulmuþ maðribi gibi- sadece basýnda çýk-masýný suç olarak kabul edip Devlet Me-murlarý Kanunu'nun 15. Maddesi uyarýncabasýna verilmiþ bir demeç olarak algýlayýphakkýnýzda soruþturma açýlýyor. Kaldý kiDMK'nin 15. Maddesi görüþ ve düþünce açýk-lamasýný da yasaklayamaz. Tersi düþünü-lürse yargýç, doktor, edebiyatçý, mühendis,sanatçý vs. gibi aydýnlarýn yazý yazmasý, dü-þüncelerini kamuoyuna yansýtmalarý yasak-lanmýþ olur. Böyle bir davranýþ, anayasanýn26 ve 27. Maddeleriyle düzenlenen düþünceve bilim özgürlüðüne; Avrupa Ýnsan HaklarýSözleþmesi'nin 10. Maddesine aykýrý olur.Toplumda hiçbir þey tartýþýlamaz. Böylecetartýþma ortamýnýn yaratacaðý bilimsel veriler-den hareketle toplumun geliþmesi önlenir. Budurumda hukuk devleti ilkelerine aykýrý düþer.DMK'nin 15. Maddesi, sadece kamu görev-

leri hakkýnda yapýlan açýklamalarýn doðrudanbakanýn yetkili olduðu biçiminde düzenlenmiþolup basýnla iliþkiler konusunda yanlýþ bilgiverilmesinin önlenmesi düþünülmüþtür.

Devlet memuru da anayasanýn 26 ve 27.Maddelerinde belirtilen "herkes" gibi biriolduðuna göre onun da en azýndan kamununona verdiði sorumluluk duygusu nedeniylemesleði ile ilgili olarak toplumun aydýnlatýlma-sýna katkýda bulunmasý gerekir. Bunun içinde topluma ulaþabilmede en önemli iletiþimaracý olan basýnda yazý yazmasýndan dahadoðal bir þey olmasa gerek. Öncelikle basýn-da çýkan yazýlarla ilgili olarak DMK'nin 15.Maddesi gereðince kamu görevlileri hakkýn-da soruþturmayý açacak olan görevlilerin; ya-zýlarýn içeriðini, ne olup ne olmadýðýný çok iyianlamalarý, kavramalarý ve araþtýrmalarý ge-rekir. Nedendir bilinmez, bazen önyargýlý,uzaktan yönlendirilmeli, biraz da haddiniaþarak verilen cezalar (kademe durdurma,maaþtan kesme vs.) nedeniyle maðdur olankamu görevlileri yargýya baþvurmaktadýrlar.Ülkede yargýçlar bulunduðu için, yargý tara-fýndan maðdurlar suçsuz bulunmakta ve ver-ilen cezalar iptal edilmektedir.

Bu durumda, kendilerine verilen bir yetkiyiyerinde kullanamayarak yargý karþýsýndakurumlarýný zaafa uðratan kamu görevlilerihakkýnda da yasal bazý yükümlülük ve hü-kümler olsa gerek.

Kamu görevine yeni atanan bir görevli,adaylýk dönemini tamamlayýp asýl memurolduðu zaman kendisine okutulup imzalatýlan"Yemin bbelgesi"nin son tümcesi "...TC'nekarþý ggörev vve ssorumluluklarýmý bbilerek bbun-larý ddavranýþ hhalinde ggöstereceðimenamusum vve þþerefim üüzerine yyemin eede-rim"þeklinde son bulmaktadýr. Öyleyse, bile-rekve bilinçli olarak doðru davranýþlar edi-nelim.Bilmeden, düþünmeden verilen kararlarýndoðuracaðý olumsuzluklarýn ayýrdýna varalým.Kiþilerin hak ve hukukuna saygýlý olalým.Hukukun üstünlüðüne inanalým. Hukuk, hak-sýzlýða uðrayan her bireyin sýðýnacaðý teksýðýnaktýr ve herkese lazýmdýr. Unutmayýn kigün gelir size de lazým olabilir.

(Bu mmakale 229 EEylül 11999 ttarihli CCumhuriyet

Gazetesinde yyayýmlanmýþtýr).

11ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

KAMU GGÖREVLÝSÝ VVEHUKUK

Forum

�Genel MMüdürlüðünüz ssýrasýnda TTürkiye iiçinçok öönemli bbir ççalýþma oolan KKültür eenvanterikonusunu bbaþlattýnýz. BBu ççalýþma nniçinyürütülemedi?

Yabancý kazý ekipleri bu teklifimi alkýþlakarþýladýlar. Kazý veya araþtýrma izni alanekipler yalnýzca kendi bölgelerinde araþtýrmaveya kazý yapabiliyorlardý. Lütfen yakýn çev-renizi de araþtýrýn deyince çok sevindiler. Buekstra izin gerektirmeyen bir þeydi. Tabiibunu yapacak imkanlarý da vardý. Son neti-celeri bilmiyorum ama, yabancý kazý ekip-lerinin bu görevi %90'lara varan orandabaþardýklarýný sanýyorum. Bunu ben yabancýkazý heyetlerinin Türkiye'ye karþý bir göreviolarak görüyorum. Bizim ekiplerin ise enbüyük sýkýntýlarý ekonomik. Araba yok, ben-zin yok,ekibin iaþesi ayrý bir sorun. Gerçektenzor bir þeydi. Biraz da idealist bir yaklaþýmdý.Tabii ki biraz da zaman geçince anlýyorsunuzki, bu pek kolay bir iþ deðildi. Fakat hepAJA'da yayýnlanan bir harita gelir aklýma.Dört sayýda bir tüm Türkiye'de yapýlan kazýve araþtýrmalarý gösterir bir harita yayýmlanýr.O haritaya baktýðýn zaman belli bölgelerdeyoðunlaþan boþluklarýn farkýna varýyorsun.Aþýrý bir yoðunluk batý ve bir yerde güneykýyýlarýnda, iç bölgelere gelindiðinde eskikazýlar, Karadeniz, Trakya bomboþ. Doðudesen birtakým nedenlerden dolayý kimse

oraya gitmek istemiyor. Güneydoðu dersenbu Ilýsu ve Karkamýþ Barajý Kurtarma Kazýlarýnedeniyle biraz canlandý. Genel olarak büyükboþluklar var. Ýtiraf etmek gerekirse bizTürkiye'de kültürel mirasýmýzýn boyutlarýnýbilmiyoruz.

� Kültür eenvanteri iiçin yyeni mmezun, iiþ bbula-mamýþ ggenç aarkeologlar bbelli bbir ssüre kkurstangeçirdikten ssonra ggeçici iiþçi ggibi bbu iiþte kkul-lanamaz mmý?

Karþýlýðýnda bir þey ödemen lazým. Okarþýlýðý da çok çaresiz kaldýðýnda kabuleder. Bizde anneler, babalar çocuklarýna iþolanaðý saðlamak için genelde politikacýlaragiderler, banka müdürleriyle konuþurlar.Zaten biliyorsun Türkiye'de arkeologlarýn ençok bulunduðu yerler müzeler olmasýgerekirken bankalardýr.

� Kamu kkuruluþlarý ssürekli bbarajlar, yyollar,binalar yyapýyor. BBu ssýrada ççok þþey kkaybe-diliyor. NNeleri kkaybettiðimizi dde bbilmiyoruz.Bulmacanýn pparçalarý ssürekli kkayboluyordeðil mmi?

Maalesef. Bunlarý kontrol etmek esas olarak

12 iDOL

SSöyleþi

DERNEÐÝMÝZ YYÖNETÝMKURULU ÜÜYESÝ SSONER

ATEÞOÐULLARI 1992-1996 YYILLARI AARASIN-

DA KKÜLTÜR BBAKANLIÐI,ANITLAR VVE MMÜZELERGENEL MMÜDÜRLÜÐÜ

GÖREVÝNDE BBULUNMUÞHACETTEPE ÜÜNÝVERSÝTESÝKLASÝK AARKEOLOJÝ BBÖLÜMBAÞKANI SSAYIN PPROF. DDR.

ENGÝN ÖÖZGEN ÝÝLE SSÖYLEÞTÝ

Prof. Dr. Engin Özgen

müzelerin görevi. Fakatmüzelerin de eleman ve imkansorunu var. Bir keresinde HocamHalet Çambel ve Mehmet Öz-doðan'la Türkiye'de arkeolojikistasyonlar (arazi teþkilatý) kurul-masýnýn gerekliliðini konuþmuþ-tuk. Fakat bu parasýzlýk her þeyietkiliyor. Aslýnda müzeci saltmüzesi ile uðraþmalý. Eserlerinrestorasyonu, konservasyonu,envanteri, katalogu ve halkasunulmasý ile uðraþmalý.

� Çok zzorunlu ddurumlar ddýþýndakazý yyapmamalý mmý?

Evet. Bu arkeolojik istasyonlar yurt gene-line yayýlmalý ve Ankara, Konya gibi büyükillerde birkaç tane olmalý. Kaçak kazýlarlamücadele etmeli. Toprakla ilgili tüm iþlere buörgütlenme bakmalý. Kültürel mirasýn tahri-batýna engel olmaya çalýþmalý.

� Kültürel mmirasýn ttahribatýnýn aarkasýndahangi nnedenler vvar?

En önde ekonomik nedenler var. Tabii bendünyaca meþhur, INTERPOL kayýtlarýna gir-miþ kiþileri deðil, ilk el olan köylü vatandaþ-larýmýzý kastediyorum. Köylü vatandaþ ya-þam koþullarýný iyileþtirmek için bu iþebulaþýyor. Ama dolaylý olarak da Münih'te,Zürih'de, Londra'da odaklanmýþ kiþilerin oluþ-turduklarý aðýn bir parçasý oluyorlar. Köylüvatandaþ tesadüfen bulup da eskidençocuðuna oynasýn diye verdiði bir parçanýnbirdenbire inanýlmaz bir akçe bedelininolduðunu keþfediyor. Yasalarýmýz da bukonuda yetersiz. Yalnýz þunu unutmamaklazým, Türkiye'nin özel bir konumu var.Türkiye bir Lüksemburg, Belçika, Hollandadeðil, Türkiye inanýlmaz büyüklükte bir açýkhava müzesi. Nereyi kazsanýz bir þey çýkýyor.Ve bunu da kontrol altýnda tutmak çok zor.

� Bu kkonuda hhalký bbilinçlendirmek ggerekmi-yor mmu?

Evet. Tabi bir de her þeyden önce halkýnbilinçlendirilmesi lazým. Ama bu senin, benim

çabamla olacak iþ deðil. Bu ilkokulda baþla-malý. Benim þöyle bir düþüncem vardý;Örneðin Diyarbakýr Ýlini ele alalým. Ýlkönceilkokulda çocuklara Diyarbakýr'ýn tarihigeçmiþi, Ortaokulda Güneydoðu Anadolu'-nun tarihi geçmiþi, lise de ise Anadolu'nuntarihi geçmiþi öðretilsin. Bunu verdiðiniz tak-tirde sorun çözülür. Ýsrail bunu yapýyor. Fakatbunu Türkiye'de uygulamaya kalktýðýnýzdamüthiþ bir bürokrasi canavarý ile karþýlaþýyor-sunuz.

� Koleksiyonerlerin eeski eeser kkaçakçýlý-ðýnýtalep ooluþturduklarý iiçin kkörükledikleridüþünülüyor. BBuna kkatýlýyor mmusu-nuz?

Türkiye bir baþý boþluk içinde. Ve bu baþýboþluk yeni deðil. Bu 1940'larda da vardý,bugün de var. Türkiye'de arkeoloji ilk baþtayabancýlarýn gözdesiydi. Ondan sonra bizim-kiler devreye girdi. Bu 50-60 senenin geliþ-mesidir. Türkiye'nin mevcut toprak üstü birarkeolojik envanteri var. Bu müzelerde veözel koleksiyonerlerde bulunuyor. Belki bu-gün için söyleyebiliriz "Ýþte caným bir yerdekörüklüyor olabilirler"diye. Fakat bir de kolek-siyonerin atasýndan, dedesinden kalmýþ tari-hi eserleri var. Ortaya bir ikilem çýkýyor... Ýn-sanýmýzýn, Türkiye'mizin kültürel mirasýnaverdiði deðer bana kývanç veriyor. Bentanýdýðým koleksiyonerlere eserlerini yayýnyoluyla tanýtmalarý, veya özel müze açmalarýkonusunda hep telkinde bulunuyorum. Yanidiðer bir deyiþle ellerindeki güzel þeyleri

13ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

SSöyleþi

Derneðimiz Yönetim Kurulu üyesi Soner Ateþoðullarý Prof. Dr. Engin Özgen ile söyleþirken

halkýmýzla paylaþmalarýný öneriyorum. Ýsterkoleksiyonerin arzusu, isterse yurtdýþý talepdoðrultusunda bu iþi yapacak çok kiþi varülkemizde. Koleksiyonerleri ben bu sistemiçinde çok fazla suçlu bulmuyorum. ZatenTürkiye'yi harman eden mevcut bir sistemvar. Genelde kültür varlýklarýmýz yurtdýþýpiyasasý için harman ediliyor. Koleksiyonerlerikinci bir alýcý kütlesi olarak karþýmýza çýkýyor.

� Bir bbilim aadamý oolarak hherhalde ssiz ddebunu hhaklý bbulursunuz; bbir aarkeolojik eeserintopraktan ççýkma kkoþulu ççok öönemli. BBir aarke-ologun eeliyle ççýkmadýðý, aarkeo-lojik kkontekstibozulduðu zzaman, iister yyurt ddýþýna iisterkoleksiyonere ggitsin ççok öönemli ddeðil. ÖÖnem-li oolan oonun bbelge ddeðerinin kkaybolmamasýdeðil mmi?

Tabii. Sözünü ettiðiniz þey çok önemli. Bu-na kesinlikle katýlýyorum.

� O zzaman kkoleksiyonerlerin vveya vvarlýklýkiþilerin eeski eeser eelde eetme ttutkusunu vveprestij kkazanma iisteðini öözel mmüzelere vvekazýlara yyönlendirmek ddaha aakýlcý oolmaz mmý?

Tabii tabii kesinlikle.

� Diyelim bbir mmüzeye ggüzel bbir eeser ggeldi.Fakat mmüzenin bbunu aalacak pparasý yyok. ÝÝþteorada kkoleksiyoner vveya vvarlýklý kkiþinin ddevr-eye ggirerek bbu eeseri mmüze aadýna aalmasý vvemüzede oonun aadýna kkorunmasý ssaðlanamazmý?

Olabilir. Ben bunu iyi bir koleksiyonerin

keyifle yapacaðýna inanýyorum.Bazý koleksiyonerler bu iþi sýrfgösteriþ için, moda olduðu içinyapýyor. Ýstanbul'da çok var Satýnaldýðý bir eserin ne olduðunu dahibilmiyor. Diyelim çok güzel birRoma heykeli aldý. Bunun RomaUygarlýðýnýn hangi dönemine,kime ait olduðunu merak etmelive okumalý. Ýlgilenenlere saygýduyuyorum.

� Bazýlarý eellerindeki eeseri bbiblo,süs eeþ-yasý vveya bbir ddekoratifamaçlý oobje oolarak ggörüyor. BBudurum aarkeologlarý ggerçekten

rahatsýz eediyor.

Bir koleksiyoner ayný zamanda bir bilimadamý ve arkeolog gibi olmalý.

� Karun HHazinesi vve EElmalý SSikkelerindensonra bbizim yyurtdýþýnda bbulunan eeserle-rimizigeri aalma þþansýmýz vvar mmý?

Avrupalý koleksiyonerlerin veya müza-yede evlerinin ellerinde Anadolu kökenlieserlerin niteliklerini ve niceliklerini tam ola-rak bilmiyoruz. Ancak yayýn yaptýklarý vakitortaya çýkýyor. Bir de Berlin, British Museum,Amerika'da Metropolitan(MET), Boston vediðer müzelerde bulunan eserlerimiz var.Yani toplam olarak bizim yurtdýþýndaki müze-lerde kabaca 10 binden fazla eserimiz olduðusöyleniyor. Gerçi ben daha fazla olduðunainanýyorum.

� Bunlarý mmahkeme yyoluyla aalmamýzmümkün ddeðil mmi?

Bu çok zor ve çok pahalý bir þey. Her ülke-nin kendi iç potansiyeli ve iç yasal düzen-lemeleri var. Örneðin koleksiyonerlik, antika-cýlýk Ýsviçre'de en gözde ve en pahalý uðraþ-lardan biridir. Bu iþi yapanlar da Ýsviçre'de,Almanya'da, Ýngiltere'de olsun söz sahibiinsanlar. Lidya Hazineleri davasý ben görevegeldiðimde çoktan baþlamýþtý. Avukatlýk þir-keti tutulmuþ, paralarý ödenmeye baþlan-mýþtý. Ýlk defa Sayýn Fikri Saðlar'la Washing-ton'a gittiðimde avukatlara ödenen ve

14 iDOL

SSöyleþi

ödenecek parayý duyduðumdaFikri Beye "Aman Allahým neyapýyoruz! Biz bu parayýmüzelerimize harcasak daha iyiolmaz mý?" dedim. KültürBakanlýðý'nýn bütçesi belli,avukatlara ödenen para belli.Tabii bu paranýn küçük birbölümü Bakanlýðýn bütçesindençýktý. Büyük bir bölümü Baþba-kanlýk Tanýtma Fonunun katkýla-rýyla ödendi. Çünkü bu Türkiye'-nin tanýtýmýna, prestijine faydalýbir uðraþtý.

� Karun HHazinesi ddavasý ssonaermeden eeserlerin aanlaþmayoluyla aalýnmasýna kkarþý bbirtakým eeleþtiriler ooldu. DDava ssonaerip dde aalýnsaydý ddiðer ddavalarada eemsal ooluþturacaðý ööne ssürüldü.

Medya ve bazý araþtýrmacý-gazeteci arka-daþlar konuyu öyle bir noktaya getirdiler ki,sanki Sayýn Fikri Saðlar ile Engin Özgenoturmuþlar, "Yahu çok para verdik, hadi vaz-geçelim bu iþten. Adamlar da eserleri veri-yorlar nasýl olsa" demiþiz. Böyle bir þeyinolmasýna imkan yok. Koskoca Türkiye Cum-huriyeti Devleti'nin onayýyla açýlmýþ olan birdavanýn sona erdirilmesi iki kiþinin odasýndakonuþmasýyla olacak iþ mi? Ee þimdi budurumda nedir olay? Türkiye Cumhuriyeti'nintam yetki verdiði bir avukatlýk þirketi (Herrick,Feinstein) var. Avukatlýk þirketi bize dedi ki;"Karþý tarafta uzlaþma isteði var". Ben deMET’de Mütevelli Heyetindeki tanýdýðýmkiþilere bu eserlerin verilmesi konusundatelkinde bulundum. Metropolitan salt birmüze deðil, ayný zamanda bir bilim kuruluþu.Orada 2000 kiþi çalýþýyorsa bunun 800 kiþisidoktoralý bilim adamý ve büyük bir kýsmý daÖnasya ile uðraþýyor. Yani orasý üniversitegibi bir kuruluþ. Tabii, onlarý iþ fazla uza-madan doðru yola itmeye çalýþtýk. Amerikanhukuk sisteminde "Mahkeme dýþý uzlaþma"diye bir þey var. Bütün hakimlerin de taraflaratavsiyesi esas mahkeme safhasýna girmedenbütün yollarýn denenmesi,anlaþýlamazsa

mahkemeye gidilmesi yönünde. Biz dahamahkeme aþamasýna gelmemiþtik. Karþýtaraftan da bir ekip geldi, pazarlýða oturdular.Çeþitli teklifler yapýldý. Önce, "Eserlerinyarýsý, sonra 4/3'ü sizin 4/1'i bizim olsun"dediler. Hepsine hayýr dendikten sonra anlaþ-maya varýldý. TC'nin yetkili kýldýðý avukatlýkþirketinin bir raporu var. Raporda diyor ki:"Biz TC Kültür Bakanlýðý'na bu anlaþmayýkabul etmesini öneririz". Sonra çeþitli mad-delerden oluþan artýlarý eksileri sýralýyor. Bizbütün çekincelerimizi söyledik. "Bakýn sizbunu öneriyorsunuz ama bu dava ilerdeemsal teþkil etmez mi?" dedik. Davayýkazandýðýmýz takdirde ne olur? Avukatlarlaher þeyi konuþtuk. Ben hukukçu deðilim amaalgýladýðým kadarýyla Amerika'da bir ülkeyasalarý bir de eyalet yasalarý var. Bir deAmerikalýlar eserleri verince Almanlar daverir diye bir þey yok. Çünkü her eserin kendihikayesi var. Nasýl Kaçýrýldýðý, þahitleri, içkoþullarý, iç dinamiði var. Bunu bilmedenönceden kelam etmek abes...

� Karun HHazinesi vve EElmalý SSikkeleridavalarýndan ssonra yyurtdýþý ppiyasalarýndaAnadolu kkökenli eeserlere kkarþý bbir ccaydý-rýcýlýk ooluþtu mmu?

Oldu tabii. Örnek vereyim. 2 milyon satanLos Angeles Times'ýn 27 Nisan 1994 Çar-

15ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Aphrodisias’dan çalýnmýþ kabartma baþýn New York F.B.I. yetkilileri tarafýndanEngin Özgen’e teslim ediliþi

SSöyleþi

þamba günkü sayýsýnda ilk kez birinci sayfa-da "Türkiye Eserlerini Geri Almaya Baþladý"diye bir makale yazýldý. Bu, Türkiye lehineçýkmýþ olan nadir yazýlardan biridir. Indepen-dent ve Washington Post gazetelerinde çýkanyazýlar sahiden Türkiye'nin bu iþte örnek birülke olduðunu gösterdi. Hatýrlýyorum, Ýtalyan-lar bize bu geri alýnan eserlerin karþýlýðýndane verdiðimizi sordular. Biz karþýlýðýnda birþey vermedik. Ama Elmalý Sikkeleri konusu-nu bilmiyorum.

� 200 ttane ssikkenin oorada kkaldýðý ssöyleniyor!.

Bilemiyorum. Onu ilgililere sormak lazým.Ama Karun Hazinesi konusuna dönecek olur-sak, o zaman araþtýrmacý-gazeteci Sayýn Öz-gen Acar'ýn taraflý ve duygusal saldýrýlarýoldu. Çok yanlýþ tabi. Dediðim gibi bu anlaþ-ma avukatlýk þirketinin vermiþ olduðutavsiyeler doðrultusunda gerçekleþti. O za-manýn Baþbakaný'na danýþýldý. "Avukatlýk þir-ketinin tavsiyesi budur. Bunun karþýlýðýndaTC 'nin karlarý budur, kayýplarý yok denecekkadar azdýr" dendi. Ýmzalanan anlaþmadaMET ile Türkiye arasýnda iþbirliði öngörül-müþtü. Türkiye'de bir Modern Sanat Müze-sinin olmayýþý yüzünden Türk sanatseverleriörneðin orijinal bir Renoir, Rubens,Picasso'nun yanýsýra Amerika'nýn kendiressamlarýnýn tablolarýný görme þansýný kay-betmiþtir. MET bunlarý yollamaya hazýrdý.Anlaþmaya bunu koymuþtuk. Sonuç olaraktabii ki caydýrýcýlýk oluþturdu. Yani bazýarkadaþlarýmýzýn iddia ettiði gibi "Sonuna

kadar gitseydik dünyadaki tümeserlerimizi örnek gösteriptoplardýk" gibi bir sav abesle iþti-gal olur. Öyle bir þey yok. Amadediðim gibi hukuki arenadasavaþ çok pahalý bir olay.

� Artýk ttalebi kkýrdýk mmý?

Talebi kýrdýðýmýzý düþünüyo-rum. Koleksiyonerler için bir þeysöyleyemem ama, yurtdýþýndakibelli baþlý müzeler ellerini ayak-larýný bu iþten çektiler. Ama tabiiki MET'in, Boston Museum ofFine Arts'ýn zemin katýný, depo-

larýný gördünüz mü? derseniz, cevabým hayýr.Gezmemize de izin vermezler. Orada ne-yimiz var neyimiz yok bilemeyiz. Tabii bir deþu var; Karun Hazineleri davasýnýn adý "60'lýyýllarýn sonlarýnda, Türkiye'den UþakBölgesi'nden kaçýrýlmýþ olan Lidya Eserle-ri"ydi. Biliyorsunuz 20.yy’ýn. baþlarýnda METTürkiye'de Sard'da kazý yaptý. MetropolitanMüzesinin giriþinde Sard'dan koskocaman birsütun vardýr. Þöyle düþünüldü anladýðýmkadarýyla; Lidya Eserleri denilince, Metropoli-tan'da mevcut ne kadar Lidya eseri varsa alý-nacak. Böyle bir þey yok. Yalnýzca davayakonu olan eserler istendi ve alýndý.

� Rusya'daki TTroia HHazinelerinin ggeri aalýn-masý kkonusunda nne ddüþünüyorsunuz?

Çok zor. Hem Almanlar Ruslarý yaðma-ladý, hem de Ruslar Almanlarý yaðmaladý. Enson benim bildiðim Almanlar ve Ruslararasýnda bir komisyon kurulmuþ olduðuydu.Ellerindeki karþý ülkelere ait eserlerin envan-terini çýkaracaklardý. Bu komisyon da öyleher gün toplanan bir komisyon deðil. Bu iþçok uzayacak... Rusya'nýn da vereceðini pektahmin etmiyorum. Rusya 'nýn içinde bulun-duðu durumumu da düþünecek olursak.Ekonomik sýkýntýlarý nedeniyle Almanya'nýnvermiþ olduðu inanýlmaz büyüklükteki kredi-ler söz konusu. Troia Hazineleri Almanya'danRusya'ya kaçýrýlmýþ olan eserlerin ancakbinde biri. Biz Troia Troia diyoruz. Çünküonun özel bir yeri var. Efsanevî bir yaný var.

16 iDOL

SSöyleþi

Almanya'dan altýn, gümüþ, hazinelerin yanýsýra Velasquez'lerin, Goyalarýn ne eserlerigitmiþ. Biz tabii nostaljik olduðumuz için hepTroia üzerinde odaklanýyoruz.

� Türkiye'de ççalýþan yyabancý aarkeologlarAnadolu'dan kkaçýrýlmýþ oolan eeserlerimizingeri ggetirilmesi kkonusunda ddaha eetkili oolama-zlar mmý?

Lidya Hazinelerinde yapýldý. M.J. Mellink,C.H. Greenewalt,R.R.R. Smith, Türkiye'yeyardým etmek için ellerinden geleni yaptýlar.Ayrýca MET'teki O.W. Muscarella. Bunlarkendi sistemlerine karþý çýktýlar. "Ýþte bizTürkiye'de kazý yapýyoruz, aman bulaþma-yalým" demediler, yanýmýzda yer aldýlar. Birde Amerika'da son yýllarda gittiðim kongrelernedeniyle söylüyorum, þu anda bilim vemüzecilik dünyasýnda belirli bir grup insanvar ki; bunlar kültürel mirasýn tahribatýna,eserlerin bulunduklarý yerlerden koparýlýpbaþka ülkelere, baþka yerlere gitmesine karþýbir kampanya baþlatmýþ vaziyetteler.

� Siz ddoktoranýzý yyurtdýþýnda yyaptýnýz.Oralardaki eeðitim ssistemi, aarkeolojiye bbakýþaçýsý ççok ffarklý. FFakat, TTürkiye'de nnedensehocalar eeðitimde oolsun, kkazýla-rýnda oolsungenel aanlamda ooradaki eeðitim ssisteminiTürkiye'ye yyansýtmýyorlar. TTürki-ye'de hhala30'lu, 440'lý yyýllarýn eeðitim aanla-yýþý hhakim.Neden bböyle?

Bir kere þu var; oralarda bu kadar arkeolojiöðrencisi yok. Amerika'da belli baþlý üniver-

sitelerde, yüzyýldýr arkeoloji bölümüne sahip,yerleþmiþ, gelenekselleþmiþ eðitim sistemlerivar. Bu, üniversitelerin kabaca her birinde 8-10 öðretim üyesine karþýn, doktora ve masterdahil olmak üzere toplam öðrenci sayýsý50'yi, 60'ý geçmez. Bizde tam tersi. Hocalarýnöðrencilerle birebir iliþkisi o üniversitelerdedaha saðlýklý oluyor. Tabii ki ABD ve Batýülkelerinde öðrenci Arkeoloji Bölümüne iste-yerek gelmiþtir. Bu, özel üniversite kavramý-nýn en iyi tarafý. Amerika'da bir öðrenci bin-lerce dolar harcayarak arkeoloji eðitimi alýyor.

� Genel oolarak aarkeolojimize bbaktýðýmýzdabiz ddaha ççok ""Analoji, oobje aarkeolojisi" yyapý-yoruz. KKazý rraporlarýnda, kkazýda bbulduðumuzbir kkabýn bbenzer bbir öörneðinin nneredeolduðunu ffalan oortaya kkoyu-yoruz... DDünyadaarkeoloji bbunlardan dda-ha ööte bbir þþey ddeðilmi? NNiye kkazýlarýmýzda ssosyal bbilimleri, ffenbilimleri yyeterince kkullanmýyoruz?

Bir kere arkeolog olmak isteyen insanhemcinsini sevmeli. Ýnsaný seven kiþi arkeo-lojiyi iyi yapar. Ýnsanbilimi çünkü. Ýþin bir deromantik tarafý var. Mesela ben kazýda com-puter kullanmaktan nefret ederim. Ýþinromantizmini öldürüyor. Tabii ki ben çocuk-lukta gördüðüm, o firavunlu filmlerin etkisiylemuhakkak arkeolojiye girdim diye düþünüyo-rum. Sonra tarihe olan sevgimden de ilgi duy-dum. Tabii Türkiye gibi bir arkeoloji cen-netinin içinde yaþayýnca da etkileniyorsun.Fakat Amerika'da Sosyal Antropoloji bilimiarkeoloji ile el ele gider. Çünkü bir yerde

insanýn yaþamý ile uðraþýyor-sunuz. Doðrusu da budur. Benkazýda açmanýn içinden bir evçýktýðýnda; evin içinde bir fýrýn,fýrýnýn çevresinde çeþitli çanakçömlekler çýktýðý vakit orada,hemen bir senaryo yazýyorum.Yani beni ilgilendiren de buaçýkçasý. Burada kaç kiþi yaþý-yordu? Bu insanlar hangi dilikonuþuyorlardý? Nasýl giyiniyor-lardý? Davra-nýþlarý nasýldý?...

� Yurtdýþýna ççok ffazla ggidip ggel-diniz. DDünya aarkeolojisini bbiliyor-

17ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

SSöyleþi

sunuz.Türk aarkeolojisini nnereye kkoyuyor-sunuz?

Biz klasik Alman arkeolojisi ekolünüdevam ettiriyoruz. Önasya için konuþtuðu-muz vakit, bizde yapýlan tezler ile Alman-ya'da yapýlan tezler arasýnda öyle amanaman büyük farklar yok. Þöyle fark olabilir;onlarýn ulaþtýklarý referans sayýsý daha fazlave daha güncel olabilir. Ama sunum olarakbizden çok farklý deðil.

� Arkeoloji bbunlarýn öötesinde bbir þþey ddeðil mmi?

Elbette. Diyelim yüzlerce formda kap çýktý.Benim merak ettiðim bu kaplarýn içinde oinsanlarýn ne yedikleri ve ne içtikleri? Bunuanlamak fen bilimlerine baþvurmayý gerek-tirir. Bu da yurtdýþýnda yavaþ yavaþ geliþiyor.Kabýn içinden birtakým toz örnekleri alýp, bun-larý analiz edip de içlerinde neyin sak-landýðýný keþfetmek iþin keyifli tarafý. Beniilgilendiren de o. Yoksa o kap halka dipliymiþ,hamurunun içinde mika varmýþ. Çevresinde okil yataðý varmýþ adam da onu alýp kullanmýþ.Öyle aman aman bir þey getirmiyor. Bu türtezler bölgeler arasý kültürel iliþkilere birkatkýdýr. Seramik yazýnýn olmadýðý dönemleriçin çok önemli. Yazýlý belgeler bizi çok rahat-latýyor. Çanak çömleði yine buluyorsun ama,bir yerden bir kil tablet çýkýyor. Ýþte orada"Bana yollamýþ olduðun 50 tane testiyi aldým,onlarý þarap saklamakta kullanacaðým" diyor.

� Prehistorik kkazýlarda aarkeobotanik, jjeofizik,uzaydan ggörüntüleme ggibi tteknik-leri yyeter-ince kkullanabiliyor mmuyuz?

Arkeolojiye destek verecek yan bilim dal-larýndaki geliþmeler yeni yeni bize yansýyor.Bu teknikleri ancak yurtdýþýnda bu iþlerleuðraþan bilim kuruluþlarý ile temasa geçerekalabiliriz. Çünkü adam sana makinesini yolla-maz, yollasa da sen onu kullanmayý bil-mezsin. Ancak ortak bir projede kullanýrsanöðrenirsin. Böyle bir giriþimi yaptýðýn vakit onyere baþvursan birinden mutlaka olumluyanýt gelir.

� Siz yyurt ddýþýndaki mmüzeleri dde iiyi bbili-yor-sunuz. BBizim mmüzelerimizin pparasal ssorunlarý

nasýl ççözülür?

Müzelerimiz özelleþtirilsin demiyorumama müzelerimizin para kaynaklarýný geliþtir-memiz gerek. Klasik bir Amerikalý aile haftasonu mutlaka müzeye gider. Ve bütüngününü müzede geçirir. Amerika'da müzelerçoðunlukla bedavadýr. MET'in kuruluþ bildir-gesinde müzenin giriþ ücretinin sembolikolarak 1 cent'ten az olamayacaðýný yazar.Zaten 1 cent 'ten küçük para da yoktur. Ora-da pleksiglastan bir çanak vardýr. Onun içinegönlünden ne koparsa atarsýnýz. Orada "Tav-siye edilen ücret 5 $’dýr" yazar ama bu 5 $atacaksýn anlamýna da gelmez. ÞimdiAmerikalý ailenin müzeye bedava girdiðinivarsayalým. Müzenin içinde lokantalar, 2-3tane hediyelik eþya standý, saðda soldaCoca-Cola makinalarý... Bir de müzenin hedi-yelik eþya standýnda örneðin Nefertiti'ninyüzüðünün malzemesine göre en az 10 var-yasyonu vardýr. En ucuzu 5 $, en pahalýsý 5bin $’dýr. Kesenize uygun olaný seçersiniz.Dolayýsýyla müzeye bedava girdiðini varsa-yan Amerikalý aile, o müzede en az 100 $býrakýp çýkar.

� Bizim mmüzelerimizin ssorunu ssadece ppara

18 iDOL

SSöyleþi

mý? YYoksa mmevcut yyapýlanmadaki aak-saklýk-lar mmý?

Ýkisi de. Sayýn Rahmi Koç müze açtýðývakit çok sevinmiþtim. Rahmi Bey, iþadamýolmanýn verdiði rahatlýk ve tecrübeyle müze-nin yanýna bir de lokanta açtý. O lokanta da,Rahmi Beyle konuþmalarýmýzda "Engin Bey,bu lokanta bu müzeyi besliyor" dedi. Yanihem müze hem de lokanta yaþýyor. Fikri Bey-le en büyük hayalimiz, müzelerimizin böyleinsanlarýn kaçtýðý deðil de koþa koþa geldiðibir yer olmasýydý. Ee þimdi Türk müzeleriniörnek alalým. Kapýda asýk suratlý üniformalýbekçiler.

� Bütün ddünyada mmüze bbekçileri üüniformalýdeðil mmi?

Üniformalý ama daha rahat yüz ifadeli.Bizdeki gibi kasýlmýþ deðil. Tabii adam dahaklý, ekonomik sorunlarýný düþünüyor.Ciddiyet örneði olarak biz binalarýmýzýgenelde koyu renge boyarýz. Canlýlýk yoktur.Kýrmýzýya, pembeye, yeþile boya! bir canlýlýkgelsin. Bahçeye çiçek ek, insanlar oturupçay, kahve içsin, bu arada müzeyi de gezsin.Amerika'da müzelerde dokunmayýn diyeçýðlýk çýðlýða baðýran yok. Philedelphia'da"Please Touch Museum" (Lütfen DokununMüzesi) var. Haklý çünkü bir þeye dokun-duðun vakit onu daha çok hissedersin.

� Sayýþtay ddenetçilerinin 33-4 yyýl öönce TTür-kiye mmüzelerinde yyaptýklarý aaraþtýrmaya ggöre,müzelerimiz eenvanter, ssergileme, ddepo, pper-sonel vve ddiðer bbirçok kkonuda iiç-ler aacýsý bbirdurumda. MMüzelerimizi iiçinde bbulunduðu bbuolumsuzluktan kkurtarmak iiçin nneler yyapýla-bilir?

Her þeyden önce çalýþanlara bir þevk, bircanlýlýk getirmek lazým. Müzelerde çalýþanmeslektaþlarýmýzýn bu iþe sahiden kendilerinivermeleri ve mutlu olmalarý lazým. Mutsuzolurlarsa olmaz. Müzeler, doðrudan doðruyaAnýtlar ve Müzeler Genel Müdürlüðü 'ne baðlýolsalar daha iyi olur. Müzeler bürokrasi ileuðraþmak zorunda býrakýlýyor. Kültür Müdürüile aran iyiyse biraz rahatsýn, kötüyse rahat-sýzsýn.

� Siz bbir aakademisyen oolarak AAnýtlar vveMüzeler GGenel MMüdürü ooldunuz. BBunun nnegibi zzorluklarý ooldu? HHangi kkonularda zzor-landýnýz?

Bir kere böyle bir göreve layýk görüldüðümiçin çok sevindim Ama gafil avlandýðým konu-lar oldu. Örneðin ben bu iþi yalnýzca Müzelerve Kazýlar diye düþünüyordum. Bu büyük birhata oldu. Nelerle karþýlaþtým... Sayýn FikriSaðlar verebileceði bütün desteði verdi. Amabakanlýðýn da içinde bulunduðu durumnedeniyle daha fazlasýný vermesine imkanyoktu.

� Hangi kkonularda ddaha eetkin ooldunuz?

Biz yurt dýþýndaki eserlerimizi geri almakonusunda daha etkin olduk. Çünkü o alandaha rahat at oynatabileceðimiz bir alandý.Bir kere olay ciddi. Türkiye'den kaçýrýlmýþ bin-lerce eser var. Finansman ve bürokrasikonusunda rahat hareket ettik. Yani parakýsýtlamasý yoktu. Zaten avukatlara nasýl der-sin "Gözünü seveyim bu ay 50 bin dolarlýk iþyap, önümüzdeki ay yapma, paramýz yok!"Dediðim gibi finansmanýn baþka kaynaklar-dan gelmesi bizi rahatlattý. Yunanistan'labizim ortak hareket ettiðimiz, birbirimizedestek çýktýðýmýz tek konu buydu o zamanlar.Çünkü onlara da gýna gelmiþ ülkelerinin dar-madaðýn edilmesinden. Üstelik onlarýn yurt-dýþýnda eserleri daha fazla. Onlar da bu iþinciddiyetini gördüler. Ve birden bire Türkiyekendini maðdur ülkelerin lideri konumundabuldu. Bu iþe vakit ve mali kaynak ayýran,peþinden koþan bir ülke konumuna geldik. Vebu çok güzel bir þey; tüm dýþ basýnda yeraldýk.

� Ülkemizde aarkeologlar ggeliþmenin öönündebir eengel ggibi ggörülüyor. TTürkiye'-de ggeliþmeile ggeçmiþin kkorunmasý ssürekli bbir ççatýþmahalinde. ÖÖrneðin kkentsel bbir aalanda yyapýlantemel hhafri-yatýnda ççýkan bbir kkalýntýyý aarke-ologlar kkorumaya kkalktýklarýnda ggeliþmeninönüne ggeçtikleri yyönünde ssuçlanýyorlar. BBuçeliþkiyi nnasýl aaþacaðýz?

Türkiye'nin özel bir konumu var. Nereyikazsanýz bir þey çýktýðý için sýkýntý doðuyor.

19ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

SSöyleþi

Böyle bir durumda inþaat sahibinin çýkar yolu“Müzeye çaktýrmadan, jandarmaya veyapolise rüþvet verip bunu bir gecede temiz-leyeyim” demek oluyor. Çünkü iþ o noktayageliyor. Bir örnek vereyim. Ben genelmüdürken Perinthos'tan bir müteahhit geldibana. "Hocam büyük bir sýkýntým var. Banayardýmcý olur musunuz" dedi. Ne var? dedim."Benim arsam vardý, buraya iþ haný yapacak-tým, demirimi, kerestemi aldým, tam kazmayývuracaðým vakit birden bire bir mozaik çýktý,mozaiði müzeden gelip açýp gittiler. O kadarmasraf ettim. Bunun bir çözümü yok mu?"dedi. Benim bürokrat olmayan kafam diyor ki,adam haklý. Þimdi diyelim bu adamýn elindenarsasýný aldýk. Mozaik ne olacak? Mozaiðiyerinden sökmek için kaç zaman geçecek?Diyelim söktük. Müzede yerin var mý? Yerin-de halkýn ilgisine sunsak baþýna bekçi koy-mak gerekir. Bekçiyi müzeden alsan iki günsonra müze benim bekçiye ihtiyacým vardiyecek.

� O zzaman mmüteahhit ddemirini, kkerestesiniyýðmadan, kkepçeyi ddayamadan oorada nne vvarne yyok öönce oonu bbir aanlayýp oondan ssonrainþaat iizni vvermek ddaha ddoðru oolmaz mmý?

Elbette, Ama artýk mozaik bir þekilde çýk-mýþ. Benim kafamdaki Ankara'daki KarumÇarþýsý gibi ortadaki göbek kýsmýnda mozaiðikorumaktý. Adam her þeye hazýrdý. "Üzerinipleksiglas ile örteyim, binamý da yapayým,mozaiði de koruyayým" diyor. Avrupa'da bu-nun örnekleri var. Ama bizim yasalarýmýz elvermiyor. Artýk yasalarýmýzý güncelleþtirmem-iz, insanýmýzýn hizmetine sunmamýz lazým.Bizim yasalarýmýz insaný çok dýþlýyor. Ýnsa-nýmýza tarihi eserle birlikte yaþatmayý bu þe-kilde öðretebiliriz. Yoksa salt yasaklar koya-rak deðil.

� Kültür vvarlýklarýmýzý hhalka ssevdirme vvebenimsetme kkonusunda nneler yyapabiliriz?

Her þeyden önce Kültür Bakanlýðý'nýnbütçesini artýrmak zorundayýz. Ben bir ülkedehiyerarþik olarak plaka numarasý 40 olan birKültür Bakaný görmek istemiyorum. Ülkeninkültürünü korumayý ve tanýtmayý ilke edinen

bir bakanlýk ilk 5 veya bilemedin 10. sýradaolmalý. Yani 40. sýrada olmasý içimi aðlatý-yor... Bu da hükümetin gözünde kültürün yeri-ni gösteriyor.

� Kültür vvarlýklarýmýzýn yyurt ddýþýna ssergiamaçlý oolarak ggitmesini nnasýl ddeðerlendiri-yorsunuz?

Türkiye'nin tanýtýmýna büyük katkýsý var.Bütün ülkeler yapýyor. Hatta müzeler birbirine10-15 yýllýðýna ödünç eser veriyorlar. Fransa'-daki bir müze Kanada'daki bir müzeye 15 yýl-lýðýna ödünç eser verebiliyor. Bizim yasa veyönetmeliðimize göre bir eser ayný ülkede biryýldan fazla kalamaz. Özellikle Amerika'yagittiði zaman maksimum 3 yerde 3'er aylýkdönemler halinde sergilenmesi yoluna gidili-yor. Amerika için ben bunu yararlý görüyo-rum. Kendi geçmiþlerinin çok yeni olmasýnedeniyle Amerikalýlar tarihe çok önem veri-yorlar. Türkiye'nin turizm gelirleri açýsýndanbu sergiler çok faydalý. Nisan gelsin herkesturist diye aðlayacak. Yüz binlerce insan buiþten ekmek yiyor. Turizmin Türkiye'ye büyükkatkýsý var. Türkiye’den yurtdýþýna sergiyegidecek eserleri müze müdürlerinin yolgöstermesiyle bir kurul seçiyor.

� Sergi iile bbirlikte ggiden uuzmanlarýn sseçi-minde kkýstas nne ooluyor? BBu kkonu hhep mmü-zecilerin eeleþtirilerine nneden ooluyor.

Benim için kýstas dil bilmesiydi. Ýki kelimeedildiðinde anlasýn. Dil bilmeden giden adamiçin de sýkýntýlý bir iþ. Dilini bilmediðin birülkede 3 ay kalmak kolay deðil. Para birik-tirmek için buna katlanýlmaz. Ayrýca oradaülkeyi temsil edecek. Zaten yabancý ülkelerbunu garipsiyorlar. Bir sergi gittiði zaman,Türkiye'den 2-3 tane uzmanýn sergi ile birlik-te gitmesi, o serginin yerleþtiriliþi sýrasýndagöz kulak olmasý, eserlerin vitrinlere yerleþtir-ilmesinden sonra da dönmesi lazým.Uluslararasý adet bu. Çün-kü zaten sergile-nen ülkeden ga-ranti belgesi istiyorsun.Ayrýca sigortalanýyor, kendi polisi koru-yor.Fakat temsilcilerimizin bilgi ve görgüsünüartýrmasý ama-cýyla böyle bir madde konul-muþ yasaya.

20 iDOL

SSöyleþi

4� Yurt ddýþýna ssergi ggönder-ildiðinde TTürkiye"nin nne ggibi bbirçýkarý ooluyor?

Yurt dýþýna sergi gönder-ildiðinde Türkiye'nin bir takýmtalepleri oluyor. Bunlardan biriyollanan uzmanlarýn tüm mas-raflarýnýn karþýlanmasý, diðeri deexhibition fee (sergi ücreti). Hiçbirülke bedava sergi yollamaz.Bunun bir ücreti vardýr ve bukarþýlýklý görüþmelerle belirlenir.Bizim yönetmeliði-mize göreyanýlmýyorsam 50 bin $. Bu parasergiye çýkacak olan eserlerin ön hazýrlýðýnagidiyor. Ben göreve geldiðim zaman, ABD'ninMemphis þehrine gidecek olan "OsmanlýSultanlarýnýn Ýhti-þamý" konulu sergi gün-demdeydi. Serginin protokolü imzalanmýþ,garanti belgeleri gelmiþ ve Memphis kentiBelediyesi ön hazýrlýklarýný yapmýþ, kentiafiþlerle donatmýþ, otobüs duraklarýnýnüzerindeki direklere bayraklar asýlmýþ.

� Yani ook yyaydan ççýkmýþ.

Evet. Hatta iþin sonuna gelinmiþ. Dosyaþöyle önüme geldi. Bir okuyayým dedim!Anlaþmada ne gibi þartlar var diye. Türk tara-fýnýn ve karþý tarafýn yapacaklarý maddelerhalinde yazýlmýþ. Bir baktým dosyanýn içindenbir broþür çýktý. Sergi daha gitmeden Memp-his Belediyesi broþür bastýrmýþ. Ýþte normalyetiþkinler 10 $, 60 yaþýn üstü 5 $ diye. Sonrabize yazýlan mektuplarý okumaya baþladým.Mektuplarýn birinde, Memphis'in ABD'ninmeþhur idolü Elvis Presley'in mezarýnýnbulunduðu kent olduðundan söz ediliyor. Buserginin en az 600-700 bin kiþi tarafýndangezileceði belirtiliyor. Bir hesap ettim sergi-den Memphis Belediyesi en az 35 milyon $kazanacak. Bize ise 50 bin $ veriyorlar. Açtýmtelefonu, Memphis Belediye Baþkanýna"Kusura bakmayýn, bu sergiyi yollayamaya-caðýz. Ben yeni göreve baþladým " dedim."Yapmayýn!, etmeyin!" dedi. Hemen büyükel-çiyi aramýþ. 2 gün sonra Amerikan Büyükel-çisi ile birlikte geldiler. Bana" Engin Beysorun ne?" dediler. "Vallahi kusura bakmayýn.

Ben görünce þaþýrdým" dedim. "Siz bundanbu kadar para umuyorsunuz. Hadi dedim,benim hesabým yanlýþ olsun. Bunun yarýsýbile inanýlmaz bir servet. Ee siz Türk tarafýna50 bin $ veriyorsunuz" dedim. Bunun üzerineTürk tarafýna çok daha fazla miktarda paraödemek zorunda kaldýlar.

� Bu ppara nnereye ggitti?

Bakanlýðýn dört bir tarafýna daðýldý. Gönülisterdi ki o para, mesela tek bir müzeye ve-rilseydi.

�Müzelerin kkazandýðý pparalar mmüzelere ddön-müyor. DDernekleri iiþ yyapamayan mmü-zelerkötü ddurumda. MMüzelere nnasýl mmali kkaynakyaratýlabilir?

Müze müdürlerinin bu bürokrasi içinderahat hareket etmeleri imkansýz. ÖzellikleTopkapý, Ayasofya, Efes ve Kapadokya mü-zeleri bu hediyelik eþya olayýndan inanýlmazparalar kazanýyorlar. Hemen her ziyaretçi birþey alýyor. Parasý az olan az alýyor. Tabii ki buSayýn Bakanlýk Yetkililerine düþen bir görev,müzelerin gelirlerinin müzelere dönmemesiproblemini çözmek. Efes Müzesi o yýl 5 tril-yonluk bilet satmýþsa o para orada kalmalý.Ama ne oluyor? Müze ve ören yerleriningelirleri genel bütçeden payý olan tüm Ba-kanlýðýn yalnýzca % 0.2'si.

� O zzaman nneden aaltýn yyumurtlayan tta-vuðubeslemiyorlar?

Maalesef beslemiyorlar iþte...

21ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

SSöyleþi

� Genel MMüdürlüðünüz ssýrasýnda nneleri yyap-mak iisteyip dde bbir ttakým nnedenlerden ddolayýyapamadýnýz?

Her þey paraya baðlý. Yoksa yapýcý fikirçok. Her þeyden önce bu kadar genç, mezunarkeoloðu mutlu bir þekilde iþe almak ister-dim. Müzelere yeni eleman alýnmasý için vediðer birçok konuda ne çabalar sarfettik. FikriBeyle ne sözler aldýk. Maliye Bakaný "Yarýn2000 tane bekçi kadrosu veriyorum"dedi.Sevine sevine döndük. Aman bu bekçi soru-nunu çözdük dedik. Ne var ki, sonra bu söz-lerini yerine getirmediler. Para ve personelinkaynaðý olan Sayýn Temizel, Maliye Bakanýiken; Sayýn Talay, müzelerimiz ve arkeo-loglarýn yaný sýra Türk arkolojisi için çok þeyyapabilirdi. Büyük çabalar gösterebilir vesorunlar kýsmen halledilebilirdi. Üzülereksöylüyorum, maalesef þu anda Türkiye'ningündeminde arkeoloji ve kültürel miras so-runlarý yok.

� Uzun yyýllardýr uuzman ssýnavý aaçýlamadýðýiçin aarada bbir kkopukluk ooluþtu.

Ben müzelere artýk arkeolog bulamaya-caðýz diye düþünmeye baþladým. Üniversite-lerimizde arkeoloji ve benzeri bölümlerikazanan öðrencilerin %90'ý istemeyerekgeliyor. Ama biz yine de 4 yýlýn sonunda enaz 10 tanesini arkeolojiye baðýmlý halegetiriyoruz. Hiç olmazsa bu 10 kiþiyi deðer-lendirmek lazým. Müzeleri ihya etmek lazým.Yunanistan bunu yapýyor. Maalesef bizimmüzelerimiz sefalet içinde. Mezunlarýmýza iþsahasý açamadýk, bunun da nedeni koalisyonhükümetlerine baðýmlý olmaktý. Çünkü MaliyeBakanlýðý kadrolarý onaylamazsa olmuyor.Ama þu anki Sayýn Bakan Ýstemihan Talay'ýnve bundan sonra gelecek bakanlarýn ayak-larýný yere vurup, sahiden arkeolojininTürkiye Ýçin ne kadar önemli olduðunu bütünBakanlar Kuruluna, Milletvekillerine, DevletPlanlamaya ve Yüksek Bürokratlara anlat-masý lazým. Göreve gelen bir Bakan demeliki; ben bu yýl bütün bütçemi Anýtlar ve Müze-ler Genel Müdürlüðü'ne, ikinci sene GüzelSanatlar'a, üçüncü sene Devlet Tiyatrolarý'naveriyorum. Fakat Türkiye'de Hükümetlerin

görev süresini kimse kestiremediði için buolmuyor tabii. Ama bölük pörçük paralarla da,bu iþ olmaz.

� Sizin bbürokraside bbir ttecrübeniz ooluþtu.Ýlerde bbilim aadamý oolarak kkalmayý mmý, yyok-sapolitikaya ffalan aatýlmayý mmý ddüþünüyorsunuz?

Bir kere ben Anýtlar ve Müzeler camiasýn-daki tüm dostlarýmla ve meslektaþlarýmlabiraz daha yakýnlaþtýðým için çok mutluyum.Çok iyi, dürüst ve bu iþe gönül vermiþ, özveri-li insanlarla çalýþtýðým için mutluyum. Tabii buarada devlet mekanizmasýnýn nasýl iþlediðinibiraz daha öðrendim. Türkiye’de yarýn ne ola-caðýný kimse bilemez. Bekleyip hep berabergörelim. Ama ilerde Sayýn Fikri Bey KültürBakaný olursa tekrar onunla çalýþmak isterim.Çünkü ikimiz de sohbetlerimizde daha iyiþeyler yapabileceðimizi keþfettiðimizi anla-dýk. Türkiye'nin fýndýðý, tütünü, madeni var.Ama Türkleri uluslararasý bilim dünyasýndaönemli bir konuma getiren arkeoloji de en azonlar kadar önemli. Arkeolojiyi çok iyi pazar-lamamýz lazým. Bunun için tüm olanakla-rýmýzý seferber etmemiz gerekir. Tabii tarihieser satarak deðil. Çünkü, o düþüncede olan-lar da zaman zaman ortaya çýkýyor. "Bunlar-dan çok var, bir kýsmýný satýn"diyorlar. Buarada Müzeci dostlarýmdan da özür diliyo-rum; gönül isterdi ki, onlarla daha fazla birlik-te olalým, dertleþelim. Onu yapmadým! Niyeyapmadým? Çünkü Kültür Bakanlýðýnýngerçekleri nedeniyle onlara sunacak pembebir dünyam yoktu...

11 ÞÞubat 22000

Beytepe/ANKARA

22 iDOL

SSöyleþi

Doç. DDr. FFikri KKULAKOÐLU

Þanlýurfa civarýndaki bölgelerde M.Ö.I.Binyýlý kültürleri konusunda yapýlan

yoðun arkeolojik çalýþmalara karþýn, Þanlý-urfa sýnýrlarý içinde bu konuda yapýlan araþtýr-malar çok sýnýrlý kalmýþtýr. Sultantepe, AþaðýYarýmca ve Harran kazýlarýnda bulunan sýnýr-lý sayýdaki arkeolojik ve filolojik belgelerindýþýnda bulunmuþ Þanlýurfa kökenli ve M.Ö.I.Bin'in ilk yarýsýna tarihlenen heykeltraþlýkeserleri Þanlýurfa ve Ankara Anadolu Mede-

niyetleri Müzelerinde korunmaktadýr. Sözkonusu eserlerin kontekstlerini tespit etmekve varolduðu duyumlarýný aldýðýmýz baþkaheykeltraþlýk eserlerini bilim dünyasýna tanýt-mak amacýyla 1998 yýlýnda, Þanlýurfa ili vecivarýnda "Þanlýurfa M.Ö. I.Bin Merkezleri"konulu bir projeye baþladýk.

Bu amaçla baþladýðýmýz yüzey araþtýr-malarýnda ilk ziyaret ettiðimiz yer Gölpýnar(Harita, no:1) oldu. Þanlýurfa Müzesi'ndesergilenen bir Fýrtýna Tanrýsý steli ile (Res.1)“Kýrlarýn Koruyucu Tanrýsý” tasvirli bir ortos-tad'ýn (Res.2) bulunduðu iddia edilen bir yer-leþme olan Gölpýnar, Þanlýurfa-Siverekkarayolunun 15. kilometresinden, Kabahay-dar bucaðýna doðru ayrýlan karayolunun 2.kilometresinde yer alan, yaklaþýk 250 m.çapýnda ve 10 m. yüksekliðindeki bir höyü-ðün tamamý üzerinde kurulmuþ bir köydür.Köyün doðusundaki bir pýnarýn aþýndýrdýðýyerlerde çeþitli bazalt mimari parçalar, köyüniçinde evlerin duvarlarýnda kýrýk parçalarfarkedilmektedir. Gölpýnar'da yapýlan araþtýr-malarda, köylülerden Ýsa Kaymakcan'ýn evin-de bazalttan yapýlmýþ bir heykel baþýnýn ensekýsmý ile köy mezarlýðýnda bir aslanýn ve BatýSemitik dilden bir yazýtýn kýsmen korunduðubir ortostad parçasý tespit edildi (Res: 3).

Gölpýnar'dan sonra ziyaret ettiðimizEdene (Harita, no: 2), Gölpýnar'ýn doðusun-

23ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

AAraþtýrma

ÞANLIURFA’DA

KEÞFEDÝLEN

GEÇ HHÝTÝT DDÖNEMÝ

HEYKELTRAÞLIK

ESERLERÝ

Resim 1

Harita

da, Kabahaydar bucaðýnýn hemen 1 km. ka-dar güneyinde yer alan, 145 haneli 985 nü-fuslu bir köydür. Burasý Þanlýurfa Müzesi'ndekorunan çift boða biçimli bir kaide (Res: 4) ilebir boða kabartmalý bir köþe bloðunun (Res:5) bulunduðu iddia edilen ve yeni adý Gür-pýnar olan bir yerleþim yeridir. Köyün doðu-sunda Colap deresinin aktýðý yerde, KöyHizmetleri'nin yaptýðý bir mesire yerinin dü-zenlenmesi sýrasýnda açýða çýkartýlan heykel-traþlýk eserlerinden sadece ikisi ÞanlýurfaMüzesi'ne kazandýrýlmýþtýr.

Üçüncü çalýþma alanýmýzÞanlýurfa-Viranþehir karayolunun39. kilometresindeki Mehmedi-han köyü oldu. Burasý, ÞanlýurfaMüzesi'nde korunan çift boðabiçimli iki kaidenin (Res: 4) bulun-duðu iddia edilen bir köydür.Ancak söz konusu bu eserlerin,köyün yaklaþýk 3 km. kadar kuze-yinde yer alan ve yakýn zamanakadar buraya baðlý bir mezra olanAþaðý Þeyek/ Þebek'ten (Harita,no: 3) çýkarýldýðý öðrenildi. Bura-da yaptýðýmýz araþtýrmalarda, köy

etrafýnda duvar/sur olabilecek kalýntýlar veköyün ortasýndaki boþ arazide de çok yoðuniskan izlenimi veren temel ve duvar kalýntýlarýtespit ettik. Köyün içinde yaptýðýmýz araþtýr-malarda da, duvarda ikinci kez kullanýlmýþ birstel parçasý (Res: 7) ile bir heykele ait birparça görüldü.

Köyün ortasýna doðru bir yerde, kaidenin

bulunduðu ahýrýn hemen kuzeyinde, in ssitu

durumda bir kabartmalý bir ortostad bulundu

(Res: 8). Kapýlardan birini oluþturan iri taþlar-

dan en alttakinin kapý içine bakan yüzünde

bir boða kabartmasý kýsmen farkedilmektedir.

Kapý örülü olduðundan, boðanýn sadece

kuyruðu ve arka ayaðý görülebilmektedir.

Anýtsal bir binanýn giriþine ait olduðunu dü-

þündüðümüz bu eserin baðlý olduðu mekanýn

niteliðinin anlaþýlmasý için test kazýsýnýn

yapýlmasýnda büyük yarar vardýr.

Daha sonra ziyaret ettiðimiz, Aslanlý,

Siverek'in 19 km. batýsýnda, Siverek-Hilvan

karayolunun 1 km. Güneyinde bir ova içinde-

ki doðal bir tepenin üzerinde oluþmuþ bir

höyük üzerinde ve daha çok güneyinde yer

alan bir köydür (Harita, no: 4). Höyüðün üze-

rinde yapýlan bir inþaat sýrasýnda, köylülerin

ifadesine göre bir aslan heykeli bulunmuþtur.

24 iDOL

AAraþtýrma

Resim 2

Resim 3

Yerinde yaptýðýmýz incelemelerde,

burada 2.05 m. uzunluðunda, 45cm.

kalýnlýðýnda ve korunan yüksekliði

90 cm olan ve orijinalinde en azýn-

dan 2 m. kadar bir yüksekliðe sahip

olmasý gereken bir eserin varlýðýný

tespit ettik (Res: 9). Ancak eserin

tahrip olmasýyla sadece dizden alt

kýsmý kalmýþtýr. Köylülerin ifadesine

göre, köyde benzer eserlerin çýktýðý

anlaþýlmaktadýr.

Hacýgöz köyünün güneydoðu-

sunda bir aslan taslaðýnýn varlýðýný

tespit ettik (Harita, no: 5). Karake-

çi'yi Siverek'e baðlayan eski yolun 20 km.de

yer alan ve yedi haneden oluþan Hacýgöz

köyünün kuzey batýsýnda küçük bir höyük ve

köyün 1 km güneydoðusunda bazalt püskürt-

meleri arasýnda iri blok taþlarla örülmüþ

küçük bir yapý kalýntýsý ve iþlenmek üzere

hazýrlanmýþ çeþitli taþ parçalarý görüldü. Bu

alanda 3.10 m. uzunluðunda 2.26 m. yüksek-

liðinde ve 54 cm. kalýnlýðýnda bir bazalt blok

üzerinde de henüz taslak halinde bir aslan

kabartmasý tespit edildi (Res: 10).

Hacýgöz aslanýn bulunduðu alan bir açýk

hava heykel atelyesi manzarasý göstermek-

tedir. Burada tespit ettiðimiz aslan taslaðýn-

dan anlaþýldýðý kadarýyla, Hacýgöz atelye-

sinde, Yesemek atelyesinin tersine, taþ blok

haline getirilmeden, taþ yerindeyken gerekli

iþlemler yapýlmakta, sonra da yerinden ke-

silip alýnmakta ve sevkedilmektedir.

Son olarak Hocam Prof. Dr. Aliye Öztan'ýn

Samsat Kazýlarý sýrasýnda bölgede yaptýðý

araþtýrmalarda tespit ettiði ve bana bildirdiði

Siverek-Yeraltý Hamamý'ný ziyaret ettik.

Siverek ilçesi, Kale mahallesi, Seyfioðlu Ara

sokak no 46'daki Yer altý Hama-mý'nda 60

cm. yüksekliðinde, 44 cm. geniþliðinde ve 30

cm. kalýnlýðýnda çift boða kabart-

malý bir kaide incelenmiþtir. Baþ-

larý kesilmiþ ve vücut hatlarý

tamamen kaybolmuþ olan bu

kaide ha-mamda kurna olarak

kullanmaktadýr. (Res: 11). Bu e-

ser, Kabahaydar Edene'de bulun-

muþ olan çift boðalý kaide ile

yakýn benzerlikler göstermekte-

dir.

Þanlýurfa ve Ankara Anadolu

Medeniyetleri Müzesinde koru-

nan Þanlýurfa Kökenli eserlerin

yaný sýra 1998 yýlýnda yaptýðýmýz

25ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

AAraþtýrma

Resim 4

Resim 5

yüzey araþtýrmasýnda tespit ettiðimiz eserler,

bu bölgede kuvvetli bir Geç Hitit ve Geç

Assur kültürünün varlýðýný kanýtlamaktadýr.

Þanlýurfa'nýn güney ve güneybatýsýndaki

Arslantaþ ve Karkamýþ'ýn yaný sýra Þanlý-

urfa'nýn batýsýndaki Boybeypýnar ve Malpý-

narý yazýtlarý, Karasu kaya kabartmasý, ve

Samsat stelleri, bu bölgedeki Geç Hitit

kültürünün diðer izleridir. Bu araþtýrmada

tespit ettiðimiz Kabahaydar çift boðalý kaidesi

ile Gölpýnar tanrý kabartmalarý bu kültür

sýnýrýný daha da doðuya çekmektedir.

Karkamýþ yontu ekolunun, bölgedeki As-

sur hakimiyetinden önce, Þanlýurfa böl-

gesinde etkin olduðu bilinmektedir.

Arslantaþ ve Til Barsip heykeltraþlýk

ürünlerinden Karkamýþ yontu ekolu-

nun izlerini taþýyan eserler bilinmek-

tedir. Kabahaydar çift boðalý kai-

desi, bu ekolun daha kuzeydoðuya

kadar uzandýðýný göstermektedir.

Ancak, özellikle lll. Salmanasar'dan

itibaren, Assur Ýmparatorluðu'nun

bu bölgede de etkin olmaya baþla-

masýyla, Karkamýþ yontu ekolu bu-

rada etkisini de kaybetmeye baþla-

mýþtýr. Bu dönemde Assur Ýmpara-

torluðu'nun Kuzey Suriye ve çevresine hakim

olmasýndan sonra ve Arslantaþ'ýn hem askeri

güç olarak hem de kültür merkezi olmasýyla,

Assur sanatý etkisi ön plana çýkmýþtýr. Harran

ve Arslantaþ'taki buluntular da, Geç Assur

Ýmparatorluðu'nun bu bölgeye olan ilgisini

açýkça göstermektedir. Geç Assur sanatý etk-

isi izlerini taþýyan çeþitli eserlerin Þanlýurfa

civarýnda tespit edildiðini, hatta bu etkilerin

Malatya'ya kadar yayýldýðýný, hem yazýlý bel-

gelerden, hem de arkeolojik verilerden

bilmekteyiz. Bu nedenle, Þanlýurfa böl-

gesinde, önceden bilinen Harran, Anaz,

Zeynep gibi merkezlerin yaný

sýra, yeni tespit ettiðimiz Aslanlý,

Aþaðý Þeyek, Gölpýnar ve Ha-

cýgöz'deki eserlerde Geç Assur

etkisinin görülmesi doðaldýr. Yü-

zey araþtýrmasýnda tespit et-

tiðimiz bu merkezlerin, Urfa böl-

gesinin tarihi coðrafyasýna katký-

da bulunacaðý umuduyla araþtýr-

malarýmýzý sürdürmek istiyoruz.

26 iDOL

AAraþtýrma

Resim 6

Resim 7

27ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

AAraþtýrma

Resim 9

Resim 10

Resim 11

Resim 8

Kaynakça:Albende, PP., 1988 The Gateway and

Portal Stone Reliefs from Arslan Tash".BASOR Number 271, s. 271 5-30.

Alkým, BB. UU., 1974, Yesemek-Taþocaðý-ve Heykel Atelyesinde YapýlanKazý ve Araþtýrmalar. TTKY. V.seri-Sa.32Ýslahiye Bölgesi Araþtýrmalarý, Sa.1. TürkTarih Kurumu Basýmevi- Ankara

Bittel, KK., 1950:"Nur hethitischeKunst?". ZA (NF) Band 49). s. 256-290.

Harrak, AA.,1992, "The Ancient Name ofEdessa". JNES Vol. 51, Number 3. 209-214.

Hawkins, JJ.D., 1970: "HieroglyphicHittite Inscriptions of Commagene", ASt.XX, s. 69-110

Kalaç, MM., HHawkins, JJ.D., 1989: "TheHieroglyphic Luwian Rock-Inscription ofMalpýnar." Ast. XXXIX, s.105-112.

Kulakoðlu, FF., 2000, "Late-HittiteSculptures from Þanlýurfa Region". Bulletinof the Middle Eastern Culture Center atJapan Vol. XII, s. 169-177.

Orthmann WW., 1971, Untersuchungenzur Spathethitischen Kunst. Bonn

Özgüç, NN., 1986, "Two SealImpressions from Kültepe and the KýrýkBayýr Relief", in Insight through Images.Studies in Honor of Edith Porada ed. ByKelly-Buccalleti, Bibliotheca Mesopota-mica Vol. 21, Maribu. s. 197-200.

Ussishkin, DD., 1967, "On the dating ofSome Group of Reliefs from Carchemishand Til Barsib". Ast. XVII, s. 181-192.

Ussishkin, DD., 1975, "Three Unpub-lished Neo-Hittite Stone Monuments". TelAviv Vol. 2 Number 2. s. 86-90.

Wagner, JJ., VVincent, CC., HHellenkem-per, HH., 1975: "Der Gott auf dem Hirsch.Ein spathethitisches Felsrelief amKarasu". Antike Welt. 6. JahrgangSondernummer, s.10-15

Winter, II.J., 1983: "Carchemish saKisad Puratti". Ast. XXXIII, s. 177-197.

Yaðcý, RR., 1995, "Ankara AnadoluMedeniyetleri Müzesindeki Tanrý AdadBetimlemeli Bir Grup Eser". In Memoram Ý.Metin Akyurt, Bahattin Devam. Ed. By. A.Erkanal, H. Erkanal et. al Arkeoloji veSanat Yayýnlarý. Ýstanbul. s. 373-387.

Yardýmcý, NN., 1994, "1992 YýlýÞanlýurfa- Harran Ovasý Yüzey Araþtýr-malarý". XI. Araþtýrma Sonuçlarý Toplan-týsý. 24-28 Mayýs 1993. Ankara.T.C. Kültürve Turizm Bakanlýðý Anýtlar ve MüzelerGenel Müdürlüðü. s. 265-283.

Doç. DDr. NNuman TTUNA

Türkiye'nin Güneydoðu Anadolu Bölge-si'nde uzun vadeli bölgesel kalkýnma

planýnýn (Güneydoðu Anadolu Projesi, GAP)bir parçasý olarak Fýrat ve Dicle nehirleriüzerinde yapým sürecinde olan Ilýsu veKarkamýþ Barajlarýnýn neden olacaðý olum-suz etkilerden en önemlisi arkeolojik bakým-dan iyi bilinmeyen bir bölgede Baraj rezer-vuarýnýn akarsu boylarýný su altýnda býrakarakbu kesimlerde yoðun olmasý beklenen kültürvarlýklarýný yok etmesidir.

Güneydoðu Anadolu'nun uygarlýk tari-hinde çok önemli bir yeri vardýr; bölgeninhemen her yerinde görülen höyükler, örenyerleri, anýtlar bu görkemli geçmiþi günü-müze taþýmaktadýr. Bölgenin uygarlýk tarihiaçýsýndan taþýdýðý önem, Mezopotamya'nýnbir parçasý olmasý ile sýnýrlý deðildir. Burasýayný zamanda Yakýn Doðu kültürleri ileAnadolu kültürlerinin de birleþtiði, birbiri ilekaynaþtýðý yerdir.

Ne var ki Güneydoðu Anadolu, özellikleIlýsu Baraj Gölü alaný arkeolojik açýdan en azaraþtýrýlmýþ olan yerlerden biri durumundadýr.Bu bölgede arkeolojik çalýþmalar, diðer böl-gelere göre çok geç bir tarihte, ilk olarakDiyarbakýr ilinde 1963 yýlýnda Ýstanbul veChicago Üniversitelerinin ortak çalýþmasý ilebaþlamýþ, daha sonra Keban ve Atatürk barajgöl alanlarýnda, çeþitli bilim kuruluþlarýtarafýndan devam ettirilmiþtir. Ancak, komþuülke ve bölgeler ile karþýlaþtýrýldýðýndaGüneydoðu Anadolu'daki arkeolojik çalýþ-malarýn yok denecek kadar az olduðu söy-lenebilir.

Proje aalanýnda aarkeolojik kkültür mmirasýnayönelik yyapýlan bbilimsel ççalýþmalar vve yyayýn-lar

Baraj alanýna yakýn bölgelerde, özellikleDicle Havzasýnýn doðu ve batý kesimlerinde1960 ve 1970 lerde Ýstanbul Üniversitesi veChicago Üniversitesi'nin ortak yürüttüðüproje çerçevesinde arkeolojik araþtýrmalar vekazýlar gerçekleþtirilmiþtir (Çambel: 1980).Bu çalýþmalarda Alt Paleolitik dönemdenDemir Çaðýna kadar uzanan bir zaman dilim-ine ait 134 yerleþim birimi saptanmýþ, bunlar-dan bilim dünyasýnýn çok ilgisini çeken ErkenNeolitik yerleþim alaný, Çayönü kazýlmýþtýr.

Fýrat Havzasý ise, 1960'lardan itibarendaha yoðun ve geniþ kapsamlý arkeolojikaraþtýrmalara konu olmuþtur. Keban, Kara-kaya ve Atatürk baraj havzalarýnda ODTÜtarafýndan eþgüdümü saðlanan araþtýrmalarbölgenin kültür tarihini bütün zenginliði ileortaya koymuþtur (Özdoðan:1977; Serdar-oðlu:1977).

Türkiye 1965-1974 yýllarýnda Orta Doðu

28 iDOL

KKazý

GÜNEYDOÐU AANADOLU PPROJESÝ

KAPSAMINDA IILISU VVE KKARKAMIÞ

BARAJ GGÖLLERÝ EETKÝLENME

ALANLARINDA KKÜLTÜREL VVAR-

LIKLARIN BBELGELENMESÝ VVE

KURTARILMASI PPROJESÝ

Hasankeyf, Artuklu Camii, Kaleye bakýþ.

Teknik Üniversitesi'nin yönlendirmesi veKültür Bakanlýðý'nýn desteði ile, Keban Barajalanýnda kapsamlý bir arkeolojik kurtarmaprojesinin Dünyadaki en baþarýlý örnek-lerinden birini sergilemiþtir.

Keban Projesi kapsamýnda saptanan 56arkeolojik yerleþim yerinden 19 kadarýndakurtarma kazýlarý yapýlmýþtýr; bu çalýþmalarile beraber, çevre araþtýrmalarý, restorasyonfaaliyetleri de sürdürülmüþtür. Yeni arkeolojiktekniklerin tanýtýldýðý, arkeolojik çalýþmalarýdestekleyen uygulamalý fen ve doða bilimtekniklerinin uygulandýðý disiplinlerarasý ça-lýþmalar Türkiye'de ilk kez Keban Projesi ilegerçekleþtirilmiþtir. ODTÜ eþgüdümündebenzeri çalýþmalar 1975-1988 yýllarýndaAþaðý Fýrat Bölgesi'nde de sürdürülmüþtür.Burada ise, 550 kadar yerleþim yeri saptan-mýþ, ancak 19 merkezin kurtarma kazýlarýyapýlabilmiþtir. Bu çalýþmalarýn tümü düzenliolarak yayýnlanmýþtýr (Bk: Kaynaklar, ODTÜYayýnlarý).

Bu bölgedeki çalýþmalar, özellikle BirecikBarajý proje alaný çevresinde halen sürmek-tedir. 1990'lý yýllarýn baþlarýndan itibarenAþaðý Fýrat Havzasý'nda Birecik Baraj Gölüaltýnda kalacak olan Eski Tunç Çaðýnekropolü, Zeugma antik kenti, Zeugma lej-yon kampý, Apameia antik kenti, HorumHöyük, Tilbeþ Höyük, Tilbes, Tilebür, TilmusaHöyükleri gibi merkezler Gaziantep ve UrfaMüze Müdürlükleri Baþkanlýklarýnda, ulus-lararasý bilim kurumlarýnýn katýlýmýyla kazýçalýþmalarý yoðun bir þekilde sürdürülmüþ,ancak Karkamýþ baraj gölü altýnda kalacakalanlar arkeolojik çalýþmalarýn ilgisi dýþýndakalmýþtýr.

Baraj gölü içinde kalacak en önemlimerkez olan Hasankeyf tarihi kenti üzerine ilkönemli bilimsel çalýþma 1930'larda AlbertGabriel tarafýndan yapýlarak, görünen kalýn-týlarýn envanteri yayýnlanmýþtýr (Gabriel:1940). Prof. Dr. Oluþ Arýk baþkanlýðýnda yü-rütülen çalýþmalar ise 1986 yýlýndan beridevam etmektedir.

Ilýsu Barajý Projesi'nin gündeme gelmesiile bu bölgede 1988-1990 yýllarý arasýnda,ODTÜ TEKDAM desteðinde Dr. G. Algaze ta-rafýndan yürütülen arkeolojik araþtýrmalar

sonucu 250'den fazla eski yerleþim alaný bel-gelenmiþtir. Bu çalýþmalar Dicle havzasýnýndoðusunda Bismil ile Batman Irmaðý arasý,Batman ýrmaðý ile Dicle Nehri/Malabadiköprüsü, Garzan Irmaðý havzasýnda Dicle ileBeþiri arasý ve Botan Irmaðý havzasýndaDicle ile Bitlis Çayý arasýný kapsamaktadýr.1988-1990 yýllarýnda yapýlan yüzey araþtýr-malarýnýn ön-raporlarý genellikle Anatolica'-nýn belirli sayýlarýnda yayýnlanmýþtýr (Algaze:1989, 1991, 1994).

1990 yýlýnda ise, Batman Barajý havzasýn-da 26 eski yerleþim alaný daha saptanmýþtýr.Bunlardan, Batman'ýn 50 km. kuzeyindeSason Çayý kenarýnda yer alan Hallan ÇemiTepesi 4 yýldýr kazýlmaktadýr. Burada tarýmsalüretim öncesine ait verileri ile Ý.Ö. 8000 yýl-larýna tarihlenen Erken Neolitik bir yerleþimalaný ortaya çýkarýlmýþtýr (Rosenberg: 1992).

Yeni BBir AAtýlým: OODTÜ KKarkamýþ vve IIlýsuBarajý AArkeolojik KKültür VVarlýklarýný KKur-tarmaProjesi

Karkamýþ ve Ilýsu barajlarýnýn gölalanlarýDr. Guillermo Algaze baþkanlýðýndaki bir ekiptarafýndan 1990-1993 yýllarý arasýndaki dö-mde kýsmen taranmýþ ve toplam olarak barajgöllerinden etkilenecek 250 arkeolojik yer-leþim yeri saptanmýþtýr. Söz konusu araþtýr-mada, özellikle Dicle üzerindeki Ilýsu ve Bat-man baraj havzalarýnýn yalnýzca 1/5'ini oluþ-turan 7000 hektarlýk kýsmý araþtýrýlmýþ, gerikalan kýsýmda ise henüz hiçbir arkeolojik bel-geleme yapýlmamýþtýr.

Bu iki barajdan Karkamýþ barajýnýn tü-müyle bitirilmesine, maalesef yalnýzca 1 yýlgibi çok kýsa ve yetersiz bir süre, Ilýsu için ise7 yýl kalmýþtýr. Bu nedenle Karkamýþ böl-gesindeki kurtarma çalýþmalarýnýn çok ivediolarak sürdürülmesi gerekmektedir. Yapýlançalýþmalarda Karkamýþ baraj göl alaný içindekalan arkeolojik yerleþimlerden 16 tanesininkültür tarihi için önem taþýdýðýný göstermiþtir.

Durumun ivediliði göz önüne alýnarak,Güney Doðu Anadolu Projesi çalýþmalarýkapsamýnda Ilýsu ve Karkamýþ baraj gölüaltýnda kalacak kültür varlýklarýnýn belgelen-mesi ve kurtarýlmasý amacýyla T.C.KültürBakanlýðý'nýn denetiminde, D.S.Ý. Genel Mü-dürlüðü'nün desteði ve O.D.T.Ü.'nün eþgü-

KKazý

29ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

dümünde yürütülmesi esaslarýný öngörenprotokol 22 Temmuz 1998 tarihinde taraflarcaimzalanmýþtýr.

Proje'nin gerçekleþtirilmesinde D.S.Ý. Ge-nel Müdürlüðü tarafýndan saðlanan ödenekve ekipman desteði yanýnda özel sektördensaðlanan fonlar ile ODTÜ bünyesinde özel birbütçe yönetimi oluþturulmuþtur. Projefaaliyetleri Proje Koordinatörlüðü tarafýndanbasit bürokratik yapýlanma içinde yürütül-mekte, Proje'nin uygulamaya yönelik karar-larý ODTÜ Rektörü baþkanlýðýnda Kültür Ýþlerive Rektörlüðe baðlý merkezlerden sorumluODTÜ Rektör Danýþmanlarý ile TAÇDAMYönetim Kurulu üyelerinden oluþan ProjeYönetim Kurulu tarafýndan alýnmaktadýr.ODTÜ Rektörü baþkanlýðýnda T.C. KültürBakanlýðý, D.S.Ý. Gn. Md., GAP Ýdaresi yet-kilileri ile ODTÜ TAÇDAM Danýþma veYönetim Kurulu üyelerinden oluþan Proje ÜstKurulu proje faaliyetlerini yýlda en az bir keztoplanarak gözden geçirmektedir; böylece,proje çalýþmalarý esnek bir yapýlanma içindeyürütülerek, GAP bölgesindeki diðer kültürvarlýklarýný belgeleme ve kurtarma projeleriile de eþgüdüm içinde kaynak/ekipman, bilgiakýþý saðlanmasý ve yayýnlanmasý hedeflen-mektedir.

Karkamýþ ve Ilýsu Baraj Projeleri'nin ar-keolojik kültür varlýklarý için yarattýðýtehlikelere karþýlýk proje bütçesinden sað-lanan kaynaklar ile Karkamýþ ve Ilýsu BarajGölleri ve etki alanlarýnda arkeolojik kazý vearaþtýrmalarýn yapýlmasý olanaklý durumagelmiþtir. Böylece, etkilenme bölgesindearkeolojik kültür varlýklarýnýn yüzey araþtýr-malarý ve kazýlar ile belgelenmesi ve kurtarýl-masý çalýþmalarý ivedi olarak baþlatýla-bilmiþtir. Dolayýsýyla, 1992 yýlýnda Malta'daaralarýnda Türkiye'nin de bulunduðu üyeülkelerce imzalanan "Arkeolojik Mirasýn Ko-runmasýna iliþkin Avrupa Sözleþmesi (Göz-den Geçirilmiþ)" hükümlerinde yer alanbütünleþik kkoruma yaklaþýmýna göre, kamuyararý bulunan büyük projelerin uygulan-masýnda her türlü kültür varlýðýný belgele-yerek kkoruma ilkesi göz önüne alýnarak,sürdürülebilir geliþme saðlanmaktadýr.

Proje kapsamýnda belgeleme çalýþmala-rýnýn Uluslararasý arkeolojik miras koruma ve

yönetimine iliþkin ilke ve esaslara göreyürütülmesinde gerekli verimlilik ve eþgü-dümün saðlanmasý için proje örgütlenme vealt-proje programlama hazýrlýk çalýþmalarýher yýl gözden geçirilerek yapýlmasý planlan-mýþtýr. Bu baðlamda proje ön çalýþmalarý içinIlýsu Barajý etkilenme bölgesinin belirlenerek,bugüne kadar yapýlmýþ araþtýrmalardan der-lenen arkeolojik veri tabanýnýn oluþturulmasý,proje yönetim modeli ve barajýn su tutmayabaþlamasýna kadar olan 7 yýllýk bir süre içinalt projeler itibarýyla öngörülen iþlerin prog-ramlanmasý amaçlanmýþtýr.

Ilýsu Barajý göl alaný Diyarbakýr Ýli, BismilÝlçesi ile Batman, Siirt ve Mardin illeri içindeyer almaktadýr. Dicle ile kollarý Batman Su,Botan ve Garzan üzerinde oluþacak baraj re-zervuar alaný barajýn yapýldýðý Cizre'nin 50km. kuzeybatýsýnda Ilýsu mevkiinden Bismilyakýnlarýna kadar 120 km. boyunca uzan-maktadýr. Baraj rezervuarý su seviyesininmaksimum 525 m. kotuna kadar yükseleceðiplanlanmýþtýr.

Diðer taraftan, baraj rezervuarýnýn aþýndýr-ma etkileri baraj yapýmý sýrasýnda, gerekseyapýmdan sonra tarým ve artan ekonomikfaaliyetler benzeri geliþmeler sonucu rezer-vuar alaný çevresinde arkeolojik kültür varlýk-larýn üzerinde olumsuz etkiler beklenmelidir.Dolayýsýyla, proje kapsamýnda arkeolojikkültür varlýklarýnýn belgelenmesi çalýþmalarýsadece rezervuar alaný ile sýnýrlý kalmayýp,daha geniþ bir kapsam alaný ile doðal coðrafisýnýrlar içinde olmasý beklenen kültürel etk-ilenme sisteminin de ortaya çýkarýlmasýnýsaðlayacak þekilde, ve ayný zamanda hýzlýkalkýnma sonucu olumsuz çevresel etkilerekarþý geniþ tutulmasý gerekir. Bunun içinyapýlmasý planlanan arkeolojik yüzey araþtýr-malarý için akarsu boyunca paralel uzanan ilktepelerin eteklerine kadar,yaklaþýk 750 m.yükselti seviyesine kadar olan alanlar projekapsamý içine alýnmýþtýr.

Bölgede su altýnda kalacak merkezlerdençok sayýda yerleþim katý ile önemli arkeolojikpotansiyeli taþýyan büyük höyükler (ZiyaretTepe, Gredimse, Salat Tepe, Kenan Tepe,vb,) ile belirli dönemin özgünlüðünü yansýtantipik merkezler (GricanoTepe, Güzir Höyük,Türbe Tepe vb.) öncelikli kazýlarak belgelen-

30 iDOL

KKazý

melerinin eksiksiz yapýlmasýplanlanmýþtýr. Yüzey araþtýrma-larý ile belirlenmiþ 208 merkezden30 kadarý öncelikli arkeolojikmerkez tanýmýna girmektedir. Ye-ni araþtýrmalarla bulunacak bunitelikte merkez sayýsýnýn azolmasý beklenir. Ancak, ikincilönemde küçük merkezlerin böl-gesel konteks içinde deðerlene-cek verileri kuþkusuz yerleþimtarihi açýsýndan çok deðerli ol-maktadýr.

Ýkincil önemde merkezlerde yapýlacak bil-imsel sondaj ve arkeo-jeofizik çalýþmalarýsonucu elde edilecek bilgiler yüzey araþtýr-malarýndan elde edilecekleri zenginleþtirmesiaçýsýndan önemlidir. Yüzey bulgularý ver-meyen eski yapý katlarý bu çalýþmalarla açýðaçýkacaktýr. Bu araþtýrmalarýn yapýlmasý ge-rekli merkezlerin 50'den fazla olacaðý tahminedilmiþtir.

Proje alaný kapsamýnda 90'dan fazla köy-altý yerleþim biriminin olumsuz etkilere açýkolduðu saptanmýþtýr. Ayrýca, bu yerleþim bi-rimleri ile beraber mezarlýklar, kaya barý-naklarý, tek yapý kalýntýlarý, deðirmenler, eskiyol ve patikalar da olumsuz etkileneceklerdir.Keban Projesi'nde olduðu gibi, taþýnmazkültürel varlýklarýn önemli bir bölümünü oluþ-turan yöresel mimarlýk ve iliþkili köy araþtýr-malarý, sosyal antropoloji konularýnda özelaraþtýrmalar yapýlmasý öngörülmüþtür.

Özel araþtýrma konularý olarak, paleolitikbuluntu alanlarýnýn saptanmasý, paleo-coð-rafya incelemeleri, bölge jeolojisi v.b., çalýþ-malar arkeolojik çalýþmalarla eþgüdümlü,gerektiðinde disiplinlerarasý iþbirliðinde yürü-tülmesi düþünülmüþtür. Ön-çalýþmalar ile böl-genin kültür varlýklarý belgelendikten sonrakorunmasý gerekli olanlar için taþýnma vediðer önlemlere iliþkin restorasyon özel pro-jelerinin oluþturulmasý saðlanacaktýr.

Hasankeyf sit alanýnda çalýþmalar birçokalt projeden oluþan bütünlük içinde olmasýsaðlanarak, Baraj rezervuar seviyesinin etki-sine göre çalýþmalar ilk aþamada üç anabaþlýk altýnda yürütülmesi planlanmýþtýr.

* Dicle'nin sol yakasýnda kalan kültürel

varlýklarýn süratle arkeolojik kurtarma kazýlarýyöntem ve teknikleri kullanýlarak belgelen-meli, korunmasý mutlak anýtlarýn (Zeynel BeyTürbesi, Artuklu Köprüsü'nün bazý bölümlerigibi) geliþmiþ yöntemlerle taþýnmasý,

* Dicle'nin sað yakasýnda bulunan aþaðýkent kalýntýlarýnda kazý ve belgeleme çalýþ-malarýna modern yöntemlerle hýz verilmesiile beraber, bu kesimdeki kültür varlýklarýnýnönemli bir bölümünün taþýnabilmesi ve/veyaBaraj rezervuarý sularýna karþý koruma duvarýyapýmý için özel projelerin hazýrlanmasý,

* Hasankeyf sit alanýnýn "yukarý kent"bölümü rezervuar su seviyesi üzerinde ol-makla beraber, deðiþken su seviyesi aþýndýr-masýnýn Hasankeyf kalesinin oturduðu kumlukireçtaþý formasyonuna çok yönlü etkileriaraþtýrýlmasý, 2 no'lu kale kapýsý, 3 no'lu kalekapýsýnýn kulesi gibi ivedi önlem alýnmasýgerekli anýtlar için restitüsyon projeleri önce-likle hazýrlanmasý öngörülmüþtür.

Proje ÇÇalýþmalarýnda GGeliþmeler

Proje çalýþmalarý baþladýðýnda Karkamýþbaraj gölü altýnda kalacak bölümünde bilinenarkeolojik yerleþim yerlerinden önemli olan16 merkezde kurtarma kazýlarýnýn sürdürül-mesi için ne yazýk ki 2 yýl gibi bir süre kalmýþidi. Bu durum göz önüne alýnarak, projedeyer alan uluslararasý ekiplerin sözkonusubölgede faaliyetlerini yoðunlaþtýrmalarý, dahasonra ise sadece Ilýsu baraj bölgesindekimerkezlerde çalýþmalarý öngörülmüþtür. Ilýsubölgesinde baraj gölünün su tutmaya baþla-masýna 8 yýllýk bir süre bulunmaktaydý. Budönem içinde anýt-kent Hasankeyf' te dahilolmak üzere, bilinen 30 kadar önemli ar-

KKazý

31ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

keolojik merkezde arkeolojik kazýlar, diðer-lerinde ayrýntýlý araþtýrma ve sondaj çalýþ-malarý yapýlmasý planlandý. Çalýþmalar kap-samýnda arkeolojik kazý ve araþtýrmalarýnyaný sýra, Hasankeyf sit alanýnda önceliklianýtlarýn belgelenmesi ve kurtarýlmasý faali-yetleri ile çevre araþtýrmalarýnýn da yürü-tülmesi öngörüldü.

Ilýsu ve Karkamýþ Baraj Gölleri altýndakalacak kültürel varlýklarýn belgelenmesi vekurtarýlmasý amacýyla çok sayýda Türk veyabancý uluslara ait ekipler Proje için geliþtiri-len esnek bir yönetim yapýsý içinde birleþik birarkeolojik araþtýrma/kazý çalýþmalarýna baþ-ladýlar:

Orta Doðu Teknik Üniversitesi ile beraber

Ýstanbul, Hacettepe, Ankara, Ana-dolu ve Bilkent Üniversiteleri gibiTürkiye'nin seçkin bilim kurumlarýyanýnda, Türkiye'deki AmerikanÝlmi Araþtýrmalar Derneði, FransýzAnadolu Araþtýrmalarý Enstitüsü,Alman Arkeoloji Enstitüsü ile BrynMawr, Virginia, Akron, Delaware,Utah, Münih, Münster ve RomaÜniversiteleri'nden bilim insanlarýve uzmanlar projede çalýþmaarzusu göstermiþlerdir. Proje çer-çevesinde Gaziantep, Urfa ve Di-yarbakýr Müze Müdürlüklerininyönetiminde, uluslararasý bilimkurumlarýnýn katýlýmýyla KarkamýþBaraj Gölü etkilenme bölgesindeZeytinlibahçe Höyük, Fýstýklý Hö-

yük, Teleilat Höyük, Mezraa Höyük, SaviHöyük, Gre Vrike, Akarçay Tepe, AkarçayHöyük, Harabe Bezikan Höyük ve SeragaHöyük; Ilýsu Baraj bölgesinde ise, önceki yýl-larda baþlayan Hasankeyf ile beraberZiyarettepe, Salat Tepe, Boz Tepe ve Gre-dimse merkezleri seçilerek, 1998 yýlýndaçalýþmalar baþlatýlmýþ, 1999 yýlý sezonundaise bu arkeolojik araþtýrma/kazý çalýþmalarýnadaha geniþ katýlým ile devam edilmiþtir.*

Proje çalýþmalarý inþaatý bitirilmek üzereolan Karkamýþ Barajý Rezervuar alanýndayoðunluk kazanmýþ, özellikle Seraga Höyükve Harabebezikan merkezlerinde Aralýk ayýbaþlarýna kadar kazýlar sürdürülmüþtür.Karkamýþ Barajý Aralýk 1999 tarihi itibarýyla

32 iDOL

KKazý

*Bu yazýda verilen kýsa bilgiler için aþaðýda alt-proje ve proje yürütücüleri isimleri görülen Karkamýþ ve Ilýsu Baraj Gölleri altýn-da kalacak arkeolojik merkezlerin kazý ve araþtýrma çalýþmalarý1999 faaliyet raporlarýndan yararlanýlmýþtýr: Zeytinlibahçe Höyük, Prof. Dr. Marcella Frangipane, Roma ÜniversitesiFýstýklý Höyük, Dr. R. Bernbeck ve Dr. S. Pollock, Binghamton Univ.Seraga Höyük, Gaziantep Müzesi MüdürlüðüSavi Höyük, Prof. Dr. Reinhard Dittmann, Wilhelms Univ., MünsterTeleilat Höyük, Prof. Dr. Mehmet Özdoðan, Ýstanbul ÜniversitesiAkarçay Tepe, Doç. Dr. Nur Balkan- Atlý, Ýstanbul ÜniversitesiGre Vrike, Doç. Dr. Tuba Ökse, Hacettepe ÜniversitesiMezraa Höyük, Doç. Dr. Tuba Ökse, Hacettepe ÜniversitesiAkarçay Höyük, Prof. Dr. Ebru Parman, Anadolu ÜniversitesiHarabe Bezikan Höyük, Prof. Dr. Ebru Parman, Anadolu ÜniversitesiKefri Höyük, Prof. Dr. Michael Roaf, L.Maximilians Üniv.Karkamýþ Yüzey Araþ., Dr. Harun Taþkýran, Ankara Üniversitesi, D.T.C.F.Geleneksel Konut Araþ., Doç. Dr. Mustafa Akpolat, Hacettepe ÜniversitesiZiyaret Tepe, Dr. Timothy Matney, University of AkronGredimse Höyük, Dr. Norbert Karg, Bilkent ÜniversitesiBoztepe Tepe, Prof. Dr. Bradley Parker, University of UtahHasankeyf, Prof. Dr. Oluþ Arýk, Ankara Üniv., D.T.C.F.Salat Tepe Yüzey Araþ., Doç. Dr. Tuba Ökse, Hacettepe ÜniversitesiIlýsu Bölgesi Yüzey Araþ., Dr. Eyyüb Ay, Kýrýkkale Üniversitesi

su tutmaya baþladýðýndan, ilk aþamadaHarabebezikan Höyük bütünüyle, SeragaHöyük ise alt kültür katmanlarý su altýndakalmýþtýr. Kasým 2000 tarihine kadar SeragaHöyük üst katmanlarý ile diðer merkezlerinönemli bölümlerinde kurtarma kazýlarýyapýlarak arkeolojik belgeleme çalýþmalarýnýnsürdürülmesi planlanmýþtýr.

1998 yýlýnda baþlatýlan ve bölge özelindeçok az veri sahibi olduðumuz PaleolitikÇaðlar için yapýlan yüzey araþtýrmalarýKarkamýþ baraj alanýnýn Urfa iline girenbölümünde gerçekleþtirilmiþtir; 2000 yýlýndaise Gaziantep iline ait diðer yakada çalýþ-malarýn sürdürülmesi planlanmýþtýr. Karka-mýþ bölgesinde Anadolu arkeolojisi açýsýndanönemli sonuçlar elde edilmiþtir; özellikleTeleilat Höyük ve Akarçay Tepe merkez-lerinde geliþmiþ mimarisi ile açýða çýkarýlanAkeramik Neolitik kültür katmanlarýMezopotamya-Anadolu iliþkilerini dahaanlaþýlýr kýlmýþtýr. Teleilat Höyük'ün Neolitikdönemin bütün evreleriyle - bu süreci yansý-tan 5 yapý katý bulunmakta- temsil edilenbüyük bir yerleþim merkezi olduðu anla-þýlmýþtýr. Neolitik yerleþimin üzerine oturanGeç Bronz ve erken Demir Çaðýna aitoldukça iyi korunmuþ mimari ve diðer kültürverileri bölgenin az bilinen dönemlerini aydýn-latmýþtýr. Bu yapý katlarýnda ele geçen çoksayýda mühürlü depolama kaplarýyla birlikte40 kadar adak figürinin Yakýn Doðu'nun Ýþtargeleneðinin izlerini taþýdýklarý görülmüþtür.Pers etkilerini yansýtan at ve süvari figürinleriise ilginç buluntular arasýnda yer almaktadýr.Bu yapý kompleksinin Yeni Assur-Persdönemlerine ait bir kutsal alan ve bürokratikamaçlý bir yapý olmasý tahmin edilmektedir.

Bölgenin en önemli Erken Bronz Çaðýmerkezlerinden biri olan ZeytinlibahçeHöyük'te ön stratigrafik veriler derlenmiþtir;Batý yamacý kesitinde oldukça detaylý birbiçimde Uruk ve Erken Tunç I tabakalarýizlenebilmektedir. Erken Tunç I'in Geç Döne-mine ait birbirini takip eden beþ ayrý yerleþimtabakasýnda iyi korunmuþ ve sýkça yenidenkullanýlmýþ geniþ evler yamaçtaki üst açmadabulunmuþtur. Yamaçtaki alt açmada ise dahaerken dönemlere ait olan üç ayrý Erken Tunçtabakasý yukarýda anýlan beþ yerleþimtabakasýndan henüz araþtýrýlmamýþ 6 m. lik

bir arkeolojik dolgu ile ayrýlmaktadýr. ZeytinliBahçe'de konik þekliyle höyüðü karakterizeeden yükseltinin aslýnda dolgu toprak üzerineyapýlmýþ konsentrik ve radyal kerpiçlerdenoluþan monumental bir yapý olduðu anla-þýlmýþtýr. Erken Demir Çaðý'nda bölgeye özgübu yapý, ortalama 15 metre yüksekliði ve 80metrelik çapý ile cenaze ya da tören amaçlýyapýlmýþ bir tümülüs olabileceði tahminedilmektedir. Hemen bitiþiðinde yer alanFýstýklý Höyük'te küçük boyutlu Halaf dönemiyerleþimine ait yapý katlarý örnekleme yapýlanalanlarda kazýlmýþtýr.

Gre Vrike'de ise, Erken Bronz dönemianýtsal yapý geniþ ölçüde açýlmýþtýr; Buradaele geçen Ý.Ö. 3. Binin ilk yarýsýna ait duvar-lar, kerpiç blokaj ile buna baðlý teras kesi-minin Ý. Ö. 3 Binin ortalarýnda inþa edilmiþ ol-duðunu göstermektedir. Karýþýk topraktabulunan Ý. Ö. 5.-4. Binlere ait boyalý kap par-çalarý, Gre Vrike'deki yerleþimin çok dahaeski dönemlere kadar uzandýðýný göster-miþtir.

Karkamýþ bölgesinde Roma Çaðý'ndaönemli bir garnizon yerleþmesi olan Hara-bebezikan Höyük'te daha çok üst yapý katlarýkazýlabilmiþtir;Erken Demir Çaðý'na ait yapýkatlarý ise, yeterince çalýþýlamadan barajsularý altýnda kalmýþtýr. Ayný þekilde, SeragaHöyük'te Kalkolitik ve Erken Bronz Çaðý yapýkatlarý geniþ ölçüde açýlýp belgelenemedensular altýnda kalmýþtýr. Orta Bronz Çaðý yapýkatlarý ve küçük saray kompleksi ise, iki ayrýalanda geniþ açmalarla çalýþýlmýþtýr.

Ilýsu bölgesindeki çalýþmalarda az sayýdamerkezde (Hasankeyf, Ziyarettepe, Gredim-se, Boztepe) kazý projeleri sürdürülürken,bölge kültür envanterinin güncellenmesiçalýþmalarý Diyarbakýr Ýli, Bismil Ýlçesi kap-samýnda gerçekleþtirilmiþtir. 1998 yýlýndabaþlatýlan GIS veritabaný çalýþmalarý az sayý-da yeni merkezin eklenmesi ve bilinenmerkezlere ait yeni verilerle -taným ve içerdik-leri kültür katlarý yanýnda, konumlarý da göz-den geçirilerek- geliþtirilmiþtir.

Anýtsal tarihi sit alaný Hasankeyf' te iseProje kapsamýnda çalýþmalar alt-proje paket-leri halinde yürütülmektedir. 1990'lý yýllarýnbaþýndan beri ilk kez Hasankeyf kazýlarý T.C.

KKazý

33ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Kültür Bakanlýðý ve Proje bütçesinden ayrýlanödenekler ile desteklenerek Süleyman Camiive çevresinde kapsamlý bir þekilde gerçek-leþtirilmiþtir. Hasankeyf sit alanýnda su altýn-da kalacak kesime iliþkin kurtarma çalýþ-malarý alt projeler halinde tanýmlanarak,öncelik sýrasýna göre üç alt-proje baþla-týlmýþtýr. Bunlardan, kurtarma çalýþmalarý içintemel olarak 1/500 ölçekli yersel ölçümleredayalý haritalama çalýþmalarý Aralýk 1999 ta-rihi itibarýyla sonuçlandýrýlmýþtýr. Ayrýca, sualtýnda kalacak anýtlarýn tarihi Ýpek YoluKöprüsü belgeleme ve kurtarma projesi sonaþamasýna gelmiþtir. Hasankeyf kalesi veyakýn çevresinin yer yapýsý ve emin mekaniðiaçýsýndan irdelenerek, Ilýsu Baraj Gölününolasý etkilerinden korunmasýný saðlayacakönlemler için arazi çalýþmalarý gerçekleþti-rilmiþtir.

Ilýsu bölgesinde baraj gölünden olumsuzetkilenecek arkeolojik merkezlerden Assurdönemi eyalet merkezi Ziyarettepe'de kazýaraþtýrma çalýþmalarý aþaðý ve yukarý kentinyerleþim planýný arkeo-jeofizik yöntemlerleortaya çýkarmýþtýr. Gredimse Höyük'te ise-yapýlan sýnýrlý sayýda açmalara raðmen-þim-diden Erken Demir Çaðý ve Hellenistikdönemde önemli bir bölgesel merkez olduðu-na iliþkin güçlü veriler ele geçmiþtir.

Proje koordinatörlüðüne baðlý olarakfaaliyet gösterecek bölge bürolarý kurtarmaçalýþmalarýnýn sadece arkeolojik kazý mev-simleriyle kýsýtlý kalmayýp, tüm yýl boyuncayerel koþullarda sürdürülmesi gereklidir. Kazýmevsimlerinde sayýlarý artan ve farklý konu-larda uzmanlarýn sözleþmeli olarak çalýþtýðýbu bölge bürolarý arkeolojik malzemeninkorunduðu ve çalýþabildiði depo ve ofislerleberaber konaklama olanaklarýnýn da bulun-duðu merkezlerdir. Baþta Orta Doðu TeknikÜniversitesi olmak üzere, tüm üniversitelerinaraþtýrma merkezleri ile arkeolojik araþtýrmave kazý baþkanlarýnýn bölge bürolarý person-eliyle çalýþmalarý ve bu bürolarýn olanaklarýnýkullanabilmeleri Proje Yönetimince yapýl-malýdýr. Bu baðlamda, 23 Aðustos 1999 tari-hinde ODTÜ Rektörlüðü ile Dicle ÜniversitesiRektörlüðü arasýnda yapýlan protokol çer-

çevesinde, Proje kapsamýnda yürütülen kazýve araþtýrmalarýn depolama, yayýn çalýþ-malarýnda kullanýlmak üzere Dicle Üniver-sitesi kampusu içinde ofis ve depo olanaklarýkazanýlmýþ; ayrýca, bölgedeki proje çalýþ-malarýnýn eþgüdümü için Dicle Üniversitesiöðretim elemanlarýnýn sorumlu olduðu yerelbir merkez oluþturulmuþtur. 2863 sayýlý Yasave ilgili yönetmelikler çerçevesinde sözkonusu depolar Diyarbakýr Müzesi deneti-minde, T.C. Kültür Bakanlýðý, Anýtlar ve Mü-zeler Genel Müdürlüðü'nün onayý ile kullanýl-maya baþlanacaktýr. Dicle Üniversitesi kam-pusu içinde saðlanan bu depo ve ofis mekan-larý halen yürütülmekte olan ve gelecektesayýlarý artacak kazý projelerinin gereksinimi-ni karþýlayacak þekilde düþünülmüþtür.Hasankeyf kazýlarý için gerekli kazýevi-depoise, gelecekte yerel müze/sergileme mekan-larý ile baraj gölü su seviyesi üzerinde kala-cak sit alanýnda yapýlacak düzenleme içindeyapýlmasý planlanmaktadýr.

Proje kapsamýnda Karkamýþ baraj gölüetkilenme bölgesinde arkeolojik kurtarmakazýsý yapýlan merkezlerin tümünde topoð-rafik haritalar hazýrlanmýþtýr. Ilýsu bölgesindeise, Hasankeyf ile beraber þimdilik Gredimse,Boztepe, Salattepe, Müslümantepe, Grica-no, Kortik Tepe merkezlerinde yersel verileredayalý topoðrafik haritalama çalýþmalarýyapýlmýþtýr; böylece kazý çalýþmalarý için e-lektronik ortama elveriþli belgeleme altyapýsýþimdiden oluþturulmuþtur.

Proje kapsamýnda kültürel envanterin GISveri-tabaný iþletim sistemi hazýrlanmakta,yeni verilerle güncellenmektedir. Bu bilimselverilerin ilgili kurumlara daðýtým ve kul-lanýmýnýn saðlanmasý için GIS veritabaný CD-ROM ortamýna aktarýlarak, çoðaltýlmaktadýr.Proje çalýþmalarýnýn daha etkin yürütülmesive bilim dünyasý, kamuoyuna Proje ile ilgilibilgi akýþýnýn saðlanmasýna yönelik olarak ilkkez 1998 yýlýnda hazýrlanan WEB sahifesisürekli olarak güncellenmektedir. (http://www,metu.edu.tr./home/wwwmuze). En sonolarak, Proje çerçevesinde yapýlan 1998 yýlýfaaliyetlerine iliþkin bilimsel kazý ve araþtýrmasonuçlarý Türkçe ve Ýngilizce olmak üzerebasýmý ve daðýtýmý gerçekleþtirilmiþtir.**

34ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

** Ilýsu ve Karkamýþ Baraj Gölleri Altýnda Kalacak Arkeolojik Kültür Varlýklarýný Kurtarma Projesi; 1998 Yýlý çalýþmalarý, Derl. N.Tuna ve J. Öztürk, ODTÜ TAÇDAM, Ankara, 1999.

KKazý

KKazý

Proje kapsamýnda Karkamýþ ve IlusuBaraj Gölleri etkilenme alanlarýnda çalýþmayýarzu eden bilim heyetlerinin sayýsý kýsazamanda artarak, þimdiden 2000 yýlý için 25alt-proje önerisi Proje Koordinatörlüðüneulaþmýþtýr. Çok sayýda arkeolojik kazý vearaþtýrma ile beraber, öncelikli olan kesim-lerde restorasyon faaliyetleri, köy mimarisiçalýþmalarý, jeofizik ve etnografik araþtýr-malarýn da belirli bölgede bütünleþik olarakyürütülmesi Keban Projesi'nde olduðu gibiTürkiye Arkeoloji'sinde genç bir kuþaðýnyetiþmesinde önemli bir katký getirecektirkuþkusuz. Proje sürecinde yaratýlacak fýrsat-lar, parasal-lojistik olanaklar, bilimsel kamu-oyunda yükselen araþtýrma arzusu, sinerjiketkileþim ile yeni arkeolojik teknikler ve arke-olojik çalýþmalarý destekleyen uygulamalýfen-doðabilim yöntemlerinin uygulandýðý disi-plinlerarasý çalýþmalar son yýllardaki olumlubilimsel geliþmelere ivme kazandýracaktýr.

KAYNAKLAR:

Algaze, GG., 1989 "A New Frontier: First Results ofthe Tigris-Euphrates Archaeological ReconnaissanceProject,1988" Journal of Near Eastern Studies 48: 241-281.

----1992 a "The Tigres-Euphrates ArchaeologicalReconnaissance Project, 1990" Ara ST IX-1991,Ankara: 425-445

----1992b "The Cultural Aspects of the GüneydoðuAnadolu Projesi/Güneydoðu Projesinin KültürelYanlarý." Arkeoloji ve Sanat 56/57: 3-15.

---- 1999 The Tigris-Euphrates ArchaeologicalReconnaissance project: Final Report from the CizreDam and Cizre-Silopi Plain Survey Areas." Anatolica26: (Baskýda).

Algaze, GG., RRosenberg, MM.

1991 "The Tigris-Euphrates ArchaeologicalReconnaissance Project, 1989," AraST VIII-1990,Ankara: 137-192.

Algaze, GG.,Evins, MM.A., IIngraham MM.L., MMarfoe, LL.And YYener, KK.A.

1990 Town and Country in Southeastern Anatolia,Vol. II :The Stratigraphic Sequence at Kurban Höyük.Oriental Institute Publications 110. Chicago: OrientalInstitute.

Algaze. GG., BBreuninger, RR., LLightfoot, CC. AAndRosenberg,M.

1994 "The Tigris-Euphrates ArchaeologicalReconnaissance Project, 1989-1990," Anatolica 17175-240.

Algaze, GG BBreuninger, RR.and KKnudstad, jj.

1994 "The Tigris-Euphrates ArchaeeologicalReconnaissance project: Final Report of the Birecikand Carchemish Dam Survey Areas. Anatolica 20: 1-96.

Arýk, OO.

1971 Bitlis Yapýlarýnda Selçuklu Rönesansý.Ankara.

---- 1993 "Hasankeyf, Kültürümüzün temel taþýHasankeyf," Kültür Bakanlýðý Sanat Dergisi 2: 17-31.

Blaylock, SS.R., FFrench, DD.H. aand SSummers GG.D.

1990 "Adýyaman Survey: An Interim Report."Anatolica 40: 81-135.

Çambel, HH. AAnd BBraidwood RR.J.

1980 Prehistoric Research in SoutheasternAnatolia. Ýstanbuil: Edebiyat Fakültesi Basýmevi.

Gabriel, AA.

1940 Voyages Archeologiques dans la TurquieOrientale I (Texte), II (Planchee).

Institut Français d'Archaeologie de Stamboul: Paris.

Hauptman, HH.

1984 "Nevali Çori," AS 34 : 228.

---- 1987 "Recent Archaeological Research inTurkey: Nevali Çori,) AS 37: 206-207.

---- 1988 Nevali Çori: Architektur," Anatolica 15; 99-110

---- 1991-92 "Ein Siedlung des AkeramischenNeolithikums am Mittleren Euphrat,"Nürnberger Blatterzur Archaeologie 8: 15-33.

1993 "Vier jahrtausende Siedlungsgeschichte ammittleren Euphrat" Archaologie in Deutschland 1993:10-16.

Matney, TT.

1999 "Preliminary Report on the First Season ofWork at Ziyaret Tepe in the Diyarbakýr Province."Anatolica 25: (baskýda).

Özdoðan, MM.

1997 Lower Euphrates Basin Survey, 1977.Ankara: Middle East Technical University.

---- 1998 "Türk Arkeolojisininin yakýn geçmiþine birbakýþ ve Alparslan Koyunlu" Arkeoloji ve Sanat. 821998. Pp.3-10.

Pettinato, GG.

1976 "Carchemis-Kar-Kamis, le prima attestacionidel III millenio." Oriens Antiguus 15: 11-15.

Pollock, SS. aand BBernbeck, RR.

1999 "Fýstýklý Höyük 1998: Systematic Survey andsounding. "METU/TAÇDAM Monograph. (Baskýda)

35 iDOL

Rosenberg, MM.

1992 "The Batman River ArchaeologicalReconnaissance Survey, 1990," Ara ST IX-1991,Ankara: 447-460.

---- 1993 "The Hallan Çemi Excavation 1991," KStXIV-1992, Sayý: 14/1, Ankara: 117-130.

---- 1994 a "Hallan Çemi Tepesi: Some FurtherObservations Concerning Stratigraphy and MaterialCulture," Anatolica 20: 121-140.

---- 1995 a "Hallan Çemi Kazýsý 1992," KSt XVI/I -1994 Yayýn No: 1734, Anýtlar ve Müzeler GenelMüdürlüðü Yayýnlarý, Ankara: 85-94.

---- 1995 b "The Hallan Çemi Excavation 1993,"KST XVI/I-1994 Yayýn No. 1734, Ankara: 79-83.

Rosenberg, MM. TTogul, HH.

1991 "The Batman River Archaeological SiteSurvey, 1991," Anatolica 17: 241-254.

Rosenberg, MM., DDavis, MM.

1992 "Hallan Çemi Tepesi, An Early AceramicNeolithic Site in Eastern Anatolia: Some PreliminaryObservations Concerning Material Culture," Anatolica18: 1-11.

Rosenberg, MM, YYnal, NN.

1994 "The Hallan Çemi Excavation 1992," KSt XV/I-1993 Yayýn No. 1677, Anýtlar ve Müzeler GenelMüdürlüðü Yayýnlarý, Ankara: 123-129.

Rosenberg, MM., NNespitt, RR. MM., RRedding RR. WW.,Strasser, TT.F.

1995 "Hallan Çemi Tepesi: Some PreminilaryObservations Concerning Early Neolithic SubsistenceBehaviours in Eastern Anatolia," Anatolica 21: 1-12.

Serdaroðlu, ÜÜ.

1977 Surveys in the Lower Euphrates Basin, 1975.Ankara: METU.

Wagner, JJ.

1976 Seleukeia am Euphrat / Zeugma. Weisbaden:Ludwig Reichert Verlag.

1977 "Legio IIII Scythica in Zeugma am Euphrat." InD. Haupt and H. G. Horn, eds. Studien zu denMilitargrenzen Roms, II. Cologne: Rudolf HabeltVerlag.Pp. 517-540.

Weiss, HH.

1983 "Excavations at Tell Leilan and the Origins ofNorth Mesopotamian Cities in the Third Millenium B.C." Paleorient 9: 39-52.

Whitby, MM.

1983 "Arzanene in the Late Sixth Century," in S.Mitchell, ed. Armies and Frontiers in Roman andByzantine Anatolia. Oxford: BAR International Series156: Pp. 205 ff.

Wilkinson

1990 Town and Country in Southeastern Anatolia.Vol.I: Settlement and Land Use at Kurban Höyük andOther Sites in the Lower Karababa Basin. TheUniversity of Chicago, OIP, Vol. 109. Chicago, Illinois.

Wooley, LL.

1921 Carchemish II: The Town Defenses. London:British Museum.

1939-40 "The Iron Age Graves of Carchemish."Liverpool Annals of Archaelogy and Anthropology 26:11-37.

1952 Carchemish III:The Excavations in the InnerTown. London: British Museum.

ODTÜ YYayýnlarý:

1968 SSummer WWork, METU Keban ProjectPublications, serial no:1, (2 vol.: Text and Inustration),Ankara, 1970.

Keban PProject 11969 AActivities, METU Keban ProjectPublications, series I, no: 2, Ankara, 1971.

Keban PProject 11970 AActivities, METU Keban ProjectPublications, series I, no: 3, Ankara, 1972.

Keban PProject 11971 AActivities, METU Keban ProjectPublications, series I, no: 4, Ankara, 1974.

Keban PProject 11972 AActivities, METU Keban ProjectPublications, series I, no: 5, Ankara, 1976.

Keban PProject 11973 AActivities, METU Keban ProjectPublications, series I, no: 6, Ankara, 1979.

Keban PProject 11974-75 AActivities, METU KebanProject Publications, series I, no: 7, Ankara, 1982.

Koþay, HHamit ZZübeyr, Keban Project PulurExcavations 1968-1970, METU Keban ProjectPublications, series III, no: 1, Ankara, 1976.

Duru, RRefik., Keban Project DeðirmentepeExcavations 1973, METU Keban Project Publications,series III, no: 2, Ankara, 1979.

Ertem, HHayri. Keban Project Han Ýbrahim ÞahExcavations 1970-1971, METU Keban ProjectPublications, series III, no: 3, Ankara, 1982.

Serdaroðlu, ÜÜmit. 1975 Surveys in the LowerEuphrates Basin, METU Lower Euphrates ProjectPublications, series I, no:1, Ankara 1977.

Özdoðan, MMehmet. Lower Euphrates Basin, 1977Survey, METU Lower Euphrates Project Publications,series I, no: 2, Ýstanbul 1977.

Lower EEuphrates PProject 11978-1979 Activities,METU Lower Euphrates Project Publications, series I,no:3, Ankara 1987.

Salvage Project of the Archaelogical Heritage of theIlýsu and Carchemish Dam Reservoirs, Activities in1998, Derl. N. TTuna vve JJ.Öztürk, ODTÜ TAÇDAM,Ankara, 1999.

KKazý

36ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Belgin AATEÞOÐULLARI (Arkeolog)

Binlerce efsaneye sahip Anadolu'nunen dokunaklý efsanelerinden biri de

Marsyas efsanesidir. Efsaneler doðduklarýyer içinde bir anlam ifade eder. Marsyasefsanesi de doðduðu dekorlar göz önündetutulursa daha kolay anlaþýlabilir.

Dolana belene aktýðý için Ana - benon ismide verilen Büyük Mendres (Maiandros) doð-duðu yerden denize döküldüðü deltasýnakadar geçtiði yerlerde bir çok efsaneye konuolmuþtur. Antik dünyanýn en önemli ne-hirlerinden biri olan Büyük Menderes IrmakTanrý olarak ün salmýþtýr. Menderes tasvir-lerinde erkek tanrý olarak kollarý da ellerinde-ki testilerden su dökülen nympheler þeklindebetimlenmiþtir. Bunun en güzel örneðini Nysatiyatrosu sahne binasý I. podyum frizindegörebiliriz. Büyük Menderes'in kendisi gibikollarý da efsanelere konu olmuþtur. Marsyasefsanesi bunlardan biridir. Bu efsane Men-deres'in iki koluna dolayýsýyla iki ayrý yöreyeatfedilmiþtir.

Büyük Menderes Dinar - Keçiborlu yoluüzerinde Karakuyu gölünün kenarýnda Pý-narbaþý denilen yerden harýl harýl boþalýr. Buyöre mitolojik bir yöredir. Eskiden bu göle veyöreye "Aulokrene" denirdi. Antikitenin"Aulos"denilen Phrig flütü burada icat edilmiþadýný da bu göl ve yöreden almýþtýr.Halikarnas Balýkçýsý buna "Avli"der. Aulos'laönce bu yörenin daðlarýnda, ovalarýnda, ko-yaklarýnda yanýk, içli Phrigya ezgileri ses-lendirilmiþti.

Güney yamaçlarýnda Anadolu'nun AnaTanrýçasý Kybele'nin tapým merkezi olanPessinus þehri yükselen kutsal Dindymos(Murat) Daðý bu bölgededir. Kybele'ye adan-mýþ kutsal Kelainai kenti de Menderes'in kay-naðýnýn yanýndadýr. Menderes'in öteki kay-naðý suçýkan da bu yörededir. Suçýkan'ýn

diðer adý efsaneye konu olan Marsyasdýr.Kybele'ye Dindymos Daðýndan dolayý büyükDindymene adýyla tapýlýrdý. Daðlarýn çoban-larýn keçi ayaklý tanrýsý Pan'ýn hem o yöreylehem de Kybele ile iliþkisi vardý. Pan'da aulosçalardý. Günlerden bir gün su perisi Syrinks'iAulokrene gölünde çýrýlçýplak yýkanýrkengören Pan ona sarýlmak ister, kýz kaçar okovalar bunun üzerine çaresiz kalan kýz gölekurtarmasý için yalvarýr. Bu yalvarýþlara kayýt-sýz kalamayan göl, kýzý içinde büyümüþ bin-lerce sazýn arasýna bir kamýþ haline dönüþ-türüverir. Pan Syrinks'i kucaklayamaz amaonun kamýþýndan kestiði yedi ayrý boydakikamýþ parçalarýný bal mumu ile yan yanayapýþtýrarak Syrinks isimli çalgýyý icat eder.Bu aletle dudak dudaða gelir onu üfledikçeSyrinks'in acýlý içli sesi çýkar. Bu arada Pan'ýnda gözlerinden acýlý göz yaþlarý dökülür.Benzer bir olayla konumuzu sürdürürsek; birrivayete göre çoban Marsyas Menderes'inkaynaðýna yakýn Kleainai (günümüzde Gele-ne, Dinar) da doðmuþ bir müzisyendi.Phrigya ezgileri ile büyümüþ sonradan ken-

37ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

AYDIN MMÜZESÝNDEKÝ

MARSYAS KKABARTMASI

Resim 1: Aydýn Müzesindeki Marsyas Kabartmasý

Mitoloji

disi de Phrigya havalarý ileKybele, Pan ve Dionysos gibitanrýlara ilahiler bestelemiþ veonlarýn tören alaylarýna katýla-rak flüt çalmýþ bir müzik de-hasýydý. Marsyas baþka baþkasesler çýkarmak için farklý ebat-larda kamýþ kesmek yerinekestiði bir kamýþa delikler aça-rak tek kamýþtan ayný sesleriçýkarmayý baþarmýþ; Böylecebildiðimiz çoban kavalýný icatetmiþtir. Marsyas efsanesininatfedildiði ilk yöre burasýdýr.

Bu efsanenin atfedildiði diðerbir yer de; Aydýn'dan Muðla'yagidildiðinde Çine ile Yataðanarasýnda Gökbel denilen biryerdir. Burasý þimdiki Muðlayolu deðil eski Gökbel yoluolarak da bilinen günümüzdekiyolun geçtiði daðýn batý tarafýn-dan geçen Aydýn - Muðlayoludur. Manzarasý akýllara durgunluk verenbu yöreyi, Halikarnas Balýkçýsý, "BalýkçýdanÖyküler"de Menderes Nehri'ni anlatýrken çokgüzel ve þiirsel anlatmýþtýr. Þöyle ki; ".....yolorada 30 km'lik bir arayý 380 viraj yaparakalýr. Sanki gökten düþmüþ meteor taþlarýnabenzer kap kara, korkunç biçimlerle üst üsteyýðýlý kayalar arasýnda yýlan gibi sürünesürüne bin bir dönemeç yapa yapa ilerler.Kendinizi bu dünyada deðil, göklerin sarsýn-týsýyla yeryüzüne düþmüþ bir gezegende his-settiðiniz kanýsýna varýldýðýný görürsünüz.Burasý göz alabildiðine ne bir aðaç, ne de birot, ardý ardýna daðlar, kayalar, taþ yýðýnlarý,öyle baþ döndürücü tüyler ürpertici bir çevreki her dönemeçte (....) tarih öncesi çaðlardankalma bir sürüngenle karþýlaþacaðýnýzainanýrsýnýz ve korkudan soluðunuz kesilir. Budoða dýþý karaltý içinde uzaktan bir þýrýltýduyar gibi olursunuz, yaklaþýp baktýðýnýzdabir yarýn dibinde bir yeþillik kümesi, püfürpüfür esen kavaklar, yer yer pembe zakkum-lar ve yemyeþil bir su. Ne o? Bir ýrmak, ÇineÇayý. (...) Ýlk Çaðýn Marsyas'ý kavalýnýöttürüyor tatlý tatlý, acý acý, çünkü bu kaval-cýnýnki kadar korkunç bir alýn yazýsý olmamýþ

baþka hiçbir kavalcýnýn, alýnyazýsý böyle acý.”

Þimdi dinleyelim Marsyas'ýnhazin hikayesini; mitolojik birþahsiyet olan ve Yunan Müzi-ðinin doðuþu ile baðlantýlý olarakgösterilen Marsyas'ýn bir aðacabaðlanarak derisinin yüzülmesi-ni konu alan efsanenin birçokvaryasyonu vardýr. Burada bir-birine çok benzeyen bu varyas-yonlardan sadece birini anlat-makla yetineceðiz.

Marsyas'ýn ana-babasý Hyag-nis ile Olympos'tur. Marsyas'ýnicat ettiðini belirttiðimiz flütünasýl mucidi Tanrýça Athena imiþ.Tanrýça tanrýlar katýnda birþölende geyik kemiðinden yap-týðý flütünü çalarken tanrýçalar-dan Hera ve Aphrodite onabakýp yüzünün aldýðý þekildendolayý onunla alay etmiþler, flüt

çalarken aynaya bakmasýný söylemiþler.Athena bunun üzerine Phrigia'ya giderek birýrmakta kendi yüzüne bakýnca adý geçen buiki tanrýçanýn söylediklerinin haklý olduðunugörmesi üzerine flütü fýrlatýp atar. Ancakatarken de onu bulup alacak olan kiþiyi enkorkunç cezalarla cezalandýracaðý tehditlerinisavurmayý ihmal etmez. Gerçekten de buflütü Marsyas bulup almýþ ama sonuçtabilindiði gibi tanrý Apollon tarafýndan aðýr birþekilde cezalandýrýlmýþtýr.

Evet! Ýcadýndan gurur duyan ve flüt müzi-ðinin dünyanýn en güzel müziði olduðudüþüncesinde olan Marsyas, Tanrý Apollon'ameydan okur ve gücü yetiyorsa Lyra'sý ileböyle, güzel bir müzik çalmasýný söyler. TanrýApollon bu meydan okuma karþýsýnda birmüzik yarýþmasý yapýlmasýný ister ve buyarýþma sonucunda da kazanan kaybedeneistediði cezayý vermesi, þartýný koþar. Müzikyarýþmasý Lydia'da Tmolos (Bozdað) daðýn-da yapýlýr. Yargýç olarak Musalar ve PyrgiaKralý Midas çaðrýlýr.Birinci yarýþma sonuç ver-memiþ, ikincisinde Tanrý - Apollon Marsyas'ameydan okuyarak flütünü tersine tutup çal-

38 iDOL

Mitoloji

Resim 2

masýný buyurmuþ, kendisi Lyra'yý ters tutuncaayný sesleri çýkardýðý halde, Marsyas kavalýnýöttürememiþ ve bu yüzden de yenik düþ-müþtür. Musalar, Tanrý Apollon'u birinci ilanederken, Kral Midas oyunu Marsyas için kul-lanýr. Bunun üzerine Apollon, Midas'ýn kulak-larýný eþek kulaklarý haline getirmiþtir. Amabununla da kalmayýp, Marsyas'ý bir aðacabaðlayýp diri diri derisini yüzer. Marsyas bukorkunç iþkence içinde can vermiþtir. Dahasonra Tanrý Apollon, Marsyas'ýn yüzdüðüderisini bir maðaranýn giriþine asar. Ýþte böylebir iþkenceyle can veren Marsyas'ýn derisi okadar duyarlý imiþ ki, yakýnýnda çalýnan herkavalýn sesi titretirmiþ onu. Ama daha sonraTanrý, kapýldýðý bu öfkeden piþmanlýk veüzüntü duyar Lyra'sýný kýrarak, Marsyas'ý birýrmaða çevirir. Ýþte bu çay bu günkü ÇineÇayý'dýr. Diðer bir versiyonda ise yarýþmajürisinde bulunan Ýlham Perileri Musalar,Marsyas'a uygulanan bu cezaya çok üzülür-ler ve günlerce aðlarlar. Gözlerinden dökülenyaþlarla Çine Çayý oluþur.

Bilindiði gibi bu müzik yarýþmasý iki ayrýmüzik aleti olan flüt ile Lyra arasýnda reka-betin sembolü ve tanrýya baþkaldýrýnýn sonu-cu olarak, Tanrý Apollon'un galibiyeti ilesonuçlanýrken Marsyas bu yarýþmanýn mað-lubu olarak hazin bir þekilde can vermiþtir.

Bu efsaneden etkilenen Antik Dönemheykeltraþlarý nasýl ki birçok tanrý, tanrýça veefsanevi kahramanlarýn heykellerini yap-mýþlarsa, Marsyas için de Grek ve RomaDöneminde efsaneye uygun olarak sanat-çýlar tarafýndan Marsyas'ýn heykelleri vekabartmalarý yapýlmýþtýr. Bu heykeller kimizaman birbirine benzer þekilde tasvir edilmiþ,kimi zaman da farklý þekillerde betimlenmiþtir.Roma Dönemine ait bir kopya eser, AydýnMüzesi Arkeoloji seksiyonuna 1222 Env. Noile kayýtlý olan Marsyas yüksek kabart-masýdýr. Bu eser masa ayaðý olarak yapýl-mýþtýr (Res 1-3).

Ölçüleri: Sütun yüksekliði 83 cm, Sütungeniþliði 19 cm.

Heykel yüksekliði 58 cm., Heykel geniþliði18 cm.

Milet Örenyerinde yapýlan kazý çalýþmalarýsonucunda bulunmuþ olan eser, Milet hafri-yat deposunda korunmaya alýnmýþ, ancakburadan çalýnan eser daha sonra bulunarakkorunmasý ve teþhiri için Aydýn Müzesi'negetirilmiþtir.

Marsyas'ýn tasvirlerde tek olarak yapýldýðýgibi grup halinde de betimlendiðini günümüzeulaþan örneklerinden öðreniyoruz. Bunun engüzel örneklerinden biri de Manisa Müzesin-deki Marsyas yüksek kabartmasý grubu isim-li eserdir. Ancak Marsyas kabartmalarýnýngenelde masa ayaðý gibi kaide unsuru olarakkullanýlmasýnýn sebebi de cezasýnýn hepdevam ettiði þeklinde yorumlamak müm-kündür.

39

Resim 3

Mitoloji

ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Burada heykeltraþ, Marsyas'ý kollarýndanbaðlý olarak - kozalaklarýndan çam aðacýolduðunu düþündüðümüz - aðaca asýlý þek-ilde tasvir etmiþtir. Gördüðü iþkenceyi dahaiyi uygulamak ve anlatmak için baþý hafif önedoðru çýkmýþ bu arada boyun oldukça içineçekilerek baþ omuzlar üzerine oturtulmuþtur(Res 1). Bu tasvirde sanatçýnýn baþarýsýzlýðýgözükmektedir. Vücut düz bir hat þeklindebacaklar birbirine bitiþiktir (Res 2). AncakMarsyas'ýn tasvirlerinde, baþýn hem saðahem de sola dönük tasvirlerinin yapýldýðýörnekleri Louvre'da, Münih Glyptotek Müzesi,Manisa, Tire ve Ýstanbul Arkeoloji Müze-lerindeki kabartmalarýnda görmek müm-kündür.

Kýsa ve düzgün bir buruna sahip olanMarsyas'ýn kaþlarý hafif çatýktýr. DiðerMarsyas yüksek kabartmalarýnda saçlarbelirgin olarak iþlenmesine raðmen AydýnMüzesindeki Marsyas'ýn saçlarý kabaca iþlen-miþ, sanki yarým kalmýþ bir eser izlenimi ver-mektedir. Saçlar alýn üzerine iki bukle halindedüþerken, yanlarda kulaklarý örtecek þekildeenseye doðru uzanmaktadýr. Alýn geniþ vekýrýþýk, içe doðru çöküktür. Kaþlar bir hat þek-linde düz ve acý çeken bir ifadeyle çe-kilmiþtir. Göz kapaklarý kalýn ve kaba olarakiþlenmiþ, göz bebekleri nokta halinde oyu-larak belirtilmiþtir. Genelde Marsyas figür-lerinde görülen yüz hatlarýndaki belirginlikelmacýk kemiðinin çýkýntýsý, yanaklarýnçöküklüðü kaba da olsa bu Marsyas'ta dagörülmektedir. Fakat sakal yapýsý da diðerlerigibi, kabarýk olarak iþlenmiþ ve çene altýnasivrilerek uzanmýþtýr. Genel olarak Marsyas'-larda aðýz hafif olarak açýk ve acýlý bir ifadetaþýrken, söz konusu Marsyas'ta da hafif birtebessüm vardýr (Res 1).

Diðer Marsyas'larda göðüs kafeslerigeniþ, karýn kaslarý belirgin, bel ince olmasý-na raðmen, bu Marsyas'ýn omuz, göðüs, belve kalçalar ayný düzlemde tasvir edilmiþtir.Bunun yaný sýra göðüs sarkýk olarak ve-rilmiþtir. Karýn kaslarý hafifçe belirlenmiþ olanMarsyas'ýn kasýk kýsmýndaki kaslar dahabelirgin olarak betimlenmiþtir. Bacaklar küt vekýsa olarak yapýlmýþ, bu da eserin orantýsýz

yapýldýðý ayný zamanda iyi bir ustanýn eseriolmadýðýný göstermektedir. Bacaðýn uylukkýsmýndaki etler bukle bukle sarkmýþ, dizkapaðý büyük ve baþarýsýz bir þekilde iþlen-miþtir. Baldýr kýsmý da kýsa ve küttür. Saðayak parmaklarýndan ikisi kýrýk ve eksiktir(Res 2-3). Diðer Marsyas yüksek kabart-malarýnda bacaklar oranlamaya uygun vekaslar daha ustaca iþlenmiþtir. Tire Müzesin-deki Marsyas yüksek kabartmasýnda, bacak-lar uyluk kýsmýndan kýrýk ve sanki bacaklaraçýlmýþ gibi görülmektedir.

Ýncelediðimiz Marsyas yüksek kabart-masý; iþçilik ve genel kompozisyon özellikleridikkate alýndýðýnda II. sýnýf bir eser görünü-mündedir. Eserin Roma Dönemi Ý.Ö. lll.yy'dayapýlan orijinalinin bir kopyasý olduðunudüþünmekteyiz.

KAYNAKÇA

1- Can, ÞÞefik; Klasik Yunan Mitolojisi , Ýstanbul 1968

2- Azra, EErhat; Mitoloji Sözlüðü, Ýstanbul 1978

3- Grinal, PPierre; Mitoloji Sözlüðü Ýstanbul 1997

4- Balýkçýsý HHalikarnas; Altýncý Kýta Akdeniz, Ankara

1982

5- Cömert, BBedrettin; Mitoloji ve Ýkonografi, Ankara

1978

6- Lloyd, SSeton; Türkiye'nin Tarihi (Çev.Ender

Varinlioðlu), Ankara 1997

7- Taþlýklýoðlu, ZZafer; Anadolu'da Apollon Kültü ile ilgili

Kaynaklar, Ýstanbul 1963

8- Smith, RR.R.R. Hellenistic Sculpture, London 1991

9- Arkeoloji DDergisi - V.Ýzmir 1997

10- Arkeoloji vve SSanat DDergisi, C. 1,S,2-3, Ýstanbul

1978

11- Strabon, Coðrafya (Çev,Adnan Pekman), Ýstanbul

1987

12- Atlas DDergisi, S.6, Eylül 1993

13- Ýdil, VVedat; Nysa ve Akharaka, Ýstanbul 1999

14- Sezer, VV -- TTuna, MM-Peker, RR, "Nysa Tiyatrosunda

Skene Kazýsý ve Podyumlarý"Türk Arkeoloji Dergisi,

28, Ankara 1989

15- Bayýndýr, HH.H- PPoyrazoðlu, H.P; Aydýn Kenti, Aydýn

1966

40 iDOL

Mitoloji

Melih AARSLAN*

Bu ünik bronz sikke, Kilikia'daki Aigeaiantik (Adana Ýli - Yumurtalýk Ýlçesi -

Ayas Beldesi) þehrindendir. Sikke, RomaÝmparatoru 3. Gordianus'un Caesar'lýðýnda(velihat iken) 238 yýlýnýn Nisan ve Temmuzaylarý arasýndaki bir dönemde bastýrýlmýþtýr.Bu sikkeyi Türkiye müzelerinin çok yakýndantanýdýðý emektar antikacý Mehmet Ertaþ1

müzemize 1997 yýlýnda satmýþtýr.

Anadolu Medeniyetleri Müzesinin 79-2/2-97 envanter numaralý bu ünik sikkesi, 12.80gr. aðýrlýðýnda ve 28 mm. çapýndadýr. Romadönemi þehir sikkelerinin esas birimi olanAssaria'nýn üç katý büyüklüðündeki bu sikkeTriassaria olarak isimlendilmektedir.

Ön yyüz: [Μ.ΑΝΤ]ΓΟΡΔΙΑΝΟΧ ΘΕΟΦΙ.ΚΑΙΧ. lejandý ve 3. Gordianus'ün defne taçlýbüstü saða doðru bakmaktadýr.

Arka yyüz: ΧΕ.ΑΔΡΙ.ΑΙΓ[ΕΑ]ΙΩΝ.ΝΕ. ΝΑ.−ΔΠΧ þeklinde þehrin adý ve ünvanlarý ileçýplak Apollon ayakta, vücut cepheden, baþýsola dönük, sað elindeki defne dalýný soldakibir cippus (sütunce) üzerine dayamýþ ve solkolunda Lir tutmaktadýr.

Solda, Δ ve saðda, ΠΧ harfleri ile yazýlmýþAigeai takvimine göre verilmiþ yýl sayýsý (era),ΔΠΧ (=Ερα 284 = 238 yýlý) olan rakamharfleri okunabilmektedir. Apollon’un sol kol-unda tutmuþ olduðu Lir'in üzerinde sonradankontrmark'a benzer derin bir çukurluk oluþ-

muþtur. Arka yüz lejandýnýn iki kýsaltmanýntam okunuþlarý ve anlamlarý þöyledir: ΧΕ(ςΗΠΕΙΑ) = Pertinax (M.S 193) ve SeverusAlexander'e (M.S. 222-235) kadar hükümsüren sülale'nin adý; ΑΔΡΙ (ΑΝΕΙΑ) = Ýmpara-tor Hadrianus'un (M.S. 117-138) ismi, þehrinönemli sýfatlarý olarak burada anýlmýþtýr.Ayrýca, ΝΕ (ΩΚΟΡΟϒ) = Ýmparator adýna oþehirde tapýnak yapýlmýþ olduðu ve ΝΑ (ςΑΠϖεψα ςΑΠΞΙΧ)= Þehrin gemicilikle ilgili birliman kenti olduðu belirtilmiþtir.

Bugüne kadar yayýnlanmýþ sikke kata-loglarýnda ve yayýnlarýnda, Aigeai basýmlý ve3. Gordianus'a ait sikke hiç tanýnmýyordu.Böylece bu sikke ünik olmaktadýr. Ayrýca önyüzde yazýlmýþ olan bir sözcük açýsýndan ise,çok deðerli bir belge olma ilkini taþýmaktadýr.

Bu sikke, iki þekilde deðerli ve ünik olmak-tadýr. Çünkü ilk defa bu sikkenin ön yüzündeokumuþ olduðumuz QEOFI. kýsaltmasýnýnanlamý nümizmatik yazýt olarak sikkelerin önyüzünde ilk defa burada karþýlaþýlan birdurumdur. Kýsaltýlmýþ olarak yazýlan busözcük imparator sýfatý, ΘΕΟΦΙΛΕΧΤΑΤΟΧ =''Tanrýnýn en çok sevdiði kiþi'' anlamýnagelmektedir. Gordianus isminin dýþýndakidiðer kýsaltmalar sikkeler üzerinde buimparator için bilinen kýsaltmalardýr. Buradakikýsaltmalarý açarak verirsek; Μ (ΑΡΚΟΧ),ΑΝΤ(ΩΝΕ ΙΝΟΧ), ΘΕΟΦΙ (ΛΕΧΤΑΤΟΧ) veΚΑΙΧ (ΑΡ) diye okunmalýdýr.

ΘΧΟΦΙΛΕΧΤΑΤΟΧ kelimesine Anadoluyazýtlarýnýn birçoðunda þehir epiteti olarakrastlandýðý bilinmekteydi. Gordianus'un birsýfatý olarak ise, biri Anadolu'da Antik Lydia

41ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

KÝLÝKYA -- AAÝGEAÝ ÞÞEHRÝ

DARPLI 33. GGORDÝANUS'UN

ÜNÝK SSÝKKESÝ VVE

ÝMPARATOR'UN YYENÝ BBÝR

SIFATIKilikya-Aigeai Þehri darplý 3.Gordianus’un ünik sikkesi

Numizmatik

* Yardýmlarýndan dolayý Sn. Prof. Dr. Thomas DREW-BEAR'a, Sn. Doç. Dr. M. Hamdi SAYAR'a, Sn. Ayça ÖZCAN'a ve bu üniksikkenin fotoðrafýný çekmiþ olan Behiç GÜNEL'e teþekkürlerimi sunarým. 1 Sn. Mehmet Ertaþ'a müzelerimize bu güne kadar yapmýþ olduðu hizmetlerden dolayý burada teþekkürü bir borç bilirim.

bölgesinde Yaya Köyünde2 diðeri Ýtalya'daPortus'da3 bulunmuþ iki yazýtta geçtiðinitespit ettik. Dr. Mustafa H. Sayar'ýn bizebildirmiþ olduðuna göre, ΘΕΟΦΙΛΕΧΤΑ ΤΟΧsýfatý Trakya ve Moesia bölgelerinde bulun-muþ dört yazýtta sadece 3. Gordianus’unkarýsý Tranquillina için kullanýlýyor. Bu sýfat ilkkez sikke üzerinde ve imparatorun ismininyanýnda burada görülmektedir. Baþka birAigeai sikkesinin arka yüzünde þehir epitetiolarak, ΘΕΟΦΙΛΟϒΧ (tanrýyý seven) kelimesigeçmektedir4. Bu sýfat yazýtlarda geçtiði þe-kilde imparatoru nitelendirmediðinden bizΘΕΟΦΙ. kýsaltmasýný ΘΕΟΦΙΛΟςΧ olarakdeðil ΘΕΟΦΙΛΕΧΤΑΤΟΧ olarak düþünmekistiyoruz.

Arka yüzdeki Apollon'un defne dalýný bircippus üzerine dayamýþ olduðu betimlemetipi Kilikya'da bu sikke kalýbýndan baþka birsikkede görülmez.

3. Gordianus Caesar iken Aigeaidarphanesinde bastýrýlmýþ olan bu üniksikkenin arka yüzündeki era (Aigeai tak-vimine göre yazýlmýþ yýl sayýsý) tarihine SNGFrance 3, no. 2372 (Balbinus), 2373(Pupienus) ve 2374 (Pupienus - Balbinus -Gordianus Caesar) ortak sikkesinde rastla-makta idik5.

3. Gordianus, M.S. 1 Þubat 238 veya 1Mart 238'de "Caesar" olmuþ, 9 Mayýs veya 7Haziran 238'de Augustus olmuþtur6. Ancak 4aylýk sürede çok kýsa ortak imparatorluk yap-mýþ olan Balbinus ve Pupienus'un Caesar'ýolarak Gordianus adýna Aigeai þehrinde busikkenin bastýrýlmýþ olduðunu öðrenmiþolmaktayýz.

Pupienus ve Balbinus'un öldürülmesindenönce, dört aylýk kýsa süredeki Caesar'lýðýnda,Aigeai'de bastýrýlan bu sikke bugüne kadarbilinmiyordu. 3. Gordianus'un imparatorluðu-

na ait bir sikkesi Aigeai þehrinde bilinmemek-tedir. Belki de bastýrmýþ olabilir ama henüzele geçmemiþ ve yayýnlanmamýþtýr. Þüphesizen ilginç geliþme ΘΕΟΦΙΛΕΧΤΑΤΟΧ (Teo-filektatus) sýfatýnýn imparator isminin yanýndabir sikkede ilk defa görülmüþ olmasýdýr.

Sonuç olarak, bu yayýnýmýzla nümizmatik,epigrafi ve eskiçað bilimleri için çok önemlibir belge olan, bu sikkeyi yayýnlayarak,sizlere nümizmatik biliminin önemini bir kezdaha hatýrlatmak istedik.

KAYNAKÇALAR ::Adams 11984 J.P. Adams, ''The Maritime Cities

of Graeco-Roman East Using theTitleNAVAPXIC''. Evidens andFalse Leads. The Ancient World10 (1984) s. 111-125.

BMC 221 George Francis Hill, M.A., BritishMuseum, A Catalogue of theGreek Coins in the, Lycaonia,Isauria, Cilicia. London. 1900.

HN Barclay V. Head, HistoriaNumorum. Oxford. 1911. s. 716.

SNG FFrance 22 Sylloge Nummorum Graecorum,France 2: Cilicie. Paris. 1993.

SNG LLevante Sylloge Nummorum Graecorum,Switzerland; E.Levante-Cilicia.Berne. 1986

SNG LLev SSupp. SNG Switzerland; E. Levante -Cilicia: Supplement I. Zurich.1993.

SNG vv. AAulock Sylloge Nummorum Graecorum,Sammlung Hans Von Aulock.Kilikien. Berlin. 1966.

Weiss 11982 P. Weiss, Ein Altar für Gordian III,die älteren Gordiane und dieSevereraus Aigeai (Kilikien),Chiron 12 (1982), s. 191-205.

Woodward 11963 A.M. Woodward, The Neocorateat Aegeae and Anazarbus inCilicia, NC 3 (1963) (yayýn yýlý1965), s. 5-10.

42 iDOL

Numizmatik

2 Bkz. P. Herrmann, TAM V, 2 (1989) No. 1191. (Lydia-Apollonis Yaya Köyündeki bu yazýt 241-244 yýllarý arasýna tarihlenmek-tedir).3 G. Sacco, Iscrizioni greche d'Italia:Porto (Rome 1984) no. 5 (Gaza þehri tarafýndan tanrý Marnas tapýnaðýna adanmýþGordianus'un bir heykel kaidesi). Afrika'da III. Gordianus için bazý mil taþlarýnda da bu sýfat bulunur.4 Barclay V. Head, Historia Numorum. Oxford. 1911. s. 7165 E. Levante, Sylloge Nummorum Graecorum, France 2: Cilicie. Cabinet des Médailles. Paris. 1994. No. 2372-2374 ; E. Levante,SNG Switzerland I, Levante-Cilicia. Berne. 1986. Bkz. No. 1779 (Balbinus)6 D. Kienast, Römische Kaisertabellé. Darmstadt 1996, s. 195.

Prof.Dr. MMehmet ÖÖZDOÐAN

Türk arkeolojisi yüzyýlý aþkýn birikimi,geliþkin bilimsel düzeyi ile ülkemizin bilim

ortamýnda ayrýcalýklý bir yere sahiptir. Türk arke-olojisinin bu konuma gelmesinde ülkemizin kültürvarlýklarý bakýmýndan çok zengin kaynaklarasahip olmasý, kuþkusuz önemli bir etken olmuþ-tur; ancak Osman Hamdi Bey ile baþlayan,Cumhuriyet döneminde de Atatürk'ün ilerigörüþlülüðü ile, çok az ülkede olduðu kadar iticigüç kazanarak çok iyi yetiþtirilmiþ "Ýlk kuþak"bilimadamlarýna sahip olmanýn da, bu düzeyegelmede önemli bir yeri vardýr. Bugün Türk arke-olojisinin ve ülkemizde gerçekleþtirilen arkeolojikçalýþmalarýn, çevre ülkelerin tümünden çok dahaileri bir düzeye geldiðini rahatlýkla söyleyebiliriz.Özellikle 1970'li yýllardan sonra Türk arkeolo-jisinde meydana gelen hýzlý geliþme, Dünya arke-olojisi içinde giderek daha önemli bir yer tut-mamýzý da saðlamýþ, yeni bir canlýlýk getirmiþtir.

Türk arkeolojisindeki bu olumlu geliþmelerekarþý, kuþkusuz karþý karþýya olduðu çok ciddisorunlar da vardýr. Burada sorunlarý iki anabölümde ele almanýn, ileriye dönük çözümlerüretmek açýsýndan çok daha yararlý olacaðýkanýsýndayýz; bunlarýn ilki ve güncel olaný mevcutsistemin iþleyiþinden daha doðrusu iþlemeyiþin-den kaynaklanan sorunlardýr. Sorunlarýn ikincigrubu ise, ileriye dönük olduklarý için güncel gibigözükmeyen, ancak þimdiden çözüm aran-mazsa, gelecekte çok zor durumda býrakacakolan konulardýr. Birinci grup sorunlarý, içindesürekli olarak yaþadýðýmýz için hepimiz biliyoruz:bunlar kadrosuzluk, eleman, teknik araç gereç,malzeme, ödenek, mekan yetersizliði, kaçakçýlýk,define kazýlarý, teknik eleman, eðitimde stajeksikliði, tahribat, sit alanlarý, koruma gibi herzaman, her ortamda gündeme getirilen konu-lardýr. Ýçinde yaþarken, iþ yapmaya çabalarkensürekli karþýlaþtýðýmýz, yýllardýr saðlýklý çözümler

üretemediðimiz konulardýr. Kuþkusuz yýllarýnbirikimi olan bu sorunlarýn ne önemini, ne de ive-diliðini yadsýmýyoruz. Ancak bunlar, yukarýda dakýsaca belirttiðimiz gibi mevcut sistemin yürü-tülüþüne baðlý olan, temel anlayýþtaki bir deðiþimizorunlu kýlmayan sorunlardýr.

Kanýmýzca ikinci bölümün üzerinde durmanýn,dünyada arkeolojinin nereye doðru gittiðine bak-manýn, yeni eðilimleri doðru olarak algýlayýp, bi-zim yürüyen ya da yürümeyen sistemimizi bun-lara göre nasýl deðiþtirmemiz gerekli olduðunudüþünmenin zamaný gelmiþtir. Bu konuya girme-den Türk arkeolojisi ile ilgili bir durum saptamasýyapmanýn yerinde olacaðý düþüncesindeyiz:

Konuyu bu açýdan ele aldýðýmýzda, Türk ar-keolojisini iki bölümde ele alabiliriz: bilimsel çalýþ-malar ve bürokratik çerçeve. Bunlarýn ilki, yanikazýlar, araþtýrmalar, deðerlendirmeler, bilimseldüzey açýsýndan, ülkemizde beklenenin üzerin-deki bir düzeydedir. Kuþkusuz bu hiçbir sorunyok, yapýlan bütün çalýþmalar istenen düzeyegelmiþtir, yayýnlar yeterlidir anlamýna gelmez.Dünyanýn her yerinde ve her bilim dalýnda olduðugibi iyisi, ortasý gibi kötüsü de vardýr, ama enazýndan Türk arkeolojisi özellikle yeni yetiþengenç kuþaklarý ile istenen yola girmiþ, çok büyükbir atýlým yapmýþ, yüzyýllýk birikimini çok iyi kul-lanmýþtýr. Bu konular ile ilgili sorunlarý da olumlu"bilimsel rekabet" ve teþvik ile zaman içinde çö-zeceði konusunda kaygýlanmaya gerek olmadýðýkanýsýndayýz.

Buna karþýlýk bürokrasi ve arkeolojiyidüzenleyen yasal çerçeve geri kalmýþtýr (Öz-doðan 1993a, b, 1999). Bu çerçevenin 2. DünyaSavaþý öncesi anlayýþý içinde kaldýðýný, bilimselarkeolojinin hýzlý geliþimine ayak uyduramadýðýgibi, dünyada özellikle son on-yirmi yýl içindeortaya çýkan yeni eðilimleri de gözardý ettiðinisöyleyebiliriz. Türk arkeolojisini düzenleyen yasalçerçevesinin mantýðý, esas olarak olayý tümü ilepolisiye bir açýdan ele alýnmasýna göre kurulmuþ-tur ve hýrsýzlýðý, kaçakçýlýðý, "kötü"yü engelleme-ye yöneliktir. Arkeolojinin tarihi içinde düþündüðü-müzde de bunun haklýlýðýný yadsýmak olanak-sýzdýr. 1950'li yýllara kadar arkeolojinin gündemi-nin esasýný casusluk ya da kaçakçýlýk amacý ilegelen heyetler, soygunlar vb. oluþturmuþ, mevcutyasalarýmýz da bunlara karþý bir önlem olarakhazýrlanmýþtýr. Günümüzde her ne kadar kaçak-çýlýk ve soygun güncelliðini korumaktaysa da,bunun da boyut deðiþtirdiðini, istisnalar dýþýndabunun bilimsel heyetlerden çok koleksiyoncu-

43ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

TÜRK AARKEOLOJÝSÝ VVE

AVRUPA BBÝRLÝÐÝ

21. YYÜZYILDA YYENÝ GGELÝÞEN

EÐÝLÝMLER VVE KKAVRAMLAR

Güncel

larýn, antika toplayýcýlarýnýn dünyasýna kaydýðýný,deyim yerinde ise kaçakçýlýðýn devlet politikasýn-dan çýkýp "özelleþtiðini " söyleyebiliriz. Daha çokbilim heyetlerini denetlemeye yönelik olanyasalarýmýzýn da, bu yeni durum karþýsýnda nedenli yetersiz kaldýðý açýktýr. Bunun yaný sýra artýkherhangi bir ülkenin casusluk için arkeologlaragereksinme duyduðunu düþünmek olasý deðildir.Ayný þekilde yasalarýmýz "bilimsel tahribatý"engellemeye yönelmiþtir; ancak özellikle 1950'liyýllardan ssonra ggündeme, ddaha öönceleri eetkisipek hhissedilmeyen vve eetkisi hherhangi bbir bbilimheyetinin yyapabileceðinden ççok ddaha kkapsamlýtahribata yyol aaçan, yyapýlaþma, yyollar, ssanayi, ttur-istik ttesisler, bbarajlar, aarazi ýýslah ççalýþmalarý ggibi,büyük iiþ mmakinalarý iile yyapýlan, ttek bbir yyerleþmeyideðil, bbir bbölgeyi ttümü iile ttehdit eeden, bbir kkültürüolduðu ggibi yyok eedebilen eetkenler ggirmiþtir. KültürBakan-lýðý, yasa ve yönetmelikler gereði tümgücünü bilim heyetlerinin sýký denetimine ayýrmakzorunda kalýnca, antikacýlýk, iþ makinalarý ileyapýlan tahribat baþýný almýþ gitmiþ ve ülkemizinçok öövündüðümüz kkültür zzenginliði hhýzlý bbir yyokolma ssüreci iiçine ggirmiþtir.

Devletin esas görevinin "bilim heyetlerin önle-mek ve denetlemek"olduðu þeklindeki mantýksalkurgu o denli içimize iþlemiþtir ki, baraj göl suyualtýnda kalan höyüklere kazý izni verilmesi, "bukadar bilimsel kazýyý denetleyecek eleman yok"mantýðý ile deðerlendirilebilmiþ, kimsenin aklýna"peki nasýl oluyor da suyun altýna hiçbir bilimheyeti tarafýndan belgelenmeden býrakýlabilir?Bunlar denetlense daha iyi olmaz mý?"sorusugelmemiþ, yine Kültür Bakanlýðý, tahrip olan birhöyükteki kurtarma kazýsýna, "höyükler önemlidir,onun için bilimsel çalýþmanýza izin vermiyoruz"diyebilmiþtir. Yukarýda sözünü ettiðimiz özelleþ-miþ kaçakçýlýðýn zorlamasý, baþka hiçbir yerdeuygulamasý olmayan "define" ve "ihbar" kazýlarýgibi garip bir çözümü, bilimsel arkeolojinin sistemizorlamasý da "katýlýmlý kazý" gibi tanýmý zorçözümleri üretmiþtir.

Belki herkesin bildiði bu sorunlarý, yeni biraðlama duvarý oluþturmak için sýralamadýk;ancak ileriye bakabilmemiz için, saðlýklý bir durumsaptamasý yapmanýn gerekli olduðunu ve içindeboðulduðumuz günlük ayrýntýlardan kurtulup,ileriye daha saðlýklý olarak bakmanýn yararlý ola-caðýný düþündüðümüz için, bu tür bir giriþi gerek-li gördük.

Zengin bbir kkültür mmirasýna ssahip oolmanýn,bununla öövünmek ddýþýnda ggetirdiði bbazý ssorumlu-

luklar vve yyükümlülükler dde vvardýr. BBu ssorumlu-luðun bbir bbölümü bbunlarý kkoruyarak ggelecekkuþaklara aaktarmak, bbir bbölümü dde ggeçmiþi aanla-mak iiçin oortaya ççýkartmaktýr. Son 20 yýl içinde bukavramlar, uluslararasý düzeyde bir çok kere gün-deme gelmiþ, gerek tanýmlar gerek çözümlerüzerinde yoðun bir tartýþma açýlmýþtýr. Buradailginç olan ne tanýmlarýn, ne de önerilen çözüm-lerin duraðan olmayýþý ve hemen her toplantýdabunlarýn güncelleþtirilerek sürekli geliþtirilmiþolmasýdýr. Bu konular ilk olarak UNESCO, ICO-MOS, Dünya Arkeoloji Kongreleri ve AvrupaKonseyi kapsamýnda ele alýnmýþken, özellikleson yýllarda Avrupa Birliði ile bunun organý olanAvrupa Arkeologlar Birliði ve Dünya ArkeolojiKongresinin alt birimlerinde daha yoðun olaraktartýþýlýr duruma gelmiþtir. Bir kýsmý oldukça soyutolan kavram tanýmlamalarý ile ilgili tartýþmalaraburada girmeye olanak yoktur; ancak AvrupaBirliðine girme hazýrlýklarýnýn olduðu ve tüm sis-temimizi de bu birliðin ilkelerine göre yenidenyapýlandýrma çabalarýnýn olduðu bu günlerdebazý konularý burada açmanýn, hiç deðilseüzerinde düþünmeye baþlamak ve sistemimizenasýl uyarlayacaðýmýzý tartýþmak için yararlý ola-caðý kanýsýndayýz. Bu baðlamda, konuyu aþaðýdabelirlenen baþlýklar altýnda toplayabiliriz:

1- BBelgeleme

Yapýlacak hher ttürlü mmüdahale vve pplanlamanýn

saðlýklý oolabilmesinin öönkoþulu, kkültür eenvan-

terinin ççýkartýlarak ssaptanan yyerlerin bbelgelen-

mesi oolduðu ggörüþü üüzerinde öözellikle ddurulmak-

ta, bbir aan öönce kkültür eenvanterinin ççýkartýlmasý vve

girdilerin iistenen sstandarda ggetirilmesi iistenmek-

tedir. Ülkemizde duruma yalnýzca bu konu açýsýn-

dan baktýðýmýzda bile çok zorlanacaðýmýz bellidir;

güçlük, kendi aramýzda her vesile ile dile

getirdiðimiz, zaman zaman Kültür Bakanlýðýnýn

talep edip sonra gündemden kaldýrdýðý tür bir

kültür envanteri çýkartmak olsa idi, TAY

Projesinde yapýlmýþ olduðu gibi, yayýnlarýn önüne

birisini oturtur, bunlarý bilgisayara aktarýr, iþ

sonuçlanýrdý. Ancak nne ttaným, nne kkapsam, nne

yöntem, nne dde bbelgelememiz, AAvrupa sstandart-

larýna uuyumlu ddeðildir. Baþka bir deyiþ ile, bir

türlü bitiremediðimiz kültür envanterinin olan

kýsmý bile yeterli deðildir. Burada, ayrýntýlara

girmeden soruna açýklýk getirebilecek bazý alt

baþlýklarý sýralamakta yarar görüyoruz:

44 iDOL

Güncel

a) Arazi tteþkilatýnýn kkurulamamýþ oolmasý(1)

Bu konuda geri kalmýþ olmamýzýn temel

nedeni, iþi yalnýzca kültür envanteri çýkartmak

olan bir arazi teþkilatýný hala kuramamýþ olmamýz

ve bu iþi yapmasý beklenen Kültür ve Tabiat

Varlýklarýný Koruma Kurullarýnýn da daha çok anýt

yapýlara yönelmiþ olmasýndan kaynaklanmak-

tadýr. Kültür envanterinin saptanmasý, bunun

belirli normlara getirilmesi, yapýlacak her türlü

müdahale için karar ve düzenlemenin yetki ve

sorumluluðunu alacak, arazide bürokrasiye takýl-

madan, Karayollarý, DSÝ, MTA gibi rahat çalýþa-

bilecek örgütlenme modeline ivedi olarak gidilme-

si gereklidir.

b) Belgeleme

Ülkemizde kültür envanteri için zamanýndaICOMOS tarafýndan, dünya kültür mirasýna gire-bilecek yapý ve kalýntýlar için geliþtirilmiþ olan anýtve sit fiþleri kullanýlmaktadýr. Bu fiþler kültürenvanteri için gerekli olan girdileri içermemekte-dir. Özellikle bbüyük yyatýrýmlarýn pplanlanabil-mesiiçin yyerin nniteliði kkadar CCoðrafi KKonum PProgramý(GIS) dda kkullanýlmasý zzorunlu ool-maktadýr(Domanico 11999).

Ýkinci ve belkide daha önemli olan soruntanýmlardýr(2). Ülkemizde büyük ve anýtsal ören,höyük ve anýtlarýn çok sayýda bulunmasý nedeniile sistemimiz daha çok bunlara, haklý olarak,yönelmiþtir. Ancak bu ayný zamanda geçmiþekarþý "seçici" olma durumunu da ortaya çýkart-mýþtýr. Oysa yeni geliþen kavramlar, geçmiþekarþý her türlü seçiciliðe karþý çýkmakta, neyin sitolarak kabul edilmesi gerekli olduðu konusundayeni tanýmlar getirmektedir. Çoðu kez ülkemizde,"önemli deðil" diye rahatlýkla feda edebildiðimizdüz yerleþmeler, küçük höyükler vb. kültür varlýk-larýnýn da sit tanýmý içine girerek belgelenmesizorunlu olmaktadýr. Almanya ggibi yyüzey ttara-masýnýn ttam oolarak ttamamlandýðý üülkelerde aartýk,yüzeyde iizi ggörülmeyen yyerlerin dde ssaptanmasýgündeme ggelmiþ, jjeofizik, uuzaydan aalgýlama,kýzýlötesi ýýþýn vvb. yyöntemler iile ttüm üülkenin ttaran-masýna bbaþlanmýþtýr.(3)

Üçüncü girdi, kültür envanterini kimin, nasýlyapacaðý sorusudur. Ülkemizde iþin çýkmazagirmesinin nedenlerinin baþýnda, bilim heyetleriya da müzelerin yüzey araþtýrmalarý ile kültürenvanteri çýkartýlma iþini birbirine karýþtýrmasýgelmektedir. Bilimsel amaçla arazide yapýlantarama çalýþmasý, o bilim heyetinin ilgi duyduðu

dönem, kültür ya da soruna yönelik bir bilimseldeðerlendirme çalýþmasýdýr. Örneðin Roma dö-nemi üzerinde uzman bir ekibin Roma yollarý yada yazýtlarý için yaptýðý bir çalýþma sýrasýnda, ta-rihöncesi düz yerleþme yerlerini ne bulmasý, nebulunca tanýmasý ne de tarihleyebilmesi beklenir.Ayný þekilde amacý Ýlk Tunç Çaðý yerleþme yer-lerinin daðýlýmýný saptamak olan bir ekibin de,rastladýðý Bizans kalýntýlarýný saðlýklý olarak bel-gelemesi beklenemez, beklenmemelidir de.Avrupa ülkelerinde kültür envanteri çýkartma iþi,bilimsel yüzey araþtýrmalarýndan tümü ile ayrý biriþ olarak görülmekte, kültür eenvanteri ççýkartmakisteyenlere, üülkeye ggöre ggeniþliði 225 iila bbirkaç yyüzkilometre aarasýnda ddeðiþen ssýnýrlý bbirimler vveril-erek, bburanýn oolabildiðince aayrýntýlý ttaranmasýistenmektedir. Bu iþ arazi teþkilatýnýn denetim vesorumluluðunda, çoðu kez talep eden, yeterliliðiolan kiþi ya da kurumlara da daðýtýlmaktadýr.(4)

Bu tarama çalýþmasýna baðlý olarak, taramayýyapanýn belirli standartta bilgi getirmesi, bunungene belirli bir norm içinde depolanmasý ve ya-yýnlanmasý da istenmektedir.(5) Burada bir yanlýþanlamayý önlemek için kültür envanteri çýkartmaiþi ile, yüzey araþtýrmasýnýn birbirinden farklý ol-duklarýný, birini yapmanýn, diðerinin yapýlmaya-caðý anlamýna gelmeyeceðini, ikisinin yöntem veamaçlarýnýn çok farklý olduðunu yinelemekte ya-rar vardýr.

2- FFeda eetme, MMüdahale, KKurtarma, KKoruma

Kültür mirasýnýn gelecek kuþaklara aktarýl-masýnýn, çaðdaþ geliþmenin karþýtý olmadýðý,ikisinin birbirlerinin tamamlayýcý öðeleri olduðu,artýk hemen her platformda kabul edilmiþtir.(6)

Kültür vvarlýðý iile ççaðdaþ ggeliþmenin, bbirbirlerininkarþýtý oolmadan ssürdürülebilmesi iise, ssaðlýklý bbel-geleme kkadar, pplanlama vve hhepsinden ddahaönemlisi, aakýlcý bbir ttutumun sser-gilenmesi iilemümkündür. AAvrupa KKonseyi ttarafýndan MMaltaSözleþmesi iile ggetirilen ddüzenlemeler, AAvrupaBirliði iiçinde ddaha dda ggeliþtirilmiþ, bburada eesasolarak bbelge vve bbilginin kkaybolmamasý, nneyindokunmadan iileri kkuþaklar iiçin ssaklanacaðý,neyin iise bbilgi --belirli sstandartlarýn aaltýnadüþmeden- ttoplandýktan ssonra kkaldýrýlabileceðiesaslara bbaðlanmýþtýr.

Bu yaklaþýmda önkoþul her türlü fiziki müda-halede, bu bir yapý temeli, bir yol güzergahý, birbaraj alaný, ya da sulamaya açýlan bir alan ola-bilir, planlama aþamasýnda yatýrýmcý ile koru-madan sorumlu kurumun iþbirliðini getirmiþtir.Ülkemizdeki yaygýn uygulama, yatýrýmcýnýn uygu-

45ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Güncel

lamaya geçmesinden sonra, onu durdurmayaçalýþarak içinden çýkýlmasý güç bir durum oluþtu-ran müdahale tipidir. Yeni uygulama ise, dahaproje yapýlmasý, planlama aþamasýnda eski eser-ler teþkilatýnýn duruma müdahale edip, yatýrýmýnyapýlacaðý yerin durumunu belirlemesi, buranýn"bilimsel" bir kurtarma kazýsý yapýlýp, "herþey"belgelendikten sonra, yatýrýma açýlabilir mi, yoksaorasýnýn mutlaka korunmasý gerektiði için,yatýrýmcýnýn baþka bir yere mi kaymasý gerek-tiðine karar vermesidir.

Bu uygulama türü, sorumlu arazi teþkilatýnýninsan gücü ve teknik donatý bakýmýndan çokgüçlü ve yetkin olmasý önkoþulunu da berabe-rinde getirmektedir. Bu da, yine Avrupa'da hýzlageliþen "devleti küçültme" politikasý uyarýnca,arazi teþkilatý kapsamýnda yapýlan iþler de,çalýþtýrýlanlarýn ücretleri de yatýrýmcý kuruluþlar-dan alýnmakta ve bu büyük iþ gücü tümü iledevlete yük olmadan yürüyebilmektedir.

Bu konudaki uygulamalardan, ülkemiz içinçarpýcý düþündürücü olmasý gerekli bir örnekolarak Danimarka'da doðal gaz boru döþeme iþigösterilebilir (Kristiansen 1984:30). Danimar-ka'da 2000 km. doðal gaz borusu döþenmesiiþinin, daha planlama aþamasýnda arazi teþkilatýile plan üzerinde, boru güzergahý gözden geçi-rilmiþ, ortak karar ile ilk revizyonlar yapýldýktansonra, boru hattý güzergahý, önce eldeki verileregöre 700 m. geniþliðindeki bir þerit esas alýnarakincelenmiþ, daha sonra 30 m. geniþliðindeki þe-ritler olarak daha yoðun bir tarama yapýlmýþtýr. Buön çalýþmadan sonra, bazý yerde boru þirketi sitikurtaracak gibi güzergahta deðiþiklik yapmýþ,boru hattýnýn geçmesi zorunlu olan yerlerde dekazý yapýlmýþ ve böylelikle Danimarka kültürmirasýndan hiçbir bilgi kaybý olmadan bu iþitamamlamýþtýr. Sanýrým bu örnek, ülkemize aðgibi doðal gaz borularýnýn döþendiði süreç için,ilginç ve düþündürücüdür. Ayný þþekilde yyurt ddýþýn-da yyatýrým yyapan bbüyük TTürk þþirketlerinin oo üülkel-erdeki aarkeolojik kkurtarma kkazýlarý iiçin bbüyüködenekler aayýrýrken, üülkemizde bbuna yyanaþma-malarý dda ççarpýcý bbir oolgudur. Bu konuda,bildiðimiz kadarý ile Bulgaristan'da oto-yolyapýmýný üstlenen bir Türk þirketi, yol boyundaki4 arkeolojik kazýnýn, yayýn dahil tüm giderleriniüstlenmiþtir (Bu arada bizim Trakya otoyoluyapýmýnda yok olan tümülüs ve düz yerleþmeyerlerinin sayýsý 20'nin üzerindedir).

Bu konunun önemli bir ayaðý da kurtarmakazýlarýdýr. Kurtarma kazýsý, bizde olduðu gibi

yatýrýmcýnýn bütün iþ makinalarýný yýðdýðý,parasýný baðladýðýndan gün kaybetmemek için,her türlü baskýyý oluþturduðu, bir arkeoloðunmakinalara zaman zaman gelip baktýðý bir ortam-da deðil, arkeoloji biliminin gerektirdiði kurallariçinde, yeterli zaman ve parasal olanak ayrýlarakyapýlan ve her türlü gideri yatýrýmcý tarafýndankarþýlanan bir çalýþmadýr. Bu baðlamda yatýrýmcý,arkeologlar kazý iþleminin sona erdiðinibelirtmeden iþe baþlayamamakta, buna karþýlýkda arkeologlar, saðlanmýþ olan ödenek doðrul-tusunda tüm zamanýný kurtarma kazýsýna ayýrmazorunluluðunu yüklenmektedir. Bu nedenle, özel-likle yeni site yapýmlarý, otoyol inþaatý gibi büyükyatýrýmlarda, kazý, bazen günde iki vardiya olaraktüm yýl boyunca sürmektedir. Yatýrým daha planaþamasýnda iken baþlayan bu tür bir kurtarmakazýsýnýn maliyeti, kazý ne kadar uzun sürersesürsün, yatýrýmcý için, iþ durdurulduðundaki kay-býndan çok daha az olacaktýr; bu uygulamanýn“eski düþmanlar arasýndaki barýþ” olarak taným-lanmasýnýn nedeni de budur (Davis 1989).Kurtarma kazýsý ve sondajlarýnýn bu koþullariçinde gerçekleþmesi de Avrupa Birliði karar-larýnýn özünü oluþturmuþtur.

Bu ülkelerde her yýl zorunlu olarak yapýlankurtarma kazýlarýnýn sayýsýnýn binleri, onbinleribulmasý, genellikle kazýlacak yerler ile ilgilenenbilim heyetlerinin de yeterli sayýda olmamasý,"profesyonel" arkeolog olarak tanýmlanan serbestarkeoloji bürolarýnýn oluþmasýný gerektirmiþtir.Avrupa Birliðine baðlý organlar, son yýllarda pro-fesyonel arkeolojinin taným, kural ve etik yasalarýüzerinde yoðun bir çalýþma yapmakta, çýkansorunlara göre de, hemen her yýl bunu daha dageliþtirmektedirler (Anonim 1996, Willems 1998,Cleere 1993). Kurtarma kazýlarýnýn ne denliyoðunlaþtýðýnýn ve kurtarma kazýlarýnýn ne denliyoðunlaþtýðýnýn ve bunu artýk yalnýzca Avrupaülkelerine özgü bir olay olmaktan çýkýp, global birolgu durumuna geldiðinin en iyi örneði olarakJaponya'da bir yýlda yapýlan kurtarma kazýsýsayýsýnýn 20 000 ile 12 000 arasýnda deðiþtiðinisöyleyebiliriz. Ayný þekilde, iki Almanya'nýn bir-leþmesinden sonra eski Doðu Almanya'nýnyeniden yapýlanmasý için gerekli olan büyükyatýrýmlara Almanya'daki teþkilatýn yetiþememesiüzerine Doðu ülkelerinden ilan ile arkeologçaðýrdýklarýný (bu bir ara bizim gazetelerimizde deçýkýp büyük bir heyecan yaratmýþtý) unutmamalý-yýz. Özellikle ttarihi kkentlerde, yyol, kkanal, bbinatemeli ggibi hher ttürlü ffiziki mmüdahale, aancak aarke-ologlar ttarafýndan kkazýlýp, kkazýsý bbittikten ssonra,

46 iDOL

Güncel

uygulama iizni aalabilmektedir.Burada da, yine bir yanlýþ anla-mayý ortadan kaldýrmak için "bilim-sel arkeoloji" ile "kurtarma arkeolo-jisinin" birbirinden tümü ile ayrýalanlar olarak geliþtiðini, bunlardanilkinin kültür tarihi ile ilgili bir sorunayanýt aramak, diðerinin ise belgele-mek ve bu belgenin ileride yarar-lanabilir duruma gelmesini saðla-mak oldu-ðunu, vurgulamaktayarar görmekteyiz.

Mevzuatýmýz açýsýndan, heryatýrým için kurtarma kazýlarýnýnyapýlmasý zorunluluðu çok önemlisorun çýkartacaktýr. Artýk yalnýzcayatýrýmcý kuruluþ ya da kiþiler deðil,büyük yatýrýmlar için parasal ola-nak saðlayan, kredi veren kurumya da devletler de bu sorumluluðuyüklenme durumunda kalmýþtýr.Ayrýca, uluslararasý iþ yapan bazýbüyük yatýrým þirketleri, pratiknedenlerden dolayý kendi bünye-leri içinde arkeoloji bürolarý açma-ya baþlamýþtýr. Örneðin Ýngiltere'debelirli bir yatýrýmý üstlenen birFransýz þirketinin, kurtarma kazýsýiçin Ýngiliz arkeologlarýndan yarar-lanmak yerine, kendi arke-ologlarýný getirmesi gibi.(7)

Ülkemizdeki topraða müdahaleolan yatýrým ve inþaatlarýn yoðun-luðu karþýsýnda, kurtarmakazýlarýnýn sayýsýnýn 300'ün altýnda olduðu ve busayýnýn bile Kültür BBakanlýðýna öönemli bbir yyükgetirdiði ggözönüne aalýnýrsa, bbu kkonuyu iivediolarak ggündemimize aalýp, üüzerinde, kkendibünyemize uuygun uuyarlamalarý yyapmak üüzeredüþünmeye bbaþlamanýn zzamaný, ggeçmemiþsegelmiþtir. Bu konuda yine güncel bir örneði ver-mekte yarar görüyoruz: Son yýllarda, DünyaBankasýnýn kredi vermek için, kurtarma kazýlarý-nýn gerçekleþmesini önkoþul olarak koymasý ileDevlet Su Ýþleri, Kargamýþ ve Ilýsu Baraj Göl alan-larýndaki kurtarma kazýlarý için önemli bir ödeneðiayýrmaya baþlamýþtýr. Ancak bu baraj göl alan-larýndaki höyük ve ören yerlerinin büyüklüðü gözönüne alýnýrsa, barajýn yapýmý ile birlikte baþ-layan arkeolojik çalýþmalar için zamanýn ne denliyetersiz kaldýðý görülür. Daha önce de, örneðinKeban Projesinde Korucutepe, Norþuntepe,Atatürk Barajýnda da Samsat, Lidar, Kurbanhö-

yük, Gritille gibi çok büyük ve önemli merkezlerinbüyük bir kýsmýný, tüm özverili çabalara karþýn,suyun altýnda býrakmýþtýk. Mevzuatýmýzda pplanla-ma aaþamasýnda iiken öödenek vverilememesi, bbura-da öönemli bbir eengel oolarak kkarþýmýza ççýkmaktadýr.Örneðin plan aþamasýnda olan Cizre Baraj gölalanýnda büyük höyükler vardýr; Anýtlar veMüzeler Genel Müdürlüðü buralardaki çalýþ-manýn hemen baþlamasý için izin kolaylýðýsaðlasa bile, proje oluþmadýðý için, yatýrýmcýkuruluþ tarafýndan parasal kaynak ayrýlamamak-tadýr. Proje aaþamasýna ggeldiðinde dde hhemen kkazýbaþlayabilse bbile, zzaman ddarlýðýndan kkurtarmaistendiði ddüzeyde oolamayacak, yyine ggeç kkalý-nacaktýr.

3- EEriþebilirlik vve GGeleceðe AAktarma

Yeni geliþen ve üzerinde çok durulan konular-dan biri de, geçmiþe ait bilginin eriþilebilir, yani

47ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Güncel

Karikatür: Veysel Donbaz

kullanýlabilir olmasý ve gelecek kuþaklara aktarýl-masýdýr. Bu, bizim açýmýzdan yeni tanýmlarýnyapýlmasýný zorunlu duruma getirir. Bizim mevcutyasalarýmýz, kazýlarda bulunan herþeyi "eser"kapsamý içinde ele almakta ve ona göre iþlemyapýlmasýný zorunlu kýlmaktadýr. Arkeoloji, ya daarkeologlarýn yalnýzca "eser" yani maddi deðeri,görsel çekiciliði olan nesneler ile uðraþtýðýdönemden kalan, hýrsýzlýðý önlemeyi amaçlayanbu taným, artýk tümü ile geçerliliðini yitirmiþtir.Artýk bbir aarkeolojik kkazý, eeser bbulmak iiçin ddeðil,olabildiðince ffazla vve aayrýntýlý bbilgi aalmak iiçinyapýlmaktadýr vve bbunun ssonucunda dda, öönceleritoplanmayan bbir hhayvan kkemiði pparçasý, ttanýmsýzbir ççanak ççömlek pparçasý, yya dda bbir ttoprak öörneðiarkeolojik aanlamda ""veri" nniteliði kkazanmýþtýr.Ýncelenmesi, gerekli laboratuvar kadar uzman-larýn da bulunmasý zaman alan, her yýl bunlarýnincelenmesi için yeni yöntemlerin ortaya çýktýðýbu nesneler ile ilgili olarak, mevcut yasaçerçevesinde çok aykýrý uygulamalar olabilmek-tedir. Örneðin bir kemik ya da çakmak taþýparçasýný kazýda toplamamak ya da bakýp atmakserbest iken, bunlarýn toplanýp ileriki kuþaklaraaktarýlmak istenmesinde, yasal açýdan "eser"iþlemi söz konusu olmaktadýr. Ancak bu türgerçek anlamda eser olmayan nesneler de, sayýve hacim bakýmýndan çok fazla olduðundan, bun-larýn yasal olarak bulunmasý gerekli olan müzel-erde depolama sorunlarý çýkmakta, sonuçta,bazen hafir, bazen müzeci tarafýndan bunlar atýl-makta, çok azý, yasal çerçevenin hoþgörü sýnýr-larý içinde zorlanmasý ile üniversite ya da labo-ratuvarlara götürülebilmektedir. Ancak bunlaryine "eser" tanýmý içinde kaldýklarýndan, herkesinbakmasý, eline almasý, incelemesi gerekli olannesneler, bir anlamda "eski eser hapisanesinde"kaderlerine terk edilmektedir. Ýþin üzücü yaný da,sokaða býrakýlsa kimsenin almak deðil, farkýnabile varmayacaðý, ancak uzmaný için bir bütüniçinde anlamý olan belge-nesneler, yasa hüküm-leri uyarýnca yok olmakta ya da kullanýlamamak-tadýr. Bu nedenle, yasadaki bazý tanýmlarýnyeniden ele alýnmasý, kaçakçý, antikacý ya dakoleksiyoncularýn iþtahýný kabartmayacak nes-nelerin tüm ilgilenenler için eriþilebilir durumagetirilmesi gerekmektedir.(8)

4- PParasal KKaynaklar vve AArkeoloji PProjeleri

Bu baðlamda, parasal kaynaðý belgelemedenyayýn ve depolamaya kadar tümü ile yatýrýmcýtarafýndan saðlanan kurtarma kazýlarý dýþýnda,bilimsel çalýþmalar için de yeni bir yaklaþým

ortaya konmuþtur. Artýk, devlet kökenli parasaldesteðin yerini giderek Avrupa Birliði bütçesialmaktadýr. Bu tür destek için de, proje öneri-lerinin çok uluslu olmasý ve disiplinlerarasý iþbir-liði yapma zorunluluðu getirilmiþtir (Willems1998). Artýk öözellikle ddoðal ççevre oortamýndakideðiþimler, ttoplumsal ggeliþme yya dda aarkeo-metrinin ççeþitli aalanlarý ggibi kkonularý dda iiçerenproje-ler ddestek ggörmektedir. Bu, bir anlamda,arkeolojik çalýþmalarýn, diðer bilim dallarý için bir"zaman laboratuvarý" olma iþlevini yüklenmesidir.Ülkemizde, her ne kadar yasal çerçeveninhoþgörü ve iyi niyet ile yorumlanmasý ile, esasenyasaya pek uymayan jeoarkeoloji, dendrokro-noloji, polen vb. alanlarda çalýþmalar, geniþ biralan içinde yürütülebilmekte ise de, yasamýzamutlaka bbu ttür ççalýþmalar iiçin yyeni bbir ttaným ggetir-ilmesi ggerekmektedir.

5- EEðitim

Kurtarma kazýlarýnýn önplana çýkmasý ilebaþta Avrupa ülkeleri olmak üzere, bir çokülkedeki arkeoloji eðitimi, önemli bir deðiþimgeçirmiþtir. Önceleri aamacý yyorum yyapacak vvedünya kkültür ttarihine ddaha kkapsamlý oolarak bbaka-bilecek bbilim aadamý yyetiþtirmek oolan bbirçoküniversite, yyalnýzca yyerel aarkeoloji iiçin tteknikuzman yyetiþtirmeye yyönelmiþtir. Bu, kuþkusuz bil-imsel arkeolojinin tümü ile ortadan kalktýðýanlamýna gelmez, ancak artýk bunun uygulamaalaný daralmýþ ve devlet politikasý olarak, yalnýz-ca belirli üniversite ya da enstitülere indirgen-miþtir. Ülkemizde halen kaç üniversitede arkeolo-ji eðitimi verildiðini ya da verilmeye ça-lýþýldýðýnýbilmiyorum, ancak bunlarýn sayýsýnýn 20'den azolmadýðý kanýsýndayým. Her biri yýlda 20 öðrencialsa, bu her yýl 400 arkeolog demektir. Yerel kur-tarma kazýlarý için deðil, bilimsel deðerlendirmeyeyönelik eðitimden geçmiþ, staj bile yapmamýþ heryýl 400 arkeolog yerine, bilimsel eðitim verilenkiþilerin sayýsýnýn azaltýlýp, teknik eeleman-uzmanuygulayýcý ssayýsýnýn aarttýrýlmasý hherhalde ççokdaha aakýlcý oolacaktýr. Ayný nedenle birçok Avrupaülkesinde, çizim, ffotoðraf ççekimi, ffiþ ddoldurma,fiilen kkazý ggibi hher iiþi yyapabilen, aancak ttarihlemeve yyorum iiçin bbaþkalarýna bbaþvurma ggereðiduyan aarkeoloji tteknik eelemaný yyetiþtirilmesine,akade-mik bbir eeðitimden ddaha ffazla öönem vver-ilmektedir. Bu durum, Avrupa ülkelerinde kurtar-ma kazýlarýnýn sayýsý hýzla artar ve düzeyi yük-selirken, arkeoloji enstitülerindeki ve üniver-sitelerin ilgili bölümlerini bilimsel kadrolarýnazaltýlmasý ile belirginleþmektedir.

48 iDOL

Güncel

Sonuç olarak, giderek globalleþen ve hýzla biryeniden yapýlaþma sürecine giren dünyamýzda,hele Avrupa TTopluluðuna ggirme ççabalarýnýsürdürürken, kkendi kkabuðumuza ççekilip, kkendikendimizi bbeðenmek yya dda yyermek yye-rine, yyenigeliþen eeðilimleri iizlemenin, bbunlarýn ttümünüuygulamasak bbile, üüzerinde ddüþünmenin ddahayararlý oolacaðý ggörüþün-deyiz. Bu, en azýndanileride zorla alelacele yeni yanýlgýlara düþmekyerine, hazýrlýklý olarak bu dünyaya girmek içinyararlý olacaktýr. Herþeyden önce polisiye olgu-nun konu ve içeriðinin, arkeoloji deðil antikacýlýkolduðunu, arkeolojinin bir bilim ve bi-limin desýnýrlama ile, kötüyü emsal alarak deðil, teþvik ile,iyiyi örnek alarak geliþebileceðini unutmadan...

KAYNAKÇAAnonim

Magyarorszag Regeszeti Topografija, Budapest.Anonim 1990

Archaeology aand PPlanning, Planning Policy Guidance,Department of the Environment, England.

Anonim 11996The European Archaeologist. Newsletter of the EAA 5,s.3-5

Becker, HH. ((yay) 11996Archaologische Prospection (Luftbild archaologie undGeophysik), Arbeitshefte des BayerischenLandesamtes für Denmalpflege, Band 59, München.

Brandt, RR. 11992"Problems encountered in Working Abroad "Journal ofEuropean Archaeology 1/1, s. 181-183.

Cleere, HH. 11998"The European Heritage Protected?", The EuropeanArchaeologist. Newsletter of the EAA 1, s. 1-3.

Davis, HH. 11989"CreatingTrust between Natural Enemies", Journal ofField Archaeology 16/2, s. 233-236.

Domanico, LL. 11999"The Invisible Landscape: Subsoil, Environment andthe Italian Legislation on the Cultural Heritage"European Journal of Archaeology. 2/2, s.159-175.

Kristiansen, KK. 11984"Denmark", H. Cleere (yay.) Approaches to theArchaeological Heritage, A Comprative Study of WorldCultural Resource Management Systems. CambridgeUniversity Press, s. 21-36.

Macintosh, SS. KK. 11999"Archaeological Heritage Management and SiteInventory Systems in Africa", Journal of FieldArchaeology 20/4, s. 500-504.

Malone, CC. SS. SStoddart vve EE. ZZubrow 11998"Editorial" Antiquity 72, s. 467-474.

Merriman, NN. VVe HH. SSwain 11999"Archaeological Archives: Serving the PublicInterest?", European Journal of Archaeology 2/2, s.249-267

Özdoðan, MM. 11993a"Arkeoloji nedir? Ne Deðildir? Ne Olmalýdýr?, Arkeolojive Sanat 52/53, s. 20-25.

Özdoðan, MM. 11993b"Arkeolojide Çaðdaþlaþma ve Türk ArkeolojisiniBekleyen Tehlikeler", Z. Rona (yay.), Osman HamdiBey ve Dönemi, Tarih Vakfý Yurt Yayýnlarý, s. 192-200.

Özdoðan, MM. 11998"Kültür Varlýklarýnýn Korunmasýnda YenidenYapýlanma, Sorunlar-Öneriler", Arkeoloji veArkeologlar Derneði Ýletiþim Bülteni XIII, s. 13-20.

Özdoðan, MM. 11999"Türkiye Cumhuriyeti ve Arkeoloji: SiyasiYönlendirmeler, Çeliþkiler ve Geliþim Süreci", Z. Rona(yay.) Bilanço 1923-1998 Türkiye Cumhuriyeti'nin 75.Yýlýna Toplu Bakýþ. I.Tarih Vakfý Yayýnlarý. S. 193-204.

Palumbo, GG. 11993"Conference on Cultural Resource Management inJordan", Journal of Field Archaeology 20/4, s. 499-500.

Sanjuan, LL. GG. VVe DD. WW. WWheatley 11999"The State of the Arc: Differential Rates of Adoption ofGIS for European Heritage Management", EuropeanJournal of Archaeology 2/2, s. 201-228.

Willems, WW. JJ. HH. 11998"Archaeology and Heritage Management in Europe:Trends and Developments", European Journal ofArchaeology 3/1, s. 293-311.

Willems, WW. JJ. HH. 11999"The EAA Long-Term Plan 1999-2003", The EuropeanArchaeologist. Newsletter of the EAA 11, s.1-5.

DÝPNOTLAR(1) Bu konu ile ilgili daha ayrýntýlý bilgi için bakýnýz

Özdoðan 1998.(2) Bu konu ile ilgili ilginç bir uygulama olarak Dünya

Bankasý 1993 yýlýnda 43 Afrika ülkesinin kültür envan-terinin çýkartýlmasý için 10 yýllýk bir plan hazýrlýðý giriþimiolmuþ (Macintosh 1999), ayrýca kalkýnma ile koruma pro-jelerinin ulusal bir nazým plan çerçevesinde bir araya getir-ilmesi amacý ile Ürdün'de benzer bir çalýþma baþlat-mýþtýr(Palumbo 1993).

(3) Örneðin yalnýzca Bavyera Eyaletinde, mevcut115.000 site (Mallone vd 1998) bu yöntem ile, daha önce-ki yüzey taramalarý ile varlýðý bilinmeyen 30.000 sit dahasaptanarak belgelenmiþtir (Backer 1996)

(4) Bu konuda en baþarýlý çalýþmalardan biri Macaristanörneðidir. Macaristan daha 1996 yýlýnda ülkenin bu þekilde95% sini taramasýný bitirmiþ, 96 000 sit saptayarak bel-gelemiþ ve bunlarý 60 kadar cilt olarak, MagyarorszagRegeszeti Topografiaja adý altýnda yayýnlamýþtýr. Benzerçalýþma hemen hemen bütün Avrupa ülkelerinde yapýlmýþya da yapýlmaktadýr. Örneðin Ýngiltere'de 1996 yýlý rakam-larý ile

427. 000 tescil edilmiþ, 200.000 kadarýnýn ön tespitiyapýlmýþ, on yýl içinde bu sayýya 300.000 yeni yerin eklen-mesi öngörülmüþtür (Mallone vd 1998, Anonim 1990).

(5) Ýlk dönemlerde serbest arkeoloji bürolarýndan yalnýz-ca kazý ve belgeleme istenirken, yayýnlanmamýþ malze-menin hýzla artmasý üzerine, ilkin Amerika BirleþikDevletlerindeki bazý eyaletler, daha sonra da Avrupaülkeleri, bürolara yayýn ve analiz yapacak donaným hazýr-lama zorunluluðunu da getirmiþlerdir.

(6) Mütahitler ile arkeologlar arasýndaki iliþkinin düzen-lenmesi için özellikle bakýnýz Davis 1989.

(7) Bu konuda çýkan sorunlar için özellikle bakýnýzBrandt 1992

(8) Son yýllarda bu konu ile ilgili olarak Ýngiltere'deyapýlan bir incelemede, gerek müze, gerekse bu tür depo-larýn ne denli az kullanýldýðý ortaya çýkmýþ, daha geniþkitlelerin bunlar ile ilgilenmesi, bunlardan yararlanmasý içinyeni çözüm arayýþlarý baþlamýþtýr. Bu konu için özelliklebakýnýz Merriman. ve Swain 1999.

49ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Güncel

Kemal SSERTOK

Anahtar SSözcükler: Sömürgecilik, Yerliiþbirlikçiler, Serbest piyasa eko-

nomisi, Globalleþen dünya, Arttýrma salon-larý, Kolleksiyonculuk, v.b.

Bu yaz kazdýðýmýz Kargamýþ'ýn 10kmkadar kuzeyinde bulunan Þaraga Höyüðün,Demir Çaðý buluntularý üzerine çalýþýrken;aþaðýdaki mektuplar karþýma çýktý. Sinirlen-memek elde deðil. Kitap: "P.R.S. Moorey,Cemeteries of the First Millenium B.C. atDeve Höyük, near Carchemish, salvaged byT.E. Lawrence and C. L. Woolley in 1913,BAR International Series 87, 1980" Gerçektemektuplar tüm deðil, yalnýzca Deve Höyük'leilgili bölümlerinden alýntýlar yapýlmýþ. Mek-tuplarý okuyunca; biri "sör" ünvanlý, diðeriPeter O Tool un oynadýðý filmden sonra gençkýzlarýn kalbini bir hoþ yapan "romantik ma-ceraperest"imizin Deve Höyük'te nasýl bir"salvage" yaptýðýný anlayacaksýnýz. Mektup-larýn hepsi Kargamýþ Kazý Evinden aðaba-balarý Hogart'a yazýlmýþ. Lafý uzatmadanmektuplara geçelim:

Ýlk mektup Lawrence'den Hogart'a,tarih:Þubat sonu 1913.

"Gereksiz gevezelik ediyorum... Osmanlýpostasý bu hatayý düzeltecektir. Bu öðledensonra size göndermek için paketlediðim, birgrup mühür daha aldým. Ne zaman yola çýka-caklarý belli olmasa da onlarý paketlemek birzevk oldu...ve bunlar hoþ mühürler. Özellikleüzerinde kazýma harfler bulunan kýrmýzý taþ-tan, düðme biçimli(ince bulla-boncuk) olanýmükemmel... büyük, keskin ve iyi kesilmiþdeðil fakat, sizin paranýz da her þeyi almayayeterli deðil... Paragöz Leeds'den bana birgrup mühür göstermesine raðmen henüzsizin bakýr levhalarý alamadým. Parayý unut-turmak için sebepleri pek çoktur... Abu Galgal

eteklerinden aldýðým bu son yarým düzinecidden çok güzel. Oradan koþarak geldim vebir daha geri dönmeyeceðim. Çünkü bazýdefineciler Deve Höyük'te kazmaya baþla-dýlar... Arasýnda Roma kuyu mezarlarý dabulunan bir geç dönem Hitit mezarlýðý. Hititmezarlarý balta, kýlýç ve mýzrak uçlarý ile dolu.Fakat kazýyý yaptýran Bayan Koç (Koch) bun-lara para vermediði için biçareler onlarý kýrýpatýyorlar. Sizin için -bu günlerde elbetteKenyon için deðil - birkaç iyi fibula aldým...(18 mil ötede) B.M. ninkilerden daha iyi bronzküpeler, bilezikler, garip biçimli bir kap ve iki...ve yan ürün gibi, bir grup Yunan vazolarýylabaðlantýlý, sýrlý Roma kaplarý ve hoþ bir küçükbuluntu grubu. ...Yarýn yine bir þeyler topla-maya gideceðim. Umuyorum bronz Hititsilahlarý toplu haldedir ve polis onlara el koy-madan ulaþýrým. Heyecanlý bir kazý; birgecede kazýlan kuyudan içeri dalýnýyor,ortaya çýkan taþ kapý parçalanýyor ve bütünbulunanlar lamba ýþýðýnda küreklerle bir tor-baya dolduruluyor. Sanýyorum birileri sýrlýkaplar için daha iyi para veriyor, bu yüzdenolasýlýkla bunlardan çok fazla satýn alamýya-caðým. Camlar bulundu, fakat çok pahalý..."

Eðlenceli deðil mi? Mektupta geçen B.M.:British Museum'un kýsaltmasý; ParagözLeeds: "Oxford Ashmolian Museum"un alým-lardan sorumlu müdür yardýmcýsý (sonramüdür oluyor); Sir Frederick Kenyon "BritishMuseum"un müdürü. Böylece kendi aralarýn-da da ne kadar muhabbetli olduklarý anlaþý-lýyor. Demek ki bizim esas oðlanlar "BritishMuseum" a karþý "Ashmolian Museum" danyanalar. Koç hanýmýn kim olduðu aþaðýdakibir baþka mektup alýntýsýndan anlaþýlýyor.Mektup 10 Nisan 1913 tarihli ve Lawrence'-den Hogart'a

"...Bayan Koç (Koch) olasýlýkla size yaza-cak. Kendine özgü, hoþ bir haným. Uzun za-mandýr Halep pazarýnda alým satým yapý-yor..."

Üçüncü alýntý; 18 Mart 1913 tarihli, Wool-ley'den Hogart'a; Beyimiz biraz daha ustu-ruplu ve bilimsel takýlýyor, ne de olsa "sör"

"...Paketi açtýðýnýzda bronz Finike kaplarý-

50 iDOL

NEREDEN

NEREYE

KKaçakçýlýk

na hayran kalacaksýnýz. Gerçekten satýnaldýklarýmýzýn tümü size ulaþýyor. Emin ola-bilirsiniz ki bize ulaþanlarýn tümü bunlar.Daima olaðan üstü bir þeylerin bulunacaðýn-dan ümit var. Deveci Höyük'ten yalnýzca camtürü eþyayý- olaðan üstü güzellikte, çok renkliFinike kaplarý- almadým. Çünkü 3£ den fazlaetmeyeceðini öðrendiðim bu kaplarý, Halepliantikacýlar 14£ in üzerinde satýyorlar. Öteyandan kaydedip götüreceðime tamamenemin olduðum kadýn baþý þeklinde birLecythus’u da almayý beceremedim. Fakatbu kap buralarda oldukça yaygýn bulunan birtipe ait. Tek bir mezardan gelen, içinde sizetarihlemede yardýmcý olacak mavi Finikecamýndan çok hoþ silindirik bir vazo ilegümüþ bir Atina sikkesinin de bulunduðuküçük bir grup buluntuyu elde ettik. Buakþam ayný mezarlýktan üç piþmiþ topraksüvarili at figürini gelecek. Sanki tek birgövde üzerinde iki baþa sahipmiþ gibi görü-nen bu atlardan ikisi kurþun atlý Finike binici-lerinin kaba bir kopyasý gibiler. Ýyi parçalar-dan birisi de kuvvetli bir Mezopotamya et-kisinde yapýlmýþ, ördek biçimli, çok incecidarlý piþmiþ toprak bir kandil..."

Bu alýntý; 20 Nisan 1913 tarihli, yineWoolley'den Hogart'a:

"...Yanlarýnda aslan ve grifonlarýn olduðuolasýlýkla biraz daha yeni -onu da burnumdangelerek ödemeliyim- siteatit bir kutuyu dasatýn aldýðým Deve Höyük pratik olarak oyundýþý kaldý..."

Ve en son alýntý; Lawrence'den Hogart'a,28 Nisan 1913 tarihli.

"Oradan elde edebileceklerimizin tümünüelde ettikten sonra bitirildi. Deve Höyük öldü."

Allah rahmet eylesin!

Babaannemden öðrendiðim bir Afyon dey-imi vardýr; "Seyasla naren(sanýyorsam birayetten alýnarak bozulmuþ iki sözcük), ne yesayasen(sayarsan) say yaren". Siz de anah-tar sözcükleri de göz önünde bulunduraraknasýl yorumlarsanýz öyle yorumlayýn.

Son ssöz: Bu mektuplarý okuduktan sonra,Gaziantep bölgesinde kontrol altýna alýna-

mayan örgütlü eski eser kaçakçýlýðýnýn hangigelenekten kaynaklandýðýný çok daha iyianlýyorum. Ayrýca; bu yaz Þaraga Höyükkazýlarý sýrasýnda köylüler: "Köy çevresindeyapýlan kaçak kazýlarda ender olarak elegeçen Fenike camlarýný Nizip'li kaçakçýlarýnyüksek fiyatlarla satýn aldýklarýný" söyledik-lerinde; "Bu bölgede Fenike camýnýn negezeceðini, bunlarýn olsa olsa Roma camlarýolacaðýný" söyleyerek yaptýðým cahilliktenutanýyorum.

Ve, aaman kki aaman bbu yyazýlanlar þþovenlikdamarlarýnýzý kkabartmasýn! AAmacým, kkesin-likle ppek ççoðunun bbilimsel aahlakýndan þþüpheduymadýðýmýz yyabancý mmeslektaþlarýmýzakarþý bbir ttavýr kkoymak ddeðil. ÖÖnce iiðneyikendimize bbatýralým. BBayan KKoch'larý, yyerliiþbirlikçileri, DDünyadaki yyalnýzca kkültüreldeðil, yyeni eekonomik ssömürü ssistemini ddekavramaya ççalýþýp, oona ggöre ttavýr ggeliþtirelim.

51ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

KKaçakçýlýk

M.Ö. 2. Binde Anadolu'da Ölü GömmeAdetlerini konu alan kitabýn raportör-

lüðünü Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coðrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü öðretimüyelerinden Prof. Dr. Hayat Erkanal yapmýþ.249 sayfa ve tablo,harita,þekil ve levhalardanoluþan kitap Almanca bir özetle sunulmuþtur.Kitap,giriþ bölümünden sonra II. Bölümdemezar ve mezarlýklarýn bulunduðu merke-zler,bölgesel baþlýklar altýnda;mezartürleri,gömme biçimi,mezar ve mezarlýkbuluntularýna göre incelenmiþtir. III. BölümdeM.Ö. 2. Bindeki Ölü Gömme Adetleri,intra-mural ve ekstramural mezar geleneði baþlýk-larý altýnda bölgesel olarak ele alýnmýþtýr.M.Ö. 2. Binde görülen mezar türleri bölgeselfarklýlýklar göz önünde bulundurularak deðer-lendirilmiþtir. Gömme biçimleri ise cesetgömme ve yakma gömme baþlýklarý altýndabölge bölge incelenerek ortaya koyulmuþtur.Kitapta ayrýca mezar ve mezarlýk buluntularýbölgesel olarak deðerlendirilerek,mezarlarabýrakýlan eþyalarýn býrakýlma nedenleriüzerinde durulmuþtur. Kitapta ayrýca ölügömme adetleri ile ilgili yazýlý kaynaklarda ird-elenmektedir. Kitabýn son bölümünde ölükültü üzerinde durularak, Hitit ölü kültüdetaylý olarak incelenmiþtir.

Ý. Metin Akyurt'un oldukça kapsamlý olanbu eseri, çaðlar boyu süregelen veyadeðiþime uðrayan ölü gömme adetlerininsadece arkeolojik açýdan deðil filolojik, pale-oantropoloji ve etnolojik açýlardan detaylýolarak incelendiði, M.Ö. 2. Binde Anadolu'da44 merkezde bulunan yaklaþýk 1000 mezarailiþkin verilerin titizlikle ve detaylý olarak elealýndýðý analitik bir çalýþmadýr.

Bu eserde,Anadolu'daki ölü gömme adet-leri bir bütün olarak ele alýnmýþ olup,yeniaraþtýrmalarýn da birlikte deðerlendirilmesi

açýsýndan önemli bir boþluðu doldurmaktadýr.

Ý. Metin Akyurt'un bu kitabý analitik yapýsýve içerdiði 85 adet tabloda verilen bilgi-leri,kullaným açýsýndan ve metodolojik açýdanbir örnek oluþturmakla kalmayýp,kitapta kul-lanýlan arkeoloji terminolojisi ile arý Türkçesive akýcý üslubu ile de nitelikli bir eserdir.

Kitap,yazarýn elim bir bombalý saldýrýsonucu ölümünden sonra, Prof. Dr. HayatErkanal'ýn baþkanlýðýnda Prof. Dr. ArmaðanErkanal, Yrd. Dr. A. Tuba Ökse ve Yrd. Doç.Dr. Halime Hüryýlmaz'dan oluþan bilimselkurul tarafýndan gerekli düzenlemeler ya-pýlarak yayýna hazýrlanmýþtýr. Ayný kurultarafýndan yazýlan ve Reinhild Spieß tarafýn-dan redaksiyonu gerçekleþtirilen Almancaözetle yabancý bilim adamlarýnýn da buönemli çalýþmayý kullanabilmelerine olanaksaðlanmýþtýr. Düzeltmeler Hacettepe Üniver-sitesi öðretim üyeleri Yrd. Dr. HalimeHüryýlmaz, Yrd. Dr. A. Tuba Ökse ve Doç. Dr.Sevinç Günel ile araþtýrma görevlileri NazlýÇýnardalý, Derya Yalçýklý, Bora Uysal, HalilTekin, Atilla Engin ve Ayþegül Aykurt'unkatkýlarýyla tamamlanmýþtýr.

52 iDOL

M.Ö. 22.BÝNDE

ANADOLU’DA

ÖLÜ GGÖMME AADETLERÝ

YYayýn TTanýtýmý

53ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

ÝÝ.. MMeettiinn AAKKYYUURRTTÝÝ.. MMeettiinn AAKKYYUURRTT

1957 yýlýnda Malatya'da dünyaya gelen Ý. Metin AKYURT, ilk veorta öðrenimini Ankara'da tamamladý. 1979 yýlýnda Ankara Üniver-sitesi Dil ve Tarih-Coðrafya Fakültesi, Protohistorya ve ÖnasyaArkeolojisi Anabilim Dalýndan mezun olduktan sonra ayný bilimdalýnda uzman kadrosunda yüksek lisans öðrenimine baþladý."Kaniþ-Karum Ib Yapý Katý Mimarisi" konulu yüksek lisans tezinibaþarýyla tamamladýktan sonra 1981 yýlýnda "M.Ö. 2. BindeAnadolu'da Ölü Gömme Adetleri " konulu doktora tezi çalýþmalarý-na baþlamýþtýr. I. ve V. A.Ü. DTCF Araþtýrma SonuçlarýToplantýlarýnda "M.Ö. 2. Binde Batý Anadolu'da Ölü GömmeAdetleri Hakkýnda Yeni Gözlemler" ve "Bodrum Müzesindeki BirGrup Miken Eseri" konulu birer konferans vermiþtir.

1989 yýlýnda "Amerikan Ýlmi Araþtýrmalar Enstitüsü" (AmericanResearch Institute in Turkey) nün verdiði doktora bursuna layýkgörülmüþ olan Ý. Metin AKYURT, 1989/90 öðrenim yýlýndanitibaren Hacettepe Üniversitesi, Arkeoloji-Sanat Tarihi Bölümündedoktora öðrenimine baþlamýþtýr.

Prof. Dr. Tahsin Özgüç baþkanlýðýnda yürütülen Maþat HöyükKazýlarýna 1977-1983, Kültepe Kazýlarýna 1978-1987, Prof. Dr.Nimet Özgüç baþkanlýðýnda yürütülen samsat kazýsýna 1979, Prof.Dr. Uður Silistreli baþkanlýðýnda yürütülen Köþk Höyük kazýlarýna1988-1989, Prof. Dr. Armaðan Erkanal baþkanlýðýnda yürütülenPanaztepe kazýlarýna1990-1991 ve Prof. Dr. Hayat Erkanalbaþkanlýðýnda yürütülen Girnavaz kazýlarýna 1991 yýllarýndakatýlarak,bu kazýlara gerek bilimsel, gerek teknik açýdan katkýlardabulunmuþtur.

Ý. MMetin AAKYURT 225 EEylül 11991 ÇÇarþamba ggünü NNusaybinyakýnlarýndaki GGirnavaz kkazýlarý ssýrasýnda,kazý eekibine yyöneltilenbombalý ssaldýrýda yyaþamýný yyitirmiþtir.

YYayýn TTanýtýmý

54 iDOL

BBasýndan

l 3386 Sayýlý Yasa ile Deðiþik2863 Sayýlý Yasa'da deðiþiklik çalýþ-malarý baþlatan Kültür Bakanlýðýnezdinde giriþimde bulunarak, yasataslaðý çalýþmalarýnda derneðimizingörüþlerinin de alýnmasýný talep ettik.

Kültür Bakanlýðý yetkilileri buisteðimize "alt komisyon çalýþmalarýsýrasýnda görüþlerimizin alýnacaðý"þeklinde yanýt verdi.

Kamuda çalýþan meslek-taþlarýmýzýn özlük ve ekonomik du-rumlarýný iyileþtirici çalýþmalarýnivedilikle baþlatýlmasý konusunda,Cumhurbaþkanlýðý, TBMM, Baþba-kanlýk ve ilgili bakanlýklar nezdinde giriþimdebulunuldu.

Üniversitelerin Arkeoloji Bölümlerinden mezunolan meslektaþlarýmýzýn "Öðretmen" olma hak-larýný ellerinden alan Milli Eðitim Bakanlýðýnezdinde giriþimde bulunarak, bu hakkýn yenidenelde edilme uðraþýsý TBMM bünyesinde yapýlankulislerle baþlatýldý.

Dernek baþkaný Prof. Dr. Ahmet TIRPANKÜLTÜR-SEN Dergisinin KASIM/ARALIK 1999 -6. Sayýsýnda bu konuya dikkat çeken önemli açýk-lamalarda bulundu.

Göreve yeni baþlayan Anýtlar ve MüzelerGenel Müdürü Sayýn Dr. Alpay PASÝNLÝ ve Kültürve Tabiat Varlýklarýný Koruma Genel MüdürüSayýn Nadir AVCI'yý ziyaret ederek, Arkeolojininve Arkeologlarýn sorunlarýný dile getirdik.

Derneðimizin V. Geleneksel Yemeðini AnkaraStad Otelinde 19 Þubat gecesi gerçekleþtirdik.Gecemizi onurlandýran Anýtlar ve Müzeler GenelMüdürü Sayýn Alpay PASÝNLÝ ve eþine, Anýtlar veMüzeler Genel Müdür Yardým-cýsý KenanYURTTAGÜL ve eþine, Kütüphaneler GenelMüdürü Sayýn Gökçin YALÇIN'a, Eski Anýtlar veMüzeler Genel Müdürü Sayýn Prof. Dr. EnginÖZGEN'e, Eski Anýtlar ve Müzeler Genel MüdürYardýmcýsý Sayýn Yiðit SAYILGAN'a, KültürBakanlýðý Danýþmaný Sayýn Füsun ERSOY veeþine, Anadolu Medeniyetleri Müzesi MüdürüSayýn Ýlhan TEMÝZSOY ve eþine, Ankara Ýl KültürMüdürü Sayýn Emine AYNUR'a, Ýstanbul ÞubeBaþkanýmýz Sayýn Þeniz ATÝK'e , DTCF Ön AsyaArkeolojisi Ana Bilim Dalý Baþkaný Sayýn Prof. Dr.Hayat ERKANAL'a, Müzeciler Derneði GenelBaþkaný Sayýn Prof.Dr. Berna ALPAGUT'a , Ana-

dolu Sanat Tarihçileri Derneði yönetim kuruluüyelerine, Mersin, Eskiþehir, Samsun ve Konya'-dan gelen arkadaþlarýmýza, diðer konuklarýmýzave aramýza katýlamayýp bize mesajlarýyla katýlanmeslektaþlarýmýza bir kere daha teþekkür ederiz.

ÝSTANBUL ÞÞUBESÝ’NDEN

Arkadaþlarýmýzýn Baþbakanlýk, Kültür Bakan-lýðý ve bir örneðini genel merkezimize ilettikleri"KURUMLARDA SÜREKLÝLÝÐÝN GEREKLÝLÝÐÝ"içerikli yazýyý sizlere de duyurmak istedik:

"Türkiye'nin en büyük sorunlarýndan bir tanesikurumlar içi sürekliliðin saðlanamamasýdýr. AADÝstanbul Þubesi olarak zaman zaman vurgu-ladýðýmýz gibi bu sorun genellikle kültür kurum-larýnda daha çarpýcý bir þekilde etkisini hisset-tirmektedir. Her kurumda olduðu gibi kültürkurumlarýnda da verimlilik ancak iyi yönetim, bilgibirikimi ve uzmanlaþmayla arttýrýlabilir. Uzmanlaþ-mayý ve sürekliliði göz ardý eden, subjektif deðer-lendirmelerin ön plana çýktýðý uygulamalarýnKültür Bakanlýðý bünyesinde ne yazýk ki halasürdürüldüðü kaygýyla izlenmektedir. Bunlarýn ençarpýcý örnekleri de "görülen lüzum üzerine" (!)yapýlan atamalardýr. Bu tür atamalarýn büyük birçoðunluðunun yargý tarafýndan bozulmasý bun-larýn doðruluðu hakkýnda kuþku uyandýrmaktadýr.Kaldý ki bu durum hem çalýþanlarýn kiþilik hak-larýný zedelemekte, hem de devleti maddi vemanevi zarara uðratmaktadýr.

Üyelerimizin özlük haklarýný korumak üzere

konunun dikkate alýnacaðý umudunu taþýmak-

tayýz." denilmektedir.

55ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Etkinlikler

Arkeoloji ve Arkeologlar Derneði V. Geleneksel Yemeðinden

56 iDOL

� Silifke Arkeoloji Müzesi arkeoloðuFatma Þahin görevinden ayrýlarak, Çuku-rova Üniversitesi Fen-Edebiyat FakültesiArkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Araþ-týrmaGörevlisi Kadrosuna,

� Ayasofya Müze Müdürü Ali KILIÇ-KAYA bu görevinden alýnarak, TrabzonMüzesi Müdürlüðü'ne,

� Antalya Kültür Müdürlüðü ÞubeMüdürü Hamdi KODAN, Antalya VakýflarBölge Müdürlüðü kadrosuna,

� Ýstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdür-lüðü Müdür Yardýmcýsý Sabri KIZILTAN,Ýstanbul Vakýflar Bölge Müdürlüðü BölgeMüdür Yardýmcýlýðý kadrosuna,

� Kurtuluþ Savaþý ve CumhuriyetMüzeleri Arkeologu Musa KURUM, Anka-raVakýflar Bölge Müdürlüðü, Bölge Mü-dürYardýmcýlýðý kadrosuna,

� Anýtlar ve Müzeler Genel Müdür-lüðüArkeologu Yýlmaz ÞÝMÞEK, Vakýflar GenelMüdürlüðü Þube Müdürlüðü kadrosuna,

� Kültür ve Tabiat Varlýklarý KorumaGenel Müdürlüðü Arkeologu Özgür ÇAV-GA,Tespit ve Araþtýrma Dairesi Baþkan-lýðýTespit Þubesi Müdürlüðü'ne veka-leten,

� Ýzmir I Numaralý Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Kurulu Arkeologu SerpilYASA, Kurul Müdürlüðü'ne veka-leten,

� Ýstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdür-lüðü Arkeologu Sevinç PASÝNLÝ, AnkaraKurtuluþ Savaþý ve Cumhuriyet MüzeleriMüdürlüðü Arkeolog kadrosuna,

� Kültür ve Tabiat Varlýklarý KorumaGenel Müdürlüðü Þube Müdürü FulyaSÖNMEZ, Anýtlar ve Müzeler GenelMüdürlüðü Arkeolog kadrosuna,

� Kültür ve Tabiat Varlýklarý KorumaGenel Müdürlüðü Þube Müdürü LaleÇUKURKAVAKLI, Anýtlar ve Müzeler Ge-nel

Müdürlüðü Arkeolog kadrosuna,

� Hatay Müze Müdürlüðü ArkeoloðuMurat SÜSLÜ, Kültür ve Tabiat VarlýklarýKoruma Genel Müdürlüðü Arkeolog kad-rosuna,

� Anýtlar ve Müzeler Genel Müdür-lüðüArkeologu Meral GÜNGÖRDÜ, MüzelerÞubesi Müdürlüðü'ne vekaleten

� Kültür ve Tabiat Varlýklarý KorumaGenel Müdürlüðü Arkeoloðu NeslihanGÜDER, Anýtlar ve Müzeler Genel Mü-dür-lüðü Arkeolog kadrosuna,

atandýlar

� Ýzmir I Numaralý Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Kurulu Baþkaný EgeÜniversitesi Öðretim Üyesi Prof. Dr. ÖmerÖZYÝÐÝT ve Koruma Kurulu Üyesi Ýzmir ÝlKültür Müdürlüðü Þube Müdürü FeridunÇOPUROÐLU

görevlerinden aalýndýlar.

� Ferruh GERÇEK, Kültür MerkezleriÞube Müdürlüðü'nden ,

� Tamay TEKÇAM, Anýtlar ve Mü-zelerGenel Müdürlüðü Arkeolog kadrosundan

� Hayrünisa ÇAKMAK, Anýtlar veMüzeler Genel Müdürlüðü Arkeolog kad-rosundan

emekliye aayrýldýlar.

Üyelerimizden Haberler

� Kültür Bakanlýðý Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Genel Müdürlüðü'ne birsüre önce vekaleten atanan Sn. Nadir AVCIbu göreve asaleten atandý. Kendisini candankutlar görevinde baþarýlar dileriz.

� Kültür Bakanlýðý Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Genel Müdürlüðüyeniden düzenlenen "Kültür ve Tabiat Varlýk-larýný Koruma Yüksek Kurulu Ýlke Kararlarý"nýbir kitapçýkta toplayarak yayýnladý. Kitapçýðýnönsözünde;

"... Kültür ve Tabiat Varlýklarýný KorumaYüksek Kurulu'nun aldýðý Ýlke Kararlarýnýn,uygulamada çýkan sorunlar, mevzuatlaçeliþen hususlar ve Ýdari Yargý kararlarýgözönüne alýnarak deðerlendirilmesi amacýy-la, Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma GenelMüdürlüðü bünyesinde komisyon çalýþmasýyapýlmýþtýr. Çalýþma sonucu hazýrlanan öne-riler, 20-22 Ekim 1999 tarihleri arasýndaNevþehir'de yapýlan Bakanlýðýmýz yetkilileri,Koruma Kurulu baþkanlarý ve Kurul müdür-lerinin katýldýðý "Kültür ve Tabiat VarlýklarýnýKoruma Kurullarý Koordinasyon Toplantý-sý"nda deðerlendirilmiþtir.

Yapýlan tüm bu çalýþmalar sonucundadüzenlenen ilke kararlarý taslaklarý, 23 Ekim1999 ve 5 Kasým 1999 tarihlerinde yapýlanKoruma Yüksek Kurulu toplantýlarýnda deðer-lendirilerek, Taþýnmaz Kültür ve Tabiat Var-lýklarý ile ilgili uygulama ve iþlemlerin 24 adetilke kararý altýnda yürütülmesi uygungörülmüþtür" denmektedir.

� SUNA - ÝNAN KIRAÇ AKDENÝZ ME-DENÝYETLERÝ ENSTÝTÜSÜ'nün yayýnladýðýADALYA' nýn No: III / 1998 sayýsý yayýnlandý.

� TUBÝTAK POPÜLER BÝLÝM KÝTAP-LARI serisinden "ARKEOLOJÝ" kitabý yayýn-landý. Gençlere özellikle de ilköðretim öðren-cilerine arkeolojiyi tanýtan ve sevdirmeyiamaçlayan bir eðitim kitabý. Eðitimciler içintemel bir kaynakça olma özelliði taþýyor.Ülkemizde yaþayan herkesin edinmesi gere-kir diye düþünüyoruz.

� ODTÜ Tarihsel Çevre Araþtýrma Mer-

kezi (TAÇDAM) Numan Tuna ve Jean Öztürktarafýndan derlenen "Ilýsu ve Karkamýþ BarajGölleri Altýnda Kalacak Arkeolojik KültürVarlýklarýný Kurtarma Projesi 1998 Yýlý Çalýþ-malarý" adlý kitabý yayýnlandý. Kitapta Güney-doðu Anadolu Bölgesinde 1998 yýlýndayapýlan kazýlar ve yüzey araþtýrmalarýna yerverilmekte.

� Kültür Bakanlýðý'nda çalýþan meslek-taþlarýmýzýn da içinde bulunduðu KÜLTÜR-SEN Sendikasýnýn yayýn organýnýn 6. Sayýsýyayýnlandý. Bu sayýda Dernek BaþkanýmýzProf. Dr. Ahmet TIRPAN ile yapýlan bir söy-leþiye yer verildi.

� Bu yýl XI. ncisi düzenlenecek olanMüze Kurtarma Kazýlarý Seminerinin 24-26Nisan 2000 tarihlerinde Denizli KarahayýtPolat Otel’de yapýlacaktýr.

� Kültür Bakanlýðý Atama ve GörevdeYükselme Yönetmeliði Resmi Gazetenin 17Aralýk 1999 gün ve 2390 sayýsýnda yayýn-landý. Yönetmeliðe göre artýk Kültür Bakan-lýðýnda atama ve görevde yükselmelerdesýnav koþulu geçerli olacak.

� XXII. Uluslararasý Kazý, Araþtýrma veArkeometri Sempozyomu 22 -26 Mayýs 2000tarihleri arasýnda Ýzmir Efes otelinde yapýla-caktýr.

***

Derneðimiz üüyesi ÝÝzmir MMüzesi aarkeo-loglarýndan SSayýn MM. KKadri SSayýlgan’dandergimizi kkonu aalan bbir mmektup aaldýk. MMek-tubu ssizlerin iilgisine ssunuyoruz:

“Derneðinize 2 yýl önce üye oldum. Ýçeriðigün geçtikçe zenginleþen, tarihi, arkeolojik vesanatsal yazýlarýn zaman içinde aðýrlýðýný his-settirdiði (ÝDOL) dergisini yayýn hayatýna kap-samlý olarak kazandýrmanýz, biz meslek-taþlarýnýza þevk katmýþtýr. Her yeni sayýsýelimize geçtiðinde, bir müjde veriyormuþcasý-na, merak ve heyecanýmýz bir kat daha arta-rak sürmektedir.

Biz arkeologlarýn eli, gözü, kulaðý olmaseviyesine gelmiþ bulunan, yeni ismiyle

57ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

BBize YYansýyanlar

(ÝDOL)' ümüzün son sayýlarýnýn dolu dolu çýk-masý bizleri sevindirmekte, mesleki geleceði-mizin endam aynasý olacaðý umudunu birkere daha perçinlemektedir.

Böylesi, insanlýk geçmiþinin güçlü uðraþla-rýný bilimsel düzeyde meslektaþlarýnýza ka-zandýrdýðýnýz için baþta dernek yöneticilerinive dergi yayýn kurulunu içtenlikle tebrik eder,baþarýlarýnýzýn devamýný dilerim. Saygýla-rýmla.”

TEPEBAÐ HHÖYÜK AARKEOLOJÝKKAZISI-ARKEOPARK PPROJESÝ PPANELÝSONUÇ BBÝLDÝRGESÝ VVE ÖÖNERÝLER

Çukurova Üniversitesi,Fen-Edebiyat Fa-kültesi, Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nünhazýrlamakta olduðu, bölgemiz için çokönemli iki projeden birincisi olan, "TepebaðKazýsý Projesi", 14.12.1999 Salý günü Saat13.30'da Seyhan Oteli'nde düzenlenen birpanelle tanýtýldý. Adana Büyükþehir Bele-diyesi Baþkanlýðý ve Altýnkoza Kültür Sanatve Turizm A.Þ. ve Çukurova ÜniversitesiArkeoloji ve Sanat Tarihi Bölüm Baþkanlýðýadýna Sayýn Nurettin ÇELMEOÐLU'nun çok

baþarýlý olarak organize ettiði panele, 200'eyakýn konuk ile deðerli yazýlý ve görselbasýnýmýz katýldý.Panelin "Onur Konuðu" ise,ünlü Arkeolog Sayýn Prof. Dr. Halet ÇAM-BEL'di. Panelist olarak, Ankara Üniversitesi,Dil ve Tarih-Coðrafya Fakültesi, Protohistor-ya ve Önasya Arkeolojisi Anabilim DalýBaþkaný ve özellikle son yýllarda EgeBölgesi'nde yaptýðý kazýlarla (Ýzmir- LimanTepe, Bakla Tepe ve Kocabaþ Tepe) Tro-ya'nýn bölgedeki ününe son veren ve uygar-lýðýn Yunanistan'dan deðil, Anadolu'danbatýya gittiðini Yunanlý meslektaþlarýna dakabul ettiren Sayýn Prof.Dr.Hayat ERKANAL,Adana Arkeoloji Müzesi Müdür Vekili SayýnKazým TOSUN ve 1.5 sene önce ÇukurovaÜniversitesi Arkeoloji ve Sanat TarihiBölümü'nü kurma çalýþmalarýna baþlayan,"Tepebað Kazýsý Projesi Baþkaný", Sayýn Yrd.Doç. Dr. K. Serdar GÝRGÝNER katýldý. Konuk-lar arasýnda Adana Büyükþehir BelediyesiBaþkaný Sayýn Aytaç DURAK, SeyhanBelediyesi yetkilileri,Adana Koruma KuruluMüdürü Sayýn Ýsmail SALMAN, Adana ÝlKültür Müdürü Sayýn Hasan ERZURUM-LUOÐLU, Adana Ýl Turizm Müdürü SayýnZeki YILMAZ, Çukurova Üniversitesi Arkeo-

58 iDOL

Tepebað Höyük üzerindeki yapýlaþma

BBize YYansýyanlar

metri Anabilim Dalý BaþkanýSayýn Prof.Dr.Selim KAPUR veçok sayýda Öðretim Üyesi, ÇU-SAD Baþkaný Sayýn HamideAkata,AFAD Baþkaný Sayýn Ha-luk UYGUR, Adana Turizm Der-neði Baþkaný Sayýn Ülcaz ÞAHÝNve çok sayýda deðerli sivil toplumörgütlerinin temsilcisi bu önemlipaneli izledi.

Açýlýþ konuþmasýnda NurettinÇELMEOÐLU, þimdiye kadarTepebað'ýn üstü ile ilgili çok sayý-da düþünce üretildiðini, ancakaltýnýn daha da önemli olduðunuvurguladý.Arkeoloji Bölümü'nün bu kazý pro-jesine her türlü desteðin verilmesini isteyenÇELMEOÐLU,üzücü Adana depreminde enfazla yýkýmýn Tepebað'da olduðunu, yabancýbilim adamlarýnýn bu konudaki yazýlarýna atýfyaparak anlattý. Tepebað'da yaþayan vatan-daþlarýn yeni yapýlan afet evlerine geçme-sinin hayati önen taþýdýðýnýn da altýný çizdi.

Panelin "Onur Konuðu" Prof.Dr.HaletÇAMBEL de, bölgenin önemine kýsaca de-ðindikten sonra, bu projeye sevindiðini, zatenyýllardýr Tepebað Höyüðü'nün öneminin art-týðýný ve bu projeye destek olunmasýný istedi.

Panel yöneticisi ve ÇÜ Arkeoloji ve SanatTarihi Bölüm Baþkaný-Tepebað Kazýsý ProjesiBaþkaný Y. Doç. Dr. K. Serdar GÝRGÝNER,yeni kurulmaya baþlayan Arkeoloji ve SanatTarihi Bölümü'nün ilk projesinin TepebaðHöyük,eski dönemlerdeki adýyla Uru Adaniiakazýsý olduðunu söyledikten sonra, dünya-nýn hhiçbir mmodern kkentinin mmerkezinde 33500yýl ööncesinin ççok öönemli bbir þþehrininolmadýðýnýn altýný çizdi. Yýllarca Tepebað ileilgili çok sayýda çalýþmanýn hazýrlandýðýný,ancak Tepebað Bölgesi'nin Turizme kazan-dýrýlmasýnda arkeolojik bir kazýnýn ivediolduðunu belirtti.Bu kazýya baþlayabilmekiçin 100'e 100'lük bir alana ihtiyaçlarýnýnolduðunu, buradaki arazilerin de daha çoksahýþlara ait olduðunu söyledi. Ýstimlak ola-yýnýn Kültür Bakanlýðý ile Büyükþehir Bele-diyesi tarafýndan yapýlmasýný istedi. Kazýya

baþladýktan sonra, bir taraftan da TepebaðMahallesinin eteklerinde ve Kayalýbað'dayoðunlaþan Beylikler ve Osmanlý Dönemiyapýlarýnýn restore edilmesi gerektiðini, buarada iyi bir çevre düzenlemesiyle 8000 yýllýkAdana tarihinin belki de dünyada eþi benzeriolmayan bir Arkeopark ile sergileneceðinin,bunun da Adana Turiziminde büyük bir patla-ma yapacaðýný belirti.Bu projeyi hem maddi,hem de manevi olarak tek baþlarýna yap-malarýna olanak olmadýðýný, herkesin kendi-lerine yardýmcý olmasýný rica etti. GÝRGÝNER,ayrýca bu projenin Adana'ya ve Adana halký-na mal olduðunu, bunun da þimdiye kadarhiçbir yerde görülmediðini belirtti.TepebaðKazýsý olayýna Kültür Bakanlýðý ve Anýtlar veMüzeler Genel Müdürlüðü'nün çok olumluyaklaþtýðýný belirten (Ankara'da teke tekSayýn Kültür Bakaný Ýstemihan TALAY veAnýtlar ve Müzeler Genel Müdür YardýmcýsýSayýn Kenan YURTTAGÜL'e bu projeyi anla-tan ve kamuoyu oluþturan Deðerli ÇUSADBaþkaný Sayýn Hamide AKATA'ya minnet-tarýz.) GÝRGÝNER, bu projenin ÇÜ AraþtýrmaFon Saymanlýðý'na bu ay verilmesindensonra, resmi kazý izninin talep edileceðini, bukazýyý Üniversite ve Adana Arkeoloji Müzesiile katýlýmlý bir þekilde yapacaklarýný söyledi.

Daha sonra Prof. Dr. Hayat ERKANAL,önce arkeolojinin ne olduðunu, höyüklerinnasýl oluþtuðunu anlattý. Bir yerleþmenin ku-rulabilmesi için mutlaka yakýn bir yerde tatlýsu kaynaðýnýn olmasý gerektiðini, Tepebað'da

BBize YYansýyanlar

59ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

Prof. Dr. Hayat Erkanal

bu sorunun da Seyhan Nehri ile giderildiðini,kurulan þehrin çeþitli sebeplerden terkedildiðini, kalan yapýlarýn bir þekilde yýkýldýk-tan sonra, yeniden bu alanlarda bir tesviyeçalýþmasýndan sonra, yeni kentin kurul-duðunu ve bu durumun binlerce yýl devamettiðini, iþte bu þekilde araziye yabancý bu tipyapay tepelere arkeoloji literatüründe"Höyük" adýnýn verildiðini söyledi. TepebaðMahallesinin altýnda da bu þekilde oluþmuþbir höyüðün olduðunu, en erken yerleþimin,yani Adana'nýn tarihinin 8000 sene öncebaþladýðýnýn tahmin edildiðini, ancak özellikle3500 sene önce Tepebaðlýlarýn KizzuwatnaKrallýðý'nýn çok önemli bir kentini burada kur-duklarýný ve bu dönemde bu yörenin en ö-nemli ticaret merkezi olarak, Hitit yazýlýmetinlerinde Tepebað'ýn bir lliman kkentiolduðunu belirtti. Jeolojik ve Jeomorfolojikaraþtýrmalarla da bölgenin 3500 sene evvelkikýyý çizgisinin belirlendiðini ve bu sonuçlarýnda bu görüþleri doðruladýðýný belirten ERKA-NAL, daha sonra Almanya Münich Üniver-sitesi Öðretim Üyelerinden ve Bavyera Bi-limler Akademisi Üyesi Sayýn Prof. Dr. Bart-hel HROUDA'nýn ÇÜ Arkeoloji ve Sanat Tari-hi Bölümü'nün çalýþmalarýna ve projelerinedestek olmak istediðini konuklara iletti. Dahasonra slaytlar eþliðinde, M.Ö. 1. Binin baþla-rýnda, Mezopotamya Geç Assur yazýlý metin-lerinde Çukurova'nýn adýnýn, Que ya da Hi-lakku olarak geçtiðini,konunun etimolojik açý-

dan deðerlendirildiðinde ise, Hilakku ile Kilik-ya'nýn ayný isim olduðunu söyledi. ERKANALsözlerine þu þekilde devam etti:"Bu durumdaKilikya adý ilk kez Geç Assur yazýlý kay-naklarýnda ortaya çýkar. M.Ö. 2. Binde,dahaönce ise bölgenin adý, Kizzuwatna'dýr.Bölgedeki en eski þehirlerden biri de,Adana(Adaniia)'dýr. Bu isim M.Ö.8. asra aitKaratepe-Aslantaþ yazýtlarýnda karþýmýzaçýkar.Ancak bu tarihten de önce Adaniia adý,M.Ö. 2. Binin ortalarýnda (1500 yýllarý) HititKralý Telepinu'ya ait emirnamede karþýmýzaçýkmaktadýr.M.Ö.2.Binin baþlarýnda Kizzu-watna, Kuzey Mezopotamya'ya, Kuzey Suri-ye'ye göç eden Hurriler'in büyük çapta etkisialtýnda kalmýþtýr. M.Ö. 1350'de Hitit KralýSuppiluiluma'nýn bölgedeki hakimiyetindenönce ve sonra Hurri kökenli çok sayýda yerelbey, rahip etkinliði karþýmýza çýkar. Hattarahiplerden birinin kýzý olan Puduhepa Hititkrallarýndan Hattusili ile evlenmiþ ve Hititsarayýnda büyük bir güç olmuþtur. Aynýdönende bölge, kuzeydeki eski Hitit kültürüile de baðlantý içindedir. Sirkeli Höyük'te bulu-nan bu döneme ait bir damga mühür bubaðlantýyý açýkça ortaya koymaktadýr.Bunlarýn dýþýnda Boðazköy'den ele geçen'Bronz Tablet', Hitit Kralý IV. Tudhalia ilekuzeni Kizzuwatnalý Kurunta arasýnda yapý-lan bir anlaþmayý içermektedir."Daha sonraERKANAL, ÇÜ Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bö-lümü'nün Tepebað Kazýsý Projesi'ne her türlü

desteði vereceklerini ve bu projeyidünya bilim çevrelerine de taþýya-caðýný belirtti. 1930’lu yýllarda,Anadolu Arkeolojisinin önemliisimlerinden biri olan AmerikalýProf. Dr. Machteld MELLINK'inkendisine Amerikan Hastahane-si'nin yapýmý esnasýnda yaklaþýk1.5 m. yüksekliðinde bir oturankadýn formunda MISIR Heykeli'ninTepebað'da bulunup Amerika'yaMetropolitan Museum of Art'agötürüldüðünü aktaran deðerliHoca, bu eserin de bir an öncevatanýna geri getirilmesi için huku-ki mücadelenin baþlamasý gerek-tiðini; Anadolu'da bu boyutlarda

60 iDOL

Prof. Dr. Hayat Erkanal ve Yrd. Doç. Dr. Serdar Girginer

BBize YYansýyanlar

bir Mýsýr heykelinin ilk kez bulunduðunu vedolayýsýyla da, Tepebað'ýn önemini bir kezdaha vurguladý.

Daha sonra söz alan Kazým TOSUN ise,höyük üzerindeki tescilli yapýlar hakkýndabilgi verdi. Bu kazý projesinde ÇÜ ile birlikteçalýþacaklarýný belirten TOSUN, kazý yapýla-cak alanlarda istimlak olayýnýn bir an öncebaþlamasýný arzu ettiðini belirtti. Höyükteçoðu kez müze adýna sondaj çalýþmasý yap-týklarýnýn altýný çizdi.

Kürsüye davet edilen Aytaç DURAK ise,bu proje için çok önemli açýklamalarda bulun-du. Özetle bu proje için elinden gelen hertürlü yardýmý yapacaðýný, bu projenin Adanaiçin çok önemli ve faydalý bir çalýþma ola-caðýný anlatan DURAK, Tepebað'da oorta hha-sarlý yyapýlarda dda yyaþayanlarýn iistedikleritakdirde, YYüreðir'de yyapýlan AAfet eevlerinetaþýnabileceklerini, þþu aanda 11385 eevin bboþolduðunu, BBayýndýrlýk vve ÝÝskan BBakanlýðý'naen kkýsa ssürede bbaþvuracaklarýný vveTepebað'ýn bboþaltýlacaðýný, zzaten iilk ddep-remde TTepebað'da iinsanlarýn ççok zzor ddurum-da kkalacaklarýný bbelirtti.Tepebað hhalkýnýn hhiçbir þþekilde mmaðdur eedilmeyeceðini bbelirtenDURAK, yyeni bbin yyýlýn bbaþ-langýcýnda bbu ppro-jenin ööneminin ttekrar aaltýný ççizdi. Bu projeyeherkesin destek olmasý gerektiðini söyleyenDURAK, Tepe-bað'ýn artýk altýnýn çok büyükönem kazan-dýðýný ve Adana'nýn tarihini hepbirlikte ortaya çýkaracaklarýný belirtti.

Tartýþmalar bölümünde ise, konuklartarafýndan sorulan sorular panelistler tarafýn-dan cevaplandý. Ýstimlak konularýnda mevzu-atlarla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Hayat ERKA-NAL, kamulaþtýrmanýn ya parayla, ya da ser-tifika ile yapýldýðýný söyledi.Söz alan TepebaðMahallesi Muhtarý Sayýn Ferhat ARKUN,Tepebað'daki sorunlarý anlattýktan sonra, ÇÜArkeoloji vve SSanat TTarihi BBölümü'nün kkazýyapmak iiçin iistediði aalanlarýn ttam oortasýnda"80'e 990" bboyutlarýnda bbir hhazine aara-zisininolduðunu, üüzerinde ggecekondunun bbulun-duðunu vve bbu pparsellerin iimar pplanlarýndagörülmediðini bbelirtti. Söz alan Güç BirliðiVakfý temsilcisi Sayýn Zeynep ÖZTE-KÝN de,

vakýflarýnýn Tepebað konusunda ciddi çalýþ-malarýnýn olduðunu ve tüm bu çalýþmalarýnbir araya getirilmesinin ve so-rumlu tek birkiþinin olmasý gerektiðinin altýný çizdi. Bu pro-jeye gereken maddi olanaklarýn verilebile-ceðini de sözlerine ekledi.

Bir ara Tepebað Kazýsý Projesi dýþýndafarklý bir platforma taþýnmak istenen panel,Oturum Baþkaný Y. Doç. Dr. K. Serdar GÝR-GÝNER'in müdahalesi ve ÇÜ ArkeometriAnabilim Dalý Baþkaný Sayýn Prof. Dr. SelimKapur'un sözleri ile toplantýnýn amacýnadöndürüldü. KAPUR, bu þekilde kaoslarýnolmamasý gerektiðini,bu projenin interdisi-pliner bir þekilde yürümesi gerektiðini ve ÇÜArkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nün bu pro-jesine herkesin destek olmasýný istedi.SayýnHoca da, bu projenin eþgüdümünden tek birkiþinin sorumlu olmasý gerektiðini söyledi.

Çok ffazla iilgi vve ddestekle kkarþýlaþýlan ppro-jemizin hhayata ggeçirilmesi iiçin, TTepe-baðMahallesi 33.Sokaktaki HHAZÝNE AARA-ZÝSÝNDEKÝ ggecekondunun bboþaltýlýp, iiçindekivatandaþlarýn aafet eevlerine ttaþýnmasý vvealanýn ttemizlenip kkazýya hhazýr hhale ggetirilme-si, zzaman aaçýsýndan öönemlidir.

Devlet, yyerel yyönetimler vve ssivil ttoplumörgütleri ttarafýndan ssaðlanacak oolan ttümolanaklar bbelki dde bbir VVAKIF kkurulup,tek bbirkuruluþtan iidare eedilmelidir.

Kazýyý ssaðlýklý vve ddaha bbilimsel yyapa-bilmek iiçin TTepebað'da bbir kkazý eevi ttahsisedilmelidir.Son ssistem ddonanýmlara ssahip bbirdökümantasyon mmerkezi bbizim iiçin ççokönemlidir.

Tepebað Höyük en kýsa zamanda 1.DE-RECE AARKEOLOJÝK SSÝT AALANI ilan edil-melidir. Bu kaçak yapý olayýna da, kesin çö-züm getirir.

BBize YYansýyanlar

61ARKEOLOJÝ VVE AARKEOLOGLAR DDERNEÐÝ DDERGÝSÝ

62 iDOL

AASSÝÝLL ÜÜYYEELLEERRAASSÝÝLL ÜÜYYEELLEERRAAkkýýnn EErrssooyy ÖÖððrreettiimm GGöörreevvlliissii ÝÝzzmmiirrMMüüjjddee TTüürrkkmmeenn YYüükksseekk LLiissaannss ÝÝssttaannbbuullEErrddooððaann ÖÖzzkkeesskkiinn SSeerrbbeesstt ÝÝzzmmiirrSSiinnaann ÜÜnnllüüssooyy YYüükksseekk LLiissaannss TTüübbiinnggeennFFiiggeenn FFuurrttuunnaa AArraaþþttýýrrmmaa GGöörreevvlliissii KKaarrssGGaammzzee ÖÖzzbbüütteevv UUzzmmaann OODDTTÜÜ AAnnkkaarraaTTaanneerr AAkkssooyy AArrkkeeoolloogg ÝÝzzmmiittAAllii ÝÝllkkeerr TTeeppeekkööyy AArrkkeeoolloogg AAddýýyyaammaannSSeeddaa KKaarraaggöözz SSeerrbbeesstt AAnnkkaarraaNNeejjaatt ÇÇaakkmmaakk EEnnffoorrmmaassyyoonn MMeemm..((EEsseennbbooððaa)) AAnnkkaarraaTTaarrýýkk GGüüççllüüttüürrkk YYüükksseekk LLiissaannss ÝÝssttaannbbuullNNuurraayy DDeemmiirrttaaþþ AArrkkeeoolloogg AAnnkkaarraaGGüürrkkaann ÇÇaaððaann AArrkkeeoolloogg ÝÝssttaannbbuullHHaakkaann YY.. BBiirriicciikk SSeerrbbeesstt ÝÝssttaannbbuullYYuussuuff PPoollaatt AArrkkeeoolloogg ÝÝssttaannbbuullYYaasseemmiinn PPoollaatt AArraaþþttýýrrmmaa GGöörreevvlliissii ÝÝzzmmiirrMMeehhmmeett TTüürrkkmmeenn AArrkkeeoolloogg ÝÝzzmmiirrGGüüll GGüülltteekkiinn ÖÖððrreettiimm GGöörreevvlliissii ÝÝzzmmiirrMM.. EEccee IIþþýýkk AArrkkeeoolloogg ÝÝzzmmiirrMMuussttaaffaa KKaayymmaakk AArrkkeeoolloogg EErrzzuurruummSSeellmmaa EEkkþþii SSeerrbbeesstt ÝÝssttaannbbuullGGüülleerr ÞÞaahhhhüüsseeyyiinnooððlluu SSeerrbbeesstt AAnnkkaarraaEEþþrreeff SSüürrüüccüü AArrkkeeoolloogg EEddiirrnneeÞÞaahhiinn YYýýllddýýrrýýmm AArrkkeeoolloogg EEddiirrnneeMMuussttaaffaa OOkkaann CCiinneemmrree AArrkkeeoolloogg AAnnkkaarraaÖÖzzlleemm GGüüll ÝÝnnaall SSeerrbbeesstt AAnnkkaarraaGGüüllaayy ÞÞaahhiinn AArrkkeeoolloogg AAnnkkaarraaMMuurraatt BBaaððýýþþllaayyýýccýý SSeerrbbeesstt AAnnkkaarraaYYoonnccaa ÞÞaallkk Serbest AnkaraSSiinnaann DDuurrmmuuþþ Serbest AnkaraHH.. AAsseennaa KKýýzzýýllaarrssllaanoðlu Araþtýrma GGörevlisi AdanaBBuurrccuu EErrcciiyyaass Doktora ÖÖðrencisi Ankara

FFAAHHRRÝÝ ÜÜYYEELLEERRFAHRÝ ÜÜYELERÝsmail GGökmen Muhabir ÝzmirMelike ZZehra ÇÇavga Þehir PPlancýsý AnkaraYücel DDaþbacak Bankacý ÝstanbulÞemsibade DDaþbacak Öðretmen KonyaHüseyin BBaki ÝÝnnaall Öðretmen AnkaraHakan KKarabaðlý Nöroþirürji UUzmaný ÝstanbulPýnar KKarabaðlý Pataloji UUzmanýý ÝÝssttaannbbuullMümtaz BBaþkkaayyaa Öðretmen DenizliMurat AAltundað Öðrenci AnkaraMehmet DDallddaall ZZiirraaaatt MMüühheennddiissii AAyyddýýnn

DUYURU

Dernek üye aidatlarý 29.05.1999 tarihinde yapýlan IV. Olaðan Genel Kurul’da alýnankararla aylýk 500.000.-TL olmuþtur. Üyelerimizin üye aidatlarýný ivedilikle Arkeoloji veArkeologlar Derneði TC Ziraat Bankasý Ulus Þubesi 255457 No’lu banka hesabýnayatýrmalarýný rica ederiz.

AAramýza KKatýlanlar