t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi emek - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ...

68
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI AĞUSTOS 2016, Yıl 28, Sayı 332 EMEK - ANKARA - PP - 2 Dünyada ve Türkiye’de Verimlilikte Son Durum s. 4 Mevzuat Ertelemeleri ve Türk Sanayi Politikaları s. 10 Türkiye’de Motosiklet Sanayisinin Küreselleşme Potansiyeli s. 30 Krizlerin Etkileri ve 2016 Türkiye Sanayisine Genel Bakış s. 36 SANAYİDEKİ GELİŞMELER

Upload: others

Post on 05-Oct-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI AĞUSTOS 2016, Yıl 28, Sayı 332 EMEK - ANKARA - PP - 2

KALK

INM

ADA

ANAH

TAR

VERİ

MLİ

LİK

A

ĞUST

OS 2

016

Y

IL: 2

8

SAY

I: 33

2

T.C

. BİL

İM, S

ANAY

İ VE

TEKN

OLOJ

İ BAK

ANLI

ĞI

V

ERİM

LİLİ

K GE

NEL

MÜD

ÜRLÜ

ĞÜ

ISSN

130

0 - 2

414

Dünyada ve Türkiye’de Verimlilikte Son Durum s. 4Mevzuat Ertelemeleri ve Türk Sanayi Politikaları s. 10Türkiye’de Motosiklet Sanayisinin Küreselleşme Potansiyeli s. 30Krizlerin Etkileri ve 2016 Türkiye Sanayisine Genel Bakış s. 36

SANAYİDEKİ GELİŞMELER

Page 2: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar
Page 3: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

Anıl YILMAZGenel Müdür

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN

AYLIK YAYIN ORGANIDIR

AĞUSTOS 2016 YIL: 28 SAYI: 332Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır.

ISSN: 1300-2414Yayın Türü: Yerel Süreli

Türkçe - İngilizce

SAHİBİT.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR

Anıl YILMAZ

GENEL KOORDİNATÖRDilek BİRBİL

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜCangül TOSUN

YAZI KURULU Dilek BİRBİL - Cangül TOSUN - Lütfiye BALKAYA

İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSUGülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU

WEB SİTESİ SORUMLUSUAytunç AYHAN

FOTOĞRAFLARHakan CANBAKIŞ

DAĞITIM SORUMLUSUMehtap EMRE

(312) 467 55 90 / 331 [email protected]

Anahtar dergisinin PDF dosyalarını her aydüzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini

istiyorsanız, konu alanına Anahtar yazıp [email protected] adresine boş bir e-posta

atabilirsiniz.Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler

yazarlarına aittir.

YÖNETİM YERİT.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI

VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜGelibolu Sokak No:5

Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)

Faks: (312) 427 30 22Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: [email protected]

İnternet: http://vgm.sanayi.gov.trhttp://anahtar.sanayi.gov.tr

GRAFİK TASARIM VE UYGULAMAFulya KOÇ

BASKIELMA TEKNİK BASIM MATBAACILIK

İvedik OSB Matbaacılar Sitesi 1516/1 Sok. No:35 Yenimahalle-ANKARA

Tel:(312) 229 92 65 Faks:(312) 231 67 06

BASILDIĞI TARİHAnahtar dergisinin AĞUSTOS 2016 sayısı

18.08.2016 tarihinde basılmıştır.

01

AĞUSTOS 2016

Sanayi Devrimi ya da Endüstri Devrimi, Avrupa’da 18. ve 19. yüzyılda yeni buluşların üretime olan etkisi sonucunda ortaya çıkarak, ilk olarak Birleşik Krallık’ta ardından da Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’ya ulaşmış, daha sonra dünyaya yayılmıştır.

Hızlı nüfus artışı, tarımda, ulaşımda ve hayatın her alanındaki teknolojik gelişmeler ve yaşam düzeyinin yükselmesi gibi nedenlerin de yer aldığı etkilerle ortaya çıkan Sanayi Devrimi sonuç olarak; toplumsal sınıf yapısında değişimler, sosyal devletin gelişmesi ve kentleşmenin ortaya çıkması gibi çok temel değişim ve dönüşümlere neden olmuştur.

Dünyada değişen politikalar ve küreselleşmenin getirdiği etkiler düşünülürse, sanayide de üretim yapıları değişime uğrayacak, her ölçekten sanayi kuruluşu bilgi ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni üretim modelleri ortaya çıkaracaktır. Tüm bu oluşumların sonucunda, dünyada sanayi faaliyetlerinin değişen yapıya uyum sağlama gereksinimindeki hareketlenme sürerken, Türkiye’de 2000 yılında uygulamaya giren yasa ile Organize Sanayi Bölgeleri aracılığıyla sanayi kuruluşlarını planlı bir şekilde bir araya getirme çabası büyük ölçüde başarılı olmuştur. Bu başarının sürdürülebilmesi geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde sanayinin yapısal dönüşümünü sürdürebilmekten geçmektedir. Sanayinin dijital dönüşümü bu çerçevede öne çıkmaktadır. Cumhuriyet ve demokrasimizin büyük bir badireyi atlattığı şu günlerde önümüzdeki iddialı 2023 hedefleri için sanayimizin kritik önemi ve üstleneceği rol, bu alanda daha da fazla çalışmayı gerekli kılmaktadır.

“Sanayide Gelişmeler” temalı dergimizin bu sayısında; dünyada ve Türkiye’de verimlilikle ilgili gelişmelere, sanayi politikalarına, 2016 Yılı Verimlilik Proje Ödüllerine ait proje tanıtımlarına, bilim ve teknoloji göstergelerine, bölgesel ve ulusal-uluslararası verimlilik istatistiklerine yer verdik. Bu sayının hazırlanmasında makale ve değerlendirmeleriyle katkı sağlayanlara teşekkür ederiz.

Page 4: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

İÇİNDEKİLER

10

14

22

30

36

42

44

46

47

04

02

14

30

04

AĞUSTOS 2016

Dünyada ve Türkiye’de Verimlilikte Son Durum Dr. Halit SUİÇMEZ

Mevzuat Ertelemeleri ve Türk Sanayi Politikaları Prof. Dr. İbrahim KILIÇASLAN

Yeni Bir Sanayi Devriminin Eşiğinde Umut DEMİRTAŞ

Tarımda Verimlilik Sorunu: Tarımdan Sanayiye İş Gücü Transferi ve Zirai Gayrimenkul Yatırım OrtaklıklarıMehmet AŞICI

Türkiye’de Motosiklet Sanayisinin Küreselleşme Potansiyeli Sinan DURMAZ

Krizlerin Etkileri ve 2016 Türkiye Sanayisine Genel Bakış Dr. Sinan BORLUK

Asya Verimlilik Teşkilatı “Seçilmiş Asya Ülkelerinde Kamu Kesimi Verimliliğinin Ölçümü” Kitabı Yayımlandı Dr. Yücel ÖZKARA

Yeşil Verimlilik Teşviki İçin Politika Geliştirme: Asya Verimlilik Teşkilatı Üye Ekonomilerinden Örnekler Selin ENGİN

Bilgi Ekonomisinde Verimlilik Üzerine Yeni Perspektifler Umut DEMİRTAŞ

Ulusal Verimlilik Teşkilatları ve Ulusal Teknoloji Enstitüleri Arasında İşbirliğine Yönelik Bir Çerçevenin Geliştirilmesi Gül TAŞKIRAN BATTAL

Page 5: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

36

42

49

48

51

50

52

53

60

585654

61

62

63

64 57

03

AĞUSTOS 2016

2016 Verimlilik Proje Ödülleri: Esnek Üretim Projesi

2016 Verimlilik Proje Ödülleri:Tedarik Süreci ve Stok Optimizasyonu Projesi

2016 Verimlilik Proje Ödülleri:TÜMOSAN Yalın Dönüşüm Projesi

2016 Verimlilik Proje Ödülleri:Seri Üretim Hakkında İş Yükü Kısıtlı Montaj Hattı Dengeleme Modeli Geliştirme Projesi

2016 Verimlilik Proje Ödülleri:Bilgi Teknolojileri Projelerinde Kanban (Yalın) Süreçlerinin Uyarlanması ile Verimlilik Sağlanması Projesi

2016 Verimlilik Proje Ödülleri:Kaynağında Teknolojik Geri Dönüşüm Projesi

Projeler

OECD 2016 Verimlilik Küresel Forumu

Developments in Industry

Sürdürülebilir Üretim Göstergeleri Sustainable Production Indicators

Bölgesel Verimlilik İstatistikleriRegional Productivity Statistics

Sanayi Göstergeleri Industry Indicators

Bilim ve Teknoloji Göstergeleri Science and Technology Indicators

Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri National and International Productivity Statistics

Page 6: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016AĞUSTOS 2016

MAKALE

kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesinde en önemli unsurdur. Bu gerçeklik hem kuramsal olarak hem de ülkelerin gelişme deneyimleri sonucunda genel kabul görmektedir. Bu durumda ülkemizin bir “verimlilik ekonomisi” olabilmesi için başta iş gücü verimliliği olmak üzere tüm üretim faktörlerinin verimliliklerinin hızlıca artırılması gerekmektedir.

İş gücü verimliliği, ülkelerin toplumsal gelişiminin en temel göstergesidir. Küresel rekabette yer almak ve daha ileri noktalara geçebilmek için başta iş gücü verimliliği olmak üzere toplam faktör verimliliklerinin sürekli geliştirilmesi gerekir. Yapılan araştırmalarda, Türkiye’nin her iki göstergede de Avrupa Birliği ülkelerindeki ortalamaların altında olduğu ortaya konulmuştur. Ülkemizin yaşamakta olduğu temel makroekonomik sorunlarının temelinde de verimlilik düşüklüğünün olduğu düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle imalat sanayindeki iş gücü verimliliğinin hem ülke içindeki gelişimi hem de benzer yapısal özellik gösteren Avrupa ülkeleri ile karşılaştırılması anlamlı bir çalışma olacaktır.

3. Dünya Ülkelerinde ve Türkiye’de Verimlilik Değişimleri

Ülkelerin verimlilik değişimleri Tablo 1’de gösterilmiştir.

Tablo 1’ de çeşitli OECD ülkelerinin yıllar itibarıyla iş gücü verimlilik endeksleri ve yıllık ortalama iş gücü verimliliği değişim oranları tarafımızca hesaplanarak verilmiştir. Bu hesaplama 2005-2014 yılları arası her yılın bir önceki yıla göre olan değişimi hesaplanarak sonuçta yıllık ortalama değişimler bulunmuştur. Türkiye’nin ilgili dönemdeki yıllık ortalama iş gücü verimliliği değişim oranı %1,64 olarak elde edilmiştir. (Kaynak; Dr. Dursun Balkan, Dr. Halit Suiçmez, Türkiye ve Dünya’da İşgücü Verimliliğinin Karşılaştırmalı Analizi, 2007/1 Verimlilik Dergisi’nde yayımlanacak makale).

1. Giriş

Bu makalenin amacı; dünyada ve Türkiye’de, ekonomik verimliliğe ilişkin gözlemler yapmaktır.

Çalışmanın kapsamı ise; imalat sanayinde iş gücü verimliliğinin Türkiye ve Avrupa ülkelerinde karşılaştırmalı olarak incelenmesidir.

Çalışma dönemi olarak, 2005-2015 tarihleri esas alınmıştır.

Bu çalışmada oran analizi yöntemi kullanılmıştır.

İş gücü verimliliği hesabında, yıllık üretim değerlerinin çalışan sayısına bölünmesi sonucunda elde edilen değer kullanılmıştır.

2005-2014 döneminde Türkiye 24 OECD ülkesi içinde verimlilik değişiminde 17. sırada yer almaktadır. Söz konusu dönemde Türkiye’nin yıllık ortalama iş gücü verimliliği artışı %1,64 olarak hesaplanmıştır. 24 ülkenin ortalaması ise %3,20 olarak bulunmuştur.

2012 yılında 121 ülkenin iş gücü verimliliği düzeyi üzerinden yapılan analize göre, Türkiye; 28.490 Dolarlık seviye ile 43. sırada bulunmaktadır.

Bu sonuçlar, Türkiye’nin verimlilik alanında yeni bir yaklaşım oluşturması gerektiğini göstermektedir.

2. Verimlilik Artışının Önemi

Verimlilik değişkeni, ülkelerin hem makroekonomik sorunlarının çözümlenmesinde, hem de toplumsal

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE VERİMLİLİKTE SON DURUMDr. Halit SUİÇMEZ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

04

Page 7: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016AĞUSTOS 2016

YILLAR

ÜLKELER 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 Yıllık Ortalama İşgücü Verimliliği Değişim Oranı

Slovakya 0,544 0,668 0,786 0,906 0,876 1,000 1,021 1,144 1,226 1,265 10,12%

Romanya 0,532 0,612 0,711 0,765 0,844 1,000 1,059 1,051 1,132 1,191 9,53%

Estonya 0,734 0,795 0,847 0,841 0,760 1,000 1,190 1,175 1,186 1,208 6,29%

Letonya 0,672 0,713 0,747 0,840 0,869 1,000 1,050 1,115 1,131 1,105 5,80%

Polonya 0,718 0,795 0,847 0,854 0,885 1,000 1,050 1,072 1,104 1,130 5,24%

Macaristan 0,692 0,717 0,731 0,776 0,822 1,000 1,043 1,083 1,053 1,070 5,14%

Almanya 0,777 0,878 0,960 0,953 0,884 1,000 1,023 1,027 1,033 1,093 4,07%

Çek Cumhuriyeti 0,799 0,873 0,955 0,930 0,887 1,000 1,053 1,048 1,065 1,118 3,95%

Malta 0,695 0,805 0,912 0,931 0,883 1,000 0,995 1,051 1,009 0,943 3,76%

Bulgaristan 0,876 0,939 1,024 1,039 0,915 1,000 1,059 1,088 1,124 1,159 3,35%

Slovenya 0,810 0,873 0,940 0,969 0,877 1,003 1,034 1,014 1,032 1,070 3,34%

Luxemburg 0,907 1,000 1,058 1,123 1,079 1,000 1,159 1,164 1,190 1,184 3,23%

Finlandiya 0,877 0,944 0,991 1,039 0,904 1,000 1,041 1,029 0,998 1,035 2,08%

Amerika Birleşik Devletleri 0,866 0,919 0,940 0,959 0,923 1,000 1,019 1,009 1,015 1,023 1,93%

Avusturya 0,896 0,957 0,993 1,004 0,911 1,000 1,035 1,017 1,026 1,040 1,81%

Norveç 0,919 0,918 0,936 0,946 0,933 1,000 1,019 1,030 1,047 1,075 1,78%

Türkiye 0,876 0,915 0,941 0,931 0,915 1,000 1,034 1,007 1,008 1,009 1,64%

Portekiz 0,921 0,985 1,019 0,993 0,949 1,000 0,997 1,012 1,049 1,052 1,55%

Fransa 0,931 0,991 1,035 1,021 0,870 1,000 1,054 1,018 1,011 1,022 1,34%

İspanya 0,963 1,003 1,035 0,965 0,938 1,000 1,007 0,984 1,018 1,030 0,83%

Litvanya 1,035 1,072 1,094 1,040 0,891 1,000 1,036 1,012 1,003 1,079 0,73%

Makedonya 0,997 1,026 1,059 1,041 0,913 1,000 1,049 1,021 1,024 1,039 0,63%

İşveç 0,921 0,965 0,991 0,964 0,883 1,000 1,004 0,978 0,958 0,941 0,40%

Kıbrıs 1,066 1,048 1,087 1,107 1,002 1,000 0,961 0,920 0,912 0,914 -1,62%

ORTALAMA 3,20%

05

Tablo 1. Yıllık Ortalama İş Gücü Verimliliği Değişim Oranları (2005-2014)

Kaynak: Eurostat Kısa Dönemli İş İstatistikleri verileri kullanılarak tarafımızca hesaplanmıştır.

Page 8: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

MAKALE DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE VERİMLİLİKTE SON DURUM

sonucu olarak da iş gücü verimliliği 2011 sonrasında durgun bir seyir içinde olmuştur. 2011 sonrası dönemde ekonominin genelinde reel değişkenler olarak adlandırdığımız üretim, istihdam ve verimlilik eğilimlerinin genel bir durgunluk ve durağanlık içinde olduğu saptanmaktadır.

Bir başka veriden yaptığımız hesaplamalara göre; (Kaynak: Dünya Bankası Ekonomi ve Büyüme Göstergeleri (World Bank Web Sitesi, 2015) son 7 yıllık dönemde Türkiye iş gücü verimlilik merdiveni sıralamasında birkaç basamak aşağıya inmiş durumdadır.

2005-2012 döneminde verimlilik düzeyi sıralamasında en yüksek performansı gösteren ülkelerden biri Çin olmuştur. Çin 91. sıradan 71. sıraya ilerlemiştir. Elbette ki bu durumun Çin’deki yüksek büyüme hızları ile yakından ilgili olduğu düşünülmektedir. Yine performansı yükselen ülkelerden birisi de Güney Kore’dir. O da 26. sıradan 21. sıraya yükselmiştir. Almanya küresel ekonomik krizin yoğun yaşandığı 2008 yılında 21. sırada iken 2012’de 25. sıraya gerilemiştir. ABD kriz öncesi, kriz yılları ve sonrasında verimlilik sıralamasında birincilik özelliğini kaybetmemiştir.

Gelişmiş, yarı gelişmiş ve gelişmekte olan bir grup ülke içinde Türkiye’de 2005-2014 döneminde iş gücü verimliliğindeki değişim performansı karşılaştırıldığında, ülkemizin pek parlak bir noktada olmadığı izlenmektedir. Tablo 1’de görülebileceği gibi, Türkiye iş gücü verimliliği değişiminde, söz konusu dönemde, adı geçen 24 adet ülke içerisinde 17. sırada yer almaktadır. Ağırlığı yarı gelişmiş ülkeler olan bu ülkeler kümesi içinde Türkiye’nin elde ettiği 17. sıra ülkemizin potansiyeline göre arzu edilmeyen bir seviye oluşturmaktadır.

2011 sonrasında, üretim ve istihdam değişiminin hemen hemen aynı oranda gerçekleştiği izlenmektedir. Bunun

06

AĞUSTOS 2016

Page 9: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

bir büyüme oranı yakalanmasına karşın bu performansın sürdürülebilir olmayışı, verimlilik değişkeni ile makroekonomik gelişmeler arasında ilişki zayıflığı ve küresel finansal krizin etkilerini sayabiliriz.

İş gücü verimliliği sıralamasında Türkiye 121 ülke içerisinde 2005 yılında 36. sırada iken, 2012 de 43. sıraya düşmüştür. Bu durum Şekil 1’de izlenmektedir.

2005-2012 döneminde düzenli bir düşüş eğilimi yaşanmıştır. Bu durumun iki sebepten kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. Birincisi 2008-2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik kriz, ikincisi de bu krize bağlı olarak, dünya

piyasalarından Türkiye’ye gelen sabit sermaye yatırımlarındaki azalmalardır. Bu nedenlerden dolayı 2011 yılından sonra Türkiye’de büyüme hızı önemli ölçüde düşmüştür.

4. Türkiye’de İmalat Sanayinde İş Gücü Verimlilik Değişimi

Her, “gelişme-kalkınma iktisatçısına” sorulması gereken ilk soru şudur:

Memleketin sanayisinde, emek verimliliği ne durumdadır?

Yani, imalat sanayisinde çalışan her bir kişi, ne kadar üretim yapmaktadır?

Yapısal durum ve ekonomik özellikleri bakımından Türkiye’ye benzerlik gösteren Brezilya, Şili, Malezya, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerin söz konusu dönemde iş gücü verimliliği sıralamasında bulundukları yer açısından önemli bir değişiklik göstermediği gözlemlenmektedir. Yunanistan ise yapısal durum açısından Türkiye’ye benzerlik taşıyan bir ülke olarak verimlilik sıralamasında az da olsa belirgin bir güç kaybetmiştir. Bunun nedeni olarak 2009 sonrası yaşadığı ekonomik krizi öne sürebiliriz. Türkiye ise sadece küresel ekonomik krize bağlı olmadan 2005 yılından itibaren kademeli olarak iş gücü verimliliği sıralamasında düşüşler göstermiştir. Bunun nedenleri olarak; 2002 sonrası yüksek sayılabilecek

07

Şekil 1. Türkiye’nin 2005-2012 yılları arasındaki İş gücü Verimliliği Sıralaması

Kaynak: Dünya Bankası Ekonomi ve Büyüme Göstergeleri kullanılarak tarafımızca hazırlanmıştır.

AĞUSTOS 2016

Page 10: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

MAKALE DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE VERİMLİLİKTE SON DURUM

Verimlilikte bir duraklama döneminde miyiz?Bu soruya evet diyebiliriz.

Hedeflenmesi gereken; her dönemde iş gücü verimliliğinin sürekli artırılması ve bunun da esas olarak, teknolojik yenilikler sonucu yapılan yatırımlara dayanmasıdır.

Diğer yandan, yine aynı kaynakta (Anahtar, Mayıs 2016,s;48) 2005-2015 döneminde, ileri teknoloji grubuna giren, “bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı” sektöründeki iş gücü verimliliğinin düşme eğiliminde olduğu ifade edilmektedir.

Bu olgular, 2023 yılına doğru küresel rekabet iddiasında olan bir ülke için önem arz etmektedir.

2010’dan bu yana, verimlilikte “duraklama”, yüksek teknolojili önemli bir sektörde de “gerileme” eğilimi içinde olmak, iktisat politikalarımızı, özellikle de büyüme modelimizi yeniden gözden geçirmeyi gerektirmektedir.

5. Sonuçlar ve Öneriler

Ülkeler arası verimlilik karşılaştırmasındaki duruma baktığımızda şu eğilimleri görmekteyiz; 2005-2014 döneminde Türkiye 24 OECD ülkesi içinde verimlilik değişiminde 17.

sırada yer almaktadır. Söz konusu dönemde Türkiye’nin yıllık ortalama iş gücü verimliliği artışı %1,64 olarak hesaplanmıştır. 24 ülkenin ortalaması ise %3,20 olarak bulunmuştur. 2012 yılında 121 ülkenin iş gücü verimliliği düzeyi üzerinden yapılan analize göre, Türkiye; 28.490 dolarlık seviye ile 43. sırada bulunmaktadır.

Bu sonuçlar Türkiye’nin verimlilik alanında yeni bir yaklaşım oluşturması gerektiğini göstermektedir.

Ülke içinde imalat sanayisinde iş gücü verimlilik değişimine baktığımızda ise, şu saptamaları yapmaktayız;

- 2010 - 2015 döneminde iş gücü verimlilik endeksi durağanlaşmıştır.

- 2005 - 2015 döneminde ,”ileri teknoloji grubunda” iş gücü verimliliği düşme eğilimi içindedir.

Hem ülkeler arası, hem de yurt içi verimlilik gelişmeleri, Türkiye’nin potansiyelleri açısından arzu edilen bir düzeyde olmadığını göstermektedir. Bu koşullarda, başta büyüme olmak üzere tüm iktisadi değişkenlerin, “verimlilik ilkelerine” göre yönlendirilmesi zorunludur.

Kaynakların üretken alanlara dağılımına ağırlık verilerek, başta nitelikli eğitim

Bu göstergeye işgücü ya da emek verimliliği denilmektedir.

Çok önemli bir göstergedir. Her dönem, ülkelerin esas gelişme ve kalkınma göstergesi emek verimliliğidir.

Çünkü bu gösterge; çalışan bireyler ile üretim arasındaki ilişkiyi göstermekte, bunun artması ve ortaya çıkan katma değerin adil bölüşümü ülkelerin toplumsal kalkınma yolunda ilerlediğine işaret etmektedir.

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün aylık yayın organı “Kalkınmada Anahtar Verimlilik” dergisindeki veriler esas alınarak oluşturulan Tablo 2’ye göre;

2010 yılı ile 2015 yılı arasında, emek verimliliğinde, küçük oranda artış ve azalışlar olsa da, esas olarak endeks yerinde saymıştır.

2010 yılında, sanayide 100 olan verimlilik endeksi 2015’e gelindiğinde yine 100 civarındadır.

Benzer bir sonuç bir diğer çalışmada da ortaya konulmuştur.

TİSK’in 7 Haziran 2016 tarihli Bülteninde,(s;2) imalat sanayiinde 2010’da 100 olan verimlilik endeksi, 2014’te 100,9 olarak hesaplanmıştır.

08

Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri, Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi(2010=100), Anahtar, Mayıs 2016, S;65), İsimli Kaynaktan Alınarak Tarafımızca Düzenlenmiştir.

2005Ort.-.

2006Ort.-.

2007Ort.-.

2008Ort.-.

2009Ort.-.

2010Ort.-.

2011Ort.-

2012Ort.-.

2013Ort.-.

2014Ort.-.

20153.Çeyrek

Toplam Sanayi 86,58 90,43 93,22 92,99 92,65 100,00 103,38 101,22 100,64 101,52 101,25İmalat Sanayi 87,56 91,54 94,22 93,09 91,63 100,00 103,45 100,81 100,85 100,97 99,26

Tablo 2. İş Gücü Verimliliği

AĞUSTOS 2016

Page 11: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

• Saraçoğlu, B., & Suiçmez, H. (2006). Türkiye İmalat Sanayiinde Verimlilik, Teknolojik Gelişme, Yapısal Özellikler ve 2001 Krizi Sonrası Reel Değişimler (1980-2005). Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi.

• Suiçmez, H. (2008). Ekonomik Büyümede Toplam Faktör Verimliliğinin Rolü (Verimlilik Odaklı Büyüme). Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi Yayınları - 698.

• Ulusal Verimlilik İstatistikleri, Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi(2010=100), Anahtar, Mayıs 2016, S;65).

• Dünya Bankası Ekonomi ve Büyüme Göstergeleri(World Bank Web Sitesi, 2015)

• Balkan, D.Suiçmez, H. Türkiye ve Dünya’da İşgücü Verimliliğinin Karşılaştırmalı Analizi, 2007/1 Verimlilik Dergisi’nde yayımlanacak makale)

olmak üzere, iş gücü piyasalarının iyileştirilmesi ve toplumsal verimlilik bilincinin arttırılması yerinde olacaktır.

6. Yararlanılan Kaynaklar• (2015, Nisan 16). Eurostat Web Sitesi:

http://ec.europa.eu/eurostat/web/short-term-business-statistics/data/database adresinden alınmıştır.

• (2015, Nisan 16). World Bank Web Sitesi: http://data.worldbank.org/indicator adresinden alınmıştır.

• (2013). Onuncu Kalkınma Planı 2014-2018. Ankara: Kalkınma Bakanlığı.

09

AĞUSTOS 2016

Page 12: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

MAKALE

10

yakından etkilemekte ve sektörlerde ortaya çıkacak teknolojik gelişme ve ilerlemelerin de katalizörü görevini görmektedir.

Türk otomotiv sektörü uluslararası teknik ve ticari mevzuata uyum göstererek, üretim ve pazarlama alanlarında küresel entegrasyonunu büyük oranda tamamlamıştır. Otomotiv sektörü üretim kalitesini nitelikli iş gücü, gelişen Ar-Ge kabiliyeti, küresel ve gelişmiş pazarlara yaptığı ihracat ile kanıtlamıştır.

Ülkemiz otomotiv ana sanayi ve tedarik sanayi üretimi ülkemizin ihracatı açısından çok önemli bir konumda olup Avrupa

pazarı içinde de iyi bir yere sahiptir. 2015 yılındaki toplam ihracatımız 143,7 milyar Dolar olurken bunun yaklaşık %15’ini (21,6 milyar Dolarını) “Otomotiv Endüstrisi” ürünleri oluşturmaktadır.

2002 yılında ülkemizde yaklaşık 357 bin adet olan toplam motorlu karayolu araç üretimi, 2015 yılında %281’lik bir artışla 1 milyon 410 bin adet olarak gerçekleşmiştir.

2015 yılında 2014 yılına göre, toplam üretim yüzde 16, otomobil üretimi ise yüzde 8 oranında artmış olup aynı dönemde otomobil üretimi 791 bin adet düzeyinde gerçekleşmiştir.

Otomotiv sektörü, diğer sanayi sektörlerini etkileyen üretken bir sektör olduğu için gelişmiş tüm ülkelerde ekonominin itici gücüdür.

Tedarik sanayi ve ilişkili olduğu hizmet sektörü de düşünüldüğünde, 76 Ar-Ge Merkezi, 8.000 civarında Ar-Ge personeli ve 300.000 civarında istihdam ile otomotiv sanayinin Türkiye ekonomisi üzerine etkisi çok önemli olup en büyük ihracat kalemlerinden birini oluşturmaktadır.

Otomotiv sektörü, demir-çelik ve petro-kimya sanayisinin başlıca alıcısı durumundadır. Dolayısıyla, alıcısı durumunda bulunduğu sektörü çok

“Şimdi Yeni Şeyler Söylemek Lazım” Hz. Mevlana

MEVZUAT ERTELEMELERİ VE TÜRK SANAYİ POLİTİKALARI

AĞUSTOS 2016

Türk motor sanayisinin duayenlerinden Prof. Dr. Sedat ÇELİKDOĞAN’ı rahmetle anıyoruz.

Prof. Dr. İbrahim KILIÇASLAN / Sanayi Genel Müdürü

Page 13: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

11

Sürdürülebilir bir üretim yapısının oluşturulması, Türk sanayisinin uluslararası düzeyde rekabet yeteneğinin artırılması ve ithalata olan bağımlılığın azaltılması için Türk sanayisinin markalaşması gerekmektedir.

Bu bağlamda, Sanayi Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda hazırlanan Türkiye Otomotiv Strateji Belgesi’nde; otomotiv sektörünün vizyonu; “Sahip olduğu yerli markaları ile dünya otomotiv pazarında söz sahibi olmak” ve genel amacı; “Güçlü ve rekabetçi tedarik sanayi ve kendi ürettiği yerli markaları ile ileri teknoloji kullanımını yaygınlaştırmak ve katma değer oranını yükseltmek” olarak belirlenmiştir.

Benzer şekilde Otomotiv Strateji Belgesi’nin hedefleri ise aşağıdaki şekilde belirlenmiştir;• Yerli marka araç üretimi için gerekli

altyapıyı oluşturmak,• Sektörün markalaşma kabiliyetini ve

küresel rekabet gücünü artırmak,

Bununla birlikte, 2015 yılı itibarıyla Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki imalat sanayinin payının %94 olması, sanayi adına olumlu bir gelişme olmasına rağmen ortalama ihracat kilogram değerinin 1,6 Dolar civarında olması, Türk sanayisinin “teknoloji yoğunluğu” ve “katma değeri” yüksek ürünler üretmesi gerektiğini göstermektedir.

Türk sanayisinin teknoloji yoğunluğunun yükseltilmesi, sürdürülebilir ekonomi ve sosyal refah için önemli olup sanayinin derinliğinin artması da ayrıca diğer sektörleri etkileyecek, kalkınmayı hızlandıracak ve refahı yayacak bir gelişme olacaktır.

Türk sanayisinin üretim kabiliyetini ve kapasitesini geliştirerek, orta ve yüksek teknolojili ürün gamına geçişe yönelik politikalar ve destek mekanizmaları üretmek ise Bakanlığımız sorumluluğunda bulunmaktadır.

Sanayimizin bilgi ve teknolojiye dayalı yerli ve yüksek katma değerli üretiminin geliştirilmesi, imalat sanayinin yapısal dönüşümü ile olacaktır.

Türk sanayisinin üretim kabiliyetini ve kapasitesini geliştirerek, orta

ve yüksek teknolojili ürün gamına geçişe yönelik politikalar ve

destek mekanizmaları üretmek ise Bakanlığımız sorumluluğunda

bulunmaktadır.

Sanayimizin bilgi ve teknolojiye dayalı yerli ve yüksek katma değerli

üretiminin geliştirilmesi, imalat sanayinin yapısal dönüşümü ile

olacaktır.

Sürdürülebilir bir üretim yapısının oluşturulması, Türk sanayisinin

uluslararası düzeyde rekabet yeteneğinin artırılması ve ithalata olan bağımlılığın azaltılması için Türk sanayisinin markalaşması

gerekmektedir.

AĞUSTOS 2016

Page 14: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

12

ürünlerin yurt dışından alımının azaltılması ve yerli olarak temin edilmesi de önemli bir adımdır. Zira 2015 yılında ülkemizin toplam ithalatının %70’i ara malı ithalatıdır.

Bu sayede, ülkemiz cari açığının azaltılması ve diğer ekonomik göstergelerde de önemli oranda bir iyileşme sağlanması hedeflenmektedir. Aynı zamanda yüksek teknolojik ürünlerin de teşvik edilmesi, uluslararası rekabet edebilirlik ve çevre dostu yenilikçi ürünlerin oluşturulması açılarından önemlidir.

Sanayi Genel Müdürlüğü koordinasyonunda hazırlanan Türkiye Sanayi Strateji Belgelerinde yer alan sanayi politikalarımız temel olarak, uluslararası sorumluluklarımızın da göz önüne alınması suretiyle yerli üretimin yeni teknoloji ve inovasyon eksenli olarak teşvik edilmesi ve yerli sanayicinin önündeki engellerin kaldırılması amacıyla hazırlanmakta ve yürütülmektedir.

Ülkemiz otomotiv sanayi alanında da söz konusu politikalara paralel olarak yürütülen ve yerli motor üretimi ve diğer katma değeri yüksek teknolojik ürünlerin geliştirilebilmesi ve üretimin teşvik edilebilmesi açısından desteklenen

bir üretim politikası mevcuttur. Yüksek teknolojik ürünlerin teşvik edilmesi, uluslararası rekabet edebilirlik ve çevre dostu yenilikçi ürünlerin oluşturulması açılarından önemlidir.

Son dönemde Avrupa’da oluşan ekonomik krizin sonucu olarak ortaya çıkan üretim düşüşleri ve rekabetçiliği koruma yönünde gerçekleştirilmiş eylem planları, Avrupa’daki otomotiv üretim bölgelerini ülkemize göre daha avantajlı bir konuma getirmiştir. Bunun yanında otomotiv ithalatı ülkemiz açısından dezavantajlı bir ortam oluşturmaktadır.

Dolayısıyla, ülkemiz açısından oluşan bu dezavantajlı durumun ortadan kaldırılabilmesi için söz konusu yerlileştirme stratejilerinin öncelikli olarak değerlendirilmesi ve yukarda da bahsedildiği üzere, sanayi politikalarımız çerçevesinde uygulamaların bu stratejiyi kolaylaştırıcı hale getirmesi gerekmektedir.

Bu çerçevede, yukarıda belirtilen hususlar da dikkate alınarak; 27/12/2009 tarih ve 27445 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve hafif yolcu ve ticari araç kategorileri için Euro 5 ve Euro 6 emisyon uygulamalarının geçiş tarihlerini ve ilgili

• Otomotiv sektörünün güçlendirilmesine yönelik hukuki ve idari düzenlemeler geliştirmek.

Türkiye Otomotiv Strateji Belgesi’nde yer alan birçok hedef ve eylemin içerisinde üretimde yerlilik oranının artırılması, yerli üretimi yapılan ürünlerin kullanımının desteklenmesi gibi planlamalar yer almaktadır.

Ülkemizde otomotiv alanında yerli olarak üretimi yapılan motor sayısı yaklaşık 240 bin civarında olup söz konusu eylem ve hedefler çerçevesinde bu kapasitenin geliştirilmesi gerekmektedir. Yerlileştirme politikasının temeli yerli sanayiye de iş verilmesi ve iş geliştirme ortamının sağlanması olmalıdır.

Temel amaç ürünlerin yerli üretiminin teşviki olmasının yanında, söz konusu üretim aşamalarında kullanılan ara malı

Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş, Türkiye de, yıllık 450.000

lisanslı motor üretim kapasitesi ile binek otomobil motoru üretimi yapan tek sanayi kuruluşudur.

2015 yılında Oyak-Renault üretim hatlarında 246.257 adet motor imal

edilmiştir.

Mevzuatın ertelemesi ile, Türk tedarik sanayisinin “teknolojik yetenek düzeyinin” artırılması

hedeflenmiştir. Bununla beraber ithal edilmesi gereken 117 milyon Avro tutarındaki motorun ithalatı

engellenmiş ve işin Türkiye tedarik sanayinde yapılışı sonucu 325 adam/

yıllık bir iş hacmi kazanılmıştır.

AĞUSTOS 2016

MEVZUAT ERTELEMELERİ VE TÜRK SANAYİ POLİTİKALARIMAKALE

Page 15: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

13

durumunda yerli üretimi yapılacak olan motorların ithali yoluna gidileceğinden gerçekleşecek cari açığın yaklaşık olarak 117 milyon Avro mertebesinde olacağı ve bunun da ülkemiz ekonomisi açısından olumsuz bir tablo oluşturacağı öngörülmüştür. Ayrıca; hem üretici, hem de mevcut yerli tedarikçi ağında 1 yıl boyunca 325 adam/yıllık bir iş hacmi kaybının söz konusu olacağı ise diğer bir öngörüdür.

Sonuç itibarıyla, ilgili sektör temsilcilerinden alınan talepler ve ülkemizde üretimi yapılan yerli motorların üretim planlaması kapsamında öngörülen yatırım ve ürün yerlileştirme programları dikkate alınarak söz konusu Euro 6b tarihlerinde 1 (bir) yıl öteleme yapılmasının ülkemizin bu alanda Avrupa ile rekabeti açısından daha iyi bir konumda yer alabilmesi, yerli üretimin ve yerli markaların önünü açmak açısından uygun olacağı değerlendirilmiştir.

uygulama kapsamındaki araçların son imal ve son tescil tarihlerini belirleyen Hafif Yolcu ve Ticari Araçlardan Çıkan Emisyonlar (Euro 5 ve Euro 6) Bakımından ve Araç Tamir ve Bakım Bilgilerine Erişim Konusunda Motorlu Araçların Tip Onayı ile İlgili Uygulama Usul ve Esaslarına İlişkin Tebliğde (Tebliğ No: SGM-2009/22) değişiklik yapılması gerekli hale gelmiştir.

Söz konusu değişiklik ile diğer bazı hususları da içeren Tebliğ çalışması kapsamında; 22/8/2015 tarihli ve 6/1/2016 tarihli Resmi Gazete’de Hafif Yolcu ve Ticari Araçların Euro 6b Emisyonları ile ilgili olarak sırasıyla SGM-2015/26 ve SGM-2015/32 Tebliğleri yayımlanmıştır.

Bahse konu değişiklikle;• M1 (binek araçlar), • M2 (oturma yeri 8+1’den fazla ve azami

kütlesi 5 tonu aşmayan yolcu taşıyan araçlar) ve

• N1 Sınıf I araçlar (boş ağırlığı 1305 kg altındaki kamyonetler) için

2017 olan Euro 6 emisyon tarihleri 2018 olarak değiştirilmiştir.

Bahse konu düzenlemeye ülkemiz tek binek otomobil motoru üreticisi firma olan Oyak-Renault özelinde bakmak gerektiğinde; Oyak-Renault Otomobil Fabrikaları A.Ş, Türkiye’de, yıllık 450.000 lisanslı motor üretim kapasitesi ile binek otomobil motoru üretimi yapan tek sanayi kuruluşudur. 2015 yılında Oyak-Renault üretim hatlarında 246.257 adet motor imal edilmiştir.

Üretilen dizel motorların %70’i Oyak-Renault’un üretmiş olduğu araçlara takılmakta olup kalan %30’u ise, Renault’nun Romanya Dacia Pitesti fabrikasına ihraç edilmekte ve buradan, yine ağırlıklı olarak Türkiye pazarına ithal edilerek satılan, Logan, Duster ve Clio Symbol modelleri üzerine takılmaktadır.

Söz konusu emisyon geçiş tarihlerinin ertelemesinin gerçekleşmemesi

2015-M1 Kategorisi Araç Üretim Yerli Satış İthal SatışOyak-Renault Üretimi 339.240 69.063 32.683Türkiye’de Toplam Üretim 791.027 187.881 537.715Toplam Üretimdeki Oranı %43 %37 %6

Otomotiv Sanayinin Gelişme Süreci

Kaynak: MÜSİAD Otomotiv Sektör Raporu (2013)

Sürdürülebilir bir ekonomi ve Sosyal refah için

“Sanayide Yapısal Dönüşüm” başladı.

AĞUSTOS 2016

Page 16: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

MAKALE

14

çalışmaların somut bir yansıması, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulunun 17 Şubat 2016 tarihli toplantısında alınan ‘Akıllı Üretim Sistemlerine Yönelik Çalışmaların Yapılması’ başlıklı kararı oldu. Karara göre, ‘ülkemiz sanayisinin yüksek teknoloji üretiminde uluslararası rekabet gücünün artırılmasını sağlayacak akıllı üretim sistemlerine geçiş amacıyla’ çeşitli çalışmalar yapılacak. Bu bölümde, bu kapsamdaki olası tartışma konularının neler olabileceğine ilişkin Türkiye perspektifinden kısa bir değerlendirme yapılarak konu özelllikle eğitim açısından ele alınacak.

Nesnelerin interneti ve siber fiziksel sistemler yeni sanayi devriminin özünü oluşturan teknolojik gelişmelerin başında geliyor. Siber fiziksel sistemler, etraflarındaki fiziksel dünyayı görüntü, ısı, basınç, kızılötesi vb. algılayıcılarla ‘kavrayıp’ yorumlayabilecek, sayıllaştırıp siber dünyaya taşıdıkları veriyi yorumlayabilecek, ağ üzerinden birbirlerine ileterek bağımsız veya yarı bağımsız olarak hareket edebilecek. Siber fiziksel sistemler, güvenliği sağlanmış yerel ağlar, internet ve bazı özgün iletişim protokollerinden oluşan nesnelerin internetinde bir araya gelerek etkileşecek. Akıllı fabrikalar, akıllı ürünler, gelişmiş

Üçüncü Bölüm: Türkiye Perspektifinden Bir DeğerlendirmeBu yazı dizisinin önceki bölümlerinde gelişmiş ülkeler tarafından öngörülmekte ve bir anlamda şekillendirilmekte olan yeni sanayi devrimini hazırlayan teknolojik gelişmelere değinilmişti. Kimi gelişmekte olan ülkelerde bu öngörüler gündeme alınarak, hızlı bir şekilde uyum sağlamak için alınması gereken tedbirlerin neler olabileceği tartışılmaya başlandı. Gelişmelere zamanında karşılık vererek sadece teknolojinin alıcısı konumunda kalma riskini bertaraf etmek isteyen kimi ülkeler ise kendi stratejilerini yürürlüğe koyma hazırlığında. Ülkemizde bu yöndeki

AĞUSTOS 2016

YENİ BİR SANAYİ DEVRİMİNİN EŞİĞİNDEUmut DEMİRTAŞ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Fiziksel olarak daha çevik, esnek ve uyumlu yeni nesil robotlar özellikle tekrara dayalı, rutin ya da tehlikeli işlere aday.

Page 17: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

15

kazanacak. Analitik yazılımlar geliştiren yerli firmaların desteklenmesi, diğer yandan bu firmaların belgelendirilmesine ilişkin düzenlemelerin yapılması da önemli çalışma alanlarından birisi olarak değerlendiriliyor.

Ülkemizde sayılan özellikte ön koşulların yerine getirilmesi yanında devletin önayak olabileceği birçok çalışma yapılması gerekmekte. Kamuoyu, sanayi ve karar vericilerde konuyla ilgili farkındalık oluşturmak bu çalışmalardan birisi. Konunun çok boyutlu niteliğine uygun olarak akademi, sanayi, kamu ve diğer ilgili tarafları bir araya getirecek uzmanlık mekanizmasını kurarak işletmek diğer birçok çalışmanın çatısını oluşturabilir. Bu mekanizma öncelikle mevcut durum, boşluk, etki ve ihtiyaç analizlerinin yapılmasını ve buradan hareketle kapsamlı bir strateji oluşturulmasını kolaylaştırabilir. Diğer yandan gerekli standartları belirlemek ve hukuki altyapıyı

oluşturmak; teşvikleri planlamak ve yönlendirmek de devletin bu türden çalışmaları arasında sayılabilir.

Yazı dizisinin önceki bölümlerinde, teknolojik gelişmelerin ekonominin aktörleri ve üretim süreçleri üzerinde beklenen etkilerine de ayrıntılı olarak değinilmişti. Örneğin değer yaratma anlayışı ve değer zincirlerinin yapısı değişecek, mevcut ürünlerin doğası değişirken yeni ürünler ortaya çıkacak, üreticilikle tüketicilik arasındaki sınır belirsizleşecek, piyasaya giriş kolaylaşırken yeni iş modelleri ortaya çıkacak, rekabetten çok iş birliği önem kazanacak, aracılara ihtiyaç giderek azalacak ve bazı işler ortadan kalkarken yeni iş tanımları doğacak. Gelişmeler, ucuz iş gücünü rekabet açısından bir avantaj olmaktan çıkarırken, daha yetenekli ve daha nitelikli çalışanlara duyulan ihtiyacı da artıracak. Yine belli sektörlerde pazara yakınlık da bir avantaj olmaktan

malzemeler, eklemeli üretim, robotik, büyük veri, bulut bilişim ve analitik yazılımlar da yeni sanayi devriminin sıkça duyacağımız diğer kavramları olacak. Tüm bu gelişmelerin potansiyeline ulaşabilmesi için ön koşul niteliğindeki veri iletim ve depolama sistemleri, analiz yöntemleri, iletişim protokol ve standartları, siber güvenlik gibi teknik alanlarda yoğun araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılması gerekmekte.

İnternet fiziksel altyapısının milyarlarca nesne tarafından üretilen çok büyük hacimli verinin kesintisiz ve hızlı iletimini sağlayabilecek nitelikte olması, teknik bir ön koşul. Ülkemiz açısından iletişim fiziksel altyapısının gelişmelere hazır olması gereğinin yanısıra kaliteli ve kesintisiz enerji temini de bir ön koşul olarak geçerliliğini koruyor. Fiziksel ve siber güvenlik de bir diğer potansiyel sorun alanı. Veri merkezleri ve fiziksel yedekleme önem kazanırken, siber saldırıların da gelişmeler ölçüsünde kolaylaşması, alınması gereken önlemlerin niteliğinin de değişmesini gerektiriyor. Ülkemizde bu konuya ilişkin standartların ve hukuki altyapının uluslararası iş birliğiyle oluşturulması gibi çalışmalara ihtiyaç duyuluyor. Büyük veri ise ancak hangi verilerin derleneceği, nasıl derleneceği ve nasıl analiz edileceğine ilişkin çalışmaların başarısı ölçüsünde yararlı olabilecek. Üretim sürecinden bir örnek vermek gerekirse, algılayıcıların mümkün olan her veriyi değil, sadece kalite ve verimliliği doğrudan etkileyen ilgili veriyi toplamasının sağlanması dahi önemli miktarda emek gerektirmekte. Ayrıca, algılayıcılar yoluyla derlenen verinin amaca uygun bir biçimde yorumlanabilmesi, yararlı bilgi elde edilebilmesi için kritik bir başarı faktörü. Öncelikle, toplanan muazzam miktardaki veriyi işleyebilecek etkin algoritmaların üretilebilmesi gerekli. Bu açıdan yararlı bilgi üretecek analitik yazılımların geliştirilebilmesi önem

AĞUSTOS 2016

Araştırmalar, standart Legolarla kendi tasarımını yapmak gibi ‘kötü tanımlanmış’ sorunlarla uğraşanların, hazır lego kitini talimatlar doğrultusunda birleştirmek, çizgilerin içini boyamak ya da seçenekler arasından doğrusunu

bulmak gibi ‘iyi tanımlanmış’ sorunlarla uğraşanlara göre daha yaratıcı olduğunu ortaya koyuyor.

Page 18: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE YENİ BİR SANAYİ DEVRİMİNİN EŞİĞİNDE

16

çıkacak. Kişiselleştirme, verimlilik, kalite ve hız gibi alanlarda sağlanacak gelişmeler düşük iş gücü maliyetleri üzerinden rekabet etmeyi iyiden iyiye geçersiz kılacak. Bu şekilde imalat sanayi ABD ve Avrupa gibi bölgelere artan bir şekilde geri dönebilecek. Dolayısıyla stratejisini iş gücü maliyeti ve pazara coğrafi yakınlık gibi avantajlara dayandırmış ülkeler açısından gelişmiş ülkelerin imalat sanayi faaliyetlerini tekrar kendi ülkelerine çekme yönündeki bu istekleri dikkate alınması gereken unsurların başında geliyor.

Gelişmiş ülkeler ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki imalat maliyeti farkları hâlihazırda azalıyor, gelişmekte olan ülkeler şimdiden bu avantajlarını kaybetme eğilimine girmiş gibi görünüyor. Sanayi üretimi 1990’ların sonlarından itibaren özellikle iş gücü maliyetleri nedeniyle gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kaymaya başlamıştı. Güney Amerika, Doğu Avrupa ve Asya kıtasının önemli bir bölümü, düşük maliyetli üretim yerleri olarak görülürken, ABD, Batı Avrupa ve Japonya ise yüksek maliyetli yerler olarak değerlendiriliyordu. Ancak geçtiğimiz yıllarda ücretler, verimlilik, enerji maliyeti, döviz kuru gibi etmenlerin etkisiyle bu tabloda önemli değişiklikler yaşanmaya başlanmış durumda. The Boston Consulting Group firmasının 2014 yılında gerçekleştirdiği bir çalışmada, dünya imalat sanayi ürünleri ihracatının %90’ını gerçekleştiren 25 ülkede ücretler, emek verimliliği, enerji maliyeti ve döviz kuru değişkenlerinin dikkate alındığı bir ‘imalat maliyeti endeksi’ oluşturulmuş. ABD’nin 100 kabul edildiği endeksteki tarihsel değişimi ortaya çıkarmak için de 2004 ve 2014 yılları için hesaplamalar yapılmış. Tablo 1’de 2014 yılı sonuçları görülen bu çalışmanın sonuçlarına göre geçmişte düşük maliyetli olarak görülen bazı ülkeler bu pozisyonlarını kaybetme baskısı altındalar. Özellikle Çin’in ABD karşısındaki maliyet avantajının %5 civarlarına gerilemiş olması dikkat çekici. Diğer yandan Brezilya, Batı Avrupa’dan daha pahalı bir yer haline gelmiş durumda. Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Rusya da göreli olarak maliyet avantajlarını kaybeden ülkeler arasında yer alıyor.

Beklentiler, önceki bölümlerde ayrıntılı olarak ele alınan teknolojik gelişmelerin, aniden ve

AĞUSTOS 2016

Bireylerin STEM gibi önem kazanan alanlarda yetiştirilmelerinin yanında yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme, işbirliği yapabilme gibi becerilerle de donatılmaları gerekiyor.

Page 19: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

17

kökten bir şekilde değil de adım adım yaygınlaşarak hayatımıza gireceği yönünde. Her sektör bu gelişmelerden eşit derecede ve hızda etkilenmeyecek olsa da üreticiler, tüketiciler, çalışanlar ve hükümetler yapısal bir değişiklikle karşı karşıya kalacak. Bir kez gerçekleştiğinde bu değişikliklere uyum gösterebilme hızı ise gelişmekte olan ekonomiler açısından özellikle önemli. Teknolojik gelişmelerin yaygınlaşmasına ilişkin tarihsel bulgular da bunu işaret ediyor. Örneğin Diego Comin ve Marti Mestieri tarafından 2013 tarihinde gerçekleştirilen bir çalışmada geçtiğimiz 200 yıllık dönemde tüm dünyayı etkilemiş 25 belli başlı teknolojik gelişmenin, ortaya çıkmasıyla diğer ülkelere ilk kez ulaşması arasında geçen süreler ile bir kez bu ülkelere ulaştıktan sonra orada yaygınlık kazanması arasında geçen süreler tespit edilmiş. Daha sonra bu sürelerin ülkeler arasındaki verimlilik farklarıyla ilişkisi irdelenmiş. Çalışmaya göre teknolojinin kullanıcısı durumundaki ülkelerin yeni teknolojilerle ilk kez tanışması giderek daha kısa bir süre alıyor. Öte yandan yeni teknolojinin bir ülkeye ilk kez gelişinden sonra o ülke içinde özümsenerek yaygın şekilde kullanılması için gereken süre ise bu 200 yıllık dönem boyunca giderek uzamış. Comin ve Mestieri, çalışmalarında yeni teknolojinin özümsenmesi ve yaygınlaşması için geçen sürenin giderek uzamasının, özellikle teknoloji üreten ülkeler ile teknolojiyi bu ülkelerden alarak kullanan ülkeler arasındaki verimlilik farkının %80’ini açıkladığı sonucuna ulaşmışlar. Örneğin, OECD verilerine göre (Amerikan Doları cinsinden cari fiyatlarla çalışılan saat başına gayri safi yurt içi hâsıla olarak) verimlilik, 2014 yılında Türkiye’de 32 civarında gerçekleşirken, OECD ülkelerinin toplamında yaklaşık 50, Avrupa Birliği üye ülkelerinin toplamında ise 57 değerini almıştır. Rakamlardan görülebildiği gibi, ülkemiz aleyhine önemli bir fark söz konusu. Anılan çalışmada işte bu farkın büyük bir bölümü, teknolojik gelişmelerin

AĞUSTOS 2016

Bireylerin STEM gibi önem kazanan alanlarda yetiştirilmelerinin yanında yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme, işbirliği yapabilme gibi becerilerle de donatılmaları gerekiyor.

Page 20: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

MAKALE YENİ BİR SANAYİ DEVRİMİNİN EŞİĞİNDE

18

kullanılabilmekte, dolayısıyla yapılması gerekenler de birçok alana dağılmakta. Eğitim, beşeri sermaye, teşvik ve destekler, işletmelerce yapılan yatırımlar, bilimsel bilgi üretimi, işbirlikleri, fikri varlıklar, fiziksel altyapı gibi çok boyutlu göstergeler teknoloji yeteneği karşılaştırmalarında kullanılmakta. Bu karşılaştırma çalışmalarından birisi de Avrupa Birliği tarafından düzenli olarak yayınlanmakta olan ‘Yenilik Birliği Karnesi’. 25 göstergenin dikkate alındığı çalışmanın 2015 yılı raporunda Türkiye, AB ortalamasının oldukça altında bir performans göstererek, çalışmaya dâhil edilen 34 ülke arasında 31. sırada yer alıyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü öncülüğünde gerçekleştirilen ve 141 ülkenin dâhil edildiği daha geniş kapsamlı bir çalışma olan Küresel Yenilik Endeksinde ise çeşitli alt başlıklarda 79 göstergenin farklı ağırlıklarla hesaba katıldığı bir endeks oluşturuluyor. Bu kapsamlı çalışmanın sonuçlarına göre ise 2015 yılında Türkiye 141 ülke içerisinde 58. sırada yer alıyor. Bu tür çalışmalar geriye doğru incelendiğinde ülkemizde

teknoloji yeteneğinin artırılması yönünde sürdürülen çalışmalarla belirli bir ivme kazanıldığı gözlenebilmekle birlikte uluslararası karşılaştırmalarda henüz düzey olarak arzulanan konumda olunamadığı görülüyor.

Yeni teknolojilerin alıcısı konumunda kalmamak ve uzun vadede geliştirici konumda olabilmek açısından gelişmekte olan ülkelerin özellikle ve öncelikle eğilinmesi gereken alanların başında eğitim geliyor. Daha yetenekli ve daha nitelikli çalışanlara duyulan ihtiyacın giderek artacak olmasının yanısıra, yeni sanayi devrimiyle ortaya çıkması beklenen ekonomik yapıda neredeyse tüm aktörlerin rolleri yeniden tanımlanacak. Ulusal teknoloji yeteneğinin artırılabilmesi için eğitimin de bu yönde yapılandırılması, diğer tüm çabalar için sağlam bir temel oluşturulmasına hizmet ediyor.

Önceleri kas gücünün ikamesi haline gelen robotların şimdilerde bilişsel yeteneklerin ikamesi haline gelmek üzere olduğunun eğitim ve istihdam açısından özellikle dikkate alınması gerekiyor. Yeni sanayi devriminin özünde yer alan siber fiziksel sistemler ve nesnelerin interneti gibi gelişmelerin yanında robotik alanındaki gelişmelerin istihdam üzerinde çok önemli etkileri olması bekleniyor. Robotlar iş gücünü hızlı bir şekilde ikame etmeyecek olsa da yine de imalat sanayi istihdamında giderek artan bir pay alacaklar. Carl Benedikt Frey ve Michael A. Osborne tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen bir çalışmada Amerika Birleşik Devletlerinde 700’ün üzerinde meslek tek tek değerlendirilerek, bunların %47’sinin önümüzdeki 10 ila 20 yıl içerisinde robotlara devredilebileceği, dolayısıyla risk altında olduğu tespit edilmiş. Gelişmekte olan ülkelere ilişkin tahminler ise %85’lere kadar tırmanıyor. Robotik alanındaki gelişmeler, robotların insanlarla bir arada çalışmasına elverecek şekilde ilerliyor. Daha çok,

özümsenmesi için geçen sürenin giderek uzamasıyla ilişkilendirilmiş.

Transfer edilen teknolojilerin hızla özümsenebilmesi için bu teknolojilerin ulaştığı ülkelerde teknoloji geliştirme yönünde bir çabanın olması gerekiyor. Aksi takdirde yeni teknolojilerdeki örtük bilginin kavranması zorlaşır ve teknolojinin yaygınlaşması zaman alacağı gibi, etkin de kullanılamaz. Bu sürenin mümkün olduğunca kısa olabilmesi için gerekli olan yabancı teknolojileri özümseme kapasitesi ile kendi teknolojilerini geliştirme kapasitesinin eşit derecede önemli ve birbirlerinin tamamlayıcısı olduğu ‘teknoloji yeteneği’ kavramı önem taşıyor. Çok boyutlu bir kavram olan ulusal teknoloji yeteneğinin düzeyi, bu özelliğinden ötürü çeşitli göstergeler yoluyla ölçülebiliyor. Teknoloji yeteneğinin saptanmaya çalışıldığı çalışmalarda teknolojik faaliyetlerin girdilerini, yeniliklerin ortaya çıkmasını kolaylaştırıcı kimi etmenleri, bu faaliyetlerin çıktılarını ve ekonomik etkilerini temsil eden çeşitli göstergeler

AĞUSTOS 2016

Tablo 1. İmalat Sanayi Maliyet Endeksi (2014, ABD:100)

Kaynak: “Shifting Economics of Global Manufacturing”, Boston Consulting Group

Page 21: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

19

Öğrenci Değerlendirme Programı) Sınavı sonuçları bu konuda Türkiye’nin mevcut durumu hakkında fikir verebilir. Bu sınavda öğrencilerden özellikle fen ve matematik alanlarında sahip oldukları bilgilerini kendilerine verilen sorunlara uygulayarak çözüme ulaşmaları bekleniyor. Diğer bir deyişle sadece öğrencilerin bilgilerinin değil de bu bilgiyle neler yapabildiklerinin (sorunun analiz edilmesi, bilgilerin sentezi, yaratıcı bir şekilde duruma uygulanması…) ölçüldüğü bir sınav gerçekleştiriliyor. 2003 yılından bu yana üç yılda bir gerçekleştirilen sınavların sonuç raporları oldukça kapsamlı olmakla birlikte, alınan puanların gözden geçirilmesi durumun karşılaştırmalı olarak ortaya konması için yeterlidir. Tablo 2’de Türkiye’nin 2003 - 2012 yılları arasında katıldığı sınavlardan elde edilen puanlar, OECD üye ülkeleri ortalamasıyla karşılaştırmalı olarak verilmiştir. Görüldüğü gibi, yıllar itibarıyla bir gelişme söz konusu olmakla birlikte ülkemiz, OECD ortalamasından anlamlı derecede düşük puanlar almaktadır.

OECD tarafından gerçekleştirilen bir diğer çalışma ise yetişkin bireylerin okuryazarlık, sayılar ve matematiksel kavramlara yatkınlık ve teknolojik açıdan zengin ortamlarda sorun çözme (enformasyona ulaşma yorumlama ve değerlendirme, dönüştürme ve iletişimini yapabilme) yetkinliklerini ölçmek amacıyla gerçekleştirilen Yetişkin Yetenekleri Anketi’dir. Ankette ayrıca katlımcıların yeteneklerini iş hayatında ve gündelik hayatlarında nasıl kullandıkları, eğitim düzeyleri, sürekli eğitim faaliyetlerine katılımları gibi diğer konularda da sorular yöneltilmektedir. Ülkemizde 2015 yılında tamamlanan anket çalışmasının sonuçlarına göre Türkiye’de yetişkinler her üç alanda da çalışmaya katılan diğer OECD ülkelerinin ortalamasının altında performans gösteriyor.

PISA sınavında öğrencilere ülkemizde alıştığımız ‘iyi tanımlanmış sorun’ niteliğindeki soruların yanında, ‘kötü tanımlanmış sorun’ niteliğinde sorular da yöneltiliyor. Bir sorunda, içinde bulunulan durum ve ulaşılması istenilen durum açıkça belirlenmişse ve istenilen duruma

daha çeşitli ve daha nitelikli algılayıcılarla donatılmış robotlar çevrelerini daha iyi algılayıp karşılaştıkları durumlara yanıt verebilir hale geliyorlar. Fiziksel olarak daha çevik, esnek ve uyumlu yeni nesil robotlar, nesnelerin interneti üzerinden iletişim kurarak önden programlama ihtiyacını azaltıyor. Daha çeşitli işler için kullanılabilir hale gelen robotlar özellikle tekrara dayalı, rutin ya da tehlikeli işlere aday. Dünya çapında satılan endüstriyel robot sayısında son yıllarda istikrarlı bir artış eğilimi var. Önümüzdeki yıllarda da gelişmelerin etkisiyle robot satışlarında iki haneli yıllık artış oranları bekleniyor. Robotların niteliği artarken fiyatı ucuzladığından, bunun gerçekçi bir beklenti olduğu söylenebilir. İnsanlar için güvenlik sakıncası oluşturmayan yeni nesil akıllı ve hafif robotların rutin veya tehlikeli işleri devralmasıyla insanların daha karmaşık işleri ve bu arada robotların kontrolünü ve yönetimini üstlenmesi bekleniyor.

Bu gelişmelere çalışanlar açısından bakıldığında, daha nitelikli işlere doğru bir yönelimin ortaya çıkması kaçınılmaz görünüyor. Değişime uyum sağlayabilen, yeterlilikleriyle olduğundan çok, yetenekleri ve yaratıcılığıyla ön plana çıkan bir çalışan profili öngörülüyor. Diğer yandan, yaratıcılık ve problem çözme gibi bilişsel yeteneklerin yanında duygusal zekâ ve sosyal beceriler de yeni çalışma hayatında daha önemli bir hale gelecek. Teknolojik gelişmenin hızı iyiden iyiye arttığından çalışanların öğrenme ve yeniliklere uyum sağlama yetenekleri de ön plana çıkacak.

Ülkemizde eğitim sisteminin bu profile uygun bireyler yetiştirip yetiştiremediği, OECD tarafından gerçekleştirilen çalışmalar üzerinden irdelenebilir. Örneğin 15 yaş grubu öğrencilerin matematik, fen ve okuduğunu anlama alanlarında değerlendirilmesi amacıyla gerçekleştirilen PISA (Uluslararası

AĞUSTOS 2016

Tablo 2. OECD PISA Sınavı Puanları

Kaynak: OECD

Page 22: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

20

ulaşmak için izlenmesi gereken yöntemler de yeterince açıksa, bu iyi yapılandırılmış bir sorun olarak tanımlanıyor. Eğer içinde bulunulan durum ya da varılmak istenen durum net değilse, kullanılması gereken yöntemlerin hangileri olabileceği muğlaksa bu da kötü yapılandırılmış bir sorun olarak tanımlanmakta. Yaşamda karşılaşılan sorunların büyük bir kısmının, yaratıcılık gerektiren, kötü yapılandırılmış sorun niteliğinde olduğunu belirtmek gerekiyor.

C. Page Moreau ve Marit Gundersen Engeset, bu yılın başlarında yayınladıkları bir araştırmalarında iyi tanımlanmış sorunlarla uğraşmanın bireylerde hem yaratıcılığı hem de yaratıcı faaliyetlere katılma isteğini azalttığını tespit ettiler. Araştırmacılar, denekleri gruplara ayırarak bir kısmını iyi tanımlanmış sorunlarla (deney amacıyla hazır Lego kitleri) diğerlerini ise kötü tanımlanmış sorunlarla (klasik Lego blokları) uğraştırdıktan sonra testlere tabi tutmuşlar. Araştırmada herhangi bir talimat içermeyen ve serbest bir şekilde istenen şekle ulaşılan standart lego bloklarıyla kendi tasarımlarını yaparak uygulayan gruplar ile belirli bir modelin elde edildiği adım adım talimatlar içeren hazır lego takımlarını yapan gruplar arasında yaratıcılık bakımından ciddi ve uzun döneme yansıyabilecek bir fark tespit edilmiş. Sonuçta bu iki farklı sorun tipinden biriyle yoğun olarak karşılaşmak tamamen farklı mizaçlara yol açıyor. Şaşırtıcı olmayacak şekilde, kötü tanımlanmış sorunlarla uğraşarak daha yaratıcı olanlar, iyi tanımlanmış sorunlar karşısında da hiç sıkıntı çekmiyor.

İnsanı insan yapan, hayal kurma, ilham, yaratıcılık, yenilikçilik, duygusal zekâ, azim, sabır gibi bazı özelliklerdir. Bunlar, robotların sahip olamayacağı özellikler arasında yer alıyor. Her ne kadar teknoloji şimdilerde basit bilişsel yeteneklerinin ikamesi haline gelmek üzereyse de sonuçta robotlar talimatları takip eder

ve bunun dışına çıkamaz. Bu bakımdan robotların öncelikle iyi tanımlanmış sorunların çözüldüğü işleri insanların elinden alacağı söylenebilir. Bilindiği gibi eğitim sistemimizde eğitim amaçlarına ulaşılıp ulaşılmadığı çoktan seçmeli sınavlarla ölçülmekte. Öğrenciler daha çok ezbere dayalı, verilmiş seçenekler arasından doğrusunu bulmaya yoğunlaştıkları ve bu sırada talimatlara uydukları sınavlarla yoğrulmuş bir eğitim deneyiminden geçiyor. Şimdiki haliyle öğrencilerin yoğun olarak iyi tanımlanmış sorunlarla karşılaştığı eğitim sisteminin, robotların insanları taklit edebileceği niteliklere değil, yukarıda örnekleri verilen niteliklere ağırlık vermesi gerekmekte. Aksi takdirde robotlar insanlaşma eğilimindeyken, eğitim sisteminin insanları robotlaşmaya sürükleyip sürüklemediği geçerli bir tartışma konusu olacak.

Gerek PISA sınavları ve gerekse Yetişkin Yetenekleri Anketi çalışmalarının sonuçları uluslararası karşılaştırmada eğitimde henüz arzulanan düzeye erişemediğimizi gösteriyor. Yeni iktisadi yapıya hızla uyum gösterebilmek ve kendi teknolojilerimizi üretir duruma gelmek açısından eğitim sisteminin de yeni sanayi devriminin öngörüleri ışığında geliştirilmesi gerekmekte. Örneğin, eğilimi bu yönde olan bireyler için STEM eğitimi özellikle önemli. Sanat, tasarım, programlama ve girişim gibi alanlara genişletilebildiği görülen STEM eğitim modelinde fen, matematik, teknoloji ve mühendisliğin ilk, orta, lise ve yükseköğretimde birbirlerini kapsayacak bir biçimde öğretilmesi hedefleniyor.

Ancak yetişmekte olan bireylerin beklentiler doğrultusunda çizilen bu dünyada kendilerine yer bulabilmeleri için STEM gibi alanlarda da olsa bilgiyle donatılmaları yeterli olmayacak gibi görünüyor. 21. yüzyıl becerileri olarak anılan yaratıcılık, eleştirel düşünme,

problem çözme, iş birliği yapabilme gibi beceriler daha da önemli hale gelecek. Bu şekilde yetiştirilmiş bilim insanlarının, araştırmacıların, mühendislerin, teknisyenlerin ve nitelikli işçilerin süreçte önemli rol oynayacağı beklenmekte. Diğer yandan, yeni sanayi devriminde ortaya çıkması beklenen ekonomik yapıda giriş engelleri görece düşeceğinden ve coğrafi konum da görece önemsiz hale geleceğinden, bireylerin tasarımlarını ve fikirlerini internet üzerinde birleşen dünyaya sunarak küresel beynin bir parçası haline gelme potansiyeli de bulunmakta. Burada yetenekler önemli rol oynayacak. ABD Rekabet Edebilirlik Konseyi’nin Deloitte firması iş birliğinde gerçekleştirdiği Küresel Rekabet Edebilirlik Endeksi çalışmasının bir kısmı da imalat sanayinde rekabetçiliği belirleyen unsurları belirlemek amacıyla uluslararası firmaların yöneticileriyle anket yapılmasından oluşuyor. Bu anketin 2016 yılı sonuçlarına göre uluslararası firmaların üst düzey yöneticileri için ‘yetenek’, verimlilikten de önemli görülerek rekabet gücünün birinci sırada gelen unsuru olmuş.

Özetle, yeni sanayi devriminin ortaya çıkaracağı ekonomik yapı içinde teknolojinin sadece alıcısı konumunda kalmadan kendi teknolojilerimizi geliştirir konuma gelmek uzun vadeli verimlilik artışı ve büyüme için kritik bir önem taşımakta. Dördüncü sanayi devrimine, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerce yarattığı fırsat ve tehditler bakımından dikkate alınması gereken bir öngörüsü olarak bakmak gerekiyor. 2008 küresel finansal krizinden sonra gelişmiş ülkeler makroekonomik stratejilerinde imalat sanayine yeniden merkezi bir rol vermeye başladı. Büyümenin sınırlarını genişletme ana amacıyla hareket eden gelişmiş ülkelerin yeni sanayi devrimine dönük yatırımlarla imalat sanayi faaliyetlerini tekrar kendi ülkelerine çekmek ve geliştirecekleri teknolojilerin

AĞUSTOS 2016

YENİ BİR SANAYİ DEVRİMİNİN EŞİĞİNDE

Page 23: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

21

dayanak oluşturacak analizleri yapmak, strateji belirlemek; hukuki altyapıyı oluşturmak; öne çıkması ve kilit önemde olması beklenen ileri teknoloji ürün ve malzemeleri belirlemek; teşvikleri buna göre planlanmak ve yönlendirmek; iş birliği kültürünü geliştirmek bunların arasında yer alıyor. Uzun vadede bu ve buna benzer çalışmaların sonuç verebilmesi için insan kaynağına dönük çalışmalar bir temel oluşturuyor. STEM gibi alanlarda eğitimin nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi ve bireylerin bilgiyle donatılmaları bu açıdan gerekli olmakla birlikte yeterli görülmüyor. 21. yüzyıl becerileri olarak anılan yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme, iş birliği yapabilme gibi beceriler daha da önemli hale gelecek. Teknolojik gelişmeleri hızlı bir şekilde özümsemek, kurulan yeni ekonomik yapıda rahat bir şekilde yerini alabilmek ve hepsinden önemlisi kendi teknolojilerini geliştirir duruma gelmek için bireylere eğitimle kazandırılan bu nitelikler büyük önem taşımakta.

Bazı yorumculara göre, yaşamımızı kökten değiştirecek, ölçek kapsam ve karmaşıklık bakımından öncekilerden çok daha büyük bir teknolojik devrimin eşiğindeyiz. Böyle bir devrimin insanlığın durumunu ne yönde etkileyebileceği de gündemdeki önemli konu başlıklarından birisidir. Tarihsel olarak değerlendirildiğinde, bilimsel araştırmalar ve teknolojik gelişmelerin, ekonomik ve siyasi çıkarlar doğrultusunda finanse edildiği dolayısıyla insanlığın durumunu kendiliğinden iyileştirmediği görülebilmektedir. Teknolojik gelişmelerin, sosyal adaleti

geliştirerek herkese eşit refahı sağlaması için bu yönde bir iradenin oluşması gerekmektedir. Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve başkanı Klaus Schwab’ın belirttiği gibi, “Yeni sanayi devrimini hazırlayan teknolojik gelişmeler, en kötümser senaryoyla insanı ‘robotlaştırarak’ yürekten ve ruhtan yoksunlaştırma tehlikesi taşıdığı gibi, ortaklaşa sahiplenilen değerler bilincine yükseltme potansiyeli de taşımaktadır. Bize düşen bunun olmasını sağlamaktır.” Hükümetler ve düzenleyici kuruluşlar, sivil toplum, akademisyenler, uzmanlar ve iş dünyası sürekli bir iş birliği içerisinde geleceği insan odaklı ortak değerler ve amaçlar yönünde beraberce şekillendirmelidir.

New Perspectives on Productivity in the Knowledge Economy (Bilgi Ekonomisinde Verimlilik Üzerine Yeni Perspektifler)Yayıncı Kuruluş: Asya Verimlilik Teşkilatı, 2016Sayfa Sayısı: 52

(örneğin siber fiziksel sistemlerin, ilgili yazılımların ve danışmanlık hizmetlerinin) sağlayıcısı olmak gibi amaçları da var. Bu yönde stratejiler yürürlüğe konmaya ve yatırımlar yapılmaya başlandı. Günümüzde teknolojik gelişme süreci, buluş-yenilik-yayılma aşamalarının iç içe geçtiği karmaşık bir süreç haline gelmiş durumda. Teknolojik yeniliklerin ortaya çıkması, çok çeşitli faaliyetlerin etkileşim içinde gerçekleştirilmesini gerektiriyor. Bu etkileşim işletme içiyle sınırlı kalmıyor, işletmenin diğer işletmeler, tüketiciler, üniversiteler ya da Ar-Ge merkezleri gibi aktörlerle de yoğun etkileşim ve iş birliği içinde olması gerekiyor. Teknolojik bilginin ortaya çıkarılması giderek artan bir şekilde karmaşıklaşmakta ve zorlaşmaktayken devletin teknolojik gelişmenin sağlanmasında aktif rol üstlenmesine duyulan ihtiyaç da belirginleşiyor. Ülkemiz, uluslararası karşılaştırmalarda teknoloji yeteneği ve verimlilik düzeyi bakımından henüz arzulanan konumda bulunmuyor. Yeni teknolojilerin transfer edilmesi ve yaygın şekilde kullanılabilmesi için yapılması gerekenler ise geniş bir yelpazeye yayılıyor. Öncelikle, veri iletim ve depolama sistemleri, analiz yöntemleri, iletişim protokol ve standartları, siber güvenlik gibi alanlarda yoğun araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılması gerekmekte. Ön koşul olarak nitelendirebileceğimiz bu alanların yanısıra devletin iş birliğini ve eşgüdümü sağlamak adına yapabileceği bazı çalışmalar da söz konusu. Kamuoyunda farkındalık oluşturmak; iş birliği mekanizmasını kurarak işletmek; yol haritasına

AĞUSTOS 2016

Page 24: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

22

AĞUSTOS 2016

değerinin büyüklüğü değil, paydada yer alan toplam katma değerin göreceli olarak küçük olmasıdır. Ülkelerin ekonomileri gelişip refah düzeyleri yükseldikçe, tarım sektörünün toplam katma değerden aldığı pay hızla azalmaktadır. Tarım sektörü çok gelişmiş ülkeler dahi bu genel kuraldan istisna değildir.

Tarımda istihdam edilen nüfus ile tarım sektörünün toplam katma değerden aldığı payları gösteren ve uluslararası

karşılaştırma imkânı sunan grafikler Şekil 1a, Şekil 1b, Şekil 2a ve Şekil 2b’de sunulmuştur.

Şekil 1a ve Şekil 1b incelendiğinde, ülkelerin refah düzeyleri arttıkça tarımda istihdam edilen nüfus oranının azaldığı gözlenmektedir. Tarımdan elde edilen katma değerin düşük olması sebebiyle, refah seviyesi yüksek ülkelerde iş gücü daha yüksek katma değer sağlayan sanayi ve hizmetlere yönelmektedir. Şekil 1a ve

Uluslararası Çalışma Örgütü istatistiklerine göre 2014 yılında Türkiye’de çalışan nüfusun %22,30’una karşılık gelen 5,6 milyon insan tarım sektöründe istihdam edilmiştir. OECD istatistiklerine göre ise Türkiye’deki 5,6 milyon tarım çalışanı; 2014 yılı fiyatlarıyla 125 milyar TL değerinde katma değer üreterek toplam katma değerin %8,03’ünü oluşturmuştur. Tarımsal üretimin, toplam katma değerden bu kadar yüksek pay almasının sebebi payda yer alan tarım sektörü katma

TARIMDA VERİMLİLİK SORUNU: TARIMDAN SANAYİYE İŞ GÜCÜ TRANSFERİ VE ZİRAİ GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARIMehmet AŞICI / AB Uzman Yardımcısı (AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü)

Şekil 1a. Tarımda İstihdam Edilen Nüfus Oranı

Page 25: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

23

AĞUSTOS 2016

Tarım sektörünün istihdamdan aldığı paya kıyasla düşük katma değer üretmesi durumu Şekil 2a ve Şekil 2b’de net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bazı yıllarda İsrail haricinde, istisnasız bütün ülkelerde tarımın katma değerden aldığı pay istihdamdan aldığı payın altında kalmaktadır. Yukarıda bahsedilen 3 ülke grubundan ABD – Almanya – İsrail ve Lüksemburg’dan oluşan grupta tarımın istihdamdan aldığı pay %1,8 iken, katma değerden aldığı pay %0,8’lere gerilemektedir.

Şekil 2b’de İsrail, Şekil 1b’de birlikte gruplandırıldığı ülkelerden ayrışmakta ve tarımın gerek istihdamdaki payı gerekse katma değerden aldığı pay her iki şekilde de %1,6 – 1,7 mertebesinde seyretmektedir.

İsrail’i diğer ülkelerden ayıran faktör bu ülkenin tarım sektöründe yaptığı araştırma ve geliştirme sayesinde tarım sektörünün katma değerini yükseltebilmiş olmasıdır. İsrail’in Şekil 1b’de birlikte gruplandırıldığı ülkelerden;• ABD, nüfusunun %1,57’si ile toplam

katma değerinin %1,21’ini• Almanya, nüfusunun 1,73’ü ile toplam

katma değerinin ancak %0,76’sını• Lüksemburg ise nüfusunun %1,49’u

ile toplam katma değerinin ancak ve ancak %0,32’sini

tarım sektörü marifetiyle üretebilmektedir.

Tarım sektöründe yaptığı araştırma ve geliştirme faaliyetleri sayesinde İsrail’i diğer ülkelerden başarılı kılan faktör

Şekil 1b’de yer verilen OECD ülkeleri, 3 grupta tasnif edilebilir.• Türkiye – Polonya – Kore• Avustralya – Fransa – Hollanda –

İsviçre• ABD – Almanya – İsrail – Lüksemburg

Grafiklerde de gözlendiği üzere, bu ülke grupları arasında refah seviyesi en üst düzeyde olan ABD – Almanya – İsrail – Lüksemburg dörtlüsünde tarımın istihdamdan aldığı pay %1,8 civarındadır. Bu ülkelerde iş gücü tarımdan ziyade daha yüksek katma değer üreten sektörlere yönelmekte ve tarım sektörünün toplam katma değerden aldığı pay düşük kalmaktadır.

Şekil 1b. Tarımda İstihdam Edilen Nüfus Oranı

Page 26: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

24

AĞUSTOS 2016

Şekil 2a. Tarım Sektörünün Toplam Katma Değerden Aldığı Pay

Şekil 2b. Tarım Sektörünün Toplam Katma Değerden Aldığı Pay

TARIMDA VERİMLİLİK SORUNU: TARIMDAN SANAYİYE İŞ GÜCÜ TRANSFERİ VE ZİRAİ GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARI

Page 27: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

25

AĞUSTOS 2016

öylesine etkilidir ki, 2009 yılında toplam katma değerin %1,93’ünü üreten İsrail tarım sektörü istihdamdan sadece %1,70 pay almıştır. Benzer bir başarı, 2011 yılında %1,70 toplam katma değer üretimi ve %1,68’lik istihdam payı ile tekrar edilmiştir.

Şekil 1 ve Şekil 2 tarımda istihdam edilen nüfusun verimliliğine dair fikir verici olsa da bu şekiller üzerinden analiz yapmak güçtür. Bu iki şeklin ayrı ayrı sunduğu bilgiyi sentezleyerek tarımda istihdam edilen nüfusun verimliliğini analiz etmek için Şekil 3 üretilmiştir. Şekil 3, tarım sektörünün toplam katma değerden aldığı payın, tarım sektörünün toplam istihdamdan aldığı paya bölünmesiyle elde edilmiştir. Bu sayede, çalışan nüfusun %1’ini tarımda kullanarak elde edilen toplam katma değer payı hesap edilmiştir. Şekil 3’teki grafiklerin formül olarak ifadesi şu şekildedir;

Bu formül neticesinde, çalışan nüfusun %1’inin tarım sektörünün üretim kabiliyetlerini kullanarak toplam katma değere ne kadar katkı yaptığı ölçülebilmektedir.

Şekil 1 ve Şekil 2 üzerinde İsrail’e ilişkin yapılan yorumlar, Şekil 3 üzerinde somut bir hal almıştır. Görüldüğü gibi, 2009 ve 2011 yıllarında İsrail’e ait grafik çizgisi %1 değerinin üzerine çıkmıştır ve bu ülkenin ortalama değeri en üst düzeydedir. İsrail’in bu başarılı grafiğinin ardında daha önce de belirtildiği gibi yoğun araştırma – geliştirme faaliyetleri vardır.

İsrail’in özel durumu ayrı tutulup, Şekil 3’te Türkiye’den daha iyi performans gösteren Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri, Hollanda, Fransa ve Almanya

incelendiğinde bu ülkelerdeki ortalama çiftlik büyüklüğünün Türkiye’den büyük olduğu görülmektedir. Ortalama çiftlik büyüklüğünün sağladığı ölçek ekonomisi avantajları sayesinde, söz konusu ülkeler Türkiye’den daha verimli tarımsal üretim yapabilmektedir. Türkiye’nin ve bahsi geçen ülkelerin ortalama çiftlik büyüklüğü Tablo 1’de sunulmuştur.

Tablo 1’in yanı sıra, Şekil 4 de Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi ülkelere kıyasla çok küçük çiftlik alanlarına sahip olduğunu göstermektedir.

Türkiye’deki ortalama çiftlik büyüklüğünün diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek ölçüde küçük olması, Türk çiftliklerine maliyet dezavantajı yaratmaktadır. Bu dezavantaj kendisini başta enflasyon olmak üzere çeşitli makroekonomik göstergelerde belli etmektedir.

Şekil 3. Çalışan Nüfusun %1’inin Tarım Sektöründe Ürettiği Katma Değer Oranı

Page 28: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

AĞUSTOS 2016

de çeşitli faaliyetler yürütmektedir. Ancak bu çalışmalar bugüne dek bölünmüş olan tarım arazilerinin birleştirilmesine hızlı ve kesin bir çözüm sunamamaktadır. Örneğin, bugüne dek miras sebebiyle bölünerek 10 hektar büyüklüğüne kadar gerilemiş bir arazinin daha fazla bölünmesi engellenebilmiş ancak, bu 10 hektarlık arazinin diğer arazilerle birleşerek çok daha verimli işletilmesi sağlanamamıştır.

Miras yoluyla bölünen ve küçülen tarım arazilerindeki bir diğer sorun ise bu arazilerin sahiplerinin büyükşehirlere göç etmesi ve arazilerin tarımsal üretimde kullanılamamasıdır.

Demografik sorunun yanı sıra çiftçilerimiz arasında ortak iş yapma kültürünün yaygın olmaması, parçalı ve çok küçük arazilerde tarımsal üretim yapılması sonucunu doğurmaktadır.

Ortalama çiftlik büyüklüğünün küçük olmasına etken diğer sebepler ise Türkiye’nin demografik ve kültürel özellikleridir. Son yıllarda nüfus artış hızı azalsa da, kırsaldaki nüfus artış hızı halen yüksektir ve yüksek nüfus artışı sebebiyle tarım arazileri miras yoluyla hızla bölünmüştür. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı tarım arazilerinin miras yoluyla bölünmesini engellemek için yasal düzenlemeler yapmış ve bu Bakanlığa bağlı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü

Ülke Adı Ortalama Çiftlik Büyüklüğü (hektar)Türkiye 0,6

Avustralya1 3.124,2

ABD 173,6

Fransa 58,7

Almanya 58,6

Hollanda 27,4

AB Ortalaması 16,1

Tablo 1. Ortalama Çiftlik Büyüklükleri

Kaynak: TÜİK, ABS, USDA, EuroStat.

Kaynak: EuroStat

Şekil 4. Avrupa Birliği’nde Ortalama Çiftlik Büyüklüğü

1 2.573 hektarı otlaktır.

TARIMDA VERİMLİLİK SORUNU: TARIMDAN SANAYİYE İŞ GÜCÜ TRANSFERİ VE ZİRAİ GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARI

26

Page 29: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

AĞUSTOS 2016

tekrar bölünmesi sorununu tamamen ortadan kaldırabilecek araçlardan birisi Zirai Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarıdır (ZGYO). ZGYO’lar, tarım arazilerini satın alıp bu arazileri profesyonel çiftçilere kiralayarak gelir elde eden ayrıca tarım arazileri fiyatlarındaki yükselişlerden de faydalanmayı hedefleyen şirketlerdir.

1960’larda gayrimenkul yatırım ortaklıklarının ilk kez ortaya çıktığı ülke olan Amerika Birleşik Devletleri, ZGYO’larda Bulgaristan’la birlikte öncü olmuştur. Gladstone Land yatırım ortaklığı, 29 Ocak 2013 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nde ilk kez halka

arz edilen ZGYO olmuştur. 50 milyon ABD Doları değerle halka arz edilen Gladstone’ın ardından Farmland Partners 53,2 milyon ABD Doları piyasa değeriyle 16 Nisan 2014’te ve son olarak 20 Ekim 2015 tarihinde American Farmland Company 48 milyon ABD Doları piyasa değeriyle halka arz edilmiştir (Peterson ve Kuethe 2015).

Bu üç ZGYO’nun sahip olduğu çiftlik sayısı ve toplam arazi büyüklüğü Tablo 2’de sunulmuştur.

Tablo 2’deki ZGYO’ların ortalama çiftlik büyüklüğü 173,6 hektar olup bu değer Tablo 1’de Amerika Birleşik Devletleri

Neticede, örneğin ortalama çiftlik büyüklüğü 586 dekar olan Almanya’daki bir çiftlikte bir adet traktör kullanılırken Türkiye’de aynı miktar arazi için en az 5-6 traktör kullanıldığı görülmektedir. Traktör haricinde atıl kalan diğer tarımsal ekipmanlar için ayrılan sermaye, israf edilen akaryakıt ve daha önemlisi iş gücünün sanayide kullanılması halinde ülke ekonomisinin daha hızlı gelişme göstereceği aşikârdır.

Ortalama çiftlik büyüklüğünün artırılması, atıl duran tarım arazilerinin ekonomiye tekrar kazandırılması ve en önemlisi tarım arazilerinin miras yoluyla gelecekte

Tablo 2. ABD’de Halka Arz Edilmiş Olan ZGYO’lar

ZGYO İsmi Çiftlik Sayısı Arazi Büyüklüğü (hektar)

Farmland Partners 265 44.963,45

American Farmland 18 6.530,01

Gladstone Land 34 3.555,98

27

Şekil 5. Farmland ZGYO Çiftliklerinin Konumlarını Gösteren Harita

Page 30: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

AĞUSTOS 2016

alınmasını ve ihracatta rekabet gücünün artırılmasını sağlamaktadır. Bu duruma verilebilecek en güzel örneklerden birisi, 2007 yılından beri Bulgaristan’da faaliyet gösteren ve varlıklarının %92’si tarım arazilerinden oluşan Advance Terrafund isimli gayrimenkul yatırım ortaklığıdır (Advance Terrafund 2015).

Avrupa Birliği üyeliği hedefi güden Türkiye’nin, Birlik üyeliğinin ardından tarım sektörünün maruz kalacağı

rekabete hazırlıklı olması gerekmektedir. İşte bu hazırlık çalışmalarının bir bileşeni de ortalama çiftlik büyüklüğünü artırmak ve tarımsal ürünlerin birim maliyetini düşürmek olmalıdır. Bu amaçla, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Sermaye Piyasası Kurulu eşgüdümlü çalışarak ivedilikle Türk Zirai Gayrimenkul Yatırım Ortaklıkları için gerekli yasal ve teknik altyapıyı hazırlamalıdır.

Türkiye’de ZGYO’ların kuruluş aşamasında, doğrudan nakit sermayenin yanı sıra parçalanmış küçük tarım arazilerinin de bedeli tespit edilerek sermaye olarak yatırım ortaklığına aktarılmasına izin verilmelidir. Bu sayede, atıl duran tarım arazileri de hızla ekonomiye kazandırılabilecektir. Seçilen köylerde pilot uygulama olarak kurulan ilk ZGYO’ların ortaklarına yapacağı düzenli kâr payı ödemeleri, pilot köyler dışındaki çiftçilerin de ilgi göstermesini sağlayarak ZGYO’ların hızla büyümesini sağlayacaktır.

Geçimini tarımla sağlamaya çalışan küçük çiftçiler ZGYO’lara devredecekleri/satacakları arazilerinden düzenli kira geliri elde etmeye devam edeceklerdir. Bu gruptaki çiftçilerin, orta vadede elde edeceği kira geliri mülkiyetlerindeki arazilerde bilfiil çalışarak elde ettikleri gelire yakınsayacaktır. Bu yakınsama, ZGYO’ların sunduğu büyük tarım arazilerinde düşük maliyetli üretim yapabilen profesyonel çiftçilerin daha yüksek kira ödemesi sayesinde olacaktır. Tarımsal üretimden çekilen iş gücüne ayrıca sanayi ve hizmetler sektörlerinde iş bulabilmeleri için gerekli eğitim ve beceriler kazandırılarak bu gruptaki küçük çiftçilerin refah düzeyinin, mevcut durumdan çok daha öteye taşınması mümkün olacaktır. Sanayi sektörüne kazandırılacak ilave istihdam sayesinde bu sektördeki işçi maliyetinin azalması ve uluslararası rekabet gücünün artırılması da mümkün olabilecektir.

için verilen ortalama çiftlik büyüklüğüne eşittir.

GYO’ların sermaye gücü sayesinde büyük ölçekli çiftlik arazilerinin profesyonel çiftçilere kiralanması imkânı doğmaktadır. Büyük çiftlikleri kiralayarak tarım yapabilen çiftçiler ise ürün başına düşen sulama, alet ekipman, işçilik gibi işletme maliyetlerini yüksek oranlarda düşürebilmektedir. Bu maliyet avantajı ise gıda fiyatları enflasyonunun kontrol altına

TARIMDA VERİMLİLİK SORUNU: TARIMDAN SANAYİYE İŞ GÜCÜ TRANSFERİ VE ZİRAİ GAYRİMENKUL YATIRIM ORTAKLIKLARI

28

Pierce CountyNebraska

5/11/2015

map center: 42° 8' 37.28, 97° 27' 7.18scale: 22104

Aerial Map

17-25N-1W

Şekil 6. Farmland ZGYO’ya Ait Bir Arazinin Konum Haritası

Page 31: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

AĞUSTOS 2016

ZGYO’ların bir diğer faydası ise büyük üreticilerin ortaya çıkmasına imkân sağlamasıdır. Mevcut durumda, küçük üreticiler ürünlerini doğrudan pazarlamakta zorlanmaktadır ve hatta bunun mümkün olmadığı dahi söylenebilir. Üretim tarafında piyasaya büyük üreticilerin girmesi, bu üreticilerin birlikte veya bağımsız hareket ederek mevcut küçük üreticilere kıyasla daha güçlü pazarlama yapmasını sağlayacaktır. Kamuoyunda “aracı” olarak tabir edilen ekonomik aktörlerin önemini ve gücünü yitirmesi sayesindeyse tüketiciler de daha düşük fiyatlarla gıdaya erişim sağlayacaktır.

Amerika Birleşik Devletlerinde faaliyet gösteren ZGYO’lar, sahip oldukları arazilere ilişkin detaylı bilgileri web sayfaları aracılığıyla yatırımcılarıyla paylaşmaktadır. Farmland Partners yatırım ortaklığının mülkiyetindeki çiftliklerin konumlarını gösteren harita Şekil 5’te sunulmuştur. Farmland’in, ABD’nin Nebraska eyaletindeki 600 dekar büyüklüğündeki bir arazisine ilişkin konum ve toprak haritası ise Şekil 6 ve Şekil 7’de sunulmuştur. Bugün itibarıyla, Türkiye’deki çiftçilerimizin büyük bir kısmının sahip olduğu arazinin toprak yapısı hakkında detaylı bilgi sahibi olmadığı dikkate alındığında ZGYO’ların Türk tarımına disiplin kazandırabileceği söylenebilir.

Kaynakça

• Advance Terrafund. 2015. http://www.advanceterrafund.bg/en/land-banking/ (Haziran 13, 2016 tarihinde erişilmiştir).

• American Farmland Company. 2016. http://www.americanfarmlandcompany.com/ (Haziran 10, 2016 tarihinde erişilmiştir).

• Farmland Partners. 2016. http://www.farmlandpartners.com/ (Haziran 10, 2016 tarihinde erişilmiştir).

• Gladstone Land Corporation. 2016. http://ir.gladstoneland.com/ (Haziran 10, 2016 tarihinde erişilmiştir).

• Peterson, Paul, ve Todd Kuethe. «Understanding Farmland REITs.» farmdoc daily (5):200. Illinois: Department of Agricultureal and Consumer Economics, University of Illinois at Urbana-Champaign, 28 October 2015.

ZGYO’lar, orta vadede yargının yükünün hafifletilmesine dahi katkıda bulunabilecek bir sermaye piyasası aracıdır. Hâlihazırda, gerçek kişilerin mülkiyetinde olan tarım arazileri gerçek kişilerin vefatı halinde mirasçıları arasında paylaşılmaktadır. Bu paylaşımların azımsanmayacak bir kısmı ise yargıya taşınmakta ve yıllar süren miras davaları yargı sistemimize yük getirdiği gibi dava konusu arazilerin verimli kullanımını da engellemektedir. Mülkiyetindeki tarım arazilerini ZGYO’ya devreden bir çiftçi vefat ettiğinde mirasçılarına arazi değil ZGYO hisse senedi bırakacağı için paylaşımda herhangi bir sorun yaşanmayacaktır.

29

State: NebraskaPierceCounty:17-25N-1WLocation:

Township: South BranchAcres: 59.78Date: 5/11/2015

Soils data provided by USDA and NRCS.

Soil Map

Area Symbol: NE139, Soil Area Version: 13Code Soil Description Acres Percent of

fieldSRPGLegend

Non­IrrClass

IrrClass

SRPG Alfalfahay

Corn CornIrrigated

Oats Pasture Rye Soybeans

6535 Loretto fine sandy loam, terrace, 0 to2 percent slopes

35.78 59.9% IIe IIe 66 4 70 130 55 3 25 35

6570 Thurman loamy fine sand, terrace, 0to 2 percent slopes

12.30 20.6% IIIe IIIe 34              

6584 Ortello fine sandy loam, terrace, 0 to2 percent slopes

11.70 19.6% IIe IIe 50 4 60 130 45 3 20 30

Weighted Average 56.3 3.2 53.6 103.3 41.7 2.4 18.9 26.8

Area Symbol: NE139, Soil Area Version: 13

Soils data provided by USDA and NRCS.

Şekil 7. Toprak Haritası

Page 32: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

30

AĞUSTOS 2016

GirişDünyanın artık her bir köşesine ne kadar rahat ulaşılabildiği göz önüne alındığında, küreselleşme potansiyeline sahip olan ürünlerimizin küresel pazarda artık yerini alma zamanının geldiği düşünülmektedir.

Küreselleşme örneklerine bakıldığında, Güney Kore son 15 yılda inanılmaz bir şekilde elektronik sektöründen otomotiv sektörüne kadar marka değeri yüksek ürünlerde atağa kalkmış ve dünya pazarında önemli bir paya sahip olmuştur. Pazarda tutunabilmesi için gerekli olan süre uzun bir zaman zarfı iken kat edilen mesafede kaliteli katma değeri yüksek ürünleri üretip piyasaya sunması çok etkili olmuştur.

Motosiklet sektöründe ise Japon menşeili ürünler yıllardır gelen pazar üstünlüklerini korumakta, oluşturdukları markalarla kaliteli ürünlerini revaçta tutmaktadırlar. Japon markaların birçok AB ülkesinde hatta rekabet içerisinde olduğu ABD’de dahi satış rakamlarının yüksek olması ürünlerini ne kadar iyi pazarlama yaptıklarını göstermektedir.

Son dönemlerde ülkemizde siyasi istikrar ve güven ortamının bulunması, mali disiplinin devamı ve uygun vergi politikalarının uygulanması, böylece; yatırımların artırılması, talep istikrarının

sağlanması, iyi yetişmiş insan gücümüzün varlığı, güçlü yabancı ortaklarımızın bulunması, en son teknolojiyi uygulayan üretim tesislerimizin mevcudiyeti, Ar-Ge’ye önem verilmesi, küreselleşme, rekabet gücünün gelişmesi ve ihracatta süreklilik kavramlarını içeren ülkemiz için bu sektör değerlendirilmektedir.

Önemli motosiklet üreticilerinin bulunduğu ülkemizde küresel pazarda yer alan kaliteli markaları sayesinde hem ülke reklamına hem de milli gelire büyük katkısı olacağı düşünülmektedir.

Motosiklet Sektörünün Durumu ve Küreselleşme Potansiyeli

Dünya Motosiklet SektörüSektörel bazda küreselleşmenin temelini oluşturan tüm etmenlerin yanısıra dünyada motosiklet sektörünün durumunun ülkemizdeki duruma oranla inceleneceği bu bölümde dünyadaki bu sektöre ait bilgiler, istatistikler çerçevesinde ülkemizde motosiklet sektörünün ne kadar ve nasıl küreselleşebileceği hakkında fikir sahibi olabilecek düzeye gelinebilecektir. İlk olarak özellikle pazarda eksenin kaydığı kıta olan Asya’nın bazı ülkelerine değinilmiştir. Daha sonra AB üyesi ülkelerin ve ülkemizin sektörel durumu incelenerek sektörümüzün küreselleşme potansiyeli daha net olarak ortaya çıkarılmıştır.

ÖzetMotorlu araçlar üretimi ana ve yan sanayisiyle beraber çok büyük bir sektör olup şu an ihracatta Türkiye’nin bir numaralı sektörü konumundadır. Ana ve yan sanayisiyle sağladığı istihdam da ülkemizdeki iş olanaklarına büyük katkı sağlamaktadır. Motorlu araçlar denince; akla ilk gelen otomobillerden, otobüs, kamyon, traktör ve motosikletlere kadar birçok sektörde üretime ev sahipliği yapan ülkemizin motosiklet sektörünün durumu incelenmektedir.

Bu çalışmada, ülkemizde motosiklet sanayisi tüm açılardan incelenip küresel pazardaki büyük söz sahibi ülkelerin sanayileriyle karşılaştırılarak örneklendirmelerle değinilecektir. Bunların yanında, motosikletlerin üretimi ve ülkemizde sanayi alanındaki tüm gelişmeleri takip eden Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının motosikletlerle ilgili yaptığı çalışmalara yer verilecektir. Motosikletler konusunda ulusal ve uluslararası hukuki metinlere ve uygulamalara değinilecek olan çalışmanın içerisinde, motosikletler ve üretim, BSTB’nin yapmakta olduğu tip onay belgelendirme ile ilgili tanımlar, tip onay belgelendirmeye haiz olan araç kategorileri ve mevzuatı ile ilgili bilgiler de yer almaktadır.

TÜRKİYE’DE MOTOSİKLET SANAYİSİNİN KÜRESELLEŞME POTANSİYELİSinan DURMAZ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Sanayi Genel Müdürlüğü)

Motosiklet Toplam (Birim) Geçen Yıla Göre Değişim (Yüzde)50 cc ve altı 90.886 % 13 azalma

51-125 cc 39.569 % 38 azalma

126-250 cc 91.925 % 12 azalma

250 cc üstü 373.093 % 2.2 artış

Tablo 1. Japonya’da 2012 Yılında Yapılan Üretim Sayısı

Kaynak: JAMA Production and Export Summary Report.

Page 33: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

31

AĞUSTOS 2016

Özellikle son yıllarda dünyada akla gelebilecek her sektörde üretim ve ihracat rakamlarıyla hâkimiyeti ele geçiren Çin Halk Cumhuriyeti’nin, 2020’li yıllarda dünyanın en zengin ekonomisine sahip olacağı düşünülmektedir. Günümüz itibarıyla sahip olduğu sanayi, tüm dünyanın ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış olmakla beraber en kaliteli ürünlerden imitasyon üretime kadar geniş yelpaze de üretim yapmaktadır. Ülke bu yüzden motosiklet sektöründe de çok güçlü bir konumda bulunmaktadır. Yaşanan global ekonomik krize rağmen ülkemiz dışında büyüme gösteren bir diğer ülke olan Çin’de son dönemde motosiklet üretimi ve satışlarında azalmalar yaşansa da ihtiyaç odaklı ürün geliştirmeleri, geniş ürün ağı ve ucuz işçilik sayesinde ucuz maliyetlere sattıkları ürünlerini satmaya devam edeceklerdir.

Avrupa’daki motosiklet sektörünün durumu, coğrafi konumlar dikkate alınarak çeşitli analizler yapılmakta olup sektörün durumu irdelenmektedir. Önemli ekonomik güce sahip olan ülkelerin motosiklet sektöründeki ihracat, üretim, pazar payı, istihdam, kapasite gibi birçok farklı alanda sahip oldukları ve ülkemizle olan kıyaslamasının sektörümüze katkı yapabileceği düşünülmektedir.

Türkiye Motosiklet SektörüMotosikletin hem üretim hem de gelişim tarihine bakıldığında; bu tarihte pek yer almayan ülkemizin bu süreçte biraz geç kaldığı gerçeğine rağmen şu an sahip olduğu üretim, kapasite ve pazarla dünyada bu sektörde önemli bir yere sahiptir. Türkiye, otomotiv ana ve yan sanayisinde sahip olduğu potansiyel ve tecrübesiyle gerek Avrupa gerekse Asya ülkelerinin sektöre yaptığı yatırımları yakalamış hatta birçoğunu geçmiştir. Son zamanlarda

Japonların otomotiv sektöründe ne kadar güçlü olduğu zaten bilinmektedir. Motosiklet sektöründe de Yamaha, Honda, Kawasaki ve Suzuki gibi çok büyük markalarla damgasını vuran Japonya, bu sektörde büyük söz sahibi bir ülke konumunu uzun yıllar devam ettirecek gibi gözükmektedir. Özellikle 250 cc üstü motor hacmine sahip yarış amaçlı da kullanılan araçların üretiminde neredeyse tek el olan ülkenin markaları bu pazarda büyümeye devam etmektedir.

İç pazarda kendine yeten ülkelerden biri olan Hindistan’da üretilen araçların belli bir kısmı Asya’daki diğer ülkelere ihraç edilirken Avrupa’ya ihracat da gün geçtikçe artmaktadır. Ülkemiz pazarına da girmeye çalışan Hint menşeili firmalar ülkemizde pazar araştırması yapmakta Bakanlığımız ve yetkili teknik servislerimizden konu hakkında bilgiler almaktadır.

Motorlu Araç Üretimi (Araç Sayıları)

Kategori 2009-2010 2010-2011 2011-2012

Binek Araçlar 2.357.411 2.982.772 3.123.528

Ticari Araçlar 567.556 760.735 911.574

Üç Tekerli Araçlar 619.194 799.553 877.711

İki Tekerli Araçlar 10.512.903 13.349.349 15.453.619

Motosiklet Toplam (Birim) Geçen Yıla Göre Değişim (Yüzde)

İki Tekerlekli 21.316.197 13.54% azalma

Üç Tekerlekli 2.313.594 1.57% azalma

Toplam 23.629.791 12.50% azalma

Tablo 2. Hindistan’da 2009-2012 Üretilen Motorlu Araç Sayısı

Tablo 3. Çin’de 2012 Yılında Yapılan Üretim Sayısı

Kaynak: SIAM Industry Statistics Production Trend.

Kaynak: CAAM Motorcycle Statistics, 2013.

Page 34: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

32

AĞUSTOS 2016

çok öncesinden var olduğu gerçeğiyle ülkemizin motosiklet sektöründe büyük bir güç olabilitesi hep bulunmaktadır.

Yerli üreticilerin yıllık üretim adetleri 2009 yılına göre artış göstererek 2011 yılında

250 bin seviyesini aşmıştır. Son iki yılın ilk üç aylık rakamları da 2012 yılında üretimin bir önceki yıla göre %41 oranında arttığını göstermektedir.

ülkemizde yaşanan ekonomik istikrar, sanayimize de yansımakta ve sanayi ürün trendlerini ülkemize doğru kaymasına sebep olmaktadır. Yerli marka otomobile sahip olmaya yakın olduğumuz bu dönemde yerli motosiklet markalarımızın

MAKALE TÜRKİYE’DE MOTOSİKLET SANAYİSİNİN KÜRESELLEŞME POTANSİYELİ

Üretici Markası Bulunduğu İl

Kuralkan A.Ş. Kanuni İstanbul

Ramzey Motosiklet Ramzey İstanbul

TT Motor A.Ş. TT İstanbul

Uğur Motorlu Araçlar A.Ş. Uğur, Mondial Aydın

Asya Motor Asya, Pumarex Aydın

Lifan Motosiklet (Çin menşeili) Lifan Düzce

Oruç Motorlu Araçlar IZH Planet Diyarbakır

Baş Isı San. Kadırga Trabzon

Bisan A.Ş. Bisan İzmir

Borbis Arora Adana

Kuba Motor Kuba Gaziantep

Yuki A.Ş. Yuki, Kral İstanbul

Oskar Makine Ltd. Şti. Oskar Ankara

Seger Motosiklet Seger Bursa

Üretim 2009 2010 2011 2011 (1-3) 2012 (1-3)

Miktar (Adet) 89.348 141.170 254.810 47.566 66.928

Değişim (%) - 58 80 - 41

Endeks 100 158 285 100 141

Yıl Ürün adı İhracat (Euro) İthalat (Euro)

2013 Motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları; bunların aksam, parça, aksesuarı 1.892.790.205 1.436.907.431

Tablo 4. Ülkemizdeki Motosiklet Üreticileri

Tablo 5. Ülkemizdeki Yerli Üretim Miktarı

Tablo 6. Ülkemizde Ürün Bazında Gerçekleşen İthalat-İhracat Rakamları (2013-1)

Kaynak: Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı veri tabanı

Kaynak: T.C. Başbakanlık Resmi Gazete. (2012). İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2012/2). EK-1.19.07.2012 gün, 28358 sayılı.

Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Dış Ticaret İstatistikleri Veri Tabanı

Page 35: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

33

AĞUSTOS 2016

aksesuarları üreticileri için aynı durum geçerli değildir.

Küreselleşebilme adına her ne kadar Çin, Hindistan gibi ülkelerin üreticileriyle rekabet etmek kolay olmasa da yerli üreticilerimize öneri olarak;• Motosikletlerin sadece iki tekerlekli

araçlar olmadığı düşünülürse moped, skuter ve motosikletlerin yanı sıra golf araçları, ATV gibi araçların üretilmesi,

• Geleceğin enerji çeşidi sayılabilecek yakıt türleriyle çalışan araçların da üretilebilmesi için çalışmalar yapılması,

• Sadece ülkemizde değil çeşitli pazarlara açılacak çalışmaların yapılması veya sektörde ortak pazar partnerlerinin bulunması,

• Başlangıçta tüm dünyada olmasa da sektörel ürünlerin Afrika’nın yanı sıra, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile zengin Arap ülkelerine ihracat girişimlerinde bulunulması,

• Kendi markalarına sahip çıkma bilinciyle yaşayan çok sayıda gurbetçi vatandaşımızın olduğu ülkelere ihracat girişimlerinde bulunulması düşünülmektedir.

Sonuç ve ÖnerilerÖzellikle AB ülkelerinin yaşadığı ekonomik krizin etkilerine rağmen büyüyen bir ekonomiye sahip ülkemizin önem verdiği büyüme etmenlerinden olan yüksek teknolojiye bağlı olarak üretilen katma değeri yüksek ürünlerin sanayi potansiyeli gün geçtikçe artmaktadır. Bu potansiyelin farkında olan ve ülkemizde bilim, teknoloji alanında da önemli yerlere gelmesini sağlaması amacıyla 2011 yılında Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yerini alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı her sektörün nabzını tutmaktadır. Ülkemizde ihracat rekorlarını kıran otomotiv sektöründe de söz sahibi olan Bakanlığımızda belli periyotlarla yayımlanan sektör raporları da bunu kanıtlar niteliktedir. Binek otomobil gibi motorlu araçların hep gölgesinde kalan motosiklet sektörünün ülkemizdeki piyasa değeri yaklaşık 300 milyon Dolar değerinde olmakla birlikte birçok yerli markaya sahiptir. Yerli marka otomobilin gündemde olduğu günümüzde yerli motosiklet üretiminin olduğu unutulmamalıdır. Dünyada bu sektör; Asya ülkelerinin ya kendi markalarının çok ön planda olduğu ya da diğer üreticilerin Asya topraklarında üretime geçtiği bir dönemde bulunmaktadır. Almanya, Avustralya, Arjantin, ABD ve Birleşik Krallık gibi çok sayıda üreticiye sahip büyük ülkelerde üretimine son veren firmaların bulunması ve dünyada yaşanan ekonomik kriz bu ekseni Asya’ya kaydırmış olup, Çin ve Hindistan gibi her sektörde büyük atılımlara imza atan ülkelerin eline geçmeye başlamıştır. Üretimin genelde montaj olarak gerçekleştiği ülkemizde yerli üreticilerimizin ise bu sektörde sahip olduğumuz potansiyelle dünyadaki ekonomik buhranı fırsata çevirmesi içten bile değildir. Komple motosikletlerden ayrı olarak ülkemizde bulunan motosiklet aksam üreticilerinin de pazarlarını sadece yurt içi olarak değil de yurt dışında da çeşitli ülkelere ihraç edebileceği düşünülmektedir. Bunlardan motosiklet lastikleri için ülkemizde büyük çapta üretim gerçekleştiren firmalar olsa da, motosiklet

Page 36: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

34

• İlgili kamu kurumları tarafından motosiklet kullanımı ve farkındalığını artırmak adına stratejiler oluşturulması,

• Her geçen gün yoğunlaşan trafik önlemleri adına vatandaşlarımıza daha hızlı hizmet sunabilmek adına ilgili kurumlarda bulunan sağlık ve emniyet birimlerince motosiklet ekiplerinin yaygınlaştırılması,

• Kamu spotu veya çeşitli basın, yayım araçları yoluyla ülkemizde motosiklet sektörü hakkında vatandaşlarımıza bilinçlendirme yapılması,

• Motorlu araçların sahip olduğu yakıt tüketimlerinin fazla olması nedeniyle yakıt tüketim miktarları çok az olan motosiklet kullanımının özendirme çalışmalarının yapılması,

• İlgili kamu kurumlarınca gelecekte bir adım öne çıkabileceğimiz elektrikli, hibrit veya çevreyle dost teknoloji üretim yapabilecek tesislerin kurulması veya var olan tesislerin bu yönde üretim yapması için yerli üreticilerimize bilinçlendirme çalışmaları yapılması,

Bu adımlar üreticilerimizin ihracat rakamlarını daha da yukarılara çekebileceği için bu potansiyeller ışığında ihracat stratejileri belirleyebilirler.

Ülkemizde motosiklet kullanımına göz attığımızda; motosiklet kullanıcı sayısının komşumuz Yunanistan’a oranla bile ne kadar az olduğu gerçeği bile kullanım bakımından çok gerilerde olduğumuzu göstermektedir. Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin en üst düzeyde korunması bilinciyle motosiklet kullanımı hakkında ilgili kamu kurumlarının yapması gerekenler:

AĞUSTOS 2016

MAKALE TÜRKİYE’DE MOTOSİKLET SANAYİSİNİN KÜRESELLEŞME POTANSİYELİ

Page 37: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

35

bu yana Sanayi Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen ve 2011 yılında hız kazanan tip onay belgelendirme hizmetleri tüm de otomotiv sektör temsilcileri tarafından beğeni elde etmektedir. Kendini sürekli yenileyen ve geliştiren Bakanlığımız çözüme yönelik pratik kararlarıyla sektörün nabzını tutmaya devam edecektir.

Bunlara ek olarak Bakanlığımızca yapılması gerekenler:• Motosiklet sektörünün

küreselleşebilme potansiyellerinin ortaya konması için motosiklet strateji belgesinin oluşturulması,

• Sektörü daha etkin kontrol edebilmek için sektörde bulunan federasyon, organizasyon ve derneklerle ve ayrıca ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla bilgi alış verişinde bulunulması,

• Tip onay belgesi düzenleyen onay kuruluşu olan Bakanlığımızın yerli üreticilere daha iyi hizmet verebilmesi adına AB onay kuruluşlarındaki yapıya benzer yapılara kavuşturulması,

• Bakanlığımızın belgelendirmeden ziyade motosikletlerle ilgili mevzuat ve strateji işlerini yürütmesi görevinin üstlendirilmesi,

• Ayrıca belgelendirme, test, sürücü belgeleri, araç muayene gibi işlemleri yürütmesi için Bakanlığımıza bağlı, ilgili veya ilişkili kuruluş olarak ayrı bir kurumun kurulması,

• Genel Müdürlüğümüzde yapılan Tip Onay Belgelendirme işlemlerinin tüm dünyaya açılan bir hizmet olduğu düşünülürse internet web sayfamızın güncel tutulması ayrıca web sayfalarımızın İngilizce dilinde de olması için çalışmaların yapılması düşünülmektedir.

Kaynakça

• China Association of Automobile Manufacturers, (2013). Motorcycle Statistics. http://www.caam.org.cn/english/newslist/a104-1.html

• Japan Automobile Manufacturers Association, Inc. (2012). Production and Export Report, http://www.jama-english.jp/statistics/production_export/2012/index.html

• Society of Indian Automobile Manufacturers, (2012). Production Trend, Industry Statistics, http://www.siamindia.com/scripts/production-trend.aspx

• T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı. (2007). Otomotiv Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu Ankara: T.C. Başbakanlık

• T.C. Başbakanlık Resmi Gazete. (2012). İthalatta Korunma Önlemlerine İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2012/12). 19.07.2012 gün, 28358 sayılı.

• Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı. (2013). Dış Ticaret istatistikleri. Türkiye İstatistik Kurumu Veritabanı. Şubat 2013. http://tuikapp.tuik.gov.tr/disticaretapp/

• United States of America Department of Commerce. (2012). Motorcycles European Market Briefs 2011-2012. http://export.gov/build/groups/public/@eg_main/@byind/@autotrans/documents/webcontent/motocycles046223.pdf

• Yerli üreticilerin korunması adına yapılan ithalatta koruma tedbirlerinin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ortak çalışmalar yapılarak sıklaştırılması,

• Motosikletler adına kurulmuş olan dernek, organizasyon ve federasyonların ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşlarıyla her türlü bilgi alış verişinde bulunması,

• Yerli üretimi desteklemek adına ithalat yoluyla gelen kask, lastikler gibi tüm motosiklet aksamlarının Ekonomi Bakanlığı veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığı nezdinde gümrüklerde uygunluk kontrollerinin sıkılaştırılması,

• Bahse konu kontrollerin daha teknik olması açısından ilgili diğer Bakanlıklardan da görüş alınarak Bakanlığımızca görevlendirilen TSE’ye devredilmesi,

• Piyasaya arz edilmiş ürünlerin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ve Bakanlığımız piyasa gözetim ve denetim genel müdürlükleri kanalıyla denetimlerini artırması,

• Ekonomi Bakanlığı, TÜİK ve Bakanlığımız gibi sektörel verileri elinde bulunduran kamu kurum ve kuruluşlarıyla bilgi paylaşımı yapılması gerekirse ortak bir veri tabanı kurularak sektörün daha yakından takip edilmesi ve iyileştirme stratejilerinin oluşturulması düşünülmektedir.

Ülkemizde tüm sanayi kollarını içeren sanayi kuruluşlarının iyileştirme çabalarına ağırlık veren Bakanlığımız motosiklet sektöründe de çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çalışmaların önemli adımlarından biri olan sanayi ürünlerinin üretiminin artması da Bakanlığımızca uygulanan stratejiler sayesinde gerçekleşmektedir. Ayrıca 2009 yılından

AĞUSTOS 2016

Page 38: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

MAKALE

36

AĞUSTOS 2016

kendilerine yönelik aldığı tedbirler, küresel likidite ve ticareti etkilemektedir. Azalan sermaye hareketleri ve ticaret hacimleri gelişen ülke ekonomilerinde durgunluk yaratan etkilere sahip olmaktadır. Bu etkiler arasında, üretimde daralma, istihdamda azalma ve ücret düzeylerinde düşme ön plana çıkmaktadır. Gelişmekte olan ekonomilerde ortaya çıkan böylesi durumlar bir kısır döngüye yol açmakta, dış ticaret hacmindeki daralmaya, iç talepteki daralma eşlik etmekte ve

gelişmekte olan ekonomiler daha uzun süren buhranlarla karşılaşmaktadırlar.Modern ekonominin yaşadığı krizler ve etkilerinin hatırlanması küresel düzeydeki krizlerin Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ne şekilde etkilendiğinin hatırlanması açısından önemli olacaktır.

Modern Çağın Önemli Ekonomik Krizleri20. yüzyılın belki en önemli ve ilk krizi 1929 “Büyük Buhranı”dır. 17. ve 18. yüzyıl dünya ekonomisinde rekabet halindeki en önemli

Küresel krizlerin genel etkileri ve yaygın sonuçları göz önüne alındığında, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin küresel krizleri atlatma süreçlerinin görece uzun olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum modern ekonomi tarihinde gözlemlenen tüm küresel krizler için geçerli bir durumdur. Küresel krizlerin başlangıç süreçleri, genelde gelişmekte olan ülke ekonomilerinde ortaya çıkmakla birlikte, bahse konu olan gelişmiş ekonomilerin

KRİZLERİN ETKİLERİ VE 2016 TÜRKİYE SANAYİSİNE GENEL BAKIŞDr. Sinan BORLUK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Page 39: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

37

AĞUSTOS 2016

etkisi siyasi olmuş en fazla etkilenen ekonomilerden olan Almanya’da uç siyasi rejim iktidar olarak dünyayı “bölüşüm savaşı”nın devamı olan II. Dünya Savaşı’na sürüklemiştir. Gelişmekte olan zayıf ekonomiler siyaseten de bu savaşa zayıf yakalanmış ve büyük hasarlar oluşmuştur.

Bu krizde gözlemlenen en önemli gösterge batı kapitalizminde kişi başı üretimin %30’lar civarına düşmesidir. SSCB’de gözlemlenen durum başka bir çalışmanın konusu olup durum, bu buhrana cevaben üretilen ilk politikaların milyonlarca kişinin açlıktan öldüğü büyük başarısızlıklarla sonuçlandığı şeklinde özetlenebilir.II. Dünya Savaşı ardından dünyada yaygın bir şekilde uygulanan yeni ekonomik

sistem, Keynesçi “Talep Yönlü İktisat Politikaları” tarafından şekillendirilmiştir. Bu yolla yeni ekonomik krizlerin önüne geçilmesi için devlete ekonomik düzene sınırlı müdahale hakkı tanınmıştır ve bu yeni sistem oldukça başarılı olmuştur. Türkiye içinde “Karma Ekonomi”, “Planlı Kalkınma” vb. yaklaşımlar bu yeni düzenden etkilenerek oluşturulmuştur.

20. yüzyılın önemli bir diğer krizi 1968-1975 yılları arasında yaşanan küresel krizdir. ABD’nin Vietnam savaşını takip eden durgunluk, Arap-İsrail Savaşı ve OPEC ülkelerinin petrol arzını kısmasıyla derinleşmiştir. Verimlilik bakış açısıyla, azalan enerji arzı ve yükselen girdi fiyatları verimliliği oldukça düşürmüştür.

iki ekonomik güç olan Fransa ve Britanya ekonomilerinin Amerika kıtasındaki çıkar savaşları ve Avrupa’yı şekillendiren politikaları ABD ekonomisinin hızını düşürmüştür. Avrupa’nın bir diğer ekonomik gücü Almanya ile girilen I.Dünya Savaşı sonucunda harap olan Avrupa ve ekonomisi, ABD’nin taze ekonomik gücüne ihtiyaç duymuş 1918 (hatta 1915) sonrası ABD savaşın tek ekonomik galibi olarak çıkmıştır. Almanya savaşta yenilmiş, Fransa ve Britanya galip gelmelerine rağmen ağır yaralar almışlardır. Rusya’da rejim değişmiş ve yepyeni alternatif bir ekonomik düzen kurulmuştur. Çin zayıflamış, karşısında Japonya ham maddeye ihtiyacı artarak gelişmeye devam etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından Orta Doğu, Batı kapitalizminin ham madde tedarikçisi ülkeler coğrafyasına dönüştürülmüştür. Bu küresel ortam ABD’nin ekonomik ivmesini çok daha fazla artırmıştır. ABD’deki Dow Jones endeksi 1924’te 63,90 puandan 1927 Aralık ayında 200 puan üstünü 1928 sonunda 300 puan üstünü görerek muazzam bir büyüme performansını ortaya koymuştur. Tıpkı 2007/2008 krizinde görüldüğü üzere bu yüksek performansın açıkça bir balon etkisinden kaynaklandığı sonraki gelişmelerden anlaşılacaktır. Ekim 1929’da başlayan kriz Kasım 1929’da gördüğü dip ile daha da derinleşmiştir. Daha sonra alınan önlemler ile ABD ekonomisi toparlansa dahi yapısal sorunlar giderilemediğinden 1932 Haziran’ında endeks dip yapmıştır. ABD’de krizin döngüsel yaşanmasının temel nedeni ABD piyasa aktörlerinin ekonomik gelişmelerden elde ettikleri gelirleri artırabilmek umuduyla spekülatif kaynaklı kazançlara yönelmeleridir. Temelinde ekonomik gelirlerin olmadığı kazanç denemeleri, “ekonomik şişkinliklerin” ani patlamalarına ve küresel etkilere neden olmaktadır. 1929-1932 krizi sonucunda daralan, duraksayan ve krizi derinden yaşayan küresel ekonominin Avrupa’daki

Page 40: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

38

AĞUSTOS 2016

benzer bir kriz oluşmuştur. Krizin etkileri 2008 ve sonrasında tüm dünyada etkili olmuş, özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülke ekonomileri oldukça derinden etkilenmiştir. Bu krizle ilgili en önemli özellik krizin küresel çapta yaygın, derin ve uzun süreli etkilerinin belirginliğidir.

Son Küresel Kriz Sonrası Türkiye SanayisiKüresel krizlerin genelde GSYİH üzerindeki etkileri değerlendirildiğinden, kriz sonrası değerlendirmeler genel geçer olma niteliğindedir. Bir kriz sonrasında GSYİH’daki daralma ve izleyen yıllardaki gelişmeler analizlerin temelini oluşturmaktadır. Oysa daha detaylı analiz yapabilmenin öncelikli şartı, ekonominin kalbi olan sanayinin krizden ne boyutta etkilendiği ve kriz sonrası durumun analizidir.

Türkiye ekonomisi 2007-2008 krizi sonucu tarihinin en büyük üçüncü daralmasını tecrübe etmiştir. Ancak bu daralma iç piyasalarda çok derin etkiler bırakmamıştır. Bunun başlıca sebebi 2001 sonrası Türkiye ekonomisinin büyüme motorunun verimlilik olmasıdır. Ekonomi politikaları da istihdamı daraltıcı, yatırımları kısıtlayıcı nitelikte kriz politikaları olmadığından Türkiye ekonomisi dünya çapında derinden hissedilen ekonomik krizi en azından sanayi verilerine bakıldığında çok düşük hasarla atlatmış görülmektedir.

Türk Sanayisi 2005 sonrası üretim endeksi incelendiğinde, 2008 küresel krizinden ciddi anlamda etkilendiği ve üretim endeksi itibarıyla 2009 yılında 2005 yılındaki seviyesine düştüğü görülmektedir.

1968-78 döneminde tüm batı ekonomileri özellikle 1973-75 yılları arasında önemli bir durgunluk yaşamışlardır. 1975 sonrası büyük ekonomiler bu durgunlukları aşarken, Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler ağır ekonomik krizler ve bu krizlerin sonucu olan ağır siyasi krizler yaşamışlardır.

1980 yılında ABD ve İngiltere iktisat politikalarını kökten değiştirerek “Arz Yönlü İktisat Politikaları”na geçiş yapmışlardır. Bu politikalar yine piyasa “köpürmelerine” imkân tanıyan ve spekülatif balonlara imkân tanıyan politikalardır. Bu politikaların yaygın etkilerinin gözlemlenebilmesi için 1989 “Duvarın Yıkılması”, Doğu Blok’unun dağılması ve zayıf ekonomik altyapısına sahip pek çok ekonominin küresel sisteme, özellikle de Avrupa Ekonomisine, dâhil olması gerekmiştir. Zayıflayan küresel kapitalizm daha “siyasi zaferini” kutlarken, 1992’de İngiltere’de yaşanan “Kara Çarşamba” batı ekonomilerinde yeni bir krizi tetiklemiştir. Yine Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomiler, artık Doğu Blok’undan ayrılan ülkeler de dâhil olarak, en ağır faturaları ödemişlerdir. 1992 sonrası batı ekonomileri bir türlü düzelemeyerek 1994-2001 Latin Amerika (1994), Asya (1997), Rusya ve Brezilya (1998) ve gelişmekte olan ekonomiler krizlerini tetiklemiştir (1999-2001). Bu krizler başta Rusya, Türkiye, Meksika, Arjantin ve diğer Güney Amerika ülkelerini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu krizler sonucunda da üretim ve istihdam daralmış, verimlilik azalmış ve GSYİH’larda daralmalar gözlemlenmiştir. OECD verilerine göre ABD ve G7 ülkelerinde 1992 sonrası yaşanan verimlilik azalışları 2003’e kadar tam anlamıyla telafi edilememiştir.

2003 sonrası düşen verimlilik oranları ve daralmalar piyasada spekülatif kazançlarla telafi edilmeye çalışılınca, 2007 yılında ABD’de 1929 Buhranı’na

KRİZLERİN ETKİLERİ VE 2016 TÜRKİYE SANAYİSİNE GENEL BAKIŞ

Grafik 1. Sanayi Üretim Endeksi

Kaynak: TÜİK, 2016

Page 41: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

39

AĞUSTOS 2016

Bu göstergeler benzer ekonomilerde görülmeyen ve görülmesi beklenmeyen göstergelerdir. Ortaya çıkan olumlu tablonun başlıca nedeni Türk sanayicisinin kriz algısının ve ekonomik perspektifinin derinliği olduğu tespit edilmelidir. Klasik “rasyonel karar birimi” olarak 2009 yılında ortaya çıkan %9’luk daralmanın sanayiciyi piyasadan çıkışa teşvik etmesi beklenir. Ancak 2008 yılındaki durgunluk ve 2009 yılındaki tarihi daralma sanayiciyi yıldırmamış ve üretime devam etme durumunda tutmuş görülmektedir. Bu durumun derin tahlillere ihtiyaç duyduğunun altı önemle çizilmelidir.

Benzer analiz Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi için gerçekleştirildiğinde ortaya çıkan sonuçlar benzerdir. Kriz sonrasında, 2009 yılında, Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi 2007 yılındaki seviyesine düşmüştür. Ancak hızlı bir şekilde toparlanmış 2015 yılındaki Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi 2009 yılındaki, yani kriz yılındaki, düzeyin %120.60 üzerindedir.

Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi göstergesi incelendiğinde Türk sanayisinin cirosunun krizin olumsuz etkisine rağmen yıllık ortalama %10.66 gibi çok yüksek bir oranda büyüdüğü

Sonraki yıllarda ilk 2 yıl Türk sanayisi toparlanma sürecine girmiş sırasıyla %12.83 ve %10 büyümüştür. Bu oranlar GSYİH büyüme oranlarıyla yüksek ilişki içindedir. Sonraki 4 yıl 2012-2015 ortalama %3 büyüyen Türk Sanayisi, 2010 üretim seviyesi = 100 endeksine göre kriz yılına göre toplamda %40.27 büyümüştür. Kriz yılı endeksin düşük olmasının yanıltıcı etkisi göz önüne alınarak 2005-2009 dönemi en yüksek endeks değerine göre (2007 yılı) aynı analiz yapıldığında 2015 yılına kadar en yüksek endeks değerine sahip yıla göre 2015 yılına kadar sanayinin %25.7 büyüdüğü gözlemlenmektedir. Krize rağmen Türk sanayisinin 11 yılda ortalama yıllık %3.4 büyüdüğü görülmektedir.

Grafik 2. Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi Ciro Endeksi

Kaynak: TÜİK, 2016

Page 42: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE

40

AĞUSTOS 2016

Başka bir gösterge olan çalışılan saat endeksinde de durum çok benzerdir. 2009 yılında çalışılan saat endeksi bir önceki yıla göre %11.3 azalmıştır. Toplam talep üzerinde en önemli etkilerden birine sahip olan ücretlerde ise, diğer gelişmekte olan ekonomilerden farklı olarak keskin düşüşler yaşanmamış, 2009 yılında bir önceki yıla göre Brüt Ücret Endeksi %2.6 düşerken takip eden yılda %16 artmış ve bu artış hızı çok az bir kayıpla 2015 yılına kadar devam ettirilebilmiştir. Bu ücret politikasının talep yönlü etkilerinin ne denli önemli olduğu krizden çıkış hızı ve esnekliğinde görülmektedir.

Grafik 3’ten de görüldüğü üzere krizin etkisinin hissedildiği 2009 yılında istihdam

endeksi %9.50 ile diğer parametreler olan üretim ve ciro endeksleri kadar sert bir düşüş yaşamış (üretim endeksi %9.88 ve ciro endeksi %9.14) ancak diğer endekslerdeki kriz sonrası yıllık ortalama büyüme oranına yakın bir oranda toparlanamamıştır. 2009-2015 arasında sanayi üretim endeksi yılda %3, Sanayi Ciro Endeksi yılda %7 oranında ortalama yıllık büyüme oranlarına ulaşırken, istihdam endeksi yılda %2’lik yıllık ortalama büyüme hızı yakalamıştır. Bir diğer anlatımla kriz sonrasında istihdamda yaşanan kaybın telafisi daha uzun zaman almıştır.

Ortaya çıkan bu asimetrik durumun verimliliği doğrudan etkilemesi

görülmektedir. Krizin Türk sanayisinin cirosuna etkisinin %9.14’lük daralma olduğunun altı çizilmelidir.

Krizlerin bir diğer önemli etkisi istihdam üzerinedir. Kriz dönemleri ve sonrasında, istihdam üzerinde daraltıcı bir baskı oluşur. Bu baskı telafi edilemezse, daha önce bahsi geçen, kriz kısırdöngüsüne girilir.

Son krizin Türk sanayisi istihdamı üzerindeki etkileri, ciro ve üretim üzerindeki etkilerinden çok daha fazla olmuştur. Veriler incelendiğinde 2009 yılındaki düşüş sonrası Sanayi İşgücü Girdi Endeksi, 2005 seviyesinin yaklaşık %4 gerisine düşmüştür ve 2007 seviyesine ancak 2011’de yeniden ulaşabilmiştir.

KRİZLERİN ETKİLERİ VE 2016 TÜRKİYE SANAYİSİNE GENEL BAKIŞ

Grafik 3. Takvim Etkisinden Arındırılmış Sanayi İstihdam Endeksi

Kaynak: TÜİK, 2016

Page 43: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

41

AĞUSTOS 2016

verimliliği arasındaki ilişki zayıflamakta, üretim ile girdi hacmi arasındaki ilişki güçlenmekte görülmektedir.

Geleceğe Dair BeklentilerBu çalışmanın kaleme alındığı Temmuz 2016 itibarıyla Türk Sanayisi için belirgin bir iktisadi risk görülmemekle birlikte, küresel piyasalarda oluşan AB kaynaklı durgunluk, Türkiye için yaşanmış siyasal/beşeri krizin taşıdığı potansiyel riskler ortadadır. Bu çeşit riskler var olmadığı dönemlerde dahi yaşanan derin ekonomik

krizler düşünüldüğünde kısa/orta vadede herhangi bir olumsuzlukla sonuçlanması muhtemel bir tehdit görülmemektedir. Bu çeşit bir riskin realize olması durumunda dahi son krizde izlenen politikaların başarısı göz önünde tutularak mikro ve makro politikalar belirlenmelidir. Son krizde üretimde kalan Türk sanayisinin başarısı ve bu başarının getirileri ortadadır. Bu kapsamda “ev yapımı” olması gereken krizden çıkış politikaları Türk ekonomisi için kendiliğinden oluşmuştur. Bundan sonra kaynağı ne olursa olsun ortaya çıkabilecek tüm krizlerin aşılma potansiyeli çok yüksektir. Dikkat edilmesi gereken en önemli konu, kaybedilen işlerin yeniden sağlanması ve istihdamın artırılmasıdır.

Kaynakça

1. TÜREL, Oktar ,VOYVODA, Ebru (ED.), TÜRKİYE’de VE DÜNYADA EKONOMİK BUNALIM, Bağımsız Sosyal Bilimciler, Yordam Kitap Y.E., İstanbul 2009

2. WEICHER, J.C., “Changes in The Distribution of Wealth”, Review of The Fed. Res. Bank of St Louis. 1995,Ocak/Şubat

3. OSTERBERG, W.P. , “Investment and Endogenous Adjustment of Financial Structure”, Journal of Public Economics, Sayı:40, 1989

4. TUİK,2016

beklenmelidir. Üretimin ve cironun kriz sonrası istihdamdan hızlı büyümüş olması bu dönemde iş gücü verimliliğinin arttığının önemli bir göstergesidir. 2009 sonrası verimlilikteki artış dalgalı bir seyir izlemekle birlikte ilk yıl %8’lik artış dikkati çekmektedir.

Veriler incelendiğinde 2000’li yıllarda Türkiye ekonomisinin en büyük itici gücü olan iş gücü verimliliğinin, sanayi üretimi ile arasındaki makas açılmaktadır. Bir başka anlatımla sanayi üretimi ile iş gücü

Page 44: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

KİTAP TANITIMI

42

AĞUSTOS 2016

ile ilgili bazı ülkeler özelindeki literatüre değinilmekte; bahsi geçen projeyle birlikte geliştirilen ölçüm yaklaşımı anlatılmakta ve ayrı bölümlerde Bangladeş, Endonezya, İran, Pakistan, Filipinler, Sri Lanka, Tayland ve Vietnam için kamu kesiminde verimliliğe dair analizlere yer verilmektedir. Kitabın içeriğinde yer alan ölçüm yaklaşımı aşağıda kısaca özetlenmiştir.

Özellikle Asya’da dönüşüm sürecinde olan kamu teşkilatlarında organizasyonel performans yönetimi başlığı altında verimlilik ölçümü çok daha önemli bir konuma gelmiştir. Kamu kesiminin çıktısının tam olarak tanımlanamamasından dolayı, şimdiye dek kamu kesiminde verimlilik ölçümü epey ihmal edilmiştir. Bilindiği üzere,

özel kesimde piyasada bulunan ürün ve hizmetlerin fiyatları belli olduğu için çıktının değeri, miktar ve fiyat bilgisi ile elde edilebilmekte ve verimliliğin temel tanımı kullanılarak bu çıktılar kolaylıkla girdiler ile oranlanabilmektedir. Kamu kesiminin çıktısı ise, ürün veya hizmetin yapısı gereği fiyatlanamadığı için

ölçülemez kabul edilmekte ve bu nedenle verimlilik hesabı oldukça karmaşık bir hal almaktadır.

Kitapta kamuda verimlilik ölçümü konusunda çeşitli ülkelerin ne tür yaklaşımlar içinde bulunduğuna dair ayrıntılı bir literatür özeti yer almaktadır. Bu ülkelere bakıldığında, farklı yaklaşımlar geliştirseler de kamu kesiminde verimlilik ölçümü konusunun 1990’lı yılların başında gündeme geldiği ve özellikle ülkelerin istatistik kurumlarının bu yönde kurumsal kapasitelerini güçlendirdikleri görülmektedir. Finlandiya İstatistik Kurumu, doksanlı yılların sonunda veri altyapısını tamamlamış ve 2000 yılından itibaren gerek kamu geneli, gerekse bakanlıklar düzeyinde hem toplam verimlilik hem de iş gücü verimliliği değişimlerini yayımlamaya başlamıştır. Avustralya’da ise 1993 yılında hükümet tarafından kurulan bir kurumsal yapı ile birlikte kamuda verimlilik ölçümü çalışmaları başlamıştır. Verimlilik ölçümü çalışmaları, Finlandiya örneğinin aksine verimlilik oranları üzerinden değil genel bir çerçeve içerisinde performans göstergeleri üzerinden yapılmaktadır. Birleşik Krallık’ta ise kamu kesiminde verimlilik ölçümüne dair çalışmalara ülkenin istatistik kurumu olan ONS öncülük etmektedir. Ülkede benzer şekilde 1990’lardan bu yana fazlaca önem verilen kamuda verimlilik ölçümü ve değerlendirilmesi konusunda ONS, 2003 yılında Antony Atkinson tarafından hazırlanan raporu temel alarak yeni bir ölçüm yaklaşımı ortaya koymuştur. Bu yaklaşımda kamu kesiminin verimliliğinin

Asya Verimlilik Teşkilatı; 2013-2014 yıllarında teşkilat tarafından yürütülen Kamu Teşkilatlarında Performans Yönetimi Araştırması isimli projenin bir çıktısı olarak, “Seçilmiş Asya Ülkelerinde Kamu Kesimi Verimliliğinin Ölçümü” isimli kitabı 2016 yılı itibarıyla yayımlamıştır. Kitapta genel olarak kamuda verimliliğin ölçümü

ASYA VERİMLİLİK TEŞKİLATI “SEÇİLMİŞ ASYA ÜLKELERİNDE KAMU KESİMİ VERİMLİLİĞİNİN ÖLÇÜMÜ” KİTABI YAYIMLANDI Dr. Yücel ÖZKARA / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Page 45: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

43

AĞUSTOS 2016

Kitapta metodolojinin verildiği bölümün devamında, uygulama yapılan sekiz ülkenin (Bangladeş, Endonezya, İran, Pakistan, Filipinler, Sri Lanka, Tayland ve Vietnam) ayrı kısımlarda verilen raporları yer almaktadır. Bu kısımlarda her bir ülke için hem vergi tahsili hem de pasaport tanzimine ilişkin kamu hizmetleri özetlenmiş, bu hizmetlerin tarihsel gelişimi ve mevcut durumu verilerek, ilgili veriler ışığında analizi yapılmıştır. Ancak bahsi geçen sekiz ülkenin bazılarında veri eksikliğinden dolayı bu verimlilik ölçüleri tam olarak uygulanamamıştır. Buna rağmen, mevcut durumun iyi bir analizi yapılmış ve duruma ilişkin öneriler her bir ülke için kaleme alınmıştır.

Measuring Public-sector Productivity in Selected Asian Countries (Seçilmiş Asya Ülkelerinde Kamu Kesimi Verimliliğinin Ölçümü)Yayıncı Kuruluş: Asya Verimlilik Teşkilatı, 2016Editör: Dr. Hiroaki Inatsugu, JaponyaSayfa Sayısı: 272ISBN: 978-92-833-2465-2 (PDF)

belirlenmesinde çıktılar, maliyet ağırlıklı faaliyet endeksleri yoluyla doğrudan ölçülmektedir. Birleşik Krallık Hükümeti, bu raporun bulgularını ve önerilerini kabul etmiş ve ONS bu konuda öncü bir rol üstlenmiştir. Bunun yanında Londra Ekonomi Okulu Kamu Politikası Grubu, çıktıyı ve verimliliği mümkün olduğunca doğru ölçebilmek amacıyla aynı alanda çalışmalarda bulunmuştur. Grup, aynı zamanda Yeni Kamu Yönetimi yaklaşımından Dijital Çağda Yönetişim yaklaşımına geçişe de odaklanmaktadır. Bu yeni yaklaşıma geçişle birlikte, kamu hizmetlerinde bilgi ve iletişim teknolojilerinin rolü oldukça artacak ve bu teknolojilerle beraber artacak olan sermaye yatırımları ilk etapta verimlilikte düşüşe yol açsa da birkaç yıl içinde verimliliği artıracaktır.

Asya Verimlilik Teşkilatı’nın bu kitabı, esasen Dunleavy ve Carrera’nın 2013 yılında yayımlanan Growing the Productivity of Government Services (Devlet Hizmetlerinde Verimliliği Artırmak) isimli kitabındaki ölçüm yaklaşımlarına dayanmaktadır. Dunleavy ve Carrera’nın Birleşik Krallık’ı konu edinen eseri, sosyal güvenlik, vergi tahsili, gümrük politikaları, pasaport tanzimi, ehliyet ve araç lisanslarını kapsamaktadır. Bu eserdeki yaklaşımlardan hareketle, Asya Verimlilik Teşkilatı da iki temel kamu hizmetinin verimliliğinin ölçümüne odaklanmıştır. Bunlar vergi tahsili ve pasaport tanzim hizmetleridir.

Kitapta her iki kamu hizmeti için iki ayrı verimlilik ölçüsü verilmektedir. Bunlar tüm girdilerin ölçüme dâhil edildiği Toplam Faktör Verimliliği ölçüsü ile iş gücü verimliliğine karşılık gelen ve kitapta Tam Zaman Eşdeğeri Verimlilik olarak tanımlanan ölçüdür.

Benzer şekilde pasaport tanzimi ile ilgili olarak verimlilik ölçüsü aşağıdaki gibi tanımlanmıştır:

Vergi tahsili konusunda tanımlanan verimlilik ölçüleri şu şekildedir:

Page 46: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

KİTAP TANITIMI

44

AĞUSTOS 2016

modelleri kapsamında, uygun politikaların teşvik edilebileceği ve benimsenebileceği alanların tanımlanması ve (2) kaynak geri kazanımı, yeşil enerji, yeşil işletmeler ve ekolojik tarım inovasyonu konularındaki iyi uygulamaların teşvik edilmesi için mevcut kamu politikalarının ve programlarının başarılarının paylaşılmasıdır. Rapor, çalıştay bulgularının ve aynı zamanda bölgede AVT tarafından Yeşil Verimlilik alanında gerçekleştirilen daha ileri düzeydeki çalışmaların çıkarımlarının bir sentezini içermektedir. Çalıştaya katılan ülkelerde Yeşil Verimlilik kapsamında uygulanan politika ve programlara ilişkin özet bilgiler aşağıda verilmiştir.

Kamboçya: İklim değişikliği kaynaklı tehditler nedeniyle Tarım, Ormancılık ve Balıkçılık Bakanlığı tarafından “Kamboçya İklim Değişikliği Stratejik Planı (2014-2018)” oluşturulmuş ve çeşitli hedefler belirlenmiştir. Ülke tarafından oluşturulan strateji ve programlar arasında 2050’ye Doğru Düşük Karbonlu Kalkınma Stratejisi (2015), Ulusal Yeşil Kalkınma Yol Haritası, Ulusal Yeşil Kalkınma Politikası (2013) ve Yeşil Kalkınma Ulusal Stratejik Planı (2013-2030) yer almaktadır.

Çin Cumhuriyeti: Ülkede, 2013 yılında kurulan Yeşil Verimlilik Mükemmellik Merkezi tarafından Yeşil Verimlilik ödül çalışmaları, ülke kapasitesinin artırılması, bilgi ve teknolojilerin yaygınlaştırılması ve AVT üyesi ülkelerin kapasitesinin artırılması gibi faaliyetler yürütülmektedir. Çin’de Yeşil Verimlilik alanında yürütülen yeşil işletme etiketleme sistemi, Yeşil Bina Etiketleme ve Temiz Üretim sertifikalarını birlikte içermektedir. Ülkede

yeşil tarım uygulamaları kapsamında verimliliği artırıcı yöntemlere ilişkin araştırmalar yürütülmektedir. Bunların yanında atıkların geri kazanımına yönelik çeşitli uygulamalar yer almaktadır. 2009 yılında oluşturulan Yenilenebilir Enerji Hareketi’nin yanı sıra yeşil enerjinin teşvikini amaçlayan çeşitli politikalar mevcuttur.

Fiji: 2014 yılında entegre ve kapsayıcı sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırmak amacıyla kaynak verimliliğini de kapsayan Yeşil Kalkınma Çerçevesi oluşturulmuştur. Ulusal Eğitim ve Verimlilik Merkezi tarafından Yeşil Verimlilik alanında eğitim ve danışmanlık çalışmaları yürütülmektedir.

Hindistan: Çalıştay kapsamında yer alan ve Hindistan’ın dağlık bir bölümünü oluşturan Ladakh’da, Yeşil Verimlilik politikaları çerçevesinde yer alan girişimler arasında “Eko-turizm ve Kırsalda Geçimin İyileştirilmesi Girişimi” ile “Ladakh Yenilenebilir Enerji Girişimi” bulunmaktadır.

Endonezya: Çoğunluğunu mikro ve küçük işletmenin meydana getirdiği 3,4 milyon işletme, toplam ülke ihracatının %62’sini oluşturmaktadır. Bu doğrultuda 1984 yılından bu yana, öncelikli bir konu olarak yeşil endüstrinin geliştirilmesi çalışmaları yürütülmekte olup Sanayi Yasası (Industrial Act No.3/2014) ile resmileştirilmiştir. 2014’te yürürlüğe giren yasa ile yeşil endüstri kapsamında kaynak kullanımının optimizasyonu, üretim proseslerinin etkinliği ve sürdürülebilir endüstriyel kalkınma konularına vurgu

“Yeşil Verimlilik Teşviki için Politika Geliştirme: Asya Verimlilik Teşkilatı Üye Ekonomilerinden Örnekler (Policy Development for Green Productivity Promotion: Evidence from Asian Productivity Organization Member Economies)” adlı rapor Asya Verimlilik Teşkilatı (AVT) tarafından 2016 yılında yayınlanmıştır. Rapordaki veriler, 10-13 Mart 2015 tarihlerinde AVT’nin Çin’de düzenlediği ve 21 ülkenin katılım sağladığı “Yeşil Verimlilik Teşviki için Politika Geliştirme Çalıştayı” kapsamında hazırlanan ülke belgelerine dayanmaktadır. Söz konusu çalıştayın amacı, (1) kaynak geri kazanımı, yeşil enerji, yeşil işletmeler ve ekolojik tarım inovasyonu gibi seçilmiş Yeşil Verimlilik

YEŞİL VERİMLİLİK TEŞVİKİ İÇİN POLİTİKA GELİŞTİRME: ASYA VERİMLİLİK TEŞKİLATI ÜYE EKONOMİLERİNDEN ÖRNEKLERSelin ENGİN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Policy Development for Green

Productivity Promotion:

Evidence from Asian Productivity Organization

Member Economies

Page 47: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

45

AĞUSTOS 2016

Nepal: Endüstriyel İşletmeler Yasası ve Endüstri Politikası (2010), çevre dostu ve enerji etkin endüstriler ile yeşil işletmelere teşvik, teknik ve finansal destek unsurlarını kapsamaktadır.

Pakistan: Yeşil Verimlilik ile dolaylı olarak ilgisi olan politikalara örnek olarak; çeşitli sektörlerde atıkların ayrı toplanması ile cam, plastik ve kağıt gibi tehlikesiz atıkların geri kazanımı verilmektedir. Ülkede doğrudan bir Yeşil Verimlilik politikası olmamasına karşı Ulusal Çevre Politikası (2005), Ulusal Enerji Koruma Politikası (2006) ve Ulusal Sanitasyon Politikası (2006) gibi çeşitli politikalar bu kapsamda değerlendirilmektedir.

Filipinler: Gönüllü başlayan eko-etiketleme programı, Ticaret ve Sanayi Dairesi ve bağımsız Green Choice Philippines kuruluşu bünyesinde sıkılaştırılmış, her ürün ve hizmet için çevresel taleplerin değerlendirilmesi zorunlu hale gelmiştir. Ayrıca çevre kalitesi ve standartları yanında enerjinin etkin kullanımına yönelik çeşitli programlar yürütülmektedir.

Sri Lanka: 2002 yılında UNIDO tarafından Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde Ulusal Temiz Üretim Merkezi kurulmuştur. 2015 yılında kurulan Yeşil Verimlilik Artırma Komitesi bu kapsamdaki bileşenlerin politika çerçevesine alınması amacıyla çalışmaktadır. Bunların yanında endüstriyel kirlilik, temiz üretim, iklim değişikliği, enerji ve yeşil işler gibi konularda çeşitli politikalar bulunmaktadır.

Tayland: Yeşil Verimliliği teşvik eden çabalar Çevresel Yönetim Planı (2012-2016) ve 11. Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Planı (2012-2016) ile çeşitli sektör planlarında ve kalkınma stratejilerinde yer almaktadır. Tayland Yeşil Kalkınma Stratejisi (2014-2018),

yeşil üretim ve hizmet, iklim değişikliği, çevre yönetimi ve çevre dostu toplum gibi konuları kapsamaktadır. Ülkede ayrıca karbon ayak izi değerlendirmesi ve etiketleme sistemi gibi çeşitli faaliyetler yürütülmektedir.

Vietnam: Yeşil Verimlilik uygulamaları ilk olarak 1998’de Yeşil Verimlilik Gösterim Programı ile başlamıştır. Bilim ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde Yeşil Verimlilik Merkezi bulunmaktadır. Yeşil Verimlilik, Ulusal Yeşil Kalkınma Stratejisi’nin (2011-2020) önemli bir bileşeni olmakla birlikte çevre koruma ve enerji tasarrufuna ilişkin çeşitli yasalarda bu kapsamdaki çeşitli ilkeler yer almaktadır. 2009 yılından bu yana Vietnam Yeşil Etiketi olarak adlandırılan eko-etiket sistemi kullanılmaktadır.

SONUÇSanayi kaynaklı kirlilik, Asya’daki endüstriyel kalkınmanın yaygın bir unsuru durumundadır. Çoğu ülkede boru sonu arıtma ile hava ve su kalite standartlarının var olmasına ve 3R (Reduce-azaltım, Reuse-yeniden kullanım, Recycle-geri dönüşüm) ile ilgili yasa, düzenleme, politika ve teşviklerde ilerleme kaydedilmesine karşın uyum ve uygulama zayıf kalmaktadır. Çalıştaya katılım sağlayan ülkelerin neredeyse tamamının, farklı terimlerle adlandırılabilmekle birlikte, Yeşil Verimlilik ile ilgili çok çeşitli ulusal strateji oluşturduğu görülmektedir.

Ülke örneklerinin ve çalıştay çıktılarının detaylı bir şekilde yer aldığı raporun tamamına http://www.apo-tokyo.org/publications/wp-content/uploads/sites/5/Policy-Development-for-Green-Productivity-Promotion_2016.pdf adresinden ulaşılabilir.

yapılmaktadır. Sanayi Bakanlığı, yeşil endüstri düzenlemelerini yürütmektedir. Çimento, tekstil, seramik, çelik ve kağıt sektörlerine yönelik yeşil endüstri standartları oluşturulmuştur. Ülkede 2010 yılından bu yana üretim prosesleri, atık ve emisyon yönetimi ile işletme yönetimine yönelik Yeşil Endüstri Ödülleri verilmektedir.

İran İslam Cumhuriyeti: İran, dünyanın en büyük fosil yakıt üreticilerinden biri olmasına karşın, Enerji Tüketiminde Reform Politikası (2011), Ulusal Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Kalkınma Planı (2001-2015) ve Hedeflenmiş Devlet Yardımları Yasası ekonominin enerji yoğunluğunu ve enerji tüketimini azaltacak çeşitli politika araçlarını içermektedir.

Kore Cumhuriyeti: Çevre Bakanlığı tarafından oluşturulan Çevresel Teknoloji Destek ve Geliştirme Yasası (2000), eko-tasarım için yasal temeli oluşturmaktadır. Ticaret, Sanayi ve Enerji Bakanlığı tarafından eko-tasarım konusu Temiz Üretim Teknoloji Geliştirme Programına da entegre edilmiştir. Yeşil Verimlilik uygulamalarının artırılması için Hükümet tarafından KOBİ’lerin temiz üretim ve çevre-dostu yönetim faaliyetlerine %50-75 arasında mali destek sağlanmaktadır.

Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti: 2020 yılında en az düzeyde gelişmişlik seviyesinden kurtulmak isteyen ülke, İmalat Sanayi Yasası (2013) ve Çevre Koruma Yasası’nı (2012) da içeren çok sayıda yasa hazırlamıştır. İsviçre Hükümeti tarafından fon sağlanarak Laos Temiz Üretim Merkezi kurulmuştur.

Moğolistan: Moğolistan Yeşil Kalkınma Politikası; sürdürülebilir üretim ve tüketimi de içine alan 6 stratejik amaçtan oluşmaktadır. Politikanın uygulanması için 2014-2020 ve 2012-2030 olmak üzere iki aşamalı bir plan yapılmıştır.

Page 48: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

KİTAP TANITIMI

46

AĞUSTOS 2016

Üretim sürecine dâhil olan diğer kaynaklarla karşılaştırıldığında bilginin ölçülmesi, yönetilmesi ve artırılması daha belirsiz bir alandır. Bilginin üretilmesi ve yaygınlaştırılması aşamalarında verimliliğin nasıl ölçülebileceği ve artırılabileceği konusundaki çalışmalara tüm dünyada olduğu gibi Asya Verimlilik Teşkilatı üyeleri nezdinde de artan bir talebin var olduğu görülmektedir. Asya Verimlilik Teşkilatı, buradan hareketle çeşitli etkinliklere yönelmiştir. Bu kapsamda 27 Mayıs 2015 tarihinde Tokyo’da Asya Verimlilik Teşkilatı ile Japon Ulusal Politika Çalışmaları Enstitüsü tarafından bir etkinlik gerçekleştirilmiştir. Teşkilatın “Bilgi Ekonomisinde Verimlilik Üzerine Yeni Perspektifler” adını taşıyan yayını, etkinlikte sahne alan ve alanında önde gelen isimler olan Dr. Laurence Prusak ve Prof. Dr. Ikujiro Nonaka tarafından yapılan konuşmaları ve panel düzeninde gerçekleştirdikleri tartışmaları içermektedir.

Dr. Prusak, Bilgi Ekonomisinde Verimliliğin Yeni İlkeleri başlığını koyduğu konuşmasında bir kaynak olarak bilginin özgün doğasına değinmekte ve bu türden maddi olmayan varlıkların nasıl yönetilebileceğine ilişkin uygulamaya dönük bilgiler paylaşmaktadır. Prof.Dr. Nonaka ise tecrübeye dayalı liderlik yoluyla bilgi üretiminin nasıl kolaylaştırabileceği ve yenilik yapılmasının nasıl teşvik edilebileceği üzerine düşüncelerini aktarmaktadır.

Yayına http://www.apo-tokyo.org/publications/wp-content/uploads/sites/5/New-Perspectives-on-Productivity-in-the-knowledge-Economy_2016.pdf adresinden ulaşılabilir.

BİLGİ EKONOMİSİNDE VERİMLİLİK ÜZERİNE YENİ PERSPEKTİFLER

New Perspectives on Productivity

in the Knowledge Economy

Umut DEMİRTAŞ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Page 49: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

PROJELERKİTAP TANITIMI

47

AĞUSTOS 2016

eğitimlerini verebileceği yöntem ve teknikleri belirlemek ve buna ek olarak Asya Verimlilik Teşkilatı (AVT), Ulusal Verimlilik Teşkilatları ve Ulusal Teknoloji Enstitüleri tarafından sunulabilecek yeni eğitim konuları önermektir. Rapor, 13-16 Mayıs 2014 tarihleri arasında Taipei, Çin’de düzenlenen “Verimlilik Alanında Çalışanlar İçin Teknoloji Enstitülerinde Verimlilik Eğitimlerinin Geliştirilmesi Çalıştayı”nda ele alınan ülke raporları, sunumlar ve tartışma materyallerine dayanmaktadır.

Verimlilik alanında verilecek eğitimlere konu olması önerilen yöntem ve tekniklerin sıralandığı raporda iş birliği için kurumlar arası karşılıklı güven, açık iletişim, uzun dönemli bağlılığın önemine değinilmiştir.

Ortak amaçlar, uzmanlığın paylaşımı ve yürütülecek çalışmaların tüm kesimlerce sahiplenilmesi de iş birliğini geliştirici konular olarak vurgulanmıştır.

İyi yapılandırılmış bir iş birliği çerçevesinin verimlilik alanında çalışan kişilerin eğitimi

için sistematik ve sürdürülebilir bir gelişimi mümkün kılacağı belirtilmiştir. Çalışmaya girdi olan çalıştayda katılımcıların edindikleri kazanımların devamını sağlayabilmeleri ve ileriye dönük çalışmalara devam edebilmelerini teminen AVT’nin bir web sayfası açabileceği ve bu yolla bilgi paylaşımını ve iletişimi artırabileceği, buna ek olarak faydalı önerilerin burada paylaşılabileceği belirtilmektedir.

Yayının tamamına http://www.apo-tokyo.org/publications/wp-content/uploads/sites/5/Development-of-a-Framework_2016.pdf adresinden ulaşılabilir.

Development of a Framework for Cooperation between the APO, NPOs and National Institutes of Technology for the Development of Productivity Courses (Verimlilik Eğitimi İçin Asya Verimlilik Teşkilatı, Ulusal Verimlilik Teşkilatları ve Ulusal Teknoloji Enstitüleri Arasında İşbirliğine Yönelik Bir Çerçevenin Geliştirilmesi)Yayıncı Kuruluş: Asya Verimlilik Teşkilatı, 2016Editör: Prof. Yoonhee Park, KoreSayfa Sayısı: 46

Asya Verimlilik Teşkilatı (Asian Productivity Organization), 2016

Asya Verimlilik Teşkilatı tarafından yayınlanan raporun amacı, verimlilik eğitimi konusunda kuruluşlar arası iş birliği çerçevesine ilişkin bir model önermek, Teknoloji Enstitülerinin

ULUSAL VERİMLİLİK TEŞKİLATLARI VE ULUSAL TEKNOLOJİ ENSTİTÜLERİ ARASINDA İŞBİRLİĞİNE YÖNELİK BİR ÇERÇEVENİN GELİŞTİRİLMESİ

Development of a Framework for Cooperation

between the APO, NPOs and National Institutes of

Technology for the Development of

Productivity Courses

Gül TAŞKIRAN BATTAL / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü)

Page 50: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

48

AĞUSTOS 2016

yapılamamaktadır. İhtiyaç olmamasına rağmen, tüm hatlar verimsiz şekilde 3 vardiya düzeninde çalışmak zorunda kalmakta ya da fazla mesai ile yönetilmek durumundadır.

Projenin hedefi; modellerin birbirinden bağımsız vardiya ve mesai düzenlerinde çalışabilmesini sağlamak, böylece müşterilerimize zamanında teslimat, verimli üretim, gereksiz stokları engellemek ve modeller arası bağımsız planlama yapılmasını sağlamaktır.

Hedeflerin alışılagelmiş metotlarla gerçekleştirilmesi, maliyet (60 Mil.) ve yatırım süresi (>3 yıl) göz önüne alındığında mümkün değildir. Farklı bir çözüme ihtiyaç bulunmaktadır. Bu geliştirilmiş çözüm; akıllı transfer bağlantıları, model bazlı hatlarda yeni yerleşim planları ve çalışma düzenleri ile akıllı stok hatları yatırımlarını kapsamaktadır.

Bu çözümün doğrulanması fazında, farklı senaryolar için, tüm boya proses akışının simülasyonu yaratılmıştır. Simülasyon çalışması ile hem kritik noktalar belirlenmiş, hem de çözüm içerisindeki sayısal veriler (Örnek; Akıllı stok kapasitesi) tanımlanmıştır. Çözümün, mevcut üretim süreçlerine olumsuz etkisi olmaması için en kritik fazlardan biri, detay planlama olmuştur. Bu kapsamda bir taraftan üretim devam etmiş, diğer taraftan plana göre çözüm için çalışmalar yürütülmüştür.

Tüm bu çalışmalar ile birlikte “Esnek Üretim Projesi” Ağustos 2015 tarihinde devreye alınmıştır. Bu sayede, yalnızca ihtiyaç duyulan modelde fazla mesai çalışması yapılabilmiş ve işçilik, enerji, stok, taşıma gibi birçok maliyet kaleminde, sadece 2015 yılı son çeyreğinde işletme maliyetlerinden ~2,8 Milyon ₤ kazanç sağlanmıştır.

“Esnek Üretim Projesi” ile birlikte, 2016-2024 yılları arasındaki talep dağılımına göre Fiat Doblo model üretim hatları 2 vardiya, diğer hatlar 3 vardiya çalışabilir hale gelmiştir. Bu sayede, birçok maliyet kalemi toplamında yıllık ~14,2 Mil. ₤ kazanç sağlanacaktır.

Tofaş’ta her yıl, Mayıs ve Ekim aylarında, tüm yönetim ekibinin katılımıyla gerçekleştirilen çalıştaylar ile strateji tasarım süreci tamamlanır. Stratejilerin belirlenmesi sonrasında; ilgili ekipler tarafından yatırım, bütçe, planlama ve devreye alma çalışmaları yürütülür. “Esnek Üretim Projesi”, 2015-2024 yılları için yapılan çalışma sonucunda stratejik bir çalışma olarak doğmuştur.

Mevcut durumda boya proseslerindeki ortak hat yapısı nedeni ile model bazlı farklı vardiya ve mesai düzeni çalışması

2016 VERİMLİLİK PROJE ÖDÜLLERİ

ESNEK ÜRETİM PROJESİ(TOFAŞ TÜRK OTOMOBİL FABRİKASI A.Ş.)

Verimlilik Proje Ödülleri 2016 Büyük İşletme Süreç İyileştirme Kategorisi Birincilik Ödülü

Page 51: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

49

AĞUSTOS 2016

devir hızı ve hareket periyotları ölçülerek süreç performansı analiz edilmiştir.

Sürecin iyileştirilerek stok yönetim etkinliğinin artırılması, tedarik ve stok miktarının optimize edilerek stok miktarının minimize edilmesi amacı ile “Tedarik süreci ve stok optimizasyonu” projesi başlatılmıştır. Stok yönetim etkinliğinin artırılması ile stok miktarını düşürerek stok devir hızı artacak ve kaynak kullanım miktarı düşürecektir.

Üretim sürecinde kullanılan malzemeler özelliklerine göre sınıflandırılarak mevcut stok seviyeleri ve stok devir hızları ölçülmüştür. Girdi olarak

kullanılan malzeme sınıflandırmasında stok miktarının %49,6 sını oluşturan kimyasallar proje kapsamına alınmıştır.

Üretim sürecinde kullanılan girdilerinin dönemsel sarf miktarları, devir hızları ve tedarik süreleri için kısıtlar belirlenerek matematiksel model kurulmuştur. Matematiksel modelleme neticesinde stokta bulundurulmaması gereken malzemeler, stok bulundurulacak malzemelerin minimum stok miktarları, hangi malzemenin ne kadar ve ne zaman tedarik edilmesi gerektiği tespit edilerek tedarik sürecinin performansını artıracak yöntemler belirlenmiştir.

Veri analizi sonuçları kaizen grupları ile değerlendirilerek iyileştirme fırsatları belirlenmiştir. İyileştirme fırsatlarının stok seviyesindeki etkisi için modelleme yapılarak proje hedefi kimyasal stok miktarının %25 düşürülmesi olarak belirlenmiştir.

Proje süreci iki aşamada yürütülerek iyileştirme yapılmıştır.

1.Aşama: Tedarik süreci optimizasyonu, süreç yeniden dizayn edilerek tedarik ve stok kontrol sistemi oluşturulmuş ve stok yönetim etkinliği artırılmıştır.

2.Aşama: stok ve tedarik miktarı optimizasyonu, malzemelerin aylık tüketim miktarı, tedarik süresi ve ambalaj miktarları dikkate alınarak emniyet stok miktarı, ekonomik sipariş miktarı ve sipariş verme noktası hesaplanarak tam zamanında tedarik yaklaşımı yerleştirilmiştir.

Tedarik süreci ve stok optimizasyonu ile stok miktarı %37,4 azaltılarak, proje hedefine göre %149,6 başarısı sağlanmıştır.

Çalık Denim 40.000.000 metre/yıl üretim kapasitesi ile denim sektöründe faaliyet göstermektedir. Kalite politikamız doğrultusunda kaynakların korunması ve israfın önlenmesi amacı ile süreç optimizasyon çalışmaları yapılmaktadır.

Kapasite artışı ve müşteri beklentileri doğrultusunda üretim çeşitliliğinin artması nedeniyle malzeme hareketliliği ivme kazanmıştır. Artan tedarik hacmi nedeniyle üretim sürecinin aksamadan devam ettirilmesi, müşteri memnuniyetinin korunması ve kaynak verimliliğinin artırılması amacı ile stok yönetim etkinliğinin değerlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Stok miktarları,

2016 VERİMLİLİK PROJE ÖDÜLLERİ

TEDARİK SÜRECİ VE STOK OPTİMİZASYONU PROJESİ(ÇALIK DENİM TEKSTİL SAN. VE T.A.Ş.)

Verimlilik Proje Ödülleri 2016 Büyük İşletme Süreç İyileştirme Kategorisi İkincilik Ödülü

Page 52: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

50

2016 VERİMLİLİK ÖDÜLLERİ

AĞUSTOS 2016

Kaizen Atölyesi’nde üretilerek yerlerine kurulmuştur. Çalışmalara yöneticiler, beyaz yaka ve mavi yaka çalışanlar mutlaka en az bir kez katılmıştır.

Tüm yeni standartlar belirlenmiş ve hayata geçirilmiştir. Kaizen Kalite Kapıları ve Final Kalite Hattı kurularak Yerinde Kalite uygulamasına geçilmiştir. Günlük 9 traktör üretilirken kullanılan alanın %53’ünde günlük 40 traktör üretilebilmektedir, hedeflenen %30 alan tasarrufu %47 olmuştur.

Proje sonucunda kişi başı üretim, T-Gövde Hattı’nda %84, Gövde Hattı’nda %88, Ön

Aks Hattı’nda %120, Kabin Hattı’nda %66, Boyahane’de %20 ve Son Montaj Hattı’nda %42 artmıştır. Traktör Montaj Fabrikası’nın tamamında ise kişi başı üretim artışı %73 olmuştur. Böylece traktör başına montaj direkt işçilik zamanı %42 azaltılarak hedef olan %35 geçilmiştir.

Teknoloji kullanımı kapsamında AGV’ler, forkliftlerin yaptığı işi insansız, standart ve tekrarlanabilir şekilde yapmaya başlamışlardır, Andon sistemleriyle üretimler kişi bazlı olarak takip edilerek aksaklıklara anında önlem alınmaya başlanmış, Poka-Yoke sistemleriyle hatalı ürünlerin bir sonraki proseslere geçmeleri engellenmiştir.

Tümosan Yalın Dönüşüm Projesi, Konya gibi Anadolu’nun merkezindeki bir fabrikada tamamen yerli kaynaklarla hayata geçirilmiş bir projedir. Alınan danışmanlıklar ve hizmetlerin yanında tüm teknolojik ürünler de (AGV, Andon , Poka-Yoke) yerli üretilmiştir.

TÜMOSAN Yalın Dönüşüm Projesi, Tümosan Traktör Fabrikası’nda Yalın Üretim Sistemi ve Kaizen teknikleri uygulanarak tüm operatif süreçlerde verimlilik, teslimat, kalite kapsamında iyileştirmelerle rekabetçiliğin artırılmasını amaçlamıştır. Fabrikada kullanılan otomasyon altyapısının da dünyadaki önemli üreticilerin seviyesine çıkarılması ve projenin sonunda da ciro ve kârın artırılarak şirket değerinin artırılması hedeflenmiştir. Genel Müdüre bağlı bir Kaizen ekibi belirlenmiş ve Kanban şefliği oluşturulmuştur. Yeni hatların üretimi için tam zamanlı bir Kaizen Atölyesi kurulmuş, alınan danışmanlık hizmeti kapsamında farklı konularda farklı Kaizen uzmanlarıyla çalışılmıştır.

Birinci yıl, haftalık Kobetsu Kaizen Çalışması yöntemiyle fabrikadaki tüm üretim alanlarında çalışmalar yapılmıştır. İkinci yıl, iç lojistik ve ambar çalışmaları kapsamında stokların azaltılması, ambarların yalın mantığında yeniden tasarlanması ve kurulması, malzeme sevkiyatlarının standartlaşması amacıyla çalışılmıştır. Sonraki üç yıl boyunca fabrikada Boyahane dışında üretim yapılan tüm hatlar AGV-kendinden yürür taşıma aracı, Andon, Poka-Yoke-hata önleyici sistemler de adapte edilerek Yalın Üretim Sistemine göre yeniden tasarlanmış,

TÜMOSAN YALIN DÖNÜŞÜM PROJESİ(TÜMOSAN MOTOR VE TRAKTÖR SAN.A.Ş.)

Verimlilik Proje Ödülleri 2016 Büyük İşletme Süreç İyileştirme Kategorisi Üçüncülük Ödülü

Page 53: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

51

2016 VERİMLİLİK ÖDÜLLERİ

AĞUSTOS 2016

kayıpları tespit edilmiş, bu kayıpların bertaraf edilmesi için uygun yöntem ve teknikler seçilip uygulamaya konulmuştur.

Uygulanan verimlilik çalışmaları kapsamında elde edilen sonuçlar şu şekildedir:• Üretim sisteminin akış tipi üretim

sistemine dönüştürülmesi,• Bloklanan malzemelerde stoklama

standardizasyonu ile kesme hattına standart kalitede malzeme

girişinin sağlanması ve kesme hattı performansının artırılması,

• İstasyonlar arası stok miktarının azaltılarak stok maliyetinin düşürülmesi,

• Üretim proseslerinin standartlaştırılması ve izlenebilir hale getirilmesi,

• Kirlilik kaynaklı üretim firelerinin ve tel kopmalarının minimize edilmesi,

• Katma değersiz aktivitelerin minimize edilmesi,

• Yeni görev tanımlamaları yapılması ile daha uyumlu ve verimli bir çalışma sağlanması buna bağlı olarak iş gücü verimliliğinin artırılması,

• Ergonomik iyileştirmelerle çalışanların daha az yorulmalarının sağlanması,

• Yapılan çalışmalar sonucu yıllık 81.600 TL tasarruf edilmesi.

TECHNOVA Yapı bünyesinde üretim süreçlerinde yapılan gözlemler sonucu; istasyonlar arası stok miktarının fazla olması, malzeme girişlerinde değişkenliğin yüksek olması, günlük, haftalık ve aylık bazda üretim miktarlarının tahmin edilemiyor olması nedeniyle işletmede bir süreç iyileştirme ve verimliliğin artırılması çalışmasının yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda uygulanacak bir verimlilik projesiyle, maliyetlerin düşürülmesi, üretim kapasitesinin artırılması ve dolayısıyla kârlılığın artırılması, daha verimli bir üretimle gerçekleşecek kalite artışı ve müşteri memnuniyeti sonucu elde edilecek ekonomik kazanımlarla pazar payının büyütülmesi ve firmanın sektöründeki lider konumunun sürdürülebilmesi amaçlanmıştır.

İşletmenin ana prosesleri şişirme, EPS blok presleme, yatay ve dikey kesim ve EPS levha paketleme bölümlerinden oluşmaktadır. Verimlilik çalışmaları kapsamında gerçekleştirilen analizler EPS blok istasyonu, kesme istasyonları ve paketleme istasyonlarında yapılmış olup bu süreçlerdeki gereksiz taşımalar, boşta beklemeler, üretim fireleri ve performans

SERİ ÜRETİM HAKKINDA İŞ YÜKÜ KISITLI MONTAJ HATTI DENGELEME MODELİ GELİŞTİRME PROJESİ(TECHNOVA YAPI VE YALITIM MALZEMELERİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş.)

Verimlilik Proje Ödülleri 2016 Orta Büyüklükteki İşletme Kategorisi Birincilik Ödülü

Page 54: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

52

2016 VERİMLİLİK ÖDÜLLERİ

AĞUSTOS 2016

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ PROJELERİNDE KANBAN (YALIN) SÜREÇLERİNİN UYARLANMASI İLE VERİMLİLİK SAĞLANMASI PROJESİ(OBASE BİLGİSAYAR DANIŞMANLIK HİZ. TİC. A.Ş.)

Verimlilik Proje Ödülleri 2016 Orta Büyüklükteki İşletme Kategorisi İkincilik Ödülü

(yalın) evrimsel dönüşümü uygulanmaya başlanması sonrası alınan sonuçların incelenmesi bulunmaktadır.

Kısaca proje sonunda;• Lead Time değerleri 95 iş günden 6 iş

güne indirgenmiştir.• İş bazında beklemede kayıp olan

zaman 38 iş günden 18 iş güne indirgenmiştir.

• Açık olan iş sayısı (WIP) ağırlıklı ortalamada 30 işten 8 işe azaltılmıştır.

Dönüşüm içerisinde metrikler yanında kullanılan araçlar içinde Monte-

Carlo simulasyonları ve Little’s Law hesaplamaları da bulunmaktadır. Kapasite ve termin belirleme süreçlerinde geçmiş verilerin analizi sonucunda (Lead Time, Cycle Time, WIP ile birlikte) hesaplanan tahmini bitiş tarihleri ile takımın kendi planlamasını yapabilmesi için ortam hazırlanmıştır. Bu şekilde mikro yönetimin önüne geçilerek takımın kendi kendini yönetme yetisinin geliştirilmesi sağlanmış ve yönetici üzerindeki yük hafifletilerek verim elde edilmiştir.

Kanban (yalın) süreçlerinin uyarlanması ile verimlilik sağlanması projesinde ele alınan yöntem, Taiichi Ohno’nun ilk olarak Toyota’da 1953 yılında uygulamaya başladığı, Kanban yalın yönetim uygulamasının David J. Anderson (http://www.djaa.com/) tarafından bilişim teknolojileri sektörüne uyarlanarak geliştirilen versiyonudur.

Kanban’ın 4 Temel İlkesi:• Süregelen sistemi kullan,• Evrimsel değişim yolunda ilerlemeyi

kabul et,• İlk başta belirlenmiş rollere sadık kal,• Liderlik kapısını herkese aç ve teşvik

et.

Kanban’ın 6 Ana Pratiği:• Akışı görselleştir,• Yapılan işi sınırlandır (WIP),• Akışı yönet,• Süreçleri paylaş ve açıkla,• Geri bildirim mekanizmaları kur,• Birlikte iyileştir ve deneyimleyerek

evrimleş.

Kanban (yalın) süreçlerinin uyarlanması ile verimlilik sağlanması projesinin amacı; iş akışının görselleştirilerek iyileştirme noktalarının belirlenebilmesinin ve süreç sahipleri tarafından mutabık kalınan bu iyileştirmelerin evrimsel bir şekilde uyarlanabilmesinin sağlanmasıdır. Bu dönüşüm sırasında sistem metriklerinin gözlemlenmesi ve verimliliğin analitik olarak izlenmesi; istenen verimlilik ve memnuniyet noktasına ulaşmak için, gereklidir.

Bu projeyle, 2013 yılından beri devam eden bir projede, Nisan 2015 tarihinde kanban

Page 55: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

53

2016 VERİMLİLİK ÖDÜLLERİ

AĞUSTOS 2016

KAYNAĞINDA TEKNOLOJİK GERİ DÖNÜŞÜM PROJESİ(POLİNER PLASTİK AMBALAJ GERİ DÖN. DERİ SAN.TİC.A.Ş.)

Verimlilik Proje Ödülleri 2016 Orta Büyüklükteki İşletme Kategorisi Üçüncülük Ödülü

ambalaj atığının geri kazanımı yapılarak üretimimize orijinal ham maddeye göre daha uygun maliyetli ham madde girdisi sağlanmıştır. Makinemizde yer alan gaz alma sistemi sayesinde polietilen ambalaj atığının sistemdeki döngü sayısı da artmaktadır.

Hızlı nüfus artışı ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte her geçen yıl atık miktarında ve çeşidinde bir artış gözlenmektedir. Ortaya çıkan atıkların pek çoğu toprağa, suya ve havaya çok büyük, bazen de telafi edilemez zararlar vermektedirler. Doğal kaynakların

düşünüldüğü gibi sınırsız olmadığı göz önüne alındığında, tüm bu atıkların doğa tarafından parçalanması mümkün değildir. Dünyamızı korumak, var olan ve gelecekteki nesillerin yaşam standardını garanti altına almak için firmamız da ambalaj atığı geri kazanımı konusunda çalışmayı ilke edinmiştir.

Geri dönüşüm uzun vadede verimli ve ekonomik bir yatırımdır. Ham maddenin azalması ve doğal kaynakların hızla tükenmesi sonucunda ekonomik problemler ortaya çıkabilmektedir. Geri dönüşümün bu noktada ekonomi üzerinde olumlu etkileri olabilmektedir. Enerji ve doğal kaynakların tüketiminin azaltılması ülke ekonomisi için de büyük önem arz etmektedir. Ayrıca dışarıya bağımlı olduğumuz petrol gibi ham maddelerin tüketiminin azalması sonucu paramız yurt içinde kaldığından ekonomimizi olumlu etkilemektedir. Yapılan araştırmalara göre 1 ton plastik ambalaj atığının geri dönüşümü sonucunda 14.000 kWh enerji tasarrufu sağlanmaktadır. Bu da Türkiye genelinde tasarruf edilebilecek enerji miktarının yıllık 4 milyon Megawatt saat olduğunu gösterir.

Poliner A.Ş. 1998 yılında %100 yerli sermaye ile Bursa’da kurulmuştur. Başta otomotiv, gıda, beyaz eşya ve mobilya olmak üzere tüm sektörlere polietilen ambalaj üretimi konusunda hizmet vermektedir.

Geliştirilen projenin amacı; üretimden çıkan ve dışarıdan temin edilen polietilen atıkların geri dönüştürülerek, orijinal ham maddeye ikame ikinci kalite ham madde üretip, orijinal hammadde girdimizi azaltmaktır. Gerçekleştirilen proje sayesinde yıllık 4000 ton polietilen

Page 56: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

PROJELERPROJELER

54

AĞUSTOS 2016

RSP’nin 2007-2013 yıllarını kapsayan birinci döneminde, teknik adıyla “Bölgesel Rekabet Edebilirlik Operasyonel Programı (BROP)” uygulandı. Bu dönemde, toplam 565 milyon Avro bütçeyle ülkemizin göreceli olarak daha az gelişmiş 43 iline mali kaynak aktarıldı.

Rekabetçi Sektörler Programı kapsamında şimdiye kadar desteklenen 45 proje için 502 milyon Avro kaynak sağlandı. 2016 Temmuz ayı itibarıyla bu projelerin 445

milyon Avroluk kısmının ihale süreci tamamlanıp sözleşmeye bağlanmış ve 314 milyon Avroluk kısmının ödemeleri de gerçekleştirilmiştir. Ödenen miktarın 264 milyon Avrosu AB bütçesinden, 50 milyon Avrosu Türkiye Cumhuriyeti bütçesinden karşılanmıştır.

Yeni Dönem Yeni ProjelerProgramın, 2014-2020 yıllarını kapsayan, teknik adı “Rekabetçilik ve Yenilik Operasyonel Programı” olan ve tüm

Rekabetçi Sektörler Programı (RSP), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından uygulanan, Avrupa Birliği ve ülkemiz eş-finansmanıyla oluşturulan bir çatı programdır. RSP Çatı Programı altında, 7 yıllık dönemler halinde, temelde KOBİ’lere ve girişimcilere yönelik ve rekabetçiliğin geliştirilmesine odaklı mali destekler sağlayan operasyonel programlar uygulanır.

BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI YÜRÜTTÜĞÜ REKABETÇİ SEKTÖRLER PROGRAMI’NIN YENİ DÖNEMİNDE YENİ PROJELERE DESTEK SAĞLIYOR

Page 57: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

55

AĞUSTOS 2016

verilecek desteklerin, öncelikle bu iki temel hedefe hizmet etmesi beklenecek.

Yeni dönem belirtilen dört ana faaliyet alanından oluşuyor.

Projeler bu dört faaliyet alanından yalnızca biri altında tasarlanabiliyor. Tasarlanan projede birden fazla alana giren faaliyet

bulunuyorsa, temel hedef ve aktivitelerin ağırlıklı olduğu faaliyet alanı seçilmesi gerekiyor.

Aşağıdaki tabloda her bir faaliyet alanı kapsamında geliştirilecek projelerin neyi hedeflemesi gerektiği, uygulama

Türkiye’yi kapsayacak yeni döneminde ise yaklaşık 405 milyon Avro bütçe oluşturuldu. Bu kapsamda, 2016 yılının sonunda bir teklif çağrısına çıkılarak desteklenecek proje seçimine başlanması planlanıyor. Yeni dönemde proje geliştirme çalışmaları ile desteklenen proje sayısının artırılması amaçlanıyor.

Birinci dönemde ülkemizin göreceli olarak daha az gelişmiş 43 ili desteklenirken yeni dönem tüm illerimizi kapsıyor. Diğer bir deyişle, yeni dönemde, Türkiye’nin 81 ilinden de proje başvurusu alınacak.

Neler Hedefleniyor?Programın yeni döneminin sanayide ve üretimde verimliliğinin artırılmasına ve cari açığın azaltılmasına katkı sağlanması hedefleniyor. Program kapsamında

Faaliyetler Hedef Nasıl Projelerde Aranan Özellikler

1. İmalat Sanayiiİmalat Sanayiinin dönüşümüne yardımcı olmak ve küresel değer zincirinde daha üst seviyelere çıkmak

Türkiye’de toplam faktör verimliliğinin artırılması hedefine hizmet eden yüksek büyüme hızına sahip KOBİ’lere ve girişimcilere odaklanarak

İhracatın ve katma değerin artırılmasına doğrudan katkı

2. Hizmetler ve Yaratıcı Endüstriler

Hizmetler sektörünün ve bilhassa yaratıcı endüstriler ve turizm sektörünün rekabetçiliğini artırmak

Yaratıcı endüstriler ile imalat sanayii arasındaki bağlantıları güçlendirerek yaratıcılığı rekabetçiliğe kanalize etmek

İmalat sanayiinin dönüşüme, ihracatın ve katma değerinin artırılmasına doğrudan katkı

3. Araştırma ve Geliştirme

Ticarileşme potansiyeli olan yeni ve yenilikçi ürünlerin geliştirilmesine yoğunlaşarak yenilik sürecinin ilk aşamalarını desteklemek

Türkiye’nin araştırma altyapısından yararlanacak kamu ve özel sektör ortaklıkları yoluyla işbirliğine dayalı ürün geliştirme (AR-GE) süreçlerini destekleyerek

Ticarileşme potansiyeli taşıyan ve üniversite-kamu-sanayi işbirliğine doğrudan katkı

4. Teknoloji Transferi ve Ticarileştirme

Yenilik sürecinin pazara yakın aşamalarının, başlıca ticarileştirme faaliyetlerinin desteklenmesi

Yenilikçi girişimcilerin oluşmasının ve faaliyete geçmesi, yenilikçi ürünlerin ticarileşmesi, yenilikçi fikirler ile sermaye yatırımcıları arasındaki finansman açığının kapatılması desteklenerek

Patenti alınmış, ticarileştirilebilir ürün olanakları

Page 58: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

için ihtiyaç duyduğu insan kaynakları masrafları (beyaz ve mavi yakalı personel) karşılanamayacaktır.

Daha ayrıntılı bilgi için çağrı sürecinde www.rekabetcisektorler.org web sitesinde yayınlanacak ve programın sosyal medya hesaplarından duyurulacak başvuru rehberini takip edebilirsiniz.

KOBİ’ler, ticari işletmeler, kâr amacı güden kurum ve kuruluşlar doğrudan başvuramazlar fakat desteklenen KOBİ’lerin ortak yararına hizmet eden projeler aracılığı ile program desteğine dolaylı olarak ulaşabilirler.

Hangi Harcamalar Programdan Karşılanabilir?Proje bütçelerinden, makine/ekipman alımı ve uzun süreli eğitim, danışmanlık, tanıtım, doküman oluşturma gibi işleri içeren teknik destek faaliyetleri ve inşaat harcamaları karşılanabilecek olup projelerde kurulacak tesis/yapıların elektrik, su, doğal gaz, sarf malzemeleri gibi masrafları ile bu tesisin işletilmesi

için öneriler ve projelerin özelliklerine dair bilgiler yer almaktadır. Başvuru sahiplerinin öncelikle kendi faaliyet alanlarını belirlemeleri ve bu faaliyet alanı için projelere özel verilen bu bilgiler doğrultusunda başvurularını şekillendirmeleri bekleniyor.

Kimler Başvurabilir?Yeni dönem desteklerine valilikler, belediyeler, il özel idareleri, kalkınma ajansları, üniversiteler, TOBB ve bağlı oda ve borsalar, sanayi ve teknoloji ile ilgili dernek ve vakıflar, ihracatçı birlikleri genel sekreterlikleri, organize sanayi bölgeleri ve teknoloji geliştirme bölgeleri yönetimleri gibi kâr amacı gütmeyen kuruluşlar başvurabilir. Girişimciler,

MAYIS 2016

PROJELER

56

AĞUSTOS 2016

www.rekabetcisektorler.org : :Rekabetçi Sektörler :RekabetciS

Page 59: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAYIS 2016

HABER

57

AĞUSTOS 2016

OECD 2016 VERİMLİLİK KÜRESEL FORUMU

Verimlilik artış hızı OECD üyesi ülkelerde yavaşlamakta ve geleceğe ilişkin politika arayışları gündeme gelmektedir. Pek çok ülkede verimlilik konusunu odağına almış kamu kurumu bulunmakta ve çalışmalar yürütülmektedir. Söz konusu kurumların yaptığı münferit çalışmalara uluslararası iş birliği, iletişim ve bilgi paylaşımının katkı sağlayacağı düşünülerek OECD tarafından ilk aşamada 16 üye ülkenin katılımıyla Verimlilik Küresel Forumu oluşturulması 6-7 Temmuz 2015 tarihinde Meksika’da yapılan Verimlilik Zirvesi (Productivity Summit: Global Dialogue on the Future of Productivity: Towards an OECD Productivity Network) Toplantısı’nda kararlaştırılmış, ülkemizin de yönetim kurulunda yer almasına karar verilmiştir.

OECD üyesi ülkelerin verimlilik alanında çalışan kamu kurumlarının deneyimlerini ve iyi uygulama örneklerini paylaşmalarını, veri alış verişini, araştırma sonuçlarını tartışmalarını ve ortak çalışmalar yürütmelerini sağlamak amacıyla 2016 Verimlilik Küresel Forumu 7-8 Temmuz 2016 tarihlerinde, Portekiz hükümetinin ev sahipliğinde Lizbon kentinde düzenlenmiştir. Ülkemizden

konuyla ilgili çalışmalar yürütmekte olan kamu kurumlarından temsilcilerin katıldığı foruma Bakanlığımızı temsilen Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz’ın yanı sıra Sanayi ve Teknoloji Uzmanları Faik Yücel Günaydın ve Gül Taşkıran Battal katılmışlardır.

Etkinliğin açılış oturumunda Portekiz Bilim, Teknoloji ve Yüksek Öğrenim Bakanı Manuel Heitor ve OECD G20 Şerpası Gabriela Ramos birer konuşma yapmış ve genel olarak 1990’lı yıllardan itibaren verimlilik oranlarındaki düşüşten bahsetmişlerdir. Manuel Heitor yaptığı konuşmada Avrupa Birliği ve ABD içinde Ar-Ge, bilim ve teknoloji alanında gözlemlenen bölgesel farklılıklara dikkat çekmiş, kamu kesimi tarafından Ar-Ge yapılmasının özel sektörün bu alanda eksik kalmasına bağlı olduğunu dile getirmiştir. Gabriela Ramos ise verimlilik düşüşünün yanı sıra yeni kurulan işletmelerin sayısındaki azalmaya ve verimlilik oranlarındaki bölgesel farklılaşmalara dikkat çekmiş, çoğu OECD ülkesinde gelir dağılımındaki eşitsizliğin artmakta olduğunu dile getirmiştir.

40’tan fazla ülkeden temsilcinin katıldığı 2 gün süren etkinlikte 10 farklı oturumda 30’dan fazla konuşmacı yer almıştır. Oturumlarda genel olarak küresel finansal krizden önceki dönemde başlayan ve OECD üyesi ülkelerin hemen hepsinde gözlenen verimlilik düşüşleri ele alınmış, düşüşün nedenleri ve çıkış yolları tartışılmıştır. Her geçen gün hızla ilerleyen teknolojik gelişmelere, giderek artan iş gücü

niteliklerine rağmen verimlilikte yaşanan darboğazı ortaya koyan karşılaştırmalı çalışmalara ek olarak darboğazı aşmak için gerekli görülen politika önerileri de konuşmalarda dile getirilmiştir. “Verimliliğin Yayılması ve Kamu Politikası”, “Verimlilik Farklılaşmaları”, “Verimlilik, Küresel Değer Zincirleri ve Ticaret İlişkisi”, “Verimlilik Artışı İçin Kurumsal Yapılanma”, “Kamu Kesiminde Verimlilik” gibi başlıklarda oturumların düzenlendiği etkinlikte Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz “Yığılma Ekonomileri ve Verimlilik” oturumunda oturum başkanlığı yapmıştır.

Önümüzdeki dönemde etkinlik boyunca dile getirilen öneriler doğrultusunda geliştirilerek devam etmesi öngörülen forumun aşağıda adresi yer alan web sayfasından önemli dokümanlara ve yapılan sunumların videolarına ulaşılabilir.

http://www.oecd.org/global-forum-productivity/

Page 60: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

58

SUMMARY

AĞUSTOS 2016

Again National Productivity Statistics indicates that labor productivity in “Manufacture of computer, electronic and optical products” has tended to fall. This is significant especially for international competitiveness of Turkey since this sector is classified in high technology group. In the light of these results, it is vital to review economy policies focusing especially on the growth model.

On the Eve of a New Industrial RevolutionThis part of this series of articles has devoted to the evaluation for Turkey’s attitude towards new Industrial Revolution. The tangible indicator of this endeavor in the country has been the decision namely “Carrying out the Studies towards Smart Production Systems” taken in the meeting of the Supreme Council of Science and Technology on 17th February 2016. According to this decision, various studies will be carried out in order to “support the transformation to smart production systems that would increase the international competitiveness of Turkish industry in high technology production”. This article will elaborate on the discussions in this framework and will focus on education in Turkish case.

Being a developing economy, the speed of adjustment to changes brought by this Revolution is especially important for Turkey. Historical evidence regarding the spread of technological developments also supports this claim. According to study done by Diego Comin ve Marti Mestieri in 2013 indicates that countries using recent technologies have adopted new technologies in a shorter period. On the other hand, necessary time period of the spread of the new technology in any country

has increased in general. 80% of the productivity gap between countries using and importing technology is explained by this duration increase. Regarding the low rank of Turkey in productivity sorting should be reviewed by this perspective.

Instead of adopting developed technologies, developing countries should direct their effort to education in order to begin to develop technology in the long term. Besides the fact that there will be more demand for more talented and more qualified employees, almost all roles of all actors will be redefined in the new economic structure. Thus, restructuring of education will be a fundamental step in this way so that it serves to increase national technology capacity.

Postponement of Legislation and Turkish Industry Policy Turkish automotive sector has almost completed its global integration regarding production and marketing by adapting to international technical and commercial legislation. The export share of the sector has proved its production quality as well as its qualified labor and developed R&D capability. In line with the targets declared in Turkish Automotive Strategy Document, the number of motors produced domestically has reached 240 thousand and the policies aiming to increase demand for domestically produced motors have been implemented. In addition to the main aim of the promotion of domestic production, decrease in imports of intermediate goods is another important step since 70 % of total imports of the country in 2015 belonged to intermediate goods.

In recent period, action plans prepared in response to European economic crisis

Developments in Productivity around the World including TurkeyThe aim of this article is to elaborate observations about productivity in Turkey and around the Globe. The framework includes the comparative research on manufacturing industry labor productivity –calculated by dividing the annual production values to the number of people employed- in Turkey and European countries. The period of the research is years between 2005 and 2015. As for the method, ratio analysis is utilized.

Turkey has taken the 17th place among 24 OECD countries regarding productivity increases within the period 2005-2014. In fact, Turkey has increased its labor productivity value by 1.64 % while the OECD average has been 3.20 %. Moreover, according to a research done in 2012 investigating the productivity levels of the countries, Turkey with 28,490 dollars has taken the 43th place among 121 countries. These results show that Turkey should develop a new approach for productivity.

The analysis depending on National Productivity Statistics prepared by Directorate General for Productivity indicates that labor productivity index has been stable between the years 2010 and 2015 if small increases or decreases are ignored. Similarly, manufacturing industry labor productivity index being 100 in 2010 has risen only to 100.9 in 2014 according to TİSK’s Bulletin in July 2016. These show that productivity has slowed down in this period. What should be targeted is to increase labor productivity for each period and this should be based mainly on technological innovation investments, not decrease in employment.

DEVELOPMENTS IN INDUSTRY

Page 61: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

59

AĞUSTOS 2016

in various macroeconomic indicators initially in inflation. Agricultural Estate Investment Partnership (AEIP) can be utilized as a useful tool for increasing farm size, regaining idle agricultural lands and the most importantly restraining division of agricultural lands by inheritance. AEIPs are companies that purchase agricultural lands and hire them to professional farmers as well as they benefit from the increase in prices of these lands. This method would help Turkish agricultural

sector in terms of the competition which will rise by the EU membership. To that end, Ministry of Food, Agriculture and Livestock; Ministry of Finance and Capital Markets Board of Turkey should collaborate in order to establish the infrastructure for required regulations for Turkish Agricultural Estate Investment Partnership.

made automotive production zones in Europe more compatible according to Turkey. Furthermore, automotive importation has created disadvantageous atmosphere for Turkey. Promotion of domestic production is a valuable effort in order to overcome this trouble. As a last word, one year postponement of dates for Euro 6b would support the effort aiming to increase domestic production and investment in the sector.

Globalization Potential of Motorcycle Industry in TurkeyManufacture of motor vehicles is one the largest sectors with its main and sub-industry and has taken the first rank among exporting sectors. Besides, its contribution to employment is also appreciable. In this study, motorcycle industry in Turkey is analyzed in comparison to industries in leading countries in global markets. Moreover, studies of the Ministry of Science, Industry and Technology in this field have been summarized. Last but not the least, national and international legal texts and implementations are elaborated.

Productivity Problem in Agriculture: Labor Transfer from Agriculture to Industry and Agricultural Estate Investment PartnershipAccording to International Labor Organization statistics 5.6 million people in Turkey -22.30 % of total population- have been employed in agriculture producing 8.03% of total value added in 2014. The level of the percentages is related to the low level of the denominator instead of high level of the numerator. Yet the share of the agriculture in total value added would decrease in time as the country developed. This is true even for developed countries.

Regarding Turkey, very small farm sizes lead cost disadvantage that show up itself

Page 62: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

SÜRDÜRÜLEBİLİR ÜRETİM GÖSTERGELERİ / SUSTAINABLE PRODUCTION INDICATORS

60

AĞUSTOS 2016

Atık Yoğunluğu (Yaratılan katma değer başına oluşan toplam atık miktarı, kg/TL)Waste Intensity (Total waste generated per value added, kg/TL)

Kaynak: TÜİK - Source: TurkStat

00,025

0,050,075

0,10,125

0,150,175

0,20,225

0,250,275

0,30,325

0,350,375

0,40,425

0,450,475

0,5

2008 2010 2012 2014

1,09

1,

87

1,95

1,

04

Page 63: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

BÖLGESEL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / REGIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS

İBBS

TR

Düze

y 2

bölg

eler

inde

Eko

nom

ik fa

aliy

et k

ısım

ların

a gö

re ç

alış

an b

aşın

a ci

ro b

azın

da e

n yü

ksek

üç

sekt

ör, 2

013

(Nac

e Re

v. 2

) (10

00 T

L)

The

high

est t

hree

sect

ors b

ased

on

turn

over

per

em

ploy

ee v

alue

acc

ordi

ng to

eco

nom

ic a

ctiv

ity se

ctio

ns in

NU

TS 2

regi

ons,

201

3 (N

ace

Rev.

2) (

1000

TL)

İBB

S TR

Düz

ey 2

Böl

ge S

ınıfl

amas

ı -

NU

TS L

evel

2 R

egio

nal C

lass

ifica

tion

NAC

E R

ev.2

San

ayi v

e H

izm

et S

ektö

rleri

Sını

flam

ası

- N

ACE

Rev

. 2 In

dust

rial a

nd S

ervi

ce S

ecto

r Cla

ssifi

catio

n TR

10

İsta

nbul

TR

71

Kırı

kkal

e, A

ksar

ay, N

iğde

, Nev

şehi

r, K

ırşeh

ir B

M

aden

cilik

ve

taş

ocak

çılığ

ı M

inin

g an

d qu

arry

ing

TR21

Te

kird

ağ, E

dirn

e, K

ırkla

reli

TR72

K

ayse

ri, S

ivas

, Yoz

gat

C

İmal

at

Man

ufac

turin

g

TR

22

Bal

ıkes

ir, Ç

anak

kale

TR

81

Zong

ulda

k, K

arab

ük, B

artın

D

El

ektr

ik, g

az, b

uhar

ve

iklim

lend

irme

üret

imi v

e da

ğıtım

ı El

ectri

city

, gas

, ste

am a

nd a

ir co

nditi

onin

g su

pply

TR

31

İzm

ir TR

82

Kas

tam

onu,

Çan

kırı,

Sin

op

E Su

tem

ini;

kana

lizas

yon,

atık

yön

etim

i ve

iyile

ştirm

e fa

aliy

etle

ri W

ater

sup

ply;

sew

erag

e, w

aste

man

agem

ent a

nd re

med

iatio

n ac

tiviti

es

TR

32

Ayd

ın, D

eniz

li, M

uğla

TR

83

Sam

sun,

Tok

at, Ç

orum

, Am

asya

F

İnşa

at

Con

stru

ctio

n

TR33

M

anis

a, A

fyon

, Küt

ahya

, Uşa

k TR

90

Trab

zon,

Ord

u, G

iresu

n, R

ize,

Art

vin,

Güm

üşha

ne

G

Topt

an v

e pe

rake

nde

ticar

et; m

otor

lu k

ara

taşı

tların

ın v

e m

otos

ikle

tlerin

ona

rımı

Who

lesa

le a

nd re

tail

trade

; rep

air o

f mot

or v

ehic

les

and

mot

orcy

cles

TR41

B

ursa

, Esk

işeh

ir, B

ileci

k TR

A1

Erzu

rum

, Erz

inca

n, B

aybu

rt

H

Ula

ştırm

a ve

dep

olam

a Tr

ansp

orta

tion

and

stor

age

TR42

K

ocae

li, S

akar

ya, D

üzce

, Bol

u, Y

alov

a TR

A2

Ağrı,

Kar

s, Iğ

dır,

Arda

han

I K

onak

lam

a ve

yiy

ecek

hiz

met

i faa

liyet

leri

Acco

mm

odat

ion

and

food

ser

vice

act

iviti

es

TR51

An

kara

TR

B1

Mal

atya

, Ela

zığ,

Bin

göl,

Tunc

eli

J B

ilgi v

e ile

tişim

In

form

atio

n an

d co

mm

unic

atio

n

TR

52

Kon

ya, K

aram

an

TRB

2 Va

n, M

uş, B

itlis

, Hak

kari

L G

ayrim

enku

l faa

liyet

leri

Rea

l est

ate

activ

ities

TR61

An

taly

a, Is

part

a, B

urdu

r TR

C1

Gaz

iant

ep, A

dıya

man

, Kili

s M

M

esle

ki, b

ilim

sel v

e te

knik

faal

iyet

ler

Prof

essi

onal

, sci

entif

ic a

nd te

chni

cal a

ctiv

ities

TR

62

Adan

a, M

ersi

n TR

C2

Şanl

ıurf

a, D

iyar

bakı

r N

İd

ari v

e de

stek

hiz

met

faal

iyet

leri

Adm

inis

trativ

e an

d su

ppor

t ser

vice

act

iviti

es

TR63

H

atay

, Kah

ram

anm

araş

, Osm

aniy

e TR

C3

Mar

din,

Bat

man

, Şırn

ak, S

iirt

P Eğ

itim

Ed

ucat

ion

Q

İnsa

n sa

ğlığ

ı ve

sosy

al h

izm

et fa

aliy

etle

ri H

uman

hea

lth a

nd s

ocia

l wor

k ac

tiviti

es

R

Kül

tür,

sana

t, eğ

lenc

e, d

inle

nce

ve s

por

Arts

, ent

erta

inm

ent a

nd re

crea

tion

S

Diğ

er h

izm

et fa

aliy

etle

ri O

ther

ser

vice

act

iviti

es

TR21

TR10

TR22

TR

41

TR42

TR31

TR33

TR32

TR

61

TR82

TR81

TR51

TR83

TR72

TR

71

TR52

TR62

TR63

TRC1

TRB1

TRC2

TR90

TRA1

TRA2

TRB2

TRC3

1.432,5

219,3

175,9

DL

G

332,8

189,0

163,2

DC

G

1.354,7

334,0

321,1

DJ

G

1.421,1

251,5

207,3

DG

E

647,3

494,2

168,4

ED

G

365,8

251,0

159,2

DL

G

558,2

304,6

195,9

DL

G

1.101,3

294,6

254,6

DG

C

227,7

147,6

130,7

CG

J

1.114,2

190,8

124,9

DG

C

1.279,3

301,6

245,1

DH

G

121,7

110,0

107,3

DB

G

535,8

192,2

121,5

DG

E

234,9

183,2

163,1

CD

G

381,9

170,6

113,4

DG

C

451,5

246,4

153,7 D

GC

461,6

157,0

151,7

DG

B

170,6

141,3

137,3

DB

G

108,4

101,4

61,8

FG

M

482,7

201,8

200,4

DG

C

275,2

138,8

134,5

GC

E

610,3

196,6

146,7

DB

G

164,2

147,5

84,6

GC

F

503,0

140,9

86,2

DG

E

200,4

129,6

124,5

DG

F

Kayn

ak: T

ÜİK

, VG

M-B

ölge

sel V

erim

lilik

İsta

tistik

leri

S

ourc

e : T

urkS

tat,

VGM

-Reg

iona

l Pro

duct

ivity

Sta

tistic

s

TR D

üzey

2 b

ölge

lerin

in ç

alış

an k

işi

başı

na c

iro d

eğer

i (Se

ktör

ler T

opla

mı)

The

turn

over

per

em

ploy

ee v

alue

of N

UTS

2 re

gion

s (To

tal S

ecto

rs)

0 -

40.0

00 T

L

4

0.00

0 - 8

0.00

0 TL

80.

000

- 120

.000

TL

120

.000

- 16

0.00

0 TL

160

.000

- 20

0.00

0 TL

648,9

168,9

148,1

DG

J

İBBS

TR

Düze

y 2 B

ölge

lerin

de E

kono

mik

Faa

liyet

Kısı

mla

rına

Göre

Çal

ışan

Başın

a Ci

ro B

azın

da E

n Yü

ksek

Üç S

ektö

r, 20

13 (N

ace

Rev.

2) (1

000

TL)

The H

ighest

Three

Secto

rs Ba

sed on

Turno

ver P

er Em

ploye

e Valu

e Acco

rding

to Ec

onom

ic Ac

tivity

Secti

ons i

n NUT

S 2 Re

gions

, 201

3 (%

) (Na

ce Re

v. 2)

(100

0 TL)

61

AĞUSTOS 2016

Page 64: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

MAKALE DEĞERLENDİRMEfgfgfgfgflkglfglfkgflkglfkglklfkglfkglk-gflkgflglgklkglfgkflgkflkgl

SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORSSanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100)

Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)

İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%)Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%)

Kaynak: TÜİK - Source: TurkStat

Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of The Republic of Turkey

Kaynak: TÜİK - Source: TurkStat

98,9 98,3

88,6 100,0

110,1

112,9

116,3 120,5

134,0 130,1

136,2

116,5

120,1

133,2

126,3

131,7

100,0 98,5

87,3

100,0

110,5 113,0

117,5

121,3

137,4 133,1

138,3

115,2

121,6

136,5

129,0

135,2

70

75

80

85

90

95

100

105

110

115

120

125

130

135

140

145

Sanayi Üretim Endeksi -Industrial Production Index

İmalat Sanayi Üretim Endeksi -Manufacturing IndustryProduction Index

Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100)

AĞUSTOS 2016

62

Page 65: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

BİLİM VE TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORSTürkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde 1000 Çalışan Başına Araştırmacı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2014)

Total Researchers Per Thousand Total Employment in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2014)Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Araştırmacı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2014)

Total Researchers Annual Growth Rate in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2014)

Türkiye’ de ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Araştırmacı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2002 - 2014)Total Researchers in selected OECD Countries and Turkey (Full time equivalent) (2002 - 2014)

Türkiye’ de Toplam Araştırmacı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2014)Total Researchers Annual Growth Rate in Turkey (Full time equivalent) (2014)

Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TURKSTAT, OECD MSTI

Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TURKSTAT, OECD MSTI

Kaynak: TÜİK, OECD MSTI - Source: TURKSTAT, OECD MSTI

-10,0%

0,0%

10,0%

20,0%

30,0%

40,0%

50,0%

60,0%

70,0%

80,0%

90,0%

-2,0

0,0

2,0

4,0

6,0

8,0

10,0

12,0

14,0

16,0

18,0

1000 Çalışan Başına Araştırmacı SayısıTotal ResearchersPer Thousand Total Employment

Araştırmacı Sayısı Yıllık Büyüme OranıTotal Researchers Compound Annual Growth Rate

Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde 1000 Çalışan Başına Araştırmacı Sayısı (Tam zaman eşdeğeri) (2014) Total Researchers Per Thousand Total Employment in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2014)

Türkiye ve Seçilmiş OECD Ülkelerinde Toplam Araştırmacı Sayısı Yıllık Büyüme Oranı (Tam zaman eşdeğeri) (2014) Total Researchers Annual Growth Rate in Turkey and Selected OECD Countries (Full time equivalent) (2014)

Alm

anya

G

erm

any

Avru

pa B

irliğ

i (28

Top

lam

) EU

28 to

tal

Belç

ika

Belg

ium

Çeky

a Cz

echi

a

Fran

sa

Fran

ce

Holla

nda

Net

herla

nds

İngi

ltere

U

nite

d Ki

ngdo

m

İrlan

da

Irela

nd

İspa

nya

Spai

n

İtaly

a Ita

ly

Japo

nya

Japa

n

Kana

da

Cana

da

Kore

Ko

rea

Mac

aris

tan

Hung

ary

Mek

sika

M

exic

o

Polo

nya

Pola

nd

Port

ekiz

Po

rtug

al

Slov

ak C

umhu

riyet

i Sl

ovak

Rep

ublic

Türk

iye

Turk

ey

Yuna

nist

an

Gre

ece

AĞUSTOS 2016

63

Page 66: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için EğilimlerProductivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data

Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları /Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries

Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey

Kaynak: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri ve EUROSTAT - Source: National Productivity Statistics of Turkey and EUROSTAT

70

75

80

85

90

95

100

105

110

115

120

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2.Ç

- Q2

3.Ç

- Q3

4.Ç

- Q4

1.Ç

- Q1

2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016

İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data

Yıllık Çalışan Kişi Başına Katma Değer Endeksi (2005=100) / Annual Value Added Per Person Worked

Yıllık Çalışan Kişi Başına Katma Değer Endeksi (2009=100) / Annual Value Added Per Person Worked

Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) / Quarterly Index of Manufacturing Production Per Person Worked

Eğilim; Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 1.Ç-2008 2.Ç) / Trend; Quarterly Index of Manufacturing Productin Per Person Worked (2005 1.Q-2008 2.Q)

Eğilim; Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2009 1.Ç-2011 4.Ç) / Trend; Quarterly Index of Manufacturing Production Per Person Worked (2009 1.Q-2011 4.Q)

Eğilim; Üç Aylık İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2012 1.Ç-2016 1.Ç) / Trend; Quarterly Index of Manufacturing Production Per Person Worked (2012 1.Q-2016 1.Q)

%0

%2

%4

%6

%8

%10

%12

%14

%16

%18

0

20

40

60

80

100

120

140

Slov

akya

-Slov

akia

Make

dony

a-Ma

cedo

nia

Roma

nya-

Roma

nia

Eston

ya-E

stonia

Polon

ya-P

oland

Sırb

istan

-Ser

bia

Leton

ya-L

atvia

Maca

ristan

-Hun

gary

Slov

enya

-Slov

enia

Lüks

embu

rg-L

uxem

bour

g

Avus

turya

-Aus

tria

Norve

ç-Nor

way

Porte

kiz-P

ortug

al

TÜRK

İYE-

Turke

y

Finlan

diya-

Finlan

d

İspan

ya-S

pain

Alma

nya-

Germ

any

Malta

İsveç

-Swe

den

Yıllı

k Orta

lama

Verim

lilik

Deği

şim O

ranı

(200

5-I -

2016

-I)

Aver

age R

ate of

Ann

ual P

rodu

ctivit

y Cha

nge (

2005

-I -

2016

-I )

İmala

t San

ayi S

on D

ört Ç

eyre

k (20

15 II

- 201

6 I) Ç

alışa

n Kişi

Baş

ına Ü

retim

End

eksi

(2

010 O

rt.=1

00)

M

anufa

cturin

g Ind

ustry

Inde

x of P

rodu

ction

Per

Per

son E

mploy

ed A

vera

ge of

Last

Four

Qua

rters

(201

5 II -

2016

I)

(201

0 Ave

.=10

0)

Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları / Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European C

İmalat Sanayi Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi İmalat Sanayi Yıllık Ortalama Verimlilik Değişim Oranı

Resmi �statistikKalite Belgesi

ULUSAL VE ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ NATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS

AĞUSTOS 2016

2016

64

Page 67: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar
Page 68: T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI EMEK - …t.c. bİlİm, sanayİ ve teknolojİ bakanliĞi aĞustos 2016, yıl 28, sayı 332 emek - ankara - pp - 2 kalkinmada anahtar

T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI AĞUSTOS 2016, Yıl 28, Sayı 332 EMEK - ANKARA - PP - 2

KALK

INM

ADA

ANAH

TAR

VERİ

MLİ

LİK

A

ĞUST

OS 2

016

Y

IL: 2

8

SAY

I: 33

2

T.C

. BİL

İM, S

ANAY

İ VE

TEKN

OLOJ

İ BAK

ANLI

ĞI

V

ERİM

LİLİ

K GE

NEL

MÜD

ÜRLÜ

ĞÜ

ISSN

130

0 - 2

414

Dünyada ve Türkiye’de Verimlilikte Son Durum s. 4Mevzuat Ertelemeleri ve Türk Sanayi Politikaları s. 10Türkiye’de Motosiklet Sanayisinin Küreselleşme Potansiyeli s. 30Krizlerin Etkileri ve 2016 Türkiye Sanayisine Genel Bakış s. 36

SANAYİDEKİ GELİŞMELER