tmmob İnŞaat mÜhendİslerİ odasi yayin organidir İİmo … · 2014. 9. 23. · makro...

12
• Şubelerden......................... 2’de • Kamulaştırma Bilirkişilği Kursları yoğun ilgiyle karşılandı............................. 4’te • Yılın başarılı araştırma görevlileri ve öğrencileri ödüllerini aldı ...................... 5’te • İMO, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker’i ziyaret etti........................................ 5’te • İMO Şubeleri .................... 12’de TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR sayı 198 / 15 kasım 2009 6’da İMO bilimin İMO bilimin ışığında mesaisine ışığında mesaisine devam ediyor devam ediyor Bilimsel bilgiyi kendine rehber edinen İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye’nin dört bir yanında sempozyumlar, konferanslar düzenlemeye devam ediyor. Şubeleriyle beraber bilimsel olanı üyeleriyle paylaşmayı, yaygınlaştırmayı ve mesleki yetkinliği artırmayı hedefleyen; kamu yararını gözeten İnşaat Mühendisleri Odası dün olduğu gibi bugün de sorumluluklarından ödün vermiyor. Mesleğin teorik çerçevesinin belirlenmesi, uygulayıcıların ufuklarının açılması, mesleki bilgi ve birikimin görünür hale gelmesi amacıyla çalışma programını oluşturan İnşaat Mühendisleri Odası, bu çerçevede çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. İstanbul’da 8.Ulaştırma Kongresi, Gaziantep’te 3. Ulusal Çelik Yapılar Sempozyumu, Diyarbakır’da Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu 2, Eskişehir’de 5.Yapı İşletmesi-Yapım Yönetimi Kongresi ve Antalya’da 1. İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu’nu düzenleyen İnşaat Mühendisleri Odası, alanında referans örgüt olma yolunda önemli mesafeler kat ediyor. Türkiye’nin ulaşım sorunundan, çelik yapılar sorununa; geçmişinin korunmasından, geleceğinin inşasına; eğitim sorunundan, yapım yönetimi sorununa kadar bir çok alanda çalışmalar yürüten İnşaat Mühendisleri Odası, meslek odası ve demokratik kitle örgütü olma bilincinin uzağına düşmeden sorumluluklarını yerine getiriyor. Sorumluluk alanlarını asla terk etmeyen, her durumda mesleğinin ve meslektaşlarının geleceğini kurmaya ve korumaya çalışan İnşaat Mühendisleri Odası geçmişte olduğu gibi gelecekte de çalışma sahalarını terk etmeyecektir.

Upload: others

Post on 04-Sep-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

• Şubelerden . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 2’de

• Kamulaştırma Bilirkişilği Kursları yoğun ilgiyle karşılandı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4’te

• Yılın başarılı araştırma görevlileri ve öğrencileri ödüllerini aldı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5’te

• İMO, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker’i ziyaret etti . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5’te

• İMO Şubeleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12’de

TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR

sayı 198 / 15 kasım 2009

6’da

İMO bilimin İMO bilimin ışığında mesaisine ışığında mesaisine devam ediyordevam ediyor

Bilimsel bilgiyi kendine rehber edinen İnşaat Mühendisleri Odası, Türkiye’nin dört bir yanında sempozyumlar, konferanslar düzenlemeye devam ediyor.

Şubeleriyle beraber bilimsel olanı üyeleriyle paylaşmayı, yaygınlaştırmayı ve mesleki yetkinliği artırmayı hedefleyen; kamu yararını gözeten İnşaat Mühendisleri Odası dün olduğu gibi bugün de sorumluluklarından ödün vermiyor.

Mesleğin teorik çerçevesinin belirlenmesi, uygulayıcıların ufuklarının açılması, mesleki bilgi ve birikimin görünür hale gelmesi amacıyla çalışma programını oluşturan İnşaat Mühendisleri Odası, bu çerçevede çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.

İstanbul’da 8.Ulaştırma Kongresi, Gaziantep’te 3. Ulusal Çelik Yapılar Sempozyumu, Diyarbakır’da Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu 2, Eskişehir’de 5.Yapı İşletmesi-Yapım Yönetimi Kongresi ve Antalya’da 1. İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu’nu düzenleyen İnşaat Mühendisleri Odası, alanında referans örgüt olma yolunda önemli mesafeler kat ediyor.

Türkiye’nin ulaşım sorunundan, çelik yapılar sorununa; geçmişinin korunmasından, geleceğinin inşasına; eğitim sorunundan, yapım yönetimi sorununa kadar bir çok alanda çalışmalar yürüten İnşaat Mühendisleri Odası, meslek odası ve demokratik kitle örgütü olma bilincinin uzağına düşmeden sorumluluklarını yerine getiriyor.

Sorumluluk alanlarını asla terk etmeyen, her durumda mesleğinin ve meslektaşlarının geleceğini kurmaya ve korumaya çalışan İnşaat Mühendisleri Odası geçmişte olduğu gibi gelecekte de çalışma sahalarını terk etmeyecektir.

Page 2: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

2 15 Kasım 2009

Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden • Şubelerden

Ankara ŞubeKurslar

Bilgisayar Destekli Yapı Tasarımı - Mühendislik Yapı-larının Sonlu Elemanlarla Analizi Kursu 30 Eylül 2009 Çarşamba günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde başladı. Kursun dersleri İnşaat Yüksek Mühendisi Koray Kadaş tarafından veriliyor. Kurs süresince, Sonlu Elemanlar Yöntemi, Yapıların Dinamik Analizi başlıkla-rında bilgiler verilip çözümlü örnekler yapılacak.

18 kişinin katıldığı ve toplam 40 saat devam edecek olan kursa katılan kursiyerlere katılım belgesi verilecek.

Karayolu ve Karayolu Elemanlarının Tanıtımı, Sınıf-landırılması, Standartlarının İncelenmesi, Kapasite, Güvenlik, Maliyet Yaklaşımı, İşletme Analizleri ve Uluslararası Uygulamalar Kursu programı 1 Ekim 2009 Perşembe günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye başlandı.

Kursun eğitimlerini veren İnşaat Mühendisi Oğuz Seh-tiyancı ve İnşaat Yüksek Mühendisi Kenan Kayacı kurs süresince, Karayolu / Karayolu Elemanlarının Tanımı, İdari ve Fonksiyonel Sınıflandırma, Karayolu Elemanla-rının Fiziki ve Geometrik Sınıflandırması, Kapasite-Gü-venlik-Maliyet Yaklaşımı, Kapasite-Güvenlik-Maliyet Konusundaki Uluslararası Yaklaşımlar (Avrupa Birliği, İsveç, Hollanda, Almanya vs.) başlıkları altında bilgiler verecek.

Toplam 6 saat (3 hafta) devam edecek olan kursun katılımcılarına katılım belgesi verilecek.

Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye başlandı.

Kursun derslerini veren İnşaat Mühendisi Kazım Kara-ağaç kurs süresince, Makrolarla Çalışmak, VBA Prog-ramlamaya Giriş, Prosedür ve Fonksiyonlar, Excel’de VBA Programlama, AutoCAD’de VBA Programlama, AutoCAD ve Office Uygulamalarının Birlikte Kullanıl-ması başlıkları altında bilgiler verecek.

18 kişinin katıldığı ve toplam 24 saat (3 hafta) devam edecek olan kursun katılımcılarına katılım belgesi verilecek.

Bilgisayar Destekli Yapı Tasarımı - Çelik Yapıların Projelendirilmesi ve Çizimi Kursu 3 Ekim 2009 Cumar-tesi günü İnşaat Mühendisleri Odası Kongre ve Kültür Merkezi’nde başladı. Toplam 18 kişinin katıldığı kursun eğitimleri İnşaat Mühendisi Burak Doğan tarafından veriliyor.

Burak Doğan kursta; Çelik Projelendirme Programlarına Giriş, Modeling: 3 Boyutlu Modelleme, Detailing : Çelik Bağlantı Detayları, Shop Drawings: İmalat Resimleri, General Arrangement Drawings: Genel Yerleşim Resim-leri, Listeler ve Metraj Çıkartılması, Template Editor (Şablon Editörü) Kullanarak Template (Şablon) Oluştu-rulması, Revizyon Yapılması, Çoklu Kullanıcı Çalışma Mantığı, İleri Düzey Çelik Projelendirme Programına Giriş başlıklarında bilgiler verecek.

Toplam 48 saat devam edecek kursun katılımcılarına kurs sonunda katılım belgesi verilecek.

İMO Ankara Şubesi 2009 Yapı Ankara Fuarı’ndaydı 22. Uluslararası Yapı 2009 Ankara Fuarı 1-4 Ekim tarih-leri arasında Altınpark Expo Center Fuar Alanı’nda yapı profesyonellerini bir araya getirdi. 4 gün boyunca ziya-retçilerin ağırlandığı fuarda yapı sektöründeki yenilikler sergilendi ve yaklaşık 2 bin farklı ürün segmenti aynı çatı altında buluştu. Yapıdaki en son teknolojiler ve uygulamalar hakkında bilgi sahibi olunabilecek fuarda İMO Ankara Şubesi de stant açtı. Fuar alanında ilgiyle karşılanan stantta İMO üyelerine Oda hakkında bilgiler verildi ve üyelerin soruları cevaplandırıldı. Oda etkin-

liklerinin de anlatıldığı Fuar’da İMO Ankara Şube’nin yayınları dağıtıldı.

genç-İMO ODTÜ’de stant açtı

İMO Ankara Şubesi Öğrenci Üyeleri, 6 Ekim Salı ve 8 Ekim Perşembe günleri ODTÜ Hazırlık Bölümü’nde, üniversiteye yeni başlayan inşaat mühendisliği hazır-lık öğrencilerine yönelik İMO’yu tanıtan stant açtı. Öğrencilere ajanda, genç-İMO broşürü ve Oda yayınları dağıtıldı ve 25 yeni öğrenci üye kaydı alındı.

Diyarbakır ŞubeTMMOB Kadın Kurultayı Doğu ve Güneydoğu Anado-lu Bölge Çalıştayı yapıldı

TMMOB’nin 21-22 Kasım 2009 tarihlerinde İstanbul’da yapacağı TMMOB Kadın Kurultayı öncesinde bölgesel toplantılar düzenleniyor. Kurultayın Doğu ve Güney-doğu Anadolu Bölge Çalıştayı 1 Kasım 2009 tarihinde Diyarbakır ’da yapıldı.

İMO Kadın Komisyonu ve kadın üyelerin de katılımıyla gerçekleştirilen çalıştay kapsamında atölye çalışma-ları yapıldı ve forum düzenlendi. Çalıştayda mimar, mühendis ve şehir plancı kadınların çalıştıkları sektörde yaşadıkları sorunlardan söz edildi ve çözüm önerileri üzerinde duruldu.

Kadınların Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde olmaları nedeniyle de yaşadıkları sorunların da ele alındığı çalıştayda, kadınların barışın elçisi olduğu ve bölgedeki savaşın bitmesi, barış sürecinin hızlandırılma-sı, bölgede yerel dillerin (Kürtçe ve Arpça) üniversiteler-de teknik seçmeli ders olarak verilmesi, TMMOB’deki “Türk” ibaresinin “Türkiye” kelimesiyle değiştirilmesi, TMMOB’nin cinsiyet ayrımcılığının önüne geçmek adına çalışmalarda bulunması gibi çeşitli önergeler TMMOB kadın Kurultayı’nda sunulmak üzere karara bağlandı.

İstanbul Şube3. Köprü Toplantıları devam ediyor

3. köprünün yeniden gündeme gelmesi üzerine köprü tehdidine karşı daha etkili hareket etmek ve kamuoyu-nu harekete geçirmek için strateji geliştirmek amacıyla İMO İstanbul Şubesi’nde 4 Eylül 2009 tarihinde bir toplantı gerçekleştirildi.

Orman Mühendisleri Odası’ndan Besim Bertok, Peyzaj Mimarları Odası’ndan Berna Demir, Mimarlar Odası’ın-dan Bahattin Alpaslan, Şehir Plancıları Odası’ndan Gür-kan Akgün ve İMO İstanbul Şube Sekreter Üyesi Temel Pirli’nin katıldığı toplantıda sivil toplum kuruluşlarının güçlü işbirliği ile hükümet kurumları ve kamuoyuna yönelik çözüm önerileri tartışıldı.

Marmaray Projesine teknik gezi

8. Ulaştırma Konferansı kapsamında düzenlenen Mar-maray Projesine teknik gezi 3 Ekim 2009 tarihinde ger-çekleştirildi. Gezide Üsküdar istasyonu TBM Tünelleri gezilirken, Batırma tüp tünellere inilerek bilgiler alındı. Yapılan bilgilendirmede 1387 m olan tünel uzunluğu-nun 1387 m olduğu, 11 batırma tüp tünel elemanından oluştuğu belirtilirken, zemin araştırmaları, projenin zorlukları ve delme tüneller hakkında bilgiler aktarıldı.

Seminerler

İMO İstanbul Şubesi, Çevre Koşullarına Dayanıklı Betonarme Yapı konulu semineri 20 Ekim 2009 tari-hinde Bakırköy temsilciliğinde, 22 Ekim 2009 tarihinde ise şube merkezinde gerçekleştirdi. Seminerin sunum-ları Prof. Dr. Abdurrahman Güner tarafından yapıldı.

Seminerde çevre koşullarında dayanıklı betonarme yapı başlıklı seminerde beton ve donatılı betonda dayanık-lılık, donatılı betonda korozyon hasarı mekanizması konuları üzerine bilgiler aktarıldı.

İMO İstanbul Şubesi, Mevcut Betonarme Yapıların Deprem Performanslarının Değerlendirilmesi İçin İtme Analizi konulu semineri 27 Ekim 2009 tarihinde Bakır-köy temsilciliğinde, 28 Ekim 2009 tarihinde ise Kadıköy temsilciliğinde düzenledi. Seminere Dr. Kutay Orakçal konuşmacı olarak katıldı. Seminerde, yer sarsıntısı so-nucu oluşan dinamik etki anlatılırken, yapı üzerindeki etkisini belirleyen özelliklere (yer sarsıntısının özellik-leri, yapının kütlesi, yapı elemanlarının rijitliği, yapı elemanlarının yük taşıma kapasitesi, yapı elemanlarının sünekliği) değinildi.

Kurslar

SAP 2000 Kursu: İMO İstanbul Şubesi 2009 Sonbahar- Kış Meslekiçi Eğitim Kursları kapsamında SAP 2000 Kursu düzenledi. 12 Ekim- 6 Kasım 2009 tarihleri ara-sında düzenlenen kursun dersleri bilgisayar laboratua-rında uygulamalı yapıldı. Kurs sonunda yapılan sınavda başarılı olan üyelere başarı belgesi verilecek.

AUTOCAD Kursu: İMO İstanbul Şubesi, 2009 Sonba-har- Kış Meslekiçi Eğitim Kursları kapsamında AU-TOCAD Kursu düzenliyor. 13 Ekim ile 24 Kasım 2009 tarihleri arasında devam edecek olan kursun dersleri Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Filiz Sevük tarafından veriliyor.

Filiz Sevük kurs boyunca “Autocad Çizim Ekranı, Ko-mut Girişi, Çizim Dosyası Açma ve Kaydetme, Çizim Komutları ve Uygulaması, Nesne Düzenleme ve Dü-zeltme Komutları, Ölçülendirme, Yazı Yazma, Görüntü Kontrol Komutları, Blok Hazırlama, Çıktı Ayarları ve Çıktı Alma, Üç Boyutlu Cisimler” konularıyla ilgili dersler verecek.

SAP 2000 İle Yapı Sistemlerinin Analizi Kursu: Mesle-kiçi eğitim kursları kapsamında düzenlenen SAP 2000 İle Yapı Sistemlerinin Analizi Kursu 14 Ekim-18 Kasım 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. İMO İstan-bul Şubesi tarafından düzenlenen SAP 2000 (başlangıç düzeyi) kurslarına katılmış olma veya SAP 2000 ile basit üç boyutlu sistemleri çözebilir durumda olma ön şartlarının arandığı kursun dersleri uygulamalı yapılı-yor. Kursun sonunda düzenlenen sınavda başarılı olan üyelere başarı belgesi verilecek.

Manisa ŞubeSeminerler

İMO Manisa Şubesi, 14 Ekim 2009 Çarşamba günü özel bir şirkette ürün müdürü olan İnşaat Mühendisi Mustafa Kemal Gel’in sunumuyla “Temelden Çatıya Su Yalıtımı” konulu semineri gerçekleştirdi. İMO Mani-sa Şubesi Seminer Salonu’nda düzenlenen seminerde üyelere binalarda temelde yapılan bohçalama sistemi, açık teraslarda (gezilen ve gezilmeyen) yapılan su ve ısı yalıtımı, kiremitli çatılarda kiremit altı örtüsü gibi ürünler tanıtıldı ve uygulama esasları ile detayları slayt gösterisi eşliğinde anlatıldı. Seminerin ardından şube lokalinde kokteyl düzenlendi.

İMO Manisa Şubesi, Zemin Etütleri ve Temel Mühen-disliği İle Zemin Mekaniğinde Uygulama Örnekleri konulu semineri 20 Ekim 2009 tarihinde Yrd. Dç. Dr. Yeliz Yükselen Aksoy ve İnşaat Mühendisi Ramazan Yıldız’ın sunumuyla gerçekleştirdi.

Seminerde, “temel tasarımda geoteknik esaslar, zemin etüdlerinin yapı türlerine göre planlanması ve yapılma teknikleri ile yer altı suyunun önemi ve özelliklerinin belirlenmesi, zemin mekaniğinde uygulama örnekleri” konuları ele alındı. Teorik anlatımların ardından uygula-ma çalışmaları da yapıldı

Page 3: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

Kalecik Festivaline gezi düzenlendiÜcretli ve İşsiz Mühendisler Komisyonu Şehir Plancıları Odası ile birlikte 27 Eylül 2009 Pazar günü 5. Uluslararası Kalecik Festivali’ne gezi düzenledi.

Çankaya ve Yenimahalle Belediyelerinin desteğiyle gerçekleşen 26 Eylül 2009 Cumartesi günü Kalecik’te başlayıp 2 gün devam eden festivale pek çoğu genç mühendislerden oluşan 30 mühendis ve 20 öğrenci katıldı.

Gezi genç mühendisler ile öğrenci arkadaşların kaynaşması ve mesleğe dair bilgi paylaşımı açısından oldukça verimli geçti. Bu yıl 5.’si düzenlenen festivalde ilk kez dünyaca ünlü Kalecik Karası üzümünün yanında bu üzümden elde edilen şarapla-

rın tanıtımla-rı da yapıldı. Gezi, içle-rinde üzüm üretiminin ülkemizin altında ol-duğu ülkeler de dahil dünyanın pek çok ülkesinin temel ekono-mik ürünü olan şarabın ülkemiz açısından ne kadar unutul-muş bir değer olduğunu hatırlattı.

15 Kasım 2009 3

Sakarya Uluslararası Deprem Sempozyumu’nda depremin öğrettikleri değerlendirildi

İMO Sakarya Şubesi, Sakarya Üniversitesi ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi iş-birliği ile “Sakarya Uluslararası Deprem Sempozyumu” düzenledi. 1-2 Ekim 2009 tarihlerinde Kartepe Greenpark otelinde gerçekleştirilen, alt konu başlığı “İlk On Yılında Marmara Depreminin Öğrettikleri” olan sempozyuma yerli ve yabancı birçok akademisyen bildiri sunumları ile katıldı.

Sakarya Valiliği, Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Deprem Mühendisliği Türk Milli Komitesi, İTÜ Yapı ve Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi, Türk Deprem Vakfı, Boğaziçi Kandilli Rasathanesi, ODTÜ Afet Yöne-tim Uygulama ve Araştırma Merkezi, ODTÜ Deprem Araştırma Merkezi, GYTE Deprem ve Yapı Bilimleri ile İTÜ Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuarı’nın destek verdiği sempozyumda iki gün boyunca toplam 17 oturum gerçekleştirildi.

Sempozyuma yurtiçi ve yurtdışından 145 bildiri özeti gönderildi. Bilim Kurulu tarafından seçilen 77 bildiri, iki gün süren sempozyum boyunca sahipleri tarafın-dan sunuldu.

Sempozyumun açılış konuşmasını sırasıyla Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı ve İMO Sakarya Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Adil Altundal ile Sempozyum Düzenleme Kurulu Üyesi ve İMO Sakarya Şube Başkanı Hüsnü Gürpınar, Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman ve Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu yaptı.

Sempozyumun birinci ve ikinci oturumu çağrılı konuşmacılar Prof. Dr. Uğur Ersoy, Prof. Dr. Amr S. Elnashaı ve Prof. Dr. Anil K. Cpopra’nın gerçekleştirdiği sunumlarla tamamlandı. İlk günün diğer oturumları ayrı ayrı üç salonda eş za-manlı paralel oturumlar halinde gerçekleştirildi.

Sempozyumun ikinci günü, çağrılı konuşmacılar Prof. Dr. Nuray Aydınoğlu, Prof. Dr. Masato Motosaka ve Prof. Dr. Guenther Schmıd tarafından yapılan konuşma ve sunumlar ile devam etti. Öğleden sonraki oturumlara ise bildiri sunumları ile devam edildi. Sempozyum değerlendirme ve kapanış konuşmaları ile sona erdi.

Çevre sorunlarına İMO ile Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan ortak çözümÇevre sorunla-rına duyarlılığı temel prensip edinen İnşaat Mühendisle-ri Odası, bu kapsamda bir süredir Çevre ve Orman Bakanlığı ile endüstriyel atıkların depo-lanmasıyla ilgili yürüttüğü çalışmaları neticelendirerek bir anlaşma imzaladı.

Çevre ve Orman Bakanlığı ile İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), ülke genelinde endüstriyel tehlikeli atıkların depolanma sahalarının kurulması amacıyla “Endüst-riyel Atık Düzenli Depolama Sahaları İçin İnşaat Kontrollüğü Hizmetine İlişkin İşbirliği Protokolü” imzaladı.

Çevre Yönetimi Genel Müdürü Prof. Dr. Lütfi Akça ve İMO Yönetim Kurulu Sek-reter Üyesi Levent Darı ile İMO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Züber Akgöl’ün imzaladığı protokole göre İMO, düzenli depolama sahalarının inşaatı sürecinde inşaat kontrollüğü aşamasında koordinatörlük görevini üstlenecek. İMO, yetki-lendireceği kişi veya kişilerin, “kontrol listesi”nde yer alan işlerin Yönetmelik ve projeye uygunluk bakımından kontrollüğü kapsamında yapılan denetlemeleri za-manında yapmalarını ve raporları zamanında vermelerini sağlayacak. Ayrıca İMO iş aşamalarının gerektirmesi durumunda yetkilendirdiği kişi veya kişilerin yerine yeni kişi veya kişiler atayabilecek.

İMO’nun yükümlülüklerine karşılık Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü ise, İMO yada İMO’nun yetkilendireceği kişilerin kontrol listesinde yer alan işlerin ilgili yönetmelik ve projeye uygunluk bakımından kontrollüğüne ilişkin verdikleri ara raporların uygun olması halinde bir sonraki aşamaya geçilmesine izin verecek. Ge-nel Müdürlük, raporların eksik veya uygunsuz olması halinde ise ancak bu kusur ve eksikliklerin giderilmesi durumunda bir sonraki işlem aşamasına geçilmesini sağlayacak.

Süresi bir yıl olan protokol, taraflarca sona erdirilmediği taktirde birer yıllık dö-nemler halinde yenilenmiş sayılacak.

“3. Köprü-Yıkım-Rant Köprüsüne Geçit Yok”3. Köprü Yerine Yaşam Platformu, 11 Ekim 2009 tarihinde Beşiktaş Demokrasi Anıtı önünde bir araya gelerek miting düzenledi. Mitingde “3. Köprü projesi doğaya, çevreye ve insanca ya-şama karşı işlenecek bir CİNAYETTİR. İstan-bul halkı ve bu kentin mimarları, mühendis-leri, akademisyenleri olarak gerçek bir çözüm için alternatif öneri yapmalıyız” denildi. Platformun önerisi “Yapılması gereken sağlıklı ve güvenli toplu ulaşımı tüm alanlarda (demiryolu, denizyolu, karayolu) yaygınlaş-tırmak ve ucuzlatmak, özel otomobil kullanı-mını caydırıcı önlemler almaktır” şeklindeydi.

Page 4: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

4 15 Kasım 2009

Bu yıl, 3 Nisan 2009’da İMO Erzurum Şubesi ile başla-yan Kamulaştırma Bilirkişiliği Kursları eğitim periyodu Ekim ayında İMO Bursa ve Ankara Şubelerinde yapılan kurslar ile sona erdi.

Erzurum (26), Adana (37), Antalya (71), Diyarbakır (56), Trabzon (38), Samsun (27), İstanbul (103), İzmir (42), Bursa (63) ve Ankara (147) olmak üzere 2009 yılında 10 şubede yapılan etkinlik sonucunda bilirkişi sertifikası alan inşaat mühendisi sayısı 610’ye ulaştı.

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi Mehmet Şe-nol tarafından verilen kurslar üç gün ve 19 saat sürdü. Kamulaştırma bilirkişiliği temel eğitim konuları şu ana başlıklardan oluşmaktaydı:

• TMMOB ve Oda Mevzuatı ile Bilirkişilik İlkeleri• Bilirkişilik Mevzuatı • Taşınmaz Değerlemesi ve Esasları • Hukuksal Çerçeve • Odalara Özel Eğitim Programı• Bilirkişi Raporlarının Hazırlanması • Kamulaştırmanın Sosyal ve Ekonomik Etkileri

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nda, 4650 sayılı Kanunla 24.04.2001 tarihinde değişiklik yapılıncaya kadar, il merkezleri için il, ilçe merkezleri için ilçe idare kurullarında kamulaştırma alanında oluşturulan liste-lerde çok farklı serbest meslek gruplarından kişilerin de bilirkişilik yapmaları söz konusuydu. Ancak bahsi geçen değişiklikle il ve ilçe idare kurulları listelerinde kamulaş-tırma bilirkişiliği yapma görevi mühendis ve mimarlara verilmişti. Bu durum, kamulaştırma alanında mesleğin-de uzman olan teknik elemanlara duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmakla birlikte, aslında mühendis ve mimarlar lehine olan yasal düzenlemedir.

Ancak çok ihtiyaç duyulmasına rağmen inşaat mü-hendisi meslektaşlarımızın, kamulaştırma bilirkişilik alanında göreve talip olmadıkları görülüyor.

Bilindiği gibi 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 15 inci maddesine göre her yeni yıl için;

“Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı ihtisas odalarının her biri tarafından, üyelerinin oturdukları yeri göz önünde bulundurarak her il için on beş ila yirmi beş,

Ayrıca il merkezleri için il, ilçeler için ilçe idare

kurullarınca bu bölge-lerde oturan ve mühen-dis veya mimar olan taşınmaz mal sahipleri arasından on beş,”

bilirkişi en geç Ocak ayının ilk haftasında seçilerek isim ve adres listeleri valiliklere bildirilmektedir.

Buradan da anlaşılacağı gibi mahkemelerde Kamulaştır-ma Kanunu gereği, kamu-laştırma davalarında, 5 kişilik bilirkişi kurullarının üç üyesi Odalar listesinden, iki üyesi de İl veya İlçe İdare Kurulu listelerinden seçilmektedir.

Ülkemizde 81 il ve 841 ilçe merkeziyle toplam 922 ayrı noktada inşaat mühendislerinin görev ve sorumluluk alabileceğini düşünebiliriz. Bu gruptaki listelerde en az iki inşaat mühendisi olabileceği düşünülürse toplamda 1844 inşaat mühendisine ihtiyaç olduğu görülmektedir.

Ayrıca, Odamızca 81 il için hazırlanması gereken mi-nimum 15 kişilik Kamulaştırma Bilirkişilik listelerinde toplam 1215 inşaat mühendisine ihtiyaç vardır. Her iki grubun toplam sayısı 3059’u da göstermektedir ki İnşa-at Mühendisleri Odası üyeleri bu alanda aktif olmalıdır.

Bilindiği gibi, 2942 sayılı Kanunun 15 inci maddesi gereği;

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin görüşü alınmak suretiyle “Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esas-larına İlişkin Yönetmelik” Maliye Bakanlığı tarafından 24 Kasım 2006 tarih ve 25356 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Adı geçen yönetmeliğin 12 inci maddesi (1) fıkrasınca, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne bağlı ihti-sas Odaları ile il ve ilçe idare kurullarınca hazırlanacak listelerde yer almak isteyen mühendis, mimar ve şehir plancıları, bilirkişi yetki belgesi almak için Birliğin göze-timinde ihtisas Odalarınca düzenlenen bilirkişi meslek içi eğitim kurslarına katılma zorunluluğu getirilmiştir.

Bundan böyle, yeni yönetmeliğin 11 inci maddesi gereği TMMOB Yönetim Kurulu’nun 10 Şubat 2007 tarihli

toplantısında belirlenen; “Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacak Mühendis, Mimar Ve Şehir Plancılarının Nitelikleri, Belgelendirilmesi Ve Çalışma Koşullarına İlişkin Usul ve Esaslar” doğrultu-sunda, kamulaştırma bilirkişiliği görevini üstlenmek isteyen meslektaşlarımız için Oda merkezimizce 19 saat süreli Kamulaştırma Bilirkişilik Kursu’na katılmaları gerekmektedir.

Kamulaştırma Bilirkişilik eğitimine eksiksiz katılanlara eğitim sonunda test şeklinde yazılı sınav uygulanmak-tadır. Kursa katılan üyelerimizin başarılı sayılabilmesi için, 100 üzerinden en az 70 puan alması gerekmekte-dir.

Bilirkişi Yetki Belgesi olmayan hiçbir meslektaşımız ge-rek meslek Odamız gerekse İl ve İlçe İdare Kurullarınca kamulaştırma bilirkişisi olarak atanmayacaklardır.

Son iki yıldır kamulaştırma bilirkişilik alanında merkezi olarak düzenlediğimiz geniş kapsamlı eğitim etkinlikleri üyelerimiz lehine olumlu sonuçlar vermeye başlamıştır. Bu alanda adliyelerde daha çok sayıda inşaat mühendi-sine görev ve sorumluluk verilmektedir. Kamulaştırma bilirkişilik alanında eğitime katılan ve bilirkişi yetki belgesi alan meslektaşlarımız kamulaştırmasız el atma konusu ile birlikte diğer konularda da adliyelerde bilirki-şilik alanında tercih edilmektedirler.

Düzenlenen bu etkinliğin sonunda Oda üyelerimizin alacakları belgelerin, ülkemizin ağır ekonomik şartların-da, üye lehine bir kazanım olduğu unutulmamalıdır.

Kursa katılarak sertifikalarını almış meslektaşlarımızın ilgisine teşekkür eder, bilirkişilik listelerinde yer alarak bu görevi yapmaya aday olan meslektaşlarımıza görev-lerinde başarılar dileriz.

TMMOB Van Kent Sempozyumu, 1-3 Ekim 2009 tarihlerinde VATSO TUŞBA Toplantı Salonu’nda düzenlendi. Üç gün süren ve yedi oturumda gerçekleş-tirilen sempozyumda, kentin tarihi, kültürel, mimari dokusundan sosyoekonomik yapısına, yapılaşma po-litikalarından doğal afetlere hazırlık durumuna farklı konular ele alındı.

Sempozyumun açılışında sırasıyla TMMOB Van İKK Sekreteri Şevket Akdemir, Sempozyum Düzenleme Kurulu adına Eski İMO Sekreter Üyesi Ahmet Göksoy, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Van Belediye Başkanı Bekir Kaya ve Van Vali Yardımcı-sı Ömer Özcan konuştu.

TMMOB İKK Sekreteri Şevket Akdemir tarihi ve kültürel dokusuyla bugünlere kadar gelen Van’ın merkezi yönetimlerin gerekli önemi vermemesi nedeniyle bugün sorunlar yumağı haline gel-diğini söyledi. Sempozyum Düzenleme Kurulu adına konuşan Ahmet Göksoy da Van’da da her zaman olduğu gibi faturanın yoksullara kesildiğini belirterek, “Yoksul bir kent olan Van, savaşın ağır yükünü omuzlamadı mı?

İnsanıyla, tarihiyle, sokaklarıyla, taşlarıyla, binalarıyla bunun izlerini taşımıyor mu? Van, tarihi değerleri yok etmenin, insanı özünden soyutlamanın, köklerinden, kültüründen uzaklaştırmanın, geleneğine yabancılaş-manın, kolsuz, dalsız kalmanın ağır yükünü almadı mı omuzlarına?” dedi.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, TMMOB’nin kentlerde var olan sorunların aşılması, sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması ve kentsel yaşam kalitesinin iyileştirilmesi doğrultusunda, top-lumun büyük bölümünün dışlayan, halkın katılım ve denetimine kapalı yerel yönetim biçiminin aşılmasını, kent halkının ve meslek örgütlerinin demokratik katılı-mı ve denetimini sağlayacak bir anlayışın geliştirilme-

sini, öncelikli ve temel gerek olarak gördüğünü ifade etti.

Van Belediye Başkanı Bekir Kaya da, kentte yaşayanla-rın kente sahip çıkmaması durumunda gelişme kayde-dilemeyeceğini belirterek, kentlerin doğru planlanması, doğru gelişmesinde mimar, mühendis ve şehir plancıla-ra büyük görev düştüğünü söyledi

Van Vali Yardımcısı Ömer Özcan da Van’da kentleşme adına güzel şeyler yapılabileceği konusunda iyimser olduğunu dile getirdi.

“Demokratikleşme, Yerel Yönetimler, Örgütlü Kent ve Özerk Yönetim Forumu”

Sempozyumun son günü düzen-lenen “Demokratikleşme, Yerel Yönetimler, Örgütlü Kent ve Özerk Yönetim” konulu forumda bele-diye başkanları konuyu tartıştılar. TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Alaeddin Aras tarafından yönetilen forumda Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, Batman Belediye Başkanı Necdet Atalay, Van Erciş Çelebibağı Beldesi Belediye Başkanı Veysel Ke-ser, Diyarbakır Kayapınar Belediye Başkanı Zülküf Karatekin konuşma-cı olarak yer aldılar.

Kamulaştırma Bilirkişiliği Kursları yoğun ilgiyle karşılandı

TMMOB Van Kent Sempozyumu gerçekleştirildi

Page 5: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

15 Kasım 2009 5

TMMOB’nin 10 Ekim 2009 Cumartesi günü gerçekleş-tirmek istediği 40. Dönem 3. Danışma Kurulu toplantısı, Danışma Kurulu üyelerinin konuşmaları kendilerini Artı İvme olarak adlandıran bir grup tarafından engellenince ertelenmek zorunda kaldı.İMO Teoman Öztürk Konfe-rans Salonu’nda düzenlenen ve yoğun katılımın olduğu Danışma Kurulu Toplantısı, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı’nın TMMOB’nin çalışmalarını anlatan sunumuyla başla-dı. Soğancı’nın ekonomik kriz ve ülke gündemindeki gelişmeleri değerlendiren açış konuşması sonrası Danışma Kurulu üyelerinin konuşmalarına geçildi.

Sırasıyla Makina Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve İMO Yöne-

tim Kurulu Başkanı Serdar Harp’in konuşmalarını tamamlandıktan sonra Elektrik Mühendisleri Odası Yöne-tim Kurulu Başkanı Musa Çeçen’in konuşmasını Artı İvme grubu alkışlı protesto ile engellemeye çalıştı. Al-kışlı protestoya rağmen konuşmasını tamamlayan Musa Çeçen’den sonra söz Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Başkanı H. Tarık Şengül’e verildi. Ancak, üyeleri konuşturmak istemeyen adı geçen grubun protesto-ları ve kürsüye yönelik sözlü müda-halelerinin devam etmesi ve salonda gerginliğin artması üzerine toplantıya ara verildi. Aradan sonra yeniden toplanan Danışma Kurulu’nda H. Tarık Şengül kürsüye geldi. Adı geçen grubun tavırları ile konuşmaların yapılamaz durumda olması nedeniyle Mehmet Soğancı toplantıyı kısa süre

içerisinde tamamlamak üzere ertelediğini açıkladı.

TMMOB 40. Dönem 3. Danışma Kurulu Toplantısı ertelenmek zorunda bırakıldı

Yılın başarılı araştırma görevlileri ve öğrencileri ödüllerini aldı

ODTÜ ve İMO’nun bu yıl ortaklaşa düzenlediği, “ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Üstün Başarılı Araştırma Görevlileri Ödülleri” ile ODTÜ ve İMO’nun geleneksel hale getirmeyi planladığı ve her yıl kasım ayının ikinci pazartesi günü düzenleyeceği “ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Üstün Başarılı Öğrenci Ödülleri” bu yıl 9 Kasım 2009 tarihinde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

ODTÜ’de gerçekleştirilen törene, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, ODTÜ İnşaat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güney Özcebe, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, İMO Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Levent Darı, İMO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Züber Akgöl, İMO Onur Kurulu Başkanı Işıkhan Güler, İMO Genel Sekreter Yardımcıları Gülsüm Sönmez ve Ayşegül Bildirici, İMO Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan, İMO Ankara Şube Sekreteri Buket Çelik ile çok sayıda öğretim görevlisi ve öğrenci katıldı.

Törenin açılış konuşmalarını Serdar Harp ve Güney Özcebe yaptı. Serdar Harp konuşmasında eğitim kurumları ile işbirliği halinde olmayı önemli bulduklarını belirterek, mesleki eğitim ve mesleki sorunlara birlikte çözüm aramanın daha sağlıklı sonuçlar almaya yardımcı olacağını vurguladı.

Konuşmasında öğrencilere de seslenen Harp, öğrencileri İMO’da örgütlenmeye ve mesleklerinin geleceğine sahip çıkmaya davet etti.

Araştırma görevlileri ödülle-ri, “İdari Hizmetlerde Üstün Başarılı Araştırma Görevlisi” alanında Araş. Gör. Bekir Özer Ay’a, “Eğitim Hizme-tinde Üstün Başarılı Araştır-ma Görevlisi” alanında Araş. Gör. Bilge Özer’e ve Habib Tolga Bilge’ye verildi.

Yüksek Şeref Listesi’ne girmeye hak kazanan 34 öğrenciye ödülleri de İMO Yönetim Kurulu Üyeleri ve ODTÜ Öğretim Üyeleri tarafından sunuldu.

İMO, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker’i ziyaret etti

İMO Yönetim Kurulu Üyeleri ile Genel Sekreter Yardımcıları’ndan oluşan bir heyet, DSİ Genel Müdürü Haydar Koçaker’i makamında ziyaret etti. Ziyarette, Koçaker’e DSİ’nin hazırladığı “Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği”yle ilgili İMO görüş-lerinin yer aldığı bir dosya sunuldu ve yönetmeliğe ilişkin İMO görüşleri aktarıldı.

İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Levent Darı, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Züber Akgöl, İMO Genel Sekreter Yardımcıları Gülsüm Sönmez, Ayşegül Bildirici ve İMO Ankara Şube Başkanı Nevzat Ersan’ın, 9 Kasım 2009 tarihinde gerçekleştirdiği ziyarette 15 Ağustos 2009 tarihli Resmi Gaze-te’de yayımlanan yönetmelikle ilgili İMO görüşleri Haydar Koçaker’e iletildi.

Ziyarette Serdar Harp, su yönetiminde yaşanan tercih değişiklikleriyle birlikte DSİ’nin görev alanlarından bazılarının yerel yönetimlere devredildiğini, bu durumun ise çok sayıda soruna neden olduğunu belirtti. Harp, son sel olaylarının buna örnek gösterilebileceğini kaydetti. Harp, “su yönetimi alanlarında sorumluluk yerel yöne-timlere ve özel sektöre bırakılmamalı, denetim mutlaka devletin yetkili kurumlarında olmalı” dedi ve “geleceğimiz ipotek altına alınmamalıdır” diye konuştu.

Ziyarette Züber Akgöl, yönetmelikte bazı sorunlar tespit ettiklerini ve İMO’nun ça-lışmalara dahil edilemediğini söyledi. Yönetmeliğin revizyonu aşamasında İMO’nun çalışmalara dahil edilip edilmeyeceğini soran Züber Akgöl, İnşaat Mühendisleri Oda-sı’nın birikimlerine vurgu yaparak, “Bu ülkenin insanları olarak bazı kaygılar taşıyo-ruz ve bunları sizlerle paylaşmak istiyoruz” dedi. Züber Akgöl, “Bu tür çalışmalarda bizden katkı istenirse, gücümüz oranında İMO olarak bu işin olgunlaşması aşamasın-da katkı sunma taraftarıyız” diye konuştu.

İMO heyetinin dinleyen Haydar Koçaker, Türkiye’de bazı bölgelerde üç buçuk ayın yağışlı geriye kalan ayların ise yağışsız geçtiğini belirterek, su yönetiminin üç buçuk aylık yağışla 12 ay geçirme planlaması yapmak, sınırlı su kaynaklarının israfını önle-mek ve en verimli şekilde kullanılmasını sağlamak olduğunu ifade etti.

Koçaker, tüm girişimleri desteklediklerini belirterek, “Birlikte hareket edeceğiz, birlikte çalışacağız. Hep beraber el ele vereceğiz. Belediyesi, kamu kurumu, özel sektörü ile birlikte bu işleri yapacağız” diye konuştu.

Ziyarette İMO heyeti adına Serdar Harp, İMO’nun hazırlayıp yayınladığı 50. Yılda 50 Eser kitabını Haydar Koçaker’e hediye etti. Haydar Koçaker ise heyete çini işlemeli porselen tabak hediye etti.

Page 6: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

6 15 Kasım 2009

8. Ulaştırma Kongresi

Ulaşım sorunları masaya yatırıldı İMO İstanbul Şubesi, 8. Ulaştırma Kongresi’ni 30 Eylül ile 1-2 Ekim 2009 tarihleri arasında İTÜ Mustafa Kemal Anfisi’nde gerçekleştirdi. 10 oturum, bir çalıştay ve altı poster bildirisinin sunulduğu kongrede ayrıca Marma-ray Projesi’ne teknik gezi düzenlendi.

Trafik mühendisleri için model uygulamaları, İstan-bul’da taksi taşımacılığı, trafik gürültü analizleri, metrobüs hattı asfaltları analizi, kentlerarası karayol-ları trafiği, metrobüs sisteminin planlama tasarım ve işletim özellikleri, yaya trafiği gibi konuların ele alındığı kongrede, “3. Köprü, Boğaz Karayolu Tüneli, Karayolu Tünelleri, Tüm Kentlerimizde Karşılaşılan Raylı Sis-temler, Katlı Kavşaklar ve Ulaştırmadaki Yanlış Yatırım ve Uygulamaların Değerlendirilmesi” konulu çalıştay da gerçekleştirildi.

Açılış konuşmalarını sırasıyla İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe ve İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp yaptı.

“Ulaşım konusu politiktir”

Konuşmasında ulaşımın genel sorunlarını değerlendiren ve ulaşım konularını tartışmanın politik bir tartışma olduğuna dikkat çeken Serdar Harp şöyle konuştu:

“... İhtiyaçtan kaynaklanan bu tartışma ülkemizin ve kentimizin bu günü ve geleceği için hayati önemdedir. Ne yazık ki ülkemizde hemen her şeyin politik niyetler-le ve ranta dayalı politikalarla şekillendirilmeye çalışıl-

dığı, bilim ve bilimsel yöntem görmezden gelindiği için, ortaya çıkan sorunların çözümünde konunun uzman-ları, bilim insanları, üniversiteler devreye alınmıyor, mesleki bilgi ve birikimin toplumsal yarar için kullanıl-ması pek de istenmiyor. Çünkü bilimin odağında insan vardır ve bilim toplumsal refah, kalkınma, refahın eşit paylaşımı ve insanın yaşam standardının yükseltilmesi ana hedefiyle sürecini belirlemektedir.

Bilim, çıkar çatışmalarını, siyasi erk çekişmelerini, popülist politikaları reddederek gelişmiştir, bilimin masumiyeti bu özelliğinden güç almakta, meşruiyetini tartışmasız kılmaktadır. Dikkat etmemek mümkün değildir; ne zaman kente dair bir tartışma yaşansa, ne zaman kentlerimiz de bir afet yaşansa, merkezi ve yerel yönetimlerle sürdürülen tartışmaların odak noktasına bu sorun oturmaktadır.

Merkezi ve yerel yönetimler, inatla ve ısrarla üniversi-telerin, meslek odalarının görüş ve önerilerini dikkate almama, ulaştırma kongresi örneğinde olduğu gibi, oluşturulan bilimsel zeminlerde gerçekleşen tartışmaları görmezden gelme, bilimsel içerikli etkinliklerin sonuç-larına kulaklarını kapatma yolunu tercih ediyor ki, bu tercihin sosyo-ekonomik nedenlerinin deşifre edilmesi gerekiyor.

Bugün ülkemiz ulaşımdan depreme, depremden su politikalarına kadar hemen her alanda neoliberal bir yaklaşımın etkisi altındadır. Son yıllarda, kamusal alan-larda yaşanan değişimin tesadüften ibaret olduğunu dü-şünmek büyük bir yanılgı olacaktır. Türkiye’nin aydın insanlarının böyle bir akıl tutulması içinde olmadığına inanıyorum.

Hiçbir çekince koymadan dile getirilmelidir ki, ulaştır-ma politikasını, ulaştırma yatırımlarını, kent içi ulaşımı tartışmak, aslında politik bir tartışmadır. Çünkü kamu yönetimini elinde bulunduran kadrolar, politikaları ve uygulamaları belirlemekte, kamu yönetimi, iradesini, kendi politik tercihlerinden yana kullanmaktadır.

Merkezi ve yerel yönetimlerin kararlarının politik olma-dığını kim iddia edebilir. Ulaştırma konusunda yapılan tartışmalarda, bütün bilimsel-mesleki açılımlara, spe-sifik analizlere rağmen özü itibariyle politiktir; politik içerik taşımaktadır; bu tür kongreler aslında politikanın gerçek ve sıcak zeminidir.

Konuya halkın çıkarları, ulaşımı hak olarak gören bir çerçeveden yaklaşırsanız, ulaşım sorunu yaşayan yoksulların taleplerini gözeten bir noktada duruyorsa-nız, kenti insan odaklı kurgulamak istiyorsanız, çözüm olarak hangi noktayı işaret edeceğiniz açıktır. Yok eğer insan odaklı değil, ranta dayalı bir ulaşım kurgunuz varsa, boğaz köprüsü, alt ve üst geçitler dışında kente dair bir tahayyülünüz yoksa, köprüleri, alt üst geçitleri rant alanları oluşturmanın ilk adımı olarak görüyorsa-nız, kentsel değerleri av alanları gibi algılıyorsanız, sizin sunacağız çözüm, milyonlarca kentli için çözümsüzlük olacaktır.

Özellikle 1950 yılından sonra ağırlık kazanan ve kara-yolu taşımacılığına öncelik veren ABD menşeli ulaş-

tırma politikalarının gelip dayandığı nokta, İstanbul başta olmak üzere kentleri-mizde bugün yaşadığımız olumsuzluklardır ve bu tür bilimsel etkinlikler sos-yal devletten yana halkçı uygulamaların dayanağını oluşturacağı için önemlidir.

Ulaştırma ve kent içi ulaşım konusunda yıllardır yap-tığımız tüm etkinliklerde ve tartışmalarda sorunun çözümü için toplu taşımın önemine, raylı sistemlere

geçilmesinin gerekliliğine, karayolu taşımacılığının birinci tercih olarak belirlenmesinin yanlışlığına vurgu yapmamıza rağmen;

Eğer bir iktidar ülkemizde yük ve yolcu taşımacılığında karayolu payının yüzde 90 ların üzerinde olmasına rağ-men demiryolu ve denizyolu taşımacılığını geliştirmek için planlı bir çalışma yapmıyorsa;

Eğer merkezi ve yerel iktidarlar, inatla ve ısrarla kent içi ulaşımda, raylı sitemleri ve toplu taşımacılığı geliştir-meyi, yatırımlarını toplu taşımacılık alanına kaydırma-yı düşünmüyorsa;

Eğer bir iktidar bütün itirazlara rağmen boğaza köprü yapmak istiyorsa, birinci köprünün ikinciyi, ikincinin üçüncüyü tetikleyeceğine dair uyarıları yok sayıyorsa;

Eğer bir iktidar boğaz köprülerinin kent içi trafik soru-nunu çözmeyeceğine, bilakis kent trafiğine yük getire-ceğine ve kendi talebini yaratacağına dair yaşanmışlıkla sabit gerçekleri görmezden geliyorsa,

Eğer bir iktidar, boğaz köprülerinin çarpık kentleşmeyi kışkırttığı, sağlıksız yapılaşmayı teşvik ettiği, kentsel değerlerinin ve kent arazilerinin talan edilmesini kolay-laştırdığı, su havzalarını ve yeşili yok ettiğini bilmezlik-ten geliyorsa,

Ve her şeyden önemlisi eğer bir iktidar, üçüncü köprü güzergâhını helikopter gezisiyle tespit edeceğini ifade ediyor ve bilimi yok sayıyorsa, bu iktidarın tercihlerini sorgulamak gerekiyor.

Biliyorum ki “eğer”le başlayan ve iktidarın gerçek niye-tini görünür hale getiren sayısız örnek verilebilir....

Kayıtlara göre; İstanbul Şubemiz ulaştırma konusun-da ilk bilimsel toplantısını 1974 yılında yapmıştır. Yıl 2009 olmuştur ama konu sorun oluşturmaya devam etmektedir. Bu aynı zamanda tartışmaya, bilimsel-aka-demik yaklaşıma ihtiyacın hala sıcaklığını koruduğunu göstermektedir.

Bu nedenle sorunu tartışmayı ulaşımın üstatlarına, mesleğimizin duayenlerine bırakıyor, kongreye başarılar diliyor, Yönetim Kurulu’muz adına saygılar sunuyo-rum.”

3. Ulusal Çelik Yapılar Sempozyumu

İMO bilimin ışığında mesaisine devam ediyor

Page 7: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

15 Kasım 2009 7

Çelik yapılarla ilgili soruların yanıtları Çelik Yapılar Sempozyumu’ndaydıİMO İstanbul Şubesi ile Gaziantep Şubesi’nin ortak-laşa düzenlediği 3. Ulusal Çelik Yapılar Sempozyumu, 8-10 Ekim 2009 tarihleri arasında İMO Gaziantep Şube Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

11 oturum ve 1 panelden oluşan sempozyumda, yapısal çelik endüstrisinin geleceğinden çelik saha uygulama-larına; dünya tarihinde iz bırakan yüksek yapılardan, çelik yapıların tasarım metotlarının değerlendirilmesine kadar bir çok konuda sunumlar yapıldı.

Son gün “Çelik Yapıların Projelendirilmesi, İmalatı, Montajı, Denetimi ve Uygulamada Karşılaşılan Sorun-lar” konulu panele de yer verilen sempozyumun açılış konuşmalarını sırasıyla İMO Gaziantep Şube Başkanı Mehmet Gündüz, İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal Gökçe, 3. Ulusal Çelik Yapılar Sempozyumu Düzen-leme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Uzgider, Kıbrıs İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Özgün Akcan, Ga-ziantep Üniversitesi Rektör Yardımcısı Fahrettin Göğüş ve İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp yaptı.

Serdar Harp konuşmasında çelik yapıların önemine dik-kat çekti ve Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülke için çelik yapıların büyük ihtiyaç olduğunu belirtti. Harp şöyle konuştu:

“…Çelik ve çelik yapılarla ilgili kamuoyunun dikkati, ilgisi buradadır ancak asıl iş, ülke kamuoyunun ilgi odağı haline gelmek, çelik yapıların önemini bilmelerini sağlamaktır. Çelik üretimi artıyor, çelik yapılar çoğalı-yor, çelik konusu bu tür toplantılar ve çeşitli yayınlarla meslektaşlarımızın gündemine giriyor. Bütün olumlu gelişmelere rağmen çelik yapıların hak ettiği noktada olmadığını biliyoruz.

...

Ülkemizde Çelik Yapılar konusu 17 Ağustos 1999 Gölcük Depremi sonrası ilgi odağı olmaya başlamış ve başta Odamız olmak üzere, üniversitelerimiz ve bilim insanlarımız konu üzerine çalışmalarını yoğunlaştırma gereği duymuştur. Bu gün artık ülkemizde çelik yapılar konusu 2007 yılında yürürlüğe giren “Deprem Bölge-lerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik”te yer almaktadır. Bu mesafenin kat edilmesinde Odamızın değerli bilim insanlarıyla yaptığı çalışmaların önemi küçümsenemez.

İstanbul Şubemizin Çelik Yapılar Komisyonu tarafın-dan hazırlanan “Çelik Yapılarda Kaynaklı Birleşim” ve “Çelik Yapılar Emniyet Gerilmesi Esasına Göre Hesap ve Proje Esasları” isimli çalışmaları referans doküman özelliği taşımaktadır. Ayrıca 1954 yılından bu yana yayın hayatına devam eden Türkiye Mühendislik Haberleri dergisi de 2005 yılında yayınlanan 435 ve 436. sayılarını Çelik konusuna ayırmıştı. Peş peşe yayın-ladığımız bu iki sayı bizleri şaşırtan derecede ilgiyle karşılaştı ve bu, çeliğin artık meslektaşlarımızın da ilgi alanına girdiğinin bir göstergesi oldu.

...

Nüfusunun tamamına yakını deprem riski altında yaşayan ve doğa olaylarının sık sık afete dönüştüğü ülkemizde sağlam, dayanıklı, sürdürülebilir, ekonomik, çevreci ve sosyal yapıların üretilmesinde yapı çeliğinin önemi yadsınamaz. Çelik yapılar doğru projelendirilip üretildiğinde yapı çeliğinin özelliği gereği standardı ve üretimi denetlenebilen, yüksek mukavemetli, süneklik kapasitesi üstün yapıların üretilmesini olanaklı kılmak-tadır.

Ülkemizde inşaat mühen-disliğinin uygulama alanla-rında betonarme yapıların ağırlıklı bir yeri bulunduğu bir gerçektir ancak çeliğin önemi ve özellikleri fark edilmeye başladığı ve çelik yapı proje ve üretiminde gözle görülür bir artış oldu-ğu da bilinmelidir.

Türkiye’nin çelik üretimi dünya sıralamasındaki yeri ve içinde bulunduğu yüksel-me seyri gelecek açısından umut vericidir. Örneğin ülkemiz, 2007 yılında çelik

üretiminde dünyada 11. sıradayken, 2008’de bir kıpır-danma görülmemiş ancak 2009 yılı itibariyle 9. sıraya yükselmiştir. Hem dünya ölçeğinde hem de ülkemizde çelik üretiminde belirgin bir artış yaşanmaktadır.

Örneğin 1950 yılında 189 milyon/ton olan dünya çelik üretimi 2008 yılında 1.32 milyar metrik tona kadar yükselmiştir. Türkiye’de ise ham çelik üretimi 2003’te 18,3 milyon/ton iken, 2004 yılında bu rakam 20,5 milyon/tona yükselmiştir. Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle Türkiye’nin, 2007 çelik üretimi 25,8 milyon metrik tondan ancak 26,8 milyon metrik tona artırmış-tır. Gereken düzeyde olmasa da Türkiye’nin dünya sı-ralamasındaki yerini koruması hatta krize rağmen artış kaydetmesi önemlidir. Ancak yine de gelişmiş ülkelerle Türkiye arasında çelik üretimi ve kişi başına düşen çelik miktarı arasında fark olduğu vurgulanmalıdır ve farkın nasıl kapatılacağı doğrultusunda da çalışmalar yapılma-sı gerekmektedir.

Türkiye’de 2004 yılında kişi başına düşen çelik üretimi 230 kilogramken bu miktar 2006 yılında 328 kilogra-ma çıkmıştır ancak Avrupa Birliği ortalaması olan 455 kilogramın altına kalmıştır. Aynı şekilde ülkemizde inşaatların sadece yüzde beşinde yapısal çelik kullanıldı-ğı ve bu oranın gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında hayli geride olduğu vurgulanmalıdır. Konutlarda ise kullanım daha da düşüktür. Konutların yüzde 0,5’inde çelik kul-lanılmaktadır. Örneğin İngiltere’de bu oran yüzde 54, Fransa’da yüzde 30’dur.

Umut verici bir bilgi ise 2010 yılında kişi başına düşen ham çelik tüketimin 420 kilogram olacağıdır ki, bu oranlar ülkemizin çelik kullanımında doğru yolda oldu-ğunu göstermektedir.

...

Odamız şimdiye kadar çelik konusunda bilimsel içerikli pek çok etkinlik gerçekleştirmiştir. Kongre ve sempoz-yumlar dışında, yayınlar teşvik edilmekte, meslek içi eğitimlerde tasarım, üretim ve montaj konularında bilgi eksikliği giderilmeye çalışılmaktadır. Bu çabalarımız, yapı çeliği yapı üretiminde hak ettiği yeri alana kadar devam edecektir...”

Uluslararası Katılımlı 2. Tarihi Eserlerin Güçlendirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempozyumu

İMO geçmişe sahip çıkarak geleceği kuruyorSekreteryasını İMO Ankara ve Diyarbakır Şubelerinin yaptığı “Uluslararası Katılımlı Tarihi Eserlerin Güçlen-dirilmesi ve Geleceğe Güvenle Devredilmesi Sempoz-yumu-2” 15-16-17 Ekim 2009 tarihlerinde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Toplantı Salonu’nda yapıldı.

İki ayrı salonda toplan 12 oturum ve bir panel şeklinde düzenlenen sempozyumda, tarihi köprüler, koruma kavramı, tarihi yapıların depreme karşı davranışları, tarihi yapı temellerinin onarımı ve güçlendirilmesi, res-torasyon kuralları çerçevesinde onarım, Diyarbakır ve çevre illerdeki tarihi yapılar ve bu yapıların restorasyon projeleri gibi konularda sunumlar yapıldı.

Sempozyumun açılış konuşmalarını İMO Diyarbakır Şube Başkanı Tansel Önal, İMO Ankara Şube Başkanı

Nevzat Ersan, İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, Karayolları Genel Müdür Yardımcısı Uğur Kenan Adiloğlu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ve Diyarbakır Vali Yardımcısı Şaban Akça yaptı.

Davetli konuşmacıların da olduğu sempozyumda Makedonya’dan Prof. Predlag Gavrilovic, Dicle Üniver-sitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zülküf Güneli, Fransa Lyon Üniversitesinden Dr. Bruno Helly ve İTÜ’den Prof. Dr. Zeynep Ahunbay birer sunum gerçekleştirdiler.

Sempozyum sonunda Diyarbakır gezisi yapıldı. Gezide On Gözlü Köprü, İçkale, Ulu Camii gibi önemli tarihi mekanlar ziyaret edildi. 18 Ekim 2008 Pazar günü ise Batman il sınırındaki tarihi Malabadi Köprüsü ve baraj sularının altında kalacak olan Hasankeyf gezisi yapıldı.

“Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz”

Açılış konuşmaları bölümünde söz alan İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp, tarihi eserleri korumanın önemine dikkat çektiği konuşmasında “tarihi olmaya-nın geleceği olmaz” dedi.

Ahmet Araf ’in “Anadoluyum Ben” şiirinden alıntılar yapan ve “Tarihsiz, köksüz bir coğrafya değil bizim memleketimiz; burası Anadolu” diyen Serdar Harp konuşmasını şöyle sürdürdü:

“… Sempozyum bu tarihsel, kültürel mirası ortaya çı-karma, koruma ve geleceğe aktarma noktasında atılmış değerli ama mütevazı bir adımdır. Simgelerin, mütevazı adımların taşıdığı anlamı en iyi bilenlerimizden biri de, Sempozyum Bilim Kurulu’nda yer alan Yüksek Mühen-dis Mimar Cengiz Bektaş’ tır.

Sevgili Bektaş aynı zamanda şairdir. Kente, kentlilik bilincine dair unutulmaz eserler vermiştir. Örneğin, “Kimin Bu Sokaklar, Alanlar, Kentler” kitabında Lond-ralı bir yontucuyu, yani bir heykeltıraşı anlatmıştır.

...

Yontucuyu kentine sahip çıkmaya iten nedenler bizim de nedenimizdir. Bizim de sahip çıkılacak kentlerimiz var, bizim de korunacak kentlerimiz, sokaklarımız, yapılarımız var, bizim de sahip çıkacak geliştirecek bir kültürümüz, tarihimiz var. Bu nedenle, gelin, sempoz-yumumuza sembolik bir yakıştırma yapalım ve ‘Türki-yeli yontucuların ikinci bulaşması’ diyelim.

Tarihsiz, köksüz bir coğrafya değil bizim memleke-timiz; burası Anadolu. Nuh’a beşikler vermiştir bu topraklar, salıncaklar, hamaklar vermiştir. Bu toprakla-rın tarihine bakarak, büyük şairimiz Ahmet Arif, Havva anayı bile dünkü çocuk saymıştır. O kadar eskidir bu toprakların tarihi.

Kadim çağlardan kalmıştır bu topraklar ama asıl önemi geçmişinden değil, geçmişiyle zenginleşen geleceğin-den kaynaklanmaktadır. Bu topraklar kadim çağlarda başlayan öyküsünü sonsuz geleceğe kadar insanlığa ev sahibi yaparak devam ettirmek istemektedir. Cengiz Bektaş’ ın yontucusu da, Ahmed Arif ’in şiiri de bunun beyanıdır.

Page 8: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

8 15 Kasım 2009

Geçmişi olmayanın geleceği olamaz tezinin doğrulan-dığı bir coğrafyada bulunmaktadır ülkemiz. Tarihimize, tarihi yapılarımıza, gelenek ve kültürümüze sahip çıka-madığımız, koruyup geleceğe aktaramadığımız sürece, geleceğimizi de kaybediyoruz. Yok edilen tarih, geleceği bulanıklaştırıyor; silinen izler, yeni izler bırakılmasını önlüyor.

Hemen bütün etnik, dinsel, sosyal yapının topraklar üzerinde hak iddia etmesi, Anadolu coğrafyasının zen-ginliğini, medeniyetlerin buluşma noktası olduğu gös-termektedir. Kimdir bu toprakların asıl sahibi? Persler mi, Selçuklular mı, Asurlular mı, Medler mi, Bizanslılar mı, Hititliler mi Osmanlılar mı; Türkler mi, Kürtler mi, Kafkaslılar mı?

Her bir etnik kökene, her bir medeniyetin izine rast-lamak mümkünse bu coğrafyada; her bir medeniyetin yaptığı köprülere, kütüphanelere, anıtlara, camilere, kalelere, saraylara rastlamak mümkünse, tarihi anlama-mızı ve tarihsel gelişime hakim olmamızı sağlayacak yapılarla her köşe başında, her sokak aralığında karşılaş-mak mümkünse, mümkün olmaması gereken tek şey: Bu zengin tarih karşısında sessiz kalmaktır. Evet Müm-kün olmayan tek şey sessiz kalmaktır değerli arkadaşlar. Sessiz kalmak ve harekete geçmemek..

Hem bu torakların kadim çağlardan bu yana büyük medeniyetlere ev sahipliği yaptığını, insanlığın ortak değeri olduğunu sesli bir şekilde dillendirmeliyiz, hem de medeniyetlerin en büyük düşmanı savaşlara, yağma-lara, doğa koşullarının acımasızlığına, cahilliğe, vur-dumduymazlığa, ihmalkârlığa karşı çıkmak, direnmek gerektiğinin altını çizmeliyiz. Geleceği ancak bu yolla savunabiliriz.

Bakın bırakalım diğerlerini, son 30 yıldır devam eden savaşın yarattığı tahribatın canlı tanıklarıyız hepimiz.Artık yüz yıl süren savaşlar değil, sonsuzluğa akan barış istiyoruz. Bunu sadece köprüler, çeşmeler, saray-lar için değil, insanlar için istiyoruz. Çünkü biliyoruz ki hepsi insanlar için yapılmıştır. İnsanın olmadığı bir coğrafyada köprüler ne işe yarar, evler kimin için yapılır, çeşmelerden kana kana kim su içer?

Biz burada aslında tarihi eserlerin korunması ve gele-ceğe aktarılmasıyla ilgili fikir alışverişinde bulunurken, en yüce değer olan insanın, en yüce değer olan barışın korunması ve geleceğe aktarılmasını konuşacağız. Hem de bütün bunları bilimsel temelde, bilimsel yöntemi kullanarak yapacağız.

...

Kentsel koruma ülkemiz için ne kadar yeni bir kavram; tarihsel korumanın ne anlama geldiği ve uygulamasının nasıl olacağını hükme bağlayan düzenlemeler bizlere ne kadar yabancı; siyasi iktidarların kentsel, kültürel, tarihsel mirası korumak için bütçeden pay ayırması gerçekliğimize ne kadar uzak.

Arkeolojik kazı alanlarının geliştirilmesi, korunması ve bilimsel esaslar çerçevesinde medeniyetlere ait izlerin gün ışığına çıkartılması hala sorunlu ve sıkıntılı bir alanı ifade ediyorsa, biliyoruz ki daha yolun başındayız; kat etmemiz gereken çok mesafe var.

Biliyorsunuz, tarihi eserlerin korunması üç adımda gerçekleşmektedir. İlk adım değerin fark edilmesi, ikinci adım değerin kayda alınması, üçüncü adım ise koruma çalışmaları ve restorasyondur. Bu aşamalarla ilgili bu-lunduğumuz nokta açıkçası pek de iç açıcı değildir.

Elbette geçmişe göre olumlu gelişmeler kaydedilmekte-dir. Ancak bu gelişmeler böylesine zenginlikleri bağrın-da, derinliklerinde taşıyan bir coğrafya açısından asla tatmin edici değildir.

...

Sempozyumumuzun asli hedefi, tarihi eserlerin korunma ve güçlendirilme-sinin bir sorun olarak ülke gündeminde hak ettiği yeri almasıdır. Bunu başaracak yetkinliğimiz vardır ve hare-kete geçmeyi beklemektedir. Sempozyum bu sürecin sadece küçük bir adımı olarak görülmelidir. Tarihin sesine kulak verelim; tarih bizi göreve çağırıyor…”

5. Yapı İşletmesi / Yapım Yönetimi Kongresi

Yapı yönetimi sorunlarına çözüm arandı İMO Eskişehir Şubesi, Yapı İşletmesi-Yapı Yönetimi Kongresi’nin beşincisini 22- 23 Ekim tarihlerinde Ane-mon Otel’de gerçekleştirdi.

Yapım işletmesi, yapım yönetimi, kamu ihale mevzu-atı, iş sağlığı ve güvenliği, yapı işletmesi eğitimi, gider kavramı,yapı maliyeti, risk analizi gibi konuların ele alındığı kongre dokuz otu-rum şeklinde düzenlendi.

Kongrenin açılış konuşmala-rını İMO Eskişehir Şube Baş-kanı Erman Gölet ve İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp yaptı.

Serdar Harp, İMO’nun ken-di ilgi alanına giren konular-da, mesleki ve teknik olanla, sosyal ve insani olanı aynı potada eritmeyi başardığını belirterek, “Bunu gerçekleş-tirirken rehberimiz bilimsel düşünce ve bilimsel yöntem olmuştur” dedi. İMO’nun

ülke sorunlarına müdahil olduğu kadar mesleki so-runlara, üyelerinin sorunlarına da eğilmesini bildiğini, gerçekleştirilen onca bilimsel etkinliğin anlamının da bu olduğunu vurguladı.

Devlet Denetleme Kurulu’na en iyi yanıt yaptığı-mız kongre ve sempozyumlardır

Devlet Denetleme Kurulu’nun meslek odalarıyla ilgili raporunda odaları ‘ideolojik davranmakla’ suçladığını hatırlatan Serdar Sarp, “İdeolojik davranmakla suçlanan bizler bugün burada ‘Yapı İşletmesi/ Yapı Yönetimi Kongresi’ için toplandık. Kıyı Yapıları, Su Yapıları, Dep-rem gibi topladığımız kongre ve sempozyumlar Devlet Denetleme Kurulu’na verilmiş en iyi yanıttır” dedi. İdeolojik davranmak, ülkenin talan edilmesine, kamu-sal değerlerin haraç- mezat satılmasına karşı çıkmaksa bizden başka bir davranış beklenmesin diyen Harp, şöyle konuştu:

“ … Odamız ülke sorunlarına müdahil olduğu kadar mesleki sorunlara, meslektaşlarımızın sorunlarına da eğilmesini bilmiştir; gerçekleştirilen onca bilimsel etkin-liğin anlamı budur. İnanıyorum ki İnşaat Mühendisleri Odası’nın gücü ve toplumsal saygınlığı bu özelliğinden kaynaklanmaktadır.

Devlet Denetleme Kurulu’nun meslek odalarıyla ilgili raporunu ve rapora gelen tepkileri takip ettiğinizi bili-yorum. Rapor meslek odalarını “ideolojik” davranmakla suçluyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.

Devlet Denetleme Kurulu tarafından meslek odaları-nın denetlenmesinide hazırladıkları Raporuda siyasi iktidarın meslek odalarına dönük niyetinin bir göster-gesi olarak değerlendiriyorum. “İdeolojik” davranmakla suçlanan bizler bugün burada Yapı İşletmesi/Yapım Yönetimi Kongresi için toplandık.

Kıyı yapıları, su yapıları, deprem, afetler, tarihi eserler, çelik, altyapı, geoteknik, ulaştırma, iş sağlığı ve güvenli-ği, Yapı denetimi ve daha nice mesleki-teknik konu için topladığımız kongre ve sempozyumlar Devlet Denetle-me Kurulu raporuna verilmiş en iyi yanıttır.

Eğer onların kafasında siyasi iktidara göbeğinden bağlı, iktidarın sözünden dışarı çıkmayan, itiraz etmeyen, düzene eklemlenmiş, düzenden beslenen meslek odası yaratma niyeti varsa ve bu niyeti meşrulaştırmak için bizleri “ideolojik” davranmakla suçluyorlarsa, şunu açıkça ifade etmeliyim ki, ideolojik davranmaya devam edeceğiz.

Eğer “ideolojik” davranmak, ülkemizin talan edilmesi-ne, kamusal değerlerin haraç-mezat satılmasına karşı çıkmaksa,

Mühendislik mimarlıkla ilgili yasaların uluslararası ser-maye gruplarının isteği doğrultusunda değiştirilmesini onaylamamaksa;

Toplumsal yarar ilkesini mesleki öncüllerin ilk sırasına yerleştirmekse;

İşsizliği, güvencesizliği, düşük ücretleri, sağlıksız çalış-ma koşullarını deşifre etmekse;

Siyasi iktidarın deprem başta olmak üzere tüm afetlere karşı içinde bulunduğu akıl almaz atalete, vurdumduy-mazlığa tepki göstermekse;

Barışın, emeğin, sosyal adaletin, eşitliğin yanında ol-maksa; kimse bizden farklı bir tavır beklenmesin.

TMMOB her zaman halkının yanında olmuştur; bun-dan sonra da olmaya devam edecektir.

Yapı İşletmesi/Yapım Yönetimi, şimdiye kadar ne yazık

Page 9: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

15 Kasım 2009 9ki gerektiği ve hak ettiği ilgiyi görememiş bir konudur; yapım sürecinin belirleyicisi olduğunu ileri sürebilmek mümkün değildir. Yapım yönetimi kavramı 1980’lerin ikinci yarısından sonra gündemimize girmiş, sektö-rümüzdeki gelişmeler ışığında bir süreç izlemiş ancak konu üzerinde yeterli yoğunlaşma sağlanamamıştır.

Şu noktanın hakkı teslim edilmelidir; İMO ilgili konuda beş kez kongre toplamış, değerli akademisyenleri, bilim insanlarını, uzmanları, uygulamacıları bir araya getir-miş, kayda değerler sonuçlar elde etmiştir. Bizler inatla ve ısrarla konuyu kongre ve sempozyumlar aracılığı ile mesleki gündemimize taşımaya çalışsak da, mevzuatta gerekli değişiklikler yapılmadığı sürece etkisinin sınırlı olacağı açıktır.

Proje üretiminden yapı kullanımın başlamasına kadar bütün bir yapı üretim sürecini sağlıklı kılacak bir çok etken vardır. Bunlar yerine getirilmeden bir bütün ola-rak güvenli yapı üretilmesi mümkün olmayacaktır. Yapı işletmesi/yapım yönetimi ancak güvenli bir yapı üretim sürecinin önemli ve vazgeçilmez bir unsuru olabilir.

...

Yapım yönetimi kavramının inşaat sektörüyle buluşma öyküsünü hepimiz biliriz. Sektörümüzde ilk inşaat yönetimine Alpler ’de yapılan bir tünel kazısı sırasında ihtiyaç duyulmuş, burada yaşanan sorun, Münih Tek-nik Üniversitesi’nde “Tünel İnşaatı ve Yapı İşletmesi Kürsüsü” açılmasında neden olmuştur. Aynı şekilde, 2. Dünya Savaşı yıllarında, olumsuz iklim ve coğrafik koşullarda askeri tesis kurmak zorunluluğu, yönetim biliminin devreye alınmasına yol açmıştır.

Teorinin, uygulamanın o yıllardaki seviyeyi çoktan geride bıraktığı, önemli mesafeler kat ettiğini belirt-meye bile gerek yoktur ancak eğitimden uygulamaya kadar daha çözülmesi gereken pek çok sorun ve sıkıntı olduğu da bir gerçektir. Bizleri kongre toplamaya iten işte bu gerçektir. Kaldı ki yapı yönetimi kavramının salt sorunların mevcudiyeti ile anlamlandırılması doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Bilimsel yöntem, sürecin, yapım yönetimi disipliniyle örgütlenmesini zorunlu kılmaktadır…”

1. İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu

İMO inşaat mühendisliği eğitimini tüm yönleriyle tartışmaya açtıİMO Antalya Şubesi tarafından düzenlenen ve inşaat mühendisliği eğitimi alanında ilk kez kapsamlı tartış-malara, değerlendirmelere ve sunumlara zemin yaratan “1. İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu” 6-7 Kasım 2009 tarihlerinde Antalya Porto Bello Otel’de gerçekleştirildi.

İnşaat mühendisliği eğitiminin bugünü ve yakın gele-ceğinin tartışıldığı, çözüm önerilerinin değerlendirildiği sempozyumda “Türkiye’de üniversite eğitiminin du-rumu, sorunları ve çözüm arayışları; Türkiye’de inşaat mühendisliği eğitiminin durumu, sorunları ve çözüm arayışları; Türkiye’de temel eğitimin durumu, sorunları ve çözüm arayışları; İnşaat mühendisliğinde meslek içi eğitim ve yaşam boyu öğrenme olanakları; Gelişmiş ül-kelerde eğitim sorunları, çözüm arayışları ve gelişmeler” gibi konu başlıklarında oturumlar gerçekleştirildi.

9 çağrılı konuşmacının katıldığı, 36 bildirinin sunuldu-ğu sempozyumda ayrıca “Gençlerin Gözünden İnşaat Mühendisliğinin ve İnşaat Mühendisliği Eğitiminin Geleceği” ve “Üniversite Eğitiminin Evrimi: Geçmiş-ten Geleceğe Değişen Paradigmalar” başlıklı paneller düzenlendi.

Sempozyumun açılışında sırasıyla, İMO Antalya Şube Başkanı Durmuş Nar, İMO Yönetim Kurulu Başka-nı Serdar Harp, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Mustafa Akaydın ile Antalya Vali Yardımcısı Yıldırım Uçar birer konuşma yaptı.

Gazeteci Abbas Güçlü’nün de katıldığı sempozyumu çok sayıda öğretim görevlisi, kamuda ve özel sektörde çalışan inşaat mühendisi ile inşaat mühendisliği bölü-mü öğrencileri takip etti.

“Mesleğimizin geleceği için özgür tartışma ortam-larının önemi büyüktür”

İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp açılış konuşmasında, İMO’nun mesleki alanına giren tüm konularda sempozyum, konferans ve çalıştay gibi bilimsel tartışma zeminleri oluşturma gayretinde olduğunu belirterek, “Mesleğimizin teorik çerçevesinin belirlenmesinde, uygulayıcıların ufuklarının açılmasın-da, mesleki bilgi ve birikimin görünür hale gelmesinde bu tür bilimsel zeminlerin, özgür tartışma ortamlarının büyük önemi bulunmaktadır” dedi. Serdar Harp şöyle konuştu:

“... Odamız, mesleki alanımıza dair konularda kong-reler, sempozyumlar, çalıştaylar ve benzeri etkinlikler düzenleyerek referans örgüt olma yolunda önemli mesafeler kat etmektedir.

Gerçekten de inşaat mühendisliği eğitimi mesleğimiz açısından önemlidir ama ne yazık ki aynı zamanda sorunlu bir duruma işaret etmektedir. Sorun sadece inşaat mühendisliği eğitimi ile sınırlı değildir; eğitimin-den başlayarak inşaat mühendisliği uygulamalarına kadar yaşanan sorunlar mesleki niteliği ve mesleğimizin geleceğini olumsuz yönde etkilemektedir.

Mühendislik eğitimine büyük umutlarla, geleceğe dair düşlerle adım atılmakta ve tarifsiz beklentilerle meslek hayatına başlanmaktadır.

Bu süreç ne yazık ki genç meslektaşlarımızda hayal kırıklığına neden olmakta, sonuçta yaşanan meslekten soğuma ve nitelik kaybı nedeniyle, toplumsal sorumlu-luk gerektiği ölçüde yerine getirilememektedir.

Sorunun insani yönü elbette ilgi alanımızdadır ancak açık ki meslekten soğuma ve nitelik kaybının olum-suz sonuçları çok daha can yakıcı olmaktadır. Bu,

bizler ve ülkemiz açısından acı deneyimlerle sabitlenmiş bir gerçekliktir. Elbette deprem ve diğer doğal afetlerin yıkıcı etkisini sadece mesleki nitelik kaybına bağlamak doğru değildir.

Denetimsizlik, çarpık kentleşme, sağlıksız yapılaşma, mevzuat eksikliği, vurdumduymazlık, rant ilişkilerinin yol açtığı yıkım bilinmektedir. Ancak mesleğimiz ve meslektaşımız açısından sorunlu bir duruma işaret eden inşaat mühendisliği eğitiminin bilim insanları ve konunun uzmanları tarafından irdelenmesi aynı za-manda özeleştiri mekanizmasının işletilmesi anlamını da taşıyacaktır.

...

İnşaat mühendisliği eğitiminden başlayarak bütün bir süreç içerisinde inşaat mühendislerinin namı hesabına düşen olumsuzlukları hiçbir baskılanma hissetmeden tartışmaya açmak, açık ki, aranan, özlenen, ihtiyaç duyulan bir kültürel ortalamayı ifade etmektedir. İMO bunu başarmıştır.

...

Sempozyum konularına bakıldığında; eğitime dönük irdelemenin salt inşaat mühendisliği ile sınırlı tutul-madığı, ortaöğretime kadar inildiği görülecektir. Eğitim süreci bir bütündür ve üniversite kapısına kadar gelen gencin omuzlarında ortaöğretimden taşıdığı olumsuz-luklar bulunmaktadır.

Hiç de iç açıcı olmayan gerçekliklerle üniversiteye giren genç, bu kez de yüksek öğretimin sorunlarıyla karşı kar-şıya kalmakta, dolayısıyla da geleceğe dönük bir kırılma yaşamaktadır.

2002 yılında yüksek öğretim bütçesinin milli gelire oranı yüzde 0,89 iken, 2009 yılında bu oran yüzde 0,79 olarak belirlenmiştir. İhtiyaçlar ve öğrenci nüfu-su artarken yüksek öğrenime ayrılan payın azalması dikkat çekicidir. Aynı şekilde, 2009 bütçesinden eğitime ayrılan pay yüzde 2,5’tur. Bu oranın 2002 yılında yüzde 7,4 olduğu bilinmelidir. Bunun anlamı açıktır: Türkiye eğitime ihtiyacı giderecek oranda pay ayırmamakta, hatta her geçen yıl ayrılan pay azalmaktadır.

Bu bir tercihtir ve bu tercihin bir sonucu olarak bugün mühendislik eğitimi pek çok üniversitede liseden boz-ma binalarda yapılmaktadır. Laboratuarsız, ekipmansız, öğretmensiz okullarda mühendislik eğitimi verilmekte-dir. Teknolojik gelişim, mühendislik bilimindeki içerik, yöntem ve nitelik farklılaşmaları yeterince izlenmemek-tedir. Bütün bu olumsuzlukları çoğaltmak mümkündür; bu listenin tek bir okuması bulunmaktadır: İnşaat mühendisliği eğitimine dönük eleştiriler dayanaksız değildir.

Bu gerçeklik sempzoyum çağrı metninde şu şekilde ifade edilmiştir: “Bir yandan teknolojideki hızlı gelişim, diğer yandan sayıları artan üniversitelerimizin dur-madan çoğalan, biçim ve boyut değiştiren sorunları, bugünkü mühendislik eğitiminin ne denli nitelikli ve çağdaş olduğunu tartışmaya açmaktadır.”

İnşaat mühendisliği eğitiminin tartışıldığı, yetersizliği ve niteliği konusundaki değişik görüş ve yaklaşımların olduğu bilinmektedir. Sempozyumumuz bütün bunla-rın sergilendiği ama aynı zamanda çözüm önerilerinin de tartışıldığı bir kürsü olacaktır. Buna Türkiye’nin ihtiyacı vardır ve bizler İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu’nda bu ihtiyacı olanaklarımız ölçüsünde karşılamaya çalışacağız.

Odamızın, sempozyum zemininde bir araya gelmiş değerli akademisyenlerimizin, değerli bilim insanları-mızın bu potansiyeli bulunmaktadır. Teşhis ve tedavi bütünlüğünü sergileyecek donanım Sempozyumda açığa çıkacaktır.”

Page 10: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

10 15 Kasım 2009

Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluş-ları ile ilgili raporunun bir bölümünü 17 Ekim 2009 tarihli Cumhuriyet gazetesinde okudum. Bu raporun yayınlanan bölümünü okuyan meslek kuruluşları-nın üyeleri ve söz konusu kuruluşların işleyişinden haberdar olanlar bu raporun siyasal iktidarın bir oyunu olduğunun farkındadır.

Raporda, meslek kuruluşlarının politize oldukları ve ideolojik faaliyet içinde bulundukları ileri sürülerek bu örgütlerin gerçek işlevlerine kavuşturulmaları gerektiği savunulmaktadır.

Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Odaları 1954 yılında yürürlüğe giren 6235 sayılı yasa gereğince kurulmuşlardır. 55 yıllık faaliyetleri sırasında yaptıkları çalışmalarla, siyasi iktidarların yanlış, hatalı yatırım yapmamaları için önerilerde ve uyarılarda bulunarak yardımcı olmuşlardır. İnşaat Mühendisleri Odası’nın geçmiş yıllarda dönemin siyasi iktidarlarına yaptıkları birkaç öneriye değinmekte yarar görmekteyim.

Atatürk Barajı, başlangıçta kret yüksekliği düşük “Alçak Karababa” barajı adıyla projelendirilmişti. Eğer o proje uygulansaydı bugün barajda üretilen elektriğin yüzde 90’ı pompajda harcanacaktı.

O tarihte DSİ’de çalışan ağabeylerimiz bu yanlış projeye karşı çıkarak ülkemizin zarar görmesini önle-mişlerdir. Böyle bir projeye karşı çıkmak, trilyonların heba olmasını önlemek ideolojik bir faaliyet midir? Yine baraj suyu ile sulanan Harran Ovası’nda drenaj kanalları yapılmadan, köylü eğitilmeden, baraj suyu-nun bol kullanılması sonucu tuzlanmanın kaçınılmaz olduğunu ileri süren meslek kuruluşları suç mu işledi? Harran Ovası’nda tuzlanma başlamıştır ve uzun yıllar istenilen verim alınamayacaktır.

İstanbul Boğaz Köprüsü yerine alt geçişle “metro” ile trafik sorununun çözülmesinin uygun olacağını, aksi taktirde zamanla boğaz köprüsü sayısının artacağını ileri süren meslek odamızın haklılığını yadsımak müm-kün müdür?

Bir tek şehir plancısı, mimar ve mühendisi bulunma-yan belde belediyeleri dahil tüm belediyelere 1985 yılında 3194 sayılı İmar yasası ile “imar planı” yapma yetkisi verilmek istenirken, İnşaat Mühendisleri Odası belediyelerdeki teknik eleman yetersizliği politik müla-hazalarla ve ranta dayalı imar planlarının düzenlenebi-leceğini Bayındırlık ve İskan Bakanı’na sözlü ve yazılı olarak ileterek uyarıda bulunmuştur. “Şayet böyle bir yetki verilecekse yerel yönetimlerce hazırlanan imar planlarının denetleme ve onama yetkisi bakanlıkta kalmalı veya şehir plancıları ile takviye edilmiş İl İmar Müdürlükleri’ne verilmelidir” şeklindeki önerimiz dik-kate alınamamış ve üç ay sonra “Bakan”la yaptığımız görüşmede bakan, yerel yönetimlere böyle bir yetki verdikleri için pişmanlık duyduklarını itiraf etmiştir.

1985 yılından önce, Tabiat ve Kültür Varlıkları Ku-rulu, Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü gibi kuruluşların görüşü alınıp, İller Bankası Genel Müdürlüğü teknik elemanlarınca zemin etütleri yapıldıktan sonra, yine İller Bankası şehir plan-cıları tarafından imar planı yapılır veya ihale suretiyle yaptırılırdı. Hazırlanan imar planları banka elemanları tarafından incelendikten sonra İmar Bakanlığı, İmar Planlama Genel Müdürlüğü’nün onayına sunulur, onandıktan sonra ilgili belediyeye gönderilerek uygu-lamaya konulurdu. Odaların önerileri göz ardı edilerek imar planı yapma yetkisi belediyelere verildi. Yasa ile bu yetki devrinden sonra 1999 yılında meydana gelen Marmara depreminde, deprem bölgelerinin 1985 yılına kadar yapılan imar planları İller Bankası’ndan istene-rek incelendi. Bu planlarda iki kat, dört kat ve heyelan

bölgesi olarak ayrılan yerlerin, belediyelere imar planı yapma yetkisi verildikten sonra, evvelce iki kat olarak planlanan yerlere dört kat,hatta altı katlı binaların yapıldığı heyelan bölgelerinin yapılaşmaya açıldığı kat adetinin arttırıldığı ve heyelan bölgelerinde yapılan binaların tamamen çöktüğü görülmüştür. Daha geçen-lerde İstanbul ve çevresinde meydana gelen sel felake-tinde dere yataklarındaki yapılar zarar gördüğünden vatandaşlar büyük mal ve can kayıplarına uğramıştır. Bu gibi konuların “Meslek Odaları” tarafından dile getirilmesi suç mudur? Bu felaketlere zemin hazırla-yanların sorumlulukları yok mudur? Bu gibi önemli olan konuları meslek odaları dile getirmeyecekte kim dile getirecek? Siyasi iktidarı elinde bulunduranlar ran-ta dayalı hayati önem taşıyan konularda karar alırken ihtisas odaları karşı çıkmayacak da bu konularda ilgisi ve bilgisi bulunmayanlar mı karşı çıkacak?

Bodrum yarımadasında faaliyet gösteren altı ile yedi belediyeden yalnızca üç belediyenin imar planı yapma yetkisi bakanlığa alınıyor, diğer belediyelerin alınmıyor. Bu yarımada sahillerindeki birçok turistik işletmenin arıtma tesisi bulunmadığı ve pis sularını denize ver-dikleri halde bakanlığın, cevre müdürlüklerinin neden görevlerini yapmadıklarını sormak suç mudur?

Doğal gaza dayalı elektrik üretiminin yanlış olduğunu, dışa bağımlılık getirdiğini, hidroelektrik santrallerinin çoğaltılarak ülkemizin elektrik ihtiyacının karşılan-masını ileri süren meslek odası yöneticilerini ideolojik açıklama yapmakla suçlamak insafsızlık değil de nedir?

Toprak reformu 70 yıl önce ülkemizde tartışılmaya başlanmış ve bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Tasarı-dan Eskişehir ve Diyarbakır ’lı iki büyük toprak ağası milletvekilinin gayretiyle önemli maddeler çıkarıldık-tan sonra 1945 yılında 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklan-dırma Kanunu çıkarılmıştır. Ancak, bu kanun iki ilin birer ilçesinde uygulandı, Eskişehir ve Diyarbakır da uygulanmadı. Yine 1960 yılından sonra Ecevit hü-kümeti zamanında sakat bir toprak ve tarın reformu kanunu çıkarıldı. O kanunda tam uygulanmadı.

Bu konuda toprakları bölmekle üretimin artmayacağı-nı, arazilerin toplulaştırmak sureti ile tarım ve toprak reformunun yapılmasının şart olduğunu Ziraat Mü-hendisleri Odası ileri sürmeyecekte kim ileri sürecek?

Meslek odası Ankara-İstanbul demiryolunun kurb ve teknik alt yapısı hızlı trene uygun hazırlanmadan ula-şıma açılmasının yanlış olacağını ileri sürmüş, ancak, yapılan açıklamaya itibar etmeyen siyasi iktidar demir yolunu ulaşıma açmış ve Adapazarı yakınında meyda-na gelen kazada 38 vatandaşımız hayatını kaybetmiş-tir. Bu gerçeği dile getirenlerin haklılığını kabul etmek gerekmez mi?

DDK raporunda “Meslek örgütlerinin salt üye çıkarla-rını koruma ve geliştirmeye odaklanan bir çıkar gurubu niteliğini kazanması ….”gibi bir ibare geçmektedir. Meslek örgütlerine üyelerinin haklarını koruma görevi 6235 sayılı yasayla verilen birincil bir görevdir. Yasayla verilen bu görevi yerine getirmeyecekse, bu kuruluşlara ne gerek var? Yasayla verilen bir görevi dahi raporda tenkit konusu yapmak, raporu hazırlayanların tarafsız-lığına gölge düşürmüştür. 30 Nisan 1958 tarihinde Ba-kanlar Kurulu tüm teknik elemanları kapsayan 10195 sayılı kararnameyi kabul ederek yürürlüğe koydu. Bu kararname 30 Kasım 1970 tarihine kadar yürürlükte kaldı. Eşit işe, eşit ücret safsatasıyla 1970 yılında kal-dırılmak istendiğinde, boykotlar, yürüyüşler, mitingler düzenlendi. O dönemin Başbakanı Sayın Süleyman Demirel ve Bayındırlık Bakanı Sayın Selahattin Kılıç İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nca Oda-dan ihraç talebiyle Disiplin Kurulu’na sevk edilmiştir. Disiplin Kurulu’nca Sayın Demirel’in savunması

istenmiş, Demirel el yazısı ile 13 sayfalık bir savunma hazırlayarak Oda Disiplin Kurulu’na göndermişti. Ancak Odalar üzerinde baskı kurmak gibi bir girişimde bulunmamıştı. Bu rapor ülkemiz demokrasisinin 1970 yılların gerisine düştüğünün açık bir kanıtıdır.

DDK raporunda, “Örgüt içi demokrasinin sağlanması, katılım kanallarının tıkanması, şeffaf ve hesap verile-bilir bir yönetim tarzının geliştirilmesi gibi nedenlerle üyeler ve üyelerinin talep beklentilerinden soyutlanan örgütlerin işlevlerini gerçek anlamda yerine getirebil-meleri mümkün gözükmemektedir” denilmektedir.

Mühendis Odaları, kuruluş kanunu ve bu kanuna ek olarak çıkarılan Bakanlar Kurulu kararları doğrultu-sunda, organ seçimlerini ülke genelinde yayınlanan ve dağıtımı yapılan bir gazetede asgari 15 gün önceden yayınlamak suretiyle üyelerine duyurur, seçime iştirak edecek tüm üyelerinin listesini görevli mahkemeye ve-rir ve ayrıca üye listeleri oda ve şubelere asılır, listelerde eksiklik veya yanlışlık var ise, yapılan itirazlar sonucu dikkate alınarak kesinleşir. Tüm seçimler hakim huzu-runda yapılır Oda Genel Kurulları’nca seçilen denetle-me kurulları oda harcamalarını sürekli denetler, yasa ve yönetmeliklere aykırı her hangi bir harcamaya rastla-nıldığında gereği hemen yapılır. Ayrıca, gerektiğinde TMMOB Genel Kurulu’nda seçilen Yüksek Denetleme Kurulu’nca da odaların harcamaları denetlenmektedir. Nitekim İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu 2002 yılı Genel Kurulu’nda aklanmamış ve mahkemeye verilmiştir. Mahkeme halen devam etmektedir.

Meslek Odalarının yöneticileri TBMM’de temsil edilen siyasi parti liderlerinin seçtikleri milletvekilleri gibi oda başkanları tarafından seçilmemektedir.

Öyle anlaşılıyor ki DDK, meslek kuruluşlarının organ seçimleri ile hesap ve sarflarının nasıl denetlendiği ko-nusunda bilgi sahibi değildir, veyahut kasıtlı bir rapor düzenledikleri izlenimi edinilmektedir.

Raporda, “Meslek kuruluşlarının anayasa ve kuruluş yasalarında belirlenen kuruluş amaçları kapsamına girmeyen, kendilerine verilen görev ve yetkilerin dışında kalan alanlardaki etkinlikleri de eleştiri konusu olmaktadır” şeklinde bir ibare geçmektedir.

Kurul, muğlak bir ifade ile meslek kuruluşları yönetici-lerinin eylem ve açıklamalarının eleştiri konusu oldu-ğunu ileri sürerken, kim veya kimler tarafından eleştiri konusu olduğunu açıklamaktan özellikle kaçınmakta-dır. Eğer meslek kuruluşları, üyeleri tarafından eleştiri konusu olmuş olsa idi, kurul bu hususu raporlarında açıkça belirtirdi. Öyle anlaşılıyor ki meslek odalarının etkinlikleri kurulu görevlendiren veya belli bir görüşü paylaşanlar tarafından eleştiri konusu olmuş olabilir. Odalarımız etkinliklerinde, meslek mensuplarının ve ülkemizin çıkarlarını her zaman göz önünde bulundur-muşlardır. Bundan böylede bulunduracaklardır.

Raporda, “özellikle seçim dönemlerindeki ideolojik kamplaşmalar ve çekişmeler ortak değerleri zayıflat-makta ve meslek mensupları arasındaki iş birliği ve dayanışma ruhunu zedelemektedir” denilmektedir. Meslek kuruluşlarının seçimlerinin nasıl yapıldığına yukarıda kısaca değinmiştim. Seçimlerde her gurup lis-tesini önceden ilan eder, ancak matbu listeler seçimde kullanılmaz. Yönetim, denetim, disiplin kurullarına seçilecekler delegeler tarafından el yazılarıyla yazarak dilerse karma liste yaparak oyunu kullanır. Bu seçim sisteminden daha demokratik seçim olabilir mi?

DDK’nın meslek örgütlerine ilişkin önerilerine gelince;

Raporda; “birlik ve konfederasyonların genel kurulla-rında üye sayısı fazla olan odalara daha fazla delege imkanı sağlanması ile ilgili uygulamalarda birkaç büyük odanın mutlak hakimiyetine imkan vermeyecek şekilde bir tavan sınır konulması, bu çerçevede genel

Siyasi iktidar, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerinde baskı oluşturup, yöneticilerini susturmaya çalışıyor. Ancak başaramayacaktır.Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun meslek kuruluşları ile ilgili vermiş olduğu “araştırma ve inceleme raporu” tamamen yanlı ve meslek kuruluşlarının yöneticilerini baskı altında tutma amacıyla hazırlanmıştır.

Fikri Kayaİnşaat Mühendisi

Page 11: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

15 Kasım 2009 11kurula katılacak delege sayılarının yeniden belirlen-mesi” önerisinde bulunmuştur. TMMOB’ye bağlı 23 oda bulunmaktadır. TMMOB Yönetim Kurulu da her odadan bir kişi olmak üzere 23 kişiden oluşur. Odalar genel kurullarında her 100 üyeye bir delege olmak üzere TMMOB Genel Kurulu’na delege seçerler. Ancak 100 delegeden fazla delege seçme hakları bulunmamaktadır. 10 bin üyesi olan bir oda 100 delege seçmektedir. 75 bin üyesi bulunan İnşaat Mühendisleri Odasının da 100 delege seçme hakkı bulunmaktadır.DDK’nın bu önerisinde de TMMOB yönetmeliklerini incelemeden bazı çevrelerce yapılan dedikodulara da-yanarak rapor hazırladığı açıkça görülmektedir. Aynı öneri maddesinde “birlik veya konfederasyonlar” ibaresi geçmektedir. Konfederasyonların TMMOB ile ilgisi bulunmamaktadır. Konfederasyonlar işçi sendi-kalarının üst kuruluşlarıdır.DDK’nın raporunda “taşra birimlerinde birlik ve kon-federasyonlara aktarılacak paylara üst sınır konulma-sı” önerisinde bulunulmuştur. Meslek örgütlerinin taşra teşkilatlarından TMMOB’ye para aktarılması söz konusu değildir. Bu güne değin böyle bir uygula-ma yapılmamıştır.DDK’nın “mesleği fiilen kamuda icra eden meslek mensubu (doktor, avukat, mühendis, veteriner vb) kamu görevlileri için meslek kuruluşlarına üyelik zorunluluğu getirilmesi” önerisine biz de katılıyoruz. 1980 faşist cunta yönetiminin hazırladığı 1982 Ana-yasası’nın 135. maddesi ile kamuda çalışanların mes-lek örgütlerine üye olma zorunluluğunu kaldırmış, üye olmayı ihtiyari kılmıştır. Kamuda çalışanların meslek örgütlerine üye olmaları, meslek örgütlerini güçlendirir. Ancak, bu denli taraflı rapor düzenle-yen DDK’nın bu öneriyi samimiyetle yaptığına da inanmıyoruz.DDK raporunda, “yönetim seçimlerinde posta ve internetten oy kullanılması, sandıkların bir hafta açık tutulması” istenmektedir. Meslek odalarının seçim-leri hakim huzurunda yapılmaktadır. DDK’nın bu önerisi ile seçimler öngörülenin aksine tartışmalı hale gelebilecektir. Ayrıca bu öneri yargıya güvensizliğin de ifadesidir.DDK raporunda “Meslek kuruluşlarına, faaliyet raporu hazırlama ve bunları kamuoyuna açıklama zorunluluğu getirilmesi” önerilmektedir. Tüm meslek kuruluşları faaliyet raporlarını hazırlar ve yayınlarlar. DDK bu konuda meslek kuruluşlarından bilgi alsaydı böyle bir yanlışlığa düşmezdi.DDK raporunda “meslek kuruluşu gelir fazlalıkla-rının vergilendirilmesi ya da zorunlu olarak çeşitli bilimsel ve toplumsal amaçlara tahsisine ve /veya meslekle ilgili kamusal ihtiyaçları karşılanmasına ayrılması” önerilmiştir. Meslek kuruluşlarının gelir-lerinde fazlalık söz konusu değildir. Gelirlerini çeşitli bilimsel amaçlarla yapılan toplantı ve yayınlar için harcadıklarından vergilendirmesinin yanlış olacağı görüşündeyiz.Yine DDK raporunda “Bağış ve yardımların sınırlan-dırılması, partilere bağışın yasaklanması” önerisine gelince; meslek örgütleri bütçe yetersizlikleri nede-niyle, bazı etkinliklerinin sonucunda yayınladıkları bildiri kitaplarında bazı yapım şirketlerinin rek-lamlarına yer vermek suretiyle sınırlı reklam bedeli almışlardır. Kuruluş yasamız siyasi partilere yardımı yasaklamıştır. Sonuç olarak; DDK, batı ülkelerindeki benzer kuruluşların çalışma ve etkinlikleriyle ilgili bilgisi olmadığı gibi, meslek örgütlerimizin kuruluş yasası ve yönetmeliklerini incelemeden aldıkları direktif doğrultusunda gerçekle ilgisi bulunmayan bir rapor düzenlemiştir. Ana muhalefet partisi yöneticileri halkın arasına ka-rışıp, milyonlarca işsiz aç perişan vatandaşın sorunla-rını dile getirmedikçe, devletin karlı kuruluşları, ülke toprakları yabancı ve yerli işbirlikçilere yok pahasına satılırken sessiz kaldıkça, iflas eden serbest piyasa ekonomisi yerine herhangi bir öneride bulunmadıkça, siyasi iktidarın belirlediği gündemin arkasından koş-turdukça, halkın güvenini kazanamayacak ve siyasi iktidar bu ve buna benzer raporlar düzenleterek ülke-mizin güzide kuruluşlarını yıpratmaya çalışacaktır. Ancak bu kuruluşların üyeleri her ne pahasına olursa olsun örgütlerine sahip çıkacaktır.

Madde 1 - 4/3/2009 tarihli ve 27159 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 38 inci madde-sinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu tica-ret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sânatkar odasından veya ilgili meslek odasından, ilk ilan veya davet tarihinin ya da ihale veya son başvuru tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğu-nu gösterir belgenin,”

Madde 2 - Aynı Yönetmeliğin 45 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendindeki “bedel içeren noter onaylı sözleşme” ibaresi “bedel içeren sözleşme” olarak değiştirilmiştir.

Madde 3 - Aynı Yönetmeliğin (2) nolu ekinde yer alan Açık İhale Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin, (5) nolu ekinde yer alan 4734 Sayılı Kanunun 21 inci Maddesinin (b), (c) Bentlerine Göre Pazarlık Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin ve (6) nolu ekinde yer alan 4734 Sayılı Kanunun 21 inci Maddesinin (a), (d), (e) Bentlerine Göre Pazarlık Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin 7.1. maddelerinin (a) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odası ya da esnaf ve sânatkar odası veya ilgili meslek odası belgesi;

1) Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu tica-ret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sânatkar odasından veya ilgili meslek odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge,

2) Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu göste-rir belge.”

Madde 4 - Aynı Yönetmeliğin (3) nolu ekinde yer alan Belli İstekliler Arasında İhale Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip Ön Yeterlik Şartnamesinin 7.1. maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odası ya da esnaf ve sânatkar odası veya ilgili meslek odası belgesi;

1) Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu tica-ret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sânatkar odasından veya ilgili meslek odasından, ilk ilan veya son başvuru tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge,

2) Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, ilk ilan veya son başvuru tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge.”

Madde 5 - Aynı Yönetmeliğin (4) nolu ekinde yer alan Belli İstekliler Arasında İhale Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip İdari Şart-namenin 7.1. maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“a) Mevzuatı gereği kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odası ya da esnaf ve sânatkar odası veya ilgili meslek odası belgesi;

1) Gerçek kişi olması halinde, kayıtlı olduğu ticaret ve/veya sanayi odasından ya da esnaf ve sâ-natkar odasından veya ilgili meslek odasından, davet tarihinin veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge,

2) Tüzel kişi olması halinde, ilgili mevzuatı gereği kayıtlı bulunduğu ticaret ve/veya sanayi odasından, davet tarihinin veya ihale tarihinin içinde bulunduğu yılda alınmış, tüzel kişiliğin odaya kayıtlı olduğunu gösterir belge.”

Madde 6 - Aynı Yönetmeliğin (2) nolu ekinde yer alan Açık İhale Usulü ile İhale Edilen Yapım İşle-rinde Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin, (4) nolu ekinde yer alan Belli İstekliler Arasında İhale Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin ve (5) nolu ekinde yer alan 4734 Sayılı Kanunun 21 inci Maddesinin (b), (c) Bentlerine Göre Pazarlık Usulü ile İhale Edilen Yapım İşlerinde Uygulanacak Tip İdari Şartnamenin (8) numaralı dipnotları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“8 Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinin 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilen belgelerin istenilmesi gereken hallerde, istenecek teklif türüne göre aşağıdaki seçeneklerden uygun olan seçilecek, aksi halde “Bu bent boş bırakıl-mıştır” yazılacaktır:

(1) Anahtar teslim götürü bedel işlerde;

“Teklif bedelini oluşturan iş kalemleri ve/veya iş gruplarına ait miktarlar ve bunlara ait birim fiyatlar ile bu fiyatlara ilişkin İdarenin tanımladığı yapım şartlarına uygun analizler ve teklif bedelini gösteren hesap cetveli”

(2) Teklif birim fiyatlı işlerde;

“Teklif edilen fiyatlara ilişkin olarak idarenin ta-nımladığı her bir iş kaleminin yapım şartlarına uygun analizler”

(3) Karma teklif alınan işlerde;

“Anahtar teslim götürü bedel teklif verilen iş kısım/kısımları için; teklif bedelini oluşturan iş kalemleri ve/veya iş gruplarına ait miktarlar ve bunlara ait birim fiyatlar ile bu fiyatlara ilişkin idarenin tanımladığı yapım şartlarına uygun analizler ve teklif bedelini gösteren hesap cetveli, birim fiyat teklif verilen iş kalemleri için; teklif edilen fiyatlara ilişkin olarak idarenin tanımladığı her bir iş kaleminin yapım şartlarına uygun analizler””

Başlamış olan ihaleler

Geçici Madde 1 - İlanı veya duyurusu bu Yönet-meliğin yayımı tarihinden önce yapılmış olan ihaleler, ilan edildiği veya duyurulduğu tarihte yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine göre sonuçlandırılır.

Madde 7 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 8 - Bu Yönetmelik hükümlerini Kamu İhale Kurumu Başkanı yürütür.

Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin

Tarihi Sayısı

4/3/2009 27159 (Mükerrer)

Yönetmelikte Değişiklik Yapan Yönetmeliğin Yayımlandığı Resmî Gazete’nin

Tarihi Sayısı

3/7/2009 27277

Kamu İhale Kurumu tarafından 04.03.2009 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan “Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliği”nin bazı maddelerine İnşaat Mühendisleri Odası’nın itirazları üzerine TMMOB’nin Danıştay 13. Dairesi’ne açtığı davada mahkeme, yönetme-liğin 38. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendiyle ilgili itirazlarımız doğrultusunda yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Bunun üzerine yönetmelikte düzenlemeler yapan Kamu İhale Kurumu, değişiklikleri 27343 sayılı, 8 Eylül 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımladı.

Kamu İhale Kurumundan:

Yapım İşleri İhaleleri Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik

Page 12: TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YAYIN ORGANIDIR İİMO … · 2014. 9. 23. · Makro Programlama Kursu 28 Eylül 2009 Pazartesi günü İMO Kongre ve Kültür Merkezi’nde verilmeye

12 15 Kasım 2009

Yönetim Yeri: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası

Necatibey Cad. No: 57 06440 Kızılay / Ankara

Tel: 0.312.294 30 00 Faks: 0.312.294 30 88 E-Posta: [email protected] Web: www.imo.org.tr

Kasım 2009, Sayı:198, ayda bir yayınlanır, yerel süreli yayın. ISSN: 1307-2412Baskı: Mattek Matbaacılık Basın, Yayın Tanıtım Tic.San.Ltd.Şti. / GMK Bulvarı No: 83/23 Maltepe-Ankara / 312.229 15 02

Baskı Tarihi: 15 Kasım 2009 / 10.000 adet basılmıştır. Üyelerine parasız dağıtılır.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Adına Sahibi

Serdar HARP

Yazı İşleri MüdürüZeki ERGİNBAY

Levent DARIZeki ERGİNBAY (1976-1977)

İMO Diyarbakır Şube Başkanı Tansel Önal Teknik Güç’ün sorularını yanıtladı

Diyarbakır’ın altyapı sorunları nelerdir, kısaca özetleyebilir misiniz?

Bölgede 1980’li yıllarda başlayan ve 1998 yılına kadar şiddetli bir biçimde devam eden çatışmalı ortam; ma-alesef en çok kentimiz Diyarbakır ’ı vurmuştur. 1993 yılından 1998 yılı sonuna kadar, 3 bin 500 köy boşal-tılarak, 3 milyondan fazla insan zorunlu göçe tabii tutulmuştur. Zorunlu göçle birlikte, özellikle, 1994’lü yıllardan itibaren Türkiye ve bölge metropollerine göç eden milyonlarca insan, açlıkla, yoksullukla karşı karşıya kalmıştır. Köylerinden göç ettirilen bu insanlar, merkezi ve yerel idarenin ilgisizliği nedeniyle, can hav-liyle ve yoksulluk içinde geldikleri kentlerin varoşlarına gecekondular yaparak, sığınmışlardır.

Ortaya çıkan konut açığı; kendiliğinden, plansız, dene-timsiz ve mühendislik hizmeti alınmadan çözülmeye çalışılmıştır.

Diyarbakır bu süreçle birlikte, hızlı bir kentleşme sü-reci yaşamıştır. Nüfusu bir anda 300 binden 1 milyona dayanmış, sonra 1.5 milyona ulaşmıştır. Tabii bu hızlı nüfus artışı beraberinde kentsel altyapı (su, kanali-zasyon, elektrik, yol) sorunlarının, çarpık kentleşme (imar) ve çevre (yeşil alan) sorunlarının yaşanmasına yol açmıştır. Kent, hızla köy-kentleşmiştir.

Diyarbakır ’da yanlış ya da hatalı yapılan binaların çök-tüğü, can ve mal kaybına yol açtığı hepimizin bellekle-

rinde hala tazeliğini korumaktadır. Bu süreçten, ortak mirasımız olan tarihi ve kültürel yapılar da nasibine düşeni almıştır. Bu plansız ve denetimsiz ortamda, 5 bin yıllık geçmişe sahip surların üstüne dahi binlerce ev yapılmıştır.

Yerel yönetimin ulaşım politikalarını nasıl değer-lendiriyorsunuz?

Diyarbakır ulaşım açısından Anadolu ile Mezopo-tamya arasında bir köprü görevi görmektedir. Göçle birlikte plansız yerleşim, hızlı ve kontrolsüz büyüme, kent içi ulaşım sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Karayollarına ait olan şehir geçişlerinin kent içinde kalmasıyla bu sorun daha da artmıştır. 2005 yılından beri devam eden Diyarbakır Ulaşım Master Planı’nın tamamlanmak üzere olduğu bilinmektedir. Bu Ulaşım Master Planı’nın titizlikle ve ödünsüz uygulanması halinde sorunların belli bir kısmının çözüleceğine inanıyoruz.

Planlama sürecinde, kentin öncelikli sorunlarından olan toplu taşıma sorununun tek bir elden yönetilme-si için yapılan çalışmalar belli bir aşamaya gelmiştir. Kentimizde herkese ihtiyaç duyulan zaman ve oranda dengeli hizmet vermek için ortak bir sistem kurulması sağlanmıştır. Bu sistem, ulaşım sektör paydaşlarının hizmet sürecinde ekonomik birlikteliğini de içermek-tedir.

Suriçi bölgesinin yapılacak yeni bir Koruma Amaçlı İmar Plan çerçevesinde turizm amaçlı kullanımı sağla-narak, Suriçi’nin motorlu taşıt trafiğinden arındırılma-sı çalışmalarının yapılması, tarihi ve kültürel değerleri koruyan kent planların yapılması önemlidir ve belli bir noktaya getirilmiştir.

Yerel yönetimin kentleşme politikalarını nasıl buluyorsunuz?

Belediyelerin, planları hazırlama ve kentin gelişmesini de bu planlara göre değerlendirmesi ve denetlemesi gerekir. Belediyelerin planların yapılmasında başta kentte yaşayanların, meslek odalarının ve sivil toplum örgütlerinin planlama süreçlerine katılımını sağlaması gerekir. Yine TMMOB ve İMO’nun birikimlerinden yararlanması gerekir.

2000 yılında kentin mevcut imar planlarının ihtiyaca cevap veremediği için kentin yeni gelişme bölgelerinin revize imar planları yapılarak planlı kentleşme adımları atılmıştır. 2005 yılında ise Kent Master Planı ve Ulaşım Master Planı’nın eş güdümlü yapılması; kentimizin doğa ve insan odaklı temiz ve çağdaş bir mekana dönüştürülmesi çabası bizleri umutlandırıyor. 2000’li yıllardan günümüze kadar, gerek imar uygulamaları gerek etkin bir yapı denetiminin yapılması sonucunda kentimiz iyi bir düzeyi yakalamıştır. Yerel yönetimle-rin kentin sorunlarını tespit ederek, öncelikler belirle-

nerek, içme suyu, kanalizasyon, yol ve yeşil alanlar gibi sorunları çözmesi sağlıklı kentleşmeye yönelik adımla-rıdır. Kentimizde 1999 yılından sonra bu yapılmış, kentin içmesuyu, su, kanalizasyon sorunları çözülmüştür. Arıtma Tesisi de kurulmuştur. Diyar-bakır Surlarının çevresinin boşaltıl-ması ve bu alanların yeşil alan olarak düzenlenmesi ile surların turizme kazandırılması ve halkla yeniden buluşturulması önemli ve takdir edilecek hizmetlerdir.

İMO Diyarbakır Şube Üyeleri, Diyarbakır’da mesleki olarak ne tür sorunlarla karşılaşıyorlar?

Dünya ve ülkemizde yaşanan kriz tüm sektörleri etkilemiştir. Bizleri de

yakından ilgilendiren yapı sektörünü de etkilemeye başlamıştır. İnşaat sektöründe krizin etkisi ağır ilerlese de toparlanma süreci diğer sektörlere oranla uzun sü-rüyor. İnşaat sektörünün birçok sektörle iç içe olduğu bilinmektedir. İnşaat sektöründe yaşanan krizin bera-berinde birçok sektörü de etkilediğini düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde işsiz mühendis, işini kaybeden mühendis sayısı artabilir. Gerek kamuda gerekse özel sektörde mühendislik hizmeti veren üyelerimiz için en temel sorun işsizliktir. Rekabet ortamından dolayı proje hizmeti veren meslektaşlarımız proje hizmet be-dellerinin düşüklüğünden dolayı bu kriz ortamında zor ayakta kalabiliyorlar. Serbest İnşaat Mühendisliği hiz-meti veren meslektaşlarımız, müteahhitlerden iskan ruhsatı almadıklarından dolayı TUS’ların düşürülmesi noktasında sorunlar yaşamaktadır.

Önümüzdeki dönem ne tür plan ve projeleriniz bulunuyor?

Bizler belediyecilik hizmetleri açısından; kentimizde var olan sorunların aşılması, sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması ve kentsel yaşam kalitesinin iyileştiril-mesi doğrultusunda; yerel hizmetlerin, halk için ve halkla birlikte oluşturulmasına ve uygulanmasının ge-rekliliğine inanıyoruz. İmar, su, kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; temizlik ve katı atıkları da içeren çevre sağlığı gibi belediyecilik hizmetleri ile kentimizin daha yaşanılabilir ve sorunlarının daha az olduğu bir düzeye gelmesi için çaba verilmesi gerektiğini düşünü-yoruz.

Sağlıklı ve yaşanılabilir bir Diyarbakır için planlı, altya-pı hizmetleri tamamlanmış, sosyal imkanları oluştu-rulmuş yaşam ve yerleşim alanlarının oluşturulması çabalarının yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz.

Kent ve toplum sorunları üzerine üyelerin ve komis-yonların katılımıyla çözümler üretebilmek meslektaş-larımız ve kamuoyunu bilgilendirmek, inşaat mühen-dislerinin sorunlarını tespit etmek, üyeler arasında örgütlülüğü güçlendirmek, örgütlenmede iş yerini baz alan bir çalışma yürütmek, meslektaşların sorunları-nın çözümüne katkıda bulunmak, mesleğin gelişimi için eğitim çalışmalarına ve mesleki denetime ağırlık vermeyi hedeflemekteyiz.

İMO Diyarbakır Şubesi olarak yerel yöneticiler-den beklentileriniz nelerdir?

Belediyeler, nasıl daha iyi bir kentsel yaşam sorusunun yanıtını, meslek örgütleri ve STÖ’lerle birlikte arama-lıdır ve bu temelde bu kuruluşlarla ilişki kurmalıdır. Birlikte karar alma; alınan kararları birlikte uygulama-yı, sonuçlarına birlikte katlanmayı ve ortaklaşa hareket etmeyi de beraberinde getirecektir.

Yerel yönetimler, kentte yaşayanların doğrudan demokrasi istemlerini sunabilecekleri ve buna yanıt alabilecekleri, bu konuda deneyimlerini geliştirebile-cekleri bir alan olmak zorundadır. Yurttaşlar yalnızca seçimlerde oy kullanarak yönetime katılıyor sayılmaz. Oysa oluşturulacak mahalle meclislerinde kararların alınması ve alınan kararların belediye meclislerince uygulamaya geçirilmesi, yani kararların yerel olarak alınması ve uygulanması; en demokratik yöntemdir. “Halkın Söz ve Karar Sahibi Olduğu Bir Yerel Yöne-tim” olmalıdır.

Toplumcu belediyecilik, karizmatik belediye başkan-larınca değil, ekip çalışmasının, bilimin ve tekniğin rehber alındığı ve demokratik katılımın öne çıkarıldığı anlayışla uygulanabilir.

Yeni belediyecilik, demokratik, üretici, birleştirici, katılımcı, sosyal adaletçi olmalıdır, ranta yer bırakma-malıdır. Biz böyle düşünüyoruz ve bu yönlü beklentile-rimiz bulunmaktadır.

İMO Şubeleri

Diyarbakır ŞubesiŞubenin Kuruluş Tarihi : 1978

Şube üye sayısı : 2825

Dönemi : 18

Şubeye Bağlı Temsilcilikler: Batman, Elazığ, Tunceli, Malatya, Şanlıurfa, Mardin, Bingöl