typical cross‐section sheet tipik enkesit paftası · typical cross‐section sheet tipik enkesit...
TRANSCRIPT
typical cross‐section sheet tipik enkesit paftası
typical section tipik kesit
typically tipik olarak
typing sınıflandırma
tire bkz. tyre
tyre lastik, otomobil lastiği
tire carrier bkz. tyre carrier
tire gauge bkz. tyre gauge
tire pressure bkz. tyre pressure
tire rim bkz. tyre rim
tire rim block bkz. tyre rim peg
tire rim peg bkz. tyre rim peg
tyre rolling milis düşey veya yatay merdaneler, tekerlek sına demirinin iç ve dış merdaneler
arasında ilk ve son işlemde şekillendirildiği haddeler
tire size bkz. tyre size
tire valve bkz. tyre valve
tire, pressure gauge bkz. tyre pressure gauge
tire tekerlek lastiği, tekerlek sına demiri, tekerlek taban demiri, tekerlek ispiti, dışlastiği
lokomotif tekerleğini kuvvetlendirmek için tekerlek çevresine geçirilen dövülmüş ve flanşlı çelik
çember
‐U‐
u bolt u kelepçe
u bolt u cıvatası, çift kollu askı cıvatası
u iron u profili demir
u joint u bağlantısı
u joint yoke u bağlantısı çatal mafsalı
u pipe u borusu
u turn u dönüşü
u (a) hız sembolü olarak kullanılır, ayrıca v’de kullanılır, (b) gerilme enerjisi
u/s bkz. undersize
UART (universal asynchronous receiver/transmitter) genelgeçer eşzamansız alıcı‐verici
u‐dozer u‐dozer
UI (user interface) kullanıcı arabirimi
u‐interface u‐arabağı
ultex parçaları aynı zamanda imal edilen iki odaklı mercek
ultimate en son, en yüksek
ultimate son nihayet, en uzak, ultimum
ultimate (tensile) strength çeki gerilmesi altında kırılmaya neden olan yük
ultimate analysis element analizi, öğesel çözümleme
ultimate bearing capacity nihai taşıma gücü, nihai taşıma kapasitesi
ultimate bearing capacity of the soil zeminin nihai taşıma gücü
ultimate capacity of section kesitin nihai taşıma kapasitesi
ultimate carrying capacity bkz. ultimate bearing capacity
ultimate equilibrium nihai denge
ultimate load göçme yükü, kırılma yükü, nihai yük, kritik yük
ultimate load (a) bir yapının bir elemanının kırılmadan dayanabildiği maksimum yük, (b) limit
yük ile maksimum emniyet katsayısının çarpımından elde edilen yük
ultimate moment nihai moment, kırılma momenti
ultimate pressiometric pressure nihai pressiometri basıncı
ultimate pressure nihai basınç, sınır basınç
ultimate resistance en yüksek direnç
ultimate resources nihai kaynaklar
ultimate settlement son oturma, nihai oturma
ultimate shearing resistance nihai makaslama dayanımı
ultimate strength kırılma dayanımı, nihai dayanım, nihai taşıma gücü
ultimate strength, minimum bkz. minimum ultimate strength
ultimate stress nihai gerilme, kırılma gerilmesi
ultimate tensile stress çeki gerilmesine maruz numuneye uygulanan maksimum yükün
numunenin kesit alanına bölümünden hesaplanan gerilme, ultimate value sınır değer, son değer,
nihai değer
ultimate value of the shear strength kayma dayanımı nihai değeri
ultimate factor of safety kopma emniyet faktörü
ultimately sonuç olarak
ultimo‐ (ön‐ek) geçen ay anlamı veren ön ek
ultra‐ (ön‐ek) öteye, ötede, dışında, fevkinde, aşırı
ultra aşırı
ultra ötesinde
ultra ultra
ultra aşırı fazla
ultra‐ (ön‐ek) aşırı, ötesinde anlamı veren ön ek
ultra high frequency, UHF pek yüksek sıklık,UHF
ultracentrifugation çok yüksek süratli santrifüj
ultracentrifuge aşırı süratle dönme yeteneğine sahip santrifügasyon aleti, ultrasantrifüj
ultrafiltration basınç altında süzme
ultra‐micro pipet çok küçük hacimlerdeki sıvıları ölçmekte kullanılan pipet
ultramicroscope elektron mikroskobu, ultra mikroskop
ultramicroscopic mikroskopla görülemeyecek derecede ufak olan
ultrared bkz. infrared enfraruj, kızıl ötesi
ultrasome mikroskopla görülemeyecek kadar ufak herhangi bir unsur, ancak ultramikroskopla
görülebilen unsur
ultrason ultrason
ultrasonic ultrasonik
ultrasonic insan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanslı ses dalgalarına ait
ultrasonic ultrasonik, ses üstü, ses aşırı
ultrasonics ses ötesi bilimi
ultrasonic detector sesötesi algılayıcı
ultrasonic drilling ultrasonik frekansta titreşen bir takımın gidip gelme hareketi yapması ile
yapılan delme işlemi
ultrasonic frequency sesötesi frekans
ultrasonic propagation sesötesi yayılım
ultrasonic pulse test yüksek frekansli ses çarpma deneyi
ultrasonic range finder sesötesi erimölçer, uzaklıkölçer
ultrasonic wave yüksek frekanslı ses dalgası
ultrasonics tümörün ses dalgalarını konu alan bilim dalı
ultrasonograph ultra ses kulallanarak elde edilen görüntü
ultrasonography bir tümörün yerini ve sınırlarını tesbit amacıyla farklı yoğunlukta doku ve
organlardan geçen yüksek frekanslı ses dalgaları (ultrasonik dalgalar) yansımasının çizelge
halide kaydedilmesi, ultrasonografi
ultrasonometry ultra sesleri ölçme cihazı
ultrasound sesüstü, sesötesi
ultrasound ultra ses (insan kulağının duyamayacağı kadar yüksek frekanslı ses)
ultrastructure bir maddeyi oluşturan en küçük parçaların yapısı
ultraviolet mor ötesi, ultraviyole
ultraviolet ultraviyole, mor ötesi (dalga boyu 2000‐4000 angstrom olan ışın)
ultravirus filtreden geçen virüs
umpteen birçok
UN bkz. United Nations
un‐ (ön‐ek) olumsuz, tersi anlamı veren ön ek
unable olanaksız
unabridged kısaltılmamış
unacceptable kabul edilemez
unaccounted‐for gas gaz kayıpları
unactuated kumandasız
unadjustable ayar edilemez
unaffected etkilenmemiş
unaltered water content sabit veya değişmemiş su muhtevası
unappropriated surplus dağıtımı yapılmamış tahmini ödenekler (bir faaliyet yılında program
gereğince yapılması kararlaştırılmış işler için ödenek tahminleri)
unary birli
unary operation birli işlem
unassign, to atamayı kaldırmak
unattended gözetimsiz
unattended (non‐attended) station işletmensiz istasyon
unattended messaging işletmensiz mesaj hizmeti
unattended mode işletmensiz kip
unattended operation gözetimsiz işlem
unattended operation gözetimsiz işletim
unauthorised work yetkisiz yapılan iş
unauthorized yetkisiz
unavailable kullanılamaz
unavoidable kaçınılmaz
unbalance dengesini bozmak
unbalance dengesizlik
unbalanced dengesiz
unbalanced balanslanmamış
unbalanced dengelenmemiş
unbalanced error dengesiz hata
unbalanced force dengelenmemiş kuvvet
unbalanced line dengesiz hat
unbalanced mode usta‐yamak (protokol)
unbend, to doğrultmak, düzeltmek
unbiased estimator yansız kestirici
unbiased sample yansız örneklem
unbind, to bağlantı çözmek
unbind, to çözmek
unbind, to bağı çözmek
unblock, to öbek çözmek
unbolt, to cıvatayı sökmek
unbreakable kırılmaz
unbuckle tokayı çözmek
unburnt brick fırınlanmamış tuğla
unc diş, vida dişi
uncemented kohezyonsuz, taneli, çimentosuz, bağlanmamış
uncertain kesin olmayan
uncertainty belirsizlik
uncertainty of measurement ölçüm belirsizliği
uncertainty principle belirsizlik ilkesi
unchannelized intersection kanalize edilmemiş kavşak
uncheck, to onayı kaldırmak
unclassified sınıflandırılmamış
unclassified excavation her cins kazı
unclean bill‐of lading malların iyi durumda olmadığını belirten konşimento
uncoil, to sarım açmak
uncoil, to sarımı çözmek, çözülmek, yay helezonunu açmak, açılmak
uncoil, to kangal açmak
uncoiler sarım açıcı
uncoiler şerit metallerden yapılmış sarımları açıp, onları ayarlanabilen merdaneler arasından
geçirerek düzelten makine, tezgah
uncombined birleşmemiş, birleştirilmemiş
uncombined diğer bir maddeye bağlanmamış serbest
uncomfortable rahatsız
uncompressed sıkıştırılmamış
unconditional koşulsuz, kayıtsız, şartsız
unconditional jump koşulsuz dallanma (atlama)
unconditionally kayıtsız şartsız olarak
unconfined compression strength serbest basınç dayanımı
unconfined compression test serbest basınç deneyi
unconfined compressive strength silindir basınç dayanımı, serbest basınç dayanımı
unconfined cylindrical sample serbest silindirik numune
unconfirmed doğrulanmamış, teyit edilmemiş
unconfirmed teyitsiz, doğrulanmamamış
unconfirmed letter of credit teyitsiz akreditif, doğrulanmamış akreditif
unconformability uymazlık
unconformity uyumsuzluk, diskordans (birbirleri ile dokanaklı olan tabakalar arasında
çökelmede gözlenen eksiklik)
unconjugated bkz. uncombined
unconnected birbiriyle ilişkisiz, birbiriyle bağlantısız
unconscious 1. bilinçsiz, hissiz; 2. freud nazariyelerine göre zihnin bilinç kısmı
unconsciousness bilinçsizlik hali, baygınlık
unconsolidated test konsolidasyonsuz deney
unconstrained operation sınırlandırılmamış operasyon (geometrik şartların örülme araçlarının
hareketini etkilemediği örülme alanı operasyon durumu)
uncontrolled access kontrolsüz erişme (yol veya cadde üzerinde yetkisi olan otoritenin, yolu
veya caddeyi kullananların güvenliği için gerekli bağlantıların yerleştirilmesi ve geometrilerinin
kontrolu dışında giriş ve çıkış noktalarının sayısını sınırlandırmamaları)
uncontrolled junction kontrolsüz kavşak
uncorrected result düzeltilmemiş sonuç
uncorrelated ilintisiz
uncouple, to ayırmak, çözmek
uncover, to 1. üstten açmak, üstünü açmak 2. ortaya çıkarmak, meydana çıkarmak
uncrated sandıklanmamış
uncritical kritik olmayan
unction 1. merhem; 2. merhem sürme
unctuous yağlı
unctuous clay yağlı kil
undamaged hasar görmemiş
undamped freçuency sönümsüz serbest titreşim frekansı
undamped natural frequency söndürülmemiş doğal frekans
undated tarihsiz
undefined tanımlanmamış
undelete, to silmeyi geri almak
undelivered teslim edilmemiş
under altına, altında
under‐ (ön‐ek) içinde, altında anlamı veren ön ek
under alt
under frame kamyonun dingil, dingil kutusu tampon, çekme çubuğu yaylan ve tekerleklerinden
oluşan kısmı
under grate air supply ızgara altından hava temini (verme)
under guard zırh
under mentioned aşağıda sözü geçen
under normal operating conditıons normal işletme koşulları altında
under size küçük ölçü
underactive normalin altında çalışma gösteren
underactivity düşük çalışma, herhangi bir şeyin, özellikle organın normalin altında faaliyet
göstermesi hali
underbid daha düşük fiyat teklif etmek
underburning az pişirme
underburning of clinker klinkerin az pişirilmesi
undercarriage yürüyüş takımı, alt takım
undercarriage yürür aksam (alt takım)
undercarriage alttan taşıyıcı
undercharge düşük şarj
undercoat astar kat
undercooked pişmemiş, çiğ
undercritical damping, underdamping eksik sönüm
undercut alttan kesmek
undercut altını oyma
undercut groove alttan oyuk yiv
undercut tooth bkz. saw‐tooth profile
undercut alttan kesmek, alt tabakayı da kesmek, alttan çentmek, alttan kertmek
undercutting alttan kesme, erozyonla alttan oyulma
underdamped system eksik sönümlü dizge
underdetermined eksik belirtilmiş
underdeveloped country az gelişmiş ülke
underdevelopment gereken olgunluğa erişmemiş olma, eksik veya yetersiz gelişme
underdrain alt dren (yeraltı suyunu toplamak ve taşımak üzere yeraltına konan delikli büz ile su
geçirebilen uygun nitelikte bir dolgu malzemesi) underestimate düşük tahmin etmek
underfeed yeterli beslememek
underfeed stoker alttan beslemeli stoker
underfloor döşeme altı
underfloor heating döşemeden ısıtma
underflow küçümenlik durumu
underflow yetersiz akış
underflow, to bomboşalmak, aşağı taşmak
underflung tyre carrier kamyonlarda arka alt tarafta asılı yedek lastik tutucusu, stepne yeri
undergo maruz kalmak, çekmek, katlanmak
underground 1. temel zemini, yeraltı 2. metro
underground cable yeraltı kablosu
underground erosion yeraltı erozyonu, iç erozyonu
underground gas storage yer altı stok sistemi
underground line yer altı kablosu
underground tank toprağa gömülü tank (depo)
underground tank sarnıç, yeraltı tankı
underground water pipe yeraltı su borusu
underhood lamp kaput altı lambası, motor kaputunun altında gece motoru görebilmek için
konulmuş olan ışık
underhood light seyyar lamba
underinflated havası az, az şişirilmiş
underinflated tire havası az lastik
underinflation lastiklere normalden az hava basma
underlap negatif aşma
underline altını çizmek
underline altı çizili,
underlying soil alttaki zemin
undermine alttan oymak, alttan kazmak
undermining altını oyma, oyulma
undermining by scour erozyonla alttan oyulma
underpass alt geçit
underpass highway karayolu alt geçidi
underpass railroad demiryolu alt geçidi
underpinning temeli askıya alma, temel takviyesi, alt destekleme
underpressure alçak basınç, depresyon
underproductivity zihni tembellik
underrate, to değerini vermemek
underreamed foundation alt ucu genişletilmiş yerinde dökme kazık temel
underscore, to altçizgi, altını çizmek
underscore, underline altını çizmek
underseepage bir baraj veya palplanş perdesi altındaki sızıntı, alttan sızma
undershot wheel alttan teğet geçen su tahriğt ile çalışan su çarkı
undersigned aşağıda imzası bulunan
undersize standart ölçüden küçük ebatlı
undersize (u/s) küçük, standart ölçülerden daha küçük, normal ölçülerden küçük
undersize bearing iç çapı standart ölçülerden daha küçük olan yatak
undersized küçük
underslung hoist trolley monoray vinci
underslung alttan bağlama makas
underslung monoray
underslung crane alttan bağlı kren
understain mutattan daha hafif boyamak ve boyanmak
understand anlamak
undertake üstlenmek, yüklenmek
undertake yüklenmek, taahhüt etmek, üzerine almak
underthrust bir kayaç kütlesinin kırık düzlemi boyunca bir başka kayaç kütlesinin altına itilmesi
undervoltage düşük gerilim
underwater sualtı, su altında
underwater concreting su altında beton dökme
underwater foundation su altında temel
underwater mill denizaltı akıntı santralı
underwater ocean current plant denizaltı akıntı santralı
undescended normal yerine inmemiş
undesirable istenilmeyen
undetected error rate sezilmemiş hata oranı
undetermined belirsiz, belirtilmemiş
undeveloped gelişmemiş
undiagnosed niteliği anlaşılmış, teşhis edilmemiş
undifferentiated farklılaşmış
undifferentiation normal farklılaşma (gelişme) olmaması
undigested sindirilmemiş, hazmedilmemiş
undirected graph yönsüz çizge
undissolved çözünmemiş
undistributed charges dağıtılmamış yüklemeler (bu gruptaki hesaplar, özelliklerinden dolayı
henüz işlerin ana ve yan ünitelerine yüklemesi yapılamamış endirekt yüklemelerin tutarını
gösterir)
undisturbed örselenmemiş
undisturbed clay örselenmemiş kil, tabii kil
undisturbed sample örselenmemiş numune (numune alma işleminde yapı ve kapsam
bakımından önemsenecek bir değişikliğe uğramaksızın alınan numune) undisturbed sample
borings bozulmamış numune sondajları
undisturbed shear strength örselenmemiş kesme direnci
undisturbed soil örselenmemiş zemin, bozulmamış zemin
undisturbed specimen bozulmamış numune, örselenmemiş numune
undisturbed state örselenmemiş durum
undivided road bölünmemiş yol (üzerinde, karşı yönlerden gelen trafiği birbirinden ayıran doğal
veya özel olarak ayırıcı bir engelin bulunmadığı yol)
undo, to bozmak, sökmek
undo, to geri almak, iptal etmek
undo a screw cıvatayı sökmek
undo, to (yaptığını) geri almak
undo, to geri almak, yaptığını bozmak
undrained drenajsız
undrained cohesion drenajsız kohezyon
undrained quick shear test drenajsız çabuk kesme deneyi
undrained shear strength drenajsız kayma dayanımı
undrained shear test bkz. undrained quick shear test
undrained test drenajsız deney
undrained triaxial test drenajsız üç eksenli deney
undue vadesi gelmemiş
undue aşırı, çok fazla, uygunsuz
undulant dalgalı, titrek
undulate dalgalı yapmak
undulate 1. dalgalanmak; 2. dalgalı seyir gösteren, dalgalı
undulated dalgalı
undulated öndüle
undulating grade line dalgalı kırmızı hat
undulating terrain dalgalı arazi, ondüle arazi
undulation dalgalanma, titreşim, vibrasyon, undilatio
undulation dalgalanma, dalgalı dişli dişindeki gerçek profil dizaynına uymayan yüzey
işlemesinden kaynaklanan dalgalanmalar
undulatory dalgalanma gösteren, dalgalı
unemployment işsizlik
unencumbered balance of appropriation bütçe ve program tahsisi bloke bakiyesi (ödenek veya
tahsisin henüz sarf veya bloke edilmeyen kısmı)
unequal eşit olmayan, eşitsiz
unequal settlement düzgün olmayan oturma, eşit olmayan oturma, üniform olmayan oturma
unequally distributed load düzgün olmayan şekilde dağılmış yük
uneven slope düzgün olmayan şev
unexcited uyarılmamış
unexpected beklenmedik
unexpended balance of appropriation bütçe ve program tahsislerinden sarfiyat bakiyesi (ödenek
veya tahsisin henüz sarf edilmeyen kısmı)
unfavourable uygun olmayan, uygunsuz
unfavourable soil stratification elverişsiz zemin tabakalaşması
unfiltered filtrelenmemiş
unflanged flanşsız
unfold, to kıvrımını açmak
unforeseen umulmadık
unforesen umulmayan, beklenmedik
unformatted biçimlenmemiş
unformatted formatlanmamış
unformatted display formatlanmamış ekran
unformed oluşmamış, şekillenmemiş
unformed surface oluşmamış yüzey
unforeseen circumstances beklenmedik durumlar
ungeared (machine) (a) geri dişliye sahip olmayan toma veya matkap tezgahı, (b) dişli takımı
kullanılmadan uçak motorundan pervanelere yapılan direk tahrik,
ungroup, to grubu dağıtmak (bilgisayar)
unhardened sertleşmemiş, su verilmemiş
unhealthy hastalıklı, mariz
UNIDO bkz. United Nations Industrial Development Organization
unilateral tolerance bkz. tolerance
unindent girintisiz
uni (ön‐ek) bir tek, unus
uni‐ (ön‐ek) tek anlamı veren birleştirici
uniarticular tek ekleme ait
uniaxial tek eksenli
uniaxial compression tek eksenli basınç, tek eksenli sıkışma, serbest basınç
uniaxial stress tek eksenli gerilme, tek eksenli gerilme durumu
unicentral tek merkezli
unidirectional tek yönlü, tek yönde seyreden
unidirectional tek yönlü, tek doğrultulu
unidirectional pressure tek doğrultuda basınç
unified birleştirilmiş
unified screw thread kanada ingiltere ve amerika tarafından ortaklaşa kullanılan merkez açısı 60
derece olan vida dişi
unified screw threads birleşik vida dişi, 1948 yılında ingiltere, kanada ve amerikanın ortaklaşa
ortaya çıkardıkları bir Whithworth ve Amerikan standart dişini içeren bir standart diş sistemi
unified soil classification system birleştirilmiş zemin sınıflaması sistemi
uniflow compressor eş akım kompresörü
uniflow compressor tek akışlı kompresör
uniflow engine tek akışlı makine
uniflow engine buharın silindir dibindeki dip valften girdiği egzozu piston kontrollü kayış
menfezleri ile merkezden veren buhar makinesi
uniflow steam engine tek akışlı makina
unifocal tek mihrak (odak)’lı
uniforate tek delikli
uniform düzgün, homojen, tekbiçim
uniform birörnek
uniform değişmeyen şekilli, düzgün, uniforma
uniform düzgün, tek çeşit
uniform circular motion düzgün dairesel hareket
uniform concrete homojen beton, üniform beton
uniform distribution düzgün dağılım
uniform field birörnek alan
uniform grain size üniform tane boyutu
uniform load düzgün dağılmış yük
uniform load üniform yük, yayılı yük
uniform loading üniform yükleme, uniform yük
uniform motion düzgün hareket
uniform pressure distribution üniform basınç dağılımı
uniform quantization düzgün (birbiçimli) nicemleme
uniform random number rasgele birbiçimli sayı
uniform rectilinear motion düzgün doğrusal hareket
uniform sampling düzgün (birbiçimli) örnekleme
uniform section üniform kesit
uniform settlement üniform oturma
uniform size düzgün büyüklük
uniform soil üniform zemin
uniform stability düzgün (birbiçimli) kararlılık
uniform stress distribution üniform gerilme dağılımı
uniform subgrade üniform alt temel
uniform surcharge üniform dağılı ek yük, uniform ek yük
uniformity homojenlik, düzgünlük, uyma
uniformity coefficient üniformluk katsayısı
uniformity of the cementing agents bağlayıcı maddelerin düzenliliği, bağlayıcı maddenin
üniformluğu
uniformly aynı tarzda
uniformly bounded düzgün (birbiçimli) sınırlı
uniformly distributed load üniform yük, üniform olarak dağıtılmış yük
uniformly distributed load düzgün yayılı yük
uniformly distributed pressure üniform basınç, üniform olarak yayılmış basınç
uniformly distributed surcharge üniform dağılı ek yük, üniform ek yük
uniformly loaded beam üniform yüklü kiriş
unify, to birleştirmek
unigauge wire tek kalınlıklı tel
unigerminal tek jerme ait
uniglandular tek guddeli
unilaminar tek tabakalı
unilateral tek taraflı, tek yönlü
unilateral limit syttem bkz. limit system
unilobar tek loplu
unilocular bir bölmeli
unimodal tek şekilli
unimolecular tek moleküllü
unindented girintisiz
uninfiltrated süzülmemiş
uninsured sigortasız
unintelligible crosstalk anlaşılamaz çaprazkarışma
uninterrupted kesintisiz, fasılasız
uninterrupted kesintiye uğratılmamış
uninterrupted duty kesintisiz çalışma
uninterrupted flow kesintisiz akım, kesintisiz trafik akımı
uninterrupted power supply kesintisiz güç kaynağı
uninuclear, uninucleated tek nüveli
uniocular 1. tek göze ait; 2. tek gözlü
union birleşim
union 1. birlik, sendika 2. bağlantı, rakor, ara rakor
union cıvata (vida) bağlantısı
union contract toplu sözleşme
union nut bağlantı somunu, rekor somur
union of sets küme birleşimi
union of sets birleşimi/kümelerin
union (SQL) bileşim
union, pipe bkz. pipe union
unipolar tek kutuplu
unipolar tek kutuplu, tek uzantılı
unique eşsiz, kendine özgü
unique özebir, tek; benzersiz
unique solution tek çözüm
uniquely decodable özebir kodçözülen
uniqueness theorem teklik savı
unirritable [medical] uyarılamayan, hassas olmayan
unisometric izometrik olmayan
unisotropic yönbağımlı
unispetate tek bölmeli
unit adet, birim
unit 1. birim, ünite; 2. tek şey
unit 1. birim, ünite, ölçü birimi 2. cihaz, tertibat, komple ünite
unit aygıt
unit cihaz
unit air conditioner klima cihazı ünitesi
unit area birim alan
unit contact pressure birim temas basıncı
unit cooler soğutma cihazı
unit cost birim maliyet
unit distance code birim uzaklıklı kod
unit element birim eleman
unit elongation birim uzama
unit function birim fonksiyon
unit heater ısıtıcı
unit heater ısıtma cihazı
unit impulse birim dürtü
unit injector birim enjektör
unit load parça mal, parça yük
unit mass birim kütle
unit matrix birim matris
unit matrix, identity matrix birim matris
unit of area birim alan, alan birimi
unit of measurement ölçü aleti
unit of measurement ölçüm birimi
unit of time birim zaman, zaman birimi
unit of work iş birimi bkz. worfc
unit pressure birim basınç
unit pressure on ground zemindeki birim basınç
unit price birim fiyatı
unit price list birim fiyat listesi
unit ramp birim yokuş
unit shortening birim kısalma
unit step, Heaviside step birim basamak
unit stress gerilme birimi, bir birim alana gelen kuvvet(1pa=1n/m2)
unit string birim dizgi
unit vector birim vektör
unit volume change birim hacim değişimi
unit water content birim su içeriği
unit weight birim hacim ağırlık, hacimsel ağırlık, görünen yoğunluk, özgül birim hacim ağırlık,
görünen özgül ağırlık
unit weight birim ağırlık
unit weight aggregate only yalnız agrega birim ağırlığı (asfalt karışımının birim hacmindeki
agrega ağırlığı)
unit weight in moist state ıslak yoğunluk, ıslak haldeki birim ağırlık
unit weight in saturated state doygun haldeki birim ağırlık, doygun birim ağırlık
unit weight of dry soil efektif birim ağırlık, zeminin kuru birim ağırlığı, kuru yoğunluk
unit weight of the solid constituents katı bileşenlerin birim ağırlığı
unit weight total mix bütün karışımın birim ağırlığı
unit weight, immersed bkz. immersed unit weight
unit width flow rate akım oranı birim genişliği (yaya yolunun birim genişliğinde dakikadaki
yayalar olarak ifade edilen yaya akım oranı)
unit work birim iş
unit, angular bkz. angular unit
unit, astronomic bkz. astronomic unit
unit, concrete masonry bkz. concrete masonry unit
unit, working bkz. working unit
unitary bölünmez
unitary üniteye ait
unitary tek şey veya şahsa ait, tek birimli
unitary (s) bölünmez, bütüni tek, üniteye ait
unitary air conditioner montaja hazır olarak imal edilmiş klima cihazı
unitary matrix birimcil matris
united nations (UN) birleşmiş milletler
United Nations Industrial Development Organization (UNIDO) Birleşmiş Milletler Sanayi
Geliştirme Örgütü
uniterminal bkz. monoterminal
units position virgül konumu
univalance tek değerlilik
univalent tek değerli
univalent cation tek değerli
univariant tek değişkenli
univariate distribution tek‐değişkenli dağılım
universal üniversal
universal evrensel, genelgeçer
universal genel
universal asynch receiver transmitter genelgeçer eşzamansız alıcı‐verici
universal burner çok maksatlı brülör
universal chuck üniversal ayna
universal chuck (concentric chuck) üniversal ayna, kendi kendini merkezleyen ayna
universal constant evrensel sabit
universal coupling üniversal kavrama
universal coupling kardan mafsalı kavraması
universal drill üniversal matkap tezgahı
universal joint universal mafsal
universal joint kardan mafsalı, aks mafsalı
universal joint kardan kavraması
universal joint bearing kardan mafsalı yatağı
universal joint body kardan mafsalı gövdesi
universal joint bushing kardan mafsalı istavrozu burcu
universal joint cross kardan mafsalı istavrozu
universal joint cross bushing kardan mafsalı istavrozu burcu
universal joint cross dust seal kardan mafsalı istavrozu toz keçesi
universal joint cross dust seal retainer kardan mafsalı istavrozu toz keçesi tutucusu
universal joint cross roller bearing kardan mafsalı istavrozu masuralı yatağı
universal joint cross roller bearing block kardan mafsalı istavrozu masuralı yatak bilya tutucusu
universal joint cross roller bushing retainer kardan mafsalı masuralı yatak burcu tutucusu
universal joint needle roller kardan mafsalı masuralı yatağı
universal joint spring kardan mafsalı yayı
universal joint yoke kardan mafsalı çatalı
universal joint kardan mafsalı, universal mafsal
universal keyboard evrensel klavye
universal lathe üniversal torna tezgahı
universal milling machine üniversal freze tezgahı
universal product code evrensel ürün kodu
universal seismograph depremin her üç bileşenini özdeş zamanda belirten deprem ölçer
universal set evrensel küme
universal spider kardan mafsalı istavrozu
universal vice universal mengene herhangi bir eksen etrafında döndürülebilen ve arzu edilen bir
konumda sabitlenebilen mengene hareketli çeneleri, el ile döndürülen vida veya hızlı bir şekilde
pünomatik olarak ayarlanabilir
universal wrench ingiliz anahtarı veya kurbağacık
universe kainat, evren
university üniversite
unknown bilinmeyen
unladen yükünü boşaltmış, yüksüz
unleaded gasoline (ULG) kurşunsuz benzin
unless otherwise stated aksi belirtilmedikçe
unlike benzer olmayan
unlike terms benzer olmayan terimler
unlikely olma olasılığı az
unlimited sınırsız
unlink bağ çözmek
unliquidated encumbrances tasfiye edilmemiş blokeler (yapılmış bir blokeden henüz borç haline
dönüşmemiş kısım)
unload, to boşaltmak, basıncı kaldırmak, yükü kaldırmak, yük boşaltmak
unload tape bandı boşa almak
unloaded yüksüz, boş
unloaded start yüksüz kalkış
unloaded start (see no‐load start) yüksüz start (kalkış), kalkma
unloaded state yüksüz durum, yüksüz hal
unloader yükten kurtaran
unloading yükün boşaltılması, yükün kaldırılması
unloading curve şişme eğrisi, boşalma eğrisi
unloading expenses boşaltma masrafları
unloading modulus boşaltma modülü
unloading valve boşaltma valfi
unloading wharf boşaltma iskelesi
unlock, to kilidini açmak, tespit parçalarını sökmek
unlock, to kilidi açmak
unlock, to açmak, kilidi çözmek
unlubricated yağlanmamış
unmanned exchange gözetimsiz santral
unmapped eşlenmemiş
unmarked imlenmemiş
unmatched birbirine uymayan
unmodulated carrier kiplenmemiş taşıyıcı
unmount, to çıkarmak (devreden)
unnail, to çivilerini çıkarmak
unnamed adsız
unnecessary gereksiz
unnested iç içe olmayan
unnested iç içe olmayan
unnumbered numarasız
unobtainable elde edilemez
unofficial resmi olmayan
unofficial gayri resmi, tasdiksiz, ruhsatsız
unordered sırasız
unordered list sırasız liste
unoxidizable paslanmaz
unpack, to paket çözmek
unpack, to paketi açmak
unpack, to açmak (verileri)
unpaid claims ödenmeyen talepler
unpaved road kaplamasız yol
unplanned unavailability arıza
unpleasant hoşa gitmeyen, nahoş
unplug prizden çekmek, kapağı açmak
unpolarized polarılmamış, kutuplaşmamış
unpowered avara
unpractical pratik olmayan
unqualified niteliksiz
unrecoverable kurtarılamaz
unreel makarayı açmak
unregulated ayarsız
unreinforced takviyesiz, donatısız
unreliable güvenilmez
unrest huzursuzluk, rahatsızlık
unrestrained pile serbest kazık
unrivet perçinlerini kesmek
unroll, to ruloyu açmak
unsafe tehlikeli
unsafe güvensiz
unsanitary sağlığa zararlı
unsaturated doymamış, doygun olmayan
unsaturated işba edilmemiş, doymamış
unscrew, to gevşetmek, vidayı açmak
unscrew, to vidasını sökmek
unscrew, to gevşetmek, vidayı açmak
unscrew, to vidayı gevşetmek, vidasını çıkarmak
unserviced bakımsız
unset kurulmamış
unshielded çıplak
unshielded açık izolatörlü
unshipped sevkedilmemiş
unshipped dollar balance sevkedilmemiş dolar bakiyesi
unshipped order balance sevkedilmemiş sipariş bakiyesi
unsignalized sinyalize olmayan
unsignalized intersection sinyalize olmayan kavşak
unsignalized junction bkz. unsignalized intersection
unsigned işaretsiz
unsigned integer işaretsiz tamsayı
unsized tasnif edilmemiş
unskilled acemi, deneyimsiz, vasıfsız
unskilled labour vasıfsız işçilik
unslaked lime sönmemiş kireç
unsoaked suda ıslatılmamış
unsound sağlam olmayan, doğru olmayan
unsound concrete sağlam olmayan beton, çürük beton
unspike (keyname) depoyu boşaltmak
unspoiled area bozulmamış alan (insan etkinlikleriyle değiştirilmemiş doğal alanlar)
unsprung mass yaysız kütle, yaysız sistem yay kullanılmadan direk olarak dingillere bağlı taşıt,
yay vazifesi sadece taşıt lastikleri tarafından görülür, unstable çabuk inhilal eden veya değişen
(katışık)
unstable dengesiz, kararsız, oynak
unstable equılibriumbkz. equilibrium kararsız denge
unstable equilibrium kararsız denge
unstable equilibrium stabil olmayan denge, stabil olmayan denklik
unstable sand oynak kum
unstable slope stabil olmayan şev
unstable soil çürük zemin
unstable state kararsız durum, oynak durum
unstable state kararsız hal
unstable system kararsız sistem
unsteadiness çalkantı, yatışkın olmama
unsteady çalkantılı, yatışkın olmayan
unstable kararsız
unstratified tabakalaşmamış, tabakasız
unstructured yapısız, yapısal olmayan
unsuitable uygun olmayan
unsuitable material uygun olmayan malzeme
unsupported hiçbir parça tarafından desteklenmeyen, desteksiz
unsupported height desteksiz yükseklik
unsurfaced road kaplamasız yol
untared loads darasız yükler
unthread, to vidasını sökmek
unthrottle, to açarak arttırmak
untie, to çözmek
untimed call ücretli süresiz çağrı
untreated timber işlenmemiş ahşap
untreated water ham (işlenmemiş) su
untrue senteden kaçmış
untwist ters çevirmek
unused kullanılmamış
unventilated havalandırılmamış
unwanted istenmeyen
unwarranted garantisiz
unwatering suyunu alma, drenaj, kurutma
unwatering method kurutma metodu
unwatering of an excavation temel çukurunun suyunun boşaltılması, kuru tutulması,
kurutulması
unwatering pump su boşaltma pompası, drenaj pompası
unweathered ayrışmamış, parçalanmamış
unwell rahatsız, hasta
unwilling isteksiz
unwind, to çözmek, sarımı açmak
unwind, to makaradan çıkarmak
unwrap, to çözmek
up çalışır
up üst, yukarı
up‐ (ön‐ek) yukarı, üst anlamı veren birleştirici
u‐packing u‐ring, keçe
up‐and‐down indicator kronomometre veya saatin kurulr olup olmadığını belirten gösterge, up
görüldüğü zaman saatin tamamen kurulu olduğu anlaşılmalıdır
update güncelleme, güncelleştirme
update, to güncelleştirmek
update transaction güncelleme hareketi
updating güncelleme
updraft carburator düz karbüratör
upgradable evrime açık; büyümeye açık
upgrade yükseltme
upgrade iyileştirme
upgrade 1. ıslah etmek, kalitesini yükseltmek, güncelleştirmek 2. çıkış, rampa (yolun, sürekli kot
kazanan, yükselen kısmı)
upgrade, to terfi etmek
upgrade kit yükseltme paketi
upgradeability büyürlük
upgrading geliştirmek, yol standardını yükseltmek, iyileştirmek
uphill yokuş yukarı
upholstery döşeme
upholstery döşemecilik
upholstery spring döşeme yayı
uplift 1. suyun kaldırma kuvveti 2. yükseltmek, ıslah etmek 3. yer kabuğunun bir bölümünün
deniz yüzeyine göre daha yüksek bir düzeye çıkması
uplift, to yukarı kaldırmak
uplift pile kaldırma kazığı
uplink yer‐uydu bağı
upload yüklemek (yukarı)
uploading uydudan merkeze güncelleme
upper üstteki
upper yukarı, üst
upper bearing üst yatak
upper bearing retainer üst yatak tutucusu
upper bound üst sınır
upper boundary tabakanın üst sınırı, tabakaların üst yüzü
upper case büyük harf
upper casing büyük harfe çevirme
upper clamp alidat‐bağlama vidası
upper end üst uç
upper flange üst başlık
upper idler üst makara
upper layer üst tabaka, yüzeysel tabaka, örtü tabakası
upper limit üst sınır
upper limit of plasticity üst plastik limit, plastikliğin üst sınırı
upper margin üst boşluğu
upper plastic limit bkz. upper limit of plasticity
upper range limit erimin üst sınırı
upper rim of the slope şevin üst kenarı
upper rollers palet askı makaraları, palet üst makaraları
upper shield üst kalkan
upper sideband üstteki yanbant
upper spring lug üst yay bağlama ucu
upper tangent screw alidat az hareket vidası
upper tank üst tank, üst depo
upper triangular matrix üst üçgenel matris
uppercase letter büyük harf
upright dikey
upright dikine, dimdik
upright radiator düşey radyatör
upright; tower; deskside dikey şasi
upset döverek uç şişirmek
upset forging döverek büyütme, çevirerek dövme ve genişletme bu işlem önceleri cıvata
kafalarını oluşturmak için geliştirilmiş olup sonraları başka işlemler içinde kullanılmaya
başlanmıştır
upset, angle of bkz. angle of upset
upside down baş aşağı
upsiloid v veya u şeklined olan
upsizing arttırma, büyütme
upsizing, magnification büyütme
upstream akış yukarı
upstream kaynak tarafı
upstream akışın üst tarafı
upstream (aboneden) yukarı yönde
upstream yukarı akıntı, akıntıya karşı
upstream memba tarafı, memba, kaynak yanı, çıkış
upstream yukarı akım
upstream slope memba şevi
upstream waterway su iletim donanımı
upstroke debi artırma
upthrown bkz. horst
upthrust hidrostatik kaldırma, arşimet itkisi
up‐time çalışırlık süresi
up‐time çalışabilirlik süresi
up‐to‐date güncel
hpvc (hard polyvinyl chloride) pipe hpvc (sert polivinil klorür) boru
upward yukarıya doğru
upward bias artı yanlılık
upward compatibility yukarıya doğru uyumluluk
upward flow yukarı doğru akım
upward hydraulic gradient artan hidrolik eğim
upward motion yukarı doğru hareket
upward percolation bkz. upward flow
upward pressure bkz. upthrust
upward slope yukarı eğim, çıkış
upward stem gövdesi yukarı doğru
upwards yukarı
uranium U sembolü ile bilinen, atom no:92 ve atomağırlığı 238.07 olan kimyasal element,
uranyum
urban kent, kentsel
urban kentsel, kente ait
urban accident yerleşim yerinde meydana gelen trafik kazası
urban area kentsel alan, sınırları yol üzerinde olan yerleşim alanı
urban development kentsel gelişme, imar
urban development law imar kanunu
urban highway kent içi karayolu
urban infrastructure kentsel altyapı
urban land kentsel arazi
urban land use kentsel arazi kullanımı
urban road kentsel yol, şehir içi yol, kentiçi yol
urban sites kentsel sit alanı (mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulunan ve
birarada bulunmaları nedeniyle teker teker kıymetten daha fazla kıymetleri bulunan kültürel ve
tabii çevre elemanlarının birlikte bulundukları alanlar)
urban street kent içi yol, cadde
urban transportation kentsel ulaşım
urgent acil
urgent acele, ivedi
usability test kolay kullanım sınaması
usable kullanılır, elverişli
usable kullanılabilir
usage kullanım, kullanış
usage yararlanma, kullanım, kullanış, kullanma
use, to kullanmak
use yararlanma, kullanma, fayda
use, land bkz. land use
used kullanılmış
used in pairs çift olarak kullanılan
used parts kullanılmış tekrar kullanılması mümkün parçalar
useful faydalı
useful capacity kullanılabilir kapasite
useful capacity faydalı kapasite
useful heat kullanılabilir ısı
useful heat faydalı ısı
useful heat output faydalı ısı çıktısı
useful heat output kullanılabilir ısı kapasitesi
useful length faydalı uzunluk
useful output faydalı çıktı
useful output power yararlı çıkış gücü
useful water capacity yararlı su kapasitesi
user kullanıcı
user access kullanıcı erişimi
user account kullanıcı hesabı
user adjustment kullanıcı ayarı
user defined key programlanır işlev tuşu
user documentation kullanıcı belgeleri
user exit kullanıcı çıkışı
user friendly kullanışlı, kullanıcıya dost
user friendly/user‐friendly kullanışlı
user group kullanıcı grubu
user hot line kullanıcı için doğrudan hat
user id kullanıcı kimliği
user identification kullanıcı kimliğinin
belirlenmesi
user interaction kullanıcı etkileşimi
user interface kullanıcı arayüzü
user manual kullanıcı elkitabı
user profile kullanıcı belgisi
user programs kullanıcı programları
user set kullanıcı aygıtı
user terminal kullanıcı uçbirimi
userfriendly kullanımı kolay
usergroup kullanıcı grubu
userprofile kullanıcı kesiti, kullanıcı profili
userprogrammable kullanıcı tarafından programlanabilen
user’s guide kullanıcı kılavuzu
user’s reference başvuru kitabı
uses uygulama imkanları
u‐shaped valley buzul aşındırmalarının etkisiyle oluşmuş kesiti u biçiminde olan vadi
ustilation nemli maddeleri kurutma veya kızartma
ustion dağlama, yakma, ustia
ustus yanık, yanmı
usual alışılmış, olağan
usually genellikle
utilise, to değerlendirmek, faydalı yapmak, yararlanmak
utilise, to kullanmak, yararlanmak, istifade etmek
utilities hizmet tesisleri (telefon, elektrik, gaz, su,posta şebekesi vb)
utility 1. yarar, yararlık; 2. kamu hizmeti, kamu hizmet şirketi; 3. hizmet programı (yazılım)
utility (program) yardımcı (program)
utility compactors hizmet tipi kompaktörler
utility line telgraf, telefon, elektrik vb hatları
utility pole elektrik direği
utility program yardımcı program
utility room tesisat odası
utilization kullanım
utilization değerlendirme
utilization factor kullanım faktörü
utilization period kullanım süresi
utilization time kullanım zamanı
utilize kullanmak, yararlanmak
utilize değerlendirmek, faydalı yapmak, yararlanmak
utilized capacity kullanılan kapasite
utmost en fazla, son derecede
utriform şişe şeklinde
u‐type manometer u‐borulu basıölçer
uviolize ultraviyole ışınlarına maruz bırakmak
uviometer ultraviyole dalgaları ölçen alet, üviometre
uvioresistant ultraviyole ışınlarına karşı mukavemetli
uviosensitive ultroviyole ışınlarına karşı hassas olan
‐v‐