yil : 1 sayi 48 sahİbİ: hİkmet afİf mapolar fİati: 15 mu...
TRANSCRIPT
Ma*‘*AN
Nedir i1 ,en kaia„m‘ydini2o rrı |
16 henıen d e ^ J
canı% |an
ıram ilerUmacı
nedir? uPka.
^ 11 yıer şimdi .i I
YIL : 1 SAYI 48 ----- 1-
SAHİBİ: HİKMET AFİF MAPOLAR FİATI: 15 MU
İDAREMECİDİYE
SOKAK 11-13 TEL: 2824
BASIMEVİGİRNE YOLU
LEFKOŞE TEL: 73838
12Haziran
1963Çarşamba
HERGiiN
S A Y F Apyor
vardır| i ne dev
dükçe> mânaij^ kendisin* H
f ceğını sezdj |
a r H>™z d ı J n b ir şeydir. Iu >ük yapabilir |
im eder, Si% korkusu baz,
adar kuvvetli.endisi gibi bit aklına bile ge. b ir yaratık ıj,. ayalinde onu. bancadan n** rhoştan ne kî- lir. Yangından fetinden kot. vermek icap
n bile cinler rkan, onlantı anan kimse-
korkuyu yenlidir. Bu gibi
M mantıkların- nlardır. le, korku in- rl eşmiş garip ıdan küçük iri için değil- catler yüzün- ^ şey değildi! dağı uçukla- dili tutulan, eğine inen-
aşbakanı Dinlemeyen Kır al Londraya Gidecek: m a m — —
Karamanlis Yunanistan’daki Yabancı Muhabirler Biiyiik Bir Kabine Buhranı Çıkacağını Haber Vermektedirler.'
Atina, (ö z e l) :Yunan Başbakanı K aram an
la, diln akşam istifa etm iştir. Bu istifa Yunan Kralı ve K raliçesinin önüm üzdeki ay za rfında İngiltere’ye yapacakları ziyaretle ilgilidir. Bilindiği g ibi Başbakan, Kral ve K raliçeyi bu ziyaretten vazgeçirm ek veya ziyareti teh ir ettirm ek için gayretlerde bulunm uştu.
İNGİLTERE GARANTİ VERDİ
Diğer ta ra ftan Kral ile Kra liçenin İngiltere’ye gitm ek i- çin k a t’i k a ra r verm eleri ve o rada bulundukları m üddet zarfında herhangi b ir hadise çıkm ıyacağı hakkında İngiliz Hüküm eti ta rafından verilen gaıan tiy i kabul etm eleri üzerine B aşbakan K ara.vanlis’in istifadan başka çıkar yol bu lunm adığı anlaşılm aktadır. Baş bakan istifasından sonra derhal seçim lere gidilmesini is te m iştir.
Liberal M uhalefet gazetesi |TO VIMA’mn bildirdiğine göre, Kral Pavlo, Başbakan’la
m üzakereleri sırasında, ona, Kraliçe E lizabeth’den, bu resmî ziyaretle ilgili şahsî bir m ektup aldığını söylemiştir.
Buckingham Sarayındaki b ir sözcü, bahsedilen bu mek tupla ilgili herhangi b ir beyan dan kaçınm ıştır.
YALANLANAN HABER Dün, gerek Hükümet, gerek
se Yunan K raliyet sözcüsü, VRADINI gazetesinde Prens K onstantin’in, babası Kral Pavlo’nun verdiği özel m esajla birlikte, Londra’ya gideceği ile ilgili haberini yalanlamışlardır.
SÖZÜNÜ GEÇİREMEDİ 56 yaşında bulunan K ara
manlis, 1955 yılından beri Baş bakanlık vazifesini ifa etm ekteydi. İstifasının ilânından bi raz önce, Başbakan üçüncü de fa olarak Kral Pavlo ile görüş mUş, fakat tavsiyelerini kabul ettirem em iştir.
Hatırlanacağı gibi, bundan bir m üddet önce, Prenses A- leksandra’nın düğününde hazır bulunm ak için Londra’ya giden Kraliçe Frederika, orada nahoş hadiselerle karşılaşmış
ve aleyhinde tezahürat yapılmıştı.Buradaki siyasi çevrelerin ka naatine göre, Y unanistan’da şiddetli b ir kabine buhranı baş gösterecektir. Bazı çevreler Karam anlis’in politik hayattan da çekileceğini ifade etm ekte dirler.
Yabancı m uhabirlerin bildir diklerine göre, Karam anlis bir süreden beri istifa etm eyi dü şünmekteydi. Bilhassa son çı
kan karışıklıklar yüzünden Karam anlis’in istifası beklenmekteydi. Yalnız Karamanlis,
is tifasın ı büyük bir ustalıkla sunm asını bildi. Karam anlis is tifasını Kralla arasındaki an
laşmazlık olrak gösterm ektey se de esas sebeb, Y unanistan daki son karışıklıklardır
Kızılayın 100. Yıldönümünde, Gürsel ve İnönü'nün millete mesajı
LÜĞÜ NDEN
İSÜ S a M h a lk u -J j
d in î öğüt ' ü z e r e H tarih inde a a t 10.30 K o f ünye) ı (Anglisi , ko köyle ecek tir.
20 • 21 Mayıs Suçluları Dün Yine
Suçsuzluklarını ifadeye Çalıştılar
1 A nkara — Türkiyenin bütün jll ve İlçelerinde dün, Türkiye j Kızılay Derneğinin 95. kuruluş | yıldönümü kutlanılm aktadır.| Cum hurbaşkanı Cemal Gür- Isle, Kızılayın kuruluşunun 95. ve Kızılaycılığm 100. yılı m ü
nasebetiy le Türkiye ve dünya I milletlerine hitaben b ir mesaj yazmıştır. Gürsel Kızılaylığı et raflı b ir şekilde izah ederek sözlerine söyle son verm iştir.“Bütün vatandaşlarım , Kızılay hizm etine bizzat katılm aya ve bu derneğe üye olm aya davet ediyorum. Bugünden itibaren her yıl sonuna kadar sürecek olan Kızılaycılık 100. yıl çalışmalarını açarken Kızılhaç’ın kurucusu Heuri D unant’ı ve Kı zılayımızın Kurucuesu Dr. Abdullah Bey’i şükran ve takdirle anıyoruz. Siz vatandaşlarım da muhabbetle selâmlarım” . j
Diğer taraftan Başbakan İs- ilam akta ve hisaraltlarını dem et İnönü’de ayni mealde bir vamlı surette kontorol etmek- mesaj yayınlamıştır.
Polis Lefkoşe’ liSerserilerPeşindeBir m üddetten beri Lefkoşe-
nin hisaraltı mevkilerinde, sabahın erken saatlerine kadar içki alemleri tertiplenm ektedir. Yapılan bu içki alem lerinde esra r ve haşiş te kullanılm aktadır.
H isaraltllrını em niyetli b ir yer olarak seçen bu serserilere karşı polis, sıkı b ir mücadele açmış bulunuyor.
öğrenildiğine göre bu konuda vazifeliler siyil polisler şüp heli gömdükleri şah ıslan yaka-
Feribot Seferleri Buay başlıyacak
A nkara 11 (Basın - Yayın) . K ıbns’la Türkiye arasında feribot seferlerinin önümüzdeki aylarda başlam ası için ilgili Bakanlık tem silcilerinin yaptıkları toplantılarda önemli kararlar alınmış, Kıbrıs’a giden Türk yolcularının döviz alma mecburiyetinin kaldırılm ası i- çin ilgili m akam larca harekete geçilmiştir.
tedirler.
20 - 21 ıvıuyıs n a u i b e ı e n ııuu.iiunıarıntıan ıud unun u u ı u j m a s ı
Okulu'ndaki 1 N um aralı Örfi İdare M ahkem esinde devam e maznunlardan üçünü hakim in bazı suallerini cevaplandırır
) ^ Ankara 11 (Basın - Yayın) :Bugün (dün) Mamak M uhabere Okulu’nda 2 0 - 2 1 Mayıs o-
na dun de Mamak Muhabere dilrniştir. Yukarıdaki resim,
ken tesbit edilmektedir.
rDENKTAŞ Bugün Meclis Başkanı Klerides’ e cevap Verecek
Türk Liderleri dün bir toplantı yaparak, Tem silciler Mec lisi Başkanı K lerides'in geçen günkü beyanatını m üzakere et mişlerdir. Türk Cem aat MeC'i si Başkanı Rauf Raif D enktaş' ın, Cum hurbaşkan Muavini Dr. Fazıl K üçük’le yaptığı dün kü istişarelerden sonra, bugün , Klerides’in beyanatına cevap j teşkil eden bir beyanat yayın lanması beklenm ektedir.
layları sanıkalnnın duruşm ası na saa t 09.00’dan itibaren devam edilmiş ve Reis ta rafın dan oturum un açılması üzerine, san ık T alât A ydem ir’in ve kili ve m üdafii avukat M uzaffer Akça söz.istiyerek sanıkla rın serbestisi prensibine ayk ırı hareket edildiği ve bu duru m un A nayasa’ya uygun olm adığını iddia etm işse de, D uruş ma Hakimi tarafından Askerî M uhakeme usûl kanununun 206. maddesi ile m üdafaa mü- essesesinin askerî m ahkem elerde ne şekilde işleyeceği tes b it edilerek, bunun doğrudan doğruya Adlî Amirlik makamı ile ilgili b ir talep olduğu ve sanık T alât Aydem ir’in halen birden fazla avukatla temsil edilmiş olm ası keyfiyetinin, bu iddiaların varit ve kabule
işayan olm adığına b ir delil te şkil ettiğini beyan etm esi üze 'i
ne Avukatın m ezkûr talebinden rücu ettiği görülmüştür. Sanık avukatının bu talebine verilen bu cevabı m ütekip sa nık lann sorgusuna başlam ij ve bugün, harekâta vurucu kuvvet olarak fiilen katılan Tank Okulu ile ilgili sanıklardan M ehmet Gül, Zeki Celep, Ergin Osmanağaoğlu, İzzet Şe ner, Y aşar Korkut, Yüksel E- ral, Özkan Tansal, Erol Aydın,
[Ferit Kelecek, Metin Turgan ve Celâl Oğuz’un ifadeleri tes bit edilmiştir.
ö .s. saat 13.30’da başlıyan duruşm a reis tarafından açılmış ve sanık lann sorgularına devamla, Zırhlı Birlikler O kulu subaylarından Savaş Kilimci, Erol Akkıvılcım, Alâaddin Açan, Yüksel Akar, Yiğit E rdem, Agâh G ürer, Tuncay Ye ner, Günay Tanju, Ayçan Ünlü, Erbil Yücelten, Erkan Mer soin, Haşan Kıran, Cemil Da- ğüstün, D uran Uzun, Güven K üçükaksu, Erhan Dağıstanlı ve Zeki Yılmaz’ın ifadeleri tes b it edilmiştir.
Sanuıklar sorgularında hadi seye ne şekilde kanştık lann ı izah ve beyan etm işler ve duruşm aya 12.6.1963 günü devam edilmek üzere saa t 17.00’ de son verilm iştir.
Sağır çocuKiar org çatm asını öğreniyor — New— York’da- ki Lexington Okulunda, sağ ır çocuklara, elektronik bir org vasıtasıyle ses ve ritm öğretilm ektedir. Sağır çocuklar, bu e lektronık orgun tuşlarına ba-sarken adeta çıkan sesi duym akta ve müzik ile beraber şarkı söyleyip tempo tu tm aktadır lar.
Adaya 500 İngiliz Turist Geliyor
Ticaret ve Endüstri Bakanlığına verilen bilgiye göre, 24 H aziran tarihinde sabah saa t 8 de Mağusa limanına uğrayacak olan “Andes” vapuru ile bjr günlük ziyaret için Adaya 500
'İngiliz tu risti gelecektir.Turistler iki kafileye ayrıla
cak, birinci kafile Salâmis ve Ay Varnava ’yı z iyaret e ttik ten sonra saat l l ’de M araş’ın
alış veriş m erkezine avdet ede cek ve müteakiben Lala M ustafa Paşa Camii ile O thello ku leşini z iyaret için surlar dah ilindeki Mağusa kasabasına gidecektir.
İkinci kafile, Lefkonuk ta riki ile Girneye gidecek, Dome Otelinde is tirah a t ve deniz ban yosunu m üteakip otelde öğle yemeğini alacaktır. Yemekten sonra Balapayıs’a gidecek olan kafile, Kıbrıs Müzesini ziyaret için Lefkoşaya gelecek ve ikin di çayını Lidra Palas Otelinde aldıktan sonra M ağusa’ya avdet edeceklerdir.
YAĞMUR AĞAÇLARI ilâve Roman
Yarınki Sayımızda Verilecek.
Türkiyede3Bakan Daha dün istifa etti
A nkara 11 (Basın - Yayın):Cumhuriyetçi Köylü Mil
let Partisi Başkan Vekili H aşan Dinçer, bugün, İkinci Koalisyon Hükümetinin Cum huriyetçi Köylü Millet Partisi Ka nadında vazife alan Adalet Başkanı Profesör Abdülhak ke
mal Yörük, T icaret Bakanı Prof. Muhlis Ete ve Basın Yayın ve Turizm Bakanı Celâl Tevfik Karasapan'ın görevinden istifa ettiklerini açıklam ıştır.
En kritik b ir devrede mes’u- liyet yüklenmiş olan arkadaşla
ARTİST — L ondradaher yaşta küçük çocuklar için okulları vardır. Bu okullar, haftada b ir kere, sum arte-
*1 «abahları faaliyet gösterir. Fotoğraf, bu tip okulların birine devam eden 6 yaşında a facan bir kızı, m erak sardığı
tam am lam ağa uğraşırken gösteriyor.
"G Ü V E N ,,Güveneceğiniz Sigortadır.
Dakikanın getirdiğini yıl getirmezmiş. Neden siz de malınızı, canınızı ve çocuklarınızın İstikbalini “GÜVEN* Türk Anonim Sigorta Şirketinde
garanti altına almalısınız.Umumî Acentlik:
Lefkoşa Türk Bankası Ltd., Lefkoşa.Tel : 74474. I
rının, kendilerine em anet edil miş olan bu çok önemli hizm et j leri, büyük b ir feragat ve feda kârlık şuuru içinde başarı ile ifa ettiklerini belirten Dinçer, Bakanların aynlışlarının sadece dem okratik nizamın icaplarından olan nöbet değiştirm e im kânlarını hazırlam ak düşüncesinden doğduğunu ifade e tmiştir.
Haşan Dinçer, Cumhuriyetçi Köylü M illet Partisinin yeni e- kibi ile Koalisyondaki vazifesi ni yapm aya devam edeceğini söylemiştir.
ö teyandan açık bulunan U- laştırm a Bakanlığına K astam onu Milletvekili İhsan Şeref Du ra’nın, Milli Eğitim Bakanlığına da Dr. İbrahim ö k tem ’in tayin edildiklerini bildirm ektedir.
da ne diye kendilerini incecikelbiselerle sokaklara atm ışlar? Çünkü bir kaç dakika sonra başlıyacak büyük bif müzik fe stivaline iştirak edecekler ! İk isi de 8 yaşındadır. Sağdakinin ism i Barbara, soldakinin Patri ca. Ingilterede W imledon bale okuluna devam ediyorlar.
Prufuma Olayı Bugün MeclisteLONDRA —
Mr. H arold Macm’illan ve kabinesinin bugün bir toplantı yaparak, Profumo meselesini m üzakere etm esi beklenm ekte dir. M üzakerelerde, bu dâvayı em niyet yönünde ele alm ış o- lan Beş hukukçu Lord Dilhor- ne’un raporunun inceleneceği bildirilm ekterir.
Başkan, geçen gün, Lord Di- lhom e’un Profumo davasını in celemesini istediğini açıklamış
diktan sonra alm ıştır.Bugün yapılacak kabine top
lantısının önemli b ir m ahiyet arzettiğ i, bununla beraber, Başbakanın bugün resm î b ir zi yare t m aksadıyle İngiltere’ye gitm esi beklenen Hindistan Cum hurbaşkanı Radhakishnan ın karşılam ası zaruretinden dolayı, toplantının uzun sürm i yeceği anlaşılm aktadır.
Önümüzdeki hafta yapılm ası beklenen başka b ir kabine
tır. Mr. Macmillan bu kararın , 'toplantısın ın daha önemli ola- John Profum o’nun Parlâm en- 'cağı ve dram atik sonuçların toda valan sövlediöini açıkla- alınacağı ilâve edilmektedir.
KABİNEYt SARSTI — İngiliz Savunma Bakanının istifasına sebep olan kızıl saçlı dilber m odel 22 yaşındaki C hristine Ke eller
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
Sayfa 2 DEVRİM , 12 HAZİRAN 1063
ı-.-»-ınry-rw.mjn_
Bir Garip Açıklama
25 Ocak sabahı... Türk çehrelerde ge ne korkunç bir üzüntü, sonsuz bir İstırap belirmiş. Halk bilyük bir heyecan içinde, herkes birbiriyle dertleşiyor. M enfur tecavüzün bunaltısı İçinde kalan T ürk Toplumu, bu gaddarca tecavüze kamı dişlerini biliyor ama, gene de iradesini kaybetm iyor, olgunluğunu her türlü hareketlerini, davranışla- riyle ispatlıyor.
Ceddimin Büyük Kahramanı, eşsiz askeri B ayraktar’ın kutsal türbesine gene tecavüz edilmiş. Ü züntü büyük, fakat bu üzüntüyü bir yenisi, daha da artırıyor; daha da kuvvetlendiriyor: Üç T ürk genci silahlı olarak B ayraktar ya kınlarında tevkif edildi. A rabalarında yerli yapısı bom balar bulundu.
Bu iddiayı başta Rum iktidarının so rumlu şahsiyetleri v e Rumca gazeteler ileri sürerek, olayı gene bize yüklem eğe yelteniyorlar. Toplum olarak sükûtu m uhafaza ediyoruz, olgunluğumuzu bir kere daha ispatlıyoruz. Çünkü d a vamızdan eminiz. Türk olan ellerin ku t sal B ay rak ta rın türbesine tecavüz ede çekleri asla aklımızın b ir köşesinden bile geçmemektedir. Kendimizi bildiği miz gibi, bu gerçeği de biliyoruz. Bundan eminiz, en küçük bir şüphemiz dahi yok.
F akat Rum yönünden gelen iddialar okadar artıyor, okadar tahrik şeklini alıyor ki, başta Cum hurbaşkanı Y ardımcısı Eksetâns Dr. Fzıl K üçük olm ak üzere, Türk basını harekete geçiyor, bu işin aydınlatılm asını, gerçeğin açıklanmasını istiyor. Ses yok, taşın ses vermediği gibi, Rum iktidarının ileri gelen şahsiyetleri hep bir ağızdan susuyorlar. Susm akta haklıdırlar, çünkü gerçeklere dayanm ıyan beyanlarda bulunm uşlar, genel efkâr üzerinde bir istifham yaratm ağa çalışm ışlardır. Ger çeği itiraf ederlerse, geri dönmek zorunda kalacaklardır. Bunu da yapam ıyorlar.
A radan günler geçiyor, Cum hurbaşkanı Yardımcılığı konu üzerinden ay
rılmıyor, meselenin içyüzünün açıklan masını istiyor, ısrar ediyor. Nihayet a- radan beş ay gibi uzun bir zaman geçtikten sonra, Polis bir açıklama yayın lıyor ve 25 Ocak akşamı B ayraktar Türbesi yakınında yakalandıkları açık lanan Türklerin arabalarında bulunan dem ir parçalarının yerli yapısı bomba parçaları olmadığı duyuruluyor. Fakat aradan beş ay geçiyor.. Niçin böyle bir açıklam anın yapılması için beş ay gibi bir zam ana ihtiyaç duyuluyor? Bir dem ir parçasının, bomba parçası olup olmadığını açıklam ak için beş ay beklemek mİ gerek? O halde nasıl oluyor da olaydan birkaç gün sonra, bu demir parçalarının yerli yapısı bomba parçaları olduğu kolayca açıklanabiliyor?
İşte bu m em leketteki idare ve bu idareyi yürütm ek istiyenlerin siyaseti budur. Gelişigüzel açıklam alar yapm ak, gelişigüzel genel efkâr üzerinde istifham yaratm ak. Fakat geç de olsa kendi uydurduklarını kendileri doğrult m ak yoluna gitm ektedirler.
Biz bu konuyu tek rar ele alırken, T ürk toplumu için çok daha önemil o- lan m ütecavizler meselesi olduğunu söylemek isteriz. Polis teşkilâtı bugüne kadar kutsal B ayraktar’ın tü rbesine tecavüz edenleri meydana çıkaramamış, adalete teslim edememiştir. A- rad ın bukadar uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen, Polisin halâ daha ha rekete geçmemesi, halâ daha m ütecavizleri yakalayamaması, bu mem leketteki âsayiş durum unu gösterm ek bakımından yeterlidir sanırız.
Biz herşeyden önce m em lekette huzu r ve sükûn istiyoruz. Bu huzur ve sükûn da ancak âsayişin berkem âl ol- masiyle kabildir. Yoksa bir takım ne idiğü belirsiz insanların bu kabil hareketlerine göz yum ulur ve suçlular mey dana çıkarılmazsa, bu mem leket yaşan m az bir hal alır ve birbirini takibeden göçler sonucu, elle tu tu lu r, gözle görü lü r bir şekilde boşalır.
Şeyh Köye Geliyor
v-
Nur yüzlü, tatlı dilli, pamuk elli şeyh, her yıl Uç aylarda lokma zamanı Kıbrısa gelir. Kentlerdeki köprü başlarını bir dolaşıp müritlerini, İhvanlarını gördükten sonra, köprü başı durumunda olan köylere haber salınır:
“Şeyh efendi köyümüze geliyor!”
Bu salık Üzerine köydeki baş İhvan, bütün gücü ile tadllyctn geçer. İhvanlarına gerekli tailma tı verir, uyarmaları yapaı. Bu >- rada:
“Göreyim »izi, köyümüzü şeyh efendimizin yanında mahcup düşürmeyin’’ der.
Nur yüzlü, tatlı dilil, pamuk elli şeyh elinde a s is i , ardında birkaç adamı ile ayaklanmış, Haç iı seferlerine gönüllü toplayan keşişleri gibi köye girer, baş ihvanın evine doğru İlerler. <Bu a- rada köydeki müritleri, İhvanları Şeyh efendinin pamuk ellerine sarılıp, öpmek için önüne çıkarlar. Fakat Şeyh efendi alışkın ustaca bir devinişie elini çeker, öptürmez! Bu Şeyhin başlıca ö- zelliklerinden biridir.'
Baş ihvan - ki çokluk kadınlar dır - evinden Şeyh efendiye k onuk odasını gösterir. Şeyh efendi yorgun olduğu için, namaz vaktine değin uyur, dinlenir. Na maz vakti gelince Şeyh adamları ile birlikte köyün cam isine g ider. Cami kadınlarla doludur. Er keklerin birkaç kişi oluşu, köyde şeyhi tutanların tümünün kadınlar olduğunu anlatmaya yeter. Şeyh olgun kişidir. Bunun için kadınlara:
“Erkekleriniz nerde?” demeye gereksinme duymaz.
Köy kadınları bütün bir yıl ca m iye gitmezler. Camiye gitmek için, şeyhin köye gelmesini beklerler. Şeyhin vaizlik ettiği köy camisi; şeyhin köyde kaldığı sü rece ( 3 - 4 gün) beş vakit dolar. Kadınların çocuk çocuğu ile ca
m iye gidişleri, kişiye, kadınlara beleş gösterilen sinema gecelerini hatırlatır.
Şeyh efendi köyde bulunduğu geceler camiden sonra baş ihvanın evine gider. Orda toplanan bütün ihvanlara öğütler verir.Eski Peygamberlerden töz açar, erişilm ez güçlerini, kutsal davra nışlarım, unutulmaz sözlerini anlatır, anlatır.. Bu arada ihvanlar bir bir Şeyhin yanına yaklaşarak cemaat yararına, hayır işine cami, okul yapımı l«ine vermlye kıyamadıkları paralarını, fitre o- larak gönüllerinden kopa kopa Şeyh efendinin pamuk ellerine tut ederleri geyh efendi alışık ustaca 'bir devinme ile paralan alır, cepler. Duasını okur..
Gene özdeş İhvanlar Şeyhin huzuruna fitre vermeye çıkmadan önce birliklerinde geürdlkle gulışı) ri yağ, hellim, bal, bulguT, tarha na, mercimek, fasulye, nohut, bakla gibi yiyecekleri, U r fcap, bir torba içinde Şeyh efendiye ve rilmek üzere baş İhvana teslim ederler! İhvanlar içinde Şeyh «- fendiye giysiler, cüppeler, dikerek armağan edenler de bulunur!
K öyde kaldığı Uç - dört gün İçinde Şeyh efendi, bu yıl Haece gideceklere özel bir ilgi gösterir,'Onlarla bir bir konuşur. Pasa- portlarını ellerinden alır. Bütün yol, otel, yem e, içme, delil paralarını toplar. Hacı adayları analarına babalarına bir iki tanığın yanında vermeye kıyamadıkları 130 - 150 lira tutarındaki bir parayı Şeyh efendiye seve seve senetsiz sepetsiz vermekte bir i kınca görmezler. Şeyh, sakat o- lan, topal olan, hacı adayların dan, 20 - 30 lira daha-fazla yol parası almaya da, özellikle dikkat eder!
Şeyh köyden ayrılırken hacı adaylarına hacce gitme gününü, buluşma yerini söyler...
Böylece Şeyh Kıbrıs'taki bütün köprü başlarını bir bir dola
şıp İhvanlarının fitrelerini, hediyelerini aldıktan sonra - Şeyh ve rilen hediyeleri ağır olduğu İçin Kıbrıs’ta aatar, para yapar - buluşma yerine gelir. Aklara bürün m üş hacı adaylarını ardına takarak kendilerini Hacce ulaştıracak taşıta girer.
Adaylar, hacı olarak Haçtan dönerken Şeyh «fendiye bir kez daha uğrayıp, kendileri için yap tığı bunca emekten dolayı karşılığını vermekten kendilerini alamazlar. Şeyhe para olarak verilen bu karşılığa “Sadaka" deniri
NOT : atimi -köylerde din «ergisi, okul vergisi, belediye ver gisi, su vergisi, yol vergisi gibi vergilerin toplanmasında çekilen güçlükler, adının “Sadaka" olma yışındandır.(Gelecek yazı : Tespihlilerin ^Ço-
Kutlu ADALI
TÜRK TİCARET REHBERİ
Kıbrıs Tiirk Ticaretininilk rehberi ve Tünkçe4ngi iizce olarak hazırlanmak- ta olan Ticaret rehberinin ihtiva edeceği konular ge rek adada ve gerekse deniz aşın memleketlerde rağbet göreceğine şüphe yoktur.
Binaenaleyh şimdiye kadar luzumlu bilgiyi Oda miza vermiyenler Rehbere isimlerinin girmesi iğin Kıbrıs Türk Ticaret Odası 5 Ankara Caddesi, Lefko- şa adresine 30 Hazirandan evvel lütfen müracaatları saygı ile rica olunur.
YAKUTÜMİT DENİZ
SABAH YAYINI ;
06.29 Açılış vc program06.30 Sabah m elodileri07.00 H aber bülteni07.15 N esrin Sipahiden
şarkılar07.40 .Çeşitli m üzik08.15 O yun havalan08.30 K apanış.
ÖĞLE YAYINI :
11.59 Açılış ve program12.00 T ürküler ve oyun hava
lan12.30 F ilm lerden melodiler13.00 G ül Batu’dan şarkılar 13.25 A ra müziği13.30 H aber bülteni 13*45 K apanış.
AKŞAM YAYINI t
16.59 Açılış ve program17.00 Riza R it’ten şarkılar17.30 Lâtin A m erikadan
m elodileri18.00 Erkekler Topluluğunun
program ı18.30 Çigan müziği18.45 K oka K ola program ı19.00 K adın saati
49.-10 Belliye A ksoydan şarkılar 19 J 0 H aber bülteni 1945 LAnitis program ı20.00 G ecenin ses yıldızı:20.15 A yîâ Büyükatam an’dan
şarkılar20.30 Temsil saati: Y anlışlık21.00 Vals ve tangolar 21.28 A lâeddin Y avaşça'dan
şarkılar22.00 H aber bülteni22 .15 O peralardan seçmeler23.00 K apanış.
19.30 Açılış
19.32 Cangıl Kraliçesi (Şina)
19.59 O. H enry T iyatrosu
20.26 Desilu T iyatrosu
21.16 A ralık
21.22 Playhouse 90 “ Lone W om an”
A M ERİK A N IN SESİ PR O G R A M L A R I
HAZİRAN, 1963 Ot'NLÜK YAYIM î18.30 - 19.00 16,19,31*41,49m.
kısa, 238 o rta dalga.Y A Y IM IN TE K R A R I s J O J - 20.00 19,31 m etre kısa
dalga.PA ZA R : H aberler - Basın
D erlem esi - A m erika’da Ü niversitesi H ayatı.
PA ZARTESİ : H aberler -Rad- yo m ecmuası .1) Spor H aberleri. 2) M ülakat veya röporta j.
S A H : H aberler - H aber Y orum u - T an m Program ı
ÇARŞAM BA : H aberler - İn- gilizce D ersleri.
PERŞEM BE : H aberler - H aber Y orum u -Panoram a
C t M A : H aberler - H aber Y o rum u - Sanat Dünyası
C U M A R TE Sİ : H aberler - 1- lerelyen ilim - H aftanın Olayları
»
BULMACA1 2 3 4 5 6 7 fi 9
1 D O □ □ ■ □ □ □ □2 □ □ □ □ ■ □ D D D
34 d d o o o d i o ö s p i D D D i n D D e D i p ' T i n n n7 D D D İ D I D D O8 D D İ D D D D D D f> D D D D D D D D * Soldan SağaSoldan Sağa
Yukarıdan Aşağıya : Vukandan Aşağıya s İnkâr edilmeyen son;
Dışarıya çıkık 2. Hollanda ya bizden gitti; Bir içki ne vi 3. Ül; DTrK;Z 4. Bir ka
dın adı; Tersi evcil bir hayvan 5. Türk Hava Yol lan; Gövde 6. Güzel Sanatlar; A; İlk harf atılırsa ağabeyi 7. Altından geçilen; S; BAN 8. IK; Bölüm 9. Bir çiçek (Kbns’a adını veren)
İ T D ü n k ü B u l m a c a n ı n
1. Büyük; Ulu 2. İner; Asil 3. Yeten; az 4 Ürendi ak 5. Neden 6. Kel; un 7. Usa; ama 8. Liza; imar 9. U1 (u); Kumar
Bulunduğum yerden ben görünmüyor, fakat gelenleri tabak gibi görebiliyordum “Kedi K ulüp”ün “Kuyruklu Y ıldızlar”ı alabildiğine coşmuş, dağı taşı inletiyorlardı. İnsan gözüyle görmese, ra hatça bunları profesyonel ya bancı b ir caz orkestrası zannedebilirdi.
Cebimden, Jale’nin verdiği resmi çıkarıp dikkatle bir kere daha baktım . Çünkü, şimdiye kadar bu herifle yüz yüze hiç karşılaşm ış değildim. Kaldı ki, onun da buraya kabak gibi geleceğini dü şünm ek biraz saçma olurdu. Herhalde siyah gözlük takacak, bıyığını filân kesecekti Çünkü, bütün İstanbul zabıtasının kendisini aradığını bilmemesine imkân yoktu.
Biramı yudum larken düşü nüyor, yine de hiçbir karara yaram ıyordum.
Öbür tarafta gençler, çılgınlar gibi eğleniyorlardı. On ların yerinde ve yaşında olm ak için, seve seve b ir kolumu verebilirdim. Gamsız, ke dersiz, tasasız gençlik.. Baba lı fırının has çıkardığı renkli yıllar...
Sıkıntıdan işi filozofluğa vurm aya başlıyordum gali
ba? Sıkıntı ile tekrar saatim e bir göz attım . Beşe geliyordu. Vakit geçmek nedir b ilmiyordu b ir türlü... Terleyen avuçlarım ı mendilimle kurulayıp kravatım ı gevşettim.
... Bütün dikkatim , koruluğa,giren ana yolun üzerinde toplanmıştı.
İşte! şimdi köşeyi dönmüş biri geliyordu!.. Fakat 1>u, şo för Y usuf’a hiç benzemiyordu. Y anılm a ihtimalimi hesa- •ba katarak alelâcele cebimden çıkardığım resme b ir daha baktım. Hayır, bu .gelenin Y usuf’la hiç alâkası yok tu. F ilvaki dinç yür^yiiglü, geniş omuzlu bir adamdı a- ma... O ne?... Aaaa!... Tamam Ayol bu, benim en az Yusuf kadar aradığım herifin ta kendisiydi!..
İlk rastladığım zamanki sü nepe haliyle taban tabana zıt bir şekilde yürüyor, çatık kaşlarla, etrafına delici nazarlar atfediyordu. Olduğum yerden beni görem iyordu a- ma, bu yana geldiğine göre, er ve geç beni de görecekti elbet...
Başımı hemen kollarımın arasına alıp, m asanın üzerine yarı uzandım. Bu ara kesilmiş olan cazın yarattığı sü
VATAN TAKSİ SERVİSİ Kasaba • Baf
T e l: 2242Halkımızın hizmetine girmiş bulunan
“VATAN TAKSİ SERVİSİ” 1 Haziran 1963 ta - ; rihinden itibaren BAF — LEFKOŞA, I.FFKO- ŞA — BAF arası seferlerine başlamıştır Hareket Saatleri:
Baftan : Sabah 5.30 „ 7.30
Lefkoşadan : Sabah 11.00 ö.s. 1.30
Pazar günleri Baf : 8 sabah Lefkoşa 2 ö.s.
Atatürk Meydanı (K am bilili’n in eski yazıhanesi)
Tel : 2722
TEFRİKA NO. 45
kûnetten bilistifade, onun ça kıllar üzerinde çıkardığı a- yak seslerini dinliyordum.
■Mütereddit adım larla benden yana yaklaşıyordu..Anla şılan, kam eriyelerin tiltterını köllaya kollaya geliyordu.. A - B adiğini bulamadığı için d e , duraklam adan önümden ..geçip gitti. Korunun sonuna doğru uzaklaşm ağa başladı. Buraları m al sahibi tarafından fazla tanzim edilmediği için, M e ta küçük çap ta ibir orm an gibiydi. Başım ı kaldırıp, herifin arkasından J» k - mağa başladım. Onun, öbür ucu dönmesini bekliyordum.
D ikkatle yürüm esine devam «tti. Çakıllı kısımdan a- Ta yola sapınca yerimden rfır layıp, asgarî derecede gürültü etm eye çalışarak ardından seyirttim . Şimdi öbür y*nda “Kuyruklu Yıldızlar ’ tekrar coşmuşlar, havayı çılgın bir mUzik sesi doldurmuştu.
İri kıyım herifin sajJt'ğ; ta ra fa varınca, önce bi ran durakladım. İnsan, tuhaf m ahlûktur, böyle hallerde ne yapacağını tasarlam adan harekete geçer; sonra evdeki hesabın çarşıdakine uymadığını görünce afallayıverir. O- nun için tertip li davranm am lâzımdı.
Adam, benden on adım ile ride, arkası dönük olarak durmuş, e trafa bakmıyordu.
— “Merhaba aslanım!” d e dim. "Birini mi arıyorsun?”
Zembereğinden fırlam ış gibi döndü. Kaşları büsbütün çatılmış, gözlerinden şimşek ler çakıyordu sanki:
— “Yine mi sen, ulan it?”Anlaşılan, herife hiç aile
terbiyesi vermemiş olacaklardı. Halbuki istediği zaman sırtını kam burlaştırıp, sesini yum uşatarak, ‘Beyefendimiz’ diye konuşm asını ne kadar da beceriyordu...
__ “Yavaş gel, aslanım!..Bundan başka İstanbul yak!"
Göğsünü şişirm iş, parm ak larını ham ur m ıncıklar gibi, açıp kapayarak Üzerime doğru yürümeğe başladı. Kuvvetine ve kendine emniyeti son suz olmalıydı. Kolumu uzatıp sertçe:
— “Olduğun yerde du r! dedim . “Hur, yoksa pişman ederim seni!”
® ir .an tereddüt t*der ^ Ib i oldu, üoırna herşeyi g&ee adm ış insanların acelesi içinde hücum- etti. İri elleri g ırtla ğıma sarılm anın iştiyakı için de takallüs etmişti. Bunun böyle olacağını biliyordum, hazırlıklıydım. Sağ ayağımı hafifçe öne atıp, boynumu o- m uzlanm ın arasına gömdüm ve bütün ağırlığımı başıma vererek herifin tam göğsüne b ir kafa vurdum.
Sanki kulağıma bir çatır- dı gelmiş gibi oldu. -Hergelenin kaburgaları mı -çatlamıştı, yoksa benim em ektar kellem mi, o anda bunu fcrkede cek durum da değildim rHt- rif, b ir “Hıng!” sesini m üteakip, muhallebi gibi olduğu yere yığılıverdi. Suratı bem- beyaz kesilmiş, nefes alabilmek için çırpınıp duruyordu.
ö nce ra n , sonra cânan hesabına riayeten, evvelâ m ü barek kafatasım ı biraz ovaladım. Gözlerimde çakan yıl dızlar renklerini kaybedince, eğilip serseriyi düzelttim ve kravatın ı gevşetip yakasını açtım. Dudaklarının yanında köpükler peyda olmağa başlamıştı. Aman sakın, herife eşek ceneti için bilet kestirmiş olmıyaydırrt?
Hafif hafif yanaklarını to katlayıp, kollarını iki yana açıp kapamağa başladım. Ni
hayet kımıldaması durup, te neffüsü norm al hale girdi ve gözleri «çildi. Y attığı ya tak tan başka b ir yerde uyanmış gibi aptal aptal etrafına ye suratım a bakmağa başladı.
— “Nasılsın ahbap?... Fele ğini şaşırm ış gibi b ir halin var, görüyorum!...”
İlk defa toparlandı ve huzurunuzda tekrarına cür’et edemiyeceğim edebi (!) bir cümle savurdu. O kadar zarif sıfatlar sıralam ıştı ki, dayanamayıp, şaplağı suratına ypışürdım :
— “Terbiyeni takın, ulan!”Hiç ummadığım anda çe
neme yediğim bir yumruk, beni de kıç üstü olduğum ye-
I re oturtuverdi. Herif çabuk
Bener Hakkı HAKERI
Yeni bir m esele değil bu. Çok öncelere dayanıyor. Ne i zaman İlericilerle gericilen savaşı başladı bu adada bllml- yorum. Benim hatırladığım orta okul Üçteyken başlıyor.J Belki de diyemem. Yüzde yüz, hayatı o gUnlerde daha iyi anladığımdan, olacaktır bu.
İlk gericileri köylerde gürdüm beıı. Bunlar HU riyanın yuvarlaklığına, kendi etrafında ve bir de güneşin,ettafın- da döndüğüne İnanmayanlardı. Güneyin tlUnya etrtffmda döndüğünü iddia ederek savunanlardı.
Bir de Baf köylerinden birisinde eskiden kilise olduğu söylenilen yıkıntılara mum yakuklarını gtirmUştüm. Bu bence o zaman da gerilikti, şim dilerde de. Dinin ne olduğunu bilmemekten doğuyordu bu.
Sonraları bu ve buna benzer Adetleri adanın bir çok köylerinde gürdüm. Kasabalarda da durum değişik değildi. Şimdi bile birçok bâtıl İnançlar devam edip gidiyor.
lstereenlz çevrenize bakabilirsiniz. İyi bir müşahade neleri çıkarmaz ortaya. Ortaçağın derinliklerinde yaşayan
ıo kadar insanımız var kİ!Niçin yazdım bunları? Kutlu Adalı’nın dedikleri üze
rine yazdım ve yazıyorum.E ğer yazm ak la iş b itsey d i ne İyi olurdu, ö n ce bu *8r
İnançların kaynaklarını bulmak ve bu kaynaklardan *aro- lan inançları nasıl yokedebiieceğim lzl düşünmemiz gerekiyor. ,
Bir yıkık binayı herkes görebilir, yıkıklığını da gerek- _ tiğince, ya da becerdiğince herkes başarılı veya başarısız
İ S bir dille anlatabilir. Bu yetm ez, ö n ce yıkık binayı tem izleyicilerin olması, sonra plânı çizeceklerin bulunması, harcın varedllmesi için gerekil otanın temini, gerekil otoritelerden müsaade.... şu ve bu istenir. Bunlar olmadan olmaz
[ bir «eyler. Olsa bile içerisinde oturacak adam İstenilir. Bu da y eterli olam uz. O turacaklar ın e v e İtina e tm e le r i, 6k- sikleri tamamalamaları gerekm ekte. Olmazsa bu da, ev yıkılmana bile harabeye döner İlkin. Sonra da bir gttn mutlaka yıkılır.
M esele de bu durumda. Görmek, yazmak yetm ez. B»y. \
lesl gerilikleri nasıl yokedeblliriz? Bunun üzerinde durma* \
lıyız. Buysa bilimsel metodun,İşidir, sanatçının değil. Var ' mı bizde böylesl? Yok. ö y le y se Kutlu’nun görüp te yazdık ■ ları kolay kolay değişm ez. Eh! yeni kuşak eskisinin ye aldığında durum değişebilir. Ya yeni kuşaktaki »gericiler. Onları nasıl ydla getirmeli? Kabul edilmeli kİ ötekiler t
bil, am a bunlar okumuş olanlar olduğuna göre tehlike da- ]
ha mı az olacaktır? Bir de bunun üzerinde durulursa kötU mü olur?
Bir örnek vereyim: Okul sıralarındayken karşılaştığım^ bazı tipler vardı ki bunlara “Hangi köydendi!?*’ diye sorul i dukta önemli bir adamın köyünden olduğunu söylerlerd i.1 Bu gericilik değilse nedir?
B ir'baf ka örnek: İyi mevki sahibi birisinin yanlıım y-j la iş isteyenler gerici değilse nedif? Ya brtyUlerine iş verenler süper gerici değilseler indirici?
Ama Kutlu Adalı böyle bir konuya «1 atmakla i iyi «•!-[ ti. Köy ‘konusunu ele alm ası sevindirdi :fea*l.’Gclgeiettm *ljj nedense içimde yaym laeak kitap bir sanat ça la s ı tan öteye gMemiyeeektiT, diye bir İnan «ar. Biliyorum 4u j deyişim le de bana ««rici diyebilirler. Desinler. iBen a
s bilim adamı olmadan kalkınmanın olmayaoegma ina-] 1 ilanlardanım. Ayni sözü H d g d lM k trö K ce ‘HMma TlUtk
Toplumu Nasıl Kalkınabilir?” diye bir seminer i • ğinde de söylem iştim . Zaman beni haklı.«tfcm tfı.$iatfi I k işilerin çoğu neredelef? Kimisi m evkiini almış, ı
JJ. misi çalışıyor belki.Edebiyat yapmayalım!
Unutulmaz Filimler
Bağdat Perisinde Ev£lyn Ke yes, Amberde Linda D am ell’e birlikte seyrettiğim iz Comel W ilde’in ona ilk büyük şöhretini tem in ettiği tarih î aşk ma cera kordelâsı, o sang to re- m em bet’di.
Pölonyaiı vatansever ve has sas bir kom pozitör Olan Frede- rick Chopin İle ekzantrik hat- lariyle na m salm ış,-tarihte ilk defa pantolon giyip, sigara i- çen ünlü Fransız kadın edibi George Sandın M ajorca adasında geçirdikleri 7 sene süren fırtm âlı aşklarını canlandıran bu filmde, Com el Wilde’la Merle O’Berort’un sanatlarının
AKINCILAR ORTAOKULU MÜDÜRLÜĞÜNDEN
DUYURU 1963 - 1884 öğretim yılında
okulum uza yeni kaydolunacak öğrencilerin giriş im ithanları 26 H aziran, Çarşam ba gün s a bah sa a t 0.00 da T ürkçe ve Ma muz salonunda yapılacaktır, tem atlk derslerinden okulu-
Giriş im tihanına katılacak öğrencilerin İlk okul diplom a laTjyte 34, ^ H aziran günleri ile im tihan günü olan 26 H azftan çarşam ba ,gün saa t * 8 0 e katlar okulum uz 'M üdürlüğüne başvurm aları gerekm ek tedir. İlgililere duyurulur.
M üdür (Nünüm Levent)
açılm ıştı anlaşılan.. Y erim izden karşılıklı ayağa fırladığımız sırada bizi görenler, m ut laka dövüşen horozlara benzetirlerdi.
Devamı var
zirvesine ulaştıkları şüphesdir
Filme alınmış tarihi aşklar0 kadar çök ki bunların en.dü zellerini ayırm ak oidukça gUç Charles ® oyer’in «en muvrfffâk eseri hiç şüphesiz ki tarihi aşk m aceralarının aen romantiklerinden biri olan “Mayerliog fa cıası”ydı. Memleketimizde U«t üste aylarca oymyan.hu katde lâda A vusturya - Macaristan Veliahtı Arşidük Rudolp rolün de Charles Boyer, onun sevdiği, uğruna intihar-ettiği kadın rolünde de Danielle Darrieux oldukça başarılıydı.
ROMEO and Juliet az mı heyecan yaratmıştı. 1B36 da LesIie.Haward ile Nomıan Shearer’in oynadıklan W. 5h akespear’in bu efsaneleşmiş aşk hikâyesi, l«©.tteR®n«l° Castellani tMafıntten ikinci defa filme çekildi. ArthuriSank prodeksiyomı otan i#ı kordelfi Venedik film feaitaâta de en haşan lı film mükâfatını kazanmıştır.
1844 - 1945 sezonunda seyrettiğim iz Roma Tatili, o mevsim in en beğenilen fUnllw*n den biriydi. G«nîi madem mi- lansen içinde, çevrilmesi yüzünden Roma Tatilini bu y«ı- miza dahil e tm em i-gertk iâii1 akat o kordelâda aştan d ı - nn feda eden b i r preneeım'bH yatı canlandırılıyordu Ve‘bir prensessin aşkı ancak bu JMÜaf saf, lefesiz ve olgun obtbilirtiı Biz, halen günümüzdele bir takım hâdiselerin cery^1 edebileceğini düşünerek W rollerinde Audrey Hepbum ve
Devamı Sayfa 6 te
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
' » « « İ K A N , * ,
# *Ö R £ î S t S K ^
mıer H*kk. Hakrr,
- r - n,v o , Nj ) • d * b “ a d ,da blıml S i
Üçteyken bas,!' ? f
* *Un,erde daha JJ
■* **»ne«ln etr f
«*** e,raf:;‘;a
•*“ d®n « lise 0|du.***• * ö rm ü şt( jm Bu
D ,"'n ne oidu.
^ ■‘‘■•»m b ir gok
« ' degHdj •Ö» *Wiyor.İyi bir müvahade ““ « İ n d e yasayan
•ın d e l k l e r i ü*e.
ntu . ö n c e bu kü, ynaklardaıı varo- '••"•nemiz gerekl.
klıjım da gerek-
11 vey« *>a?arısız 1 Wnayı temizle- bulunması, har- gerekil otoıite- olmadan olmaz
am İstenilir. a uw etmeleri ek.!*» «>u <»a, ev yı.Ja Wr gün mut-
*k yetmez, Büy.h e r in d e durma- , çm m değil. Var görüp te yazdık
eskisin in yerini !^ tak i gericiler. j İ'U ötekiler ca-][öre tehlike da- durulursa kötii '
» karsılastıgm , j ılıt?" diye sorul i •nu söylerlerdi.
Sayfa 3
Yeni PlâklarMiizik Haberleri
G ürültülü Bili Haley yine sahnede... Takdim ettiği parça lar da bu özelli») ile ilgili: “Te
Mat King Cole, 10 günlük bir ziyarette bulunm ak için Temmuz ayının 12 nci günün- j e Londraya gidecektir. Kendisine Ted Heath ve O rkestra- s, refakat edecektir. Nat, Lon- dradan sonra Ham m ersm ith, Glasgow, Leeds, Birmingham. Manchester ve Cardiff şehirle- rinde konserler verecektir.
Inglltereyl ziyaret edenler arasında Dlzzy Glllespie de bu Ilınmaktadır. Dlzzy, halen İn- gilterededir. Beraberinde, diğer Amerikan dev cazcılarından Buck Clayton ve Bud Fre- eroan da vardır. Üç sanatkâr Manchester’de yapılm akta o- lan Eentemasyonal Caz Festivalinde hazır bulunm uşlardır.
Kenny Ball Caz G rubu, gele
Paris Belediye Reisi, Ray C harles’ı şehrin güm üş m adalyası ile ta litf etm iştir. M adalya, sadece san’a t alanında başarı gösteren tanınm ış şeflere verilm ektedir.
Ted H eath O rkesrtası ve Ronnie Sm ith K uarteti, Oxford Town H all’de 13 H aziran’da tert'ibedilen orijinal b ir dans gecesinde hazır bu lunacaklardır. Coca Cola Şirketi tarafın dan hazırlanan bu gecede ?i- riş ücreti o larak , altı Coca Cc- la şişesi kapağı alınacaktır.
Jonny M athis A m erikan Co- lum bia Ş irketinden ayrılarak M ercury Plâk Şirkei ile an laşma yapm ış bulunuyor.
E artha K itt U zakdoğu seya-
|dolu : “A very Good Year”.
Kingston Trio’su yine folk- lör tem alarından alınmış şa rkılardan mürekkep b ir albüm hazırlam ışlar. “The New Fron- tie r” adlı albümün, Kingston hayranları tarafından merakla beklenm ektedir.
Frank Slnatra son albüm ünde, Rodgers ve H art’m bestele rini okum aktadır. Şarkılar ara sında, “The Lady Is A Tramp” “Spring Is H ere”, “My Funny Valentlne” ve “Blue Moon” vardır.
ııor M an” ve “Up Goes My Love”... Bu patırdılı parçalar arasında kız korosu da var. ‘Juke - Box’luk b ir plâk.
Kenny Ball, M ozart’ın m eşhur Türk Marşını caza geçirmiş. Modernize edilmiş bu par çada bilhassa Kenny Ball’un klarnetçisi kendini gösterm e fırsatını bulmuş.
Bobby Darin, bir değil, iki değil, tam on sekiz gUlü anlatıyor “Eighteen Yellovv R oses” adlı şarkısında... Parçanın listeye girmesi beklenm ektedir.
Kari Denver’den iki parça “Indian Love Cali” ve “My Me lancholy Baby” . “Can You Forgive Me” adlı az baganll sarkışından sonra b u parCtlt* rm , m »™— 'In d ia n Love Cali un sükse topUyacflğım inanıl* m aktadır.
Ray Charles Yeni Zelânda ile A vustralya- da konserler verm ek için kon trat imzalamıştır. Seyahat dö-
^nüşü grup, Singapor’dan geçe- ' çektir.
Anne Shelton, UNO ta ra fın dan altın bir plâkla ta ltif edil-
, Bu karar, Anne Shelto- UNO m enfaatine doldur-
arasında Manila, Hong ve Japonya vardır.
Kong
Son zam anlarda ‘Top’ listı. . i . . . . . . . i ı i»
c:ı t orsııie Uo-.'.egan yeni şaı kışı ile yükseleceğe benziyoı
fşaon bu şarkı iyi dileklerle
Connie Francls'in yeni albümü: “Modern Italian Hits” . Bu yeni plâğında, Conriie, “Al Di La” , “Romantica”, “Come Pri- ma” ve “A rrivederci” gibi İtal yanca şarkılar okumuştur.
Four Seasons Grubunun, “Sherry and 11 O thers” adlı albümünde, “Never O n Sun- day”, “I Can’t Give You Any- thing But Love” ve ‘Oh Carol’ ü dlnllyeblllrslniz.
Bobby D arin’in “Earthy” albümünde “Long Time M an”, ‘W hy Don’t You Swing Down’ “W ork Song” , “Evrything’s Okay” ve “Strange Rain” gibi yeni şarkılar b u la c a k tım . fiflta ı
C az kıraUanaUaa F ata W ık lar, S8 parsadan m D d iık M
CLIFF RICHARD’IN İTİRAFLARI
İngilterenin altın çocuğu Cliff, unutulm ıya yüz tu ttuğu hakkında çıkan söylentileri as la kabul etm em iştir. “Lucky
Lips”in beklenen neticeyi vermemesi, m uhakkak benim için üzücü bir olaydır. İyi b ir şa rkı olduğunu tahm in ederek sa tışa çıkarmıştık. A ksi halde çıkm asına mani olurdum. Fa k a t her şey önceden belli olm uyor ki... Onun için bundan böyle parçaları seçerken çok titiz davranm alıyız.” dem iştir
Cliff son zam anlarda Li /er- pool’daki yıldızlar geçidinde, G erry ve Peacem akers ile Beat les tarafından elenmişti. Bu o- laydan dolayı asabı iyice g e ri. len Cliff, tertibedilen bu gös-
• l . o f i a r ^ 1 .- . ’» , ,
dnrm uş bulunuyor. Fats W al- ler’ln kendine has piyano nıe-
....... ı ve hay«v».ı..i sesi ile o-,:C . ;u şarkılardan “Poor But- Jt-r:j", “S t Louis” , “E-Flat
“Solltude”, “Califom ia ,i>e I Come” ve “Handful Of
-Keys” bulunm aktadır.
'y m s & v
Benny Goodman, 54 üncü doğum yıldönüm ünü Basin S tree t’te kutlam ıştır. Sanatkâr 53 üncü yıldönüm ünde Mosko vada bulunm uştu.
İngiliz komedyen ve şarkıcıdufiu ve milyonlarca s a ta n bir ls ' H arrV Secombe, geçen hafplâğın başarısı üzerine verilmiştir. Seçim kom itesi başkanı Yul Brynner tarafından Bri- tanyayı temsil etm ek üzere se çilen Anne, m em leketi en iyi bir şekilde aksettird iğ ine inan dığı, beş asırlık eski bir balad otan “Greensleeves” şarkısını okumuştu.
Kasım ayında bir çocuk bek temekte olan Shirley Bassey, geçen hafta Londra Kliniğine giderek tedavi görm üştür. Bu yüzden hafta içn u Palladium- daki televizyon'seansı kaldırıl m ıştır. " v
k la rı şüphaıh
S tarih i aşklar bunların en£ü k oldukça güç. u en muvaffak iz ki tarihi a#ktı romantikle- 11 “Mayerliog fa * »ketimizde üst uyan bu korde
I . Macaristan Rudolp rolün
r, onun aevdı- ır ettiği kadın elle Darrieux 'dıIJu lie t az n" uştı. 1936 dt
ile Norma" d ık lan W. Ş 1 efsanetel®'5
45 d e l t a * 10 fınıten iki®1'ii. Arthur Raı olan iw *®r m festivalin
im m ü tf W '
munda ^a tiü . onWV‘ „ filmle*’11 modem *J' vrilm aa i 3 * 'im i bu y**1/ M
ta, CBE Unvanı ile m ükâfatlan dırılm ıştır. H arry bu m ükâfatını orduya hizm etinden dolayı elde etm iştir. 1939 yılında, 17 yaşında iken Orduya giren sanatkâr, orada komik san’a t üzerindeki kabiliyetlerini geliş tirm iş ve diğer ordu m ensuplarını devamlı bir surette eğ- lendirebilm iştir.
YAĞMUR AĞAÇLARI
Yazan : FİKRET DEMİRAG
Yalnız DEVRÎM’in roman
İlâvesidir.
Chubby Checker, Dee Dee Sharp’la evleneceği hakkında çıkarılan şayiaları k a t’iyetîe reddetmiştir.********* * »* * ************** *************
GiiNEŞ Sigarla Ltd. Şti.MAL VE CANINIZIN KORUYUCUSUDUR
GÜNEŞ SigarlaEMNİYETTİR. GARANTİDİR SÜRATTİR
ii®aşkm ı
du . V e*‘r ık tmre d e d e nerin c e ry *inerek * *leprbum ve
* 5
K ıbrıs M ü m essili:CAN KARDEŞLER LTD. ŞTt.50, Atatürk Meydanı, Lefkoşa.
5668 P.K. 885Tel: G351-
Ş ü b e le r :MAĞUSA: Otello Seyahat Bürosu. Tel.
4481
LARNAKA 3101, 3170.
BAF: 2310.
JET Seyahat Bürosu. Tel 2381
Kulu Kotu KutuKUTU iğlerinizi LITO TIPOGRAFtK bas
kılı 2 - 3 - 4 renk baskılı yalnız ve yalnız TE- ZEL MATBAASI’nda — TEZEL KUTU FAB- RlKASI’nda yaptırabilirsiniz. Gömlek, Potin, Sabuntozu,yemek tuzu, diş macunu, Kravat iç çamaşırları ve daha aklınıza ne gelirse istenilen hacim ve şekilde yaptırabilirsiniz.
AYRICA 5 — 6 renkli etiketler, matbaa işleri ve benzerlerini en makul fiatlarla yapmaktayız.
TEZEL MATBAASI TEZEL KUTU FABRİKASI
80 A Ankara Caddesi TEL: 2961 LtMASOL
yan bir tarzda olduğunu, bundan dolayı heyecan duyduğunu itiraf etm iştir.
“Unutmam alıyız ki, biz ak törüz; şarkıcıyız, müzisyeniz h a tta dasörüz. Bütün bunları film lerde yaptık ama, filmde herhangi b ir sahneyi tek rar a lm ak imkânı var; sahnede yoktur. Böyle olduğu halde, p rovalarda olsun gösterdiğimiz ba şandan dolayı çok memnunum Provalar esnasında orada hazır bulunanların hepsi de zevk lerini gizliyememişlerdi. Sade-
jce prodüktörüm üz soğuk, sess iz ve kendi içine kapah b !r şekilde oturuyordu."
Cliff R ichard son olarak Be- atles’ları çok takdir ettiğini söylemiş; başarılarının esas se bebini istediklerini çalıp, çaldıklarını sevmelerinde bulduğunu ifade etm iştir.
isveçli Sarışın II. Jacabssoa
İSVEÇLİ SARIŞIN GÜZELİ ULLA JACOBSSON DÜN- YANIN HEMEN HER YE- KİNDE BİR FİLM ÇEVRİLMİŞ - ŞİMDİ GÜNEY AFRİ-
KAYA GİDİYOR Roma - Ulla Jacobsson do
laşm aktan hoşlanan b ir kız. M emleketi olan Isveçten başka Almanyada, Fransa, İtalya, İspanya ve A merikada film çevirmiş. Şimdi ise Güney Afri- kaya gidiyor. O rada 130 İngiliz ve 4,000 Zulu arasında yegâne kadın olarak rol yapacak. Filmin adı “Zulu.”
Roma’da, Güney A frika’da çevireceği film hakkında mü\A kat veren sarışın güzeli ca-«ip yıldız diyor k i ; “Filmlerdeki rolüm b ir m isyonerin kızı. Do-
Devamı sayfa dörtte
SADIKOGLU TEMİZLEME EVİ
Yavuz Selim Sokak No. 6, 7, 9
Modem Tesislerimizde, her sınıf halkımızı her bakımdan tatmin etmenin huzuru içindeyiz.
Uzun Yılların, önemli çalışmaların sonucu edindiğimiz büyük tecrübe, sanatımızın gelişmesinde ciddi bir rol oynamaktadır.
Bu bakımdan SADIKOGLU TEMİZLEME EVİNİ tercih ediniz. Güvenebileceğiniz bir servise sahip olduğunuzu iftiharla söyll- yebiliriz.
LEFKOŞA ATATÜRK İLKOKULU
Resim, İş • Ev İdaresi Sergisi12 H aziran 1963 Çarşam ba
günü A tatürk İlkokulu salonunda saat 9 - 12 ye ve 14 - 19 a kadar açık bulunacak olan sergiye sayın halkımızın iş tirakleri özlenir.
Tertip Hey’etL
ALENİ TEŞEKKÜR
K H -M
En Uzun Günikinci Oiinya Harbinin En Heyecanlı Hikâyesi
Cornelius RyanKapıların dışından başlıyan
geniş toprak yol sessizlik içinde köye kadar uzanıyordu. Kö yün kırmızı damlı evlerinin hâ lâ pancurları kapalı idi. La Roc he-Guyon çok sakindi, o kadar sakinki âdeta te rk edilmiş gibi idi. Fakat bu sükûnet aldatıcı idi. Pancurların gerisinde bir çan sesi bekleyen insanlar vardı.
Saat 6 da köyün on beşinci yüzyıl St. Samson kilisesinin çanı Angelus duasını çalacaktı. Daha huzurlu günlerde bu ,çanın basit manası vardı. La Roche-Guyon köylüleri çanı duyunca kalkıp kısa bir sabah duası ederlerdi. Fakat şimdi Angelus bir lâhzalık huşudan daha büyük manâ ifade ediyor du. Bu sabah çan çaldığı za man gece sokağa çıkma yasağı süresinin bittiğini ve Alman işgalinin 1451 nci gününün başladığını bildirecekti.
La Roche-Guyon’un her ta rafı nöbetçilerle dolu idi. Kamuflaj şapkalarına bürünm üş nöbetçiler kalenin dış kapıları önünde, köyün çıkış ve giriş yollarının başında, yam açlar üstündeki kireçli taşların oyul masiyle meydana getirilen siperlerde ve kale arkasındaki tepe üzerinde bulunan harabeler içinde bekliyorlardı. Hakim nok ta lara yerleştirilen makine li tüfek birlikleri, işgâl a ltın daki Fransanın en sıkı işgâl kontrolünün bulunduğu bu köyde her şeyi gösterebiliyorlardı.
Pastoral m anzarasının gerisinde La Roche-Guyon bir hapishane m anzarası arzediyor- du; çünkü köydeki 543 kişilik nüfus için A lm anlar adam başına üç asker görevlendirm işlerdi. Bu askerlerden biri, A lm anya’nın Batıdaki kuvvetlerinin en kudretli birliğini te şkil eden B. Ordu G rubu baş ku m andanı M areşal Ed\vin Rom- mel idi. K arargâhını La Roche Guyon kalesinde kurm uştu.
1 Burada asabı gergin, azimli *bir Rommel, II. Dünya H arbinin en kritik devri olan beşinci senesinde, hayatının en ü- m itsiz savaşını verecekti. Emrindeki yarım milyonu geçen askeri kuvvetle Hollanda bent lerinden Breton sahillerine ka dar uzayan bin iki yüz kilom et relik b ir araziyi m üdafaa e tmekteydi. Rommelin en esaslı kuvveti olan beşinci ordu,
Çeviren
Fransa ile İngiltere arasındaki Manş Denizinin en dar yeri Pas de Calais civarında mevzi lenmişti. Bir gün bile ara vermeden her gece, m üttefik bom bardım an uçakları bu sahayı bom balam akta idiler. Bombalanm aktan yorgun ve bezgin düşen askerler arasında şöyle acı bir nükte ortaya çıkmıştı. D inlenmek isteyenler Norman dideki Yedinci Ordu bölgesine gitsin. Bu bölgeye filvaki bir tek bomba bile atılm amıştı.
A ylarca Rommel kuvvetleri, çeşitli m anialar ve m aynlarla orm an haline gelen sahadaki beton sığm aklarında beklemiş ler, fa k a t kurşunî - mavi renkteki Manş denizinde tek b ir ge mi bile gözükmemişti. Bu sakin ve donuk Pazar sabahı da, La Roche - Guyondan m üttefik istilâsına dair işaret gelmi yordu. Tarih 4 H aziran, 1944 idi.
BAHİS IIZemin kattak i çalışm a oda
sında Rommel yalnızdı. Rena- issance stili m asasında o tu rmuş, tek b ir lâmbanın aydınlığında çalışıyordu. Oda genişve yüksek tavanlı idi. Duvar
Naci Serezların birini b ir Goblen halısı diğeri birini de on yedinci yüz yıl Fransız yazarı ve şimdiki Dükün dedesi François de La Rochefoucauld’nun altın çerçe ve içindeki yağlı boya p o rtre si süslüyordu. Odanın tem iz cilâlı döşemesi üzerinde rast- gele konm uş bir kaç iskemle, pencerelerde kalın perdelerden başka möblesi yoktu.
Bu odada b ilhassa Rommele ait, kendi şahsından başka, he men hiç bir şey yoktu. Karısı Lucie M aria veya onbeş yaşındaki oğlu M anfredin resim leri bile o rta lık ta görülm üyordu. H arbin ilk senelerinde Kuzey A frikada kazandığı büyük zaferlerin hatıraları, ha tta Hitle- rin kendisine 1942 de tevdi e ttiği gösterişli M areşal bastonu dahi yoktu. (Bir buçuk kilo a- ğırlığında, kırk santim uzunlukta ve üzerinde altın karta l ile siyah gamalı haç bulunan kırmızı kadife kaplı bu altın batonu Rommel tek b ir kere, o da sadece aldığı gün takm ış tı.) Odada, orduların mevzi ve mevkilerini gösterecek b ir h a rita bile görülm üyordu. Efsane haline gelen “Çöl K urdu” o derece çekingen ve münzevi
Devamı var.
* * * * * * * * * * * t-* * * * * * * * * * * * * * * *
FERRUfl DERVİŞ Tuhafiye Mağazası
ATATÜRK MEYDANI 56 - 58, Girne Caddesi
TEL: 5785LEFKOŞA — KIBRIS
*Her zevke uygun giyim eşyası * Kadın elbiseleri
* Etek, caket, blûz, ve twin setler * Zengin kolye ve parfüm çeşitVri
* Erkek spor caket ve pantolonları * Her kalitede gömlek ve kravat
* Trençkot ve kabardinier * Kadın, erkek ve çocuk mayo
ve iç çamaşırları• El çantaları ve seyahat va
lizleri* Battaniyeler, yatak çarşaf
ları* vs. vs. vs. vs.
FİYATLAR REKABET KABUL ETMEZs* *********
«t*
İ
i*3*4»
%
7 ve 8 H aziran 1963 de Lef koşa ve M ağusa’da yapılan 2 terfi maçında Pergam a sporcu idaresi ve seyircilerin göstermiş olduğu efendilik ve sport menliğe Gönyeli idare heyeti sporcuları ve taraftarları adına teşekkür ederiz.
Gönyeli İdare Heyeti
m
/Va z /h , /kc£ Ça m a ş ib l a r im z^
/C/M (jÛVfNL £ TEMİZK ül LAN/N/Z-A
TEMİZ
Y/k a r
____ _ DİKKAT: Her üç paket TEMİZ Çamaşır Tozuna süslü bir su bardağıHEDİYE verilir-
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
SA YFA ' 4 — DEVRİM, 12 HAZİRAN İSç,
Kuruluşundan BugüneHİKÂYE
İngilizYanlış Adım
Okulun yegâne Türk edebiyat öğretm eni sayın M ahm ut tslâmoğlu ile yaptığım özel
b ir konuşmayı aşağıda sunuyo rum:
— H ayatınızı kısaca anlatır mısınız?
— 1934 de doğdum. Lima- solluyum. Limasol’da ilkokul öğretimimi tam am ladıktan son ra b ir yıl o rta okulda okudum. Bir m üddet okum aya ara verdikten sonra Lâm akada Amerikan Akademiye devam etme ye başladım. Beşinci sınıfı mü teakip son sınıfı Limasol Türk Kollejinde (şimdiki 19 Mayıs Lisesi) okuduktan sonra Anka ra Ü niversitesinin Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesine girdim. Devam ettiğim bölüm Türk Dili ve Türk Edebiyatı bölümüdür. Tahsilimi tam am ladıktan sonra Baf K urtuluş Lisesin de bir yıl edebiyat öğretmenli ği yaptım. 1962 - 63 ders yılında İngiliz Okuluna tayin e- dildim.
— H ayatınızda en enteresan bulduğunuz olayı anlatır mısınız?
— Tetrisatı İngilizce olan bir okulda okuduğum halde, sonradan T ürk Dili ve Edebiyatı üzerinde tahsil yapıp ede biyat hocası oluşum beni tan ıyanların taaccübüne mücip olmuştur. H akikaten kendim de itiraf etmeliyim ki bu oldukça enteresan sayılacak bir olaydır.
— İlerideki hayatında hem kendine, hem de çevresine fay dalı olabilmek için bir öğrenci sizce neler öğrenmeli ve nelere d ikkat etmelidir?
— Bence bir öğrenci herşey den önce talebe olduğunu asla unutm amalı, hareketlerinde ölçülü davranm alt, kısacası iyi karakterli olmalıdır.
Diğer önemli bir mesele de, iyi b ir talebeye yakışır şekilde derslerinde başarı sağlam alıdır. Bundan sonra gelen şey ise mezuniyetini müteakip zevkle seçeceği herhangi bir m eslekte işinin ehli olmağa gayret etm eli ve gerek ailesine gerekse mensup olduğu mil
Hazırlayan : Ali SAFAlete ve bütün insanlığa faydalı b ir fe rt olarak hayatını devam ettirmelidir.
— Sizce ideal b ir öğretm en nasıl olmalıdır?
— Bence ideal b ir öğretmen herşeyden önce şehsiyet sahibi, bilgili, sabırlı ve sırasında bir baba gibi şefkatli olm alıdır. Fark gözetmeden her öğrenciye eşit muamele etmeli ve talebeyi yetiştirebilm ek için elinden gelen azam i gayreti göstermelidir. İdeal bir öğretmen öğrencileri ile yetinmeyip kendisinden birşeyler öğrenmek istiyen talebelerine daha faydalı olabilmek gayesiyle kendisi de bilgisini, her gün
|biraz daha artırm alıdır.— Okulun edebiyat öğretme
ni olarak okul ve bizler hakkında neler düşünüyorsunuz?
— Gerek okulu, gerekse bir likte çalıştığımız öğretmen a rkadaşlarım ı çok iyi buldum. İlk günlerde “Yabancı muhit bulacağım, intibak etmek pek kolay olm ıyacak” gibi hasıl o- lan duygularım ın günden güne azaldığını hissetmekteyim. Kısa zamanda buradaki atm os
Ifere alıştım.İngiliz Okulundaki öğrenci
le r in diğer Türk okullarındaki öğrencilerden her bakımdan hiçbir farkı olmayışı beni son
ırar■ m
Fo toğ rafla r: Foto Basın
Y azan : Keriman AŞKIMHaldun’u hakikaten severek
evlenmiştim. O nda aradığım [her şeyi bulmuştum. Küçük yaşta kaybettim babamın şefkatini, halen uzaklarda bulunan annem ve kardeşlerimin yakınlığını onun müşfik kolları arasında buluyordum.
Kocam iyi bir hekimdir. Her gün kapımızı onun güzel elleriyle tedavi ettiği hastaları a- sindirirdi. İkimize de iylik pap inaktan zevk duyuyor ve hakiki bir evlilik anlayışı içinde ya sıyorduk.
Günün birinde birdenbire sıhhatim bozuldu. Her gün biraz daha eridiğimi hissediyordum. Bir ğece yansı şiddetli bir kriz geçirdim. Ertesi gün akşam üzeri, gözlerimi açtığım
I Bunu sana evlenmeden önce söyliyecektim. Fakat olmadı, Jbu cesareti kendim de hiç bir zaman bulamadım, belki seni kaybederim diye korkuyordum 'senin çocuk sevgini görüyordum. Çocuk sevgini sen de benim gibi içine gömmeğe çalış Biliyorum, çok güç olacak alı
la ca k s ın Gül, zamanla her şey unutulur..| “Haldun bana öyle geliyor ki, sen bunu uydurdun, çocuk
gevm iyorsun, dliye kendine if- 'tira ediyorsun değil mi ?
“M aalesef hakikat Gül. Ben de yıllarca üzüldüm, fakat bu böyle. Çok rica ederim bu bahsi b ir daha acmıyaiım...
Böylece günler ve aylar geç ti. Çocuklara ve hele annelere öylesine düşman kesilmiştim
da kendimi temiz bir hastaha- 'ki, onlara haset ediyordum. I-
Edebiyat Hocası Sayın Mehmet tslâmoğlu
Y IL D IZ TEM İZLEM E EVİMUfti Ziyai Efendi Sokak No. 32
L E F K O Ş A Modem tesislerimizde en ileri teknikle
ELBİSE TEMİZLEME işleri deruhte edi'ir.Her bakımdan teminatlı olan işlerimiz
deki özellik, müşterilerimizi daima tatmin etmektir.
SÜR’AT, UCUZLUK, TEMİZLİK PRENSİBİMİZDİR.
Tek bir tecrübe iddialarımızı ispat bakımından yeterlidir.
Türk öğrenciler din dersinde
jc?erece memnun eden hususlar dandır. Talebe son derece disiplinli ve çalışkandır. Üç, dört aylık müşahademe dayanarak şunu da söyliyebilirim ki bura jdaki öğrencilerin muhtelif ırklara mensup bir okulda bulun malarına rağmen kardeşlik ha vasi içerisinde işbirliği yaparak, birer öm ek insan gibi çalışmaları beni son derece raem nun etm ektedir.
— Söyliyeceğiniz başka bir şey var mı?
— Şahsen, bir öğretmen ola jrak çalışm aktan çok memnun olduğumu belirtmek isterim.
ne odasında buldum. Her yer eıer kokuyordu. Bu anda her hastanın yaptığı ilk hareketi yapmak istedim, fakat kalkamadım hastabakıcı mâni oldu Jiemek ben ameliyat olmuştum.
Haldun gece gündüı başım da en titiz bir hemşirenin bile beceremiyeceği bir dikkatle ba na baktı ve küçük GUl’Unü eski sıhhatine kavuşturdu.
Mevsimler birbirini takipet-Bıı arada beraberce b ira '
S tç de o lsa kısa bir Avrupa s* jr jija ii yaparak, halayımızı geçirdik.
Artık ben evde bir boşluk hissediyordum. Her haliyle g ü - , / zelliği ve bütün iyi huylarıyla Haldun’a benzer bi^ oğlum olmasının özlemini çekmekteydim. Vaziyetimiz düzelmişti. Kocamın işleri yoluna girm işti. Zannımca artık anne olabilirdim. Daha on dokuz yaşındaydım, amma bana öyle geliyordu ki bu mesele biraz geç bile kalmıştı. Hem Haldun da çocuk severdi.
Hemen o gece bu fikrimi söylemeğe karar verdim.
Haldun’un neşeli bir anından istifade ederek bu arzumu izhar ettim. Yüzü, gülen gözleri siyah bulutlarla ö r tü ld ü ; “her halde sırası gelm emiştir” diye düşündüm. Haldun yanıma gelerek bir koltuğa ilişti, a deta yüzü kısılmıştı. Üzgün bir se s le :
“Benim hiç b ir zaman çocuğum olamıyacak !”
“Haldun neler söylüyorsun aklını mı kaçırdın ?”
“Evet Gül, bu bir hakikattir
çimde bir küçülm e ve aşağılık duygusu h issediyordum ; ve zannedersem beni en çok arzu ladığım bir sevgiden mahrum bıraktığı için Haldun’dan da nefret ediyordum. Kendisini le davi ettirebilirdi, neden neden Allah bunu bize reva görm üştü ?
Hele o mânalı ve imalı söz- J ler...
"Gül hanım kaç senelik evli- “Çoluk çocuk var mı ?”“Yok efendim ?”
.."Y a... vah vah, niyeki acaba Siz mi istem iyorsunuz yoksa olmuyor m u ?”
Şimdilik biz istem iyoruz e- fendim.”
“Aman kardeş vallahi şimdiki gençler akıllı maşallah... Ah gençliğimi kundak sallam akla bez yıkam akla geçti, şimdiki [aklım olsa hiç çocuk ister miydim.”
Bu meseledeki konuşm alar beni çıldırtıyordu ve kocamdan kaçıyordum, artık onu da mânâsız görm eğe başlam ıştım. Bir gün her şeye veda e tmenin zamanı geldiğine karar verdim.
j Haldun’a artık kendisini sev mediğimi ve ayrılacağımı söyledim. Taş kesilmişti, dudakları bir şeyler söylemek için .ara landı, bir şeyler mırıldandı. Sa dece şunlan duyabild im :
“Gül b ir daha tam ir edemi-
ziyeti biraz olsun aydınlatabilirdi. Şimdi de ben ona acımı- yacaktım , ona veda bile etm e-
Benim için hayata yeniden atılm ak kolay olmadı. Çok yıp randım am m a zam anla hayatı- mıdüzene koydum. İngilizcemi ilerlettim . Lisan kurslarına devam ederek iyi b ir m aaşla hu susî bir müessesede sek re te r oldum. A radan yıllar geçti. Du yuyordum ki o da mesleğinde ilirliyorm uş ve iyi b ir m evki sahibi olmuş. Tabii ikimiz de evliliğimizden yedim icizdar be ile bekârdık. A radan beş yıl gibi bir zaman geçmişti.
O yaz senelik iznimi alarak A nkara’dan İstanbul’a gidecek tim. Elimde valizimle Haydar- paşaya hareket edecek olan ya taklıya atladım. Ogün bayram arifesi olduğundan ve ancak i- kinci mevki yataklıda yer ayır tabilm iştim . H areket etmemize Uç dakika kala otuzbeş kırk yaşlarında bir hanım acele a- dım larla bizim bölmeye gelerek yerleşti. Selam laştık ve bir
Ben sizin ameliyatınızda bi?„ za t enstüm ante etmiştim, Çqy enteresan jinekokojik bir ame \ liyattı. Hâlâ bu günmüş ^ hatırım dadır. Ameliyata beyi, nizde girmişlerdi. Profesör va. ziyetin mühim olduğunu ve m aalesef bundan sonra çocuğu nuzun olmıyacağmı söylemiş, lerdi. Haldun beyefendi çok(|. zülm üşler v e : “Ziyanı yok e. fendim, bu gerçi bizim içj„ çok zor olacak ama bence ka. rıının sıhhati her şeyden mİ). h> indir. Onu kurtarın" demljn Ve sonra da ameliyatınızda bu lunan dokor ve hemşire ark», daşlardan bu meselenin sizden gizli tutulm asını ve siz a. m eliyatı a tla ttık tan sonra mli. sait b ir zam anda anlatacgım söylemişti... O günler ne kadar üzgündü. Sonra size de anlattı değil mi kızım ?”
Tren var kuvvetiyle koşuyor arkada derin uğultular bu rakıyordu. Neden her yer bu kadar kararm ıştı? Tünellenlen mi geçiyorduk? Bir el benim boğazımı olanca kuvvetiyle sı-
birim ize iyi yolculuklar diledik kıyordu, bunalm ıştım , boğulu-
yeceğin yanlış bir adım atıyor- ı sun, geri dön yalvarırım ” cüm | lesi oldu...! Amma gözümde hiç bir şey |
yoktu ki... Benim gençliğimi heba etmişti. O bana acımış mıydı ki. Evlenmeden bana va
Uzun yolculuklarda insan bir- biriyle çok çabuk kaynaşıveri-lyor Nitekim öyle oldu.J Az sonra ben de yatak arkadaşımla ahpaplığı yoluna koydum. O m ütem adiyen beni bir yerden tanıyacağını söylüyor ve hafızasını zorluyordu. Ben ise gülerek birine benzettiğini tekrarlıyordum . Öyle neşeliydim ki bayram ı annem ve k a rdeşlerimle beraber geçirecektim, hem de doğup büyüdüğüm İstanbul’da. Yol arkadaşım mütem adiyen kendinden bahsediyordu. A nkara hastaha nelerinden birinde başhem şire imiş. Mesleğini çok seven babacan bir hanım. Daha önce a- m eliyathane hemşireliği yapmış. İş am eliyathaneye dökülünce ben de vaktile mühim bir am eliyat geçirdiğimi söyle diğim zam an karşım daki h a nımın gözleri p a rla d ı:
Buldum” diye bağırdı "S izi nereden tanıdığımı şimdi ha tırladım. Siz doktor Haldun be yin refikaları değil misiniz ?
yordum sanki...“Affedersiniz yavrum, iste-
miyerek eski günleri ve Üzüntülerinizi hatırlattım . Mlltees- sifim, ben bu meseleye alışmış smızdır, diye söylemiştim. Ma lûm ya aradan bunca yıllar geçti; her şey unutulur..’’ r
lstanbulda çok az bir zama. 'j kaldım.
Onu tek rar bulmak ümidiyle A nkaraya geldim, öğrendim ki A m erikaya gitmiş, ne za man döneceğini de kati olarak bilen yok.
Asıl her şeyimi şimdi kay. bettim . O zamanlar onun bu büyük fedakârlığını göremiye- cek, hissedemiyecek kadar kör müşüm. Eğer ortada bir bir kabahat veya özür bile, bunun bir nebzesini dimde aramamışım, düşünmemişim bile...
İşte yanlış b ir adımın acı ne ticesi... Y aralanan iki ha; K ırılan kalpler ve yıkılan valar eski saadetlerini hiç bir zam an bulamıyorlar..
m l,Fmüca^ lE
Virüs A ş ı*101Bul'1'*
it» ve W
buru"|İ
- ı«f.dahi: ° " ' ,ak„gı:>Urtl*n
M »
t ve ***»•' i’
°„eni virÜ‘ »raba y*"' y*' 1
<****£ w*wıid>i?
BeUUde vÎTinsamn N «•-*oefc*» t w v '
» » ^ ’aüziikolı*^■m *on
tİT>t2 V»-fclîOt
dileı veağf'1 ’
Igrjn devamlı ti
ve burun ik surette »*>*' b |
t S S t e s b i t e t m , ^ .
iyot «i.Bu virüslerin hedefleri o’«
iMinİKr asırlar boyunca çc jılnuşlar ve insanlar çoğaldı ça da virüsler miivazi hır ş<
ifilde çoğalarak daha mü teki mil ve tesirli hastalıklar huşu le getirmek ihtiyacını duymuş tadır. Alerji ve bulaşıcı hafl. Iıklar Milli Enstitüsünün A n tırma Labratuarı müdürü Dı Robert Huebner, insanoğlunu yeryüzünde yaşamağa başlanandan sonra virüslerin ort ya çıkmalanna işaretle “Viri ferin hepsi, insanoğlu Cennt ten kovulduktan hemen son ditada mevcut değildi" d
B A S IN ... B AS IN ..Forsthoff Konusu ve T ürkler j kanlığını m uhafaza eden bu
E leftheria gazetesi, “Kıbrıs \ zatın, böyle b ir demeçte bu - Türk tarafının, Forsthoff’un is
Mesleğimin pek kolay olmadığını fazla sabırlı olmak ve u- sanm adan çalışmak gerektiğini icap ettiren bir meslek oldu ğunu biliyorum. Fakat bütün bu güçlükleri yenebilmek ve cemiyete faydalı bir öğrerır.en olabilmek için meslek aşkının kifayet edeceğine inanm aktayım. Öğretmenlik, bence, m ukaddes olan b ir meslektir.
— Kıymetli vaktinizden har cayıp benimle bu konuşmayı yaptığınızdan dolayı size en derin teşekkürlerim i ve saygılarımı sunarım sayın Mahmut tslâmoğlu.
isveçli Sarışın II. Jacobsson
Kitap SarayıADANIN EN BÜYÜK TÜRK KİTAPLIĞI
Mecidiye Sokak 11-13 Lefkoşa.
Uzun yıllardan beri Türk kültürüne hizmet etmekte olan KİTAP SARAYI beğeneceğiniz telif ve lercüme romanlar deposudur. Onbinlerce cilt arasından siz de beğeneceğiniz kitapları seçebilirsiniz.
KlTAP SARAYI aynı zamanda Türkiye’nin belli başlı gazete ve dergilerini günü gününe ithal eden, tevzi eden en büyük bayiilik teşkilâtlanndan birine sahiptir.
KÎTAP SARAYI her zaman için emrinizdedir. Her istediğinizi, her aradığınız yalnız KİTAP SARAYI’n- da bulabilirsiniz.
OKUYACAĞINIZ KİTAPLARI KALtTELl SEÇEBİLMEK İÇİN KİTAP SARAYINA BAŞVURUNUZ.
Kitap Sarayı Tel. 2824.
, K OÇ BU RCU : (21 M art ile 20 Nisan Karşınızdakinin | karakteri, sizinkine pek uymuyor gibi duruyorsa da, endi
şelenmenizde bir m ânâ yok. Y akında birbirinizi, anlayın. BOCA BURCU (21 Nisan ile 21 Mayıs) Aşkın herşeyden evvel karşılıklı fedakârlıklar istediğini unutm ayın. Sadece tek taraflı düşünüyorsanız, çok hata ediyorsunu. İK İZLER BURCU : (22 M ayıs ile 21) Hissî bakım dan şimdiye kadar hiç karşılaşmadığınız bir durum la karşı , karşıya kalırsanız. Soğukkanlılığınızı elden bırakmayın. Y EN GEÇ BU RCU (22 H aziran ile 23) Aşk hususunda en yakın bir arkadaşınızdan gelebilecek tehlikeleri hesaba katm adan hareket ediyorsanız.bu sahada bocalıyacaksınız ARSLAN BURCU (24 Temmuz ile 23) Sevgilinizi, sizin sevdiğiniz şeyleri yapmağa zorlamayın. Sihhî bakım dan dikkat ve itina isteyen günlerin eşiğindesiniz.BAŞAK BURCU (24 Ağustos ile 13 Eylül) Kalb bakımın dan birtakım kararsızlık içindesiniz, işleri bir müddet olu runa bırakın.TERA Zİ BURCU : (24 Eylül ile 23 Ekim) Genç âşıklara bugün temkinli hareket etmelerini tavsiye edeceğiz. AKREP BURCU (24 Ekim ile 23 Kasım ) Hiç beklenmedik yerde buluşm alar, umm adıkları bir anda alınacak he-
I diyeler bugünü dolduracak.! YAY BURCU : (23 Kasını ile 23 A ralık) Yıldızınızın gös
terdiğine nazaran, başınızda nişan, nikâh gibi m es’ut hâ- | diselerden biri İsrarla dolaşıyor.
O ÖLAK BURCU (23 A ralık ile 21 Ocak) Hissî bakını- ' dan alâkalandığınız, belki de hakikaten sevdiğiniz o kim
senin arkadaşlarından biriyle bugünlerde tanışacaksınız. KOVA BURCU : (22 O cak ile 19 Şubat) Geçenlere, bu günde, müm künse kalabalık muhitlerde bulunm alarını tav
| siye edeceğiz.( BALIK BURCU (20 Şubat ile 20 M art) Sevgilinizin k a
bahati yok değil. Zam anla olanların unutulacağını da ak- • lın ı/dan çıkarm ayın sakın...
(Sayfa 3’ten kalan)layısiyle emniyetteyim.” Filmin mevzuu, 1879’da 4,000 /.u lu’ya karşı koyan İngiliz’lerin çarpışması hakkında.
Seyahatten bahsederken güzel mavi gözleri pırıldıyan Ul- l a : “Yeni yerler görm ekten çok hoşlanırım. Tanca’nm güneyine hiç geçmedim şimdiye kadar,” diyor.
Fakat 27 yaşındaki cazip sa rışin şimdiye kadar başka b irçok yer götrdüm. Roma’da, ta rihi yerler hakkında malûmat toplarken, aynı zamanda birçok hayranının bakışlarını üze rinde topladı. Fakat ona soracak olursanız, Romaya bakmaktan, kendisine bakanları
[görmeğe vakit olmamış! “Son |defa Roma’ya gelişimde, bir fi İmi tek bir haftada bitirebilmek için gece gündüz çal'.ş- mak mecburiyetinde kaldım
Uî« t lm H i ille
| defa olarak dolaşıyorum şehri diyor.
İsveç’te bu kadar fazla ça lıştığını hatırlatm adığını söyli- yen sarışın yıldız, yal-w Aıiıe- rıkada aynı şekilde ağır çalışıldığını fakat sıkılmadığını anla tıyor. “Orada insanlar o kadar iyi ve hoş ki, insan v ak tiri o kadar eğlenceli geçiriycr’.kı, çok çalışmak sıkmadı beni” diyor.
Gördüğü mem leketler ve in sanları hakkında Ulla kısaca şunları söy lüyor:
— İsveç: “Orası benim vatanım. Çok severim. Hem orada kendi lisanımı kullanarak film çevirebilirim.”
— Almanya: "İnsanları çı k anlayışlı. İyi bir işi asla unutmazlar. Orada çalışmak bir zevk.”
— Fransa: "Paris’i ve Riva- y er ası var. Daha ne istiyebilir-
tifası konusunu istism ara k a lkışarak bunu, Kıbrıs A nayasasının Rum tarafınca ayaklar al tına alındığı” iddialarıyla bağlı gösterm ekte, şöyle dem ekte dir :
“Şimdi Dr. Forsthoff istifasını şahsî sebeplere istinad e ttirerek, ortaya atılan iddiaları çürütüyor. Alman Profesörünün bu yalanlam ası tam zam anında ve yerinde olm uştur. Şu nu belirtm ek lâzımdır ki, h alen A nayasa Mahkemesi baş-
NÎŞAN
Bayan N edret Sonay Ahmet İle
Kıbrıs T ürk Luna Parkı Sahiplerinden
Cemal Haşan Nişanlandılar
8. 6. 1963
— İtalya: “Geçmiş ve haliha zır film sanayiinde mükemmel bir atm osferi ve bir san 'a t an ’- anesi var.”
— İspanya: “İspanyol tarihi, insanı büyülüyor. Memleketi tarihi yerlerde dolu.— Amerika: “Ah, insanları,
lunm aktan kaçınması lâzımdı. Bu arada Dr. Forsthoff’un, bir canavar olan Kıbrıs anayasasından edinmiş olduğu tecrübelere dayanarak zamanı geldiğinde görüşlerini beyan etm ekten geri kalmıyaç; m it etm ek isteriz.Gazetemiz, Dr. Forsthoff’un şahsî sebepleri, h a tta acı duyguları b ir yana bırakarak, A lman üniversitesinde öğretmek te olduğu ilim diliyle konuşacağını üm it etm ekteyiz.”
Forsthoff ve Tilrkler Fileleftheros gazetesi, yuka
rıdaki başlık altında şu yorumu yayınlam aktadır :
“Şimdi Forsthoff da ortaya çıkarak, istifasının ‘Anayasanın çiğnenm esiyle’ ilgili olmadığını ileri sürm üştür. Halbuki Kıbrıs Trükleri” şimdiye ka - dar bu görüşü ortaya atarak de magoijk bir şekilde bu görüşü savunmuşlardı. ForsthofPun is tifa sebepleri tamamen şahsidir.
Kıbrıs Türk Şövenizmi, poli tik m enfaatler koparm ak için demagoji ve dedi kodu tohum ları serpm iştir. Fakat sonuçta yalnız diken biçmeğe başlamış
“Türk Mücadeleleri” Fileleftheros gazetesi, yuka
rıdaki başlık altında şu yorumu yayınlam aktadır :
“Türk ekstrem istleri Rumla rın köleliğinden kurtularak hür yaşam ak için kanlarını döktükleri ‘7 H aziranı’ kutladı ler! Kıbrıs Türk Basınının pa pagan gibi bildirdiğine göre, Türkler kanlarını kahramanca akıtm asalar, Türk cemati bugün Kıbrıs Rumlarının pabuçlarının altında olacaktı!)
Türk ekstremistlerinin, kan larını Ingilizler safında nasıl kahram anca döktüklerini taiı- lil edecek değiliz. H ürriyet mü cadelemiz sırasında, lngilizf rin söm ürge idaresinin deva! nı istem işler, ha tta bu idare devam ettirm ek için yardımcı
-p o lis le r haline gelmişlerdi
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARIL
■j » '
U İ
mu
îr
SA Y fa: 5
.ilim Bönyasıım Savaşı ünlü AktörGlennForılKovbsyFîliılerinılenHsşlaıııyer«Vatınızda k- İ6 Tmi . v l lt0kojik hir [ 8Ünm Uş * ■ Ameliyata b e ' '
* oldugunü^
ŞaS1
iVSANLAR ÇOĞALDIKÇA ADETLERİ ARTANv i r ü s l e r b ü y ü k b ir p r o b l e m
TEŞKİL EDİYORLAR"KANLI VİRÜS” DAHİL OLMAK ÜZERE
■“ - — JF VİRÜSLERE KARŞI NASIL MÜCADELE EDİLİYOR?
Virüs Aşısını Bulmak Mümkün mü?
u la r ın "
î #m*lr e arU ««»elenin SİJ“ s,n ı ve s u a; « a n sonra ttü
«»nlatacsm, ne C
; S‘Ze de an,at.
koşu.Uğultular bı.
Ü ? er yer bu ip? Tünellerden* .B* e* k m Z
netiyle sı. bogulu.
LJm. iste- ye üzün. Mlitees-
■*ye alışnujm istim. Ma
“ “ "ca yılla,. » U tu lu r "İt az bir zama.;
» h n a k ü m id iy .
Öğrendim IB*tmiş, ne za- I de kati olarak I
ü»?:'Nevyork —
doğru üm itli güzlerle bugünlerde ve hay
kı§ ay lan n d a A- bilyük ekseriyeti
hufun kanamaları dahil olmak üzere, tuhat ağrı ve sı-.viaıd.ın ahatsalıhlardaıı -ve kırıklar
uan m uzduiip o lr ru ^ la n î 'r a - eabt ortalıkta yeni bir virüs mü dolaşıyor? Acaba yeni yeni virüsler mi teşekkül et*i? Belki de öyledir. M e ^ 'â durup
İnsanın l< r ıu ı- ii -peka'â t i r vı- azizük o lib i1' ; ' .
son zam an larda, lîO lradar değişik t ip ts virüsün soğuk algınlığı, ateş, a-
arı ve ağrılnrı, a- rük ve burun ilt göz
lı su re tte akışı Kızlıklara sebebi ve t i tesb it etrmş bulu-
•Mıüslerin hedefleri olan
m ektedir.‘îEnfluenza” adm ı verd iğ i
m iz "g rip” hastalığının v irü sleri devamlı b ir şekilde .değiştik lerinden ve tam am en ay rı hususiyetler taşıdıklarından, yapılan aşılar m eehuren k ısa süreli ve az tesirli o lm aktadır. D ünyada m evcut üç inlile r Jpşanm durm adan a rtm a sı karşısında m ütem adiyen değişen m uhtelif tip tek i viıiisle- rin hergün yeni problem ler hu sule getireceklerine şüphe yok
Bu sene kaydedilen “ tuhaf ağrı ve sızıların” belki yeni bir virüsün, belki de uzun m üddet ten beri faal olm ıyan v e a n i- den canlananan eski b ir v irü sün işi olm ası m üm kün. Alimler şimdi bu meseleyi aydınlat m ağa çalışıyorlar. O rtaya yeni çıkan “burun kanam aları” a c a ba hakikaten “kanlı v irüs” adı verilen virüsün m arifeti mi? Y oksa ısı farkları, hava değişi
a sırla r boyunca ço- mi, sin ir v.s. g ib i hususlar mı ve insan lar çoğaldık 'sebep oluyor hu kanam alara? sle r m üvazi b ir şe
k daha m ütekâ tesirli hasta lık lar husu
Çocuk felci, A sya G ribi ve çiçek gibi tehlikeli virüslerin tah ribatı aşıla r vasıtasıvle hay
ihtiyacını duym uş- 1; tahd it edilmiş bulunuyor. Di ve bulaşıcı h asta ğer norm al v irüslere karşı ye
n i yeni aşıların keşfiyle, insan larda görülen kanser hastalık ları konusunda ne gibi tedbir lerin alıncağı veya ne gibi tek n iklerin kullanılacağı m eselesinin n isbeten aydınlanacağına inanılıyor ve dolayısıyle ça lışm alara a ra verilm eksizin de vam ediliyor.
'•gnstitüsünün A raş m üdürü Dr.
r , insanoğlunun yaşamağa başlam a a virüslerin orta-
işaretle “Virüs insanoğlu Cennet- :tan hem en sonra
mevcut değildi" de-
m şim di kay. j n la r onun bu İ lını gtirenıiye. !#.« cek kadar kör ta d a b ir suc v a ö zü r varsa )
adım ın acı ne n iki hayat., ’e yıkılan yu- lerin i hiç bir lar.
İN ..ıza eden bu dem eçte bu - m ası lâzımdı, ■sthoff’un, bir brıs anayasa- >lduğu tecrü- : zam anı gel- n i beyan et
lini ü I
Ş. BAŞARAN TİCARET EV İ
İ c
CobaaİA l
id e
Beklemekte Olduğu Deniz
Malzemelerinin Vasıl Olduğun Sayın Müşterilerine Müjdeler
İç leri” et esi, yuka- la şu yoru r :tleri Kumla ur t u tarak
kanlarını anı’ kutladı
pa göre,
DENtZ YATAKLARI, DENİZ AV TÜFEKLERİ, BALIK BIÇAKLARI, GRESSl MARKA GÖZI.t K VE PALETLER, ERKEK MAYOLARI, PLASTİK KAYIK LAR, ÇOCUKLAR İÇİN CANKURTARAN SİMİTLE P lO Pl VE B A H A BİRÇOK ÇEŞİTLER.
NEVYORK — Hollyvvood -yıldızlığına yük
selmenin d e b ir ılcreti vardır. Meselâ ünlü ak tö r Glenn Ford şim diye k ad ar 100 .film -çevirmiş ve en az .24 dafa kom iklerini kırm ıştır. Bu ıda cnun ö- dediği ücret... Şimdiye .kadar bir aktörün bu kadar fazla »kazaya uğrayıp k e m ik lim i k ır dığı görülm em iştir
Glenn, kovboy film lerinden çok hoşlandığını, a ta binm esini pek sevdiğini, fakat .buna rağm en kazaların daima ken d i sini bulduğunu söylüyor. F aka t Glenn’in acemi b ir at.am a- tö rü olduğuna karar verm ek yanlış olur, çünkü UnlU ak tö r 14 yaşından beri başlamış b u spora ve İ95Ö ve 1860 yılların da çevrilen fihnlefde “en iyi a ta binen ak tö r” Unvanını k a -
jzanmış.Ünlü perde yıldızının kemik
|lerini sık sık kırm asından başka b ir nususiyeti de k a t’iyen dublör kullanm an tan hoşlan- ;maması. Kazaya uğram asına i sebep olan da b i ya... Glenn ıFord’a göre, dub '% kullanan ak tö rle r seyircileri aldatm aktan başka b ir ş e / yanmıyor-- lar. Bu konuda divor ki: "Dub lörlerm e güvenen ak tö tlere ta ' hamm ülüm yo«. İnsan .bir .-rolü tam manasiyle oymyamıya- cağına k ara r verirse, u ro lü a l mamah. Bir erkek, erkekliğine yakışır şekilde hareke t‘etm eli
d ir.” Ama buna teğm en: “A t çok tehlikeli bir hayvar-dır, çok d ikkat etm eli,” dem ekten de geri kalmıyor.
Glenn’in son olarak çevirdiğ i «e ibaşrolünde cyauaığı 77. filmi “Lave is aB aÜ ’\(A ş k b ir Toptur) Fransız k iv ije rasm d a geçer. Bu;film in birçok sahnesinde de tehlikeli durum larla karşı karşıya kah F ak a t dublör kelimesini b ile duym ak -istemiyor.
Senede iki veya ü* film de dahi görünm enin itibaım ı ze- delemiyeceğine inanan aktör; “Mevzu ve senaryo iyi ve .ilgi çekici olduğu takdirde, filmi çevirm ekte m ahzur dürmem, yeter ki oynıyacağım rolün iyi ve tesirli olacağına inanayım. Filmi sırf film .çevirmek .için yapm ak b o ş ve nıânasızdır. Filmin iyi olduğuna ve ilgiyi cezbedeceğme ben k«ndim i- nanmazsam, seyircilerimi .nasıl inandırabilirim ?” d^yur.
Glenn, G ary G rant ve laok Lemmon gibi bazı hafif , kom edi rollerinde görünm üşse de, tam kabiliyetli b ir komedyen olduğuna inanmıyor. “C id £ a - esar ve Red Skelton gibi, hakiki kom edyenlere lazla hürm etim vardır. T rajed iy i herkes yapabilir, nihayet .-hepimiz Jıu asabı gergin dünyada az çok m eyusuzdur. Fakat.hak ik i komediyi, doğuştan kabiliyetli olanlar yaratır. O n 'ar kendi
■kabiliyetlerine, bkler n*e k o medi konularında senaryolara ve 'yazarlara güven rru,” xliyor.
Set’in dışında nisbeten basit bir hayat sürmekten notlanan Glenn boş vakitlerinde aTka- daşhmyle ata tbiner veya -sahibi öltlıjğu dört çiftliğinin işleriyle rmasgül cdlur. Sim zamanlarda antikalara ve «iki «anîat eserlerine -merak sdimtş.
Limasol Türk Kadmlar
(bitliğimizin yıllık gam»!kongresi, 12 tü n ıh ttn 1WI3 Ç a rg a m b a g ü n ü ö -s. s a - a t 8 \ t e L im a s o l .H a lk e v i s a 1 o n u n d a y a p ı la c a k t ı r .
Bütün üyelerin teşrifi ri ca olunur. >GÜNDEM
J- Yıllık faaliyet raporu nun okunması ve müzake resi.
2- Murdkkıplar r^poru- nun okunması ve eaiu yönetim kurulunun ib. ası.
3- Yeniyönetim kurulunun seçimi.
4- Dilekler
Sayfa 2 den kalanGregory Peck’in oynadığı hu filmden de bahsetm ek lüzumu nu hissettik...
Mevzu eski tarihi bir h ikâyeden alınmış Salome’nin baş rollerinde Rita Hayworth, Ste w art G ranger ve Charles Lo-
Yünetim.Kurulu- ughton b irlik te oynamışlardı.
B azı tarihi aşk m aceraları- nmasonu hakikaten oldukça kötü b ite r, dolayısıyle bunları canlandıran film lerde ayn ı şekilde b ir ölüm veya ayrılık sah nesiyle sona erer.
Mevzuu, ünlü tarihçi Homer in Italyada destanından alınarak çevrilen ; Rossano Podes- ta ’nm Heleni, Jack Sem asın
BiZANS'LIB EY A Z
Rağıp Şevki YEŞİM
oradan da sokak aralarından Kserokipyon Forum una çıktı lar. Hamza bey, şehrin düşüşünden sonra karm akarışık olan bu sokaklarda.artıfc hemen hemen hiç b i r insan kal madiğini görüyordu.
İşte bu sırada girdikleri kü çük b ir m eydan Hamza beye lren ‘i hatırlattı. Yarım saat önce avare b ir halde, İren i bulabilm ek ümidiyle dolaşırken, padişahın emriyle bir an onu unutuverm işti. Hem de tam am ıyle unutm uştu. Zater. bu karm akarışık şehir is ne kadar ararsa arasın onu bu!a mıyacağına kendini inandırmıştı.
B lakem a mahallesine inen geniş yokuştan aşağıya, hayvan lan yan yan idare ederek indikten sonra, saray karşıda göründü. Dik bir tepenin üze rinde bütün Haliç'i gören kule kule,duvar duvar, pençe re pencere birbirinin benzeri çatılarla b ir arada bir saraydı bu... Hamza Bey saray ka p ılan önünde asılı birkaç küçük bayrağı g ö s te re rek :
— İçeride yoldaşlar olacak dedi.
— İçerideki hâzineyi tu la - bildiler mi acaba ? diye sor du Rüstem bey...
— Hazine o Cenovalı tilki ler tarafından götürülmediy- se ne âlâ...
Saray kapısında talardan atladıktan sonra dördü de
hızla içeriye daldılar. M erdivenleri çıkü lar ve üst .katta geniş somaki bir salonda dur dular. Salonun içi k ırk - elli yeniçeriyle, doluydu. .Kısa bir masa üzerine türlü yiyecekler, şaraplar ve av aletleri doldurmuştu. Y eniçeriler k ısa siyah abanoz sedirlere o- turm uşlar, .bağıra .çağıra yiyorlar içiyorlar, şarkı jsüyli- yor, kahkahalar atıyorlardı.
D ört yeniçerinin birden sa lonun kapısında görünmeleri üzerine «ofradakiler b ir an dönüp onlara baktılar ve der in il ir sessizlik .oldu.. Ağzındaki b ir kaz budunu avurdu- na sokmağa çalışan b ir yeniçeri :
— Hayrola yoldaşlar ? Aşa ğıdaki bayrakları görmediniz mi ? diye sordu.
Rüstem Bey sâkin-bir sesle— Yediğiniz içtiğiniz size
afiyet olsun yoldaşlar 1 dedi. Yerlerinizden hiç kıpırdam ayın, keyfinize bakın. Biz sadece padişahımızın emriyle sarayda b ir aram a yapaatğur
K ıpk ırm uryü ilü , iri,gözlü bir yeniçeri: '%
— Ne aram ası hniş.bu? di- ye homurdandı:
Hamza «bey ıparmeğındak i yUZüğü-uzatıp kalabalığa- dög ru : tu t t u :
— Bu tuğr% yr.tamdımz mı Şevketlû.padişahın tuğrası Onun enirinde olduğumuzu söylemeğe1 lüzum yök.
Hamza bey en yakın olarak .oturan k ır saçlı b ir -yeniçeri, yüzüğü dikkatle süzdük ten s o n ra :
— İzin sîzindir yoldaşım. Padişah gözdesisiniz. İstediğinizi y ap ın .- *
— Siz de istediğiniz gibi a- fiyetle y iy ip için!
Hamza bey bu sırada.bir- kaç defa girdiği için, nerelerin nerede olduğunu biliyordu. Somaki-m ermer salonun sol tarafındaki kapıya hızla yürüdü. Onu açıp içeriye g i r di. Yeni b ir salonla karşılaşmıştı. Bu salonun sağ tarafın d ak ik ap ı kilitli idi. Hamza
iıey-bu kapıdan prenseslerin dairesine (girildiğini biliyordu
— Bana -yardım e t A h m e t, diyerek kapıya bir omuz attı Lengerin de omuz darbeleri hapıyı-esnetti ve 'n ihaye t kanat ardına kadar açıldı. D ördü de içeriye daldıkları zaman birkaç ince çığlığın odanın nihayetindeki kapıdan kaybolduğunu işittiler. Yalnız yaşlı bir kadın büzüldü-
■ğü .yerden kımıldamamıştı. Ü ı e r i attın, sırm alarla süslü bir <$rtü ile örtülm üş sedirden on laratbakıyodkı. Hamza bey :
— .Ana,-.Üiî(e yaklaştı. Bizden korkm ^ym , soracağım ıza eevap verirseniz... Hepiniz için hayırlı olur.
— Sorulacak şey kaldı mı Şehir düştü, im parator öldü, dedi.
— Hayır, onları sormıya cağım. Sadece Cenovalı Anto nio Flameti adında b ir subay tanıyor musunuz ?
Kadın acı b ir şekilde gülerek :
•— O soysuzu niçin-arıyorsun delikanlı ? Sultanın aske risin, iyi rum ca konuşuyorsun, herhalde büyük bir Türk olacaksın.
— Sorduğum a cevap ver ana, tanıdığına göre...
— Zavallı kocam... Onların kılıçlanyle yaralı yatıyor.
... Niçin yaraladılar ?.... Ah Panayia, b ir Lâtin-
den-ne beklenebilir ki... Kara felâketim izde bize alçakça i- hanet ettiler.
— Ana ağlamayı b ıra s söy le, kocan nerede ? Ne iş yapar senin kocan?
— Hazine nazırı idi benim kocam. Şimdi aynalı odada yaralı yatıyor. Ayaklarım inmeli olm asa ona yard ım ı ko şardım.
Hamza b e y :— Benimle gelin yoldaşlar
diye arkadaşlarına seslendi. Hızla geri döndü. Gerideki kapıdan çıktıktan sonra dar bir koridora geçtiler. Sağdaki büyük m erm er bir kapıdan içeriye girdiler. Burası aynalı b ir salondu. Ta dipte siyah m erm er m asanın ayak lan u- cunda yaşlı b ir Bizanslıyı gör düler. Göğsü kan içinde yerde yotıyordu. Gözleri açıktı
Tefrika No. 46
ve gelenleri korku ile takip ediyordu.
Hamza bey, ih tiyann yanı- başına gelince diz çöktü :
— Sizi tanıyorum , siz Nise fo r’sunuz, Nisefor Stratikos.. Söyleyin sizi kim yaraladı ?
— O nlar !... O m elun hainler, o M esihin lânetlediği kal leşler !... A ldılar herşeyi aldı lar götürdüler.
— Hâzineyi de mi ?— Ah, e v e t!.. B ütün hâzi
neyi aldılar. Şehir düşm eden
SEYAHAT EDECEKLERE
Otomobilleri ile Türkiye veya A vrupaya seyahat edeceklere Trafik Sigorta poliçe İlerinin gidecekleri memleket- jlerde m uteber olması için Si- ıgorta Acenteliğimiz tarafın dan istenilen m üddet için “GREEN CARD” verildiği
“RÜSTEM SİGORTA ACENTELİĞİ”
Londra Sokağı, Tel: 4334 Lefkoşa.
Dizgi, Baskı, K lişe :
DEVRİM Basımevi
Lefkoşa.
(Paris’i canlandırdığı “Truvalı 'H elen” filmi son yılların en beğenilen tarih i aşk -macera kordelâlarından biri olm uştur.
Kılıçlarm gölgesinde, H a c e ti davutun kılıcı film lerin i ta nınm ış-rejisör H enry Kiııg.in idaresinde so n çevrilen 'tin ta- m«d, yani “Vahşi” adlı korJe- lâ 19. a s ır o rtalarında güael ve ihtiraslı b ir kadının aşk dolu hayatını hikâye etm ekteydi. Başrollerinde Susan Hayvvorth ÎTyrone Pow er ve Richard Eg- enın oynadığı bu film, siraemas kop tekniğine göre çevrUmi-j bir^O -th C entury - Fox körde lâsıydı. Mevzuu yönünden , “Rüzgâr gibi geçtiye” benzeyen bu-kordelânm derecesi-va- &atı aşam am asına rağm en oldukça tutulm uştu.
Rhonda Flem ing’le William Lundigan’m oynadıkları ‘-Kleo p a tra” Ava G ardnerle R öbert T aylor ve Mell F errer'm birlik te çevirdikleri Kraliçenin te d a isi, Leonoro Ruffo’nun “Saba Melikesi Belkıs” M artine Carol un "Lükres B orjiya” adlı kor- delâları, hu srtis lerin tanınm ış tarihi aşk m acera film lerinden
idi.
Bugüne kadar çevrilen ta r ihî film ler arasında m izansen bakım ından en güzellerinden biri de -Kovadis’dir.Başrollerde R obert T aylor ve D eborah Ke- r r ’in oynadıkları bu kotdelâyı fotoğrafların netliği ve man- zaralann ın güzelliği bakım ından mühimdi. H arold Foster’in aynı adlı eserinden alınarak perdeye rejisör H enry H atha- w ay tarafından aksettirilen "Pirince V aliant” m başrollerinden son yılların m eşhur e t tiği R obert W agner ile Janet Leigh, Jam es M ason ve Debra Paget oynam aktadır. Türkçe a- dı “K ahram an P rens” olan bu k o r d e l â , b i l h a s s a sonundaki yangın sahnesi ile m izansen bakım ından kuvvetli film lerin arasına girm işti. Başrollerinde Jean Simmons, Vic- to r M ature, RiChard B urton ve Micheal Rennie'nin oynadıkları “Zincirli köle” kordelâsı renk, fotoğraf, dekor ve kostüm bakım ından b ir hayli zen gin b ir filmdi. Dloyd C. Doug- lasm “The Robe” adlı eserin den alınrak rejisör H enry K oster tarafından filme çekilen bu kordelâda oldukça koyu, bir dincilik işlenmiş olm asına rağ men aşk bahsine de yer verilm iştir. Bu filmin ikinci kısmı sayabileceğimiz “K aplanların Pençeleri” adlı kordelâda yine Victor M ature, D ebra Paget Michael Rennie oynam ıştı. Yal nız bu filmde Jean Simmons’- un yerini Sussan Hayvvorth al mıştı. Son yıllarda seyrettiğ imiz F ransa kralı 15. Louise’nin gözdelerinden “Madam du Bar ıy ’nin hayatını canlandıran ay nı adlı kordelâ dekor ve renk bakım ından d ikkati çeken tari h aşk m acera film lerindendi. C hristian Jague’nin rejisörlüğü nü yaptığı bu filmde Madam du B arry’i M artine Carol canlandırm aktaydı.
B u s a h a d a gördüğüm üz en güzel kordelâ. Alide Valli ile Farley Granger- in çevirdikleri rom antik bir aşk hikâyesini canlandıran “Se inso” filmiydi.
A JA N S TÜRKDergisi, Haziran Sayısı Çıktı iç Ve Dış Olaylar Sanat, Edebiyat, Turizm Devlet Tiyatrosunda Revü
Ankara • Ajans ■ Türk P K 1091 Kıbrıs ■ Çardak Yayınevi Lelkuşa
MAAD TARAFINDAN SAYISAL ORTAMA AKTARILMIŞTIR
Sayfa 6
T im /iA v tv t ı c c 'r t BUGÜN OYNIYACAK
Neticelerini En Erken Bir Zamanda Açıklıyacağız
BEŞİKTAŞ ÇALIŞTIRICISI SPAİÇ
AYRILACAK24 Haziran’da mukave
lesi bitecek olan Beşiktaş antrenörü mağlûbiyetlerde, kusurun kendisine yüklendiğini ifade etti.
KADER MAÇLARIBu hafta, biri Cumarte
si günü Lefkoşa’da, diğeri Pazar günü Lefkede olmak üzere iki terfi maçı yapılacaktır.
Gönyeli— Lefke Lefke — Gönyeli
* a j u a ı ı i d i . t a u ı r müddetten beri kaburga kemiğinden sakat bulunan Tur gay nihayet bugün takımında yerini alacaktır.
Turgay, Pazartesi gece
si,Galatasaray kalesini iyi koruduğunu söyleyerek Bülent’i tebrik etmiştir.
Galatasaray bugün Bey kozla karşılaşacaktır.
T.C.M. SOSYAL İŞLER DAİRESİNDEN
Sosyal ve Moral kalkın ma ekibi 1 3Haziran 1963 Perşembe günü ö.s. saat 5 de Gime kazasında A- rapköy’e,İkinci ekip 14 Haziran Cu ma günü ö.s. saat 6 da Ma ğusa kazasında Aytotro (Otluk) köyüne gidecek, halkın dileklerini dinleyecek Sosyal ve Moral konu larda konuşmalar yapacaktır.
Sayın köylü kardeşlerimize duyurulur.
SU A L T IN D A E L E K T R İK L E Ç A L IŞA N SU PO M B A SI T E D A R İK İ İÇ İN T E K L İF N A M E
Su İnkişaf Dairesinin ihtiyaçlarını karşılam ak maksa- diyle, Hükümet dört tane su altında elektrikle çalışan (feipc trosubmersible) su pombası tedariki için teklifname davet olunur.
Teklifnameler 29 Haziran 1963 Cum artesi glinil ö.e saat 10’dan geç olmamak üzere Teklifname Encümeni Başkanı, D efterdarlık adresine varmalıdır.
Daha fazla tafsilât ve şa rtname kıdemli Mühendis (E- letrik ve Makine). İnşaat Dairesinden elde ed ileb ilir.
Beşiktaş antrenörü Spa yiÇ, “24 H aziran’da muka velem bitiyor kulüb istese bile kalmıyacağım” demiştir. Galibiyetlerde ida recilerin neticeye sahip çıktıklarını, mağlûbiyetler de ise kusuru kendisine yüklediklerini bilhassa ifa |de eden Spayiç çok üzgün görünmüştür.
İLÂ N
Baf Kurtuluş Lisesi Müdürlüğünden :
1963 — 1964 öğrenim yılı orta 1. sınıfa alınacak o- lan ilk okul mezunu öğrencilerin giriş im tihanları Türkçe ve M atematik derslerinden 26 Haziran 1963 Çarşamba günü ö.e. saa t 9.00 da okul salonun da yapılacaktır.
Bu imtihana girecek öğ rencilerin aşağıdaki belge leri eksiksiz olarak ta- mamlıyarak 13 Haziran 1963 tarihinden 25 Haziran 1963 tarihine kadar Pazarlar hariç her gün sa at 9 — 12 arasındaki okul idaresine başvurmaları rica olunur.
a) Diplomab) 6 Fotoğraf
GALATASARAY TOTTENHAM’I
İSTANBUL’A DAVET ETTİ
Galatasaray kulübü, Mi lan, Benfica ve Rusya şampiyonlarının da katıla cağı Ali Sami Yen Tumu- asına Avrupa Kupa Galip leri Turnuası Şampiyonu Tottenham’ı da davet etmiştir.
Galatasaray Kulübü i- kinci başkanı Rüçhan Adlı “Milan kulübünün aracı lığıyla tertiplediğimiz tur nuaya Tottenham takımını da dâvet etmek kararını aldık” demiştir.
Milan’ın millî lig maçları sebebiyle 18, 19 Hazi ran tarihi için yaptığı maç teklifinin kabul edilmediğini açıklayan Adlı, turnua hakkında şu beya natta bulunmuştur : “Milan, İstanbul’a gönderdi - ği temsilcisi Solti vasıta- siyle 18 veya 19 Haziran da İstanbul’a gelmek iste diğini bilrdirdi. Bu tarihi kabul etmemize imkân ol madiğim bildirdik. Ayrıca bir teşekkür mektubu ile Avrupa şampiyonluğu i- çin bir tebrik telgrafı gönderdik. Stadımız 29 Ekim de büyük bir turnua ile a- çılacaktır. Tumuaya Milan, Benfica, Tottenham ve Rusya şampiyonluğunu kazanacak takım işti - rak edeceklerdir.”
İngiliz Okulu Tiirk Atletleriyle Konuşmalar:
Gözen Olgun
SAĞIR VE DİLSİZLER MİLLİ TAKIMI YUNANİSTANA
GİDİYORGeçen yıl Yunan Sağır
ve Dilsizler millî ekibini 2 — 1 mağlûp eden Sağır ve Dilsiz ekibimiz önümüzdeki günlerde Atina-’ ya giderek rövanşı oynayacaklardır.
Kuvvetli bir ekiple Yunanistan’a gidecek olan Sağır ve Dilsiz ekibimiz ciddi bir şekilde çalışmak tadır.
Röportaj : Ali SAFAİngiliz Okulu’nun kız
atletleri içerisinde en iyilerinden biri de Gözen Ol- gun’dur. Üç gün önce röportajını sunduğumuz kardeşi Şifa Olgun gibi Gözen de kısa koşularda başarı sağlamaktadır.
Gözen’e sorup aldığımız cevaplar şöyeldir.
Soru — Hayatınızı kısa ca anlatımısınız?
Cevap — 1946 yılında Lefkoşa’da doğdum. İlk okul tahsilimi 5’inci sınıfa kadar Köşklüçiftlik İlk okulunda yaptım. 1958 de babamın işi icabı ailece İngiltere’ye gittik ve 1960 yılında geri Kıbns’a döndüğümüz zaman İngiliz okulunun üçüncü sınıfına girdim.
Halen İngiliz Okulu’nun dördüncü sınıfındayım.
Soru : Atletizme nerede ve nezaman başladınız
Cevap ... 1959 yılında İngiliz okulunda beden öğ retmenimin ve arkadaşlarımın teşvikiyle başladım.
Soru — Atletizmin han gi brançında çalışıyorsunuz?
Cevap — Kısa koşular da.
Soru — Atletizmden başka hangi spor brançında çalışmayı seviyor sunuz.?
Cevap — Atletizm kadar tenisi de çok seviyorum.
Soru : Hangi kulübü tu
c) 6 Tane zarf (iki tanesi 45 millik, 4 tanesine 10 millik pul yapıştırılmış olacak.
d) Yaş Kağıdı
GÖZEN O LG UN
tuyorsunuz?Cevap : Galip geleni, fa
kat YAK oynuyorsa YAK ın galibiyetlerine bir yenisini eklemesini arzularım ve ekseriyetle de arzum oluyor.
Soru — Peki, YAK’ın bu seneki mağlûbiyetlerine ne dersiniz?
Cevap — Sadece şansız lık.
Soru — En korktuğunuz rakibiniz?
Cevap — Kardeşim Şifa.
Soru — Hangi yerli atletleri takdir ediyor sunuz?
Cevap — Cahit, Suphi, Zafer ve okulun kısa koşu şampiyonu kardeşim Şifa.
Soru — Sahaya indiği
niz zaman ne 1niz?
Cevap — Sonuncu inekten çok kortuW çin çok heyecanlanın^
Soru — Söylemek ,1diğiniz başka birsev mı? *
Cevap I mmmarkadaşlarımınm ahcup edip ni düşünüyor
— Kendisi,, olarak röportaj için Gören hanım yecanlıydı
Tiirk Kadınlar Heyeti, Kıbrıs w israili Ziyaret Edecek
A n k a ra (Basın - Yaym, İs ra il kad ın teşekkUlIeris-
d a v e tlis i o la rak Türkiye Kut la r B irliğ i Başkanı Günseli Cı k a y a , K ad ın la r Birliği Istanbi İl B a şk an ı N im et Uygur, Br. o ğ lu , İlçe B aşkanı İffet Hafin v e M elek Akı,* 13 “ şe m b e g ü n ü b ir h ü z e re u çak la İsrail’e le rd ir.
H ey ’e t, İsra il’de d e b u lu n d u k ta n som y e d ö n ü ş te K ıb n s’* v e K ıb r ıs Cuı v in i F az ıl KuçUk’Un la ra k beş gün Ada' tır .
Buzlu «GÜNEŞ»
FER A H Serinletici içkileru iM V A n rD ir te f r v r \ r T n r ___ _KİMYAGERLE İŞLEYEN TEK FABRİKADIR
_ ***« ***« » Fabrikası
KİMYAGER : — VECDET OKTEKİN
Biralı ŞEKER PORTAKALI Suyu ServisteFER AH “ SPEŞİAL ”
KALİTELİ İÇKİLER VE UCUZ FİYATI A« BÜYÜKLER 400 ve KÜÇÜKLER 285 mils
ALAMETİ FARİKA Biralı Şeker Portakal suyu taklitlerinden sakınınız
Alkolsüz Biralı Şeker Por takalı Suyu
moskovj
s b z mpjrUmento He.
’lîe ö r iis m e d e Sovyet
yükelçisi de h»a r
lardır.TürkPartiment°He>
Haziran Cuma gi^ü 1 ye dönecektir.
1459 Harbini Mahkemede
^ A n k ara 12 (Basın - Ankara Sıkı Yönetim tanlıgının bugün ya;33 numaralı tebliğindi diğine göre, 20 - 21 I laylan dolayısıyle Ha: tundaki 2 numaralı S tim Komutanlığı Adli ğince, haklarında soı kat açılma karan veri lunan sanıklar, 1459
Bunların duruşmala' lu olarak 13 Haziran şembe günü saat 9.30 Okulunda başlayacak!
Orta Köy i' Daktilo Mrp ttn öğlede n to n n '■»okulu imrentilerindelik bir g ru p , b a ş u J r H r
met Mttntlr nezareti nd< la Fabrikasını ziyaret | dır. Bu ziyaretin orijit
* »frencilerin, Fabrika i meydana çimen t kme) î
'«Çilerin bu g ü m ,
r
Bilyük şişelerde 2 kadeh biralı meşrubat ve 4 şeker portakalı suyu vardır
Küçük şişelerde bir kadehin fazla biralı meşruhat ve 2 Şeker Portakalı suyu vardır.
FERAH SERİNLETİCİ İÇKİLER FABRİKAS
Peı
a ş t a ;*
t e r *
ı
v«erlid?r
T I I C