cb ir o qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d00064/2000_3-4/2000_3-4_uludags.pdf · yordu....

6
CB ir O fa q aza{i Gazali, XIV. bulunan fikir ha- en fazla dikkate az biridir. Onu bu kadar önemli ve örnek bir duruma getiren ve o zaman islam toplumunun içinde sosyo- kültürel Gazali'nin dönemde Abbasi oturuyor ama ve Anadolu ölçüde Selçuklu Sultanlan denetimi bulunuyordu. alemi gücünü tüketiyordu. Daha evvel kurulan Debiemiler (916-1090) ve Büveyhiler (932-1062) gibi devletler ölçüde siyasi güç olmaktan ama ve Akdeniz' in idi. ise kuzey Alarout Kalesinden islam alemine yordu. Gazali'nin eserierini dönemde islam alemi yönden faaliyetlerin tehdidi idi. Selçuklular bu tehdidle mücadele .etmek için Nizarniye verilen medreseler Gazali hayatta iken 1096'da harekete geçen 1098'de Kudüs'ü lOO'de burada bir ay nca ve Urfa' da birer kontluk ve Antakya'da da bir prenslik O dönemdeki en ciddi tehdit bu idi. Seferi Gazali hayatta iken Gazali döneminde Hariciler etkilerini Mu tezile ise yok · olma Bununla beraber Gazali döneminde (dogmatizm) ve (rasyonalizm) belli bir nisbette islam ve tehdit ediyor ve az çok Olay Gazali böyle görülüyor, onun çin de zaman zaman ona çevriliyordu. · Fakat Gazall islam inançlan ve için esas tehlikenin Fazabi (ö. 950) ve Sina (ö. 1037) * Prof. Dr., Süleyman ULUDAG* temsil edilen Yunan kökenli felsefeden gelmekte kanaatinde idi. · taraftan Mutezile'ye Kelam'da bir da ise ictihat dönemi taklit dönemine. Gazrui' nin H.V., M. XI. ikinci dUIUID böyle idi. Gazali 450/l058 ' de bugün bulunan ' in hambeleri günümüze kadar gelen Tus bilgileri, Tasavvufi bir atmosferin egemen Horasan bölgesinin bu önem- li kentinde ilim kadar sfrfilere de yalan bulunan bir zat idi. Vefat zaman henüz küçük Muhammed Gazali ile Ahmet Gazali'nin ilgilenmesini bir sfrfi dostundan rica devam için Cürcan'a giden Gazali sene kadar karargalunda Nizarniye Medresesi'nde görev 1095'te bu görevini ve Kudüs'te on sene kadar inzivaya Nizarniye Medresesinde görevine hayatuun son ise Tus'taki hangalunda bir yandan ve kelam vererek yandan sohbetlerinde tasavvuf bilgiler vererek ve 505/1111' de burada Hakk' aleminde inanç ve mensup çok hatta bibirine inanç ve seslendirdigi, ve bu yolda mücadele bir dönemde, aile de etkisiyle Gazali ve ilk eserlerini bu gelenek çerçevesinde Fakat bununla yetinmedi. mezheplere mensup aJ.imlerin eserleri, özellikle· felsefe ile ilgili kitaplan derinlemesine incelemeler kelam konusundaki kanaatlerinin sebep oldu. Kelam ilmi ile ilahi kanaatine vararak kelam- DERGiSi, CiL T: 13, SA YI: 3-4, 2000 249

Upload: others

Post on 10-Jul-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: CB ir O qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2000_3-4/2000_3-4_ULUDAGS.pdf · yordu. Gazali'nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden

CB ir (])üşünür O fa ra~ q aza{i

Gazali, XIV. asırlık geçmişi bulunan İslam fikir ha­yatının yetiştirdiği en fazla dikkate değer az sayıdaki düşiinürlerden biridir. Onu bu kadar önemli ve örnek bir duruma getiren hakikatı araştırma merakı, dehası ve o zaman islam toplumunun içinde bulunduğu sosyo­kültürel dunımdUI.

Gazali ' nin yaşadığı dönemde Bağdat'da Abbasi lıilafeti oturuyor ama İran-Irak-Suriye ve Anadolu geniş ölçüde Selçuklu Sultanlan denetimi altında bulunuyordu. İslam alemi gücünü iç savaşlarla tüketiyordu. Daha evvel kurulan Debiemiler (916-1090) ve Büveyhiler (932-1062) gibi Şii devletler geniş ölçüde siyasi güç olmaktan çık­nuş, ama Mısır ve Akdeniz' in Doğu salıilieri aşın Şii­Fatımllerin egemenliği altında idi. Haşşaşin ise kuzey İran'daki Alarout Kalesinden islam alemine dehşet saçı­yordu. Gazali ' nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden Şii- Batını faaliyetlerin tehdidi altında idi. Selçuklular bu tehdidle mücadele .etmek için Nizarniye adı verilen medreseler kUimuşlardı. Gazali hayatta iken 1096'da harekete geçen Haçlılar 1098'de Kudüs'ü işgal etmişler, ı lOO'de burada bir krallık, ay nca Tıablus ve Urfa'da birer kontluk ve Antakya'da da bir prenslik kurmuşlardı. O dönemdeki en ciddi dış tehdit bu idi. İlk Haçlı Seferi Gazali hayatta iken gerçekleşmişti.

Gazali döneminde Hariciler etkilerini yitirmişle_r,

Mu tezile ise yok· olma noktasına gelmişti. Bununla beraber Gazali döneminde aşın nasscılık (dogmatizm) ve akılcılık (rasyonalizm) belli bir nisbette islam inancını ve düşüncesini tehdit ediyor ve doğal mecıasını az çok değiştirmeye çalışıyordu, Olay Gazali tarafından . böyle görülüyor, onun çin de zaman zaman eleştiri oldarı ona çevriliyordu. ·

Fakat Gazall islam inançlan ve düşüncesi için esas tehlikenin Fazabi (ö. 950) ve İbn Sina (ö. 1037) tarafından

* Prof. Dr., Uluda~ Üııiversitesi İlahiyat Falallıesi.

Süleyman ULUDAG*

temsil edilen Yunan kökenli felsefeden gelmekte olduğu kanaatinde idi. ·

Diğer taraftan Mutezile'ye karşı geliştirilen Sün.rıl

Kelam'da tatınirıkar bir dunımda değildi. Fıkıh salıasın­

da ise ictihat dönemi bitmiş, taklit dönemine. girilmişti. Gazrui'nin yaşadığı H.V., M. XI. Asrın ikinci yarısında dUIUID kısaca böyle idi.

Gazali 450/l058'de bugün İran'ın kuzeydoğusunda bulunan Meşhed ' in yakınında hambeleri günümüze kadar gelen Tus şehrinde doğdu. İlk bilgileri, Tasavvufi bir atmosferin egemen olduğu Horasan bölgesinin bu önem­li kentinde aldı . Babası ilim adamları kadar sfrfilere de yalan bulunan dervişmeşreb bir zat idi. Vefat ettiği zaman henüz küçük yaştaki düşünürümüz Muhammed Gazali ile kardeşi Ahmet Gazali ' nin eğitimiyle ilgilenmesini bir sfrfi dostundan rica etmişti . Öğrenimine devam için Cürcan'a giden Gazali altı sene kadar Nizamülm~'ün karargalunda kalmış, Bağdat Nizarniye Medresesi'nde görev yapmış, 1095'te bu görevini bırakarak Şam'da ve Kudüs'te on sene kadar inzivaya çekilmiş, sonıa

NişabUI'daki Nizarniye Medresesinde görevine tekıar

dönmüş, hayatuun son yıllarını ise Tus'taki hangalunda bir yandan fılalı ve kelam dersl~ri vererek diğer yandan sohbetlerinde tasavvuf hakkında bilgiler vererek geçirmiş ve 505/1111' de burada Hakk' ın ralınıetine kavuşnıuştu.

İslam aleminde çeşitli inanç ve görüşlere mensup insanların çok farklı, hatta bibirine zıt inanç ve düşünceleri seslendirdigi, savunduğu ve bu yolda mücadele ettiği bir dönemde, yetiŞme tarzının aile gele~eğinirı de etkisiyle Gazali sünniliğe bağlı kaldı ve ilk eserlerini bu gelenek çerçevesinde yazdı. Fakat bununla yetinmedi. Bağdat'ta çeşitli mezheplere mensup aJ.imlerin yazdıklan eserleri, özellikle· felsefe ile ilgili kitaplan derinlemesine irıceledi. incelemeler kelam konusundaki kanaatlerinin değişmesine sebep oldu. Kelam ilmi ile ilahi hakikatın bilinemeyeceği kanaatine vararak kelam-

ISLAMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, CiL T: 13, SA YI: 3-4, 2000 249

Page 2: CB ir O qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2000_3-4/2000_3-4_ULUDAGS.pdf · yordu. Gazali'nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden

ı. 1·

cılan eleştirdi. Daha evvel kelama dair eser de yazmış olan Gazali el-Munkız'da anlattığına filozofların ve Batıniler'in (Ta'limiyye) yollarını da bu açıdan inceledi. Onları da yetersiz bulunca fıkri bir bunalıma düştü.

Aradığı bakikata ulaştıran yolu belirleme de kafasında birçok tereddüt ve şüphe hasıl oldu. Ama o incelemele­rine, araştınnalanna ve düşünmeye devam ederek tasavvufu bir çıkış ve kurtuluş yolu olarak gördü. Aradığı hakikatı ve kalb huzurunu burada buldu. On yıl kadar süren inziva döneminde bem fiilen bu yola girdi (süliik), hem de aynı dönemde başta İhya olmak üzere tasavvufla ilgili eserlerini kaleme aldı. İnziva dönemi bu bakımdan bayatının en feyizli ve en verimli dönemi oldu.

Gazali hem Filozoflan ve Batınileri, hem de sü.nni mezhepleri ve onlar tarafından kurulan bazı ilim dallanrü eleştirdi, bunlara reddiyeler yazdı. Bu yolda son derece başarılı da oldu. Ama hiçbir zaman eleştirdiklerini

körükörüne eleştirmedi, önyargıyla hareket etmedi. Mesela felsefenin Metafizik bölümünü şiddetle reddettiği halde mantık bölümünün hararetli bir savunucusu oldu. Aritmetik · ve geometri gibi ilimleri övdü. Filozofların Tabiat ilimleri konusundaki çalışmalarını tasvip etti; ahlak ve siyaset konusunda verdikleri bilgileri takdir etti ve bundan etkilendi.

Diğer yandan başlangıçta önem verdiği sünni kelfun.uu sonradan eleştirdiği halde bu ilmin bazılarına

, faydalı olabileceğini her zaman dile getirdi. Hayatının , sonuna kadar kelam konulanyla ilgilendi. Kelam ilmi . konusundaki tenkit ve değerlendirmesi sebebiyle Müteablıirin Kelamx denilen yeni bir kelam hareketinin doğmasınada öncülük etti. '

Gazali'nin eserlerine baktığımız zaman onun düşünce dünyasının bir takım dogmalarla, geleneksel ilimlerle ve bu ilimlerde anlatılan kaide ve kanunlarla sınırlı olmadığı apaçık olarak görülüyor. O, düşünce dünyasını inşa

ederken filozoflar da dahil olmak üzere her mezhepten · faydalamnış, geleneksel islam ilimlerini eleştimıiş, ama

aym zamanda bu ilimierin önemini belirtmekten ve kuru­cuianna saygı duymaktan da geri durmarnıştır. Bu anlayış, onun geleneksel ilim ve fikir anlayışını aşmasını,

var olan ilim ve fikir dairesini genişletmesini, islam düşüncesine yeni ufuklar açmasını sağlamıştır. Gazali' nin

ilim ve fikir dünyası her çeşit geleneksel ilim ve fikir

anlayışına dayanan, ama bunlar arasında bir seçim yapan, bir çoğunu benimseyerek kendi ilim ve fikir dünyasını inşa etmek için malzeme olarak kullanan özgün bir fıkir dünyasıdır. Var olan inanç, fikir ve ilim anlayışıyla fazla zıtlaşmadan onları aşan, kuşatan ve canlandıran ileri ve

yüksek seviyede bir düşünce tarzıdır. Nakle (geleneğe)

250 .

SÜLEYMAN ULUDA

olduğu kadar akla (lıikmete) da uygundur. Gelenekle. bağlı kalınakla beraber o döneme göre çağdaştır. Kenı içinde tutarlıdır, sistematiktir. Başlangıçtan beri takd edilmesinin, hatta hayranlık uyandırmasının, uzun asırlı

bütün islam alemini, özellikle bu alemin bilginierin düşünürlerini, aydınlarını ve seçkinlerini etkilemesini sebebi de budur.

Gazatı'nin düşünce dünyasının genişliğini dalıa iy görebilmek için eserlerinin konularına kısaca gözatmal gerek

Kelam ve İtikada Dair Eserleri: el-İktisad fi 'l-İ'tikM, Ankara, 1962. er-Rısaletü'l-Kudsiyye fi Kavaidi' l-Akaid, Beyrut, 1985. el-Erbatln, Beyrut, 1409. el-Kanunu' ! külli fi ' t-Te'vil, Upsala, 1937. İlcamu'l-avam an ilrni'l-Kelam, Beyrut, 1958. Faysalatu't-Tefrika beyne'I-islam ve'z­Zendeka, Şam, 1986.

Akaid ve kelama dair olan bu eserlerde Gazali itikat ve iman konularını değişik açılardan ele almış ve yorum­larnıştır. İlk iki eser geleneksel kelam tarzını andınr. İlca­mu'l-Avam'da selef tarzı inanç anlatılır. Son eserde ise islamdaki hoşgörü anlayışı ele alınır ve dar göıüşlere karşı çıkılır.

Gazali İn'ikas-ı Edille denilen kelam yöntemini red, mantık ilmini ise kabul etmiş, bazı metafizik meseleleri eleştirrnek ve reddetmek için kelam ilmini almış, böylece yeni bir ketarn anlayışının ortaya çıkmasına öncülük etmişti. '

Gazali ' nin Mekasıdu'l-Felasife, Kalıire, 1961 ve

Tehafütü' l-Felasife, İstanbul, 1980 isimli eserleri de islam düşüncesi açısından önemlidir. Birinci eserde Meşşru Felsefesi eleştirilmeden anlatılır, .ikincisinde konu felsefenin eleştirisi ve reddidir. Gazali belli bir fıkir düzeyine ulaştıktan sonra felsefeyi esas ve ilk kay­naklanndan öğrenıniştir. Bunun faydasını felsefeyi eleştirirken gördüğü gibi, tasavvuf ve ahlaka dair eserleri­ni yazarken de görmüştür. O, felsefeden derin bir şekilde etkilenmiş ve bu etkiyi daha sonra yazdığı eserlerinde yansıtınıştır. Öğrencisi ünlü bilgin Ebu Bekir ibn Arabi "üstadımız Gazatı felsefeyi ele aldı, sonra çıkmak istedi, ama çıkamadı" sözüyle bu Iıususu dile getirmiştir. İbn Teymiye ise, O'nun felsefi fikirleri tasavvufkalıbına dök­tüğünden balısederek aynı hususa işaret eder. Bazılan İbn Sina'nın Şifa isimli eserinin Gazali'yi hasta ettiğinden (ernrezalıu eş-Şifa) bahsederler. (bk İbn Teymiye, Nakzu'l- Mantık, Kalıire, 1951, s.I35)

Gazali'ye yöneltilen bu tür tenkitlerde haklılık payı vardır. Ama O'nun felsefeden etkilenmesi, yararlanması ve bunu eserlerinde yansıtması makul, büyük ve hür bir

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH. VOL: 13, NO: 3-4, 2000

Page 3: CB ir O qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2000_3-4/2000_3-4_ULUDAGS.pdf · yordu. Gazali'nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden

BIR DÜŞÜN'OR OLARAK GAZALI

düşünür oluşunun kaçınılmaz bir sonucudur. Kendine özgü yeni ve yüksek düzeyde bir düşünce dünyası kur­ınası başka türlü münıkiiı:ı. olmazdı.

Gazili'nin K.itabu'l-Müsta:zhiı:i (el-Fadailıu'l-Batıniyye) Leiden, 1916, Hüccetü'l-Hak, Mufassılu'l­Hilaf, ed-dumı'l-Merkfun bi'l-Cedfuil, el-Muntebal fi İlmi'I-Cedel, Kavasimü'l-Batıniyye gibi eserleri Biitıniliğin eleştirisine drurdir.

Gaziili Aristo'nun formel mantığına islam iiieminde meşruiyyet kazandınnış, medreselerde asırlarca okun­masuıa sebep olmuştur. "Mantık bilmeyenin ilmine güve­nilmez" demesi, o zamana kadar salanealı bir ilim dalı olarak görülen mantığın, islam ilimlerinin temeli haline gelmesini sağlamıştı. Mlyaru'l-Ulfun, Kahire, 1329, Milıakku'n-Nazar .fi ilmi'l-Mantık, Beyrut, 1966, el­Kıstasu'l-Müstakim, Kahire, 1900, Şifau'l iili'! fi beyan-ı Mesiiili't-Ta'lil, Beyrut, 1971 ve el-Mustasfa'nın giriş losını Gaziili'nin mantıkla ilgili önemli çalışmalandır.

el-Menlııll fi'l-Usill, Şam, 1970, el- Mustasfa, Bulak, 1904, ,Fıkıh usulüne, el-Vasit, Kahire, 1983, el-Veciz, Kalıire, 1317. Gazilli'nin çalıŞmalarıdrr. Nasilıatu'I­Mülfik, Kalıire, 1860 ise siyasetle, ilgili bir nasihat­niiı:nedir. Gazali hayatının son yıllarında çalışmalanru alılak ve tasavvuf sahasında yoğunlaştırmıştır.· Mizanu'l­Amel, Kalıire, 1965, el-Mafuifu'l-Akliyye, Madrit, 1956, Eyyulıe' l-Veled, Beyrut, 1969, Meii.ricu 'l-Kuds, Kalıire, vs. alılaka dairdir. Bundan başka Gazili tasavvufla ilgili eserlerinde, özellikle İlıyil ve Kimya-ı Saadet'te alıliik meselelerine geniş yer ayınnıştır.

Gaziili'nin tasavvufla ilgili eserleri ayn bir önem taşır. İlıyii, Kalıire, 1939. Kimya-ı Saadet, Tahran, 1319. Mükaşefeti'l-Kulub, Kahire, 1320. Minhacu'l-Abidin. Beyrut, 1984. Bidayetü '1-Hidaye, Bulak, 1287. ed~ Dürretü '1-Falıire fi Keşfi Ülumu '1-' Alıira, Kalıire, 1280. el-Maksadu'l-Esna, Kahire, 1324. er-Rısaletu'l­

Lediiniyye, Kahire, 1303. el- Munkız mine' d-Daliil, Şam, 1990. Mişkatu'l-Envar, Kalıire, 1964. Ceviihiru' l­Kıır'an, Kahire, 1320. Tasavvufa dair önemli eserleridir. (Gazali'nin eserieri için bkz. Abdurrahman Bedevi. Müellefetü' 1-Gazza.ıi, Kuveyt, 1977). .

Gaziili'nin telif hayatında meydana getirdiği çok sayı­daki eser arasında görülen farklı bakış açılan ve değişik yorumlar genellikle bir çelişki ve tutarsızlık anlanuna gelmez. Bu farklılık düşünürün rıkrl gelişimi ve kazandığı deneyimlerle ilgilidir. Aynca bir kişiye yada ıümreye hitaben kaleme aldığı eserlerde o kişi ve züm­renin durumunu dikkate alması da bu tür faıkların sebe­bidir. Zaten Gazili herkese anlayabileceği bir dille hitap etmenin gereğini çeşitli eserlerinde vurgular.

Gaziili'nin yetişme tarzi, çağı, o dönemdeki bilgi birikimi, mezhepler ve ekoller arası tartışmalar dikkate alınırsa kelamdan mantıga. felsefeden tasavvufa kadar

, olan salıalarda yazdığı eserler arasında bir uslfıp, amaç ve içerik birliği bulunduğu açıkça görülür. Gaziili'de tutar­sızlığın ve çelişkinin bulunmadığını görmek için onun bütün eserlerinin ve hayatında geçirdiği fikri gelişmelerin gözönünde bulundıırulması gerekir.

Gaziili islamın temel inançlan için bazı felsefi konu­lann, özellikle metafiziğin bir tehlike oluşturduğu kanaa­tine varrruş, yine bu gerekçe ile Batıniliğe (Ta'İimiyye) karşı çıkmış, zaman zaman Şiilik ve Mutezile gibi sün.ni olmayan mezlıepleri, hatta yeri geldikçe de sün.ni olan mezhepleri eleştirmiş olmakla beraber kadim kültürü ve kendisinden önceki bilgi birikimini kökten ve toptan red­detmemiş, onlarla genel anlamda bir hesaplaşmaya gi­rişmemiştir. Tersine, sözü edilen hususu insanlığın değer­li bir mirası olarak görmüş, hatta bu mirasın valıiy kay­naklı olduğunu ifade ederek ona bir tür kudsiy.et bile izafe etmiştir. Fakat bu mirasın islam inaaçianna aylan düşen unsurlannı da eleştinnekten geri durmamıştır.

Şüphesiz ki, Gaziili fikir sistemini kurarken Kur'an ve hadisi temel taşlar olarak ele almış, eliğer bilgileri, ilim dallarını ve hikmeti buna göre yorumlamış, bu eksen etıafı.nda toplanuş, ama bazen ayet ve hadisleri de akli ve Ilikemi esaslara göre yorumlanuştır. Belli ölçüde nasslan te'vil etmeden Gazili'nin amacına ulaşması mümkün değildi. Mişkatu'l-Envar isimli eseri onun bu tavnna örnektir. Nıır sılresinin 35. ayeti başta olmak üzere bazı ayetleri te'vil eden Gaziili Nıır esasına dayanan bir alem tasvir etmiştir.

Kelam, Fıkıh ve Mantık konusundaki görüşleri de önemli olmakla beraber Gaziili esas özgün görüşlerini İhya ve Mizanu' I-'Amel gibi tasavvuf ve ahliikla iigiİi eserlerinde toplamıştır. Özellikle İlıyil bir tür dini ilimler ansiklopedisi sayılabilir. Gaziili'nin bu esere verdiği

"Dini İIL...' .::· tıwası" ismi son derece ilginç ve iddia­lıdır. Zira o islami ıuııı.ierin ölmese bile can çekişmekte olduğunu, onun içinde canlaadınlması gerektiğini

düşünüyordu. Gazali'nin din ilimleri dediği İlıyil'daki . ilimler dört kısın1dır: a) ibadetler b) Adetler c) İyi Huylar

d) Kötü Huy lar.

İbadetler; namaz, oruç, hac, zekat, Kıır'an okuırmk, zikir ve duadan ibarettir. Gaziili ibadetlerin biri z.ii.bir (şekil) diğeri biitın (öz) olmak üzere iki yönü bulun­

duğunu, ziilıirin araç, batının ise amaç olduğunu belirtir ve dalıa çok ibadetlerin amaç olan yönünün altını çizer.

ibadetlerde niyet, ilılas, hudu, huşu, kalb huzuru ve Yüce

Allah ile bir tür manevi ilişki kurma çok ö?ernlidir.

İSLAMi ARAŞTIRMALAR DERGiSi, CİLT: 13, SA Yl: 3-4, 2000 251

Page 4: CB ir O qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2000_3-4/2000_3-4_ULUDAGS.pdf · yordu. Gazali'nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden

i: ı ı

\Ir

Birinci derecede önemli olan ibadetlerdeki hik:metler, ınaksatlar, manevi maslabatlar, ruhi faydalar ve ahlaki verilerd.ir. ibadet insaru olgunlaştırdığı, aluili erdenllerle donattığı ve Allah'a yaklaştırdığı nisbette bir anlam ifade eder. Bu da ibadetlerdeki sulan ve hikmetleri kavrama ölçüsünde gerçekleşir.

Gazili adetler deyince yeme-içme, evlenme, kazan­ma, helal-lıa.ram, insanlarla ilişkiler kurma, inziv§., yolcu­luk. sema, vecd, iyi o lam emr, kötü olaru men', geçim gibi hususlarla ilgili §dab ve Peygamber' in alılakım anlar. Burada fıkıhla ilgili bilgiler de verir, ama esas ınaksadı takva, lıak-huku.k, toplum düzeni, helai-haram ve ahlak gibi hususlardır.

Mühlikat dediği üçüncü bölümde iyi huylardan, münciyat dediği dördüncü bölümde ise kötü huylardan bahseder. İhya'mn giriş kısmında ise ilmin önem ve değerinden, dalıa sonra akaid konulanndan bahseder. Böylece ona göre dini ilinller akaid, ibadet, adab(takva) ve ahlaktan ibaret olur. İşte ahlrette işe yarayacak şeyİer bunlardu. Din deyince de bu hususlann anlaşılınası ı azımdır.

Gazili ilimleri şer'i ve gayr-ı şer'i olmak ÜZere ikiye · ayınr. Kur' an, Hadis, İcma ve Salıabe Sözleri hakkındaki

·bilgi temel islanu bilgilerdir. Bunlara dayarularak kı yas ve içtilıad yoluyla ortay~ konulan bilgiler ise aynntıhdu: (Funi') Fun1' da iki k:J?ımdu. Dünyevi yararlar ve çıkar­larla ile ilgili bilgiler. Bu bilgiler fıkıh ilminin konusudur. Bununla uğraşanlar da fakilılerdir. Fakihler dünya ule­~sıdır. İkincisi ahirette işe yarayan ve faydası dokunan bilgiler~. Bunlar da kalbin lıalleri ve ahlaıda ilgili bil­gilerdir. Bununla alıiret uleması meşgul olur (İlıya, L 23). Ga.zili zaJıir ulemasım ve fakibieri dünya uleması, takva ve huşu sahibi, batın ebiini ~t uleması (ulema billalı) olarak görür. Din ve dünya ilinlleri arasında da ayınm yapar. iman konulan, ibadetler; takva ve alll§k esas dini ve ulırevi konulardır. Böylece hukuk (fıkıh), iktisat ve siyaset gibi ilimleri dinden ayıran Gazali, bu salıayı

açıkça ve kesin bir surette dinden ayınr ve dünyevileştirir,

aklileştirir. Böylece bu salıayı deyim yerinde ise bağımsız laştınr, serbest düşünce alanı haline getirir. zaJıir uleması yeıyüzünün ve mülk aleminin, batın uleınası ise göklerin ve meleküt aleminin süsüdür (İhya, I, 28) demesi bunu gösterir. Gazali şöyle der: .. bir kimse zılıar, liaıı; seleı:n.

icar ve sarf gibi fıklun konusu olan hususlan öğreıımekle Allah'a yaklaşacağıru zannederse o delidir" (İlıya, I, 26). Ona göre dine yakınlık bakımından fıkıhla tıb arn.sında fark yoktur. Fıkıh tıb kadar dünyevi ve akli bir ilim dalıdu. Gazali islam, namaz, zekat, haram ve hela.t gibi fıkıh ilminde ele alınan ıneselelerin bu ilminde ele alınış

SüLEYMAN ULUDA

şekliyle dünyevi olduğıı kanaatındadır. Mesela fıkıhtal.

zekat meselesine şöyle bakar; "Bir kimse zekatını verirs borçtan kurtulur, hatta bir kimse zekatını vermel istemese ama hükümdar zorla bu zekatı alsa yine borçtaı kurtulur. Fakat zekatı böyle vermenin ahirette bir faydas: olmaz." (İlıya., ı, 24)

Görülüyor ki Gazali muarnelelerin ve hukuki işlem­lerin dış ve şekil yönünü din işi olarak değil, dünya işi olarak görüyor ve dikkatini muarnelelerin, ibadetlerin ve ahiakın iç yüzü, ruhu, amacı, maslalıatı, hikıneti, mahiyeti ve esran üzerinde yoğıınlaştınyor. Bu sfuetle dini batınileştiriyor ve deriinileştiriyor. Nasların dertini açıkla­malanru ve yorumlannı yapıyor. Bunu da "esrat' söZÜyle ifade ediyor. Orucun esran, lıaccın esran gibi. Bu husus dikkate alan bazı eleştirmenler Gazili'nin islfuru sufileştirdiğini iddia etmişlerdir. Halbuki Gaza.ti'nin islamı insani, ahlaki ve ilahi boyutunu güçlü bir şekilde vurgulaması ve bu alanlara bir derfuıilik ve derinlik getirmesi dinin esas amacı istikametinde yorumlanmasm­dan başka bir şey değildir. Dünyevi konular zaten akılla, deneyle ve gözlenlle bilinebilir cinstendir. Onun için de bir din aıiıninin o ~anı öne çıkarması gereksizdir. Dünyevi konuların önemi vurgulandığı zaman da hür düşünceye, deneyler ve gözlenllere, tarihe ve bilimsel eseriere dayanmak yeterlidir. Bu tür konular sırf bir çeşni katması için naslarda bahis konusu edilmiştir.

Gazali itikat, ibadet ve ahlak konulanın tasavvufi bir çerçevede deriinileştirerek yorumlayınca, eskid~n beri var

. olan tasavvuf karşıf:l.ığı gücünü yitirdi. Gazali'nin fikıh, kelam ve lıi.Ianet salıasında çok değerli ve seviyeli eser­lerinin bulunuşu, islam adına filozoflan başanlı bir şe-·

kilde eleştİrmesi zaiıir ulemasının tasavvufa karşı göster­diği direnci geniş ölçüde kırnıış, mutasavvıflan ise ralıat­latmıştu. Ga.zili, fılozoflara karşı islfunın hücceti (delili) olduğıı kadar da zaJıir ı.ılemasına karşı b atın ulemasının ve mutasavvıfların hücceti oldu. Bu da tasavvuf akımının hızlı bir şekilde yayılınasiDJ ve güçlenınesini sağladı.

Gazali Ebu Abdullah Ma'zeri (ö. 530/1136), Turtuşi, Muhammed b. Velid (ö.520/1126), Kadı İyaz (ö. 544/1149) ve Ebu Bekir ibn Arabitarafından eleştirilıniş, hatta Turtuşi ve M_a'zeri tarafından İlıyil'nın yakılması için fetvalar bile verilmişti. Daha sonra İbnü'l-Cevzi, ibn Teynıiye ve Şeyhülisl.iim Mustafa Sabri de onu eleştir­ınişlerdi. Fakat ·bu eleştiriler .fazla etkili olmadı, Gazaticilik hareketini durduramadı.

Gazali'yi eleştirenierin getirdikleri eleştirilerin

niteliği ve amacı birbirinden farklıdu. Kimi Selef mezlıe­binden uzaklaştığı için (ibn TeyiDiye'de olduğıı gibi), kimi filozoflan reddettiği için (ibn Rüşd'de olduğıı gibi)

252 JOURNAL OF ISLAMI C RESEARCH, VOL: 13, NO: 3-4, 2000

Page 5: CB ir O qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2000_3-4/2000_3-4_ULUDAGS.pdf · yordu. Gazali'nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden

BİR DÜŞüN'OR OLARAK GAZALİ

kimi fıkıhtan uzaklaşıp felsefeye daldığı için ( ibnü'l­Cevzi ve Ebu Bekir ibnü'l-Arabi'de olduğu gibi) kiıni tasavvufa yöneldiği ve kurtuluş yolu olarak bu alanı önerdiği için Gazilli'yi eleştirrnişlerdir. Gazali'nin her kesimden bazen sert, bazen yumuşak eleştiriler alması

onun etki alan1111 ve derecesi bakınundan bir fikir verme­si bakımından önemlidir. Gazili gerçekten kapsamlı bir Dıya hareketini başanyl3: gerçekleştirmiş bir düşünürdür. Onun İhya hareketi selefden-felsefeye, kelamdan-man­uğa, fıkılitan-tasavvufa kadar uzanan geniş bir alanı kap­sar. Meydana getirdiği sentezde çeşitli kaynaklardan gelen bilgiler ve fıkirler kaynaştınlnuş ve islanu bir çerçeveye oturtulmuştur. Onun için de o uzun zaman bir paradigma olma özelliğini korumuştur. Bu bakımdan Gazili'yi ünlü hristiyan düşünür Saint Thomas ile mukayese edenler vardır. Bu kıyaslama yı yapanlara göre Gazaıi'nin islam dÜşüncesindeki yeri Saint Thomas'ın hristiyan düşüncesindeki yeri gibidir. Unutmamak gerekir ki, Gazali deminicain rabibi R. Martin.i, Juda Halevi, ibn Meymun, Descartes, Pascal, Spinoza, Leibnitz, Berkeley, Dawid Hume, Kant gibi batılı filozof ve düşünürleri doğrudan veya dotaylı olarak etkilemiştir.

Zan1an zaman Gazilli'ye yöneltilen tenkitlere XX. yy.da bir yenisi ekleruniştir. Bu da Gazili'nin islamdaki düşünce lıayatırun gerilemesine ve çöküşüne yol açtığı şeklindeki görüştür. Bu görüşün salıipleri islamdaki ilim ve fikir hayatının gerilemesine faturasını Gazaıi'ye

çıkanrken çeşitli görüşler ve iddialar ileri sürmektedirler. B"Q görüşlerden biri şudur: Gazrui Tehafütü'l- Felasife isimli eserinde felsefeye ve fılozoflara hücum etmiş,

onları ağır bir biçimde eleştinniş, böylece felsefi ve hür düşüncenin gerilemesine zemin hazırlamıştır. Felsefi düşünceyi yıktığı için Hadimü '1- Felasife unvanını almış felsefi ve akli düşüneeye karşı islfurun bir delili (buc­cetü'l- islam) olarak kullanmıştır. Aslında o, felsefeyle birlikte lıür ve bilinısel düşünceyi de yıkınıştır. Ondan sonra Doğu islam dünyasında felsefenin etkisi kadar ilgi görmemesi de bu durumu doğrulamaktadır. Gazilli'nin illiyyet (nedense~) ilkesini reddetrnesi bu konuda önemlidir.

Felsefeyi ve fılozoflan eleştiren Gazali'yi felsefi ve ilmi hayatın gerilemesinin sebebi olarak görmek yanlıştır.

Her şeyden evvel Gazili'den sonra da Batı islam aıe­minde ibn Bacce, ibn Tufeyl ve ibn Rüşd gibi ünlü filo­zoflar yetişmiştir. Özeİlikle ibn Rüşd'ün Tebafütü' t­Tehafüt isimli eseri Gazali'ye ·verilmiş başanlı bir cevap­tır. Gaz:ili'nin eleştirdiği illiyyet ( causality, law of cau­sation) ilkesini o başarılı bir şekilde savunmuştur.

Gazali'den sonra doğu islam aleminde de ·bazı ilim ve fıkir adamlarının yetişmeleri, özellikle Falıreddin Razi ve

Nasiruddin Tı1si gibi kelamçıların önceki kelamcılardan (kudemadan) çok fılozoflara dayanınaları, onların eser­lerini okumaları ve şerh etmeleri felsefeye duyulan ilginin bir süre dalıa devam ettiğini göstermektedir. Gazili'nin daha önce okurınıası caiz görülmeyen mantığı, dini ilim­leİin temeli ve düşüncenin kriteri olarak sunması da felsefi düşüncenin yayılmasına bir katkı sayılabilir. Gazili' nin felsefi ahlaka sıcak bakması ve ondan yarar­lanması da önemlidir. Bu ve benzeri hususlar gözönünde bulundumlduğunda Gaz:ili ' nin özgür düşüneeye ve akli ilimiere indirdiği darbe ile islamdaki bilimsel ve fikri hayatın felsefi, siyasi, iktisadi, tarilli ve kültürel birçok sebepleri vardır. Gerileme döneminde Gazilll'nin akli ve felsefi düşüneeye karşı bir kalkan, bir delil olarak kııl­lanılması daha sonraki döneme ait olup gerilemenin bir sebebi değil, sonucudur.

İslam'daki rıkıi ve ilmi hayatın duraklamasına ve ge­rilemesine sebep· olarak gösterilen diğer husus tasavvuf­tur. Gazili ı.ı1h:iri ilimleri eleştirmiş, kurtuluşun adresi olarak da tasavvufu göstermişti. Tasavvuf ise temelde La­akli (irrasyonel) bir harekettir. Gaz:ili her fırsatta akla olan güveni sarsmış, aklın yetersizliğinden balısetıniş,

akıl etrafında bir takım şüpheler ve tereddütler meydana getinniş, böylece rasyonel (makul, akla uygun) düşünceyi rağbet edilmez ve ilgi gösterilınez hale getirmiştir. Buna karşı kurtuluş için önerdiği tasavvuf ise zaten irras­yoneldir. Akli, beşeri ve sosyal ilirnlerin temeli rasyon­alite (makullük,aklilik) olduğundan akla rağbet

edilmemesi sonucunu doğurmuş, ondan sonra islam sü.fileşmiş bu da gerilik sebebi olmuştur.

Tasavvufı.ın, özellikle Gazili'nin bu akımı savun­masından sonra islamdalQ il.mi ve fık.ri gelişmenin dur­

duğu hususu da tartışmaya açık bir konudur. Nas (dogma), emprik ve rasyonel gibi bilgi türlerine göre,

keşfi ve ilhamı öne çıkaran tasavvufun birinci asırdan itibaren islam toplumunda etkili olduğu, H. II-ill./M. VIII-IX. asırlarda bu bakımdan yaygınlaşuğı bilirunekte­ctir. İslam' da ilmi ve fıkıi hayatın canlı olduğu dönem­lerde tasavvufi hayatta oldukça yaygın ve etkili idi. Bu

dönemde bir ge rilik sebebi olmayan tasavvufun V!XJ.. asırdan sonra böyle bir etki yaptığını kabul etmek çok

· zordur. Kaldı ki, Gazali'nin savunduğu tasavvuf oldukça rasyonel bir tasavvuftur. Gazili böyle bir tasavvufu

savunUiken cehaletle, lıurafelerle, batıl inançla da ve bağ­

nazlıkla da mücadele etmiş, eleştiri oklarını cahil ve

sahtekar sofular üzerinde yoğunlaştırmaktan çekin­

memiştir. İlıya'daki Kitabu 'l-Mağrfuin bölümünü oku­mak onun bu yönünü anlamak için yeterlidir. İlıya'nın giriş bölümünde de akıl ve ilim yüceltilmiştir.

İSLAMI ARAŞTIRMALAR DERGlSl, Ctt..T: 13, SA YI: 3-4,2000 253

Page 6: CB ir O qaza{i - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D00064/2000_3-4/2000_3-4_ULUDAGS.pdf · yordu. Gazali'nin eserierini yazdığı dönemde islam alemi siyasi-fıkri-itikacü yönden

ı

ı ı i

ı ı ı ~ ı ı ı 1

Mutasavvıflann eleştirdikleri akıl, Allah ve görülmeyen alem hakkında hüküm veren teorik ve Metafizik (nazaıi) akıldır. Bu anlamdaki aıct.ı eleştimıenin gerilikle ilgisi yoktur. Sil:filer pratik (ameli) ve emprik (Teciiibi) aklın önemini hervesileyle vurgularruşlardır.

İslam toplumunda fikri ve ilnü hayatın gerilediği son dönemlerde tasavvuf cereyanmın yaygınlaştığı, seviyesi düşen bu cereyanın bir sürü hwafenin kaynağı haline geldiği bir gerçek olmakla beraber bu durum geri kalmışlığın sebebi olmaktan çok sonucudur. Süfi olmayan ulemanın bu sonucun meydana gelmesin­deki sorumluluklan mutasavvıflardan daha az değildir.

Gazaıı yaşadığı dönemde görevini yerine getirmiş, imrenilecek bir başarı sergilemiş ve ilmin taribinde parlak bir yer işgal etmiştir. Ancak sonra gelenlerin onu taklit ve kayıtsız şartsız ona teslim olacaklan yerde onıı ciddi bir şekilde tartışsalar ve değerlendirselerdi çok dalıa iyi olur­du. Bunu ibn Rüşd'den başka yapan hemen hemen olmamıştır. Tehafütle ilgili tartışmalar ve kıyaslamalar ise Tehafütü'l- Felasife ile sınırlı kalmıştır·ve tabü yeter­sizdir.

İslam' daki fılai ve ilnü geriliğin siyasi,hukulô, tarihi, askeri, iktisadi, ticari, sosyal ve kültürel bir çok sebebi varken bu hususu Gazali'ye bağlamak bilim anlayışıyla bağdaşmaz.

254

:.~-=-

SÜLEYMAN ULUDı

Gazali, hata etmez ve eleştirilmez bir düşün değildir. Her dahi gibi O 'nun da hatalan vardır. Bunl< görmek, doğru ve gerçekçi bir şekilde değerlendirme ama meseleyi abartmamak gerekir. Aynca Gazali'~

yorumlama ve değerlendirme durumunda olaniann ço zengin bir bilgi birikimine sahip olmalan gerekir.

Gazali'nin M. XI. asirda ortaya koyduğu sentez so. derece önemlidir. Yapılacak yeni senteziere ışık tııtacal niteliktedir. Bu ve benzeri tecıiibelerden yararlanmayan lann islam fikir ve ilim tarihini, dolayısıyla günümili islam toplumunu doğru olarak anlamalan, isabetli teşhisler koymalan ve uygulanabilir önerilerde bulun­malan zordur.

Gazali'nin kaleminden çıkan her eser bugün için bir klasik eserdir. Aradan geçen XI. asır bu eserleriiı. değeri­ni fazlaca azaltmış değildir. Dolayısıyla günümüz araştıncılannın Gazali olayı ve gerçeği üzerinde ciddi bir şekilde durmalan, bir yandan Gazili'nin eserlerini özgün şekillerinden okurken, diğer yandan O'na dair yazılmış bilimsel eleştirmeleri ve yorumlan önemle dikkate almaları, bu konuda _ulu orta söylenen sözlere ve ortaya atılan iddialara kulak asınamalan gerekir.

Yeni ve çağdaş hayatın Gazali'den öğleneceği çok şey vardır.

JOURNAL OF ISLAMIC RESEARCH, VOL: 13, NO: 3-4, 2000