fenamizah no: 10 / december 2012

52

Upload: fenamizah-e-magazine

Post on 23-Feb-2016

237 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

International Humor Magazine

TRANSCRIPT

Page 1: fenamizah no: 10 / december 2012
Page 2: fenamizah no: 10 / december 2012

2

imtiyaz sahibi / yay›n ve görsel yönetmeni:aziz yavuzdoğan

ayl›k e-dergi

mountly e-humor magazine

international humor magazine

iletiflim/contact:[email protected]

MAYA

Havva'nın zırhı,

Adem'in kılıcı...

~a.y.

No: 10 • aralık-december 2012

yayın kurulu: Erdoğan Başol, Osman Yavuz İnal, Ekrem Borazan, hukuk danışmanı: Av. Cem Koç

bu sayıda / inside this issue

Ankaralı karikatürcüler Fenamizah’ın Kasım sayısınındijital baskısını ilgiyle ve beğeniyle incelediler...Aziz Yavuzdoğan, Ekrem Borazan ve Osman Yavuz İnal'ın karikatürlerinden oluşan"Karnitür" karma karikatür sergisinin bu yıl ki son açılışı Ankara’da, geçtiğimiz ay ZiraatBankası Kuğulu Sanat Galerisi’nde gerçekleşti. Sergiye katılanlar arasında bulunanAnkaralı karikatürçü dostlarımız, internette yayım yapan FENAMİZAH dergimizin dijitalbaskı örneğini ilgiyle ve beğeniyle incelediler. Fenamizah’ın dijital baskısıyla ilgiliolarak; derginin her ne kadar internet üzerinden okunmasının kolaylığı ve geniş kitlelereulaşılabilirliği olsa da, kağıda dokunma duygusunun bambaşka olduğunu dile getirdilerve gelecete basılı bir dergi olması konusunda dileklerde bulundular...

www.fenamizah.com

ÖZÜR

• FA

RUK SO

YARA

T

Geçen sayımızda, yanda görülen Faruk Soyarat’ın karikatürü, Alexander Dubovsky imzası ile yayımlanmıştır. Elimizde olmayannedenle yapılan bu yanlışlıktan dolayıhem karikatürün sahibi Faruk Soyarat’dan hem de okurlarımızdan özür dileriz...

Ekrem Borazan’ın sergideki bir karikatürü,alıcı buldu...31 Ekim-16 Kasım tarihleri arasındagerçekleşen "Karnitür" karma karikatürsergisinde pek alışık olunmayan bir şeyyaşandı ve Ekrem Borazan’ın sergide yer alan yandaki karikatürü, Ankaralı bir karikatürsever tarafından satın alındı.

AİLE(Turkey): PERTEV ERTÜN, YURDAGÜNGÖKER, ERDOĞAN BAŞOL, RAŞİT YAKALI,

İBRAHİM TAPA, AZİZ YAVUZDOĞAN, MUHİTTİN KÖROĞLU, ŞEVKET YALAZ, OSMAN

YAVUZ İNAL, EKREM BORAZAN, SEÇKİNTEMUR, MUAMMER KOTBAŞ, HASAN EFE,

AHMET ÖZTÜRKLEVENT, CEM KOÇ, SEZERODABAŞIOĞLU, BÜLENT OKUTAN, AHMET

ERKANLI, EROL BÜYÜKMERİÇ, VEDAT KEMER,HAKAN ÇELİK, AHMET ÜMİT AKKOCA, GÜLAY

GARİP KOÇERDİN, GÜLGÜN ÇAKO, ERHANTIĞLI, GÜLŞAH ETEKER, EMRAH ARIKAN,

MEHMET SAİM BİLGE, CAN&ALİ, BAHADIRUÇAN, KEZİBAN ÖZKOL, RAMAZAN ÖZÇELİK,MELEK DURMUŞ, AYBERK ERKİN, ERSİN ALTIN.

DOSTLAR (international friends): JULI SANCHIS AGUADO, FRANCISCO PUNAL,

SABAHUDİN HADZİALİC, IGOR SMIRNOV, VICTOR CRUDU, JORDAN POP-ILIEV,

ALEXANDER DUBOVSKY, OLEKSY KUSTOVSKY,WESAM KHALİL, ISTVAN KELEMEN, TOSO

BORKOVIC, SZCZEPAN SADURSKİ, CZESLAWPRZEZAK, DARKO DRLJEVIC, HULE HANUSIC,

IVALIO TSVETKOV, NIVALDO PEREIRA DESOUZA, ARTURO ROSAS, MARINA GORELOVA,

RAQUEL ORZUJ, MARK LYNCH, VAHİD KERMANİ, ALİ DİVANDARİ, PJKERIO, EL TOTO,MAKHMUD ESHONQULOV, JIRI SRNA, DAMIR

NOVAK, HENRYK CEBULA, CHAKIB ALMAI,ARSEN GEVORGYAN, B.V. PANDURANGA RAO,

İSMAİL KERA, BIRA DANTAS, ZORAN GROZDANOVSKI, STANISLAW KOSCIESZA,EVZEN DAVID, RAUL FERNANDO ZULETA,VALERY ALEXANDROV, WILLEM RASING,

MILENKO KOSANOVIC, ANDREA PECCHIA,ANATOLIY STANKULOV, DAN ROSANDICH.

KONUK ŞAİR: SEVİL NİZAMOĞULLARI.

Page 3: fenamizah no: 10 / december 2012

3

iyilik....sağlık!

• Karikatürcüler Derneği’nin39. Olağan Genel Kurulu, Türkiye Gazeteciler CemiyetiBurhan Felek KonferansSalonu’nda 1 AralıkCumartesi günü gerçekleşecektir...

• Karikatürcüler Derneğiüyelerinin; insan hakları,engelliler ve hayvan haklarını irdeleyen

karikatürlerinden oluşançizgiler, 08-31 Aralık 2012tarihleri arasında, İstanbulKarikatür ve Mizah Merkezi

Sanat Galerisi’ndeizlenebilir...

• Karikatürcüler Derneğiyönetim kurulu üyelerinden

karikatürcü Dr. KadirDoğruer, geçtiğimiz ay

anjiyo oldu. Arkadaşımızageçmiş olsun dileklerimizi

iletiyoruz...

• Karikatürcüler Derneğiüyelerinden karikatürcü

Sevdakâr Çelik, geçtiğimizay annesini yitirmiştir.Merhumeye Tanrı’dan

rahmet, arkadaşımıza dabaşsağlığı dileklerimizi

iletiyoruz...

düşünün! neye güldüğünüz hakkında bir fikriniz olsun..

• Vedat Kemer

PAT! • “Şu anda bizim topraklarımız, aynı zamanda 4. maddeye göre NATO’nunda topraklarıdır...” ~R.Tayyip Erdoğan

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı(22.11.2012, D8 Zirvesi-Pakistan)

Büyük “markaj”• Başbakan Erdoğan’ın 2006 yılında “MarkaBüyük Ödülü” verdiği KC Group, TOKİ’de 60milyon TL vurgun yapmış... ~a.y.

Yavuz hırsız...

Obama yeniden başkan seçildi...• AR

TURO

ROSA

S

Avrupa’da ekonomik kriz...

• ZO

RAN

GRAZ

DANO

VSKI

- Maced

onia

Israel andPalestine...

©Akşam Gazetesi, 2012

Page 4: fenamizah no: 10 / december 2012

4

UYDUDAN NAKLEN • Hakan Çelik

©Cumhuriyet Gazetesi, 2012

İDAM ANKETİAKP'nin anketine göre,

idamın gelmesini isteyenlerin oranı%70'miş Artık kabul edelim,

Aziz Nesin yanılmış; %60 değilmiş.

~a.y.

Rektör arkadaşıolmak vardı...

Sadece Türkiye’de var...

• Hacettepe Üniversitesi RektörüMurat Tuncer’in arkadaşıMuhammet Özgehan, ekonomieğitimi almamasına karşın rektörün mali danışmanı oldu.Daha sonra Hacettepe TeknokentA.Ş.’ye genel müdür olan Özgehan, diş hekimliği fakültesekreterliğine de getirildi...~Cumhuriyet Gazetesi (19.11.2012)

Kim olursanol, bizimkokoreçciye gel!..

• Almanya’nın Essenkentinde bir Türk,kokoreçci dükkanınınaçılışında özel izinle,Türkiye’dendavet ettiği semazenlerile Sema gösterisidüzenledi...

~Haber Türk Gazetesi (19.11.2012)

• EK

REM

BORA

ZAN

• O. Y

AVUZ

İNAL

- Facebook zaman tünelini kabul etmediğim içinburdayım. Ya sen?..

DAN ROSANDICH-USA

Bozacı-Şıracı...

• EK

REM

BORA

ZAN

• ©

DAN

ROSA

NDICH ww

w.da

nscarto

ons.c

om

Page 5: fenamizah no: 10 / december 2012

5

MAHKUMHepimiz mahkûmsakBu dünyadaHiç olmazsaBir penceren olsun hücrende…

Baksanda aynı yereDört mevsimAyrı bir manzara görürsünHiç olmazsa…

İNSANLIKİki yakam Bir araya gelmez Bırak yakamı Bırak yakamı İNSANLIK.

KİMLİKEn büyük kim? En güzel kim? Kim? Kim? Diye diye kaybettik Kendi kimliğimizi.

YALNIZLIKYalnızlığıma inatDün gece düşümde kendimigördüm..."Merhaba" dedim.Kendi selamımı, almadım...

SAVAŞEy! Savaş kararını Kanla yazan efendiler.Suya yazı yazmıyorsun kiAlın yazılarına mezar taşı

kazıyorsun.

Tarihten de almamışsın dersiniYaldızlarla süsleyip karneniİftihara geçtim sanıyorsun.Yazık, insanlık dersinden Hep sınıfta kalıyorsun…

Atmalı taşı, gerekirse de yarmalı başı.

Karacaoğlander ki...

Karacaoğlan der; bakın gelene,gitmeyip de kalacakmış sanana,bizden alıp eşe dosta verene,kim varımış siz burada yok iken.•Yiğidin iyisini nerden bileyimKürecik’te gülen, Gazze’deağlayan mı olmalı,ben yiğit isterim fırka dağında,yiğit özünde duran olmalı...•Karacaoğlan der; bu çile çekilmezNATO ilen başa çıkılmaz,Hozan tarlalara patriot ekilmez,kardeş deyü elin oğlu seçilmez...•Üryan geldim yine üryan giderimşu fanide bir gemiciğim mi var,Azrail gelmiş de can talep etmiş,ölümden de rant almaya

dermanım mı var...

~a.y.

Gerekli-gereksiz“ileri” depresyon...

• Prof. Dr. Nazan Aydın’a göre Türkiye’de 2003’te 14 milyon kutuantidepresan ilacı satılırken bu yıl rakam, yüzde 160 oranında artarak37 milyona ulaşmış...

~Güneş Gazetesi (19.11.2012)

Türkiye yeniden idam istiyor...

• MUH

İTTİN

KÖRO

ĞLU

• AH

MET

ERK

ANLI

Page 6: fenamizah no: 10 / december 2012

6

• Sabahudin Hadzialic’in yayın yönetmenliğinde Bosna Hersek’te üç aydabir yayımlanan Mizah DergisiMaxMinus’un 47. sayısı çıktı. Dergininyayın kurulunda ülkemizi Aziz Yavuzdoğantemsil ediyor...- - - - - -• Sabahudin Hadzialic is HumourMagazine is published quarterly publication directed MaxMinus'un Bosniaand Herzegovina 47 is now available. The editorial board of the magazine, the representative of Turkey, Aziz Yavuzdoğan.

MaxMinus Mizah Dergisi’ninyeni sayısı çıktı...Published new issue of theMaxMinus magazine...

• send it to us your event and exhibition news.. • [email protected]

• Aziz Yavuzdoğan, EkremBorazan ve Osman Yavuzİnal, “Karnitür” adını verdikleriortak karikatür sergilerinin buyıl ki son açılışını Ankara’daZiraat Bankası SanatGalerisi’nde gerçekleştirdiler.

• Turkish cartoon masters 3 friends Aziz YAVUZDOGAN,Ekrem BORAZAN and Osman Yavuz INAL is the cartoonexhibition held together in capital city Ankara, betweenOctober 31 to November 16, at the Art Gallery of ZiraatBank. They are "Karnitür" to the subject was alreadyimplemented their two exhibition in Istanbul and Eskisehirbefore.

“Karnitür” Ankara’daydı...“Karnitür” cartoonexhibition held in Ankara... Aziz Yavuzdoğan, Ekrem Borazan, Osman Yavuz İnal.

Pandurango Rao, karikatür çalıştayına katıldı...Workshop in India by Panduranga Rao...• Hintli karikatürcü Panduranga Rao, Hindistan Enstitüsütarafından düzenlenen etkinlikte, gençlerle karikatür atölye çalışması yaptı.- - - - - -• Noted cartoonist, B.V. Panduranga Rao, INDIA,imparting skills of cartoon drawing in a cartoon workshopheld at Indian cartoon gallery organised by Indian Instituteof Cartoonists, Bangalore to the enthusiastic participants.

• Karikatürcü Cumhur Gazioğlu’na, TAKSAV "ToplumsalAraştırmalar Kültür ve Sanat Vakıf"ınca "Onur" ödülü verildi.

• Turkish cartoonist to Cumhur Gazioglu was given an honoraryaward, by a foundation.

Cumhur Gazioğlu’na onur ödülü...The award of honor to Cumhur Gazioglu....

BV Panduranga Rao

Cumhur Gazioğlu

PJKerio

• A new edition ofthe Official Catalog of

International Graphic HumorExpo was lunched this year...

• Ülkesinde suluboya tekniğiyle yaptığı kartpostal çalışmalarıyla tanınan Fransız çizer PJKerio, yenikoleksiyonunu Nantes şehrindedüzenlenen bir fuarda sergiledi.- - - - - -• French illustrator and cartoonist, PJKerio, has released a new collectionof postcards. Then they had an exhibition, fair in Nantes. You canfollow the link below his works.www.pjkerio.franceserv.com

Karpostal çizerinden yeni koleksiyon...The new postcard collection by French artist PJKerio...

Lima 2012 yarışmaalbümü yayımlandı...Official Catalog ofInternational GraphicHumor Expo 2012...

• Peru’da yapılan V Salonİnternacional de Humor Grafico yarışmasının kataloğuyayımlandı...

Page 7: fenamizah no: 10 / december 2012

7

• aziz yavuzdoğan

Şeflerin DüellosuAtılgan- Hadi yine iyisiniz jüri, menüde

harika yemekler var. Yahu hep size yapıyorlar, bana kimse ‘’abi, gel sen de

ucundan bi parça al ‘’ demiyor, valla isyançıkaracam artık. Hem yiyorlar hem yerindibine sokuyorlar, doyur karnını al parayı

çek git, biz kokudan sebeplenelim, akşamaevde yeriz hesapları yapalım, neyse ben

sözü uzatmadan bu gün ki menülere birbakalım dimi sevgili jüri üyeleri, he heee…

Efendim şef Dürdane’nin menüsünde kremalı mantarlı nuar kızartması ve kay-maklı vezir parmağı var. Şef Sadrettin’inmenüsünde Sado usulü bodigo ızgara vezahter salatası ile tatlı olarak şokolo dö

sadorella var. Şimdi jüri üyelerimiz menüleri yiyip yorumlarını yapıp puanlarınıverecekler. Merakla bekliyoruz efenim…Memet- Ne bileyim valla, bu nuar sankitam pişmemiş gibi. Ben eti yanık severimde. Vezir parmağı da sert mi ne? Bodigo

ızgara olmamış. Bu haşlama güzel olur yav.Yanına iri patates. Dur eve gidince yapayım,canım çekti. Sadorella da sarella gibi, bişey

anlamadım, sür ekmeğin üzerine ye,şokolosu nerde ayrıca bunun?

Batuhan- Bu ne ya? Nuar böyle mikızartılır kardeşim, hiç mi et pişirmedinhayatında. Nuar bu mu şimdi? Nuar

dediğin nar gibi kızarır, bu mantar ne alakayani? Şef diye kim kandırdı seni, hadi

allasen bak işine, nuar mış? Bu parmaktabana bi numara büyük, ehem şey yani nebu böyle kolum kadar parmak, kaymaktaerimiş zaten. Peh! Bodigoymuş, kardeşimkaç numara kömür aldın bunu pişirmek

için. Izgara dediğin korda olur, üstünde küldolu bunun, kanser mi yapçan bizi? Şokoloda tam Sado işi olmuş, paramparça etmişsin

zavallıyı. Utanmadın mı bunu böyleönümüze koymaya?

Ayşe-Ben de Ayşeysem bu işi bilmiyorumyani…Bir kere kızartmaya krema konmaz.Ketçap dökseydin daha iyiydi. Ben öyle

severimde… Ayrıca tereyağında kızartacaktın bu eti. Bak o zaman nuar

nasıl lezzetli olurdu. Bilemiyorum yani, buvezirin parmağı da hiç bana uygun bi tatlıdeğil. Ben sütlü tatlıları severim. Iııı, bu

neydi, bugidi mi, ha bodigo. Şey, ilk defayiyorum, koparamadım bu eti, nasıl yeniyorbu? Olmadı. Sadorella da süt yok. Var mı?

Pardon ağzıma gelmedi de…Yağız- Kardeşim siz yemek yapmayı nerdeöğrendiniz yav? Bunlar yemek mi? Nuar

mış bodigoymuş. Alayınıza kodigo, yürrrüüüü anca pişirirsin…

Atılgan- Dürdane abla vurma o merdaneyle dur, Sadrettin abi, sen de pekbi sadist çıktın adamlara girme öyle kafa

göz, beyin çorbası mı yapıcan abi, hehehee,anaaaa, durun yav, arbede çıktı görüyonmu, oh hak etmiştiniz siz, neyse sayın seyirciler, ben şu nuarı kapıp kaçıyom,

herkese iyi gecelerrrr…

• aziz yavuzdoğan

• aziz yavuzdoğanFENAMEN

& Gülşah Eteker

GELİNCİK DÜŞLEMECESİ • gülşah eteker

Page 8: fenamizah no: 10 / december 2012

8

Page 9: fenamizah no: 10 / december 2012

GÜLMEKTEN ÖLDÜREN OLAYLAR, FIKRALARHer şeyin mizahı olduğu gibi, ölümün de mizahvardır. Bunlardan kimisi ürpertir ya da acı acıgüldürür, kimisi de gülmekten öldürür. İşte birkaçörnek:

Hollanda'da çalışan Metin Can, eşyalarını arabaya yükleyip tam memleketine gitmeye hazırlanırken, yanında kalan annesi ölüveriyor. Ölüm sigortası ve resmiişler zaman alacak, pahalıya da mal olacaktır. O da annesini cesedini kırmızı bir valize koyup sağına solunanaftalin yerleştirir ve arabanın üstüne bağlar, yola çıkar.Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Mola verip uyuduklarısırada kırmızı valiz çalınır. Hırsızlar onu değerli bir eşyasanmışlardır...

Bu öykü bana şu fıkrayı anımsattı: Cimri bir İskoçyalının babası ölüyor. Oğlu, köyünegömülmesini vasiyet eden babasının cesedini trenlegötürmeye karar veriyor ama ölü için istenen para dirilerden çoktur. O da babasını giydirip diriymiş gibikompartımana oturtuyor. İçerde kimse yoktur. Oğulsıkılıp dolaşmaya çıkıyor. Aksilik bu ya, ara istasyonlardanbirinden trene bir yolcu biniyor ve babanın karşısına oturuyor, selam verip kendisiyle konuşmak istiyor amababa susmakta, gözlerini ona dikip durmaktadır. Yolcubu duruma çok kızar, cinler tepesine çıkar; “Siz benimledalga mı geçiyorsunuz; yoksa adam yerine koymayıpküçümsüyor musunuz? Ayıp be!” diyerek adama şöylebir vurur ve onu yere yuvarlar. Adamın kalbini dinler,atmadığını ve onun hareketsiz kaldığını görünce de katiloldum diye çırpınır, ne yapacağını şaşırır. Tam o sıradatren tünele girmiştir. Adam onu aldığı gibi penceredendışarı atar, bir şey olmamış gibi oturur. Oğul gelipbabasını sorunca da gayet sakin, "O yaşlı adam geçenistasyonda trenden indi" der. İş işten geçtikten sonra, neye yarar ah ile vah Böyle hayırlı evlat vermesin Allah!

Bir başka ölümlü yolculuk da şu: Köye giden minibüse bir adam binmek ister ama sürücüboş yer olmadığını söyler, adam binmekte ısrar edip orayamuhakkak gitmesi gerektiğini söyleyince, “Yukarda boşbir tabut var, istersen için gir, öyle git” der. Adam bu teklifi kabul edip tabutun içine girer. Bir süre sonra, yoldabir yolcu el kaldırıp minibüsün önüne çıkar, sürücüyeköye götürmesi için yalvarır. Sürücü, yukarıdaki tabutunyanına tutunup giderse onu alabileceğini belirtir. Yolcuolur der ve yukarı çıkar, bir kenara tutunur.

Aksilik bu ya, bozuk bir dönemeçte araba sarsılır, tabutunkapağı açılır İçindeki adam ne oluyor diye bağırarakayağa kalkar. Onu gören diğer yolcu ölü dirildi sanıppaniğe kapılır, korkuyla kendini yola atar...

Yazıma bir ölümlü mizahla son veriyorum.Adamın kaynanası evin üst katında ölür. Cesedi taşıyanlaronu aşağıya indirirlerken merdivenin çürük basamağınatakılıp düşerler ve tam ölmemiş kaynana dirilir, ayağakalkar. Aradan bir süre geçer. Kaynana bir kere daha ölür.Cesedini yukardan aşağıya taşırlarken damat taşıyıcılarıuyarır; “Dikkat edin, merdivenin çürük bir basamağıvar!” diye bağırır...

Mutluluğunuz ölümsüz olsun.

9

Page 10: fenamizah no: 10 / december 2012

10

Page 11: fenamizah no: 10 / december 2012

11

Page 12: fenamizah no: 10 / december 2012

Hafta sonu gelmişti. Şirazesabah erkenden kalktı vekıymalı sigara böreği ile

akşamdan sardığı zeytinyağlı sarmalarıpişirmeye koyuldu. Gardırobunda asılıbekleyen kırmızı elbiseyi özenle katlayıp büyükçe bir elbise hurcununiçine yerleştirdikten sonra derin bir iççekti ve kendisinin giymeyi tasarladığıhardal rengi ince trikodan sade birelbiseyi yatağının üzerine hazırladı.Komidinin çekmecelerinin birindençıkardığı lacivert bir çiçek oyasını velacivert ince bir kemeri de aksesuarolarak yanına ilave etti. Mutfaktaniştah acıcı kokular yükselmeyebaşlamıştı. Gülümseyerek mutfağaseğirtti.

Sebahat’in kapısını çaldığında vakitöğleye geliyordu. Eli kolu doluydu.Sebahat solgun bir yüzle kapıyıaçtığında aceleyle;-Çabuk al şunları elimden canımbenim, diyerek elindekileri Sebahat’ineline tutuşturup içeriye yöneldi.Sebahat şaşırmıştı. Bunlar da ne dergibi Şiraze’ye bakıyordu aval aval.Önce yemekleri mutfağa götürdüŞiraze. Organize olmaya başlamıştı

bile;-Börekle sarma var. Yanına kıtırkıtır bir kurabiye yaparız. Çaylakahve de var. Eeee, çikolata daonlardan. Daha ne olsun? Deyipbastı kahkahayı. Sebahat utanmıştı.- Ne zahmet ettin Şiraze, dedi usulca. Şiraze elinden tutup içeriyeçekti Sebahat’i. Yaşlı anası meraklı, biro kadar sevecen gözlerle onlara bakıyordu. Şiraze yaşlı kadının eliniöperken “hayırlısı olsun teyzeciğim”deyip hatırını sordu. Kadıncağız “öyleevladım, tek isteğim bu, Allahsenden de razı olsun” diye cevapverdi. Şiraze’nin yanakları al al oldu veSebahat’i elinden tuttuğu gibi yatak

odasına çekti aceleyle. Şiraze büyük birhevesle elbise hurcunu açtı ve İhsan’ınşaheser olarak ortaya çıkardığı kırmızıelbiseyi Sebahat’in üzerine tuttu.- Hadi bi giy de görelim üzerindenasıl duracak, dedi heyecanla.Sebahat’in yüzü elbiseden daha fazlakızarmıştı. Boğazı düğümlendi,Şiraze’nin üzerine yığılır gibi kollarınıboynuna doladı. Gözleri yaşarmıştı.Şiraze yutkundu, bu minneti tümkalbiyle kabul etmişti bile. Ama duygusallığı sadece yalnızken severdi. -Hadi kız, şimdi sırası değil, bendaha çok merak ediyorum Allahcanımı alsın, giy hadi ne olur? dedisevinçle. Sebahat elbiseyi incitmektenkorkar gibi titreyerek yatağın üzerinebıraktı ve soyunmaya başladı. Şirazeona bakıyordu gülümseyerek.Vücudunu ilk defa görüyordu Şiraze.Beyaz tenliydi ve lekesi, çili yoktu.Kolları bacakları uzun uzunvemuntazamdı. Hemen hemenŞiraze’nin ölçülerine yakındı. Tekkusuru dik durmamasıydı. Kırmızıelbiseyi üzerine geçirdi. Şiraze onunsırtını dikleştirdi. Elbiseyi üzerineoturttu, saçlarını ensesinde topladı.Sebahat birden on yaş gençleşmiş vegüzelleşmişti sanki. Elbise üzerine tamoturmuş, bütün hatlarını ortaya çıkarmıştı. - Sen ne güzel bir hatunmuşsun kız,dedi kıkırdayarak. Akşama saçlarınıensede topuz yaparız, dedi Şiraze.Dik dur, gülümse, bu akşam seninmutlu hayatının başlangıcı olacak.Herkes seni çok beğenecek amaönce sevdiğin adam seni seçtiği içingururlanacak. Göreceksin bak, herşey çok güzel olacak, dedi.Sebahat yoğun duygular içerisinde hiçsesini çıkarmadan aynadaki aksinebakıyordu. Kendini hiç böylegörmemişti. Sanki yüzünü kopyalamışbaşka biri vardı aynada. Çok daha dişi,çekici bir kadın şaşkın şaşkın onabakıyordu. Bir süre sessizlik içindekendini seyreden Sebahat’i Şiraze’nincapcanlı sesi kendine getirdi. - Aaaaa, ama böyle giderse akşamahazırlanamayacağız şekerim, hadi şukurabiyeleri yapalım da kendimizeayıracak vaktimiz kalsın ayol, deyip,şen şakrak mutfağa yönelen Şiraze’ninarkasından bakakalan Sebahat hementoparlanıp elbiseyi dikkatlice üzerindençıkardı ve ev kıyafetlerini giyip mutfağakoştu. Şiraze hazırlıklara girişmiş,güzel bir türküyü dilinin ucuna yerleştirmişti bile. Sebahat bu tablokarşısında artık her şeyin gerçektengüzel olacağına inanmaya başlamıştı.İçini bir sevinç kapladı ve neşeyle şekeri çıkardı dolaptan. Şimdi her şeygözüne elindeki şeker kadar beyazgörünüyordu. Şiraze’nin söylediğitürküye eşlik etmeye başladığındaŞiraze bir şey arar gibi yapıp çıktı mutfaktan. Onu mutlu görmekŞiraze’nin gözlerini yaşartmıştı bu kezde… (sürecek)

12

Gülay Garip Koçerdin

T E F R İ K A Ö Y K Ü

9

MUHİTTİN KÖROĞLU - Turkey

Page 13: fenamizah no: 10 / december 2012

13

YURDAGÜN GÖKER

Page 14: fenamizah no: 10 / december 2012

14

Page 15: fenamizah no: 10 / december 2012

Çalışma arkadaşlarıma çatık kaşla bakıp masamaoturdum. İlk, o ilgilenmişti. Süzüyordu. Bir ikibelge karıştırdım. Masaya, ‘pat’ diye vurdum,belgeleri. Duysun diye de bağıra bağıra:

“Allah kahretsin,” dedim.

İlgisi, merakı artmıştı. Masadan masaya, “bununnesi var,” gibilerinden kaş, göz ve dudak işaretiyapıyordu.

Aramıza yeni katılmıştı Cafer. Memuriyetliğindede yeniydi. Toydu, saftı da üstelik. Gözünde depek büyütmüştü beni. Bana karşı oldukçasaygılıydı. Daha doğrusu, hemen her gün biryenisini anlattığım dayak öykülerime.

Yavaşça toparlandı. Ali Bey’in kulağına bir şeylerfısıldadı. Ali Bey, dudak bükerek kalktı. Birliktegeldiler. Ayaktaydılar.

Ali Bey:“Hayrola Nadir Bey kardeşim... Sabah sabahsinirlenmişsin gene. Hayırdır inşallah,”deyince:“Yok bir şey Ali Bey,” dedim.“Var, var,” dedi. “sende bir şeyler var. Çoksinirlisin. Burnundan soluyorsun, baksana.”“Kim?.. Ben mi burnumdan soluyormuşum?Niye burnumdan soluyayım!.. Basarımdayağı, olur biter!.. Bir eksik etek için niyekendimi sinir edeyim... Yesin dayağı, zırlasındursun.”

Cafer, dayak sözünü duyunca şaşırdı:“Gene yengemizi mi dövdün, Nadir Bey?..Ama, bu yaptığın ayıp senin,” diye çıkıştı.“Hem, dayak çözüm getirmez ki...”

Bu arada, öteki çalışma arkadaşlarım da toplanmıştı çevreme. Ama, onların toplanmalarımeraktan değildi.“Öyle değil mi, Ali Bey,” dedi, Ali Bey’e.

“Doğru söylüyorsun ama,” dedi. “Nadir Bey,bizden iyisini bilir. Yengeyi dövdüyse boşunadövmemiştir.”

Ali Bey de, benden yana olunca:“İkinizin mayası aynı zaten,” diye çıkıştı.“Bunun maya ile ilgisi yok ki,” dedim.“Erkek, evde saygın olmalı.”“Ne yani... Evde saygın olacağız diye her günkarılarımızı mı dövmeliyiz,” diye karşı çıktı.“Her gün değil,” dedim. “arada bir... Aradabir atılan dayak, evde erkeğe saygınlıkkazandırır. Erkek, erkek olduğunu anlar.”“Ne yani... Biz evde saygın değil miyiz, senceNadir Bey,” diye direndi. “Biz erkek değilmiyiz şimdi?”“Hem, bazı kadınlar, dayaktan hoşlanır,”dedim. “Mesela, benimki dayaksız duramaz.Dayak yemek için can atar.”

Şaşırdı:“Nasıl can atar, yani,” dedi.

Hulusi Bey gülerek:“Suç işler, herhalde,” diyerek söze karıştı.

Cafer Bey başını eğdi ve:“Yengeniz hiç suç işlemez ki,” dedi.

“Hiç suçsuz kadın olur mu?.. Sen, suçunu

aramamışsındır da ondan,” diye atıldım.“Kadın kısmının attığı adım bile suç sayılabilir.”“Olmaz öyle şey,” diye çıkıştı.“Niye olmasın?.. Maksat dayak atmak, değilmi? Suçu yoksa, suça yöneltirsin... Sonra,basarsın dayağı!.. O kadınlığını anlar, sen deerkekliğini kanıtlarsın.”“Erkekliğin kanıtı, dayak atmak, öyle mi?”“Arkadaşlar, beni bilirler,” dedim. “Benimfelsefem de bu, işte... Bu yüzden, benim evde-ki saygınlığımdan hiç kuşkum yoktur.”

Rahat ve kesin konuşmalarımdan, kabarıkkabarık durmamdan oldukça etkilenmişti.“Sabah, sabah, yengemiz ne suç işlemişti ki,Nadir Bey,” diye sorunca,“Hiç,” dedim.“Bir hiç için mi, yengemizi hırpaladın yani,Nadir Bey?.. Aşk olsun sana!.. Yazıktır be,kadına,” diyerek hem çıkıştı, hem de acıdı.“Bilirim,” dedi, Şakir Bey. “Nadir Bey’i... Öyleberi beter dövmedikten sonra bırakmamıştır elinden. Şöyle evire çevire...”“Ellerin dert görmesin, Nadir abi,” dedi,Hulusi Bey.“Vur!.. İyi vur ki, görmesin karakolu,” diyebirazcık zevzeklenince, öyle kötü hiddetlendi ki,sormayın.“Beyler, beyler!.. Utanın biraz! Ayıptır!..Yangına körükle gidilmez,” diyerek çıkıştı,arkadaşlara.

Arkadaşlarla oldu bu iş gibilerinden işaretleştik.Ama o sinirinden fark etmedi.“Ata tımar; kadına dayak gerek,” dedi ŞakirBey, konuyu kızıştırmak için.“Bu sözün, her kadın için geçerli olamaz,”dedi, Cafer Bey. “Benim, tek tokat vurmuşluğum yoktur yengenize... Gene desaygısında kusuru yoktur.”“Sen öyle san, Cafer Bey!.. Sen desene:Dizginler yengemizin elinde. Birbirimizikandırmaya ne hacet,” deyince Cafer Bey,gülüştük.

Gülüşlerimiz çileden çıkarıcı ve alaylıydı.“Şimdi, saçmaladın işte Şakir Bey,” dediöfkeyle.

Kızınca kanlı yüzü daha bir kızardı. Savunmasıkanıtsız kalan sanıklar gibi rahatsızdı. Elbirliğiylegene etkilemiştik, sonunda. Rahat ve kendimiz-den emindik. Tek tek inceledi kuşku ile bizleri.Sonra:“Kuşku yok, biz de erkeğiz,” dedi. “Kendimizkanıtlamak için de, dayağa başvurmuyoruz.Yengeniz de pek öyle geçimsiz biri değildir.”“Şimdi ayıp ettin ama, Cafer Bey,” diye atıldıAli Bey. “Ne yani, seninki geçimli de, bizimk-iler geçimsiz mi?”

Cafer Bey şaşırdı, Ali Bey’in tepkisine.“Ne?.. Sen de mi Ali Bey,” dedi.“Ne sandındı, Cafer Bey?.. Karısını dövmeyenerkek olur mu,” dedi Ali Bey. “Arada bir bende okşarım.”“Ben de,” dedi Hulusi Bey, onurla.“Benim neyim eksik... Ben de,” dedi Şakir Bey.“Ben de.”“Ben de.”

15

Sezer Odabaşıoğlu

K I S A Ö Y K Ü

EKREM BORAZAN - Turkey

• Continued on next page

Page 16: fenamizah no: 10 / december 2012

16

Cafer Bey, huzursuzlandı. Dairede karısınıdövmeyen tek erkek olmanın saçma ezikliğiniduyuyor gibiydi ve abartı değil, omuzlarıdüşmüştü.“Suçsuz yere dövemem ki,” diye aptalca bir lafedince, saldırılarımız gene başladı:“Sen de suçunu bul, ya da yarat,” diye akılverdim hemen.“Ama, öyle saygılıdır ki...”“Hepimizinki saygılıdır.”“Bir dediğimi ikiletmez...”“Bizimkiler de...”“Bana hiç karşı gelmez.”“Bizimkiler de karşı gelmez.”

Kuşkulandı.“Ya, o atılan dayaklar?..”“O başka... Dayak kanıttır.”“Ne kanıtı?..”“Erkeğin evdeki egemenliğinin kanıtı.”“Dayak!.. Çok saçma bir şey,” diye direndi.“Ben yapamam.”

Sıkılmıştı. Yavaş yavaş geri çekildi. Masasına yaklaşmıştı. Ardından yürüyüşünü bir süreizleyen Ali Bey:“Sen ne şeytansın, Nadir Bey... Gene suyunubulandırdın Cafer Bey’in. Bir gün yengemizidöverse hiç şaşmam,” dedikten sonra gülerekuzaklaştı.

Ötekiler de çevremden dağıldılar, sonunda...

Cafer Bey, son günlerde oldukça değişmişti vegörünüyordu. Oldum olası sessiz ve suskundu,biliyorduk. Ama, bu sıralarda çevreyle olan ilgisini de tamamen kesmişti. Sakallı, kırmızı,damarlı yüzü; son günlerde, üzerinden çıkartmadan yattığını düşündüğüm, kırış kırış vekirli yakalı gömleği ve dağınık saçlarıyla acınacakdurumdaydı. Bizlere de, o denli kötü ve sertbakıyordu ki, yanına yaklaşmaktan çekiniyorduk.Öncelikle, ben...

İlk kez gecikmişti. Oysa, oldukça dakikti.Gözlerinin altları şiş şişti. Masalarımızdan izliyorduk. Masasında biriken belgeleri ilgisiz ilgisiz, öylesine karıştırdı. Bıraktı. Uykusuzgörünüyordu. Ali Bey’in işaretiyle masalarımızdan kopup gittik yanına. Suskunduk.“İlk kez gecikiyorsun Cafer Bey, hayrola,”dedi Ali Bey, bizlere bakarak. “Halin de hiçhoş değil.”“Çalar saatim tamirde de,” dedi, kötü bir sesle.“Ya yenge,” diye sorulunca, gözümün içine öylebir baktı ki, çekindim.“O da gitti,” dedi.“Nereye gitti,” diye sordu, Hulusi Bey.“Ailesinin yanına gitti,” dedi üzgün bir sesle.“Gittiyse gitti... Ne o, dayanamadın mıözlemine?.. Ne çabuk, Cafer Bey!.. Üzülme,

döner,” diyerek takılmak istedi, Hulusi Bey.

Ölgün bir sesle:“Dönmez arık,” deyince, şaşırdık.

Arkadaşlar yüzüme bakıyorlardı. Utancımdanbaşımı eğdim. Kendime olan güvenimi , saygımıyitirdim. Eski canlılığım kalmamıştı.Arkadaşlar:“Döner, döner, üzülme...”“Dönmeyecek ne varmış ortada?.. Döner.” “Kötü mü?.. sen de bekarlığın tadınıçıkarırsın,” diyerek teselli ettiler, takıldılar. Ama,ben bir şey diyemedim.“Bunca yıllık karımı bilmez miyim?.. Dönmezdiyorsam, bilin ki dönmez o, arkadaşlar,” diyekesin konuşunca meraklandık ve şaşırdık.“Senin dilini altında bir şeyler var, CaferBey... Anlat, biz de bilelim,” dedi, Şakir Bey.“Neyi anlatayım? Eşekliğimi mi?..Kafasızlığımı mı? Oyununuza geldim işte,”diye suçladı kendini. “Pekala, anlatayım da,erkekliğimi mi kanıtladım, yoksa aptallığımımı!.. Dinleyin, siz karar verin artık.”

Tepkilerimizi ölçmek için tek tek süzdü bizleri.Dinlemeye hazır olduğumuzu anlayınca:“O gün,” dedi. “müthiş bir dayak atmadürtüsü, isteği vardı, içimde. Karımsa herzamanki gibi güler yüzlüydü. ‘Hoş geldin,

AHMET ÖZTÜRKLEVENT - Turkey JULI SANCHIS AGUADO- Spain

Page 17: fenamizah no: 10 / december 2012

17

bey,” dedi. Sertçe: ‘Hoş bulduk!.. Hoş bulduk,’ dediğimde şaşırdı, ama ses çıkarmadı.Sevecendi, oldu bitti. Gülümsedi. ‘Bugün sinirligibisin, Cafer,’ diye ilgilendi. İlgisi bile sıkıyordu. Ama, o farkında değildi. Sert sert baktım. Yanıt vermedim ya, o, sinirli olduğumayorumladı. ‘Bugün dairede bir şeyler olmuş,galiba,’ diye yorum yapınca, gene sert sert:‘Olmadı bir şey,’ dedim. ‘Olmuş, olmuş,dairede bir şeyler olmuş,’ diye üsteledi.‘Üsteleme!.. Nadir Bey gibi döverim ha,’ diyetehdit ettim. Aptallaşmıştı. Yüzüme tuhaf tuhafbaktı. Ama ses çıkarmadı. Gidip terliklerimi getirdi. Gazetemi elime verdi. Gazeteyi hışırtıylafırlattım. ‘Yorgunsun sen Cafer,’ diyerek alttanaldı. Oldukça da şaşkındı. Çevremde fır dönüyordu. Bu da ona dayak atma isteğimikamçılıyordu. ‘Sana, bir yorgunluk kahvesiyapayım; sinirlerin yatışsın ha,’ deyince,‘Kahve mahve istemez,’ diye bağırdım. ‘Hem,üstüme pek fazla gelme!.. Nadir Bey gibidöverim ha,’ diye uyardım. Ses çıkarmadı. Sabrı,sabrımı taşırıyordu. Ben sert, o yumuşaktı.Yumuşak davranışları, dayak atmamı engelleyecek diye de korkuya kapılıyordum.Dayaktan vazgeçtim, tek tokat olsun atmalıydım.Dayak atma isteğiyle yanıp tutuşuyordum. Dayakatma tutkusu sarmıştı, bedenimi. Tansiyonum dayükseliyordu. Mutlaka bir şeyler yaratmalı, suçlamalıydım. Birden, televizyonun üstündekivazoya ilişti gözüm. ‘Televizyonun üstünde,vazonun işi ne?!.. Çabuk, kaldır onu, oradan,’diye bağırdım. ‘Ama Cafer, o vazo, hep televizyonun üstünde değil miydi,’ diyerekkarşı çıktı. Haklıydı kadıncağız. Ama, gene de:‘Konuşma!.. Nadir Bey gibi döverim ha,’dedim. Sonra, o: ‘Sen iste, şekerim,’ dedi. ‘Benşimdi kaldırırım.’ Koştu, vazoyu televizyonunüstünden aldı. Çılgına döndüm. Ne kadındı!..Taş mıydı, bunca kabalığa, sertliğe, hele helehaksızlığa dayanacak? Yoksa, pamuk muydu?..Yumuşacık. ‘Bırak, vazoyu yerine,’ diye kızdım.Aptal aptal yüzüme bakıyordu. ‘Bakma öyleyüzüme!.. Şimdi Nadir Bey gibi döverim ha,’diye tehdit ettiğimde biraz değişti. Tahrik olmuştu, sonunda. ‘Sende bir tuhaflık var bugün,şekerim. Doktor ister misin,’ dedi, yumuşacık birilgiyle. Sinirden göz kapaklarım seğiriyordu.‘Nadir Bey gibi döverim ha!.. Ne doktoruymuş,’diye bağırdım.”

Biraz soluklandı. Uykusuz, kanlı gözlerini ovuş-turdu. Dinleyicilerini süzdü. Gevşemişti ve rahattı.‘Nadir Bey gibi döverim ha!.. Çabuk, banakahve yap,’ diye bağırdım. Tam mutfağa girerken: ‘Gel!.. Vazgeçtim,’ diye seslendim, bukez. Bir sertleşiyor, bir yumuşuyordum. Şaşkın,meraklı, umarsız, yüzüme bakıp: ‘Sen aklını mıoynattın, Cafer?.. Bir, kahve yap diyorsun;bir, vazgeçiyorsun... Neyin var? Çıldırdın mısen?.. Üstelik, bir (Nadir Bey gibi döverimha,) tutturmuşsun, söylenip duruyorsun.Nedir bu?!.. Döv de, kurtul bari,’ dedi vekışkırtıcı bir biçimde dikleşti. ‘Haydi vur,’deyince, ‘Çekil karşımdan!.. Nadir Bey gibidöverim ha,’ diyerek kendimi tutmaya çalıştım.Ama, bu kez, kendini tutamıyordu. ‘Haydi, neduruyorsun?!.. Vursana!.. Vursana,’ diye ısraredince, bir tokat attım... Ve rahatladım.Çok kötü olmuştum. Sessizce arkadaşlardanayrıldım. Cafer Bey susmamıştı. Hararetlihararetli durmadan konuşuyordu.

Turkey

Page 18: fenamizah no: 10 / december 2012

18

Page 19: fenamizah no: 10 / december 2012

19

TURKISH• Gerçeğin özünü kontrol edemeyiz, gün-lük hayatta onu içimizde tutuyoruz...

• Bir kasabanın felsefesi: Daha az bilirsinfakat çok daha iyi bilirsin.

• Sen yalan söylemeyi göze aldığın zaman,arkandan gaddar bir duyarlılık gelir...

• Politikacılara göre; enflasyon eşitlikçilik,bilgi ise deflasyon demektir...

• Platon “devlet, her şeyden öncedir”demiş, günümüzde ise “her şeyden öncemilliyetçilik” anlayışı...

---BOSNIAN• Filozofija palanke: Sto manje znas to viseumijes. Sto vise znas to manje umijes!

• Provjeriti sustinu istine ne moram.Ugraduju je svakodnevno!

• Brutalnost je kada te gledaju u oci i lazu.Njeznost je kada to rade s leda!

• Inflacija politicara je jednako propor-cionalna deflaciji znanja!!

• I Platon je govorio: Drzava uber alles!Danasnji vlastodrsci kaz u: Nacija uberalles. Nema razlike, Adolfe moj!

---ENGLISH• I do not need to check the essence of thetruth. They are installing that on a dailybasis!

• Philosopy of the borough: As less you knowyou better know how. As more you know youless know how!

• Brutality is when they are envisage youand lie. Tenderness is when they are doingthat from behind!

• Inflation of politicans is equally propor-tional to the deflation of knowledge!

• Plato said: State above all! Today'sauthorities say: Nation above all! There isno difference, my dear Adolf!

Page 20: fenamizah no: 10 / december 2012

Sizce Tanrı neden başka topraklarda peygamber yaratmamışolabilir. Neden kutsal diye anılan bu coğrafyada insanlarbirbirlerine binlerce yıldır saldırıp kan döker? Ben bir antropolog

değilim ama bunu tahmin edebiliyorum. Barış içinde insanca yaşamakvarken, kutsal kitapların hepsinde bu vurgulanır. Tüm dünya ülkeleribirleşip bu bölgeye huzur getirse ve barış sağlasa, sonuç bellidir. Sadece otuz yıl sürer bu güzellikler zira bu topraklarda yaşayanlarınruhunda kan dökmenin acımasızlığı vardır. Keşke yanılsam ama inanıyorum ki gelecekti insanoğlunun karşılaşacağı felaketler yine bu bölgeden yayılacaktır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarındaki devlet zafiyetini hepinizbilirsiniz. Ortadoğudan ve bu topraklardan ne şartlarda çekildiğini debilirsiniz. Bizleri yanlarında ve başlarında görmek istemeyen bu insanlar şimdi bir asır öncesine dönüp bizden yardım istemekte amandilemektedir. Hayır! Beyler sizin yardımınızaİngilizler gitmelidir. Bu ateşin içinde onlarınçocukları olmalıdır. Sizi sömüren, sizinüzerinizden prim yapanların çocuklarıolmalıdır. Bizim çocuklarımız Misak-ı Millisınırlarımız içinde ülke huzur için her günonlarca vermekte dünya barışı için savaşmaktadır.

Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yoktur. Ancak bir karıştoprağımızda gözü olanın gözünü çıkarırız. Biz kıçınız sıkışınca arayagirip kavga ayırmaya çalışan, işiniz bitince yanağından makas alınan

şabalak bir ulusdeğiliz. Her defasında“Aferin lan Memet” diyegeçiştirip dünyanın zararına uğratılmak istenen “şamaroğlanı” hiçdeğiliz. Osmanlı’dan miras kalan ve bir türlü dizlerinin üzerinde doğrulamayan hariciye anlayışını artık bırakınız. Onurlu dış

politikamızın nasıl olması gerektiğininson örneğini Lozan’da İsmet Paşa tümdünyaya vermiştir. Üstelik en kötü şartlar içerisinde bulunan gençcumhuriyetimizin tüm olumsuzluklarınarağmen.

Biz Ortadoğu’da dökülen kanlaraelbette üzülüyoruz. Veya dünyanın neresinde olursa olsun bir karıştoprak uğruna kaybolup giden canlara yanıyoruz. İnsan gibi yaşamakvarken hayvan gibi itişip çatışmaya karşıyız. Ancak dünyanın jandar-ması gibi gösterilen ABD’nin ricası ile onca gencimizi ateşin içine

atmak saçmalığın dik alası, diplomatik yalakalığındaniskasıdır. Biz Ortadoğu’nun ağabeyi filan değiliz.Olsak olsak babasıyız, dedesiyiz. Ama aynı din kardeşlerimizi bizi egemen olduğumuz topraklardançıkartmak için nasıl hainlikler yaptığını düşman kuvvetleri ile ittifak içine girdiğini hatırlayınız. Bunların damarlarındaki kan arap kanıdır. İhanet kanıdır. İslamiyet’in temizliği ile uzaktan yakından bağdaşamaz.Hz. Muhammed’in yanındagörünüp, arkadan vurmaya çalışan bunlardır.

Dünya barışına katkı sağlamaya hazırız. İnsanoğlununmutlu geleceğini düşünmeden edemeyiz. Çocuklarayaşanır bir ortam bırakmak için elimizden geleni yaparızama ne ver ki her defasında enayi konumuna düşmekistemiyoruz. Bu oyun emperyalist güçlerin, çıkarlarınıdüşünen batının bilmem kaçıncı versiyonudur. 1952’deödülümüz NATO üyeliği idi. 2000’li yıllarda yeriniAVRUPA BİRLİĞİ aldı. Hamasi duygularımızı önplana çıkartarak Afganistan’da, Irak’ta ve Ortadoğu’da“Hadi bakalım gösterin kendinizi siz kahraman birülkesiniz üstelik bunların ağabeyi sayılırsınız” gibidolduruşların sonunda; yüzlerce, binlerce vatanevladının sonunu görüyorum. Onları yetiştirmek içincanını dişine takan ailelerinin hüsranını görüyorum.Taşın altına birileri elini sokacaksa bu biz olmamalıyız.Tüm yazdıklarımızın ve çizdiklerimizin özeti budur.Oynanmak istenen oyunun amacı “siz huzuru sağlayınbölgeye barışı getirin sonra biz gelir bunların kanınıemmeye devam ederiz. Size mi? Siz de o yıllara kadardağılmazsa Avrupa Birliğinden yer ayırırız. Bölge haritasımeselesini de kafanıza fazla takmayın. Biz koordinat-larını çizdik, sınırları çoktan belirledik”

20

ALEVERE DALAVEREBİZİM MEMET NÖBETE!

Biz kıçınız sıkışınca araya girip kavgaayırmaya çalışan, işiniz bitince

yanağından makas alınan şabalak birulus değiliz. Her defasında “Aferin lan

Memet” diye geçiştirilip dünyanın zararınauğratılan “şamaroğlanı” hiç değiliz.

• BÜ

LENT

OKU

TAN

Page 21: fenamizah no: 10 / december 2012

21

SZCZEPAN SADURSKI - Poland

JORDAN POP-ILLIEV- Macedonia WESAM KHALIL - Egypt

Page 22: fenamizah no: 10 / december 2012

22

RAUL FERNANDO ZULETA- Colombia

OLEKSY KUSTOVSKY - Ukrain

ANDREA PECCHIA - Italy

Page 23: fenamizah no: 10 / december 2012

23

Page 24: fenamizah no: 10 / december 2012

ALEXANDER DUBOVSKY - Ukrain

24

SEÇKİN TEMUR - Turkey

Page 25: fenamizah no: 10 / december 2012

25

HASAN EFE - Turkey

Emre Kırmızıtaş �@mrkrmzts#benimiçinüniversite oligarşinin ıslah evlerindenbaşka bir şey değil. En azından şimdilik böyle, hiy-erarşiden hiç bahsetmiyorum bile.

Tuğçe Şatırer �@StrTgc#benimiçinüniversite paran olmana az kaldı demek.

Ömer Güngör �@omerrgungor#benimiçinüniversite aile baskısından kurtulmak veorduyu terketmek demek.

esra yılmaz �@esso08#benimiçinüniversite tantuni yemek için kızlarıtoplayıp kadıköye gitmek :D

Alperen Karadayı �@AlperenKaraday#benimiçinüniversite Çok para lazım demektir.Harç paraları her sene artıyor.

Naim Emin Ünvar �@NaimEminLiseyi 5 senede bitireceğime göre sanırım #benimiçinüniversite 7-8 yılda biter.

Ilgın DİKMEN �@LgnDkmn#benimiçinüniversite yan gelip yatma yeri değildir!

LOKUMantasyon �@_LOKUM_#benimiçinüniversite rulo yapilmis bir kagidi almakicin yillarca gotunu yirtman gereken, bu esnada cal-ismayip gununu gun etmen gereken...

Gül. �@gulbaykan#benimiçinüniversite kendini bi bok sananlarınoluşturduğu bi topluluk.

Koray Yaldız �@kryyldz#benimiçinüniversite giriş ve çıkısı serbest olan bicezaevi.

Hasan Çalışkan �@clskn_hasan#benimiçinüniversite parayı ilk günlerde bitiripsonra aç kalmak demek.

Mahmut Ökçel �@Mahmut_Okcel#benimiçinüniversite kızların teklif ettiğinidüşündüğüm ve yanılmış olacağım bir yer.

ümit bademci �@umitbademci#benimiçinüniversite demek ilerde Ağaoğlu olsanyaşayamayacağın bir 4 yıl demektir.

Ceren Çiftlikli �@CerenCftlkL#benimiçinüniversite erkeklerin içindeki ibneliğidışarığı vurduğu arkadaşlarında çıkar ilişkisindenibaret olduğu bi yerdir.

Eda �@Eda__1905#benimiçinüniversite bir sürü ODUN hem hicyontulmamış ...

zeynep türkan ∞ �@zeyturkan#benimiçinüniversite fotokopi :(

Benim için üniversite..

BIRA DANTAS - Brasil

Page 26: fenamizah no: 10 / december 2012

26

Karikatür sizce nedir? Kısaca birtanımlama yapabilir misiniz?Karikatür akıllı ve aynı zamanda

eğlenceli bir anlatım yoludur. Ayrıca karikatürbir tarih, tarih ise bir karikatürdür...

Karikatürleriniz yaşadığınız ülkedegereken ilgiyi buluyor mu? Mutlumusunuz?Ülkemde karikatür çizmenin herhangi birgüvencesi yok. Buna rağmen bir karikatürsanatçısı olarak, ülkemde takdir gördüğümüsöyleyebilirim...

Karikatür çizerken yalnız kalmayı mı tercih edersiniz? Benim için farketmiyor...

Karikatür çizdiğiniz için başınızın belayagirdiği oldu mu? Böyle bir poblemyaşadıysanız lütfen kısaca anlatın.Hayır. Neyse ki gerçekten böyle bir olaylakarşılaşmadım...

Ülkenizdeki mizah anlayışı ile dünyadakimizah anlayışı arasında ne gibi evrensel benzerlikler var? Mizahın evrensel bir dili olduğunu

düşünüyorum...

Sizce karikatürün uluslararası kültür farklılıklarını birleştirici bir gücü varmıdır?Tabi ki; dediğim gibi karikatürün evrensel birdili olduğu için herkes karikatürden anlıyor...

Eğer bir imkan (organizasyon) olsaydı;dünyadaki bütün iyi karikatürcülerinortak bir çalışması içerisinde nasıl bir şeyçizmek isterdiniz?Benim için anlamsız bir soru, özür dilerim...

Karikatürcünün çizgileriyle, dünya barışına ve tüm dünya haklarınınkardeşliğine katkı sağladığına ya da böylebir amacı olması gerektiğine inanıyormusunuz?Maalesef benim dünyayı değiştirmek gibi biramacım yok. Sadece çiziyorum ve çiziyo-rum...

Uluslararası karikatür yarışmaları hakkında olumlu ya da olumsuz görüşleriniz nelerdir?Uluslararası karikatür yarışmalarına katılıyorum. Özellikle hoşuma gidiyor, bir

sıkıntı yok. Kazanmayı severim. Yarışmalardankazandığım 100 kadar ödülüm var...

Eğer bir başka karikatürcü gözüyle çizmeniz gerekirse, kendinizi hangi komikyanlarınızla ifade ederdiniz?Meslektaşlarım tarafından çizilen epeyceportre çizimim var. Hepsi de oldukça güzel.Ben de olsam, kendimi onların beni çizdiklerigibi çizerdim. Büyük bir burun ve iri birgöbek. Hah hah ha!

FENAMIZAH hakkında bir kaç cümleyledüşünceleriniz?

Çok çok iyi. Bu yüzden karikatürlerimi gönderiyorum. Bütün dostlar devam! İyi gidiyoruz...

What does a cartoon mean for you? Whatdo you think about cartoon? The cartoon is a means of expression in awitty and intelligent way.Cartoon is history,and the history is cartoon.

Does your country appreciate your cartoons? Do you feel satisfied with theinterest towards your cartoons?In my country, caricature is of the precariouslevel. However, i am much appreciated likeartist in my country

Do you prefer to draw your cartoons in private or do you draw anywhere?Both.

Have you experienced any trouble becauseof your cartoons? What happened? No, fortunately, really never !

What humoristic similarities and differences are there between your countryand other countries?I think that humour is universal language.

Do you think cartoons help to bond thecultural differences among countries?

by Aziz YAVUZDOĞAN

Darko DrljevicKarikatür üzerine söyleşiler...

Montenegrin Cartoonist

An interview about of thecartoon & humor

5

Page 27: fenamizah no: 10 / december 2012

Of course. As i said, everybody understandcartoon .

If you happened to participate in a worldwide cartoon work with the best cartoonists, what would you prefer todraw? Please describe. It’ s silly question for me. Sorry.

Do you think a cartoonist must contributeto world peace with his/her art?Unfortunatelly, we don’t change theworld.Because of that we’re drawing anddrawing and drawing...

What do you think about the

international cartoon contests? Please indicate your reasons. I like international cartoon contests. I likecompetitions, and especially i like to win! Tillnow, i have 100 international awards.

If you had to draw yourself from anothercartoonist’s point of view, what humorousdetails would you add to the cartoon? I have about hundred own portraits that mycollegues cartoonists had drawn. If i mustdraw my self portrait, it would be same astheir. I would have a big cap, big nose and bigbelly, hahahah!

Please write your thoughts and comments

about FENAMİZAH magazine in fewwords. All the best! Becouse, i send my works foryou. Go ahead, dear friends!

27

Darko Drljeviç Kolasin,Karadağ (EskiYugoslavya) 1962 yılı doğumlu.Serbes çalışmanınyanısıra günlükPublika’da çalışmalarıyayınlanmaktadır.Drljevic, ülkesinde 130 karma sergiyekatıldı ve 15 kişiselkarikatür sergisi açtı.Ulusal ve uluslararası karikatüryarışmalarında 100’e yakın ödülkazandı. Darko Drljevic’inyayımlanmış 5 kitabı var...

Darko Drljevic wasborn in February of1962, in the city ofKolasin, Montenegro(Yugoslavia). Artist tofreelancer, currentlypublishes its works inthe daily periodicalPublika, among others.He more than participated with itscartuns in 130 collective exhibitionsand 15 individual ones in its country and the exteriorbeing, therefore,award in more than 30 of them. He published five books.

kimdir? / who is it?

next issue:

ArturoRosas

Page 28: fenamizah no: 10 / december 2012

28

MILENKO KOSANOVIC - Serbia

IVALIO TSVETKOV - Bulgaria

Page 29: fenamizah no: 10 / december 2012

On 10-th day of October, 2012 in New YorkCity (USA), next to famous Chrysler Building,our smallest skyscraper appeared. It was the

happening of international Good Humor Party (GHP)- organization that joins together optimistic people thatlike to laugh.

We decided to continue this crazy idea. Let’s raise moreGHP skyscrapers all over the world. We dare you:build another GHP skyscraper, take some picturesand send it along with brief description to dobry-hum@[email protected] Picture(s) will be posted on internet,and you receive GHP membership card by e-mail. WEPAY SHIPPING FEES!!! You will be our representa-tive in your country!

It will cost you NOTHING NADA ZLICH ZERO...but the fun doing this is definitely priceless. To make iteasier for you here is LINK (300 kb only). Downloadit to your hard drive, print it, cut it out and gluetogether. Then place it in public. Chose a place that iswell known in your area or it could be even next to signwith name of your town.

Feel same excitement and exaltation like we did, placingour SMALLEST MANHATTAN SKYSCRAPER inthe middle of NYC. Screw seriousness and lets smile!

DETAILS: http://www.newsy.sadurski.com

Good Humor Party (Partia Dobrego Humoru) have over 3 thousandsmembers all over the world. The only membership fee that you haveto pay is ... 3 wide smiles per day. Membership card is free of charge.Does not obligate to do anything but be happy! GHP has been established in 2001, by satirist Szczepan Sadurski from Poland. If youlike to laugh, you are funny and unique then be come one of us.

• by Szczepan Sadurski / Poland

Do you like to laugh? Build the smallest skyscraperin the world, place it in your city, take some pictures and send it to us. You will become memberof the Good Humor Party!

Build the smallest skyscraper of the world!

Partia Dobrego Humoru

29

Page 30: fenamizah no: 10 / december 2012

30

JIRI SRNA - Czech Rebuplic

CHAKIB ALAMI - Morocco

Page 31: fenamizah no: 10 / december 2012

31

IGOR SMIRNOV - Russia

Bir varmış, bir yokmuş. Bir karış öte birülkede, bir garip haller varmış. Filler, varlıktan;karıncalar da yokluktan oynarmış.

Çözmek için bu gizi, göze aldım yazı kışı.Bindim doru atıma. Düştüm hemen yollara.Vardım, varana; sordum sorana.

Dedi biri, yükün ne? Dedim, sözümdür.

Dedi, yetmez, dahası? Dedim, düşümdür.

Dedi, yolun nereye? Dedim, uzundur.

Dedi, yoksa Kafdağı mı? Dedim, masaldır.

Dedi, kanadın var mı? Dedim, atımdır.

Dedi, ufkun ardında… Dedim, yakındır.

Uzatmayalım; sürdüm atımı, tırısladım. Bir solukta ufkavardım. Döndüm, baktım geriye, bir de negöreyim; bir arpacık yol almışım… Az ötedebir curcuna; çengi - dümtek kaynıyor. Filler çalıyor; karıncalarsa göbek atıyor...

Fillere sordum; uz, dediler. Karıncalar; biz,dediler. Buldum bilge maymunu. Sordum işinaslını.

Dedi, a güzel çocuk; sorun çok inceliklidir.Yanıtsa, gören gözdedir: Filler, doymaz, pekoburdur; tıkındıkça coşarlar. Karıncalar da,

yokluğu paylaşmaktan oynarlar. Masal işteböyledir. Kendi bir düştür ne ki, gerçeklerisöyletir. Hem sevdirir, dinletir; üç de elmadüşürür. Biri sorana, biri bulana, biri de masalıpaylaşana. Sözün olmuş bir masal. Anlat, çevir;baştan al:Bir varmış, bir yokmuş…

Döngü masal tekerlemesi...• Erol BÜYÜKMERİÇ

• ÇİZİM

: EKR

EM BORA

ZAN

ARSEN GEVORGYAN - Armenia

Page 32: fenamizah no: 10 / december 2012

32

VALERY ALEXANDROV - Bulgaria

MUAMMER KOTBAŞ - Turkey VICTOR CRUDU - Moldova

Page 33: fenamizah no: 10 / december 2012

33

HULE HANUSIC - Austria

EVZEN DAVID - Czech Rebuplic

Page 34: fenamizah no: 10 / december 2012

34

Page 35: fenamizah no: 10 / december 2012

35

CZESLAW PRZEZAK - Poland

DAMIR NOVAK - Croatia

Page 36: fenamizah no: 10 / december 2012

36

CEM KOÇ - Turkey

MARINA GORELOVA - Belarus

Page 37: fenamizah no: 10 / december 2012

37

AHMET ÜMİT AKKOCA - Turkey

RAQUEL ORZUJ - Uruguay

Page 38: fenamizah no: 10 / december 2012

38

Page 39: fenamizah no: 10 / december 2012

39

MAKHMUD ESHONQULOV - Uzbekistan

ALİ DİVANDARİ - IranZORAN GROZDANOVSKI - Macedonia

Page 40: fenamizah no: 10 / december 2012

40

TOSO BORKOVIC - Serbia

TENİM TOPRAKlirik esiyor şiirler yine

yıldızlarsaklambaç oynayanyaramaz çocuklarınayak izlerini taşıyor

salkım saçak bir bulutayı saklıyor sinesinde

saat sabaha çok varkaranlık yine dört duvar

sağ mememi emzirdiğim evlatbak

sol mememsızım sızım sızlar

gökte kuşdenizde balık

yerde kara taş olsamben anneyimyüreğim yanar

tüm kabahatkapanıp bir daha açılmayan kapıların

yerinde saymaya başlayan zamana inatzili paslanan telefonların

ben anneyimtenim toprak

the poet's house

Sevil NİZAMOĞULLARI

ARTURO ROSAS - Mexico

Page 41: fenamizah no: 10 / december 2012

41

HENRYK CEBULA - Poland

WILLEM RASING -Holland

• Adolf Hitler

• Fatih Sultan Mehmet

P O R T R A I T

NIVALDO PEREIRA DE SOUZA- Brasil

Page 42: fenamizah no: 10 / december 2012

42

EMRAH ARIKAN - Turkey

ANATOLIY STANKULOV - Bulgaria

Page 43: fenamizah no: 10 / december 2012

43

PANDURANGA RAO - India

MARK LYNCH - Australia

Almanya'da akıllaradurgunluk veren olay

yaşandı. Ülkenin en çok satangazetesi Bild'in birinci sayfadaverdiği kurban bir Japonbalığı, suçlu ise kurbağaydı.

Kuzey Ren Vestfalyaeyaletinde yaşayan MarianneVagemanns, önceki günevinin önündeki havuzda bir

karaltı farketti. “Sapık” birkurbağa, hemcinsi sandığıbalığın üzerine atlayaraktecavüz etmeye çalıştı.Hatasını farkedince de “cinnetgeçirip” kurbanını öldürdü.

48 yaşındaki kadın olayı ceptelefonuuyla görüntülerkengözyaşlarını tutatmadığınısöyledi. 4.5 milyon tirajlı Bildise olayı aydınlatmak içinkonunun uzmanına danıştı.Biyolog Andrea Funke“kurbağa amfibi (Hem kadarada hem suda yaşayan)olduğu için hayata balık olarakbaşlıyor. Yaşadıkları bölgededişi kalmayınca, balıkları eşigibi görebiliyor. Ancak bu ikihayvanın çiftleşmesi fizikiolarak mümkün değil” şeklinde açıklama yaptı.(16.6.2006)

Kurbağa, balığa tecavüzedip öldürdü...

Page 44: fenamizah no: 10 / december 2012

44

Page 45: fenamizah no: 10 / december 2012

45

VAHID KERMANI - Iran

EL TOTO - ArgentinaAHMET ERKANLI - Turkey

Page 46: fenamizah no: 10 / december 2012

46

BAHADIR UÇAN - Turkey

İSMAİL KERA - Czech Rebuplic

Page 47: fenamizah no: 10 / december 2012

47

Page 48: fenamizah no: 10 / december 2012

48

CAN & ALİ - USA

Page 49: fenamizah no: 10 / december 2012

49

Page 50: fenamizah no: 10 / december 2012

50

Y A R I Ş M A L A RC A R T O O N C O N T E S T S

RAMAZAN ÖZÇELİK - Turkey

41st. World Gallery of Cartoons –Skopje /Macedonia 2013• DATELINE: 13.1.2013

http://www.worldpresscartoon.com/en#/homepage

PJKERIO - France

Page 51: fenamizah no: 10 / december 2012

51

karikatürlerinizi, mizah yaz›lar›n›z›ve di€er çal›flmalar›n›z›[email protected] adresinegönderebilirsiniz...

• ERSİN ALTIN

• AYBERK ERKİN ÇULHA

• MELEK

DUR

MUŞ

Page 52: fenamizah no: 10 / december 2012