genç bengü gazetesi 1.sayı

16
14 . Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı Kırım Yaltada 14 . Türk Dünyası Genç - lik Günleri ve Kurultayı “Dilde , Fikirde , İŞTE Birlik “ şiarı- nın etrafında DTGB Bir Araya gelerek 09.08.2009 Tarihinde Yalta - Intourist Otelinde XIV . Dünya Türk Gençlik Günleri ve Kurultayı Başladı . Dünya Türk Gençliğini İsmail Gaspıralı’nın “ Dilde , Fikirde , İŞTE Birlik “ slo- ganı Altında birleştirmek , Kırım Ta- tar gençliğinin FIRSAT ve imkânlarını genişletmek ve tum Dünyanin Kırım Tatar halkının Sorunları uzerine dik- katini çekmek icin Kırıma geldiler . Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin Yalta Kırım’da 14 Türk Devlet ve Toplu- luklarından 37 halk Topluluğu ken- tinde . Dünya Türk Gençlik Günleri ve Kurultayı’nda buluştular . Kırım Tatar Sivil Toplum kuruluşlarının ev sahip- liğini yaptığı Kurultay , Dünya Türk Gençleri BİRLİĞİ , Türk Ocakları Genel Merkezi’nin ve TC Başbakanlık Türk Tanıtma Fonu Ile Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın (TİKA) katkılarıyla düzenlendi . Türkiye’den Türk Ocakları ve Kı- rım teşkilatlarından , Gençlerin Kurul- taya Ortak Çalışmaları , Gönül BİR- LİĞİ etmeleri Ile mumkun Oldu . Kendilerini gönülden kutluyoruz . Devamı 15’de Bakıda Gənclər Evi layihəsinin təqdimatı və Dün - ya Türk Gənclər Birliyinin ofisinin açılışı keçirilib Bakı. Ülkər Rəşidqızı - APA. Bu gün Bakıda Gənclər Evi layihəsinin təqdimatı və Dünya Türk Gənclər Birliyinin ofi - sinin açılış mərasimi keçirilib. APA-nın məlumatına görə, layihə Gənclər və İd- man Nazirliyinin maliyyə dəstəyi ilə «Dünya Türk Gəncləri Birliyi» İctimai Birliyi, Azərbaycan Gənclər Təşkilatları Milli Şurası və «Azərbaycan İnkişaf Mərkəzi» İctimai Birliyi tərəfindən həyata keçirilir. Mərasimdə gənclər və idman naziri Azad Rəhimov, Gənclər Fondu - nun rəhbəri Fərhad Hacıyev, Bakı şəhər Gənclər və İdman İdarəsinin rəisi Raqif Abbasov, Narkotiklərə qarşı Milli Təbliğat ofisinin müdiri Məzahir Əfəndiyev və digər rəsmi nümayəndələr iştirak ediblər. İlk əvvəl layihənin rəhbəri Elşad Ab- dullayev nazir A.Rəhimovu Dünya Türk Gənclər Birliyinin ofisi ilə tanış edib. Bildirilib ki, gənclərin iş həyatına ha- zırlığı, rəqabət əsaslı iqtisadi sistemdə peşə və sənət sahibi olmaları, təlim və tədris imkanlarından istifadə edərək peşəkar vərdişlərinin təkmilləşdirilməsi məqsədi ilə həyata keçirilən layihənin əsas məqsədi gənclərin məşğulluq problemlərinin həllinə yardım etməkdir. Devam 5’te Dünya Türk Gençleri Bir - liği, Şubat 1992’de Tatar Gençleri Birliği Azatlık’ın öncülüğünde Rusya Fede- rasyonu içindeki Türk Dev - let ve Toplulukları ile Kı - rım ve Azerbaycan’dan gençlik teşkilâtlarının ka- tıldığı Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’nda doğdu.Türk Ocak - ları Genel Merkezi tarafından kurulan DTGB bu güne kadar 14 Kurultay yapmıştır. Ocak 2010 tarihinde Azerbaycan Devleti Adalet Bakanlığından kaydı geçirerek Uluslararası resmi bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak Bağımsız olmuştur. Dünya Türk Gençleri Birliği gönüllü, ba- ğımsız, milletlerarası bir demokratik plat- form olarak kurulmuş ve temelini, uluslararası normlardan, insan hakları deklarasyonuna pa- ralel devletlerarası anlaşmalardan almıştır. Tarihçe; Dünya Türk Gençleri Birliği 8.Başkanlar Toplantısı/ Bakü- Azerbaycan 22-26 Mayıs Dünya Türk Genç - leri Birliği’nin (DTGB) 8.ci Başkanlar toplan- tısı Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşti. Makedonya Türk Demokratik Partisi Genlik Forumu’nun da üye olduğu bu birliğe temsilen Başkan Bilgin Demir katıldı. 23 Mayıs Cumartesi günü yapılan açılışta, Azerbey- can Gençler ve Spor Bakanın yanısıra, Azerbeycan Meclisi milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Bakü Bü- yükelçisi ve bir çok sayıda üst düzey yönetici yanısıra Dünya Türk Gençlerinin liderleri de katıldı. Aynı gün Fahri Anıt ve Şehitlik Anıtının ziyareti de gerçekleştirdi. 24 Mayıs’ta gerçekleşen başkanlar toplantı- sında genç liderler kendi bölgelerindeki sorunları ko- nuştular. Bu doğrultuda da sonuç bildirgesine gire- cek olan kararlar onaylandı. DTGB’nin kararları sonuç bildirgesinde yazılıp gerekli makamlara gönderilecektir. DTGB’nin Başkanı Hasan Ali Karasar başkan- lıktan çekileceğini açıklamıştır. 10 yıldır bu görevi ba- şarı ile sürdüren Sn Hasan Ali Karasar, artık başkan- lığa ve yürütme kuruluna genç kanların gelmesi ve bu yola aynı hızda devam etmeleri gerektiğini belirtti. Bu doğrultuda, DTGB Başkanlık görevine Azerbey- can Milletvekili Sn.Ekrem Abdullayev ve Yürütme Kurulu Başkanlık görevine de Türk Ocaklarından Sn. Bülent Ak- soy teklif edilmiş ve genç liderler tarafından kabul edilmiştir. Kabul edilen tüm teklifler bu yıl Kırım’da 14.cü Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Ku- rultayında delegelerin oylamasına sunulacaktır. Sonuç Bildirgesi 11’de Geldik Gördük Yazdık Bultürk Başkanı Rafet ULUTÜRK Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği- nin Ekber Qoşalı başkanlığında yürüt - tüğü “Geldik, gördük, yazdık” prog- ramı çerçevesinde Kasım ayı başında Azerbaycana düzenlenen gezi son- rası şöyle bir açıklama yapmıştır: “Türk Dünyasının Şah Da- marı olan Azerbaycan Türkle- rine Bulgaristanın Kocabalkan, Rodop, Dağlarından ve Deliorman ova - sından kucak dolusu selamlar getirdim. Devamı 2’de Dünya Türk Gençleri Birliği, Türkçe konu - şan ülkelerin gençlik teşkilatlarını biraraya ge- tirmek amacıyla 16-19 Aralık 2012 tarihlerinde İstanbul’da 15. Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı düzenleyecek. Türk Dünyası’nın Gençleri kendi aralarında kültürel yakınlaşma bütünleşme ve iş birliğini geliştirmek ve pekiştirmek amacı ile her yıl ge - leneksel olarak Balkanlardan –Altay’lara, Türk - menistandan – Sibirya’ya, Adriyatikten - Çin Seddine kadar, Türklerin yaşadığı her bölgeden gençler bu yıl İstanbul’a toplanmaktadır. “Dilde, Fikirde ve İştte birlik şiarını hayatta geçirmek için Türk Devlet ve topluluklarından gençler, 1992 yılından beri bir araya gelmekte - ler. Bu yılda İstanbul ‘da Sütlüce Mah.İmrahor cad. Dutluk sk.No.3 AK Parti İstanbu İL MER- KEZİNİN üstünde Hilton Garden İnn.Otelinde DTGB-Dünya Türk Gençler Birliği 15.Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı 16 - 19 Aralık 2012 Tarihinde yapılacaktır. Fin-Ugor halklarının temsilcilerinin katıla - cağı kurultaya, ilk kez Buryad ve Kalmuk halk - ları temsilcileri de katılacak. Kurultayda aynı zamanda, Azerbaycanlı ve Türk yetkililer de hazır bulunacak. Kurultay, Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Fonu’nun maddi desteğiyle düzenlenmektedir. İSTANBUL VA- LİLİĞİ, iST.BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞNDAN VE Bulgaristandan ilk defa UHÖH Genel Başkanı Güner TAHİR de bu toplantıya katılacaklar arasındadır. Ey Yüce TÜRK ! … Seni anlamak, seni tanımak, seni tanımlamak, sana ulaş - mak için bu kadar uğraşa, emeğe külfete gerek var mı ? Senin erdemin, senin öz- verin, inandığın ilkele - rin, tarihi ve kültür mira- sın, oluşturduğun değerlerin, Bilim ve sanat aşkın, in- sanlık dünyasına ve mede- niyetine yaptığın katkıla- rın, hürriyet ve istiklalin, Namusun ve onurun uğ- runa her millete örnek olan mücadelelerin, sabrın, ve ve - fakarlığın, konuk severliğin, Binlerce yıllık tarihin ve in- sani ideallerin bütün kalplerde ve zihinlerde yazılı değil mi ? Ertuğrul ÖKTE Türk Gençleri İstanbul’da D T G B Genel Başkanı Dünya Türk Gençler Birliği Dünya Türk Gençleri Birliğinin 20. Ku - ruluş yıldönümü ve 11. Başkanlar Toplantı - sını yapmak için bulunuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. 20 yıl önce Türk dünyasının birli - ğinin ve gelişme yolunun sivil toplum ça - lışmalarından geçtiğini ön görerek, çağın gereklerine ayak uydurmak gayesiyle ku - ruluş çalışmalarına başlanan “Dünya Türk Gençleri Birliği” ilk kurultayını Tataristan’ın başkenti Kazan’da gerçekleştirmiştir. Bu süreçte eşsiz emekleri bulunan Talgat Ahmedişin’e teşekkürü bir borç biliyorum. Şubat 1992 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren DTGB, bu süre zarfında on dört Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı, on başkanlar toplantısını hayata geçirmiştir. Devamı 11’da Ekrem ABDULLAYEV Yıl:1 Sayı: 1 Kasım 2012 Aylık Siyasi, Sosyal ve Kültürel Gazete “Dilde, Fikirde ve İste Birlik” www.gencbengu.org Türk Dünyası Gençliğinin Sesi ENG B Ü Genç Türk Dünyası

Upload: genc-bengue

Post on 07-Mar-2016

257 views

Category:

Documents


14 download

DESCRIPTION

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi Gazetesi'nin 1.Sayısı

TRANSCRIPT

Page 1: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

14 . Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı Kırım Yaltada

14 . Türk Dünyası Genç-l i k G ü n l e r i v e K u r u l t a y ı

“Dilde , Fikirde , İŞTE Birlik “ şiarı-nın etrafında DTGB Bir Araya gelerek 09.08.2009 Tarihinde Yalta - Intourist

Otelinde XIV . Dünya Türk Gençlik Günleri ve Kurultayı Başladı . Dünya Türk Gençliğini İsmail Gaspıralı’nın “ Dilde , Fikirde , İŞTE Birlik “ slo-ganı Altında birleştirmek , Kırım Ta-

tar gençliğinin FIRSAT ve imkânlarını genişletmek ve tum Dünyanin Kırım Tatar halkının Sorunları uzerine dik-katini çekmek icin Kırıma geldiler .

Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin Yalta Kırım’da 14 Türk Devlet ve Toplu-luklarından 37 halk Topluluğu ken-tinde . Dünya Türk Gençlik Günleri ve Kurultayı’nda buluştular . Kırım Tatar Sivil Toplum kuruluşlarının ev sahip-liğini yaptığı Kurultay , Dünya Türk Gençleri BİRLİĞİ , Türk Ocakları Genel Merkezi’nin ve TC Başbakanlık Türk Tanıtma Fonu Ile Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nın (TİKA) katkılarıyla düzenlendi .

Türkiye’den Türk Ocakları ve Kı-rım teşkilatlarından , Gençlerin Kurul-taya Ortak Çalışmaları , Gönül BİR-LİĞİ etmeleri Ile mumkun Oldu . Kendilerini gönülden kutluyoruz .

Devamı 15’de

Bakıda Gənclər Evi layihəsinin təqdimatı və Dün-ya Türk Gənclər Birliyinin ofisinin açılışı keçirilib

Bakı. Ülkər Rəşidqızı - APA. Bu gün Bakıda Gənclər Evi layihəsinin təqdimatı və Dünya Türk Gənclər Birliyinin ofi-sinin açılış mərasimi keçirilib. APA-nın məlumatına görə, layihə Gənclər və İd-man Nazirliyinin maliyyə dəstəyi ilə «Dünya Türk Gəncləri Birliyi» İctimai Birliyi, Azərbaycan Gənclər Təşkilatları Milli Şurası və «Azərbaycan İnkişaf Mərkəzi» İctimai Birliyi tərəfindən həyata keçirilir. Mərasimdə gənclər və idman naziri Azad Rəhimov, Gənclər Fondu-nun rəhbəri Fərhad Hacıyev, Bakı şəhər Gənclər və İdman İdarəsinin rəisi Raqif Abbasov, Narkotiklərə qarşı Milli Təbliğat ofisinin müdiri Məzahir Əfəndiyev və digər rəsmi nümayəndələr iştirak ediblər.

İlk əvvəl layihənin rəhbəri Elşad Ab-dullayev nazir A.Rəhimovu Dünya Türk

Gənclər Birliyinin ofisi ilə tanış edib. Bildirilib ki, gənclərin iş həyatına ha-zırlığı, rəqabət əsaslı iqtisadi sistemdə peşə və sənət sahibi olmaları, təlim və tədris imkanlarından istifadə edərək peşəkar vərdişlərinin təkmilləşdirilməsi məqsədi ilə həyata keçirilən layihənin əsas məqsədi gənclərin məşğulluq problemlərinin həllinə yardım etməkdir.

Devam 5’te

Dünya Türk Gençleri Bir-liği, Şubat 1992’de Tatar Gençleri Birliği Azatlık’ın öncülüğünde Rusya Fede-rasyonu içindeki Türk Dev-let ve Toplulukları ile Kı-rım ve Azerbaycan’dan gençlik teşkilâtlarının ka-tıldığı Türk Dünyası Gençlik Kurultayı’nda d o ğ d u . T ü r k O c a k -

ları Genel Merkezi tarafından kurulan DTGB bu güne kadar 14 Kurultay yapmıştır.

Ocak 2010 tarihinde Azerbaycan Devleti Adalet Bakanlığından kaydı geçirerek Uluslararası resmi bir Sivil Toplum Kuruluşu olarak Bağımsız olmuştur.

Dünya Türk Gençleri Birliği gönüllü, ba-ğımsız, milletlerarası bir demokratik plat-form olarak kurulmuş ve temelini, uluslararası normlardan, insan hakları deklarasyonuna pa-ralel devletlerarası anlaşmalardan almıştır.

T a r i h ç e ;D ü n y a T ü r k

G e n ç l e r i B i r l i ğ i

8 . B a ş k a n l a r To p l a n t ı s ı / Bakü- Azerbaycan

2 2 - 2 6 M a y ı s D ü n y a T ü r k G e n ç -leri Birliği’nin (DTGB) 8.ci Başkanlar toplan-tısı Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de gerçekleşti.

Makedonya Türk Demokratik Partisi Genlik Forumu’nun da üye olduğu bu birliğe temsilen Başkan Bilgin Demir katıldı.

23 Mayıs Cumartesi günü yapılan açılışta, Azerbey-can Gençler ve Spor Bakanın yanısıra, Azerbeycan Meclisi milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Bakü Bü-yükelçisi ve bir çok sayıda üst düzey yönetici yanısıra Dünya Türk Gençlerinin liderleri de katıldı. Aynı gün Fahri Anıt ve Şehitlik Anıtının ziyareti de gerçekleştirdi.

24 Mayıs’ta gerçekleşen başkanlar toplantı-sında genç liderler kendi bölgelerindeki sorunları ko-nuştular. Bu doğrultuda da sonuç bildirgesine gire-cek olan kararlar onaylandı. DTGB’nin kararları sonuç bildirgesinde yazılıp gerekli makamlara gönderilecektir.

DTGB’nin Başkanı Hasan Ali Karasar başkan-lıktan çekileceğini açıklamıştır. 10 yıldır bu görevi ba-şarı ile sürdüren Sn Hasan Ali Karasar, artık başkan-lığa ve yürütme kuruluna genç kanların gelmesi ve bu yola aynı hızda devam etmeleri gerektiğini belirtti.

Bu doğrultuda, DTGB Başkanlık görevine Azerbey-can Milletvekili Sn.Ekrem Abdullayev ve Yürütme Kurulu Başkanlık görevine de Türk Ocaklarından Sn. Bülent Ak-soy teklif edilmiş ve genç liderler tarafından kabul edilmiştir.

Kabul edilen tüm teklifler bu yıl Kırım’da 14.cü Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Ku-rultayında delegelerin oylamasına sunulacaktır.

Sonuç Bildirgesi 11’de

Geldik Gördük Yazdık

Bultürk Başkanı Rafet ULUTÜRK Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği-nin Ekber Qoşalı başkanlığında yürüt-tüğü “Geldik, gördük, yazdık” prog-ramı çerçevesinde Kasım ayı başında Azerbaycana düzenlenen gezi son-rası şöyle bir açıklama yapmıştır:

“Türk Dünyasının Şah Da-marı olan Azerbaycan Türkle-rine Bulgaristanın Kocabalkan, Rodop, Dağlarından ve Deliorman ova-sından kucak dolusu selamlar getirdim.

Devamı 2’de

Dünya Türk Gençleri Birliği, Türkçe konu-şan ülkelerin gençlik teşkilatlarını biraraya ge-tirmek amacıyla 16-19 Aralık 2012 tarihlerinde İstanbul’da 15. Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı düzenleyecek.

Türk Dünyası’nın Gençleri kendi aralarında kültürel yakınlaşma bütünleşme ve iş birliğini geliştirmek ve pekiştirmek amacı ile her yıl ge-leneksel olarak Balkanlardan –Altay’lara, Türk-menistandan – Sibirya’ya, Adriyatikten - Çin Seddine kadar, Türklerin yaşadığı her bölgeden gençler bu yıl İstanbul’a toplanmaktadır.

“Dilde, Fikirde ve İştte birlik şiarını hayatta geçirmek için Türk Devlet ve topluluklarından gençler, 1992 yılından beri bir araya gelmekte-ler. Bu yılda İstanbul ‘da Sütlüce Mah.İmrahor cad. Dutluk sk.No.3 AK Parti İstanbu İL MER-KEZİNİN üstünde Hilton Garden İnn.Otelinde DTGB-Dünya Türk Gençler Birliği 15.Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı 16 - 19 Aralık 2012 Tarihinde yapılacaktır.

Fin-Ugor halklarının temsilcilerinin katıla-cağı kurultaya, ilk kez Buryad ve Kalmuk halk-ları temsilcileri de katılacak. Kurultayda aynı zamanda, Azerbaycanlı ve Türk yetkililer de hazır bulunacak.

Kurultay, Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Fonu’nun maddi desteğiyle düzenlenmektedir. İSTANBUL VA-LİLİĞİ, iST.BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞNDAN VE Bulgaristandan ilk defa UHÖH Genel Başkanı Güner TAHİR de bu toplantıya katılacaklar arasındadır.

Ey Yüce TÜRK ! …Seni anlamak, seni tanımak,

seni tanımlamak, sana ulaş-mak için bu kadar uğraşa, emeğe külfete gerek var mı ? Senin erdemin, senin öz-

verin, inandığın ilkele-rin, tarihi ve kültür mira-sın, oluşturduğun değerlerin, Bilim ve sanat aşkın, in-

sanlık dünyasına ve mede-niyetine yaptığın katkıla-rın, hürriyet ve istiklalin, Namusun ve onurun uğ-

runa her millete örnek olan mücadelelerin, sabrın, ve ve-fakarlığın, konuk severliğin, Binlerce yıllık tarihin ve in-

sani ideallerin bütün kalplerde ve zihinlerde yazılı değil mi ?

E r t u ğ r u l Ö K T E

T ü r k G e n ç l e r i İ s t a n b u l ’ d a

D T G BGenel Başkanı

Dünya Türk Gençler Birliği

Dünya Türk Gençleri Birliğinin 20. Ku-ruluş yıldönümü ve 11. Başkanlar Toplantı-sını yapmak için bulunuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. 20 yıl önce Türk dünyasının birli-ğinin ve gelişme yolunun sivil toplum ça-lışmalarından geçtiğini ön görerek, çağın gereklerine ayak uydurmak gayesiyle ku-ruluş çalışmalarına başlanan “Dünya Türk Gençleri Birliği” ilk kurultayını Tataristan’ın başkenti Kazan’da gerçekleştirmiştir. Bu süreçte eşsiz emekleri bulunan Talgat Ahmedişin’e teşekkürü bir borç biliyorum.

Şubat 1992 yılından bu yana faaliyetlerini sürdüren DTGB, bu süre zarfında on dört Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı, on başkanlar toplantısını hayata geçirmiştir.

Devamı 11’da

Ekrem ABDULLAYEV

Yıl:1 Sayı: 1 Kasım 2012 Aylık Siyasi, Sosyal ve Kültürel Gazete “Dilde, Fikirde ve İste Birlik” www.gencbengu.org

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

ENGB ÜG e n ç

TürkDünyası

Page 2: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

2 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Rafet ULUTÜRKDünya Türk Genç Yazarları Türk

Dünyasının Şah Damarı Bakü’de“Geld ik Gördük , Yazd ık” ad l ı

proje çerçevesinde bir araya geldilerBakü’de Dünya Türk Genç Yazarlar Birliği (DTGYB)

Azerbaycan Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı ya-nında Gençlik Fonu ve Avrasya Uluslararası Araştırma-lar Enstitüsünün de desteği ile hayata geçirdiği, “Geldik, Gördük, Yazdık” Projesi kapsamında bir araya geldiler.

Türk Dünyası’nın her yerinden katılan Türk yazarlar kendi aralarında kültürel yakınlaşma, bütünleşme ve iş-birliği yapmak, geliştirmek ve pekiştirmek amaçlı “Gel-dik Gördük, Yazdık” adlı projenin 05 – 11 Kasım 2012 tarihleri arasında Azerbaycan’ın Bakü kentinde temel-leri atıldı. Burada asıl amaç Azerbaycan halkının sıkın-tılarını, haklı oldukları Dağlık Karabağ sorununu ilk önce Azerbaycan dışında yaşayan Türklere ve ardın-

dan tüm acı gerçekliği ile dünya gündemine taşımaktır.Bu proje adına, Balkanlar’dan Altaylar’a;

Türkmenistan’dan Sibirya’ya; Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar, Türklerin yaşadığı her coğrafya-dan gelen Türk Genç Yazarları bir araya geldiler. “Dilde, Fikirde ve İşte Birlik” şiarını hayata geçirmek için 12 devletten 18 delege bu toplantıya iştirak etti.

Azerbaycan devleti dünya standartlarında Ben de İstanbul Atatürk havaalanından AZEL hava

yolları ile yola çıktım. Azerbaycan uçakları da kalite ve hizmet hususunda Türk Hava Yolları’na eriştiklerini gördüm. Teknolojinin son ürünleri kullanıldığına tanık oldum ve çok memnun kaldım. Ayni zamanda burada Azerbaycan devletinin dünya standartlarına ayak uydur-duğunu görüyorsunuz. Hosteslerde çok saygılı ve bilgi-lendiriciydiler, bu kısa zamanda eskiden neredeyse hiçbir iz kalmamış. Yani dünyaya ayak uydurmada Azerbay-canlı kardeşlerimizi zirveye çıktıklarını görebilirsiniz.

Uçak yolculuğunda bulutların üzerine o yüksek-liğe çıktığında bulutlar kendi esrarlı yerini kaybet-meye başlarlar. Ulaşılmaz olmalarından kaynaklanan bir hayranlığımız vardır bulutlara karşı fakat şimdi bu-lutların üzerinde dans etmiş bir şövalye olarak, bu-lutların öyle insandan daha yüce bir şeyler olma-dığı hissine kapılıyor insan. Ayrıca kuşlarında istediği yöne uçabilmelerinden başka, uçağa binen insanlar-dan daha hür olduklarına inanmazsınız artık. Uçaktan inseniz de hürriyet bıçakla kesilir gibi kesilmez, tek-rar havalanacağını bilmek teselli ediyor insanı. Ama her şeye rağmen yine de uçaktan inmek her şey için yeni bir başlangıçtır. Dilerim her uçağa binişim de bu başlangıçların iyi meyveleri ile sonuçlanmış olur.

Azerbaycan Devleti nereden ne-reye geldiği net olarak görünmektedir.

Uçaktan Azerbaycan Haydar Aliyev Hava Limanı’na indik bizleri kapıda Azerbaycanlı kardeşlerimiz hep bi-linen o güler yüzleri ile karşıladılar. Aramızda o sıcak kucaklaşmalardan sonra İlgar kardeşimiz bizi kendi özel arabası ile kalacağımız yere doğru yola çıktık. Biz-leri Bakü merkeze yakın “Modern” otele götürdüler. Burada da bizleri Ekber Goşalı Başkanımız ve ekibi samimi bir şekilde karşıladılar, hepimizle ayrı ayrı il-gilendiler ve odalarımıza kadar götürüp yerleştirdiler.

Bakü’de otel çok güzeldi, balkona çıktım Hazar Denizi görünüyordu, birden geçmişe döndüm ve bu

Türk denizine niçin göl dediklerini düşündüm?...Bakü’de güneş her gün genç olanlar ve de yüreği

genç kalanlar için bambaşka doğar. Burada aramızda bir de İbad Hüseynov Gazimiz vardı, yanında da bir Albay kendisi gazimizin komutanıymış meğer. Albay anlatıyordu: “Biz ilk Kurultayda Türkiye’de 1993 yı-lında Özbek, Kırgız, Kazak, Azerbaycanlı, Türkmen-lerin kardeş olduğunu orada öğrendim, hatta baya şa-şırmış idim bu nasıl olur diye. Amma bu gün artık hepimiz bunu öğrendik, işte şimdiden sonra da ara-mızda kaynaşmayı da sağladıktan sonra artık büyük işler yapmaya başlayacağız” dedi. Gazimizin filmini seyrettik nasıl Ermeniler ile savaşmış. Yemekten sonra Gazimiz ile birlikte toptan hatıra fotoğrafı çektirdik.

Güneş her gün genç olanlar ve de yüreği genç ka-lanlar için bambaşka doğar. Güneş ondan nasiplen-meyi bilenler için sonsuz bir güç kaynağıdır. Güneşin doğması yorgunlukların kader defterine devredilmesi demektir. Burada Türk Genç Yazarları da bu şekilde Hazar denizinin kıyısında her sabah güneşi karşılarlardı.

Kahvaltıda akşam görüşemediğimiz arkadaşla-rımızla kucaklaştık, yeni arkadaşlar ile tanıştık, ön-ceden yapılan programda ufak bir değişiklikten sonra bu gün Azerbaycan’ın bağımsızlık savaşında şehit düşen kahramanlarının ziyareti ile başladık.

Azerbaycan’ın Ölümsüz Şehitlerini ZiyaretAzerbaycan Milli Meclisi Milletvekili Ganire

Paşayeva’nın ev sahipliğinde Azerbaycan’ın ölümsüz lideri merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in me-zarını, Şehitler Hiyabanı’nı ve Bakü Türk Şehitliği’ni ziyaret ettik. Şehitliğe girer girmez yamur çilemeye başladı, bu damlalar şehitlerimizin gözyaşlarıydı sanki çok etkilendik. Türk Dünyasından gelen tüm yazarlar şehitliklere hep birlikte çiçek ve çelenk koydular. Ar-dından Zarife Aliyeva, Fahri Hıyaban’a geçerek, gaze-tecilerden Çingiz Mustafayev, Salatın Esgerova, Şair Ali Riza Ulutürk ve Ali Mustafayev ile birlikte bir de burada Bulgaristan Türkü de Balkanlardan da şehitle-rin olduğunu gördüm burada Türk şehitliğinde ve di-ğer kahramanları da ziyaret ederek dualar okundu.

Şehitlik ziyaretinde basına açıklama yapan Azer-baycan Uluslararası Avrasya Enstitüsü Başkanı Sn.Ganire Paşayeva, “Karabağ sorununun çözümünde ve bu sorunun tüm dünyaya duyurulmasında or-tak hareket etmeliyiz, 18 ülke ve topluluktan katılan-lar, Azerbaycan’ın gerçekliklerini yakından tanıya-caklarını” söyledi. Karabağ ve Hocalı soykırımının Türk Dünyası’nın ortak problemi olduğunu vurgu-layan Paşayeva, bu sorunların çözümünde ve Ho-calı soykırımının dünyaya tanıtılmasında ortak hare-ket edilmesi gerektiğinin üzerini çizerek “Burada yatan tüm şehitler Türk Dünyasının şehitleridir” diye belirtti.

Karabağ-Türk Dünyası’nın Ortak ProblemiUluslararası konferans; Azerbaycan’ın Ata-

türk merkezinde düzenlenen “Karabağ-Türk Dünyası’nın Ortak Problemi” Ulus-lararası Konferansı ile görevimize başladık.

Azerbaycan’da Atatürk Merkezi, TİKA, TÜ-SİAB, Avrasya Uluslararası Araştırmalar Ensti-tüsü SB, Azerbaycan Cumhuriyeti Gençliğe Yar-dım Fonu, ATHEM ile ortaklık içinde 18 Türk Devlet ve Topluluğundan (Türkiye, Türkmenis-tan, Bulgaristan, Romanya, Makedonya, Kazakis-tan, Kırgızistan, Özbekistan, Gagauz yeri-Moldova, Başkurdistan-RF, Kırım-Ukrayna, Kerkük -Irak) 18 genç yazar ve gazeteci Azerbaycan’da bir araya geldiler.

A ç ı l ı ş a A z e r b a y c a n M i l l e t v e -kili Sn. Ganira Paşayeva, konuşmasında;

“Bu gün Türk Dünyası’nın her yerinden yazarların Bakü’ye gelmesi ve Azerbaycan Türklerine sahip çık-manızdan dolayı sizleri kutluyorum. Sizlere Azerbay-can topraklarına hoş geldiniz sefalar getirdiniz” dedi. Devam etti, “Türk Dünyası’ndan gelen yazarların yeni bir bin yılın başında Azerbaycan’da toplanması çok anlamlıdır. Biz Türkler - dostluk ve sevgi hare-ketiyiz. Bizler tarih boyunca kendi kültürümüzün kıy-metini pek bilmedik. Şimdi Türk ülkeleri istiklallerine kavuşuyor. İstiklalin korunması milli ve manevi güç-lerin kuvvetlenmesine bağlıdır. Amacı Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Problemi’nin Türk Dünyası’nın or-tak problemi haline getirmek ve buraya gelen yazar-ların dili ile dünya kamuoyuna duyurmak olan bu top-lantı, eminim ki, büyük sonuçlar doğuracak ve haklı Karabağ meselemizi Türklerin gözlemleriyle dünyaya yansıtılacaktır. Çünkü dünya artık içinde Türk’ün ol-duğu meseleler olunca önyargılı ve taraflı bir ta-vırla gerçekleri göz ardı etmekte ve haklı olan dava-larını dünya görmezlikten gelmektedir. İşte değerli gençler bu gün TÜRK BİRLİĞİNE ne kadar ihti-yaç olduğunu bir kez daha ortaya çıkmıştır.” dedi.

Ardından Dünya Türk Genç Yazarlar Bir-liği Başkanı Ekber Goşalı ise, “Geldim, Gör-düm, Yazdım” adlı bir proje kapsamında dü-zenlediklerini, misafir yazar ve gazetecilerin ülkelerine döndükten sonra Karabağ konusunda ka-leme alacakları yazıların kitapta toplanacağını ifade etti.

Toplantıda Dünya Türk Genç Yazarlar Birliği (DTGYB) Başkanı Ekber Goşalı, Türkiye Cumhuri-yeti Bakü Büyük elçiliği Kültür Müşaviri Seyit Ah-met Arslan, KKTC Bakü Temsilcisi Sadettin Topukçu, TUSİAB Başkanı Murat Bakır, Türk Cumhuriyet-leri ve topluluklarından Türkiye, Kazakistan, Özbe-kistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Gagauz Yeri (Mol-dova) Bulgaristan, Romanya, Kırım, Makedonya ve Irak’tan gelen temsilciler birer konuşma yaptılar.

Konuşmacılar Türk Dünyası Birliği konusunda, Ka-rabağ gerçeklerinin dünya kamuoyuna duyurmak için yapılan ve yapılması gerekenler hakkında düşüncele-rini belirtiler. Türk Dünyası’nın her köşesinden gelen yazarlar konuşmalarını genel olarak eğitim, ekonomi, kültür, siyaset ve gelecekleri üzerine yaptılar. Bu ko-

nuşmaları dinlerken bazen gözlerimiz doldu, bazen se-vindik, bazen de göğsümüz kabardı. Bizler bu konuş-maların hepsini Türk Dünyası’nın umutlu geleceğine uzanan eller olarak görmekteyiz ve hepimiz öyle gör-meliyiz. Şahsen bu toplantılarda Dünya Türkleri’nin durumu hakkında çok şeyler bilmediğimizi öğrendim.

“İNSANLAR İÇİN ÖĞRENMENİN BAŞI OLAN, SONU OLMAYAN BİR UĞRAŞ” olduğunu bir kez daha idrak ettik.Bulgaristan Türklerinin mensubu olarak ben de Azerbaycanlı kardeşlerimize destek vermek için ka-tıldığım toplantıda özetle aşağıdaki konuları vurguladım: Rafet ULUTÜRK’ün konuşması;

Türk Dünyasının Şah Damarı olan Azerbaycan Türk-lerine Bulgaristan’ın Kocabalkan, Rodop, Dağlarından ve Deliorman ovasından kucak dolusu selamlar getirdim.

“Biz Türkler, devletsiz yaşamadık, yaşayamayız ve dünya devlet kurmayı bizlerden öğrenmiştir, an-cak artık Türk gibi başlayıp Türk gibi bitir dedirtme-liyiz. Artık gerçek ve doğru tarihi anlatmak lazım, binlerce film yaparak, on binlerce dizi üreterek Türk tarihini dünyaya göstermemiz lazım. Her şey sa-bır işidir, benim Türk gençlerine üç tavsiyem olacak:

1. Hayallerinizin sonu olmayacak2. Ağır şartlar karşısında düşüp yıkılmayacak3. İnanç ve dava adına savaşırken ke-

sinlikle mükâfat beklemeyeceksiniz.Bedenleri ruhlara galebe çalanlar, asla büyük işler ba-

şaramazlar, ruhlar bedenlere galebe çalmalı. Birde şah-sınıza yapılan zulmü affedin ki zalim olmayasın. Fa-kat Devletinize veya Milletinize yapılan zulmü hiç bir zaman asla ve asla affetmeyiniz. Muhtaç oldu-ğunuz kudret damarlarınızdaki asil kanda mevcuttur.

Ayrıca buradan 2 önerim olacak;1. Artık Türk Dünyası’nın bir takvimini yapmalıyız, bu

da Türk Dünyası’nın önemli olaylarının sıralandığı ve belirli tarihlerde anma törenlerini anımsatacak bir takvim

2. 1950-60 yılları arasında komünizmi yaymak üzere Komünist Rusya tarafından Bulgaristan’a Azerbay-canlı öğretmenler gönderilmiş, fakat kısa sürede bunla-rın Türkçülük yaptığının ve yaydığının farkına varınca apar topar rejim tarafından geri gönderilmişlerdir. İşte bu gün Bulgaristan’da Türkçülüğe hizmet eden bu öğ-retmenlerimizden hala sağ olanları araştırıp bulalım ve Bulgaristan’da sağ olanlarla tekrar buluşturalım. Gerek Bulgaristan’da gerek Azerbaycan’da bir araya getirelim, böylece Azerbaycan Türkü ile Bulgaristan Türkü’nün kaynaşmasında büyük bir adım atılmış olacaktır.

Karabağ ve Hocalı soykırımının sadece Azerbaycan’ın problemi değildir bu artık tüm Türk Dünyasının ortak problemidir. Burada gördüklerimizi tüm Türk Dünyası’na kendi bölgelerimize ulaştıraca-ğız. 200 yıldır bizim gözlerimizi kapatan Rusya ar-tık başarılı olamayacaktır, bu dönemin sonuna gelindi.

Artık Dünyada yeni bir güç oluşuyor ve bu gücün fikri desteği ve kuruculuğu bize hepimize görev yüklemek-tedir. Bu güç Türk Dünyası olacak, bu gücün bu günkü güçlerden farkı adaleti kendi çıkarına göre değil, çıkar-larını adalete göre ayarlamasıdır. Bizler Türk Yazarları şunu çok iyi biliyoruz ki, “Bir Kalem, Bin Silahtan Üs-tündür” bunu çok kısa zamanda herkes kavrayacaktır.

Buradan tüm Türk Dünyası’nın analarına sesleni-yorum; “Çocuklarınızı yetiştirirken onları Dünyayı yönetebilecek bilgi, beceri, birikim ve ahlakla dona-tarak yetiştiriniz. Biz bu ağır işin altından kalkama-sak da, sizin büyüttüğünüz gelecek kuşaklar bu ağır yükü bulunması gerektiği olan yüksekliklere rahat-lıkla taşıyacaklardır. Türk Birliğine Dünyanın ihti-yacı vardır; bunu herkes idrak etmeli, dünyada kim adaletin hâkim olmasını isterse, bu birliğe destek olup sahip çıkmalıdır.” Son olarak da işgal altındaki Dağlık Karabağ, sadece Azerbaycan Türkleri’nin sorunu değil, bu sorun tün Türk Dünyası’nın hatta insanlığın sorunudur” diyerek sözünü bitirdi.

HAYALLER BEYAZ KÂĞITLARA DÖKÜLDÜ - Buraya Türk Dünyası’ndan gelen yazarlar, genç be-yinler geleceğe dair beklentilerinde ne varsa onları masaya koydular, ideallerini hayallerini bembeyaz kâğıtlar üzerine yazdılar. Bu hayallerin bizden sonra gelecek nesillerin gerçekler olacağının bilincindedirler. Buradan çıkan sonuç Karabağ, sadece Azerbaycan’ın sorunu değil. Karabağ bütün Türk Dünyasının sorunu olduğu ortaya çıkmış oldu. Bir ülkü için bir ülke için kalplerinde aynı şeyleri geçirenler bir aradaydılar.

Lütfen Dünyaya Gerçekleri DuyuralımTüm bu gerçekler ortadayken bu organizasyonun ama-

cına uygun olarak okuyanlardan ricamız, Dağlık Kara-bağ probleminin dünyaca tanınması ve netice alınması

için elinizden gelen katkıyı yapmanızdır. Lütfen gerçek-leri dünyaya duyuralım bir birimize yardımcı olalım.

Bakü’nün en başarılı öğrencileri Türk okulundaBu gün 7 Kasım günü Azerbaycan Devlet Üni-

versitesinde “Geçmişten Günümüze Azerbaycan-Türkiye’de Vakıflar” Uluslararası konferansa katıldık.

Öğle yemeğinde Bakü’de bulunan Özel Türk oku-lunda bizleri misafir ettiler. Okulu gezdik ve gördük ki, bu okulda akıllı tahtalardan başlayarak her tür son tek-noloji kullanılmış. Burada yok yok tüm odalarda ka-mera, müdür istediği dersi anında dinleyebiliyor. Bir problem yaşandığında velilere kim haklı, kim haksız anında olay izletiliyor. Bakü’nün en başarılı öğrenci-leri bu okulda olduğunu öğrendik ve çok mutlu olduk.

Kız Kalesi (Kız Galası) Ardından Bakü şehrini gezmeye başladık ve ilk olarak Kız Kalesi’ni (Kız Galası) ziyaret ettik. Kız Galası’na gittiğimizde ise bu-radan Bakü’nün büyüleyici manzarasını izledik, an-lattıklarına göre aynı yere eskiden savaş esnasında ka-dın ve çocukları saklıyorlarmış. İçinde kuyu var su için, her katta ufak ufak odalar var, her odada da ufak pencereler var. Kız Galası Hazar’ın hemen yanında bulunmaktadır. Buraya düşman hiç bir zaman gire-memiş ve hiç bir yerinde de değişiklik veya yıkılma olmamış, bundan dolayı da burası hiç değişmediğin-den bu yeri bakire bir kıza benzetiyorlar.

Türk Dünyası Yazarları Adına Verilen YemekBurada yemeği Azerbaycan Milletvekili Sn.Ganira

Paşaeva Turan Restoranda verdi. Restoranın sahibi Azerbaycan halkının sevdiği Azerbaycan Gazisi’ymiş. Onunla tanıştık sohbet ettik. Bu gecede de Türk Dünyası’nın problemleri konuşuldu ve herkes kendi problemlerini dile getirdi. Ayrıca bazılarının da çö-züm önerilerini ortaya koydular. Sonunda bu anlamlı buluşmanın anısına Milletvekilimize hediyeler verildi.

Ermeni ve Rus Mezalimini Yerinde GördükYollar çok güzel üç şeritli tek yöne doğru

hızla ilerliyorduk, Rusya zamanından eser yoktu.Yolda giderken genel tarihi bilgiler verildi.Bakü, Ermeni değil Rus İşgalinden Kurtuldu dediler.Azerbaycan’da bu işgalin ve tecavüzlerin sonu-

cunu bazı rakamsal değerler ile verildi: Bu işgal so-nucu bir milyon yüz bin kişi göç etmek zorunda kalmış. 20 bine yakın insan katledilmiştir, 50 bin insan sakat kalmıştır. 5 bin insandan bugün halen haber alınamamaktadır. Bu işin insani boyutu da var veya olması gerekmez mi, nerede insan hakları?

Birde bunun ekonomik ve sosyal boyutu vardır. Maddi boyuta detaylı girerek vaktinizi almak iste-mem ama o günkü değeri ile bu zulmün Azerbaycan a maliyeti 60 milyar dolardır. 21. yılına girdiğimiz bu trajedinin ekonomik, sosyal, insani boyutunu tah-min etmek herhalde zor olmasa gerek. İşte bu zor dönemlerde Azerbaycan hem bağımsızlığını koru-maya çalışıyor, hem de toprakları işgal olmuş, mec-buri göçe zorlanan insanlara bakmak, doyurmak, okutmak, sağlığını korumak için çaba sarf ediyordu. Dolayısıyla Ermeni işgaline maruz kalan toprakla-rın yeniden ülkenin kontrolüne geçmesi sağlanmalı ve 21 yıldır işgal edilmiş haklarının tazminat hak-kını istemelidir bu konuda da tüm Türk Dünyası bu haklı davasında Azerbaycan’ın yanında olmalıdır.

Kısa bir Tarih; 15 Eylül 1918 tarihinde Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade tarafından kurulan Milli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varlığını kabul edeme-yen Kızıl ordu güdümündeki Ermeni çeteleri Bakü ol-mak üzere Karabağ bölgesini tedrici olarak işgal etmiş-lerdi. Bu işgal ve katliamlar karşısında sıkıntı yasayan kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti yöneticileri Osmanlı yönetiminden acil yârdim talebinde bulunur. Osmanlı yönetimi aldığı kararla, Genel Kurmay Başkan Vekili Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa komutasındaki Türk İslam Ordusunun Azerbaycan’a gönderir. Nuri Pasa komutasında ki Türk Ordusu 15 Eylül 1918 tarihinde kardeş Azerbaycan’a girer. İşgalci güçlerle yapılan ça-tışmalar sonrası, Agsu, Göyçay, Kürdemir ve Samahi gibi bölgeler kurtarılır. İki aylık süren çatışmalar ve iler-lemelerle Ağustos başında Türk-İslam ordusu Bakü’ye girmeyi başarır ve Bakü düşman işgalinden kurtarılır. Devamı 4‘de

Türk Genç Yazarları Bakü’de Buluştu-1

Page 3: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 3

Selçuklu Türkleri’nde, dinî ve millî birliğin muhafazasında, Os-manlı Devleti’nin kuruluşunda ve Osmanlı insanının yetişmesi ve terbiyesinde büyük hizmetler gören içtimaî (sosyal) bir teşki-lat. Arapça “kardeşim” manâsına gelen ahî ile Türkçe “cömert, eli açık” manâsında olan akı kelimeleri ile yakınlık göstermekte ise de, hangisinden geldiği belli değildir. Her iki kelimeden de gel-mesi ihtimal dahilindedir. Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da ya-şayan Türklerin, esnaf ve sanatkârlarının birliğini, çalışma esas ve usullerini teşkil eden, sosyo-ekonomik bir Türk kurumudur.

Ahilik, ihtiva ettiği hizmetler bakımından cömertlik, mert-lik ve mürüvvet manâlarına gelen fütüvvet teşkilatının daha da gelişmiş bir şekli olarak görülmektedir. Sonraları esnaf ve sanatkârlar birliğine unvan olarak verilmiştir. On birinci asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu’ya girmeye başlayan Müslü-man Türkler (Selçuklular), Türkistan’da ticaret ve sanayi mer-kezlerinde yaygın fütüvvet ilkelerini de beraberlerinde getirdiler.

Bu ilkeler arasında bilhassa; Müslüman kardeşinin işini gör-mek, onun yardımında bulunmak, hatâ ve kusurlarını affe-dip, husumet ve düşmanlık beslememek, ayıp ve kusurla-rını örtmek, kendisini başkasından üstün görmemek, musibete uğrayan düşman bile olsa sevinmemek, başta gelmektedir.

Diğer taraftan Horasan ve Mâverâünnehir’deyken Fahreddin-i Razî, Ahmed Yesevî ve Şihabüddin Sühreverdî gibi büyük âlimlerden ders alan Ahi Evren (1171-1262), daha sonra Anadolu’ya gelerek, Kayseri’de yerleşmiş ve halkı irşad vazifesine başlamıştı. Kayseri’de debbağlık yapıp, elinin emeği ile geçinen Ahi Evren, Türkistan’dan ge-len bilhassa esnaf teşekküllerini bir çatı altında toplayıp teşkilatlandırdı.

Fütüvvetnamelerden faydalanarak, teşkilatın bir nevi yönetme-liğini yazdı. İslam ahlâkını esas alan bu yönetmeliği, esnaf ve sanatkârlar arasında tatbik etti. Onlar arasında İslam ahlâkına da-yalı bir birlik ve kardeşlik kurdu. Böylece “ahilik teşkilatı” ortaya çıktı. Diğer taraftan, hocası Evhadüddin Kirmanî’nin kızı olan ha-nımı Fatma Bacı da kadınları yetiştirip “Baciyan” grubunu teşkil etti.

Ahilik teşkilatı sayesinde, Anadolu’da Rumlar ile Ermenile-rin elinde olan sanat ve ticaret hayatına, zamanla Türkler de ka-tılıp, söz sahibi olmaya başladılar. Ayrıca ahiler, yaptıkları za-viyelerde, Müslüman tüccar ve esnafın ahlaki terbiyesi ile de uğraştılar. Ahi zaviyeleri zamanla memleketin her tarafına yayıldı.

Ahiler, içtimaî hayattaki bu hizmetleri yanında ihtiyaç halinde ga-zalara ve memleket savunmasına da katıldılar. On üçüncü asrın ilk yıllarında Çin’in kuzey-batısında katliamlara başlayan, kısa bir müd-det içerisinde dünyanın siyasî haritasını alt üst eden ve Anadolu’ya doğru yaklaşan Moğol tehlikesine karşı tedbir aldılar. Moğolların ön-lerinden kaçıp gelenlere kucak açarak, Anadolu insanını, Moğollara karşı gaza aşkı ile doldurarak; cihad yolunda Allahü tealanın rızasın-dan başka bir şey düşünmeyen kimseler olarak yetiştirmeye çalıştı-lar ve bu insafsız düşman karşısında kahramanca mücadele ettiler.

Nihayet Moğollar, 1243 yılında Kayseri’yi muha-sara edip, çetin bir muharebe sonunda şehri ele geçirince, bin-lerce ahiyi şehid ettiler. Anadolu’nun karışıklıklar içeri-sinde olduğu bu sırada, Ahi Evren’i de Kırşehir’de öldürdüler.

Kısaca “sulhta muallim, muharebede asker” olan ve Anadolu’nun her tarafına yayılmış bulunan ahiler, gerek Moğol zulmü ve ge-rekse başka karışıklıklarla sıkılan ve bunalan insanlara, maddî ve manevî güç ve moral vererek Osmanlı Devletinin kuruluşuna ka-dar Anadolu’yu dinî ve millî birlik içinde tutmaya muvaffak oldular.

Bu sırada Söğüt civarında gelişmekte olan Osmanlı Beyli-ğinin emrine koşan ahilerin bir kısmı, uçlara yerleşip zaviye-ler kurdular. Doğudan bu mıntıkaya gelen Türkmenlerin erkek-lerini, ahi erkekleri, kadınlarını da Fatıma Bacının yetiştirdiği bacıyan grubu terbiye etti. Böylece, üç kıtada altı asır at koş-turacak olan, istikbaldeki Osmanlı neslinin temelini attılar.

Bu esnada itibarlı bir ahi olan Şeyh Edebali, Osman Gazi ile ya-kın münasebetler kurup, kızını ona verdi. Orhan Gazi ve Murad-ı Hüdavendigâr, ahilerden olup, vezirleri Alâeddin ve Çandarlı Kara Halil de ahi idiler. Böylece ahilerden bir kısmı âlim, kadı olarak ilim sahasında, bir kısmı vali ve komutan olarak idarî ve askerî alanda, bir kısmı da ticaret ve sanat alanında hizmet vermeye baş-ladılar. Ahilerin; İslam’ın emri olan, zamanın kıymetini bilmek, disiplinli bir hayata sahip olmak, istişare etmek (karşılıklı danış-mak, tartışmak), adil olmak ve adalet esaslarını aşıladıkları kü-çücük bir aşiret, kısa zamanda büyük bir devlet olmaya başladı.

Zaman zaman devletin yükünü hafifletici hizmet-lerde de bulunan ahiler, Bursa’yı Düzmece Mustafa’nın hücumundan korudukları gibi, 1360 yılında idare-leri altındaki Ankara’yı Sultan Birinci Murad’a teslim ettiler.

Bu hizmetlerine karşılık Osmanlılar, ahilere yardımcı olup hürmet göstererek halkı yetiştirmeleri için teşvikte bulundular. Bu yüzden, daha sonra Birinci Murad’ın ahilerin başı olduğu ve kendisinden Ahi Murad diye bahsedildiği de bilinmektedir. Osmanlı Devleti kuvvetle-nip Anadolu’ya hakim olduktan sonra, ahiler daha ziyade hayırsever bir cemiyet, bir esnaf teşkilatı şeklinde faaliyetlerini devam ettirdiler.

Ahiler arasında, sanatın okumakla değil, ahinin yetişmesi için, üstattan öğrenmesi şartı getirilip; yamaklık, çıraklık, kalfalık, ustalık, yiğitbaşı-lık, ahi babalık ve kethüdalık safhalarından geçmesi şartı vardı. Gün-düz işinde çalışan ahiler, akşamları kendilerine mahsus binalarda soh-betlere katılırlardı. Böylece ahilerin ahlaki terbiyesi, ihmal edilmezdi.

Ahilerin kendilerine mahsus kıyafetleri vardı. On dördüncü asır seyyahlarından İbn-i Battuta, üstlerine hırka, başlarına sarık sarılı beyaz yünden bir külah ve ayaklarına mest gibi ayakkabı giydikle-rini bildirmektedir. Ahiliğe kabul edilen namzede (adaya), şeyh ta-rafından şedd-i bend denilen ve ahiliğin nişanı kabul edilen bir ku-şak kuşatılırdı. Ahiler kuşaklarında, büyükçe bir bıçak taşırlardı.

Tarihte DağıstanlılarTarihte özgürlük mücadelesinin en yoğun yaşandığı toprak parçalarından biri olan Dağıstanın günümüzdeki stratejik önemi, başta Rusya ve ABD olmak üzere birçok ülkenin ilgisini çekiyor. SSCB nin dağılmasının ardından tam bağımsızlık mücadelesi veren Dağıstan, çoğunluğu Müslüman, den fazla etnik unsurun barış içinde yaşadığı bir ülke olma yolunda...DAĞISTANDA RUS İŞGALİOsmanlının Dağıstan ve Kafkaslar>daki hakimiyeti kısa süreli olmuş, Safeviler tekrar bölgeye sızmakla kalmamış, Şii düşüncesini de bölgedeki Sünni Müslümanlara dayatmaya çalışmışlardır. Ancak Safevilerin v.yüzyılda başlatmış oldukları bu hareket Dağıstan>da şiddetli tepki ile karşılanmıştır. Aynı yüzyılın ilk çeyreğinde Surhay Han önderliğinde birleşen Dağıstanlılar Şamahı şehrini geri alarak, tekrar Osmanlı himayesine girmişlerdir.Safevi Devletinin bölgedeki varlığı hiçbir zaman kalıcı olmamıştır. Çünkü Şiiliği yaymak için başlatılan zorlamaya dayalı propaganda yöntemleri her zaman için büyük tepki toplamıştır. Bu arada Rusyaya karşı sürekli olarak gücünü yitirmiş, Dağıstanda istediği etkiyi sağlayamamıştır.Osmanlı ve Safevi Devletlerinin bölgedeki etkinliklerini yitirmesi Rusyanın Kafkaslarda güçlenmesine neden olmuştur. Dağıstan>la ilgilenmeye başlayan Rusya, bugünkü Grozni olarak adlandırılan toprakları işgal etmiştir. Grozniyi Kafkasları işgal etmek için üs olarak kullanan Rusya v. yüzyıldan itibaren Dağıstana seferler düzenlemeye başlamıştır. Bu saldırılar sırasında bölge halkının Rusyaya tepkisi sert olmuştur. Çar Petro, Rus tacirlerin mallarının yağma edildiğini bahane ederek Terek Irmağından Derbende kadar Dağıstan topraklarını işgal etmiştir.

Dağıstanın tamamının Ruslar tarafından işgali ancak gerçekleşmiştir. Çarlık Hükümeti işgal ettiği topraklarda yerel halka baskıcı bir politika yürütmüş, Dağıstanda Rus kökenli olmayan milletlerin siyasi ve ekonomik gelişmesini engellemiştir. Ruslar Dağıstanın işgali sırasında İmam Mansur, Gazi Muhammed ve Şeyh Şamil önderliğindeki direniş hareketleriyle mücadele etmek zorunda kalmıştır. General Baryatinski kumandasındaki Rus birliklerine teslim olan Şeyh Şamil, destansı bir direniş mücadelesiyle tarihe adını yazdırmıştır.Rus işgali ile birlikte bölgede bir koloni idaresi tesis edilmiş ve Dağıstan Rus valiler tarafından idare edilmiştir. Dağıstanlılar Kafkas Cumhuriyetini, de Dağıstan Rusya Sosyalist Muhtar Cumhuriyetini kurmuşlardır.BUGÜNKÜ DAĞISTANBugün, yirmiden fazla dilin konuşulduğu Dağıstan>daki halkları üç ana grupta toplamak mümkün. Dağıstanın Kafkasların yerli halklarından, Türklerden, Arilerden oluşmaktadır. Dağıstandan fazla etnik grubun -Tatların dışında- tamamı Sünni Müslümandır. SSCB nin dağılma sürecinde bir milyon bin nüfusa sahip olan Dağıstanda, günümüzde milyona yakın Müslüman yaşamaktadır.

Rafet ULUTÜRKBir simit parasıyla Cennet...

Dr.Nedim BİRİNCİ AHİLİK ve

AHİLİK TEŞKİLATI

Tarihi Bilgi

“Eğer sol pançan kaşınırsa-eline para geçecek. Sağ elin kaşınırsa-para vereceksin. Evden çıkarken sağ ayakla çık, işin hayıra gitsin diye. Hapşırdın mı- bi-risi seni anıyor. Kötülüğü önlemek için ağaca vur. Sol gözün oynarsa- iyi haber gelecek. Sağ kula-ğın kırmızı ise- senin için güzel şeyler konuşuluyor.” Buna benzer batıl inançlar, günlük hayatımızda yer alıyor. Birçoğunun anlamı vardır. Diğerleri ise halk arasındaki söylentilere ve inançlara dayanır. Günümüzde batıl inançlara inanan ve uygulayan birçok insana rastlıyoruz. Zdravets-Turnagagası çi-çeği, birçok halk şarkısında yer alıyor. İnançlara göre, turnagagası kokusu, nazardan koruyor, kö-tülükleri önlüyor, sağlık ve güç verirken, aşk işa-retidir aynı zamanda. Erkekler gurbete giderken, anne ve eşleri muhakkak kırmızı iplikle bağlı bir demet turnagagası verirmiş. Bugün de bunu ya-panlar var. Kırmızı renginin de büyülü gücü sa-hip olduğuna, kötülüklerden ve uğursuzluktan koruduğuna inanılır. Bugün de Gergövden, Hıdre-lez bayramında kurbanlık kuzunun başı turnaga-gası demetiyle süslenir. Büyük kilise bayramlarında din adamları, turnagagası çiçeğiyle, kutsal suyla dolu bakıra bandırdıktan sonra oradakiler kutsar.“Bir gün sabahından belli olur” demişler. “Bugün en yaygın batıl inançlara göre ”Eğer rastladığın ilk kişi-nin elleri dolu ise, gün boyunca işin hayrına gidecek.”

türündendir. Bundan dolayı belki de, birçok halk geleneğinde zengin sofra, bereketi simgeliyor. Fok-lorda “kutsuzlar” hakkında birçok hikâye vardır. Bu kişilerin işi gitmez ve onlar batıl inançlara inanırlar. Başka bir inanca göre, insan bir kez evden çıktı mı, bir şey unutup da geri dönmemelidir. “Kısmeti ka-çar” derler. En iyisi de sağ ayakla evden çıkmaktır. En mükemmeli de, önüne bir bardak su serpmek. Gerek ciddi gerekse biraz gülerek günümüzde birçok insan bunu uygulamaya devam ediyor.Biraz unutulmuş olsa da, birçok yerde evin eşi-ğinde selam için el verilmez. İnançlara göre, “Eve gelen misafir varsa, onları içeri giymesini bekle. O zaman onları selamla, kucakla ve “hoş geldi-niz” sözleriyle ağırla. Eğer bunu eşikte yaparsan, uğursuzluk getirir” derler. Aynı şey eşikten yiyecek veya eşya da uzatılmaz sözleri için de geçerlidir. Burada eşiğin, bir aile için kutsal bir yer oldu-ğuna dikkat çekiliyor. Halk inançlarına göre, yeni gelin, eve girerken eşiğe ve kapıya bal ve yağı sürer-ailede bereket, refah ve huzur olsun diye. Bugün de birçok batıl inanç yaygındır. Mesela , kırık ayna uğursuzluk getirir derler. Veya, uçan kuş omuzunu pislerse, kısmetin olur derler. Bu şekilde sıralamaya devam edebiliriz: Bazıları,” masanın köşesine oturma, evlenemezsin” der-ken diğerleri- “iki taraftan da istenir” diye ekler...

En yaygın batıl inançlar

Bulgaristan’da Milliyetçileri ÇıldırttıBulgaristan’ın Osmanlı egemenliğinde

bulunduğu sıralarda ülkenin Batak köyünde, 131 yıl önce yaşanan ve ‘Batak Katliamı’ olarak adlandırılan olayı inceleyen Avustur-yalı tarih profesörünün ‘soykırım iddiası tam bir uydurma’ sonucuna varması ülkedeki aşırı milliyetçileri çıldırttı. Berlin’deki Doğu Avrupa Enstitüsü üyesi tarih profesörü Ulf Brunbauer Bulgar tarihçilerin, ‘Osmanlı yö-netimine karşı 21 Nisan 1876’da başlatılan Batak isyanı sırasında, çoğu kadın ve çocuk 5000 kişinin Batak’taki Sveta Nedelya ki-lisesinde Osmanlılar tarafından kılıçtan ge-çirildiği’ şeklindeki iddialarını çürüttü. Ulf Brunbauer bununla da kalmadı, ‘Osmanlı yö-

netimi altındaki Bulgaristan’ın tarih kitapla-rında yazan hali uydurmadır’ diyerek Bulgar tarihçilere yüklendi. Sofya’da bir konferansa katılan Avusturyalı profesörün bu görüşleri ülkedeki aşırı milliyetçileri harekete geçirdi.

Bir Öğretmenin Günlüğünden Günün son dersiydi; Öğrenciler çıkmak için sabırsızla-nıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil ça-lar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazır-lanmamıştı. Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, ye-rinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu. Öğretmeni, onun bu halini fark etti: — Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin? Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi: Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim. — Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım? —Ahmet a rkadaş ımız var ya… E v e t , n e o l m u ş A h m e t ’ e ? — Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, bes-lenme çantasına pek iyi şeyler koymuyor. Eee? — Ona yârdim etmek istiyorum. Ama benim yârdım ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit pa-rası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz? Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masası-nın üzerine koydu. Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalye-sine oturup düşündü. Ali hakkındaki bilgilerini yokladı. Bil-diği kadarıyla ailesinin durumu pekiyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zen-gin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yârdım etmek istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu. Öğretmen: Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pekiyi değil. Yanlış mı biliyorum? — Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum. Nerede çalışıyorsun? —Simit satıyorum. Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kada-rına ne demeliydi şimdi? Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu. Öğretmen, Ali’ye dondu: Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu. —Çok zengin bir işadamı… Niçin? — İnsanlara daha çok yardım etmek için… Güzel, dedi Öğretmen. Bak simdi Ali, Ahmet’in ailesi-nin durumu pekiyi değil, bu doğru. Ama sizinki de bun-dan pek farklı değil. İstersen acele etme. Çok zengin ol-duğun zaman insanlara yârdim edersin. Olmaz mı? — Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım. Neden olmaz? —Üç sebepten dolayı olmaz. Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Al-lah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Ha-san Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor. İkincisi: ‘Ağaç yas iken eğilir.’ deniliyor. Şimdiden iyi-lik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapa-mam. Şimdiden iyilik yapmayıp bunu zenginlik gün-lerime ertelersem, zengin olduğum günlerde de daha zengin olduğum günlere erteler kendimi kandırmış olurum. Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm za-man çok zengin bir işadamı olmak istiyorum. Zama-nında yatırım yapmayanlar büyük işadamı olamazlar.Nurhan Öğretmen, karsısında büyük biri varmış gibi dinliyordu: Bu sonuncusunu pe-k i y i a n l a y a m a d ı m - Açıklayayım öğretmenim, dedi Ali. Şimdi, çok zen-gin olmadığım için, ancak günde bir simit parası ka-dar yardım edebiliyorum. Bundan fazlasını veremem. Allah, Cennet’i gücü kadar iyilik edene veriyor. Şimdi gücüm bu olduğuna göre, Cennet’in fiyatı birkaç simit parası kadardır. Eğer zengin olmadan ölürsem birkaç simit parasıyla Cennet’e girebilirim. Bundan daha karlı bir yatırım olur mu? Öğretmen’in gözleri dolmuştu. Başını ‘Evet’ anlamında sallarken Ali’yi evine yolladı. Sınıfa geri dönerken okulun boşaldığını fark etti. Eşyala-rını toplamak için masasına döndüğünde Ali’nin bı-raktığı paraların masa üstünde kaldığını fark etti. San-dalyesine gayri ihtiyari oturdu ve paraları eline aldı.Hiç bir para ona bu kadar kıymetli gelmemişti. Sanki elinde dünyanın en kıymetli incilerini, ya-kutlarını, elmaslarını tutuyordu. Hatta bu para-lar onlardan bile kıymetliydi. Bu paralar, bu bozuk SIMIT paraları, Cenneti satın alabilecek paralardı. Sanki hiç bırakmak istemeyen bir duygu ile sımsıkı kavradı bu bozuk simit paralarını. Oturduğu yerden kalkamadı Öğretmen. İçinin dol-duğunu, Tarif edilemeyen duygulara boğuldu-ğunu hissetti. Birden boşalan sağanak yağmur-lar gibi ağlamaya başladı. Ağladı… Ağladı… Ağladı.

D e r s A l m a k İ s t e y e n l e r e

Dünyanın en kıymetli incile-riyle bile satın alamadığını,Bir simit parasıyla alına-bileyeceğini bilmeyenlere.

Page 4: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

4 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Azerbaycan Halkına Yapılan Soykırımlar;Ermenileri kullanarak Ruslar tarafından Azer-

baycan halkına karşı yapılan soykırımları:1)31 Mart 1918 soykırımı- resmi düzeyde Azer-

baycan Türklerinin soykırım günü olarak anılır.2)20 Ocak 1990 Bakü katliamı – Sovyet tank-

ları Bakü’de yüzlerce Azerbaycanlıyı katletmiştir.3)26 Şubat 1992 Hocalı soykırımı - Bu acıma-

sız ve amansız soykırım, insanlık tarihine en kor-kunç toplu terör eylemlerinden biri olarak geçmiştir.

Hocalı trajedisi, yaklaşık iki yüz yıl boyunca Ermeni şoven-milliyetçileri tarafından Azerbaycanlıya karşı uygulanan etnik temizlik ve soykırım politikasının devamı ve en kanlı sayfası-dır. Soykırım politikasının ve icraatının ağır sonuçları iki milyon kadar Azerbaycanlının kaderini şu veya bu şekilde etkilemiştir.

4)1994 Mayıs’ında zorlukla varılan ateşkese rağ-men 17 yıldır 75 kilometrelik Azerbaycan – Ermenis-tan sınırında sular durulmuyor. Cephe hattı boyunca dağ-larda yüzlerce keskin nişancı tutan Ermenistan ateşkese rağmen yüzlerce cana mal olan 1300 defa sınır ihlali yapmıştır.

5)2012 yılının son aylarında cephe hattındaki hareket-lilikte artış yaşanmaktadır. Azerbaycan devleti Rusya ve Ermenistan’dan tazminat hakkını istemelidir, bu haklı dava-sını dünyaya duyurabilmek Dünya’da yaşayan tüm Türk-lerin hepimizin görevi olmalı. Bu haklı davayı biz buraya Türk Dünyasından gelen yazarlar kalemlerimizle bunu önce insanlarımıza daha sonra da bunu dünyaya duyuracağız.

6)Ermeniler, her türlü yüzsüzlüğü, hileyi ve yalanı or-taya koymaktan çekinmiyorlar. Dünyanın çeşitli yerlerinde sempozyumlar, paneller düzenliyor, sergiler açıyorlar. Bü-tün hedef Dünyada Türkleri soykırımcılıkla, işgalcilikle suç-lamaktır. Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili düzenlenen bu et-kinliklere İngilizlerin HSCB Bankası ve Brıtısh Aırways’ın sponsor olarak destek verdiği de tespit edilmiş. Axa Si-gorta Grubu içinde yer alan bu kuruluşların Ermenilere des-tek vermesi “altımızı oyuyorlar” anlamına gelmiyor mu? Bazı konulara dikkat etmek, bizi içten ve dıştan vurmak is-teyenlerin oyununa gelmemek gerekiyor. Bugüne kadar dış baskılar nedeni ile Ermenilere çok büyük tavizler ver-mek durumunda kaldık, değdi mi? Kendi milli çıkarları-mızı niye ön plana almadık, niye düşünmedik bunları da sorgulayalım. Bunları not edelim ve gereken ne ise halkı-mıza bunları iyi anlatalım ve halk gerekeni zaten yapacaktır.

TOVUZ’a geldik, burada Ayan Palace oteline geçtik, bu ho-telin içerisi muhteşem bir görüntüsü vardı, otelin her yeri altın kaplamalı her yerden ışık saçıyordu. Ayan Palace’nin hemen altında Haydar Aliyev parkı ve az ilerisinde Tovuz Olimpiyat Spor Kompleksinin yakın olması da ziyaretçiler için bir ayrı-calıktı. Eşyalarımızı otele koyduk ve hemen yemeğe geçtik. Burada TOVUZ Valisi ile bir toplantı yapıldı bazı tarihi bilgiler verildi ve daha sonra Alibeyli köyüne gitmek için yola çıktık.

Bakü’nün dışında ilk durağımızı Tovuz İlçesi oldu. İl-çede İcra Başkanı Tevfik Zeynalovla yapılan görüşmede Ermenistan’la kilometrelerce sınırı olan bölgenin coğrafi ko-numu, altyapısı, kültür nesneleri vb. hakkında detaylı bilgi-ler verildi, bizi ilgilendiren sorulara cevaplar verildi. Gezi bo-yunca Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva bizlerle refakat etti. Aynı zamanda Avrasya Uluslararası Araştırma-lar Enstitüsü Başkanı Dr. Ganire Paşayeva’nın eşliğinde önce Ermenistan’la ön cephede bulunan Tavus’un Alibeyli ve Ha-callı köylerine gittik. Burada konuklar Ermenistan tarafın-dan Rus silahları ile vurulmuş okul kapısını ve duvarlarını ve evleri gördük. Ermenilerin Rus snayperleri ile yaraladık-ları köylülerle görüştük, sohbet etme imkânı bulduk. İnsan-lar kendi köylerinde rahat dolaşamıyorlar bu gün dünyada böyle bir tane daha köy var mı? Ben bilmiyorum ve bunu ilk defa duydum ve gördüm, maalesef bunlar bu gün aylar Ekim 2012 yıllarında halen bunlar yaşanıyor olması çok acı çok.

Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin 1300 kez ateşkesi boz-muş ve sivil insanları, özellikle kadınları, çocukları, yaşlı-ları vurmuşlar. İnsanlarımızın kendi avlusunda, bahçesinde, evlerinin önünde, tarlada ve köyün neredeyse her yerinde Rus snayperlerle hedef alması gibi hiçbir kurala sığma-yan vahşet eylemleri hakkında bilgiler alırken şaşkınlığımızı gizleyemedik. Tanık olduğumuz manzaralardan sarsıldık, Azerbaycan gerçeklerine bu ana kadar bu kadar olduğunu inanın düşünemedik bile. Maalesef bu yazılanlar hepsi gerçek.

Ağdam İlçesi (Quzanlı) bölgesine gelen yazarlar Ulus-lararası Avrasya Basın Fonu (BAMF) Başkanı Umut Ra-himoğlu, Ağdam İcra Başkanı 1. Yardımcısı Zülfü Ga-simov ve İcra Başkanı temsilcilerinin katılımıyla Bayrak Meydanı’nı ve Şehitler Anıtı kompleksini ziyaret edildi.

Ayrıca burada 8 bin yıllık tarih bulunmuştur ve bu gün tam sonuçlar bekleniyor Japonya’dan. İşte 8 bin yıllık ta-rih yakında ortaya çıkacaktır. Burada kazılar yapılmış üst-leri örtülmüş, buraya açık bir müze yapılacağını da söylediler.

Tuzak oyuncağınız oldu mu?Tovuz Alibeyli köyü Azerbaycan - Ermenistan sını-

rında 75 km’lik bir mesafede. Eski tarihlerde Azerbaycan-Ermenistan sınırında Ruslar Ermeni askerleri kullanarak Azer-baycan tarafına içine patlayıcı koydukları oyuncakları Tovuz nehrine bırakarak Türk çocuklarının ölmesine neden oluyorlar.

Tovuz Bölgesindeki Alibeyli Köyü, keskin nişancıların gölgesinde yaşamaya alışık onlarca köyden bir tanesi. To-vuz savaş yıllarında da en çok Azerbaycan Türkü’nün şe-hit düştüğü bölge olarak kayıtlarda yer alıyor. Her şeye rağmen bu insanlar burada yaşamalarına devam etmekte-dirler. Burada bulunan bir nehir, bu nehir Ermenistan’dan Azerbaycan’a akıyor ve Rus uşakları Ermeniler, bunu bile kendileri için ne kadar küstahça kullanıyorlar. Bu nehirce ço-cuk oyuncakları atıyorlar ve bu oyuncaklar Azerbaycan’a geçtiğinde çocuklar bu oyuncakları alıyorlar ve eve gider-ken oyuncaklar patlıyor. Bu oyuncakların içine Ermeni-ler patlayıcılar yerleştirmişler. Evet, yanlış okumadınız oyun-cakların içine patlayıcı yerleştirip patlamasını sağlıyorlar…

Ermenistan sınırında Ermeni askerler içine patla-yıcı koydukları oyuncakları Tovuz nehrine bırakarak Türk çocukların ölmesine neden olanları şiddetle kınıyo-ruz. Bunu yapanlara insan diyemeyiz, bu insanlık olamaz.

Evine Götürdüğü Oyuncak Elinde PatladıBu köyden 13 yaşındaki Aygün Şahmalıyeva nehirde

bulduğu bir oyuncağı evine götürmüş. Bu oyuncakla oyna-maya başlar ve bir anda oyuncak patlar. Aygün evine götür-düğü oyuncağın patlaması ve şarapnel yaralanması sonucu hayatını kaybetmiştir. İşte bu gün bu dünyayı yönetenlere oyuncakla çocuklara kıyanlardan hesap sormak için sesle-niyoruz ve soruyoruz Türk çocukları gibi sizin çocukları-nızın da tuzak oyuncağı oldu mu diye. Neredesiniz, insan hakları, AGİT, Birleşmiş Milletler, adaletiniz nerede? Yoksa bunlar sizin çocuklarınız değiller, siz ikiyüzlülükle bunu da geçiştirip birilerini kandırdığınızı mı zannediyorsunuz.

Dağlık Karabağ’da sınıra yakın Alibeyli Köyü’nde Er-meni askerler sürekli ateş açıyorlarmış. İki ülke arasındaki sınır çatışmaları 1994’teki ateşkese rağmen hala sürüyor.

Bu Alibeyli köyünde evler dikkatimizi çekti, çünkü evleri Ermeni sınırına taraf olan yere duvar yapılmış ve tüm ev çatıya kadar kapatılmış. Bu tarafta hiçbir pencere bile yok nedeni de Rus keskin nişancılarından görülmemesi için. Çünkü Ermeni sınırından keskin nişancılar insanları vuruluyormuş. İşte bunu bu gün okuyanlar anlamakta zorluk çekebilirler, fakat maalesef acı gerçekler bunlardan ibaret. Köyde okul bombalanmış yeni bir okul yapılmış onu da eski okulun arkasına yapmışlar ki sı-nırdan görünmesin çocuklar diye. Düşünebiliyor musunuz?

Burada yaşamak çok zor, gerçekten burada yaşayan bu kahraman köylüleri bir kere daha kutluyorum ve ön-lerinde saygı ile eğiliyorum. Her gün evine silah atıla-cak ve yaşamaya devam edeceksin bu kolay bir iş değil.

Çocuğunu okula gönderiyorsunuz okula silahlar ile atış yapılıyor ve bunu da AGİT ve bir sürü uluslar arası si-vil toplum kuruluşları gelip gidiyorlar buralara amma hiç-bir çözüm bulunamıyor. Hatta insanların anlattıklarına göre AGİT yetkilileri bu köye maskelerle kurşun geçmez ye-leklerle gelip geziyorlarmış bu köyde düşünebiliyor musu-nuz? Ya bu köyde yaşayanlar, nasıl bir hayat sürdürüyorlar?

Küresel güçler Küresel Adaleti uygulamamakta ıs-rarcı

İşte dünyada ikiyüzlü Avrupa, Rusya v.s. bunların hepsi de Ermenistan’da bir asker ölse pireden deve yapıyorlar. Ya bu çocuklar ne yapsınlar, yine sormadan geçemeyeceğim, ne-rede insan hakları, nerede Birleşmiş Milletler. Maalesef dün-yada hak güçlü olanın olmuş, çünkü bu gün küresel güçler KÜRESEL ADALETİ uygulamamakta ısrarcı ve düşünül-müyor bile. Bu da Türkler dünya yönetiminden gittiklerinden beri hep böyle devam etmekteler. İşte bu gün şunu iyi anladık ki, Türk Dünyası artık birleşmeli, çünkü Birleşmiş bir Türk Birliği oluşturulana kadar bu olaylar, bu adaletsizlik devam edecektir. İşte bunun için Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Cum-huriyetleri tekrar bir araya gelerek dünyada söz sahibi olma-ları ne kadar gerektiğini tüm dünyada yaşayan Türkler bunu çok iyi görmeleri gerekir. Ancak böyle dünyaya adalet dağı-tabilir, dünya ancak o zaman adaletli yönetime kavuşabilir. Türkler Küresel Güç olduklarında Küresel adaleti de gerektiği gibi uygulayacaktır dünya ve insanlık bundan emin olsun...

Azerbaycan Türkleri 17 yıl içerisinde bir sivil, ço-

cuk veya ihtiyar öldürmemiştir, ya Ermeniler kaç çocuk ve sivil insan öldürdüklerini saya bilmişler midir? Dün-yada küresel güçler bu soruyu hiç sormuşlar mıdır?

Burada Azerbaycanlı kardeşlerimiz Ermeniler ile savaş-mıyor, burada savaş Rusya ve Fransa’dır, bunların da ya-rınlarını düşünmeleri gerekir çünkü burada yetişen çocuk-lar nefretle büyüdüklerini bilmelidirler. Burada yaşayan yaşlılar da evlatlarına vasiyetleri bu şehitlerin kanı yerde kal-mamasıdır. Bu gün güçlü olan devletler yarın güçsüz ol-duğu zamanı ve torunlarını da düşünmeleri gerekmez m.?

Müze gezileri - Bu hüzünlü tablodan sonra Tovuz şeh-rindeki Haydar Aliyev Müzesi ve Azerbaycan’daki ilk Âşık (Ozan) Müzesi olan - Hüseyin Bozalqanlı Müzesi tanışmış, şehrin gece manzarasını, ayrıca Haydar Aliyev Caddesini seyretmişlerdir. Tavuz’dan Ağdam İlçesi’ne giden misafirler Gence’de Nizami ziyaret edildi. Ardından Azerbaycan Milli ince sanat müzesine geçtik. Daha sonra âşıklar müzesine git-tik, âşıkların sazlarını ve resimlerini gördük. Ayrıca Haydar Aliev Müzesinde hatıra defterini imzalamak Türk Dünyası Yazarları adına bize Bulgaristan Türkü’ne nasip oldu.

Akşam da Âşıkları dinledik, 3 erkek, 1 Ba-yan ve 1 Bayan piyanoda. Türküleri, besteleri, söz-leri ve sazları ile çok anlamlı ve güzel bir geceydi.

Türkiye Cumhuriyetinin dünyada çok güçlenmesi gerekirSıfır noktasındaki köylüler ile beraber gezdiğimiz bir kö-

yün vatandaşlarının son birkaç yıldır evlerinden çıkıp bir iki kilometre ötedeki ata-baba mezarlıklarını ziyaret etmek-ten korkar hale gelmişler. Azerbaycan resmi makamlarının verdiği rakamlara göre toplam 180 bin nüfusu olan Tovuz Reyonu’nda 40 bine yakın kişi cephe hattında yaşıyor. Devlet, sınırda yaşayan halka mali yardım sağlıyor. Kaba bir hesapla üç kişilik bir aileye verilen para ayda 100 Manat: Devlet sı-nırda yaşamı destekleyen bir politika izlemeye çalışıyor. Zaten bölge halkının da Türk topraklarını bırakıp gitmeye niyeti yok.

Savaşmaya hazırızAzerbaycan Milletvekili Sn. PAŞAYEVA Azerbaycan’ın

sorunun diplomasi ve görüşmeler yoluyla çözümünden yana olduğunu söylüyor ve ekliyor, “Ancak barış görüş-meleri bir sonuç vermezse, Azerbaycan devleti kendi top-rak bütünlüğünü sağlamak için tüm imkânlarını kulla-nacaktır olmadı mı bizler artık savaşmaya hazırız” dedi.

Peki, Azerbaycan Türkleri gerçekten de savaşmaya hazır mı? Askeri olanaklar düşünüldüğünde sorunun yanıtı “evet”. Hatta sokaktaki vatandaş bile “Beş günde tüm Ermenistan’ı te-mizleriz” görüşünde. Ancak Rusya’nın Erivan’a verdiği güçlü destek devam ederken savaş ilanı demek bölgede Türkiye’de dâhil birçok aktörü karşı karşıya getirebilecek bir fitili ateşlemek demek. İşte bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ni dünyada daha çok güçlenmesi gerekir. Bunu da, Türkiye dışındakiler bunu çok iyi bilmekteyiz tabi bunu Ankara’ya da bir anlatabilsek.

Bu şehrin %70 işgal altında Orta Garbent Köyü’ndeyiz

Köyün içine girdik yürümeye başladık az ileride bir cenaze vardı ve bu cenazeye de katıldık İçeride hepimize çay ikram ettiler, birlikte dua ettik ve başsağlığı diledik. Daha ileride bir taş duvarının önünde bir ev vardı, o evden bir yaşlı anne çıktı elinde torunun resmini tutuyordu. Torunu Fariz evin önünde oynarken bir kurşun Ermeni sınırından çocuğun oyununu oracıkta bitirivermiş ve şehit olmuş 9 yaşında. Bu olayı yaz-mak ve okumak bile zor; ya bu ateşin düştüğü ailenin hali…

Evet, dünya kadınlar gününü kutlar iken Farizin annesi ve babaannesine de bu dünyada insan haklarından bir “hediye” mi acaba? Geçtiğimiz yılın Mart ayında Ermeni snayperinin açtığı ateş sonucunda 2011 yılının 8 Mart dünya kadınlar gü-nünde Ağdam reyonunda yaşayan 9y. Fariz Badalov evinin önünde vurulmuş. 8 Mart saat 17.00 da 2011 de sınırdaki Orta Garbent köyünde 9 yaşındaki Fariz Bedelov, Ermeni keskin nişancı askerlerin 2 km’den açtıkları ateş sonucunda Rus kur-şunu ile can vermiş. Ardından bu evin arkasına Ermeni sı-nırı tarafına 886 metre duvar yapılmış. Sınırdan görülmesin diye, her şeye rağmen bu Ermeniler, yarın Ruslar onları bı-raktıklarında ne yapacaklar merak ediyoruz diyor halk. Ateş-kes ihlalinin son kurbanları çocuklar olunca Azerbaycan’ın rahatsızlığı öfkeye dönüştü. Dünyada yapılan hiç bir şey kar-şılıksız kalmaz, ektiğinizi inşallah çok yakında biçersiniz. Bu yaşananları tüm Türk Dünyası hiçbir zaman unutmamalı-dır. Düşünebiliyor musunuz evinin önünde oynarken oğ-lunuz vuruluyor? Bunlara insan denebilir mi bilmiyorum.

Halk ise burada evlatlarına şunu söylüyor, Rusları ve Erme-nileri hiçbir zaman unutmayınız. Bir atasözümüz der ki, “rüzgâr eken fırtına biçer”, yarın Ermenilerin ve Rusların torunları bu rüzgârları biçmeye hazırlıklı olsunlar. Bir başka atasözümüzde

“Türk’e kefen biçenin ölümü korkunç olur” der. Bizim ev-latlarımıza vasiyetimiz bu akan kanlar yerde kalmamasıdır. Bu sınır boyunda köylerde yaşam aşağı yukarı hep aynıdır.

Ağdam Köyü’nde yaşayan Azer Nariyev 2004 yılında Ermeni askerlerin okula saldırısı sırasında kendini siper ede-rek 7-8 balayı (çocuğu) kurtarmış ancak omuriliğine sapla-nan kurşunlar onu sakat bırakmış. Cansu Çamlıbel’e, sını-rın sıfır noktasında o günleri anlatan Azer, ömür boyu koltuk değneklerine mahkûm kalmış. Her gün hayatlarının tehli-kede olmasına, sıkıntılara ve çektiği acılara rağmen bir gün bile Ağdam’dan taşınmayı düşünmemiş. Tovuz’daki sınır birliğinin Azeri Komutanı, Ermeni keskin nişancıların kul-landığı Rus yapımı silahların 2-3 kilometreden vurabildiğini, 1.5 ila 2 kilometreden ateşlendiğinde öldürdüğünü anlatıyor.

Komutan anlattı; Tovuz Rayonu’nun Sınır Komutanı, son dönemde ne-

redeyse her gün Ermeni tarafının tacizine maruz kaldıkla-rını anlatıyor ve bizim bölgede gezmemizden dolayı ya-şadığı tedirginliği gizlemiyor. Komutan, komutasındaki Azerbaycan keskin nişancılarının saat başı nöbet değiştirdiği söylüyor. Dağın eteklerinde göze çarpan zırhlı araçlar, acil du-rumlarda askerlere destek sağlayacak teçhizatla donatılmış.

Düşünebiliyor musunuz yaşadığınız evinizin önünde bile vurulabilirsiniz. Ayrıca sınıra bakan pencereden varsa evinde de rahat değilsin demektir. Onun için sınır tarafta bu-lunan tüm pencereler kapatılmış yeni binalar ise duvar-larla kapatmaktadırlar. Evet değerli okuyucular belki anla-makta zorluk çekiyor olabilirsiniz, amma maalesef gerçekler bunlar. Bizlere köylüler yalvarıyorlar burada sadece gerçek-leri ortaya çıkartın yazın ve sizlerden yalan yazmanızı is-temiyoruz sadece gerçekleri gördüklerinizi yazın diyorlar.

AGİT, İnsan Hakları ve benzeri kuruluşlar neredeBu duruma rağmen bu kahraman köylüler burada çoluk

çocuk yaşamalarına devam ediyorlar ve biz burada ata top-raklarını kimseye bırakmayacağız, bunu her kez böyle bil-sin diyorlar. Biz Türkler Ermenilerden korktular, kaçtılar de-dirtmeyeceğiz. Ayrıca bu köyde ve diğer yakın köylerde de bayramları insanlarımıza zehir ediliyor. Bayramda her za-man o Rus keskin nişancıları iş başında ve rahat bir bay-ram geçirdiklerini hatırlamıyorlar, asıl bayramlarda silah ses-leri yükseliyor ve bayram zehir ediliyor. Bu köyde bir de traktörcü ile görüştük o da traktörü ile çift sürerken bacağın-dan vurulmuş. Biz burada rahat çalışamıyoruz, kendi tarla-larımızda bile silah sesleri dinmiyor, daha çok geceleri ça-lışıyoruz. Gece ay ışığı varsa yine çalışamıyoruz, çünkü ay ışığından traktör görünüyor. Bunlara rağmen burada 1 - 2 m. boş kalmamıştır, tüm tarlaların işleniyor olması biz-leri çok memnun etmiştir. İşte bunları gördükçe burada ya-şayan Türk köylülere hayranlığımız bir kez daha da arttı.

Kısaca evinin içinde, önünde, sokakta, okulda ve toprak-larında bile çalışmak için gözler hep sınırda. Evet, buna da yaşamak diyen AGİT, İnsan Hakları ve benzeri kuruluşlar nerede? Buraya AGİT, BM’den gelenlerin raporlarını gör-mek isterdim, bu gördüklerinden neleri yazabildiklerini…

Görmüyor musunuz, kör müsünüz, yarın sizin de bir ev-ladınız ölmesi mi gerekir. Buraya gelen AGİT ve BM tem-silciler kurşungeçirmez yelekler ile köylerde geziyorlar. Evet, buna iki yüzlülük değil de ne denilir… Bu da her-halde bu insanları korkup köylerini bıraksınlar diye yapıyor-lar, amma yanılıyorlar hiç kimse buradan gitmeyi düşün-müyor, her şeye rağmen tarlalarını gece de olsa çalışıyorlar. Böyle bir köyde yaşayabilen bu kahraman köylülerin önünde saygıyla eğiliyor ve sabırlar diliyoruz kendilerine. Gülen her zaman gülmez, ağlayan her zaman ağlamaz. Biz Türk-ler 200 yıldır ağlıyoruz, artık gülmek bizim de hakkımız…

Azerbaycan - Ermenistan cephe hattında 2012 yılın 10 ayında 15 Azerbaycan askerinin şehit olduğunu belirtiyor-lar, ayrıca 18 askerin de yaralandığını belirtiler. Son 10 ay-lık süre içerisinde Ermeniler Rusya’nın destekleri ile yak-laşık 1.300 dolayında ateşkes ihlali yaptığını söylediler.

İşte ikiyüzlü insan hakları yine yok?Günün ikinci yarısı konuklar Terter İlçesi’nin düşmanla te-

mas hattının yakınındaki Kapanl köyünde bulunmuşlar. On-lara eşlik eden Tartar İcra Başkanı yardımcısı Ramiz Şabanov işgalci Ermenistan ordusunun bu köye devamlı ateş altında tuttuğunu, ateş hattına yakın köylerde sivil halkın yaşadığı so-runlardan konuştu. Geçtiğimiz ay, Kurban Bayramı günü ma-yına basarak ölen 25 yaşındaki Elmaddin Guliyev’in aile-sini ziyaret ettik. İki küçük torunu öksüz kalmış, dedesi her şeye rağmen bu iki oğlunun bunların kanını yerde bırakma-yacağını, bunları sadece bunun için yetiştireceğini söylüyordu.

Devamı - 6’da

Türk Genç Yazarları Bakü’de Buluştu-2

A z e r b a y c a n H a r i t a s ı N e r e d e n N e r e y e G e l d i . . . Bakü Şehitliğinde Bulgaristanlı ŞEHİT

Page 5: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 5

İsmail ERDEMDüşünceler

Nazir A.Rəhimov jurnalistlərə açıqla-masında layihənin əhəmiyyətindən da-nışaraq bildirib ki, bu ev gənclər üçün həqiqətən də yararlı olacaq: «Layihə çərçivəsində gənclərimiz üçün müxtəlif kurslar təşkil olunacaq ki, bu da gənclərin daha çox maariflənməsinə kömək edəcək. Bu kurslarda iştirak üçün heç bir təşkilatın üzvü olmağa ehtiyac yox-dur. Bu kurslarda iştirak tam sərbəstdir. Hər bir gənc iki il müddətində bura müraciət edə biləcək». Nazir qeyd edib ki, hazırda Azərbaycanda 11 Gənclər Evi fəaliyyət göstərir və 10-u tikilir.

Layihə çərçivəsində Azərbaycanda yaşayan, yaşı 15-dən 35-ə qədər olan gənclər mədəni, siyasi, bədii, idman və gənclik sahələrində fərdi inkişaflarına yardım alacaq, ölkələrinə faydalı fərd olmaları istiqamətində tədbirlərdə işti-rak edəcək, müxtəlif düşüncəli insanlar-dan təcrübə qazanacaqlar. Mədəniyyət, İncəsənət və Elm Evi proqramı həyata keçirilməklə gənclərin sosiallaşması üçün ömür boyu müxtəlif öyrənmə metodla-rının yer aldığı fərqli təhsil proqramları tətbiq ediləcək və ictimai yenilənməyə söykənən inkişaf mərhələlərindən gənclər maksimum faydalanacaqlar.

Layihənin iki mərhələdə həyata keçirilməsi planlaşdırılır. Belə ki, I mərhələdə Gənclik və Mədəniyyət evlərinin yaradılması və ictimaiyyətə tanıdılması,

II mərhələdə Gənclik və Mədəniyyət evlərinin gücləndirilməsi, gənclərin işti-rakının təmin edilməsi nəzərdə tutulur. Layihə ilk növbədə Bakı şəhərində real-laşacaq. Daha sonra gənc əhalinin aktivlik faizi qiymətləndirilərək digər şəhər və ra-yonlarda da həyata keçiriləcək. Layihə bi-rinci mərhələsində gənclərin ən çox ehti-yac duyduqları – liderlik, Vəsaityaratma (Fundraising), marketinq, media, ingi-lis dili, kompüter kursları təşkil olunacaq. İkinci mərhələdə isə daha da çox sahə üzrə təlimlərin keçirilməsi nəzərdə tutulub. Layihənin müddəti 2 ildir, lakin müsbət nəticələr əldə edildiyi təqdirdə daimi xa-rakterli ola bilər. İki il ərzində layihədən 15 min gəncin faydalanacağı nəzərdə tu-tulub. Layihənin sonunda Azərbaycanın bütün sahələrinə yüksək peşəkar kadr-ların qazandırılması əldə olunacaq ən böyük fayda olaraq görülməkdədir.

Yunus Emre Enstitüsü, Bükreş ve Köstence Türk Kültür Merkezlerini Hizmete AçtıTürkiye’yi, Türk dilini, kültürünü,

sanatını ve tarihini tanıtmak ve yaygın-laştırmak amacıyla faaliyetlerde bulunan Yunus Emre Enstitüsü on yedinci Kül-tür Merkezini Bükreş’te, on sekizincisini Köstence’de açtı.

Kültür ve Turizm Bakanımız Sa-yın Ertuğrul Günay’ın teşrifleriyle açılan Köstence Yunus Emre Türk Kültür Mer-kezi, Türkçe öğrenmek isteyenlere yö-nelik dil kursları düzenlemenin yanı sıra, çeşitli uluslararası sanatsal, kültürel ve bilimsel faaliyetlere de ev sahipliği ya-pacak.

Bükreş Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin açılışını Sayın Ertuğrul Gü-nay ve Romanya Kültür Bakanı Sa-yın Kelemen Hunor’un yanı sıra Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Bilkan ve Türkiye’nin Romanya Büyükelçisi Ömür Şölendil yaptı. Kös-tence Yunus Emre Türk Kültür Merkezi-nin açılışında ise ayrıca Köstence Valisi Claudiu-lorya Palaz yer aldı.

Köstence ve Bükreş’te açılan yeni merkezlerle sayısı on sekizi bulan bu merkezlerin, 2012 yılının sonuna ka-dar yirmi beşi bulmasını hedefledikle-

rini söyleyen Günay; bu merkezlerin yal-nızca dil eğitim merkezleri olmadığını, bunun yanı sıra geleneksel sanatlarımızı ve Türkiye’nin çağdaş gelişmelerini anla-tacak gerçek bir “Kültür ve Sanat” mer-kezi olacağını belirtti. Bakan Günay, Yu-nus Emre Türk Kültür Merkezlerinin Türkiye’nin tarihinin, güncel gelişmele-rinin ve geleceğe bakan çağdaş yüzünün

Öteden beri ilk Türk İslam Devletinin Kara-han Devleti olduğu görüşü yaygındır. Son yıllarda ilk Türk İslam Devletinin İdil (İtil)- Sibirya’da ku-rulan Bulgar Devletinin olduğu görüşü ortaya çıktı. İlk Türk İslam Devletinin Bulgar Devleti ikincisi-nin Karahanlılar Devleti olduğuna kesin olarak bel-gelendi.

Rusya Federasyonu Müslümanlarının Şeyhü-lislamı Taceddinov Talga’nın bu konuda belgelere dayalı açıklaması şöyledir: “Bulgarlar ilk Müslü-man Türk Devletini kurdular diye biliriz biz. Bu doğrudur. Hicrî 9. yılda Hazreti Muhammed (Sal-lallahü aleyhi ve sellem)in Medine’den Sibirya Bulgar Türklerine gönderdiği 3 sahabe bize İslamı öğretmiş. Abdurrahman bin Zübeyr, Zübeyr bin Ca’deh ile Talha bin Osman (Radıyallahü anhüm ecmain) Hicrî 10. yılda vardıkları bu coğrafyada İslâm Dinîni 33 tabiînle birlikte anlatmışlar. Hicrî 310 / 922 Mîlâdî yılında ise Bağdat’ta Halîfe El Muktedir’in elçisi olan İbni Fadlan’ın heyeti Bul-gar İlteberi Almuş Han’la târihi bir buluşma ger-çekleştirmişti. Almuş Han bu görüşmeden sonra hi-dayete ermiş ve milletiyle birlikte kabul ettiği İslâm Dinîni Bulgar’da resmî din olarak ilan etmişti. Ata-larımız Bulgarlar, İslâm Dinînin Avrupa’nın kuzey doğusunda ve Sibirya’da yayılmasında büyük rol oynamışlardır. Yani biz Hazreti Peygamber döne-minde Müslüman olduk. İlk Müslüman Türk Dev-letinin torunları olmaktan da onur duyuyoruz. El-bette. Bu tarihî vakıanın 1100. yılı Moskova, Ufa ve Bulgar Şehrinde ilk dinî amaçlı topluca ziyâretle 25.08.1989 yılında Sovyetler Birliği’nde kutlan-mıştı. Kutlama törenlerine yirmiden fazla ülkeden; Afganistan, Avustralya, Cezayir, Bangladeş, Bulga-ristan, Japonya, Pakistan, Yemen, Kuveyt, Türkiye, Suriye, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Lübnan ve İran’dan gelen birçok misafir katılmıştı.

O tarihten itibaren her yıl Haziran ayının ikinci haftasında Bulgar şehrindeki ayakta kalmış en ka-dim İslâm mabedinde okunan ezan, kılınan top-luca namaz ve yapılan tövbe ile bu mutlu gün anıl-maktadır. Bugün Rusya Müslümanlarının dinî ve mahallî bir bayram günü olarak kutlanılmaktadır. Çeşitli hayır-hasenat hizmetlerinde bulunuyoruz. Maddi yardım, hastanelere ilaç yardımı, Çocuk yu-valarına, Huzurevlerine ve Okullara eşya yardım-ları yapıyoruz. Dinî ve resmî bayramlarda ziyaretler ve kutlamalar yapıyoruz. Ayrıca Rusya Müslüman-ları olarak Mekke-i Mükerreme’ye Hacc ziyaretle-rimizi de yapıyoruz. Bu faaliyetlerin en zirve nok-tası ise her sene Rusya Müslümanlarının bir araya gelerek ecdadımızın başkenti olan Tataristan’daki Büyük Bulgar şehrinde yapılmakta olan topluca namaz ve duadır.

İlk Türk İslam Devleti Kim?

Aklınızdan bir şey geçirdiğinizde bir başkası-nın bunu duymasını sağlama fikri, inanılmaz gelebilir.Ancak ABD’de bir grup bilim insanı beyindeki elektrik dal-galarına dayanarak bu ‘iç sesi’ yeniden oluşturmayı başardı.Bu yöntem ileride komada olan ya da iletişim ku-ramayan hastalarla iletişim kurulmasını sağlayabilir.Beyindeki elektrik iletişimine dayanarak düşünceleri deşifre edebilme konusunda son yıllarda pek çok araştırma yapıldı.Geçen yıl yapılan bir çalışmada beyinle-rine elektrotlar bağlanan katılımcıların sesli harf-leri düşünerek imleci üzerine getirebildiği görüldü.Bu verilerden hareket eden California Üniversitesi’nden Brian Pasley ve ekibi de “uyaranın yeniden can-landırılması” yönteminde bir adım daha ileri gitti.Public Library of Sciences Biology dergisinde ya-yınlanan araştırma için bireylerin konuşma-ları dinlerken beyninde oluşan sinyaller kaydedildi.Ekip beynin yan tarafında, kulak hizasında bulunan super-yor temporal gyrus (STG) denilen bir bölümüne odaklandı.Bu bölge, hem duyma becerisi ile, hem yüzdeki ifadeleri yo-rumlama becerisi ile, hem de dil ile ilgili faaliyetlerle bağlantılı.Ekip, epilepsi ya da tümör için ameliyata alınan 15 has-tanın beyin dalgalarını inceledi. Varolan teknikler beyin sinyallerini kafatasının dışından incelemeye yetmiyor.Doğrudan beyinlerine elektrotlar yerleştiri-len hastalara ameliyat sırasında çeşitli kişile-rin kaydettiği belirli sözcük ve cümleler dinletildi.Sonra bir bilgisayar sistemi yardımıyla farklı fre-kanslardaki sözcüklerin dinlenmesi sıra-sında STG bölgesinde oluşan sinyaller incelendi.Ortaya çıkarılan model doğrultusunda, hastalardan be-lirli sözcükleri düşünmeleri istendi. Ekip, beyin dalgala-rına bakarak bu sözcüğün hangisi olduğunu tespit etti.Hatta bu sözcüklerin bazıları söylendiği şekilde ye-niden canlandırılabildi. Birebir olmasa da, söz-cük boğuk ve ekolu bir şekilde duyulabiliyor. Uzmanlar yine de düşüncelerin sese dönüşmesini sağla-yacak protezler geliştirebilecek noktaya gelebilmek için daha pek çok çalışma yapılması gerektiğini belirtiyor.Bu gibi bir cihaz geliştirilmesi, derdini anlata-mayacak durumdaki pek çok hastanın haya-tını değiştirecek nitelikte bir gelişme olacak.

Düşüncelere Tercüman

Bakıda Gənclər Evi layihəsinin təqdimatı və Dün-ya Türk Gənclər Birliyinin ofisinin açılışı keçirilib

Uluslararası Türkçenin Batılı Elçileri Sem-pozyumu Gerçekleştirildi

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniver-sitesi Edebiyat Fakültesinin Türk Dil Ku-rumu desteğiyle hazırladığı “Uluslararası Türkçenin Batılı Elçileri Sempozyumu” 5-6 Kasım tarihlerinde üniversitenin Top-kapı ve Haliç yerleşkelerinde gerçekleş-tirildi. Açılış konuşmaları, Edebiyat Fa-kültesi Dekanı Prof. Dr. M. Fatih Andı, Rektör Prof. Dr. Musa Duman, Müte-velli Heyet Başkanı Prof. Dr. Hikmet Öz-demir ve Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin tarafından yapı-lan sempozyuma 25 bilim adamı Türkçe-nin çeşitli sorunlarını ele alan bildirileri ile katıldı. Birçok bilimsel konunun yanı sıra Türkçenin çeşitli lehçeleri üzerine sözlük ve gramer eserleri ile dil incelemeleri yap-mış olan Georgieuz, Megiser, Meninski, Pallas, Büttner, Redhouse, Kantemiroğlu, Meszaros, Benzing, Eckmann, Johanson,

Jirmunski ve Rona-Tas gibi Batılı bilim adamlarının eserleri birçok yönden ince-leyip tartıştıldı. Bernt Brendemoen, Ek-rem Causevic, Eva Csaki, Eva Csato-Johanson, Kemal Eraslan, Mertol Tulum gibi önemli Türkologların da bildiri sun-duğu ve katkılarda bulunduğu sempoz-yum, yoğun bir ilgi ile izlendi.

5-11 Kasım 2012 tarihleri arasında tekrar Azerbaycan yollarına düştüm. İlk kez 2000 yılındaydı 10. Türk Dün-yası gençlik Günleri ve Kurultayına katılarak gitmiştim. Azerbaycan sevgim. Bundan çok evvellere dayanır. Or-taokul birinci sınıftayken Sovyet Radyo Evininden Si-nan Sait’in sesiyle Arapça bölümünü dinlerken başlamış-tır. İlk mektubu yazıp Bakü’ye gönderdiğim yıl aldığım cevapta Samed Vurgunşiir kitabı ve Azerbaycan’ı tanıtan birkaç kartposkart gelmişti bana. O zamanlar dünyalar-bana sanki. Çok çok sevinmiştim. Git zaman gel zaman Yurt gazetesinde yazdığım şiir ve yazılarım Azerbaycan edebiyatçılar tarafından okunduğunu ve bizleri de artık orada tanıdıklarını duydum. Bağdat’a gelen Azerbaycan heyetleri ile korkarak tanışıp gizlice görüşmeye başladım.

İlk tanışmam 1989 yılında idi. Bağdat’a Makam-şinaz Hacı Baba, Neriman Veli, Kasım Kasımzade, Aybeniz Haşimova ve diğerleri gelmişti. Ben Musul Üniversitesinden yeni mezun olmuştum. Beni ve diğer edebiyatçı arkadaşlarımla rahmetli Abdüllatif Benderoğlu Bağdat’a çağırmıştı. Orda ilk defa Sinan Sait ile tanış-tım. Ona Azerbaycan Radyosu Arapça bölümünü gön-derdiğim mektuplardan bahsettim. Ve kendisiyle tanış-tım. Azerbaycan dostlarımızla hasret giderdik. O gece Hacı Baba’nın Fuzuli’nin sözleriyle okuduğu makam-lar ve “qarabağlı” usulleri bizi mest etmişti. Ayrıca, özü ve sesi güzel olan bir genç bayan ses sanatçısı okuduğu maniler o kadar güzel idi ki, tüm dinleyicilere duygusal anlar yaşattı ve hepimizi çok uzaklara götürdü. Öğren-dim ki bu sanatçının adı Aybeniz’dir. Aman Allah’ım ne güzel isimdir dedi. Adı da özü kimi güzel bir sanatçı… Ben isem yeni nişanlı bir genç şair olarak içimden gelen oydu ki, ilk kızımın adını bu sanatçının adına koyacağım.

Gün gitti, gün geldi kızım oldu. Ben tüm şairlerin ak-sine, hani derler ya “şairler söylerler ama yapmazlar” ben tam tersine yaptım bile. Allah ban bir kız nasip etti. Ben de adını Aybeniz koydum. Ama Azerbaycanlı Aybeniz’i bir daha görmedim. O’nun adını canımdan bir parça ol-duğu için sanki o her an karşımda yaşıyormuş gibi idi. Burada ilk Azerbaycan ateşi, sevgisi kalbime girmişti.

G e l d i k , G ö r d ü k , Y a z d ı kBu kısa girişten sonra bugün Dünya Genç Türk Yazarlar

Birliği’nin düzenlemiş olduğu “ geldik, gördük, yazdık” projesi çerçevesinde bir daha Azerbaycan’a geldiğimde, Azerbaycan’ı bap başka bir şekilde gördüm. Her bakım-dan Azerbaycan gelişiyor. Medeniyet ve sosyal yönden gittikçe dünyaya ayak uydurmaktadır. Hele hele kongre-ler konusunda güzel Baki şehrine yeni bir unvan vermek yerinde olur o da “Kongreler şehri Bakü” olup ta dünya-nın her yerinden Baki’de kongreler düzenleniyor. Baki’nin muhteşem güzelliğine, medeniyetine ve inkişafı ortaya çıkı-yor. Baki’nin güzelliklerinin yanında yeni yapılmakta olan Köprüler, alt ve üst geçitler Bakinin güzelliğine güzellik katacaktır elbette… Bir de yeni dikilen binalar ve yapılan muhteşem oteller, turizm konusunda da bir cazibe noktası olmaya ilgi çekiyor… Gençlerin medeniyet soyunmaları, ilgi ve alakaların çoğalması şüphesiz ki, bu ülkeye ciddi bir şeklide başka bir ivme kazandırır. Bir toplumun geleceği gençlerine bağlıdır. Azerbaycan Devlet Başkanı genç ol-ması hasebiyle de gençlerin daha ilgi gördüğünü öğrendik.

G e n ç l e r F o n d u v e A z e r b a y c a n Azerbaycan Gençlik Bakanlığı ile Gençlik Fondu bu

yıl yurtiçi ve yurt dışı STK’lere yardım ve teşvik ve destek olması globalleşmenin önemli ve büyük adım-dır. Bugün bu yardımı alan kuruluşlar her yerden genç-leri ve aydınları Azerbaycan’da topluyor, Azerbaycan halkı ile tanış ediyor. Azerbaycan gerçeklerini onlara ta-nıtarak, geleceğe yönelik varlıkları yolunda emin adım-lar atmaktadırlar. Bu teşvikin sürdürülmesi ve daha ya-rarlı işler, yeni projeler, Türk dünyası ile iç içe olma yolunda elbette Türk Birliğine doğru gidilecektir…

D a ğ l ı k Q a r a b a ğ G e r ç e ğ iDGTYB’nin “geldik, gördük, yazdıq” projesine “Qa-

rabağ Gerçeği” tüm çıplaklıklarıyla ele alınıp masaya ya-tırıldı. Onun yanında Tovus, Qebele, Quba’daki soykı-rımlar Ermeni vahşetini gözler önüne seriyor. Hele hele Hocalı Katliamı, tarihin en kara lekesi olarak nitelendiril-miştir. 13 Ülkeden 18 gazeteci-yazar ve aydının “geldik, gördük, yazdıq” projesine katılması ve Azerbaycan’da Qarabağ, Quba ve Hocalı katliamlar ve soykırımları kendi gözleriyle görmeleri bu projenin ne kadar önemli ol-duğu bir gerçektir. Bugün dünya’da enformasyon ve İle-tişim için batılı ülkeler devlet bütçelerine milyarlarla do-lar harcamaktadır. Türk dünyasının kalbi sayılan can Azerbaycan devleti destek verdiği bu projelerle göste-riri ki, dünya devletleri arasında yarışmaktadır. Genç nesli ve genç kadrosu genç milletvekilleri bu yolda daha da geni perspektiften bakarak çaba harcamalarına eminiz.

Bu uğurda önce Azerbaycan devletine ve DGTYB’nin genel başkanı Ekber Qoşalı kardeşim, değerli ekibine, ona destek olan ve onu yalnız bırakmayan başta genç ve aktif olan Bayan Milletvekili Qanire Paşayeva’ya Türk dünyası gazetecileri ve aydınları adına teşekkür ederiz. Bundan sonra da bu gibi çalışmalara başarılı olacaklarına inanıyorum

Azerbaycana “Gittim Gördüm ve Yazdım

Dr.Şemsettin KUZECİ

Page 6: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

6 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Türk tarihi Türk tarihi, günümüzdeki Türkî halklar’ın ve ya-bancı halkların arasında zamanla erimeden önce Türk dilini konuşmuş olan Türk topluluklarının ortak tari-hidir. Göktürklerden önce varolmuş Türk dili konuşan topluluklar bazı tarihçiler tarafından, Türk tabiri yerine Ön Türk tabiri ile anılır. Türkîler’in siyasi bir topluluk olarak ilk tarih sahne-sine çıkmalarının Hun (Hiung-nu’lar veya Şiongnu’lar) hükümdarlığı ile olduğuna dair iddialar vardır. Baş-langıcı hususunda tartışmalar olsa da Türklerin tarihi, dünya tarihinin önemli bir parçasıdır. Avrasya ve Ku-zey Afrika’da ortaya çıkan her halkın tarihi uzaktan veya yakından Türklerin hareketlerinden etkilenmiş-tir. Türkler doğu kültürlerini batıya ve batı kültürle-rini doğuya taşımakla da önemli bir rol oynamışlardır. Kendi dinleri Tengricilik’ten sonra benimsedikleri ya-bancı dinlerinde çok kez öncüsü ve savunucusu olmuş ve yayılmalarını ve gelişmelerini sağlamışlardır (Mani dini, Musevilik, Budizm, Ortodoks ve Nasturi Hristi-yanlığı, İslam). Türk Tarihinin Başlangıcı Dünya üzerinde yaşayan insan topluluklarının mil-letleşme süreci onların avcı-toplayıclıktan çiftçi-çobancılığa geçimesi ile başlar.[3]. Türkleri oluşturacak insan topluluklarının m.ö 6000 lerde koyun yetiştirici-liğine başladığı düşünülmektedir. [4] Bu tarih atlı gö-çebe Türk kültürünün başlangıcı olarak kabul edile-bilir. Bu değişiklikler ile ilk Türk kültürü olan anav kültürü ortaya çıkmıştır. Türklerin atalarının MÖ 2500 ile M.Ö. 1700 yılları arasındaki Afanasiyevo kültürü ile başlayan ve MÖ 1700 ile MÖ 1200 yılları arasındaki Andronovo Kültürü ile devam eden dolikosefal mon-golitlerle ortak yönleri bulunmayan Brakifesal ırka da-yandıığını savunurlar. Bu ırkın savaşçı ve göçebe kül-türe sahip olduğu, MÖ 1700 yılları sonrasında kitleler halinde Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasındaki böl-geye yayıldığı bilinmektedir.

Bilinen ilk Türk devleti İskitlerdir.M.Ö. 3`üncü yüzyıl•M.Ö.312: Büyük Hun Devleti’nin (Huing nu) kuru-luşu ve Çin/Hiung nu arasında Kuzey Şansi Savaşı •M.Ö.240: Bozkır halklarına karşı Çin’in duvar in-şası: Çin Seddi •M.Ö.209: Hiung nu lideri Teoman’ın ölümü ve Mete’nin Hiung-nu’ların (Hunların) lideri olması •M.Ö.201: Kırgız halkından ilk kez söz edilmesi M.Ö. 2`nci yüzyıl•MÖ.187:Çin’in Hiung nu üzerine Pa-i-Teng seferi •M.Ö.177-M.Ö.165: Yue-çilerin Hiung nu’lar tarafın-dan Kansu’dan Baktriane’ye sürülmeleri ve oradaki Helen krallığını ortadan kaldırmaları •M.Ö.177-M.Ö.165: Hiung nu’ların Çin’e akınları •MÖ.138-M.Ö.126:Baktria’da Çang Kien elçiliği. Çin-İran ilişkileri •M.Ö.2 yüzyılda:Asya Hun Devleti(Büyük Hun Dev-leti) yıkıldı M.Ö. 1`nci yüzyıl•M.Ö.49-M.Ö.36:Çiçi’nin Talas’a göçü (Batı Hiung-nu) 1`nci yüzyıl -•48: Hiung nu’ların ikiye bölünmeleri (Kuzey Hiung-nu ve Güney Hiung-nu) •93: Hiung nu’ların Sien Pi’ler tarafından mağlup edilmeleri 2`nci yüzyıl -•Aşağı İtil’de (Hazar denizi’nin kuzeyi) Hun varlığı 3`ncü yüzyıl -•260: Şan-şi’nin kuzeyinde Tabgaçlar 4`ncü yüzyıl -•304-351:Çin’in kuzeyinde Hiung-nu krallıkları (Han Zhao, Hou Zhao) •388-392: Çin’in kuzeyinde Ding ling krallığı (Wei) •374-375: Avrupa Hunlarının Don Nehri’ni geçişi •386-409: Tabgaçlar Kuzey Çin’de (Kuzey Vey) 5`nci yüzyıl - •402: Rouran’ın kuruluşu (Yüan Yüan/Avarlar?) •407-431: Çin’in kuzeyinde Hiung-nu krallığı (Xia) •422: Lo-yang’ın Tabgaçlar tarafından alınışı •427: Romalılar ve Hunların ittifakı •434: Bizans ile Hunlar arasında Margos Antlaşması •440: Ak Hun (Eftalit) istilalarının başlaması •451: Attila Galya’da (bugün Fransa) •452: Attila’nın Roma seferi ve Papa I. Leo ile görüş-mesi •480: Hazar denizi ile Tuna nehri arasında Ön Bul-garlar •480:Mazdek İsyanları’nda Sasaniler’e Ak Hunların yardım etmesi Orta Çağ/Türkler 6`ncı yüzyıl - Gelecek sayıda devam edecek•531-578: Kafkas Surları’nın İranlı Hüsrev tarafın-dan dikilmesi •534: Tabgaçların (Vey Hanedanlığı) dağılması •552: Tu-kiu’lerin (Türküt’ler/Göktürkler) Rou-ran egemenliğe karşı ayaklanması. Birinci Göktürk Kağanlığı’nın kuruluşu. •565: Ak Hunların (Eftalitler) Göktürkler tarafından ortadan kaldırılmaları •582: Birinci Göktürk Kağanlığının bölünmesi 7`nci yüzyıl -•619: Avarların İstanbul’u I. kuşatması. •626: Avarların İstanbul’u II. kuşatması. •626-627:Doğu Roma İmparatoru Herakleios’un Hazarlar’dan yardım istemesi •639: Göktürk prensi Kürşad’ın ihtilal denemesi. •642: Güneydoğu Avrupa’da (Karadeniz’in kuzeyi’nde) Büyük Bulgarya Hanlığı’nın bölünmesi •673-674: Arapların Maveraünnehir’e ulaşması ve Göktürk şehri Buhara’yı kuşatması. •674: Paralı Türk askerlerinin İslam topraklarında varlığı •680: Ön Bulgarlar Balkanlar’da •681-744: İkinci Göktürk Kağanlığı’nın kuruluşu

Devamı gelecek sayıda

Mesut UĞURLU

Devam -Çatışmaların çoğu Ağdam, Füzuli, Goran-boy ve Terter bölgelerinde meydana gelmiş. Kapanlı köyünde halk tarlalarını çalışamıyorlar, bir traktörcü konuşuyor; Ben akşamları çalışıyorum traktörüm ile çünkü gündüzleri silah atılıyorlar Ermeni sınırından. Hatta bazı geceleri ay ışı oldu günlerde de çalışamıyo-ruz. Bizler böyle kendi tarlalarımızda hatta köyde bile rahat dolaşamıyoruz. Kurban bayramında kurban kes-meye giderken yolda mayına basarak şehit olur arka-sında iki öksüz çocuk kalır. Evet bu sınır boylarında insanların problemleri her yerde olduğu gibi hep aynı Rus snayperleriydi. Burada da köy halkı her yerde ol-duğu gibi bıktık artık bu silahlardan, dışarıdan yaban-cılar gelip gelip gidiyorlar amma hiçbir çözüm yok. Burada bu köyde mayınlara basanlar da çok. Yaban-cılar geliyorlar sözde araştırmalar yapıyorlar AGİT ve benzeri kuruluşlar ikiyüzlülüğünüz ortaya çıkmadı mı, sizlerde hiç mi vicdan yok, buraya gelenlerin raporla-rını merak etmiyor değilim, amma bir sonuç yok…

Burası Azerbaycan-Ermenistan sınırının en kuzeyin-deki noktalardan biri olan Allahaemanet Köyü mevkii, son dönemde hareketliliğin en çok görüldüğü noktalar-dan. Sıfır noktasını simgeleyen demir bariyerler, Azer-baycan Terkleri’nin serbestçe gidebildiği son nokta. Buraya Tüm Türk Dünyasından gelen arkadaşlar hep birlikte sınıra kadar gittik. Bu sınıra yakın Azerbaycan Türklerine ait bir de mezarlık varmış 200 metre uzak-lıkta. Bu mezarlığa giderken bile insanlar vuruluyor, evet insanlar dedelerinin mezarlarını ziyaret edemi-yorlar. Bu da insan haklarından sayılıyor amma kime?

Bir eve gidiyoruz evin camı yok aylardan ekim yıl 2012; evet, camları yok. Silahlarla kırılmış, bıktık ar-tık diyor bir yaşlı nine yeter yeter artık diye bağırı-yordu. Eve girdik evin duvarlarında içeride kurşunla-rın izleri net görünmektedir, evet evin içinde dışındaki duvardan daha çok kurşun yaraları var. Ev iki kat 3 oda var katta amma onlar hepsi 5 kişi arka tarafta bu-lunan bir odaya yerleşmişler ve o odadan çıkamı-yorlar. Bunlara rağmen ben evimi bırakmam diyor, camları onlar kıracak ben takacağım diyor ve ekli-yor, Ruslar Ermenistan’ı bıraktığında ne yapacak-lar merak ediyor ve o günü sabırla bekliyorum diyor.

Evet, bizim çocuklarımız bu Rus keskin nişancı-ları unutmayacaklardır bundan emin olabilirsiniz. Bu gün bu Rus keskin nişancıları, Ruslar bu to-humları bizim köyümüze serpiyorlar ya yarın…

Gence’de Nizami türbesini ziyaretTürk Dünyasının en büyük şairlerinden biri olan Ni-

zami, 1141’de Gence’de doğdu. Asıl adı Cemaleddin Ebu Muhammed İlyas bin Yusuf’tur. Dünyada Fars şairi olarak tanıtılan Nizami kendi eserlerinde özellikle mem-leketi Gence’ye olan sevgisini dile getirmiştir. İlk kez Leylâ ile Mecnun’u, mesnevi şeklinde yazanlardandır.

Hayatın anlamını insana ve insanlığa saygıda gö-ren mütefekkir şair Nizami, eserlerinde Türkçe’deki deyim ve atasözlerini bol miktarda kullandı.

Avrupalı araştırmacılar 17’inciyüzyıldan itibaren Nizami’nin eserleriyle ilgilenmeye başladılar, önce Fransız d’Erbelo, ardından Hammer Purgştal, Ni-zami hakkında bilgi veren yazılar yazdı. Rusça’ya da eserleri tercüme edilen Nizami’yi Türk Dün-yası, Mehmet Emin Resulzade’nin ‘Azerbaycan Şairi Nizami’ (Ankara-1951) adlı eseriyle tanıdı.

Son durak GUBA şehriTürk Devletleri ve topluluklarından yazarlar

Azerbaycan’ın Guba kentinde Azerbaycan’ın Guba Şehrine Bağlı Eğri köyünde Kafkas İslâm Ordusu’nun 1918 yılında şehit olan 2 Türk Askerinin anısına yap-tırılan Şehitlik bulunduğunu öğrendik. Bu şehitlerin isimlerinin Hacı Sefer ve Hacı Ali olduğunu ve mem-leketlerinin belirtilmediği söylendi. Azerbaycan’da 1130 Türk Askerinin Şehit olduğunu bildirilmiştir. Şehitlerin anılarını yaşatmak istediklerini söylediler.

Türkler ve Yahudilere Soykırım Bu gün de Guba toplu mezarlığı ziyaret ettik. Ayrıca

burada yeni bulunan bir toplu mezarlı olduğunu bu-

raya da SOYKIRIM MEZARLIĞI diyorlar. DTGYB Başkanı Ekber Goşalı ve Guba Gençlik-Spor İda-resi Müdürü Mustafa Nöhbalayev toplu soykırım mezarlık hakkında, genellikle 1918 yılında Ermeni-lerin kendi destekçilerinin yardımı ile yaptıkları soy-kırımlar hakkında konuk yazarları bilgilendirmişler. Mustafa Nöhbalayev iki ülke kardeşliğinin 1918’den daha öncelere dayandığını belirterek uluslararası are-nada gururla Türkiye ile kardeş olduklarını ifade et-tiklerini söyledi. Ağayev “Biz dünyada tek değiliz. Bi-zim dünyada Türkiye gibi bir kardeşimiz var’’ dedi.

Türk Devletleri ve topluluklarından yazarlar 10 Kasım’da Azerbaycan’ın Guba kentindeki Soykırım Mezralığını ziyaret ettik. Buraya geldiğimizde gözleri-mize inanamadık, 600 kişinin kafatasları çocuk, kadın hepsi var. İlginç olanı burada soykırıma uğrayanların Azerbaycan Türk’ü ve Yahudilerin bir arada olmaları-dır. Bunların kafataslarında çiviler var bazılarında, ba-zılarının başları parçalanmış ve her türlü işkence ya-pıldığı ortada. Buradan numuneler alınmış ve şu anda Japonya da halen araştırılıyormuş, ileride net olarak çı-kacak bunların ölüm nedenleri ve kimler oldukları.

Azerbaycan Doğalgazı Avrupaya UlaşacakAyrıca şu işbirliği de çok önemli; Türkiye

ve Azerbaycan tarafından işletilecek olan TA-NAP, Azeri doğalgazının Avrupa’ya ulaştırıl-masında Türkiye’nin önemli bir istasyona ev sa-hipliği yapması ile gerçekleşecek. Yabancı enerji devlerinin büyük ilgi gösterdiği bu projeye İngiliz BP, Fransa Gaz de France, Almanya RWE, Avus-turya OMV ile Norveç, Bulgaristan ve Macaristan’ın enerji şirketleri ortak olmak için çaba gösteriyor.

Yapılan anlaşmaya göre projede Azerbaycan’ın payı % 80, Türkiye’nin payı % 20 olacak. Ortak-lık başvuruları iki ülke tarafından değerlendirilip hayata geçirilebilecek. Eğer, diğer ortaklara pay verilecekse bunun Azerbaycan’ın % 80’lik pa-yından olacağı da yapılan anlaşmada yer alıyor.

Azerbaycan gazının Türkiye ve Avrupa’ya taşınması hiç kuşkusuz küresel güçlerin kontrolündeki kartelle-rin engellerine takılmıştı. Ancak, iki ülke arasındaki sıkı işbirliği, bunun kırılması ile sonuçlandı. Proje-nin hâkimlerinin Türk olması, Azerbaycan ve Tür-kiye petrol şirketlerinin bu işi üstlenmesi, enerji ala-nında atılan devrim gibi bir adım olarak görülmelidir.

Buraları ziyaret eden genç yazarlar, burada gördük-lerini kendi bölgelerinde ve kendilerinden sonra ge-lecek nesillere gerçekleri bırakacaklarının bilincin-deydiler. Artık tarihten bahsederken, tozlu sayfalarda saklanan altın harflerden değil, bu harflerin oluştur-duğu kelimelerden de değil, o kelimeleri fikirleş-tiren yepyeni bir tarihten söz etmeliyiz. Büyük ve genç potansiyeline sahip olan Türk Dünyası biz-lere ayrı bir dinamik katacak ve birçok olayı daha bi-linçli bir şekilde idrak etmemizde yardımcı olacaktır.

Türk Dünyası Gençleri dünyanın dört bir yanından iman, bilgi, dürüstlük, cesaret ve ülkü getirip burada gerçeklerle harmanladılar bunları. Getirmiş oldukları bilgileri gerçeklerin süzgecinden geçirip, burada doğ-ruları buldular. Sırtlarında geleceğin yükünü taşıyor muşçasına sorumlu davrandılar. Gördükleri her şeyi sorguladılar, öğrenmeye gayret ettiler ve böylece net olarak her şeyi gözleri ile gördüler, elleri ile dokundular buradan ötesi eline kalemleri alıp gördüklerini yazmak olacaktır. Türk yazarları şunu çok iyi bilmekteler ki,

HAYAT NEYİ NİYE YAPACAĞIMIZI DÜŞÜ-NEBİLECEĞİMİZ KADAR UZUN. AMA DÜ-ŞÜNMEDEN YAPTIKLARIMIZI TELAFİ EDEBİ-LECEĞİMİZ KADAR UZUN OLMAYABİLİR.

Türk Dünyası’nın her yerinden gelen genç Ya-zarlar bu yaşananları yerinde görme imkânı bul-dular ve bu yönde bıkmadan, yorulmadan gecele-rini gündüzlerine kattılar. Gördükleri her şeyi not ettiler ve insanlarına her bilgiyi ulaştırmaları için buraya gelen herkes çok büyük gayret gösterdiler.

Burada gerçekten büyük işler yapıldığını herkes bil-melidir. Tarihten de bilindiği gibi Türk Milleti büyük işleri tarihten bu yana hep yapmıştır ve bizlerde bunu devam ettireceğiz. Yalnız zaman mekân ve metot de-ğişebilir, dün Çanakkale’de top tüfek ve süngüyle ya-pılanlar bu gün burada eğitim, bilgi ve kalemle yapılı-yor. Yarında neyi nasıl gerektirirse onu öyle yapacaktır.

KİM NE DERSE DESİN, BÜTÜN DÜNYA BUNUN KARAKTER MESELESİ OLDU-ĞUNU ER YA DA GEÇ ANLAYACAKTIR.

Buraya gelen yazarlar, gelecekte Türk Dünyası’na çok daha önemli katkılarda bulanacaklarını inancımız tamdır.

Son olarak “İşgal altındaki Dağlık Karabağ sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Türk Dünyasının sorunu-dur” Bu sorunun çözümü için bizler el ele, omuz omuza olmalı; bu uğurda Türk Dünyası olarak bir-birimize kenetlenmeliyiz. Bu “Geldik, gördük, yaz-dık” konulu etkinliğin hazırlanmasında hedefine ulaş-

ması için tüm Türk Dünyasını dolaşmalarını diliyor, bu etkinliğe emeği geçenleri de yürekten kutluyoruz.

Burada gördüklerini not ederek yarın bölgelerine git-tiğinde onları daha detaylı yazacaklarının sözünü ver-diler ve böylece bu araştırmalarının da sonuna gelindi.

Ayaklarımızı geçmişin üzerine koyup, kollarımızı geleceğe doğru uzattık Görüyoruz ki yirmi yıl önce konuşulması, hatta düşünülmesi bile zor olan şey-lerin bugün bütün açıklığı ile gerçekleştirdi. Bu-rada Türk yazarları çok güzel sonuçlar çıkardılar.

TÜRK DÜNYASI GENÇLERİ GE-LECEKLERİNİ TAYİN EDİLME-SİNİ BEKLEMİYORLAR GELECEĞE YÖN VERME YARIŞINA GİRİYORLAR.

Evet, akıl ve gönül kesiştiğinde hakikat mey-dana çıkar. Bu noktadan bir birimizin çevresinde ellerimizi sallayarak vedalaşıyor ve memleketleri-mize, geriye dönüyoruz. Bu gün sınırların kalkma-sından bahsedenler çoktur, fakat bizler Türk Yazar-ları bu işi aramızda kalplerdeki sınırları kaldırdık işte bizimde amacımız kalplere, gönüllere girmektir.

Azerbaycan’da misafirliğimiz sona erdi, şahsen yıl-larca okuyup sahip olamayacağım şeyleri burada gördüm öğrendim. Ayaklarımızı geçmişin üzerine koyup, kollarımızı geleceğe doğru uzattık. Bu top-lantını düzenlenmesinde emeği geçen Sayın Ekber GOŞALI kardeşimize, özellikle bizlere imkân su-nan Azerbaycan’ın Kahraman Milletvekili Ganira PAŞAEVA’ya ve emeği geçen herkese bir kere daha teşekkür eder ve bizlere bu fırsatı tanıdıklarından do-layı kendilerini hiçbir zaman unutmayacağımızı ve her zaman gönlümüzde olacaklarını bilmelerini istiyoruz.

Azerbaycan’da İlgar kardeşimiz bizleri hava alanına kadar yine kendi arabası ile götürdü.

Azerbaycan Milletvekili Ganira PAŞAEVA ve kardeşimiz Ekber GOŞALI ile birlikte bize ayrı-lırken şunu söylediler “KARDEŞLERİM EK-SİK KALANLAR İÇİN ÖZÜR DİLERİZ, FAZLASI İÇİN TEŞEKKÜR İSTEMEYİZ”

Bizlerde özür dilemek bize düşer, siz Türklüğü Türk yapan değerlerden biri olan Misafirperverliği bizden esirgemeyerek bu güzel topraklarda yaşamayı hak etti-ğinizi ispatladınız. Her gün kurşunların altında bile ya-şayabilen Kahraman Azerbaycan halkını kutluyor ve TÜM AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZ SAĞ OLUN VE SONSUZA DEK VAR OLSUN-LAR. Tanrı Azerbaycan Halkını korusun ve yüceltsin.

Silahımız olan kalemlerimizi Dağ-lık Karabağ için seferber ediyoruz

Dağlık Karabağ probleminin dünyaya doğru bir şekilde anlatılması için silahımız olan kalemleri-mizi tümünü seferber etmeye hazırız. Buradan Azer-baycan “Turist” gibi gelip gidenlere (AGİT, BM vs.) sesleniyoruz: Lütfen Azerbaycan’ı gezerken sa-dece bakmayın, gerçeği görün ve “insan” olarak ken-dinizi orada yaşayanların yerine koyarak düşünün.

Her gün tarlanıza giderken, sokakta yürürken, hatta evinizde çocuğunuza taciz ateşi açıldığını ha-yal edin. İnsan kalabilmiş isek bunun hayalinin bile ne kadar ıstırap verici olduğunu çok rahat anlayabi-liriz. İşte o insanlar bunu her gün değil “hayal” bi-zatihi yaşıyorlar. Her gün ölüp ölüp diriliyorlar. İşte burada bizim görevimiz yaşanan bu insanlık dra-mını dünyaya duyurmak ve bu durum biran önce düzeltilmesi için sesimizi her yere ulaştırmaya ça-balamalıyız. Buradan Ermenistan`a özellikle de Rusya’ya sesleniyor, derhal işgali altındaki Azerbay-can topraklarından çekilmesi çağrısında bulunuyoruz.

KÜRESEL ADALETİ yeniden oluşturmalıyız Başta büyük Türk Dünyası’na, bü-

tün İslâm ve Hıristiyan âlemine sesleniyoruz:Azerbaycan halkının haklı davasını görmezden

gelmeyin... Gelin gerçekleri görün, “insanlık” adına destek verin. Eminim ki, bizim kalemlerimiz, bun-lara hatta dünyaya ulaşacaktır yeter ki, insanlık insani duygularını kaybetmemiş olsunlar. Bugün dünya Kü-resel Güçlerden çok Küresel Adalete muhtaçtır. Eski-den olduğu gibi Türklerin başta olduğu KÜRESEL ADALETİ yeniden oluşturmalıyız. Azerbaycan Dev-leti Rusya ve Ermenistan’dan tazminat hakkını her platformda önemle dile getirmelidir. Türk Cumhu-riyetleri bu konularda öncü olmalı Azebaycanı haklı davasında desteklemelidir. Türk Dünyası dünyada “adaletin tesisi” için dünya çapında stratejiler geliştir-meye başlamalıdır. Bunun için hep birlikte emek sarf etmeliyiz. Biz Balkan Türkleri ve de özellikle Bulga-ristan Türkleri zalimin zulmünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Yirminci yüzyılda bütün insanlığın karşısında alınlarımıza silah dayayarak adımızı değiştirdiler ve zorla Hıristiyan yapmaya çalıştılar. Böyle zulümler ancak ortaçağda görülmektedir. Bu nedenle Azerbay-canlı kardeşlerimizin halini anlayabilenler bizleriz ve de onlara elimizden

Türk Genç Yazarları Bakü’de Buluştu-3 (DTGB) Yönetim Kurulu ve Başkanlık Heyeti

1.Ekrem Abdullayev, Genel Başkan,2.Dr. Şemsettin Küzeci, Başkan Yrd.3.Ekber Qoşalı, Genel Başkan Yrd.4.Prof. Dr. Dossay Kençetay, Kazakistan5.Elşat Abdullayev, Genel Koordinatör,6.Rafet Ulutürk, İstanbul Koordinatörü7.Utku Eke, Ortadoğu Koordinatörü,

Page 7: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 7

1 9 9 2 Ş u b a t

1 . Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Kazan , Tataristan

1 9 9 2 K a s i m

2 . Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Ufa, Başkurdistan

1 9 9 3 A ğ u s t o s

3 . Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Kazan , Tataristan

1 9 9 4 A ğ u s t o s

4 . Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Bahçesaray , Kırım

1 9 9 5 A ğ u s t o s

5 . Türk Dünyası Gençlik Günleri

ve Kurultayı - Issık Göl , Kırgızistan

1 9 9 6 A ğ u s t o s

6 . Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Ufa, Başkurdistan

1 9 9 7 E y l ü l

7. Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Girne , KKTC

1 9 9 8 E y l ü l

8. Türk Dünyası Gençlik Günleri

ve Kurultayı - Türkistan , Kazakistan

1 9 9 9 E y l ü l

9. Türk Dünyası Gençlik Günleri

ve Kurultayı - Çeboksarı , Çuvaşistan

2 0 0 0 E y l ü l

10. Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Bakü , Azerbaycan

2 0 0 4 E y l ü l

11. Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Köstence , Romanya

2 0 0 5 K a s i m

12. Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - İstanbul, Türkiye

2 0 0 7 A ğ u s t o s

13. Türk Dünyası Gençlik Gün-

leri ve Kurultayı - Ohri , Makedonya

2 0 0 9 A ğ u s t o s

14 . Türk Dünyası Gençlik Günleri

ve Kurultayı - Yalta, Kırım - Ukrayna

1 5 . ü r k D ü n y a s ı G e n ç -

l ik Günler i ve Kurul tayı

İ s t a n b u l - H i l t o n

16 - 19.12.2012 Tarihlerinde yapılacaktır

Nafiye YILMAZ

B u g ü n e kadar yapılanK u r u l t a y l a rAzerbaycan Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ya-

pılan açıklamada, Bakanlığın, “Azerbaycanfilm”e merhum Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in ha-yatını anlatan sinema filmi yapılmasını sipariş ettiği ve çekimlerin başladığı bildirildi.

“En Sade Soyad” ismi ile sinemaseverlerin beğenisine sunulacak filmin çekimlerinin Nah-çıvan, Moskova, Petesburg ve Riga’da gerçek-leştirileceği ve çekimlerin yaklaşık altı ay süre-ceği belirtildi.

Üçlü seri halinde yapılması planlanan filmin, Aliyev’in 1969 senesine kadarki yaşamını konu edinecek ilk bölümü, Haydar Aliyev’in 90. do-ğum yıldönümü olan 2013 senesinde göste-rime girecek.

Senaryosunu milletvekili Elmira Ahundova’nın, yönetmenliğini Ramiz Feteliyev’in üstlendiği filmde, Azerbaycanlı, Rus, Ukraynalı ve Gürcis-tanlı çok sayıda ünlü oyuncu rol alacak.

Haydar Aliyev’in Hayatı Film Oluyor

Türk Dil Kurumunca dört yılda bir uluslara-rası kapsamda düzenle-nen Uluslararası Türk Dili Kurultayı’nın ye-dincisi 24-28 Eylül ta-rihlerinde Ankara’da ger-çekleştirildi. İlki 1932’de Atatürk’ün öncülüğünde düzenlenen ve Türk Dil Kurumunun kuruluşun-dan bu yana yürüttüğü en önemli etkinliklerden biri olan dil kurultayları dünyadaki Türk dili araş-tırmalarında da özel bir yere sahip. Bugün Türk dilinin, Türk kültürünün ana eserleri dediğimiz eserler bu kurultaylarda verilen kararların, ardından yürütülen çalışmala-rın ürünleri.

Türk dili kurultaylarının yedincisine yurt için-den 126 bilim adamı katılırken kurultay 25 ülke-den 80 bilim adamını konuk etti. Kurultayda top-lam 206 bildiri sunuldu.

Kurultay’ın açılışı 24 Eylül’de sırasıyla Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Ka-çalin, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Ku-rumu Başkan Vekili Dr. Nazif Öztürk, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve Türkiye Büyük Mil-let Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in konuşmala-rıyla yapıldı.

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin, Atatürk’ün başlattığı kurultay gelene-ğinin vefatından sonra dernek genel kuruluna dö-nüştüğünü ve bilimsel niteliğini giderek kaybet-tiğini, 1988 yılından itibaren ise TDK’nin Türk diliyle ilgili ilmî bildirilerin sunulduğu, tartışıldığı ve Atatürk’ün başlattığı uluslararası kurultay ge-leneğine döndüğü bilgisini verdi. Gelişen dünya, değişen dil algısı, kurumların kendisini bu yeni düzene göre dönüştürme, geliştirme zorunlulu-ğunu doğurmuştur, diyen TDK Başkanı, eski ya-pılarda, eski usul çalışma yöntemleriyle söyle-necek yeni şeyler bulmanın giderek zorlaştığının altını çizdi. 2011’de çıkan 664 sayılı Kanun Hük-münde Kararname ile yeniden düzenlenen yapı-sıyla TDK’nin akademik yönünün güçleneceği-nin, dilin çok farklı alanlarını kuşatacak disiplinler arası çalışmalara, projelere imkân sunacağının ak-tarıldığı konuşmada Prof. Dr. Kaçalin, katılımcı bilim adamlarından yeni projelerin şekillenmesi ve çalışmaların nihayetlendirilmesinde, Kurumun doğal üyeleri olarak hareket etmelerini bekledi-ğini söyledi.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkan Vekili Dr. Nazif Öztürk açış konuşma-sında, öncelikle Anadolu Türkçesinin, ardından da bu dili konuşan bütün toplulukların söz varlı-ğının tespiti, derlenmesi çalışmalarının önemi üze-rinde durdu. Konuşmada üzerinde durulan ikinci konu ise bu söz varlığından ne ölçüde yararlanı-

labildiğiydi. Gelişmiş ül-kelerde ve Türkiye’de çe-şitli eğitim düzeylerinde edinilen kelime sayıla-rını karşılaştıran Dr. Öz-türk, yazarların kaç ke-lime ile yazdıklarının da tetkik edilmesine ihtiyaç olduğunu söyledi. Bütün bu bilgilerin değerlendi-rilmesi ve hedeflerin be-lirlenmesi gerektiğini vur-gulayan Dr. Nazif Öztürk sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer hedeflerimiz yoksa daha öncekilerin tekrarıyla uğraşıp duruyoruz. Bu ku-rultaydan bu konularla il-gili somut kararlar çık-malı ve bu somut kararları

hükûmetimiz, milletimiz uygulamalı. Bunları ya-pabilmeliyiz ki bu dilin varisi olan 75 milyon Tür-kiye Cumhuriyeti vatandaşı bu servetten kendi na-sibini ve hissesini almış olsun.”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise VII. Uluslararası Türk Dili Kurultayı’na 469 başvuru-nun yapılmış olmasının Türkçenin dünya dilleri arasındaki ehemmiyetini ve kurultayın bilim dün-yasındaki itibarını gösterdiğini 469 başvurudan 206’sının kurultayda sunulmaya değer görülme-sinin ise kurultayın niteliği hakkında ipuçları ve-rirken ilmî anlamdaki beklentileri de yükselttiğini söyledi. Arınç, hâlâ geçmişin sorunlarını düşünen değil on, yirmi hatta elli yıl sonra bilim dünyası-nın varacağı yeri görüp, öngörüler geliştirip, ça-lışma alanlarının belirlenmek zorunda olduğunu vurgularken sorumluluğun bilim adamlarına düş-tüğünü ifade etti. Üniversitelere ve öğretim üyele-rine seslenen Bülent Arınç, “Öğrencilerinizi bun-ları dikkate alarak, yeni konulara yönlendirin, ders programlarınızı buna göre düzenleyin. Üniversi-telerimiz projeleriyle bizleri, hükûmeti, YÖK’ü zorlamalı. Türk Dil Kurumunun, ihtiyaç duyul-duğu hâlde, yeterli sayıdaki çalışmaya konu ola-mamış alanların tespiti noktasında araştırma yaptı-ğını ve bu alanlara yönelen genç bilim adamlarına burs verdiğini biliyorum. Bu mühim bir teşvik-tir. Sizler de öğrencilerinizi bu konulara yönlen-dirin.” dedi. Çalışmaların gerçek hayata yansıtıla-bilmesinin önemi üzerinde de durulan konuşmada bilim dünyasına bu dört günde yapılacak katkıla-rın tartışılıp geliştirilmesi yeni ve sorun çözücü ne-ler yapabiliriz noktasında yol gösterici sonuçla-rın alınmasının değeri üzerinde duruldu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç sözlerini şöyle tamam-ladı: “Bu kurultayla birlikte aynı günler içinde Dil Bayramı’mızın da sekseninci yılını kutluyoruz. Türkçenin gelişmesi yönündeki gayretlerin bütün yurttaşlarımızca ortak bir şuur ve sorumlulukla sürdürülmesi dileğiyle Dil Bayramı’mızı da kut-luyorum. Dilinde üstünlüğe erişememiş bir mille-tin kültür bakımından da gerçek bir üstünlüğe eri-şemeyeceğini hatırlarda tutmalıyız.”

Türkçe ile ilgili çeşitli konuları tartışabi-leceğiniz; düşüncelerinizi, önerilerinizi payla-şabileceğiniz; belirli tartışma konularının yanı sıra ilginizi çeken dil konularında farklı gö-rüşleri öğrenmek için yeni tartışma konula-rını açabileceğiniz Türkçe Tartışma Topluluğu (TTT)’nun yeni sürümünü hizmetinize sunu-yoruz. http://tartisma.tdk.org.tr adresinden ula-şabileceğiniz tartışma topluluğunda Türk Dil Kurumunun çalışmaları ve yayınlarıyla il-gili görüşlerinizi, yeni söz ve terim önerile-rinizi de gündeme getirebileceğiniz TTT’de zaman zaman gündemdeki dil sorunlarıyla il-gili görüşlerinizi de alabileceğimiz tartışma öbekleri de oluşturulabilecektir. Üyeler, mev-cut tartışma topluluklarının alt öbeklerini aça-bilecekleri gibi (Söz gelimi Yazım Tartışma Topluluğu’nun alt öbeği olarak Birleşik Söz-lerin Yazılışı, Terim Tartışma Topluluğu’nun alt öbeği olarak da Bilgisayar Terimleri Öbeği oluşturulabilir.) yeni bir tartışma topluluğu ku-rarak ilgi alanlarına göre tartışma başlatabile-cekler. TTT’ye üyelik ücretsiz olacaktır. Üye olabilmek için ilgili sayfaya bilgilerinizi yaz-manız yeterli olacaktır. Üyelerin topluluğa gönderdiği iletiler TTT Yöneticisi (TTT-Y) ta-rafından onaylandıktan sonra sayfada görü-lebilecektir. Tartışılan konuyla ilgili olmayan, hakaret içeren, kişilik haklarına saldıran ve ya-salara göre suç içeren ifadeler taşıyan iletiler onaylanmayacaktır. Üyelerin açacağı tartışma öbekleri Türkçe konulu olmalıdır. Üyelerin Türkçe ile ilgili olmayan tartışma öbeklerinin açılması önerisi kabul edilmeyecektir. Türkçe ile ilgili olmak kaydıyla üyelerin duyuruları da topluluğa dağıtılacaktır.

Yeni tartışma öbekleri konusundaki öneri-lerinizi de bekliyoruz.

Tartışmalarınızın Türkçenin geliştirilme-sine, zenginleştirilmesine, özleştirilmesine kat-kıda bulunmasını dileriz.

Bilgilerinize sunar, dilimize ve Kurumu-muza gösterdiğiniz ilgiye teşekkür ederiz.

Saygılarımızla.Türk Dil Kurumu

Türkçe Tartışma Topluluğu

VII. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Dünya Türkologlarını Buluşturdu

Page 8: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

8 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Gagauzya- Özerk Bölgesi’nde Komrat-Kıpçak’ta 1.Dünya Türk Halkları Kongresi yapıldıGazeteci Yazar Rafet Ulutürk’ün iz-

lenimleri ile Türk Halkları Kongresi.

Türk Halkları Kongresi’nin delegeleri Gagauz yeri Kıpçak’ta buluştular. Yola Bulgaristan’dan, karayolu ile Romanya toprakları üzerinden Moldova’ya geç-tim. Sınırda Oleg kardeşimizi aradım “ben sınırdan ge-çiyorum, nereye geleyim” dediğimde bana “sınırdan çıktığında arabadan in ben geliyorum” dedi. Oleg ar-kadaşımızla buluştuktan sonra yola koyulduk ve Ga-gavuz kardeşlerimiz beni Kıpçak Köyü’ne götürdüler.

Beni Primariyanın sekreteri (Belediye Başkanı Sek-reteri) Svetlana Hanım karşıladı ve eşyalarımı alarak kendi arabasına koydu. Birlikte babasının evine git-tik. Orada bir yemek hazırlamışlardı. Ben oruçlu oldu-ğum için yemek yiyemeyeceğimi söyledim, hiç itiraz etmediler. Zaten bizim Ramazan ayında olduğumuzu ve oruç tuttuğumuzu biliyorlardı. Oradan Primariya’ya (Belediyeye) gittik orada yeni seçilen başkan ve çalı-şanlarla tanıştık. Bana Belediye Başkanı Sn.İvan Ni-kolaeviç odasını verdi, “İşte telefon, işte internet burası senin” dedi. Hemen Moldava’ya gelen diğer arka-daşları aramaya ve irtibat kurmaya başladım. İlk gün on arkadaş ile haberleşmeyi başardım ve gelmele-rine sevindim. Akşam oradan Svetlana Hanımla bir-likte evine gittik. Evlerinde beni kocası Panteley (Ma-nerka) ve oğlu Artöm çok sıcak karşıladılar, daha sonra öğrendim kızları da varmış Alöna isminde... 16 yaşın-daki Alöna sağ olsun bana çok hizmet etti. Bana kala-cağım odayı gösterdiler, (burası Alöna’nın yani kızla-rınınmış) “bu oda artık senin” dediler. Arkadaşlardan önce geldiğim için köyde gezme fırsatı da buldum.

Burada sokaklarda gezerken yanımda getirdiğim bazı hediyeleri ay yıldızlı balonları, oyuncak at, kedi ve kö-pekleri çocuklara dağıttım. Ayrıca Sn.Sakin ÖNER hocamızın verdiği Atatürk rozetlerini de burada da-ğıttım. Bu rozetleri çok sevdiler. Sokaklarda gezer-ken dikkatimi çeken en önemli şey küçük çocukların kendi aralarında sadece Gagavuz Türkçesi konuşma-larıydı. Ben özellikle Kıpçak’ta şunu gördüm; Kıp-çak Köyü’nün geleceği gerçekten parlak. Bu arada, Kıpçak Köyü’nün tamamı Bulgaristan’dan gelmiş...

Evlerde ise hizmet gerçekten mükemmeldi, yani ai-lelerin birer parçasıydık. Kıpçak Belediye Başkanı Sn.İvan Nikolaeviç beni Komrat’ın kurtuluş günü kutlamalarına götürdü. 21.08.2010 tarihinde Kıpçak Belediyesi’nin önünden Gagauz özerk bölgesinin Baş-kenti Komrat şehrine doğru Belediye Başkanı Nikole-viç ve hanımı ile birlikte yola çıktık. Komrat şehrine ulaştığımızda Komrat’ın kurtuluşu için toplanmış kala-balığın içine karıştık. Kıpçak Belediye Başkanı Sn.İvan Nikolaeviç’i tanıyanlar alıp bizleri ön sıralara oturttular.

Komrat şehrinin kurulusunun 221.yılı kutlamalarında açılış 4 dilde (Moldova, Gagavuz Türkçesi, Rusça ve İngi-lizce) yapıldı. Komrat Belediye Başkanı açılış konuşma-sında, “Gagavuz halkı artık tüm dünyaya dağıldı. ABD, AB, Türkiye ve Rusya’ya... Hoş geldiniz sizleri ekmek ve tuzla karşılıyoruz, bunlar bizim geleneklerimiz” dedi.

Açılıştan sonra Moldova ve Ga-g a u z y a m i l l i m a r ş l a r ı o k u n d u .

Ardından 3 çocuk sahneye gelerek ellerinde Gaga-uzları temsilen mavi, beyaz ve kırmızı renkli balonları havaya bıraktılar. Gagavuzyeri bayrağını gökyüzüne gönderdiler. Komrat semaları Gagavuz bayraklarıyla donandı. Daha sonra sahneye çıkan Gagavuzyeri’nin folklor grubu, seyircileri oyunlarıyla büyülediler. Ar-dından da Gagavuz halkının en çok sevdiği şarkıcı Ste-pan KURİDİMOV ceketinde Sakin hocamızın ver-diği Atatürk rozeti ile sahneye çıktı. KURİDİMOV muhteşem sesiyle şarkılarını seslendirdi. Özellikle “Oğlan Oğlan” şarkısıyla Gagauz halkının coşkusu doruğa çıktı. Halk dakikalarca onu ayakta alkışladı.

Kuridimov’un ardından Moldova folklor grubu An-sanbıl JOK sahneye geldi. Orada bir şey dikkatimi çekti. Gruptaki kadın ve erkeklerin hepsi bir boydaydı. Bu durum bana çok ilginç geldi. Daha sonra öğrendim ki onların hepsi seçilirken, aynı boyda olmaları istenirmiş.

Her şey çok güzeldi fakat kutlamalarda Gagauzyeri’nin Başkanları yoktu. Böyle bir kutla-maya Başkan’ın katılmaması, orada bulunan herkesi son derece üzdü. Daha sonra öğrendik ki geç vakit gelmiş konuşma yapmış Rusça konuşmuş ve gitmiş. Konuşmasını da Rusça yapmasını pek anlayamadım. Hâlbuki Gagauzya, Moldava’da bir bölge ve Rusya ile hiç bir alakası yok. Gagauz halkının Başkanı kendi halkının geleceğini düşünerek özgüvenlerinin artması için çabalamalı ve konuşmalarını Gagavuz Türkçe-sinde yapmalıdır. Burası Gagavuz Türklerinin öz va-tanıdır. Kendi vatanlarında başkanın Rusça konuşma-sını anlamak mümkün değildir. Zaten Gagauz halkı da kendisinden pek hoşnut değildir. Her şeye rağmen Gagauz Türkleri kendi liderlerini mutlaka bulacak-lardır ve gelecek kuşakların kendi varlıklarını ve dil-lerini muhafaza etmek için mücadele edeceklerdir.

Kongre çalışmalarına girmeden önce unutamayaca-ğım bir hatıramı anlatmak istiyorum. Gagauz halkının örf ve adetlerine bağlılığını gösteren ve Gagauz hal-kını ebediyen yaşatmaya götürebilecek olan son de-rece önemli bir geleneğin uygulanması. Son Pazar ak-şamı, misafir olduğum Panteley beni babasının evine davet etti. Anlattığına göre her Pazar babasının evinde bütün sülale toplanıyorlarmış. Babasının evine gittiği-mizde gördüm ki; tüm kardeşleri oradaydı. 9 kardeş-ler... 6 kadın, 3 erkek. 26 torun ve 6 torunun çocuğu hepsi bir arada ailenin en büyüğünün yanındaydılar.

Tanıştıktan sonra bana kendilerinden biriymiş gibi sa-rıldılar, çok mutlu oldular. Panteleyin babası ORJİNAL MANERKA herkese orada şunları söyledi, “Ben siz-leri burada görmekten çok mutluyum. Size, hepinize söylüyorum; Türkiye’de ki kardeşlerinizi unutmayın. Biz bu gün burada özerk cumhuriyetimizi Sn. Süleyman Demirel’e borçluyuz. O olmasaydı bugün özerklik ol-mazdı. Bunun için bir olun, birbirinize sahip çıkın. Böyle birbirinize gidin gelin ki aranızdaki kardeşlik, sıcaklık kaybolmasın. Birbirinizi asla unutmayın. Sizler birbi-

rinize sahip çıkarsanız, hepiniz güçlü olursunuz.” “Ama şunu da ilave etmeliyim ki, en çok bi-

zim onlara yani Türkiye’ye ihtiyacımız var, çünkü güçlü ve özgür bir ülke, yarının da lider ülkesi ola-cak. Bizleri sadece Türkiye koruyabilir, bunu ak-lınızdan çıkarmayın” dedi. Bana dönerek de, Ne olur bizim evlatlarımızı yalnız bırakmayınız” dedi.

Bir anda gözlerim doldu... Türkiye’yi gerçekten çok seviyor olduklarını biz-

zat görme imkânım oldu. Ben de “benim de burada artık kardeşim var Panteley (Manerka) benim kar-deşim dolayısıyla onun çevresinde 8 kardeşi ve Ga-gauz halkı bizim öz ve öz kardeşlerimizdir” dedim.

Bu iki yaşlı o kadar mutluydular ki, ailelerinin bir arada olduğu bu görüntü onları mest ediyordu. Ba-bası “Ben bu görüntü için her şeyimi veririm, beni bu dünyada en çok mutlu eden ailemi böyle bir arada görmektir. Yanımızda bir de Türkiye’den bir kardeşimiz olunca mutluluğumuz on kat daha art-mış oldu” dedi. Kanaatim şudur ki; Gagavuz halkı bu geleneklerini sürdürdüğü sürece kendi benliğini ko-ruyacak ve asimile olmaktan kurtulacaktır. Her Milleti yaşatan zaten sahip oldukları milli değerler değil midir?

1.Dünya Türk Halkları Kongresi başlıyor, 1.gün: 25.08.2010 tarihinde toplantıya Türk Dünyasından ge-len tüm arkadaşlar ile Kıpçak Belediyesi’nin önünde buluştuk. Otobüslere binerek Kıpçak Köyü’nden Gagauzya’nın başkenti Komrat şehrine doğru yola çıktık.

1.Türk Halkları Kongresi Gagauzların başkenti

Komrat şehrinde başladı. Türk Dünyasında kültü-rel yakınlaşmayı ve bütünleşmeye hizmet etmek amacı ile her yıl geleneksel olarak toplantılar düzen-leyen DTGB, kendine yeni bir hedef çizerek Birinci Türk Halkları Kongresi’ni bu yıl 24-28 Ağustos tarih-leri arasında Gagauz yerinde gerçekleştirdi. Balkan-lardan – Altaylara, Türkmenistan’dan – Sibirya’ya, Adriyatik’ten - Çin Seddi’ne kadar “Dilde, Fikirde ve İşte Birlik” şiarını hayata geçirmek için dünya-nın her tarafından 80 genç delege Gagavuzya özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Komrat’ta bir araya geldi.

Komrat şehrinde açılış yapıldı. Açılış konuşmasını bir erkek ve bir kız Gaga-

uzca ve Rusça yaptılar. Daha sonra Gagauz marşı okundu. Ardından divana DTGB Başkanı Sn. Ek-rem Adullayev, Başkan Yrd. Şemsettin Küzeci, DTGB İstanbul Koordinatörü Rafet Ulutürk ve Moldova Milletvekili Sn. Oleg Garizan seçildiler.

Açılış konuşmasını yapmak üzere DTGB Ge-nel Başkanı Sn. Ekrem Abdullayev’e söz verildi.

“DTGB 14 Kurultay, 10 Liderler toplantısı yapa-bilen tek teşkilattır. Bugün de burada 1.Türk Halkları Kongresi’ni başlatıyoruz. 1.Türk Halkları Kurultayı’nın yeni bin yılın başında Gagauzyeri’nde toplanması çok anlamlıdır. Bizler dostluk ve sevgi hareketiyiz. Bizler ta-rih boyunca kendi kültürümüzün kıymetini pek bilme-dik. Şimdi Türk ülkeleri istiklallerine kavuşuyor. İstikla-lin korunması milli ve manevi güçlerin kuvvetlenmesine bağlıdır” dedi. Gagavuz yeri özünün en şerefli günle-rini yaşıyor. Bu 1.Türk Hakları Kurultayı Türk Dünya-sının kendi arasındaki birliği kuvvetlendirecektir” dedi.

Ardından Umut Derneği Başkanı sözü aldı. O da “Bu bayram bizim tanışma bayramımız, buralara gelmekle iyi bir iş yaptınız. Bizim kapımız tüm Türk Dünyasına açıktır. Buraya geldiğiniz, bizi yalnız bırakmadığınız ve bize yalnız olmadığımızı kanıtladığınız için sizlere te-şekkür ederim. Buradan ayrıldığınızda bizi Gagavuz-ları her yerde anlatınız. Türk Dünyası ilk defa buraya geliyor, sağ olunuz sizleri her zaman bekleriz” dedi.

Daha sonra Moldova Milletvekili Sn. Oleg Ga-rizan sözü aldı; Gagavuz dilinde “Bugün bizim Gagavuzya’da yeni beyaz bir sayfa açıldı. Gagavuz halkı 10 devlet içerisinde dağıldı amma burada ka-lanlarda Moldova’nın içinde kendi devletini kurabildi. Biz problemlerimizi Balkanların bazı kesimlerinde ol-duğu gibi kanla değil, masada çözemeye muvaffak ol-duk. Tabi ki bize en çok destek Türkiye Cumhuriyetin-den geldi, bundan dolayı da Türk halkına minnettarız. Koskoca bir Türk Dünyasının bir parçası olmaktan gu-rur duyuyoruz. İşte bugün buraya gelmeniz, bizi önem-semeniz bizi içinize kabul etmeniz demektir. Bugün bu-raya gelen 14 devlet temsilcisinin hepsini kutluyorum. Türk Dünyasının bir parçası olan Gagavuz’yerine, memleketimize hoş geldiniz sefa getirdiniz” dedi.

Daha sonra Komrat Belediye Başkanı Nikolay Har-lampieviç DUDOĞLU sözü aldı; Gagavuz dilinde “Biz Sn.Oleg GARİZAN kardeşimizi, sizleri bir araya bizim topraklara getirebildiği için kutluyorum. Biz siz-leri burada gezdireceğiz, Komrat şehrimizi çok seve-ceksiniz. Türk Halkları her yerde rahat ve özgür yaşa-sınlar. Hepinize buralara kadar geldiğiniz için teşekkür ederiz. Tekrar hoş geldiniz, Türk topraklarına” dedi.

Moldavadaki dış ülke diplomat ve büyükelçile-rinden de toplantıya yakın ilgi vardı. Katılan diplo-matlardan Türkiye Cumhuriyeti- Ali Urkal, Rusya-A.M.Şevçenko ve Azerbaycan Moldova Büyükelçiliği temsilcisi-Vahap Zade birer konuşma yaptılar. Mol-dova Halk Asamblesi Başkanı-Olga Gonçarova’da konuşmasında toplantının Moldava’da yapılması-nın kendileri için büyük bir kazanım olduğunu belirtti.

Türkiye’den Sayın Prof. Dr. Ahmet ÇO-LAK da bir konuşma yaptı. Ardından kongreye gönderilen Mesajlar okundu;

Ankara’dan Başbakan Danışmanı Sn. Ali YÜK-SEL; Dış Türkler ve Akraba Topluluklar Baş-kanı Sn.Kemal YURTNAC; İstanbul Vali Yardım-cılarından Sn.Mustafa ALTINTAŞ ve Sn. Harun KAYA; İstanbul Türk Dünyası ve Akraba Toplu-lukları Koordinatörü Sn. Hakkı Gülman, Bulga-ristan Kültür Bakanı Sn. Vejdi RAŞİDOV,

Konuşma yapanlar; Olga GONCAROVA – Moldova halkları Asambleya Başkanı; Olga RADOVA-Bilimler Akademisi Tarih, Devlet ve Hukuk Enstitüsü Bilim uzmanı Gagavuz şairi; Ga-gauzyanın Parlamento Başkanı A.H.Harlamenko,

Plaketler, Teşekkürler ve Hediyeler verildi. Türkiye Cumhuriyeti- Ali Urkal, Rusya-

A.M.Şevçenko ve Azerbaycan Moldova Bü-yükelçiliği temsilcisi-Vahap Zade’ye birer pla-ket takdim edildi. Gagauzyeri Başkanı’nın plaketini Olga GONCAROVA aldı. Ayrıca kendi-sine de plaket takdim edildi. Komrat, Kıpçak ve Kon-gaz Belediye Başkanlarına da plaket takdim edildi.

Gagauzyeri Başkanı’na da plaket takdim edilecekti ancak plaketini bile almaya gelmedi. Bu da hepimizi çok üzdü, diyebilirim ki, “bizim için en kötü olay” buydu. Nasıl oluyor da bir Başkan 1.Türk Halkları Kongresi’ne katılmıyor hatta toplantıyı yapmak için gelen “misafirlere hoş geldin bile” diyemiyor. Ga-gavuzların Başkanı kongre 1 hafta sürmesine rağ-men, Türk Dünyasının değişik bölgelerinden gelen delegelerle görüşmek için zaman ayırmamasını ya-dırgıyoruz ve kınıyoruz. Büyük çabalar sarf edile-rek tertiplenen 1.Türk Halkları Kongresi Gagavuzla-rın Başkanı için bir fırsat olması gerekirken, hiç ilgi göstermemesi, Gagauz halkını ne kadar düşündü-ğünün de bir göstergesidir. Demek ki Türk Dünya-sından uzak olmak istiyor, belki de gönlünde başka şeyler vardır. Gagauz bayramında bile Rusça’ya Ga-gauz Türkçesinden daha çok önem verdiğine göre.

Gün bitince akşam yemeği ile birlikte Türk Dün-yasından gelen heyetlerden her gece ayrı bir teşkilat, kendi giysileri ve türküleriyle folklor gösterileri sundu. Böylece “Gagavuz kardeşlerimiz ile kaynaşma sağ-landı” diyebiliriz. Geç saatlere kadar gösteriler de-vam etti. Ardından yorgun düşen evine gitti. Evine di-yoruz çünkü gerçekten hepimizi Kıpçak Köyü’nde bir eve misafir vermişlerdi. Ev sahipleri üzerimize titriyorlardı. Gece saat 01.00’de bile bizlere ye-mek ikram ediyorlardı ki, “bu da bizim kendimizi öz evimizdeymişiz gibi hissetmemizi” sağlıyordu.

2.günü Kongaz’da - 1.Türk Halkları Kongresi de-vam etti. Kozgaz’da devam eden kongrede Türk Dün-yasının her köşesinden gelen Heyet Başkanları daha çok kendi bölgelerindeki problemleri anlattılar. Katı-lımcılar Türk Dünyası’nı bir arada görmekten duy-dukları mutlulukları dile getirdiler. Konuşmalar ge-nel olarak eğitim, ekonomi, kültür ve siyaset üzerine yapıldı. Bu konuşmaları dinlerken bazen gözleri-miz yaşardı, bazen sevindik, bazen de göğsümüz ka-bardı. Bizler bu konuşmaların hepsini Türk dünyası-nın umutlu geleceğine uzanan eller olarak görmekteyiz.

Heyet konuşmaları; Türkiye adına Prof. Dr. Ah-met ÇOLAK; Dağıstan adına YANGURCİ ADZ-HIEV; İngiltere adına Levent BORBLEY; Kırım adına Eskender BARİYEV; Omsk Sibirya adına Dinara LUKMANOVA; Kırgızistan adına Edil MARLIS UULU EDIL; Çuvaşistan adına Oleg STEPNİKOV; Irak adına Şemsettin KÜZECİ;

Bulgaristan adına Rafet ULUTÜRK Rafet ULUTÜRK konuşması.

Sayın Divan, Sn.Milletvekilleri, Sn.Ekselansları. Türk Dünyasının değerli Delegeleri, Bizleri Türk Dünyası coğrafyasının her yerinde takip eden değerli Basın mensupları, muhterem Gagavuz kardeşlerim,Kuruluşumuzun 20.yılına yaklaştığımız şu günlerde DTGB’nin ulaştığı mertebenin sevinci ve gururu ile hepinizi selamlıyorum. Hepinize ko-nuksever ve güler yüzlü Bulgaristan Türklerinden özellikle de Sayın Genel Başkanımız Prof.Dr. Ha-yati Durmazdan ve Bulgaristan gençlerinden kucak dolusu sevgi ve selamlar getirdim.Bu gün gerçekleş-tirmekte olan 1.Dunya Turk Halklari Kongresi’ne katılmaktan büyük bir mutluluk ve şeref duyuyo-rum. Türk Dünyası coğrafyasının yeraltı ve yerüstü zenginlikleri ile kültürel ve tarihi birikimi açısından dünyanın en önemli coğrafyalarını oluşturmakta-dır. Bu zenginlikleri ile hızla gelişmekte olan Türk Dünyası büyük bir stratejik öneme sahip olduğu gibi dünya siyasetinin ve ekonomisinin baş aktörü olma yönünde hızlı adımlarla ilerlemektedir. Bu-

rada bulunan tüm arkadaşlar bu güne kadar yapmış olduğunuz bu çalışmalarınız ve fedakârlığınız için siz-leri gönülden kutluyorum. Bizlerde Bulgaristan Türk-leri olarak Türk Dünyasının gelişmesinde elimizden geldiğince katkıda bulunma imkânına sahip olmak-tan gurur duyuyoruz.Küreselleşen dünyada, sınırlar adeta ortadan kalkarak, mesafelerin kısalmasıyla, kı-talar arasındaki seyahatler, saatlere inmiş, tüm dünya insanları neredeyse iç içe yaşamaya başlamıştır. Tek-nolojinin akıl almaz bir hızla gelişmesi de haberleşme imkânlarını öylesine geliştirmiştir ki, dünyanın her kö-şesinden insanlar renk, dil, din, milliyet ayırt etmeden bir birileri ile ilişki kurabilmektedirler. Bu gelişmelerde gerek uluslararası ilişkilerde, gerekse iç siyasette ve sosyal yaşantıda yeni konseptlerin geliştirilmesini zo-runlu kılmaktadır. Bu da yeni oluşumların, yeni birlik-teliklerin kurulması demektir. Bu yenidünya’da sivil ku-ruluşlar gün geçtikçe ulusal politikalarda olduğu gibi uluslararası politikalarda da etkili rol almaya başla-mışlardır. Bu nedenle çeşitli ülkelerdeki sivil kuruluş-larla kendi aralarındaki işbirliği ve dayanışmayı en üst seviyeye çıkartabilmek için birliktelikler kurmakta-dırlar. Bunun en iyi örneklerinden biriside DTGB’dir.DTGB’nin İnsan Haklarından-Çevreye; Ekonomiden-Siyasete; Bireysel özgürlüklerden-demokrasiye gibi her konuda gösterdikleri çabalardan dolayı kutluyoruz. An-cak bizler bunu da asarak yeni bir STK oluşturduk. Bu Sivil Toplum Kurulusunun da bu gün burada 1.Dünya Türk Halkları Kongresini yaparak bu bayrağı daha da yükseklere birlikte taşıyacağımızı kanıtlıyoruz. 1.Dünya Türk Halkları Kongresi’nin Gagavuz yerinde yapılması da bizler Balkanlar için ayrı bir anlam taşımaktadır. Çünkü Balkanlarda Hıristiyan olan sadece Gagavuz-lar değil, bu günkü Bulgarlar da eski Bulgar Hanlı-ğının torunları olarak Türk Dünyasının bir parçasıdır. Ümit ederiz ki bu toplantımız Avrasya bölgesinde ol-duğu gibi Balkanlar’da özellikle Bulgarlar, Gagavuzlar ve Türk Dünyası arasındaki sosyal, siyasi, iktisadi ve kültürel işbirliğinin gelişmesinde ve güçlendirilmesinde katkıda bulunacaktır. Değerli arkadaşlar, Fazla zama-nınızı almamak için sözlerimi TD’nın her toplantısında yaptığım konuşmamın son sözleriyle tamamlamak isti-yorum. Bu sözlerimi de her toplantıda tekrarlamak is-tiyorum. Sizlerin de bu sözlerimi özümsemenizi istiyor ve gittiğiniz her yerde bunları tekrarlamanızı istiyorum:

T ü r k D ü n y a s ı G e n ç l e r i D ü n -y a y ı y ö n e t m e y e h a z ı r o l u n u z .

Çalışmalarınızı da her zaman bu doğrultuda yapınız. Çünkü dünyayı yönetenler bizler olmasak bile.Çocuklarımız veya torunlarımız mutlak suretle olacaktır.Hepinize Türk Dünyası uğuruna yürüttüğünüz özverili

çalışmalarda üstün başarılar diler, Saygı ve sevgilerimle,3.günü Kongre Kıpçak’ta devam etti.Türk Dünyasının neferleri dünyanın dört bir ya-

nından iman, bilgi, dürüstlük, cesaret ve ülkü geti-rip Türklük meydanında harmanladılar bunları. Getir-miş oldukları bilgileri gerçeklerin süzgecinden geçirip, aralarında tartışıp doğruları buldular. Sırtlarında ge-leceğin yükünü taşıyormuşçasına sorumlu, hiç çök-memesini istedikleri bir binanın temelindeki taşları tek tek koyuyormuş gibi titiz davrandılar. Kongre-nin 3.gününde basın ve sonuç bildirisi de hazırlandı.

Buradan çıkan sonuçlar bir daha tüm delege-lere okunup yine oylarına sunuldu ve hepsi oy bir-liği ile kabul edildi. En sonunda da her zaman ol-duğu gibi basın ve sonuç bildirisi hazırlandı ve böylece 1.Türk Hakları Kongresi’nin sonuna gelindi.

Görüyoruz ki; eskiden konuşulması, hatta düşünülmesi bile güç olan şeyler bugün gerçek olmaktadırlar. Toplan-tıdan tüm delegeler çok güzel sonuçlar çıkardılar. TÜRK DÜNYASININ DELEGELERİ GELECEKLERİNİ TAYİN EDİLMESİNİ BEKLEMİYORLAR, GELE-CEĞE YÖN VERME YARIŞINA GİRİYORLAR.

Evet, böylece bu kongrenin de sonunda hepimiz güzel duygularla geriye dönüyoruz. Bugün sınırla-rın kalkmasından bahsedenler çoktur, fakat bizler Dünya Türk Halkları bu işi aramızda çözmeye ka-rar verdik. Bizler dünyada ayrı bölgelerde yaşayan Türkler, kalplerdeki sınırları kaldırdık. Bizim de ama-cımız zaten kalpleri fethetmek, gönüllere girmektir.

G a g a u z y e r i ’ n d e m i s a f i r l i ğ i m i z sona erdi, şahsen yıllarca okuyup sa-hip olamayacağım şeyleri burada öğrendim.

Gagauz kardeşlerimiz bizleri tek tek evlerinden alarak uçakla gidenleri havaalanına, karayolu ile gidenleri oto-garlara kadar götürdüler. Bazı Gagauz kardeşlerimiz ise Komrat ve Kagula kadar uğurlamaya geldiler bizleri.

Bu toplantının düzenlenmesinde katkıda bulunan özellikle tüm Kıpçak halkına, Sayın Oleg Garizan ve Kıpçak Belediye Başkanı Sn. İvan Nikolaeviç ve Belediye sekreteri Sn. Svetlana CAVDAR kar-deşlerimize ve emeği geçenlere, özellikle de Kıp-çak Primariya da çalışan herkese sonsuz teşekkürle-rimi sunarım. Türkler Türkleri korusun ve yüceltsinler.

Tüm Gagauz Halkı sağ olun ve sonsuza dek var olun.

Page 9: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 9

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Tarihçesi İstanbul’un işgalinden üç gün sonra, Ata-

türk ünlü 19 Mart 1920 tarihli bildiriyi ya-yımladı. Bildiride,”olağanüstü yetkiler taşıyan bir Meclisin Ankara’da toplanacağı, Meclis’e katılacak üyelerin nasıl seçilecekleri, seçile-rin en geç onbeş gün içinde yapılması gereği, kesin ve kararlı ifadelerle yer alıyordu. Ay-rıca, dağılan Meclis-i Mebusan’ın üyeleri de Ankara’daki Meclis’e katılabileceklerdi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temelleri Ankara’daki bu ilk tarihi binada atıldı. Birinci Meclis Binası, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın yö-netim yeri olarak pek çok tartışma ve millî ka-rarlara sahne oldu: Bu yapı bugün Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak, ilk yılların anılarını ser-giliyor. İllerde seçilen temsilciler ve Meclis-i Mebusan’ın bir kısım üyeleri Ankara’ya gel-diler.

Ankara’nın o günkü şartları içinde Meclis’in toplanabileceği elverişli bir bina yok gibiydi. Sonunda, İkinci Meşrutiyet döne-minde, İttihat ve Terakki Cemiyeti kulübü ola-rak yapılmış tek katlı bir bina uygun görüldü. Eksik kalmış yapı tamamlandı, okullardan top-lanan ve halkın katkısıyla sağlanan eşyalarla donatıldı. Hazırlıklar tamamlanınca, Atatürk 21 Nisan’da yayınladığı ikinci bir bildiri ile, Meclis’in 23 Nisan günü toplanacağını ve açı-lış töreninin nasıl yapılacağını duyurdu.

23 Nisan 1920 Cuma sabahı erken saat-lerde, Ankara’da bulunan herkes Meclis Bi-nası çevresinde toplandı. Halk, kendi kade-rine sahip çıkmanın coşkusu içindeydi. Hacı Bayram Camii’nde kılınan öğle namazından sonra, Meclis binası girişinde gözleri yaşar-tan muhteşem bir tören yapıldı. Saat 13.45’de, Ankara’ya gelebilen 115 milletvekili Meclis salonunda toplandı.

Parlamento geleneklerine göre, en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey (1845), Başkanlık kürsüsüne çıktı ve aşağıdaki konuş-mayı yaparak Meclis’in ilk toplantısını açtı.

“Burada Bulunan Saygıdeğer İnsanlar,İstanbul’un geçici kaydiyle yabancı kuvvet-

ler tarafından işgal olunduğu ve bütün temel-leri ile halifelik makamının ve hükümet mer-kezinin bağımsızlığının yok edildiği hepimizce bilinmektedir. Bu duruma baş eğmek, mille-timizin, teklif olunan yabancı köleliğini ka-bul etmesi demektir. Ancak tam bağımsızlık ile yaşamak için kesin olarak kararlı bulunan ve ezelden beri hür ve başına buyruk yaşa-mış olan milletimiz, kölelik durumunu son de-rece ve kesinlikle reddetmiş ve hemen vekille-rini toplamaya başlıyarak Yüksek Meclisimizi meydana getirmiştir. Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah’ın yardımıyla mil-letimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladı-ğını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum.”

Bu açılış konuşmasında, millî egemenliğe dayalı yeni Türk parlamentosunun adı da “Bü-yük Millet Meclisi” olarak konulmuştu. Bu ad herkesçe benimsedi. Daha sonra Atatürk’ün tüm konuşmalarında yer aldığı şekliyle ve ilk kez 8 Şubat 1921 tarihli Bakanlar Kurulu Ka-rarnamesinde de yazılı olarak, “Türkiye Bü-yük Millet Meclisi” (TBMM) adı kalıcılık ka-zandı.

TBMM, 24 Nisan 1920 günü yaptığı ikinci toplantısında Mustafa Kemal Paşa’yı (Atatürk), başkanlığa seçti. Mustafa Kemal Paşa, kendi öncülüğünde kurulan TBMM’nin başkanlığını Cumhurbaşkanı seçildiği gün olan 29 Ekim 1923 tarihine kadar sürdürdü. TBMM, açılışından iki gün sonra, sadece ya-sama değil, yürütme gücüne de sahip olacak hukukî ve siyasî yapısını düzenleme çalışma-larına başladı.

Bu düzenlemeler, TBMM’nin tam bir güç-ler birliği ilkesini benimsediğini göstermişti.

2 Mayıs 1920’de Bakanlar Kurulunun se-çilmesi hakkındaki yasa çıkarıldı. 11 Bakan-dan oluşan “Meclis Hükümeti”, 5 Mayıs’da TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın baş-kanlığında ilk toplantısını yaptı. TBMM’nin açılışı ile birlikte, millî egemenliğe dayalı yeni Türk Devleti doğmuş oluyordu. Birinci TBMM’nin iki temel hedefi, kesin zaferi ka-zanmak ve yeni devletin otoritesini güçlendir-mek, kalıcılığını gerçekleştirmekti. Öncelikle, ülke topraklarının yabancı işgalinden kurtarıl-ması gerekiyordu.

3 Aralık 1920’de Ermenistan Cumhuri-yeti ile imzalanan Gümrü Barış Andlaşması, TBMM’nin yaptığı ilk uluslararası andlaş-maydı. Böylece Doğu cephesi kapandı. 16 Mart 1921’de imzalanan Moskova Andlaş-ması ile Rusya, yeni Türk Devletini ve Misak-ı Millî ilkelerini tanıdı. 6-11 Ocak 1921’de Bi-rinci İnönü, 23-31 Mart 1921’de İkinci İnönü

ve 13 Eylül 1921’de Sakarya Zaferleri sonu-cunda, 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Andlaşması ile Fransızlar savaştan çekildi. Aynı yılın sonunda İtalyanlar da TBMM hü-kümetiyle işbirliğine giriştiler.1922 yılında, Yu-nanistan ve İngiltere dışında, TBMM, tüm ül-kelerle iyi ilişkiler içindeydi,TBMM Orduları, 26 Ağustos 1922’de Büyük Zaferi kazandılar. 9 Eylül’de İzmir kurtarıldı.

18 Eylül’de ise Anadolu’da hiçbir ya-bancı askerî güç kalmamıştı. Yeni Türk Devleti’nin bu başarıları karşısında İngiltere de dahil olmak üzere İtilaf Devletleri ile 11 Ekim 1922’de Mudanya Mütarekesi imza-landı. Doğu Trakya kurtuldu. İtilaf Devlet-leri, 27 Ekim’de Lozan’da barış görüşmele-rinin yapılmasını kararlaştırdılar. Uzun süren görüşmeler sonunda 24 Temmuz 1923’de im-zalanan Lozan Barış Andlaşması 24 Ağus-tos 1923’de TBMM’de onaylandı. Yeni Türk Devleti, askerî, siyasî ve ekonomik özgürlü-ğüne kavuştu.

Atatürk diyor ki: “Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.” 23 Nisan’ın “Ulusal Ege-menlik” ile ilişkisi

23 Nisan 1920 Büyük Millet Meclisi’nin açılış günüdür. Her 23 Nisan günü Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı bütün Dünya çocukları birlikte kutlarlar.

Egemenlik yönetme yetkisidir. Ulusal ege-menlik; yönetme yetkisinin ulusta olmasıdır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde egemen-lik padişaha aitti.Bu sırada Birinci Dünya Sa-vaşı başladı. Savaş dört yıl sürdü. Osmanlı İmparatorluğu’nun de saflarına katılmış ol-duğu İttifak Devletleri savaşta yenildi. Savaş kurallarına göre Osmanlı İmparatorluğu da yenil¬miş sayıldı. Bütün ülke İngilizler, Fran-sızlar, Yunanlılar, İtalyanlar tarafından payla-şıldı.

Mustafa Kemal Paşa Ulusal Kurtu-luş Savaşı’nı başlatmak için İstanbul’dan Samsun’a 19 Mayıs 1919 günü geldi. Samsun’dan Amasya’ya, oradan Erzurum’a ve Sivas’a gitti. Sivas ve Erzurum’da kong-reler topladı. Mustafa Kemal Paşa egemen-liğin ulusta olduğuna inanıyordu. Bu inançla “Ulusu yine ulusun azim ve kararı kurtaracak-tır. Tek bir egemenlik vardır, o da ulusal ege-menliktir.” ilkesini öne sürdü. Yurdun dört bir yanından seçilip gelen temsilciler - günümü-zün milletvekilleri - Ankara’da 23 Nisan 1920 günü toplandılar.

İlk Büyük Millet Meclisi’nin toplandığı yapı Ankara’da Ulus Meydanı’ndan istas-yona giden caddenin başındadır. Bugün Kur-tuluş Savaşı Müzesi olan bu yapı tek katlıdır. O yıllarda Türkiye yokluk içindeydi. Millet-vekillerinin oturduğu sıralar bir okuldan ge-tirildi. Meclis gaz lambası ile aydınlanıyor, soba ile ısınıyordu. Top seslerinin Ankara’da duyul¬duğu zamanlarda bile meclis düzenli toplandı. Ulusal Kurtuluş Savaşıyla ilgili bü-tün kararlar bu mecliste alındı. Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Türk ulusu ulusal inan-cın nelere baş gelebileceğini gösterdi. Ezilen uluslara kurtuluş yolunu açtı. Bağımsızlık sa-vaşının öncüsü olan İstiklal Savaşı yeryüzünün öteki uluslarına örnek oldu.

23 Nisan’ın çocuklar açısından önemi 23 Nisan dünyada kutlanan ilk çocuk bayra-

mıdır. Atatürk’ün Türk çocuklarına armağan ettiği bu bayram şenliklerine yabancı ulusların çocukları da katılır. Atatürk çocuklara çok de-ğer verir, gezilerinde okullara uğrar, ders din-ler, sorular sorardı. “Bugünün küçükleri ya-rının büyükleridir.” diyen Atatürk, yönetimin bayram süresince öğrencilere bırakılması gele-neğini başlattı. 23 Nisan’da yönetim birimleri seçimle gelen kurullar bir süre çocuklara bıra-kılır. Bu güzel gelenek her yıl yinelenir. Her 23 Nisan’da bütün Türkiye bir bayram alanı olur. Çocuklar törenlerde konuşmalar yaparlar, şiir-ler okurlar.

Bulgarlara ibretlik olarak Ruslardan bırakılan Minare

Kubrat Han’ın kurduğu ilk Büyük Bul-garya Hanlığı’nın 640 yılında Hazarlar ta-rafından mağlub edilmesi sonucu Ön bul-garlar iki büyük kola ayrılıp karadeniz’in kuzeyinde ki eski memleketlerini terk et-mişlerdir. Kubrat’in oğlu Asparuh ile gü-neybatıya göç eden kol Balkanlar’da kur-dukları Birinci Bulgar Devleti günümüzün Bulgaristan’ının temeli olurken, Kotrak Han ile kuzeye göç eden-ler İdil Nehri’ne bitişik bir hanlık kurarak İdil Bulgarlarını oluştur-muşlardır. Ön bulgarla-rın, Kubrat’ın diğer bir oğlu olan Batbayan’ın yanında kalan bölümü, Hazarların kontrölü al-tında yaşamayı kabul etmişlerdir. Bu yüzden Hazar Kağanlığı’nda kalanlara “Kara bulgar”, ve İdil Bulgarlarına “Ak bulgar” da denilir.

Büyük Bulgarya Hanlığı’nın parçalan-ması üzerine, İtil bölge-sine göçen Bulgar ka-bileleri, ilk zamanlar Hazarlarla dost geçindi-ler. Beş yüzyıllık tarihi ile sağlam siyasi ve as-keri teşkilata sahip ol-dukları anlaşılmaktadır. Yerleştikleri toprakla-rın verimli olması, ti-careti iyi bilmeleri bu devlete güç kattı. Dev-letin başkenti olan “Bul-gar” şehri, 11. ve 12. Yüzyılda Avrupanın en önemli ticaret şehirlerin-den biriydi.

Bulgar tüccarlar Ha-zar ülkesinde, Müslü-man tüccarlarla karşılaş-maları, İtil Bulgarlarının 10. yüzyılda İslam di-nini benimsemelerinde etkili olmuştur. Bulgar Hakanı Almuş; 920 yılında halife El-Muktedir’den ülkesine din adamları ile mescit inşası için mimar-lar göndermesini istedi. İtil Bulgarları, İsla-miyeti kabul etmeye başladılar. Almış Han İslam dinini benimsedikten sonra Cäğfär bine Ğabdulla (جعفر ابن عبدالله, Ja’afar ibn Abdullah) ismini almıştır.

İdil Bulgarları’nın bağımsız bir dev-let kurmaları, Rus Çarı I. Svyatoslav 966 yılında Peçenekleri mağlup edip Hazar Kağanlığı’nı da dağıtmasına kadar bekle-miştir. İdil Bulgarları 922 yılında, Alamuş Han’ın (Almuş, Almas, Almış) hükümdar-lığı sırasında İslam’a geçmişlerdir.

Alamuş Han, bir kale yapımı içim Bağdat’taki El Muktedir halifesinden yar-dım istemiş, ve halife, kale mimarları ile birlikte din adamlarıda gönderip, İslama geçişini kale yapımı yardımı için şart kıl-mıştır. Böylece İdil Bulgarları, daha Ka-rahanlılardan bile önce toplu halde İslama geçerek, ilk toplu İslama geçen Türk halkı olmuşlardır.[kaynak belirtilmeli] İdil Bul-garlarının müslüman olmasından dolayı, daha güneyde bulunan islami halklarla ile-tişimleri ve alışverişleri artmış, ve böylece arap ülkelerinden Ruslara giden lüks mal-ların ticaretini kontröl etmeye başlamış-lardır. İdil Bulgarları başarılı bir tarımcılık

geliştirip, Bolgar, Bilar (2’nci başkentleri), Suar (Suvar), Kaşan, Çükätav (Juketav), Aşlı (Oshel), Tuxcın (Tukçın), İbrahim (Bryakhimov) ve Tavile gibi birçok kent-ler kurmuşlardır. Ayrıca birçok Camii’ler ve kervansaraylar inşa etmişlerdir. 10’ncu yüzyıla kadar hala, en azından yaz ayla-rında tahta evleri terk edip çadırlarda otur-

muş oldukları bilinir.İdil Bulgarları için en

mühim komşuları, Hazar hanlığının 966 yılında yı-kılmasından sonra Rus-lar ve Peçenekler olmuş-lardır. 11’nci yüzyılın ortalarında İdil Nehrinin güneyinde yaşamış olan Peçeneklerin yerini Kip-çaklar (ya da Kumanlar) almıştır. 1006 yılında İdil Bulgarları, ticari amaçlar-dan dolayı ilk kez Rus-larla diplomatik bağlantı-lar kurmuşlardır. İbrahim Han döneminde (1006-1025) bu bağlantılar Horasan’a kadar uzan-mışdır. 12’nci yüzyılda ama Rus prensleri Bulgar tüccarlarının yolunu kes-tirip onları soydurdukları ve hatta onlara işkence ettirdikleri için, Ruslar ile aralarında ciddi sorun-lar yaşanmışdır. 1117 yı-lında Prens Yuri Dolgo-ruki (hükümdarlık süresi: 1125-1157) ve Kipçak Han’ı Ayepa arasında bir birleşme anlaşması ger-çekleşmişdir. Bulgarlar ama Ayepa Han’ı ve di-ğer Prensleri zehirliyerek bu anlaşmayı dağıtmayı başarmışlardır.

Andrei Bogoljubski (hük. 1157-1174) hü-kümdarlık zamanında İdil Bulgarlarına saldır-mış ve devletlerini tek-

rar tehtit etmişdir. Ruslara karşı sürdürü-len bu savaşların birisi Gadbulla Çelbir Han (hük. 1178-1225) zamanında gerçek-leşmiş ve bundan kısa süre sonra Moğol-lar Kalka’yı yağmalamalarından dönüşle-rinde İdil Bulgarları ülkesini basmışlardır. Moğolların gücü artması devam sürdükçe İdil Bulgarları devletinin sonu kaçınılmaz olmaya başlamışdır. 1236 yılının sonbaha-rında Batu Han gelmişdir; İdil Nehri’nin civarında Ruslara karşı saldırmak için top-lanan dev ordusu Bolgar kentini talan et-mişdir. Böylece büyük bir katliam ile İdil Bulgarları hanlığının sonu gelmişdir. Ha-yatta kalan İdil Bulgarları Moğol ordusuna katılmaya zorunlu tutulmuşlardır. Cengiz Han’ın Altın Ordu döneminde İdil Bulgar-ları toprakları ve inşa ettikleri kentler Cen-giz Han’ın aristokratları için bir merkez haline gelmiş ve 14’ncü yüzyıla kadar bu önemini korumuşdur.

1237 yılında Moğol hükümdarı Batu-han tarafından ortadan kaldırdılar. Yüksek medeniyete sahip olan Kazan Bulgarları, Moğolların ve Altınordu Devletinin Türk-leşmesine neden oldu. 1399 yılında Rus is-tilasına uğrayan Bulgar Devleti, Altınordu Devleti yıkılınca 1437 yılından itibaren “Kazan Hanlığı” bünyesinde varlıklarına devam ettiler. Murat ULUTÜRK

Page 10: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

10 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Kırım’da Türk Dünyası YürüyüşüKırım’da yapılmakta Olan 14.Dünya Türk

Gençleri BİRLİĞİ ( DTGB ) Kurultayının katılımcıları , Akmescit’te Kırım Tatar Milli Meclisi Yönetimi ve üyeleriyle görüştü . Dünya Kırım Tatar Kongresi Başkanı , Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Vekili Refat Çubarov , Kırım Tatar halkının Tarihi, sürgünün Halka yaşattığı Acı ve zorlukları , vatana dönüş mücadelesini anlattı . Kurul-tay katılımcıları imkb Çubarov’a Kırım Ta-tar halkının bugünkü Durumu ve Sorunları hakkinda sorular sordu . Daha Hiçbiri Türk Dünyası temsilcileri

Akmescit sokaklarında Türk yürüyüş yapıldı . Yürüyüşe 250 Kisi katıldı yaklaşık . Katılım Avrupadan , Kavkaslardan , Bal-kanlardan , Orta Asyadan , Türkistandan ve Rusya’dan 36 Halkın temsilcileri , Türk halklarının Ukrayna ve Kırım’da yaşayan Halka alamiyorum niyet ve alamiyorum dileklerini getirdiklerini ve met yürüyüşle dünyada tum halklarla barış Içinde yaşama

dileğini ifade ettiler . Kurultay katılımcıları yaptıkları yürüyüşle Kırım Tatarlarının Ukrayna’daki Türk halklarının temsil-cilerinden sesini duymak oldugunu hatırlattılar . Eller-inde kurultaya katılan halkların bayraklarını ve “ Doğu Türkistan , kalbimiz you, Click çarpıyor “ pankartları tutan ve “ Bizim Kırım “,” Özgür-lük “ atan yürüyüş katılımcıları , Akmescit’in merkezinde barış Elçileri olarak Kabil Edilen beyaz güvercinleri göğe bıraktı sloganları . Met güvercinlerin , Kırım Tatarlarının diger halklarla barış Içinde Yasamak istediğini ,

diger halklara Saygı duymak istediğini , an-cak karşılığında da Saygı Görmek istediğini belirtildi ve Dünyada baskıya maruz Kalan hiçbir halk olmamalı ve Kırım , halkların barış Içinde yasadigi Örnek Bir yer olmasi gerektiğini belirtiler .

1992 Şubat I. Türk Dünyası Genç-lik Günleri-Kazan, Tataristan 1992 Kasım I. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Ufa, Başkurdistan 1993 Nisan II. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultay-Bakü, Azerbaycan 1993 Ağustos III. Türk Dünyası Genç-

lik Günleri ve Kurultayı-Kazan, Tataristan 1994 Mart I. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Nalçık, Balkarya 1994 Ağustos IV. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Bahçesaray, Kırım 1994 Ağustos Kırım Tatarla-

rının Vatana Dönüş Mücade-lesi Fotoğraf Sergisi-Bahçesaray, 1994 Kasım Türk Dünyası Genç-

l ik Liderleri Türkiye Türk-çesi Dil Kursu-Ankara, Türkiye 1995 Nisan DTGB Yayın Or-

ganı Bengü Gazetesinin I. Nüshası 1995 Nisan II. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Ankara, Türkiye 1995 Mayıs I . Türk Dün-

yası Gençlik Müzik Festivali-Ufa 1995 Ağustos V. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Issık Göl, Kırgızistan 1995 Ağustos Türk Dünyası Eko-

loji Kongresi-Issık Göl, Kırgızistan 1 9 9 5 A ğ u s t o s M a n a s

Sempozyumu-Issık Göl, Kırgızistan 1996 Nisan III. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Harleem, Hollanda 1996 Mayıs II. Türk Dün-

yası Gençlik Müzik Festivali-Ufa 1996 Haziran I. Türk Dünyası Spor

Oyunları-Çeboksarı, Çuvaşistan 1996 Ağustos VI. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Ufa, Başkurdistan 1 9 9 6 A ğ u s t o s T ü r k

Dünyası’nda Demokrasi Eği-timi Sempozyumu, Ufa, Başkurdistan 1996 Ağustos Nasreddin Hoca ve Türk

Dünyası Konferansı-Ufa, Başkurdistan 1996 Ağustos Prof. Dr. Zeki Velidi Togan

Müzesi’ne Toplu Ziyaret, Başkurdistan 1997 Nisan IV. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Bakü, Azerbaycan 1997 Mayıs III. Türk Dün-

yası Gençlik Müzik Festivali-Ufa 1997 Eylül VII. Türk Dünyası Genç-

lik Günleri ve Kurultayı-Girne, K.K.T.C. 1998 Mayıs IV. Türk Dün-

yası Gençlik Müzik Festivali-Ufa 1998 Mayıs V. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Ankara, Türkiye 1998 Eylül VIII. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Türkistan, Kazakistan 1999 Mayıs V. Türk Dün-

yası Gençlik Müzik Festivali-Ufa 1999 Temmuz VI. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Denizli, Türkiye 1999 Eylül IX. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Çeboksarı, Çuvaşistan 2000 Mayıs VII. Başkanlar Kon-

seyi Toplantısı-Köstence, Romanya 2 0 0 0 M a y ı s İ d i l - U r a l

S e r g i s i - A n k a r a , T ü r k i y e 2000 Haziran VI. Türk Dün-

yası Gençlik Müzik Festivali-Ufa 2000 Eylül X. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Bakü, Azerbaycan 2000 Eylül Türk Dünyası’nın Geleceğinin

Dinamikleri Konferansı-Bakü, Azerbaycan 2004 Eylül XI. Türk Dünyası Gençlik

Günleri ve Kurultayı-Köstence, Romanya2005 Kasım XII. Türk Dünyası Genç-

lik Günleri ve Kurultayı-İstanbul-Türkiye 2007 Eylül XIII. Türk Dünyası Genç-

lik Günleri ve Kurultayı-Ohri-Makedonya 2009 Mayıs XIIII. DTGB Başkanlar

Konseyi Toplantısı, Baku-Azerbaycan2009 Ağustos XIIII Türk Dünyası Genç-

lik Günleri ve Kurultayı- Kırım-Ukraya2010 Mayıs X. DTGB Başkanlar

Konseyi Toplantısı, Sofya,Bulgaristan2010 Ağustos 1. Türk Halk-

ları Kongresi, Gagauzyeri- Moldova

DTGB’ninFAALİYETLERİ

Türklüğün Acı Kaybı: Turan YazganUzun süredir rajatsız olan ve tedavi gören

Türk Dünyası Vakfı Genel Başkanı

Prof. Dr. Turan Yazgan vefat etti.

Türk Dünyasına Büyük Hizmetleri bulunan ve yeri doldurulamayacak olan Türk Dünyası Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan

Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Tüm Türk Dünyası’nın Başı Sağolsun.

Türk Dünyası Haber Ekibi olarak Allah’tan rahmet Türk Dünyasının

Başı Sağolsun diyoruz..

7 avqust 2011-ci il tarixinde Türk Xalqları Ümumdünya AssambleyasınınTürk Xalqları Ümumdünya Assambleyasının

(TXÜA) prezidenti akademik Yermentay Sultan-murad Dünya Azərbaycanlılarının III Qurultayı ilə əlaqədar öz heyəti ilə Azərbaycana səfərə gəlmişdir. Qonaqlar Atatürk Mərkəzində bir araya gələrək Türk dünyasının daha yaxın olması, bu birliyin qorunması naminə vacib tədbirlərdən söz açdılar. Tədbiri açıq elan edən TXÜA-nın I vitse-prezidenti, akademik Yəhya Yusif Caniyar Türk Dünyasından gəlmiş qonaqları iştirakçılara təqdim etdi. Daha sonra çıxış edərək bildirdi ki, Qazaxıstanda fəaliyyət göstərən Azərbaycan diaspor təşkilatları bir araya gələrək ölkənin sosial-iqtisadi, ictimai və mədəni həyatında yaxından iştirak etməklə yanaşı, həm də iki qardaş dövlətin arasında körpü rolu oynamağa çalışır. Söz Türk Xalqları Ümumdünya Asambleyasının prezi-denti Yermentay Sultanmurad cənablarına verildi. Ak-ademik Yermentay Sultanmurad Türküstanda yeni qurulan Turan şəhəri barədə ətraflı məlumat verdi. Turan şəhərində gələcəkdə tikiləcək böyük Türk dünyasını özündə ehtiva edən binalar və layihələrdən danışdı. Azərbaycan və qazax ziyalılarının, elm xadimlərinin, mədəniyyət və ədəbiyyat xadimlərinin ümumtürk ictimai, siyasi və mədəni proseslərində daha fəal şəkildə fəaliyyət göstərməsi üçün birlikdə ortaq layihələrin reallaşdırılması, tədbirlərin keçirilməsi barədə məlumat verdi. O, həmçinin Av-ropa birliyi modeli ilə Türk Dünyası birliyi mode-lini müqayisə etdi. “Türk xalqları hələ qədimdən na-dir mədəniyyət yaradıb, ilk dünya sivilizasiyasının meydana gəlməsinin önündə gedib”. E. Sultanmu-rat inkişaf etməkdə olan türk dövlətlərinin əməli birliyinə nail olunması üçün imkanların olduğunu da diqqətə çatdırdı. Onun sözlərinə görə, türk dövlətlərinin və xalqlarının iştirakı ilə vahid iqti-

sadi məkanın yaradılması üzərində ciddi addımlar atılmalıdır: “Utancverici məsələlərdən ən önəmlisi isə türklərin bir-biri ilə xarici dildən istifadə edərək təmas qurmalarıdır. Ortaq türk dili məsələsi qısa zamanda həll olunmalıdır”.

TXÜA-nın I vitse-prezidenti akademik Yəhya Yusif Caniyar bildirdi ki, artıq Türk Xalqları Ümum-dünya Assambleyasının son keçirilən iclasında prof. Qulamrza Səbri Təbrizi Türk Xalqları Ümum-dünya Assambleyasının (TXÜA) fəxri prezdenti seçilmişdir. Səbri Təbrizi isə çıxışında bildirdi ki, Türk xalqları qədimdən birlik, mübarizlik nümayiş etdiriblər və bu kimi görüşlərin bu birliyin daha da möhkəmlənməsində əhəmiyyəti böyükdür. O, həmçinin qeyd etdi ki, Güney Azərbaycanı məsələsi Orta Asiyada qaldırılmalıdır. “Biz Güney Azərbaycanı problem-ini Avropanın və onun ayrı-ayrı təşkilatlarının diqqətinə daima çatdırırıq. Amma bu məsələ türk dünyasında qaldırılmalıdır. Bu gün güneyli qardaşlarımız ana dilində təhsil ala bilmirlər.”

Şimali Qafqazdan gələn Türk xalqlarının nümayəndələri isə öz çıxışlarında bildirdilər ki, türksüz Qafqaz olmadığı kimi, Rusiya da yoxdur. Qazaxıstanın akade-miki Əli Musa oğlu Əliyev isə 1937-ci ildə Qazaxıstana sürgün olunduğunu diqqətə çatdırdı. “Nəslimizdən 35 nəfəri sürgün edib öldürdülər. Mən hələ də orada anamın qəbrini axtarıram.”

Dünya Azərbaycanlıları Konqresi İdarə Heyətinin üzvü Ağalar Bayramov isə bütün problemləri milli məfkurəmizi dərk edə bilməməyimizdə gördü. “Biz 1514-cü ildə də milli məfkurəmizi dərk edə bilmədiyimizə görə bir-birimizlə savaşdıq. Məhz milli məfkurəmizi dərk edə bilməməyimizdir ki, Azərbaycan beş hissəyə bölünüb.

Toplantıda türk dövlətlərinin başçılarına müraciət də ünvanlandı. Müraciətdə türk xalqlarının əməli birliyinə nail olunması məqsədilə ortaq dil və qram-matika məsələsinin həlli, o cümlədən hər il may ayının 4-cü şənbə gününün “Türk dili və mədəniyyəti günü” kimi qeyd edilməsi təklif olundu.

Page 11: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 11

20 yılda verdikleri emekler ve yüksek gayretleriyle DTGB’yi bu güne getiren de-ğerli delegasyon başkanlarımıza huzurları-nıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

K ı y m e t l i K o n u k l a r ,Otuzu aşkın ülkeden, kırktan fazla delegas-

yonu bir araya getiren DTGB, hiç şüphe yok ki büyük bir maddi ve manevi desteğe ihtiyaç duymaktadır. Bugüne kadar Türkiye Cumhu-riyeti Başbakanlık Tanıtma Fonu ile TİKAS Başkanlığı bu ihtiyaçlarımızı karşılamıştır.

Bütün bunlarla yanaşı zaman zaman öz desteğini bizlerden esirgemeyen Türk Ocakları’na değerli yönetim kurlu üyeleri ve başkanı aksakalımız Nuri Gürgür’e bir daha öz teşekkürlerimizi bildirirem. Bu toplantı-mız 20. Kuruluş yıldönümüne tesadüf edir ve bunun hayata geçirilmesinde de emeği geçen Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na, Keçiören Belediye Başkanlığı’na, Cengiz Holding’e, Türkmeneli Vakfı Kültür Mer-kezi Başkanlığı’na, NewartMedya Ajansı’na ve bize destek veren değerli protokolümüze öz teşekkürlerimizi bildirmek istiyirem.

Değerli Misafirler,Gençlerin fikri gelişiminin sağlanması

maksadıyla Birliğimize bağlı kurulmuş olan Dünya Genç Türk Yazarlar Birliği, Türk Dün-yası Genç Bilim Adamları Birliği ve Türk Dünyası Genç İletişimciler Birliği DTGB ile koordineli bir şekilde Türk Dünyasının hizmetinde çalışmaya devam etmektedir.

Dünya’da genç nüfusun karar verme mekanizesindeki önemi, gittikçe artar-ken, Türk gençliğinin bunun dışında kal-ması mümkün değildir. Bir yandan kendi iç entegrasyonumuzu sağlarken, diğer yan-dan küreselleşen dünyanın diğer un-surlarından uzak kalmamız düşünülmez.

Kendine kapanmış bir Türk gençliği ta-rihte eşsiz zaferleri gerçekleştirme hayali dahi kuramaz. Bu noktada yapılması gere-ken, diğer milletlerle iletişim halinde olan, kendinin ve dünyanın geleceğine yön veren, bunu başaracak güce ve katiyetli kararlı ne-sillere sahip, nesilleri meydana getirmektir.

Bu Türk milletinin tarihsel mis-yonunun bir ihtiyaç ve zorunluluğu-dur. Hiç şüphe yoktur ki gençler milletle-rin, ülkelerin ve dünyanın geleceğidir.

Biz DTGB’de bunu başarmanın ilk adım-larını attık. Kurduğumuz gün, genç birer idea-list olan nesiller bugün ülkelerinde milletvekili, belediye başkanı, diplomat, iş adamı, sanatçı, bilim insanı, olmuştur. O gün sivil toplumun dünyanın geleceğine yön vereceğini öngören nesiller bugün bizzat kendileri karar alma me-kanizmalarının başında yer alabilecek nok-taya gelmişlerdir. Bu umutlarımızı yüksel-ten bir gelişme olarak akılarda tutulmalıdır.

Bugün burada olmamız şüphesiz ki ge-leceği şekillendirecek fikirlerin ortaya ko-nacağı, tarihe not düşülmesi gereken bir gerçektir. Bizden sonraki nesillere bırakıla-cak bir hedef, inançlarını gerçekleştirmek ve insanca duruşun vücut bulmuş halidir.

Aziz Misafirler, Sevgili GençlerBaşkanlar toplantımızın Türk

Dünyası’nın bütün coğrafyalarında yaşa-yan Türk halkları için umut dolu sabah-lara açılan bir kapı olmasını arzu ediyorum.

Bu vesile ile törenimize katılarak biz-leri onurlandıran siz değerli konuklarımızı saygı ile selamlıyor, Makedonya’dan Doğu Türkistan’a Kerkük’ten Kırım’a, tüm Turan diyarlarından gelen dostlarımız adına hepinize teşekkür ederken, konuşmamı Çuvaş Türkle-rinin meşhur sözleriyle bitirmek istiyirem:

Vardık, Varız, Var Olacağız. Sağolun, varolun!

17 Mayıs 2012, Ankara

Ekrem ABDULLAYEV

DTGBGENEL BAŞKANI

Türk Dünyasın’da bir çinar d a h a a r a m ı z d a n a y r ı l d ı

Orkun vakfı Başkanı, Aydınlar Ocağı Genel Merkezi’nin kurucularından, tarihçi, yazar ve fi-kir adamı Altan Deliorman 22.08.2012 Çarşamba günü 18.15’te beyin kanaması geçirdikten sonra yatırıldığı Şişli Etfal Hastanesi’nde vefat etti. Vefatı Bulgaristan câmiada büyük üzüntüye sebep olan Altan Deliorman’ın cenazesi 24.08.2012 Cuma günü Fatih Camiinde Cuma namazını müteakip kı-lındı cenaze namazından sonra ebedî istirahatgâhına defnedildi. Merhuma Allah’tan rahmet dileyip mekânı cennet olsun derken, kederli ailesine, Bul-garistan camiasına ve Türk Dünyasına ve aile-sine, dost ve arkadaşlarına başsağlığı ve sabırlar te-menni ederiz.

ALTAN DELİORMAN KİMDİRDeğerli tarihçi, gazeteci, yazar, fikir ve dava

adamı, büyük Türkçü Nihal Atsız’ın son talebele-rinden Altan DELİORMAN 25 Haziran 1935’te İstanbul’da doğdu. Gazeteci-yazar Necmettin DELİORMAN’ın oğludur. Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre İ. Ü. Hukuk Fakültesi’nde okudu. Daha sonra girdiği İ. Ü. Tarih Bölümünü bitirdi.

Aydınlar Ocağı’nın kurucuları arasında yer aldı ve 1970-1975 yılları arasında Genel Merkez Mü-dürlüğü yaptı. 1972-1987 yılları arasında Boğaziçi Yayınlarını yönetti. 1987’de Bayrak Basım-Yayımı kurdu.

Tan, Akşam, Ekonomi, Ocak, Son Havadis, Or-tadoğu ve Tercüman gazetelerinde muhabir, yazı işleri müdürü ve köşe yazarı olarak çalıştı. Kopuz, Ocak, Toprak, Millî Yol, Boğaziçi, Türk Edebiyatı, Bayrak, Orhun dergilerinde yazıları yayımlandı. Kılıç, Türk Dünyası, Millî Işık, Boğaziçi, Gurbette Bayrak, Tarih Gazetesi ve Edebiyat Gazetesi’ni ya-yınladı.İlk denemesi “Trenin Ayrılışı” 1948’de Ço-

cuk Sesi’nde, ilk hikâyesi “Bir Kapı Açık Kaldı” 1954’te Türk Sanatı’nda yayımlandı. Yazılarının is-minin dışında Murat Gencoğlu, Bahtiyar Bengü ve A.D. imzalarını da kullandı.

Altan DELİORMAN evli ve bir kız, bir erkek çocuk babasıydı.

İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu’nun Adnan Mende-res Üniversitesi’de (ADÜ) gerçekleş-tirdiği dinleti ve gösteri Türk dünya-sından esintileri Aydın’da buluşturdu.Adnan Menderes Üniversitesi Sağ-

lık Kültür ve Spor Daire Başkan-lığı tarafından kültürel etkinlikler çerçevesinde organize edilen İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Mü-zik Topluluğu’nun sergilediği din-leti ve gösteri ADÜ Atatürk Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi.Aydın Valisi Kerem Al, ADÜ Rek-

törü Prof. Dr. Mustafa Birincioğlu, Ay-dın Jandarma Bölge Komutanı Tuğge-neral Salih Karataş, Kültür ve Turizm İl Müdürü Nuri Aktakka’nın katıldığı da izleyiciler arasında yer aldığı kon-serde, dinleyiciler şarkılara eşlik etti.

Şef Kamil Kay yönetimindeki İz-mir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu; Orta Anadolu, Balkan, Kırım, Orta Asya ve Türk Müziğinden eserlerin seslendirildiği dinletide, bazı türküleri de dans sa-natçılarının gösterisi eşliğinde sundu. Etkinliğe katılan Aydın halkı, ADÜ öğrencileri ve protokolün coşkulu ka-tılımları ile renkli dakikalar yaşandı.Geniş bir kadro ile Adnan Mende-

res Üniversitesine gelen İzmir Dev-let Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğuna programın sonunda ADÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Bi-rincioğlu tarafından teşekkür çiçek-lerini takdim etti. Topluluk; salon-dan ADÜ’de olmaktan mutluluk duyduklarını belirterek, tekrar gö-rüşme dileklerini ifade ederek ayrıldı.

Türk Dünyasından Esintiler Aydın’da Buluştu

Dünya Türk Gençleri Birliği 8.Lider Zirvesi

Sonuç Bildirgesi

23-24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkenti Bakü Şehri’nde toplanan 29 Türk bölge ve topluluğundan katılan gençlik liderleri olarak;

* Batı Trakya Türkleri’nin milli kimliklerinin reddedilmesi ve milli azınlık haklarının verilmemesi uluslararası standartlara tama-men aykırıdır. Batı Trakya Türkleri’nin sivil toplum kuruluşu olan İskeçe Türk Birliği Yunan makamlarınca tanınmamaktadır. Av-rupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Mart 2008 kararı uyarınca İs-keçe Türk Birliği hukuk mücadelesinde haklı bulunmuştur. Yuna-nistan makamları AİHM’in bu kararına rağmen Türk azınlığının örgütlenme ve demokratik temsil haklarını halen reddetmektedir. Yunanistan hükümetini AİHM’in bu kararına uymaya davet ediyo-ruz. Batı Trakya Türkleri’ni haklı mücadelelerinde destekliyoruz.

* Türk Cumhuriyetleri çalışma bakanlıklarının Türk Cumhuriyetleri’nde çalışacak olan vatandaşları için bir ser-tifika programı düzenlemesini ve bu sertifika programına ka-tılma şartının vize veren ülkelerin çalışma vizesi verme koşul-larına eklenmesini talep ediyoruz. Bu sertifika programı gidilecek ülkenin tarihi, kültürü ve dili hakkında bilgiler içermelidir.

* Afganistan Türkleri acil şekilde gençlerine yüksek öğretim ve-rilmesi konusunda bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nin yardımına ih-tiyaç duymaktadır. Bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nin milli eğitim bakanlıkları ve yönetimlerini Afganistan Türkleri gençlerine üniver-sitelerinde kontenjan ayırmaya ve burs sağlamaya davet ediyoruz.

* Az sayılı halklar olarak nitelenen ve özellikle Sibirya’da ya-şayan, Altay, Hakas, Şor, Teleut ve Tuvalar gibi Türk halkları hızla yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Bu halklarımız sa-dece Türk Dünyası’nın değil tüm dünyanın kültürel ve tarihi zenginliğinin birer parçasıdır. Türk Cumhuriyetleri’nin yönetim-lerini bu Türk halkları ile daha yakından ilgilenmeye davet edi-yoruz. Özellikle Büyük Öğrenci Projesi gibi projelerde ve diğer Türk Cumhuriyetleri’nin sağladığı eğitim imkanlarında bu Türk halklarına özel ve yüksek kontenjanlar tanınmasını talep ediyo-ruz. Devletler tarafından tanınan kontenjanların ülke milli eğitim bakanlıklarının merkezi seçme kriterleri ile değil, liyakat ölçütle-rine göre serbest başvuru esasında dağıtılmasını tavsiye ediyoruz.

* Daha önce DTGB’nin tavsiye kararları doğrultusunda birden fazla bölgemizde hayata geçirilmiş olan Türk Dünyası Genç İşadam-ları forumlarının birleştirilmesine ve bunlar arasında koordinasyonun DTGB Yürütme Kurulu tarafından sağlanmasına karar verilmiştir.

* Öğrenci projeleri ile Türkiye ve bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nde eğitim gören gençlerin eğitimlerinin ardından ülkelerine dönmeleri özendirilmelidir. Bu öğrenciler mezun dernek-leri ve burs veren kuruluşlarca izlenmeli ve kariyer desteği almalıdır.

* 18 Mayıs 2009 Kırımtatar sürgününün 65. yıl dönümüdür. Akmescit’te 35 bin kişilik toplantı düzenleyen Kırımtatar halkı-nın büyük acısını bu günde paylaşıyoruz. Tüm bağımsız Türk Cumhuriyetleri’ni Kırım’da konsolosluk ve temsilcilik açmaya da-vet ediyoruz. Bu vesile ile Birinci Dünya Kırımtatar Kongresi’ni düzenleyerek tüm diasporayı birleştiren Kırımtatar kardeşleri-mize gösterdikleri haklı mücadelelerinde destek veriyoruz. Türk Cumhuriyetleri’nin Ukrayna ile ilişkilerinde Kırımtatar halkı-nın hak ve hürriyetleri ile vatana dönüş mücadelelerini gün-demde tutmalarını talep ediyoruz. Türk Cumhuriyetleri’nin yö-netimlerini ve parlamentolarını 18 Mayıs 1944’te Kırımtatar halkının yaşamış olduğu soykırımı resmen tanımaya davet ediyoruz.

* Türk Cumhuriyetleri’nin gençlerinin karşılıklı ola-rak kardeş devletlerin parlamentoları ve diğer devlet kurumla-rında aldıkları eğitimle paralel biçimde staj programlarına ka-tılabilmelerinin mümkün hale getirilmesini talep ediyoruz.

* Merkezi Asya bölgesinin tabii kaynaklarının hakça payla-şımı konusunda ortak platformlarda yapılan her türlü ba-rışçıl girişimi destekliyor, bu konunun bölge ülkeleri-nin bütünleşmesinde kilit rol oynayacağını düşünüyoruz.

* Türk lehçeleri arasındaki aktarım çalışmalarına öncülük eden Av-rasya Yazarlar Birliği’ne ve bu konuda faaliyet gösteren Türk devlet ve topluluklarından akademisyenlere özel teşekkürlerimizi bildiriyoruz.

* Ahıska Türkleri’ni vatana dönüş mücadelelerinde destek-liyor ve Gürcistan hükümetini Ahıska Türkleri’nin anavatanla-rına dönüşleri konusunda daha titiz davranmaya davet ediyoruz.

* Türk Dünyası çapında uyuşturucu madde kullanımı geleceğimizi tehdit eden önemli bir sorun haline gelmiştir. Tüm Türk devlet ve topluluklarının yönetimleri ile sivil toplum kuruluşlarını bu sorun ile mücadeleye daha fazla eğilmeye ve kaynak ayırmaya davet ediyoruz.

* Moldova parlamentosuna üye olarak seçilen Gagauz tem-silcimiz sayın Oleg Garizan’ı tebrik ediyoruz. Gagauz halkının Moldova’daki seçimleri sabote etmeye yönelik dış kaynaklı van-dalizm ve şiddet olayları karşısındaki duruşunu destekliyoruz.

* Ermenistan insan haklarına, uluslararası hukuka ay-kırı olarak ve ilgili uluslararası örgütlerin bu konuda yapmış ol-dukları girişimlere rağmen Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki işgalini sürdürmektedir. Güney Kafkasya’da böl-gesel barışın sağlanması önündeki en büyük engel olan Dağ-lık Karabağ işgalinin bir an önce sonlandırılmasını talep ediyor; Ermenistan’ı uluslararası hukuka ve Azerbaycan’ın top-rak bütünlüğüne saygılı siyaset izlemeye çağırıyoruz.

DTGB’nin Sonuç Bildirgesi

Page 12: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

12 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Ankara’da Nazarbayev PaneliAnkara’da Eğitim Gören Kazakis-

tanlı Doktora ve Yüksek Lisans Öğren-cileri tarafından “Kazakistan Dış Poli-tikasındaki Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Rolü” adlı panel düzen-lendi.

Ankara’da Eğitim Gören Kazakistanlı Öğrenciler tarafından Ortadoğu Teknik Üniversitesi(ODTÜ)’nde düzenlenen “Kazakistan Dış Politikasındaki Cum-hurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in Rolü” panelinde Dinmuhammed Ametbek(ODTÜ) Kazakistan’ın dış po-litikasını belirleyen etkenlerle ilgili bir gi-riş konuşması yaptı. Daha sonra Dastan Almenev(ODTÜ), Kazakistan dış poli-tikasının Avrasya vektörünü anlattı. Ka-zakistan dış politikasında Avrupa vektö-rünün Karakoz Zhumabekova(Ankara Üniversitesi) tarafından anlatıldığı pa-nelde Meruyert Pambetova(Ankara Üni-versitesi) ise Türk Dünyası vektörü hak-kındaki düşüncelerini aktardı. Kazakistan dış politikasında Asya vektörünü de Din-

muhammed Ametbek(ODTÜ) tarafın-dan değerlendirilmesinin ardından Aslan Turlıbek(Ankara Üniversitesi) Atatürk ve Nazarbayev’in benzerliklerini anlattı.

Kazakistanlı öğrencilerin yanı sıra sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de katıldığı panel de katılımcılara Ka-zakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in kitapları hediye edildi.

Bulgaristanın Ünlü Karikaturisti1943 ‘te Kırcaalide doğdu. Öğrenimini Bulgaristanda yaptı. 1989’dan beri Tür-kiyede olan Ardagil uluslar arası ve ulu-sal karikatür yarışmalarına katıldı. Yurt dışı ve yurt içinde kişisel karikatür sergi-leri açtı.ÖDÜLLERİ1985 – Uluslararası Karikatür Yarışması TÜRKİYE Büyük Ödül1992 – Uluslararası Karikatür Yrşm TÜRKİYE Özel Ödül1992 – Ulusal Karikatür Yarşm. TR’ye Özel Ödül1993 – Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye Başarı Ödülü1993 – Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye Jüri Özel Ödülü1995 – Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye İkincilik Ödülü1996 – Türkiye Olimpiyat Komitesi Ba-şarı Ödülü1996 – Ulusal Karikatür Yarışması TR’ye Özel Ödül1996 – Ulusal Karikatür Yarışması TR’ye Özel Ödül1996 – Ulusal Karikatür Yarışması TÜR-KİYE Özel Ödül1996 – Uluslararası Karikatür Yarışması TR’ye Özel Ödül1997 - Türk Hava Kurumu Üçüncülük Ödülü1998 – Uluslararası Karikatür Yarışması TR’ye Birincilik Ödülü1998 – Uluslararası Karikatür Yarışması MAKEDONYA Dördüncülük Ödülü1998 – Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye Özel Ödülü1998 – Ulusal Karikatür Yarışması TR’ye Gazeteciler Cemiyeti Özel Ödülü1999 – Ulusal Karikatür Yarışması TÜR-KİYE Özel Ödül2000 - Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye Özel Ödül2001- Ulusal Karikatür Yarışması TÜR-KİYE Özel Ödül2001 – Uluslararası Karikatür Yarışması HOLLANDA FECO Özel Ödülü2002 - Ulusal Karikatür Yarışm. TR’ye Özel Ödülü2002 - Ulusal Karikatür Yarış. TÜR-KİYE Özel Ödülü2002 - Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye T.S.E. İkincilik Ödülü2002 - Ulusal Karikatür Yarış. TÜR-KİYE Özel Ödülü2003 - Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye Onur Ödülü2003 – Uluslararası Karikatür Yarış. TÜRKİYE Cumhuriyet Gazetesi Özel Ödülü2003 – Uluslararası Karikatür Yarış. TR’ye Başarı Ödülü2004 - Ulusal Karikatür Yarış. TR’ye Özel Ödülü2004 – Uluslararası Karikatür Yarışması TÜRKİYE Başarı Ödülü2004 – Uluslararası Karikatür Yarış-ması RODOS-YUNANİSTAN İkinci-lik Ödülü2004 – Uluslararası Karikatür Yarış. G. KORE Beşincilik Ödülü2005 – Uluslararası Karikatür Yarış. MAKEDONYA Vreme Gazetesi Özel Ödülü2005 – Uluslararası Karikatür Yarış. G. KORE Beşincilik Ödülü2006 – Uluslararası Karikatür Yarış. G. KORE Beşincilik Ödülü2006 – Ulusal KAPADOKYA Karikatür Yarış. Özel Ödülü2008 - Ulusal İZMİR Karikatür Yarışm. Özel Ödülü

Kazakistan Türkiye’nın Tecrübesinden Faydalanacak24 Nisan 2012 tarihinde Kazakistan Parlamen-

tosu oturumuna katılan Sanayi ve İleri Teknoloji Ba-kanı Aset İsekeşev, Kazakistan’ın, turizm sektörünün geliştirilmesi amacıyla 8 yıllık turizm kalkınma prog-ramını uygulamaya koyacaklarını açıkladı.

İsekeşev, Kazakistan Cumhurbaşkanının talimatı üzerine 2020 yılına kadar turizm sektörünün geliş-tirilmesi için turizm kalkınma programı hazırlanacak. Ülke ekonomisinde en karlı sektör haline gelmesi he-deflenen turizm sektörünün geliştirilmesi, istihdamı artırıp KOBİ’lerin gelişmesini sağlayacak. Tarafı-mızla sıkı işbirliği sürdürecek olan Türkiye ve Ma-lezya gibi partnerlerimizin turizm sektörleri kısa bir süre içinde güçlü bir sanayi sektörü haline gelip ülke-nin GSYİH büyümesi ve birçok ilgili sanayilerin ge-lişmesini teşvik etmiştir. Biz de bu ülkelerin deneyim-lerini kullanacağız, dedi.

Kazakistan’ın, turizm sektörünün geliştirilmesi amacıyla 8 yıllık turizm kalkınma programının ha-zırlanması için yeni projelerin gerçekleştirileceğini söyleyen İsekeşev, ülkeye gelen turistlerin sayısını ar-tırmak için bir dizi yeni tatil yerlerinin açılması plan-

lanılıyor. Örneğin, Almatı yakınında yeni kayak merkezi ve Burabay (Kuzey Kazakistan’da-TK) tatil yeri kurulacak. Bununla birlikte, Kenderli tatil bölge-sinin (Türk mütte-hitlerin de katıldığı Mangistau bölge-sinde, Hazar Denizi’nin kıyısında gerçekleşmekte olan projesi-TK ) kurulması projesinin hızlandırıl-masını sağlayacağız. Bozkırları, ormanları, dağları ve zengin bir flora ve faunaya sahip Kazakistan’ın art-makta olan turizm potansiyelini ortaya çıkarmak için destek vereceğiz. Tüm gerçekleştirilecek projelere devlet tarafından altyapı sağlanacak. Yerli ve yabancı yatırımcıları için güçlü iş teşvikleri tespit edilecek ve tarafımızdan hazırlanacak turizm sektörünün geliştiril-mesi amacıyla 8 yıllık turizm kalkınma programına dahil edilecek, dedi.

Türkiye’den Azerbaycan için vize müjdesiBakü`de bulunan TBMM Başkanı Cemil

Çiçek, Azerbaycan hükümetinin Türk vatandaş-larına vize uygulamasını yakında kaldıracağını söyledi.

KEİPA 40. Genel Kurul Toplantısına katıl-mak için Azerbaycan’da bulunan TBMM Baş-kanı Çiçek, Türk vatandaşlarına vize uygulaması-nın Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in gündeminde olduğunu, kendisinin konunun çözülmesi yö-nünde talimat verdiğini belirtti. Vize uygulaması-nın kaldırılması yönünde çalışmaların başladığını söyleyen Çiçek, sorunun yakın zamanda giderile-ceğini ve vizenin kalkacağını kaydetti.

Yeni Türk Uçağı Yolda ; Üzerinde Türk Cumhuriyetlerinin Bayrakları Olacak!

Türk Hava Kurumu Başkanı Osman Yıldı-rım, Türkiye’nin uzun süredir ara verdiği uçak üretimi için yapılan çalışmaların sonucunda ha-zırlananyeni uçağın proje çizimlerinin bir banka-nın kasasında emniyete alındığını bildirdi.

“Yüzde 90′ı yerli olacak uçağın, üzerine dün-yadaki Türk cumhuriyetlerinin bayraklarını koya-cağız. Bu uçak, Türklerin sembolü olacak” diyen Yıldırım, gelecek yılın yaz döneminde uçağın test uçuşlarına başlamayı planladıklarını ifade etti.

THK tarafından üretilecek uçağın 2-4 kişi-lik olacağını belirten Osman Yıldırım, “Eğitimde kullanacağız. İnsanlar, özel seyahatlerinde kulla-nabilecek. Bizden eğitim alan herkesin kullana-bileceği bu uçaklar, bir yerden bir yere gitmede rahatlık sağlayacak. Örneğin hafta sonunu geçir-

meyi istediğiniz şehre, kendi kullandığınız uçakla gideceksiniz ve dönebileceksiniz” değerlendir-mesinde bulundu.

Türk bilim adamından

buluşSakaryalı bilim adamı, bor karbür ve alüminyumdan oluşan yüksek dayanıklı kompozit zırh geliştirdi.Terör örgütü PKK’nın karakol ve askerî konvoylara düzenlediği saldırılarda gü-venlik güçlerinin emniyetini sağla-mak için çalışma yapan Sakaryalı bilim adamı, bor karbür ve alüminyumdan oluşan yüksek dayanıklılığa sahip kom-pozit zırh malzeme geliştirdi. Malzeme, bomba, mayın ve ağır silahlara karşı dayanıklılık testinden başarıyla geçti.Sakarya Üniversitesi Teknoloji Fakül-tesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Uğur Soy, yerli kaynaklar kullanarak zırh özelliğine sahip malzeme üretti. Meka-nik ve termal testler uygulanan malze-menin gerek sertlik gerekse de mukave-met açısından diğer zırh malzemelerine nazaran yüksek performans gösterdiği saptandı. Zırh kompozitinin geliştiril-mesinde yüzde 100 yerli alüminyum ve bor karbür malzemeleri kullandığını belirten Soy, malzemenin, nitrit ve el-masın yanı sıra dünyanın en sert mal-zemesi olduğunu vurguladı. Soy, şun-ları söyledi: “Bor karbür malzemesinin erime derecesi 2 bin 500′ün üzerinde. Bu malzeme dünyaca “kara elmas” olarak biliniyor. Kompozit zırh mal-zemesinin geliştirilmesinde öncelikle replika dediğimiz bir yöntemle bor kar-bür köpük ürettik. Daha sonra alümin-yumu eriterek bor karbür köpük içeri-sine emdirdik. Nihayetinde bor karbür takviyeli metalik kompozit üretmiş ol-duk. Üretilen kompozit zırh malzeme-sinin yoğunluğu düşük, sertliği ve mu-kavemeti yüksek, zırh özelliğine sahip ve monolitik seramik zırhlara kıyasla daha ucuz.”Türkiye’nin ilk zırhlı kompozit yeleğiSaldırılarda en yüksek tehdidi modern ateşli silahlardan çıkan, kinetik enerjiye sahip mermilerin oluşturduğunu ifade eden Uğur Soy, bu tür mermilere karşı zırh malzemesi olarak çelik, seramik ve cam/elyaf takviyeli çeşitli kompo-zitler kullanıldığını dile getirdi. Geliş-tirdiği yeni kompozit zırh malzemesi-nin mukavemet açısından benzerlerine göre yüksek performans gösterdiğini söyledi. Kompozit malzemenin askeri amaçlı olarak mekan ve personel ko-ruma amacıyla zırh malzemesi olarak kullanılabileceğini kaydeden öğretim üyesi, “Askeri mekanların ve araçların korunması, nöbet kulübeleri, polis mer-kezleri, güvenlik riski bulunan binala-rın dış cephe kaplama uygulamalarında, zırh yelekleri, miğferler, hava araçla-rında, para nakil araçları, VIP araçları gibiuygulamalarda tercih edilebilir.” diye konuştu. Numune olarak elde et-tikleri malzemeyi panel şeklinde üretip doğal ortamlarda test etmeyi planladık-larını anlatan Soy, Türkiye’nin ilk zırhlı kompozit yeleğini üretmeyi hedefledik-lerini sözlerine ekledi.

Page 13: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 13

İ n s a n H a k l a r ı E v r e n s e l B e y a n -n a m e s i n d e i l a n e d i l d i ğ i ü z e r e , B ü t ü n i n s a n l a r h ü r , h a y s i -yet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya di-ğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetil-meksizin işbu Beyannamede ilan olunan tekmil hak-lar ve hürriyetlerden istifade etme, hakkına sahiptir. Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır. Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurula-maz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır. Hiç kimse işkenceye, zalimane, gayri insani, haysi-yet kırıcı cezalara veya muamelelere tabi tutulamaz. Herkes her nerede olursa olsun hu-kuk kişiliğinin tanınması hakkını haizdir. K a n u n ö n ü n d e h e r k e s e ş i t t i r . Her şahsın kendine anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı fiilli netice vere-cek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır. Hiç kimse keyfi olarak tutuklana-maz, alıkonulamaz veya sürülemez. Herkes, haklarının, vecibelerinin veya kendi-sine karşı cezai mahiyette herhangi bir isna-dın tespitinde, tam bir eşitlikle, davasının ba-ğımız ve tarafsız bir mahkeme tarafından adil bir şekilde ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir. Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlan-mış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır. Hiç kimse işlendikleri sırada milli veya mil-letlerarası hukuka göre suç teşkil etmeyen fiiller-den veya ihmallerden ötürü mahkum edilemez. Hiç kimse özel hayatı, ailesi, meskeni veya yazışması hususlarında keyfi karışmalara, şeref ve şöhretine karşı tecavüzlere maruz bırakılamaz. Herkesin bu karışma ve tecavüzlere karşı kanun ile korunmaya hakkı vardır. Herkes, herhangi bir devletin sınırları dahilinde serbestçe dolaşma ve yerleşme, kendi memle-keti de dahil, herhangi bir memleketi terk et-mek ve memleketine dönmek hakkına haizdir. Herkesin zulüm karşısında başka memleketlerden mülteci olarak kabulü talep etmek ve memleketler ta-rafından mülteci muamelesi görmek hakkını haizdir. Her ferdin bir uyrukluk hakkı vardır, hiç kimse keyfi olarak uyrukluğundan ve uyruklu-ğunu değiştirmek hakkından mahrum edilemez. Irk, uyrukluk veya din bakımından hiçbir kısıt-lamaya tabi olmaksızın her erkek ve kadın ev-lenme konusunda, evlilik süresince ve evli-liğin sona ermesinde eşit hakları haizdir. Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olmak hakkını haizdir ve hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez. Her şahsın, fikir, vicdan ve din hürriyetine hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hür-riyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya top-luca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbi-kat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir. H e r f e r d i n f i k i r v e f i k i r l e -rini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine malik olup, hiç kimse bir derneğe mensup olmaya zorlanamaz. Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe se-çilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını ve kamu hiz-metlerine eşitlikle girme hakkını haizdir. Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korun-maya, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücret hakkına ve menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır. H e r ş a h s ı n d i n l e n m e y e , e ğ l e n -meye, ücretli tatillere hakkı vardır. Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yi-yecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, ge-rekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağ-lığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihti-yarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mah-rum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır. Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkına, bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanma hakkına sahiptir. Her şahs ın öğren im hakkı var-dır. Ana baba, çocuklarına verilecek eği-tim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler. Herkes, topluluğun kültürel faaliyetine serbestçe katıl-mak, güzel sanatları tatmak, ilim sahasındaki ilerleyişe iştirak etmek ve bundan faydalanmak hakkını haizdir. Herkesin, işbu Beyannamede derpiş edi-len hak ve hürriyetlerin tam tatbikini sağlayacak bir sosyal ve milletlerarası nizama hakkı vardır.

Mahmut ORALHaklarınız Nelerdir?

BULTÜRK - Anadolu TemsilcisiSözde “Soya dönüş” asimilasyon sürecinde il şehidimizSilahlılar kapının önüne dayandı. Kapıyı içerden açmadılar. Maalesef, kapı dayanamadı.

Kap karanlıktı o günler, zifiri karanlıktı. İsimlerin zorunlu alın-masıyla beraber ardı ar-dına soylar yeryüzün-den siliniyordu. Neden, tüm bunlar ne içindi? İstedikleri zaman ra-hat bir şekilde ellerin-deki silahlarıyla evlere baskın düzenliyorlardı. Zamanında yuvalarını terk edebilenler, hafta-larca ormanlarda, mağa-ralarda ve kulübelerde saklanıyorlardı. Orman-lar ordu yardımıyla ara-nıyordu, yakalanın anası alıyordu... İlkbaharın başı, Nisan ayıydı. Diamandovo(Hüsemler) köyü orduca kuşatılmıştı. Uçan kuş bile güvensizlik uyandırıyor ve hedefe alınıyordu. Aynı gün okul da kapalıydı. Evlere bir huzursuzluk hâkimdi, kalpler kuşku dolu atıyordu. Dere mahallesinin kenar evlerinin birinde ev sahip-leri en ağır günlerden birini yaşamaktaydı. Ailenin re-isi başka yerde çalışmaktaydı, ancak önemli bir konu için evine sapmak zorundaydı. Keşke dönmemiş ol-saydı! Kokusunu almışlardı. Çıkış yolu araması ge-rekiyordu. Hanımıyla beraber iki çocuğunu evinin bi-rinci katına bıraktı ve hala inşaat aşamasında olan evin en üst katına çıkıp, samanların arasında gizlenmişti. Sabahın erken saatleriydi. Saat 4 civarındaydı. Silahlı-lar kapının önüne dayandı. Kapıyı içerden açmadılar.

Maalesef, kapı dayanamadı. Cam-lar kırılıp tuz gibi etrafa saçılmıştı. Kapıdan içeri girdiler çocuklar kor-kudan titriyordu, anneleriyse deh-şet içinde olup davetiyesiz gelen as-kerlere anlam veremeden o büyük ve geniş olan gözleriyle bakıyordu. Onlar Kazımı arıyorlardı. Şimdi ar-tık ikinci katın kapısına doğru iler-liyorlardı. Ayaklarıyla tekme ata-rak ve kırarak indirdiler kapıyı yere. Ardı ardına göz yaşartıcı gaz atıyor-lardı. Onlar atıyor Kazım de hemen onları yakalayıp geri atıyordu. An-cak bu bir çıkış değildi. Kurtuluşu için değişik yollara başvurmalıydı. Yüksekti ve yaralanabilirdi ama ri-

ziko etmeye karar verdi. O bunların tümünü sadece ve sadece ismini ve soyunu korumak için yapıyordu. Küçük nehri geçmişti ve nefesi kesilmiş bir biçimde tarla üzerinden doğrudan ormana. Az daha kaldı, az daha kaldı… Ama kulağının yanında kurşun öttü, ar-dından bir tane daha ve bir tane daha…

Yere yığıldı. Yaralanmıştı. Son gücünü kullanıp tekrar denemeliydi. Kalktı ve devam etti. İşte o an onu diğer bir kurşun yakaladı ve yeri yıktı. Ardino (Eğri-dere) hastanesinde kendine geldi. Beyaz odanın beyaz yatağı üzerinde yatıyordu. Kendisiyle baş başaydı. Ai-lesini düşünüyordu, gözlerinin önünden sırasıyla ha-nımı ve çocukları geçiyordu. Ziyaretleri yasaklamış-lardı. 9 gün sonra yaşaması gereken bu dünyadan ayrıldı… Abidin KARASU

Genel Başkan Ekrem Abdullayev Bulgaristan Temsilcisi ile Birlikte BULTÜRK Temsilcisi konuşmadan

DTGB FAALİYETLERİ RESİMLERLE

Azerbaycandan arkadaşlar ile Azerbaycam Milletvekili Ganira PAŞAEVA

Azerbaycandan şehitlikte Türk Dünyası Türk Dünyası Başkanları birlikte

Bulgar Türkü ve Bulgaristan Türkü ifadeleri, Bulgaristan ve Bulgaristan Türkleri ile ilgili ha-ber, yorum ve yazılarda sürekli karşılaştığımız ifadelerdir. Kullanılan bu iki kavramın da gerçek-liği ve kullanılırlığı vardır. Ancak günümüzde ya-zıldığının aksine bu iki farklı kavram aynı toplu-luğu değil birbirinden farklı toplulukları ve farklı olguları ifade etmektedir. İlk olarak, Bulgar Türk-leri tarihsel süreç içerisinde yaşamışlar ve za-man içerisinde tıpkı, Sümerler, İnkalar, Hazarlar ve birçok topluluk gibi misyonlarını tamamla-yarak tarihin tozlu sayfaları arasındaki yerlerini almışlardır. Bulgaristan Türkleri tabiri ise bun-dan yüzyıllar sonra 19.y.y’da Berlin Antlaşması (1878) literatürlere girmiş bir kavramdır. Biz bu çalışmamızda bu iki kavramı biraz açarak ül-kemizin güzide basın mensuplarına ve aydınla-rına! bu konuda yardımcı olmaya çalışacağız.

Bulgar Türkleri Orta Asya Türkleri-nin bir kolu olan Ogur Türkleridir. Türk Dün-yasının en geniş kitlesini Oğuz Türkleri oluştur-maktadır. Türkçede doğu batı lehçeleri arasında z – r ses değişimi neticesinde doğuda Oğuz-lar olarak adlandırılan Türkler batıda Ogurlar olarak adlandırılmıştır. Bulgar Türklerinin esas nüvesini teşkil eden Ogur Türkleri tarihte üç büyük devlet kurmuşlardır. Ogur Türklerinin kur-duğu ilk devlet olan Büyük Bulgar Devleti ma-alesef uzun ömürlü olamamış ve ve bu devle-tin bünyesinden Volga Bulgar Devleti ve Tuna Bulgar Devleti olmak üzere iki farklı siyasi te-şekkül ortya çıkmıştır. Yapılan son araştırmalar-dan da anlaşıldığına göre Volga Bulgar Devleti İslamiyet’i ilk kabul eden Türk devletlerinden bi-risi olmuştur. Tuna Bulgar Devleti yöneticileri Abbasi Halifeleri ile bağlantılar kurarak, Başkent-leri Bulgar şehrinde, camiler, medreseler, hanlar, hamamlar inşa ederek Bulgar şehrini bir ilim, ir-fan kültür ve ticaret merkezi haline getirmişlerdir.

Balkanlarda kurulan Tuna Bulgar Devleti ise ge-rek doğudan gelen Türk göçlerinin yavaşlaması ve Slav nüfusun fazlalığı nedeniyle, gerekse Bi-zans İmparatorluğunun etkisi Hıristiyanlığı ka-bul etmişleridir. Söz konusu bu gelişmelerin et-kisi ile Balkanlardaki Bulgar Türkleri kısa süre içerisinde milli kimlik ve kültürlerini kaybederek Slavlaşmışlardır. Ancak yeni yapılan araştırmalar göstermektedir ki devletin yönetimi yıkılışına ka-dar Türk kökenli ailelerin denetiminde kalmıştır.

Bulgaristan Türkleri kavramı ise daha önce belirttiğimiz gibi Osmanlı Devletinin yıkı-lışının ve parçalanmasının önemli dönüm nok-talarından birisi olan Berlin antlaşması ile litera-türlere girmiş bir kavramdır. Osmanlı Devleti Balkanlarda ilerlemeye başlaması ile birlikte fet-hettiği bölgelere Anadolu’dan getirdiği Türk-men (Oğuz Türkleri) kitlelerini yerleştirmiştir. Bu iskân faaliyetleri sürecinde genellikle Karamano-ğulları ve Saruhanoğulları beylikleri ahalisi bu günkü Bulgaristan coğrafyasında iskân ettirilmiş-tir. Osmanlı Devletinin Balkanlarda ilerlemesi bo-yunca iskân faaliyetleri devam etmiştir. Evald-ı fatihan ve Rumeli ahalisi olarak adlandırılan Bal-kan Türkleri ve dolayısı ile Bulgaristan Türkleri, Devletin zayıflamaya başlaması ve geri çekilme süreci boyunca Balkanlarda yeni bir takım dev-letler kurulmaya başlaması sonucu sınırları içeri-sinde kaldıkları ülkelerin isimleri ile birlikte Bul-garistan Türkleri, Romanya Türkleri gibi ifadeler ile adlandırılmaya başlanmıştır. Bulgaristan coğ-rafyasında yaşayan Türkler 19.y.y’ın sonarın-dan itibaren Berlin Antlaşması ortaya çıkan Bul-garistan Devletinin adıyla anılmaya başlanmışlar ve günümüze kadar bu şekilde devam etmiştir. Bulgaristan’da yaşayan Türklerin, günümüz Bul-garları ile tek ortak noktası aynı coğrafyayı pay-laşmalarıdır. Bunun dışında hiçbir ortak nokta-ları bulunmamaktadır. Bulgaristan Türkleri Yüz yılı zaman bir aşkın zaman boyunca kendilerini Bulgarlara benzetmeye çalışan, kendilerini Bulgar olarak adlandırmaya çalışan yönetimler ile müca-dele etmişler bu durumu kabul etmemek ve Türk kalabilmek Türk olarak anılabilmek için, için ge-rektiğinde uğuruna kanarlını akıttıkları yüzlerce yıllık vatanlarını terk etmekten tereddüt etmemiş-lerdir. Bulgaristan Türklerinin Bulgarlar ile hiçbir ortak noktasının bulunmadığı gibi Anadolu Türk-leri ile de küçük bir detay dışında hiçbir farklı-lıkları yoktur. Söz konusu küçük detay da Orta Asya’dan başlayan ve Anadolu dâhil birçok yeri Türk yurdu haline getiren göç hareketini Anadolu Türklüğünden bir adım daha batıya taşımış olma-ları ve günümüz Türk dünyasının Adalar denizin-den değil de Tuna Nehrinden Adriyatik Denizin-den başlamasını sağlamış olmalarıdır. Devam

Dr.Müjgan DENİZ

Bulgar Türkü ve Bulgaristan

Türkü

Düşünceler

Page 14: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

14 Türk Dünyası Gençliğinin Sesi

Ay Alıp Satmıyorum. Nasrettin hoca bir gün pazara gitmiş dolaşıyor, hem de şöyle bir fiyatları yokluyor.

Aha l iden b i r i s i de ya -n ı n a s o k u l u p s o r u y o r :

- Hocam bugün ay kaç acaba...?H o c a g a y e t s a k i n :- Valla bilmem evladım uzun

zamandır ay alıp satmıyorum.

PeştemalTimur ile Hoca bir gün ha-

mama giderler. Hoşbeş eder-ken Timur, Hoca’ya sorar:

“Hoca, ben köle olsam bana kaç para değer biçerdin?”

Hoca:“Ben bu işin tellalı deği-

lim ama bir 15 akçe ederdin!”B u l a f ü s t ü n e T i -

m u r ç o k s i n i r l e r i n i r :“Hoca” der “Senin dediğini ku-

lağın duyuyormu? Sadece bu peştemal 15 akçe eder be!”

Hoca hiç istifini bozmadan:“ B e n z a t e n p e ş t e -

male biçtim bu fiyatı!” der.

Sana Ne?Bir gün Nasreddin Hoca eve

doğru yürüyormuş, bir arkadaşı ar-kadan seslenmiş “aman hoca gör-dün mü biraz önce geçen helva ka-zanı ağzına kadar doluydu”. Hoca istifini bozmadan “bana ne” demiş. Arkadaşı, “ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne der-sin?” demiş; hoca yine istifini boz-madan “o zaman sana ne?” demiş.

Kusur ÇömlekteHocanın bir gün subaşıya işi düş-

müş. Adam haraç ve rüşvet yiyen biriymiş. Hoca fakir, ne yapsın. Bir çömleğe toprak doldurmuş ve üs-tüne bal sıvamış. Gitmiş işini gör-müş, ilamını almış, memnun. Er-tesi gün kapısında bir adam bitmiş:

-”Hoca demiş, subaşı ilamda bir kusur etmiş. Geri is-t iyor. . . ” Hoca yu ta r mı :

-”Kusura bakmasın evlat”, demiş. “Kusur ilamda değil çömlekteydi.”

Dünya Kaç Metre?Arkadaşlarından biri Hocaya sorar:-Hoca, Dünya kaç metre?Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş

yanlarından. Hoca onu göstererek:- O n a s o r ! B a k , ö l ç -

m ü ş b i ç m i ş , g i d i y o r ! . .

Hoca Kaynanasını Nasıl Arar?Hoca’nın kaynanası çamaşır yı-

karken ırmağa düşmüş, sulara ka-pılıp yitip gitmiş. Kasaba halkı toplanıp aramaya koyulmuşlar ka-dıncağızı. Hoca da aramakta, ama herkes gibi ırmağın aktığı yöne de-ğil de geldiği yöne doğru giderek...

Görenlerden biri şaşırmış bu işe ve seslenmiş Hoca’ya :

“Hocam sen ters yöne gidiyorsun!”Başını adamdan yöne çevi-

ren Hoca şu karşılığı vermiş :“Sen benim kaynanamı tanı-

mazsın birader. Dünyanın en ters kadınıydı o. Mutlaka ce-sedi de ters yöne gitmiştir.”

Eşeğe Ters BinmekNasreddin Hoca bir gün yabancı

bir köyde misafir olur. Cuma günü O’nu kürsüye çıkartırlar. Güzel bir vaaz verir. Herkes pek memnun kalır. Camiden çıkınca Hoca’nın eşeğini getirirler. Köylülerin hepsi ona hizmet etmek için adeta yarı-şırlar. Hoca eşeğine binerken biraz düşünür. Sonra eşeğin üstüne ters oturur. Herkes hayret eder. Köy-lülerden biri dayanamayıp sorar :

- Hocam der. Kusura bakma ama eşeğe niçin ters bin-d i ğ i n i s o r a b i l i r m i y i m ?

Hoca tebessüm ederek cevap verir :- Eğer düz binip önünüze geç-

seydim siz arkada kalacaktınız. Siz öne geçseydiniz, bu defa ben arkada kalmış olacaktım. Böyle ters binince size arkamı dön-memiş oluyorum. Sebebi bu...

Türk Bilimadamları Depremi 24 Saat Önceden Bildi

Deprem tahminiyle ilgili çarpıcı bir gelişme yaşandı. Türk bilim insanlarının müthiş icadı meyvesini verdi. Manyas’taki deprem, bir hafta önce tahmin edildi. Marmara ve Ege’de kurulan 18 ayrı izleme istasyonu sayesinde 4 Temmuz’da Manyas’ta meydana gelen 4.4 büyüklüğündeki deprem tespit edildi.

Doğa Hareketleri Araştırma Derneği Başkanı Fuat Agalday, “Depremden bir gün önce Nilü-fer Belediyesi’ne bildirdik. 6′nın üzerindeki dep-remleri 10 gün öncesinden bildirecek düzeyde-yiz” dedi.

Bugün’ün haberine göre; deprem tahminiyle ilgili çarpıcı bir gelişme yaşandı. İzleme istasyon-larıyla Marmara’da izleyen bilim ekibi, Balıkesir Manyas’taki depremi günler öncesinden belirle-yip ilgili birimlere aktardı. Bursa’nın Nilüfer ilçe-sinde muhtemel depremin hareketlerini izlemek üzere kurulan Deprem Öncü İşaretleri İzleme İstasyonu’nda çalışmalarını yürüten Doğa Ha-reketleri Araştırma Derneği (DOHAD) Başkanı Fuat Agalday, kurulan sistemin 6 ve üzerinde ola-cak depremleri en az 10 gün öncesinden bildire-cek düzeyde olduğunu söyledi. Agalday, iddia-sını şu sözlerle destekledi: “Manyas’ta meydana gelen, 4 büyüklüğündeki depremin olacağını bir hafta öncesinden tahmin ettik ve depremden bir gün önce ilgili yerel yönetime ilettik.”

7 GÜN ÖNCE BELİRLENDİAgalday, “Manyas’ta 4,4 büyüklüğünde dep-

rem öncesi ölçtüğümüz parametrelerde bir ano-mali saptadık. Bu değişikliği 7 gün önce belirle-dik. Çünkü ön belirtileri başlamıştı. Sonra da ‘son 24 saat dilimine girildi’ şeklinde bir bilgilendirme yaptık ve deprem gerçekleşti. Biz bu konuda bir ilkiz. Ayrıca 6 ve üzerindeki büyüklükte yaşa-nacak depremleri çok daha kolay ve önce tespit edebiliriz” iddiasında bulundu.

CİHAZLAR YÜZDE 100 YERLİNilüfer İlçe Belediyesi’ne bağlı Kriz Merkezi

bünyesinde kurulan Deprem Öncü İşaretleri İz-leme İstasyonu’nda çalışmalarını yürüten Agal-day, 9′u Bursa‘nın Nilüfer ilçesinde olmak üzere Marmara ve Ege bölgelerinde toplam 18 izleme istasyonlarının olduğunu belirtti. 1999 depremi-nin ardından ‘deprem tahmin edilebilirmi’ so-rusu üzerinden İstanbul Teknik Üniversitesi’nin bir araştırma başlattığını ve DOHAD’ın da bunu desteklediğini anlatan Fuat Agalday, “Bu konuda literatürü taradık. Dünyada yapılan bütün çalış-malara baktık. Gördük ki depremler tahmin edi-lebilir. Fakat çok detaylı bir çalışma yapmak ge-rekiyordu, biz de bunu yaptık ve başardık. Yüzde 100 yerli cihazlarımız sayesinde depremi tahmin edebiliyoruz” diye konuştu.

Depremi tahmin edebilmek için birçok alanda çalışma yapılmasının gerekli olduğunu vurgula-yan Agalday, şöyle devametti: “Jeofiziksel, hid-rojeoloji ve elektromanyetik alan değişimleri gibi pek çok alanda izlemeler yapılması gerekiyor. Kuyulardaki, havalardaki değişimler gibi. Biz, tüm bu parametrelerin ölçümünü, tek bir istas-yonda yaptık. Bunda da başarılı olduk.” Deprem-lerin bir kuralı olduğunu vurgulayan DOHAD Başkanı şu görüşleri dile getirdi:

“Bir bölgede kaç büyüklüğünde bir deprem olmuşsa, o bölgede o büyüklükte bir deprem tek-rarlanır. Bursa’nın geleceğinde 7′nin üzerinde bir deprem gözüküyor. Bursa’da en son 1855 yılında bir iki ay arayla 7′nin üzerinde deprem olmuş-tur. Aradan 150 yıl gibi bir süre geçti. Uluabat Gölü’nün güney tarafından gelen, Nilüfer ilçe-sinin içinden geçip, Osmangazi ve Yıldırım il-çesine doğru giden fay hattı çok önemli. Çünkü 7′nin üzerinde deprem üretebilen bir hat. İzleme-lerimiz sürüyor.”

Nasredinin Fıkraları

DTGB - DÜNYA’DAKİ TEMSİLCİLERİMİZRomanya Dincer GeaferAmerika-New York:Terken HACALOĞLUKırgısistan Edil Marlis UuluKazakistan- Dosay KenjetayAfganistan: Mustafa K.MAHDUMAhıska Türkleri: Paşali SeferoğluAltay: Katya TıdıkovaAvrupa: Orhan KutluIAzerbaycan: Akber Yolçiyev (Qoşalı)Balkarya: Alim HubolovBaşkurtistan: Florid BagayevBatı Trakya: Cemil KapzaBayır-Bucak: Sami YıldırımBulgaristan: Semra HüseyinCuvaşistan(Rusya) :Oleg TcyplenkovDoğu Türkistan: Erkin EmetFin-Ugor: Vasili PetrovGagauzya: Oleg Federovich GarizanHakasya: Lev NerbışevHollanda: Serdar Can Karacay: Hasan HalkkoçKırım: Eskender BariyevSibirya Omsk Altınay JunusovaŞor (Rusya) Cıltıs Tannagasheva Nogay (Rusya) Yangurchi Adzhiev KKTC Ercan Arıklı Tataristan (Rusya) Bulat Gatin Türkmenistan Murat Toylyyev

İsmail Gaspıralı Gençlik Teşkilâtı.......................................................................Kırgız Gençleri Birliği Dünya Genç Türk Bilimadamları BirliğiCümbüş-İ Milli İslami Gençlik Teşkilatıist. Vatan CemiyetiKan-Kerede Altay Gençler BirliğiAvrupa Türk FederasyonuGençlik Teşkilatları Millî ŞurasıAnt Gençler TeşkilatıBaşkurt Gençleri İttifakıGümülcine Türk Gençler BirliğiBayır Bucak Türkmenleri DerneğiUfuk Vakfı - Sofya Suvar Çuvaş Gençleri BirliğiDünya Uygur KurultayıMofun - FİN-UGORAnadili Gençler CemiyetiTun Gençlik TeşkilatiTürk EviKaraçay VakfıQardaşlık Kırım Tatar Gençleri BirliğiVahdet Türk Gençleri TeşkilatıŞor Millî Kültür MerkeziBirlik Nogay Gençleri TeşkilatiTürk-Bir DerneğiAzatlik Tatar Gençleri BirliğiMahtumkuli Düşünce Topluluğu

BEYNİMİZİ OKUMAK ARTIK MÜMKÜN

Türk araştırmacıları zihin okuyan bil-gisayar programı geliştirdi. Söz ko-nusu program beyin verilerini kulla-narak zihinden geçenleri okuyabiliyor.”Beyin Verileri Kullanarak Zihinden Ge-

çenleri Kestiren Bilgisayar Programı” adı verilen projeden sonuç alındı. Proje kapsa-mında görev alan ODTÜ Bilgisayar Mü-hendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatoş T. Yarman Vural ve Koç Üniversitesi Psiko-loji Bölümü Öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. İlke Öztekin tarafından zihin okuyan bilgi-sayar programı geliştirildi. Program insan beyninde kaydedilen sinyalleri kullanarak, düşünülen nesneleri tahmin edebiliyor.Geliştirilen çalışma ile önce kişinin be-

yin sinyalleri kaydedilerek bilgisayara yükleniyor. Bilgisayar kişinin beyninin yaklaşık bir düşünce modelini çıkararak öğreniyor. Yeni sinyaller ölçüldüğünde bilgisayar kişinin ne düşündüğünü kestir-meye çalışarak kişinin mutlu ya da sinirli olup olmadığını belirleyebiliyor. Ayrıca sistem, somut nesneleri de okuyabili-yor. Mesela akıldan geçen renkleri, sebze ve meyveler gibi bazı nesneleri yüzde 80 oranında doğru tahmin edebiliyor.Program kapsamındaki model-

ler tamamen Türkiye’de geliştirilir-ken, Türk üretimi program bazı özel-likleriyle de benzerlerinden ayrılıyor.

“ Ye n i M e k k e Projesi’ni, Mekke’yi yok etme planıdır” diye tanımlayan tarih-çiler ise tehlikenin bo-yutunu paylaştıkları fotoğraflarla gözler önüne sermeye çalıştı.

www.dtgb.org/[email protected] Tel:0090 212511 63 47İmtiyaz Sahibi - DTGB

Genel Başkan-Ekrem Abdullayev

Yazı İşleri MüdürüAbidin HACİEV

Yazı İşleri Müd.Yrd.

İsmail ERDEMSemiha AHMET

Genel Yayın YönetmeniRafet ULUTÜRK

Genel Yayın MüdürüSemra Hüseyin

Yayın DanıSmanları:Prof. Dr. Hayati DURMAZDr. Ganira PAŞAYEVA Dr. Mustafa KAHRAMANProf. Dr. Emin ÇARIKÇIProf. Dr. Ahmet ÇOLAKYakub DELİÖMEROĞLUDoc.Dr.Kutluk KaanSÜMERDr.Müjgan DENİZAygun HASANOĞLU

Haber Sorumlusu: Nafiye YILMAZHukuk Danışmanı: Seniha MERTEkonomi Müdürü: Mujgan DENİZİstihbarat Müdürü: Elşat ABDULLAYEVEğitim Sorumlusu: M.ustafa K.MAHDUMGörsel Yönetmen: Nedim BİRİNCİNKültür-Sanat: Murat TOYLUİSpor Müdürü: İbrahim SOYTÜRKArt Direktör: Samet ERDEMİnternet Müdürü: Murat ULUTÜRKHalkla İlişkiler: Neriman ERALPReklam Müdürü: Nihat KAHRAMAN

İrtibat Bürosu: (500 Evler) Yıldırım Mh. Şehit Kamil Balkan cad. No: 114 / A 500 Evler - Bayrampaşa / İST.Bayrampaşa - Adaparkın üstü - Palmyalar durağın altıTel: 0212 581 78 08 // 511 63 47 - Fax:0212 511 33 91

[email protected] Star Medya Yayıncılık A.Ş.

Teknik Hazırlık: Murat ULUTÜRK

Bu gazete basın yayın ilkelerine uymayı taahhüt eder.Yazarlar yazılarından sorumludur.

www.dtgb.org

BTürk Dünyasının Sesi

ENGÜG E N Ç

Kırgızlar Geniş Tari-hini Kaleme Alıyor

Kırgızlar geçmiş yüzyıllar öncesinden itiba-ren, günümüze kadarki gelişen öz tarihini ka-leme alarak 7 ciltten oluşan kitabı hazırlıyorKırgız Cumhuriyeti Milletvekili ve ti-

cari hayatında da başarılı işadamı olan Al-tınbek Sulaymanov Kırgız tarihinin hazır-latılmasında en büyük desteği gösteriyor.

Proje sahibi Altınbek Sulaymanov Arkeoloji Etnograf ve Tarihçilerden oluşan ilim adam-ları grubuna 7 ciltten oluşan Kırgız milleti-nin tarihinin hazırlatılması görevini yükledi.

Grup Başkanı Tarih İlimlerinin Doktoru, Prof. Tınçtıkbek Çorotegin konuyla ilgili yaptığı açıklamasında Kırgız tarihi Kırgız halkının ilk ortaya çıktığı zamandan günümüze kadarki ge-len yaşamı, bunun içinden kültür tarzı, örf adeti, gelenekleri, inançları, başka milletlerle olan ge-çimi olan tüm bilgilerin gerçeğine ve kanıtlarına ulaşarak kitap sayfalarına taşıyacaklarını anlattı.

Tarihçi Çorotegin Kırgızların dünya toprak-ları üzerinde yaşadığı coğrafi konumu ile Kır-gızların ünlü kahramanı Manas kaynaklarından da esinlenilerek Yenisey ve Altay bögelerindeki hayatlarına da geniş yer verileceğini kaydetti.

Toplam 30’a yakın ilim adamarın üzerine duracağı tarih kitabın her biri 500 sayfadan oluşup 7 cilt içinde geçmiştren günümüze Kırgız tarihi yansıtılacak. Ülkenin esas ta-rih kaynağını oluşturacak kitap ilk başlan-gıçta 70 binlik yüksek bir tirajla basılacak.

Page 15: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Türk Dünyası Gençliğinin Sesi 15

1.gun PazarDelegasyonların gelişi . Bizleri havaala-

nında Bir grup folklor Grubu eşliğinde Kı-rımlı kardeşlerimiz Coşku Ile karşıladılar . Buradan otobüslerle bizleri Yalta - Intourist Oteline sorunu çözecek kadar götürdüler . Okur bizleri Kırımlı kardeşlerimiz oda-larımıza sorunu çözecek kadar eşlik etti-ler . Gec saatlerde delegasyon Başkanların Toplantısı yapıldı . Okur diger bölgelerden Gelen arkadaslarla görüşme imkânı Oldu .

2.gun PazartesiYalta’da - Intourist Otelinde XIV Dünya

Türk Gençleri BİRLİĞİ Kurultayı Başladı .Kurultayın açılış konuşması Kırım Tatar

Milli Meclisi Başkanı Mustafa Abdülce-mil Kırımoğlu tarafından yapıldı . Kırım-lıoğlu Kurultayın açılışında , Kırım Tatar Türklerinin 1944 yılındaki sürgün sonra-sında haklarını Demokratik yollardan ara-mada dünyaya Örnek’in oldugunu anlattı .

DddddDevamı 8’deKonuşmasında “ Kırım Türk Dünyasının ayrılmaz Par-çası olduğundan dolayı , Kırım’a kurul-taya Gelen misafirlerin burası sizlerin de vatanıdır . Kırım Tatar halkının anavatanı Olan Kırım’ın , Kırım Tatarlarının elin-den alındığını ve Kendi vatanlarını unut-maları icin yillar boyunca çalışıldığını be-lirtti . Kırımoğlu , Kırım Tatar halkının onlarca Yıl boyunca anavatanına Dönme mücadelesini Veren Kırım Tatar halkı-nın , Sadece barışçıl metotlar kullandığını Dile getirdi . Bundan 10 Yıl once , Ka-sim 1999’da Kofi Annan ( dönemin Bir-leşmiş Milletler Genel Sekreteri ) Mustafa Kırımoğlu’na Uluslararası Ödül verirken dünyada sorunların ve milli hareketlerin Çok İyi oldugunu , ancak Sadece Kırım Tatar halkının milli hareketinin Demok-ratik prensiplerden Yola çıkarak mücade-lesini barış yolu Ile sürdürdüğünü belirtti .

Met , Bizim milli hareketimizin prensip-lerinin bilinmesi Türk halkları icin yararlı olacaktır . Siz Kırım’ı Ziyaret edeceksiniz , Kırım Hanlığının başkenti Bahçesaray’ı gezeceksiniz . Bahçesaray gezisi sırasında İsmail Gaspıralı’nın mezarını Ziyaret eder-siniz , Fatiha süresini okursunuz . İsmail Gaspıralı’nın “ Fikirde , İŞTE , dilde bir-lik “ sözleri kurultayımızın temeli Oldu . onu Seyit yapıyordu Gelen Ayşe prensip-leri düşmanlarımız da biliyor ve Sovyet döneminde bizi bölmek icin ellerinden . Bir Örnek getireceğim . 1979 yilinda yapı-lan mahkemeden Hiçbiri ben Yakutsk ce-zaevine gönderildim . Hapishanede Ruslar ve Yakutlar Click Ayri odalar vardi . Ceza-evine Gelen Herkes yatakhaneyi kendisi seçiyordu . Ben Durumu anladım ve Ya-kutların yattığı yatakhaneye Giderdim. Ya-kutlar bunun farkına varıp bana “ Neden Just geldin , biz Kırım Tatari değiliz ki ? “ diye Soru sordular . Ben met soruya teşek-kür et olarak Bizim Ayni milletin temsil-cileri olduğumuzu söyledim . Yakutlar şa-şırdı , çünkü en Yakın Halkın Japon Halki oldugunu düşünüyorlardı . Herkesin onu Seyit Kendi Halki icin yapması gerekir . Eger biz halkımızı sevmeyi öğrenirsek , o Zaman geleceğimiz Parlak olacak “ Dedi .

Ardından Türk Ocakları Tanıtım filmi gösterildi , daha Hiçbiri sırasıyla Ab-durahman Ekiz Kırım Gençlik teşkilatı Başkanı , Türk Ocakları Genel Sekre-teri Prof.Dr.Orhan Kavuncu , 14 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti hep yanı-mızda Oldu Bundan dolayı hepinizin hu-zurunuzda tesekkur ederim Dedi . Küre-sel dünyada Bir Adalet yok arkadaslar .

Ekrem Abdullayev DTGB Genel Baş-kanı , ardından DTGB Yürütme Kurulu Başkanı Bülent Aksoy, Kurultayın ana amaçlarının , Dünya Türk Gençliğini Bü-yük aydın İsmail Gaspıralı’nın “ Dilde , Fikirde , İŞTE Birlik “ sloganı Altında bir-leştirmek , Kırım Tatar gençliğinin FIR-SAT ve imkânlarını genişletmek ve tum Dünyanin Kırım Tatar halkının Sorunları uzerine dikkatini çekmek oldugunu söy-ledi . Daha Hiçbiri Rifat Çibarov - Kırım Meclis 1.mavini Başkanı ; Aziz Abdulla-yev - Bakanlar Kurulu bsk.yrd ; . Irak Mil-letvekili - Fevzi Ekrem Terzi ; TCFahri konsolos Yrd ; . Fevzi Yakubov - Kı-

rım pedagoji üniversitesi rektörü ve He-yet Başkanları da konuşmalar yaptılar .

Mesajlar okundu ; TCCumhurbaş-kanı , TCBaşbakanı , Dış Türklerden so-rumlu Devlet Bakanı - Faruk Çelik , Dev-let Bakanı - Mehmet Aydın , Azerbaycan Cumhurbaskanı - İlhan Aliyev , Kaza-kistan Cumhurbaskanı - Nazarbayev , Bulgaristan Kültür Bakanı - Vejdi Ra-şidov , Doğu Türkistan -Rabia Kadir ;

3.gün SalıTürk Dünyası Genç Yazar-

lar BİRLİĞİ Kongresi yapıldı . Yeni Yonetim Kurulu seçildi .

Türk Dünyası Genç İletişim-ciler BİRLİĞİ Kongresi yapıldı . Yeni Yonetim Kurulu seçildi .

Öğlenden Hiçbiri , Tarihi bölgelere Gezi ;Akyar Türk şehitliği - Burasını Yapan

TC Devleti olmuş , Buraya tüm Malzeme çakıl taşları dahi Türkiye’den getirilmiş-tir . Burasının açılışına Türk Deniz filosu da gelmiş . Buraya tam açılış esnasinda ince ince Bir Yağmur başlamıştır . Met da İstiklâl Marşı okunmuş , ardından kuran okunmuş ve yeni versiyon ardından Yağ-mur dinmiş . Bir ARKADAŞ okur met Durumu Türkiye’den Gelen Bir komu-tanımıza sormuş , komutanım met ne iş-tir ? Bunlar okur yatan şehitlerimizin , as-kerlerimizin Sevinç gözyaşlarıdır Demis .

Bahçesaray , Han Sarayı ve Zincirli Med-rese gezildi . Türk Dünyası Liderlerinden İs-mail Gazpiralın mezarında dualar okundu .

A k ş a m D e l e g a s y o n -

ları tanıtımından Hiçbiri ;Türkiye , programı herkesi coşturdu

Ankara’dan Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Türk Dünyası muzigi Topluluğu sanatçılarının konser . Kırım’dan Kerkük’e , Balkanlar’dan Orta Asya’ya Türk Yurdu-nun Dört Bir yanından derlenen eserleri dinlemek hepimiz icin Ayri Bir güzellikti .

4.gün ÇarşambaKomisyon Çal ışmalar ı -1Öğleden Hiçbiri - Akmescit (Simferopol) Kurultay delegelerinin Kı-

rım Tatar Milli meclisini ZiyaretKırım’da Türk Dünyası yürüyüşü Kırım’da yapılmakta Olan 14.Dünya

Türk Gençleri BİRLİĞİ ( DTGB ) Kurul-tayının katılımcıları , Akmescit’te Kırım Tatar Milli Meclisi Yönetimi ve üyeleriyle görüştü . Dünya Kırım Tatar Kongresi Başkanı , Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Vekili Refat Çubarov , Kırım Tatar halkının Tarihi, sürgünün Halka yaşattığı Acı ve zor-lukları , vatana dönüş mücadelesini anlattı . Kurultay katılımcıları imkb Çubarov’a Kırım Tatar halkının bugünkü Durumu ve Sorunları hakkinda sorular sordu .

Daha Hiçbiri Türk Dünyası temsilcileri Akmescit sokaklarında Türk yürüyüş ya-pıldı . Yürüyüşe 250 Kisi katıldı yakla-şık . Katılım Avrupadan , Kavkaslardan , Balkanlardan , Orta Asyadan , Türkistan-dan ve Rusya’dan 36 Halkın temsilcileri , Türk halklarının Ukrayna ve Kırım’da ya-şayan Halka alamiyorum niyet ve alami-yorum dileklerini getirdiklerini ve met yü-rüyüşle dünyada tum halklarla barış Içinde yaşama dileğini ifade ettiler . Kurultay ka-tılımcıları yaptıkları yürüyüşle Kırım Ta-tarlarının Ukrayna’daki Türk halklarının temsilcilerinden sesini duymak oldugunu hatırlattılar . Ellerinde kurultaya katılan halkların bayraklarını ve “ Doğu Türkistan , kalbimiz you, Click çarpıyor “ pankart-ları tutan ve “ Bizim Kırım “,” Özgürlük “ atan yürüyüş katılımcıları , Akmescit’in merkezinde barış Elçileri olarak Kabil Edilen beyaz güvercinleri göğe bıraktı slo-ganları . Met güvercinlerin , Kırım Tatarla-rının diger halklarla barış Içinde Yasamak

istediğini , diger halklara Saygı duymak is-tediğini , ancak karşılığında da Saygı Gör-mek istediğini belirtildi ve Dünyada bas-kıya maruz Kalan hiçbir halk olmamalı ve Kırım , halkların barış Içinde yasadigi Ör-nek Bir yer olmasi gerektiğini belirtiler .

Cuma CamiiCuma Camii inşaat alanını Ziya-

ret Edildi . Okur KKTC’li grub Baş-kanı Erhan Arıklı ezan okudu ve Cemat Ile Birlikte first namazı DTGB gençle-rinden Bir grup Birlikte namaz kılındı . İnşallah Bir daha gelişimizde namazı-mızı caminin Içinde hep Birlikte kılarız .

Refat Çubarov KonuşmasıDünya Kırım Tatar Kongresi Baş-

kanı Refat Çubarov Konuşma-sında met Yıl Cuma Camii inşaa-tına başlanması gerektiğini belirtti .

Cuma Camiinin inşaatı icin Akmescit Belediye Meclisinin 15 Temmuz 2004 Ta-rihinde aldığı kararla Yaltinskaya 22 adre-sindeki arsa ayrılmıştı . Ancak daha Hiçbiri Ayni Akmescit Belediye Meclisi , cami icin tum evrakların tamamlanmasına rag-men Yaltinskaya 22’deki arsayı park Alanı olarak belirleyerek 15 Temmuz 2004 tarihli kararı IPTAL Etti ve cami Click Lugovaya Sokağı Numara 6 adresinde arsa ayırmayı Kabil Etti . Ancak caminin Yaltinskaya Sokağı Numara 22 adresinde olmasında Israr eden Kırım Tatarları bunu Kabil et-medi ve 2008 yilinda PROTESTO eyle-mine Başladı . Protestonun first aşaması olarak cami insa edilmesi istenen Yerde Çadır kuruldu . Ikinci aşamada “ cami Click Bir TUĞLA “ kampanyası yapıldı . Met kampanya sırasında 137 bin TUĞLA 40 bin tuğlalık para toplandı ve. Mah-kemeye başvuruldu . IV . Müslümanlar Kurultayı üyeleri imkb cami konusunda Yardım Click Ukrayna Cumhurbaskanı Viktor Yuşçenko’ya başvuruda bulundu .

Kırım Müslümanları Ile Akmescit Be-lediye Meclisi arasında cami inşaatı Ile İlgili yapılan mahkemede 2 kez Müs-lümanlar Lehine karar alındı , cennetin ancak en oğlu Ukrayna Yüksek Mahke-mesi met kararlara itiraz Akmescit Bele-diye Meclisinin Lehine karar alıp daha once cami konusunda alınan kararları Tekrar görüşülmek uzere met kararları alan mahkemelere gönderdi . Buna kar-şılık olarak Kırım Müslümanları , mah-keme kararını beklemeden cami inşaa-tına başlama kararını Aldi ve 23 Kasim 2008’de saat İşlem 09.00 ‘da camiyi çevreleyen Duvar kurulmaya başlandı .

Refat Çubarov , yerel idarenin caminin Yaltinskaya , 22’deki arsada inşaatına gös-terdiği tutumunu yorumlarken , Akmes-cit (Simferopol) Belediyesinin cami in-şaatı Konusunu kasıtlı olarak oyaladığını iddia Etti . Çubarov , Konu Ile İlgili “Bu Yerde inşaat yapılması icin evrakların dü-zenlenmesine biz yaklaşık 4 Yıl harcadık . Eger defne Babenko ( Akmescit Belediye başkanı Gennadiy Babenko ) cami Click Just baska yer Teklif Edip bizi oyalaya-cağını düşünüyorsa , bunun cevabı Uk-rainlerin dediği görmeme “ durnıh nema “( Kimse Aptal degildir ) “ Dedi . Çuba-rov , Akmescit Belediye başkanının tu-tumunun caminin kurulması gerektiğini , ancak cami inşaatından hafta önce ko-nunun Yerli Halka danışılması gerektiğini bir sürerek konuyu mumkun oldugu ka-dar karanlık Fazla uzatmaktan ibaret ol-dugunu bir sürdü . Çubarov , “Bir Veren , Bir vermeyen , başvurumuzu Bir redde-den , Bir Geri alan yerel idarenin hareket-lerinin aptallığı ve saçmalığı bizi tatmin etmiyor Arsayı . Met yer , Müslümanla-rın istediği first yer degildir . İktidar , met Yeri verip Halki met arsayı almaya ikna etmişti . “ Dedi . Met Yilin Şubat ayında Bölgeler Partili Ukrayna milletvekili , Kı-rım Özerk Cumhuriyeti Verhovna Radası-nın eski başkanı Boris Deyç , Simferopol ( Akmescit ) Belediye Başkanı Gennadiy Babenko’ya gönderdiği auction mektupta Babenko’dan ve Akmescit Belediye Mec-lisi üyelerinden Cuma Camii inşaatı icin arsa ayırma konusunun çözülmesini istedi .

Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Mus-

tafa Abdülmecit Kırımoğlu’nun Kurul-tay delegelerine Akşam yemeği verdi .

Heyet Tanıtım programı5.gun PerşembeSabah Kurultay 1.oturum He-

yet Başkanlarının konuşmalarıKurultay 2.oturumDTGB Kurultayında Kırım Tatar

Milli Hareketinin problemleri ele alındıMet günlerde “ Geçmişten Geleceğe

Kırım’ın Milli Mücadelesi “Adi Altında yapılan sempozyumda Tarih tecrübesi kapsamında Kırım Tatar halkının şimdiki durumunun Sorunları ele alındı . Toplan-tıda faaliyetlerinin Bir Kaç Yılı Içinde Kı-rım Tatar gençlerini Aktif Sosyal ve Si-yasi Hayata çekilmesi konusunda başarılı Olan Bizim Kırım Kırım Tatar teşkilatı başkanı Abduraman Egiz ve Kırım Ta-tar Gençlik Merkezi teşkilatının Fahri baş-kanı Eskender konusma yaptı Bariyev .

Bariyev , konuşmasında DTGB Kurul-tayı görmeme Büyük etkinliği değerlen-dirdi . Bariyev , Kurultayı değerlendirirken , Politik ve iletisim şeklin verilmesi konu-sunda çalışması gerektiğini kaydetti bu-nun kurulduğu Andan met Yana faaliye-

tinin sonuçlarını Takip ettiğini kaydederek Kurultayın Sadece Bir birine Kardeş Olan Türk halkları arasındaki kültürel ilişkile-rin kuvvetlendirilmesinin sağlanması ko-nusunda degil , met ilişkilere Ekonomik .

Bariyev’e Türkçesi Kırım Tatar Genç-leri met yönde tür adımlar atmaya başla-dığını belirtti . Bariyev , Konu Ile İlgili “ Bugün biz Kırım Tatar gençlerine Yeni Si-yasi Teknolojileri öğretiyoruz . Kırım Ta-tar Gençleri , günümüzün Siyasi tekno-lojilerini Göz önüne alarak , ulşuslararası kurumlarla ve Ukrayna’daki Siyasi Olu-şum Kurumu Ile yaptığı işbirliği sonu-cunda Siyasi diyalog yapma konusunda Büyük Tecrübe kazandı , Malzeme topladı . Bugün biz met tecrübeyi Kardeş halklar temsilcileri Ile paylaşacağız “ Dedi . Bari-yev , Kırım Tatar Gençlik Merkezi Teşki-latının DTGB kapsamında Genç siyasetçi okulunu yapmaya planladığını bildirdi .

Bizim Kırım Teşkilatı Başkanı Abdura-man Egiz , Kırım Hanlığının kuruluşun-dan Kırım’ın Rusya işgaline , 1944 sür-gününe ve sürgün yerlerinden Kırım’a dönüşüne sorunu çözecek kadar Kırım Ta-tar halkının tarihini anlattı . Egiz , günümüz Kırım’ın en Ö NEML problemi Kırım halkının Büyük kısmının taraflı oldugunu ve taraflı Olan met Kırım Halki kısmının Kırım’daki duruma ve Kırım Tatar Milli Hareketine subjektif davranması oldugunu kaydetti . Egiz , met TÜR zorlukların yen-mesi icin Kardeş Türk halklarının birlik ol-masi gerektiği görüşünü savundu . Egiz , “ Günümüzde Kırım Tatar Gençleri Dahil Olmak uzere Türk gençlerinin Halkın hay-rına yönelik amaçlara ulaşma konusunda Içinde oğlu Dereceli Sorumluluk duygu-sunu yetiştirip milli fikre hizmet Etme ko-nusunda Lider olmaya heves etmesi ge-rekir . gerekir Bizim Noman Çelebicihan ve İsmail Bey Gaspralı görmeme Kırım Tatar halkının Büyük evlatlarının başar-dıklarını başarmaya çalışmamız “ Dedi . Bunun yanısıra toplantıda Dağıstan’ın Heyeti temsilcisi , Nogay Milli Hareke-tinin lideri Yangurci Acıyev konuştu .

6.gun CumaTürk Dünyası Gençlik Kurultayı

1.Oturum Komisyonlar okundu tartışıldı ve taker taker Madde Madde Tekrar oylandılar .

2.Oturum 7.gun CumartesiHeyetlerin ayrılışı

14 . Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı Kırım Yaltada

Page 16: Genç Bengü Gazetesi 1.Sayı

Haydar Aliyev, Ankara`da anıldı Haydar Aliyev in vefatının 9. yılı do-

layısıyla Ankara`da anma töreni düzen-lendi. Azerbaycan’ın Türkiye Büyükel-çiliğinin organizasyonuyla Hacettepe Üniversitesinde düzenlenen törene Tür-kiye Cumhuriyeti Kü

ltür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve üst düzey yetkililer, ayrıca Azerbay-can Başbakan Yardımcısı Elçin Efendi-yev, Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı İda-resi Şube Müdürü Fatma Abdullazade, Eğitim Bakanı Misir Merdanov, Kül-tür ve Turizm Bakan Ebülfes Garayev, Profesör Vasim Memmedeliyev, Azer-baycan Cumhurbaşkanına bağlı Dev-let Yönetimi Akademisi Rektörü Urhan Alekperov, Azerbaycan Besteciler Bir-liği Başkanı Firengiz Alizade, TÜRK-SOY Genel Sekreteri Düsen Kaseinov, Azerbaycan`ın Ankara Büyükelçi Faik Bağırov, Türkiye’nin eski Azerbaycan Büyükelçisi Hulusi Kılıç, ünlü isimler, sanat ve iş adamları, öğrenciler ve basın

temsilcileri katıldı. Azerbaycan halkının Milli Lideri Haydar Aliyev’in anım tö-reni çerçevesinde düzenlenen senfonik konserde Hacettepe Senfonik Orkestrası, dünyaca ünlü Azerbaycan piyano sanat-çısı Ferhat Bedelbeyli ve kemancı Tuğ-rul Geniyev klasik müzik eserlerini ses-lendirdiler.

Kazakistan ve Çin Arasında Dev İşbirliğiÇin ve Kazakistan arasında 2015 yılına

kadar ticaret hacminin 40 milyar dolara yük-seltilmesi için anlaşma imzalandı.

Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan 6. Kazak-Çin İş Konseyi toplantısı çerçeve-sinde bir araya gelen iki ülke heyetleri, tica-ret hacmini 2015 yılına kadar 40 milyar do-lara çıkartama kararı aldı.

Kazakistan Başbakan Yardımcısı Kay-rat Kelimbetov ve Çin Halk Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Wang Qishan başkan-lığında yapılan toplantıda; güvenlik, enerji, jeoloji, doğal kaynakları işleme, ulaştırma, finansal, ticari, ekonomik, bilim-teknik ve kültür alanlarında işbirliği konuları masaya yatırıldı. Daha sonra söz konusu alanlarda iş-birliği anlaşmalara imza atıldı.

Toplantıda konuşan Çin Halk Cumhu-riyeti Başbakan Yardımcısı Qishan, iki ülke arasında özelikle enerji alanında işbirliğini geliştirmek istediklerini dile getirdi. Qishan, Çin-Kazakistan ham petrol boru hattı pro-jesinin inşası ve iki ülkeyi birbirine bağla-yan bir doğal gaz boru hattı projesi için ça-lışma yapılması gerektiğinin altını çizdi. Kazakistan’ın en büyük ikinci ticari ortakla-rının olduğuna vurgu yapan Qishan, iki ülke arasında mevcut ticaret hacminin 25 milyar dolar olduğunu ve bu rakamı 2015 yılına ka-dar 40 milyar dolar seviyelerine çıkarabile-

ceklerini ifade etti. Toplantıda konuşan Ka-zakistan Başbakan Yardımcısı Kelimbetov ise 2008 yılında Kazakistan’da yaşanan mali kriz ve Expo 2017 sürecinde Çin’in verdiği desteği hatırlattı. Kazakistan ve Çin arasında ticari ilişkilerin en üst düzeyde olduğunu ifade eden Kelimbetov enerji işbirliğinin ge-liştirilmesi, petrol boru hattı kapasitesini artı-rılması için daha fazla çalışma içinde olacak-larının altını çizdi. Kazak-Çin İş Konseyi’nin yedinci toplantısının ise 2013 yılında Çin’in başkenti Pekin’de yapılması kararlaştırıldı.

Toplantıya kutlama mesajı gönderen Ka-zakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarba-yev, iki ülke arasındaki dostluk ve ticari iliş-kilere dikkat çekti.

BDT Devlet Başkanları Zirvesi Türkmenistan’da YapıldıBelirli aralıkta düzenli

şekilde yapılan BDT Devlet Başkanları Zir-vesine bu kez Türk-menistan ev sahipliği yaptı. Gürcistan’ın ay-rılmasının ardından 11 ülkeye düşen BDT’nin Orta Asya ve Doğu Avrupa’da güçlü bir et-kisi bulunmakta. Dev-let Başkanlarının toplu görüşmelerinin ardın-

dan kimi devlet başkan-ları arasında birebir özel görüşmelerde yapıldı.

Zirvede ele alınan konu-ların başında her zaman olduğu gibi bilim,sanat enerji, ithalat ihracat, satış hacimleri , ulaşım geldi. Sonuç bildirgesinde üye ülkeler arasında ticari ve siyasi ilişkilerin daha fazla geliştirilmesi kararı açık-landı.

Astana’da Manas Anıtı Açılacak

Dünya Türk Gençleri Birliği, Türkçe konuşan ülkelerin gençlik teşkilatlarını biraraya getirmek amacıyla 17-19 Ara-lık 2012 tarihlerinde İstanbul’da 15. Türk Dünyası Gençlik Günleri ve Kurultayı düzenleyecek.

Türk Dünyası’nın Gençleri kendi ara-larında kültürel yakınlaşma bütünleşme

ve iş birliğini geliştirmek ve pekiştir-mek amacı ile her yıl geleneksel olarak Balkanlardan –Altay’lara, Türkmenis-tandan – Sibirya’ya, Adriyatikten - Çin Seddine kadar, Türklerin yaşadığı her böl-geden gençler bu yıl İstanbul’a toplan-maktadır. “Dilde, Fikirde ve İştte birlik şiarını hayatta geçirmek için Türk Dev-

let ve topluluklarından genç-ler, 1992 yılından beri bir araya gelmekteler. Bu yılda İstanbul ‘da Sütlüce Mah.İmrahor cad. Dutluk sk.No.3 AK Parti İs-tanbu İL MERKEZİNİN üs-tünde Hilton Garden İnn.Ote-linde DTGB-Dünya Türk Gençler Birliği 15.Türk Dün-yası Gençlik Günleri ve Ku-rultayı 16 - 19 Aralık 2012 Ta-rihinde yapılacaktır. Fin-Ugor halklarının temsilcilerinin ka-tılacağı kurultaya, ilk kez Bur-yad ve Kalmuk halkları temsil-cileri de katılacak. Kurultayda aynı zamanda, Azerbaycanlı ve Türk yetkililer de hazır bu-lunacak. Kurultay, Azerbaycan Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Gençlik Fonu’nun maddi desteğiyle düzenlenmekte-dir. İstanbul Valiliği, Büyükşe-hir Belediye Başkanlığı’ndan ve Bulgaristan’dan an ilk defa ‘UHÖH’ Genel Başkanı Güner TAHİR de bu toplantıya katıla-caklar arasında.

Astana’da Kırgız epik kahramanı Manas adına anıt yapılacak. Konu ile ilgili olarak Kırgızistan Başbaka-nı Cantörö Satıbaldiyev ve Kazakistan Başbakanı Se-rik Ahmetov geçen hafta Bişkek’teki ŞİÖ Zirvesi sırasında görüşüp anlaşmaya vardıkları açıklandı. Kabar.kg’de yayınlanan habere göre, Ahmetov, “Astana şehrinde Manas anıtını koymaya ve so-kaklardan birine Cengiz Aytmatov’un adını ver-meye karar verdik,”, dedi. Buna karşılık, Satıbal-diyev, karşılıklı anlaşma sonucu Kazak ş airi ve düşünürü Abay’ın anıtını da Bişkek’te kurmak için yer önerildiğini ve belirlendiğini söyledi. Sa-tıbaldiyev, “Bahsedilen yer Opera ve Bale Tiyat-rosu yakınındaki tiyatro bahçesidir”, diye açıkladı.

Türk Dünyasının Sesi

ENGB ÜG E N Ç

Dünya Türk Gençleri Birliği’nin İstanbul’daki Kurultayına Bulgaristan’dan Güner Tahir katılacak

DTGB-KURULTAYL ARIN’DAN

Antalya - Türkiye Köstence - Romanya

Üsküp - Makedonya Bakü - Azerbaycan

Sofya - Bulgaristan İstanbul-Türkiye