hezarpare ahmed pasa hezarpare ahmed paŞa

2
L HEZARPARE AHMED (ö. 1058/1648} _j istanbul'da eliiyi göre ( Hadikatü 'i· uüzera, s. 88} XVI. dün- yaya Bir sipahinin dur. ve güzel sayesin- de önce Maliye kalemlerine girdi. Vezlri- azam Kara Mustafa za- 638- 644) tezkireeL çok geç- meden Sadrazam Sultanzade Mehmed hediyeler vererek (Katib Çelebi, ll, 340}, defter emini oldu. 1056 (Ekim- 1646} vezir rütbesiyle tayin edildi. 17 Eylül 1647'de Vezlria- zam Salih katli üzerine. vezlria- seferde bulunan Musa ve- o sadaret kay- entrikalarla ve bir rivayete göre Sultan sun- 300.000 sad- elde etti (2 057/2 E yi ül 64 7}; bu arada henüz iki olan Beyhan Sultan'a namzet oldu. Sadaret devlet içeride büyük bir içinde. ise Girit yüzünden Venedik'le sa- halinde idi. Çanakkale tu- tan Venedikliler Bosna da üs- tün ve kaleve alarak ilerliyorlar- Bu arada stratejik önemi bulunan ve yer alan Klis Kalesi de Ve- nedikliler'in eline geçti. Vezlriazam Ah- med Klis'in Venedikliler'ce zapte- ve bunu kü- çük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka olarak gösterdi. O Rumeli ikinci vezirlikle bul'a getirtilen ve olan Sultan gibi onu vet almak. devlet satmak ve gerçekleri gizlemekle it- ham etti. ilk defa duyan Sultan daha son- ra hapsedilen Azak Kalesi mu- (Naima. I V. 280-281} Ahmed ger- çekleri siyle sarayda ya- bu arada Venedik Çanakkale da pa- Ahmed ve meselelerle yerine Sultan israfa varan isteklerini yerine getirmeye yordu. sarnur kürke ve arnbe- re yüzünden ortaya kan için vezlriaza- devlet ricalin- den. yüksek rütbeli ulemadan. hatta Ye- niçeri ileri gelenlerinden "kürk ve amber vergisi" paralar top- Galata Mehmed Çelebi olmak üzere na yol Ahmed daha da ileri- ye giderek ilmiye ve seyfiye satmaya Bütün bu israfa ek olarak Sultan için riyale bir salta- nat (a.g .e., IV. 297}. Hatta Girit'te yokluklar içinde olan Serdar Deli Hüseyin Pa- taleplerine olumlu cevap vermek yerine orada beylerbeyi ve beylerin para gibi serdar dan tirnar ve zeametleri kendi kimselere tevcih rivayet edilir (a.g.e., IV. 291-292) . Vezlriazam Ahmed bu tutum ve kesimlerin tepkile- rini çekmeye Kara Murad olmak üzere Yeniçeri ileri ge- lenleri de bu uygulamalardan Yeniçeri ileri gelenleri- nin kazanan Ahmed bu muhalif grubu ortadan ça- Nitekim Baki Bey'in Kara Murad ve da ça- topluca öldürtmek istedi- ancak ocak bu davetin bir tuzak ter- kettikleri belirtilir. Yeniçerilerle olan an- ve onlar üzerinde otorite kur- ma mücadelesi sonunu ha- sebeplerin gelir. Ocak Orta Cami'de ve aziini karar- bu lama bildirerek ondan ikna et- mesini istediler. Fatih Camii'nde topla- nan ve ulema meclisine sipahiler de Daha sonra vezlriazam camiye davet edildi. Ancak Ahmed durumu önceden den haberdar olan Sultan bir ha- seki göndererek cemiyetin istediyse de Hoca Abctürra- him Efendi. hasekiye vezlriazam kendi- lerine teslim edilmeden bunun mümkün söyledi. HEZARPARE AHMED PASA Tekrar Orta Cami'ye gelen asiler vezl- katlini yerine de Sofu Mehmed tayin ettiler ve mührü için gönderdiler. Sultan yeni sadrazama mührü verdi 7 Receb 058/7 648}. fa- kat Ahmed öldürülme- mesini istedi. Yeni vezlriazam Orta Ca- mi'ye gidip durumu asiler ken- disini tekrar huzura gönderdiler; ancak eski teslim edilmesini iste- yince tartakland Bu- nun üzerine Mehmed bir sactaretten bildirdiyse de da- ha sonra ikna edildi ve görevinde Bu üzerine Sultan hal'i ve için Valide Kösem Sultan'a haber gönderildi. Sultan ayak talebinde bulu- nan Koca Muslihuddin. saray- dan gelen mlrahura Ahmed gibi bir zalimi aleme musallat etti- onun para ve al- dini kaideleri terketmesiyle bu hale saray devlet devlet hazine- sinin israfa ini. peri- Venedikliler'in Bosna'da pek çok kaleyi edip Akdeniz halde için hiçbir gayret ve istanbul'un mahsur ifade etti. Mlrahur ise böyle da Ahmed emretti- söyledi. Öte yandan son haber- dar olan ve firar eden Ahmed tel- hisçisi ve bir ile rip bir heybe mücevherler ve Hamdullah bir ala- rak evlerine istedi. fakat hiçbiri kabul edil- medi. Bunlardan Behram bir ki- üzerine ve o gece öldürüldü 7- 8 Re ce b 058/7-8 tos 1648}. Cesedi bir konuldu ve bura- da "insan mafsal iyi gelir" darbeleriyle parça parça edildi (Evliya Çe lebi, 3}. Bundan do- Ahmed ölümünden sonra "bin parça" gelen Hezarpare laka- On buçuk ay kadar yapan Hezarpare Ahmed kaynaklarda ikna edici. fakat çabuk öfkelenen. veret ve nasihate önem vermeyen. sert 301

Upload: others

Post on 17-Nov-2021

22 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: HEZARPARE AHMED PASA HEZARPARE AHMED PAŞA

L

HEZARPARE AHMED PAŞA (ö. 1058/1648}

Osmanlı sadrazamı. _j

istanbul'da doğdu. Öldüğünde yaşının eliiyi geçtiği bilindiğine göre ( Hadikatü 'i· uüzera, s. 88} XVI. yüzyıl sonlarında dün­yaya gelmiş olmalıdır. Bir sipahinin oğlu­dur. Hızlı ve güzel yazı yazması sayesin­de önce Maliye kalemlerine girdi. Vezlri­azam Kemankeş Kara Mustafa Paşa za­manında (ı 638- ı 644) tezkireeL çok geç­meden Sadrazam Sultanzade Mehmed Paşa 'ya hediyeler vererek mevkufatçı (Katib Çelebi, ll, 340}, ardından defter emini oldu. 1056 Ramazanında (Ekim­Kasım 1646} vezir rütbesiyle defterdarlı­ğa tayin edildi. 17 Eylül 1647'de Vezlria­zam Salih Paşa'nın katli üzerine. vezlria­zamlık seferde bulunan Musa Paşa'ya ve­rilmişken o sırada getirildiği sadaret kay­makamlığında çevirdiği entrikalarla ve bir rivayete göre Sultan İbrahim'e sun­duğu 300.000 kuruş karşılığında sad­razamlık makamını elde etti (2 ı Şaban

ı 057/2 ı E yi ül ı 64 7}; bu arada padişa­hın henüz iki yaşında olan kızı Beyhan Sultan'a namzet yapılıp padişah damadı oldu.

Sadaret makamına getirildiği sırada devlet içeride büyük bir karışıklık içinde. dışarıda ise Girit yüzünden Venedik'le sa­vaş halinde idi. Çanakkale Bağazı'nı tu­tan Venedikliler Bosna taraflarında da üs­tün durumdaydılar ve Kırka sancağında bazı kaleve palankaları alarak ilerliyorlar­dı. Bu arada stratejik önemi bulunan ve sınır boylarında yer alan Klis Kalesi de Ve­nedikliler'in eline geçti. Vezlriazam Ah­med Paşa. Klis'in Venedikliler'ce zapte­dildiğini padişahtan sakladı ve bunu kü­çük bir kilise ve birkaç önemsiz palanka kaybı olarak gösterdi. O sıralarda Rumeli beylerbeyiliğinden ikinci vezirlikle İstan­bul'a getirtilen ve padişahın damadı olan Fazlı Paşa. gerçeği vezlriazamın yanında

Sultan İbrahim'e söylediği gibi onu rüş­vet almak. devlet mansıblarını satmak ve gerçekleri padişahtan gizlemekle it­ham etti. Bunları ilk defa duyan Sultan İbrahim Fazlı Paşa'yı azarladı; daha son­ra hapsedilen Fazlı Paşa Azak Kalesi mu­hafızlığıyla İstanbul'dan uzaklaştırıldı (Naima. IV. 280-281} Ahmed Paşa . ger­çekleri padişahın öğrenebileceği endişe­siyle sarayda savaşın konuşulmasını ya­saklamış. bu arada Venedik donanması­nın Çanakkale Bağazı'nı kapattığını da pa­dişahtan gizlemişti.

Ahmed Paşa. iç ve dış meselelerle uğ­raşmak yerine Sultan İbrahim'in israfa varan isteklerini yerine getirmeye çalışı­yordu. Padişahın sarnur kürke ve arnbe­re aşırı düşkünlüğü yüzünden ortaya çı­kan masrafı karşılamak için vezlriaza­mın İstanbul esnafından. devlet ricalin­den. yüksek rütbeli ulemadan. hatta Ye­niçeri Ocağı ileri gelenlerinden "kürk ve amber vergisi" adı altında paralar top­laması. başta Galata Kadısı Mehmed Çelebi olmak üzere ulemanın itirazları­

na yol açtı. Ahmed Paşa. daha da ileri­ye giderek ilmiye ve seyfiye mansıbları­nı açık arttırınayla satmaya kalktı. Bütün bu israfa ek olarak Sultan İbrahim için yaklaşık40.000 riyale çıkacak bir salta­nat kayığı yaptırmaya başladı (a.g .e., IV. 297}. Hatta Girit'te yokluklar içinde savaşmakta olan Serdar Deli Hüseyin Pa­şa'nın yardım taleplerine olumlu cevap vermek yerine orada savaşan beylerbeyi ve beylerin mansıblarını para karşılığı başkalarına verdiği gibi serdar tarafın­dan dağıtılan tirnar ve zeametleri kendi istediği kimselere tevcih ettiği rivayet edilir (a.g.e., IV. 291-292) .

Vezlriazam Ahmed Paşa. bu tutum ve davranışlarıyla çeşitli kesimlerin tepkile­rini çekmeye başladı. Başta Kara Murad Ağa olmak üzere Yeniçeri Ocağı ileri ge­lenleri de bu uygulamalardan rahatsızlık duymaktaydılar. Yeniçeri ileri gelenleri­nin düşmanlığını kazanan Ahmed Paşa bu muhalif grubu ortadan kaldırmaya ça­lıştı. Nitekim oğlu Baki Bey'in düğününe Kara Murad Ağa ve arkadaşlarını da ça­ğırarak onları topluca öldürtmek istedi­ği, ancak ocak ağalarının bu davetin bir tuzak olduğunu öğrenerek düğünü ter­kettikleri belirtilir. Yeniçerilerle olan an­laşmazlık ve onlar üzerinde otorite kur­ma mücadelesi vezlriazamın sonunu ha­zırlayan sebeplerin başında gelir. Ocak ağaları Etmeydanı'ndaki Orta Cami 'de toplandılar ve vezlriazamın aziini karar­laştırdılar. Ardından bu kararı şeyhülis­lama bildirerek ondan ulemayı ikna et­mesini istediler. Fatih Camii'nde topla­nan ağalar ve ulema meclisine sipahiler de katıldı. Daha sonra vezlriazam camiye davet edildi. Ancak Ahmed Paşa durumu önceden öğrenip gizlenmişti. Gelişmeler­den haberdar olan Sultan İbrahim bir ha­seki göndererek cemiyetin dağılmasını istediyse de Şeyhülislam Hoca Abctürra­him Efendi. hasekiye vezlriazam kendi­lerine teslim edilmeden bunun mümkün olmayacağını söyledi.

HEZARPARE AHMED PASA

Tekrar Orta Cami'ye gelen asiler vezl­riazamın katlini kararlaştırdılar. yerine de Sofu Mehmed Paşa'yı tayin ettiler ve mührü alması için padişaha gönderdiler. Sultan İbrahim yeni sadrazama mührü verdi (ı 7 Receb ı 058/7 Ağustos ı 648}. fa­kat damadı Ahmed Paşa'nın öldürülme­mesini istedi. Yeni vezlriazam Orta Ca­mi'ye gidip durumu anlatınca asiler ken­disini tekrar huzura gönderdiler; ancak eski sadrazarnın teslim edilmesini iste­yince padişah tarafından tartakland ı. Bu­nun üzerine Mehmed Paşa bir adamıyla sactaretten vazgeçtiğini bildirdiyse de da­ha sonra ikna edildi ve görevinde kaldı. Bu gelişmeler üzerine Sultan İbrahim'in hal'i kararlaştırıldı. Şehir kapıları kapatıl­dı ve şehzadelerin korunması için Valide Kösem Sultan'a haber gönderildi. Sultan İbrahim'den ayak divanı talebinde bulu­nan ağalardan Koca Muslihuddin. saray­dan gelen mlrahura padişahın Ahmed Paşa gibi bir zalimi aleme musallat etti­ğini. onun para toplaması ve rüşvet al­ması. ayrıca dini kaideleri terketmesiyle bu hale gelindiğini. saray kadınlarının devlet işlerine karıştığını. devlet hazine­sinin israfa yetişmediğ ini. reayanın peri­şan olduğunu. Venedikliler'in Bosna'da pek çok kaleyi işgal edip Akdeniz Bağazı'­nı kapattıkları halde açılması için hiçbir gayret gösterilmediğini ve istanbul'un mahsur kaldığını ifade etti. Mlrahur ise bunların padişaha bildirilmediğini. böyle yapılmasını da Ahmed Paşa'nın emretti­ğini söyledi.

Öte yandan son gelişmelerden haber­dar olan ve firar eden Ahmed Paşa. tel­hisçisi ve bir hizmetkarı ile kılık değişti­rip bir heybe altın, değerli mücevherler ve Şeyh Hamdullah hattı bir mushafı ala­rak bazı tanıdıklarının evlerine sığınmak istedi. fakat hiçbiri tarafından kabul edil­medi. Bunlardan Hacı Behram adlı bir ki­şinin ihbarı üzerine yakalandı ve o gece yarısı şeyhülislam fetvasıyla boğularak

öldürüldü (ı 7- ı 8 Re ce b ı 058/7-8 Ağus­

tos 1648} . Cesedi çıplakolarakAtmeyda­nı'nda bir çınarın altına konuldu ve bura­da "insan yağı mafsal ağrılarına iyi gelir" inancıyla kılıç darbeleriyle parça parça edildi (Evliya Çe lebi, ı. ı ı 3}. Bundan do­layı Ahmed Paşa ölümünden sonra "bin parça" anlamına gelen Hezarpare laka­bıyla anılmıştır.

On buçuk ay kadar sadrazamlık yapan Hezarpare Ahmed Paşa kaynaklarda akıl­lı. ikna edici. fakat çabuk öfkelenen. meş­veret ve nasihate önem vermeyen. sert

301

Page 2: HEZARPARE AHMED PASA HEZARPARE AHMED PAŞA

HEZARPARE AHMED PASA

mizaçlı. hırslı ve gaddar bir kişi olarak ta- lanmasından meydana gelir. Uygulama-nıtılır. Sadaret kethüdası olan ve sarhoş iken haksız yere bir bostan cı yı döven kar­deşi İbrahim Ağa'yı (Paşa) görevden ala­rak dayakla cezalandırması herkesi şa­şırtmıştı. Vezlriazam Salih Paşa'nın basit

bir ihmal yüzünden katledilmesi karşısın­da. aynı akıbete uğramamak için padişa­hı tam anlamıyla etkisi altına almaya ça­lıştığı ve her arzusunu karşılayarak ma­karnını koruma yolunu tercih ettiği riva­yetedilir(Nalma, IV, 309-310)

Ölümünden sonra 3000 kese akçesine ve 7000filorisine devletçe el konulan Ah­med Paşa İstanbul'da Baltalimanı'nda bir çeşme yaptırmıştır. Ayrıca Boğaziçi'­nin Rumeli yakasında Bebek-Rumelihi­sarı arasında bir yalısı ile Anadolu yaka­sında Beykoz Çubuklu arasında bulunan İncirli köyünde bir sarayı vardır (Evliya Çelebi , 1, 195, 199) . Paşabahçesemtide

adını Ahmed Paşa'nın buradaki bahçe­sinden almıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Katib Çelebi. Fezleke, II, 308-309, 327 vd ., 340 ; Abdurrahman Hibri Efendi. Defter-i Ah­bar, Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr. 2418, vr. 53' vd., 68'-b; Vecihi Hasan Efendi. Tarih , TSMK, Rev an, nr. 1153, tür. yer.; Evliya Çe­lebi, Seyahatname (nşr. Orhan Ş aik Gökyay), is­

tanbul 1996,1, 110, 113, 115, 149, 195, 199; Naima. Tarih , IV, 241-251, 267-274, 278-283, 290-298, 301-315; Hadikatü'l-vüzera, s. 87-88; Şeyh!. Vekayiu'l-fuzala, ı, 154, 156; Ayvan­saray!. Hadikatü'l-cevami', II , 133; Hammer (Ata Bey). X, 103 vd.; Sicill-i Osmani, 1, 216; Danişmend. Kronoloji, lll, 404, 408-409, 508, 582; Uzunçarşılı . Osmanlı Tarihi, 111/1, s. 229, 240, 315, 327; 111/2, s. 143, 394-395 ; Mehmet Zeki Pakalın, Maliye Teşkilatı Tarihi, Ankara 1978, 1, 329-342; Ulu çay, Padişahlann Kadın­lan, s. 65; Kamusü'l-a'lam, ı, 793; Tayyib Gök­bilgin, "İbrahim", iA, V/2, s. 884.

L

Iii ABDÜLKADiR ÖZCAN

HEZEC (<::fill)

Aruz sisteminde bir bahir.

Halil b. Ahmed'in aruz sisteminde "müctelibe" veya "mü'telife" denilen üçüncü dairedeki üç bahirden (hezec, re­cez, remel) ilki olup genel sıralamada al­tıncı bahir olarak geçer. Hezec bahrinin il­let ve zihaf kaidelerinin uygulanmadığı (tam ve sahih 1 salim) şekli, bir mecmG' ve­tid ile ( ~ ) iki hafif sebepten ( ~ ve J ) oluşan ( ~ı.;,. mefallün) tef'ilesinin bir şatrda üç. bir beyitte ise altı defa tekrar-

302

da. bu altı tef'ileli (müseddes) şekilden şatr sonundaki tef'ilelerin (aruz ve darb) düşmesiyle oluşan dört tef'ileli (murabba) biçimi kullanılır. Halil b. Ahmed'in siste­mini farklı tarzda yorumlayıp sadeleşti­renlerden biri olan İsmail b. Hammad el­Cevherl'nin tasnifinde hezec. bir tek tef­'ilenin (cüz') belli sayılarda tekrarıyla olu­şan ve "müfredat" adı verilen bahirler grubunda yer alır.

Hezec kelimesi "güzel sesle gazel, şar­kı. türkü ve benzeri şeyleri söylemek. okumak; bu şekilde söylenmiş şarkı; ge­nizden dalgalanarak çıkan hoş ve sevimli ses" anlamlarına geldiği gibi "lafızları ara­sında benzerlik. uyum ve yakınlık bulu­nan düzenli söz" manasma da gelir. Aynı tef'ilenin tekranndan oluşması sebebiy­le cüzleri arasında yakınlık ve uyum bulu­nan hezec bahrinin bu son anlamdan tü­remiş olduğu kaydedilir (Kamus Tercü­

mesi, "hezec" md.). Ayrıca hezec terimi. bahrin her tef'ilesinde iki hafif sebebin bir mecmG' vetidi takip etmesi dolayısıy­la kelimenin "sesin uzatılıp geri döndü­rülmesi" anlamıyla da ilgili görülmüştür (ibnü'd-Demamlnl, s. 177; ibn Reşl~ el­Kayrevanl, ll, 1088; Seyfi-i Buhar!, s. 25 ,

88, 89) .

Hezec bahrinin bir aruzu, iki darbı var­dır. Birinci darbı "mefallün", ikincisi "me­fal"dir. Ancak uygulamada "mefal" yeri­ne aynı vezindeki "feGlün" kullanılır. Yine şatr sonu tef'ileleri dışındaki cüzlerde (ha­şiv) "mefallü" (keff) ve "mefailün" (kabz) değişiklikleri de görülür. "Mefailün" şek­lindeki değişikliğe ise nadir rastlanır. Bun­lardan başka hezec bahrinin ilk tef'ile­si de uygulamada bazı değişikliklere uğ­rar. "Mefallün" tam ve sahih tef'ilesi "fa­llün" (harm) (uygulamada aynı vezindeki "mef'ülün"). "fallü" (harb) (uygulamada "mef'ülü" ). "metall" (kasr) (uygulamada

"feüHl.n") ve "failün" (şetr) şekillerinde değişimlere maruz kalabilir. Veznin asl'i tef'ilesi olan "mefallün"de görülen bu de­ğişikliklere (illet ve zihaf) göre hezec bahri mekfGf hezec (mefaT!ü). makbuz hezec (mefailün) . ahrem hezec (mef'Qiün). ahreb hezec (mef'Oiü). eşter hezec (failün) ve maksur hezec (feQian) adlarını alır. Buna göre hezec bahrinin vezin grupları şöyle gösterilebilir (tef'ileler arası tek, şatrlar arası çift çizgiyle ayrılmıştır. Köşeli pa­rantezdeki tef'ileler az kullanılır):

Birinci aruz ve birinci darb ile :

[--"ı [~--~ı

[-~-ı

Birinci aruz ve ikinci darb ile:

[~--ı [~-=ı

Hezec bahrinde kef ve kabz aynı tef'i­lede birlikte (mefailü) uygulanamaz.

Aruza dair klasik kitaplarda ve bunlara muhteva bakımından sadık kalan yeni eserlerde hezec bahrinin yukarıda sayı­lan vezin grupları zikredilir. Ancak sanat­karların nazım tekniğinde yaptıkları ye­nilikleri göz önüne alarak yazılan eserler­de bu bahrin başka vezinleri de yer alır. Mesela Celal Hanefi dört tef'ileli (murab­ba). beş (humasi) ve altı (müseddes) tef'i­leli hezec bahri için beşer vezin daha tes­bit edip örnekleriyle açıklamıştır (el­

'Arı1Z, s. ı 00-1 ı 5) . H u maslde beş tef'ile­den üçü ilk şatrda (sadr). ikisi ikinci şatr­da (acüz) olabildiği gibi tersi de mümkün­dür. Ayrıca müveşşahlarda hezec bahri­ne ait çeşitli vezinler kullanılmıştır :

~--- ~-- ~-- (a.g .e., s. 114) gibi.

Vatir bahrinin asl'l tef'ilesi olan "müfa­aletün"ün ( .:fl<:Lô.o ) beşinci harekeli har­fini sakin okumak suretiyle elde edilen "müfaaltün" ( .:.fL:l.i..) tef'ilesiyle hezec bahrinin asli tef'ilesi olan "mefallün" ve­zin bakımından benzeşir. Aruz alimleri. bu benzerlik dolayısıyla beyitlerin taktli sırasında bahri n tayini. hattavatir ve he­zecin hangisinin hangisinden doğduğu hususunda farklı görüşler ileri sürmüş­lerdir. Bununla beraber vatirin vezinleri içinde "mefallün" tef'ilesi bulunurken he­zecin hiçbir vezninde "müfaaletÜn" tef'i­lesi yer almadığından beyitlerinden her~ hangi birinde bir defa bile olsa "müfaale­tün" tef'ilesine rastlanan manzumenin bahrinin meczG vatir olduğuna hükme­dilir (krş. Celal Hanefl, s. 115-118; Ab­dullah Derviş, s. 52-54) .

Arap edebiyatında az kullanılan ve da­ha ziyade bestelenrnek için nazmedilmiş parçalarda rastlanan hezec bahri, genel­likle aynı vezinleri kullanan İran ve Türk edebiyatlarında en çok sevilen ve kullanı­lan vezinlerin kendisinden doğduğu bir bahir olmuş ve buna bağlı olarak bazı na­zım şekilleri doğmuştur. İran ve Türk ede­biyatlarında hezec bahrinin salim şekli, bir şatrda (mısra) dört defa "mefallün"