kendiligindencibirhareketdevrimciyol

91
 

Upload: sosyalizmkutuphanesi

Post on 07-Apr-2018

218 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 1/90

 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 2/90

KENDİLİĞİNDENCİ BİR HAREKET 

DEVR İMCİYOL 

MÜCADELE Yayınlar ı 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 3/90

Temmuz 1990  

KENDİ LİĞİ NDENC İ Bİ R HAREKET: DEVRİMCİ YOL Haziran Yayıncılık Ltd. Şti. Ad. MÜCADELE Yayınlar ı Sahibi Gülten ŞeşenBinbirdirek Man. Terzihane Sok. No: 11/1 Sultanahmet-İSTANBUL Tel:516 24 14 Baskı; Çiftay Matbaası 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 4/90

DEVRİMCİ YOL'UN MAYASI:KENDİLİĞİNDENCİLİK 

DÖNEMSEL BİR OPORTÜNİST HAREKETİNDÜNÜ BUGÜNÜ 

Devrimci Yol (DY) oportünizminin önde gelenleri 12 Eylül sü-recinde kaybettiklerinin moral değerlerde yarattığı çöküntüyü ka-zanma inancı, coşku ve umudun yitirilmesi olarak açıklıyorlar. 12Eylül öncesinde büyük umutlar ve hayallerle bezeli "direniş komi-teleri", "iç savaş", sonrasında ise karamsarlık, örgütsel tasfiye, ce-zaevlerindeki umutsuzluk ve en önemlisi yılgınlık yer alıyor. Dev-rimci Yol bugün "içinde farklı yaklaşımlar ın uç verdiği", "merkeziörgütlülükten yoksun", kendi deyimleriyle "dağılmış" durumdadır.İdeolojik-politik hattı, kitleselliğiyle 12 Eylül öncesi ve sonrası ge-

lişmelere şu veya bu biçimde etkide bulunabilecek konumdaolan DY bugün esamesi okunmayan bir duruma gelmiştir. Buaşamada üzerinde durulması gereken konu DY'nin günahlar ıdır,Türkiye halklar ına kar şı olan sorumluluğudur ve artık tasfiyecigeçmişinin hesabını vermesi gerektiğidir. Türkiye sol hareketiiçinde yer alan gruplar, çevreler kendi geçmişlerine yalnızca bir tarihçi gözüyle baktıkça, halka ve tarihe kar şı sorumluluklar ını ye-

rine getirmemeyi sürdüreceklerdir. 12 Eylül öncesi ve sonrasının

3  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 5/90

muhasebesi yapılmalı, özeleştirisi verilmelidir. Aksi halde kaçınıl-maz olan son, inanç yitiminde ifadesini bulan bugünkü bozgunhalidir. Bu platformda üzerine en çok yük binen DY’dir. 12 Eylülöncesi devrim hayalleri içinde "milyonlarca emekçisiyle", "dağıtı-lan milyonlarca bildirileriyle" DY oportünizmi, "Ne yapalım, yenil-

dik, tarih bizi bunun için suçlayacaktır." anlayışının kendisini tarihve halk kar şısında mazur göstereceğini, aklayacağını sanıyorsayanılıyor.

Bugün muğlak, şekilsiz, tanımı yapılamayan, kolay çözümle-nemeyen bir grup, bir çevre halini almış olan DY oportünizmiiçin, 12 Eylül öncesi ve sonrası iki ayr ı dünya gibidir. Tarihin pekçok defa gösterdiği gibi, küçük burjuvazi büyük toplumsal dalga-

lanmalar ı

n öncesinde ve sonrası

nda iki farklı

ruh halini yaşar. Tür-kiye devriminin can alıcı sorunlar ı kar şısında susarak geçiştirmepolitikası izleyen DY oportünizmi, dün anti-faşist bir grup olma-nın ötesine geçemezken, bugün sattığı malı yerine koyamayanesnaf ın çaresizliği içinde geçmişini taklit çabasındadır. Şekilsizlikörgütsel karakteri olmuştur. Ve bu şekilsizlik, Marks'ın "patatesçuvalı" benzetmesinde olduğu gibi, çuvalın patlamasıyla her biribaşka yere yuvarlanmış ve DY'nin siyasal hattı bizzat kendilerin-ce tasfiye edilmiştir. "Bizi bir arada tutacak değerler kalmadı.","Örgüt yok, herkes başının çaresine baksın!" sözlerinin ardından,Türkiye solu, TKP'lilerin 1920'lerdeki ihanetinden sonra, ikinci veen büyük tasfiyeye tanık olmuştur.

Ne gariptir ki, DY oportünizmi halka, sol kamuoyuna kar şı kendi yayınlar ında ya da çeşitli ifadelerinde göstermediği samimi-yeti burjuva mahkemelerinde gösterdi. Yıllarca THKP-C potansi-

yelinin iktidar ı hedefleyen siyasal değerlerini yok etme politikası izleyen DY oportünizminin önde gelenleri faşizmin askeri mahke-melerinde şunlar ı söylüyorlardı:

'Devrimci Yol'da hiçbir zaman 'Partinin yarat ılma-sından sonra militanlar taraf ından verilecek öncü sava-şıyla suni denge k ır ılacak.' türünden şeyler yaz ıl ı p sa-vunulmad ı. DY'nin savundu ğ u, parti olmadan hiçbir za-

man siyasal iktidar mücadelesi (ister öncü savaşı, is- 

4  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 6/90

ter başka türlü) verilemeyeceğ i, parti kurulduktan son-ra nasıl bir mücadele verileceğine de o günkü şartla-ra göre partinin  karar vereceğidir." (DY Savunma, "Olaylar ın Vasf ı" başlıklı bölüm) (abç)

THKP-C'nin görüşlerini hiçbir zaman savunmayan, kopuş te-

orileri icat eden fakat tam olarak reddetmekte siyasi hayatı bo-yunca zorlanan DY oportünizmi, kendilerinin de itiraf ettikleri gibigüçlü, merkezi, hiyerar şik yapılanmasında adımlar atmış bir örgüt olamadı. "Devrimci Yol bir yayın organıdır.", "Bir yayın organı olmaktan öteye gidememiştir." derken, bir gerçeği ifade ediyor-lardı. Bir dergi çevresinde aynı dünya görüşünü paylaşan insanla-r ın birikimi olarak tanımladıklar ı grup yapılar ının anti-sivil faşist ka-

rakterde olduğunu burjuva mahkemelerinde kendileri söylediler.Yıllarca THKP-C potansiyeline bir tüccar kafasıyla yaklaşanlar ıntehlikeli mantıklar ı tüm çıplaklığıyla açığa çıktı. Devrimci Yol,THKP-C'nin temel tezleri bir yana, 'iktidar alternatifi değiliz, o hal-de iktidar mücadelesi ne haddimize' popülist mantığının yer etti-ği, yayın organı çevresinde kümelenmiş, anti-sivil faşist bir grup-tu.

Savunmalar ında,"... Biz 1980 öncesinin Türkiye'sinde devrim-cilerin önündeki temel sorunun 'Türkiye'deki mevcut ekonomikve siyasal düzenin ortadan kaldır ılarak yerine M-L bir düzen kur-mak' olduğunu düşünecek kadar hayalci değildik." derken, kendigerçeklerini, Devrimci Yol gerçeğini dile getiriyorlar. DY oportü-nizminin bir başka önde geleni ise, sınıflar mücadelesinin son de-rece çetinleştiği 12 Eylül öncesini değerlendirirken Devrimci Yolgerçeğini daha özlüce anlatıyor:

"1961 anayasal düzenini (dolay ısıyla devleti) y ık-mak için güdülen iç savaş ve terör politikalar ının ortal ığ ı kası  p kavurarak eyleme sokuldu ğ u bir yerde ve dö-nemde solcular ın, devrimcilerin de "devleti yıkmak"için silaha sar ıldıklar ını kabul etmek mantık dışıdır.Çünkü solcular ın bunda bir çıkar ı yoktur; aksineçok büyük zarar ı vardır. Faşist bir düzen için solcu-

lar nasıl mücadele ederler! Böylesi bir ortamda sol- 

5  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 7/90

cular ın silaha başvurup mevcudu yıkmak için kal-kıştıklar ını söylemek solcular ın deli olduğunu söyle-mekle eşanlamlıdır." (N.Mitap, Dilekçe, syf.4) (abç)

"Bu düzen yıkılırsa faşizm gelecektir.", "Solcular devleti yık-mak için silaha sar ılırsa bu mantık dışıdır.", "Silahla mevcudu yık-

mak solcular ın deli olduğunu söylemektir." Devrimci Yol oportü-nizmi 12 Eylül öncesini "iç savaş ve terör politikalar ının ortalığı ka-sıp kavurduğu" bir dönem olarak nitelerken, düzenin "anar şi veterör ortamı" demagojisine çok yaklaşmaktadır. "... Hiçbir top-lum durduk yerde böyle cinnet nöbetlerine tutulmaz." denilerek,12 Eylül öncesinde oligar şinin yaşadığı kriz "kaos, kargaşa" ola-rak görülmektedir. Ortada bir deli yoktur aslında. 12 Eylül öncesi-

ni "cinnet nöbeti" sözleriyle psikolojik tanı

mlamaya tabi tutmakda delilik değildir. Devrimci Yol oportünizmi kendi gerçeğini ser-gilemektedir.

DY oportünizmi iktidar ı alma azmiyle mücadele veren bir ha-reket olmamıştır. Üzerinde durduğu THKP-C potansiyelinin "dü-zenin yıkılması" yönündeki azmini, sivil faşistlere kar şı olmanınçizdiği siyasal hattıyla eritmiş, yok etmiştir. DY oportünizmi ne ik-tidara yürüyecek bir örgüte, ne de onun temellerini atma azmi vegücüne sahip değildir. Kendi ifadeleriyle, örgüt olmaktan kaçın-mışlardır; güçlü, merkezi bir yapı değil, şekilsiz, gevşek, popü-lizmle tanımlanabilen bir grup olmuşlardır. Sınıfsallıktan uzak, po-pülist, anti-faşist karakterin ötesine geçmeyen şekilsiz bir yığınhareketi kimliği, DY oportünizminin gerçeğidir.

DY oportünizmi partiye giden yolun 'güçlü, merkezi bir ör-güt' yapısıyla aşılabileceğini çok iyi bilip, kendi grup yapılar ının

'kendiliğinden nitelikli ilişkiler' düzeyini aşmadığını söylerken, tas-fiyeci yüzlerini çok açık sergiliyor. Tüm bunlar ı 'beceriksizlikleaçıklıyorlar. Oysa siyaset bilimine kıyısından bulaşmış bir kişi da-hi böylesi süreçlerin 'beceriksizlikte' açıklanamayacağını gayetiyi bilir. 'Beceriksizlik' diye adlandırdıktan, kaynağını küçük burju-vaziden alan ürkek ve çekimser ruh halleridir. DY oportünizmi za-yıf, ürkek ve çekimser bir örgütsel evrimin savunucusu olmuş, as-

la partiye ulaşacak kararlı bir örgütsel mekanizma olamamıştır.

6  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 8/90

'Savunma' mantığının motive edici güç olduğu DY oportünizmi,militanlar ını iktidar ı almak yerine, faşist yükselişe engel olmakiçin "milyonlarca"(!) emekçiden, kurulu bir hareket inşa etmeküzere istihdam etmiştir.

DY oportünizmi anti-faşist karakterli potansiyelinin taşıdığı 

devrimci dinamikleri kendi oportünizminin çerçevesinde tükete-cek zemini bulamadığından, örgüt olmaktan hep kaçınmıştır.

1983 yılında yaşanan tasfiye kararlar ının altında yalnızca gitgi-de sivil toplumcu çizgiye oturanlar ın imzası yoktur. DY yelpazesi-nin her kesiminin mutabakatı, onayı bulunmaktadır. THKP-C ide-olojisini saflar ından tasfiye ederken bu düşüncenin gerektirdiğiörgütü yadsıyan DY oportünizmi, kendini tasfiye ederken de ör-

güte bulaşmamaya, kendilerini bir arada tutacak bir bağ bı

rakma-maya özen göstermiştir. Nitekim '83 tasfiyesinin kar şısında olan-lar da örgüt kurma düşüncesine, bir hareket olabilmek için örgüt-lü bir   yapı olmak gerektiğine kapalı durmuşlardır. "İçeriden bir ideolojik tasfiye sürecine uğrayan" (Bkz. Devrimci İşçi, "Yurtdışı Sürecinden Bugüne Nasıl Gelindi?") hareketi yeniden yaratmamücadelesinde acil görev örgüt kurmak değildir onlara göre...

Bugün DY  önderleri, 12 Eylül öncesini "cuntanın zeminininhazırlandığı" bir dönem olarak değerlendiriyorlar. Bu mantığa gö-re, faşistler vardır, o yüzden devrimciler vardır, yine o yüzden si-lahlı eylemler, 'kaos', 'kargaşa', 'cinnet nöbetleri' söz konusu ol-muştur. Mahkemelerinde kendi eylemlerinin meşruiyetini açıklar-ken, bir icazet sıkıntısı yaşamışlardır. Mantıklar ı şöyle özetlenebi-lir: Faşistler lafla veya sloganla saldırmıyorlardı, silahla saldır ıyor-lardı, biz de silahlı olmak zorundaydık. DY oportünizmi, savun-

macı anti-sivil faşist karakterini, eylemlerini tanımlarken böyleaçıklıyor. "Onlar yaptı, bizde yaptık." mantığıyla devrimci eyleminaşama kaydedici, sürece müdahale edici özü gözden kaçır ılıyor,yok sayılıyordu. Devrimci eylemin tanımını yapamayan DYoportünizmi kendi gerçeğini bir kez daha ele veriyordu.

Kendileri 12 Eylül'ün mağdurlar ıdırlar, "anayasayı yıkma suçuişlememişlerdir". "Neden, faşistlerin Türkiye'yi bir kan denizine çe-

viren eylemleri devletin anayasal düzenine yönelik eylemler ola- 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 9/90

rak görülmezken" (Bkz. Savunma, DY'nin anayasal düzeni zorlayıkmaya teşebbüs ettiği suçlaması konusundaki bölüm), DY'nineylemleri böyle değerlendirilir? Devrimci eylemin tanımını yapa-mayan DY oportünizminin kıyaslamasının düzeyi de bu kadardır.Gerçekten de DY oportünizmi burjuva mahkemelerinde daha sa-

mimi ve açık görüşlüdür. Her konu başlığında kendilerinin "meşruve haklı bir savunma çizgisinin terk edilmemesi gerektiğini ıs-rarla vurguladıklar ını" ve görevlerinin "siyasi iktidar ı ele geçirme-ye yönelik bir mücadeleyi başlatmak olmadığını" ısrarla ve tekrar tekrar vurgulamışlardır.

DY 12 Eylül öncesinin mağdurudur. Ama sanık sandalyesin-dedir. Faşizm tahlilindeki sakatlık ve M-L literatürden uzaklık DY

oportünizminin yargı

lamayı

düzene terk ederek, kendi davası

 savunmamasını getirmiştir.Varlık şartı sivil faşistler olan bir hareket, bizim mücadelemiz

"düzene kar şıdır" diyemez. DY oportünizmi düzeni yıkma uğrunamanifesto yazanlar ın, bir grup olmanın değil, örgüt olmanın kav-gasını verenlerin, 'kazanma azmi'nin yaratıcılar ının potansiyelini,ortaya çıktığı günden itibaren harcamaya başladı. DY oportüniz-mine siyasal yaşamı boyunca egemen olan belirsizlik, 'beklegör' ve 'şöyle de olur, böyle de olur' mantığı, bu potansiyelin çü-rümesine ve yok olmasına neden oldu.

DY oportünizmi iktidar ı ele alma amacı üzerinde yoğunlaşma-yan bir hareketin dönemsel olmak hatasını yıkıma uğrayarak öde-di. O şaşaalı iç savaş tespitleri, komplo ve entrikalarla sınıf müca-delesini açıklamaktan başka bir şey değildi. Sınıf mücadelesininşiddetlenmiş hali, doğal uzantısı olmak durumunda olan iç savaş 

kavramı, DY oportünizminin teorisyenlerince "faşistlerin saldır ısı ve devrimcilerin savunması sonunda oluşan hal"e indirgendi. DYoportünizminin bir önde geleni, iç savaş tespitlerinin bir gereğiolarak, iç savaşın taraflar ı deyimini kullanmak yerine 'Türkiye'deniçin böyle yaygın bir siyasal kamplaşma olayının meydana geldi-ği" sorusuna cevap verirken (Bkz. O.Müftüoğlu, Sorgu) 'iç sa-vaş' diyerek düştükleri aşır ı subjektivizme de açıklık getiriyor.

Anadolu'nun birçok kentinde ve özellikle Ankara'nın gecekondu

8  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 10/90

semtlerinde oligar şinin mezhep farklılıklar ını körüklemesi, bol veyönet politikası ile oluşan ayr ımın üzerine gitmek, faşizmin politi-kasını yerle bir etmek yerine, durumu kabul edip onun üzerindepolitika yapmanın sonucu da denilebilir 'iç savaş' kavramına...

Faşizmin mahkemelerinde "biz örgütüz" diye haykıramayan,

"biz bir dergiyiz" diyen, tutsaklık koşullar ında dirençsizliği, örgüt-süzlüğü ve dağınıklığı yaşayan DY oportünizmi, bugün tüm bun-lar ı unutmuş görünüyor. 12 Eylül öncesi ve sonrasıyla DY'nin ya-pısı politik bir şok oluşturmuş ve ruh hallerine yansımış durum-da. Eskiyi taklitten, tekrar tekrar denemekten başka yollar ı da bu-lunmuyor.

Kimin ne olduğunun belirsizleştiği DY anlayışı etraf ında topla-

nan kesimler, kazanılmış devrimci değer ve geleneklerin yitirilme-si için örgütlü-örgütsüz bir çaba içerisindeler. 12 Eylül dejeneras-yonu onlar için örgütlenme zemini olabilmektedir demek abartılı olmayacaktır. Örgütsüzlük, dağınıklık, şekilsizlik empoze edilmek-tedir.

Siyasal hayatı boyunca kendiliğinden nitelikli ilişkiler yerinedemokratik merkeziyetçilik ilkesini günlük pratiğin içine sokama-

yan DY oportünizmi, bugün kitle inisiyatifi, tabanı

n söz ve karar sahibi olması vb. gibi oportünist vitrinin söylemlerine başvuru-yor. Örgüte, örgütlülüğe düşmanlık, disiplinden nefret, dağınık-lık, savunmacı anti-faşist çizgiden geriye kalan olumsuzluklardır.Tüm bunlar ın doğal sonucu, devrimci harekete kar şı hasmane tu-tum, düşmanlık, hakaret ve spekülasyondur.

Bu bakımdan, DY oportünizmi sürekli bir uyanıklık ve izlemeçabası gerektiren bir tehlikedir. Nereden nereye savrulacağı kes-tirilemeyen ütopik tasar ılar ı, ayr ıntılı "komite" şemalar ıyla DYoportünizmi sınıflar mücadelesine yön vermek azminde değil,hayalden öteye geçmeyecek tasar ılar peşindedir. 'Temelindepopülizmin bulunduğu boş bir inançla beslenen direniş komiteleriile so-mutlanan eski politikalar ını tekrar etmek hevesindedirler.

Mevsim kıştan bahara dönerken, halk inanışında üç cemredüşer; havaya, toprağa, suya... DY oportünizmi sınıflar mücade-lesine yön vermenin devrimci ilkeler, değerler ve geleneklerin ko-

9  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 11/90

runmasıyla, mücadelenin yetkinleştirilmesiyle başar ıya ulaşacağını unutmuş görünüyor. Kendisini bahar ı müjdeleyen ama gerçekolmayan, efsanedeki cemrelerin yerine koyuyor. Zorluklar ı, birlikve beraberliği, örgütsel bütünlüğü hangi güç sağlayacaktır?Onun da ötesinde, bugüne kadar tüm bunlar ı koruyan nedir? Ör-

güt olduğunu söylemekten, iktidar ı yıkacağını haykırmaktan çeki-nen, faşizmin mahkemelerinde 12 Eylül'e "faşist cunta" diyeme-yen, askeri darbe, müdahale deyimlerini kullanan, yıllardır müca-dele etmeyen, düşmanla açık hesaplaşmalar ın tümünde siyasalyenilgilere uğrayan, geleceğe miras bırakmayan bir örgütlülükmü? Taklit teorilerle, sınıf mücadelesinin uzağındaki taktiklerle,12 Eylül öncesinin başar ısız DY taklitleriyle bir yere var ılamaz.

"Vardı

k, Var ı

z, Var Olacağı

z" sloganı

ile anlatı

lmaya çalı

şı

lan ör-güt olamama, yıkıma uğrama sıkıntısının ifadesidir.Karanlıklar ı kovalamasını bilmeyenler, daha önemlisi o cesa-

reti kendinde bulamayanlar, zorluklar ı aşmasını bilenlerin yarattık-lar ı zeminleri kullananlar, eskiye özlem duyarak, devrimci siyasetyaptıklar ını sananlar hüsrana uğrayacaklardır.

DEVRİMCİ YOL THKP-C'Yİ NASIL GÖRÜYOR? 

DY THKP-C'nin potansiyeli üzerinde doğdu ve bu potansiye-lin zorlamasıyla, Devrimci Sol ayr ılığına kadar görünüşte hepTHKP-C'yi "savunur" göründü. THKP-C görüşünden sapmayı vegiderek kopuşu, son derece ince oportünist metotlarla gerçekleş-tirdi. Zira esnaf mantığıyla yaklaştığı potansiyelden ani bir kopuş ayaklar ının altındaki zemini kaydırabilirdi.

THKP-C hareketine duyulan yoğun sempati temelinde gide-

rek genişleyen kitlesel potansiyel kar şısında, gerçekte inançsızlık-lar ına rağmen, lafta geçmişe ve ideolojik-politik çizgisiyleTHKP-C'ye "sahip çıkıyor" görünümü yaratmaya çalışan ve bun-da özellikle ilk dönem mevcut örgütsüzlük ortamında başar ılı daolan DY oportünizmi, çeşitli zorlamalara ve bu yönde yoğun bir ihtiyaç olmasına kar şın, Mayıs 1978'e kadar uzun bir dönem DYdergilerinde. THKP-C ve onun ideolojik-politik temel tezleri üzeri-

ne yazı yazmamış, bu konularda herhangi bir broşür, özel sayı 

10  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 12/90

vb. yayın kaleme almaktan özellikte kaçınmıştır. DY THKP-C'yeyönelik gerçek düşüncelerini 1978 Mayıs'ından itibaren yazmayabaşlamış, ancak bunu da sınırlı tutmaya çalışmıştır. THKP-C vegörüşleri üzerine giriştiği polemiklerde, sağda Kurtuluş'la, "sol"da iseAcil ve MLSPB ile tartışmayı yeğleyen Devrimci Yol, kendisine

yönelik yoğun eleştirilere kulak tıkayarak, bu konu üzerinde DSile tartışmaktan özenle kaçınmış, insanlar ının bu tartışmalardanhaberdar olmasını engelleme yoluna gitmiştir.

Bu dönem DY oportünizminin THKP-C üzerine yazdıklar ınabaktığımızda, üzerinde yükseldiği kitlesel potansiyelin baskılan-ması sonucu, "THKP-C'ye sahip çıkıyor" görünümü ile inançsızlığındoğal sonucu olan inkarcı ve tasfiyeci düşünceleri yan yana

görürüz. Bu durum DY açı

ndan doğal olarak bir hayli sı

ntı

yaneden olmuş, tasfiyeci oportünist görüşler hep alttan alta ifadeedilmiş, benimsetilmek istenmiştir.

DY oportünizminin THKP-C'ye yönelik ilk ciddi eleştirisi,THKP-C'nin dönemin koşullar ında, iradi bir sürecin sonucu olarakpartileştiği olgusunu reddederek "kendiliğindencilik" değerlendirmesiyapmak şeklinde olmuştur. Mahir Çayan'ın"... Hayat devrimcipratiğin içindeki işçi-köylü-öğrenci militanlar ı bir araya getirdi."şeklindeki genel bir ifadesini istismar edip kendi düşüncesinedayanak gösteren DY, 17. sayıda THKP-C'nin "büyük ölçüde ken-diliğinden nitelikli bir sürecin sonucunda partileştiği"ni iddia et-miş, THKP-C'yi "herhangi bir siyasi yapılanma" düzeyine indirge-meye çalışmıştır.

Bu, DY önderlerinin THKP-C'den ne anlayıp ne anlamadıklar ı-nı göstermesinin yanında, değerlendirmeler "derinleştikçe" farklı 

boyutlar kazanmış, sözde THKP-C "savunulurken", yenilgi THKP-C'nin örgütsel yapılanışı ve ideolojik temellerine kadar da-yandır ılmıştır:

"1971 yenilgisi, THKP-C hareketinin gerek örgütselyapılanışında ve gerekse örgütün ideolojik temelleri vebütünlüğü açısından önemli zaaf ve eksiklikler ihtivaettiğini ortaya koymuştur. THHP-C'nin ideolojik çizgisi,

devrim ve mücadele anlay ışı örgütün 

11 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 13/90

değ i şik çal ışma alanlar ındaki tüm birimlere veyönetim kademelerine hakim k ıl ınamamışt ır."1 (abç)

Biraz uzunca da olsa, DY dergilerinden yapacağımız alıntılar sözkonusu edilen "zaaf ve eksiklikleri" öğrenmekte faydalı ola-cak:

"... Silahlı  mücadele ile bar ışçıl mücadelealanlar ındaki bağlantı kayışlar ının örgütlendi-rilemeyişi, yani partinin farkl ı alanlarda var olan ça-l ışmalar ının yukar ıda sözü edilen anlamda uyumlulaş t ır ıl ı p bütünleştirilemeyi şi, onun geli şimindeki zaaf veeksikliklerin en önemlilerinden bir tanesi say ılmal ıd ır." 2 (abç)

O dönemde THKP-C'ye kar şı bütün oportünist ve revizyonistgruplar taraf ından koro halinde yöneltilen "eleştiriler" kar şısında,yukar ıdaki deyişler masum(!) olarak görülebilir. Oysa mantık ay-nıdır: THKP-C kitlelerden kopuktu, ideolojisi yanlıştı ve bu neden-le de yenildi!

"... THKP-C'nin ideolojik çizgisi, devrim ve mü-cadele anlayışı, örgütün değ i şik çal ışma alanlar ındaki 

tüm birimlere ve yönetim kademelerine hakim kılı-namamıştır."3 (abç)

"THKP-C hareketinin içinde, başlang ıçtan itibarenfikir ayr ıl ıklar ının var oldu ğ u görülmü ştür. Bu ayr ıl ıklar,kurulu ş aşamasındaki hareketin, zorunlu olarak silahl ı mücadeleyi başlatması sonucu, mücadelenin keskin-leşen koşullar ında giderilememi ş, farkl ı iki dünya

görü şü arasındaki bir ideolojik farkl ılaşmaya dönü-şen ayr ıl ıklar çok kritik bir aşamada bölünmeye yol aç-mışt ır. "4 

(1) "Kızılderenin Yıldönümünde Geçmiş Değerlendirmelerine İlişkin Bazı 

Notlar", DY, sayı 18, Mayıs 1978. syf.12 (2) agy. 

(3) agy.

(4) agy.

12  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 14/90

DY'nin tehlikeli oportünizmi kendini doğrudan ifade etmekyerine, bu kaçamaklı yollan kullanarak saflar ında THKP-C şaibe-si" yaratmak istedi. DY Bildirgesi ve sonrasında DY oportünizmi-nin hedefi THKP-C görüşleri üzerine bulanıklık yaratmak,THKP-C sempatisinin yalnızca 'kahramanlar' düzeyinde kalması-

na yönelik, ideolojiye güvensizlik aşılayacak soru işaretleri oluş-turmaktı. DY'nin kitlesine vermeye çalıştığı THKP-C şaibesi" şöylesomutlanıyordu:

THKP-C o denli kendiliğindenci bir süreç içinde ortaya çık-mıştı ki, ideolojik çizgisi, devrim ve mücadele anlayışı yönetim ka-demelerine bile hakim kılınamamıştı. Hatta yönetim kademelerindebulunan ve partinin ideolojik çizgisi, devrim ve mücadele anla-yışından bihaber olan bu insanlar ın, savaşım sırasında ideolojikfarklılaşmaya dönüşen ayr ılıklar ı yüzünden parti bölünmek zorun-da kalmıştı. İdeolojik birikimin nasıl sağlandığı, sonradanTHKP-C içinde yer alan kadrolar ın 1965-71 dönemindeki siyasipratiğe nasıl önderlik ettikleri," partinin nasıl savaşarak dönemin"siyasal pratiğine damgasını vurduğu ise önemli değildi.

Böylece, Mahir Çayan ve arkadaşlar ının o dönem oligar şiye,tutsak düşmelerinden sonra, hareketin tepesinde bulunan ileri

parti kadrolar ının, dönemin zorlu mücadele koşullar ında, ilk defaoligar şiye ve onun açık faşist iktidar ına kar şı yürütülen bu silahlı savaşımı sürdürecek inanç ve cesareti gösterememeleri, süratleaçığa çıkan küçük burjuva teslimiyetçi yanlar ı sonucu hareketinideolojik-politik çizgisini ve örgütsel yapısını tasfiye etme çabalar ı ve silahlı savaşımın daha başlangıcında bulunan THKP-C açı-sından, 12 Mart döneminin koşullar ı ve oligar şinin saldır ılar ı kar şı-

nda içten alı

nan böylesi bir darbenin önemi yadsı

nmı

ş, dahası

,yenilginin yapısal ve kaçınılmaz olduğu(!) anlatılmaya çalışılmış-tır.

Ve yine bu değerlendirme, 1965-71 sürecinde, çeşitli yer vezamanlardaki tartışma, toplantı ve konuşmalarda hareketin söz-cülüğünü yaparak, MK üyeliklerine kadar gelmiş ve 12 Mart döne-minde Mahir Çayan'lar ın yakalanmasından hemen sonra "Bizgeçmişte bilmiyorduk, genellikle Mahir'in söylediklerinin doğru ol-

duğuna inanıyorduk ancak kısa zamanda okuduk, öğrendik ki

13  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 15/90

bu görüşler yanlışmış, maceracılık ve narodnizme denk düşüyor-muş." deyip ihaneti seçen M.R. Aktolga ve Y. Küpeli'nin söylemleriyleçakışmış ve onlar ın ihanetini "aklama" çabasına hizmet etmiştir.

Bir yandan THKP-C'ye açıktan ihanet edip f ırsat buldukçaküfredenler ile, diğer taraftan THKP-C'nin ideolojik-politik çizgisini

alttan alta, adım adım tasfiye etmek isteyenlere rağmen, gerçek,kafalardaki korkulara, inançsızlığa ve ihanete yenik düşmemiş,küçük dünyalara hapsedilememiştir. Belirli sayıda kadro, gençmilitan insanlar ve geniş kitlesel bir potansiyel ideolojik-politik tümsaldır ılara, çarpıtmalara ve inkârcılığa rağmen THKP-C’ninyolunda yürümeye devam etmişler, süreç içinde giderek ge-lişmişler, 1978'de kendilerini ayr ı bir örgütsel yapı, Devrimci Sololarak ilan etmişlerdir.

Genel olarak sol potansiyelin '71 silahlı hareketine sempatiile bakması ise, diğer oportünist-revizyonist gruplar ı daha sonra,'71'de "savunulacak noktalar" aramaya itmiştir. '80'e doğru, da-ha düne kadar "maceracı", "goşist" diye küfrettikleri '71 savaşçıla-r ının posterlerini İGD'liler bile yürüyüşlerde taşımaya başlamışlar,HK, K gibi oportünist siyasetler de tükürdüklerini yalayarak, '71silahlı direnişi kahramancaydı, geleneksel sola darbe vurmuştu,

iktidar perspektifi göstermişti vb. ifadeleri kullanmışlardır.Gerçekten de, geçen zaman daha '80 öncesinden, oportü-

nistlerin kafasına vura vura '71'in tarihsel önemini bir ölçüde "kav-ratmış'tır. Ama onlar yine de '71'in devamcısı değil, tersine kar şı-tıydılar. Geleneksel sol çizgide yürümeye devam ediyorlardı. Bü-tün parlak sözlerine, '71 savaşçılar ının posterlerini taşımalar ına,dergi kapaklar ında resimlerine yer vermelerine rağmen, gerçek

buydu. Zira onlar ı

n savunmadı

klar ı

, eleştirdikleri bir nokta vardı

:THKP-C'nin '71 silahlı mücadele geleneğinin siyasal çizgisi.DY'nin durumu da özünde bundan farklı değildir ve olmamış-

tır. Dahası, THKP-C çizgisine ve silahlı mücadele geleneğinesempati duyan on binlerce insanın 'THKP-C'yi savunuyoruz."söylem ve görüntüleriyle aldatılması, giderek farklı bir çizgiye çe-kilmek istenmesi ve geniş kitlesel bir potansiyelin sorumsuzcakendiliğindenciliğe teslim edilmesi, radikal devrimci mücadele-

den uzak ve örgütsüz bırakılması söz konusu olmuştur.

14  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 16/90

DY THKP-C'Yİ NASIL "SAVUNMUŞTUR"? 

"Hareketin büyük ölçüde kendiliğinden nitelikli bir süre-cin sonucunda partileştiği", "'71 yenilgisinin THKP-C'nin ge-rek örgütsel yapılanışında ve gerekse örgütün ideolojik te-melleri ve bütünlüğü açısından önemli zaaf ve eksiklikler ihti-

va ettiği", "bar ışçıl ve ekonomik-demokratik mücadelenin si-lahlı mücadeleye göre şekillenmesinin nasıl olacağı sorusu-na, '71 pratiği içinde olumlu bir çözüm getirilememiş olması-nın en büyük örneğinin, THKP-C'nin en geniş kitlesel örgüt-lenmesi olan Dev-Genç'in olduğu", "silahlı mücadele ile ba-r ışçıl mücadele alanlar ındaki bağlantı kayışlar ının örgütlendi-rilemediği, farklı alanlardaki çalışmalar ın uyumlulaştır ılıp, bü-

tünleştirilemediği" yaklaşı

mlar ı

yla birlikte, DY oportünizmiTHKP-C'yi şu sözlerle "savunmuştur"(!):"... Özel olarak THKP-C hareketinin, genel olarak 

da 1971'deki silahl ı mücadelenin yenilgisininTHKP-C'nin teorik görü şlerinin ve siyasal hatt ının yan-l ışl ığ ının değil, doğ rulu ğ unun kanıtlanması oldu ğ unu vurgulamışt ık. 

"Peki, nasıl olur da yenilgi, yenilgiye u ğ rayan hare-

ketin görü şlerinin yanl ışl ığ ını değ il de, doğ rulu ğ unu or-taya ç ıkar ır. "5 

Yukar ıda saydığımız "eleştirel değerlendirmeleri" getiren DYoportünizmi, yazdığı saçmalıklara kendisi de inanmamış olacak ki,büyük bir riyakarlıkla böyle bir soruyu sormayı gerekli görmüştü.Bakış açısı ve THKP-C'ye yönelttiği "eleştiriler" çerçevesinde, DYoportünizminin bu soruya aslında bir tek cevabı olabilirdi:

'THKP-C'nin teorik görüşleri ve siyasal hattı bir yenilgiyi öngörü-yordu. Onun için yenildi."Ama DY önderliği gerçek düşüncelerini bu şekilde ifade ede-

cek samimiyet ve cesaretten yoksundu. Böylesine bir anlatım,üzerinde yükseldikleri potansiyeli ayaklar ının altından kaydır ır,peşlerinden sürükledikleri insanlar ın gözlerini açardı. _________________  

(5) "Kı

ldere'nin Yı

ldönümünde Geçmiş Değerlendirmelerine İlişkin Bazı

 Noktalar". DY. sayı 17. Mayıs 1978, syf.11 

15  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 17/90

Onun için yenilgiyi olmadık-kurgularla açıklama çabasına gi-rişmekten çekinmediler:

"THKP-C'nin ortaya ç ıkt ığ ı 1970 Aral ık' ında silahl ı mücadele karar ı yoktu. Daha sonra silahl ı mücadele-nin başlat ılmasına zorunlu kal ınd ı. Bu, K ız ıldere'de

son buldu..." vb. vb. DY, daha sonra, DY Dergisi'nin 19. sayısında, 2 sayı önce

kendi sorduğu soruya şu şekilde cevap vermişti:"THKP-C hareketinin yenilgisi bir bak ıma onun 'si-

lahl ı mücadelenin (silahl ı devrimin) başar ıya ulaşabil-mesi) için Marksist-Leninist bir parti taraf ındanyönetilmesinin, mücadelenin, sınıf mücadelesinin

bütün alanlar ı

nda ve tüm mücadele yöntemlerini kullanarak (elbette silahl ı mücadele temel al ınarak)mücadele etmesinin zorunlulu ğ u'na ili şkin teorik görü şlerinin kanıtlanması olmu ştur denilebilir." 6 

Sonuç olarak, DY oportünizmine göre, THKP-C yenilgisininnedenleri "gerek örgütsel yapılanma, gerekse örgütün ideolo-

 jik temelleri ve bütünlüğü açısından önemli zaaf ve eksiklik-ler "de ya da daha somut ifadelerle, "bar ışçıl ve ekonomik-demokratik  mücadelenin silahlı mücadeleye göre nasılşekilleneceğine dair olumlu bir çözüm getirilemeyişi"nde,yani sola sapmada yatmaktadır.

DY oportünizmi, tıpkı diğer revizyonist-oportünist gruplar gi-bi, 'THKP-C'nin kitlelerden kopuk olduğu"nu keşfettikten sonra,onu "sahiplenme"ye devam etmekten de vazgeçmedi. Ama na-sıl? THKP-C'nin devrim stratejisini alttan alta inkâr ederek, bir 

yandan tumturaklı bir biçimde, "...Bugün yapılması gereken pro-letaryanın öncü savaşçı partisinin yaratılmasıdır..."7, "Partileşmesüreci (...) halkımızın birleşik devrimci savaşına önderlik ede-

(6) "Geçmiş Hareket Bugünkü Görevler ve Devrimci Hareketin Geleceği",DY, sayı 19, Haziran 1978)

(7) "Kızıldere'nin Yıldönümünde Geçmiş Değerlendirmelerine İlişkin Bazı Noktalar", DY, sayı 17, Mayıs 1976

16  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 18/90

cek proletaryanın öncü savaşçı partisi seviyesine yükseltme, dev-rimci hareketi bu niteliğe sıçratma mücadelesidir."8 türünden söz-ler yazılıp çizilirken, diğer taraftan, satır aralar ında "Öncü savaşı tüm halk savaşlar ında vardır ama onlarda kısa, bizde uzun olur.","Suni denge bir durum tasviridir.", "Silahlı propaganda hiçbir ya-

sal olanak kalmadığı şartlarda başvurulacak bir askeri mücadelebiçimidir." tespitleri yapılıyordu.

'80 sonrasında ise "suni denge" , "öncü savaşı", "silahlı propaganda" ve "politikleşmiş askeri savaş stratejisi" gibitemel siyasi tespitler, bir daha yazılıp çizilmemek üzereunutulacaktı.(!) 

Bu konu üzerinde, 12 Eylül öncesi DY dergilerinde yazdıklar ı-

na ilişkin olarak, mahkeme savunmalar ında tek söyledikleri, sav-cının iddialar ı kar şısında inkâra yönelikti:"Devrimci Yolda hiçbir zaman 'Partinin yaratıl-

masından sonra militanlar taraf ından verilecek ön-cü savaşıyla suni denge kır ılacak.' türünden şeyler yaz ıl ı p savunulmad ı. DY'nin savundu ğ u, parti olmadanhiçbir zaman siyasi iktidar mücadelesi (ister öncü 

savaşı

, ister başka türlü)  verilemeyeceğ i, parti ku-rulduktan sonra nasıl bir mücadele verileceğine deo günkü şartlara göre partinin karar vereceğidir.'8

(abç)Evet, ikiyüzlülük, inkarcılık ve bellek yitimi; oportünizmin bu

karakteristik özellikleri DY'nin üzerine iyice sinmişti.Uzun zaman, kendi hukuki durumlar ına "yük" olacağı endişe-

liyle, faşizmin mahkemelerinde THKP-C ve onun temel siyasi tez-lerine ilişkin tek söz etmeyen DY önderleri, ancak 8-9 yıl sonra,savunmalar ında sadece bir paragraflık bir yer ayırarak şunlar ı yazdılar:

(8) "Geçmiş Hareket, Bugünkü Görevler ve Devrimci Hareketin Geleceği"

DY, sayı 17, Mayıs 1978

(9) DY Savunması

, "Olaylar ı

n Vasf ı

" başlı

klı

bölüm.

17  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 19/90

"... Zengin bir mücadele ve deneyler birikimi sunanDevrimci Yol prati ğ i, bize göre, THKP-C hareketininen iyi değ erlendirmesi say ılmal ıd ır. Onun en iyi sa-vunmasını da, devrimci bir eleştirisini de orada bulmak olanakl ıd ır. Bu nedenle "Fatsa", "K ız ıldere"nin bir 

devamı oldu ğ u kadar, onun bir eleştirisidir de. Birinindi ğ erinin kar şıt ı ve inkâr ı oldu ğ unu söylemek saçmad ır." 10 

"Zengin bir mücadele ve deneyler birikimi sunan DY pratiğine ve"Fatsa'ya ayr ı bir bölüm olarak değineceğimiz için şu kadar ını söylemekte fayda görüyoruz: Saçmalık "Kızıldere" ve "Fatsa'nınkar şılaştır ılmasındadır. DY önde gelenleri hiçbir zaman THKP-Cve onun ülkemize yönelik temel siyasi tezleri üzerine açıkkonuşmamışlardır. "Savunma" ve inkar, belirsizlik ve siyasalolmaktan yoksunluk bu konuda da DY oportünizminin tavr ı ol-muştur. THKP-C ve "Kızıldere", DY oportünizmi taraf ından, yeniinsanlar ı yanlar ına çekebilecekleri bir malzeme, bir istismar aracı olarak ele alınmıştır. İşlerine geldiğinde kendilerini THKP-C'ninsavunucular ı" ilan etmişler, işlerine gelmediğinde onun düşünceve pratiğini reddetmişlerdir. Faşizmin mahkemelerinde ise

üzerlerine "ağır bir yük" olmuştur THKP-C.Şüphesiz 12 Eylül sonrasında, '80 öncesinin sorumluluğunu

üzerinden atmanın rahatlığıyla düşüncelerini çok daha açık ifadeedenler de olmuştur.Bunlar ın başında, yurtdışında bulunan ve 1982'de kaleme aldıklar ı DY Değerlendirmesi yazılar ında "kopuş" teorisini geliştirenler yer almıştır. Bunlar '71'de THKP-C'nin mücadelesi sonucu

"...siyasal iktidar ı

n ele geçiriliş teorisi ve pratiği konusunda, geleneksel sağ revizyonist akımlarla, kuyrukçu ve darbeci eğilimlerlekesin bir hesaplaşma yaşandığı"nı

11 (abç) ancak 'THKP-C'ninbu kopuşu bütünüyle tamamlayamadığı"nı söyleyerek, İkinci kopuşu"(!) gerçekleştirmek üzere sivil toplumcu görüşlerin batağı na saplanmışlar ve bir daha da oradan çıkamamışlardır. 

(10) "Emperyalizme ve Faşizme Kar şı Devrimci Gençlik", sayı 2, O.Müftü-

oğlu, "Devrimci Yol Üzerine Notlar". (11) '82 DY Yazısı, "Sosyalist Birlik", Eylül 1989, syf.32 

18  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 20/90

Yıllardır söylenmek isteneni artık açık açık söylemekten başka bir yol görmeyen bu insanlar için yeni bir süreç başlamıştır. Onlar "geçmişin ağır yükü"nü ve bazı şeyleri görünüşte de olsa, savunmaikiyüzlülüğünü omuzlar ında taşımak istememişler ve bunun için dedaha cüretkâr davranmışlardır. '87'de çıkar ılan ve bugün artık

yayın hayatında yer almayan Mayıs Dergisi, Yeni Çözüm'üeleştirirken şöyle yazmıştır:"Bu aktif öncü, pasif kitle mant ığ ı, bu koruyucu dev-

rimciler, korunacak kitle mant ığ ı terk edilmelidir art ık.Devrimciler halk ın muhaf ızlar ı değ ildir. Türkiye 'de jako-ben gelenek hem popülizmle hem de elitist mant ıklahesaplaşmak zorunda" 12  

Aynı

derginin aynı

sayı

nda, Gürsel Korat imzalı

"Latin AmerikaSolu" başlıklı yazıda ise, sözü edilen "Jakoben gelenek" şu şekildeaçılımını bulmuştur:

"Kapitalist gelişimin yoğunlaştığı yeni-sömürge-lerde salt gerilla hareketi olan bir çizgi yaşayamazve onun stratejisi halk savaşı olamaz."(abç)

Bu yazı çerçevesinde halk savaşı sorununu tartışmayacağız.Ancak oportünist bir anlayışın nereden nereye geldiğini göstermekbakımından, yukar ıdaki alıntılar baştan beri söylediklerimizindoğruluğunu göstermesi yönüyle önemlidir. Türkiye Sorunlar ı Di-zisi'nde de bu gerçeğe tanık olmaktayız:

"1965-70'lerin Ankara'sında anti-emperyalist bir ey-lemin en az 5-10 bin ki şinin kat ıl ımıyla olu şması çoğ u kez yar ı kendili ğ inden bir tarzda gerçekleşiyordu. Bun-dan yalnız birkaç y ıl sonra, durumun oligar şi ile bir 

avuç öncü arasındaki bir savaş olarak yansıt ıl ır halegelmesi, herhalde yak ın tarihin en büyük talihsizliklerin-den birisidir. Halk ın dü şmanlar ı yalnız bir avuç öncüylekar şılaşmay ı, herhalde her zaman için bir kitle hareketi ilekar şılaşmaya tercih ederlerdi." 13 

(12) Mayıs Dergisi, sayı 4, "Nisan Eylemlerinin Ardından"

(13) Türkiye Sorunlar ı Dizisi, sayı 2, M.Tanju Akad, "Yirmi Yıl İçinde Göz-

lemler. 

19  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 21/90

Geçmişte inkarcı ve tasfiyeci yaklaşımlar ından dolayı,"THKP-C'yi ve onun mücadele anlayışını savunmuyorsunuz." di-ye yapılan eleştiriler kar şısında feryat edenler, bugün bu kaygılar ı-nı terk etmişlerdir. Bazılar ı için "tarihin derinliklerinde kalmış bir olay", bazılar ı içinse faşizmin mahkemelerinde bir külfet ol-

muştur THKP-C. Mahkeme sorgular ında sayfalar dolusu tutanyazılarla "THKP-C Devrimci Yol" ibaresinin yanlışlığını ispata giriş-mişlerdir.

DY oportünizmi, THKP-C'nin basit Taklidi, dogmatik savunu-cusu olmamak adına, THKP-C'yi aşmak adına inkarcılığın temsil-cisi oldu. 12 Eylül sonrası DY oportünizminin enkazına göz gezdi-rildiğinde, en sağından en soluna DY grubunun önde gelenleri-

nin kitle hareketiyle silahlı

mücadeleyi kar şı

kar şı

ya koyduğu gö-rülecektir Fatsa'nın Kızıldere'nin devamı ve eleştirisi olduğu saç-ma iddiası da, özünde THKP-C düşüncesinin reddinin, silahlı mü-cadeleyle kitlelerin kar şı kar şıya getirilmesinin teorisidir.

THKP-C bugün de DY oportünizminin katlanması gerekenbir yüktür. Bir zamanlar esnaf mantığıyla sahiplendiği THKP-Cşimdi sırtından atamadığı bir kambura dönüşmüştür.

FAŞİZMİN SALDIRISI VE "İÇ SAVAŞ" TEORİLERİ DY küçük burjuva oportünist bir hareket olarak baştan beri

sürecin tespitinde, yani '70'ii yıllar ın siyasal tablosunun değerlen-dirilmesinde hep bir ayağı yerde, bir ayağı havadadır. Bu genelolarak bütün küçük burjuva hareketlerin düşünce yapılar ının ka-deri gibi gözükmektedir.

DY oportünizminin bir ayağı yerdeydi çünkü o dönem akıllar ı tümden havada olan, faşist saldır ılar ı yok sayan veya görmezdengelen pek çok oportünist-revizyonist grubun tersine, var olan so-mut bir olguyu, faşistlerin saldır ılar ını görüyor ve bir şeyler yapıl-ması gerektiğini söylüyordu. Ama işte bu kadar. Bundan ötesi,DY oportünizmi için kendiliğindenciliğe tapınma, soyut durumtespitleri ve içi bir türlü doldurulamayan örgütlenme modelleri or-

20  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 22/90

taya atmaktan başka bir şey olmamıştır. Faşist saldır ılara kar şı iz-lenecek yol ve mücadele bakımından, oportünist tutumunu dahasonra ele alacağız. Burada sürecin tespiti açısından, bir ayağınınnasıl havada olduğunu göstermek durumundayız.

Oportünizm somutu, gerçeği ancak görünür yanıyla tespit

edebilir veya doğru tespit ettiği bir yanı saçma sapan idealist tes-pitlerle bulandır ır, karmakar ışık eder, abartır veya küçümser. Böy-lece sürece uygun mücadele araçlar ının tespiti ve uygulamasında da oportünizme düşmekten kurtulamaz.

DY '70'li yıllarda faşist saldır ılar ın yoğunlaşması tespitine ekolarak, bunun "oligar şinin hazırladığı bir iç savaş stratejisi" oldu-ğunu söylemeyi de ihmal etmiyordu. Savunmalar ında şöyle yazı-

yorlar:  "1978 sonlar ında, Türkiye'de Amerika'nın, CIA vekontr-gerilla gibi örgütlerin yaratılmasını istedikleri or-tam artık yaratılmıştı. Bu ortamı yaratmak için uzunsüre, faşist terör cinayetler ve katliamlar uygulamış, iç savaş politikalar ı toplumu istenen psikolojik koşullarasürüklemi şti. Toplumun terörize edilmesi, dehşet duy-gular ının yay ılması, geleceğ in belirsizli ğ i içinde cina-yet, katliam ve ölüm korkusuna sürüklenmesi art ık ge-niş toplum kesimlerini, bir askeri darbeyi 'kurtuluş'görmeye sevk edecek düzeye ulaşmıştı. "(abç)14

12 Eylül'den sonra "toparlanma süreci"ni başlattıklar ı zamanyayınladıklar ı yazıda ise, sorunu daha geniş kapsamlı ele alıyor-lar ve Türkiye egemen sınıflar ının, girdikleri ekonomik bunalım-dan kurtulmak ve halk muhalefetini ezmek için "iç savaş strateji-

si"ni '70'lerin başında hayata geçirdiklerini yazıyorlar:"... 12 Eylül askeri faşist darbesiyle noktalanan ve si-

vil faşist hareketlerin örgütlendirilerek halka sald ırt ılma-sını, devletin temel güçlerinin giderek artan biçimdeçat ışmalara sokulmasını, devletin tüm kurumlar ının fa-şistleştirilmesini, sık ıyönetim ilanlar ını, devrimci de- 

(14) DY Savunması, "1980: 12 Eylül'e Doğru" 

21 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 23/90

mokratik hareketlerin zorla bast ır ılmasını içeren, tekel-

ci sermayenin izledi ğ i '70'li y ıllar ın ikinci yar ısına dam-

gasını vuran bu strateji bir iç savaş stratejisi idi. "15

'70'li dönemin siyasal tablosunun nasıl çarpık ele alındığını bu

alıntılardan anlayabiliriz. Sorunun birinci yanı, tekelci burjuvazinin 12

Mart döneminin hemen ertesinde başlattığı (MHP'li sivil faşistler vasıtasıyla) saldın dalgasının bilinçli bir "iç savaş stratejisi" olarak ele

alınmasıdır. Böylece iktidardaki burjuvazinin (veya faşizmin) bir "iç

savaş" başlatabileceğini öğrenmiş bulunuyoruz. Halbuki ancak

muhalefete düşen kar şı-devrimci burjuva güçler bir "iç savaş"

başlatabilir. Sovyet devrimi sonrası durum, cumhuriyetçi İspanya'ya

kar şı faşist Franko'nun durumu buna örnek verilebilir. Ancak

burjuvazinin iktidarda olduğu ülkelerde, iç savaş için şartlar kapitalistdüzen ve burjuvazi taraf ından oluşturulur. Bu şartlarda, ezilen sınıflar 

devrimci bir önderlik altında iç savaşa girişmek durumunda kalır. Oysa

'70'li yıllarda faşizmin halka kar şı saldır ısı devrimcileri ezmeye ve

halkı teslim almaya yönelikti. Eğer faşizmin azgınca saldır ısını, yok

etme siyasetini "iç savaş" olarak değerlendirirsek, Hitler'in '30'lardaki

azgın saldır ısını da, Pinochet'nin '73'deki kanlı katliamlar ını da bir "iç

savaş" olarak görmemiz gerekir. Böylesi acımasız, dizginlenmemiş 

saldır ıyı "iç savaş" olarak nitelemek, gerçeği küçük burjuva bir korku

içinde aşın sübjektif tarzda yorumlamak, güncel görevlerden "büyük

şeylere hazırlanıyoruz" havası içinde kaçmaktan başka bir anlama

gelmez. Ne gariptir ki, iç savaş stratejisini "bitiren" de askeri faşist

darbedir. Peki, ondan sonraki strateji nedir? Zira devletin

kurumlar ının faşistleştirilmesi, sıkıyönetim ilanlar ı, demokratik ha-

reketlerin zorla bastır ılması iç savaş stratejisi ise, bunlar ın katmerlisini

yapan 12 Eylül bu süreci nasıl noktaladı? Öte yandan, DY bir yandan "iç savaş" tespitleri yaparken, diğer 

yandan, bütün umudunu halkın kendiliğindenci savaşımına

bağlamış, kendiliğindencilik önünde secdeye durarak dua ediyordu. 

(15) 1982 DY Yazısı 

22  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 24/90

Elbette faşizmin başlattığı bu azgınca saldın, eğer devrimcilerinye halkın kar şı koyuşuyla kar şılanmasaydı, amacına ulaşacak vehalk korkuya teslim olacaktı. Ancak faşizme kar şı yürütülendevrimci mücadele bu azgın saldır ıyı dizginleyebilecek gücü ken-disinde bulmuştur. Bu tabii ki birdenbire sağlanmadı, süreç için-

de halkla birleşmiş devrimci hareket güçlenerek saldır ıya kar şı koyabildi. Yani oligar şinin "78 sonlar ında yaratılmasını istedikleriortam" "yaratılmış" değil, yaratılamamıştı. Oligar şinin yaratmak is-tediği ortam anti-faşist mücadelenin yok edildiği, devrimcilerinsusturulduğu, korkunun halkı teslim aldığı bir ortamdı. '78 sonlanise bunun tam tersiydi. Hele o dönemi "geniş toplum kesimleri-nin bir askeri darbeyi 'kurtuluş' görmeye" başladığı bir dönem

olarak nitelemek, oligar şinin ağzı

yla konuşmaktan başka bir şeydeğildir. Faşist saldır ı ve katliamlara kar şı devrimci mücadele vehalk direnişinin yükselmesi oligar şiyi korkutmaya başlamıştı. Veaskeri faşist darbeyi "kurtuluş" olarak gören ve bekleyen halk de-ğil, oligar şiydi. Bu gerçeği Devrimci Yol'un oportünist önderleri-nin görmemesi doğaldır. Çünkü küçük burjuva devrimcileri iç sa-vaştan korktuklar ı kadar başka bir  şeyden korkmazlar. DY'nin'78 sonlannın Türkiye'sini böylesine öcü gibi göstermesi, o dö-nem gerçekten iç savaş koşullar ının olgunlaşmaya başlamasın-dan dolayıdır, Durmaksızın "iç savaş" çığlıktan atan DY'nin iç sa-vaş  şartlar ının gerçekten olgunlaşmaya başladığı dönemi, "her şey bitti" mantığıyla, "oligar şinin istediği ortam" olarak değerlen-dirmesi, küçük burjuvazinin "bar ış" zamanında "savaş", "savaş"zamanında ise "bar ış" çığlıklar ı atma özelliğinin bir yansımasıdır.Evet, o dönem iç savaş saati yaklaşmıştı ama bu DY'nin sandığı 

gibi, tekelci burjuvazinin "kararlaştırdığı" ve "başlattığı", "yaratılma-sını istediği" bir "iç savaş" olmayacaktı. Faşist saldır ılar kar şısındahalkla bütünleşmiş devrimci hareketin oligar şiye kar şı başlatacağı bir iç savaş olacaktı. İşte bunun şartlar ı olgunlaşıyordu.

Süreci olduğundan farklı, çarpık, sahte olan ile gerçek olanı birbiriyle kar ıştırmış şekilde ortaya koyan DY gerçekte neyi düşü-nüyordu? Ne yapmak istiyordu? Faşizmin saldır ılar ı kar şısında

şaşkın, ne yapacağını bilmeyen DY, "halk zaten savaşıyor veya

23  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 25/90

nasılsa savaşır" zihniyetiyle "iç savaş" tespitleri yapıyor ve mesele-nin içinden sıyr ılmaya çalışıyordu. Ama ne yazık ki, yağmurdankaçarken doluya tutuldu. Tarih sormayacak mıydı DY'ye, ma-dem iç savaş vardı, sen ne yaptın? Rolün neydi? Görevlerini yeri-ne getirdin mi? 

İÇ SAVAŞ 

DY oportünizmi neredeyse 1970'lerden beri oligar şinin iç sa-vaş çıkarma stratejisi izlediğini ve bunun sonuna da darbeyi yer-leştirdiğini söyleyerek ülkemizde yaşanan gerçekliği teorisine kur-ban etmekten vazgeçmedi. Oysa bu şekilde, 12 Eylül öncesi ya-şanan sınıf mücadelesinde devrimci örgütlenmenin ve savaşımın

rolünü de bir çırpıda kurban etmiş oluyor. Dergisinde sözünü etti-ği yüz binlerin mücadelesini bir kalemde siliyor ya da bunlar ın oli-gar şinin stratejisine hizmet ettiğini söylemiş oluyor. Ülkede ensert biçimde sürdürülen anti-faşist mücadelenin daha o süreçteoligar şinin kitleleri sindirme politikalar ını ters yüz ettiğini yadsı-yor.

Bilinir ki, sınıflar savaşımında egemen güçler kendi sistemleri-

nin korunması

için daha başlangı

ndan itibaren her türlü muhale-feti ezmeye, etkisiz kılmaya çalışırlar. Sürecin her aşamasındabu çabalar ı devam eder. Çünkü gelişen her toplumsal muhalefet,düzeni tehdit eder aşamaya geldiğinde, sınıf savaşımı kar şı-dev-rimci zor devrimci zor çatışmasıyla sınıflar ı kar şılıklı açık mevzile-re ittikçe, iç savaş kaçınılmaz olur ve başlar. Bu artık eski düze-nin yaşam savaşıdır. Ve varlığı ya da yokluğu bu açık savaşabağlıdır. Egemen sınıf ın amacı ise kendi sistemi içindeki sınıf sa-vaşımının bu aşamaya gelmemesidir, onun amacı istikrardır. Bunedenle önceden ezmeye çalışır, baskı uygular ya da etkisiz kıla-cak çeşitli yollar ı dener.

DY oportünizmi gelişmenin bu basit gerçeğini ısrarla tersin-den almak ve aşır ı subjektivizme batmaktan vazgeçmedi, halada geçmiyor.

Gerek dün, gerekse bugün bu ısrar ını anlamak zor değil. Çünkü DY oportünizmi, fetişleştirdiği "iç savaş ortamı" kavramıy-

24  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 26/90

la bir çırpıda her şeyi söylemiş olduğunu biliyor.DY oportünizmi bu tespitle, halk kitlelerinin 12 Eylül öncesin-

de saflar ını belirleyebildiğini, ülkede sınıflar ın kar şılıklı cephelerdemevzilendiğini, tüm bunlar içinde silahlı mücadelenin temel alın-masına gerek olmadığının görüldüğünü açıklamış oluyor. Ne kit-

lelerin tepkilerini nötralize eden suni denge, ne de bu dengeyi kı-racak, kitleleri tedricen devrim saf ına çekecek silahlı propagandatemelinde bir PASS kalıyor böylece ortada. DY oportünizmi hep-sinden kurtuluyor.

12 Eylül öncesi utangaçça, bugün ise, hemen tüm çıkan(başta savunmalar ı) yazılar ında THKP-C düşüncesinden tek cümledahi söz etmemelerinin nedeni de bu düşüncedir. Kopuş teorileri12 Eylül sonrasının artık THKP-C siperine gerek kalmadığınainandıklar ı koşullar ın ürünüdür.

DY oportünizmi, kasaba politikacılar ına taş çıkartırcasına ha-reket etmekten geri kalmamış, "iç savaş" kavramının fetişizminide bu şekilde yapmıştır. Bu kavram fetişizmini, en açık şekliyle12 Eylül açık faşizmi sonrası sınıf mücadelesinde yaşanan deği-şimler iflas ettirmiştir.

12 Eylül'le birlikte devrimci örgütlerin siyasi faaliyeti dışında -

ki bunu da kimin ne kadar yaptığı bilinmektedir- geniş halk kit-lelerini sessizliğin bürüdüğü, açık faşizme kar şı bu kesimlerdenaçık ya da hissedilir bir direnişin, tepkinin gelmediği görüldü.

Oysa DY oportünizminin iç savaş tespitine göre, en azındankar şılıklı mevzileşen sınıflar ın çatışması yer yer kendiliğinden tep-kilerle sürmeliydi.

İç savaşın tanımı açıktır. İç savaşta sınıflar ın kar şılıklı saflaş-

ması

ve iktidar için açı

k silahlı

bir savaşı

vardı

r. Kelimenin dar anlamıyla sınıf ın iktidar yolunda oligar şi ile mücadelesini bir yanabırakırsak, iç savaş budur. Yani iç savaş sınıflar ın konumu ile ilgi-lidir. Bir anlamıyla nicelik sorunu değildir. Günde kaç kişi ölüyor-la değil, sınıflar ayr ı saflarda açık iktidar savaşı veriyor mu, vermi-yor mu sorusunun yanıtı ile tanımlanır.

12 Eylül'ün hemen sonrası da görüldü ki, ülkemizde böylesibir sınıflar mevzilenmesi ve açık iktidar savaşımı, yani bir iç sa-

vaş pratiği yaşanmadı çünkü 12 Eylül öncesi bu ayr ışmayı yaptı-

25  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 27/90

racak, işçi sınıf ı ve ittifaklar ını iktidara yöneltecek kurmay öncügüç oluşturulamamış, kitleler devrimci örgütün yürüteceği silahlı mücadele güveniyle devrim saflar ına, esasta iktidar için akmamış-lardı. Saf tutmada temel etken, can güvenliği ve faşist terördenher alanda korunmaydı.

Bu nedenlerle, DY oportünizminin "iç savaş" tespitleri "günde5-6 insan ölüyor", "şehirler birbirinin otobüsünü taşlıyor, sağ soldiye ayr ılıyor", "devlet herkese saldır ıyor, demokratlar bile öldürü-lüyor" vb. türden "ispatlamalardan" daha ciddi dayanaklara, sınıf-sal tahlillere oturamadı. Fakat yukar ıda da açıkladığımız gibi, bukavram fetişizmi sayesinde de, DY oportünizmi temel görüşlerinidile getirmiş, THKP-C'yi inkar ı ustaca başarmış oldu.

İÇ SAVAŞ TESPİTİ THKP-C'NİN İNKARIYDI Yıllarca kitlesini THKP-C'yi savunuyoruz diye aldatan DY'nin

oportünist yönetimi, Devrimci Sol ayr ılığı sonrası, "iç savaş" ve"direniş komitelerini DY'nin temel perspektifini, devrim ve müca-dele anlayışını belirleyen tespitler olarak gördü. Bu tespitler ileTHKP-C'den her noktada ayr ı düşmeyi sağladılar. "İç savaş" tes-piti ile öncü savaşının reddini gerçekleştirdiler. "Öncü savaşı tak-

tik bir evredir.", "Her savaşta öncülerin savaşı vardır." biçimindeönceleri öncü savaşının özünü çarpıtmaya, onu basite indirgeme-ye çalışan DY oportünizmi "iç savaş" tespitiyle artık tümdenTHKP-C'nin iktidar savaşının ülkemize (ve benzerlerine) özgü buyolunu reddetmiş oldu. Bunu bugün "DY'nin THKP-C'yi aşması"olarak göstermeye çalışmakla ise boğazlar ına kadar oportüniz-me gömüldüklerini ortaya koyuyorlar. Çünkü "aşmak" M-L politi-

kada var olanı

geliştirmek ya da onu da içine alacak, kapsaya-cak şekilde geliştirmektir. Yani ilerlemektir. İnkar ise "aşmak" de-ğildir. DY'nin THKP-C'yi aşması, TBKP'nin "Leninizm aşılmalıdır"tespitinden farksızdır. İkisi de inkârdır. DY, THKP-C'yi aştığını söylediği anlayışı sayesinde, iflas ederek dağılmıştır. Bugün halabu tespitlerin hesaplaşmasında dahi ortak bir sonuca varamıyor ve bundan köşe bucak kaçıyorlarsa, bu, iflasın kendilerini hara-beye çevirmesindendir.

26  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 28/90

DEVLETİ YIKMAK GİBİ BİR DELİLİK 

DY oportünizmi oligar şinin "iç savaş stratejisi" izlediğini vetoplumu bilerek bu noktaya sürüklediğini iddia edip, kendilerininise düzen kurumlar ını koruma mücadelesini verdiklerini söyler-ken, ortaya ibret verici bir tablo çıkar ıyorlar. Aşağıdaki alıntı DY'

nin bu tablosunu ortaya koymaktadır:"61 anayasal düzenini  (dolayısıyla devleti)

y ıkmak için güdülen iç savaş ve terör politikalar ınınortal ığ ı kası  p kavurarak eyleme sokuldu ğ u bir yerdeve dönemde solcular ın, devrimcilerin de "devleti y ıkmak" için silaha sar ıld ıklar ını kabul etmek mant ık d ışıd ır. Çünkü solcular ın bunda bir ç ıkar ı yoktur;

aksine çok büyük zarar ı vard ır. (...) Böylesi bir ortamda solcular ın silaha başvurup mevcuduy ıkmak için kalk ışt ıklar ını söylemek, solcular ın deli oldu ğ unu söylemekle eşanlaml ıd ır.' (N. Mitap,Dilekçe, syf.4) (abç)

"Devleti yıkmak" oligar şiye, "mevcudu" yani devleti yıkmama-ya çalışmak da devrimcilere görev! DY oportünizminin şaşkınlığı 

ve kar şı

-devrimin gücü, 12 Eylül saldı

r ı

altı

nda tahrip olan psiko-lojisi bu noktaya kadar gelmiştir. 12 Eylül öncesi devrimcilerinmücadelesi -en halisane duygularla hemen tüm gruplar ın müca-delesi şu veya bu yolla- devleti yıkma mücadelesiydi. Çünküdevrim "mevcudu" yıkmadan olamaz. Mücadelesinin temelinedevrimi koymayan bir örgüt de devrimci olamaz. Devrimciler fa-şistlere kar şı silaha sar ılmışsa, bu da devleti yıkma mücadelesi-nin bir parçasıdır. DY'nin oportünist yöneticileri elbette bu abeceyibiliyorlar. Fakat onlar oligar şiye şunu söylemek istiyorlardı. Biz ogün de, bugün de demokratik halkçı bir hareketiz. Düzen içindeve onu zorlayan demokratik bir muhalefet odağıyız. Biz silahasar ıldıysak, faşistler saldırdığı içindir. Onlar saldırmasaydı biz desilaha sar ılmazdık, demokratik halkçı muhalefetimize devamederdik.

İşte DY oportünizmi "iç savaş" tespitiyle bir yandan THKP-C'yi inkar ederken, diğer yandan bu inkar kendisini devrim

27  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 29/90

mücadelesinden böyle ayr ı düşürmüştü. DY oportünizminin 12Eylül öncesi süreçte devrimcilerin "devleti yıkmak" mücadelesinegirmelerini, silaha sar ılmalar ını "mantık dışı" görmesi ve böyleyapanlar ı "deli" olarak nitelemesi de ikiyüzlülüktür, düşman kar şı-sında gerçek anlamda kendi deyimleriyle "inanç yitimi"dir.

İnanç yitiminin en belirgin örneklerini, devrime olan bağlılıkla-r ının sorgulamaya tabi tutulmasını gerektiren sözler sarf eden DYoportünizminin önderleri bolca verdiler:

"Böyle bir bilimsel teorik değ erlendirmenin (Mark-sist devlet teorisi -bn-) doğ ru oldu ğ una inanmam,benim, devleti y ıkmak faaliyeti içinde oldu ğ umu göster-mez. Sözgelimi, bilimsel olarak aya seyahat etme konu-

sundaki teorilerin doğ ru oldu ğ una da inanı

yorum amaşu anda aya seyahat etme faaliyeti içinde bulunmuyo-rum. Devleti y ıkmak için faaliyette bulunmak suçlaması bu bak ımdan bütünüyle geçersiz bir suçlamad ır." (Ta-rih Bizi Faşizme Kar şı Örgütlenemediğimiz İçin Suçlaya-caktır", syf.66)

"Teşbihte hata olmaz" sözündeki gibi, sözkonusu olan ben-zetmenin yersizliği olamaz. Burada bir ruh hali, devrimi aya seya-hat kadar kendinden uzak bulan ürkek ve kararsız bir ruh halisözkonusudur.

1978 Mayıs'ında DY Dergisi 17. sayıda şöyle yazıyordu:"Devrimciler; "Bunun (faşistlere kar şı mücadelenin -bn-) yanın-

da, mevcut krizin derinleştirilmesi doğ rultusunda-ki devrimci mücadelelerini sürdüreceklerdir.' 

İkiyüzlülük buradadır. 1986'da, 12 Eylül öncesi "devleti yık-ma" mücadelesini "mantık dışı" ve "delilik" olarak göreceksin amageçmişte söylediklerini hiç anmayacak, üzerinde durmayacak-sın. "Solcular" diyerek belirsiz ve kaba, genel bir söylemle herkesadına konuşmaya çalışacaksın ama aslında kendini anlatacak-sın. DY oportünizminin yöneticileri "mevcut krizi niye derinleştiri-yorlardı", neden bu "mantık dışı'lığı ve "deli"liği yapıyorlardı? Bun-

lar ın yanıtı hala verilmemiştir. Bu taban tabana zıt görünüm DY

28  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 30/90

oportünizmince hala başta kazanma azmini kaybettirdikleri kitlelereaçıklanmamıştır. Elbette ki bu durum bizce çelişkili değildir. Yaniesasta DY oportünizmi dün yaptıklar ını -yazdıklar ını değil- bugünsöylemektedir. DY için 12 Eylül öncesi "kriz derinleştirme" müca-delesi diye bir sorun yoktu. Bu tür cümleler kendisine inanmış ta-

banın dayatmalar ını yatıştırma yollar ıydı, kitle aldatmacılığındanbaşka bir şey değildi. Çünkü DY oportünizmi bir yandan bu şekil-de kitleleri aldatırken, diğer yandan ise kar şı-devrimin gücünüabartarak "iç savaş stratejileri" izlemiş, aman dikkat edelim, ortamgerginleştirici, mücadeleyi ivmelendirici bir yol izlemeyelim vb. diye-rek etraf ında toparladığı kitleyi pasifizme sürüklemiş, savunmave korku psikozunda tutmuş ve de sonuçta kendi örgütsel dağılışı-

na hazı

r bir taban yaratmı

ş, ülke soluna da 12 Eylül koşullar ı

nda enbüyük zarar ı vermiştir. Kısacası, "iç savaş" tespiti DY oportünizmi-nin mücadeleden kaçışının teorisi olmuştur.

Bugün, geçmişte her türlü güçlendirici sıfatı kullanarak var ol-duğunu iddia ettikleri iç savaşı, "1975-80 döneminde kısmen bir iç savaş boyutlar ında gelişen mücadele" (abç, O.Müftüoğlu, "DYÜzerine Notlar") diyerek yumuşatma yoluna gidiyorlar. DevrimciYol'un popülizm üzerine kurulu hayali teorileri bitmeyecektir çün-kü hangi koşullarda olursa olsun, DY oportünizminin subjektiviz-mi "kendiliğinden direnme eğilimi" bulup çıkaracaktır.

DEVRİMCİ YOLUN KENDİLİĞİNDENCİ ANTİ-FAŞİST MÜCADELE ANLAYIŞI Oportünist bir hareketin mücadele anlayışı ile devrimci, Mark-

sist-Leninist bir hareketin mücadele anlayışı, söz konusu olan pra-tik olduğu için, hiçbir çarpıtmaya meydan vermeden, bariz bir şe-kilde farklıdır. Bu fark aynı zamanda kendini eylemde ve siyaset-te kararlılık ile kararsızlık, cesaret ile cesaretsizlik şeklinde dışavurur. İkincisi, eylem ve örgüt biçimlerinde ortaya çıkar ve üçün-cüsü, siyasi programın gidebileceği sınır ına kadar götürülüp gö-türülmemesinde, yani devrimci mücadelenin bir iktidar mücadelesiolarak ele alınıp alınmamasında kendini gösterir.

29  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 31/90

Türkiye'de sınıf savaşımı bakımından zengin bir deney olan71'li yıllar devrimci mücadelenin jakobenlerini ve jirondenlerinide ortaya çıkarmıştır. DY '70'li yıllarda devrimci cenahın jirondenkanadıydı. Denebilir ki, Mevlevi dervişleri gibi bir elini yukar ıya,etkilenimi altında bulunduğu maddi manevi değerleri ile burjuva

düşüncesine, bir elini ise aşağıya, halka doğru açıyordu. Ve neti-cede ortaya bir kararsızlık, belirsizlik tablosu çıkıyordu.DY Dergisi'nin bütün sayılar ında olduğu gibi, bugüne kadarki

tüm yayınlar ında da, hep belirsiz ve soyut olan ile somut olanınbirbirine kar ıştığı bir anlayış buluruz. DY faşist saldır ılar ın varlığını tespit ediyor, hatta bir iç savaş bile olduğunu söylüyor ama neyapılması gerektiği konusunda tek bir söz etmiyordu. Bol bol

kendiliğindencilik edebiyatı

yaparak halkı

n direneceğinden, sava-şacağından dem vuruyordu.DY dergi sayfalar ında "Sokak sokak, mahalle mahalle örgütle-

nin!" çağr ılar ı yapmaktan geri durmuyordu. '60'lı yıllar ın sonlar ındaPDA'cılar ın "İşçi Köylü" Gazetesi'ndeki çığırtkanlıklar ından farklı değildi bu. PDA da halka "silahlanın" çağr ısında bulunuyor,kendisi ise kantin köşelerinde, sıcak odalarda "Maoculuk" yapı-yordu. Nasıl olsa, (Mahir'in PDA'ya ilişkin deyişiyle) "Silahlana-cak olan, savaşacak olan halktı, kendilerinin görevi onlara bilinçvermekten ibaretti." DY'nin de gerçekten farklı bir durumu yoktu.Dergilerindeki kavga çığırtkanlıklar ına kar şın, kendileri Ankara'dahenüz faşistlerin ulaşamadığı veya ulaşmaya gerek görmediği"demokratik kuruluşlar"da hararetli sosyalizm tartışmalar ı yapıyor-lardı. Nasıl olsa ateş dernekle ağız yanmazdı.

Lafta keskinlik, eylemde kararsızlık ve cesaretsizlik küçük

burjuva sosyalizminin, oportünizmin en tipik karakteridir. En-gels'in dediği gibi, 'Tafra satmakta üstüne olmayan küçük burju-vazi eylemde çok yeteneksiz ve bir şeyleri göze almak gerektiğizaman çok korkaktır." Siyasette ve eylemde korkak olan DY'ninbu karakteri, doğal olarak, onun mücadele ve örgütlenme anlayı-şına yansıyordu.

Türkiye çapında yaygınlık gösteren faşist saldır ılar kar şısında

DY'nin taktiği hep kendiliğindenciliği savunmak ve neticede fa-

30  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 32/90

şizm saldırdıkça geri bir mevziye çekilmek olmuştur. DY oportü-nizminin önderleri savunmalar ında faşizme kar şı mücadele anla-yışlar ını şöyle anlatıyorlar:

"...(Devrimci Yol'cular -bn-) önce öğ renmeye vesiyasi gerçeklerin doğ ru çözümlemesini yapmaya ça-

l ışt ılar. "Faşizmin terör ve cinayetleri kar şısında,

toplumdan en yayg ın tepki ve protestolar ınyükselmesini sağ lamay ı dü şündüler. Bunun için,mümkün olan her yerde ve her zaman faşizminuygulamalar ına kar şı yayg ın kitle gösterileri, mitingler ve yürüyü şler yapt ılar. "16

DY oportünizminin önde gelenlerinin faşizme kar şı

mücadele-de gerçekte revizyonist ve oportünistlerden farklı olmayan bir an-layışı savunduklar ı, faşist teröre kar şı devrimci şiddetin temelolmasını reddettikleri daha Devrimci Sol ayr ılığı döneminde ortayakonulmuştu. Şöyle yazılıyordu:

"...DY'nin... anti-faşist mücadele anlay ışı da kendili-ğ indencidir. 'Kaos ortamı', 'provokasyon' mant ığ ıyla,anti-faşist savunma çizgisinin edilgen savunma çizgisi derecesine dü şürülmesiyle anti-faşist mücadele gerile-tilmi ştir."17 

DY anti-faşist mücadele anlayışında da, diğer oportünist-re-vizyonist hareketlerden farklı olmadığını teorik ve pratik olarak ortayakoymuştur. Bu anlayışla DY faşistlerin önünü düzlemiştir.Neticede öyle bir noktaya gelinmiştir ki, DY'nin eskiden var oldu-ğu bölgeler faşistlerin en güçlü olduğu bölgeler haline gelmiştir.

Devrimci potansiyelin en yoğun olduğu Karadeniz Bölgesi bir avuçfaşistin saldır ısıyla şehir  şehir, kasaba kasaba ele geçirilirken,DY, "Önemli olan bütünüyle Türkiye sathıdır." stratejisiyle(!)mevzileri bir bir feda ediyordu. Ona göre önemli olan "ormanı görmek'ti. Ama bilmiyordu ki, bir bir kesilen ağaçlar bir süre son-ra ormanı orman olmaktan çıkaracaktı. Faşist strateji içerisinde

(16) DY Savunması, "Devrimciler Faşizme Kar şı Neler Yaptılar?"(17) "Devrimci Yol" Hareketinde Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi. syf.10

31 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 33/90

önemli bir yer tutan Ankara mahalle mahalle, sokak sokak geriçekiliyordu. Öyle ki, normal şartlarda bir-iki sokak geçilerek gidi-lecek bir yere, devrimciler faşistlerin denetiminden dolayı, bulma-ca oyunlar ındaki gibi, sokaklar ı dolaşa dolaşa geçerek gidebili-yordu.

Faşizmin azgınca saldır ılar ı kar şısında, faşistlerin halkın bu-lunduğu her yeri ele geçirme, halkı bulunduğu her yerde teslimalma stratejisine kar şı devrimcilerin yapması gereken her mevziyiküçük büyük demeden korumaktı. Saldır ıyı püskürtmenin ve kar şı saldır ıya geçmenin başka bir yolu, stratejisi yoktu. Ve bu daancak devrimci bir önderlikle, halkın gücüyle birleşen bir devrimcişiddet taktiğiyle başar ılabilecek bir görevdi. Devrimci Sol baştan

beri bu taktiği hayata geçirmeye çalı

ştı

ve başardı

. Ama ne il-ginçtir ki, kendilerine Marksist-Leninist etiketinin en cilalısını tak-maktan pek hoşlanan birçok oportünist grup "işçi sınıf ı arasındaçalışma" bahanesi altında gerçekte proleter devrimciliğin o dö-nem üzerinden geçilmez bir görevi olan anti-faşist mücadeleyedudak büküyor, dahası bu mücadeleyi "bireysel terörizm" ile suç-luyordu. Oportünist DY'nin tavr ı da pek farklı değildi. Şöyle yazı-yorlardı:

"...Aktivizm, THKP-C'nin hakiki savunuculu ğ u gibi gerekçelere dayanarak birçok küçük burjuva grup tara-f ından yürütülen ve sadece herhangi bir grupçu ğ unreklamını yapmay ı amaçlayan sorumsuz eylem anlay ış-lar ının olumsuz, bozucu etkileri üzerinde önemle dur-mak gerekir. "18 

Burada sözkonusu edilen, dönemin DK, EB gibi gruplar ın-

dan çok, Devrimci Sol'dur. Bu bir yana, önemli olan mantıktır.Devrimci eylemi "bozucu" olarak niteleyebilmektedir. Oligar şininağzını kullanıp devrimci eylemliliği "cinnet nöbetine" tutulmakla ta-nımlamaktadır. Devrimci eylem anlayışına sahip olmayan DY'ninbu mantığının esas nedeni, siyasal gelişmeler kar şısında duydu-ğu ürküntü yüzünden ortamın bir "kaos" olarak nitelendirilmesi-

(18) DYD, sayı 40 

32  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 34/90

dir. Savunmalar ında şunlar ı yazıyorlar: "Kim kimi vuruyor, olaylar nasıl çıkıyordu; anlamını ve önemini kaybediyordu, sanki her şeyve Türkiye bir kaosa doğru sürükleniyordu."19 

Savunmacı anti-faşist çizgi, iç savaş tespiti yaptığı ülkedekigelişmelerden duyduğu endişe, onu düzenin istikrar ından yana

olan her türden devrim kar şıtına böyle angaje ediyordu.'82 DY Değerlendirmesi yazısında da aynı kafa yapısıyla, daha

doğrusu tipik bir revizyonist mantıkla yazıyorlar:"Büyük ölçüde rekabet ve yar ış mant ığ ının ürünü 

olarak ortaya ç ıkan gruplar ın isimlerini burjuva gazetelerinegeçirmekle sınırl ı, somut koşullar ı hesaba katmayan bir eylem anlay ışının sonucu, faşist sald ır ılarla anti-faşist 

direni ş çizgisi arası

ndaki ayr ı

m bulanı

klaşt ı

r ı

lmı

şt ı

r.' Devam ediyorlar: "Bu   gruplar 'sağ dan ve soldan gelenterör' propagandasına malzeme sağ lamışlard ır."  

Böylece DY, devrimci şiddet temelinde yürütülen anti-faşistmücadeleye kar şı kendiliğindenci anlayışın bir sonucu olarak,soldan ideolojik saldır ı yaparak, bu açıdan da diğer oportünist-re-vizyonist gruplardan farklı olmadığını göstermiştir.

DY 12 Eylül öncesi anti-faşist mücadeleye ilişkin polemikleri-ni ısrarla Kurtuluş siyasetine kar şı yapmıştır. Özde Kurtuluş'danne kadar ayr ı bir pratiğe sahip olduğunu göstermek istemiştir.Ancak bunu yazılı polemiklerde dahi başaramadı. Temel ayr ımnoktasını faşizme kar şı yürütülecek mücadele biçimlerinden han-gisinin asıl olduğunu, yani ülkemizde silahlı mücadelenin esasoluşunu ortaya koymadığı için teori ve pratikte Kurtuluş çizgisinimahkum edemedi. Aksine, Kurtuluş her seferinde DY'yi "Aslına

rücu et, bizden farkın yok." diye suçlamaktan geri durmadı.Gerçekte de, DY oportünizmi anti-faşist mücadelede iradi an-

lamda klasik mücadele biçimlerini ve kendiliğinden çatışmalar ı aşıp devrimci şiddet temelinde bir politik mücadele örgütlemek-ten inatla kaçmıştır. Pratiğini, oligar şi iç savaş stratejisi uygulu-

(19) DY Savunması 

33  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 35/90

yor, iç savaş çıkarmak istiyor, sakin buna alet olmayalım düşüncesibelirlemiştir.

Bugün DY kimliğini açıklarken "Biz 12 Eylül öncesi süreçte,diğer gruplara cunta getirmeyecek bir politik hat ve pratik izleme-miz gerekiyor dediğimizde, bizi pasiflikle suçlamışlardı." yollu ya-

kınmasının ve haklı çıktık imasının kökeninde de bu düşünce vardır.DY oportünizmi bu açıklamalar ıyla dahi kendini ele veriyor.Egemen sınıflar ın giderek artırdığı faşist teröre kar şı bir yandanburjuvazi bizi savaşa davet etti, savaş kabulümüzdür ajitasyonuy-la kitlelerin gözünü boyarken, diğer yandan da sola "itidal" tavsi-ye ediyor, mücadeleyi salt korunma hattına, suskunluk ve tükenişegötürmeye çalışıyordu.

KIZILDERE'NİN DEVAMI(!) VE ELEŞTİRİSİ(!) OLAN FATSA 

DY'nin faşizme kar şı aktif mücadeleyi "provokasyon" mantığıylaele almasının ve kendiliğindenci mücadele anlayışının sonuçtaaktif(!) bir şekilde devrimci mevzileri terke varmasının en somutörneği Fatsa'dan çekilişleridir. Faşist saldır ılar ın yoğunlaşması kar şısında, Fatsa'yı aktif bir direniş göstermeden (Sokaklarda

kurulan barikatlar sadece "barikat" olarak kalmış, barikat savaşınadönüşmemiştir.) faşistlere terk etmelerinin gerekçesini açık faşistdarbe kar şısında "provokasyona gelmeme" olarak gösteriyorlar.Savunmalar ında şöyle yazıyorlar:

"Ku şkusuz ki Fatsa 'Nokta Operasyonu' 12 Eylül için bir 'ön çal ışma' niteli ğ ini taşıyordu. O günkü or-tam içinde toplumun büyük çoğ unlu ğ u bir askeri dar-

beyi bekler hale getirilmi şti. İ nsanl ık d ışı katliamlar ıylafaşizmin çirkin yüzü öylesine aç ığ a ç ıkmışt ır ki, o or-tamda yapılacak bir askeri müdahaleden, kamuoyu bu faşist katliamlar ın hesabının sorulmasını bekleyecekti.Bu nedenle, faşizmin bu çirkin yüzünü örtbas etmek için Fatsa'da devlet eliyle, tahrikiyle ç ıkarmay ı umduk-lar ı olaylar ı istismar edebilecekleri hesabını yapıyorlar-d ı." (DY Savunması, "Fatsa'da Nokta Operasyonu")

34  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 36/90

DY oportünizmi kendi pratiğini THKP-C'nin en iyi değerlendiri-lişi, Fatsa'yı da "Kızıldere'nin bir devamı olduğu kadar, onun bir eleş-tirisi" olarak anıyor. Bir yanda Türkiye devriminin manifestosunu ya-zanlar ın direnişi, bir yanda da saçmalıklarla dolu gerekçelerle nedendirenilmediğinin açıklanmaya çalışıldığı "Kızıldere eleştirisi"... Han-

gi yanlar ı

yla birbirine benzetildiğini düşünmek dahi hayret verici...Sanki Fatsa'ya Nokta Operasyonu düzenleyen devlet değilde sivil faşistlermiş gibi, gerçek olmayan olgulardan kalkıp tesli-miyete kılıf aranıyor. DY oportünizmi anti-faşist mücadele anlayı-şındaki sakatlık yüzünden Fatsa'yı direnmeden terk etmiştir.

Direnilmeden terk edilen Fatsa, o günün koşullar ında, devle-tin güçlülük imajını pekiştirme işlevi görmüştür. Devlet DY oportü-nizminin faydacı yaklaşımla aşır ı abarttığı Fatsa örneğinin propa-

gandasını ters yüz etmekle kalmamış, Fatsa'yı gövde gösterisialanı, güçlülüğünün kanıtlandığı yer olarak kullanmıştır.

DY oportünizmi bir "yerel yönetim deneyi"nden halkın iktidar ı-nın nüvesini çıkartırken düştüğü aşır ı subjektivizmden bugün halavazgeçmiş değildir. Fatsa örneğinin götürdüklerinden hiç sözetmemektedir.

Bugün Fatsa Belediye Başkanı DYP'lidir. Fatsa gericiliğin, ta-

rikatçı

ğı

n hı

zla boy attı

ğı

yerlerden biridir. Fatsa davası

12 Eylüldavalar ı içinde yüze yakın itirafçısıyla faşist cuntaya malzeme ol-muştur. Karadeniz Bölgesinde, başta Fatsa olmak üzere, eskiDY tabanı güçlü bir apolitikleşmenin girdabındadır. Halk ise DY'nin olumsuzluklar ı nedeniyle devrimcilere güvenmemektedir.

DY bunlar ın hiçbirine yanıt vermiyor. O, 12 Eylül'de yaşadığı şokun etkisi altında, geçmişe özlemin de ötesine geçip, Fatsa'yı Kızıldere ile kıyaslama talihsizliğine başvuruyor.

Fatsa'da düzen partilerinin platformu dışında da, yerel yöne-timlerin kazanılabileceği, halkın günlük yaşamına ilişkin sorunlar-da katılımın sağlanabileceği görülmüştür. Oysa DY oportünizmibütün bunlarda halk iktidar ının nüvelerini görüyor. Öyle bir nüveki, devletin güç gösterisi kar şısında kaderine terk edilen, inatçı bir savaşa hazırlanmamış, politik bilinç taşınmamış bir nüve...AP'lisi de, MSP'lisi de memnundu deyip övünen DY oportünizmipopülist yanını çok net sergiliyor.

35  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 37/90

Halkın kendi günlük sorunlar ına sahip çıkmasıyla karakterizeolan bir yerel yönetim deneyini, ilericisinden gericisine herkesinyaşadığı "Ay Vadisi"ne çeviren DY oportünizmi, bugünkü Fatsa'dan söz edemiyor. DY oportünizmi Fatsa örneğine biçtiği tarih-sel, siyasal misyonun yanlışlığı bir yana, kendi yarattığının yıkıl-

masına kar şı tek kur şun sıkmamış olmasının hesabını vermek du-rumundadır. Faşist iktidar ın yanı başında halk iktidar ının nüvelerinikurduk demenin, sadece halkın, günlük yaşamıyla ilgili sorunlarasahip çıkmasını sağlamak olduğunu süreç göstermiştir. Bu nasıl"halk iktidar ının nüvesi"dir ki, bir döneme özgü oluyor? Mademkihalk iktidar ına Fatsa benzeri direniş komiteleriyle var ılacaktır, ohalde bu taktik olmaması gereken stratejik bir tespittir ve

değişmemelidir.Silahlı mücadele perspektifiyle, gerilla perspektifiyle örgütlen-meyen, en geniş katılımın amaçlandığı bir yerel yönetim deneyi-nin "halk iktidar ının nüvesi olması" hayalden öteye geçememiştir.Atom bombası sonrası adı var kendi yok Hiroşima'nın kutsallığı ne ise, Fatsa da DY enkazı için odur. Kuşkusuz devrimciler de-netleyebildikleri bölge ve birimlerde devrimci iktidar nüvelerini deyaratacaklardır. Ama ne zaman ve nasıl sorusuna doğru cevapvermek gerekir. Kızıldere yaşayan bir ruhtur, Fatsa ise "bir za-manlar" diye başlayan geçmiş anlatımlar ının konusudur.

DY ANTİ-FAŞİST MÜCADELEYİ İKTİDAR SORUNU OLARAK KAVRAMAMIŞTIR 

Anti-faşist mücadelede oportünist bir çizgi izleyen DY'nin,sorunu bir iktidar mücadelesi olarak ele alamayacağı da açık-tır.

Anti-faşist mücadelede Marksist-Leninistleri ve oportünistleribirbirinden ayıran temel kriterlerden biri de mücadelenin iktidar hedefli olup olmamasıdır.

Devrimci Yol da 12 Eylül öncesinde anti-faşist mücadeleyi ik-tidar hedefli olarak ele almamıştır. Burada sorun lafta "iktidar ı he-

defliyoruz" demek değildir. Sorunun temeli, ülkenin sosyal, eko- 

36  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 38/90

nomik, politik, kültürel özelliklerinin değerlendirilmesi temelindebir stratejiye dayanarak siyasal mücadeleyi (kendiliğindenci veyadüzen sınırlar ı içinde bir "siyasal" mücadele değil) verip verme-mektir.

Kendiliğindenciliği savunma, anti-faşist mücadelede nasıl or-

taya çıkmıştır? Daha önce de belirttiğimiz gibi, DY anti-faşist mü-cadeleye gerek örgütsel anlamda, gerekse de pratik anlamdaesas olarak hiçbir müdahalede bulunmamış, sadece kendiliğin-den gelişen anti-faşist mücadeleye ve ona uygun örgütlenmeleresahip çıkmakla yetinmiştir. Böylesi bir anlayış siyasal ve örgütselanlamda kendiliğindenciliği aşamaz. Kendiliğindenciliğe teslimolan bir hareket de asla siyasi iktidar mücadelesi veremez. Bu

Marksist-Leninist siyasetin abecesidir.Lenin "Ne Yapmalı"da kendiliğindenciliği incelerken, bunun iş-çilerin ekonomik alanla sınırlı kalan bir "siyasi" mücadelesi oldu-ğunu ortaya koydu. Bu kendiliğindenciliğin sadece ekonomikmücadeleye teslim olma anlamı taşıdığı demek değildir. Meseleyiböyle anlamak Lenin'i hiç mi hiç anlamamaktır. Sorunun özü,siyasal mücadelenin halkın kendiliğindenci mücadele sınırlar ı içe-risinde verilemeyeceğidir. Kendiliğindencilik Çarlık Rusyası'ndaolduğu gibi, bütün kapitalist ülkelerde de işçilerin ekonomik mü-cadele alanı içine hapsolmasıyla ortaya çıkmıştır. Ülkemiz istisnateşkil etmez. Ancak ülkemizin siyasal ve ekonomik şartlar ındandolayı, kendiliğindencilik sadece işçilerin ekonomik mücadele sa-hasında kalmasıyla değil, esas olarak faşizm kar şısında düzen sı-nırlar ı içerisinde kalan bir mücadele hattı izlenmesiyle ortaya çıkı-yor.

12 Eylül öncesi şartlar ında kendiliğindencilik, halk içerisindedireniş eğilimleri ortaya çıktığı oranda bir direniş mücadelesi ver-me biçiminde kendini göstermiştir. Bunu, can güvenliği temelin-de biçimlenen anti-faşist direnişin arkasına sığınma olarak da de-ğerlendirebiliriz.

DY de böyle bir hat izlemiştir. Halkın kendiliğindenci örgütlen-meleri olduğunu söylediği direniş komitelerini ve onun mücadele-

sini temel almışlardır.

37  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 39/90

Savunmalar ında şöyle yazıyorlar:"Direni ş komiteleri de devrimcilerin zihninde teşek-

kül etmi ş, tasarlanmış ve böylece önerilmi ş mücadeleşekilleri veya şemalar ı değ ildir. Bunlar hayat içinde,

 pratik olarak kitlelerin sınama yanılma yoluyla buldukla-

r ı ve şekillendirip olgunlaşt ırmaya çal ışt ıklar ı savunmaörgütlenmeleridir. Ve bunlar henüz belirli bir şekle ka-vu şabilmi ş, oturmu ş ve istikrar kazanabilmi ş organizas-yonlar haline de gelememi şti. "20 

DY kendiliğindenci örgütlenmeleri ve onun mücadelesiniabartarak örgütsel ve siyasi anlayışlar ının temeline oturtmuştur.Oysa sorun anti-faşist mücadelenin halk saflar ında ortaya çıkan

örgütlenme ve direniş eğilimleri içine hapsolmak değil, daha üstsiyasi mücadele ve örgüt şekilleriyle anti-faşist mücadeleyi ikti-dar mücadelesi perspektifinde ele almaktır.

"(...) Burjuvazinin açt ığ ı savaşı kabullenmek yeterli değ ildir. Önemli olan kabulün icaplar ını yerine getir-mek, bu savaşın devrimcilerin iradesinde geli şmesini sağ layacak olan örgütlenme ve eylem çizgisini pratik-te yaratabilmek ve geli ştirebilmektir. (DY'nin) sistem-leştirmeye çal ışt ığ ı eylem çizgisi 'bulundu ğ un mevziyi savun' çizgisidir. 

"Bizim anlay ışımız ise, yalnız kendi birimini savun-mak değ il, bu savunmay ı ülke sathında iktidara yönelik bir muhtevada ele almakt ır. Yapt ığ ımız her eylem ik-tidar ı alma anlay ışına uygun olarak yapılmal ı ve örgüt-lenmemizin ve eylem çizgisinin esasını bu teşkil etmeli-

dir."21

Sorunu bu şekilde ele almayan oportünist DY, kendiliğinden-cilik batağına saplandığını örgütsel planda genel olarak kabul et-mektedir. Ancak örgütsel ve siyasal plan birbirinden kopartıla-maz; örgütsel kendiliğindencilik siyasal kendiliğindenciliğin bir 

(20) DY Savunması, "Devrimcilerin Direniş Komitelerine Bakışı"

(21) "Devrimci Yol" Hareketinde Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi, syf.107

38  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 40/90

sonucu olarak ortaya çıkar. Oportünizmin bu konudaki tutarsızlı-ğı, genel olarak geçmiş mücadelesine -olduğu kadar ıyla- lanetokumasıyla veya onu bir zaaf olarak görmesiyle kendini gösterir.Çünkü siyasal kendiliğindenciliğin açık haliyle kabulü, oportü-nizm için aşır ı dürüstlük olur. Bunun yerine, siyasal kendiliğinden-

cilik hem yüceltilir, hem de lanetlenir. '82 DY Yazısı'nda şöyle ya-zıyorlar:

"MHP'li çözümlen tekelci sermaye için çözüm ol-maktan ç ıkaran, devrimci hareketlerin (özellikle Hare-ketimizin) sivil faşist hareket eliyle uygulanan sald ır ı si-yaseti kar şısında sürdürdü ğ ü mücadelenin başar ısı-d ır. Ama bu başar ı aynı zamanda sosyalist hareke-

tin en önemli zaaf ıdır. İşte egemen sınıflar siyasa) dü-zeyde ortaya çıkan geneldeki tıkanmayı kendileri açısın-dan, sosyalist hareketin bu zaaf ını kullanıp MHP veonun yandaşlar ına tavır alarak ve iç savaşı MHP'li bi-çimlerde sürdürme anlayışını terk ederek... aştılar."(abç)

MHP'li çözümün devrimci mücadele sonucu devreden çıkar ıl-dığı doğrudur. Ancak DY'nin kendine pay çıkarması gülünçtür.DY, sonradan göreceğimiz gibi, örgütsel ve askeri-siyasal alan-daki mücadelede "geç kaldıklar ını" döne döne söyleyen bir hare-kettir. Bu "başar ı"sını kendiliğindencilik ile sağladığı herhalde söy-lenemez. En önemlisi, bu "başar ıyı" bir "zaaf", üstelik "egemen sı-nıflar ın kullandığı" bir "zaaf olarak niteleyen bir hareketin başar ı-

yla övünmesi gerçekten gülünçtür. Burada sözkonusu olan,DY'nin anti-faşist mücadeleyi iktidar perspektifiyle ele almaması ve bunun sonucu olarak, kendi zaaflar ını görmek yerine, onu la-netlemesidir. O dönem aynı mantığı taşıyan oportünist-revizyo-nistlere göre, MHP'ye kar şı mücadele egemen sınıflar ın oyununagelmektir. Bu anlayış iktidar perspektifsizliğinin yansımasındanbaşka bir şey değildir.

39  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 41/90

DY ANTİ-FAŞİST MÜCADELEYİ "MAĞDUR" MANTIĞIYLA AÇIKLIYOR 

DY oportünizminin geçmişe ilişkin, şu ana dek, şurada ya da burada çıkan değerlendirme yazılar ında, en bağlayıcı olarak "sa-vunmalar ında, hiçbir konuya ilişkin net bir değerlendirme yok-tur. Öyle ki, pek çok yazıda, bir paragraf içinde dahi çelişkili yak-laşımlar vardır. Anti-faşist mücadeleyi MHP'ye kar şı mücadele ilesınırlarken ve bunu "başardık" diye övünürken, diğer yandan.oyuna geldik, oligar şinin adım adım uyguladığı politikalar ın için-de yer aldık, darbeye zemin hazırladık şeklinde suçlamalar yap-maktan geri kalmamıştır.

Ama tüm çelişmelerine, ne diyeceğini bilmemelerine vs. rağ-

men, asıl olarak DY oportünizminin anti-faşist mücadele anlayışı-nın temelinde, birincisi kendiliğindencilik, ikinci olarak ise anti-fa-şist mücadeleyi devlete kar şı mücadele, iktidar mücadelesininbir parçası olarak ele almama vardır. Bu nokta çok önemlidir. Budüşünce DY oportünizmini CHP'den beklentilere, ona bel bağla-malara kadar götürmüştür. Yine aynı düşünce DY oportünizminidevlet ile sivil faşist hareket arasında ayr ıma vardırmış, devlet

kuyrukçuluğuna düşürmüştür. Bu nokta tehlikeli bir boyuttur.DY oportünizmine göre, eğer bazı gizli ve karanlık güçler ile

Demirel gibi politikacılar olmasaydı, devlet ordusuyla, güvenlikgüçleriyle sivil faşist terörü önler ve olaylar da olmazdı.

Şöyle yazıyorlar savunmalar ında, Çorum olaylar ında Demireliçin:

"Sık ıyönetim ilan ederse, bu söz dinletemedi ğ ini 

söyledi ğ i askerler, Çorum'da bu "devlet koruyucular ı

-nın" yakasına yapışabilirlerdi. Kimler taraf ından himayeedilip örgütlendikleri aç ığ a ç ıkabilirdi."  (N. Mitap, Dilek-çe, syf. 3)

Bu ve yeri geldikçe göstereceğimiz alıntılarda, DY oportüniz-mi işi devleti (içine yerleşmiş bazı karanlık odaklar dışında) faşistbir kurum olarak görmemeye, ordu gibi organlar ını da "tarafsız"kabul etmeye kadar vardırmıştır.

40  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 42/90

12 Eylül faşizminin MHP'ye yönelik tavr ına bakıp, eğer Demi-rel gibi politikacılar izin verseydi farklı olurdu diye düşünmek ve-ya iddia etmek, sınıf mücadelesinin zamana göre gelişiminden,değişiminden hiçbir şey anlamamaktır.

Gizli ve karanlık güçler denilen kont-gerilla türü örgütlenmele-

rin, MİT'in temel gücünü ordunun oluşturduğunu, Özel Harp Da-iresi denilen kar şı-devrimci örgütlenmenin ordu, MİT ve sivil faşisthareketin ortak faaliyetiyle, katılımıyla işlediğini görmemek faşizmitanımamaktır. Ülkemizde ordunun denetimi dışında hiçbir devletiçi gizli kar şı-devrimci kurum veya örgütlenme yoktur ve deolamaz.

O halde, Demirel gibileri izin verse de, vermese de ne değişe-

bilirdi? DY oportünizmi hem MHP'yi, sivil faşist hareketi gizli vekaranlık güçler "iç savaş stratejisi"ni uygulamak için kitlelere sal-dırtıyorlardı demekte, hem de bunlar ı oluşturan ve denetimi altın-da tutan başlıca güç olan ordu izin verseydi, bu faşist güçler ya-kalanıp, takip edilip, araştır ılıp, arkalar ında kimlerin olduğu, nasılörgütlendirildikleri açığa çıkardı demektedir. Kendi kendini açığaçıkartacak kadar "demokrat" bir faşist devlete sanır ız böylecedünya tarihinde ilk kez ülkemizde rastlanacaktı.(!)

Hepsi bir yana, DY oportünizmine, 12 Eylülü örgütleyen or-dunun, açtığı MHP davasıyla, sivil faşist hareketin arkasında kim-lerin olduğunu, nasıl finanse edildiğini, nasıl silahlandır ıldıklar ını,nasıl korunduklar ını vb.ne kadar ortaya çıkardığını sormak lazım.

Dava boyunca hukuktaki çifte standarttan söz edip, uygula-malar ı MHP davasındaki uygulamalarla kar şılaştır ıp yakınan DYoportünizminden başkası değildir. Hatta bu yakınmalar ı yer yer if-

rata vardırdılar. Sorgular ında "Tecrit hücrelerinde neden hiçMHP'li yönetici yok?" deyip, faşizmin mahkemesine şikayette bu-lunuyorlar.

Biraz daha geriye gidersek, Çorum'da, izin verilseydi faşistleriçökertecek kadar "demokratlaşan" ordunun, daha sonra aynı faşistlerin yüzüne maske taktırtıp, Fatsa sokaklar ında devrimciavına çıktığını görürüz. Ama DY oportünizmi için bunun bir öne-

mi yoktur. O, tüm bunlara rağmen, devletten umudunu kesme-

41 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 43/90

miştir. Hele faşistlerin devleti korumalar ını hiç anlayamıyorlardı."Sonra, solcu öldürmekle devlet nasıl savunul-

muş oluyordu? Mezhep ayr ıl ıklar ı ve çat ışmalar ı yara-tarak, kitle katliamlar ı yaparak, evleri, kahvehaneleri bombalayarak, ayd ınlar ı, bilim adamlar ını, gazetecileri,

milletvekillerini, solcu diye bildikleri insanlar ı pusulardaöldürerek mi?" (age, syf.3) (abç)Sahi, bu devleti koruma nasıl oluyordu? Ve bu koruma da ne-

yin nesiydi? Ülkede bir "iç savaş" mı vardı? Devlet sadece ege-men güçlerin ve faşistlerin mi devletiydi, ki solcular ı öldürüyor,halkı katlediyor, eziyor, baskı altına almaya çalışıyordu? Ne yap-mak istediğini gerçekten de anlamak mümkün değil.(!)

Oysa, "Mesele devleti savunmaksa (başka ne olabilirdi ki! -bn-) devlet meşru güçleriyle, gerekliyse kendini savunamaz mıyd ı?” (age, syf.3) (abç)

12 Eylül'cüler de bu düşünce benzerini dile getirerekdevletin "meşru" gücü ordu ile yönetime "meşru" şekilde elkoydular. DY oportünizmi 12 Eylül'ü aklama pahasına, hala 1980öncesi için, işin içine niye sivil faşistler, gizli karanlık güçler giriyordu diye soruyor. Devletin ordusu, siyasi polisi, yani"meşru" güçleri vardır, devleti savunmak için "gerekliyse" bunlar ı kullanmalısınız diye oligar şiye yol yordam öneriyor. Hatta,"Olaylar ın önlenebilmesi için faşist saldır ılar ın durdurulması yeterliydi." (DY Savunma) diyecek kadar ileri gidiyor. O zamanbu gerekliliğe de gerek kalmazdı. Devlet faşist hareketinönünü alsaydı, toplum huzur içinde ve herkes yan yana yaşar 

giderdi! Tabii DY'nin 12 Eylül öncesi "mevcut kriziderinleştirme" çağr ısının "dolaysız" ve nasıl gerçekleştirileceğisorusuna da ayr ı bir cevap bulmak gerekiyor bu noktada.

DY oportünizminin anti-faşist mücadeleye bakışı bunlardanibarettir. Yukar ıdaki şaşkınlık verecek kadar sağa savrulmuş söz-lerin sahipleri Gün Sazak'ın cezalandır ılması ile Kemal Türkler'inöldürülmesini aynı kefeye koyuyorsa, 12 Mart faşizminin beyni, 

Türkiye halklar ının düşmanı bir alçak olan Nihat Erim'in cezalan-

42  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 44/90

dır ılmasını aynı kefeye koyuyorsa, buna şaşırmamak lazımdır.DY oportünistleri Nihat Erim'i anayasa profesörü, hukuk devletiuzmanı görüyor olmalılar. İç savaş tanımı gibi, düşmanı teşhis vetanımlamakta da, devrimci adaletin gerçekleşmesinde de ciddibilinç bozukluklar ı olduğu şüphe götürmez. Nihat Erim eylemi, ül-

kede devlet terörünün sokaklarda kur şun, en küçük karakollardadahi işkence olarak somutlandığı bir dönemde, bu teröre halkınsavaşçılar ının verdiği cevaptı. Ama ne gam!.. DY oportünistleri"Aman yapmayın, asker gelir," ya da "Asker çabuk gelseydi bun-lar olmayacaktı." diyen köşe yazarlar ından farksız mantıklar ıyla,burjuva liberalizmine angaje kafa yapılar ını sergiliyorlar. NihatErim'in cezalandır ılmasını, oligar şi halka kar şı açtığı savaşta, yiti-

rilmesini hazmedemediği bir siper olarak gördü. Pekâlâ, DY opor-tünistlerini rahatsız eden nedir? Yoksa cuntalara devrimcilerin ey-lemleri mi neden oluyor? Mahkemeye verdikleri savunmalar ındaNihat Erim'in cezalandır ılmasını 'terör eylemi' diye lanse etmeleri-nin açıklaması, mahkemeye yaranmak olmasa gerekir. Geriye bir tek neden kalıyor: Devrimci Yol oportünizmi kopuşu ve tükenişi,dağılmayı ve tasfiyeyi kucak kucağa yaşarken, ideolojik-politikdüşünce sistematiği de dağılmış, şirazesi bozulmuştur.

SİVİL TOPLUMCULUĞA GEÇİŞİN VİZESİ: DİRENİŞ KOMİTELERİ YA DA DEVRİMCİ YOL'UNKENDİLİĞİNDENCİ SOSYALİZM ANLAYIŞI 12 Eylül sonrası oportünist ve revizyonist sola bir yenilgi psi-

kozu egemen oldu. Onlar 12 Eylül sonrası ortamı bir "gerçekçilik

ortamı

" olarak yorumladı

lar ve eteklerindeki bütün taşlar ı

döktü-ler.Oportünist sol, Türkiye sol hareketi tarihinin en büyük göçü-

nü başlattı. Abdülhamit döneminde bile görülmeyen bir mülteci-lik olgusu yaşanmaya başlandı. Mülteci sol Avrupa'daki rahat kö-şelerinde yeni Amerikalar keşfetmeye ve en önemlisi de yaşadığı yere göre düşünmeye, teoriler üretmeye başladı.

12 Eylül'ün baskı ve yıldırma siyasetiyle oportünist solun tesli-

43  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 45/90

miyet ve korkaklığının gayri meşru çocuğu olan sivil toplumculukanlayışından elbette DY de nasibini alacaktı. Zaten sivil toplumcu-lukla dostluklar ı eskiye dayanıyordu.

Üstelik DY'de sivil toplumculuğa geçişin vizesi vardı. O da di-reniş komiteleriydi.

DY '82'de "toparlanma süreci"ni başlatırken, aslında sivil top-lumculuğa doğru, elindeki vizesine güvenerek yol alıyordu.Ve "toparlanma süreci" sonunda, DY'nin en sağ kesimi "Göç-men" DY olarak sivil toplumculuğun Avrupa kanadını oluştur-du. Onlar her türlü örgütlülüğü reddederek, kendilerini Avru-pa'daki göçmenlerin "sivil" sorunlar ına hasrettiler. Kuşkusuz,Göçmen grubu gıdasını DY'den alıyordu. Ve onun mantıki bir so-

nucuydu.DY'den arta kalan potansiyel de bugün farklı bir durumda de-ğil. Anti-örgütçülük temelinde, kendiliğindenci çizgide sivil top-lumculuğun utangaç bir savunuculuğunu yapıyorlar. Çünkü siviltoplumculuk aslında kendiliğindenciliğin günümüzdeki tezahürün-den başka bir şey değildir.

82 Yazısı, DY oportünizminin Marksizmin ekonomik-dogma-tik yorumundan ikinci kopuşu direniş komiteleriyle gerçekleştirdi-ğini söylüyor:

"Nasıl ki THKP-C, devrim stratejisine, siyasal iktida-r ın ele geçirilmesine ili şkin sağ anlay ışlardan ilk kopu-şu sağ lamış ve bu nedenle şimşekleri üzerine çekmi ş ise, Devrimci Hareketimiz de direni ş komiteleri tart ış-malar ı ile ekonomik-dogmatik yorumun egemen oldu-ğ u sol ak ımlardan ikinci kopu şu başlatmış ve tüm oklar ı 

üstüne çekmi ştir."22 DY'nin direniş komiteleri üzerinde, eskiden olduğu gibi, bu

denli ısrarlı durmalar ı ve bunu diğer soldan kendilerini ayıran bir mihenk taşı olarak görmeleri elbette tesadüfi bir olay değildir.DY'ye göre, direniş komiteleri iktidar gücünü bugünden ele alan,halkın kendisi taraf ından oluşturulmuş bir demokrasi beşiğidir.

(22) '82 DY Yazısı 

44  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 46/90

Eski toplumun yanı başında oluşturulmuş iktidar odaklar ıdır. Şöy-le diyorlardı:

"Halk ın kendisi taraf ından olu şturulmu ş komiteler iktidar gücünü yavaş yavaş, parça parça üstlenmeye,eski merkezi devlet yapısının yanı başında ve ona

alternatif olarak yeni bir iktidar odağ ı haline gelmeyebaşlayacakt ır. Bu olay, eski sömürü ve zorbal ık düzeninin bağ r ında yepyeni bir toplumun...eşitsizlikler,haksızl ıklar, zulüm ve bask ı üstüne kurulmu ş bir demokrasi temeli üzerindeki devletin çatlaklar ı arasında eşitlik, kardeşlik ve yepyeni bir 'devlet'intohumlar ının yavaş yavaş filizlenmeye başlaması 

demektir."

23

Böylece direniş komitelerinin esas işlevini anlamış bulunuyo-ruz. Burada geliştirilen tez, başka bir "devrim" stratejisidir. Bir başka deyişle, sivil toplumcu "mevzi savaş" stratejisidir. Bunu '82DY Yazısında daha açık olarak anlıyoruz:

"...Bugünkü iktidar kavgamız ın, devrim mücadelesi-nin en can al ıc ı görevi, nasıl bir sosyalizm u ğ runa mü-cadele etti ğ imizin aç ığ a ç ıkar ılmasıd ır. Siyasal ikti-dar ı devirmenin organlar ı aynı zamanda yar ının ikti-dar organlar ı olacaksa, bundan daha acil bir görev olamaz"  

Bu alıntılardan da anlaşılacağı üzere, DY'nin "devrim" strateji-si, iktidar ele geçirilmeden çok önce, kendi sosyalizm anlayışlar ı-na uygun olarak, iktidar organlar ının daha bugünden oluşturul-masına dayanır. Öyle ki, iktidar ın ele geçirilmesi basit bir son vu-

ruştan başka bir  şey değildir ve iktidar alındıktan sonra adetasosyalizmin kuruluşuna yönelik yapılabilecek hemen hemen hiç-bir şey kalmaz:

"Biz iktidar ı ele geçirdi ğ imiz an, ondan bir gün ön-cesine dek geli ştirdi ğ imiz örgütler ve anlay ışlarda hiç-bir değ i şiklik olmadan, o ana kadar kendi ellerimizleinşa etti ğ imiz tüm özelliklerimizle iktidara geleceğ iz. 

(23) DYD, say ı 30, aktaran '82 DY Yaz ısı 

45  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 47/90

Sosyalizm ad ına o ana kadar neyi örgütlemi ş, neyi ge-li ştirmi ş ve güçlendirmi şsek, onu yeniden toplumuntüm alanlar ına yaymaktan ve yeni bir toplum (iktidar ı ele geçirinceye kadarki yaşamımız ın tüm boyutlar ındahayata geçirdi ğ imiz) sosyalizm anlay ışımız doğ rultu-

sunda örgütlenmekten öte bir şey yapmayacağ ız." 24

 Sosyalizmin sorunlar ından yola çıkarak, ülkemizde bugün ya-şanan dönemin özelliklerini unutup, yaratılacak kurumlarda kitle-lere sosyalist demokrasiyi yaşatacağını sanmak veya bunu iddiaetmek, propagandasını yapmak kitleleri aldatmaktır.

Böylesi bir aşama, devrimci güçlerin ellerinde tutabilecekleriajanlar kazandıklar ı dönem içinde yaşanabilecektir. Ve o dönem

yaratı

lanlar ı

dahi devrim sonrası

değiştirmeye ihtiyaç duyulacakve de büyük ölçüde değiştirileceklerdir. Bunun böyle olacağı entemelde devrim öncesi mücadelenin iktidar ı hedeflemesinde,devrim sonrasında ise, onun kavranarak, sosyalizmin kurulması gerçeğinde yatar.

Devrim öncesi yaşadıklar ımız ve yarattıklar ımızdan "öte bir şey yapmayacağız" anlayışına sahip olanlar, ya artık bu noktayagelmiş bir toplumsal örgütlenmenin "devrim" denen "basit işleme"ihtiyacının kalmadığını ya da R.Miliband benzeri sivil toplumcu te-orisyenlerin dediği gibi, devrimin o andaki çatışmaya bağlı bir ge-reklilik/gereksizlik olacağını savunmaya kadar giderler.

Che'nin, devrim sonrası için "Alıştıklar ımızın tam tersini yap-malıyız." sözlerini kavrayamayanlar ın, devrim sonrası, kolaycı bir mantıkla yarattıklar ından "öte bir şey" yapmazlarsa yenilgiye mah-kum olacağı da ayr ı bir gerçektir.

Evet, biz bugünden neyi yaşarsak yar ına onu taşır ız. Amabu, o sürecin değişiklikleriyle şekillenmek, yeni biçimler almakşartıyla geçerli olabilir. Ve gerçekte, bu daha çok moral (ahlaki)anlayışlarla, mücadele geleneği ve de kitlelerle en sıcak biçimdekaynaşma yöntemleriyle ilgilidir. Bu doğrultuda devrimcilerin sos-yalizm ve demokrasi anlayışını kitlelerle tartışabilecek, onlara

(24) '82 DY Yazısı, "Sosyalist Birlik", Eylül 1989, syf,35-36 

46  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 48/90

bunlar ın devrimci bilincini ve pratiğini verecek olan örgütlenme-ler de devrimci iradenin dışında oluşmayacaktır. Çünkü bizim ül-kemizde (ve genelde yeni-sömürge ülkelerde) kitlelerin siyasal-toplumsal yaşamın örgütlendirilmesine katılım için kendiliğindenörgütlenmelerinin alanı, gelenek ve bilinci oluşmamıştır. Bunu

sağlayan ise, tarihsel gelişiminde despotik ve bugün ise süreklifaşizmle yönetilen devletin esas olarak zoru ve terörüdür.

DY oportünizminin iddia ettiği gibi, direniş komiteleri ne kitle-lerin kendiliğinden yarattığı bir örgütlenme idi, ne de bunlar saye-sinde faşizm koşullar ında, hiçbir dış etkiye uğramadan ve her şeyden uzak "eşitlik, kardeşlik ve yepyeni bir demokrasi"yi kitlele-rin tanıması, yaşaması mümkün olabilirdi. Ki olmadı da...

SİVİL TOPLUMCULUĞUN SORUSU: NASIL BİR DEMOKRASİVE DİRENİŞKOMİTELERİ? 

Eskiden oportünizm yeterli sayıda kadro yetiştirilmeden ikti-dar ın alınmasının söz konusu olamayacağını söylerdi. Stalin'in de-diği gibi:

"...Ülkeyi yönetmeye yetenekli, eğ itilmi ş kimseler-

den ve yöneticilerden yeteri kadar haz ır kadrolara sa-hip değ ilse, proletarya, iktidar ı koruyamaz; dolay ısıylailk önce kapitalist rejimde kadrolar ı yeti ştirmeli, sonraiktidara geçilmelidir. Lenin bunu şöyle yanıtlar: Bunundoğ ru oldu ğ unu kabul edelim ama sorunu niçin tersineçevirmemeli? İ lk önce iktidara geçip, sonra her ad ımda yedi fersah aşan t ılsıml ı çizmeleri ayağ a giy-

mek, çal ı

şan kitlelerin kültür düzeyini yükseltmek, i şçi çevrelerinden ç ıkma kalabal ık kadrolar ı yeti ştirmek için ileri at ılmak niçin olanakl ı olmasın?" (25)

DY oportünizmi şimdi bu eski oportünist tezleri biraz dahafarklı ele alarak piyasaya sürüyor, o kadar. DY'ye göre, günü-müzde "var olan sosyalizm" savunulamaz, şimdiden kapitalizme

(25) Leninizmin ilkeleri, Stalin, syf.19-20

47  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 49/90

alternatif bir toplum yaratılmalıdır. Aksi taktirde, iktidar ı almanınbir anlamı yoktur, bunun için de yapılması gereken, direniş komi-teleriyle alternatif toplumu yaratmaktır.

Eskiden yeterli kadrolar ı olmadığı için iktidardan uzak duranoportünizm, bugün ise, kitleler sosyalizm için hazır değil, onlar ı 

eğitmek gerekir deyip iktidar kavgasından uzak durmaktadır. On-lara göre görev, bugünkü toplum çerçevesinde, halkı sosyalizmdoğrultusunda örgütlemek, demokrasi bilinciyle donatmaktır. İkti-dar ı almak ancak o zaman anlamlıdır. Bu mantığın gerekçesi de"var olan sosyalizm"deki bürokrasi, halkın yönetime katılmaması vb.dir. Sosyalizmin bugünkü olumsuzluklar ına bir tepki olarak ge-lişen (veya bunu gerekçe olarak kullanan) DY ve benzeri oportü-

nistlerin vardı

ğı

yer, madem sosyalizmde böyle olumsuzluklar oluyor, o halde bugünden halkı demokratik olarak örgütleyip,sosyalizmi kurmak gerekiyor noktasıdır. Devrimden kaçmak içingerekçe arayan oportünizmin unuttuğu nokta, bugünkü sosya-lizm deneyinden çıkar ılması gereken sonuç, devrimden vazgeç-mek gibi bir yere varmak değil, sosyalizmin kendi olumsuzluklar ını kendi dinamikleriyle çözebileceğine inanmaktır.

Benzer bir şekilde; 1920'lerde Alman "sol"lar ı da II. Enternas-yonal oportünizminin dönek önderliğine tepki olarak, yığınlarlaönderliği kar şı kar şıya getiriyor ve önderlik sorununu inkâr edi-yorlardı. Lenin ise "Sol Komünizm"de bu saçma mantığı eleştiri-yordu. Aslında bugünkü durum da öz olarak farklı değildir. DYve benzeri oportünistler sosyalist ülkelerde ortaya çıkan bürokra-siye tepki olarak, partiyi, devrimin oluş şeklini "sorguluyor" ve so-nuçta sosyalizmin bugünden halk arasında örgütlenmesi gerek-

çesiyle politik örgütlenmenin "sivil" örgütlenmeye feda edilmesigerektiği sonucuna var ıyorlar. DY anlayışını çıplak olarak ortayakoyan Taner Akçam, bunu açık olarak savunuyor:

"...Hedeflenen toplumsal düzenin, insan ili şkileri-nin içeri ğ i bugünkü eylemlili ğ imizi, kulland ığ ımız araç-lar ımız ı belirler. THKP-C ve Devrimci Yol geleneğ inebu noktadan bakt ığ ımızda, onun, kitelerin eylemlili ğ ini 

ve bu eylemlili ğ in ürünü olan örgütlenmeleri esas ald ı- 

48  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 50/90

ğ ını görürüz. Çünkü hedef kitlelerin doğ rudan yönetici olduklar ı, yönetilen-yöneten ikilemini ortadan kald ırmay ı hedefleyen bir toplumsal düzendir. Devrimci Yol ken-disinin değ il, kitlelerin yönetici oldu ğ u, kitlelerin verili konumunda bugünden değ i şikli ğ i ve dönü şümü savu-

nan bir perspektife sahiptir. Kendi örgütlenmesi değ il,kitlelerin örgütlenmesi esast ır." (26)Oportünizm ile Marksizm-Leninizm arasındaki temel fark dev-

rimin temel sorununun ne olduğudur. Marksizm-Leninizme göredevrimin, yani proleter ve demokratik halk devriminin temel soru-nu iktidar sorunudur. Lenin bunu açık olarak ifade etmiştir. Opor-tünizm ise iktidar ı ateşten gömlek olarak gördüğünden, temel so-runu bu şekilde ele almamış ve hep iktidar ın ele geçirilememesi-nin teorisini yapmış, yani devrimden yan çizmiştir.

Daha Engels'in yaşadığı dönemde, Avrupa'daki sosyal de-mokrat partiler genel seçimlerdeki başar ılardan başlar ı dönerekdevrimden vazgeçmeye başladılar. Burjuva demokratik devrimle-rin burjuvazi öncülüğünde gerçekleştirildiği Avrupa ülkelerindeoportünizm, burjuva demokrasisine tapınma biçiminde ortaya çı-kıyor ye devrimden vazgeçiyordu. Engels, uç vermeye başlayan

oportünizmi şöyle eleştiriyordu:"... 'Bugünkü toplumun geli şerek yavaş yavaş sos-

yalizme geçeceğ ine', hem kendilerini, hem de partiyi inand ırmak istiyorlar ve kendilerine, toplumun sosyaliz-me geçerken eski toplumsal yapıy ı yar ı yolda bırakmak zorunda kal ı  p kalmayacağ ı, bu eski kabu ğ u, ıstakoz yavrusunun kendi kabu ğ unu parçalarken gösterdi ğ i 

kadar bir  şiddete başvurarak at ı

  p atmayacağ ı

sorusu sorulmadan yapılmaktad ır." (27)Oportünizm daha o zaman, "bugünkü toplumun gelişerek yavaş 

yavaş sosyalizme geçeceğine" inanıyordu. Burjuva demokratikdevrimini gerçekleştirmiş, başka deyişle, bu üretici güçlerin

26-Taner Akçam, "Sosyalist Birlik", Ekim 1989, syf.5-6 27-Engels, Erfurt

Programının Eleştirisi, Marks-Engels. Seçme Yapıtlar, cilt 3, syf. 527 

49  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 51/90

burjuva biçimiyle gelişmiş olduğu ve üstyapıda da buna uygundeğişikliğin gerçekleştiği ülkelerde elbette devrim stratejisi farklı-dır. Uzun dönemli bir propaganda ve kitlelerin eğitilmesi sürecin-den sonra, Engels'in deyişiyle, "kesin son an"a hazırlanmalıydı.Ama oportünistler günlük seçim zaferlerinin sarhoşluğu içinde ke-

sin son anı unuttular, bugünkü haliyle sivil toplumculuğun temel-lerini daha o zamandan atmaya başladılar.Devrim öncesi Rusya gibi ülkelerde ise durum farklı idi ve

oportünizm ona göre şekillendi. Henüz burjuva demokratik dev-rim yapılmadığı için, devrim öncesi Rusya koşullar ında oportü-nizm üretici güçlerin gelişmesinin beklenmesi gerektiğini, burju-vazinin kendi devrimini kendi yaptıktan sonra oluşan demokrasi

koşullar ı

nda devrimci çalı

şma yapı

labileceğini söylemeye başla-dı. Öz aynıydı, sadece laf ızlar değişmişti. Her zaman olduğu gi-bi, devrimin temel sorunu, iktidar sorunu birtakım Marksist laf ız-larla geçiştiriliyordu. Devrimin ancak üretici güçlerin en çok geliş-miş olduğu yerlerde gerçekleşeceği biçimindeki oportünist, ken-diliğindenci üretici güçler teorisi, yani Marksizmin ekonomist-dogmatik yorumu Rusya koşullar ında "Üretici güçlerin gelişmesi-ni, demokrasinin yerleşmesini beklemek gerekir." biçiminde Men-şevikler taraf ından savunuluyordu.

Günümüzde Marksizmin ekonomist-dogmatik yorumu kimler taraf ından yapılıyor? Şüphesiz eski laf ızlar çoktan terk edilmiştir.Yeni laf ızlarla Avrupa "komünist" partileri taraf ından burjuva de-mokrasisine tapınma, kapitalist toplumu yavaş yavaş sosyalistleş-tirme biçiminde sivil toplumculuk savunulmaya başlandı.

Yeni-sömürgelerdeki oportünizm ise, ortada tapınacaklar ı bir 

demokrasi olmadığından, sivil toplumculuğu farklı bir biçimde sa-vunuyor. En açık örneğini TBKP'nin verdiği, sınıf işbirliğine daya-nan, yeter ki kendilerinin de içinde yasal olarak var olabileceğibir "demokrasi" savunuculuğu DY taraf ından da farklı laf ızlarla sa-vunulmaktadır. DY sorumlular ı savunmalar ında hedefledikleri de-mokrasiyi açıklıyorlar:

"Türkiye'de faşizme kar şı mücadelenin esası (...)

 Avrupa'daki gibi mevcut demokrasilerin faşist kar şı- 

50  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 52/90

devrime kar şı korunması değ il, Avrupa'daki gibi de-mokrasilerin gerçekleşebilmesi için toplumdaki de-mokratikleşmenin üstyapıda böyle bir politik düzengerçekleştirebilecek düzeye yükseltilmesi hedefineyönelmiş bir demokratik devrim sürecini tamamlamay ı 

esas alan bir mücadeleye bağ l ı kal ınması gerekti ğ i or-taya ç ıkmaktad ır. "(abç) 28 

Savunmalar ından en çok faşist mi, devrimci mi öldürüldü ista-tistikler yığını içinden çıkardığımız bu sözler, DY'nin "nasıl bir de-mokrasi" istediğini ve bu demokrasiye "nasıl ulaşılacağını" ortayakoymaktadır. İstenen demokrasi "Avrupa'daki gibi bir demokra-si"dir. Bu demokrasinin gerçekleşebilmesi için izlenecek yol "top-

lumdaki demokratikleşmenin" Avrupa demokrasisi "düzeyine yük-seltilmesi"dir. Bütün sivil toplumcu oportünist hareketlerin ortaknoktası da budur: İktidar ın, demokratikleşmeyi yükselterek elegeçirilmesine yönelik "mevzi savaşı" stratejisi.

Marksizm-Leninizm açısından iktidar ın ele geçirilmesi bir baş-langıçtır. Elbette bu, örgütlenme ve kitlelerin eğitimi bakımındanbugünden yar ına hazırlanılmayacağı anlamına gelmez. Oportü-

nizmin teorisi iktidardan parça parça fonksiyonlar ının alınarak si-vil topluma geçilmesi ve olgunlaşmış bir armut gibi, son bir dar-be ile alınması ve sosyalizmin daha bugünden gerçekleştirilmesi-ne dayanır. Doğal olarak bu "mevzi savaşı" stratejisi sınıf uzlaş-macılığına ve burjuva demokrasisine tapınmaya ihtiyaç duyar.Başka türlü iktidar ın "demokratikleşmeyi yükselterek" ele geçiril-mesi ve sosyalizmin kurulu düzen içinde parça parça bugünden

kurulması mümkün değildir. Burjuva devrim modelinin bir versi-yonu olan bu oportünist teori, sivil toplumculuktur. Avrupa kay-naklı bu teori TBKP, DY gibi oportünist-revizyonist hareketler ta-raf ından Türkiye'ye uyarlanmıştır.

Bu konuda sivil toplumcular ın en güçlü dayanaklar ındanolan Gramsci şöyle diyor:

(28) DY Savunması, "Faşizmle Mücadelede İkili Görev" 

51 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 53/90

"Mevzi savaşı, asl ında, yalnızca basit taraf ından sa-hici siperlerden değ il de, mevzilenen ordunun ard ındaki topraklarda olu şturulan tüm örgütsel ve endüstriyel sistemden ileri gelir, (...) Sivil toplumun üstyapılar ı çağ -daş savaştaki siperler gibidir. T ı pk ı, savaşta şiddetli 

bir topçu hücumunun dü şmanın savunma sistemini im-ha etmi ş gibi görünmesine kar şın, aksine, sadece d ış çevresini yok etmesi ve hücum edenlerin ilerleme vesald ır ı sırasında kar şılar ında daha etkili bir savunmabulmalar ı gibi bir durum, büyük ekonomik bunal ım dö-nemlerinde, siyasette de olur. 

"Doğ u'da devlet her şeydi, sivil toplumun başlang ıç 

dönemlerinde saydam ve şekilsizdi. Bat ı

'daysa devletlesivil toplum arasında doğ ru bir ili şki vard ı ve devletintökezlemesinde sivil toplumun sağ lam yapısı hemengörülüyordu. Devlet sadece ileri bir siperdi, bunun ard ındagüçlü bir istihkam ve tabya zinciri bulunuyordu. "29 

Devleti baskı aygıtlar ı artı hegemonya araçlar ı olarak tanımla-yan Gramsci'ye göre devlet, zor kullanımının yanı sıra güçlü he-gemonya (eğitim, kültür, propaganda araçlar ı, din vb.) araçlar ıyla"ikna" ettiği sivil toplumu da düzenin devamı için kullanır. Buyüzden komünistler kendi hegemonya araçlar ıyla sivil toplumiçindeki kurumlar ı (sendikalar, kitle örgütleri vb.) ele geçirmeli vedevleti giderek bunlardan soyutlamalıdır. Bu bir çeşit mevzi sava-şıdır. Komünistler sivil toplum içindeki bu mevzileri ele geçirip, kendisosyalizm ve yönetim anlayışlar ını uygulayacaklar ve nihayetindeetkisiz kalan devleti yıkacaklardır.

DY ve benzerlerinin iktidar ın "demokratikleşmenin yükseltile-rek" alınması ve bugünden sosyalizmin oluşturulması biçimindeki"mevzi savaşı" stratejisinin Türkiye toplumu açısından açık bir sı-nıf işbirliğine varması, iktidar perspektifinin dışlanması anlamınageleceği belli bir şeydir.

(29) Gramsci, Modern Prens, syf.120 

52  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 54/90

Sivil toplumcu görüşleri geçmişte Birikim açık olarak savunu-yordu. DY de aslında onun ağzıyla konuşuyor, "sosyalist adacık-lar" yerine "direniş komiteleri" diyordu. Sivil toplumcu görüşler 12Eylül sonrasının "gerçekçilik ortamında" oldukça yaygınlaştı.

Bu anlayışa göre, metropol ülkelerde toplumu ele geçirerek

devrim mümkün iken, bizim gibi ülkelerde gelişmiş bir sivil top-lum olmadığı için, bu da mümkün değildir. Yapmak isteyen de"teröre" başvurmak zorundadır ki, bu da, SSCB örneğinde görül-düğü gibi, "başar ısız" olmaya mahkumdur. O halde ne yapmakgerekiyor bizim gibi ülkelerde? Sivil toplumun gelişimine katkıdabulunmak ve sonra da bu toplumu ele geçirmek olsa gerek. DYoportünizminin ülkemizdeki mücadelenin esasının Avrupa'daki

demokrasilere ulaşabilmek için toplumdaki demokratikleşmeninartır ılması mücadelesi olduğunu söylemesi de öz olarak bundanfarklı bir şey değildir.

DİRENİŞ KOMİTELERİ SİVİL TOPLUMCULUĞA KAYIŞIN MODELİDİR 

"DY oportünizmi 12 Eylül sonrası süreçte ve özellikle bugün,

direniş komitelerinin ortaya çı

şı

halka mal etmeye çalı

şmakta-dır. Bu örgütlenmeleri biz değil, halk yarattı ve uyguladı demekte-dirler. Şöyle yazıyorlar savunmalar ında:

"Direni ş komiteleri de devrimcilerin zihninde teşek-kül etmi ş, tasarlanmış ve böylece önerilmi ş mücadeleşekilleri veya şemalar ı değ ildir. Bunlar hayat içinde,

 pratik olarak kitlelerin sınama yanılma yoluyla bulduklar ı ve şekillendirip olgunlaşt ırmaya çal ışt ıklar ı savunmaörgütlenmeleridir. Ve bunlar henüz belirli bir şekle ka-vu şabilmi ş, oturmu ş ve istikrar kazanabilmi ş organizas-yonlar haline de gelememi şti." ("Devrimcilerin Direniş Komitelerine Bakışı" başlığı)

Direniş komitelerini böyle tanımlamak, çıkış nedenlerini buşekilde ortaya koymak büyük bir çarpıtmadır. Açık olan gerçek,bugüne değin ülkemizde sınıf mücadelesinin niteliği, kitlelerin bu-

53  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 55/90

na katılım şekli ve savaşım geleneklerinin yaratılmasında oynadık-lar ı rollerin ölçüsü göz önüne alındığında, siyasi örgütlerin ortayaattıklar ı, ürettikleri (ki, bu da sınırlıdır) örgütlenme modelleri, yapı-lar vb. dışında, halkın kendi özdeneyiminden üretip yaşattığı, pra-tikte işler kıldığı, sonuçta ülkemiz sınıf mücadelesine mal olmuş 

savaşım örgütlenmeleri olmamıştır.1970'lere kadarki 50 yıllık revizyonist geleneğin bir şey yarat-

madığında herkes mutabık. Bu dönem ülkemizdeki halklar açısın-dan, işçi sınıf ı açısından nitelikli hiçbir savaşım örgütlenmesi vegeleneği vermemiştir. 70'li yıllardaki patlama gerçek anlamda kit-leleri sarsmış, onlar ı devrimcilere başka bir gözle bakmaya ulaş-tırmıştır. 20 yıllık bu dönem boyunca halkın gözündeki büyük ve

sarsı

lmaz prestiji, saygı

nlı

ğı

bunun en açı

k kanı

r.O süreçten bugüne ve özellikle 1980'lere gelinceye dek,oportünist ve revizyonist anlayışlar ın pratikte iradi olarak uygula-maya soktuklar ı bir anti-faşist kitle savaşım örgütü olmadığı gibi,kitlelerin yaratıp devrimcilerin de yön verdiği halk örgütlenmeleri(sovyet vb. gibi) olmamıştır.

Kitlelerin durumu açısından, bu, ülkemizin bir nesnel gerçeği-dir. Bu nesnelliğin varlığı da sınıf mücadelesinde devrimci güçle-rin niteliği ve güçleriyle bağlantılıdır. Bir kader değildir. Devrimci-lerin iktidar yolunda siyasal, politik ve askeri olarak edindiklerigüç ile kitleleri bu güçle kaynaştır ıp harekete geçirebilmeleri bunesnelliğin çözücüsüdür.

DY ise bu gerçeği kabul etmemiştir. Daha da ötesi, kendi tabanının bilincinde bir yanılsama yaratarak, ülkenin yaşanan somut gerçeğine aykır ı örgütlenmeler etraf ında enerjilerini boşa har 

camalar ını sağladı. Ortaya atılan düşünceyi, direniş komitelerimodelini üstüne almadı. Bunu kitleler yarattı denildi. Böylece tabanın direniş komiteleri gerekli mi, değil mi; ülkemiz koşullar ınauygun mu, değil mi tartışmasını atlayarak, doğrudan "halkın yarattığı örgütlenmelerin" nasıl şekillendirileceği tartışmasını yapmasını sağlamış oluyordu. Bu bir yanıltmacaydı. DY tabanına yönelik başar ılı da oldu.

Oysa o sürece vakıf herkesin bildiği gibi, "Direniş komiteleri

54  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 56/90

devrimcilerin zihninde teşekkül etmiş, tasarlanmış ve böyleceönerilmiş mücadele şekilleri veya şemalar ı değildir." değil, tamda öyleydi. Hatta daha açıkçası, bu denli emek harcanmış da de-ğildir, kopyadır. Ve yine o sürece vakıf herkesin bildiği gibi, "bun-lar hayat içinde, pratik olarak kitlelerin sınama yanılma yoluyla

bulduklar ı ve şekillendirip olgunlaştırmaya çalıştıklar ı savaşım ör-gütlenmeleri" ise hiç değildir.Ülkemizde kitlelerin sınama yanılma yoluyla bulup, şekillen-

dirmeye ve de olgunlaştırmaya kalkıştıklar ı direniş komiteleri tü-ründen savunma örgütlenmeleri ne yazık ki olmamıştır. Kitlelerinmücadele içindeki yeri de köklülük anlamında buna denk düşme-miştir. Faşistlerin toplu katliamlara giriştikleri bazı Anadolu kentle-

rinde, kendilerini korumak için ellerinde ne varsa onunla ve dev-rimcilerin de içinde örgütlü örgütsüz mutlaka yer aldığı kendiliğin-den tepki direnişleri dahi bu tür iktidar nüvesi örgütlenmeler ya-ratmamıştır.

DY oportünizmi de, teorideki direniş komitelerinin pratikte ya-şama geçmediğini, adına direniş komiteleri denilen örgütlenmele-rin çoğunun kendi siyasi örgütlenmelerinin bir basamağı olmak-tan ileri gidemediğini biliyor.

Şöyle yazıyorlar:"Direni ş komitelerinin anlamı ve önemi hareketimiz 

ve genel olarak sol içinde yeterince anlaşılamad ı. Dire-ni ş komitelerinin eksik ve yetersiz anlaşılması, birçok yerde eksik ve biçimsel olarak hayata geçirilmesineneden oldu. Baz ı yerlerde direni ş komiteleri, sivil fa-şist hareketin sald ır ılar ına kar şı olu ştu; sivil 

faşistler tehlikeli olmaktan ç ıkt ığ ı zaman da bu komiteler görevini bitirmenin rahatl ığ ı içinde dağ ıld ı.Direni ş komiteleri çal ışmalar ını sosyal, kültürel vesiyasal bütünlükte görememenin bir eksikli ğ i olarak,birçok komite sivil faşistler tehlike olmaktan ç ıkt ığ ındadağ ıld ı." 

Buradan direniş komitelerinin geçmiş süreçte ne olamadığı-

nın ve ne olduğunun anlaşıldığını çıkarmak mümkün. Direniş ko-miteleri daha başlangıcından bugüne, bile bile abartılı propagan-da ve yanıltmacayla kitlelere sunulduğu gibi, bir "iktidar nüvesi"

55  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 57/90

olma niteliğine kesinlikle bürünememiştir. İşleyebildiği yerlerdesavunma temelinde DY'nin oradaki gücü, örgütlülüğü oranındafonksiyon görmüş ve sonuçta bu işlevini kaybettiği yerlerde dedağılmıştır. 

Bu nedenle, direniş komitelerinin sosyalizm yolundaki bir top-

lum projesinin önsel örnekleri olduğunu iddia etmek keramettebulunmaktan başka bir  şey değildir. Doğal olarak her türlü proje,

örgütlenme modeli ve bunun işleyişi düşüncede üretilebilir. Bu-nun toplumsal mücadelelerde tarihsel dayanaklar ı ya da benzer leri

bulunup çıkartılabilir. Hatta ütopik de olabilir. Bunlar ın hiçbiri

belirleyici değildir. Önemli olan, ortaya konan ne olursa olsun,onun koşullara uyup uymadığıdır. Direniş komiteleri de bu gerçe-

ğin dı

şı

nda kalamazdı

ve kalamamı

ştı

r. Toplumsal pratikte ger-çekleşmemiş bir "öneri"yi "iktidar nüvesi" olarak peşinen kabul et-mek ve tüm mücadeleyi, devrim perspektifini bunun etraf ında ör-mek, kendi kendini aldatmak değilse, geleceği bilinmezcilikle inşa

etmeye çalışmaktır. Çünkü bugünden "iktidar nüvesi"nin düşüncedeüretilmesi ile bu organlar ın yaşam içindeki fonksiyonlar ının neolabileceğini kestirmek mümkün değildir. Fatsa'da "AP'li-si,CHP'lisi, MSP'lisi yan yana yaşarlardı." demek, gelecekte bun-lar ın kar şı kar şıya gelip savaşmayacaklar ının garantisi olmadığı gibi, bu düzenin egemenliği sürerken, "doğrudan demokrasi"yi iş-lettiğin komitelerin de AP'lisinin ya da MSP'lisinin eline geçme-mesinin güvencesi olmayacaktır.

Bu noktada, halen kendini temize çıkarmanın bir yolu olarak,kendini eleştirmenin yanına solu da katmaya çalışmak, "Direniş komitelerinin anlamı ve önemi hareketimiz ve genel olarak sol

içinde yeterince anlaşılamadı." demek anlamsızdır, oportünizmdir.Aslında bu konuda DY oportünizminin değişik sesleri vardır.Örneğin, M.M.Uyan'ın Türkiye Sorunlar ı dizisindeki yazısın-

da, "Direniş komitelerini, her dönem için somut bir örgütlenmeve mücadele biçimi olarak önermek yanlıştır. Sınıf mücadelesinin

değişik biçimleri, değişik, yeni örgütlenme biçimlerini zorunlu kı-lar." demektedir. Yazara göre, direniş komiteleri geçmiş döneme

56  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 58/90

özgüydü. Bugün ya da yar ın önerilse de ("biçimsel" olarak) ger-çekleştirilemez.

O halde, direniş komiteleri sayfalarca teorisi yapıldığı ve lan-se edildiği gibi, bir "iktidar nüvesi" olan örgütlenmeler değil miy-di? "1975-80 dönemi"ne özgü idiyse -ki yazıda öyle deniyor- so-

lu suçlamanın ve bunu hala toplumsal bir projenin en önemliöğesi olarak göstermeye çalışmanın anlamı nedir?

Direniş komiteleri bir anlayıştır denilmektedir. Gerçekte deişin esası budur. Direniş komiteleri anlayışı sivil toplumculuğunyıllar içinde giderek daha somutlaşır hale geldiği bir anlayıştır.

Türkiye devrimci hareketi, kitleleri devrim saflar ına çekme so-runuyla kar şı kar şıyadır. Dünün ve bugünün gerçeği budur. Mü-

cadele araç ve yöntemlerinin neler olduğunu belirlemeden bu so-run çözülemez ve bu sorun çözülmüş gibi kabul edilip önermeler-de bulunulamaz. Ülkemizde kitlelerin devrim saf ına çekilmesi si-lahlı mücadele temelinde gerçekleşecektir. Bu süreç içinde yara-tılacak (ya da önceden var olan) kitle örgütleri ve mücadeleleride silahlı savaşımın boyutuna, kitle katılımının niteliğine göre iş-lev kazanacaktır.

DY oportünizmi ise kitleleri devrim saf ına çekmekten ve bu-na akışı sağlayacak olan silahlı mücadeleden, bu perspektifle ya-ratılmış partiden değil, taban örgütlenmelerinden söz edip duru-yor. Değişik tonlardaki seslerin her yazısında bunu görmek müm-kün. Hemen hepsi devrim saflar ına çekilmiş kitleleri "dolaysız de-mokrasi"nin işlediği komitelerde, konseylerde istihdam etmeklemeşgul. (!)

Tam da burada bir farklılık var. DY oportünizmi ile taban taba-

na zıt bir dil konuşuyoruz. Dolayısıyla, aynı frekans üzerinden ko-nuşmak bile mümkün olamıyor. Çünkü bizim ülke devrimine iliş-kin söylediklerimiz ve THKP-C'nin temel tespitleriyle DY oportü-nizminin hiçbir ortak yanı kalmamıştır.

Direniş komiteleri bir anlayıştır demeleri de bu yüzdendir:THKP-C'den "kopuş", sivil toplumculuğa kayış!

Aşağıdaki alıntı sivil toplumcu anlayışı genel çerçevesiyle

özetler:

57  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 59/90

"Devletin etki alanını mümkün oldu ğ unca daralta-rak, devletle doğ rudan yüzleşme yerine, sivil toplumkurumlar ını geli ştirerek geleceğ in ön biçimlerini olu ş-turmaya dayal ı bir projeydi bu. Bu görü şe göre, birey-lerin kendi yaşamlar ını yönlendirmeleri ve kendilerini 

doğ rudan ilgilendiren her alanda kararlara kat ıl ımlar ı sivil toplumun sosyalizm projesi aç ısından taşıd ığ ı önemli bir potansiyeldi. Bu potansiyelin sosyalist kat ı-l ımc ı bir demokrasi prati ğ ine dönü ştürülmesi olanakl ıy-d ı." 30  (abç)

Yine aşağıdaki alıntı ise, DY'nin sivil toplumculuğa kayışı-nı ve yukar ıdaki alıntıya iyi bir örnek teşkil edebileceğini gös-

terir: " İ ktidara alternatif olmak, devrimci halk demokrasi-sinin, sosyalist demokrasinin nüvelerini bugünden baş-layarak olu şturmaktan geçmektedir. Kitlelerin kendi de-mokrasilerini geli ştirebilecekleri, kendi kendilerini yö-netme deneyimi kazanacaklar ı komitelerin (...) hayat ınher alanında yarat ılmasından geçmektedir. Böyle bir mücadele ve örgütlenme perspektifi kitleleri kucakla-y ı p devrime götürebilecek olan tek yoldur. "31 

"Direni ş komiteleri halk ın (...) doğ rudan demokrasi anlay ışını basit ve somut olarak hayata geçirmeye ça-l ışt ığ ı, k ısaca gelecek toplumun ön ilişkilerinin filizlen-di ğ i olu şumlard ı. "32 (abç)

Bu benzerlik. DY oportünizminin sivil toplum mücadelesinihangi alanlarda yoğunlaştırabileceğini de gösteriyor. Ülkemizde

böylesi bir anlayışın kendi projesi doğrultusunda yapacağı en iyişey yerel-belediye yönetimlerini ele geçirmeye çalışmak, seçim-lerde buralar ı kazanmak olabilir. Böylece bir yandan halka hiz-met edilir, yaygın demokratik-halkçı bir hareket oluşturulurken,

(30) Sivil Toplum ve Ötesi, G.Savran, syf.9(31) Türkiye Sorunlar ı. Sayı 3. Haziran 1989. syf.47

(32) Türkiye Sorunlar ı

. Sayı

3, Haziran 1989, syf.114

58  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 60/90

diğer yandan, burjuvaziyi bir toplumsal huzursuzluk kaynağın-dan kurtarmış olunur. Gerek "İtalyan Komünist Partisi'nin yönetimiele geçirdiği belediyeler çerçevesinde, halkın sürekli ve aktif bir biçimde yönetimde yer alması yolunda sağladığı gelişmeler",gerekse "Fransa'da komünistlerin yönetimindeki belediyelerde

zengin ve heyecan verici deneyler"33

DY oportünizmi için iyi birer örnek olabilir.

POPÜLİZM ÜZERİNDE BİÇİMLENMİŞ BOŞ BİR İNANÇ: 'DİRENİŞ KOMİTELERİ' DY'nin  sivil toplumculuğa katkısı, aslında Birikim'den aldığı 

direniş komiteleridir. Başlangıçta anti-faşist mücadelede bir ör-

gütlenme biçimi olarak algılanan ama kısa sürede farklı bir "dev-rim" stratejisinin araçlar ı olduğu anlaşılan direniş komitelerininönemi '82 DY Yazısı'nda çok net bir şekilde ortaya konmuştur.DY'nin kendiliğindenci teorisinin geleneksel soldan "ikinci ko-puş"u tamamlamasıyla DY iki adım geriye giderek THKP-C'yi "aş-mış" oluyor.

'82 DY Yazısı'nda, "var olan sosyalizm"e yönelik eleştiriler dı-

şında, Stalin ve III. Enternasyonal konusuna bilinçli olarak girilme-miştir. O dönemde, henüz bu konuda gerçek düşüncelerini yaza-cak cesareti kendilerinde bulamıyorlardı. Ama daha sonra kendi-sinin bir Devrimci Yol'cu olduğunu söyleyen sivil toplumcu Taner Akçam, bu konudaki görüşlerini açıklayacak rahatlığı kendindebulmuştur. Şöyle diyor:

"Türkiye'de iki ana gelenek vard ır.... Birinci gele-

nek Marksizmin Sovyetik yorumu üzerine oturan, kökleri III. Enternasyonal'e ve Stalinizme dayanan geleneksel Marksizmin ekonomik-dogmatik yorumudur. Türkiye'deTKP'ce ve di ğ er bütün ak ımlarca temsil edildi... THKP-C ve Devrimci Yol'un bir başka gelenek, ana gelenek oldu ğ unu söylüyorum. "34 

(33) Kuramlar Boyunca Özyönetim, syf.75-76(34) Taner Akçam. Saçak, sayı 48. syf.17

59  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 61/90

Böylece sorun bilinçli olarak arap saçına çevrilerek TKP III.Enternasyonal içine yerleştirilip, DY, THKP-C geleneği hattına ko-nulmuştur. THKP-C'yi III. Enternasyonal geleneğinden kopar ıpkategorileştirmenin aslında anlatmak istediği tek şey var: Siviltoplumcu DY geleneği III. Enternasyonal'den ve "Stalinist" gele-

nekten uzaktadır, onun inkâr ıdır. Bütün oportünist hareketlerinyaptığı gibi, DY de dünya komünist hareketi geleneği bakımın-dan yerini belirliyor. Onun yeri, geleneği Lasalle'den Bernstein'a,Kautsky'ye kadar uzanıyor ve Avrupa revizyonistlerinin geleneğiylebirleşiyor.

Eski DY taraftarlar ının bir kısmınca çıkartılan Demokrat Arka-daş Dergisi, DY oportünizmi içindeki sivil toplumcu tahribatı çok

net yansıtıyordu. Ekim Devrimi değerlendirmelerinde "Sosyalistdemokrasi üretici güçlerin gelişimine feda edilmişti.", "SBKP di-ğer komünist partileri kukla partiler yapmıştı.", "Devrim evlatlar ını yemişti.", "Stalin iç demokrasiyi yok etmişti.", "1938 duruşmalar ın-da Bolşevikler tasfiye edilmişti." görüşlerine yer vermişti. Bu gö-rüşler, DY oportünizminin, geçmişte "Sovyetler Birliği'nin nüfuzalanlar ı için mücadele verdiği" şeklindeki görüşlerinin doğal sonu-cuydu.

Muhalefetle iktidar ın birlikte var olabildiği, uzlaşmacılık üzeri-ne kurulu bir demokrasi Stalin düşmanlığının kaynağı, sınıf işbirli-ğinden başka bir şey değildir.

Özet olarak, en uç noktada Türkiye'de TBKP taraf ından savu-nulan ve DY-Göçmen grubu taraf ından başka şekillerde piyasa-

ya sürülmeye çalı

şı

lan sivil toplumculuk, aslı

nda DY'nin mayası

n-da vardır ve onu sürekli üretmektedir.Siyasal düzeydeki kendiliğindenciliğin örgütsel düzeyde so-

nu gelmez bir "partileşme süreci"ne veya direniş komiteleri üzeri-ne oturmuş "demokratik", "geniş" bir "parti"ye veya bugün olduğugibi bir "anti-örgütçülük"e varması kaçınılmazdır.

Direniş komiteleri popülizm üzerine biçimlenmiş boş bir 

inançtan öteye bir şey değildir.

60  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 62/90

ÖRGÜTSEL PLANDA KENDİLİĞİNDENCİLİK:"PARTİLEŞME(ME) SÜRECİ" 

Siyasal ve ekonomik alanlarda olduğu gibi örgütsel alandada, kendi içinde çelişmeli ve tutarsız olan küçük burjuva aydınla-r ı, bir yandan örgütsel liberalizmi, geniş bir demokratizmi savu-nup merkeziyetçiliğe, örgüt disiplinine "bürokrasi", "kitle disiplini"vb. diye saldır ırken, kendisi için tasvip etmediği merkeziyetçiliğive disiplini sıradan insanlar için acımasızca kullanmaktan da çe-kinmezler. Küçük burjuvazinin örgütlenme anlayışı ya örgütselanar şizme ya da sürüyü güden aydın bürokratizmine dayanır. DYörneğinde '80 öncesi bu iki özellik bir arada olmuş, '80 sonra-sında da anti-örgütçülüğe kadar gelinmiştir.

DY, 1977'de yayınladığı Bildirge'yle "partileşme süreci"nibaşlatmıştır. Bu süreç, ideolojik birliğin temel teorik konular açıklanarak ikna temelinde sağlanacağı, günün siyasalihtiyaçlar ına cevap veren bir pratik içinde yetişen kadrolarlapartinin örgütsel ilişkilerinin kurulacağı bir süreç olarakdeğerlendiriliyordu. Başlangıç bakımından doğru kabuledilebilecek bu görüşlerde DY'nin samimi olmadığı geçen zaman

içinde ortaya çıktı. Devrimci Yol oportünizminin tepesine oturmuş bürokrat kastın ne temel teorik konular ı açıklayıp ikna temelindeideolojik birliği sağlamaya, ne de pratiğin ihtiyaçlar ına cevapveren bir kadrolaşma ve örgütsel ilişkiler ağı kurmaya niyetivardı. DY'nin üst çevresi kendiliğindenci ilişkiler üzerindekurulmuş bir bürokratik kasttı. Var olan durum kendilerinebulunmaz mevki ve olanaklar sağlıyordu. Bundan dolayı,

statükoyu korumaktan, başka bir deyişle kendiliğindenciliğidevam ettirmekten başka bir şey yapmadılar.Aynı zamanda kendiliğindenci partileşme sürecinin aşılması 

anlamına gelen Devrimci Sol ayr ılığı, DY'de bazı kıpırdanmalar yarattıysa da, ideolojik gıdasını kendiliğindencilikten alan DY yö-netici kastı, politikalar ından vazgeçmediler, vazgeçemediler.

DY'nin partileşme süreci anlayışı, direniş komiteleri temelin-de geniş bir demokratik örgütlenmeye ve bunun üzerine oturmuş bir bürokratik kasta dayanıyordu. Tam anlamıyla küçük bur-

61 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 63/90

 juvazinin örgütsel anlayışını yansıtan bu örgütlenme (örgütlenme-me de denebilir) modelinin netice olarak hüsrana yol açacağını tahmin etmek zor değildi. Bu konudaki dramatik "özeleştirilere"geçmeden önce, DY'nin partileşme sürecinden ne anladıklar ını kendi ağızlar ından ortaya koymaya çalışalım.

Kendiliğindenci partileşme süreci, en ideal partiye ulaşmakiçin uzadıkça uzayan ama daima bir belirsizliğin hakim olduğubir süreçtir. DY Bildirgesi'nden önce ne yapılacağı belirsizdi. Bil-dirge'nin öne çıkardığı "partileşme süreci" bu belirsizliği bir ölçü-de kaldırdıysa da, kendiliğindencilik egemen olmaya devam et-miştir. Devrimci Sol ayr ılığının zorlaması belli adımlar atılmasınayol açtıysa da, DY açısından belirsizlik sürmüştür. '82 DY Yazı-

'nda bu durumu şöyle değerlendiriyorlar:"Başlang ıçta bir parti örgütlenmesinin zorunlu önkoşulu olan net bir ideolojik-politik hatt ın olu ştu-rulması ve kadrolar ın yarat ılması görevleri ön plandaidi. Bunlar ın belli ölçülerde tamamland ığ ı noktada,özellikle nasıl bir parti kurulacağ ına ili şkin yeterli belirginli ğ in olmay ışı partileşme al ışmalar ında ciddi t ıkanmalara yol açt ı." 

Evet, nasıl bir parti kurulacaktır? Belirginlik yoktur. YıllarcaTHKP-C savunuculuğuyla aldatılan kadrolar ın motive edildikleriörgüt yapısı savunmacı, birleşik ulusal çaplı, iktidar ı almak amacını değil, faşist yükselişi önlemek amacını taşıyan bir örgüttür. Po-litikleşmiş Askeri Savaş Stratejisi savunulmadığına göre, bu partinasıl bir parti olacaktır, muammadır.

"... Dedik ki, bizim amaçlad ığ ımız parti, bugünkü 

SBKP gibi revizyonist bir parti haline gelmesin. Bununideolojik, teorik, pratik düzeyde önlemlerini biz şimdi-den ele alal ım ki, biz devrimi başar ıya ulaşt ırd ıktansonra fasit bir daire içinde aynı noktaya gelmeyelim.Bizim parti anlay ışımız ın yanı başında, kitleleri örgütle-mekteki temel yaklaşımlar ımız ın somut ifadesi olan di-reni ş komiteleri tezlerimiz yatmaktad ır."35 

(35) "İşte Röportaj", Melih Pekdemir, syf.44 

62  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 64/90

Elbette diğer komünist parti deneylerinden ders çıkartılmalı-dır. Ama "şimdiden ele alınacak" hiçbir önlem, toplumsal çelişkile-rin parti içine yansımasını, parti içinde çeşitli sapmalar ın ortayaçıkmasını, hele hele on yıllarca sonra düşülecek bir yanlışı veyasapmayı önleyemez. Bu idealizmdir. Partiyi idealleştirmek ve top-

lumdan soyutlamaktır. SBKP'nin revizyonizme sapması, herhaldeLenin'in almayı ihmal ettiği önlemlerden dolayı olmamıştır. Partiyiiçine düşülebilecek her türlü yanlışlığa, sapmaya kar şı bir bir koruyacak bir reçete arandığı sürece, DY'nin partileşme süreci hiçbitmeyecek demektir.

DY oportünizmi kendisine bir parti hüviyeti kazandıracak tekyol olan güçlü-merkezi örgüt yapısı yerine direniş komitelerinden

kurulu anti-faşist cephesel birlik hüviyeti peşinde koştu. Savunmacı

 temelde anti-faşist bir ulusal direniş stratejisi çerçevesinde kitleiçinde örgütlenmek amacı bir kadro organizasyonu olan partiyapısının çok önünde yer aldı.

"Devrimci bir partinin, herhangi bir şekilde bir ara-ya gelmi ş insanlar ın kendi aralar ında olu şturduklar ı hi-yerar şik bir yapı olarak görülemeyeceğ i; bütün bir emekçi halk ın ve i şçi sınıf ının önderlik hak ve yetene-ğ ine sahip devrimci bir partinin, ancak o formasyonave yetkinli ğ e sahip kadrolar taraf ından olu şturula-bileceğ i; o dönemde ('80 öncesi -bn-) bu koşullar ınbulunmad ığ ı; bütün bu nedenlerle parti sorununun an-cak bir mücadele süreci içinde çözülebileceğ i ifadeedilmi ştir." 36  

'80 öncesi parti kurma koşullar ının bulunmadığı belirtiliyor.

Bu görüşün '82 DY Yazısı'ndaki "nasıl bir parti konusundaki belir-sizlikten dolayı partinin kurulamadığı" görüşüyle olan çelişmesinibir yana bırakalım. Vurgulanması gereken nokta, oportünistlerleMarksist-Leninistler arasında parti konusundaki temel farklılığıntam da "partiyi oluşturma koşullar ı"nda ortaya çıktığıdır. Mücade-leye ve devrime niyeti olmayan oportünizm her zaman partinin

(36) DY Savunması, "Devrimci Yol Gerçeği" 

63 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 65/90

kurulabilmesi koşullar ını eksiksiz bir demokraside aramıştır.Oportünizme göre, ancak burjuva demokrasisi koşullar ında pro-letaryanın partisi kurulabilir. Marksist-Leninistlere göre ise, eğer bir ülkede proletarya partisi yoksa, koşullar ne olursa olsun, pro-leter devrimcilerin görevi proletaryanın devrimci partisini oluştur-

maktır. Partinin oluşumu ülkenin o dönem içinde bulunduğu ko-şullara göre şekillenir. '80 öncesinde partinin kurulma koşullar ı-nın olmadığını ileri sürmek tek kelime ile kendiliğindenciliğe tes-lim olmaktır. Milyonlarca emekçiyi etkilediğini, yığınla kadroya sa-hip olduğunu övünerek belirtmekten hiç geri kalmayan DY önder-lerinin şimdi "koşullar yoktu" demeleri acizliklerini göstermelerin-den öte, kendiliğindenci partileşme süreci anlayışlar ının bir ifade-

sidir.DY'nin partileşme sürecinin kendiliğindenciliğe dayanması başlıca iki noktada kendini gösterdi. Birincisi, tepede bürokratikbir kast; ikincisi, aşağıya doğru gidildikçe direniş komitelerindeifadesini bulan kendiliğindenci "örgütsel" ilişkiler. Böylesine bir sü-reçle, yani azami demokratizm ve kemikleşmiş bir bürokratizmile partiye ulaşmaya çalışmak imkansızdır. Menşevik parti anlayışı bu imkânsızı savunmaya dayanıyor. DY gerçeğinin çıplak ifadesiolan Taner Akçam'ın değerlendirmeleri bunu doğrulamaktadır:

"...  Anti-faşist direni şin içinde olan bir insan dakendini DY'ci görüyordu. Herhangi bir örgütsel bağ l ıl ı-ğ ı yoktu belki bu insanın. Aşağ ıda, en altta kaybolmu ş bağ l ıl ık, örgütsel bağ l ıl ık gözükürken, öbür tarafta amayukarlarda belki son derece hiyerar şik, son derecemerkeziyetçi, demokratik merkeziyetçilik prensibini uy-

gulamaya çal ışan bir yapı görülebiliyordu. Yani Devrimci Yol hareketlili ğ inde -bu bir kitle hareketiydi bence -bu halk hareketinde halk örgütlülü ğ üyle kadrosal örgütlenmenin sınırlar ı nerede başl ıyor, nerede bitiyor-du, belirsizdi." 37  

(37) Taner Akçam, Saçak, sayı 48 

64  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 66/90

"... Kendi örgütlenmesi, parti haline dönü şmesi bir sürece yay ılmış, halk ın kendi örgütlenmesinin temel al ınd ığ ı, halk örgütlenmelerinin yarat ıld ığ ı bir sürecebağ l ı kal ınmışt ır. (...) Devrimci Yol'cu olmanın şart ı her-hangi bir örgüte üye olmak değ ildi. İş yapmak esast ı.

(...) Bu nedenle, kadro ve kitleler arasındaki ayr ım çiz-gileri kesin ve net değ ildir." 38  "Duraksamalar ın burada i şaret edilebilecek bir ne-

deni de, hareketin hızl ı geli şmesinin getirdi ğ i rehavet,güçlülük ve yeterlilik duygular ıd ır. Bu bir yandan zaaf-lar ın, hatalar ın ve eksikliklerin görülmemesine ya daönlemlerin kavranmamasına yol açarken, bir yandan

da önderlik kademelerinde geli şmeyi yeterli bulan tutu-cu ve bürokratik eğ ilimlerin güçlenmesine neden ol-mu ştur."38a 

Yine, T.Akçam'ın yazılar ında ve bu çevrenin çeşitli ağızlar ın-dan, DY'nin sürece ilişkin görüşlerinin açıklanmaya başlandığı,dolayısıyla otonom yapılar ın merkezileştirilmeye çalışıldığı döne-min başlangıcı olarak Devrimci Sol ayr ılığı veriliyor. Yıllarca DY'-nin oportünist görüşlerinin esas olarak ayr ılık sonrası gündemegeldiği söylendiğinde hayır deniliyor, şiddetle kar şı çıkılıyordu.Gelinen noktada, Devrimci Sol ayr ılığı sonrası DY görüşlerinin sis-temleştirilmeye çalışıldığı, kendi ağızlar ından itiraf ettikleri bir ger-çektir artık... DY Bildirgesi'nin çıkışından sonra, sürekli temel ko-nularda, THKP-C tezlerinin değerlendirilmesi ve sürece uygun ör-gütlenme tarzına ilişkin görüşlerin açılması istenmiş, önerilmiştir.DY, başından beri M-L'lerin farkında olduğu, üzerini kapatmaya

çalıştığı oportünist görüşlerini ancak ayr ılık sonrası, o da kısmenaçabildi. Bunun sonucunda, kendiliğinden niteliğini aşabilmesinisağlayacak ideolojik-politik donanım hep eksik kaldı.

DY'nin bu kendiliğindenci örgütlenme şekli 12 Eylülün gel-mesiyle ve yönetici kastın yakalanmasıyla tam anlamıyla ortaya

(38) Taner Akçam, "Sosyalist Birlik", Ekim 1989. syf.7 

(38a) O.Müftüoğlu, "Devrimci Yol Üzerine Notlar" 

65  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 67/90

çıktı. Artık kendiliğindencilik inkar edilemeyecek bir gerçekti. Vedramatik "özeleştiriler" (Özeleştiriyi tırnak içine alıyoruz çünkü aynı anlayış bugün de savunulmaktadır.) birbirini izledi. '82 DY Yazısı durumu şöyle değerlendiriyor:

"Hareketin genel olarak kendili ğ indenci bir nitelik 

taşıması bir gev şekli ğ e de neden olmakta, özerklik eğ i-limlerini teşvik etmektedir. "Memur devrimcili ğ inin saflar ımızda yayg ın-

laşması, sonuçta, her  şeyi haz ır reçeteler halindeyukar ıdan bekleyen insanlar y ığ ınını ortaya ç ıkarmışt ır.12 Eylül sonrasında oldu ğ u gibi -haz ır reçeteleringelmedi ğ i bir ortamda ise- bu anlay ış şaşk ınl ık ve şok,

devrimci görevleri yerine getirmeme biçiminde uç vermi şti." Hemen belirtelim, sonuç anti-örgütçülüğe kadar varmıştır.DY sorumlular ı savunmalar ında kendiliğindenciliği aşacak ye-

terlilikte olmadıklar ını söylüyorlar:"Ülkedeki siyasi mücadelenin canl ı dinamikleri ve

faşist sald ır ılar ın halk kitleleri içinde geni ş bir direni ş eğ ilimi yaratması, böyle bir mücadele ve direni ş içindeyer alan çeşitli insanlar ın kendi çal ışma alanlar ında...ön plana ç ıkmasına ve bu alanda mücadeleninönderli ğ ini üstlenmesine de kaynakl ık etmi ştir. Ancak ili şkilerin kendili ğ inden nitelikli ili şkiler düzeyini aşması,bizim anlad ığ ımız ve amaçlad ığ ımız anlamda devrimci bir parti niteli ğ ine dönü şmesi (bizim bu yöndeki çabalar ımız ın ve becerilerimizin yetersizli ğ i başta ol-

mak üzere) çeşitli nedenlerle mümkün olmamış; siyasi grup ili şkileri aşılamamışt ır." 39 

"Çaba ve becerilerin yetersizliği"ni anlıyoruz! "Çeşitli nedenler"nelerdir? En başta, iktidara oynayan bir partinin değil, ulusal çaptadireniş stratejisi izleyen bir partinin istenmesi, partileşmesürecinin kendiliğindenci tarzda aşılmak istenmesi, '80 öncesi ko-şullarda parti kurma şartlar ının olmadığı anlayışı; nedenler bunlar-

(39) DY Savunması, "Devrimci Yol Gerçeği" 

66  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 68/90

dır. Ve DY bu nedenleri ortadan kaldıracak beceri ve ideolojik an-layışa sahip olmadığını, olamayacağını '80 öncesi ve sonrası pra-tiğiyle ve günümüzdeki durumuyla göstermiştir. Çünkü DY'ninmayasında kendiliğindencilik vardır.

12 Eylül şartlar ında -sonradan hata olarak değerlendirilen

"toparlanma süreci"ni bir yana bırakırsak- kendiliğindenciliğinmantıki sonucu olan anti-örgütçülüğün savunulmasına ulaşanDY, bugün kendiliğindencilik senaryosunu yeniden hayata geçir-mek istiyor.

Dönemsel hareket olma yanlışından kurtulamayan DY oportü-nizmi, bugün de, geçmişte yaptığı "iç savaş" tespiti gibi ekstrem,popülizmden kaynağını alan tahlillerin üzerinde politika yapmayauğraşıyor. Kitle örgütlerine öylesi görevler yükleniyor ki, öncü-nün, partinin rolü, sürece uygun örgütlenme denilen yapılara veri-liyor. Direniş komitelerini taklit etmekten başka çare bulamayanDY oportünizmi, sınıf mücadelesini kendiliğinden oluşan muhale-fetin toparlanması olarak gördükçe, yanılmayı sürdürecektir. Eko-nomik amaçlı, geçim derdinin yarattığı yakınmayla kendisi için sı-nıf olma bilincini aynı kefeye koyan bir anlayış popülizmin ta ken-disidir, siyasi ürkeklik ve çaresizliğe bulunan kılıftır. DY oportüniz-

mi nesnel gerçeği değerlendirmede subjektivizmi terk etmedik-çe, bir anda yok olabilen milyonlarca emekçi düşünü görmeyisürdürecektir.

POLİTİKADA Mİ YOPLUK ÖRNEĞİ: DY 12 EYLÜL FAŞİST CUNTASINI NASIL "GÖRDÜ", NASIL DEĞERLENDİRDİ? 

DY, 12 Eylül öncesinde "Askeri bir darbe olursa, var olan içsavaş daha da genişler, ülke sathında yaygınlık kazanır." türün-den tespitler yapıyor, mevcut süreç ve koşullarda, oligar şinin ya-nı başında "kurtar ılmış"(!) bölgeler ve direniş komiteleri kurmalar ını eleştirip gelebilecek tehlikelere işaret edenleri "askeri bir darbetehdidiyle solu korkutmak isteyenler" olarak niteliyordu.

Ülkemiz gerçeklerinden tamamen uzakta olup, adeta kendi

dünyasında yaşıyordu DY. Ülkemiz siyasal koşullar ı, ordu taraf ın-

67  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 69/90

dan verilen muhtıra ve cunta hazırlıktan pek ilgilendirmiyorduonu.

Ve doğal olarak, 12 Eylül sonrası büyük bir şok ve şaşkınlıkyaşadı. '80 öncesi ve sonrası, genel olarak tüm oportünist-reviz-yonist "sol" kesimlerde olduğu üzere, DY açısından da tamamen

iki ayr ı dünya gibiydi. "Her  şeye muktedir" ve "solda tek güç"(!)olan DY gitmiş, kendine güvensizlik ve dağınıklık her alanda ha-kim olmuştu.

Asıl şaşkınlık ise darbenin değerlendirilmesinde ortaya çık-mış, olmadık tespitler yapılmıştır. Şöyle deniyordu '82 Yazısı'n-da:

"Gerek darbe öncesinde, gerek sonrasında hare-

ketimizin yeteri kadar göremedi ğ i ve değ erlendirmedeeksik kald ığ ı  şey, cunta ile MHP arasındaki ili şkilerinniteli ğ i ve biçimi dolay ısıyla cuntanın bu ay ırt edici özelli ğ idir."  

12 Eylül sonrasında "demokrat"lar ımızın aklından tek akım ge-çiyordu: "Acaba cunta MHP'li mi, değil mi?" Burjuva politikacılar ı-nın ilk aklına gelen, onlar ın da aklına gelmişti. Ve cuntanın açık-tan MHP'li olmadığını anlayan "demokrat"lar ımız büyük bir rahat-lama ile koltuklar ına uzanarak, cuntacılar ın kendilerini acaba nezaman gözaltına alacaklar ını düşünmeye daldılar. Onlar mücade-leyi değil, ölüp ölmeyeceklerini düşünmüşlerdi. Ve tavırlar ını so-nuna kadar buna uygun olarak, tutarlı(!) bir şekilde sürdürdüler.Bir kısmı yurtdışına kaçtı, bir kısmı da Selimiye ve Mamak'ın yolu-nu tuttular.

'82 DY Yazısı'ndan anlıyoruz ki, DY'nin cunta-MHP ilişkilerini

doğru dürüst değerlendirememesinin nedeni, "cuntanın MHP'yekar şı göstermelik mi, yoksa köklü ve sınıfsal bir tavır mı alacağını bilememeleri" imiş!

Şöyle ifade ediyorlar:"MHP'nin konumu ve cunta-MHP ili şkileri üzerine

doğ ru tespitler ancak Kasım sonunda yapıld ı. (...) Cun-tanın MHP'ye kar şı tavr ının salt göstermelik bir şey ol-

may ı p, köklü sınıfsal-siyasal tercihlerinin ürünü oldu ğ u  

68  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 70/90

ve bu durumun önemli siyasal sorunlar yaratt ığ ı geni ş bir biçimde değ erlendirildi."40 

DY işte tam bu düşüncelerle rahatlamışken, "önemli siyasalsonuçlar" başlar ına gelmekte gecikmedi ve bu değerlendirme-den bir ay sonra Mamak'a taşındılar.

PROVOKASYON TEORİLERİ VE YENİLGİ ÜZERİNE KURT MASALLARI 

DY Savunması'nda, 12 Eylül'e doğru gelişen sürecin anlatı-mında; faşist terör ve yüzlerce faşist cinayet ile devrimci eylem-lerden sadece Devrimci sol taraf ından gerçekleştirilen, 12 Martdöneminin işkenceci, "balyozcu" Başbakanı Nihat Erim'in ceza-

landır ılması eylemi bir arada anılarak şöyle devam ediliyor:"12 Eylül 1980'de düdük öttü." 

"Oyun bitti." "Ve bu kez karanl ıkta oynanan bir başka "oyun"

başlad ı Türkiye'de." (abç)41 Evet, DY bugünden baktığında süreci böyle yorumluyor. Böy-

lece "egemen sınıflar ın pompaladığı kalleşçe bir iç savaş 

ortamı"ndan cunta sürecine geçiliyor.12 Eylül öncesi devrimci mücadeleyi, sınıflar mücadelesini "e-

gemen sınıflar ın oyununa gelmek" şeklinde değerlendiren böylebir kafa yapısının, daha o günden, 12 Eylül sonrası ani bir artış gösteren resmi faşist teröre kar şı mücadele etmesi ve bu konu-da tutarlı olması düşünülemezdi. Ve "yenilgi" daha ilk günden ka-falara yerleşti...

12 Eylül sonrasında pek çok siyasal yapı, '80 öncesi ve son-rasını değerlendirirken, genel olarak "yenilgi" sonucuna vardılar.Ve bunu toptancı bir anlayışla yaptılar. Yani "Herkes yenildi, bizde yenildik."

"Yenilgi"nin nasıl bir yenilgi olduğu ise önemli değildi onlar 

(40) '82 DY Yazısı 

(41) DY Savunması, "Abdurrahman Köksaloğlu. Nihat Erim, Kemal Türkler"

başlığı 

69  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 71/90

için. Sadece sonuç önemliydi. Çünkü amaç, devrimci bir şekildeyaşanılan yenilgi koşullar ını aşmak değil, savaşmadan teslim ola-rak aldıklar ı yenilgi için hep beraber günah çıkarmaktı!

Proleter devrimci hareketlerin tarihsel deneyleri yenilgilerledoludur. Öyle ki, zafere giden yol yenilgisiz gerçekleşmemiştir 

ve yenilgi devrimci sürecin bir yasası

r. Devrimci hareket açı

şı

n-dan, yenilgi yeni bir atılıma olanak sağladığında, zengin tecrübe-ler kazandırdığında, çoğu kez Engels'in deyişiyle, "zafere eşde-ğerdir". Sovyet, Çin, Vietnam, Küba ve diğer devrimler bununzengin örnekleriyle doludur. Proleter devrimci hareket açısındanyenilgi, devrim güçleriyle kar şı-devrim güçleri arasındaki zorlu vetarihsel bir çarpışma anlamına gelir her şeyden önce. Çarpışmave sonuç olarak çeşitli objektif ve sübjektif nedenlerle yenilgi ve

tekrar çarpışma...Oportünist "sol", işte bu diyalektik birliği bilerek çarpıtarak,

yenilgi sorununu ele almıştır. Onlara göre, sonuç olarak "yenilgi"ve bunun nedenleri vardır. Ama çarpışma söz konusu değildir.Böylece "nedenlerin nereden kaynaklandığı bilerek çarpıtılır.Çünkü gerçekte, bu "nedenler" bir bozgun ve kaçış sürecinde or-taya çıkmış ve "yenilgi" bu süreç sonucunda gelmiştir.

Bu açı

dan, önce sorunun çerçevesini doğru çizmek gerek-mektedir. Oportünist solun kullandığı "yenilgi" kavramının gerçekanlamı kaçıştır, mücadele etmeden, çarpışmadan ve direnme-den kaçış!

Oportünist "sol"un büyük çoğunluğu, 12 Eylül darbesiyle bir-likte, "geri çekilme" adı altında çarpışma alanından kaçmıştır. Bunedenle, bir çarpışmadan dolayı ortaya çıkan bir yenilgi olmadığı gerçeğinden hareketle, söz konusu yenilginin "objektif nedenle-

ri"nden de bahsedilemez. Ancak ve ancak kaçış nedenleri üzerin-de durulabilir ki, oportünist sol da bundan uzak durmuş, kaçın-mıştır. Bunun yerine, papazca "12 Eylül öncesi zaaflar ı"nın üzerin-de durmayı yeğlemiş ve dolaylı olarak kaçışlar ının nedenlerini or-taya koymaya çalışmışlardır.

Bir diğer nokta ise, "yenilgilerin, yürünen yolun yanlışlığını de-ğil, doğruluğunu da kanıtlayabileceği" şeklindeki ifadedir. Dahaönce DY'nin THKP-C yenilgisine ilişkin olarak yazdıklar ını hatırla-

70  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 72/90

yalım. Aynı söylem '82 DY Yazısı' nda da vardır:"... Bugün ortaya ç ıkan sonuç (yenilgi kastediliyor 

-bn-) devrimci hareketin, gerek sosyalist hareketin ge-neldeki ideolojik siyasi hatt ına, gerekse bunun olumsuz sonuçlar ına ili şkin değ erlendirmelerinin doğ rulu ğ unu 

kanı

tlamı

şt ı

r... Bu nedenden dolay ı

ve bu anlamdahareketimiz için bir yenilgiden bahsetmiyoruz."DY gerçekten bir çarpışma sonucunda yenilgi almış olsaydı,

bunun nesnel ve öznel nedenleri üzerinde durulabilirdi. Böyle bir durum olmadığına göre, "yenilgi" (aslında kaçış) hangi görüşlerindoğruluğunu ortaya koymuş olabilir? Söz konusu edilen, bir çar-pışmada kar şı-devrim güçlerinin taktik üstünlükleri kar şısında alınanbir yenilgi değilse, yazılanlar ın ne anlamı olabilir?..

Yukar ıdaki alıntının yazar ının bile şimdi güldüğü bu satırlar ınsaçmalığını ortaya koymayı yine kendisine bırakalım:

"Yenilgi, örgütsel, politik bir olgu idi. Bir tek devrimci hareketimizin, örgütümüzün yenilmesi, dağ ılması değ il, bir bütün olarak halk ın eylemlili ğ inin yenilgisiydi. (...) Oysabizler yenilgiyi bu denli güçlü bir politik ve tarihsel olgu olarak değ erlendiremedik. (...) Kal ınan yerden

devam etme anlamı

na gelebilecek bir prati ğ e girildi. (...)Bu dü şünce hem odağ a sadece bizi koydu ğ u içinyanl ışt ı, hem de zaten önüne görevler koyan "biz" eski "biz" değ ildi. Ne bir mücadeleyi temsil ediyor, ne deherhangi bir politika doğ rultusunda halk ı eylemlili ğ esokabiliyorduk."42 

DY önderleri savunmalar ında ise bu konuyu şöyle yazıyorlar:"Devrimci Yol'a kar şı yöneltilen eleştirilerin en yayg ın olanı,

12 Eylül'e kar şı etkili bir direni ş mücadelesini gerçekleştirememi ş olması noktasında toplanır. Bu eleştiri; ku şkusuz, Devrimci Yol'un 12 Eylül'den sonracuntaya kar şı yürütülen direni ş mücadelesinin ve hare-ketin kendi süreklili ğ inin sağ lanmamış olması yönündenhakl ıd ır. Ancak bu eleştiri sadece Devrimci Yol  

(42) Taner Akçam, Sosyalist  Birlik, Ekim 1989, syf.10  

71 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 73/90

için değ il, bütün devrimci güçler için geçerlidir. (...) Ama daha önemlisi, henüz o noktaya gelmeden önceyapılması gerekenler vard ı. 

"Türkiye solunu yenilgiye götüren hatalar 12 Ey-lül'den çok öncesine gitmektedir..."43

12 Eylül yenilgisinin "sadece bir direniş eksikliği" olmadığı doğrudur. Evet, esas neden halka ve devrime olan inanç ve coş-ku eksikliği ile özgücüne güvensizliktir. Ancak direnmek de bun-lardan ayr ı ele alınamaz. Ve doğrudan bunlar ın göstergesidir. Bir çarpışmada direnmeyen, direnmeden teslim olmayı yeğleyen bir siyasi anlayışın devrime ve halka olan inancı tartışma götürür bir olgu haline gelir.

DY ise oportünizmin klasik tavr ına başvuruyor: "Çatışma anı önemli değil, iyi hazırlanılamadı."(!) ("Neden her şey, sonuç hiçbir şey")

Bu noktada, oportünist DY önderlerinin süreci biraz daha ön-cesinden ele alıp sık sık sol adına günah çıkarmalar ı kendileriaçısından önem kazanıyor. Savunmada "12 Eylül Neden Önlene-medi?" alt başlığı altında, sermaye cephesindeki gelişmelerin ve

o günkü siyasi ortamın anlatımı yapıldıktan sonra şöyle devamedilmektedir:

"Egemen burjuva güçlerinin bu şekilde faşizmi da-yatt ıklar ı bir dönemde geriye tek alternatif olarak kalandevrimci-demokratik bir ç ık ış yolu ancak devrimci-de-mokratik güçler taraf ından gerçekleştirilebilirdi. 12 Ey-lül'ün emperyalizm ve tekelci burjuvazinin bir tercihi 

olarak dayat ıld ığ ı 1980 Türkiye'sinde sol, 12 Eylül'ü ön-leyebilecek devrimci-demokratik bir çözüm yolunu ge-tirememi ştir. İ çe dönük, olumsuz, rekabetçi bir mücade-le anlay ışı içindeki k ırk parçaya bölünmü ş, ör ğ üt- 

(43) DY Savunması, aynı sat ırlar "Emperyalizme ve Faşizme Kar şı Devrimci Gençlik" Dergisi'nin 2. say ısında O.Müftüoğ lu imzasıyla "Devrimci Yol Üzerine 

Notlar" başl ı

ğ ı

alt ı

nda yay ı

nlanmı

şt ı

r. 

72  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 74/90

süz, dağ ınık ve kendili ğ indenci yapılar ıyla devrimci-

demokratik sol kesimlerin bunal ım içindeki topluma

demokratik bir alternatif çözüm yolunu önerip gerçek-

leştirebilecek bir olgunluktan, yetkinlikten çok uzak-

oldu ğ u bir gerçektir." 44

Benzer bir değerlendirmeyi '82 DY Yazısı'nda görüyoruz: "... Cuntanın iktidara gelişinde ye başar ısında (ve

bunu olanakl ı k ılan, kitlelerin cuntaya bir dönem "ses-

siz onay" vermesinin) sivil burjuva siyasal güçlerin bu-

nal ımı aşmada egemen sınıflar aç ısından alternatif ol-

ma özelli ğ ini yitirmi ş olmalar ından çok daha fazla, bir 

sosyalist hareketin toplumsal muhalefete arkasın-

dan gideceği güçlü bir devrimci iktidar alternatifi su-namaması önemli bir rol oynamışt ır."  

DY oportünizminin de içinde bulunduğu oportünist solun bir ikti-

dar alternatifi olamaması doğaldır. Çünkü oportünist sol, örgüt-

lenme ve mücadeleden önce, kafa yapısı itibariyle, mantığıyla bir 

alternatif olma iddiasında değildir. Onun bütün iddiası, muhalefet

etmek, yaptığı ise var olan statükoyu korumaya yöneliktir. Küçük

burjuva kafa yapı

, alternatif olmayı

ya hemen iktidar ı

alabilecekbir güç veya cuntanın gelişini engelleyecek bir hareket olarak an-

layabilir. Oysa alternatif olma, her şeyden önce politik bir hat so-

runudur, kendiliğindenciliği terk etme ve iradi bir iktidar savaşı 

verme sorunudur. DY'nin bütün tarihi işe kendiliğindenciliktir.

Sormak gerekiyor, DY 12 Eylülü önlemek için ne yapmıştır?

Evet, ne yapmıştır? Yoksa Fatsa Nokta Operasyonu'nda yaptıklar ı 

gibi, direnmekten feragat mi edilmiştir? Ya da 12 Eylül sonrasında

kendisi açısından herhangi bir direniş örgütlememe, olaylar ı kendi

seyrine bırakma, sınıf mücadelesini terk etme ve de her alanda

teslim olmada ifadesini bulan mücadeleden kaçış, daha 12 Eylül

öncesinden mi kendisini göstermiştir? Evet, öyle olmuştur. DY'nin

kafa yapısı daha '80 öncesi anti-direnişçiydi ve bakın 

(44) DY Savunması, "12 Eylül Neden Önlenemedi?" 

73  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 75/90

DY Savunması'nda cuntanın gelişini engellemek için cunta

öncesi sürece ilişkin neler söyleniyor: "Devrimci Yol 1980'in başlar ında faşist bir askeri 

darbenin gündeme geldi ğ ini saptad ıktan sonra, darbe

eğ ilimlerini güçlendirmeyecek bir eylem çizgisini izle-

mesi gerekti ğ ini belirledi ve bu doğ rultuda ortak bir siyaset geli ştirme, ortak kitlesel direni ş eylemlerinin geni şletil-

mesi ve buna benzer baz ı önlemler içeren bir politika

benimsedi." ("Devrimci Yol Üzerine Notlar", Emperyalizme

ve Faşizme Kar şı Devrimci Gençlik, sayı 2, syf.23)

DY oportünizminin cuntaya kar şı mücadele etmekten anladığı 

sadece "cunta eğilimlerini güçlendirmeyecek bir eylem çizgisi"dir.

Onun dı

şı

nda yazı

p çizdiği ise samimiyetsizdir. DY, bı

rakalı

m "ortakkitlesel eylemlerin geliştirilmesi" yönünde bir politika benimsemeyi,

kendi dışındaki sola kar şı hep tahammülsüz olmuş ve kendi

varlığının olduğu yerlerde diğer sola kar şı siyaset yasağı uygulamaya

çalışmış, kendi dışındaki solu "üç-beş soysuz" olarak nitelemiştir.

Bugün tumturaklı sözlerle "ortak bir direniş"ten söz eden DY opor-

tünizmi, '80 öncesinde, Fatsa Nokta Operasyonu ardından Devrimci

Sol'un yaptığı ortak tavır alma önerisini reddetmiş, oligar şinin

Fatsa'ya kar şı saldır ısına kar şı sessiz kalınmıştır.45 

(45) Ama oportünizm için bunlar önemli değildir. Gerekirse yalana bile baş-vurabilir! İşte '82 DY Yazısı'ndan böyle bir örnek: 

"Devrimci Hareket... '80 başında onlarca örgütü bir araya getir-mi ş ve herhangi bir darbe durumunda ortak ne yapılabileceğ i ko-nusunu tart ışmaya açmışt ır. Ama söz konusu gruplar ın çok büyük bir bölümünün aymazl ığ ı nedeniyle bu giri şim sonuçsuz kald ı." 

DY açıktan yalan söylemektedir. DY'nin sol gruplar arası güç ve eylem birli-ği tartışmalar ına nasıl tepeden bakarak küçümseyici bir tavırla yaklaştığını her-kes bilir. Öylesine güçlülerdi ki(!), kimseyle güç-eylem birliği yapmayaihtiyaçlar ı yoktu. DY 1980 Nisan'ında bir güç ve eylem birliği çağr ısı yapmıştır.Ancak "olası bir darbe" için değil, 1 Mayıs'a ilişkindir. Bu toplantıdan ise bir sonuç alınamamış, DY adına toplantıya katılan temsilci burnu havalarda "bizyapacağımızı zaten yapıyoruz" tavr ıyla, toplantının somut bir sonucaulaşmamasında başrolü oynamıştır. Gerçek budur. 

74  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 76/90

Savunmada DY önderlerinin "olumsuz sol'un özellikleri ara-sında saydıklar ı "kendiliğindencilik ve dağınıklık" da yine en çokkendisinde ortaya çıkan bir olgudur. Kendiliğindencilik DY opor-tünizminin tüm hücrelerine yayılmış, onun mayası olmuştur. 12Eylül yenilgisi ise, oportünist sol açısından, tüm sağ kendiliğin-

denci çizgilerin de yenilgisidir. Bu noktada, bugün DY'nin kendili-ğindencilikten "yakınması" pek bir anlam ifade etmemektedir. Bukonuda savunmada şöyle denilmektedir:

"... E ğ er kendili ğ inden nitelikli ili şkiler aşılabilmi ş,devrimci bir parti örgütlenmesinin gereğ i olan güçlü-merkezi bir örgüt yapısı, olu şturulabilmi ş olsayd ı,herhalde bu biçimde bir yenilgi ve dağ ılma süreci ya-

şanmaz, bunun sonucunda da 12 Eylül rejiminin ülke-mizde demokrasiye ait ne varsa ortadan kald ırarak y ıllarca süren bir aç ık faşizmi bu denli rahatçasürdürebilmesi mümkün olmazd ı."46

Ve tespit "derinleştiriliyor":"Sonuç olarak, 12 Eylül gibi büyük bir tarihsel dö-

nemece, partileşme süreci olarak tanımlanan bir geçi ş sürecine has yapılarla, onun eksiklik vezaaflar ıyla girilmi ştir. Bu, Devrimci Yol'un 12 Eylül'deki en büyük han- dikapı olmu ş, doğ al olarak da1980'lerde yaşanan tarihi belki de tersineçevirebilecek görevler yerine getirilememi ştir." 47 

Evet, insan merak etmekten kendini alıkoyamıyor: DY parti-leşmek için 12 Eylül öncesi çaba sarfetmemiş midir? Partileşsey-di nasıl bir parti olurdu? Ve mevcut anlayışıyla, 12 Eylül faşizmi-

ne kar şı nasıl bir tavır alırdı?'80 öncesinden bugüne değin uzanan DY pratiğine ve bugün

geldiği yere baktığımızda, bu sorulardan birine dahi olumlu ce-vap verebilmek mümkün değildir.

(46) DY Savunması. "DY Gerçeği" başlıklı bölüm.(47) DY Savunması ve "Devrimci Yol Üzerine Notlar". Emperyalizme ve Fa-

şizme Kar şı

Devrimci Gençlik, sayı

2, syf. 22 

75  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 77/90

DY'nin bu söylediklerinin, varlığını tespit ettiği olumsuzluklar ı aşmada herhangi bir önemi yoktur. Çünkü "Olumsuzluklar Türki-ye solunun bütünü için geçerlidir." ve DY bunlar arasında hep en"ak pak" olanıdır.

DY oportünizminin "yenilginin gerekçeleri" olarak saydıklar ı 

kurt masallar ını andırmakta olup bitmek tükenmek bilmemekte-dir:"... Devrimci bir alternatifin ortaya ç ıkar ılamay ı-

şının Devrimci Hareketimiz açısından en önemli nedeni ise, Türkiye devriminin temel sorunlar ınaili şkin görü şlerimizle içinde yaşanılan sınıflar mücadelesinin somut geli şimini etkilemeye ve giderek 

belirlemeye yönelik politikalar ı

z arası

nda iç bütünlü ğ ü olan, bağ lant ılar ı doğ ru kurulmu ş sistemli görü şlere ulaşmay ı ancak '78'lerin sonunageldi ğ imizde başarabilmemizdir."48

Evet, kah "geç kalmış olmak", kah solun 12 Eylül öncesiolumsuzluklar ının yansımalar ı ve hatta "sosyalist hareketin sosya-lizmi kavramaması" gibi tüm gerekçeler, yenilginin nedenleri ara-sında sayılmaktadır.

Tek bir sorunun cevabı yoktur: "Yenilenler hangi cephedeçarpışarak yenilmişlerdir?" Oysa bu soruyu sormak zorunludur.Aksi takdirde, yenilginin derinliği ve bugün DY önderlerininsözünü ettikleri "kazanmaya ve zafere olan inanç yitimi" açıklana-maz.

DERGİ ETRAFINDA ÖRGÜTLENMİŞ 

"TÜRKİ YE GERÇEĞİ" "Devrimci Yol 1970'ler Türkiyesi'nin önemli bir ger-

çeğ i olarak ortaya ç ıkmışt ır. "49 Mahkeme heyetine kar şı mı, Türkiye halklar ına mı söylendiği

belli olmayan bu sözlerin hemen akabinde düştükleri dipnotta, o

(48) '82 DY Yazısı 

(49) DY Savunması, "Devrimci Yol Gerçeği"

76  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 78/90

dönemin Türkiye Gerçeği"nin siyasi dergiler etraf ındaki kümelen-meler olduğunu, bu kümelenmelerin kendilerine "parti", "Mark-sist-Leninist Hareket" dediklerini, kendilerinin ise böyle bir yolabaşvurup kendilerine "parti", "Marksist-Leninist Hareket" demedik-lerini anlatıyorlar.

Şüphesiz DY gibi diğer pek çok grup bir dergi etraf ında ör-gütlenmişti. DY, kendi gerçeğini "ortada yasal olarak yayınlananbir dergi ve bu dergide yayınlanan görüşleri benimseyen kişilerindüşünce ve inançlar ı doğrultusunda ve kendi iradeleriyle bulun-duklar ı yerde şu veya bu şekilde hareket edenler" (Bkz. O.Müftü-oğlu, Sorgu) olarak açıklıyordu. Ancak biz burada insaflı davra-nıp DY'yi bu yanıyla değil, siyasi arenada kapladığı yer açısından

ete almayı

düşündüğümüz için, yukar ı

daki sözlerin daha "özgür"bir açılımı olan "İşte Röportaj"daki M.Pekdemir'in aynı konuya iliş-kin sözlerini de aktarmakta yarar görüyoruz:

"... Devrimci Yol her şeyden önce Türkiye'nin bir gerçeğ idir. Türkiye'nin yaşanmış ve yaşanmakta olandi ğ er gerçekleriyle birlikte kavranabilir. Devrimci Yol' cular, di ğ er emekçi halk güçleri gibi, 1975-80 arasındaki iç savaş ortamını yaşad ılar. Türkiye'nin bütün insanlar ı gibi yaşad ılar. İşte bu ortamdaki faşizme kar şı direni ş mücadelesi boyunca Devrimci Yol gerçeğ i yarat ıld ı." 50  

Devrimci Yol gerçeğini ortaya koyma iddiasıyla söylenen busözlerin özenle örtbas etmek istediği iki gerçek var: Birincisi.Devrimci Yol'un üzerinde ortaya çıktığı potansiyel; ikincisi ise,DY' nin "direniş mücadelesi" boyunca yaratılmadığı, tersine,DY'nin direniş mücadelesi boyunca yükselen potansiyeli sürekli

tüketme politikası izlediğidir. Bu gerçeklerden biri anlaşılmadandiğeri anlaşılamaz.

DY sorumlular ının örtbas etmek istediği, DY gerçeğinin orta-ya çıkış temelidir. Bilindiği gibi, THKP-C'nin 1971'deki silahlı mü-cadelesi büyük bir devrimci potansiyeli '74'lere miras bırakmıştı.

(50) M. Pekdemir. "İşte Röportaj", Eylül 1989, syf.44 

77  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 79/90

(Elbette bu potansiyel, '60'lı yıllar ın ortaya çıkardığı potansiyelindaha ileri boyutta bir devamıydı.) İşte DY bu potansiyelin bir ürü-nü olarak ortaya çıkmıştır. Devrimci Yol'un oportünist önderleribu potansiyelden hem korkmuş, hem de büyüsüne kapılmışlar-dır.

Bugün DY önde gelenleri, DY'nin "anti-faşist mücadelenin bir ürünü" olduğunu ispatlamalar ı için iki noktayı örtbas etmişlerdir.Birinci nokta, yukar ıda belirttiğimiz gibi, THKP-C potansiyelininadeta yok sayılması; ikinci nokta ise, bununla bağlantılı olarak,zaten başlangıçtan beri THKP-C düşüncelerini savunmadıklar ını ispatlama gayretleridir.51 

M. Pekdemir, aynı dergideki röportajında diyor ki:

"... Hiçbir zaman baştan itibaren elimizde veri olarak,arkadaş şu şu görü şler bizim amentümüzdür, bunlar gerçekleşecektir diye bir bak ış aç ımız olmad ı."51a

Dipnotta belirttiğimiz T.Akçam'ın söylediklerinin başka türlüifadesi olan bu sözler tümüyle yalan üzerine kuruludur. Pekde-mir'in "amentü" dediği, THKP-C'nin ideolojik-teorik görüşleridir veo dönem DY sorumlular ı var olabilmek için bu "amentü"yü ge-tirmek zorundaydılar. Ama onlar göğüslerindeki haçı gizliyorlar-dı. Bugün bu sahtekârlıklar ını örtbas etmek için üzerine oturduk-lar ı THKP-C potansiyelini yok saymak istemeleri gibi, o dönem,

(51) T.Akçam da '70'li yıllarda önlerinde bulduklar ı "çerçeveyi" ele alırken,bu çerçeve içinde en önemli yeri tutan THKP-C potansiyelini görmezden geliyor: 

"... 707'li  y ıllarda önümüzde buldu ğ umuz için giydi ğ imiz ideolo-  jik-teorik çerçevenin bizi belirlemede çok önemli olmad ığ ını savunu-yorum. (Tam tersine, bu noktanın "belirleyici" bir önemi var. Yoksa DY sorumlular ı o dönem THKP-C'yi tümüyle savunuyor görünmezlerdi. -bn-) Biz  şu ya da bu ideolojik tercihlere göre bir araya gelmedik;bizim şu ya da bu konudaki tercihimiz, di ğ er siyasal ak ımlarla ayr ımnoktamız ı olu şturmad ı. Başka bir şey de olsa giyilirdi. Hatta abartarak söyleyelim: Bu teorik çerçeve hareketin doğ al karakterine uymuyor,onunla ciddi bir çat ışma içinde bulunuyordu." (Sosyalist Birlik. sayı 6. syf.27) 

(51a) a.g.y. syf.45

78  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 80/90

görünüşte de olsa "amentü" getirdiklerini de inkar etmeye çalışı-yorlar. Yalan ve inkâr DY'nin mayasında böyle oluşmuştur.

Çıkış temelinin böylesine inkâr edilmesinin nedeni, sahip ol-duklar ı potansiyelin "direniş mücadelesi boyunca" kazanıldığını göstermek içindir. Oysa DY'nin bugüne kadarki tarihi anti-faşist,

devrimci potansiyelin çarçur edilmesi tarihidir.Devrimci Sol ayr ılığına kadar DY'nin gelişmesi THKP-C'ninoluşturduğu potansiyelin yeni bir temel üzerinde, anti-faşist mü-cadele içinde güçlenmesi, o dönem "DY" saflar ında olan devrim-ci militanlar ın Türkiye'nin dört bir yanında verdikleri cesur müca-deleler sonucu olmuştur. DY oportünizminin önderleri bu potan-siyelin de üzerine oturarak oluşan bu büyük devrimci enerjiyi

'78'den başlayarak hı

zla harcadı

lar. Bu yüzden "Devrimci Yol ger-çeği" esas olarak, 12 Eylül koşullar ında ortaya çıktı. Örgütün tasfi-yesiyle, cezaevlerindeki teslimiyetle, yurtdışındaki yozlaşmaylaDevrimci Yol çıplak gerçeğini sergiledi.

Bu bakımdan, DY'nin "direniş mücadelesi boyunca" ortaya çı-kan bir "gerçek" olduğunu iddia etmek, çıkış temellerini inkâr etmektir. Yalan ve demagojidir. Aslında bu durumu, bir ölçü-de, savunmalar ında açığa vuruyorlardı. Diyorlar ki savunmalar ın-da:

"Faşist güçlerin ülkemizi bir aç ık faşist diktatörlü ğ esürüklemesine kar şı mücadele edilmesi gereğ i ifadeedilmi şken; bu doğ rultuda etkin politikalar ın uygulana-may ışı ve bu anlamda 12 Eylül'ün gündeme getirilmesi-ne kar şın etkin bir mücadelenin ortaya konulamaması;12 Eylül sonrasındaki yoğ un bask ı koşullar ında hızl ı bir 

dağ ılma olay ı yaşanması ku şkusuz devrimci hareketinkendili ğ inden nitelikli ili şkileri aşamamış olması gerçe-ğ inin baz ı göstergeleridir. E ğ er kendili ğ inden nitelikli ili şkiler aşılabilmi ş, devrimci bir parti örgütlenmesiningerçeğ i olan güçlü-merkezi bir örgüt yapısı olu şturula-bilmi ş olsayd ı, herhalde bu biçimde bir yenilgi ve da- ğ ılma süreci  yaşanmaz, bunun sonucunda da 12  Eylül  

rejimi ülkemizde demokrasiye ait ne varsa kald ırarak  79  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 81/90

y ıllarca süren bir aç ık faşizmi bu denli rahatça sürdüre-bilmesi mümkün olmazd ı." 52

Yine aynı bölümün bir başka yerinde:"Ne var ki, 1970'lerin sonlar ında (yani Devrimci Sol 

ayr ıl ığ ından sonra, DY'nin ç ı plak gerçeğ inin ortaya ç ık-

maya başlad ığ ı y ıllarda -bn-) yaşanan siyasi geli şmele-rin hızl ı t ırmanış temposu kar şısında, devrimci mücadelebu k ısa süre içinde (daha önce geçen y ıllar göz ard ı ediliyor -bn-) örgütlenme, önderlik, siyasi yetkinlik vb.bak ımlardan taşıd ığ ı eksiklikleri, olumsuzluklar ı gi-derememi ş, bir parti niteli ğ ine ulaşacak  şekilde geli-şip yetkinleşememi ştir. Bu nedenle, 12 Eylül'e gelir-

ken (ve sonrasında) ancak devrimci bir parti taraf ın-dan yerine getirilebilecek fonksiyonlar ı yerine getire-memi ştir." 53 

Olsaydıyı bulsaydı ya vermişler, hiç doğmuş. İşte DY'nin tra- jik "gerçekliği" budur! Gerçek, bir yanıyla kendi acizliklerini orta-ya koyma bakımından konulmasına kar şın, tarih kar şısında so-rumluluktan kurtulmak için, diğer yanıyla çarpıtılmıştır. 12 Eylül

sonrası

dağı

lma ve yenilgi yaşanması

na neden olan şey partininolmayışıdır! Mantık şöyle işliyor: 12 Eylül öncesi parti kurmadan"etkin mücadele olmaz", 12 Eylül sonrası ise parti olmadığı içindağılma ve yenilgi olmuştur. Bu çerçeve içinde DY'nin "direniş mücadelesi boyunca yaratıldığı" gerçeğini nereye koyacağız? "Et-kin bir mücadele vermeyen", partisizliği mücadele etmemeye ge-rekçe gösteren, 12 Eylül sonrasında kaçınılmaz olarak dağılmave yenilgi yaşayan bir "direniş mücadelesi boyunca" mı DY yara-tılmıştır?

DY'nin parti ve partileşme süreci konusundaki oportünist çiz-gisini ayr ıca ele almıştık, burada vurgulamamız gereken şudur:DY'nin kendiliğindenciliği aşamamasının, partiyi kuramamasının,

(52) DY Savunması, "Devrimci Yol Gerçeği"(53) a.g.y. "Devrimci Yol Gerçeği"

80  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 82/90

anti-faşist mücadeleyi etkin bir şekilde verememesinin ana nede-ni onun oportünist çizgisidir. Bu çizgi ne partileşme yaratabilirdi,ne de anti-faşist mücadeleyi etkin bir şekilde verebilirdi. BuradanDY gerçeğinin üçüncü noktasını ortaya çıkarabiliriz. Bu da DY'-nin ortaya çıkışında ana görev olarak belirlediği partileşme süre-

cini, kendiliğindenciliğe teslim olmasından dolayı, hiçbir zamansona erdiremediği ve erdiremeyeceğidir.

"DEVRİMCİ YOL GERÇEĞİ" 

Bu gerçek, Devrimci Sol ayr ılığı döneminde, 1978'de "Devrim-ci Yol Hareketinde Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi" broşüründe,DY hakkındaki değerlendirme ve öngörüler sıralanarak anlatılmıştı.

Söylenenler bugün kanıtlanıyor. Söz konusu broşürden "DevrimciYol Gerçeği"ne ilişkin pasajlar aktarmak istiyoruz. DY bir varlıkolduktan itibaren, dayandığı, çıkış zemini olan anti-faşist, anti-oligar şik devrimci THKP-C potansiyelini tüketebilmek için "THKP-C'nin kitlelerden kopuk olduğu"nu işledi. Bu duruma ilişkin şöyledeniyordu:

"... (DY) 'dogmatik olmayal ım' havası içinde

geçmi ş hareketimizin (THKP-C) kitlelerle ili şkisini sağ layacak olan volan kay ışlar ını olu şturamad ığ ını söyleyerek, bugün bu yanl ış ve eksik(!) olanlar ıntekrarlanmamasını sağ lamak amac ıyla yayg ın kitleili şkilerini kurma zeminini ve örgütlenmesini sağ lamayaçal ışıyor!" 54

Bugün DY önde gelenlerinin "etkin bir mücadele veremedik"diye adlandırdığı anti-faşist mücadeledeki oportünist çizgisi şöyleeleştiriliyordu:

"Bugün faşizme kar şı aktif savunma çizgisinin tespit edilmesinde göz önünde bulundurulması gereken enönemli nokta, devrimci mücadelenin siyasal  iktidara

yönelik niteli ğ inin bir an olsun unutulmamasıd ır." 55  

(54) "DY Hareketinde Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi", syf.90 

(55) a.g.e.syf.104 

81 

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 83/90

"(...) E ğ er stratejik plandaki aktif savunma çizgisi dönem dönem taktik sald ır ılarla beslenmez ve sadece'bulundu ğ un birimi savun' olarak yorumlanırsa, uzunbir gelecekte -ki bugün oraya gelinmi ştir- y ılg ınl ık veyenilgi kaç ınılmaz olur." 56 

"(...) (DY) günümüz somutunda geli şen faşist terör kar şısında temel-tali mücadele biçimleri ayr ımından te-orik olarak kaçmaktad ır. Ama pratikte esas olarak ba-r ışç ıl siyasi mücadele biçimlerini gündeme getirmekte-dir." 57  

"Tarih bizi faşizme kar şı örgütlenmediğimiz için suçlayacak-tır." diyen DY oportünizminin önde gelenleri, anti-faşist mücade-

leye iktidara yönelik bir muhteva kazandı

rmamanı

n politikası

-nı yaparken hiç de öyle düşünmüyorlardı. Hatta mahkemesorgular ında anti-sivil faşist karakterlerini oldukça net koyuyor-lardı:

"Devrimci Yol dergileri incelendi ğ inde, eleştirilerinsiyasi iktidarlara yani hükümetlere yöneltildi ğ i görüle-cektir. (...) Hukuksal bak ımdan, devlete kar şı olmak ve siyasi iktidarlara kar şı olmak eşdeğ er değ ildir." (M.Pekdemir, Sorgu)

DY oportünizmi ana görev olarak partileşmenin oluşmasını bugün anti-faşist mücadeleden kaçmalar ının bir gerekçesi olarakvermeye çalışıyor. Oysa sorun partileşme sürecinin anti-faşistmücadeleden kaçmayarak gereklerinin yerine getirilmesiydi. Bukonuda Devrimci Sol şunlar ı söylüyordu:

"Günümüz Türkiye'sinde devrimcilerin önlerinde

halledilmesi gereken ilk mesele devrimci hareketinLeninist ilkeler çerçevesinde ideolojik birli ğ ini sağ -layarak proletaryanın savaşç ı partisini olu şturmak-t ır." 58  

(56) a.g.e. syf.105(57) a.g.e. syf. 107

(58) a.g.e. syf.40

82  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 84/90

"(...) Partileşme süreci ...ne zaman biteceğ i belli ol-mayan mutlu bir meçhulü ifade etmeye başlay ınca, doğ al olarak, hayat ını ve geleceğ ini, buna bağ l ı olarak da halk ıngeleceğ ini bu sürecin devrimci bir tarzda aşılmasına bağ -layan militanlar, gerek moral olarak ve gerekse devrimci 

ruhu günden güne körelerek yok olmaktad ır. "59

 "Partileşme sürecinde ideolojik birlik kadrolaşmave bununla orant ıl ı geli şecek anti-faşist mücadeleyi yükseltmekle ele al ınacakt ır. "60 

"(...) Ülkemizin içinde bulundu ğ u objektif durum,örgütlenme seviyesine göre, siyasal örgütlenmeyi baş-tan siyasi prati ğ in görevlerini yerine getirme kar şısın-

da bı

rakmaktad ı

r." 

61

 "(...) Gelecek bir aç ık faşist darbede, legal dernek-lerin kapılar ına kilit vuruldu ğ u anda böylesi bir örgüt-lenme (DY'nin kendili ğ indenci örgütlenmesi -bn-) da-ğ ılan kadrolar arasında irtibat ı dahi sağ layamaz. Dev-rimci bir çizgiden yoksun bir kadrolaşma anlay ışı ve ör-gütlenmesi bugünkü niteli ğ i ile daha ileriye bir ad ımatamaz, kof bir yapı haline gelir. Ve bugünün devrimci anti-faşist potansiyeli bu perspektifsizli ğ in elinde sö-ner, çarçur olur."62 

Önce THKP-C görüşlerini ve etkisini, sonra kendi varlığını tas-fiye ederek, Türkiye solunun tarihine en büyük tasfiyeci grup ola-rak geçen Devrimci Yol gerçeğini Devrimci Sol, 1978 yılında böyledeğerlendiriyordu. Bugün DY önde gelenleri suçluluk psikozuiçinde, Devrimci Yol gerçeğini anlatmak yerine, hamasiyet edebiya-

tıyla unutturmaya çalışıyor. Devrimci Yol önde gelenlerinin sorgula-mayan, düşünmeyen, muhakeme yapmayan, sonuçlar çıkarmayan,bu yönleriyle de kendini sağlıklı kılamayan bir kitleye ihtiyacı var.

(59) a.g.e. syf. 41(60) a.g.e. syf. 38(61) a.g.e. syf. 111(62) a.g.e. syf. 102

83  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 85/90

DY oportünizminin tarihi, sorunlara yaklaşımı doğru olmayanbir siyasi yapının, döneme uygun örgüt yapılar ı kuramayacağı vetaktikler geliştiremeyeceğinin kanıtıdır. Bugün, geçmişte yapılaneleştirileri haklı çıkartan durumlar ı ve çeşitli yazılar ı, günah çıkar-ma seanslar ının ötesine geçmiyor. Yaşanılan sürecin değerlendi-

rilmesi, geçmişten bugüne alınan kararlar ın ve bu kararlar çerçe-vesinde geliştirilen örgüt yapılar ının işlevleri, yanlışlıklar ı, tespitedilen politikalar ın sürece uygun olup olmadıklar ı tartışılacak yer-de, her şeyin üzeri kapatılıyor.

DY'nin oportünist önderleri '71'den miras kalan ve adeta ken-dilerine sunulan potansiyeli tüketme günahının kefaretini ödemeli-dirler. Çünkü bu potansiyelin ateşten olduğunu anladıktan itiba-

ren, onlar ı

n misyonu ateşi yok etmekti. "Devrimci Yol Gerçeği" Kı

-zıldere manifestosuyla yakılan ateşin DY saflar ındaki söndürülü-şü, "kazanma inancının", "coşkunun", "umudun" kaybedilişi gerçe-ğidir.

DAĞILMA, ÇÜRÜME VE BUGÜN 

1982 yılında toparlanma süreci ilan eden DY oportünizmi, biz-zat toparlanma süreci ilan edenlerce, 1983 ortalar ından itibaren,var olan ideolojik-politik birliğinin parçalanması ile sonuçlanantasfiyeye uğratıldı. Toparlanma sürecine girildiğini, irade birliği-nin sağlandığını söyleyenler çok geçmeden Türkiye solunun 12Eylül yenilgisinin ana nedeni ideolojiktir dediler ve sorunu "Mark-sizmin krizi"ne bağladılar.

DY oportünizminin başına gelenler kopuş teorisinin doğal so-nucuydu. Onlara göre, birinci kopuş THKP-C pratiği ile, ikinci ko-

puş direniş komiteleri önerisi ve pratiğiyle gerçekleşmişti. Bunlar Marksizmin dogmatik-ekonomist yorumundan kopuşlardı. Üçün-cü kopuş da yaşanmalı ve Türkiye solundan, onun dogmatikliğin-den temelli kopuş sağlanmalıydı.

Kopuş teorisinin mantıki sonucu "geçmişten kuşku duyan","geçmişten kopmaya karar vermiş", kararsız, ilkesiz bir ruh hali-nin ortaya çıkışı oldu. Tasfiyecilik her  şeyi inkâr edip, yeniden

başlıyordu. Proletarya diktatörlüğü temel ilkesinin reddini içeren

84  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 86/90

"yeni bir Marksizm yorumu", Türkiye tarihini militarizmin gücüyleaçıklamaya dayalı sivil toplumcu "yeni bir tarih yorumu", içinde sı-nıfsallığı bar ındırmayan, sınıflarüstü "alışılmışın dışında yeni bir demokrasi perspektifi" tasfiyeciliğin köşe taşlar ı oldu. "Bizi bir ara-da tutacak değerler kalmadı.", "Örgüt yok, herkes başının çaresine

baksın!" acizliğiyle, Marks'ın örneğindeki, her biri ayr ı ebatlardaki pa-tateslerin çuvalı yırtılıyordu. Toparlanma dağılmayla sonuçlandı. 

Fiilen bir ayr ışma süreci yaşandı ama saflaşma süreci yaşa-namadı, hala da yaşanamıyor. Çünkü dağılma ve tasfiye kararlar ı-nın altında DY yelpazesinin tümünün imzası, onayı vardı. Geçmişlerikıskançlıkla da olsa korunamadı. Dağılan çevreye sahip çıkanolmadı. Tasfiyecilerin kar şısında yer aldıklar ını iddia edenler de

örgüt düşüncesine, bir hareket olabilmenin örgütlülüğü şartkoştuğu gerçeğine kapalı oldular. Onlara göre ilk iş, nasıl ve kimeliyle sağlanacaksa, ideolojik-politik düzeyde açıklık sağlanmalıy-dı. "İçeriden ideolojik tasfiye" sürecine uğrayan hareketi yenidenyaratma mücadelesinde acil görev örgüt kurmak değildi... 

Dönem değişti denilerek başlatılan tasfiyecilik en uçta örgütfobisi yaratmakla, örgütü lanetlemek ve kendi ifadeleriyle "örgüt-süz yaşamın erdemlerinden söz etmekle" biçimlendi. 

Toparlanma sürecinde kırlara gönderilen gruplar, hiçbir ne-den açıklanmadan, yenilen darbeler, alınan kayıplardan sonra geriçağr ılarak lağvedildiler. Toparlanma süreci dağılma ve çürümesürecine dönüştü. 

Örgütlü yaşam korkulu yaşam halini almıştı. Örgüt kuracaklar diye birbirlerinin peşine adam takmaya kadar işi vardırdılar. Bireyinözgürlüğü ön plana alındı, merkezileşmeme ve ona kar şı çıkış ilke

haline geldi. Bireycilik, mantıken birey üzerinde her türlüotoriteye kar şı çıkış sonucunu yani merkezileşmeyi içeren örgüt-lenmeye kar şı çıkış sonucunu verdi. Örgütlülük, bireyin özgürlüğünüortadan kaldıracaktı.

Tasfiye süreci, DY oportünizminden arta kalanlarda etkilerinibugün daha net gördüğümüz, demoralizasyona ve olumluluk ta-şıyan düşüncelerin dumura uğramasına yol açtı. 

Bugün DY oportünizminden arta kalanlar sorgulamayan, dü- 

86  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 87/90

şünmeyen bir kitleyle, muhasebesi yapılmamış bir geçmişin üze-rinde dururken, eskiyi daha sağ bir çizgide taklitten öteye geçme-yen politikalar oluşturuyorlar. Tek "başardıklar ı", geçmişte de, bu-gün de devrimci şevk yerine kayıtsızlık ve devrimci harekete yö-nelik yalana, devrimci ahlak sınırlar ını sürekli ihlal eden karalama-

lara dayalı hasmane bir tutum yaratmak olmuştur.DY oportünizmi siyasal tarihi boyunca kendiliğindenciliktenve bunun doğal sonucu olarak aşır ı sübjektif değerlendirmeler-den kurtulamadı. Bu nedenle dönemsel bir hareket olmaya mah-kumdu, öyle de oldu. Öylesine çarpık bir zihniyet bıraktı ki, artakalanlar her nasılsa oluşan "kendiliğinden muhalefet" örgütlenmelidiye tutturdular:

"Bugün i şçi sı

f ı

içinde yoğ un bir tepkisellik vemuhalefet geli şmektedir. Sınıf kendi özgücüyle örgüt-sel aray ış içindedir. Bu örgütsel aray ışla bulundu ğ u alana müdahale etme u ğ raşı içindedir." (İşçilerin Sesi)

Aşır ı sübjektivizm DY oportünizminin teori oluşturmasında,politika tespitinde yakasını bırakmıyor. Sınıf mücadelesinin ger-çekleri 'var olan tepkilerin örgütlenmesi' olarak çizilince, örgüt-lenme toparlanmakla belirleniyor. Bu anlayışın mayasında kendili-ğindencilik, kuyrukçuluk vardır.

Demokrasicilik, katılımcılık, yığınlar ın denetimi, yığınlardanuzaklaşmamak adına burjuvazinin uzantılar ını meşru gören zihni-yet DY gerçeğinin bugününü veriyor. Kitle örgütleriyle iç içelik,kopmazlık adına "demokratizm", "yığınlara rağmen ve yığınlar ınötesinde sosyalizm" laf ızlar ıyla burjuva liberalizmiyle aynı kulvar-da buluşmak; 'kitle ve taban inisiyatifi' gibi reformizmin bu süreç-

teki söylemlerini kullanmak; tüm bunlardan sonra, direniş komite-leri taklidi 'işyeri komiteleri' ve 'anfi komiteleri'nin ayr ıntılı şemala-r ı süreci aşacak ve ileriye götürecek politikalar olarak sunulu-yor...

Sorgular ında "aya gitmek kadar uzak" görmelerine rağmen,DY oportünizmi, "halk iktidar ının nüveleri" hayaliyle bir zamanlar direniş komitelerine yüklediği misyonu, bugün işçi sınıf ına işyeri

komiteleri marifetiyle veriyor. Öncünün, partinin görevleri, sürece

86  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 88/90

uygun dönemsel örgütlenmeler olması lazım gelen şematik yapı-lara bırakılıyor. Eskiye öykünmek, politikada ancak bu kadar me-safe aldır ıyor.

DY oportünizminden arta kalanlar "İşçi sınıf ına gitmek sınıf mücadelesinin görevlerinden kaçmak değil, sınıf ın çağr ısına cevap

vermektir." diyorlar. Harekete geçirici gücün geçim sıkıntısı, açlıkvb. olduğu işçi eylemlilikleri, DY oportünizmine, bir zamanlar cangüvenliği sorunu nedeniyle doğan anti-faşist potansiyeli 'iç savaş'taraf ı yapması gibi, yeni bir hata daha yaptır ıyor.

DY oportünizminin sivil toplumculuktan çokça etkilenip esin-lendiği daha net ortaya çıkıyor. "Gizlilik ve zorluklar ın sınırlamadığı"doğrudan demokrasi, "alternatif sosyalizm arayışı" ve onu "bu-.

günden inşa etmek", "hareketin geneli taraf ı

ndan eleştirilip denet-lenen politika üretimi" ve "elit haline gelmeyen önderlik..." (Bkz.M.M.Uyan, Emperyalizme ve Faşizme Kar şı Devrimci Gençlik,syf.2) İşte, 12 Eylül depolitizasyonunun DY oportünizmi üzerindekietkisi...

DY oportünizminden arta kalanlar ın çıkarttıklar ı bir dergideDoğu Avrupa'daki gelişmeler anlatılırken söylenenler son dereceilginç:

"Bürokratik diktatörlükleri yıkmak için hareketegeçen ve şu dönemde son derece  politize olmuş emekçilerin... 

"Milyonlarca insanın aylar boyunca meydanlar-da bağ ıra çağ ıra hükümet dü şürmeleri, bakan değ i ş-tirmeleri, istediklerini yaptırmalar ı yeni türden bir politik müdahale biçimi..." (İşçilerin Sesi, syf.12) (abç)

Doğu Avrupa'daki kar şı-devrimleri "kitlelerin yeni türden poli-tik müdahale biçimi" tanımı yaparak olumlamak, tarihsel ve siyasalbir dönemeçte gaf yapmanın ötesinde, bir ruh halini ele ver-mektedir. Bu değerlendirmeler, DY oportünizminin bugününü ve-riyor. Sağcı çizginin kolaylıkla anlaşma siyasetine dönüşebileceğigerçeği, DY oportünizminden arta kalanlar ın geleceği için net bir tablo çizilmesine engel oluyor. Küçük burjuva sosyalizminin

değişkenliği DY oportünizminde politika değişiklikleri ve görüş 

87  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 89/90

farklılıklar ını sürekli kılacaktır.DY oportünizmi tasfiyeciliğin damgasını bastığı siyasal yaşa-

mını bugün de aynı karakterde sürdürüyor. Geçmişte iktidara yö-nelik olmayan bir yapılaşmayla, THKP-C potansiyelini tüketmişti,bugün de yine aynı yoğunlaşmayla 12 Eylül depolitizasyonunun

gerilikleri arasında kulaç atıyor.DY oportünizminden arta kalanlar özünde siyasal olmayan,

içinde aile bağlar ının da bulunduğu yollarla çevrelerine topladıklar ı bir grup insana devrimci değer ve kazanımlar ı korumayı öğret-miyorlar. Aksine, onlar ın örgütlenme çabası devrimci değer vekazanımlar ın kemirilip, yok edilmesi üzerinde duruyor. Devrimcideğerlerin bu denli ayaklar altına alındığı bir dönemin başar ısı ön-

celikle DY oportünizmine aittir. Tarih bir gün 12 Eylül'ün devrimcisaflardaki depolitize etkilerinden söz edecekse, bu DY oportüniz-minden arta kalanlar ın marifetleri kaynak gösterilerek yapılacak-tır. DY oportünizminin bu tehlikeli siyaseti yar ın ne olacağının be-lirsizleştiği bir mecrada seyrediyor. Ancak çevrelerine topladıklar ı grup, saray entrikalar ından kalma burjuva siyaseti geleneklerinin,devrimci siyasette rol yapılan tiyatro sahnesinden başka bir işeyaramadığını, henüz tüketilemeyen sağduyular ıyla anladığındamuhtemelen yine geç kalınacaktır.

88  

8/4/2019 KendiligindenciBirHareketDevrimciYol

http://slidepdf.com/reader/full/kendiligindencibirhareketdevrimciyol 90/90