ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/d083550/2001/2001_bilicif.pdf · barbaros bulvan yıldız...

19
SANAT VE KÜLTÜR MERKEZi IRCI CA •• OSMANLI DUNYASINDA BILIM VE EGITIM MiLLETLERARASI TE B 12-15 Nisan 1999 Derleyen . Hidayet Yavuz 2001

Upload: others

Post on 02-Sep-2020

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

İSLAM TARİH, SANAT VE KÜLTÜR ARAŞTIRMA MERKEZi IR CI CA

•• OSMANLI DUNYASINDA

• • \ıp( • •

BILIM VE EGITIM

MiLLETLERARASI KONGRESİ TE B LiGLERİ

İstanbul 12-15 Nisan 1999

Derleyen

. Hidayet Yavuz Nuhoğlu

İSTANBUL, 2001

Page 2: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Osmanlı Tarihi Kaynak ve İncelemeleri Dizi Seri No:7

İsHim Konferansı Teşkilatı (İKT) İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA)

Adres: Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş

Posta Adresi: P .K. 24, 80692 Beşiktaş -İstanbul -Türkiye

Tel: 0212 259 17 42 Fax: 0212 258 43 65 e-mail: [email protected] web-site: http://ircica.org

Sayfa Düzeni ve Dizgi: Acar Taıılak Kapak: Hatice Polat

PC/6 - 2001/5 ISBN= 92-9063-090-6 (talnm için) . ISBN= 92-9063-093-8 (Türkçe edisyon ·için)

IR CI CA KÜTÜPHANE KATALOG FİŞİ Osmanlı Dünya.sında Bilim ve Eğitim Milletlerarası Kongresi (12-15 Nisan 1999: Istanbul) Osmanlı Dünyasında Bilim ve Eğitim Milletlerarası Kongresi

Tebliğleri!Derleyen: Hidayet Yavuz Nuhoğlu.- Istanbul: İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi, 2001. ..

XXXVTI, 76ls.: res., fig.; 24 sm.- (Osmanlı Tarihi Kaynak ve İncelemeleri Dizisi seri no: 7)

ISBN 92-9063 -093-8 1. Eğitim- Tarih" Türkiye- Osrrianlı Dönemi 2. Bilim- Tarih

- Türkiye - Osmanlı Dönemi I. Nuhoğlu, Hidayet Yavuz (Derleyen) Il. Osmanlı Dönemi Konu III. K.a.N. (Seri) 370.9561

Page 3: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

BİRGM MEHMED EFENDi'NİN KORUYUCU MELEGi: ATAULLAH EFENDi

OSMANLI ULEMASININ DA YANIŞMASI1

Faruk BİLİCİ'

Asırlarca Osmanlı Medrese öğretiminin temel direklerinden birini oluşturan Birgivi Melııned Efendi'nin (1523-1573) lıayatım ve eserlerini almak konusunda, onu hayatı boyunca iktisadi bakımdan destekleyen dayanışma ağı konusunda fazla bir şey bilmiyomz. Bir vakıf araştırınası sırasında, Meluned Efendi'yi el üstü tutan kişinin, gerçekten Birgi'li olan1 ve Mehmed Efendi'den çok daha az tamnaıı Ataullah Efendi olduğunu öğreniyomz. Bir kez daha hayatı üzerinde dunnadan, kısaca hatırıatmakta yarar vardır ki, Mehmed Birgiv'i, serveti olmadığı halde, dini görevlerin ücret karşılığında yerine getirilmesine karşı

olduğu için hayatının çok kısa bir bölümünde devlet medreselerinde müderris olarak çalıştı. O halde hangi iınkanlarla, kendi öİüınünden elli yıl sonra, Kadızadeler gibi tipik bir selefıyye hareketini yaratan, dalıa sonra da ona benzer medreseli hareketlerinin ilhaın kaynağı olan ulema nesiini yetiştirdi?

Bir vakfa talısis edilmiş bu çalışma, aslında küçük bir Anadolu şehrinde Melııned Efendi'nin yıllarca nasıl çalışabiidiğini aydınlatınaya yöneliktir. Ancak ayrıntılarına bakıldığında bu araştırma dört konuda tarihçiyi yakından

ilgilendiriyor. Birincisi, adı geçen vakıf Padişah Selim II (1566-1574)'ye çok yakın olan bir şahsiyet tarafındaıı kumimuş olduğu için mmye ait olan ziraat alanlannın vakıf yoluyla özel kişilere geçiş sorunsalıdır. İkinci alan onun iktisadi yönüdür: Batı Anadolu'nun Birgi, İzmir ve Urla gibi münbit ve zengin zirili alanlannın bir kısmım içine aldığı gibi, han, dükkan ve sabun atölyeleri gibi ticari ve "sanayi" gelirleri olan gayr-i menkuller, bu arada para değerinin henüz fazla düşmediği bir devirde 100.000 akçe gibi önemli bir meblağı da bu vakfın sermayesi içinde buluyomz. Üçüncü olarak, Ataullah Efendi Vakfı ile, tamamı kamu yararına yapılmış olan bir hayır kummunun XVI. yüzyılda doğuşundan XIX. yüzyılın ortasında "ölümüne" kadar takip ettiği çizgiyi ve geçirmiş olduğu evreleri takip etme iınkamna sahip oluyomz .. Bu arada vakıf idaresinin, mezarlıklarından ve vakıflarından hareketle biyografisini yapmakta olduğumuz başka çok önemli bir ulema ailesi, Dürrizadeler eline XVIII. yüzyıldan itibaren

* Institut National des Languest et Civilisations Orientales, Paris 1 Bu makalenin belge ve haritalarla desteklenmiş ve biraz daha gelişmiş bir şekli İstanbul'da Fransız Anadolu

Araştırmalan'nın Anato/ia Modema 1 Yeni Anadolu dergisinin XI. sayısında yayınlanacak. Çalışınanın tamamı da ilerde bir kitap haline gelecektir.

1 Bilindiği gibi Birgivl Mehıned Efendi Birgi'li değil Balıkesirli'dir. l

249

Page 4: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

ne yolla geçmiş olduğunu görmüş olacağız.3 Bu vakfın kamuya yönelik binalan (medrese, mektep ve sebil) 1925 yılından itibaren Vakıflar Genel Müdürlüğü nezaretine alınmış, şahıslara yönelik bir bölümü ise, 1935'de çıkan kanuna uygun olarak, "mütevelli vfuisi" kalmadığı için mazbut vakıflara iliive edilmiştir. Tarla, bağ, bahçe durumunda olan bölümü ise Köy kanununa göre köylerin ortak mailarına ilave edilmiş, diğer bir kısmı da muhtemelen özel kişilere satılrnıştır. Bu vakfın son ve bizim için en önemli ilgi çekici tarafı da, vakıf gelirlerinin önemli bir kısmının bir yönden Mehmed Efendi'nin Birgi'de yerleşerek

öğrencilerini rahatça İbn Teymiyye (1263-1328) akımı istikametinde okutabilmesi ve eserlerini yazabilmesi, öte yönden de İstanbul'da. Kalenderhane (bugün Molla Hüsrev) Mahallesinde kurmuş olduğu mektepte küçük çocukların sıkıntı çekmeden okuyalıilmesi için tahsis edilmiş olmasıdır.

Önce vakfın kurucusu ve Mehmed Efendi'nin mali destekleyici Ataullah Efendi'yi tanıyacağız sonra vakfı inceleyeceğiz.

SELİM II'NİN NEZDiNDE ETKİNLİGİ OLAN ÖNEMLİ ŞAHSiYET: ATAULLAH EFENDİ4

Şemseddin Efendi'nin oğlu olan Ataullah Birgi'de doğdu. Devrin ulemasından Leys1zade Ahmed Çelebi, Merhaba Efendi ve Davud Paşa Medresesi müderrislerinden ve mustakbel şeyhülislam Ebussuud Efendi'den ders aldı; İstanbul Kadısı Sa'cli Efendi'nin, sonra da 932 (1525)'de, Bursa'da görevli İsrafilzade Hayreddin Efendi'nin öğrencisi oldu. 942 (1535-1536)' de, Şam'a tayin edilmiş olan hocası ve daha sonra kayınpederi olarak Sa'cli Efendi'ye yeni görevinde mülazım olarak eşlik eder. Doğduğu memleketi hayat boyu sürekli olarak hatırlayıp kolladığı için, ilk müderrislik görevine de yirmi akçe ile Birgi'de, Aydınoğlu medresesinde başlayacaktır. Bundan sonra yükselişi epeyce hızlı olacaktır: 25 akçe ile Bolu'ya bağlı Mudurnu'da Yıldırım Han medresesinde, sonra 3 O akçe ile Tokat'ta Sultaniye ve Hacı Hasanzade medreselerinde; 40 akçe ile Kadı Hisarn medresesinde görevler yapacaktır. Bu sırada, Rüstem Paşa'ya yakınlığı ile tanınan Hasan Beg tarafından sadrazaına takdim edilir ve 954 (1547-1548)'de Ataullah, Eminönü'ndeki meşhur Rüstem Paşa medresesine 50 akçe ile müderris olarak tayin edilir.

3 Jean-Louis Bacque-Granunont, Hans Peter Laqueur ve . bu bildirinin yazan, Dürriziideler ve Paşmakçıziideler'in Edirnekapı'daki mezarlıklarından hareketle bir çalışma hazırladık Bu çalışma da Anatolia Modenıa 1 Yeni Aııadolu dergisinin XI. sayısında yayınlanacak.

4 Bu biyografYanın önemli bir kısmı için bk. Abdülkadir Özcan, Nev'iztide Atai'nin Şaktiik-i Nıı'maniye ve Zeyilleri, Hadaikıı'l-Haktiik fi Tekmilett'iş-Şakaik, İstanbul, Çağrı Yayınlan, 1989, c. 2, s. 149-151; Mehmed Süreyya, Sicill-i Osmaııl, İstanbul, 1308/1890, c. TII, s. 474. '

250

Page 5: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Ataullah Efendi bu son görevde iken 957 (1550) yılında, Manisa valisi olan şehzade Selim'e Rüstem Paşa ve muhtemelen Hürrem Sultan'ın aracılığı ile, yakın gelecekte başlayacak olan taht mücadelesinde etkin olabilmek için hoca olarak seçilir ve bundan sonra artık onun yanından hiç aynlmaz: Önce Manisa'da, sonra da 1558'den itibaren Konya'da ve yine Selim'in şehzade

Bayezid ile arasındaki taht mücadelesinde, daha sonra yeniden Manisa valiliği sırasında (1562-1566) ve nilıayet padişahlık devrinde hace-i sultanİ olarak hep onun yanında olacaktır. Selim'in Bayezid'e karşı saltanatı ele geçinnek için Ataullah Efendi'nin, Lala Kara Mustafa Bey (sonra Paşa) ile ortaklaşa olduğu rol konusunda fazla bir bilgiye sahip değilsek bile, onu; şelızadeliği sırasında,

Kanuni, ulema ve diğer devlet erkarn nezdinde hoş görünmesi için, özellikle içki, zevk ve safa konusunda freniemiş olduğu ve gelecek bir padişah nitelikleri ile donattığı muhakkaktır.

Aynca bahsedeceğimiz vakıfla ilgili olarak, ilk temliknamenin bu devirlerde verilmiş olduğunu biliyoruz. Evail-i Şevval 964 1 Ağustos 1557 tarihli olan bu temlikname ile KanUni Sultan Süleyman, Selim'in isteği üzerine "Oğlum Selim'in haceliği hizmetinde olan ... meflıar'il-'ulema' il-muhakkıkln, merca'il­fudala' il-mudekkikin ... " diye vasıflandırdığı Ataullah Efendi'ye, "mukaddema İzmir kazasına tabi' Manda nam has dahilinde" hasbeten li'llah vakfa döndürmek şartı ile yılda toplam 750 akçe öşür geliri olan bahçe ve değirmenleri vermiş oluyordu. 5 Ayni temliknamede İzmir içinde hocanın satın almış olduğu ve İzmir kadısı Mevlana Muhyeddin'in sırurlarını belirlediği 8 cenb6 miktan olan bahçesinden de bal1sedilmektedir. Ancak bu temliknamede sayılan gayr-i menkuller vaktiyede belirtilen İzmir, Urla ve Bomova cıvanndaki emiakin tamaırunı yansıtırraktan uzaktır. Ataullah Efendi'nin daha önce ve daha sonra da bu bölgede ya kendi parası ile ya da temlik yoluyla başka mülkleri servetine katınış olması gerekiyor. Aynca 3 numaralı Mühimme Defteri'nden7

öğrendiğimize göre, 3 Zilliicce 966/6 Eylül 1559'da şehzade Selim, hocası için 20.000 akçelik bir arpalık istemekte, Padişa..lı da Ataullah Efendi'nin bizzat kendine gönderdiği cevapta• bu isteği kabul etınekte, arpalık arazisinin tayinini, oğluna bırakmakta ve karşılığında da hocanın dua etınesini istemektedir. Adı zikredilmemekle beraber, daha sonra vaktiyesinden de anlaşıldığı gibi, bu arpalık

5 Vakıflar Genel Müdürlüğü Anjivi, Defter no: 624, s. 22. Bu temliknfunenin ilk şekli arapça idi. ' 6

W alter Hinz'e göre Ortaçağ'da 1 cerib 100 kasaba ölçüsüne eşitti, bu da 1592 m2 ederdi. Fakat A.'V. yüzyıldan itibaren bu miktar 958 rn2'ye indirildi (30,95x30,95). Bugün İra~'da kullanılan cerib resmen l hektar ediyor. Bu ölçü çeşitli yerlere göre de değişebiliyordu. Bk. W alter Hinz. İslam 'da Ölçıl Sistemleri (Aimancadan tercüme: Sevim Acar), İstanbul, Marmara üniversitesi Yayınlan, no: 487, 1990. s. 81. Biz bu vakfiyede bahsedilen ceribi ortalama 960 rn2 olarak kabul ettik.

7 Başbakanlık Osmanlı Anjivi, Mühimme Defter!eri, No: 3, Hüküm 292. 8 !dem, Hüküm 293. A \

251

Page 6: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

yerinin, Birgi ve civarındaki köylerin olması gerekmektedir. Başka bir hükümden anlaşıldığına göre bir yıl sonra da (967/1560), Selim'in isteği üzerine Padişah, Konya'ya Ataullah Efendi'nin yanına yetiştirilmek üzere üç mülazını gönderilmektedir.

KanUni'nin vefatı üzerine, Ataullah Efendi, Selim, Hüseyin Paşa, Celal Çelebi ve Mirahor Hüsrev Ağa ile beraber İstanbul' a gelir. Çok çabuk bir cülus merasinıinden sonra, yeni h~ice-i Sultfuıi, Selim II ile beraber ölen sultanın

cenazesini kaldırmak üzere Belgrad'a gider ve orada cenaze namazını bizzat kıldım! Daha önce güçlü olan konumunu, bundan sonra çok daha kuvvetlendirir, Padişah bir dediğini iki etmiyor, özellikle ulema ile ilgili kararlarda, Ebussuud Efendi gibi dirayetli bir şeyhülislama ve devlet adamlarının tayininde de Sokullu Mehmed Paşa'ya rağmen önce hocaya damşıyor, içeri girdiğinde ayağa

kalkıyordu. ı o

Ataullah Efendi'nin Padişah nezdindeki etkin gücünü tayin etmek için daha Belgrad' dan İstanbul' a gelirken ulema makaınlarında, hocanın yakıııları lehinde yapılmış olan değişikliklere bir göz atmak yeterlidir: ı Kasım ı 5 66 'da yapılaıı ilk tayinlerde İstanbul kadısı Kadızade Alımed Efendi, Rıııneli kazaskerliğine; Bursa kadısı Mualliınzade Ahmed,11 Perviz Efendi'nin yerine Anadolu kazaskerliğine; Mısır eski kadısı ve AtanHalı'ın hısıını Hasan Beg (oğlu Çelebi hocaımı kızı ile evli idi) İstaııbul kadısı1~; Kapıcızade Abdullah Ağazade Molla Çelebi, Bursa kadılığına. Tüm bu tayinlerde Ataullalı Efendi'nin rolü belirleyici oldu. Çünkü bu kişilerin herbiri Sultan'ın hocası ile bir şekilde ilişki içinde idiler. Onun koruduğu dalıa sonra önenıli mevkilere gelmiş olan diğer

şalısiyetler arasında kendisi gibi Birgi'li olan şehzade Murad'a (Murad III) hoca tayin edilen İbrahinı Efendi'yi veya İstanbul'da Rüstem Paşa medresesine müderris tayin edilen Pir Ahmed Çelebi (öl. 1571)'yi de bu arada aıımak

gerekir. 13

Ataullah'ın önemli bir aile bıraktığı söylenemez. Oğullarından biri, Şemseddin Efendi (1543-1603), Galata, Bursa ve Edirne mollalıkları ve İstanbul kadılığından sonra kariyerini Anadolu kazaskeri olarak bitirdi (1600-1601 ).'4 Bir

9 Hamrner von Prugstal, Histoire de l'Empire Ottommı, Paris, ı836, c. 6, s. 291. 10 Til/k Ansiklopedisi, c. VI, s. ı24. 11 iV!u'alliınziide (öl. 1673) aynı yıl içinde Rumeli Kazaskerliği'ne tayin edilecek ve Ataullah Efendi'nin

1571'de ölümüne kadar bu görevde kalacak. 12 Şakaik-i Nu 'man iye, c. I, s. 271. 13 Sicill-i Osmanf, vol. c. I, s. 198. 14 Babasından dolayı Mu'allimziide olarak anılan Şemseddin Efendi için bk. Sicill-i Osmiinf, ~-III, s. 166.

252

Page 7: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

diğer oğlu, Abdülhayy Halid Efendi Temeşvar valisi iken babası ile aynı yılda öldü (979/1571).

Peçevi'nin ifadesine göre Ataullah Efendi, "vakta ki saadetlfı Padişah culfıs-i lıümayfınlarıyle aleme şeref verdiler, monla-i mezkilrun kadr ve rağbeti günden güne terakki hulub beş yıl mikdan merci-i ulema ve ekabir oldu. Ebussuud Efendi merhumdan telemmuz itmiş iken ri' ayet ve ikramında taksir itmekle galiba bedduasına da mazhar düşdi". 1~ Bu satırlar arasında şeyh'ül­

islfunın eski öğrencisinin Padişahı etkilemek, mansıp ve makamlan dağıtmak ve özellikle ilahiyat konulannda rakibi olan Birgivi Mehmed Efendi'ye darili­hadisini tahsis etmek gibi sitemler kolaylıkla okunabiliyor.

ll Safer 979 (5 Temmuz 1571) taribinde vefat eden Ataullah Efendi'nin cenaze namazını, Sokullu Mehmed Paşa ve diğer kubbe vezirlerinin katılnnı ile Ebussuud Efendi kıldırdı ve Şeyh Vefa Türbesi'nin kapısmm sağ tarafına

defnedildi. 16 Ataullah Efendi, Burhaneddin Ali b. Abu Bakr Al-Marcinaııi (öl. 1196-1197)'in al-Hidilye'sine bir şerh yapnuş, ayrıca tefsir ve nıefiltilı ile ilgili bazı metinler, "Atai" malılası ile de şiir yaznuş olduğu söyleniyorsa da bu yazıları ve özellikle şiirlerini, araştmnalannuza rağmen bulamadık.

Bu araştırınanın temel sonınsah Atanilah'ın Mehmed Efendi'nin neden adıgeçen dar'ül-hadis'ine tayin etmiş olduğudur (herhalde 1555 tarihinde). Bu konuda tek izah yolu, anlaşıldığı kadarı ile Atanilah'ın doğrudan doğruya Birgivl ile Ebussuud arasındaki ihtilafa müdahale ı;tmeden, birincisinin lehinde daha köklü bir şekilde ve uzun vadede etkin bir şekilde tavır almaktı. Bu doktrin etkeninin yanuıda, Ataullah'ın, doğum yeri olan şehri Osmanlı dini elitlerinin yetiştiği merkezlerden biri haline getirmek gayretidir. Konuya her iki açıdan da bakıldığında Ataullalı'ın kazançlı çıktığı meydandadır. Her ne kadar Ebussuud raison d'Etat veya nizam-ı alem adına -taşınır mallarm ve paranın vakfı, ücret karşılığında dini görev yapmak, tarikatiara karşı iyimser davranmak, halkın geleneksel inanışianna ve bu arada türbeleri ziyaret etmek ve oralarda mum yakmak... gibi konularda- galip geldi ve devlet politikasına daha yınnuşak ve toleranslı bir damga vurınayı başardı ise de, Melırned Efendi'nin kendi selefiye fikirlerini öğrencileri -özellikle Balıkesir' den gelen öğrencileri- ve kitapları

vasıtasıyla önenıli ölçüde yayınasma mani olamadı. Bu ' da Osmanlı

medreselerindeki eğitimde devlet politikasmm ya hiç bir etkisinin olmadığını ya

15 Peçevi (Peçılyi), Tarilı-i Peçev~ İstanbul, 128311866, c. I, s. 458. 16 Vakiiyesine göre At.~ullah Efendi Kalenderhane'deki meh.'tebin yanına defuedilınesi gerekirken neden buraya

dethedilıneıniş olduğunu anlamak zordur. Bu konu, hoca efendinin muhtemelen Şeyh Vefa'ya müntesib olması ile izah edilebilir. ~- t

253

Page 8: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

da bunun gerçekten göreceli olduğunu ifade eder. Ataullah'ın Birgiv1 konusundaki davranış ve düşüncesini bu şekilde anladıktan sonra, Birgivi'nin adeta inzivaya çekilir gibi bir kaç öğrenci ile Birgi'ye yerleşmek istemesini de izah etmek gerekiyor. Bu da her halde onun inandığı ve bildiği dini kurallara bağlılığı ve onlardan feragat etmek istememesi, devrin nlemasının siyasete, bazan rüşvet ve irtikaba bulaşmış olması, özellikle de şeyh'ül-islfun'la olan düşünce farklılığından dolayı belki gazabauğramakorkusu olarak açıklanabilir. Birgi'ye geldikten dokuz yıl sonra (1564) muhtemelen Ataullah Efendi'ye yazdığı bir mektubunda17, bu düşüncelerini bulmak mümkündür. Birgiv1 muhatabına, nlemanın haketmedikleri çeşitli makamlara tayin edilmesi konusunda müdahale etmekten vazgeçmesini salık verirken, min arazilerin devlet idarecilerine mülk olarak verilmesinden de şikayet ediliyor. Aynı mektupta, Birgi'de bulunmanın bazı avantajlan yanında -din görevlilerinin ibadetlerini Peygamber'in sünnetine uygun olarak yapmalan, şehrin sakinliği vs.- orada, çalışmak için kitap, dertleşrnek için adam ve akutmak için yeteri kadar öğrenci bulamamaktan yakııııyor. Bu arada bölgede enıniyetin zayıf olmasından, öğrencilerinin çoğunun da kendi meıııleketi Balıkesir'den olduklarını da öğreniyoruz. Bu son konu, Kadızadeler olayında önderlerin neden Balıkesidi olduklarını böylece dalıa iyi aydnılatıyor. 18

SELEFI İSLAMIN HİZMETiNDE BİR V AKIF

Şimdi de Osmanlı eğitim-öğretim dünyasında silinmez izler bırakan bu alim ile ona siyasi ve mali destek venniş vakıf arasındaki ilişkiyi inceleyelim.

Tahlilini yapacağımız vakfiye, Muharrem 979 ortalannda (Mayıs 1571) hazırlanmış ve Rumeli Kazaskeri Alınıed b. Mustafa Eş-Şehir b. al-Mu' allim tarafından Üsküdar Mahkemesi siciline kaydedilmiştir. Bu demektir ki vakfiye Ataullah Efendi'nin ölümünden iki ay önce ve Selim II'nin tahta çıkışından beş yıl sonra yapılmıştır. Vakfiyenin geç tarihli bir suretini şeyh'ül-islfun Dürrizade Abdullah Beyefendi'nin Istanbul'da oturan kızının özel arşivinde bulduk.19 Bu nüsha, 12 Cemaziy' el-ahir 13 19 (26 Ekim 1901) tarihinde as lma uygun olarak tasdik edilmiştir ve 58 sayfadır. İkinci nüsha ise Vakıflar Genel Müdürlüğü

17 Süleymaniye Kütüphanesi, Muhtelif Yazmalar, 1207/21, v 226-231. Tarihsiz olan bu mektup büyük bir ihtimalle, Atanilalı Efendi'ye yazılmıştır. Selim II'ye yazılmış olduğu söylenen ve balısedilen birinci mektuptaki "sürgün" hissini yansıtan, Birgivi'nin bir başka mek-tubu için bk. Temel Güralp, "Imam Birgivi Mehmed Efendi", Birgi (Belıiç galip Yavuz idaresinde), Ödemiş, 1990, s. 32.

ıs Bu mektubundan ve bazı öğrencilerinin biyografısinden başka, aslında Birgivi'nin düşünce silsilesini devam ettiren öğrencileri konusunda şimdilik fazla bir şey bilmediğimizi burada ifade etmek gerekiyor.

19 Bu yazının sonunda Atanilalı vakfı ile Dürriziideler arasındaki ilişkiyi belirlemeye çalışacağı~.

254

Page 9: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Arşivinde 607 numaralı defterin 428 sıra nurnarasma kaydedilmiŞ20 ve Şura'yi­Evkaf'm 26 Mayıs 1331 (1915) kararı ve 9 Zilkade 1333 (18 Ekim 1915) Padişah iradesine ve asiina uygun olarak tasdik edilmiştir. Arapça olan her iki nüsha2

'

arasındaki farklar küçük aynntılarla ilgilidir. Biz çalışmarnızı, devlet arşivinde bulunan ikinci nüshayı esas alarak yaptık.

Bu vakfiyenin düzeni de başka vakfıyelerden farklı değildir. Yedi bölümde incelenebilir. 1- Vakfiyenin, vakıf kurallarına uygun olarak yapıldığını ifade eden ve Rumeli

Kazaskeri tarafindan yapılmış tasdik bölümü. Bu bölümü Allah' a, Peygamber'e ve Ataullah Efendi'ye ayrılmış uzunca bir methiye ve dua bölümü takip ediyor.

2- Kur'an (Bakara, 31, Şu'ara, 89), hadislerinden, imam ve müctehidlerin görüşlerinden hareketle delilleri sıralıyor.

3- Vakfı yapan Ataullah Efendi'nin uzun medhiyelerle hüvviyeti veriliyor. 4- Belgenin aslını teşkil eden bu bölümde vakıf olan yerlerin isimleri ve vasıfları

belirtiliyor. BiTgi'deki dar'ül-hadis, orada ve Bozdağ'da bulunan ve müderrise tahsis edilmiş iki ev, ehl-i sünnet mezhebine uygun olarak [26-46)22, müderrisin hem dar'ül-hadisde ve İsa Bey Camiinde okutaeağı dersler (hadis, tefsir, usul ve furu', belağat, akli ve nakli ilimler vs.); İzmir, Pınarbaşı ve Urla'daki ticarı binalar (han, dükkan, mahzen, sabun atölyeleri), Birgi, Bomova (BirGnabad)' daki tarla, bağ ve bahçelerin tafsilatı ve sınırlan;

İstanbul'daki gayr-i menkuller ve nakit olarak yapılmış vakıf. 5- Vak:fin idaresi, şartlan ve vakıfdan istifade edecek yer ve kişiler bu bölümde

sıralanı yar. 6- V aldiyenin hukuki bölümü, vakıf şartlarına riayet etmeyen veya değiştirmek

isteyenlere yapılan beddualar. 23

7- Ve nihayet, tarih ve şahidler.

Arada bazı halkalar noksan olmasma rağmen, Ataullah Efendi 'nin servetini Selim II'nin gölge ve himayesinde biriktirdiğille hiç şüphe yoktur. 1557 tarihli Manda Hassı ile ilgili verilmiş temlikname ve 20.000 akçelik arpalık

bunun en iyi delilidir. Ayrıca Selim iktidara geldiğinde, hocasına 70.000 akçelik yeni bir arpalık vermiş ve günde de 250 akçelik bir maaş bağlamıştır. Buna ilaveten Kanunf'nin hacası Karakız Oğlu Hayreddin Efendi (?-1546)'den kalan

20 s. 292-300. 21 Vakıflar Genel Müdürlüğü'ndeki suret 1941 yılında kabaca Türkçe'ye çevrilmiştir. No. 194111562-ı578. 22

[] içindeki rakamlar Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'ndeki vakfiye suretinin numaraladığunız satırianna tekabül ediyor. '

23 Kıtr'an, Bakara, 181 ve Al'i-Imran, 87 ayetleri zikredilerek. f

255

Page 10: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

vakıf gelirleri de me 'kiilat ve meşrubat olarak bağışlanrruştır. 24 Nihayet, Sadrazam Serniz Ali Paşa'nın (?-1565)25 evleri de kendisine lütfedilmiştir.

Vaktiyede de bazı gayr-i menkııllerin menşei hakkında bilgi verilmektedir.

Ataullah Efendi'nin vakıfmallan üç gıırupta incelenebilir.

Birgi ve Dar'ill-Hadis

Birinci bölüm Birgi'ye bağlı köyler ve şehrin içindeki dar'ül-hadisin tafsilatına aynlımştır. Bu vakıflar, bilinen formülle Allah Rızası'm elde etmek (lf nıardat-i rabbilıi) ve "Zenginliklerin ve çocuklann hiç bir işe yaramayacağı

gün"26 için yapılrmştır.

Birgi, Menderes vadisinde, Bozdağ eteğinde ve Birgi Deresi kenannda Bizanslılar tarafından kurulmuş eski bir şehirdir. Birgion veya Dios Hieron diye aıulan bu şehir 139l'de Osmanlılar'a geçmezden önce Aydınoğulları'na

başkentlik yaptı.27 Osmanlı devrinde, özellikle XVI. ve XVIl. yüzyıllarda Aydın sancağma bağlı önemli bir kültür ve diı:ll merkez olmaya devam etti.

XVIl. yüzyılda hem kültürel, hem diı:ll, hem de iktisadi konumunu korumaya devam ettiği anlaşılıyor. Evliya Çelebi'ye göre28 bu şehir padişah hassı ve 300 kuruşluk kazadır; kethüdası ve serdan vardır aı11a müftüsü yoktur; eşrafı, uleması ve sülelıası çokdur, kalesi Bozdağ eteğinde "uçurumlu bir balık sırtı gibi bir bayır üzre" kargir ve eski bir binadır. Yine Evliya'ya göre iç kalede 400, dışarda bulunan 18 mahallede de 2.400 ev ve 24 caıni vardı. Bu durumda ve B. Darkot'a göre şehrin nüfusunun 15.000'den aşağı olmaması gerekir. 29 Ancak Evliya XVIl. yüzyılın ilk çeyreğinde Birgi ve civarında geçmiş eeları isyanlanm ve bunların Birgi için sonuçlarını birbirine kanştırmamaktadır. Her şeyden önce Melımed Efendi'nin de işaret ettiği gibi bu bölgede (Aydın sancağı) genel emniyetin bu devirde fazlası ile bozulmuş olduğu, sofralar ve cela.Iilerin devaımı isyan halinde bulımduklan bir gerçektir.3° Fakat Birgi'li Cennetoğlu (veya Cennetkanoğlu) adlı eelallnin bölgeyi yakıp yıkması Kuyucu Murat Paşa'nın

24 Sicill-i Osmauf, c. II, s. 3ı5. 25 Tayyib Gökbilgin, "Ali Paşa Semiz", İslam Ansiklopedisi, c. I, s. 341-342. 26 Kur'au, XXVI, 89. 27 Birgi'nin Aydınoğulları devri için bk. Hikmet Akın, Aydınoğulları Tarihi Hakkında Bir Araştırma. İstanbul,

Pulhan Matbaası. 1946. 28 Evli ya Çelebi, Sey;lıatuame, c. IX, s. 174. 29 İslt'imAnsiklopedisi, c. II, s. 632-34. Şehir bugün, İzmir' e bağlı 12.000 nüfuslu bir kasabadır. 30 Mustafa Akdağ, Tiirk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası, Ce/d/i İsyanları. İstanbul, Cem Yayınevi, 1995, s.

177, 196-199. '

256

Page 11: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Anadolu isyanlannı tenkil ettiği zamana (1607-1608) değil, daha sonra, 1623-1624 yıllanna, Çerkes Mehmed Paşa'nın sadrazamlığı devrine tesadüf eder. Birgi'nin dış kalesi isyancılarm sığmmaması için bu devirde Kanlı Mehmed Paşa tarafından yıkılmıştır.

Yine Evliya'ya göre Birgi şelırinde 47 un değirmeninin yanmda, 200 dükkan, iki han ve yedi mektep vardır; şehrin bol kirazı, inciri, nan, üzümü, Jimonu ve turuncu vardır; Tire alacası denen yünlü kumaşm ipliği genel olarak burada yapılır. 31

Ataullah Efendi'nin Mehmed Efendi için yaptırdığı dar'ül-hadis aslında şu anda mevcut alınayan İsa Bey can1İinin31 yanmda ve Aydınoğlu Mehıned Bey camiiırin karşısmda kuruldu. İnşa tarihi 1554'dür. Yani inşaatm Mehıned Efendi'ırin Birgi'ye tayininden bir yıl önce, Ataullah Efendi'nin Selim'in yaım1a tayininden de dört yıl sonra başlamış olduğu anlaşılıyor. Vakfiyede de belirtildiği gibi yedi hücreden oluşan medresenin asıl binasmda bu güne kadar lriç bir değişiklik alınadığı anlaşılıyor. Yedi hücreden beşi yanyana, ikisi de kuzey ve güneyde olınak üzere iki kenar uçda bulunuyor. Binanm tamamı 19 m. uzunluğunda ve 8 m. derinliğinde bir dikdörtgendir (kenardaki hücrelerden biri iki metre dışarı taşıyor). Kare veya kareye yakm olan her hücre küçük bir pencereden ışık alıyor; ayrıca her hücrede bir ocak, kitapları dizınek için bir küçük, yatakları koymak için de bir büyük çıkma ile donatılmıştır. İki sütun tarafından taşman batı cephesi, giriş kapısı ile beraber, üç kemerden oluşuyor. Hücre bir kubbe ile örtülüdür, yalııız giriş kapısı kubbesi, hücre kubbelerinden daha yüksektir. Binanm kendisi kesme taştan, giriş kapısı, kemerler ve dış cephe kornişleri ise tuğladan yapılmıştır. Binadan kalan bölüm, dar'ül-hadis'in temel binasıdır. Çünkü, binayı çevreleınesi gereken ve vakfiyede de belirtilen bahçe 1940 yıllarında ve özellikle depremden sonra, Aydınoğlu Mel1ıned Bey camiini doğudan çevreleyen bugünkü meydaııın yapılışı sırasmda kayboldu.

Kaldırılımş olan bu bahçe ile Aydm Kızı Ümmü Sultan Türbesi arasmdaki bölümde de muhtemelen ınüderrisin evi vardı. Bu eve, binanın

taınanıını boydan boya batıdan geçen yoldaı1 giriliyordu. Vakfiyeye göre bu ··kış

evi" bir selaıniık ve bir de haremlik bölümlerinden meydana geliyordu. Haremlik bölümü altta ve üstte altı oda, bir hamam, bir hücre, bir kiler, bir tuvalerten meydana geliyordu. Bu bölümdeki bahçede ayrıca meyve ağaçları bulunuyordu.

31 Seyalıatni1me, s. ı76-ı77. 32 Başbakanlık Arşivi, Tapu-Tabrir Defteri, No: 35/2, 9ı2 (ı506-1507) tarihli defterde de adı geçen bu ~ami,

diğer bir çok tarihi eser gibi, herhalde 1653 veya 1944 depreminde yıkıldı. f

257

Page 12: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Dış bahçe ise bir çardak, karşılıklı iki oda, bir başka oda, tuvalet ve bir sofadan oluşuyordu. Kuzeyde ve batıda yol ve yine batısında Aydın Kızı türbesi, güneyde Abdülkerim Çelebi b. Derviş Çelebi bahçesi vardı. Bu dar'ül-hadis, XVI. yüzyılda yapılmış küçük çaplı öğretim kururnlarının ilginç bir örneğini teşkil ediyor. Bina 1964-1965 yıllarında İzmir Bölge Vakıflar Müdürlüğü tarafından restore edildi.

Ataullah Efendi'ılln bırakmış olduğu diğer bir ev (yazlık evi) Bozdağda bulunuyordu. İzmir, Aydın, Nazilli, Birgi ve Ödemiş halkının bölgellin en güzel yerlerinden birini teşkil ediyor. Burada müderrise ayrılmış ev, bir çitle çevrili, yüksek ve geniş ve iki bahçeli olarak tarif ediliyor. Birinci bahçede karşılıklı iki oda, bir sofa, bir kütüphane, ikinci bölüm (haremlik) ise bir oda ve bir sofadan meydana geliyor. 33

Anlaşıldığı kadan ile dar'ül-hadis yalnız öğrencilerin yatıp kalkması için düşünülmüş, çünkü binada ne kütüphane ne de derslerin yapılabilmesi için ortak bir salon veya mescid bulunuyor. Bunun da sebebi yanıbaşında bulunan İsa Bey camii kışın ders yeri görevini yerine getirmesi, yazın ise Bozdağ' daki evin ders yeri olarak düşünülmesinden kaynaklanıyor.

"Padişahın lütfu" olarak Ataullah'a verilmiş olan Birgi'deki zırai sahalan ilgilendiren vakıflar toptan 1749 cerib (1.679.040 m2) tutarındadır ve Teygan (Y atagan ?), Mazu Kerha, Sebük, Yazı, Sülegazi, Süleyman (Uzun Ali Mezraası), Ödemiş, Tuyarlar, Bezci, Aksimus, Yenice (bugünkü Yeniceköyü) gibi köylerini içine almaktadır.34

İzmir, Urla ve Bornova'daki Ataullah Efendi Vakıfları

Ataullah Efendi, kendi serveti ile inşa ettirdiği ve deniz kenannda ve seyyah ve rnisafirlere tahsis edilmiş "geniş ve yüksek" hanla beraber 2 1 dükkan ve küçük bir camii, iki ev ve bir tuz deposu, meyve ağaçlan oian biri büyük iki bahçeyi İzmir'de vakfetıniştir.

33 1992 yılında bu bölgeyi ziyaret ettiğimizde, vakfıyede tarif edilen evi aradık. Ancak Mehmed Birgivi'nin evi olarak gösterilen ev, vakfıyedeki tarife hiç uymamak.la beraber, harap halde duran evin bir köşesinde bulunan mihra, burasının bir din adaını tarafından kullanılnuş olduğUnu gösteriyor.

34 İçişleri Bakanlığı 'nın çeşitli tarihlerde yayınladığı Köylerimiz adlı listelerde adıgeçen eski köylenı bir kısmının bugün tam olarak hangi köylere tekabül ettiğini tayin etmek mümkün değildir. Tüm araştıncıların ve bölge tarihleri için önemli bir sorun olan yer adlan sorununu burada da karşımıza çıktığı için, ciddi bir harita sunmak imkanı yoktur. Bölge Vakıflar Müdürlüğü'ne soruyu ilettiğimizde, Tapu-Kadastre Müdürlüğü 'ne müracaat etmemiz istendi. Biz şimdilik uzun zaman alabilecek bu ~ayı ileriki bir tarihe bırak.ıyoruz.

258

Page 13: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Bu arada Urla'nın [56-61]35 Yeni Mahalle'sinde, iki sabun atölyesini zikretrnek gerekiyor. Bu atölyelerin her birinin alt katında bir imalathane bölümü, bir fınn, bir çardak, bir tuvalet ve dışarda bir su kuyusu, üst katlannda ise işçilerin yatıp kalktığı ikişer oda vardı. Aynı şehirde Ataullah Efendi diğer iki sabun atölyesine daha sahiptir. Bu son iki atölye diğerlerinden farklı olarak sadece alet ve edevata sahiptir.

Urla'dan başka Ataullah Efendi, İzmir'in doğusunda, Bomova (Blrfuıabad)'ın güneyinde ve halen aynı adı taşıyan Pınarbaşı'nda bir başka hana; Gölpınar'da bir su değirmenine, "Değirmen Bahçesi" olarak adlandırılan bir bahçeye, "Dört Gözlü Mahmud" adlı bir başka bahçe,e aynı köyde bulunan "Yeni Bahçe", "Londoğlu Bahçesi", "Hasanoğlu Bahçesi", "Halil Bağı" adlı bağ ve bahçelere; "Hacı Seydi" ve Pınarbaşı köyünün kuzeyindeki "Araplar" adlı zeytin bahçelerine sahiptir.

Yine İzmir'in bu doğu bölgesinde bulunan döit köye bağlı çok verimli çeltik ve diğer ürünlerin ekildiği başka tarlalar da Ataullah Vakfı'na aittir [111-119]. Bu köylerin isimleri şunlardır: Pınarbaşı, Şeyhler, Kavaklıdere ve Çeltükçü Deresi. V akfiye bu geniş sahaların sınırlarını çok tafsilatlı bir şekilde

sıralaınaktadır. İzmir y~lu üzerinde bulunan ve 1 O keyP6 pirinç ürün veren Bozalan toprağı başta geliyor. Bugünkü yer bilgilerimizle Kanuni'nin Ataullah'a temlik ettiği ve vakfa dönüştürülen zirru salıayı çizmek adeta imkansız olmasına rağmen, vakfiyedeki sınırları göz önüne· alarak bir fikir edinebiliriz37

• Bu toprak, Arap Suyu'ndan başlar; Ali kuyusundan geçerek dağda Topzut Pınarı'na, oradan Deve Zindanı'na, sonra dağın gerisinde Akçayar'a, oradan Ayınalas deresine; Çakmaklı Gezi'ye, oradan da yerli halk: tarafından ziyaret yeri olarak bilinen çam ağacının bulunduğu yere, oradan Soğu harkına, Yunus Oğlu Mer'asına ve oradan Kalbık Kaya'ya, sonra Gönenler Kışlası'na, Tecürbalık (Botçurbalık) Gediği'ne, sonra. Çukur cuk' a ve biraz uzakta bal üretimi ile meşhur ve üretiminin vakfa ait olduğu Gıras'a, oradan Meşhed Belen'ine ve yine bal üretimi ve çoban vergisi vakfa ait olmak üzere Y aran · Gediğine iner, oradan da Koç Sekisine, Kılınç Gediğine, Hisarlık Tepesi'ne, Polad Gediği oradan da Kızıltaş dağına ve oradan da yolu takip ederek Birfinabad' a iner. Bundan sonra ovada ve har kı takip ederek Kadı Müfti değirmenine, oradan da Kavaklıdere'ye, sonra da Hacılar köyünün üst tarafindan geçerek Taşköprü'ye vanr.

35 Rüstem Paşa 'nın bu şehirde bir camii olduğuna göre, Ataullah vakıflannın sadrazarula ilgisi olup olmadığını şimdilik bilmiyoruz.

36 I İstanbul keyl veya kitlesi=25,656 kg. 37 Vakfıye elimizde, bölgede yaptığımız araştırmalar yeteri kadar verimli olmadı. 1/25.000 ölçekli haritalar çok

tafsilatlı bilgi vermekle beraber, yer isimleri çok. değişmiş olduğu için güvenilir bir harita çizmek zordur. f

259

Page 14: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Sınırlan çizilen bu sahanın dışında Ataullalı Efendi 217 ceriblik (208.320 m2) yirmi iki parça ve Bomova etrafinda bulunan dört köyde toplanan tarla, bağ ve bahçeleri de vakfina ilave etmektedir. Bu köyler, Hamidli, Hacılar, Şeyhler ve Kovacık (Kavacık) 'dır.

İstanbul'daki okul ve Ataullah'ın Para Vakfı

Ataullah Efendi halen Molla Hüsrev adını taşıyan eski Kalenderhane mahallesinde, Süleymaniye camiinin 500 metre batısında bulunan evini bir sebil, bir okul, bir de mezar yapmak üzere vakıf haline getiriyor. Bu vakfı 100.000 akçelik bir meblağ tamamlıyor [301-302].

Bu para vakfı ile bahçede bir türbe yapılması istenirken, Ataullah Efendi, daha önce de ifade ettiğimiz gibi Şeyh Vefa türbesinin yanında gömülüdür. 38 Bu paranın bir kısmı ile bahçe içinde su deposu, bahçe duvarının dışında ve batısında da sebil yapıldı. Ayrıca Bayezid bu yolundan bu sebile bir lüle su getirmek için belirlenmeyen bir miktar para ayrıldı. Bunun yanında yılın dört aylık sıcak mevsiminde vakıf tarafindan alınacak bardaklarda halka dağıtılmak üzere karlı,

buzlu soğuk su ve şerbet, diğer aylarda normal su dağıtılacaktı. Bu su dağıtum için alıiili düzgün dört kişi istihdam edilecek ve her birine çalıştıklan günlerde dört akçe, su yollannın tamiratını yapacak kişiye ise iki akçe yevmiye verilecekti.

Mektebin yapılması için ayrılmış olan para yetmezse, vakfin diğer

gelirlerinden tamamlanacak; Mektepte çocuklan akutmak için Kur'fuı'ı tecvidle bilen bir öğretiDene günde yedi akçe; halifesine bir akçe, ferraşa ise yine bir akçe verilecekti.

Okulda devamlı olarak okuyacak yirmi beş çocuk için ileri sürülen tek şart, öksüz almaktı. Bu çocuklara, ramazan ayında birer kaftan, gönılek, don ve birer çift mest alınacak; ayrıca mektebin, hasın, su kaplan, postları ve yılda yakılacak 3 O ster odun için yapılacak masraflar da belirlenmiştir. Mektepte yapılacak· küçük, büyük tamirat için günde yedi akçe kazanacak olan bir kişi tayin edilecek

38 Bugün adeta harabe halinde, ancak ev olarak kullanılan bu mektepte oturan kişiler, bahçe4e "büyük bir şeybin yattığı ve onun sayesinde korundukları" kanaatindediri er.

260

Page 15: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Vakfın İdaresi ve Vakıftan yararlananlar

Vakfın tamamını idare edecek ve "ihanetten kaçınan, dini kurallara riayet eden, günalı işlemeyen, güvenilir, çalışkan ve vakfın işletmesinde hata yapmayan" bir mütevem tayin ediliyor ve kendisine günde on akçelik maaş bağlanıyor. Mütevellinin günlüğü gerekirse yirmi akçeye kadar çıkarılabilecek ve vakıf işletmesinde hatası görolmediği müddetçe görevinde kalabilecek:ti [3 15-316]. Ayrıca İstanbul'daki vakıf için özel bir nazıra da günde beş akçe verilecekti. Birgi ve İzmir'deki vakıflar için beşer akçe maaşlı birer katip, ayrıca gelirlerin toplanması için dört akçe maaşlı birer cab1 tayin edilecekti. Ataullah vakfının diğer vakıflara göre bir ayrıcalığı da, mütevelli, katip ve cahilerin maaşları vakfın bizatihi gelirlerinden değil, padişahın bir lütfu olarak ve rusum-i şer'iyyeden değil rusılm-i örfiyyeden verilecekti. Ancak örfi vergilerden gelen ürün bu maaşlar için yeterli olmadığı durumda dini vergilerden gelirler bu iş için kullanılabilecekti.

Buna karşılık vakıf yetkilileri, biri ör:fi vergilerin biriktirildiği, ötekisi vakfın belge, hesap defterlerinin ve şer'i vergilerin ve vakıf parasından meydana gelecek karların toplandığı iki kasayı İzmir kalesine koyacaklar, gerektiğinde ör:fi vergiler avanz giderlerine ve ınlri arazinin masraftarına harcanacaktı. Dini vergiler ise her malın Muharrem ayı başında, emin bir kimse vasıtası ile İstanbul' daki mütevelliye gönderilecekti. İzmir' deki bu iki kasaya karşılık, Birgi vakıflarının gelirlerinin toplanacağı bir başka kasa da Tire Bedesteııine

konulacaktı.

Ataullah Efendi vakfının asıl hedefinin Birgi'ye yönelik olması

dolayısıyla dar'ül-hadis ve onun müderrisi Mehmed Efendi, Birgi camileri, medreseleri, fakirleri ve Birgi yol ve köprülerinin tamiratı özel bir ilitirnam görüyor. Buna göre Mehmed Efendi, vermiş olduğu eğitim ve öğretim

hizmetlerine karşılık değil- Mehmed Efendi'nin dilli görevlerin para karşılığında yapılmasına yine dilli bit prensip olarak karşi olduğıınu hatırlatalım- va..kıfuı

kendisine vakıftan ayırdığı bir pay olarak günde' 50 akçe maaş alacak. Aynı zamanda, Birgi ve Bozdağ'daki iki evde parasız olarak oturabilecek, bahçelerden elde edilen meyveleri de öğrencilerle beraber yiyebilecek

Bu evlerin tamirat masraflan için, otuz akçeye kadar, müderris tarafından karşılanacak, daha fazla masraflar vakıf gelirlerinden karşılanacak. Dar'ül-Mdis yedi hücre olarak yapıldığı için, kurum devamlı olarak yedi öğrenci barındıracak ve her bir öğrenci günde dört akçe maaş alacak. Bu öğrencilerin sayısı artarsa, vakıf idarecilerinin izni ile bu yeıp öğrencilere de maaş bağlanabilecek. vuna

261

Page 16: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

karşılık, vakıf kurucusu, öğrencilerden, her ders sonunda üç ihlas okumalarını istemektedir. Dar'ül-hadis personeli olarak sadece iki akçe maaşlı bir bevvab istihdam ediliyor.

Bunun dışında, Birgi'nin Yeni Mahalle semtinde bulunan Hasan b. el­Hac İbrahim camii imanuna ve Şeyh Hisarn Medresesi müderrisine vakıf gelirlerinden günde birer akçe, Şaban dede b. Mehmed adlı şeyhe hayat boyunca günde iki akçe pay ayrılıyor. Aynca aynı mahallede Ataullah Efendi'nin kızkardeşi Cennet Hatun'un yaptınınş olduğu çeşmenin tamiratını da vakıf

üstleniyor.

Vakıf, olağanüstü ihtiyaçlarm zamanında karşılanabilınesi için devamlı olarak kasasında 50.000 akçe bulunduracak, kalan paradan her yıl, Birgi'deki öksüz çocuklara ve dul kadnılara dağıtılınak üzere ve "vak.ıfuı geçmişlerine dua etmek şartı ile", dar'ül-hadisin yanında bulunan cami (İsa Bey Camii) imam, hatip ve şeyhine 3000 akçe gönderilecekti. Daha fazla para kalırsa, Devlet tarafından Birgi halkından istenen olağanüstü vergilere (avanz resimleri), şehrin kaldınnılarınm ve köprülerinin tamiri, han yapınuna ve diğer hayır işlerine harcanacak

İzmir' deki dükkanıarın ve Urla' daki sabun atölyelerinin tamir ve masraflan için bir inşaat ustası tayin edilecek ve kendisine ünde bir akçe; İzmir' deki mescit imam, müezzin ve tamiratı için de günde sırayla bir buçuk, bir ve yarım akçe harcanacak.

Tüm bu tür vakıflarda olduğu gibi, vak:fın idaresi, vakıfın çocuklan, soma da onların çocuklarının çocuklan ... (evlfid-i evliid-i evlad ... ) tarafından yürütülecek. Vakıf kurucusu hayatta kaldıkça, her tür değişikliği yapma salamyetini kendinde saklıyor. Ancak, kurucu bu belgeyi ölümünden iki ay önce bir nevi vasiyetname şeklinde tanzim ettinniş olduğuna göre, herhangi bir değişikliğin yapılmış alınası ihtimali azdır. Buna karşın, Ataullah Efendi'nin çok daha önce, özellikle dar'ül-hadisin yapıldığı ve kendisine padişah haslannın

ternlik edildiği devirlerde (1554-1560 yıllarında) başka belgeler tanzim etmiş alınası ihtimal dışı değildir.

Vak:fın mütevellisi Mustafa Beg b. Kurt adında birisidir. Ataullah Efendi'yi mahkeme nezdinde temsil eden kişi Mehmed b. Ahmed adında birisidir. Bundan soma vak:fiyenin hukı1ki bakımdan geçerli alınası için Hanefi mezhebine göre gerekli olan muamele yerine getiriliyor. Ataullah vakfı için özel bir durum söz konusu değil. Ancak genel vakıf içinde bulunan ve '100.000 akçe

262

Page 17: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

tutanndaki para vakfı ile ilgili muamele bizim dikkatimizi çekiyor. Çünkü daha önce de söylendiği gibi, Birgivi Mehmed Efendi menkul mailann ve özellikle paranın vakfına şiddetle karşı çıkıyor ve Ebussuud Efendi'yi bu konuda yazmış olduğu eserlerde çok şiddetli bir şekilde "gaflet", "akılsızlık" ve "eline fesat sokmak'la itharn ediyor.39 Dolayısıyla kendi fikirlerini faal bir şekilde

destekleyen bir kişi tarafından yapılan ve büyük bir kısmı kendisine yönelik bir vakfın parasal bölümünün göreceği muamele ilginçtir. Bir kere para vakfının böyle bir vakı:fta yer almış olması dikkate değer. Ayrıca hukuki muamele bakımından diğer para vakıflanndan değişik bir formül kullanılmıyor. Burada da İmanı Züfer'in görüşüne uyularak para vakfının geçerli olduğu, fakat zarı1ri olmadığı açık bir şekilde ifade ediliyor. Dolayısıyla bu bölüm de taşınmaz mallar gibi geçerli sayılıyor. Ancak hemen tüm diğer vakıflardan farklı olarak, para vakfının gelir getirmesi -yani nemalandırılması konusunda- bir şey söylenmiyor, daha doğrusu artan para ile kamu yaranna harcamalann yapılması isteniyor.

Bu demektir ki Birgivi'ııin öğretim yapabilmesi ve eserlerini yazabilmesi için adeta hayat boyu "burs" aldığı vakıf, iki konuda kendi düşüncesine biraz da olsa uygunluk gösteriyor. Birincisi tamamen "şekli" bir uygunlukla gelirini, verdiği dersler karşılığında değil "vakı:ftan pay alnıak"la elde ediyor; ikincisi de para vakfı, vakfın genel sermayesi içinde olduğu halde bir "artı değer" -nema, faiz- ön görülmüyor. Anlaşıldığı kadan ile Mehmed Efendi, Ataullah'a "taşınmaz malların vakfı"m -burada para vakfı- yasak edecek kadar tesir edemiyor, ya da Mehmed Efendi hayatının sonlanna doğru bu konulardaki düşüncelerini bir derece yumuşatmıştır.

SONUÇ YERİNE: ATAULLAH EFENDi VAKFlNIN AKIBETİ

Bir kurumun zaman içinde geçirmiş olduğu gelişmeyi takip edebilmek ıçın onun hesaplarını ve yazışmalarını takip edebilmek gerekiyor. Ataullah Efendi vakfı için henüz bu türlü belgeler ortaya çıkmadı. Dolayısıyla böyle bir grafiği verme inık§.nınıız yok. Ancak İstiklaı savaşı sırasında Ankara hükUmetine karşı fetvaıan ile meşhur Dürrizade Abdullah Beyefendi ile ilgili araştırma yaparken•" veraset yoluyla bu ailenin Ataullah Efendi ile ilgisinin olduğu ve en azından 1789 tarihinden itibaren vakfın bir kısmımn "mütevelli kaymakamlığı"

39 Bu önemli sorun için b k. Faruk Bilici, "Les waqfs monetaires. a 1' epoque ottomane: droit hanetite et pratique'', Revlle du Morıd/e Musulman et de la Mediterranee'nin Biens collectifs et gestions commımaııtaires'e ayrılmış özel sayısı, N) 79-80 (1997), s. 73-88.

40 Bu konu için bk. Faruk Bilici, "Büyük Bir Şeyh'üi-İsliiın Ailesinin Son Halkası: Dürri-Zade Abdullah Beyefendi", Prof. Dr. Bekir Kıitıikoğlu'na Armağan, İstanbul, Edebiyat Fakültesi Yayınları, 1991, s. 307-318. ~ t

263

Page 18: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

yoluyla bu ailenin idaresine geçmiş olduğu anlaşıldı.41 Gerçekten de bulduğumuz özel ve res:ml arşiv belgelerinden anlaşıldığına göre bu vakfin idaresinden meydana gelen gelirler XIX. yüzyılda Dürrizade ailesinin üç kolu tarafından paylaşılmakta olduğu anlaşılıyor. Bu paylardan birisi Şeyh'ül-İslam Dürrizade Mustafa Efendi (1702-1774)'nin oğlu ve Rumeli Kazaskeri Mehmed Nurullah Efendi'ye, diğer iki pay ise yine Şeyh'ül-islam Mehmet Arif Efendi (?-1810)'nin varisierine geçiyor. Özellikle Mehmet Arif'in kolundan gelen bölümü 1963 yılına kadar açılmış olan davalar ve Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi vasıtası ile takip etme olanağımız var.

İstanbul' daki mektep ve müşternilatına gelince. Bu konuda İstanbul Kadastro Müdürlüğü'nde bulunan 14 Teşrin-i evvel 1936 tarihli ve "Posta Tapu Memuru" imzalı bir belgeden bu devirdeki vakıf kargaşalığını ve şimdi de o tutumun yansıması ve Süleymaniye Camii'nin yanıbaşında olan bu XVI. yüzyıl mektep ve sebilin terkedilrnişliği ve harabeliğini daha iyi anlayabiliriz:

"Molla Hüsrev Mahallesi'nin Kirazlı Mescit ve Kovacılar caddesinin 1 numaralı Ataullah Efendi mektebi ı 928 senesinde Kadastroca yapılan tahdit esnasında mezkur mektep İdare-i Hususiye narnma tesbit-i icra edildiği görülmüştür. Ahiren İstanbul İdare-i Hususiye Müdürlüğü'nün 24/6/936 tarih ve 4714 numaralı tahriratına merbut beyannarnede mezkur mektebin Evkaf Umıım müdürlüğünün 341 bütçe kanununun 4. maddesine tevfikan Hususi İdare narnma tesbitini talep edildiğinden ber-muceb-i taleb İdare-i Hususiye narnma tesbit ve tescili icdl. kılınmıştır. Bu kerre ise İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü'nün Teşrin-i Evvel 936 tarihli müzekkeresinde bu mektebin 340 tarihinden evvel evkafça icar­i mesbut ve akaratı dairesinde kontrataları mevcud alınasına mebni Dahiliye V ekaletinin 3 ı Ağustos 3 4 ı tarilıli ve lll numaralı tamiminin 4. maddesi alıkamma göre bu mektebin evkafa ait olduğundan Evkaf nanuna tesbit beyan olunmaktadır. Şu hale nazaran, her iki idare iş bu mektebin kendilerine aidiyyetini bildirmekte olduklarından badehu tashih-i kaydı cihetine gidilmek üzere evvel emirde Vakıflar Başmüdürlüğü'nün tezkiresinden bahisle İdare-i Hususiye Müdürlüğü'ne yazılıp alınacak cevaba göre kornisyonca bir karar raptı lazım geleceği mütalaası ile iadeten takdirn". 42

41 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Cevdet Evkaf Tasnifı, 4309: Seyyid Abdullahzade Dümzade'nin 2 Safer 1204 tarihli dilekçesi ve padişiilıın "oluru"; Yine aynı arşivdeki Cevdet Evkaf Tasnifinde 5092 numaralı belge: Şeyh'ül-İslam Dürrizade Meluned Arif'in 19 Safer 1210'da padişaba göndermiş olduğu ve Ataullab Efendi'den "ceddiıniz" diye bahsettiği anzası; Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, Defter-i Esas-ı Cihiit, s. 348.

42 Eminönü Tapu Kadastro Müdürlüğü, Pafta 119, Ada 659, Parsel 1 numaralı dosya.

264

Page 19: ıp( - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D083550/2001/2001_BILICIF.pdf · Barbaros Bulvan Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü Beşiktaş ... oğluna bırakmakta ve karşılığında da

Sonuç olarak bu mektep, 1925 bütçe kanununun dördüncü maddesine uygun olarak, 1928 yılında İstanbul Bölge Vakıflar idaresine devrediliyor ve şimdi bu idare burayı ev olarak kiralıyor. Birgi'deki dar'ül-badis ise, aynı kanuna göre, 1944 'de İzmir Bölgesi Vakıflar idaresine veriliyor. Nihayet zıraat yapılan, 1924-1935 yıllarında çıkan köylüye toprak dağıtma ve köy kanuniarına göre muhtemelen köy idarelerine eçiyor. Urla'da ve İzmir'in içindeki vakıflar ve genel olarak Ataullalı vakfı ile ilgili başvurular şimdilik tam bir sonuca ulaşmaımş olmakla beraber Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi'ndeki "cihat" defterincieki 2826-2828 sıra numaralarında bulunan kayıtlardan anlaşıldığına göre "bu vakfın tevliyeti on yıldan fazla açık kalımş alınasından ötürü Vakıflar Kanununun, 39. maddesi mucibince İdare Meclisinin 6 Mart 1963 günü ve 68-72 sayılı karanyla zaptedilmiştir. "43

Böylece Osmanlı Eğitim sisteminde tarihi ve temel rol almış olan Birgiv1 Mehmed Efendi 'yi "Birgiv1" yapılan bir kurumun kuruluş amacını, şeklini ve XVI. yüzyıldan beri geçirdiği evreleri kısaca incelemeye çalıştık. Bu vesile ile de bir vakfın doğuşu, gelişmesini ve ölümünü bir nebze de olsa irdeledik. Neticede şunu söylemek gerekir ki Ataullalı Efendi gibi hem Kanuni hem de Selim II nezdinde önenıli etkinliği olan zengin bir a.Iim alınasaydı belki Birgivi gibi velıld ve etkin bir aiim olınayacaktı.

Bu vakfın en temel özelliklerinden birisi tamamen kamu yararına

yapılımş olınasıdır. Son olarak da bir çok önenıli vakıfta görüldüğü gibi, yüzlerce insana ilılashan, cüzh§.n, yasinlıan, duagıl vs. gibi sıfatlar altında maaş bağlaıımaımş olınası, tersine "üretici" olan kişilere yaptıklan iş karşılığında para verilmiş olınasıdır. Elimizdeki belgelerden bir derece anlaşıldığı kadan ile, Ataullalı Efendi öldükten soma vakfın yönetimi emin ellere geçmemiş olduğu için ve büyük bir ihtimalle hayatta kalan tek oğlu da meşgul alınadığı için vakfın kuruluşu sırasındaki zengin durumu ile dal;ıa somaki devirlerdeki parçalanmış hali arasında önemli farklar gözlemleniyor.

43 İbid. Bu karar 257/79 numarasuu taşıyor. t

265