paragraf konu anlatımı
DESCRIPTION
Paragraf Konu AnlatımıTRANSCRIPT
ANLATIMDA GEÇEN KAVRAMLAR
(Anlatımın Temel Nitelikleri)
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Özlülük : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin en kısa yoldan anlatımına özlülük denir. Kısaca özlülük az sözle geniş bir düşünceyi ifade etmektir. Gereksiz sözcüklerden arınmış, gereksiz ayrıntılara inilmemiş olan paragraflarda özlülük vardır. Söz gelimi; özdeyiş ve atasözleri özlü anlatımın en güzel örneklerini oluştururlar.
• Örnek :Adam başı ile doğruldu. Daha bir saat olmuştu.
Bitmek bilmeyen saatler geçecekti. Nasıl geçecekti? Başını cama dayadı. Küçük bir insan istiyordu. Ona yalnızlığını unutturacak bir çocuk. Herkese uygun görülen şans neden ona gülmemişti. Hangi suçun cezasını çekiyordu? Çay bardağını verirken yenisini istedi. Daha kimbilir kaç çay, kaç sigara içecekti?...
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Yalınlık : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin yalın, süssüz ve gösterişe kaçmadan iletilmesine yalınlık denir. Roman, öykü gibi sanatsal yazılardan çok, bilimsel öğretici yazılar yalınlığa dayanır. Çünkü bunlarda temel amaç, bir düşünceyi öne sürüp savunmak, bir görüş öne sürmek ya da okura herhangi bir konu üzerinde bilgi vermektir.
• Okuma, çok yönlü iletişimsel bir etkinlik, alışkanlığa dayanan bir yetidir. Bu yetinin kazanılması, geliştirilmesi, alışkanlığa dayanan bir davranış biçimine dönüştürülmesi güç bir iştir. Güç olduğu kadar sürekli bir iştir de. Yaşamın belli bir aşamasında başlayıp, belli bir aşamasında biten bir iş değildir. Gothe'nin yaşamının son yıllarında, 1830'larda söylediği bir sözü anımsayalım: "Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür. Hayatımın seksen yılını bu işe, doğru dürüst okumayı öğrenme işine verdim, yine de kendimden memnun olduğumu söyleyemem."
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Akıcılık : Duygunun, düşüncenin ya da gerçeğin anlatımında dildeki pürüzlerin, okumayı ve anlamayı güçleştiren unsurların ortadan kaldırılmasına ve cümlelerin söyleniş ve okunuşundaki kolaylık ve rahatlığına akıcılık denir.
Örnek :• Her zaman şık ve temiz giyinen, nazik, insanları
olduğu gibi kabul etme olgunluğuna sahip bir yazardır. Beyoğlu civarındaki evi, küçük bir müze görünümündedir, birçok sanatçının uğrak yeridir. Sanat dünyasına adım atmaya çabalayan gençlere kapısını ve yüreğini açmaktan kaçınmamış, alçakgönüllü bir beyefendidir. Bu nitelikleri, tükenmekte olan bir neslin başlıca özelliklerini kişiliğinde bir araya getirmiştir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Doğallık : Duygunun veya düşüncenin hiçbir yapmacıklığa kaçmadan içten, sıcak, olduğu gibi anlatılmasına doğallık denir. Doğallıkta sanatsal bir kaygı güdülmez. Kendi kendine oluyormuş gibi sıcak ve içten bir anlatım vardır.
Örnek : • Bugün, sen belki hatırlamazsın ama, senin
ölümünden bu yana tam iki yıl geçti. Bu süre içinde ben daha iyi ve akıllı olamadım; bu fırsatı da kullanamadım. Oysa yıllar önce, bazı zamanlar sen olmasaydın birçok şey yapabileceğimi düşünürdüm. Şimdi artık suçun kendimde olduğunu görmek zorundayım. Evet babacığım, belki hatırlamazsın; ama bugün sen öleli tam iki yıl oluyor. Kimseye asıl amacımı belli etmeden seni yaşatmaya çalışıyorum.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Özgünlük : Duygunun, düşüncenin, kavramın ya da gerçeğin anlatımının, anlatıcıya özgü özellikler taşımasıdır. Özgün yapıtlarda başkalarını taklit etme ve onlardan etkilenme yoktur. Sanatçı bütünüyle kendi yetenekleri, zevkleri ve beğenileri doğrultusunda, başkalarının yapıtlarından farklı ürünler ortaya koyar.
• Bir sanatçıyı anlatımındaki biçim, konuya yaklaşım şekli, kullandığı dil ve kurduğu cümleler özgün yapar.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• İnandırıcılık : Anlatılanları olmuş ya da olabilir olduğuna okuyucuyu inandırabilen anlatım özelliğine inandırıcılık denir. Bir anlatımın inandırıcı olabilmesi için akla aykırı olmaması, kişisellik ve duygusallıktan sıyrılıp nesnel yargıları içermesi gerekir. Makale gibi öğretici yanı ağır basan türlerde bu anlatım özelliği ön planda tutulur.
Örnek :• İslamiyet'in kabulünden önce Türklerin, başka
hiçbir toplumun etkisinde kalmamış bir dilleri ve edebiyatları vardı. Her ilkel edebiyatta da şiirle büyü birlikte yürümekte ve dinsel törenler önemli bir yer tutmaktaydı. Bunun yanı sıra ozan, baksı, şaman gibi adlarla anılan şairlerde olağanüstü güçler bulunduğuna inanılırdı. Çoğu ortak ve sözlü ürünlerden oluşan bu edebiyatın en önemli bölümünü destanlar oluşturmaktaydı.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Paragraf, bir düşünceyi tam olarak anlatabilmek için bir araya getirilen cümleler topluluğudur. Yani paragrafın bütün cümleleri aynı konuyu işler ve aynı düşünceyi açıklar ya da destekler. Tek bir düşünce etrafında oluştuğundan kendi içinde bir bütünlük gösterir; kendinden önceki ya da sonraki paragraflara bir bağlılık göstermez.
• Bu konudaki sorular paragrafın değişik özellikleriyle ilgilidir. Genellikle paragrafın ana düşüncesi, yardımcı düşünceleri, konusu, başlığı sorulur ya da paragrafın oluşturulmasıyla ilgili özellikler üzerinde durulur. Bir veya iki tane soruda da paragrafın anlatımıyla ilgili bilgiler sorulabilir.
PARAGRAF
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
PARAGRAFTA
YAPI
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Paragrafın YapısıParagrafları doğru anlayabilmek İçin paragrafın yapısı üzerinde, geniş bir bilgiye ve pratiğe sahip olmamız gerekmektedir. Paragraflar genellikle iki grupta toplanabilir. Birincisi öyküleme ağırlıklı yani bir düşüncenin değil olay akışının ağırlıklı olduğu paragraflar. Bu gruptakilerin yapısının bilinmesi pek önemli değildir. Bizim için asıl önemli olan düşünce yazısı türündeki paragrafların yapısıdır, Düşünce yazısı türündeki eserlerden alınmış paragrafların giriş, gelişme, sonuç şeklinde planlan vardır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Paragraflar genel olarak üç bölümden oluşur.
Giriş Bölümü :Giriş Cümlesinin Özellikleri : Giriş cümlesinde konu ve
konuya bakış açısı belirtilir.
• Kısa ve ilgi çekici bir cümledir. Genelde tek cümledir. • Bağlayıcı öğelerle başlanmaz. (Kendinden önce geçmiş bir
cümle var mı, izlenimi uyandırmamalıdır. Yani giriş cümlesinde “bu yüzden, bundan dolayı, kaldı ki, ama, fakat, lakin, oysa, çünkü, ise…..” gibi ifadeler yer almaz)
• Paragrafta ele alınacak konuyu tanıtır; yazarın konuya nasıl bir yaklaşım getireceğini sezdirir.
• Genelden özele (tümden gelim) yazılmış paragraflarda, paragrafın giriş cümlesi aynı zamanda paragrafın ana düşüncesidir.
• Tanımlama, açıklama, soru cümlesi biçiminde kurulabilir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Bir paragraf kendi içinde bir bütünlük oluşturur. Bu yüzden kendinden önceki veya sonraki paragraflara yapıca bir bağlılık göstermez. Öyleyse paragrafın ilk cümlesi onu kendinden önceki cümlelere bağlayan herhangi bir anlam veya bağlayıcı öğe taşımamalıdır. Bir başlangıç ifade etmelidir. Aynı zamanda kendinden sonraki cümlelere de anlamca bağlılık göstermelidir.
• Paragraf giriş cümlelerine örnek:• Herhangi bir halk şiiri antolojisini başından sonuna okumayı
hiç denediniz mi?• Şiir, ne söylediğinden çok, nasıl söylendiği ile çekiciliğe
ulaşır.• Softalık, bir düşünce, bir bilgi kanseri diye anlatılabilir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Aşağıdaki parçada; a. yazarın birinci bölümde bir fikir öne
sürdüğüne
b. ikinci bölümde bu fikrini desteklemek için örnek verdiğine
c. son bölümde bir sonuca ulaştığına dikkat ediniz.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Sanatta güzelliğin, onun anlaşılırlığı ve yararlılığı gibi durumlarla ilgisiz olduğu iyi bilinmeli. »♦ Antep'in ünlü sinemacısı Nakıp Ali, o sıralar çok tutulan "Beyaz Yele" ve "Kırmızı Balon" filmlerini kente getirtmiş, oynatacakmış da pek umudu yokmuş. Umulmadık bir seyirci kitlesiyle karşılaşmış Filmden ne anladıkları konusunda sorulan sorulara seyirciler düz bir yanıt vermişler: "Bilmem... Çok güzeldi." »♦ Güzelliğin başlı başına bir işlevi var anlaşılan. Yararlı ya da anlaşılır olması önemli değil, varolması yetiyor. Bu da ister aydınların ister halkın neyi anlayıp anlamadığı, neyi sevip sevmeyeceği, ona nelerin sunulması gerektiği konusunda ahkâm kesmekten alıkoymalı bizleri.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hadi bu yazının giriş cümlesini bulalım
• »♦ Ben yazılarımda sadece, insanlara çengel atmaya çalışırım. »♦ Onların düşüncelerine, sözlerine, düşlerine, mutluluklarına, acılarına, sevinçlerine ve bu yiğitlerin yoğurt yiyişlerine eğilirim. Bir başka deyişle yaşayanları kitaplara geçirerek ölümsüzleştiririm, onları tekrar yaşatırım Kaleme gelmezlerden, gönül belasına düşenlerden tutun da çanak yalayıcılara, hıkmıkçılara, iyilik pehlivanlarına, diktatörlere, uzaktan merhabacılara değin herkes benim tenceremde pişer.Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Bir ülkenin trafik düzeni, o toplumun insan ilişkilerini yansıtan önemli göstergelerden biridir. Trafik, araç kullanan kişilerin birbirleriyle kurdukları ilişkilerin tümünü ifade eder. Bir ülkedeki trafik düzenine bakarak, insanların birbirlerine nasıl bir tavır içinde olduklarını gözlemleme olanağı vardır. (Yeniden İnsan İnsana, Doğan Cüceloğlu)
ÖRNEK:Aşağıdakilerden hangisi bir yazının ilk cümlesi olmaya en uygundur? A) Yeni öykücüler arasında Türkçe’yi bütün güzelliği ile kullananlar var.B) Başka öykülerini de dergilerde okumuştum ama bunu hepsinden güzel
buldum.C) Bunda, tiplerin çok canlı,öykülerin otobiyografik olmasının da etkisi var.D )Bir bakıma bu son iki kitabı birer dil olayı olarak değerlendirilmelidir.E) Birçok yeni öykücünün,buna gereğinden fazla önem verdiğini gördük.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Bir yazının ilk cümlesi olmaya uygun olan cümleler
1. Eleştirmenlerin görüşlerine güvenmeyen sanatçının başarılı olacağına inanmıyorum.
2. Türk şiirinde kullanılmış birçok ölçü vardır.3. Her eser, yazarından okuyucuya bir
mektuptur.4. Okumayan insanlar ile hiçbir işin
başarılamayacağını birçok insan kabul ediyor.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Dikkat edilirse bu cümleler, kendilerinden önce başka cümlelere gerek duymadan bir paragraf başlatabilirler.
Çünkü bu cümlelerde, sonraki cümlelerde ispatlanması gereken birer yargı vardır. Bağlayıcı öğe yoktur. Demek ki bu cümleler bir yazının ilk cümlesi olabilir
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Siz de bu cümleleri değerlendirin
1. Eleştirmenin bu görüşüne güvenmeyen sanatçı başarılı olamaz.
2. Türk şiirinde kullanılmış bunun gibi dana birçok ölçü vardır.
3. Özetle, her eser yazarından okuyucuya bîr mektuptur.
4. Bundan dolayı, okumayan insanlar ile hiçbir işin başarılamayacağını savunuyorum.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Öyle ise, şunu tüm zihin hücrelerimizle kavramamız (idrak) gerekiyor;
• Bir yazının ilk cümlesi olacak cümlede bundan dolayı, çünkü, ama, ancak, şöyle ki, fakat, yalnız gibi, önceki bir cümlenin habercisi, bağlayıcı sözcükler bulunmamalıdır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Paragrafta Bağlayıcı Öğeler
• Paragraf öncelikle, onu oluşturan cümlelerin anlamsal bütünlüğüdür. Ancak anlamsal bütünlüğün oluşabilmesi için anlatım bütünlüğünü de sağlamak gerekir. Bunun için de cümlelerin hem anlam, hem de biçim olarak bağlanışlarına dikkat etmek ve bu bağlantı ögelerini doğru olarak saptamak gereklidir.
• Paragrafı oluşturan cümleler arasındaki bağlayıcı öğeleri doğru saptayamazsak, ne okuduğumuz parçayı bütün olarak anlayabiliriz ne de paragrafı oluşturan temel ve yardımcı düşüncelerin neler olduğunu tam olarak algılayabiliriz.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Biçimsel Bağlantı Öğeleri
• Paragrafı oluşturan cümlelerin anlamca kaynaşmasını sağlamak için
kullanılan sözcük, söz öbeği ve cümlelere, biçimsel bağlayıcı öğe denir.
"Ama, fakat, çünkü, lakin, gerçi, şayet, zira, meğer, belki, üstelik, hatta,
sanki, oysa, yoksa, şöyle ki, nitekim, kısaca, bununla birlikte, gel gör
ki" gibi sözcük ya da söz öbekleri cümle başı bağlayıcı öğeleri olarak
kullanılabilir.
• Yabancı dilde yazılmış romanları özgün biçimleriyle okumak istiyordum.
Ama yabancı dil bilmiyordum ve öğrenmek içinde gerekli olanaklardan
yoksundum. Bu nedenle romanları sözlüklere baka baka okumaya
çalıştım. Başlangıçta okuduklarımı anlamadım; bir çok yanlış yaptım
ama yılmadım. Sonunda yabancı dille yazılmış bir romanı sözlüksüz
okuyabilir duruma geldim.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Anlamsal Bağlantı Öğeleri• Kimi paragraflarda cümleler, biçimsel bağlantı öğeleri
kullanılmadan, anlamca birbirlerini bütünleyerek de paragraf oluşturabilir. Bu tür paragraflarda cümleler arasındaki anlam ilişkisi olabildiğince fazladır. Biçimsel bağlantı öğesi olmayan paragraflarda anlam bütünlüğü daha belirgindir. Ana düşünce ile yardımcı düşünceler iç içedir. Oysa biçimsel bağlayıcı öğelerle kurulmuş paragraflarda cümleler arasındaki anlam ilişkisi daha zayıftır.
Örnek :• Karagöz oyunu Osmanlı Türk toplumunun, yüzyıllarca yaşamış
sanat dallarından biridir. Tanzimat'tan bu yana, özellikle Cumhuriyet döneminde yerini, Batı'dan gelen sinema ve tiyatroya bırakmıştır. Bu sanat dalı, bugün bize çok uzak ve yabancı gelen İslam uygarlığı döneminde, halkın dilini, inançlarını, geleneklerini, zanaatlarını, siyasal ve toplumsal olaylar karşısındaki düşünsel ve ruhsal durumunu yansıtan zengin bir kaynaktır. Geçmişi tanımak ve öğrenmek isteyenler bu kaynağı değişik açılardan değerlendirebilirler.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Ne kadar örnek; o kadar kalıcı bilgi…
• Sanatçılar, dış dünyadan algıladıklarını iç dünyalarıyla birleştirerek bunları eserlerine yansıtırlar.
• Sözcükleri kişilerin özelliklerine göre ve titizlikle seçmeleri, ustaca kullanmaları sanatçıların üslûplarına ayrı bir özellik kazandırır.
• Sanatçılar, dış dünyadan algıladıkları bu görüntüleri iç dünyalarıyla birleştirerek eserlerine yansıtırlar.
• Öykülerinde konu olarak genelde insan ve deniz işlenir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Ne var ki yazarların, eserlerinde çevrelerini anlatmaları bazen aşırıya kaçıyor.
• Sait Faik'in hikâyelerine toplumun her kesimi, her insan, her duygu konu olmuştur.
• Gözlem yeteneği güçlü yazarlar konu sıkıntısı çekmezler.
• Özetleyecek olursak hayatın herhangi bir dakikası, birkaç saati onun öykülerine konu olabilir.
• Çünkü gözlem yeteneği güçlüydü ve konu sıkıntısı çekmiyordu.
• Örnek manyağı “yapmamış değiliz” değil mi?
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Gelişme Bölümü
Gelişme Bölümünün Özellikleri : • Gelişme bölümü; konuyu açıklayan, ana düşüncenin ortaya
çıkmasına katkıda bulunan yardımcı düşünceleri içerir.• Konu, bu bölümde açılır. Bunun için de örneklerden
benzerliklerden, karşıtlıklardan, tanık göstermelerden yararlanılır.
• Ayrıntılar, gelişme cümlelerinde birbirini tamamlayarak, birbirine, bağlayıcı öğelerle bağlanarak sıralanır.
• Gelişme bölümündeki cümlelerden her biri, dil ve düşünce yönünden kendisinden önceki ve sonraki cümleye bağlıdır.
• Giriş bölümünde verilen konunun her yönüyle ortaya konulduğu bölümdür.
• Paragrafın en uzun bölümüdür.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Giriş bölümünde öne sürülen düşünce bu bölümde desteklenir, ispatlanır, Yazar, ortaya attığı düşüncesini geliş tirmek veya ispatlamak için düşünceyi geliştirme yolları* kullanır. Bu bölümde açıklama, destekleme, ispatlama esas olduğu için bağlayıcı öğe dediğimiz bundan dolayı, çünkü, ama, ancak, bu görüşe göre, öyle ise gibi, bulunduğu cümleyi bir önceki cümleye bağlayan sözler göze çarpar.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Sözcükler zamanla, çeşitli sebeplerle, çok değişik kavramları karşılar hale gelebiliyor. »♦ Sözgelimi, önceleri sırf koyun, sığır, deve gibi hayvanların topuna birden mal denirken, bu sözcük bugün daha çok, her türlü taşınabilen servet anlamında kullanılmaktadır. Çünkü, bir zamanlar çobanlıkla geçinen dedelerimiz servet olarak yalnız bu hayvanları tanıyorlardı; başka kültür çevreleriyle temasa geçince, servet olarak altın gibi, gümüş gibi başka nesneleri de öğrendiler. Böylece mal sözcüğü kültür değişimi sonunda öteki nesneleri de içine aldı.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Yazarken, kitapları bir yana bırakır, aklımdan çıkarırım; kendi gidişimi aksatır diye.
(giriş cümlesi)
Gerçekten de iyi yazarlar üstüme fena abanır, yüreksiz ederler beni. Hani bir ressam varmış, kötü horoz resimleri yapar ve uşaklarına, dükkana hiç canlı horoz sokmamalarını sıkı sıkı tembih edermiş, ben de öyle... Hatta çalgıcı Antigen'in bulduğu çare benim daha çok işime gelirdi Antigen bir şey çalacağı zaman, kendinden önce ve sonra halka uzun süre kötü şarkılar dinletirmiş...
(gelişme bölümü)
• Paragraf gelişme bölümlerine örnek 1
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Paragraf gelişme bölümlerine örnek 2:
Tiyatronun görevi yeni kelimeleri tanıtmak ve dile yerleştirmek değildir... (giriş bölümü)
Bu görev televizyon gibi yayın araçlarına düşer. Özellikle gerçekçi oyunlarda yeni türetilen ve halkın henüz kullanmadığı kelimelerin kullanılmasına karşıyım. Şinasi : Tiyatroda kişilerin, kişiliklerine göre konuşması gerektiğini söylerken en doğru ilkeyi göstermişti. Alışılmamış kelimeler sahnede kullanıldığında halkta tepki yaratıyor. Bugün Türkçe'yi çok iyi kullanan yazarların yanı sıra, aşırı ve öz Türkçe kelimelerle dolu eserlerle de karşılaşıyoruz. Tiyatro eserlerinde bunu yapamazsınız. Tiyatroda rol alan her oyuncu, kahramanın mensup olduğu toplum kesimine uygun biçimde konuşur...
(gelişme bölümü)
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Sonuç Bölümü : • Sonuç cümlesi, belli bir bakış açısı doğrultusunda
geliştirilen konunun açıklandığı, amaçlanan sonuca ulaştırıldığı, konunun bir yargıya bağlandığı cümledir.
Sonuç Cümlesinin Özellikleri : • Dil ve düşünce yönünden kendisinden önceki
cümleye bağlıdır. • Kısa bir biçimde kurulan bu cümle toparlayıcı ve
özet niteliğinde olan bağlayıcı öğelerle (kısaca, özetle, denilebilir ki) başlayabilir. Çoğunlukla ; kısaca, özetle, böylece, bununla birlikte, bundan dolayı gibi bağlayıcı sözlerle başlar. Ana fikirle aynı doğrultudadır.
• Tüme varım yöntemiyle yazılmış paragraflarda, ana düşünce cümlesi niteliği taşır.
• Öykü, roman, anı gibi türlerde anlatılan olayın bitiş durumunu içerir. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Yazar giriş bölümünde bir fikir öne sürmüştü.
• Gelişme bölümünde bu fikri, düşünceyi geliştirme yollarıyla desteklemiş ve inanılır hale getirmişti.
• Son bölüm olan sonuç bölümünde ise yazar, fikrini derleyip toparlar ve bir sonuca bağlar. Bu bölüm genellikle tek cümledir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Sanatçılar eserlerine yapılan eleştirileri nedense kabul etmek istemiyorlar. »♦ Çok açık gaflarını bile bir türlü görmek istemiyorlar. "Evet ama, fakat, hayır, şey yani, tabii ki dediğiniz yanlış" laflarıyla işi idareye çalışıyorlar. »♦ Bilmiyorlar ki iyi sanatçı olmak, eleştiriye açık insanların harcıdır. Eleştirilmeden başarılı olmak olanaksızdır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Giriş, gelişme ve sonuç bölümü olan paragraflar ideal paragraflardır. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki bütün paragraflar ideal değildir. Yani her paragrafın giriş, gelişme, sonuç bölümlerinin olması gerekmez. Bazıları giriş ve gelişme, bazıları gelişme ve sonuç, bazıları da sadece gelişine bölümünden oluşmaktadır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Örnek
Aşağıdaki cümlelerle bir paragraf oluşturulduğunda hangisi ilk
cümle olur?
Hatta halk arasında hikâye denilince masal akla gelir.
Halk hikâyeleri ile masal arasında benzerlikler vardır.
Masallar ise genellikle düz yazı biçimindedir.
Halk hikâyelerinde ise nazım ve nesir iç içedir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Örnek
İnsanın doğayla savaşımında korkunun rolü yadsınamaz. Önemli olan,bu insanca duyguyu iyi değerlendirebilmektir.Nasıl ki kullanılması bilinmeyen bir silah bazen geri tepip büyük zararlara yol açabiliyorsa,korku da denetim altında tutulmayıp kendi başına bırakılırsa sonuç hiç kimse için iyi olmaz.Korkalım;ama neden,niçin korktuğumuzu bilelim.Korkuya yenilme kaygısının tutsağı olmayalım.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre
aşağıdakilerden hangisi getirilemez? A)Korkuyla birlikte yaşamayı öğrenelim.B)Korkudan,uygun biçimde yararlanmaya çalışalım.C)Korkunun,toplumu değişik yönlerden etkilediğini unutmayalım.D)Korkuyu bir engel değil,bir araç olarak görelim.E)Korkumuzun nedenini öğrenip ona göre davranalım.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
PARAGRAFTA YAPI SORU TİPLERİParagrafın yapısı değişik soru biçimleriyle karşımıza çıkar. • 1. Bazı sorular paragraf oluşturmayla ilgilidir. Yani bir paragraf
oluşturabilecek cümleler dağınık olarak verilir ve öğrencinin bunlardan bir paragraf oluşturması istenebilir. Bu tip sorularda cümlelerin anlamca ve yapıca birbirine bağlanabilmesi aranmalıdır.
• 2. Başlık. Bir paragraf kendi içinde bir bütünlük oluşturur. Bu yüzden kendinden önceki veya sonraki paragraflara yapıca bir bağlılık göstermez. Öyleyse paragrafın ilk cümlesi onu kendinden önceki cümlelere bağlayan herhangi bir anlam veya bağlayıcı öğe taşımamalıdır. Bir başlangıç ifade etmelidir. Aynı zamanda kendinden sonraki cümlelere de anlamca bağlılık göstermelidir.
• 3. Paragraf tamamlamanın sorulduğu bir diğer soru tipinde de son cümle sorulur. Parçanın son cümlesi bir bitiş bildirir. Ya anlatılanlardan bir sonuç çıkarılır ya da bir olayın bitişini gösterir. Bu soruların çözümünde cümlelerin anlamca bağlılığı yanında yapısal olarak bağlanmalarına da dikkat edilmelidir. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• 4. Son yıllarda sorulan paragraf oluşturmayla ilgili diğer bir soru tipi, paragrafın içine cümle yerleştirme şeklindedir. Bu tip sorularda cümlelerin hem anlam hem yapı bakımından uygun olduğu yer aranmalıdır.
• 5. Gittikçe soru sayısı artan diğer bir paragraf tipi, düşüncenin akışının bozulmasıyla ilgili olanlardır. Bir paragrafın tek bir düşünceyi aktardığını, cümlelerin hep bu düşünce etrafında döndüğünü önceki bölümlerde anlatmıştık. İşte bir paragraf içinde, paragrafın düşünce bütünlüğüne uymayan cümle varsa, bu cümle anlatımın akışını bozmaktadır.
• 6. Düşüncenin akışıyla ilgili bir diğer soru tipi de, parçanın iki paragrafa bölünebilmesiyle ilgilidir. Bu tip parçalarda, parçanın bir bölümünde bir düşünce, ikinci bölümünde başka bir düşünce işlenir.
• 7. Bazı tip sorularda ise düşüncenin akışı, cümlelerin yanlış yerde bulunmasından dolayı bozulmuştur. Bu tür sorularda numaralanmış cümlelerin uygun bir biçimde düzenlenmesi istenir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
1. Düşüncenin Akışını Bozan Cümleler:
Her cümle kendinden önceki ve sonraki cümleyle hem anlamlı hem de yapı bakımından ilişki içerisindedir. Bu yüzden bir paragrafta dil ve düşünce bağlantısı iyi kurulmamışsa, anlatımın akışı bozulur. Paragrafın içerisinde belirtilen düşünceden farklı bir düşünceye değinen cümleler düşüncenin akışını bozar.
ÖRNEK: (1) Bu kitap, yaşamının değişik dönemlerinden seçilmiş ürünlerden oluşuyor.(11)
Ağırlık 197O lerden önce yazdığım şiirlerde(111) Son beş yılda dergilerde birçok şiir yayımladım, ancak bu şiirleri kitaba almadım.(1V)Anılarımda da belirttiğim gibi bunlar kendimle uzun bir hesaplaşmadan sonra oluşan şiirler.(V) Dolayısıyla beni bütün yöntemlerimle okurlarımla tanıtacaktır.
Yukarıdaki numaralanmış gibi cümlelerden düşüncenin
hangisi akışını bozmaktadır? A)1. B)2 C)3 D)4 E)5
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
2. Parçayı Bölümlere Ayırma: Bir paragraf ancak bir düşünceyi anlatır. Parça iki paragrafa bölünmek
istenirse, parçada iki ayrı düşünce var demektir. Öyleyse parça içinde her düşünce ayrı bir paragrafta yer almalıdır. Bu konuyla ilgili sorularda iki ayrı düşüncenin işlendiği bir parça verilir. Ve bu parçanın iki parçaya bölünmesi istenir.
ÖRNEK:
Sanatçının mektupları bir araya getirilerek bir kitap oluşturulmuş. (1)Oluşturulan kitap iki bölüme ayrılmış. (2)Birinci bölümde sanatçının çeşitli kişilere yazın alanında yazdıkları,ikinci bölümde ise ona yazılanlardan alıntılar yer alıyor. (3)Sanatçı şiiri,düz yazıdan daha çok seviyor. (4)Bir mektubunda: “Şiirin bir tek dizesi bile,koskoca bir yazının anlatmak istediğini bir çırpıda anlatıverir.” diyor. (5)Bu söz de onun şiire ilişkin görüşlerini kısaca açıklıyor.
Bu parça,açıklanan düşünceler açısından iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A)1 B)2 C)3 D)4 E)5Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
3. Paragrafa Cümle Ekleme: Bir paragrafın başına,ortasına ve sonuna getirilecek
cümle,kendisinden önceki veya sonraki cümleyle dil ve düşünce yönünden bağlantılı olmalıdır.
Bazı sorularda paragrafın başına,ortasına bazılarında ise sonuna cümle ekleme sorulabilir.Bu durumda parçanın anlam bütünlüğü ve yapısal bağlılığı dikkate alınmalıdır.
ÖRNEK: İnsanların beğenileri birbirine uymaz.Belki o kırmızıdan
hoşlanıyor,siz yeşili seviyorsunuzdur.Belki o,Wagner’in müziğini beğeniyor.siz Mozart’ı yeğliyorsunuzdur. … Gördüklerinden ve dinlediklerinden aldığı tat sizinkine uymuyor diye karşınızdakini zevksizlikle,kabalıkla suçlamaya hakkınız yoktur.
Bu parçada boş bırakılan yere,düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A)Kimi zaman beğenilerinizin bağdaştığı da olur. B)Öteki sanat dallarında da böyledir bu. C)Öyleyse nelerden hoşlandığınızı bilmeniz gerekir. D)Çünkü,insanların beğenileriyle davranışları arasında ilişki vardır. E)Değerlendirmeleri belirli ölçütlere göre yapmak gerekir.Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
4. Bir Sorunun Cevabı Olan Paragraflar
Bir paragrafın ilk cümlesi sorudan sonra okunduğunda soru ve ilk cümle arasında bir uyum olması gerekir. Bu bakımdan genellikle konuyla ilgili bu tür sorular sorulduğu paragraftaki ilk cümleden anlaşılır.
Bir de paragrafın ana düşüncesinin sorulan soruyla uyum içinde olması, parçanın sorunun cevabı niteliğinde olması gerekir.
ÖRNEK: Bu soru,birçok yazara sorulmuştur. Soruyu yanıtlayanlar arasında, “Kendim
için yazıyorum.” diyenler de vardır.Eğer bu tür bir yanıtı benimsemiş olsaydım, okurlarımı kendimle bütünleştirirdim; yani, “Onlar demek,ben demek” derdim.Oysa ben,beni anlamak için özel bir çaba gösterecek olanlara sesleniyorum.
Bu sözler aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir? A)Yapıtlarınızla ilgili tepkilerine göre,okurlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? B)Niçin kendinizi okurun beklentilerine bağımlı hissediyorsunuz? C)Okurlarınızın, “sizin gibi düşünenlerden oluştuğu” görüşüne nasıl vardınız? D)Okurlarınızın görüşlerini değerlendirmeyi doğru buluyor musunuz? E)Yapıtlarınızı oluştururken hangi tür okuru hedefliyorsunuz?
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
5. Duyularla İlgili Sorular Duyu insan ve hayvanlarda dışarısının etkisini bir organizma
yardımıyla duyma yeteneğidir.Duyular görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma organları ile algılanır.
ÖRNEK: Küf yeşili yaprağın üzerinde koyu benekler vardı. Yapraktan acı ,
kekiğimsi bir koku geliyordu. Adam, yaprağa bakıyor, beneklerini sayıyordu. Birden yaprağın üstündeki beneklerden biri kımıldadı.İrkildi adam. Önce gözlerine inanamadı. Koyu kestane kabuk çıtırdayarak yarıldı, altından tül gibi yarı saydam kanatlar çıktı. Uçuverdi böcek. Nemli, ılık bir esintinin içinde yitip gitti.
Bu parçada ayrıntıların seçiminde aşağıdaki duyuların
hangisinden yararlanılmamıştır? A) Görme B) Tatma C) Dokunma D) İşitme E) Koklama Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
EY 9-A ÖĞRENCİSİ! PARAGRAF KONUSUNA DİKKAT ET. ÖSS’DE BU KONUDAN 13 SORU ÇIKIYOR.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Paragrafta Anlam
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Paragrafta hakkında söz söylenen düşünce, olay ya da
durumlar konuyu verir. Konuyu bulmak için “Parçada
neden söz ediliyor?” , "Bu paragrafta ne anlatılmıştır?"
diye sorabiliriz. Yani üzerinde durulan neyse konu da odur.
Bununla ilgili sorular değişik soru kökleriyle karşımıza çıkar.
“Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden söz
edilmektedir?”
“Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?”
“Bu parçada aşağıdakilerden hangisinden
yakınılmaktadır?”
gibi sorular konuyu sorar.
PARAGRAFTA KONU
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Deneme ve eleştiri, edebiyatın en az değerlendirilen,
buna karşın en gerekli alanlarındandır. Sanıldığı kadar
kolay olamayan , engin bir bilgi birikiminin yanı sıra;
sentez yeteneği, sağduyu ve hatta sezgi gerektiren
alanlardır. Hele hele bir eleştiri yazarının cesaretli
olması gerekir. Çevresindekilerin ne diyeceklerinden
korkmayacak, neye inanıyorsa onu çekinmeden
söyleyecek. Bu cesareti kendinde bulamayanlar ise, ne
kadar eleştiri yaptığını sanarsa sansın, başkalarına
övgüler dizmekten öteye gidemeyeceklerdir.
Örnek
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Futbolcularımız yenildikleri zaman, “Maç
sırasında konsantremiz bozuldu.” Diyorlar. Yahu
bunlar aynı zamanda meyve suyu fabrikası
sahibi mi,konsantreleri bozuluyor. Konsantre ile
konsantrasyon arasındaki farkı öğrenmemizin
zamanı gelmedi mi?Ah,keşke yanlış
kullanılanlar sadece konsantre sözcüğüyle sınırlı
kalsaydı!...
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
(I) İyi ve güzel konuşabilmek için iyi düşünmek
gerekir. (II) İşlek bir zekâya sahip olmak da
güzel konuşmanın şartlarındandır. (III) Güzel
konuşan insanlar sevilir. (IV) Ancak düzenli
çalışan, iyi düşünmeye alışan bir insan da,
zamanla güzel konuşma yeteneği kazanır.
(konu bütünlüğünü bozan cümle?)
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
PARAGRAFIN BAŞLIĞI
Paragrafın bir düşünce etrafında döndüğünü ve
daima bir konudan söz ettiğini söylemiştik. Bir
bakıma paragraf, bir makalenin, bir denemenin,
bir fıkranın küçültülmüş şekli gibidir. Öyleyse nasıl
bu tür yazıların bir başlığı varsa, paragrafın da bir
başlığı olur. Ancak yazı başlıklarının dikkati çekme,
ilgi uyandırma ya da şaşırtma gibi özellikleri
vardır. Oysa paragrafın başlığı bu amaçla
seçilmez. Konuyu en iyi şekilde yansıtan bir
veya birkaç söz başlık olarak belirlenir. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
PARAGRAFTA ANADÜŞÜNCE• Anadüşünce, parçada yazarın okuyucuya vermek istediği
mesajdır. Buna yazarın paragrafı yazma amacı da diyebiliriz. Her paragrafın belli bir anadüşüncesi vardır. Bu düşünce bazen paragrafın başında, sonunda veya herhangi bir yerinde bir cümle halinde verilir. Diğer cümleler bu düşünceyi açıklar ya da destekler. Bazen ise belli bir cümleyle verilmez, paragrafın bütününe sindirilir.
• Paragrafın anadüşüncesini bulabilmek için kendimize “Yazar bu parçayı hangi amaçla yazdı?”, “Bize ne demek istedi?,” "Bu yazıdan hangi sonuç çıkarılır?" ya da "Bu parçada hangi düşünce savunulmaktadır? gibi soruları sorabiliriz.
• Anadüşünceyi veren cümleler kesin bir yargı bildirir, açık ve anlaşılır bir anlam taşır.
• Ana fikir bulunurken kendi düşüncelerimiz değil, paragrafta yazılanlar dikkate alınmalıdır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Anadüşünce, değişik soru biçimleriyle karşımıza çıkar.
• “Bu paragrafın anadüşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?”
• “Bu paragrafta anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?”
• “Bu parçada aşağıdakilerden hangisi vurgulanmıştır?”
gibi sorular anadüşüncenin sorulduğu soru tiplerinden bazılarıdır.
• Anadüşünce, parçada sözü edilenleri en kapsamlı bir biçimde bildirir. Parçada olmayan konular anadüşünce içinde yer almayacağı gibi, parçanın bir kısmını bildiren cümleler de anadüşünceyi vermez. Parçanın tümünü kapsayacak biçimde olması gerekir.
• Şiirlerin konusu ve ana fikri olmaz. Şiirlerin “tema”sı vardır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
“Bir dilin söz dağarcığıyla o dili konuşan toplumun
yaşama biçimi arasında çok sıkı bir ilişki vardır.
Sözgelimi Türkçe’ye oranla İngilizce’de yeşil için
birkaç sözcük bulunurken, Türkçe’de, doğayla içli
dışlı olmanın bir sonucu olarak yosun yeşili, çağla
yeşili, tirşe, ördekbaşı gibi birçok sözcük vardır.
Bunun gibi, söz dağarcığını oluşturan öğelerin
somutluğu, soyutluğu da yine toplumun yaşama
biçimine bağlıdır.”
• Örnek
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Örnek :
Ben gönlümce yazabilmek için evime
çekiliyorum. Kimsenin bana el uzatamayacağı,
benden söz edemeyeceği yabancı bir
memlekette oturuyorum. Öyle bir yer ki,
tanıdığım hiç kimse okuduğu duanın Latince'sini
bilmez, hele Fransızca'sından hiç anlamaz.
Başka yerde yazsam daha iyi yazardım, ama
yazdığım şey daha az benim olurdu. Oysaki
benim yazımda asıl aradığım tam anlamıyla
kendimin olmasıdır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Kedisiz bir hayat olur m
u hiç
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Mükemmeli yakalamak, çileye talip olmak ve sabrı
göze almaktır. Sinan sabretti, yedi sene bekledi.
Bu boşu boşuna yapılan tembel bir bekleme
değil;sabrın sınırlarını zorlayan aksiyonun tabiî bir
süreciydi. Sonunda Süleymaniye Camî ortaya çıktı.
• Örnek
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Örnek
Mağaza vitrinlerindeki mankenleri bilirsiniz. Hepsi
güler yüzlüdür, İçlerinde pek de güzelleri vardır.
Ama dilleri olmadığı için soğukturlar. Onlar her
ne kadar insan benzeri iseler de sahici insanları
güzel ve sıcak yapan dilden yoksundurlar.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
(1) Sanat eserinin evrensel bir özellik taşıması
ulusal niteliklere bağlıdır. (2) Ulusal özellikleri
barındırmayan bir eserin evrenselliğinden söz
edilemez. (3) Halkın yaşantısına tutulan bir ayna
olan sanat eseri evrensel olma yolunda gerekli
koşulları taşıyor demektir. (4) Herhangi bir ulusun
kendine has özelliklerini işleyen sanat eserinin
evrenselliğinden bahsetmek zordur.
Diğerleriyle çelişen cümle hangisidir?
• Örnek
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
PARAGRAFIN YARDIMCI DÜŞÜNCELERİ
Her paragrafın tek bir konu üzerinde durduğunu ve bir anadüşünce etrafında döndüğünü söylemiştik. Paragrafta bunun dışında, ana düşüncenin daha iyi açıklanmasını sağlayan, onu daha belirgin hale getiren, işlediği konunun sınırlarını çizen düşünceler de vardır. Bu düşüncelere de paragrafın yardımcı düşünceleri denir. Bir paragrafta ana düşünce bir tane iken yardımcı düşünce sayısı birden fazla olabilir.
• Yardımcı düşünceyle ilgili sorular çoğu zaman olumsuz biçimdedir.
• Bu paragraftan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?• Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?• Bu parçada aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?• Parçada aşağıdaki düşüncelerden hangisine yer verilmemiştir?• Aşağıdakilerden hangisi parçada anlatılanlarla çelişir?
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Gündelik dil bilincimiz ile algımız, ister istemez birtakım toplumsal kalıplarla koşullanmıştır. Oysa şiirin, öykünün, romanın sunduğu kurmaca dünya, bizim yeni bir algı durumuna girmemizi gerektirir. Gerçekte, okuma sırasında bir beklentiden ötekine, bir varsayımdan ötekine geçerek sürdürdüğümüz bilinç etkinliği, bu yeni algı konumunun aranışından başka bir şey değildir. Haşim’in şiirindeki karanfil, bizim gündelik deneylerimizden tanıdığımız karanfil olmaktan çok uzaktır.”
Şimdi bu parçadan hangi düşüncelerin çıkabileceğine bakalım. 1. Toplumsal kalıplar algımızı ve bilincimizi koşullandırır. 2. Şiir, öykü, roman gibi türler bize kurmaca bir dünyanın kapılarını açar. 3. Şiirin kurduğu dünya ile romanınki birbirinden oldukça farklıdır. 4. Okuma sırasında bilinç etkinliğimiz sürekli değişir. 5. Şiirin etkileme gücü, düzyazıdan daha çoktur. 6. Gündelik hayatta karşılaştığımız nesneler, şiirde karşımıza farklı nesneler
olarak çıkabilir. 7. Haşim şiirinde karanfili en güzel biçimde betimlemiştir.
• Örnek
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Kitaplar bir odanın olduğu gibi kafanın da süsü olmaktan ibaret değildir. Onlar her medenî insanın günlük emeğidir. Ruhun gıdasıdır. Hayat ve saadetimiz için varlığı şart olan vasıtalardan biridir. Boş vakitlerimizde en samimi yoldaş,candan arkadaş,dert ortağı hep onlardır. Bir felâkete mi uğradık? Onlar bizi teselli eder. Bir derdimiz mi var? Onlar bizi ümitsizliğe kapılmaktan korur. Bize neşe,ümit,cesaret veren hep kitaplardır.
Parçada kitaplarla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) İnsanın mutluluğunda önemli bir etken olduğuna
B) İnsanların sorunlarını giderdiklerine
C) İnsanları karamsarlıktan kurtardıklarına
D) İnsanların neşe kaynağı olduğuna
E) Boş vakitlerimizde bizlere arkadaş olduğuna
• Örnek
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Konularına Göre Paragraf Çeşitleri :
Paragraflarda çok değişik konular işlenebilir.
Kimilerinde bir olay ya da duygu anlatılabilir.
Her yazı türü, konusuna uygun
paragraflardan oluşur. Makalede yer alan
paragraflar düşünce ağırlıklıyken, anıda yer
alan paragraflar, gerçek bir yaşantıdan
kaynaklandıkları için duygu ağırlıklı olurlar.
Paragraflar, içerdikleri konunun özelliğine
göre değişik adlar alabilir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Düşünce Paragrafı : Belli bir konu üzerinde belli bir bakış
açısı olan, bu bakış açısını ortaya koyan, bunu savunan ve
tartışan bir paragraf türüdür. Kısaca, bir düşüncenin
başkalarına ulaştırılması amacıyla oluşturulan paragraflara
düşünce paragrafı denir. Daha çok makale, fıkra, deneme gibi
yazı türlerinde düşünce paragrafları kullanılır. Düşünce
paragrafları, genellikle açıklayıcı ve tartışmacı anlatım
biçimleriyle kurulur. Bu paragraflarda bir ana düşünce ve bu
ana düşünceyi destekleyen yardımcı düşünceler yer alır.
• Örnek :
• Kişisel gözlemlerin öne çıktığı yazıların getirdiğini, bilimsel
araştırmalar getiremez. Aydınlar için çok önemli olan bilimsek
araştırmalar, yazarlara yetmez; onlar için kişisel saptamalar
çok daha önemlidir. İnsanın insandan alabildiğini; deneylerin
sayıların alması olanaksızdır.Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Olay Paragrafı : Olmuş ya da olabilecek türdeki olayları, kişi, yer ve zaman göstererek anlatan cümlelerden oluşmuş paragraflardır. Bu paragraflarda belli bir olay yer alır. Olay paragraflarına, roman, öykü, masal gibi edebiyat türlerinde rastlanır. Bu paragraflarda temel amaç okuru olay içine çekmek, olay içinde yaşatmaktır. Olay paragrafları genellikle öyküleyici anlatım biçimi kullanılarak kurulur.
• Örnek : İlk dinlediğim konserdi bu. Çalgıcıları yönetenin müzik öğretmenimiz Suat Bey olduğunu görmeyeyim mi? Hem de smokin giymişti. Penguen gibi bir görünüşü vardı. Elindeki şef değneği ile sahnedeki çalgıcıları değil de, sanki dünyayı yönetiyormuş gibiydi. Nasıl oluyor da böyle bir adam, bizim gibi bacaksızlara müzik dersi vermeye geliyor. Biz de onunla alay etmeye kalkıyorduk. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Duygu Paragrafı : Olayı anlatan kişinin iç dünyasının, duygularının öne çıktığı bir paragraf çeşididir. Yazar duygularını, kimi zaman öyküleyici, kimi zaman da betimleyici anlatım biçimlerini kullanarak okura ulaştırır. Bu tip paragraflarda kişinin iç dünyasına yönelik özellikler, tutkular, davranışlar, ağırlık kazanır.
• Örnek :• Daha elli yaşına gelmemiştim; zengindim,
ünlüydüm; sağlığım yerindeydi, aklı başında çocuklarım vardı. Birdenbire hayatım duruverdi. Soluk alabiliyor, yiyip içiyor, uyuyordum. Ama yaşamak değildi bu. Hiçbir şey istemiyordum artık. İstenecek bir şey olmadığını biliyordum. Hayat, birinin yaptığı saçma bir şaka gibi geliyordu bana. Kırk yıl boyunca çalış didin, ilerle; sonra da ortada hiçbir şey olmadığını gör.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Betimleme Paragrafı : Bir olayı, bir varlığı, durumu, çevreyi ya da bir kavramı göz önünde canlandıracak biçimde anlatan paragraflara betimleme paragrafı denir. Gözlemlenen her varlığın, tasarlanan her kavramın duyu organlarımız ve duygularımız üzerinde bıraktığı iz betimlenebilir. Bu tür paragraflar çoğunlukla roman, öykü, gezi ve anı gibi yazı türlerinde kullanılır.
• Örnek :• Akçakavakların, dişbudakların arasından geçerek
yeşil çam ormanına giriyorum. Yoğun bir reçine kokusu duyuyorum. Çevrem yeşilin değişik tonlarıyla donanmış. Az ileride kalın gövdeli, yaşlı bir çam ağacı görüyorum. Altına oturuyorum. Kekik kokuları geliyor burnuma.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
•Anlatım Biçimleri
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
•Anlatım Biçimleri : Bir düşünceyi, bir duyguyu, bir tasarıyı, bir olayı sözle ya da yazıyla ifade etmeye anlatım denir.
• Birbirinden farklı konuları, olayları, gözlem ve izlenimleri anlatırken kullanılan yöntemlere ise anlatım biçimi denir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Açıklayıcı Anlatım : Bu anlatım biçiminde temel amaç, okura herhangi bir konu üzerinde bilgi verme, iyice anlaşılmayan ya da yanlış anlaşılan bir sözü, bir düşünceyi açıklığa kavuşturmaktır. Bu anlatım biçiminde temel amaç bilgi vermek olduğu için belirtilen yargı tartışılmaz; konuyla ilgili karşıt görüşlere yer verilmez. Anlatım oldukça ciddi, kuru ve öğreticidir.
• Açıklamanın yapılabilmesi, bir bilginin tam ve eksiksiz olarak verilmesi için tanımlamalardan, örneklemelerden, karşılaştırmalardan ve sayısal verilerden yararlanılır.
• Fıkra, makale, deneme, gezi, eleştiri, röportaj gibi yazı türlerinde açıklayıcı anlatım biçimi fazla görülür. Örnek :
• Çağdaş eğitim, bireyi bilgi ile donatmaktan çok, ona kendi kendine bilgi edinme yollarını öğretmeyi amaçlar. Bireyde, sağlıklı düşünme, doğru anlama, toplum içinde türlü durumlara olumlu uyum sağlayabilme yeteneklerinin geliştirilmesini ister. Sağlıklı düşünme, öncelikle dilin işleyiş düzeninin kavranmasına bağlıdır. Bu sebeple kişinin eğitimi ile ana dili arasında doğrudan bir bağlantı vardır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Tartışmacı Anlatım : Bu anlatım biçiminde birbirine karşıt düşünceleri, bir konuyla ilgili kanıları değiştirmek, çürütmek ya da onların yerine yenisini koymak amaçlanır.
• Tartışmacı anlatımda yazar, inandırıcılığı sağlayabilmek için ciddi ve ağırbaşlı bir anlatım yerine sohbete varan rahat bir anlatım kullanır. Yazarın sık sık sorular sorup bunlara yanıtlar vermesi, bu anlatımın ayırt edici bir başka özelliğidir.
• Tartışmacı anlatım, bilimsel inceleme ve araştırmaya dayalı yapıtlar başta olmak üzere eleştiri, fıkra, deneme, makale, röportaj gibi yazı türlerinde de sık sık rastlanan bir anlatım biçimidir.
• Örnek :• Gene bir eski özlemdir, gidiyor. Yeniye kötü kötü
bakıyorlar, mana yokmuş, güzel değilmiş, düşünmekten, çalışmaktan kaçınan kimselerin ne yaptıklarını bilmeden ortaya attıkları şeylermiş. Geçmişin büyük eserlerini inceleyip de onlardan örnek almalıymışız. Oysa ki asıl, yeni zordur; yeninin manasını anlamak, güzelliğini duymak zordur. Bunun için alışkanlıklarımızı aşmak, dikkatimizi işletmek gerekir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Betimleyici Anlatım : Varlıkların kendilerine özgü ayırıcı niteliklerini, bu niteliklerin duyu organlarımız üzerindeki etki ve izlenimlerini görünür kılmaya, onları sözcükler aracılığıyla resimlendirmeye betimleme denir.
• Bir anlatımın betimlemelere dayandırılması ve betimlemenin amaç olarak kullanılması ile oluşturulan anlatım biçimine betimleyici anlatım denir.
• Betimlemede, görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama duyularına yönelik bir anlatım vardır. Herhangi bir varlığın, nesnenin, olayın veya çevrenin, duyu organlarımız üzerinde bıraktığı izlenimler belirli bir plana göre okura aktarılır.
• Betimleyici anlatım biçimi, amacına göre iki çeşittir:
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Açıklayıcı Betimleme : Bu tür betimlemelerde amaç bilgi vermektir. Betimlenen varlık yada nesne tanıtıcı ve ayırıcı özellikleriyle nesnel bir tutumla okura aktarılır.
• Sanatsal Betimleme : Bu betimlemede temel amaç, izlenim kazandırmaktır. Anlatımda, genel ayrıntılardan, ayırıcı ayrıntılara doğru gidilir. Kısaca gözlemlenen varlık ya da nesnenin anlatıcı üzerinde bıraktığı etki yansıtılır.
• Örnek :• Burada müthiş karasinek vardı. Hele kebapçının
bulunduğu yerde... Bir dükkanda ve etrafında bu kadar sinek olmasının bir hikmeti vardır, elbette...
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Öyküleyici Anlatım : Tasarlanan, gözlemlenen ya da yaşanan bir olayı yer, zaman ve kişi kavramlarına bağlayarak anlatan anlatım biçimine öyküleme denir. O halde öykülemede dört temel kavram bulunur:
• Öykülemede, konuyu geliştiren olgu ya da olgular vardır ki buna olay denir.
• Öykülemede, olayın geçtiği çevre ya da yer kavramı bulunur.
• Olayın akışı içinde aklımızda yarattığımız kavram, zaman öğesini oluşturur.
• Olayın içinde yer alan veya bu olayı yaratan öğelere kişi adı verilir.
• İki farklı öyküleme biçimi vardır:
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Açıklayıcı Öyküleme : Birtakım bilgileri zamansal oluşuma (kronolojiye) göre anlatan ve sanatsal bir kaygının güdülmediği bir öyküleme biçimidir. Temel amaç herhangi bir şeyi tarihsel gelişimi içinde okura aktarmak, bu konuda onu bilgilendirmektir.
• Sanatsal Öyküleme : Bu öykülemede bilgilendirme amacı yoktur. Temel amaç bir olay anlatıp okuru o olayın içine çekmek, onun içinde yaşatıp okuru duygulandırmaktır. Öykü, roman gibi yazınsal türlerin kullanıldığı öykülemeye sanatsal öyküleme denir.
• Örnek :• Hamdi amcamı en son 1960-1961 yıllarında gördüm. Bir iş
nedeniyle Ankara'ya gelmişti. Beni görmeden gitmeyi içine sindirememiş, telefon edip geleceğini söylemişti. Tıpkı çocukluğumda babamı beklediğim gibi, camdan cama koşup gelişini bekledim. Uzun yıllar sonra birbirimizi görüp konuşacaktık. Amca yeğen birbirimize sarıldık. Hem sevinçten hem de annemi babamı anımsayıp ağladık. Çocuklarımı kucağına aldı. Onları öpüp öpüp sevdi. Kardeşim Leman Hanım, bunları görseydi, dedi. O gün onu son görüşüm oldu. Öldüğünü duyduğum zaman ne yapacağımı şaşırdım...
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Düşünceyi Geliştirme Yolları (Anlatımda Başvurulan Yollar)
Bir düşüncenin, bir konunun, bir açıklamanın tam olarak anlatılabilmesi için yararlanılan yönteme "düşünceyi geliştirme yolu" ya da "anlatımda başvurulan yol" adı verilir. Bir paragrafta düşünceyi geliştirme yollarından yalnız biri kullanılabileceği gibi, bunların birkaçı da kullanılabilir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Tanımlama : Bir varlığın, bir nesnenin ya da bir kavramın özel ve değişmez niteliklerini sıralayarak onu tanıtmaktır. Tanımlama, genellikle, paragrafın giriş bölümünde yer alır. Gelişme ve sonuç bölümlerinde tanımlamalara pek rastlanmaz. Tanımlama, daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım biçimlerinde kullanılan bir düşünceyi geliştirme yoludur.
Örnek :• Roman, insanların başından geçen ya da
geçebilecek türdeki olayları yer ve zaman belirterek anlatan uzun yazı türüdür. Yazarın üstün bilgisi, sağlam gözlemi, duygusu romanın başarılı olmasını sağlayan en önemli etkendir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Tanık Gösterme : Anlatıma somutluk ve inandırıcılık kazandırmak amacıyla başkalarının düşünce ve sözlerinden yararlanmaya tanık gösterme denir. Ancak tanık gösterilen kişi, bilinen ve kabul gören bir özellikte olmalıdır. Yoksa sıradan bir insanın tanık gösterilmesi, düşünceyi inandırıcı kılmaktan uzak düşer.
• Tanık olarak seçilen, kişi değil de bir söz ise bu, tırnak içine alınarak verilmelidir. Ayrıca hem kişi adı kullanılıp hem de onun konuyla ilgili sözleri verilecekse, bu sözler tırnak içine alınmalıdır.
Örnek :• Jan Paul Sartre şöyle der: "İnsan bazı şeyleri söylemeyi
seçtiği için yazardır." Bu görüşe katılmamak mümkün mü? Söz sanatçısı dediğin, herkesin söylemek isteyip de söyleyemediği sözleri, kendine özgü biçimler arasından seçerek söyleyivermeli ve okuyucuya : "Benim söylemek istediğimden daha güzel" dedirtmeli.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Benzetme : Bir durumu, bir kavramı açıklarken bilinen ve ondan daha etkin benzerinden yararlanmaya benzetme denir.
Örnek :• Boş bırakılmış topraklar, gübreli ve bereketli
ise, yüz bin çeşit otla dolar. Yararlı olabilmeleri için onlara kazma vuruyor, işe yarar tohumlar ekiyoruz. Ruhlar da böyledir. Onları bir fikirle uğraştırıp dizginlerini tutmazsanız, uçsuz bucaksız bir hayal dünyasında başıboş, öteye beriye dolaşıp dururlar. Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu yitirir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Örneklendirme : Genellikle soyut bir düşünceyi ya da kavramı somutlamak; onu görünür, bilinir kılmak için bir yapıtı, bir kişiyi, bir olayı paragrafa aktarmaya örnekleme denir. Örnekleme, düşünceyi somut kılacağı için onun hem daha kolay anlaşılmasını, hem de inandırıcılık kazanmasını sağlar. Örnek olarak verilen şey, anlatımı somutlayacak nitelikte genel ve bilinir bir şey olmalıdır. Örnekler, bir paragrafın daha çok gelişme bölümünde yer alır. Çünkü bu bölümde konu açılacak ve ona somutluk ve inandırıcılık kazandırılacaktır.
Örnek :• Kültür, bir toplumun yaşama biçiminde, davranışlarında
belirginleşir, giyinişine, yiyip içmesine, çalışmasına, hatta jestlerine yansır. Bir Türk 'hayır' anlamında başını yukarı kaldırır. Amerikan kültüründe ise aynı amaç için baş iki yana hareket ettirilir. İki erkeğim kol kola girip gezmesine Anglosakson ülkelerinde rastlayamazsınız.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Karşılaştırma : Nesneler, kavramlar, olay ya da durumlar arasındaki benzerlik veya farklılıkların dile getirilmesidir. Dolayısıyla karşılaştırma, yalnızca iki kavram arasındaki karşıtlıkları gösterme değildir. Benzerlikleri gösterirken de karşılaştırmalardan yararlanılabilir. Böylece sözü edilen kavram daha görünür, daha somut bir özellik kazanmış olur.
Örnek :• Hayvanların koşullanmaya ve denem yanılma
etkinliğine dayanan öğrenmeleri yanında, insan öğrenmesinin ayrı bir niteliği vardır. İnsanın her öğreniş aşaması bedence belirli bir olgunlaşmayı gerektirir. Söz gelimi; konuşmayı öğrenmek yalnız ses çıkarmak değildir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• Sayısal Verilerden Yararlanma : Bir düşünceyi aktarabilmek için anlatılmak istenen nesnenin ya da kavramın nicelik özelliklerinden yararlanmadır. Bu düşünceyi geliştirme yolu, daha çok tekniğe ve istatistiğe dayalı bilgilerin anlatımında kullanılır.
Örnek :• Öğrencilerin çalışırken ara verip dinlenmeleri
gerektiğini düşünenlerdenim. Mola verilmeden yapılan uzun soluklu bir çalışma, verimi düşürür. Ellişer kişiden oluşan iki ayrı gruba yüz soruluk bir test uygulanır. Grubun biri, testi hiç ara vermeden yanıtlarken, diğer gruba elli sorudan sonra 15 dakikalık dinlenme verilir. Dinlenme almayan grubun başarısı, alan grubun başarısından % 30 düşük çıkar.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
• İlişki Kurma: Paragrafta ortaya konan düşüncenin açıklanması için, herhangi bir durumun ya da olayın ortaya çıkışını, onun nedenini geçmişte olan bir başka duruma veya olaya dayandırarak açıklamaktır. Bu anlatım yolunda geçmişteki bir olay anımsatılarak asıl anlatılmak istenen daha net ve inandırıcı bir biçimde ortaya konmuş olur.
Örnek :• Ben, hasta ruhları ve sinirli insanları daima
yüzlerinin tebessümlü olup olmamasıyla teşhis ederim. Sinirli adamların yüzleri gülmez. Tebessümden mahrum bir çehre gördüğüm zaman, derhal bunun bir sinir hastasına ait olduğunu anlarım. Tebessüm, ruhun sağlamlığı kadar, saadetin de müjdecisidir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
KARŞITLIKLARDAN YARARLANMA• Karşıt durumlardan yararlanılmasıdır. ÖR : Korku bilmem,hiç yalnız gezemem
İcap etse kendi adımı yazamamKatiplikte gayet yeteneğim var Neden böyle düşman görünürsünüzYıllar yılı dost bildiğim aynalar.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
HADİ BİRAZ SORU ÇÖZELİM
Edebiyatın konusu insandır, doğadır; edebiyat bütün olanaklarıyla insanı tanıtmaya yönelmiştir. Eleştirinin konusu ise eserdir; amacı eseri tanıtmak ve değerlendirmektir. Edebiyatta dolaysız bir yaratma söz konusudur. Eleştirmen ise dolaylı yaratan kişidir. Yargılanacak bir eser olmadıkça eleştiri de olmaz.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?A) Örneklendirme B) Karşılaştırma
C) Tanıtma D) Tartışma E) Öyküleme
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Sıcak esen rüzgârda yalpalayan teknemizle yola koyuluyor ve Akdeniz'in koyu maviye çalan sularında büyülenmiş bir biçimde ilerliyoruz. Bir kulübenin bulunduğu koya yanaşıyoruz. Tekneden indikten sonra yürümemiz gerekiyor. Son birkaç günde hiçbir insanın ayak basmadığı belli olan, sadece keçi toynaklarının kapladığı patikada bir süre yürüdükten sonra üç taş evin olduğu bir alana varıyoruz. Sadece dalga sesleri ve rüzgâr çanı bozuyor sessizliği.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır?
A) Betimleyici öğelere yer vermeyeB) Çeşitli duyulardan yararlanmayaC) İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarmayaD) Deyimlerle anlatımı zenginleştirmeyeE) Anlatıma duyguları katmaya
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Doğuda dağlar kar altında yatarken bahar geldi dağlarına Ege’nin. Yeşille kucaklaştı toprak, dağ taş yemyeşil. Sanki papatya denizi Datça, göz alabildiğine uzanan. Bahar kokuyor her yer. Kırlar rengârenk çiçek…
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?A) Doğanın kişiselleştirildiğiB) Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıldığıC) Karşılaştırmaya başvurulduğuD) Bahara özgü görüntülerin betimlendiğiE) Devrik cümlelerle anlatımın doğallaştırıldığı
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Aşağıdaki cümlelerden hangisi bir paragrafın başlangıç cümlesi olabilir?
A) Oysa bu sanatçının çağında daha niceleri yaşamış, ürün vermiştir.
B) Kimi ise sanatın en çetin doruklarına tırmanmayı bilmiştir.
C) Bir de gerçek insanlık örneği olmuş kişiler vardır.
D) Bunun bir nedeni olmalı diye düşünmez misiniz?
E) Geçen gün şiir kitaplarını şöyle bir karıştırdım.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
(I) Dillerin doğuşu, insanların topluca yaşamaya başladıkları tarih öncesi dönemlerde gerçekleşmiştir. (II) İlk insanların birbirleriyle çeşitli işaretler ve birtakım seslerle anlaştıkları düşünülebilir. (III) İnsanoğluna anlama ve anladıklarını geliştirme olanağı sunmuştur zekâ. (IV) İnsan zekâsı ve düşüncesi geliştikçe bu işaret ve sesler, anlamları üzerinde anlaşmaya varılmış sözcüklere dönüşmüş olmalıdır. (V) Bu sözcükler, ortak kullanım özellikleriyle anlaşmayı sağlayan unsurlar olarak karşımıza çıkar. (VI) Bu özelliğinden dolayı, ortak kullanımdaki sözcüklerin herkes tarafından bilinmesinde çok yarar vardır.
Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C)IV. D) V. E) VI. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Oktay Rifat bir düşünce şairidir. (II) Onun için aslolan toplumsal olaylar ve kaygılardır. (III) Özellikle şiirlerinde insanların ekonomik olarak sınıflara ayrılmasını yermiştir. (IV) Şiirlerinin kuruluşunda Halk edebiyatının biçimlerinden geniş ölçüde faydalanmaktadır. (V) Belli ki bu biçimler şiirine sadece girmekle kalmamış, aynı zamanda şiirin asıl niteliğini de oluşturmuştur. (VI) Hatta giderek şiirinin kurallarını da meydana getirmiştir.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerden hangisiyle başlar?A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Şiir yeni bir anlam, buna bağlı olarak da yeni bir hayat önerir. Dil gündelik kullanımının dışına çıkmış, yaşanılan dönüştürülmüştür. Şairin hayatı şiirin hayatına bırakmıştır yerini. Artık tam da burada yaşantının payını aramak boşunadır. İyi yaşayanlar iyi yazabilir! Yok böyle bir kural. Tıpkı romanın, "hayatım roman" diyenlerden değil, roman dilini kavramış, tekniğini öğrenmişlerden çıkması gibi. Şairinki de o hesap. Yaşanmış olan, şiire başlamak için bir bahanedir sadece.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtıdır?A) Nitelikli şiirler yazabilmek için nelere dikkat etmek gerekir?B) Şiir insanlara ne kazandırır?C) Şiirde düşsel öğelere ne kadar yer verilmelidir?D) Şiirlerde şairlerin gerçek yaşamlarından izler aranmalı mı?E) Sözcük seçimi şiirde ahengin oluşmasında etkili midir?
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Şairlerin ünlü bir aileden gelmesi, edebiyatçıların her zaman konuştuğu bir konu olmuştur. Kimi, Can Yücel'in şöhretini babası Hasan Âli Yücel'e bağlar, kimi de Nazım Hikmet'in "aristokrat" ailesini vurgulayıp durur. Bazıları bunu insafsızca yapar, bazıları da imayla. Pek çok kapının onların önünde ardına dek açıldığını sanırlar. Oysaki —
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilemez?A) onlar bu üne kendi çabalarıyla kavuşmuşlardır.B) bu başarıyı yakalamaları belli bir birikimin sonucudur.C) onlar diğer şairlerden daha çok zorluklarla karşılaşmışlardır.D) birçok sıkıntıyı ailelerinin yardımıyla kısa sürede aşmayı bilmişlerdir.E) bu şairlerimizin ne kadar çalışkan ne kadar başarılı olduğunu herkes bilir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Sanatçı, öykücülüğümüzde, romancılığımızda yazı dili yerine konuşma dilini yaygınlaştırmaya çalışmıştır. Onun kişilerinin, toplumsal statülerine ters düşen konuşmaları yoktur. Anlattığı kişiler ete kemiğe bürünmüş kişilerdir. Yapıtlarında, köylü, memur, işçi, kentli her türden insan yer alır. Bunlar kendi yaşamları içinde bize verilir. Kimi zaman ince bir alayla, incitilmeden gülünç yanları ortaya konulur. Kimi zaman acıklı yönü umutsuzluğa düşürülmeden verilir. Az ama öz söylemeyi başarmış bir yazardır o.
Bu parça sözü edilen sanatçıyla İlgili olarak aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?A) Yapıtlarında yoğun bir anlatımın bulunduğuB) Kişiliğini, öykülerindeki karakterlere yansıttığıC) Karakterlerini toplumun değişik kesimlerinden seçtiğiD) Karakterlerini toplumsal konumlarına uygun olarak konuşturduğuE) Yapıtlarında günlük dili kullandığı
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Behçet Necatigil, öteki şairlerin üzerinde durmadığı basit, küçük konulara, günlük sıkıntılara yer verir şiirlerinde. Bu konular, aynı zamanda şairin yaşadıklarıdır. Kendi sıkıntılarını, yaşamını anlatırken de aslında toplumu anlatmıştır. Necatigil, şiirlerinde, görünenin ardında başka anlamlar barındıran bir şairdir. Bu yüzden şiirlerinin çoğu, bir okunuşta hemen kendini ele vermeyen, tadı ancak zamanla duyulan; ama bir kez tadına varılınca akıldan kolay kolay çıkmayan türdendir.
Bu parçada Behçet Necatigil'le ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?A) Şiirlerinde yaşamından izler bulunduğunaB) Şiirlerinin ilk okuyuşta tam anlaşılmadığınaC) Şiirlerinde sıradan konuları ele aldığınaD) Şiirlerinde anlam derinliği bulunduğunaE) Şiirlerini günlük dille yazdığına
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Bir romancı, bir felsefeci olarak özellikle ölümünden sonra Türk basınında Safiye Erol'la ilgili yeterince yazının yer aldığını söylemek zor. O yaşarken romanlarını yayımlayan, yazılarına yer veren gazeteler, ölümünden sonra bu değerli yazarımızı tamamen unuttu. Birkaç dostu hariç ondan söz eden pek olmadı. Bu dostlarından biri olan Nezihe Araz'ın makaleleri oldukça bilgi ve duygu yüklü. İşte bu ve buna benzer örnekler — Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?A) Türk basınının sanatçılara olan bakışını ele veriyor.B) bazı yazarların, yapıtlarıyla, yaşadığı dönemi aşamadığını gösteriyor.C) sanatçının yaşamının, yapıtlarında yer alması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.D) sanatçıların değerinin ölümlerinden sonra anlaşıldığını kanıtlıyor.E) dostlukların kısa süreli ve çıkar ilişkili olduğunu gösteriyor.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Yabancı dillerin etkisinin artması, Türkçe’nin söz varlığını, söz dizimi özelliklerini olumsuz yönde etkiliyor. Divan Oteli demek dururken Hotel Divan, Marmara Oteli demek dururken The Marmara demek, Türkçe’nin sözdizimi özelliklerini zorlamaktır. Son zamanlarda bir de çeviri yoluyla anlatım türü ortaya çıktı. Sözler Türkçe, ama anlatım kalıbı yabancı kaynaklı... Doğru olmayan bu kullanışlar da yaygınlaşıyor: Çay içmek, kahve içmek yerine çay almak, kahve almak; özür dilerim yerine üzgünüm gibi kullanışlar bunlara sadece birkaç örnek. Türkçe’nin yapısına ve mantığına aykırı bu yanlışlardan kurtulmamız gerekiyor.
Böyle düşünen bir yazar aşağıdakilerden hangisini söylemiş olamaz?
A) Türkçe’nin yabancı dillerin etkisinden kurtulmalıdır.
B) Yanlış kullanımlar dilimize zarar verir.C) Bazı anlatım kalıpları olduğu gibi çevrilmemelidir.D) Dilimizin kurallarına aykırı kullanımlardan kurtulmamız gerekir.E) Yabancı kaynaklı kullanımlar bir dilin zenginliğinin göstergesidir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Halit Ziya, eserlerinde insani değerleri esas aldığı için onun eserlerindeki kahramanlar insanı her yönüyle adeta kuşatır. Toplumun her kesiminden seçilen kahramanlar, yüzeysel bir şekilde tanıtılmaz. Yazar, kahramanlarının mizacı ve psikolojileri üzerinde yoğunlaşarak onların iyiye ya da kötüye doğru yönelişini tarafsız bir şekilde verir. Bunu yaparken de toplum gerçeklerini göz ardı etmez ve toplum gerçeklerini olduğu gibi yansıtmaya çalışır.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir?A) Yazar, kahramanlarını gerçekçi bir şekilde tanıtmıştır.B) Yazar, kahramanlarını tanıtırken onların ruhsal yönleri üzerinde
de durmuştur.C) Halit Ziya’nın eserlerinde toplumun her kesiminden insana
rastlamak mümkündür.D) Yazar, kahramanlarını tanıtırken yan tutmaz.E) Halit Ziya’nın kahramanları ya tam iyidir ya da tam kötüdür.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Alman dilinin gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkan Nietzsche, yazılarını bir şiir uyumu içinde yazar, aklından geçeni yazıya dökerken dil bilgisi kurallarını bir yana iter; aforizmalar şeklinde yazdığı eserlerinin büyük kısmı imalarla, düşüncelerine dair ipuçları ile doludur. Olumlu başladığı bir cümleyi ya da paragrafı olumsuz bitirir ya da olumsuz başlar, olumlu bitirir. Alaycı, iğneleyici bir anlatımı vardır.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir? A) Yazar dil bilgisi kurallarına uymamıştır.B) Yazılarında şiir uyumu görülmektedir.C) Gelenekçi söyleyiş kurallarının dışına çıkmıştır.D) Yazılarının gidişatında istikrarlı davranmıştır.E) Anlatımında kendi düşüncelerini de vurgulamıştır. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Çağdaşları arasında en büyük şairdi Atilla İlhan. Kendi alanında bir virtüözdü. Ama artık yok! Şiirlerindeki serbestlik, rahatlık ve ne olursa olsun doğruluk… Çoğu şairde göremeyeceğimiz bir üslup… Lise sıralarına yazılan iki satırı, şiir diye okuyan toplumumuzda bu ne büyük acıdır(!) Allah’ın rahmeti üzerine olsun...
Yukarıdaki parçadan aşağıdakilerden hangisi
çıkarılamaz? A.Şair Türk edebiyatının en büyük şairiydi.B.Doğruluktan yana olan bir şairdi.C.Üslubu birçok şairden farklıdır.D.Toplumumuzda şairin değeri bilinmemiştir.E.Kendi alanında önde gelen bir şairdir.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Kadınların gerçek yüzünü saklayıp makyaj yapmalarını modern toplumun, çağdaş insanın kadın üzerindeki baskısı olarak görüyorum. Bu baskı altında kadınlar hep kendini saklamak, kendini insanlara beğendirmek zorunda kalmıştır. Kadınların bu baskıdan kurtulması, ancak toplumun kadına bakış açısının değişmesiyle mümkün olacaktır.
Yukarıdaki paragraftan aşağıdakilerden hangisi
çıkarılabilir? A) Toplumsal bir sorun olan makyaj, kadınları toplumda küçük düşürmektedir.B) Kadınlar, makyaj yaptıklarında kendilerini daha güzel hisseder.C) Makyaj yapımıyla toplumsal anlayış arasında bir bağ vardır.D) Eski çağlardan bu yana toplum, kadınlar her zaman ön planda olmuştur.E) Kadın gerçekten güzelse onun makyaj yapmasına gerek yoktur.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Zavallı Osmanlıca! Ne kadar kolay yıkılıp gitti. Selanik’te başlayan, kökenini halkın dil bilincinde ve konuşma dilinde bulan sade lisan akımı, beslenip gelişerek, yirmi yılda Osmanlıcayı tahtından indirdi. Yüzyıllar içerisinde oluşmuş bir yazı dilinin bu kadar kolaylıkla ortadan kalkması üzerinde yeterince durulduğunu, bu olgunun yeterince incelendiğini sanmıyorum.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisine
değinilmemiştir? A) Osmanlıca kısa bir süre içerisinde ortadan kalkmıştır.B) Sade dil akımı konuşma diline yakındır.C) Osmanlıca çok geniş bir coğrafyada kullanılmıştır.D) Osmanlıcanın oluşumu kısa bir zaman almıştır.E) Osmanlıcanın yıkılması üzerinde fazla durulmamıştır.
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Türk cumhuriyetlerinde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yeni bir süreç başlamıştır. Beş Türk cumhuriyeti bağımsız olmuş, diğerleri de daha serbest hareket edebilme imkânlarına kavuşmuştur. Nitekim bunun etkisi de kısa zamanda görülmeye başlanmıştır. 1991’de Azerbaycan, 1993’te Türkmenistan ve Özbekistan, 1994’te de Karakalpakistan Lâtin alfabesine geçme kararı almıştır. Bu ülkelerde yeni alfabeye geçiş kademeli olarak uygulamaya konmuştur. Diğer yandan Kırım Türkleri ile Gagavuzlar da Lâtin alfabesine geçerek bazı süreli yayınlarını yeni alfabeyle basmaya başlamışlardır.
Yukarıdaki paragrafta aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz? A) Bazı Türk cumhuriyetleri serbest hareket etme imkânına
kavuşmuştur.B) Latin alfabesine geçiş bu devletlerin daha kolay edebi ürünler
ortaya koymasını sağlamıştır. C) Bazı ülkelerde yeni alfabeye geçiş aşamalı olarak uygulamaya
konmuştur.D) Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bazı Türk cumhuriyetleri
bağımsız olmuştur.E) Sovyetler Birliğinin dağılması Türklerin yeni alfabeye geçişi için
bir fırsat olmuştur. Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN
Hazırlayan: M.Ali KARATOSUN