sultan magazine may 2013

36
Sultan-Mayıs-2013-1 Türk Günü Yürüyüşü Özel Saçlar ve Kaşlar Cennetten Bir Köşe, Bolu Amerikada Çocuk Yetistirmek Göçmenlik Yasası Ne durumda Alışveriş yaparken dikkat edilecek hususlar Yeni Liderler Aranıyor 2013-Mayıs-Haziran-Yıl 1 Sayı 1 Brings Turkish Community Together ....

Upload: sultan-magazine

Post on 17-Mar-2016

244 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

THE ONLY TURKISH-AMERICAN MAGAZINE

TRANSCRIPT

Page 1: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-1

Türk Günü Yürüyüşü Özel

Saçlar ve Kaşlar

Cennetten Bir Köşe, Bolu

Amerikada Çocuk Yetistirmek

Göçmenlik Yasası Ne durumda

Alışveriş yaparken dikkat edilecek hususlar

Yeni Liderler Aranıyor

2013-Mayıs-Haziran-Yıl 1 Sayı 1

Brings Turkish Community Together....

Page 2: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

2-Sultan-Mayıs-2013 www.eleganttouchwindowfashionsnj.com

www.istikbalfurniture.com

1378 Main Ave. Clifton, NJ 07011 Ph: 973.772.8500

Welcome Home

Page 3: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-3www.eleganttouchwindowfashionsnj.com

www.istikbalfurniture.com

1378 Main Ave. Clifton, NJ 07011 Ph: 973.772.8500

Welcome Home

Page 4: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

4-Sultan-Mayıs-2013

Biz Amerika’daki Türk toplumu-nun bir ferdi olarak uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. Yolumuz-

da engeller var. Dikenler var. Yor-gunluk var. Ancak hayallerimiz çok güzel. Yapacaklarımızı hayal etmek bize yorgunluklarımızı unutturuyor. Dergimizi elinize aldığınızda ve içinde kendinize yararlı bilgiler bulduğu-nuzda, “Tebrikler….” diye içinizden gelecek bir ses bütün yorgunluklarımı-zı unutturacaktır. Tıpkı büyük bir ateşi söndürme gücüne sahip bir gözyaşı damlası gibi.

Amerika’da bir Türk olarak dergi çıkarmanın zorluklarını biliyoruz. An-cak uzun süredir iletişim dünyasının içinde olmak bize avantaj sağlıyor. Bu ilişkilerden enerji alıyoruz. Bu dergiyle birlikte sizlere tertemiz bir yürek ve bir çığa dönüşebilecek kar topunun içindeki umutları getirdik. Dergimizle birlikte Amerika’daki Türk toplumunun sevinçlerine ortak olacaksınız.Okura keyif verme, yeni bilgiler sunma yanında özellikle esnafımıza

karşı projelerimiz olacak. Onların birikimlerini uzak köşelere ulaştırmak istiyoruz. Sayfalarımızda Amerika’da 2000 senesi sonrası yazılan başarı destanlarına yer vermek istiyoruz. “Neyi farklı yaptı da başardı?” soru-sunun cevaplarını birlikte aramak istiyoruz. 2013 baharının en güzel günlerinde sizleri sadece Amerika’daki değil, Tür-kiye’deki ve Avrupa’daki Türklerle de buluşturacak çalışmalarımız olacak.İstanbul-Frankfurt-New York üçge-ninde bir ışık oluşturmak istiyoruz. Karanlıkları aydınlatacak bir güneş ziyasını yakalamayı hedefliyoruz. Heyecanlıyız.Mutluyuz ve umutluyuz.Farklı ve güzel işler farklı ve güzel insanlarla yapılabilir.Uzun yolumuzda bize okur, destek veren ve fikir üreten olarak refakat eder misiniz?Size ihtiyacımız var.Zira uzun yollar, dostlar olmadan çekilmez.

Seyfi Alp, Editor

Bu dergi asla bir macera için çıkmadı.Asla küçük heyecanları tatmin için de yayınlanmadı.“Bring our communnity together” çağrısına yazılı bir cevap olma-

ya çalıştı.400 bine yakın Amerika’daki Türklerin sesi olma iddiasına sahip.Amerika ile Türkiye, Amerika ile Almanya arasında kuracağı köprülerle, çocuklarımızı daha güvenli yarınlara taşımak istiyor.Duygu ve düşüncelerinizi bizimle paylaşınız.ABD’de eriyip gitmemek için uzattığımız eli tutunuz. Büyük zaferler ilk adımla başlar. Biz ilk adımı attık ve bu adımları daha da sürdürecek enerjimiz var. Dergimizin elden ele dolaşan bir bayrak olmasını istiyoruz.Kendimizi yalnız hissettiğimizde yanınızda olacak bir bayrak.İçinde uzmanların bilgilerini yansıtan bir dergi. Siyaset, ekonomi ve kültürel alanda Amerika’daki Türk toplumun sesi olmak istiyoruz.

“Bir bayrak olmak istiyoruz”

Dergimizin ilk sayısında yüreğini or-taya koyan dostlarımız oldu.Onların sihirli parmakları olmasa bu dergi

size ulaşamazdı.Öncelikle yoğun iş tempolarına rağmen bizlerden desteklerini esirgemeyen Sayın Baskonsolosumuz Levent Bilgen Beye, TADF Baskanımız Ali Çınar Bey ve ekibine teşekkür etmeği bir borç biliriz.Aynı zamanda bizlerin ağabeyi olan Sıtkı Kazancı beye yılların verdiği tecrübelerini bizlerle paylaşarak destek verdiği için ayrıca teşekkür ederiz.Bizden hertürlü desteğini esirgemeyen New York Giresunlular Derneği Başkanı Savaş Şahin’e de teşekkür ederiz. Gece gündüz demeden benimle bütün sıkıntıla-rımı paylaşan ve cektiği fotoğraflarıyla bana destek veren arkadaşımız Demet Demırkaya’ ya da teşekkür etmek ısterim. Ayrıca yazılarıyla dergimize renk katan yazarlarımız Avukat Ayhan Öğmen, Dr.Burçin Öğrenir, Dr .Tolga Kapusuz , Ali Kurtmer CPA röportajlarda ise Dr Sefik Yavuz Bey, Orhan Yeğen Beye ve Kuafor & Güzellik Uzmanı Lütfiye Şendağ’a ayrıca teşekkür etmek istiyoruz.Dergimizi Almanyadan destekleyen Bolulu hemşehrim ve Editörümüz Seyfi Alp beye de teşekkür ediyoruz.Türkiyeden yazı ve fotoğraflarını bizimle paylaşan Fatma Marmara Hanımada teşek-kür ederiz.Reklamlarıyla bizleri destekleyen fırmala-rımız İstikbal Furniture, Bellagıo Kitchen & Marble, Dünya Telekom, New York Giresunlular Derneği, Metro Home Im-provement, Sahin ve Farmingville Auto Repair, Güven Trading, Konak Restaurant ve Mekan Gyro ve Grill e ayrıca teşekkürü bir borç biliriz.Teşekkürler yürekleri güzel insanlar Sizlerle daha büyük işler başaracağımıza inanıyoruz .Bir sonraki sayıda buluşmak üzere. Nevin Bakır, Publisher

Nevın Bakır: Publisher

Page 5: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-5

SAYI 1, N O 1, MAYIS 2013

İÇİNDEKİLER

06 Atatürk Korosundan iki Muhteşem Konser

10 Ayhan Öğmenden Yeni Göçmenlik Yasa Tasarısı

12 Amerikada Coçuk Nasıl Yetiştirilir?

14 Orhan Yeğen’le Harika bir Sohbet

17 Ali Kurtmer’den Vergi Tavsiyeleri

18 Bahis Oyunları

20 Cennetten Bir Köşe “Bolu”

23 Sizden Gelenler

27 Alişverişte Nelere Dikkat Etmeli

32 Minik Sultan “Çocuklar İçin”

34 Bilmeniz Gerekenler

PUBLISHER: NEVİN BAKIR

YazI Editorü:Seyfi [email protected]

Genel KordinatörŞenol Bakır

Content Danışmani: Sıtkı Kazancı Yazarlar:Ali KurtmerAyhan ÖğmenBurçin ÖğrenirTolga KapusuzSeyfi AlpFatma MarmaraSavaş ŞahinLütfiye Taşdemir

Çocuk Sayfaları: Sıtkı Kazancı

Roportajlar: Demet DemirkayaFotograflar: Demet Demirkaya, Seyfi Alp, Fatma Marmara, Ömer Güven

DizaynŞenol Bakır BaskıBegonia Marketing & Advertising INC. Reklam: Begonia Marketing & Advertising INC.Nevin [email protected]

Almanya SorumlusuSeyfi [email protected]

Bolu SoumlusuFatma [email protected]

Ankara SorumlusuGülnaz [email protected]

Istanbul SorumlusuGülşah [email protected]

Sultan Magazine1717 North Ocean Ave Suite C.Medford, NY 11763631 942 [email protected]

Dr. Tolga KapusuzAğrı Nedir?Sayfa -26

Saç bakımında dikkat edilmesi gerekenler. Sayfa-30

Ali Kurtmer, Vergi Tavsiyeleri

Cennetten Bir Köşe, Bolu

Page 6: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

6-Sultan-Mayıs-2013

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu olarak birlik ve beraberlik içinde derneklerimizin güçlenmesi ve milli davalarimizda sesimizin en iyi şekilde duyulması için

aralıksız çalışmalarımız devam etmektedir. Amerikanın en eski ve en büyük çatı kuruluşu olan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu, Ulu Önder Atatürk’un gösterdiği yol olan “ Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi ile Türk Amerikan toplumuna hizmet etmektedir.

Göreve geldiğimizden beri sosyal,kültürel ve akademik çalışma-larımız dışında, Türk Dünyasına önem vererek soydaşlarımız ile yakın ilişkilerimiz hızla artmaktadır. Amerika’da yetişen yeni neslimizin öz kültürünü ve değerlerini unutmaması için ve genç-lerimizin milli konularda bilinçli yetişmesi için elimizden gelen tüm çabayı göstermekteyiz ve göstermeye devam edeceğiz.

Ülkemizin Amerikada tanıtımı için çeşitli çalışmalar yapmamız dışında, dünyanın en büyük Türk Kültür Festivali ve Yürüyüşü-nü düzenlemekten gurur duyuyoruz. ABD’de Türk varlığının en güçlü sesi olarak kabul edilen, 1981 yılında Ermeni terör örgütü ASALA’yı protesto etmek için başlatılan ve daha sonra festivale dönüşen Türk Günü Yürüyüşü yaklaşık 50,000 kişinin katılımı gerçekleşmektedir. Bu büyük Festival ve Yürüyüşü,diğer eyaletle-rimize yayarak, ülkemizin tanıtımına katkıda bulunmaya devam ediyoruz.

Federasyonumuza 24 saat/7 gün aralıksız ulaşılması amacı ile 888 numaralı hat açmamız dışında , tüm iletişim ağının sürekli olmasını sağlamış bulunmaktayız.

Ayrıca , Federasyonumuzun aylık faaliyet ve katılım listesini site-mizden rahatlıkla bulabilirsiniz. ilişki Odaklı değil, İcraat odaklı bir çalışma anlayışı ile siz değerli vatandaşlarımıza hizmet etmeyi kendimize görev bildik ve bu anlayıslada sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz.

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu ,Halkımızın Federasyo-nudur.

Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu,Amerikadaki Türklerin Sesi ve Yüregidir.

Saygılarımla

Değerli Türk Amerikan Toplumu Üyelerimiz,

Atatürk Korosundan iki Muthiş Konser

New York Atatürk Korosu 4 Mayıs Cumartesi akşamı koro şefi Nedim Katgı’nın önderliğinde New York’ta muhteşem bir

konser verdi. Türk Müziğinin farklı makamlarından çeşitli eserler sunulduğu konseri izlemeye gelen davetliler, unutulmaz bir gece yaşadılar.Hayatını müziğe ve müzik eğitimine adamış olan koro şefi Nedim Katgı Amerika’nın en doğusundan en batısına kadar tanınan bir müzisyen ve birikimini yıllardır koro üyeleriyle paylaşıyor. Her yaş ve meslek grubundan saz ve ses üyeleriyle haftada en az bir kez prova yapan Atatürk Korosu, Klasik Türk müziğinden, modern Türk müziğine farklı makamlarda ve stil-lerde eserleri çalışıyor ve hazırladığı repertuarları düzenlediği konserlerinde dinleyicilerle buluşturuyor. Gecenin surprizi ise Zehra & Jak tarafindan sunulan tango dansi oldu. Kendileri profesyonel dansci olan ve dans dersleri veren cift, New York Atatürk korosunun iki sarkisina danslari ile eşlik ederek geceye ayri bir renk kattılar.2008 yılında Nedim Katgı’nın şefliğinde kurulan Atatürk Koro-su, Nisan ayı içinde de Yale Üniversitesin’de bir konser vermis ve o konser de buyuk begeni ile karsilanmisti. Atatürk Korosu’nun bu seneki konserleri, koro üyeleri tara-fından 2013 yilinda kurulan Turkish & International Music Ensemble (TIME) isimli kar amacı gütmeyen bir dernek tara-findan duzenlenip, halkın beğenisine sunuldu. Yönetim Kurulu ve Komite Kurullarında çesitli meslek gruplarindan muzikse-ver insanların bulunduğu TIME’ın Yönetim Kurulu Başkanı, organizasyonun kurucusu ve aynı zamanda koronun udi üyesi olan Hakan İnan. İnan, Türk müziğinin Amerikan toplumuna daha iyi tanıtılması ve öğretilebilmesi için önümüzdeki sezonda çok daha büyük etkinliklere hazırlandıklarını belirterek, Türk Muziğine gönül vermiş insanlara kapılarının açık olduğunu ve dernek ile irtibata geçmek için www.timeusa.org sitesinden gerekli bilgiler alınabıleceğini belirtiyor.

Türkiye’den binlerce kilometre uzaklıkta yapılan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlama-larındaki folklor gösterileri Anadolu’yu Amerika’ya

taşıdı. 23 Nisan kutlamalarını sunan öğretmen ve öğrenciler izleyicilerden tam not aldılar.

New York’ta 23 Nisan Coşkusu

Ali Çınar, Tadf Başkanı

Page 7: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-7

Page 8: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

8-Sultan-Mayıs-2013

Almanya Türkleri başardıAmerika Türkleri de

başarabilirYazan:Seyfi Alp

2. DÜNYA Savaşı’nda ülkelerin-de taş taş üstünde kalmayınca ve özellikle Yahudi soykırımı

nedeniyle uluslararası arenada da zor duruma düşünce Almanlar kendilerine gelebilmek için spora dört elle sarıldılar. Çünkü spor bu zor dönemde onların yaralarını sarabilecekleri ve düşük bir ses tonuyla da olsa, “Almanız” diyebilecekle-ri tek alandı.Savaşın bitiminden sadece 9 sene sonra, yani 1954 senesinde futbolda Dünya Şampiyonu olmalarının arkasındaki en önemli nedenlerden biri de budur.Almanya İsviçre’de kazanılan 1954 Dünya Şampiyonluğu sonrası özellikte futbolda büyük atılımlar yaptı. Futbolu çok ciddiye aldı. Halk sporu haline ge-

tirdi. Bu spor dalının istediği disiplinin hakkını verdi. Futbolda 3 defa Dünya ve 3 defa da Avrupa Şampiyonu olmaları, her iki şampiyonalarda da çok sayıda final oynamaları bu nedenledir.1990 başlarında Almanya’dan Türkiye’ye dönemeyeceklerini anlayan Türkler, ülkenin sunduğu imkanlardan daha akıllı yararlanmaya başladı. Türk aileler çocuklarını spor dallarına ve özellikle futbola yönlendirdiler.Bu sene Şampiyonlar Ligi finalinde karşılaşacak olan Almanya’nın Borus-sia Dortmund takımında Nuri Şahin ve İlkay Gündoğan adlı Almanya

doğumlu iki Türk genci bulunmakta. Dortmund’un finaldeki rakibi Bayern Münih’in alt yapısından yetişen Emre Can da henüz 19 yaşında olmasına rağ-men kendi yaş grubunda dünyanın en iyilerinden.Son 10 yılda Almanya’da yetişen Türk futbolcular sadece bu ülkede değil, Tür-kiye’de de büyük başarılara imza attılar. Almanya Türkleri’nin sporda ulaştığı bu başarılara, Amerika gibi bilim ve tekno-lojinin çok geliştiği ve sporun ciddiye alındığı bir ülkede yaşayan Türkler de başarabilir.

Amerika’daki Türk toplumu olarak birlik ve beraberliğimizin iste-nilen düzeyde olmamasının bir

nedeni de sivil toplum örgütlerimizde yeterli sayıda mıknatıs insanların, yani liderlerin olmayışıdır.

Ulusal ve yöresel sorunlarımızın çözü-münde “birlik ve beraberlik” istemi sık sık dile getirilir. Bu kavramı biraz açıp irdelemek gerekir sanıyorum. Halkımızdan “birlik ve beraberlik” ister-ken, farklı, hatta birbirine zıt düşünce ve kültürleri temsil eden kesimlerin, belirli bir konuda ortak tavır almaları, ortak eylemde bulunmaları gündeme gelir. Demokratik bir toplumda sınıfsal, etnik, dinsel vb. farklılıklardan kaynaklanan değişik düşünce ve kültür yapılanmala-rının varlığı doğaldır. Toplumsal gelişme süreci içinde, bu ayrımlanmalardan do-ğan tartışmalar, kümelenmeler, örgütler arası mücadeleler olağan karşılanmalıdır. Ancak her toplumun, her ulusun kuruluş felsefesine uygun olarak saptanmış, tüm bireylerin uymak zorunda olduğu “temel ilkeler” vardır. Ulus devlet yapılanma-sı içinde yurttaşların “temel ilkeler”de

bütünleşmesini, “ulusal ortak hedef ”e top yekûn yönelmesini sağlamak, devletin de, yönetenlerin de, dahası tüm birey-lerin de ortak sorumluluğudur. Halkın tartışmasız kabullenmesi gereken asgari müşterekleri belirlemek ve bunlar üze-rinde “toplumsal uzlaşma”yı sağlamak, başta yönetenler olmak üzere hepimize düşen yurttaşlık görevidir.Bunların başında ulusal bütünlüğümüz, “üniter devlet” yapımız gelir. Tarihin kaydettiği ilk “ulusal kurtuluş savaşı” sonucunda kurulan, sınırları Misak-ı Milli ile çizilen Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğünü korumak ve sürdürmek, bölücü eylemlere karşı kesin tavır almak her yurtseverin vatan borcudur. Gelelim simdi, içinde bulunduğumuz Amerika’da yaşayan Türk toplumuna. Yani Türk-Amerikan toplumuna, yeni oluşan Türk-Amerikan toplumunun güçlü olması kendi elindedir. Yetkili kişiler sorumlu olduğu toplumun her bireyine ulaşıp, birlik ve beraberliğin önemini anlatmalıdır. Birlik ve beraberliğimizin önündeki en-gellerin başlıcalarını şöyle sayabiliriz;

1-Türkler bir araya gelmez düşüncesi:-Halk arasında birlik beraberlik konusu. İnsanlarımızın kafasına yerleştirilmiş yanlış bir düşüncedir. 2-Bencillik ve çıkarcılık: İnsanlarımızın bir kısmı her şeye çıkarcılık felsefesiyle yaklaşınca, onları toplumun içine çek-mek zor oluyor.3-Liderlik vasfında yetersiz kalma-mız:İnsanları bir araya toplayacak vasıfta insan sayımız maalesef çok az. 4-Çok fazla siyaset:Siyasetin dozunun yüksek oluşu da birlik ve beraberliğimiz önündeki bir engel olarak karşımıza çıkıyor. Başbakan ve muhalefet tartışma-ları vatan hainliğine kadar uzanabiliyor. Dernek başkanlarının siyasetin içinde olması daha da sakıncalı. Amerika’daki Türk toplumu olarak bu engelleri aşıp, gelecekte daha çok birlik ve beraberlik içinde olma umuduyla. Savaş ŞahinNew York Giresunlular DerneğiBaşkanı

SPOR

Yazan:Savaş Şahin“Yeni liderlere ihtiyacımız var”

Page 9: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-9

Page 10: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

10-Sultan-Mayıs-2013

Göçmenlik Reformu Hangi Aşamada?Nisan 16, 2013 tarihinde sekiz Senatörden oluşan partiler üstü bir grup

senatör, son hale getirdikleri detaylı tasarıyı Senatölar Meclisine sundu. Göçmenlik yasalarına önemli degişiklik getirmeyi amaçlayan bu tasarı

şuan kanun aşamasına geçmiş degil. Tasarı kanun haline gelmeden herhangi bir hak vermiyor. Bu yüzden şuan itibari ile ilk aşamada olduğunu söyleyebiliriz. Bu tasarıyı Obama yönetimi de destekliyor.

Göçmenlik Reformu ile Getirilmek Istenen Değişiklikler:

Bu tasarı ile getirilmek istenen degişiklikler:- Yasadışı Göçmenlere şartlı yasal statüye geçme imkanı

- Yasal Göç için imkan sağlanması- Sınır güvenliğinin sağlanması

Yasadışı Göçmenlerin Şartlı Yasal Statüye Geçmesi Ko-nusunda Tasarıda Bulunanlar:

Bu tasarı ile ulaşılması beklenen önemli bir hedef, A.B.D de yasadışı bulunan-ların şartlı yasal statü sahibi olmalarının saglanması. Yasadışı bulunan kişiler

bu şartlı yasal statü ile istedigi işveren ile çalisabilicek ve ülke dışına da seyahat edebilecekler. Öncelikle 6 yıl süresince bu hakkı elde edebilecekler. 10 yılı tamam-ladıktan sonra da yeşil kart için başvurma hakları olucak. Bu kişilerden istenen şartlar:31 Aralık 2011 den önce A.B.D’de ye giriş yapmıs ve hala fiziki olarak bulunanlar,- Suç işlememiş olanlar,- Geriye yönelik vergi borçlarını ödemiş olanlar,

Page 11: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-11

Göçmenlik Reformu Hangi Aşamada?Yasal Göç İçin İmkan Sağlanması:Bu tasarının kapsadığı önemli noktalardan diğeride şuan ki yasal vize dagıtımında degişiklikler getirmesi. Örnek degişiklikler:- Aile veya Işveren aracılığı ile başvurulan göçmen vizelerinde ki vize numarası beklemeden dolayı oluşan yığılmayı ortadan kaldırması,- Daha fazla uzman ve profesyonellere vize imkanları sunulması,

- - Yeşil Kart çekilişini kaldırıyor olması,- H-1B Çalışma vizelerinde kota artısını getiriyor olması,- Yeni tür çalışma vizeleri oluşturması,- Girişimçiler için A.B.D de yeni şirket kurmalari yeni bir tür yatırımcı vizesi imkani getirilmesi,- Aileleri tarafından küçük yaşta A.B.D. ye getirilen ve yasadışı bulunan gençler için de vatandaşlığa daha hız geçis imkanı getirilmesi- Tarım işlerinde çalışacak olanlara daha fazla fırsatlar verilicek,- Daha önce sınırdışı edilmiş ve A.B.D dışında bulunanlar için burda bulunan aile fertlerinden dolayı geri gelebilmelerine imkan sağlanması.Göçmenlik Yasası Şuan Geçmiş Değil!

Göçmenlik Yasası şuan için geçmiş degil.

Bu konularda yanlış bilgilendirmeler yapıldıgını görüyoruz. O yüzden şuan için hiç bir başvuru yapma durumu söz konusu değil. Öncelikle salı günü sunulan

Tasarının kabul edilmesi ve oylanmasi gerekiyor. Sonuç olarak bu tasarı ile ilk defa Göçmenlik alanında geniş kapsamlı bir degişik-lik yapılmaya çalışılacağını görüyoruz. Bundan sonraki süreç ile ilgili sorularinizi Avukat Ayhan Ögmen’e aşagidaki tele-fon yada email adresinden iletebilirsiniz.

Phone: [email protected]

Avukat Ayhan Öğmen

Page 12: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

12-Sultan-Mayıs-2013

“Amerika’da çocuk yetiştirmenin ken-

dine özgü kuralları var. Bu kurallara dik-kat edenler ülkenin sunduğu imkanları değerlendirebilenler dünyanın en başarılı gençlerini yetiştirebi-lirler. Çocuk yetiştir-mede vurdumduymaz-lık bize ağır bir fatura çıkarır. Çocuk yetiş-tirme sanatının önem-li noktalarını sizler için araştırdık.”

“Çocuk yetiştirmek bir sanattır”

“Dr. Burçin Öğrenir, ha-len City University of New York’ta, Eğitim bölümünde öğretim üyesidir. Son 10 yıl-dır New York, New Jersey ve İstanbul’da eğitim ve psikoloji alanında çeşitli projelerde gö-rev almakta ve aileler ve ögret-menlere bu alanlarda eğitimler sunmaktadır. Dr Öğrenir üniversiteyi ODTU Psikoloji bölümünde bi-tirmiş olup, Pennsylvania State Universitesinden Erken Ço-cukluk Eğitimi alanında dok-tora derecesi, klinik psikoloji alanında yükseklisans eğitimi almıştır.”

AMERİKA’DA yaşamaya başladığı-mız günden itibaren birçok zorlukla

yüzyüze geldik. Finansal sıkıntılar, İngi-lizce problemi, iş ortamlarının farklılığı ve belki de Turkiye’ye göre daha yalnız kalma, bahsetmeye çalıştığımız problem-lerden sadece bir kaçı. Bununla birlikte bu ülkede bir de çocuk yetiştirmeye çalışıyorsak tamamen farklı bir yaşam ve kararlar bizi bekliyor. Çünkü çocuk yetiştirmek halihazırda bir sanat ve bir o kadar da bilinçli yapılması gereken bir iş.

AVANTAJLARI FARK EDİN...

AMERİKA’DA çocuk yetiştirmenin kendine özgü hassasiyetleri var. Ameri-ka’da bir Türk çocuğu yetiştirmenin ise bunun da ötesinde özenilmesi, dikkatle elealınması gereken bir çok yönü var. Fa-kat doğru seçimler yapıp, sağlıklı adımlar attıgımızda, belki de tüm bu çekilen sıkıntıların birer birer yokolup, geleceğe çok avantajlı bireyler hazırlayabilece-gimiz bir ülke Amerika. Amerika’nın çocuklarımız için sunduğu avantajları

fark edip, bunlardan yararlanmalıyız.

AMERİKA TÜRKİYE DEĞİL...

Şunu kabul etmeliyiz ki çocuk yetiştirir-ken herkesin geleceğe yönelik farklı amaçları ve bunlara bağlı olarak farklı yaklaşımları var. Özellik-le kültürel olarak belirgin bir sekilde Türkiye’den farklı bir ülkede çocuk yetiştirirken, her geçen gün bir çok soru ve sorunla karşılaşıyoruz. Mesela çocu-ğumuz Türkçe öğrenmeli mi? Hangi dile öncelik verilmeli? Eğitimde okula nasıl yaklaşılmalı? gibi bir çok konu her gelen yaşlarıyla beraber gündemimize giriyor. Bunlara cevap olarak kendi dünya görü-şümüz ve deneyimlerimize göre iyi oldu-ğuna inandığımız seçimleri yapıyoruz. Burda sunacaklarim herhangi bir zih-niyet farkı -milliyetçilik ya da liberallik gibi- gözetmeden, çocuğun ruhen sağlıklı ve güçlü yetişmesine yönelik öneriler olacaktır. Bir anne, araştırmacı-eğitimci ve bir psikoloji uzmanı olarak hepimizin ortak dileĝinin ve amacının gelecek için mutlu, başarılı, güzel amaçları olan ve doğru kararlar alabilen bireyler yetiştir-mek olduğunu varsayıyorum.

[email protected]

Hazırlayan:Burçin ÖğrenirPhD Assistant Professor City University of New York

Page 13: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-13

“Çocuk yetiştirmek bir sanattır”TÜRKÇE Mİ, İNGİLİZCE Mİ ?

AMERİKA’DAKİ Türk anne babaların en çok sordukları soru: hangi dili, nasıl seçmeli ve öğretmeli? Aslında genel cevap çok basit: çocuk he-riki dili de öğrenmeli. Farklı ülkelerden gelen insanlar üzerinde yapılan araştır-malar üst üste gösteriyor ki, çocuklar ve gençler kendi kimliklerini sahiplenip saygı duyduklarında, içerisinde bulun-dukları kültürü daha dengeli bir şekilde hayatlarına yerleştiriyor. Kendilerine daha güvenli olup, çift kültürlü olmakla dünyaya daha geniş bir perspektiften bakabiliyorlar. Birincil olarak bu açıdan çocuklarımızın Türkçeyi öğrenmeleri çok önemli. ÇOCUK 4 DİLİ DE ÖĞRENEBİLİR

BUNUNLA birlikte yine araştırmalarda ve belki de etrafımızı biraz daha dikkatli gözlemlediĝinizde göreceksiniz ki, nor-mal gelişiminde olan çocuk özellikle 5-6 yaşına kadar 3-4 dili öğrenip, konuşma kapasitesine sahiptir. Bu açıdan kimi aile-lerin endişe ettiği gibi ne ingilizce öğren-mek için türkçe, ne de türkçe öğrenmek için ingilizce bir engel değil aksine bir avantajdır. Burada farkında olmamız ge-reken, ikidilli çocuğun dil gelişiminin tek dil öĝrenenden bir hayli farklı olduğudur. Bundan kaynaklanan konuşma gecik-likleri okullarda kimi zaman konuşma geriliği olarak algılanabilir. GECİKME GERİLİK DEĞİLDİR

ÇOCUĞUNUZDA zihinsel veya konuş-mayla ilgili küçük yaşlarda gelişimsel bir problem olmadığı sürece, yaşıtlarından 6 ay 1 sene geç konuşması kesinlikle bir gerilik değildir. Bu iki dilli gelişimde normal bir süreçtir. Bu çocuklar uygun ortamlarda her iki dili de kullandıklarında, ileriki yaşlarda yaşıtlarını her iki dilde de yakalarlar. Tüm bunlara ek olarak ikidillilik, ileriki yaşlarda öğrenilebilecek yeni başka diller için beyni hazırlar. Beyin gelişimi için de iki dilli, hatta üç dört dilli olmak çok avantajlıdır çocuklar için. Bu yüzden

sartlariniz uygunsa, ingilizce ve türkçe-nin yanına çocuklarınızın ispanyolca, fransızca, çince gibi Amerika’da çokça konuşulan bir kaç dili de öğrenmesi çok faydalı olur. KÜLTÜRDE DENGEYE DİKKAT!..

“JOHN’İN annesi neden eve ayakkabı ile giriyor. Biz neden çıkarmak zorundayız?” “Cadılar bayramında ben de kostüm giyip, mahalleyi dolaşmak istiyorum.” Tüm bunlar, hergün gündemimizi farklı bir şekilde meşgul eden konulardan belki de sadece birkaçı. Burada vereceği-niz kararlar, kabul edeceğiniz yaklaşım elbette yaşam anlayışınız açısından sizin seçiminiz olacaktir. Amerikan kültürünü benimseyip, tüm bu farkları göz ardı edebilirsiniz. Ya da sımsıkı Türk kültü-rüne bağlanıp, Amerikan yaşam tarzını evin içine hiç sokmayabilirsiniz. Fakat eğer amacımız gerçekten ruhen sağlık-lı, bilinçli bireyler yetişirmekse, her iki yaklaşım da oldukça zararlı olur. ÇOCUĞUNUZ SİZE YABANCILAŞABİLİR

AMERİKAN kültürünün çoğunlukla benimsendiği, her bayramının her kut-lamasının yoğunlukla yapıldığı ailelerde, çocuklar Türk kültürünü görmüyor veya unutuyor değiller. Fakat bunu aşağı, kabul edilmeyen bir kültür olarak algıla-yıp, buna bağlı olarak özkimliklerini de saklama eğilimi gösterebilirler. Madalyonun diğer yüzünde ise Ame-rika içinde belki de küçük bir Türkiye gibi, yoğun bir şekilde Türk kültürünün yaşandığı aileler var. Bu durum ise, belirli bir yasa kadar çocuğu izole ederek sürdü-rülebilir. Fakat özellikle ergenlik itibariyle çocuk bu katı izolasyonun farkına varıp, aileye yabancılaşacak, ve gittikçe çetrefil-lesecek bir ilişkiye girilecektir. Şu faktörü tekrar hatırlatıyorum: kimliği-ni koruyup, içinde bulunduğu kültürü de anlayıp, seçeceği yönleriyle özümseyen çocuklar; kendiyle barışık, ne istediğini bilen ve doğru kararlar alabilen bireyler olarak yetiseceklerdir.

HER İSTEĞİNE EVET DEMEYİN

NEREDE çocuk yetiştirirsek yetiştirelim, her istediklerine

hayır diyemeyeceğimiz gibi, evet de diyemeyiz. Bu yüzden çocuklarınızın karakter gelişimi ve ahlaklarina yöne-lik onceliklerinizi belirleyip, seçimle-rinizi birlikte bunların doğrultusunda yapmanız en sağlıklısı olur. Yani ço-cuklarınızın cadılar bayramında kos-tüm giyip, kapı kapı dolaşmak isteği ile arkadaşının evindeki doğumgünü partisine gitme isteği arasında tercih yaparken, bunların size dört beş sene sonra saygı, sevgi, doğru davranış ya da tersi olarak geri döneceğini hesaba katmayı unutmayın. (DEVAM EDECEK...)

Page 14: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

14-Sultan-Mayıs-2013

Açıyor, işletiyor, satıyor...“Yemeklerin efendisi”

“Türkiye’deki sağ sol olay-larından rahatsız olup Amerika’ya gelen

Orhan Yeğen, Amerika’da bir Türk restoran işletmeciliği destanı yazıyor”

“Türk mutfağına hakim, insan ilişkileri güçlü olan Orhan Yeğen, önce bir restoran açıyor, sonra bu-rayı canlandırıyor ve daha sonra satıyor.”

-Sayın Yeğen, Amerika’ya nasıl geldiniz?

Türkiye’deki sağ sol çatışmaların-dan uzak kalmak için geldim.

-İlk aylarınızda hangi sıkıntıları yaşadınız?

Çok büyük sorunlar yaşamadım. Kendimin eksi ve artılarını biliyor-dum. Problemlerin üzerine bilinçli gittim.

-Neden restoran işletmecisi oldunuz?

Amerika’ya geldiğim günlerde res-toran işletmeciliği burada gelişme-mis bir meslekti.. Ben de restoran işletmeciliğinde bir fark yaratip basarili olacagima inandığın için bu sektörü seçtim.

-Siz bir restoran açıyorsunuz. Canlandırıyorsunuz ve daha sonra satıyorsunuz. İlk açtığınız yerin müşteri potansiyelini nasıl artırıyorsunuz?

Lokanta sektorü cok değisik dal-lardan olusuyor, tarzini, yerini çok dikkatli seciyorum, dekorasyonuna çok önem veriyorum, eksiklik-

lerimi cabuk görebiliyorum. Bu eksikleri gidermek için planlı bir biçimde çok çalışıyorum. En önemlisi meslegimi iyi biliyorum, böylelikle yardimcilarimi egitip kendilerinden faydalanabiliyorum. İnsan ilişkilerine çok dikkat edi-yorum, herkezi memnun etmenin imkansiz olduğunu bildigim için muşterilerime kendi tarzimla, do-ğal bir sekilde hizmet vererek kendi muşteri gurubumu olusturuyorum.Ve başarı arkasından geliyor.

-Müşteri portföyünüz nedir?

Müşterilerimin doğal olarak yüzde 90’ı Amerikalıdır.

-Amerika’daki Türk restorancı-lığını nasıl buluyorsunuz? Türk mutfağı hakkıyla temsil ediliyor mu?

Öncelikle bu konuda istek olma-lı. Talep olması halinde elbette yapılabilir.

-Restoran sahipleri ve müşterile-rinize bir mesajınız var mı?

Restoran sahipleri eleştirilere açık olmalı kendilerini devamlı yetiş-tirmeli, işlerinin başında durmalı, bir kültürü yansittiklarini ve bunun sorumluluğunu unutmamalı. Müşteriler de gördükleri eksiklik-leri muessese sahiplerine rahatlıkla söyleyebilmeli bu sorumluluğun bir parçası oldukları göstermelidirler. Kültürümüzü tanıtmak açısından yabancı ülkelerde hepimiz görevle-rimizi yerine getirmek zorundayız.

Sizin de kültürümüz tanıtımı acısından bizlere fayda sağlayacak bu yeni girişiminizde başarılar diliyor, şimdiden teşekkur ediyo-rum.

Orhan Yeğen ile Amerika’daki Türk mutfağı ve başarı sırları üzerine konuştuk:

Fotograf ve RöportajDemet Demirkaya

Page 15: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-15

Page 16: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

16-Sultan-Mayıs-2013

Page 17: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-17

Amerıka’ya gelen göçmenler ülke-ye ayak basar basmaz ülkedeki vergi sistemiyle karşılaşır. 15 Ni-

san’ı geçirmemenin ne demek olduğunu biliriz. Bu tarih öncesi vergi beyanname-leri hazırlama telaşı başlar. Bazılarımız erkencidir, ancak bazılarımız son her sene son dakikayı bekler. Bu yazımızda ABD vatandaşı veya Green Card sahibi göçmenleri ilgilendiren, ancak pek az bilindiğini sandığım iki önemli konuya değineceğim.

Birincisi, ABD vergi sistemine göre, ABD vatandaşları ve Green Card sahibi göçmenler tüm dünya ülkelerindeki gelirlerini bildirmek zorundadırlar. Bize genelde, “Türkiye’deki gelirlerim orada vergilendiriliyor. Neden ABD’De

beyan edip ikinci defa vergi vereyim” diye soruluyor. Cevabımız şu: ABD dışı gelirler de beyan edilmek zorunda. ABD gelir vergisi tüm dünya ülkelerinde elde edilen gelirler üzerinden hesaplanır. Bu kötü bir haber. İyi bir haber ise, çifte vergilendirmeyi önlemek için “vergi kredisi” uygulaması vardır. Bu uygulama sayesinde vergi oranları iki ülkede de aynıysa çifte vergilendirme söz konusu olmaz. Amerika’daki göçmen vergi mükellefleri tarafından pek az bilindiğini sandığım ikinci önemli konu ise, ABD dışı servet bildirim zorunluluğudur. Bu uluslarara-sı vergi kaçakçılığının artması üzerine ABD Kongresi’nin aldığı ve uygulanan bir önlemdir. Özetle iki kısımdan oluşur: A-Yabancı ülke bankalarında yıl içinde en yüksek toplam tutarlar 10 bin Dolar üstü mevduatı olan veya imza yetkisi olan kişiler. B-Yabancı ülkelerde yıl için-de en yüksek toplam tutarı 50 bin Dolar

mevduatı olanlar. Buna menkul kıymet-ler yani hisse senedi ve hazine bonosu da dahildir. Bu yükümlülük alanına giren kişiler her sene ABD Hazinesi’ne bu varlıklarını beyan etmekle yükümlüdür-ler. Bildirildiğinde vergi yükümlülüğü oluşmaz. Ancak bildirilmediğinde ciddi cezalar gelebilir. Bilgi eksikliğinden kaynaklanan,kural-lara uyulmaması durumu ABD Hazinesi tarafından bir özür olarak kabul edil-mez. İhmalden dolayı ek vergi cezaları ödemek üzücü olur. Vergi danışmanları-nıza bu konuları danışmalısınız.

Ali Kurtmer

“Amerika’daki vergi uzmanı Ali C. Kurtmer, göçmenlerin vergi konularında eksİk blgİ veya ihmalden kaynaklanan hatalar-la vergi cezası ödeme durumundan kur-tulmaya çağırdı.”

Hazirlayan:Ali C. Kurtmer, Certified Public Accountant

[email protected]

Amerika Dışı Servet Bildirimine Dikkat!

Page 18: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

18-Sultan-Mayıs-2013

1990’lı yılların başlarında başlayan ve 2000 sonrası hızlanan futbolda bahis oyunları Avrupa Türkleri’nden sonra

Amerika’daki Türkler için de önemli bir tehlike olabilir

1990’ların ortalarında insanlar futbolda bahis oynamayı yeni yeni keşfetme-ye başladılar. 2000 senesiyle birlikte futbolda bahis (iddia) toplumun bütün kesimlerini saran bir hastalığa dönüştü. 2010 sonrası özellikle Avrupa’da yaşayan Türkler için bahis bir başka değişle futbol kumarı en sarsıcı toplum hastalığı oldu. Bugün Almanya başta olmak üzere çok sayıda Avrupa ülkesinde Türk aileler özellikle erkekleri ve çocuklarını bu hastalıktan kurtarma yolları arıyorlar. Almanyada hastalığın giderek büyümesi

nedeniyle devlet „İmdat beni bu hastalık-tan kurtarın“ telefon hatları açtı.Okuyucularımız için uzmanlara para oto-matı ve bahis hastalığına yakalanmamak için neler yapmaları gerektiğini sorduk. Ve sizler için şu anlamlı cevapları aldık:1-Kumar bir hastalıktır:Başta futbol olmak üzere çeşitli spor dallarında oyna-nan bahis oyunları belirli bir noktadan sonra hastalığa dönüşmektedir. 2-Kumar bağımlılığı çok tehlikeli olabi-lir:Başlangıçta küçük paralarla oynan-maya başlanan bahisler belirli bir dönem sonra kişiyi esir alır. Kontrolden çıkar ve cebindeki parayı ve huzurunu söküp alır. 3-Kumar oynayanlar normal insanlar değildir:Evet anormaldirler. Başta eşi ve çocuklarıyla olmak üzere toplumdaki sağlıklı bağlarını kaybederler. Günümüzde toplum için bir kanser kadar

tehlikeli olan kumar bağımlılığından vazgeçmek için (şayet varsa) hemen bugün karar vermeliyiz. Bu hastalığa yakalanmış kişilere yardımcı olmalıyız. Bahis oynamanın para kazanmak için bir yol olmadığını anlatmalıyız. Amerika’daki Türk toplumu umarız bu hastalığa yakalanmaz. Yakalananlar da biran önce kendilerini tedavi eder.

Resim altı:Bugün Almanya’da her köşeyi futbol bahis oyunlarının oynandığı mekanlar sardı. Almanya’daki Türk aileler için büyük tehlike haline gelen bahis hastalığı Amerika’daki Türkleri de tehdit eder hale gelebilir.

Kanser kadar tehlikeli:Bahis

Seyfi Alp

Page 19: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-19

Felsefe Türkiye’de orta öğrenim bitirenler için bazen “lise-nin en sıkıcı” derslerinden biri olabilir. Ancak günümüz insanı teknolojik yenilikleri buldukça, felsefeye olan

ihtiyacının artmakta olduğunu da görüyorBu sayımızda sizlere, çeşitli kaynaklardan topladığımız bir demet felsefi bilgi sunuyoruz.Umarım beğenirsiniz ve yararlanırsınız:

-BİR SORUNUNUZ VARSA KONŞUALIM…

Günlük yaşamımızda sizi çekemeyen insanlar olur. Birkaç senedir tanıdığınız, aynı ortamı paylaştığınız insanlarla bir otel lobisinde bir şeyler içersiniz. Konular açılır. İşte tam bu sırada sizi, arkadaş zannettiğiniz bir kişi köşeye sıkıştırır. Üst üste sorular sorar. Moraliniz bozulur.Veya yoğun iş görüşmelerinin tam ortasında, aynı işyerinde çalıştığınız bir kişi sizi küçük düşürmek ister. Sizin haberiniz olmadan veya hissetmeden size savaş açmak ister. Buna benzer durumlarda sizi insanların gözünde yüceltecek bir felsefenin atın cümlesini yazıyoruz. Not alın: “Şu anki davra-nışını ben herhangi bir şekilde üzerime almıyorum… Kişisel sorunların varsa, sana yardımcı olabilirim.”…-SİZE DÜŞÜK FİYAT BİÇENLER…İş, okul veya eğlence ortamında birileri sizi küçük görür. Size olduğunuzdan daha değersiz gördüğünü hissettirir. Hep bir basamak üste çımak ister. Hastalık derecesinde sizi taciz eder. Kırar, döker. Üzülmeyin. Zira yüzyıllardır bilinen ama bizim belki de farkın-da olmadığımız bir gerçek var dır. Bu durumu şu veciz ifadeyle özetliyoruz: “Pazarda kendilerini olduğundan pahalıya satmak isteyenler, her zaman size düşük bir fiyat biçerler.”

Kişisel Gelişim… Kişisel Gelişim.. Kişisel Gelişim..

Biraz da felsefe “Felsefe Türkiye’de orta öğrenim bitirenler için bazen “lisenin en sıkıcı” derslerinden biri olabi-lir. Ancak günümüz insanı teknolojik yenilikleri buldukça, felsefeye olan ihtiyacının artmakta olduğunu da görüyor” Bu sayımızda sizlere, çeşitli kaynaklardan top-ladığımız bir demet felsefi bilgi sunuyoruz.Umarım beğenirsiniz ve yararlanırsınız”

Seyfi Alp

Page 20: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

20-Sultan-Mayıs-2013

Muhteşem doğal güzel-likleri ile dört mevsim boyunca kişileri cezp

edip, kendine çeken ve hayran bırakarak kendinden geçiren Bolu, 8276 km2 (827.600 ha.) yüzölçümü ile Batı Karadeniz bölgesinde, Türkiye yüzölçümü-nün %1.015’lik bölümünü kapla-yan yeryüzünün cennet şehridir. Türkiye’nin % 2.55 lik payına sa-hip, %59 luk ormanları ile aklın hayal bile edemeyeceği tonlarda çeşitli renklere bürünüp, her mevsiminde bir öncekinden daha da güzelleşir. %18 lik tarım alanları, % 15 lik çayır ve mera-ları, %8 lik tarım dışı alanları, yaylaları kaplar. Halı misali yemyeşil çimenlerin üzerinde parlament renkli dağ sümbülle-ri, eflatun sıklamenleri, papat-yalarla birlikte Sarı sarı açmış

radikalar çuhalar ile bin bir tür ve renkteki çiçekleri bizde varız unutma dercesine gülümser size.Ya ağaçlar pembe, beyaz gelinlik giyinmiş gibi çiçeklerini göster-mek adına birbiri ile adeta yarış halindedir. Merkez ilçe rakımı 725m., ortalama rakım 1000 m. olmasının etkisi büyüktür kekik ve aromalı bitki çeşidi ile besle-nen büyükbaş, küçükbaş ve av hayvanlarının leziz etinde. Buz gibi sularında, göllerinde yetişen alabalıkların, sazanların, sarıka-natların tadı da daha bir baş-kalaşır mis gibi çam havasının sulara karışıvermesiyle. Kara-deniz iklimi ile karasal iklimin özelliklerini bir arada taşımasın-dandır belki bir nedeni de. Bu şehir farklı farklı suların diyarıdır. Öyle ya bir tarafında sodalı suyu, diğer tarafında şifalı

mineralli sıcak kaplıca suyu, bir tarafında sıfır kireç barındıran kökez suyu, bir tarafında da göllerinden dağlarından, yer altı depolarından gelen yer altı yerüstü suyu. Yani bu şehrin bir çeşmesinden yağ, bir çeşme-sinden bal misali. Bu kadar çok çeşitliliği üzerinde barındıran yer.Birkaç güne sığdırıp bitiremez-siniz bu cennet köşenin sağına soluna saklanmış birbirinden güzel göllerini, yaylalarını, buz gibi soğuk, mineral deposu sula-rını ve doğa harikası oluşumları-nı, şifa dağıtan kaplıcasını, inci taneleri gibi yamaçlarına dizil-miş ilçelerini köylerini gezmeyi.

Hazirlayan Fatma Marmara, Bolu

Page 21: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-21

Bolu

Gölcük dev köknar, ladin ve çam ağaçlarının içinde

Aladağların bağrında, dumanlı başının, göle muhteşem yansı-masıyla kişiye kendini rüyada hissettiren Bolu’nun 13 km. güneyinde bir set gölüdür. Buradaki ağaçlar zarafetle dal-larını uzattığından, sanki nazik bir el uzanmış hissine kapılıp sizde hoş gördüm diye tokalaş-mak istiyorsunuz adeta. Ihla-murların, alıçların düşen altın sarısı yapraklarını tutuyor bu dantelimsi dallarda sanki ken-dini yılbaşı için süslemek ister gibi. Çeşitli yabani hayvanlara ve kuş-lara kucak açan bu ormandaki ağaçları tek tek sayabileceksiniz izlenimine kapılıyorsunuz. Zira onlar başlarını uzatıyor kendini göstermek için bak bende bura-dayım diye.1200m. göl çevresin-

de, kapalı, ocaklı kamelyalarda veya mevcut gazino ve tesislerde yılın her gün ve saatinde gelip mangalınızı yapabilirsiniz size başka bir dünyada olduğunuzu hissettiren bu muhteşem manza-ranın eşliğinde. Orman bakanlığının misafir-hanesi etrafını saran ağaçlarla birlikte günün her saati farklı bir görsellikle yansıyıverir gölün üzerine hele birde kışın kar yağdığında kısmen veya tam buz tutmuş gölün kenarında bir baş-ka olur mangalda sucuk keyfi.

Gölköy, adını verdiği köyün yamacında yatan, dalları-

na kadar suya gömülmüş söğüt ağaçlarıyla dost yaşayan. O ağaç-ların aralarında yabani ördekleri saklayan, serin tatlı suyunda balıkları barındıran. Bir yanı çam, bir yanı meşelik, bir yanı sahil şeridi birazdan tekneler

marinaya gelecekmiş gibi, diğer yanı kumsal adeta güneşlenmek isteyenleri davet edercesine.Bolu’nun 10 km. batısında, 185 hektarlık alanı kaplayan Bü-yüksu ve Mudurnu çaylarının, Bolu ovasını sulamak amacı ile tutulmasından oluşan gölün etrafında daha bahar başlama-dan kendini gösterir eflatun sıklamenler, bembeyaz saflığın timsali o güzelim papatyalar nazlı nazlı salınır,bin bir çeşit çiçeklerle birlikte. Bolu’nun diğer göllerinde ve ormanlarında olduğu gibi bura-da da çeşitli türlerde mantar ve yabani meyveler bulunur. Şehrin bir kısmını da görebildiğiniz bu güzel göl balıkçılarında rağbet ettiği yerlerden biridir.

Page 22: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

22-Sultan-Mayıs-2013

Hazirlayan Fatma Marmara, Bolu

Renklerdir insanın tüm duygularını etkileyip, kişiliğini bile değiştiri-veren. Uzun süre kırmızı renk ile

ışığın hâkim olduğu oda da kalanın, bir süre sonra ajiteleştiği ya da yeşil ve mavi renklerin hâkim olduğu yerde ise ajite kişinin tam tersine relaks olması gibi.Şimdi sonbahar, hazan derler de hüzne düşerler. Ama öyle mi? Ayıklanma belki de ölmüş, sararıp solmuşları ayıklama ve yeni bir bahara yeni renklerle başlama. Yaşanmışlıklar sararıp solarken onların güzelliğini vedadan önce son bir kez fark edebilme. İşte bu nedenle çok renklidir sonbahar, sarıdan kırmızıya, kahve-den, yeşile tüm tonlarıyla alabildiğin-ce göz dolduran, doğanın dansıdır sessizce, son bir veda dansı. Bolu da olup da bu dansı en gü-zel izleyeceğiniz adreslerden biri, hatta en önemlisi 42 km. uzaklıktaki Yedigöller. Bunu bilenler bilir de o nedenle bu mevsimde daha da çok ve daha da sık akın akın her taraftan gelinir. Bizde öyle yaptık, Bolu’nun fotoğraf sevenleri olarak, yaklaşık 160 kişi tuttuk Yedigöller yolunu. Şikâyet edilip bezginlik veren de zaten bu yol. Virajlı, asfalt yok, toz toprak ve üzerinde el ele tutuşmuş aralıksız duran sayısız çukurlar. O yüzden de ağır ağır saatlerce gidiliyor. Zaten kışın yollar karla kap-landığından ulaşım güzergâhı da haliyle değişip Mengen- Yeniçağa tarafından sağlanıyor. Giriş levhasını görünce heyecanda doru-ğa yükseldi. Manzara Seyir Terası ve Ka-pankaya Seyir Terası’ndan baktığınızda görebiliyorsunuz, aşağıda ki muhteşem güzelliğin bir kısmını. Öyle kalabalıktı ki bütün fotoğraf tutkunları ve doğaseverle-rin hepsi oradaydı; her taraftan gelenlerle sanki festival alanı gibi. Ayrı bir armoni

oluşmuştu, renklerin yoğun olduğu bu yerde; bir de kişilerle daha da bir canlılık kazanmıştı.Bolu’nun her tarafında irili ufaklı birbi-rinden güzel bir yığın gölleri var. Fakat burası benim için ayrı, tam anlamı ile cennet bahçesi. Bir göl de sıkıldınız diye-lim, dönüyorsunuz arkanızı ilerliyorsu-nuz, daha farklı bir göl size kucak açıyor tüm görselliği ile burada zaman yetmi-yor. Her şeyi çekmeye kalkın, anca üç göl etrafı turluyorsunuz. İşte o nedenle zaten, birkaç günlüğüne gelip de kamp kurma-ları Yedigöller sevdalılarının.

Milli parktaki turunuzda size önce Geyik Üretme İstasyonu’nun yakınındaki Sazlı Göl ve İnce Göl merhaba diyor. Dağ ev-lerinin bulunduğu alana doğru ilerlerken bu kez de Kuru Göl, Nazlı Göl gözleri-nize ziyafet sunuyor. Dilek Çeşmesi’ni geçerek Gülen Kayalar’ı ve Anıt Ağaç’ı görüyorsunuz. Öyle çok renk var ki etraf-ta, adeta mest olup dolaşıyorsunuz. Her tarafı kare kare çekmek, bu görüntüleri arşivinizde toplamak, özledikçe tekrar tekrar bakmak istiyorsunuz. Öyle ya yeşi-lin her tonu, kırmızı doğa da bu kadar mı çok renk tonlarına sahip? Sarı, turuncu kahvenin güzelliğine ne demeli? Aklınıza

ve gözlerinizin önüne gelen, gelmeyen tüm renkler burada mevcut. Gökyüzü ise almış gelmiş bulutlarını da yerde masmavi göllerle birlikte ahenk içinde, bu büyülü atmosfere iştirak etmekte. Hatta kulak misafiri olduğum turistler-den birinin “ burada gökyüzü ile yeryüzü birbirine karışmış” sözleri, evet dercesine yüzüm-de tebessümle başımı sallamama neden oldu. Ağaçlar sularla birlikte, dallar ise suyun üzerinde ki şekilleri ve ilginç oluşumları ile bakın doğanın sanatı bu dedirtmekte. Devam ediyoruz turumuza Pisagor Ağacı, bataklık işte şurada da muhteşem şelale. 1636 hektarlık alanı kaplayan ve volkanik kayaların tıkaması sonucu oluşan yedi adet gölleri barındıran bu alan 1965 yılında “Milli Park” olarak korunmaya alınmış. Derin Göl ve Büyük Göl’ün sırt sırta verdiği civarda ki piknik alanın da isterseniz Göl Evi’nin olduğu yerde hem mola veriyor hem de karnınızı doyuruyorsunuz. Serin Göl’e giden patika yoldan ilerleyip muhteşem ışık dansının suya yansıdığı köprü den bir gelin edası ile geçiyorsunuz. Şelale Evi veya Kır Gazinosunda çayınızı yudumlarken, bu güzel günün bitmesinin hüznünü yaşı-yorsunuz; yine geleceğim diye kendinize ve size göz kırparak gülümseyen doğaya sessizce söz veriyorsunuz.

DOĞANIN SANATI

Page 23: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-23

Hazirlayan Fatma Marmara, Bolu

Merhabalar...Benim adım De-met Demirkaya ..NY eyale-tinin Long Island bölgesinde

oturan ,18 yaşında evlat sahibi bir ev kadınıyım ben..Her Türk kadını gibi çocuğuma verdiğim öncelikler nedeniy-le yıllardır büyük bir tutkum olan çok sevdiğim atlara zaman ayıramamıştım..Nihayet onun kendi ayakları üstünde durmaya başladığından emin olduğum bu son birkaç senede bu sevgimi ya-şama firsatı buldum..Geçen yıl ekim ayında bir tesaduf sonucu tanıstığım Kathleen Kotler, bana kurucusu olduğu Excel Equestrian and Therapy Centerda yaptığı özverili çalışmaları bu calışma ve hizmetleri kimlere verdiğini anlattığında ve bunu hangi şartlarda gerçekleştirmeye çalıstığını öğrendiğimde aklımda sadece birşey vardı..ona yardım edebilmek.....Equine Therapy, yani atla terapi, engelli çocuk ve erişkinlerin atın çok boyutlu ritim ve hareketleri kullanılarak duygu-sal zihinsel ve fiziksel gelismelerine yar-dımci olmayı hedefleyen alternatif bir tedavi şekli..Excel Equestrian çiftliğinde bu amaçla hizmet veren 6 at bulunmak-ta..Kathleen Kotler gelen öğrencileri direk ata bindirmek yerine önceliği atı tanıtmaya, ögrenciyle at arasındaki iletişimi kurmaya vermis...Bu bir kişisel gelişim de aslında. Atla bağ kurulduk-tan ve karşılıklı güven sağlandıktan sonra binicilik eğitimine geçiliyor Excel’de..Denge, koordinasyon, duruş (postür) kontrolü, ince motorik gelişim, konuşmayı uyarmak, kognitif becerileri ve iletişim becerilerini yükseltmek he-defleri arasında bu terapinin.• Serebral palsy ve diğer bedensel problemler,•Down sendromu,•Beyin travması,•Otizm ve diğer yaygın gelişimsel bo zukluklar vs. atla terapiden faydala-

nabilecek rahatsızlıklar arasında. Tamamen kurumsal veya kişisel bağ ışlarla ayakta durabilen bu kuruluşta gönüllü calısabilecek atları seven co-cuklara yardımcı olmak isteyen zamanı ve gücü olan her arkadasımıza ihtiyaç var. Atlarla zaman geçirme şansına sa-hip olurken bir yandan da onlarla ilgili inanilmaz bilgiler ediniyor karsıliksız

birşeyler yapmanın mutluluğunu tadı-yorsunuz. At bir huzur kaynağı..onun varlıgında zamanı durdurup baska bir boyuta geçiyorsunuz...Ben bu kuruluş-ta gönüllu çalısıyorum ve çiftliğimizi görmek tanımak arzusunda olan her arkadasımızı önceden haber verilirse karsılayarak bilgi vermekten ciftliği gez-dirmekten büyük mutluluk duyacağım. Dil problemi yaşayan ulaşım sorunu olan arkadaşlarımıza bu konuda da yar-dımcı olabileceğim gibi her arkadasımız arzu ettikleri gibi çiftlige gidip kendileri de görebilirler.

“Engel” engel olmasın..İki güzelliği ..atları ve çocuklari biraraya getiren bu kurulusta cocuklarınız engelli olsun olmasın atla binicilik dersi alabilir.Çocuklarınız bu güzel bahar ve yaz aylarında bilgisayar ,TV önlerinden kurtarıp doğayla içiçe olabilecekleri bir ortama getirip almadan vermeyi,bir başka canliya sevgi ve saygı duyma-

yi,dogayi sevmeyi ve yaşamla barısık olmayı ögretmek istemezmisiniz?

Equine Therapy is used to teach riding skills to people with disabilities. Ther-apeutic riding is beneficial for children and adults who present with any of a wide range of cognitive, physical, and emotional conditions. Riding a horse provides a unique, sometimes pro-found, recreational or leisure activity for many. Working with horses can provide more than just riding skills - participants can also learn compan-ionship, responsibility, confidence, leadership, vocational and educational skills,physical benefits .

Sizden Gelenler

Okuyucu MektuplarıDemet Demirkaya

Sizlerde bizimle özel günleriniz düğün, nişan, doğum günlerindeki özel fotografları-nızı paylaşmak istiyorsanız bize yazın. [email protected]

Page 24: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

24-Sultan-Mayıs-2013

“Ankara Üniversitesi’ndeki eğitimi sonrası Ame-rika’ya gelen diş hekimi Dr. Şefik Yavuz, bebek-lerin 6 aylıkken ağız yapısını göstermek için diş hekimine götürülmesi gerektiğini söyledi.”

Amerika’daki başarılı Türk dişçi Dr. Şefik Yavuz’a ağız sağlığı ve dişlerimiz konusunda sorularımız oldu. İşte o sorular ve cevapları:

-Sayın Yavuz neden Amerika’ya geldiniz?

Öncelikle İngilizce öğrenmeye gelmiştim. Daha sonra Queens College gittim. NYU orthodontist bölümüne gittim. Kolorado Üniversitesi’nde ameliyat egitimi alip Long Island’a döndüm

-Neden dişçi oldunuz?

Türkiye’de Ankara Üniversitesi’ni bitirmiş, biyoloji bölümünde kendimi geliştirmiştim. Orthodentist bölümünde kendimi daha da geliştirdim.

-Nasıl sağlıklı dişlere sahip oluruz?

Diş fırçalama küçük yaştan itibaren sevdirilmeli. Bebek 3 aylıkken ağız yapısını göstermek için hekime gidilmeli. Her 6 ayda bir rutin kontroller yaptırılmalı.

-Ağız ve diş bakımı teknolojik olarak hangi durumda?

Sektör teknolojik gelişimlerden maksimum olarak yararla-nıyor. Örneğin çocukların tedavisinde uyutma yerine yeni yöntemler gelişti. Bu yöntem uyutmadan, çocuğun çektiği acıyı hatırlamamasını sağlıyor. Lazer yöntemi de diş hekimli-ğinde çok kullanılmaya başlanan, teknolojinin bu sektöre bir hediyesidir.

-Eskiden çürük olan bir diş hemen çekilirdi. Şimdi bu yapıl-mıyor ve yeni farklı yöntemler uygulanıyor. Bunlar neler?

Günümüzde diş çürümesi çok önemli bir sorun olmaktan çık-tı. Diş çürümüş olsa bile root kanal yöntemi uygulanır. Diş hiç bir tedaviye cevap veremeyecek duruma gelmişse diş çekilir ve yerine iplant kullanılabilir.

-Sağlıklı dişler için fırçalama dışında nelere dikkat etmeliyiz?

Her altı ayda bir kontrole gidilmelidir. Diş hekiminin yapması gereken diş temizliği yaptırılmalıdır. -Okuyucularımıza diş sağlığı konusunda başka tavsiyeleri-niz var mı?

Diş fırçalaması doğru yapılmalı. Floride içerikli diş macunları kullanılmalı. Diş işleri kullanılmalı. Alkol içermeyen rins kul-lanılmalı. Lazer bleach uygulamasından uzak durulmalı.

-Hamilelikte diş bakımı için özel bir uygulama gerekli midir?

Hamilelikte ilk 3 ay da bir kontrol yapılması önemlidir. Ha-milelikte riskli zaman ilk 3 ve son 3 aydır. Bunlar gözönünde tutulup, normal kontroller yapılabilir.

-Bir grup araştırmacı dişlerin kendilerini tedavi edebilecek-leri bir sakız üzerinde çalışılıyormuş. Bu mümkün müdür?

Diş çürümelerine en önemli etken mikrop, şeker ve gıda atıklarıdır. Bunlardan biri engellendiğinde çürüme önlenir. Sakızda şeker yerine zaletol maddesi kullanılabilir. Bu diş çürümesini engeller.

-Bir diş hekimi olarak, genç yaşta başarıya ulaşmanızın nedeni nedir?

Başarmanın en önemli yolu çok çalışmaktan geçiyor. İdealist ve azimli olacaksınız. Sabır da gereklidir. Ben çok çalıtım,

Dr. Şefik Yavuz

“Bebekler 3 aylıkken diş hekimine götürülmeli”

Röportaj: Gülnaz Tercan

Page 25: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-25

Page 26: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

26-Sultan-Mayıs-2013

Her insan hayatının bir dönemin-de ağrı hisseder. Bu gerek baş agrısı, gerek yaralanma sonucu

olan ya da ameliyat sonrası ağrılar olarak karsımıza cıkar.Genel olarak ağrıyı akut ve kronik ağrı olarak iki ana bölüme ayırabiliriz. Akut ağrı, genellikle uzun sürmez ve hastanın iyileşmesi esnasında kaybolur. Buna en güzel örnek, ayağını inciten bir kişinin ağrısının birkaç gün içinde geçmesidir. Kronik ağrı ise uzun sürelidir ve hasta bu durumdan aylar hatta yıllarca şikayet edebilir, buna kronik bel ve eklem romatizmasına baglı ağrıları örnek gös-terebiliriz. Kronik ağrı sinir bozucu ve yorucu ola-bilir. İşinizi, uykunuzu, duygusal sağlığı-nızı, cinselliğinizi, aile ve arkadaşlarınızla ilişkilerinizi etkileyebilir. Ancak, ağrının üstesinden gelme ve onu kontrol etmenin yolları vardır.Ağrıyla nasıl baş edilir?Kronik ağrı günlük yaşamınıza ve sağlı-ğınıza büyük zararlar verebilir. Ağrınız olduğunda formdan düşebilir, uykusuz-

luk çekebilir, öfke, kaygı/endişe duyabilir veya depresyon girebilir, beslenme ve stres yönetimi gibi genel sağlık konula-rını göz ardı edebilirsiniz. Başlangıçta gözünüzü korkutsa da, kronik ağrınıza rağmen hayatınızın kontrolünü tekrar elinize almada size yardımcı olacak sağ-lıklı seçimler yapabilirsiniz.Bu secimler nelerdir?Ağrınızı bilinAğrınızın ne zaman başladıgını, ne tür bir ağrı ve nerede olduğunu, gün içinde ne zaman artıp azaldığını ve ağrınızı neyin artırıp azalttıgını kaydedin, bu bilgiler doktorunuzla goruşme esnasında size cok yardımcı olacaktır.Stresinizi azaltınYapılan çalısmalar stresin ağrıyı artırdığı yönündedir bu sebeple günlük yaşamı-nızdakı stresleri elinizden geldiğince azaltmaya calısın. Sizi neyin strese soktu-ğunu öğrenin ve sonra da stresi azaltmak için harekete geçin. Örneğin, gününüzü planlamak, programınızı basitleştirmek, düzenli olmak ve gün icinde dinlenmek, kronik ağrı ile birlikte gelen stresi yen-mede size yardımcı olabilir. Egzersiz yapinHaftada mutlaka 3-4 kez, 30-40 dakika olmak üzere düzenli egsersiz yapın. Ağrı hastaları için yapilabilecek en güzel spor-lar yüzme, su egzersizleri ve yürüyüştür.Sağlıklı besleninHazır ve bol miktarda kimyasal ve katkı maddesi bulunan gıdalardan uzak durun. Bu gıdaların içerdiği kimyasal katkı maddeleri, yüksek tansiyondan damar sertliğine kanserden şeker hastalığına kadar bircok hastalığı tetiklemektedir. Hergün düzenli olarak sebze ve meyve yiyin. Sebzelerden özellikle koyu yeşil renklileri tercih edin.3 beyazdan, un, tuz ve şekerden mümkün olduğunca uzak durun.Beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini ter-cih edin. Bu hem mide barsak sisteminizi rahatlatacak, hem de sizi daha uzun süre tok tutacaktır.

Ağrı nasıl tedavi edilir?Modern Ağrı bilimi son yıllarda yapılan araştırmaların da yardımıyla oldukça ilerlemiştir. Bugün ağrı kliniğimizde başağrısından kronik bel ve eklem ağrıla-rına kadar birçok ağrıyı başarıyla tedavi edebiliyoruz.Ağrı tedavisinde başvurduğumuz bazı yöntemler ise;1. Medikal tedavia. Analjezikler (Ağrı kesici ilaçlar)b. Opioidler-Narkotikler: Genellikle kanser ağrısı gibi daha ciddi durumlarda tercih edilir. Yüksek derecede bağımlılık yapma özelliklerinden dolayı oldukca dikkatli kullanılmaları gerekmektedir.c. Topikal ilaçlar: Ağrı olan yere sürülen krem ve merhemler gibid. Diğer ilaçlar: Kas gevşeticiler, Noropa-tik ağrı ilaçları ve anti-depresanlar2. Ağri enjeksiyonlarıModern ağrı bilimlerindeki gelişmeler ve yeni enjeksiyon teknikleri ile artık acısız bir şekilde ağrınızın giderilmesi müm-kündür. Bu enjeksiyonlardan bazıları,Bel,sırt ve boyun bölgelerine yapılan kortizon enjeksiyonlariEklem romatizması olan eklemlere (diz, kalça ve omuz gibi) yapılan kortizon enjeksiyonlarıBaş ağrısı ve migren hastalarına yapılan botox enjeksiyonlarıSpinal kord stimulatorRadiofrequency işlemleriKarpal tünnel enjeksiyonlarıSonuç olarak…Kronik ağrı her ne kadar zor ve sizi ra-hatsız edici olsa da, hayatınızı etkilemesi-ne izin vermeyin. Kronik ağrı konusunda bir tedavi planı oluşturmak için sağlık uzmanınızla beraber çalısın ve size uygun olan stratejileri bularak kontrolü ele alın. Ağrı yönetiminde aktif rol almanız kendinize olan güveninizin artmasına yardım edecek ve sizi daha üretken ve sağlıklı bir yaşama taşıyacaktır.Ağrısız günler dileğiyle…

AĞRI NEDİR?“Ağrı, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan hoş olmayan duygusal ya da algısal bir tecrubedir. Dunya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, dünyada her yıl 1.5 milyar insan ağrı se-bebi ile doktora başvurmakta ve bu durum hem iş gücü kaybı hem de tedavi masrafları olarak milyarlarca dolara mal olmaktadır.”

Hazirlayan: Dr.Tolga Kapusuz

Beth Israel Medical Group 309 west 23rd street 3rd floor New York, NY(NW corner of 8th ave and 23rd street)212-256 7000

Dr. Tolga KapusuzAğrı ve Anestezi Uzmanı

Page 27: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-27

Çevrenize dikkatli baktığınızda bazı kişilerin diğerlerine göre daha kaliteli ve güzel giyindiğini görürsünüz. “Bunlar daha fazla para verip bunu almıştır” diye düşünürseniz yanılırsınız. Akıllı olanlar daha az parayla da daha güzel giysiler alabilir. Alış verişte dikkat etmeniz gere-ken bazı kurallar vardır.-Özellikle bayanların yapmaktan büyük keyif aldığı alışverişler için en uygun zaman hangisi? Bu soruyu kendime yöneltti-ğimde, bir yanım yeni sezonun yeni ürünleri tek tek görücü-ye çıkmaya başladığı anlardır derken, diğer yanım da biraz daha sabırlı olmam gerektiğini kısa süre sonra tüm markaların indirime gireceğini ve neredeyse yarı fiyatına onlara sahip olaca-ğımı söyler her sezon öncesi….Bu sebeple yeni açılan outletler, alışveriş festivalleri, tek gecelik indirim günleri, sanal alışve-riş siteleri her zaman favorim olmuştur -Ayrıca belirli markalar dışında yaptığımız ufak butik alışveriş-leri için, mutlaka indirim öncesi fiyatlarını öğrenmeliyiz. Zira ufak indirimler, ürünün cazip kılınması adına çoğu kez tüke-ticinin gözüne büyük indirim oranları şeklinde sunulmakta.

Aç, yorgun, hasta veya ruh hali-niz bozuk olarak alışverişe sakın çıkmayın. Bu sizin yanlış ve hızlı kararlar vermenize sebep olabilir. Elinizi attığınız üründe ise kendinize ilk şu iki soruyu yöneltin! Buna gerçekten ihti-yacım var mı? Benzer bir ürüne sahip miyim? -Satın aldığım ürünün değeri bu kadar eder mi? Ya da şu kadar para verdiğim bu ürünü hangi çeşitlilikte, ne kadar sıklıkta ve ne kadar süreyle kullanabilirim? Bu soruların cevabı evet ise, be-nim için tek sezonluk giyilecek ürünlere makul fiyatlar ödemem gerektiğini söylerken,

dolabımda uzun süre yer alacak, her sezon revaçta ve moda olan ürünlere ise ederini fazlası ile hak ettiğini söyler. Cıvıl cıvıl elbiseler, bikiniler, terlikler, bluzlar ve dahası. Araş-tırmalar biz kadınların kıyafet alışverişlerimizi ani kararlara dayanarak yaptığını söylüyor. Peki ya sonrası! Dolapta asılı giyilmeyi bekleyen kıyafetler, bir türlü hiçbir şeyle uydurula-mayan ayakkabılar, ucuzluktan kapatılmış ama nedense bir türlü içimize sinmeyen etekler, bluzlar. Bu defa kasaya yönelme-den önce aldıklarınızı bir daha gözden geçirmeye ne dersiniz? .

Daha az paraya daha kaliteli giysiler

Hazirlayan: Nevin Bakir

Alışveriş yaparken, bunlar aklınızda olsun..

Page 28: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

28-Sultan-Mayıs-2013

Emin DayıYazan:Seyfi Alp

“Oğlum.. Ben Emin’i çok özledim” dedi babam. ”Koyunlarıyla Çat Bükü’ndeymiş. Belki Ar Düzü’ndeki sayasında da olabilirBeni bir oralara götür” diye devam etti. ”Olur baba” dedim.Almanya’dan o sene yaz tatilinde köyüme giderken kiraladığım araçla yola düştük. Bu topraklarda 17 yaşından 35 yaşına kadar sadece güreş yapan, 1.95’lük Musa Pehlivan, 2006 senesinin Ağustos ayında artık sadece değneklerle yürüyebiliyordu.Gençliğinde onu görenler, “Sende Hz. Ali kuvveti var” deyince yadırgamazmış. Seneler onu da yormuştu. Emin dayıya gitmek için hazırlandık. Babam evden çıkarken biraz ağırdan aldı. Ama soramadım. Dev cüssesindeki ipekten bir yüreği var-dı. Kırılır diye endişe ettim. Çat Bükü’nü geçip, Ar Düzü’ndeki Alan-lılara ait koyun ve keçilerin konulduğu saya evine vardığımızda içerden beli biraz kamburlaşmış, üç beş günlük kirli sakalı olan tanıdık bir yüz çıktı. Emin dayımdı bu. Çocukluğumda Alanhimmetler’den sıkça bizim Çeltikdere’ye gelir, misafir kalır-dı. Biz de babamla Alan’a gidince onun misafiri olurduk. Bizi görünce çok heyecanlandı. “Abi.... Sen... Buralara kadar geldin ha-a...!”diye karşıladı.

Emin dayının babama, “Abiii” deyişin-deki saygı ve sevgiyi ömrümde hiç bir zaman başka bir yerde görmedim. Üç harfli abi kelimesi belki de dünyanın hiç bir yerinde bu kadar yürekten söylenme-

mişti. “Buralara kadar gelir, hiç arayıp, sormazsın”diye sitem etti babam. “Bizim köy şurdan iki adım. Bi gelsen uğrasan ne olur?” diye devam etti. Sonra çakıl taşları ile örül-müş, üzeri otlarla kaplanmış tek odalı yarı karanlık yere girdiler. Bu bizim yörede Alan Damları diye anılır. Alan köylerine ait bir yapıdır. Önünde koyun ve keçileri koyacak bir saya da bulu-nur.

Birbirlerini bulunca beni unuttular... İkisi de yaşlandığından birbirlerini eskisi kadar sık göremiyorlardı. Babam evimizden uzaklara gidemiyor, Emin dayı da eskisi gibi Alan’dan inip, derelere ve dolayısıyla bize gelemiyordu. Selamlaşıp, kucaklaşmalarından sonra damın kapısından içeri baktım. Tek odalı Alan damın-da baş başaydılar. Çocuklukları ve genç-likleri birlikte geçmiş iki insan konuşuyordu. İki dost birbirleriyle hasret gideriyordu. Tıpkı İsa peygamberin havarilerine bir şey anlattığı anki huşu gibi. Ya da İslam peygambe-ri Hz. Muhammed’in, Mağara arkadaşı Hz. Ebubekir ile sohbeti gibi. Emin dayı her söze, “Abi..” diye başlıyor.. Merak ettiklerini soruyordu. Günlerin, ayların hasretini kelimelerle tüketiyorlardı. Yaklaşık iki saat devam eden bu sohbetin sonunda babam birşey yaptı. Evden hazır getirdiği tıraş takımlarını yavaş yavaş çıkardı... “Benim can dostum, dağda taşta da olsa bakımsız gezemez. Ben seni bir tıraş edeyim.”dedi. O müthiş sevgi ve saygı sohbetinde bu benim aklımın almadığı bir durumdu.

Dostluk bu olmalı diye düşündüm. Hiç ses çıkarmadan ayakta, onların beni göremeyeceği şekilde damın kapısının kenarından onları izliyordum. Emin dayı bir çocuk ruhuyla babamın önüne oturdu. Yüzünü uzattı. Tıraş sabunu köpüğü gitmesin diye gözlerini kapattı. Babam dostunun yüzünü evden getirdiği fırçayla sabunlamaya başladı. Ellerini Emin dayının yüzünde gezdiri-yordu. O da neşesinden çocuklar gibi, gözleri kapalı ama gülüyordu. Bu bir tıraş etme olayı değil, iki güzel yüreğin geride kalan 80 senelik dostluğu-nun kaynaşmasıydı. Çok mutluydular. . Dünya umurlarında değildi. Bunların ruhları birbiri için yaradılmış diye düşündüm. Onların bu samimi atmosferini bozacak hiç bir davranışta bulunamadım. Omuzumu verdiğim dam kapısından içeriye uzunca sessizce baktım. Musa Pehlivan ile Emin Dayı’nın son buluşmasıydı bu. 10 Kasım 2006’da Musa pehlivan vefat etti.

Emin dayı da fazla yaşamadı. Onun arka-sından o da dünyaya veda etti.. Ben birinin oğlu, diğerinin yeğeni olarak Alan Damı’nda yaşadığım o dakikalar nedeniyle ne kadar da şanslıymışım. Ardüzü sayasındaki o tabloyu bir seyirci olarak da görmek ruhuma yeni ufuklar açtı.Dünyada birbirini seven ve sayan iki yürek kadar güzel bir şey olamayacağını orada gördüm.

Ayın Hikayesi

Page 29: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-29

Kadın kırsalda ya da kentte yaşasa da her zaman çalışan, üreten evi-ne katkı sağlayandır. Ülkemizin

kadınları buna en güzel örnektir. Çalış-kan, akıllı, inanılmaz güçlü kadınlardır ve onları her yerde görebilirsiniz. Bahçede tarlada parklarda çalışıyor, hayvanlarını otlatıp, yoğurdunu, yağını kendi yapıyor. traktörden minibüse, jeepden otobüse, kamyonete kadar bütün araçları rahatlıkla kullanıyor. Üretiyor, ürettiği ürünlerini pazara getirip satıyor, arabasına binip kapı kapı yaptığı ekmeği, sağdığı sütü satıyor. Çocuklarına, eşine, ailesine, büyüklerine bakıyor, hatta siyaset yapıp bu toplumda bende varım diyor. Ama bu durum her yer için aynı değil. Bulunduğu kırsalda artık ekilebilir toprakların miras yoluyla bölünüp küçülmesinden, yaşanabilir ekonomik ve sosyal şartların zorlaşmasından dolayı göç etmek zorunda kalıyor çoğu aileler. Sağlık, eğitim, ulaşım, işletişim imkân-larının daha fazla olmasının da cazibesi

ile kentlere göç edenlerin sayısı da hızla artıyor. Kırsaldan kente göç eden bu insanlar gittikleri yerde yeni sorunlarla karşıla-şıyor. Genelde gecekondulaşma alan-larında yaşam mücadelesi veriyor bu göçenler. Hazine arazisi üzerinde kaçak yapılaşma olan bu yerlere haliyle hizmet götürülmemiş oluyor. Yemeğini yapacak, çamaşırını yıkayacak suyu bile taşımak durumun da kalıyor kadın. Bir taraftan kılık kıyafet, konum, davra-nış ile bulunduğu yerin kurallarını be-nimseme, kentlileşme çabaları yaşarken; bir taraftan da topraklarından, akraba-larından ayrılmanın, yalnız kalmanın, kentte yabancı olmanın acısını ve stresini yaşıyor. Evine, eşine, çocuklarına hizmet etmeye devam ederken aynı zamanda aileyi bir arada tutma, koruma çabaları gösteriyor. Zorlu şartlar altında, aile ekonomisinin yetersizliğinden dolayı ve katkı sağlamak için vasıfsız işlerde çalışmak durumunda kalıyor. Çocuk ve hasta bakımı, temizlik gibi yaptığı bu işlerde sosyal güvencesi

olamadan çalışıyor. Belki okuma yazması bile yok ama çocuklarını topluma ka-zandırmaya çalışırken onların yaşadık-ları zorluklarla da yine mücadele eden konumunda kalıyor. Bütün bu didinip uğraşmalara rağ-men hak ettiği değeri göremeyen yine kadınlar oluyor. Her türlü hakaret ve kötü davranışa, şiddete uğrayan, cinsel tacize maruz kalan, kapkaça bile en çok uğrayan yine kadınlar. Toplum kendini yetiştiren analara karşı bu davranış-ları uyguluyor. Unutmamalıdır ki her erkeği doğuran ve yetiştiren bir anadır ve saygıyı, sevgiyi de en çok hak eden yine kadınlar olmalıdır.Yine unutmamalıdır ki kadınların, annelerin her zaman yüreği evlatları için yanıyor ve yanacaktır.

“Hızla büyüyen ve artık sınırları içine sığamaz durumuna gelen kentlerde ki bu çoğalmada en büyük etken göçlerdir. Tüm aile bireyleriyle kırsaldan kente göçteki bu değişime ayak uydurma çabaları ve zorluk-ları yaşansa da kadının etkilenişi-ni ve toplumdaki konumunu daha farklıdır. Katıldığım bir sunumda bu konuy-la ilgiliydi. AİBÜ Kamu Yöne-timi Kentleşme ve Çevre Sorun-ları bölümünden öğretim üyesi sayın Yrd. Doç. Dr. Ahsen Saçlı konuşmasında, kentlileşmeye çalışırken en çok etkilenenlerin başın-

ONLARSIZ OLMAZ

Hazırlayan:Fatma Marmara

Page 30: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

30-Sultan-Mayıs-2013

“ SAÇLAR VE KAŞLARINIZLABAŞKALARINA FARK ATIN”

Günümüz insanı sadece zekasıyla değil, dış görünüşüyle de başka-larını etkileyebilir. Bu etki iş

hayatınızda size kazanımlar olarak döner. Rakiplerimize en büyük farkı saçlar ve kaşlarımızla atarız.

Amerika gibi bir ülkede yaşamak aynı zamanda dünyanın en bakımlı kadınları ve erkekleri olma yükünü de omuzlarımı-za yüklüyor. Bir kişinin bakımlı olup olmadığının en önemli işaretlerinden biridir saçlar. Saçları bakımlı bir kadın geçtiği yerlerde bakışları kendine çevirir, girdiği ortamlarda dikkat çeker. Saçına düşkün olanlar için en önemli kabuslardan biridir saç kırılmaları. Saç kırılmalarını önlemek için en az üç ayda bir saçları az da olsa kestirmek gerekir.

Kırılmalarla mücadele için saç derinize uygun şampuan ve maskelerden bul-manız gerekir. “DOĞAL ÜRÜNLERDEN YARARLANIN” Saç bakımında önemli konulardan biri doğal maskelerden yararlanmak. Doğal maskelerden yararlanılmalı. Haftada bir defa da olsa bu tekrarlanmalı. Örneğin Bir fincan zeytinyağı , bir yemek kaşığı bal , bir yemek kasığı badem yağı , e vitamini kapsülü veya yağ karışımını uygulamalısınız. Karışımı saçlarınıza sürdükten sonra en az iki saat bekleyiniz. “AK DÜŞMEMİŞSE BOYAMA DA YOK” AMERİKA ve Avrupa’da kadınların yaptığı en önemli hatalardan biri de sürekli saç rengini değiştirmek. Bura-dan saçlarına düşkün kadınlara seslen-mek istiyorum: “Saçlarınızda beyazlık

yoksa, asla boyamayı tavsiye etmiyorum. Mutlaka bir değişim isteniyorsa, gölge-lendirme yapabilirsiniz. Sürekli saç rengi değiştirme, saçın zararınadır. “GENİŞ YÜZE KALIN KAŞ YA-KIŞIR” KAŞLARIN kadın ve erkekte bakımı çok önemlidir. “Hilal kaşlar”la başlayan onlarca şarkı boşuna değildir. Kaşlar yüz ifadesinde büyük role sahiptir. Ancak uzman olmayan kişilerin aldığı kaşlar başınıza bela olabilir. Yanlış kaş alımın-dan kaçının. Kaşların başlangıcı burun hizasından olmalıdır. İnce kaş veya kalın kaş her yüz şekline uymaz. Geniş yüz hatlarına sahip olanlar kalın kaşı tercih etmeli. Küçük hatlara sahip olanlar ise normal ve hatta ince kaşı tercih etmeli. Bunun tersi yapılırsa, olduğunuzdan daha yaşlı görünürsünüz. “KAŞLARINIZI GÜRLEŞTİRE-BİLİRSİNİZ” KADINLARIN önemli şikayetlerinden biri de kaşlarının seyrek olduğudur. Bu da giderilebilir. Yapılması gereken badem yağını her akşam kaşlara sürmektir. Bunu en az üç ay deneyip, olumlu sonuç alabilirsiniz. Sürekli yanlış alınan kaşlar yeniden çıkmayabilir. O zaman da koyu mat kahverengi göz farları kul-lanınız. Ayrıca bu konuda kalıcı makya-jlardan da yararlanabilirsiniz.

Güneşten saçlarınızı koruyun guneşin zararlı ışınlarına karşı saç koruma ürünlerinden yararlanabilirsiniz. saç dokülmelerinde günde 50 ila 100 tel arasi dökülmesi normaldir özellikle mevsim değişimlerinde, fakat dökülme esnasında saç yerine gelmiyorsa o zaman bir sebep aranmalı baslıca sepebler kansızlık B vitamini eksiklikleri gibi. Saclarınızı sıkı toplamanızda saç kaybının en büyük sebebidir.Saçları ve kaşlarıyla dikkat çeken, pozitif enerji veren bir kişi olmanız dileğiyle…

Saçlar ve kaşlarınızla başkalarına fark atın

Hazırlayan:Lütfiye Taşdemir

“Kuafor ve Estetik Uzmanı Lütfiye Taşdemir, saç ve kaş bakımında dikkat etmemiz gereken püf noktaları sizler için yazdı.”

bir yıl boyunca dergi evinize posta ile

gelsin ( 6 sayı )

abone olan herkese

2 CD bedavasevilen okul şarkıları

masallar

SADECE $25

bugün çocuğunuza faydalı bir sürpriziniz olsun...

onu bonbon’a abone yapın!

BONBON;Çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırırKültürümüzü eğlendirerek öğretirTürkçemizi sevdirir, Türk dilini daha iyi öğrenmelerini sağlarBulmaca sayfalarıyla beyin jimnastiği yapma fırsatını sunar

İleride güçlü ve birbirine bağlı bir Türk-Amerikan toplumu oluşturmak için sadece küçük bir başlangıçtır.

Bu küçük adıma sizin de katkınız olsun istiyorsanız çocuklarınızı Bonbon’la tanıştırın...

hemen abone olun

Your Name _____________________________________________________________

Child’s Name (please print) ________________________________________________________________________________

Address ________________________________________________________________

City ___________________________ State __________________ Zip _______________

Child’s Birth Date (mo/yr)___________________________________ male female

Your email address ________________________________________________________

Phone ________________________________________________________________

MAILING INFO

Check Please make all checks payable to: Creative Edge - Bonbon Magazine

Bonbon Kids Magazine 2123 Preston Square Court Suite 300 Falls Church, VA [email protected]

www.bonbonkids.com

Page 31: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-31

bir yıl boyunca dergi evinize posta ile

gelsin ( 6 sayı )

abone olan herkese

2 CD bedavasevilen okul şarkıları

masallar

SADECE $25

bugün çocuğunuza faydalı bir sürpriziniz olsun...

onu bonbon’a abone yapın!

BONBON;Çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırırKültürümüzü eğlendirerek öğretirTürkçemizi sevdirir, Türk dilini daha iyi öğrenmelerini sağlarBulmaca sayfalarıyla beyin jimnastiği yapma fırsatını sunar

İleride güçlü ve birbirine bağlı bir Türk-Amerikan toplumu oluşturmak için sadece küçük bir başlangıçtır.

Bu küçük adıma sizin de katkınız olsun istiyorsanız çocuklarınızı Bonbon’la tanıştırın...

hemen abone olun

Your Name _____________________________________________________________

Child’s Name (please print) ________________________________________________________________________________

Address ________________________________________________________________

City ___________________________ State __________________ Zip _______________

Child’s Birth Date (mo/yr)___________________________________ male female

Your email address ________________________________________________________

Phone ________________________________________________________________

MAILING INFO

Check Please make all checks payable to: Creative Edge - Bonbon Magazine

Bonbon Kids Magazine 2123 Preston Square Court Suite 300 Falls Church, VA [email protected]

www.bonbonkids.com

Page 32: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

32-Sultan-Mayıs-2013

BEREKET PRENSESİ

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, insanların açlıkla mücadele ettiği Garipler

Ülkesi varmış. Bu ülkeye çok yağmur yağarmış. Fakat yine de ekinler bitmez, çiçekler açmazmış. Herkes bunun nedenini çok merak edermiş. Yiyecek bir şey bulamadıkları için de çok üzülürlermiş.

Bir gün, bu ülkenin insanları Bereket Prensesi’nin adını duymuşlar. Ona güvercinle haber gönderip, durumu anlatmışlar. Bereket Prensesi, diyar diyar dolaşan, geçtiği her yeri bereketlendiren çok sevimli bir kızmış. Uğradığı her bahçede türlü çiçekler açar, ekinler kocaman baş verirmiş.

Bereket Prensesi, aç kalan bu insanlara, yardım etmeyi kabul etmiş. Hiç vakit kaybetmeden yola çıkmış. Türlü dağlar aşmış, uzun yollar tepmiş. Sonunda hiç yeşillik olmayan bu Garipler Ülkesi’ne varmış.

Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış. Garipler Ülkesi’nin her yeri ekinlerle dolmuş. Yemyeşil ağaçları da çeşitli meyveler pırlanta gibi süslemiş. Tüm insanlar buna çok şaşırmışlar. Bu işin sırrını öğrenmek için Bereket Prensesi’nin yanına varmışlar. Ülkenin Kralı, “Biz de ektik, suladık, ama hiç ürün alamadık. Söyler misin bize, bunu nasıl başardın?” diye sormuş.

Bereket Prensesi eline bir tutam ekin almış ve gururla bağırmış: “Ben tohumu ekerken ona sevgimi de eklerim. Siz farkında değilsiniz belki, ama her bitki bir canlıdır. Sadece su vermek yetmez, onlara sevgi de lazımdır.” demiş.

O günden sonra herkes, ektiği tohuma, diktiği � dana sevgisini vermiş. Artık Garipler Ülkesi’nde hiç kimse aç kalmamış. Bu arada, Bereket Prensesi de başka ülkelere sırrını anlatmak için hâlâ yollardaymış.

Once upon a time there was an Unfortunate land where the people

starved. Although the country got a lot of rain, there was no harvest, no � owers. Everybodys wondered why that was so and they were very miserable without food.

One day the people of this Unfortunate Land heard about the Princess of Fertility. They sent a pigeon to her with a message. The Princess of Fertility was a pretty lady who travelled all around and made everywhere she visited fertile. She agreed to help these starving people. She made her way to the land of the Unfortunates immediately and climbed over mountains, crossed rivers, walked for days and reached the country.

Days, then weeks and then months passed. The Land of Unfortunates became rich with crops. The trees turned green

and covered with colorful fruit. The people were in shock. They went to see the Princess of Fertility to try to � gure out the mystery of this sudden change. The King of the poor people said to the Princess of Fertility, “ We also planted, we also watered but we never managed to get a harvest. What did you do extra? What was the di� erence?”

The Princess of Fertility grabbed a handful of crops and said loudly and proudly, “When I plant something I plant it with love. Maybe you do not know but plants are living things. Just water is not enough, they need love, too.

After that day on, all the people of the land of the Unfortunates planted with love. Not a single person starved there anymore.

By the way, the Princes of Fertility is still traveling around telling her secret to other people.

by Şahin Sevil | Translated by Gamze Cakmak

PRINCES OF FERTILITY

masalminik

4 eggs1 loaf Italian or French Bread (similar taste to Turkish bread)1/2 cup sun� ower oil

INSTRUCTIONS Cut the loaf in slices about 1 inch thick. Beat the eggs in a deep bowl. Dip in both sides of the bread, but don’t soak too much as the inside of the bread slice shouldn’t be too wet.

Pour the oil in a large frying pan. Wait until the oil heats up, then fry both sides of each slice on medium-high heat until the colour turns gold brown. Upon removing, place on a paper towel to soak up any extra oil.

Serve the bread with feta cheese, black olives and tea for breakfast.

Turkish Style French Toast Yumurtalı Ekmek

kids cookingcooking

Hazırlayan:İclal Bakır

Americans collectively eat one hundred pounds of chocolate every second.

Avocados have more protein than any other fruit.

Americans collectively eat

Your left lung is smaller than your right lung to make room for your heart.

An ostrich’s eye is bigger than its brain.

Your left lung is smaller than your right lung to

Penguins can convert salt water into fresh water.

Penguins

Page 33: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-33

BEREKET PRENSESİ

Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, insanların açlıkla mücadele ettiği Garipler

Ülkesi varmış. Bu ülkeye çok yağmur yağarmış. Fakat yine de ekinler bitmez, çiçekler açmazmış. Herkes bunun nedenini çok merak edermiş. Yiyecek bir şey bulamadıkları için de çok üzülürlermiş.

Bir gün, bu ülkenin insanları Bereket Prensesi’nin adını duymuşlar. Ona güvercinle haber gönderip, durumu anlatmışlar. Bereket Prensesi, diyar diyar dolaşan, geçtiği her yeri bereketlendiren çok sevimli bir kızmış. Uğradığı her bahçede türlü çiçekler açar, ekinler kocaman baş verirmiş.

Bereket Prensesi, aç kalan bu insanlara, yardım etmeyi kabul etmiş. Hiç vakit kaybetmeden yola çıkmış. Türlü dağlar aşmış, uzun yollar tepmiş. Sonunda hiç yeşillik olmayan bu Garipler Ülkesi’ne varmış.

Günler haftaları, haftalar ayları kovalamış. Garipler Ülkesi’nin her yeri ekinlerle dolmuş. Yemyeşil ağaçları da çeşitli meyveler pırlanta gibi süslemiş. Tüm insanlar buna çok şaşırmışlar. Bu işin sırrını öğrenmek için Bereket Prensesi’nin yanına varmışlar. Ülkenin Kralı, “Biz de ektik, suladık, ama hiç ürün alamadık. Söyler misin bize, bunu nasıl başardın?” diye sormuş.

Bereket Prensesi eline bir tutam ekin almış ve gururla bağırmış: “Ben tohumu ekerken ona sevgimi de eklerim. Siz farkında değilsiniz belki, ama her bitki bir canlıdır. Sadece su vermek yetmez, onlara sevgi de lazımdır.” demiş.

O günden sonra herkes, ektiği tohuma, diktiği � dana sevgisini vermiş. Artık Garipler Ülkesi’nde hiç kimse aç kalmamış. Bu arada, Bereket Prensesi de başka ülkelere sırrını anlatmak için hâlâ yollardaymış.

Once upon a time there was an Unfortunate land where the people

starved. Although the country got a lot of rain, there was no harvest, no � owers. Everybodys wondered why that was so and they were very miserable without food.

One day the people of this Unfortunate Land heard about the Princess of Fertility. They sent a pigeon to her with a message. The Princess of Fertility was a pretty lady who travelled all around and made everywhere she visited fertile. She agreed to help these starving people. She made her way to the land of the Unfortunates immediately and climbed over mountains, crossed rivers, walked for days and reached the country.

Days, then weeks and then months passed. The Land of Unfortunates became rich with crops. The trees turned green

and covered with colorful fruit. The people were in shock. They went to see the Princess of Fertility to try to � gure out the mystery of this sudden change. The King of the poor people said to the Princess of Fertility, “ We also planted, we also watered but we never managed to get a harvest. What did you do extra? What was the di� erence?”

The Princess of Fertility grabbed a handful of crops and said loudly and proudly, “When I plant something I plant it with love. Maybe you do not know but plants are living things. Just water is not enough, they need love, too.

After that day on, all the people of the land of the Unfortunates planted with love. Not a single person starved there anymore.

By the way, the Princes of Fertility is still traveling around telling her secret to other people.

by Şahin Sevil | Translated by Gamze Cakmak

PRINCES OF FERTILITY

masalminik

4 eggs1 loaf Italian or French Bread (similar taste to Turkish bread)1/2 cup sun� ower oil

INSTRUCTIONS Cut the loaf in slices about 1 inch thick. Beat the eggs in a deep bowl. Dip in both sides of the bread, but don’t soak too much as the inside of the bread slice shouldn’t be too wet.

Pour the oil in a large frying pan. Wait until the oil heats up, then fry both sides of each slice on medium-high heat until the colour turns gold brown. Upon removing, place on a paper towel to soak up any extra oil.

Serve the bread with feta cheese, black olives and tea for breakfast.

Turkish Style French Toast Yumurtalı Ekmek

kids cookingcooking

Hazırlayan:İclal Bakır

Americans collectively eat one hundred pounds of chocolate every second.

Avocados have more protein than any other fruit.

Americans collectively eat

Your left lung is smaller than your right lung to make room for your heart.

An ostrich’s eye is bigger than its brain.

Your left lung is smaller than your right lung to

Penguins can convert salt water into fresh water.

Penguins

Page 34: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

34-Sultan-Mayıs-2013

EVİNİZDE ve işyerinizde börtü böcekten kurtulamıyor musunuz? Sıcak havalarda her tarafı sinek-

ler mi kaplıyor? Üzülmenize gerek yok. Evinizin veya işyerinizin bir yerlerine nar kabukları koyun. Göreceksiniz börtü böcek ve sinekler bir daha sizi hiç rahat-sız etmeyecekler. BEKLENTİLERİNİZİ AZALTIN...PSİKOLOGLAR günümüzde insanları mutsuz eden en önemli unsurlardan birinin de, “Başkalarından beklentileri yüksek tutmak” olarak dile getiriyor. Bunun anlamı şu. Bir kişiyle tanıştınız. Pozitif enerji aldınız. Telefon numarala-rınızı değiştirdiniz. İlk bir iki hafta her-şey harika görünüyor. Samimi oldunuz. Ancak birkaç ay sonra bu kişi ortadan

kayboldu. İşte sizi çok mutsuz edecek bir tablo. Bu nedenle hangi ortamda olursa olsun, insanlardan beklentilerinizi azal-tın. Bağımlı olmaktan kurtulun.AZALTARAK HUZURU BULUN...GÜNÜMÜZ insanının en büyük hata-larından biri de, “Lazım olur” diye hep toplamasıdır. Üniversite bitince bir bavu-la elbiselerini sığdırabilen bizler, birkaç sene sonra bir yerden biryere taşınmaya kalkıştığımızda eşyalarımızı kamyonlara sığdıramıyoruz. Hele evlilik sonrası du-rum daha da vahim. Uzmanlar, “Kaliteli, ancak az giyisin olsun” diyor. Evde, işyerinde eşya kalabalığından kurtulup, mutluluğu yaşayın. O ANI İYİ DEĞERLENDİRİN...BAŞARILI insanların yaşamları incelen-

diğinde bunların günün önemli anlarını çok iyi değerlendirdikleri görülüyor. Bu kişiler, “Günde 2-3 saat çok iyi konsantre çalışarak üretiyoruz” diyorlar. Bunun anlamı şu. Bir günde sizin en iyi kon-santre olduğunuz anı yakalayın. O anı iyi değerlendirin. O andan doğacak enerji ve başarı tüm gününüze yetecektir... (DEVAM EDECEK...)

İLAÇ GİBİ BİLGİLER...Daha önce duymadıklarınız...

“Sevgili okurlarımız,Bu bölümümüzde sizlere günlük yaşamımızda rahatlıkla uygulayabileceğimiz bilgiler sunaca-ğız. Bu bilgiler yaşamımızı kolaylaştıracak, sizleri daha da mutlu edecek. Bu bilgileri sizler adına, kitaplardan araştırdık, otorite kaynaklardan duyup, kaydettik. Psikolojiden, mutfak bilgilerine, para kazanmadan, ruhu dinlendirmeye çok farklı konularda bir potpori hazırladık. Beğeninize sunuyoruz. Umarız faydalı olur.”

NAR KABUKLARIYLA KOVUN...

Page 35: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

Sultan-Mayıs-2013-35

*Dizayn*Baskı*Adres Tespiti*Adreslere Reklam Gönderimi

1717 North Ocean Ave. Suite C, Medford, NY 11763

Begonia Marketing & Advertising INC.

www.begoniamarketing.com

631-942-8853

Page 36: SULTAN MAGAZINE MAY 2013

36-Sultan-Mayıs-2013