mehmed pasa r mehmed ll 95/1 781) · r ı karavezİr mehmed paŞa (ö. ll 95/1 781) osmanlı...

Post on 26-Sep-2019

16 Views

Category:

Documents

0 Downloads

Preview:

Click to see full reader

TRANSCRIPT

r ı KARAVEZİR MEHMED PAŞA

(ö. ll 95/1 781)

Osmanlı sadrazamı. L _j

1148'de (1735-36), günümüzde Nevşe­hir'in bir ilçesi olan ve ismini kendisinin verdiği Gülşehir'de (Arapsun köyü) doğ­du. Babasının adı Ali'dir. Ailenin seyyid zümresine mensup bulunması sebe­biyle Seyyid lakabıyla da anılır. 1160'ta (1747) getirildiği İstanbul'da dayısı aşçı­başı lakaplı surre emini Süleyman Ağa'­nın himayesiyle saray mutfağına alındı. Yeniçeri Ocağı zabitlerinden Hacı Odaba­şı ' nın yanında yetişti ve 1173'te (1759-60) Teberdaran-ı Hassa Ocağı'na kayde­dildi. Burada mabeyinci Tırnakçı Musta­fa Ağa'nın baltacılığını yaptı. güzel yazı yazması ve yazı tekniklerini bilmesi do­layısıyla Enderun'da Hazine Odası'na alı­narak ikinci yazıcılık görevine getirildi ( 13

Şaban 1175 19 Mart 1762) .

Kardeşi helvacı Mustafa Ağa'nın Şeh­zade Abdülhamid'in kahvecibaşısı bulun­ması sebebiyle şehzadeyle yakınlık kuran Seyyid Mehmed onun bazı yazılarını ka­leme aldı. Abdülhamid'in tahta çıkışının ardından alışılmamış olduğu belirtilen bir uygulamayla Has Oda'ya nakledildi ve ma­beyinci ağaları arasına katıldı. 21 Zilkade 1187'de (3 Şubat 1774) hazine kethüdası ve 3 Muharrem 1189'da (6 Mart 1775) si­lahdar oldu. Padişah tarafından kendisi­ne çeşitli imtiyazlar ve bazı mülkler ba­ğışlanan (TSMA, nr. D 7286, nr. E 362, 741)

Seyyid Mehmed bu sonuncu görevi sebe­biyle silahdar unvanıyla da anılmaya baş­landı. Yeni padişahın ilk yıllarında başta sadrazamlar olmak üzere üst dereceli devlet ricalinin seçiminde rol oynadı. Ni­tekim kaynaklarda, padişahın ilk sadra­zarnı İzzet Mehmed Paşa'nın ardından Derviş Mehmed, Dareodeli Mehmed ve Kalafat Mehmed paşaların bu göreve ge­liş ve gidişlerinde onun tavrının da etkili olduğu belirtilir. Kısa bir müddet sonra da kendisine sadrazamlıkyolu açıldı . Yan­gın ve kundaklama dedikoduları yüzün­den İstanbul halkının kapıldığı endişe ve korkuları gidererneyen Sadrazam Kalafat Mehmed Paşa ' nın görevden uzaklaştırıl­masının ertesi günü 9 Şaban 1193'te (22 Ağustos 1779) kendisine vezirlik rütbesi verilerek sadrazamlık makamına getiril­di (BA, ARSK, nr. 1601, s. 14).

Etkisi ve serbest hareket edebilme im­kanı kendisinden önce görev yapan sad­razamlardan farklı olan Mehmed Paşa.

merkez bürokrasisinde birtakım değişik­likler yaparken vezirlerin yer değişiklik­lerini en alt seviyede tuttu. Kendisinden devletin düzgün gitmeyen işlerini düzel­teceği ümit edildiğinden hızlı ve tempo­lu bir çalışmaya girişti. Sadabad'da padi­şahın da katıldığı küçük çaplı tatbikatlar yaptırdı. Askerin eğitimine ve askeri malzemenin teminine. sınır kalelerinin tahkimine çalıştı. Katipierin mesai saat­lerini belirleyerek rüşveti önlemenin de dahil olduğu birtakım yeni düzenlemeler getirdi. Darphane'de de yeni uygulama­lara girişti. devletin tahsilatını hızlandı­ran bir sistem geliştirdi ve bu faaliyetle­riyle padişahın takdirini kazandı.

ı. Abdülhamid'in kendi hatlarında "bi'l­istiklal " sadarette bulunduğu ve gece gündüz çalıştığı ifade edilen Seyyid Meh­med Paşa yakalandığı kara hummanın (tifo) etkisiyle 25 Safer 119S'te (20 Şubat 1781) vefat etti (TSMA, nr. E 2444/21 ).

Diğer bir rivayette ise ölüm sebebi göz­lerine perde inmesine yol açan hastalığa bağlanır. Padişahın beş yaşındaki ilk oğlu Mehmed de aynı gece vefat ettiğinden sadrazarnın cenaze namazı mütat olan Fatih Camii yerine Yeni Valide Camii'nde kılındı ve Bahçekapı'daki 1. Abdülhamid'in türbesi bitişiğine defnedildi.

Ölümünden iki gün sonra sayımı yapı­lan malları arasında oldukça kıymetli eş­yaların bulunduğu tesbit edilmiştir. Bura­daki eşya listesi onun gözlüklü, "duhan" kullanan, hayli kitap ve risale biriktirmiş ve borçlanmış bir kimse olduğunu orta­ya koyar. Akrabalarını kayırması dolayı­sıyla tenkide uğramış olan Mehmed Paşa hakkında ı. Abdülhamid kendisine gön­derdiği hatt-ı hümayunlarda. "Benim ve­zir-i muhlis ve çaker-i mütehassısım", "çırağ-ı hassım. nizam-ı devletim. vezir-i bi-nazirim" (BA,Aii Emlrl-l.Abdülhamid, nr. 347; BA, Cevdet-Dahiliye, nr. 7153)

şeklinde takdir edici ifadeler kullanmış­

tır. Kara, Karavezir lakaplarıyla anılması-

Karavezir Mehmed Paşa' nın

ı. Abdülhamid Türbesi haziresindeki mezar tas ı

KARAVEZİR MEHMED PASA

Karavezir Me h med Paşa camii- Gülşe hir 1 Nevşehir

na yol açan esmer teni. kısa boyu ve sa­raydan çıkıma olması dolayısıyla bazı dev­let adamlarınca hafife alındığı , ancak ze­ki ve nüktedan bir kimse olduğu kaynak­larda belirtilir.

Mehmed Paşa'nın en önemli hayratı doğduğu köy olan Arapsun'da yaptırdığı külliyedir. Damad İbrahim Paşa'nın Muş­kara'yı Nevşehir yapması örneğinden ha­reket eden Mehmed Paşa, Nevşehir' e 20 km. uzaklıktaki Arapsun'un adını Gül­şehir olarak değiştirmiş. burada inşasını tamamladığı külliyeye vakıflar tahsis etmiştir. 21 Muharrem 1194 (28 Ocak 1780) tarihli olup üzerinde padişahın hat­tı bulunan vakfiyesine göre (Süleymani ­ye Ktp., Yazma Bağı ş l a r, nr. 2570) Gülşe­

hir'de cami, dershaneli medrese, dükkan­lar, köyün çeşitli yerlerinde altı çeşme yap­tırmış . yine burada bir camisi bulunan ve onun İstanbul'da yetiştirilmesini sağ­layan aşçıbaşı Süleyman Ağa'nın vakfını kendi vakfına katarak desteklemiştir. Bu eserlerden günümüzde cami, kütüpha­ne olarak kullanılan medrese ile biri mey­dan çeşmesi ayarında olmak üzere dört çeşme ayaktadır. Mehmed Paşa, Gülşe­hir'e derbend statüsü kazandırarak ver­gilerde indirim sağlamış ve daha sonra bir kadı tayiniyle buranın bir kaza mer­kezi olmasını temin etmiştir. Onun koy­duğu isim uzun yıllar yaygınlık kazana-

477

KARAVEZiR MEHMED PAŞA

mamış, Gülşehir adı 1948 yılından itiba­ren resmi olarak kullanılmaya başlan­mıştır. İstanbul'da da Eğrikapı dışındaki Savaklar Mescidi'nin ahşap minaresini tuğla ile yenilediği belirtilir.

BİBLİYOGRAFYA :

TSMA, nr. E 142,362,741, 1926,2020, 2444/ 21,2571,2704,2743,3356,3845,4722,5224/ 4, 7029/298,9722, 9747, 11393; D 2859,3056, 4105,4759,4781, 5914, 5915, 5957, 6379, 6401,7286,7955, 8094;BA, MD, nr. 176, s. 1/ h.1; nr. 178, tür. yer.; nr. 179, s. 37 /h.2; BA. A.RSK, nr. 1601, s. 14; BA, Divan-ı Hümiiyun, Tahvil Defter/eri, nr. 16; BA. Ali Emir!- 1. Ab­d~lhamid , nr. 347 , 1021, 25374; BA, HH, nr. 8818 , 11712,11437, 58504; BA. D.BŞM, nr. 4482, s. 1; nr. 4892, 4976; BA, Cevdet-Saray, nr. 705; BA, Cevdet-Dahiliye, nr. 7153, 7290, 8152; BA. Cevdet-Maarif, nr. 637; BA, D.BŞM, Muhallefiit Halifeliği, nr. 12876, s. 2-3; VGMA, Haremeyn Defter/eri, nr. 9, s. 41, 57, 62, 64, 66, 72· 73; Silahdar Seyyid Mehmed Paşa Vak­fiyesi ve Zeyilleri, Süleymaniye K tp., Yazma Ba­ğış lar, nr. 2570; Sırkatibi Mustafa. Ruzname-i Sultan Abdulhamid Han, istanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı, Muallim Cevdet, nr. 0.121, vr. 18b, 19 ' -20b, 23b, 24b; i smail Zihn! v. dğr., Ruz­name-i Sultan Abdülhamid Han, TSMA, nr. E 12360, vr. Sb, 8', 14'; Ruzmerre, TTK Ktp., Yaz ­ma, nr. 1001, s. 9-12; Şem'dan!zade. Müri't-te­varih (Aktepe), lll, 45, 61, 80; Ayvansaray!, Ha­dikatü 'l-cevami', ı, 235; ll, 177 -178; a.mlf., Ve­feyat-ı Se latin, s. 17; Sadullah Enver!. Tarih, Mil­let K tp., Ali Emir! Efendi, Tarih, nr. 67, ll, vr. 116'-117 ' , 120'-122', 126b, 132b, 140b-141 b; Kethü­dazade Said, Tarih-i Sefer-i Rusya, Süleymani­ye Ktp., Esad Efendi, nr. 2143, vr.15•·b; Ahmed Cavid, Verd-i Mutarra: Hadikatü'l-vüzera Zeyli, istanbul 1271 , s. 31-32; Vasıf, Mehasinfi '/-asar, TSMK, Hazine, nr. 1406, vr. 18b, 50b, 61b-62', 97 b, 99b; Süleyman Faik, Sefinetü 'r-rüesa Zeyli, istanbul 1269, s. 117-118; Tayyarzade Ata Bey, Tarih, istanbul 1293, ll, 1 09-113; Cevdet. Tarih, ll, 3, 49-50, 128-136, 139-155, 336; Sicill-i Os­man!, IV, 258-259; Mehmed Ziya, İstanbul ve Boğaziçi, istanbul 1336, I, 356, 384, 389; Uzun­çarşılı, Osmanlı Tarihi, IV/1, s. 473-475.

L

li] FiKRET SARICAOGLU

KARAVİYYiN CAMii ( ~~;ı ı C"~ ) Fas şehrinde

Mağrib'in en meşhur cami ve külliyelerinden biri.

_j

idrisi Emlri ll. İdrls devrinde Endülüs'­ten Fas'a göç edenlerin yerleştirildi ği doğu tarafındaki mahalleye (Udvetülendelüs) 192 (808) yılında Camiu'I-eşyah, Kayre­van'dan göç edenlerin yerleştirildiği batı tarafındaki mahalleye de (Udvetülkaraviy­y!n) 193'te (809) Camiu'ş-şürefa adlı ca­miler inşa edilmişti. Bunların zamanla ih­tiyacı karşılamaması üzerine, I. Yahya b. Muhammed döneminde Kayrevan'daki Şi!

478

hakimiyetinden kaçarak Fas'a gelen fa­kih Ebu Abdullah Muhammed b. Abdul­lah ei-Fihrl'nin kızı Fatıma tarafından 245 (859) yılında önceleri kendi adıyla, Zena­teler'in hakimiyetinin ardından Karaviy­y!n diye anılan cami yaptı rı! dı. IV. Yahya b. İdr!s b. Ömer'in Fatımller'e biat etme­siyle Fas Fatımı hakimiyetine girineeye kadar Karaviyyln Camii'nde vakit namaz­Iarı kılındı; cuma hutbeleri ise Camiu'ş­şürefa'da okundu. Fatımi hakimiyetiyle beraber cuma hutbeleri daha geniş bir mekana sahip olan Karaviyy!n Camii'nde okunınaya başlandı ve ilk hutbe fakih Ebu Muhammed Abdullah b. Ali tarafın­dan okundu (307/919). Hakimiyet alameti olan cuma hutbeleriyle birlikte Karaviyyln Camii'nin minberi siyasi mücadelelerin, fikri tartışmaların merkezi haline geldi. 387'de (997) Fas yeniden Emevl hakimi­yetine girince Halife Il. Hişam'ın isminin yer aldığı yeni bir minber konularak Kara­viyyln Camii'nin bu fonksiyonu devam et­tirildi. Yusuf b. Taşfin'in 462 (1 070) yılın­da Fas'a girmesiyle birlikte Fas şehrinin Endülüs ve Karaviyyln mahallelerini ikiye ayıran surlar yıktınldı ve Karaviyyln Ca­mii 'nde pek çok kişi öldürüldü (Sel av!, ı,

29). Mer!nller'in iktidara gelmeleri ve Fas ' ı siyasi merkez edinmeleriyle (648/

1250) Karaviyy!n Camii'nin minberi hükü­met tebliğlerinin de okunduğu bir me­kan oldu.

Caminin gerek bakım ve onarımı gerek­se burada yürütülen dini hizmetlerle kül­türel faaliyetlerin masrafları için erken dönemlerden itibaren vakıflar kurulmuş­tur. VI. (XII.) yüzyılda Karaviyyln vakıfları­nın yıllık geliri 60.000 dinara ulaşmıştı. Siyası mücadeleler bu vakıflardan bir kıs­mının talan edilmesine yol açmış, 723'te ( 1323) vakıf kayıtlarının önemli bir kısmı yangında yok olmuştu. Filalller'den Mev­Iay Reş!d, sahipleri tarafından belgelene­meyen Karaviyy!n'e ait vakıfları geri aldı. Zaman zaman bu uygulamalar tekrarlan­mışsa da Karaviyyln 'e ait vakıfların bir kısmı elden çıkmıştır.

Karaviyyln Camii Fas'taki bütün cami­lere örnek olmuştur. Özellikle kültür ha­yatında bırakmış olduğu izlerden dolayı manevi değeri ve fazileti hakkında çeşitli rivayetler nakledilmiş ve İslamiyet'in kut­sal kabul ettiği Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevl ve Mescid-i Aksaile mukayesesİ yapılmıştır. Cami, inşasından itibaren il­ml hayatın inkişafına kaynaklık eden bir eğitim ve kültür merkezi olarak ortaya çıktı. Murabıtlar'ın Merakeş'i başşehir

yapmasıyla birlikte ( 45411 062) Karaviyyln Camii İslam dünyasının en önemli kültür merkezlerinden biri haline geldi. Bu ta­rihten itibaren mevcut olan ders halkala­rı dini ilimler ağırlıklı olmak üzere husu­sileşti. Mer!nller zamanında Mağrib me­deniyeti en yüksek seviyesine ulaşmış ve buna en önemli katkılar Karaviyyln mües­seseleri tarafından yapılmıştı. Merlnl hü­kümdarlarının saraylarında İbn Haldun, İbnü'I-Hatlb, İbn Battuta gibi alimiere büyük itibar gösteriliyordu. Merlnller Fas'a siyasi bir merkez mertebesi ver­mekle kalmamışlar, Karaviyyln ve yeni Fas camisinin etrafına medreseler ve kütüp­haneler inşa etmişlerdi. Bütün bunlar, İs­lam dünyasının çeşitli bölgelerinden ve İs­panya'dan yoğun bir talebe zümresinin Fas'a gelmesine sebep olmuştu. İspan­ya'nın hıristiyanlar tarafından ele geçiril­mesinden sonra pek çok alim Fas'a gele­rek Karaviyyin medresesinin eğitim kad­rosu na katılmıştı. Eğitim ve öğretim alanında Muvahhidler'le başlayan ve Me­rlnller'Ie zirveye ulaşan gelişmeler dik­kate alınarak Karaviyyln Medresesi'nin dünyanın eski üniversitelerinden biri olduğu ileri sürülmüştür (Abdülhadl et-Tazl, Cami'u'l-Karaviyyfn, ı. 113-115). Karaviyyln Medresesi'nde, Mağrib'de diğerlerine göre daha çok yayılmış olan Maliki mezhebine dayalı bir eğitim sis­temi kurulmuşsa da öteki mezheple­re ait bilgiler de öğretilmiştir. Kuzey Af­rika ' nın Fatımi hakimiyetine girdiği dö­nemde Karaviyyin uleması ile Mısır ule­ması arasındaki ilişkiler yoğunlaşmıştır.

Karaviyyln Medresesi, hem Endülüs hem de Fatımller'den ve bunlara bağlı olarak meydana gelen siyasi ihtilaflardan etki­lenmişse de "Karaviyyln ekolü" adı veri­lebilecek bir özgünlükten bahsedilebilir (ibn Ferhun, ll, 239) Sömürge idaresi dö­neminde Selefi düşünce ile milliyetçiliğin bağdaştırılması yönünde bir gelişme gö­rülmüş ve Mağrib'de Selefiliğin yerleşip yayılmasında Karaviyyin Medresesi'nin önemli rolü olmuştur (Muhammed ei­Fellah el-Alev!, s. 19 vd.).

Karaviyyln Medresesi Fas'ın bağımsız­lığa kavuşmasından (ı 956) sonra modern bir üniversiteye dönüşmüş olarak İslami öğretime devam etmektedir. Ancak Ca­miatü'I-Karaviyyln'in Merakeş, Tıtvan ve Agadlr şehirlerinde çeşitli fakülteleri açıl­mış, böylece Fas şehrinin dışına taşınarak Karaviyyln Camii 'nden kopmuştur. 1 000 yıllık bir geçmişe sahip olan Karaviyyln Medresesi'nde eğitim ve öğretim halka açık olarak yapılıyordu. Camiyi ziyarete

top related