yunus emre'yi anlamaya doğru -...

19
22-23 2009 Yunus Emre'yi Anlamaya

Upload: others

Post on 04-Mar-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

22-23 \layıs 2009 I<.araıııaıı

Yunus Emre'yi

Anlamaya Doğru

Page 2: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

T.C. Karaman Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Kültür Y aynıları

!.Ulusal Yunus Emre Sempozyumu "Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru" Bildiriler Kitabı

ISBN: 978-605-61101-1-5

Düzelti: Ali SÖZER

Grafık-Tasarıın: Burhan YEMİŞ

Baskı: komsan Karaman Ofset Matbaaolık ve Gazetecilik A.Ş. Tel: (O 338) 213 16 10 Sertifika No: 1005-70-001813

T.C. Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu Sekreterliği katkılan ile basılmıştır.

Karaman 2010

Page 3: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

Yunus Emre'yi Anlama

ve Yorumlamanın İmkanları:

Eleştirel Bir Okuma

Doç. Dr. Bayram DALKILIÇ'

Çalışmamızın ana hedefi Yunus Emre'yi anlama ve yorumlama

imkanlarını soruşturarak değerlendirmek ve birkaç örnekle eleştirel bir

katkı yapn:iaktır. Yunus Emre'yi anlama ve yorumlama imkanlarının

başında onun kimliğini tanımak önem arz etmektedir. Bundan başka

onun fikirlerini şiirlerinde hareketle ortaya koymak ve bunların ifade

ettikleri anlamı doğru algılamaya çalışıp sonrasında da yorumlamaya

çalışmak gerekmektedir. İşte bu çalışmamızda Yunus'un bize sunduğu

imkanları göz önünde bulundurarak, bunları okuma, anlama ve yorum­

lama imkanlarımızı eleştirel bir okumaya tabi tutarak örneklerle ortaya

koymaya çalışacağız.

Yunus Emre (638-720/ 1240-1320) de hayatında ve öldükten

sonra insanlara eserleriyle faydalı olan ve onlara yol gösteren ululardan

biridir,, Onun şiirlerinden oluşan eserleri iki tanedir: Divan ve

Risaletü'n-Nushıyye. Divan'dan müstakil olarak, hayatının son zamanla-

·selçuk Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Page 4: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

332 IUiLr;;a\ Yunus Emre Senıpozyuırıu

nnda yazmış olduğu Risaletü'n-Nushiyye'yi göz önünde bulundurursak;

Yunus Emre, bu eserinde Tasavvuf Ahlakı yönünden gerçekten sistemli

ve planlı şiirler ortaya koymuştur. Yunus Emre'nin şiirlerinde, anlatım

dili Türkçe'dir. Bu Türkçe, Yunus Emre'nin yaşadığı çevrede konuşulan

Türkçe'dir. O, genellikle bir kavramı ifade eden tek kelime kullanmak

yerine, bu kavramı karşılayan değişik kelimeleri, uygun gördüğü yerler­

de kullanmıştır. Mesela; cennet yerine uçmak; cehennem yerine tamu;

Allah yerine Yezdan, Tanrı, Çalab kelimelerinde kullandığı gibi, ayrıca,

yeri geldiği zaman, Türkçe kelimeler yerine Arapça ve Farsça karşılıkla­

rını kullanmaktan da kaçınmadığı görülmektedir. Yunus'un şiirlerinde

günlük kullanımdaki dilin karşıladığı anlamda, din dilinin yansımalarını

görürüz. O, bize din ve Tanrı hakkında Türkçe konuşmanın, Türkçe

olarak din dilinin mantığı, anlamı ve algılanma imkanlarını sunmaktadır.

Yunus, şiirlerini siyasi, iktisadi, ictimai ve eğitim meselelerini göz

önünde bulundurarak. halka faydalı olmak, halkı uyarmak ve aydınlat­

mak gayesiyle söylemiştir. Bunu yaparken de o, genellikle İslfun'ın iki kaynağı olan Kur'an ve Hadis'ten, aziiml derecede faydalanmıştır. Yunus

Emre'nin, şiirlerinde Kur'an ve Hadislerden iktibaslar yaptığı gibi, İs­

lfun'dan önceki döneme ait bazı olayları kendine has üslubla anlattığı,

İslam tarihine ait bilgiler aktardığı ve yine Arapça, Farsça terkiple~i gi.izel bir şekilde kullandığı, geniş bir kültür düzeyine sahip olduğu açık­

ça görülmektedir.

Yunus'un, şiirlerinde işlediği konular, savunduğu fikirler, insan ile

'Afıah; insan ile insanlar ve insan ile kendisi arasındaki karşılıklı ilişkiler­dir. Allah'ın varlığı, birliği, adaleti, doğum, ölüm, insan sevgisi, vb. me­

seleler, O'nun işlediği temel konularıdır.

O'nun şiirleri, bütünüyle ele alındığında, Varlık, Bilgi ve Değer'in,

Yunus'ca bir yaklaşımla çözülmeye çalışıldığı görülmektedir. Kısaca

belirtmek gerekirse: Yunus'un insanla ilgili her şeyi şiirlerine konu

edinmekten çekinmediği dikkati çekmektedir.

Divan' dan müstakil olarak, hayatının son zamanlarında yazmış ol­

duğu Risaletü'n-Nushıyye'yi göz önünde bulundurursak; Yunus Emre,

Page 5: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

YunJs ıi:ı Duşünce ve Tas::JV'ıuf Mirası 333

bu eserinde Tasavvuf Ahlakı yönünden gerçekten sistemli ve planlı bir

metin ortaya koymuştur.

Yunus Emre'nin eserlerinde, anlatım dili Türkçe'dir. Bu Türkçe,

Yunus Emre'nin yaşadığı çevrede konuşulan Türkçe'dir. O, genellikle

bir kavramı ifade eden tek kelime kullanmak yerine, bu kavramı karşıla­

yan değişik kelimeleri, uygun gördüğü yerlerde kullanmıştır. Mesela;

cennet yerine uçmak; cehennem yerine tamu; Allah yerine Y ezdin,

Tanrı, Çalab kelimelerinde kullandığı gibi, Aynca, yeri geldiği zaman,

Türkçe kelimeler yerine Arapça ve Farsça karşılıklarını kullanmaktan da

kaçınmadığı görülmektedir.

Yunus Emre'nin şiirleri, Türkçe olduğu halde, acaba yeterince an­

laşılır bir vaziyette midir? Her okuyan rahatlıkla anlayabilir mi? Yoksa

bazı anlaşılmayan yanları var mıdır?

Birçok kimse, Yunus Emre'nin şiirlerini, herkesin kolaylıkla anla­

yabileceğini öne sürmesine rağmen, bunu kabul etmek pek mümkün

görülmemektedir. Şiirlerinde geçen kelimeler, lügat manaları itibariyle

anlaşılabilse bile, öyle şiirler vardır ki, kelimeleri Türkçe'dir; ancak kul­

lanıldığı yerde, o kelimeleri lügat manalarıyla anlamaya çalışmak bizi

saçmalığa götürür. Mesela:

Çıkdım erik dalına anda yedim üzümü

Bostan ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu 1beytiyle başlayan on üç

beyitlik şiirinde "sefer", ... ı1afık" ve "mana" vb. birkaç kelime dışında

diğer kelimeler hep Türkçe'dir. Aslında bu kelimeler de Türkçe'de

kullanıla kullanıla Türkçeleştirilmiştir. Bu ve benzeri şiirler, Yunus Em­

re'nin en zor anlaşılan şiirleri sayılabilir.

Çünkü bilindiği kadarıyla Yunus Emre'nin en çok şerh edilen şiiri

budur. 2 Tasavvufi açıdan yapılan bu şerhlerde bile, çoğu yerde büyük

farklılıklar vardır.

1 Yunus Emre, Divan, 407/l, (Hazırlayan Mustafa Tatçı, Ankara, 1991) 2 Bu §İirin 4 ayn §ahıs tarafından yapılan §erhi, Emine Sevim tarafından transkripsiyonlu

olarak hazırlanmı§tır. Bu §erhler, Şehzade, Niyazi Mısri, Bursalı İsmail Hakkı ve Ali Nak§ibendi tarafından yapılml§tır. (Bkz. Necla Pekolcay - Emiıie Sevim, Yunus Emre Şerhleri, Ankara-1991, s.77-184)

Page 6: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

334 IU!usat Yu,1us Er':re Sernt)oz.yuınu

Bu da göstermektedir ki, Yunus Emre'nin bazı şiirlerini anlamak

pek de kolay değildir.

Louis Bazin, Yunus Emre Divanı için "Türk asılları belgelerle doğ­

rulanmış terimler ve deyişler hazinesi" ifadesini kullanır. 3 Fakat Fuad

Köprülü, değişik nüshalarda, aynı ilahinin birbirinden çok farklı olduğu­

nu; bundan dolayı da, eldeki yazma ve basma Divan'ın, "Lisan Tarihi"

açısından pek güvenilir bir vesika sayılamayacağını belirtmiştir. 4

Yunus Emre, şiirlerinde, edebi sanatlardan pek çoğunu kullanmış­

tır. Ancak o, bu sanatları kullanırken "sanat için sanat" gibi bir gayenin

çok çok ötesinde, başkalarına faydalı olmak için sanattan faydalanmak

gerektiğinin idraki içinde olmuştur. Çoğu şiirlerinde, kendi nefsini

tenkid eden söyleyişler mevcuttur. Bu söyleyişlerinde, hatalı durumda

olan başkalarını da dolaylı olarak uyarmayı hedeflediği görülmektedir.

Onun şiirlerinde, misallerle anlatım, özellikle de tarihi olaylan örnek

olarak kullanması büyük ehemmiyet taşımaktadır.

Yunus Emre'nin şiirlerinde, Kur'an ve Hadislerden iktibaslar yap­

tığı, İslam' dan önceki döneme ait bazı olaylan kendine has üslubla anlat­

tığı, İslam tarihine ait bilgiler aktardığı ve yine Arapça, Farsça terkipleri

güzel bir şekilde kullandığı, geniş bir kültür düzeyine sahip olduğu açık­

ça görülmektedir.

Bir kargaşa içinde yetişen ve yaşayan Yunus Emre, bütün bunlar­

dan etkilenmiş, şiirlerinde o zamanki durumu belirten olayları işlemeye

-'Çalışmıştır. Ancak, şiirlerinden anlaşılmaktadır ki, Yunus Emre, kargaşa

ortamının menfi sonuçlarından belki de en az etkilenenlerden biridir. O

şiirlerinde konuları işlerken metanetli olmak gerektiğinden, bu dünyanın

geçici olduğundan, hakiki hayatın ahirette olduğundan bahsetiruş, anlık işler ve hevesler için her iki hayatı da karartacak davranış ve hareketler­

den kaçınılması gerektiğini halka tavsiye etmiştir. Ahmet Kabaklı'nın da

belirttiği gibi O, "tasavvufla da dinle de ilişiğini kesmiş sapık batıni cere-

3 Louis Bazin, Yunus Emre ve Dil Sorunu (Çev. Orhan Tahsin Günden), VI. Yunus Emre Semineri Bildiriler, İstanbul - 1971, s.81

4 Fuad Köprülü, Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Ankara, 1976, s.290-291.

Page 7: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

yanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

gerçek tasavvufu koruyan bir set gibi olmuştur." 5

Yunus Emre, kaynak kitap olarak en fazla Kur'an-ı Kerim'den et­

kilenmiştir. Ancak, Yunus'un Kur'an'dan etkilenmiş olduğunun ileri sü­

rülemeyeceğini ısrarla savunanlar da vardır. Mesela, İlhan Başgöz, Yu­

nus'un şiirlerinde geçen ahlak ilkelerinin, Kur'an'da bulunduğunu, ancak

burıların halk geleneğinde zaten varolduğunu, yine Anadolu'ya Hint'ten

ve Yunan'dan gelen Fable (hayvan hikayeleri)'larda bile bulunduğunu

belirtmektedir. 6

Türkiye'de ve Dünya'da araştıpnacılann çoğu, Yunus'un

Kur'an'dan ilham aldığı fikrini kabul etmişlerdir. Zaten Yunus Emre,

kendisi de bu konuda Kur'an'dan etkilendiğini şiirlerinde dile getir­

mektedir.

Kur'an eydür ki Vattaku, gine eydür ki Tizrau

Kahil olup oturmagıl, tez tevbeye gelmek gerek7 beytinde O'nun

Kur'an'ı kaynak olarak aldığı açıkça görülmektedir. O, bir başka yerde

sözünün şiir olduğunu, ama aslının Kur'an' dan olduğunu vurgulamıştır

Yunus'un bu ifadelerine rağmen, O'nun Kur'an'dan etkilenme­

diğini, Hint'ten ve Yunan'dan etkilendiğini iddia etmek, gayet açık olan

sözü reddedip, mesnedi olmayan şeylere sarılmaktır.

Yunus Emre, yukarıda ismi zikredilmeyen, Ahmed Yesev!

(562/1167)'den etkilenmiş midir? Onun şiirlerinin tesirinde kalmış

mıdır? Bu hususta, O'nun şiirlerinde açık bir ifade yoktur. Fakat Anado­

lu'nun Türkleşmesinde büyük rol oynamış ve dervişlerini Anadolu'ya

göndermiş olan Ahmet Y es evi' den doğrudan olmasa bile dervişleri ve

şiirleri vasıtasıyla etkilenmiş olabileceğini ifade etmek doğru olsa gerek­

tir. Bu hususta, A. Gölpınarlı, "Yunus Emre, Hayatı" isirrıli eserinde;

"Yunus'un, Ahmed Yesevi'yi hiç tanımadığını ve onun şiirlerini okuma­

dığını iddia etmiyoruz. Böyle bir iddia pek indi olur. Yalnız Ahmed -,

5 Ahmet Kabaklı, Türk Edebiyatı, İstanbul, 1966, c.II, s.126 6 İlhan Başgöz, Yunus Emre, İstanbul-1990, s.24 7 Yunus Emre, Divan, 137 /8

Page 8: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

336 !Uiusal Yunus Erme Sempozyuınu

Yesevi'nin tesiri altında kalmadığını eserlerinden katiyetle anlıyoruz.

Ahmed Yesevi'nin Anadolu sufilerine tesiri olsa olsa hece ile yazmaları

yönündendir. Yoksa o, ne Yunus'a tesir etmiştir, ne de başka bir şaire" 8

sözleriyle Yunus Emre'nin Ahmed Yesevi'den etkilenmediğini de vurgu­

lamak istemektedir.

Yunus Emre'nin etkilendiği kişiler arasında Bektaşi büyükleri sa­

yılan Babaların da bulunduğu iddia edilerek, Yunus'la bu Babaların ortak

özelliklerinden bile bahsedilmektedir ki bu özellikler; Sünni

müslümanlığın kurallarına uymama, şeriatin buyruklarını yerine getir­

meme, içkili, çalgılı, oyunlu din töreleri yapma vs ... 9 şeklinde sıralan­

maktadır.

Yunus'un Bektaşi Babalarından etkilendiği iddialarının, Yunus'u

şiirlerine göre değil de, iddia sahiplerinin kendi kafalarındaki Yunus

ölçüsüne göre değerlendirmekten kaynaklandığı görülmektedir.

Yunus Emre, dünyanın faniliğini, bazı peygamber, Hz. Muham­

med (s.a.v.), halifeler ve kendi dönemine kadar, sevip-saydığı kişilerin

dünyadan göçtüğünü anlattığı şiirinin, ikinci beytinde şöyle demektedir:

Kimde ki şefkat vardır, rahmet dahi ondadır. Şimdi bir gönlü açık sünnf müslüman kanı. 10

"Gönlü açık bir sünni müslüman"ın bile, zamanında kalmadığının

ya da çok nadir bulunduğunun vurgulandığı anlaşılan bu mısrasına rağ­

men, ısrarla Yunus Emre'nin sünni müslümanlığa düşman olduğu iddia­

,,-sında bulunmak tutarlı olmasa gerektir. Ancak o, bir konuda insanlara

söyleyeceği ve ulaştıracağı söz olunca ayırım da yapmamaktadır:

1'Bir söz geldi dilime, aydam ölüm üstüne. Gerek sünni müslüman, gerek zalim üstüne" 11

Burada şunu belirtelim ki, Yunus, sünni kelimesini tek başına

değil, "müslüman" kelimesi ile birlikte kullanmaktadır. Bu da onun

normal anlamda "sünni müslüman" kavramından anladığının İslam'ın

8 A. Gölpınarlı, Yunus Emre Hayatı, İstanbul-1936, s.101-102 9 İlhan Başgöz, Yunus Emre, s.87 10 Yunus Emre, Divan, 396/2 11 Yunus Emre, Divan, 340/l

Page 9: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

Yunus'Lın Düşünce ve Tasavvuf i'.lirası 337

ozune uygun olarak yaşaması gereken bir insan olduğunun vurgulan­

masıdır. Bu noktada, onun şu iki beyti dikkat çekmektedir:

Demesin ki müslümanım, Çalab emrine fennanım Tutmaz ise Hak sözünü, faide yok dinden ona Ol kişi kim sağır durur, söyleme Hak sözün ona Ger der ise zayi olur, nasib yoktur sözden ona12

Dolayısıyla söz-davranış uygunluğunu onun sözlerinde sürekli ola­

rak görmek mümkündür:

Ariflerden nişan budur, her gönülde hazır ola Kendini teslim eyleye, sözde kıl u kal olmaya Gönnez misin sen anyı her bir çiçekten bal eder Sinek ile pervanenin yuvasında bal olmaya13

Yunus Ernre'nin, devrinin gerek maddi gerekse manevi hadisele­

rinin tümünden etkilendiği ve bu maddi ve manevi yaralara çare aradığı,

gücü nisbetinde de dertlilere deva olmaya çalıştığı görülmektedir. O, bu

sebeple, çağı ve daha sonraki çağları eserleri, şiirleri, üstün şahsiyeti ve

hakşinaslığı ile etkilemiş görünmektedir.

Yunus Ernre'yi seven ve saygı gösterenlerin yanında; Onu bazı şi­

irlerinin birbirine zıt gibi görünmesi ve alışılmamış fıkirler ihtiva ettiği

intibamı vermesi gibi sebeplerden dolayı daha kendi zamanında ağır bir

şekilde tenkit edenler de çıkmıştır. Bir de O'nun şiirlerini herkesin

kendi anlayış ve düşüncesine göre yorumlaması, bu eleştirilerin şiddetini

daha da arttırmıştır. Yunus Emre, bu tenkitlerin farkındadır. Bunu bazı

şiirlerinde şöyle dile getirmektedir:

Yunus'u öğen öğsün, söğen Yunus'a söğsün Keçe suya salıptır, ne durur erte-gece14

Aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına Bir zerre aşkı olmayan, belli bilin yabandadır15

Yunus, fikir ve düşüncelerini şiir halinde söyleyen bir şair oldu­

ğundan, kendinden sonraki şairlere ve onların şiirlerine de tesir etmiştir.

12 Yunus Emre, Divan 11/3,5 13 Yunus Emre, Divan, 5/4-5 14 Yunus Emre, Divan, 342/7 15 Yunus Emre, Divan, 65/3

Page 10: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

Özellikle de tarikatların şemsiyesi altındaki şairlere etkisi büyük olmuş­

tur. Mustafa Tatçı'nın deyimiyle; "Yunus, bilhassa kendisinden sonra

gelen Türk sı'.lfi şairlerin üstadı konumundadır." 16

Yine M. Tatçı'ya göre, "Yunus Emre'nin en büyük özelliklerinden

birisi, "klasik sı'.lfi" terminolojisini Türkçe'ye adapte etmesidir. Onun,

kendisine has sesi ve üslubu kolay gibi görünen, fakat derin manalar

taşıyan ifadeleri, bir "Yunus Tarzı"nın doğmasına sebep olmuştur. Yu­

nus Emre, kendisine has tarzıyla, Anadolu'da daha sonra yetişen pek

çok sı'.lfiyi, divan ve saz şairini etkilemiştir." 17

Burhan Toprak, Yunus'un "Divanındaki sözleri, Oluş'u göstersin

diye, imansızlıktan irşada ve didaktik devreye kadar yedi bölüme ayırdı­

ğını" belirterek; hazırladığı Divan'daki kıstası açıklamakta, birinci bö­

lümde imandan önce yazdığı şiirlerini, en son bölümde de en olgun

dönemindeki şiirlerini ortaya koyduğunu belirtmektedir. 18

Burhan Toprak'ın şiirleri seçmesindeki kıstas, indiliğin dorukta

olduğu kadar, çok da iddialıdır. Çünkü onun Yunus Emre'nin "imansız­

lıktan önce yazdığı şiirler" diye bir bölüm ayırması, Yunus'un hayatı

konusunda da büyük bir iddiadır. Yunus Ernre'nin, belki bir "buhran

dönemi" geçirdiğini söyleyenler çoktur; ama imansızlık döneminden, bu

dönemin de, O'nun hayatının -aynı zamanda şiir hayatı- ilk dönemini

oluşturd~gundan sadece Burhan Toprak sözetmektedir.

Kaçan kim ben beni bildim, yakın bil kim Hakk 'ı buldum

·Korkum onu buluncaydı, şimdi korkudan kurtuldum 19 şeklindeki

sözlerindeki "Korkum onu buluncaydı" kısmı okununca "acaba Yu­

nus'un Allah'a inanmadığı zaman var mıydı, ya da Allah'ın varlığına

sonradan mı inandı?" tarzında bir soru akla gelmektedir. Halbtıki Onun

şiirlerine bakarak, Yunus'un Allah'a inanmadığı bir döneminin olduğu­

nu, Allah'a sonradan inandığına dair bir açıklamanın bulunduğunu söy­

lemek çok zordur. Gerçi, O'nun zaman zaman bunalımlı dönemlerde

16 Mustafa Tatçı, Bir Yunus Emre Takipçisi Olarak ~ık Yunus, Diyanet Dergisi, Ankara, 1991, c.27, sayı 1, s.156

17 Mustafa Tatçı, a.g.m., s.155 18 Burhan Toprak, Yunus Emre, İstanbul, 1987, s.45. 19 Yunus Emre, Divan, 176/1

Page 11: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

söylediği şiirleri bulunmaktadır; ancak inançsızlık ifade eden şiirlerine

rastladığımızı söylemek mümkün değildir. O halde, Yunus neden "Kor­

kum O'nu buluncaya kadardı, ben beni bildim; dolayısıyla Hakk'ı bul­

dum" demektedir? Bu, söz O'nun inançsızlık döneminin bulunduğunu

değil, aksine Allah'ın varlığını bilme ve bulma hususunda, artık tecrübe­

nin yaşanmaya ve hissedilmeye başlandığının ifadesidir.

Yunus gözüyle gördüğünü, muhakkiklerin, can gözüyle bakanların

göreceğini, yoksa yaban gözüyle bunun mümkün olrnayıcağını" 20 "haki­

kat safhasındaki bulduğu ve tanıdığı şekliyle, varlığı anlattığını"21 be­

lirtmektedir.

Yunus, çoğu şiirlerinde de Allah'a kavuştuğunu, Onu gördüğünü

beyan eden ifadeler kullanmıştır. Ancak, O'nu gören gözün "baş gözü"

değil de başka bir göz, yani "gönül gözü" olduğunu da belirtmeyi ihmal

etmemiştir. 22

Yunus, Allah'ın zatını görmenin aslen imkansız olduğunun şuuru

içindedir. O, Hz. Musa'nın Allah'ı görmek arzusuna cevap olarak, Al­

lah'ın "Len Teram" dediğini bilmektedir. 23

"Sen bunca sıfat birle pinhan iken ey server" ve "cümle aleme

henüz nikah içindesin. Bir dem perdesiz yürürsen iki cihan helak olur" 24

şeklindeki ifadeleriyle Allah için "pinhan" ve "nikah" terimlerini kul­

lanması, aynı zamanda Allah'ın zatının ve mahiyetinin gizliliğine, bili­

nemeyeceğine de delil olarak görülebilir.

Yunus Emre, Allah'ın, alemin ötesinde ve dışında olduğunu belir­

ten pek çok şiirine rağmen, bazı ifadeleriyle Allah'ın alemde bulunduğu,

alemde dopdolu olduğuna dair sözler de sarfetrniştir. Bu sözler, ilk ba­

kışta O'nun, Allah'ın içkin bir varlık olup, alemin içinde bulunduğu gö-

20 Yunus Emre, Divan, 206/9, 209/8 21 Yunus Emre, Divan, 171/7-8 22 Yunus Emre, Divan, 305/9, 378/4 23 Yunus Emre, Divan, 305/4 24 Yunus Emre, Divan, 320/2, 144/3

Page 12: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

340 !.U!usai Yunus Emı"9 Sempo7.yuınu

rüşüne sahip olduğu fikrini oluşturmaktadır. Bu hususta daha fazla açık­

lamaya girişmeden önce, O'nun konu hakkındaki sözlerine kısaca temas

etmek faydalı olacaktır.

Yunus Emre, "Bu benim gönlüm alan, doludur cümle alem, nere­

ye bakarsan O'nsuz yer göremezem25, "Her nereye bakarsam gözüme

görünen O'dur" 26 , ve "Cümle alem doludur, berr ile bahr içinde"27

şeklindeki sözlerinde olduğu gibi Allah-alem birliği fikrine sahip birisi

olduğunu zannettirecek sözler söylemiştir. Gerçekten de onun bu sözle­

ri, mücerret olarak düşünüldüğü zaman, O'nun Allah-Alem birliğini

savunduğu fikrinin oluşmaması imkansızdır. Ancak, bir kimse nasıl olur

da zat ve sıfatlarıyla alemin üstünde ve dışında kabul ettiği bir varlığı,

aynı zamanda, "alemde dopdolu" diyerek alemin içinde bir varlık olarak

düşünebilir? Bu mümkün olabilir mi? Yoksa bu fikirler bir paradoks

mudur?

Yunus Emre'nin Allah'ın zat ve sıfatlanyla, alemin üstünde ve

dışında aşkın bir varlık olduğıınu ifade eden sözleri gayet açıktır. Ama,

alemin içinde bir varlık olduğunu sezdiren ifadeleri, tek başlanna

alındığı zaman yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir paradoksu haber veren

ifadeler olmaktadır. Ne var ki Yunus Emre, bu sözlerini, Allah-Alem

birliği fikrini savunduğunu göstermek için söylememiştir. O'nun bu

sözleri, -Allah'm sıfatlannın gereği olarak, alemde gösterdiği yetkinliği

ifade için kullanılan sözlerdir. En fazla da kudret sıfatı, bu hususta

dikkat çekmektedir. O'na göre, "Allah'ın cümle alemde dolu olması" ve

..- "her yerde görünmesi", bizzat Allah'ın aşkın ve yetkin sıfatlara sahip

olmasındandır.

Yunus Emre, Allah'ın nereye bakılınca görülebileceğin,i belirttiği

sözlerinde de, bakan gözün "baş gözü" olmadığını açıklamaktadır. Zaten

O, Allah'ın baş gözüyle görülemeyeceği fikrini de kabul etmektedir.

"Kim göre Onu ayan, kim diye nakş u nişan, sözü "Len Terani"dir.

25 Yunus Emre, Divan, 188/5 26 Yunus Emre, Divan, 53/2, 35/5 27 Yunus Emre, Divan, 305/5

Page 13: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

Mlisa'ya Tur içinde"28 diyerek, Hz. Mlisa'mn bile Allah'ı göremediğini;

zira, Allah'ın O'na, "Beni göremezsin" dediğini belirtmektedir.

Yunus Emre, Allah'ın sıfatları gereği aleme tecelli ederek, bu

tecellilerinin görülebilec~ğini, pek çok şiirinde anlatmakta, bir defasında

tecellinin Hz. Musa'ya Tfu dağında vaki olduğunu; oysa tecelliye

mazhar olmak için bütün cihanda Allah'ın kudretini düşünüp, ikrar

etmenin yeterli olacağını savunmaktadır. o, Allah'ın zati olarak, hakiki

varlığıyla alemde apaçık görülmediğini, henüz gizlilik içinde olduğunu da

kabul etmektedir. Zira o, böyle bir şey vuku bulursa, cihan diye bir

şeyin ayakta kalmayıp helak olacağına inanmaktadır: "Söylediğin cümle

aleme henüz nikah içindesin. Bir dem perdesiz yürüsen iki cihan helak

olur". 29

Yunus Emre, akla büyük önem vermektedir. Çünkü, "akıl,

Tann'nın kadirnliği pertevindendir". 30 Bundan dolayı, O'na göre insan,

harici olan nefsin peşinden gitmemeli, akla uyarak iyi şeyler peşinden

gitmelidir. Ancak, Yunus, gerçekten de aklın aleyhinde hiçbir şey

söylememiş midir? O, Divan'ında zaman zaman akıl ve bilginin

aleyhinde sözler söylemiştir. Şu kadar var ki, o, bu sözleri genellikle aşk

söz konusu olduğu zaman söylemiştir. İlahi aşk'ın coşkusuyla dolduğu

zamanlarda:, aşk uğruna aklı kurban etmiştir. Bazen de nefsin buyruğuna

girmiş olan aklı eleştirmiştir.

Aşkın unemini belirtmek için aklı ve bilgiyi kapı dışarı etmek

tutarlı bir yol mudur? Bu soruya aklın verileri ışığında cevap aramak

gerekirse tutarlı bir yol olmadığını söylemek gerekir. Bunu normal

zamanlarındaki deyişlerinde Yunus Emre de dile getirerek aklın

önemine temas etmektedir. Ancak, coşkunluk sebebiyle çoğu zaman

aklın aleyhinde söylediğinin de farkında olmuştur.

Yunus Emre'ye göre amaç, nasıl ki dünyaya gelmeden önce, hatta

ruh, çokluk aleminde değilken Allah'ı nasıl biliyor ve birliyor idiyse,

dünya'cla da bedenin varlığı fam olduğu için, aynı şekilde insan, ruhi

28 Yunus Emre, Divan, 305/4 29 Yunus Emre, Divan, 144/3 30 Yunus Emre, R. Nushıyye, Derbeyan-ı Vücud-ı İnsani, 3/1, İstanbul, 1340

Page 14: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

342 1.U!u:3al YLınus Erı 1 rs Ssrnpozyurnu

ağırlığıyla, bedenin_ gerekliliklerini devreden çıkararak, Allah'ı bilme ve

birleme yoluyla kendi varlığını yok sayarak birlik alemine, tevhid'e

ula§maktır. 31

Bu amacı kim gerçekle§tirecektir? Aslında herkesin yapması gere­

ken amaç budur. Ama bunu gerçekle§tirebilecek olan, O'nun nazarında

üstün insan olan "A§ık ki§i"dir. A§ık ki§i, bunu nasıl gerçekle§tirecektir.

Her §eyden önce bunun yolu "AŞK YOLU"dur. Ki§ilerin canına a§kı,

ezelden Allah yerle§tirmi§tir. Yine O, dilediği zaman, bu dünyada insana

nasib kıldığında A§k gerçekleşecektir. Çünkü, hiç kimse kendiliğinden

halden hale gelmemi§tir. ~ıkların canına a§kı yerle§tiren Ma§uk (Al­

lah)tur.32 Ancak, bu kişinin hiç bir çabası gerekmediğini isbatlar mı?

Yunus, bu kanaatte değildir. Ki§i de, a§kı istemeli, arzu etmeli, aşk yo­

lunda yapılması gerekenleri yapmaya çalı§malıdır. Nedir bunlar? Yu­

nus'a göre bunlar, sabır, iyi huy, tevekkül, geni§ kalplilik, cömertlik,

lütufkarlık, doğruluk, dürüstlük, vuslat, uzlet, vahdet, haya ve edeb

sahibi olmaktır. 33

A§k halini ya§ayarak, Allah'ı bulan insan mü§ahhas olarak gerçek­

ten var mıdır? Yoksa bu fikirler, sadece hayalden mi ibarettir? Yunus

Emre'ye göre, a§k halini yaşayan insanlar gerçekten vardır. Yoksa O, bu

yolu sırf faraziye olarak anlatmamaktadır. A§kı yaşayanların ba§ında Hz.

Muhamn:ı_ed (S.A.V.) gelmektedir. "Dünyada Peygamber'in ba§ına geldi

bu a§k, Tercümanı Cebrail, Ma§ı1kası Halık'tır". 34 Allah, daha Adem

(a.s.) ve diğer Peygamberler yaratılmadan, O'nu yaratmı§ ve alemin

,./ övüncü kılmıştır. O, ruhunu teslim ettiği zaman da zahir dünyasını de­

ği§tirmi§tir. Cahil ise O'nu öldü sanır. Halbuki O ölmez, ölmemi§tir de.3s

' Yunus, kendisinin de a§ıklar ve erenler yolunda olduğtlnu, dağda, ta§ta, hemen her yerde Allah'ı gördüğünü, bulduğunu, bazen de Maşuk'

31 Yunus Emre, Divan, 39/9 32 Yunus Emre, Divan, 26/4, 121/l 33 Bkz. R. Nushıyye, 9,10,13 34 Yunus Emre, Divan, 86/4 35 Yunus Emre, Divan, 8111-f, 157/7, 233/8-9

Page 15: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

la bir olduğunu, hatta Hallac' dan bile önce, "Ene'l-Hak" dediğini söyle­

mektedir. Acaba bu tür ifadeler Allah-Alem-İnsan münasebeti açısından

nasıl değerlendirilebilir?

Her şeyden önce şunu ifade edelim ki, O'nun Allah'ı kainatta

gördüğünü ve bulduğunu belirten sözlerinde o, Allah'ın zatını kastet­

memiştir. Allah'ın kudretini idrak ettiğini vurgulamak istemiştir. Al­

lah'ın gönülde bulunmasını ifade eden sözleriyse, gönlün Allah'ı idrak

ettiği, o'ndan başkasına meyil vermediğini belirten sözlerdir. Yine Al­

lah'la bir olduğunu belirten ifadeler ise, artık o hale gelmiştir ki, Allah'ın

dilediği ve istediği şeylerin dışındaki hiçbir şeyi, nefsin isteklerinden

hiçbirini arzulamadığını kastetmiştir. Haİlac'dan önce Ene'l-Hak dediği­

ni belirten ifadeler ise, daha Hallac cismiyle yaratılmadan önce, kendi­

sinin ruh halinde Allah'ı bildiği ve birlediğini belirten ifadeleridir.

Gölpınarlı, Yunus'un

"Yine bu bad-ı nev bahar hoş nev'ıle esdi yine

Yine kışın soğukluğu fuzulluğun kesdi yine"36 beytiyle başlayan

şiirinde yer alan

"Sözüm değil yaz kış içün, geldi maşuka iş içün Öldürdüğün bağışlamak padişahım kasdı yine Yine Yunus başdan çıkıp ar u namfuu yıkıp A.şıklann cur' asından ulu kadeh içdi yine" beyitlerini yorumlar-

ken "sondan bir önceki beyitte Yunus gene mistik bir inanca kapılıyor,

amma inanmayın. Dikkat edin, son beyitte, tabiatın bu coşup köpürmesi

karşısında nasıl baştan çıktığını, nasıl deli divane kesildiğini anlatıyor. Bu

ne köklü yaşayış ve tazelik aşkıdır." 37 demektedir. Yunus gerçekten

geçirdiği tecrübelerin sonunda hayretler yaşadığını aktarmakta, kendisi­

ni bundan alıkoyamadığını ifade etmektedir. Ancak bu şiirinde Yunus,

Allah'ın ilk yaratıcılığına, yaratılanların fani olduğuna, öldükten sonra da

tekrar Allah tarafından yaratılacaklarına tabiattaki bahar-kış bahar örne­

ğiyle dikkat çekmektedir. "Öldürdüğün bağışlamak padişahın kasdı" -~

şeklindeki bir söz bunu açıkça ortaya koymaktadır.

36 Divan, 312/1-8 37 Abdülbaki Golpınarlı, Yunus Emre ve Tasavvuf, İstanbul, 1961, s. 189

Page 16: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

344 LU!u3al Yunus Emre Sernpozyuınu

Gölpınarlı'nın bu şiiri değerlendirirken metne almadığı dördüncü

beyitte Yunus,

"Ölmüş idi otu şecer dirülüben geri biter

Müşriklere nükte yiter var eyledi nesli yine" şeklinde Hz. Pey­

gamber'e elinde çürümüş kemiklerle gelip, "bunları kimin dirilteceği"

sorusunu yönelttiğinde, "onları ilk olarak yapan-inşa edenin dirilteceği"

şeklindeki cevaba telmihen bu beyti ve şiiri söylediğini ortaya koymak­

tadır.

Yunus, sözünü, şiirini, öğüdünü çevresindekiler dinlesin, anlasın

diye söylediğini ifade etmiştir. Bu arada Kur'an'dan, hadislerden, bazıla­

rının sözlerinden, tarihte yaşanmış hadiselerden, başkasından duyduğu,

kendisinin yaşadığı tecrübelerden bahisler açmış, aktarımlar yapmıştır.

Bunları da yine şerh etmiş, açıklamış, dinleyenlerin anlamsına ve yorum­

lamasına imkan vermeye çalışmıştır. Ancak bazı tecrübelerini aktarma­

ması gerektiğini, çünkü bunları herkesin kolayca anlamayamayacağını,

hatta yanlış anlayacaklarını da sözlerine eklemiş, bununla birlikte bunları

söylemekten de kendini alamadığını, kendini tutamadığını, yaşadığı

tecrübe sonunda kendinden geçtiğini ve bunları söylememeye mani

olamadığını da ifade etmiştir.

"Yunusun bu sözünden sen mana anlar isen -Konya minaresin göresin bir çuvaldız1138 beyti ve "Gizli sözü şerheyleyip türlü nükteler söyleyip Değme arif şerhetmeye bu benim gizli razımı 1139 beyti onun ken-

,e.~~ disini anlama ve yorumlama konusunda zorluk çekenlerin olacağına,

hatta yanlış anlayacaklarına ve yorumlayacaklarına dair dikkat çektiği

örneklerdendir. Yunus başkalarına ilginç, tuhaf, yanlış gelen sözler söy­

lemiş olabileceğine vurgu yapmakla birlikte, bunun yürünÜlen yoldaki,

varılmaya çalışılan yoldaki menzil farklılıklarından kaynaklandığının

farkındadır. Ancak bu arada yola hiç girmemiş olanların da zaten tama- \

mıyla kendisini anlamayacaklarını, yanlış anlayacaklarını belirtmiştir.

"Olmaz sözü demezem ben marifet ehline

38 Yunus Emre, Divan, 106/9 39 Yunus Emre, Divan, 349/6

Page 17: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

Yurıus'urı Düşünce '18 T 8SJWUf r;lir::rn 345

Zira desem inanmaz, 'ağaçta bitti karpuz1140 beytinde o, marifet

ehlinin bilgi vasıtaları ve sonuçlan çerçevesinde sözü değerlendirip anla­

yacaklarına dikkat çekmiştir.

"Derviş oldur itten kaçar, it besleyen kanlar içer Kogıl it beslemeyi, it besleyen sekban olur"41 beytinde Yunus dış

anlamıyla bir dervişin köpek beslemesinden bahsetmemektedir. Bu

beyti alıp onun köpek beslemeye karşı olduğunu söylemek, başka beyit­

lerinden de hareketle "nefsi ite benzettiği"nde habersiz olmak demektir.

Bu arada dış anlamıyla da düşünüp dervişin işinin "köpek beslemek"

olmadığı, onun görevinin nefis tezkiyesi olduğu, "köpek beslemek" gö­

revinin de sekbanın görevi olduğunu da vurguladığı, ancak bunu ben­

zetme diliyle ifade ettiği unutulmamalıdır.

11 İş bu sözüm anlamayan, aydam sana neye benzer Hayvan durur onun gibi, dağda yürür sürü sürü"42 beytiyle ken-

dini anlamayanları niteleyen Yunus, anlama ve yorumlama noktasında

formüller de vermektedir.

"Ey yaranlar siz bu sözü dinlen gönül kulağıyla Can dudağı halis gerek Birlik şarabın tatmaya"43

"Dilsizler haberini kulaksız dinleyesi, Dilsiz kulaksız sözün can gerektir anlayası Dinlemeden anladık, anlamadan dinledik Gerçek erin bu yolda yokluktur sermayesi"44

Memet Fuat, Yunus'u anlamak ve yorumlamak konusunda bazı

değerlendirmelerde bulunmuştur. "Y. Emre'de hümanizm felsefesinin

özünü bulanlar olmuştur. Onu dayandığı din felsefesinin, tasavvufun

dışında değerlendirmek, mistiklikten sıyırmak bilimsel görüşlere aykırı­

dır. Ne var ki çağdaş okurlar, bunu yapacak, Yunus'un Tanrısal aşkını,

insansal aşk, dost özlemini, arkadaş özlemi olarak göreceklerdir."45

40 Yunus Emre, Divan, 106/6 41 Yunus Emre, Divan, 97 /3 42 Yunu~ Emre, Divan, 408/6 43 Yunus Emre, Divan, 323/8 44 Yunus Emre, Divan, 382/1-2 45 Memet Fuat, "Yunus Emre'de Hoşgörü", Yunus Emre, Nasreddin Hoca ve H. Bektaş Veli Düşüncesinde Hoşgörü, Hazırlayan Şevket Özdemir, Ankara, 1995, s. 79

Page 18: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

Dini bir sömürü kurumu olarak görenler Yunus'un şeriata karşı

sözlerinden kendilerine yakın anlamlar çıkarabilirler. Bilimsel yönden

bütünüyle yanlıştır bu yaklaşım, ama okurların, şiirleri kendi çağrışımla­

rıyla okumalarına engel olunamaz, şeklinde değerlendirme yapan

M.Fuat gerçeğin, Yunus Ernre'nin de bütün mistikler gibi bağlı olduğu

dinin ruhuna, kurallarına saygılı olduğuna, kesinlikle karşı olmadığına

dikkat çekmektedir. 46 Yunus'un şeriata karşı gibi görülen şiirlerinin

temelde dine ya da şeriata karşı sözler olmadığını vurguladıktan sonra

M. Fuat, onun şiirlerinin tasavvuf felsefesi içinde yorumlanması gerekti­

ğini belirtmektedir. Çünkü çağdaş okurların kendi katkılarıyla çok uzak­

lara düşmemeleri, bu felsefeyi bilmelerine bağlıdır. Yunus Emre'nin

düşünce dünyası, XX. Yüzyılın düşünce dünyasına uymaz. 47

Yunus'u anlamak ve yorumlamak için onu dinlemek, hissetmek

ve onun gibi yaşamak gerekmektedir. En azından onun bulunduğu or­

tamı anlamak önem arzetmektedir. Onun şiirlerini okurken onun ko­

nuştuğu ve söyiediği ağzı ve şiveyi bile bilmek, taklid ederek okumak

önemlidir. Dolayısıyla şiirin sessiz okunması yerine seslendirilerek hatta

kendisine yazıldığını değil, söylendiğini düşünerek anlamaya ve sonra­

sında yorumlamaya çalışmak daha tutarlı sonuçlara götürecektir. Onu

anlama ve yorumlama noktasında ortaya koyduğu düşünce ve inanç,

uygulamaya çalıştığı ve· takip ettiği yolun durumu çerçevesinde tavır

almak da ilk sırada yer almaktadır. O, kendisini anlamak isteyeiılere bir

yol haritası çizmiştir. Hayatının sonlarında yazdığı Risalet'ün-

,,- Nushıyye'nin bir öğüt risalesi içeren mesnevi olduğu, orada daha durgun

bir Yunus görüldüğü, Divan'da ise türlü türlü haller, tavırlar, hatta taş­

kınlıklar sergileyen, dolayısıyla burada onun gençlik ve inanç öncesi

dönemlerinin bile bulunduğu gibi tezler ileri sürülmüş olşa da Yunus 1

Divan'ını, Risalet'ün-Nushıyye'de ortaya konulan tez, fikir 've düşünce

açısından okumak onu anlamak ve yorumlamak konusunda daha tutarlı

bir yol olacaktır. Zira o burada insanın, beden ve ruh durumunu, suret­

ruh-can, iman durumunu can-gönül- akıl, akıl ve bilgi durumunu da

ilme'l-yakin, ayne'l-yakin, hakka'l-yakin çerçevesinde, aklı ise akl-ı cüz,

46 Bkz. M. Fuat, A.g.e., s. 83 47 M. Fuat, A.g.e., s. 84-85

Page 19: Yunus Emre'yi Anlamaya Doğru - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D197681/2010/2010_DALKILICB.pdfyanlara kapılmadığı gibi, arılar karşısında ahlakı, nizamı, din sevgisini ve

ak.1-ı küll, akl-ı maaş, ak.1-ı maad çerçevesinde değerlendirip aklı Allah'ın

kadimliğinin bir sonucu olduğunu açıklamaktadır. İslam çerçevesinde

peygamberin izindeki yetmişiki millet içinde olduğunu söyleyen Yunus,

dört kapı, kırk makam, yüz atmış menzilden bahsetmektedir. Onun

sözlerini bu kapılardan birinin içindeki makamların herhangi bir dura­

ğında iken söylediğini düşünerek seslendirmek, dinlemek, okumak,

anlamak ve yorumlamak, onun ortaya koyduğu yol haritasından giderek

onu tanımanın sonucuna götürecektir. Bu açıdan bakılırsa onun herhangi

bir konu ve noktadaki değerlendirmesi ve eleştirisinin, hakikat yolunda

daha gerideki basamakların alt düzeyde kaldığına vurgu yapmak olduğu

fark edilecektir.

Çalışmayı onun, sözün bittiği yere vurgu sayılabilecek beyitleriyle

bitirelim.

"Sözü kes, söyleme gel, sen seni güt Kakıma kimseyi, sen işit öğüt"48

"Çok söz hayvan yüküdür, az söz erin görküdür Bilene bir söz yeter, canda gevher var ise"49

48 R. Nushıyye, 558, Ankara, 1991, (Hazırlayan Mustafa Tatçı) 49 Yunus Emre, Divan, 300/9