kandeşlik

51

Upload: hueseyin-mustafa-guevendag

Post on 21-Jul-2016

220 views

Category:

Documents


4 download

DESCRIPTION

Şair, ressam, mimar Hüseyin Mustafa'nın şiir kitabı

TRANSCRIPT

Page 1: Kandeşlik
Page 2: Kandeşlik

Kandeşlik

Hüseyin Mustafa Copyright 2015 Hüseyin Mustafa

Kapak tasarımı: Hüseyin Mustafa

Page 3: Kandeşlik

İÇİNDEKİLER Anne Sevecek misin Bizi Yine? Kalbim Ağrıyor Bu Gece? Bir Kedi Olmak İstiyorum Anne Ben Büyüdüm Artık Dünya Dönüyor Hala İçimizden Zehir Bir Yaşam Aşk Seninle Topraktan Geldik İsyan Hali Ayrılınmaz Arzum Bi’ Güzel Gün Çok Sıkıldım Son Sözcük Kandeşlik Cinayet Doğuştan Öldürdüler Kelebekleri Bir Şiir Yazmışsın İnsan Olmak Adamakıllı Daha, Henüz ve Hala Ne İsa’sınız Ne De Musa İşçiyiz Düşümüz Senin için Hani Ya Kehanet Candılar Cananım Son Deniz mi Saçların? Olmayan Ne? Ölümsüzler Nafile Yaşam Bu Zor Günlerde

Page 4: Kandeşlik

Devletin kiri Yasaklar Yapabilir misiniz?

Page 5: Kandeşlik

ANNE SEVECEK MİSİN BİZİ YİNE?

yağmura meydan okuyan ateşten gözler akarken düşlerimizden meydanlara

okulların bahçelerinde yaz meyveleri dağıtıyorlar kendilerini çocuklara

buhranlı yıllar kutlamalarını yapıyor

fener alayları olmadan kapı önlerinde ebruli bir şarkı söyleniyor

çocukluk günlerimizden kalan

döneceğiz elbette o günlere oyuncaklarımıza özlediğimiz

tüm yaramazlıklarımıza rağmen yine de sevecek mi bizi annemiz?

11.08.2013

Page 6: Kandeşlik

KALBİMİZ AĞRIYOR BU GECE

suçum ağlıyor ay yok diye bu gece saklıyorum gözlerimi

bir sokak kedisinin içinde

her şey eskidi ayakkabılarımız

sevgimiz ve sözler dudaklarımızda

mutluluğa perçin vurup kalbimize asmak fikri

suç delilidir yaşamak istememizin hakim bey kayıtlarda geçen

çocukluğumuzun resmidir ne kadar saf ve habersiz zulmünüzden

değil mi?

kalbim ağrıdı yine yıldızlar kaymadığı için gökyüzünde

suçsuzluğumuzu yaktık ne güzel aydınlığı bile

kırmızı dudak sendromlu ay perisi

yüreğimize konan beyaz bir güvercini öptü

iyileşmesi için kalbimizin ağrısı geçmedi yine de

06.07.2013 avşa

Page 7: Kandeşlik

BİR KEDİ OLMAK İSTİYORUM

sessiz bir anlaşma yürürlükte doğacak çocukların mezarları üstünde

yaşamın günlükleri tutuluyor kan rengi mürekkeple

ah! benim güzel kardeşlerim

tek çıkarımız soluduğumuz hava yüreğimizi bırakıp çocuklarımıza

gitmek için geldik yeryüzüne

akan sulara karışan düşlerimiz hangi kıyıya vuracak

kim tutacak? hasretiz yitirdiğimiz ozanların

gül tutan ellerine

bir kedi olmak istiyorum artık insanların kalleşliğine bulaşmadan

pencerenin arkasında güneşe karşı sessizce uyuyan

05.08.2013 avşa

Page 8: Kandeşlik

ANNE BEN BÜYÜDÜM ARTIK

kara günlüklerde ki okuldan kovulmuş sözcükler

kimyamızı bozdu anlaşamayalım diye

ancak gözler

gözlerimiz daha önemli anlaşabilmemiz için

dil ise bir ayraç sadece iki dudağımızın arasında

ısmarlama bir öyküde

suçumuz ağlıyor toprakların ölümüne

su yanıyor ağaç yanıyor

düşlerimiz yanıyor bırak hüzünlü kalsın bu bahar

diyemeyiz

yazıların sokağa dökülüşü ezberlerimizi açıyor

parklar da izimizi süren itaatkâr kokarcalar

zehirliyor bedenlerimizi

küçük beyaz bulut uysal uysal seyrediyor

anne memesi emen yavru kedilerin ‘’melek değiliz belki anne

ama neden dövüyorlar bizi ’’diye isyan edişlerini

Page 9: Kandeşlik

DÜNYA DÖNÜYOR HǠLA

kaptan köşkünde ki çarpık ilişkilerin

tohumları dolaşıyor güvertede suskunluk en kötü yanım

bir de saplantım var dünya duracak diye

aşk bölünmüş dilim dilim

herkese düşsün diye anlayan öpüp kokluyor

anlayamayan yiyor sadece

yüksel caddesinden geçerdik gençliğimizin en güzel günlerinde

beyoğlu’ na çıktık yıllar sonra bir ucu tüneldi diğer ucu taksim paylaşamadık bir türlü aramızda

sözlükte baktım ‘’de’’ bir bağlaç

‘’mok’’ kötü anlamda ‘’ra’’ bir tanrıydı mitolojide

‘’si’’ de bir nota yani ne istersen vardı içinde

bu meretin ancak yararı olamadı suratımızda

bir gülücük kadar bile

Page 10: Kandeşlik

ileri bozulmuşluk halinde sigara yasaktı

ancak kuğular bile zehirlendi ve kediler sokaklarda

bizler ise hiç önemli değildik derimizi de yırttılar

söz dinler gibi uzun tasmalarıyla

kapama gözlerini

tarihin yapay delikanlısı bu bizim daha ilk canımız

sizler ise korkmuş gibisiniz ama ben en büyük korkumu yendim

dünya dönüyor hala

Page 11: Kandeşlik

İÇİMİZDEN

bakakaldım gidenlerimizin ardından ağır bir mabet havası sardı ruhumuzu korkularımız yaklaştırmıyor tanrıya bizi

yaşamı sabırla okuduğumuz kitaplardan vazgeçtik gül dikmeye gittik azat edilmiş mevsimler altında

gündüze ihanet yok saydılar geceleri sormadan yıldızlara

çekil başımızdan ey nemrut’ un ateşi

fanisiyiz bu dünyanın daha erken bırakmaya sevgiliyi

içimize hapsolmuş bir zamansa ömür

ömür eskimekte ve küflenmekte gün olup uçtuysak da yalan yok

sonunda ezberlerimiz resmedildi bulutlara süründüğümüz bu dünyada

gün gibi aşikar

dökülen sözlerde sömürülen inancımız duyduğumuz yalanlardır

karanlık bir dünyanın öncesinde

bukalemun siyaha döner afrika’ da çekik gözlüdür asya’ da

sorular korkak ve baskı altında savaşa son vermiş

ama isyanın doğumuna hazır bir rüzgar eser aramızda

Page 12: Kandeşlik

ZEHİR BİR YAŞAM

gözlerimizde gül sevince dönüktü

şimdi gözlerimizde kurşun eritiyorlar

hüzün ne kelime

aydınlıktı gözlerimiz dünden önce

aydınlıktı yüreğimiz şimdi terk edildi

şimdi gözlerimizde zulüm

acı ne kelime bize aşkı zehir ediyorlar

Page 13: Kandeşlik

AŞK SENİNLE

bedenimizden geçen iki gökyüzü bize kalan bir aşk

aşk doyurur mu açlığımızı bezgin halimizin her günü

sarılarak birbirimize?

geçer mi zaman? zaman

çekil aramızdan adını görmesinler ya bir savaş çıkar

ya da bir ihtilal olabilir her an vurabilirler birimizi

kemirgenlere verme adımızı

selamımızı götür gece rüyalarımızda sayıkladığımızı bilsin

bir tek sevgili

sevgili seninle tuvaldeki solgun yüzümüz bezenir panayır renklerine güverteden süzülen deniz

mor mosmor kalır

ey kaptan!

söyle neden kendi adınla çağırıyorsun

denizde ki balıkları?

Page 14: Kandeşlik

TOPRAKTAN GELDİK

yağmur yağacak diye üzüldüğüm günleri anımsadım

kurak geçen bu günlerde beni dinleyen tek tanrıça sendin

menekşe kokusu tarçın tadında

ozanların sözcüklerle sevişmelerine benziyor

gökyüzüyle yeryüzünün buluşması yıkayarak bedenlerimizi evliyalar gibi

aydınlığa gebe kalacak son tanrıçadan doğacak bir aşktır canımız

otların çiçeklerin arasında içinde kan olmadan

toprak tohum ve su

seveceğiz sizi hep ilk ve son sözümüz olacak

yaşamda ve ölümde bu

Page 15: Kandeşlik

İSYAN HALİ

yaz beni kara tahtaya yaramaz çocukların arasına

çarpı koy yanına sığdığı kadar

ödevimi yapamadığımı geç kaldığımı hep not et defterine de

ve sil beni bulutlardan çimenlerden aynalardan

Page 16: Kandeşlik

AYRILINMAZ

ayrılıklar gülemez ağlamadan dokunmadan ayrılınmaz

sevmeden ayrılıklar pişmanlık getirir sonunda

ayrılıklar bölünemez

aramızda kalan özlemek gerekir ayrılmadan

ayrılığımızı ten unutmaz

gözler ayrılmaz hep bakar geriye

Page 17: Kandeşlik

ARZUM

halimi sorma belki kanlı bir bahar

belki tutsak bir yürektir su katılmamış

çılgın bir arzu da olabilir

halim bir coşku atı gibi koşmaya hazır

yaşamaya yeniden

yani ben seni yeni baştan yaşamayı

çok isterim

Page 18: Kandeşlik

Bİ’ GÜZEL GÜN

bi’ güzel gün doğruldu yatağından

bi’ güzel sıcak mı sıcak

aydınlık mı aydınlık

gözümüzden içeri yüreğimizden dans ederek bi’ güzel gün

bi’ güzel girdi penceremizden

içimizde ormanlar

içimizde dağlar içimizde bir deniz

coştu bi’ güzel

beklediğimiz gün bu gündü işte

Page 19: Kandeşlik

ÇOK SIKILIRIM

ya sen de bırakıp gidersen beni bırakırsan beni buralarda

gitmişse bütün dostlar kalmışsam yalnız

sıkılır canım canım çok sıkılır bırakıp gidersen sen de beni ölüm

Page 20: Kandeşlik

SON SÖZCÜK

ceplerimizde düşünce tarihinden alıntılar

yem diye veriyoruz kuşlara sözcüklerini beğenmeyip gidiyorlar aramızdan

hormonlu domates yetiştirdiğimizi yüreğimizdeki zehirden anlıyorlar

bedenimizi seviyoruz ancak bu kadar

gözlerimizi kaçırdığımız güneşin aydınlığından

saklıyor bizi gece ve karanlık

banka hesapları

temizlemiyor ruhunuzu elleriniz de iyilik görmemiş

üstelik savaş istiyor satar mısınız çocukluğunuzu? büyümesin diye saklayacağım

beyler

cebimizde kalan son sözcükler bir ışık yakıyor

aydınlanıyor tüm dünya karanlığa rağmen

Page 21: Kandeşlik

KANDEŞLİK

öyküler dileniyoruz çarmıha gerilmiş suretlerinden

peygamberlerin

gözlerimizde dalgalara yenilmiş yelkenliler terk ediyoruz sevdalarımızı

birer birer

varılacak son kara parçasına çıkan sömürgecilerin askerleri

yeni bir dünya için yakıyor yerlilerin güler yüzlü maskelerini

yok edilen kızıl derililerin kanı akıyor

beyazperdede kardeşlik sözünü unutuyor

beyaz derililer yaptıkları her ibadette

yanan isyankar ruhlarımızda yorgun düşen ebedi saadet

dirileceği günü bekliyor uzak yıldızların ışığında.

Page 22: Kandeşlik

CİNAYET

bir savaş süsü verdik oyunlarımıza yüksek dozda heyecan kalbimizde

yanıldığımızı söyleyen kuşların sahibi kuşlara verdi özgürlüklerimizi

sınıfta kaldık hal ve davranıştan zehrimizle kirlettiğimiz dünyada istilaları anlattık çocuklarımıza

dünya tarihi diye

kıyameti bayram günü ilan edecek uzak iklimlerin karıncaları

kırmızı noktalı bir çerçeve ile asıp resimlerimizi duvarlara

bu şiirin son mısrasında

yaprakları vuracak bir kurşun adımızı da vuracak

lekesiz bir cinayet düşecek yanı başınıza

Page 23: Kandeşlik

DOĞUŞTAN

topraktan sudan ve ateşten yaratılmışız

oturuyoruz bir sofrada gül çevirmişiz çevremizi seyrediyoruz dikenlerini

küs başladık yaşama

sakıncalıydık doğuştan zamansız ölümler suçu oldu ezilenlerin

ıslandığımızı varsaydık hep güneş’de dahi

tüyden maskelerimizi takıp kuş yüreğimizle uçmayı istedik

ancak sevda gezinmez oldu yüreğimizde artık

yasaların çiçekleri soldu dikenleri kaldı bir tek

maviye boyandık bir güz zamanı

inançsızlıktı bizi bitiren suçumuzu da götürdük giderken

suçsuzluğumuz kaldı geride bir tek

Page 24: Kandeşlik

ÖLDÜRDÜLER KELEBEKLERİ

bir ölüm karşımda bir ölüm yanımda bir ölüm aynada

güz bereketi olmalı bu

su olsun bereketli ovalarda esen rüzgar

sus ekmeğime katık yaptığım yürek

susun uslanmaz kemirgenler

sussun yalaka kalemleri iktidarın

ötesindeyiz suskunlukların

bir ölüm olacaksa son bir şiir de vurabilir bizi

bir şiir hepimizi gerçek olabilir bu inan

Page 25: Kandeşlik

BİR ŞİİR YAZMIŞSIN

sen bir şiir yazmışsın içinden vapur geçiyor çizik atmışsın üstüne bir de duman tütüyor

denize atıyorsun içinden balıklar geçiyor

yüreğini koymuşsun şiirlerine

bir de gül yanı başında boyamışsın

değme ressamdan iyice güneş batmayı unutmuş

askerler savaşmayı ateş almayan silahların

tek sorumlusu olmuşsun şiirlerinde

Page 26: Kandeşlik

sevdadan söz ediyor şiirler düşünüyorsun yalnızlık zor sevmek de

şiir yazmak da aslında sevmekten vazgeçiyorsun

şiir yazmaktan asla içinden sevda geçiyor

oturmuşsun gece yarısı

şiir yazmaya güneş yoksa lamba

lamba yoksa karanlık karanlıkta bir çığlık

bir çocuk annesini arıyor sen tutuyorsun elinden

içinden çocuklar geçiyor

şiir yazarken sen kentler yıkılıyor dışarıda

sular kirleniyor çaresizliği insanların gözyaşı oluyor içinde

bir şiir daha yazıyorsun

cenazeler kalkıyor ormanlar yanıyor

köpürüyor denizler içindeki gözyaşı

celladına rağmen çıkıyor şiirinden dışarı

Page 27: Kandeşlik

şiirlerinde hak geçmesin diye

sözcükleri tartıyorsun hassas terazide hırsıza madalya

soysuza fahri soyluluk verilirken vur emri çıkıyor yazdığın şiirlere

yazacaksın bir şiir daha

içinde sen içinde bir dünya olacak anlatamayacak bunu

yazılacak tüm şiirler bile

anlıyorum sen sadece şiir yazıyorsun

yani parmağın yok bütün bu kirli işlerde

Page 28: Kandeşlik

İNSAN OLMAK ADAMAKILLI

insan olmak zor zaanat insan olmak zor

insan olmak adam akıllı

yürümek dik gözleri engin

insan gibi insan olmak zor kardeşim zor

öyle doğdun diye

emdin diye ana sütünü okudun diye abece yi giydin diye elbiseyi olunmuyor insan insan gibi belki

Page 29: Kandeşlik

insan olmak zor zanaat kardeşim sanatların en zoru

ne kalem ne fırça ne nota

ne de boya gerek olmak için insan bir yürek gerek

kan ve damardan başka bir beyin gerek

sinir ve hücreden öte insan olmak için

yani sanatkar olmak için şöyle bir açmak gerek kollarını şöyle bir sarmak gerek sıkıca

öyle bir sıcak öyle bir sıcak

ve öyle bir içten ki… insan olduğunu hissedene kadar

insan olmak zor zanaat kardeşim bir kara kutu açıldığında içimizde bir kötü koku yayıldığında dışarı insan olduğumuzdan utanıyorsak

utanıyorsak hayvanlardan bile işimiz çok zor kardeşim

insan olmak adamakıllı çok mu zor kardeşim?

Page 30: Kandeşlik

DAHA, HENÜZ VE HALA

daha gün doğmadı içimize ve umutlar

ve siz siz uyanamadınız

uykularınızdan henüz

bahar gelmedi bahar içimize

bahçelere ve ağaçlara

ve toprağa henüz

kitaplar kitaplar

okunamadı yazılmamıştı da daha

ve sözcükler sözcükler çıkamadı

duvarlar arasından hala

gönlüm gönlüm

kavuşamadı sana henüz yüreğim

yüreğine hapsolmadı ve ellerim

ellerine sarılmadı sarılamadı

Page 31: Kandeşlik

yalanlar aramızda dolanan aklımızı çelemedi

takamadı peşi sıra bizi henüz

toprak

toprak kucaklayamadı tohumu

tohum suyu su bedeni

dolaşamadı henüz

ve bu savaşlar bu zorbalık

bu kan ve bu ölümler bu yok oluş

neden sürüyor hala?

ve bebeler elcek bebeler avuçlarımızda ağlıyorlar ya

nasıl nasıl bildiler geldiklerini aramıza?

Page 32: Kandeşlik

NE İSA’SINIZ NE DE MUSA

ne isa’ sınız ne de musa

havadaki zehir sudaki siyanür gibisiniz

gözümüzde ki ışığı kapatıyor gölgeleriniz

ne isa olabilirsiniz

ne de musa serzeniştesiniz

aynı gül bahçesinde dikeninden sadece

ne bilirsiniz isa’yı

ne de musa’yı ne isterseniz kendinize

unutmuşsunuz yaratılanları yaradan’ dan dolayı diye

Page 33: Kandeşlik

İŞÇİSİYİZ

sonbahardan kalan yaprakları taşıyoruz

omuzlarımızı dertlerimizi

demelerimizi yorgunluğumuzu taşıyoruz

her gün

işimizi sorarsanız işçisiyiz

bu dünyanın

Page 34: Kandeşlik

DÜŞÜMÜZ

tut elimden bir bulut geçerken içimizden

son söylenenler ilk söylenenlerden farklı değil ki

tarlaları ekerken

düş kurmaya gerek yok ancak yola çıkmışsan

uzaklara düş olabilir her şey

kayan deniz yıldızlarıysa eğer

düşen gözyaşlarımızın arasından karışırken gök ve deniz birbirine

yalnızız aynı düş içinde

Page 35: Kandeşlik

SENİN İÇİN

saklayamam bu çığlığı içimde içimde senin için senin için o çığlık o çığlık derinlerde derinlerde bir kor

bir kor dünyaya çıkmayı bekleyen bekleyen geçmişten geçmişten bu yana

Page 36: Kandeşlik

HANİ YA

hani yasakladınız meydanları bize biz de çıkmadık mı?

hani biber gazı

su sıktınız çocuk yaşlı demeden

biz yılmadık ya

hani köpeklerinizi saldınız üstümüze

biz yürüdük ya yine de hani siz iktidarda

biz halkız ya siz korkaksınız biz haklıyız ya

işte siz korkun bundan

Page 37: Kandeşlik

KEHANET

yenildi kurşun askerlerimiz yıkılan kumdan kalelerimizde bu oyunun son perdesinde

kapanacak sahne alkışlar olmadan

tuttuk soluklarımızı rüzgara karşı çöl çekirgelerinin felaketlerinden

kıtlık resmedilecek artık yeşil boyalı tuvalde

sen çekileceksin

şakaklarımda ki atar damarlardan coşkumuzun son nafile gayretiyle

öpüp yüreğimden kırmızı boyalı dudaklarınla

bir sınav açılacak

yıldızların adları sorulacak tek tek bilene tatlı rüyalar dilenecek

bir de cezaları silinecek kara tahtadan

yine kış gelecek haberimiz olmadan geçmiş olacak bahar

buz tutacak şaşkınlığımız aç bir kedi kıvrılacak kirpiklerimizde

okulların önünde adımız okunacak

alfabenin tüm harfleriyle sesimiz çıkmayacak yine de

alkışlara rağmen

Page 38: Kandeşlik

CANDILAR CANANIM

bir candı bin candılar

sırtlanlar leş kargaları

yapıştılar enselerine karanlığın emri bu

elleri canım

gözleri canım candılar canım

cananım hapislere dediler

işkence misali yıllarca çaldılar ömürlerini

canlar canlar

candılar binlerce canım

bu toprak bu hava

bu su gibi muhtaçtık onlara canı veren bile alamaz

böyle canı canım cananım

06.09.2013

Page 39: Kandeşlik

SON

biz yenildik sayamadınız kaç kişiydik biz yenildik

bilemediniz kimdik hesaplaşma gününde

ortaya konulacak tüm hileleriniz

harcadık barışı peygamber sofralarında

ve sevgimiz hançerledi arkadan ağlıyor yüreğimiz ondan

akıyoruz topraktan damarlarımızdan

ormanlardan sahibi değilsiniz yaşamın

biraz küfürle ve kinle bakıyorsunuz

anlamadan

sızıyoruz cevhere

suya toprağa

anılarımızı aşklarımızı

taşıyoruz aramızda kindar değiliz

sevdamızla geldik dünya’ ya

Page 40: Kandeşlik

DENİZ Mİ SAÇLARIN?

önümüz deniz alabildiğince geniş olabildiğince açık

hem geceye hem gündüze

deniz

bir koca derya yani kıyısındayız ve kokusu ve balıklar hani küçük

büyük fark etmez gemiler bir de

parmaklarım dolaşırken saçlarının arasında

deniz gibi ıslak ve

sırılsıklamım yani

Page 41: Kandeşlik

OLMAYAN NE?

bir aritmetiği var adımızın kısa, uzun

çözülmüş, çözülmemiş bir geometrisi var

cismimizin küçük, büyük

hesaplanmış, hesaplanmamış bir fiziği var bedenimizin

ve kimyası içimizin okuduğumuz kitaplarda

olmayan her neyse onu yaşamaya geldik dünya’ ya

Page 42: Kandeşlik

ÖLÜMSÜZLER

iyi insanlar vuruldu iyi insanlar

kan görmedik üstelik gülümsüyorlardı

onlar için ölüm yoktu artık sadece içimiz ağlıyordu

Page 43: Kandeşlik

NAFİLE

nafile bir umut korkuların saltanatında

kalkan gemiler gecenin karanlığında

nafile bir bekleyiş

erişilemez kıyısı olmayan denizlere

bitmeyen tümcelerle

bu çaba nafile

Page 44: Kandeşlik

YAŞAM BU

kenarında kıyısında değil içindeyiz yaşamın

kıyısından kenarından değil içinden geçiyoruz

taraf olmadan sahtekarlığa

tutunmadan haince kokuşmuş rüzgarlara

severek ölümüne farklı dillerde söylenen bir kardeş türküsü gibi

dağ çiçekleri kokusunda fark etmeden

yağmurda ya da karda biten yaşamların içinden

bir gün ıslak bir gün yanmış güneşte

bizi huzurlu kılan rengimiz gün ışığına yansırken

en yoksul halimizle yaşamın içinden

geçiyoruz

işte yaşam yaşam bu olmalı

Page 45: Kandeşlik

ZOR GÜNLERDE

zor günler geçiriyoruz kardeşim zor günler

yazla kış karışık akla kara

aydınlıkla karanlık alnımızda kurşun deliği hapiste geçen kaç yıl

yüreğimizde yine de sevda çırpıyor kanatlarını eski günlerdeki gibi

ancak

zor günler geçiyor yine düşman yine hainler

yine hançer sırtımızda

geçiyor ancak yine de gebeyiz aydınlığa

yine sevda yine yürek

yine aydınlık vuracak bizi

çıktığımız anda

Page 46: Kandeşlik

DEVLETİN KİRİ

ergene nere? çok mu uzak?

uzak mı düşlerimizden bile? ergene’ de akan ne?

zehir akan zehir çok mu?

çok mu uzak size? ergene bir nehir

bin nehir daha akar hepsi zehir

hepsi zehirden

uzak uzak değiller size

su zehir toprak zehirden

hava zehirli

kirleten kim? kimler?

kim ki

devlet oldular başımıza?

Page 47: Kandeşlik

YASAKLAR

yasak olabilir yıldızlar

ve güneş dahi özgürlük de yasak olabilir

sen bana ben sana

dudaklar dudaklara gözler gözlere yasaklanabilir kitaplar da olabilir özellikle

gerçekler kesinlikle yalanın karşısında

yasaklanabilir

korkunun yasası iktidarın sopasıdır yasaklar

yasaklar yasaklar yasaklar

gölgelerimizden çoktur korkarız gölgelerinden bile

kendi gölgelerimiz ise yasaktır artık bize

Page 48: Kandeşlik

YAPABİLİR MİSİNİZ?

-akan su bizim bu orman bizlerin

yüzyıllardır soluruz çocuklarımız da görebilecek mi?-

düşünün bir kere

hangisi kolay hangisi imkansız

yıkmak mı? yoksa yapmak mı?

sorum bu size beyler

evet soruyorum size:

yapabilir misiniz bir ağacı? yapabilir misiniz yapraklarını?

tüm canlıları üzerinde yapabilir misiniz ellerinizle ?

biz bir ağacız

biz yapraklarıyız biz havayız biz suyuz

siz siz beyler

yapabilir misiniz bizi? sermayenizle kredilerinizle işçilerinizle

inşa edebilir misiniz?

Page 49: Kandeşlik

yapabilir mi bizi? su olabilir mi?

su olup akabilir mi sözleriniz?

hava olabilir mi vaatleriniz?

soluduğumuz hava kuş olabilir mi kazançlarınız?

olabilir mi özgürlüğümüz?

biz beyler biz binlerce

ağaç ve yapraklarıyız siz beyler

siz binlerce insansınız siz bizi

yapabilir misiniz? yapabilir misiniz bir çiçeği

üstündeki kelebekle yaşarken?

sorum bu size beyler

Page 50: Kandeşlik

Kitabımı okuyarak

paylaştığınız

için teşekkür ederim.

Hüseyin Mustafa

Hakkımda

1957 de Ankara’da doğdum. Küçük yaşlardan itibaren sırasıyla resim, şiir

ve fotoğrafla ilgilenmeye başladım. 1980’de ODTÜ Mimarlık Bölümünü

bitirdim. 1982’de evlendim. İki kız çocuğum var. Şimdiye değin yüzlerce

mimari tasarım ve uygulama gerçekleştirdim. Dokuz kişisel resim sergisi

açtım. Dört şiir kitabım yayımlandı.

Kısır düşünceler, ideolojiler ve inançlar yerine çok yönlü doğruluğa,

kimliğe ve bilinçli yaşamanın gerekliliğine inanıyorum. Bilinçli yaşamak

için önce yaşamın merkezine solucanı koyabilmeli, beynimizin de tüm

inançlarımızın ve davranışlarımızın merkezi olduğunu bilmeliyiz. İnsan,

insan diyoruz ancak, beynimizi doğru kullanmadığımız sürece de bir türlü

insan olamıyoruz. Bu durumda da tüm kimliklerimiz boş ve anlamsız

kalıyor.

Yayınlanmış şiir kitaplarım:

Çok Yalnızlık Oturdu Yanıbaşımda SKY

Düş ormanlarında Romeo

Mırıl mırıl Romeo

Duvarlar…SKY

Alelade Bir Şairim – e-kitap

Bırakma elimi – e-kitap

Çekirgeye – e-kitap

Page 51: Kandeşlik