582

Upload: deniz-ilgaz

Post on 12-Oct-2015

29 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • T.C. ANKARA NVERSTES

    SOSYAL BLMLER ENSTTS FELSEFE ( SSTEMATK FELSEFE VE MANTIK)

    ANABLM DALI

    HANS-GEORG GADAMERN HERMENEUTNDE

    BR ANLAMA MODEL OLARAK DYALOG

    Yksek Lisans Tezi

    Svitlana Nesterova 01910809

    Tez Danman Prof. Dr. ahin Yeniehirliolu

    ANKARA

    2004

  • II

    T.C.

    ANKARA NVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTS

    FELSEFE ( SSTEMATK FELSEFE VE MANTIK) ANABLM DALI

    HANS-GEORG GADAMERN HERMENEUTNDE

    BR ANLAMA MODEL OLARAK DYALOG

    Yksek Lisans Tezi

    Tez Danman: Prof. Dr. ahin Yeniehirliolu

    Tez Jrisi yeleri

    Ad Soyad mzas

    ............................................................ ............................................

    ............................................................ ............................................

    ............................................................ ............................................

    ............................................................ ............................................

    ............................................................ ............................................

    ............................................................ ............................................

    Tez Snav Tarihi ....................................................................

  • III

    NDEKLER

    NDEKLER .................................................................................................... I

    NSZ................................................................................................................. III

    GR.................................................................................................................... 1

    1.BLM

    HERMENEUTK ANLAMANIN SORUNSALI............................................ 19

    1.1. Problemin Tanm ve Tarihesi........................................................ 19

    1.1.1.nsan Bilimlerinde Anlamaya Farkl Bak................................... 19

    1.1.2.Hermeneutik Gelenekte Anlama Kavramnn Geliimi. ............ 25

    1. 1. 2. 1. Hermeneutiin Tarihine Ksa Bak ........................ 25

    1. 1. 2. 2 Anlama Kavramn Geliimi .......................................29

    1. 2. H.G. Gadamer Felsefesinde Anlama Sorunu ................................ 41

    1.2.1. Anlamann Tarihsel Boyutu.......................................................... 41

    1. 2. 1. 1. Gelenek- nyarg Zamansal Mesafe - Tecrbe..... 41

    1. 2. 1. 2. Tarihsel Olarak Etkilenmi Bilincin Oluumu:

    Kendini ve Bakasn Anlamak.............................. 59

    1. 2. 2. Anlamann Dilsel Boyu............................................................... 86

    1. 2. 2. 1. Ortak Anlamlarn Ortam Olarak Dil...................... 86

    1. 2. 2. 2. Kelime: Varln Temsilcisi..................................... 94

    1. 2. 2. 3. Yorumlama ile Anlamann zdelii ......................... 98

    2. BLM

    ANLAMAYI SALAYAN DYALOG ......................................................... 103

    2. 1. Dilin Gerek Varl: Diyalog ............................................................ 103

    2. 2. Diyalektik ile Diyalog Arasndaki sel Bant .............................. 109

    2. 2. 1 Diyalektik ve Diyalog Kavramlarn Kyaslamas .................... 109

    2. 2. 2. Soru-Cevap Diyalektii ......................................................... 114

    2. 2. 3. Yorumun Diyalektii ........................................................... 117

  • IV

    2. 3. Hermeneutik diyalog ......................................................................... 119

    2. 3. 1. Hermeneutik Durumuna Sen-Ben likilerin Uygulanmas ...... 119

    2. 3. 2. Diyalog Unsurlarnn rdelemesi................................................. 125

    2. 3. 2. 1. teki ile Karlaama Sorunu ................................ 125

    2. 3. 2. 2. Sorunun Aklayc Nitellii .................................... 131

    2. 3. 2. 3. Hermeneutik Anlamada Dinlemenin Gerei ............. 139

    2. 3. 2. 4. Yantlamann Sorunsal.............................................. 144

    2. 3. 2. 5. Diyalog Srecine Motivasyonun Etkisi .................... 147

    2. 4. Hakikat ve diyalog: Diyalog Prosedrn Kullanlmas ....................151

    SONU ................................................................................................................. 157

    KAYNAKA ........................................................................................................ 162

    ZET....................................................................................................................... 167

    ABSTRACT.......................................................................................................... 168

  • V

    nsz

    Trkiyedeki almalarm, kendi lkemde ok az bilinen ve felsefe alannda

    ciddi ve kapsaml aratrma bulunmayan Trk ve Dou felsefesi zerine odaklamay

    amalyordum. Fakat reel artlarda teki kltryle karlatmda, byle bir

    aratrma iin henz hazr olmadm hissettim: Yabanc bir kltr kolay ele

    alnabilen bir nesne deil; fakat kendi zn saklayan ve derinii gsteren tinsel

    bir olgudur. Hangi lleriyle onu deerlendirmeliyiz? Nasl bir yaklamla onun

    bize almasn salayabiliriz? ncellikle bu sorunlar zme konusunda bize

    yardmc olabileceini dnerek, yorum ve anlama sanat olarak tanmlanan

    hermeneutie ba vurmak gerekliliini anladm. Ayrca, Hans-Georg Gadamerin

    almalarnda bize bir anlama modeli olarak sunulan diyalog durumunun, kltr

    alannda yaplan aratrmalar iin elverili bir yaklam olduunu grdm ve bu

    tez almasnda, diyalog srasnda alan anlama imkanlarnn, insan bilimlerindeki

    anlama artlarna uygun olup olmadn incelemeye altm. Bunun yannda,

    Umberto Econun deyiiyle: Bir problemi gelitirmek, onu zmek anlamna

    gelmemektedir: Yalnzca terimlerini, tartmay daha da derinletirecek biimde

    aydnlatmak anlamna gelebilir.1

    Benim iin, bu almann teorik olmasnn yannda, pratik bir boyutu da

    bulunmaktadr. inde yetitiim evreden farkl olan bir kltr ile daima bir kltrel

    diyalog ve etkileimde bulunduum iin, az olsa bile, kendi kltrel snrllm

    geniletmeye ve teki ile iliki kurma tecrbesini edinme frsat buldum.

    Bu vesileyle, kendimi anlalr klmak abalarm tevik eden tm Trk

    Milletine ve eitim imkann salayan Trkiye Cumhuriyetine minnettar olduumu

    belirtmek istiyorum. Benim iin Trkiyedeki felsefe dnyasnn kapsn aan,

    almalarm ynlendiren, hogr ve anlay gsteren tez danmanm, saygdeer

    hocam Prof. Dr. ahin Yeniehirlioluna sonsuz teekkrlerimi sunarm. Ayrca,

    blmmzn dier elemanlarna, bana salam olduklar katklardan dolay

    teekkr ederim.

    1 U.Eco. Ak Yapt, cev. Nilfer Uur Dalay, CAN Yaynla, stanbul, 2000, s.31.

  • VI

    GR

    Felsefenin evrensel erei, sz ile tartma sanat yolundan geerek gerekleri aramak, onlar bulmak, belirlemek, irdelemek istemek ve anlatma geerek, dncenin biimini, yani dncenin varlk olarak dizgelemesini evrensel bir dzeyde ortaya koymaktadr. 2

    . Yeniehirliolu

    "Hans-Georg Gadamer'in Hermeneutiinde Bir Anlama Modeli Olarak

    Diyalog bal altnda, anlama srasnda uygulanan ilemler ile diyalog srecindeki

    fenomenler arasndaki benzerlik ve ilevsel yaknl gstermeye alacam. Bu

    alma, byk lde H.G Gadamer'in ba yapt olan "Hakikat ve Yntem"3

    (Wahrheit und Metode, 1960) adl kitabna dayand iin, onun mantn ve

    yapsn izlemektedir. ok iddial olmasna ramen bu kitabn ad, aslnda biraz

    ironik biraz da zlem ile benzer bir duygu uyandrmaktadr. Kesin bir hakikat veya

    ona ulamay garanti eden bir yntemi arayanlar, mutlaka hayal krklna urar:

    Bu, inceledii konulara gre derin ve eletirdii malzemeye gre kapsaml eserde

    Gadamer, ne hakikatin bir tanmn verir, ne de yntemin. Dahas, yaptn

    sayfalarnda adm adm amlanan hermeneutik retisinin "bir yntem olmadn"

    srarla vurgulamaktadr. inde incelenen meseleyi gz nnde tuttuumuz zaman

    anlayor ki, kitabn asl ad - byle bir dzeltme yaplabilir ise - "Hakikat ile

    Yntem", baka bir deyile, hakikat ile yntem arasndaki ilikiler ve bunlarn

    birbirine uymasdr.

    2 .Yeniehirliolu., Felsefe Diyalektik, Bilgi Kuram, Ankara niversitesi Basmevi, 1982, s.17. 3 alma srasnda bu kitabn Ukrayna Diline evirisi kullanld, ( - , , , , 2000; Almancadan Ukraynacaya eviren Oleksander Mokrovolski), fakat illerde atflarn ve dipnotlarn okunmasn kolaylatrmak amacyla Hakikat ve Yntem olarak gsterilecektir.

  • VII

    En geni anlamda Gadamer, nsan Bilimlerinde uygulamas gereken

    prosedrlerine ve anlama formlarna deinmektedir. Bu problemin nemi ve

    gncellii, ayn zamanda bizim aratrmamzn gerekliini ortaya kartmaktadr.

    Farkl, daha insan bir yaklama ihtiya, zellikle dnya apnda krizleri ve

    atmalar meydana getiren XX. yzylnda hissedilmeye balad. Bu probleme ksa

    bir ekilde gz atmann faydal olacan dnyorum.

    Fransis Baconun ne srd Bilgi gtr sloganndan beri bilim, insann doal ve

    toplumsal alanda iktidara ulamasn salayan teknik bir gcn anahtar olarak gelitirildi. zellikle,

    Descartes tarafndan ortaya konulan yntem ve rasyonel dnme tarz tekniin geliimini tevik etti.

    nk doa bilimleri balangtan beri, kesin ve alternatif kabul edilmez bir metodun kuruluuyla

    belirlenmi ve bu metotla gelimitir. Kendi metot ile yaratlan doa bilimleri, XVII yzylndan beri

    Kepler, Galilei ve Newtonun almalaryla balayan bir gelenee sahiptir. Bylece doa bilimleri,

    kendi gcn modern teknikte de gstermi ve doaya hakim olma gdsn dnlmedik bir

    lde gerekletirmiti. Fakat burada bir sorun yattn gryoruz: ada dnyada teknolojinin

    geliim hz ile insann ruhani, kltrel geliim hzn kyaslarsak, azalma eilimi gstermeyen bir

    a greceiz. Gnmz itibariyle, en ileri teknolojiyle tehiz edilmi insanlk, kendi yaratt ve

    meydana getirdii olaylarn sonularn ne nleyebilir ne de dzeltebilir ve dolaysyla, hem doal

    evrenin dengesini, hem de kendi biyolojik varoluunu tehdit etmektedir. Baka bir deyile,

    insanolunun eline geen teknik g, onun irade ve ahlak normlarnn kontrolnden kt.

    Yaptklarndan sorumlu olmamak, sorumsuzluk - insanln imdiki durumunu en doru karakterize

    eden kelimedir.

    Fakat nedir sorumluluk? Nasl kendini belli edebilir? Bu kavramn Trkesine baklrsa,

    temelinde soru kknn yattn greceiz; Ukrayna Dilinde, sorumluluk anlamna gelen

    vidpovidalnist kelimesinin kknde vidpovid(cevap) szcn buluruz. Buna benzer ekilde Rus

    Dilinde otvetstvennost ve ngilizcedeki responsibility, cevap anlamna gelen kelimeden

    tretilmitir. Demek ki, sorumlu olmak, baka birisinin sorusunu yantlamak, bir eyin karsnda

    cevap verebilmektir. Sorumlu olmak, herhangi bir kararda veya hareket baka birisinin varln ve

    grn hesaba katmak. Sorumluluk, soru- cevap eklinde, diyalog kurmak suretiyle kendini belli

  • VIII

    eder. Fransz hermeneutik dnr Paul Ricoeur, sorumluluk kavramn yle tanmaktadr:

    Sorumluluk kavram iki anlam birletirmektedir, bakasnn varln hesaba katmak ve

    bakasnn hesabnda saylm olmaktr. 4

    Oysa, Descartes ve Kantn metafizik sbjektivizminde toplumsal boyutun yokluu bellidir.

    Onlar tarafndan ortaya sunulmu ve bir gelenei balatan metodolojik solipsizm, bilginin temelini

    dnen znede arar: nk, rasyonel bilincin kendi ierii kesin olabileceine, dahas, kendi

    kendisini kendi rasyonel ilemlerine gre yasallatrma ve dzenleme gcne sahip

    bulunabileceine imada bulunur. Kantn syledii gibi: Varlklarn btnl akla a priori

    verilmi bir kavram; benim kendi bilincimden kaynaklanr.5 Baka bir deyile, metodolojik

    solipsizm, bilincin kendi bilme-kavrama aktivitesinin btnyle zgr ve zerk efendisi olduunu ve

    hi deilse, doadaki ve tarihteki zorunluluk ieren olaylara bal bulunmadn varsayarlar.

    Descartes, kendi yntemini bir tek kendi anlna dayanarak ispat etmeye alt. tirafna gre,

    Benim niyetim, hibir zaman, kendi dncelerimi dzeltmekten ve tmyle benim olan bir toprak

    zerinde kurmaktan daha teye gememitir.6 Geri, onun dedii benim olan toprak z

    itibariyle toplumsal ve bakasnn varln grmezlikten geldii zaman, bu toprakta korku ve phe

    uyandrc hayaletler yerleir. Halbuki bunlar her zaman hissettiimiz teki insann glgeleridir.

    Totallemi, kendi iine kapal dnme tarzn, kendi kategorilerinin tuzaa dt, kendi

    kategorilerince krletirildii bir dnce patolojisi sergileyen bir tarz olarak grmek mmkndr.

    Bu monolojik, tek tarafl rasyonel dnme tarz ve onun temelinde yatan dnyaya kar davran,

    zne-nesne ayrmna dayanmaktayd. zellikle bu ayrmda ada dnyann sorumsuzluk

    krizinin kaynan grmek mmkndr. nk nesne soru sormaz! Nesnenin karsnda sorumlu

    olmak, ona hakkn vermek zorunda olmad iin rasyonel dnme tarz, ok ksa sre iinde

    parlak sonular elde etti. Fakat rasyonel bilimin elde ettii sonularn etkisi, yeryz ve insan

    toplumu iindeki ilikilerini dzenlemekle kalmayp, neredeyse genetik kodlarmz deitirmeye yol

    aan bu srelerin dnmezliine yol at. unu syleyebiliriz: Yaamak iin insann doal evre

    ile yeni bir tr iki tarafl ilikilere, yani diyaloga ihtiyac vardr.

    4 P.Ricoeur, So-Mme Comme un Autre; , Ukraynacaya ev. Viktor Andruko, Olena Srtsova, , , 2002, s.198. 5 I.Kant, Fragmanlar, ev. O.Aruoba, Altkrtkbe Yayn, stanbul, 2000, s.35. 6 Descartes, Metot zerine Konuma,, ev. K. Sahir Sel, Sosyal Yaynlar, stanbul, 1994, s.18.

  • IX

    Yntemli doa bilimlerin dogmatizmine kar km hermeneutik dnrler, zm

    hermeneutikte, anlamann znel ve tarihsel temelinde aramak gerektiini sylemektedirler.

    Habermasn syledii gibi:

    Teknik acsndan yararlanlabilir bilginin yaant-dnyas balamna tanmas,

    monolojik tarzda retilen bilginin konuma boyutunda, yani gndelik dilin

    diyalogu iinde anlaabilir klnmas gerektirir; ve bu transfer elbette hermeneutik

    problem dourur. 7

    Bunun yannda, yntem ile onun araclyla inceledii konu birbirine uymas

    ile ilgili sorunlar zmeye altmz zaman ilikilerde bulunan elerden yola

    kmamz gerekiyor ve ister istemez ebedi soruya dnm oluyoruz: Nedir

    hakikat? Soyut kavramlarla ilem yapan mantk ve matematik iin 1+1=2 gibi

    olgular phe gtrmez bir hakikattir. Fakat devingen, deiken ve yaratc olarak

    nitelendirilen varlklar iin bu yasa geerli olmayabilir. rnein iki nehir kart

    zaman bu forml 1+1=1 olarak; iki insan hayatlarn birletii zaman ise 1+1=3

    olarak deimektedir. Edmund Husserl, Mantk Aratrmalar adl eserinde,

    gereklik ile hakikat arasndaki ayrm incelediinde yle bir sonuca varmaktadr:

    Hakikat/doruluk zaman iinde teyit edilebilen bir olgu deildir. Hakikat/ doruluk

    sadece bir eyin varoluu, onun durumun mevcudiyeti, deiimlerin devam

    anlamna gelebilir. Fakat o kendisi zamansal olan her eyin stndedir, baka bir

    deyile ona zamansal varlk, oluum ve yok olu atfedilmez.8

    Fakat insan varlnn zellii, Heideggerin ifadesiyle zaman araclyla mevcudiyet

    olarak belirlenir.9 O zaman insani hakikat nedir? Diyebiliriz ki, en geni anlamda hakikat, bizim

    yaammz dzenlemek suretiyle zaman ve mekan iinde varolmamz salayan ve koruyan bir

    eydir. Hakikat, kantlama gerektirmeyen, ak seik algladmz ve bu nedenle ona altmz bir

    eydir. Pascalin dile getirildii gibi: Alkanlk gzellii yaratt gibi doruluu da yaratmtr.10

    Baka bir deyile, hakikat toplumsal deer, gelenek ve grenee bal bir kavramdr. Hakikat, ne

    7J. Habermas, Hermeneutiin Evrensellik Talebi, Hermeneutik ve Hmaniter Disiplinler ev. ve der. H. Arslan, Paradigma, 2002 ( Bu derleme illerde HHD olarak belirlenecek), s. 237. 8 E. Husserl, Mantk Aratrmalar: Saf Manta Prolegomena Rusaya ev. S. Frankl, VENTUR Yaynlar, Kiev,1995 . , , 1995, s.76. 9 M. Heidegger, Zaman ve Varlk zerine, ev. Deniz Kant, A yaynevi, Ankara, 2001, s.14.

  • X

    bende, ne de sende ikamet eder. O, bizim aramzdadr. Ben tarafndan ya da Sen tarafndan

    balangta iddia edilen ey deildir artk; daha ok diyalog srasnda doan bir eydir. nsan varl

    dnyann ortak paylamn gerektirmektedir. Bu, bir tr yan yana yaama, eitliin

    birlikteliidir. Ne modern bilimlerin uzmanlamas ne de toplumu bir araya getiren politik

    egemenlik ve ynetim kurumlar, anlalan bir iletiime dayal anlama dairesinin dnda kalmaz.

    Demek ki, z itibariyle toplumsal olan bir hakikate ulamak iin diyalog kurmak zorundayz.

    Diyalog, ayn zamanda baka gncel sorunlarn zmlenmesinde yardm edebilen tek

    bir yntem olarak grlr. Varoluumuzu ekillendiren, davranlarmza yn veren bir eitim ve

    kltrleme srecine bal olduumuzu, ve bahsettiimiz srecin rnleri olduumuzu kabul

    etmemiz gerekir. nk her insan doal evrede olduu kadar, toplumsal bir evrede de yaar. nsan,

    doal bir varlk, evrim srecinin rn olan bir varlk deil, fakat sosyal- kltrel bir varlk, kltr

    rn ve kltr yaratan bir varlk olarak deerlenebilir.11 nsann kltr rn olduunu

    sylediimiz zaman, bir dzeltme yapmamz gerekir, yle ki, insanlar farkl kltrlerin rnleridir

    ve farkl kltrleri yaratan varlklardr.

    Bu kltrel eitlik, kreselleme srecinin sonularyla daralan mekan ve

    daha hzl geen zamanda kendisi iin yer bulmaya almaktadr. ie gelen

    farkl kltrlerin iletiimi ise, atmal veya tek tarafl olmaya eilim

    gstermektedir. Hegele gre, tinin geliim srecinde bakal ortadan

    kaldrlmaldr12. Fakat grdmz gibi ada dnyada kartlarn kaldrlmas

    genelde farkl dnen taraf yok etmek yoluyla gereklemektedir. Anlalyor ki

    farkl kltrlerin yaklama hareketi basit ve sorunsuz olmuyor. Endstriyel

    gelimenin daha yksek aamasnda bulunan lkeler genellikle kendi hayat tarzn,

    10 B. Pascal, Dnceler, ev. smet Zeki Eybolu , Say Yaynlar, stanbul,1996, s.66. 11 rnein, Diltheyin almalarn dorultusunda devam eden Ernst Cassirer, insanin esas dnyasnn kltr dnyas (tinsel dnya) olduunu, insann kendi tarihine ve kltrne ynelme biiminin, kendi kltrel/tarihsel konum ve donanmndan hareketle gerekleen bir ana edimi olduunu belirtmiti. nk Cassirer'in belirttii gibi, "doa" dediimiz eyi, yalnzca kltrn iinde tanyabiliyoruz. Bu, en azndan kltr varlna sahip olduumuzdan beri byledir. Kltr ve tarih ncesi durumun, "doal durum"un ne olduunu da asla bilemeyiz; nk byle bir "doal durum" hakknda da ancak belli bir kltrellik formu altnda sz edebiliyoruz.(E.Cassirer nsan stne bir Deneme, ev. N Arat stanbul,1997) 12 G.W.F. Hegel, Tinin Grngbilimi, ev. Aziz Yardml, de Yaynlar, stanbul, 1996, s.125.

  • XI

    dnyay alglama eklini, Etik ve Estetik deerlerini bakalarna kabul ettirmektedir.

    Bunu derken bir tr askeri mdahale ya da baskdan sz etmiyoruz; btn mesele,

    teknolojik geliim ve maddi refah ile salamlatrlm Batl dnme tarznn

    daha cazip olmasdr.

    Etnik-merkezciliin bir tr olan Avrupa-merkezcilii dnld kadar normal ve zararsz

    bir olgu deildir. Genel anlamda, bir belli gruba zg olan normlar ve dnceler, bu gruptaki insanlar

    tarafndan mutlak, kusursuz ve herkes iin geerli bir ey olarak algladklar duruma merkeziyetilik

    terimi konulmutur. Felsefi anlamda ele alnan merkezcilik, "bakasnn", "tekinin" sesinin

    duyamazl, ya da baka bir deyile seeneklerin bulunmaydr. Bylece Dnya kltr biricik, tek

    biimlik, kltrel difzyon tehlikesinin karsnda bulunmaktadr. Biz dnyann resmine ne kadar ok

    ayrntlar katarsak, o kadar net ve doru olarak dnyann resmi kar. retimin tek biimliliinde

    kendi kltrel kimliini kaybetmemek iin, bize benzemeyen ve ou zaman daha gl olan taraf

    ile sregelen iletiimde kendi hakkn savunabilmek iin bir diyalog tekniine ihtiyacmz var.

    Dnce evrimini izlemeyi amalayan felsefe tarihinde, rasyonel dnce tarznn

    yerine geebilecek alternatif bir tutum yok mudur? Vardr, ve umarz bir tek deildir.

    Bu almann amac, olanakl dnce tarzlarndan birisini desteklemektir. Aratrma

    konusu olarak aldmz anlama ve dnce modeli, sbjektif hakikat iddialarnn etkisini

    reddetmeyen ve zne-zne ilikisinde meydana gelen diyalojik dnme tarzdr. Aslnda o, z

    itibaryla, kesin ve tek biimli olmad iin uzun zamandr itibar grmemekte olup ve daha ok

    literatr ve sanat alannda yer almtr.

    Bat-Avrupa felsefe geleneinin temelini atan Eski Yunan dnrlerin yaptlarndan beri

    diyalog, diyalojik dnme tarz ve onun zemininde yntem olarak gelien diyalektik gnmze kadar

    gelmektedir. Platonun kendi yaptlarn diyalog eklinde yazmasnn nedeni, sadece Sokratese kar

    hissettii saygdan dolay deildir; anlatnn monolojik ve otoriter niteliklerini ortadan kaldrmak

    iin canl konuma tarzna ba vurma dncesidir. Onun iin, diyalog ilkesi bir hakikat

    gvencisidir. nk sylendii her ey sadece bir bakas tarafndan algland zaman ve bakasnn

    onayyla dorulanr.

  • XII

    Hatta dncenin kendisinin sadece bir i diyalog olarak meydana geldiini tahminde bulunan

    Platon, dnme fenomeni u ekilde tasvir etmektedir:

    Dnme.... : ruhun inceledii konular hakknda kendi kendisiyle yapt bir

    konumadr.... Ruhun bu dnmesini ben de yle tasarlyorum: bu, ruh iin bir

    konumadan baka bir ey deildir. Bu srada kendi kendisine sorular sorar,

    bunlara evet ve ya hayr diye cevap verir. Fakat vaktaki ruh, ister yava, ister

    hzla ilerleyerek, bir karara eriir ve kendi kendisiyle uyuur , o zaman

    hkmlerinde artk tereddd kalmaz; ite o zaman onun bir sanya sahip

    olduunu syleriz. Onun iin ben, sanda bulunmay bir konuma, sanda bir ifade

    edilmi bir hkm diyorum; yalnz bu bakalaryla ve yz yze deil de, kendi

    kendine ve sessizce olur13 Diyalog, anlama, alglama, ifade etme, ortak toplumsal deer, konuma kodlarn ve bunun gibi deiik bilim ve

    akmlarn aratrma konusu olan problemlerini ierdii iin, bir ok dnrlerin yaptnda yer alr. Bazlar, tpk

    Platon gibi onu pratik anlatm tarz olarak kullanmay tercih ederler, bazlar ise esas diyalog srasnda meydana gelen

    fenomenler zerinde dururlar. Onlar arasnda anlamay salayan birka en nemli hususu u ekilde sralayabiliriz: dilsel

    olmas, zneler aras olmas, uzlamay salar olmasdr. Geni alamda, almalarnda bu unsura deinen herkes belli

    lde diyalog probleminin incelemesine katkda bulunmutur ve bu dnrlerin listesi Sokrates, Platon ve

    Aristotelesten balayarak hemen hemen btn dnrleri iine almaktadr. zellikle dilsel dn (linguistik turn)

    slogan ile n plana kan dnrler XX.yzyln felsefecileridir. Btn bunlar ele almak mmkn olmadndan,

    aratrmamz iin zellikle, solipsizmden kmak amacyla baka bir zneye gei yolu aan dnrlerin retileri, yani

    anlamann tarih iinde ve dil vastasyla gerekleen zneler aras etkileimin olduunu vurgulayan dnrlerin iddialar

    konumuz bakmndan byk nem tar.

    Montaigne ve Descartesin benine Pascal yle kar kar: Ben, nefret uyandran bir

    eydir. Hegelden Marxa kadar, br insanlar, gitgide grdm ve iittiim eyler deil,

    birlikte eyleminde bulunduum insanlar durumuna gelmektedir. Bunlar artk bilginin ve eylemin

    nesnesine deil, znesine yakndrlar. lk nce Hegel, akln, gemiinden koparlarak veya tarihin

    araclk ettii ve konutuu dilden izole ederek anlalamayaca konusunda srar etmektedir. Hegel,

    ayrca Tinin Grngbilimi adl eserinde insan bilincinin, farkl zamanlarda farkl kapasiteleri,

    snrlamalar bulunan ve tarihsel olarak ortaya kan bir gereklik olduunu ne srer. Hegel, daha da

    ileri giderek, akln, gemiinden ayr olarak veya tarihten bamsz tarzda kendilerinden

    tretilebilecei temeller olarak hizmet gren hibir doru balang noktasnn (dnyay kavrama

    gds ve arzusu dnda) bulunmadn ne srmtr. zbilin bir bakas iin kendinde ve kendi

  • XIII

    iin olduunda ve olmas yoluyla kendindedir; e deyile, ancak tannan bir ey olarak vardr.

    Kartlklar iinde eksiksiz zgrlk ve bamszla iye ayrmlam, kendileri iin varolan

    zbilinlerin birliidir; Ben, ki Bizdir; Biz, ki Bendir. 14 Fakat sonunda, kendinin bilincine ulaan

    insani akl olarak mantk, artk tarihten etkilemeyecei bir mutlak bilme noktasna ulaabileceini

    ne srmtr. Bu nedenle, Hegel iin teki sadece bir ara, ara basamak, gemesi gereken bir

    aama ve asla temel oluturucu bir ey deildir. Onun ifadesiyle: Her biri teki iin orta terimdir

    ki, bunun yoluyla her biri kendini kendisiyle ile dolayl klmakta ve kendisiyle birlemektedir.15

    Wittgensteinin gelitirdii dil oyunu kuram, dilsel tutarlklarn okluunu ve bundan uygulama asndan

    uylamclklarn gsterir. Ona gre, dil oyunu dilsel uygulaymlarn yorumlamasdr. Dahas, dil iindeki

    uygulaymlarnn ancak bir soru ya da olumsuz bir tmce karsnda verilen dilsel tepkiler iinde ele alnabileceini

    vurgular. Dil oyunu olmayan szceler, incelemelerde yarar salamazlar. Wittgensteine gre, hayatmz kuatan dil

    oyunlarn eitlii, ilk ve son olarak verilen sabit bir ey deildir, ancak diyebiliriz ki, yeni dil modelleri , yeni dil

    oyunlar varlk kazanrlar ve tekiler eskimi ve unutulmu olurlar 16 Ona gre, toplum bireyleri, farkl etkinliklerde

    ayn sayda dil oyunlarna katlmak durumundadrlar. Yani, ayn szce, farkl dil oyunlarnda yer alabilir. Bu olgu, Sovyet

    muhalif dnr Mihail Bahtinin almalarnda diyalogizm adyla ele alnan olgudur.

    Bahtin felsefesinde, diyalog kavram, insann hayatna nfuz eden evrensel bir husus olarak nem ve arlk

    kazanmaktadr. Onun yaklamnda diyalog, farkllklarn (kendi iinde ve dnda), ift sesliliin mbadelesidir.

    Diyalogda (veya Bahtinin tercih ettii deyimle diyalojide) son sz yoktur, sonulanm yarg, tek yorum, tek

    gr ve nihai hakikat da... Bahtine gre, diyalogun sona ermesi, her eyin sona ermesidir. Ayrca dilin kendisinin bir

    diyalog olduunu vurgulayan Bahtin, dilin yaamndaki merkeziletirici eilimler akmyla doan ve ekillenen dilbilim,

    biimbilim ve dil felsefesinin, dilin diyalojiklemi oksesliliini gzden kardn sylemektedir. Ona gre, Dil ii

    diyalog bile bugne dein dilsel veya biemsel adan neredeyse hi incelenmemitir.17 Grdmz gibi, dilin iindeki

    diyalog olgusuna dair dnceler Bahtin ile Wittgenstein anlaylarnn ortak noktas olmasna karn, Bahtin tarafndan

    gelitirilmi eylem felsefesi Gadamerin etkin tarihi bilin kavramna uymaktadr.

    Varoluuluk akmnda, Martin Buber ve Gabriel Marcel gibi dnrler,

    diyalogu, sadece baka insanlar anlamamz deil, kendi hayatmz anlaml

    klabilecek etkisini de ierdiini sylemektedirler. Yeni iletiim teknolojisinin

    sunduu kolayla ramen, bireylerin yaamlarna nfuz eden yalnzlk ve yadrgama

    13 Platon, Theaitetos, Diyaloglar, eviren Prof. Dr. Macit Gkberk, Remzi Kitabevi, 2. bask, ubat 1995, s. 242. 14 G.W.F. Hegel, Tinin Grngbilimi, s.124. 15 A. g. e., s.120. 16 L.Wittgenstein, Felsef Aratrmalar , ev. Deniz Kant, Kyerel Yaynlar, stanbul, 2000, s.23.

  • XIV

    duygular gn getike artmaktadr. Buber: Kolektivizm insann, kendi kendisiyle

    yz yze gelmeyi engellemek iin kurduu son snrdr.18 der. Bakalaryla ortak

    anlaya ulamamz, gemitekine gre daha fazla zorunlu klan artlarda insan,

    kendi kiiliine varmasnn baka insan anlamak suretiyle gerekleeceini

    bilmelidir.

    Martin Buber Ich und Du19 adl yaptnda, gerek bir diyalogda sradan bir konumadan

    daha derin bir eyin gerekletiini syler. Ona gre, ben-sen etkileimi, kiinin kendisini kar

    tarafn kayglarna itenlikle amas anlamna gelir. Bu tr bir diyalogda ben,ne seninle konuurken

    kabul etmediim fikirlerini zellikle gz ard ederim, ne senin syleyeceklerini yarm kulakla

    dinleyip szlerini rtecek savunular sralamakla megul olurum, ne de kendi nyarglarm

    pekitirmeye alrm. Tam tersine senin bak an btnyle benimser kelimenin tam anlamyla

    onunla ilgilenirim. Sen de ayn eyi yaparsn. Karlkl anlay gelitirmek amacyla, birbirimizin

    grlerini iselletiririz. Buber, diyalogun bir varolma biimi olduunu sylyordu. Buberin

    felsefesine gre yaamn kendisi bir tr toplant, diyalog ise zerinde bulutuumuz noktadr.

    Diyalogda, kendimizi donattmz ince yzeyselliklerin ve savunularn tesine geeriz.

    Diyalog zerine yapm olduumuz deerlendirmelerden sonra bu tezin asl konusunu tekil eden probleme geebiliriz.

    Bizim iddiamz udur: anlama, insann dnyada ve ilk nce kltr dnyasnda varolma tarzdr. Doal ve kltrel evre

    ile zorunlu iletiim, sz yerindeyse diyalog, anlamay gerekli bir drt haline getirmektedir. Ayn zamanda, tahminlerin

    eitliliinde ve srekli bilgi alveriinde oluan dnce, yaps itibariyle diyalojik kalmaktadr. Anlam toplumsal bir

    deer olduu lde, anlam bilgi edinmeyi amalayan anlama, dier insanlarla anlamay gerektirmektedir. Bu durumda

    fikir mbadelesi ve paylamn salayan, ortak deer alann oluturan ve ayrca yeni fikir retimini gerekletiren

    diyalog en elverili ve verimli hem anlama yapsnn temelinde yatan, hem de onun pratik ilemi gereklemesinde i

    gren bir edimdir. Gadamerin ifadesiyle:

    Anlama yetenei insann doutan gelen temel kabiliyeti, bakalaryla komnal

    hayat destek salayan, daha da nemlisi, dil ve diyaloga katlm yoluyla ortaya

    kan kabiliyetidir.20

    17M. Bahtin, Karnavaldan romana, ev. Cem Soydemir , Ayrnt Yaynlar , stanbul, 2001, s. 49. 18 . -, , 1998, c. .91. M. Buber nsan Sorunu, Almancadan Rusa ya eviren Nikolay Kynir 19 M. Buber I and You, ngilizceye evir. R.G:Smith Edinburg, T.&T.Clark, 1970. 20 H.G. Gadamer, Metin ve Yorum, HHD, s. .285.

  • XV

    Platonun yukarda aktardmz dnceleri, diyalojik anlamann insan akl

    yapsnn haiz olduu bir zellik olduunu ima etmektedir. Gerekten de diyalog,

    hem konumay, hem de anlamay gerektiren bir edimdir. Anlama ve konuma ise

    insann tanmlayc karakteristik bir zelliidir. rnein Aristoteles insan, logosa

    (yani dile) sahip bir yaratk olarak tanmlyor.21 Ernest Cassirer, insan, dnyay

    sembolletiren hayvan olarak22; Herder ile Wilhelm von Humboldt ise temelde

    lingistik (dilsel) bir varlk olarak grmektedir. Bu suretle diyalog, hem btn bu

    tanmlamalarn, hem de anlama ile konumann kesime noktas olarak

    grnmektedir. Daha genel olarak ele alndnda anlama, dnme yetisinin bir

    icras, konuma ise insann dilsellii ile saland bir edimdir. Bu nedenle bu

    alma, belli bir lde dnme ile dil akasndaki ilikiler ve karlkl etkileimi

    zerinde yaplan incelemeleri kapsamaktadr. Bu derin ve ok tarafl problemin

    felsefi boyutunu amamak iin ve mmkn olduu kadaryla dar ve sarih aratrma

    alannda kalmak amacyla, bu alma ada felsefede anlama ile en sk ekilde

    balanan hermeneutik akmn erevesinde kalmaktadr.

    Bizim almamzn ilk ana blm, hermeneutikte ve ayrca Gadamerin

    felsefesindeki anlama probleminin incelemesini iermektedir. nceleme srasnda,

    anlamay mmkn klan tarih, dil, ve onlar tayc bir zellie sahip olan ve

    gelenek diye adlandrlan faktrlerin karlkl etkileimine deinilmektedir. kinci

    blmde ise, anlama srecinin zn oluturan diyalektik ve diyalojik bilgi edinme

    hareketini ele alacaz. Burada bizim amacmz, diyalog unsurlarnn analiziyle,

    anlamay ve anlamay salayan durumlar aa kartmaktr. Bylece, diyalog

    21 Aristoteles, Politika, ev. Mete Tuncay, Remzi Kitabevi, 4. basm, stanbul, 1993, A.2. 22 E. Cassirer, nsan stne bir Deneme, ev. N Arat stanbul,1997, s. 56.

  • XVI

    eklinde gerekleen hermeneutik anlamann bir modelini incelemi olacamza

    inanyoruz.

    Bu aratrma iin hermeneutik felsefe grn sememizin nedeni birka temel hususa

    dayanmaktadr. lk nce, anlama ve yorumlama sanat olarak tantlan hermeneutik felsefesinde,

    anlama merkezi bir yer tutmaktadr. stelik hermeneutik, dar bir alamla snrl olmayp, btn insani

    ilikileri kapsayan bir dnce tarzdr. Jrgen Habermas hermeneutiin evrensel olmas gerektiini

    vurgulamaktadr:

    Anlama ve kendisini anlalr klma sanat, doal dilin aralarnn ilkece herhangi

    bir sembolik kompleks, ancak balangta ortaya kabilen yabanc ve ulalmaz

    anlamn aklamakta yeterli olduu karakteristik kavraylaryla bir felsefi

    hermeneutik salar23

    zellikle tin rnleri anlamay amalayan hermeneutik, zorunlu koul olarak

    kendimi anlayp ve bakasn anlamaya alarak insanlar aras uyum yeni bir

    beraberlik kurmaya abalamaktadr. Burada herhangi bir diyalog ile hermeneutiin

    gtt amalarn kesitiini gryoruz. Gadamerim syledii gibi:

    Hermeneutikin devi, bir tin ile baka bir tinin arasndaki

    toplumsal ve zamansal uzamlarda kpr kurmaktan ibaret..

    Hermeneutik, uzamda bir ruhtan baka bir ruha kadar kpr kurarak

    yabanclama derecesini azaltyor.24

    Hermeneutik, inceleme konusu olan eye bir nesneye bakt gibi deil,

    baka bir zneye bat gibi bakar. Diyalog ise, iki zne arasnda srebilen en doal

    ilikidir. Dolaysyla, bir hakikatin bir diyaloga dayal aratrma tarznda olmas,

    gerekiyorsa, bu bilimsel yntemin uygulamasyla kefedilemez demektir. Bu

    nedenle biz, mutlaka baka birok bilimlerin aratrma konusu olan, anlama ve

    23 J.Habermas, Hermeneutiin Evrensellik Talebi, HHD, s.232. 24 H.G. Gadamer, Estetik ve Hermeneutik, Hermeneutik ve Poetik, Almancadan Ukraynacaya ev.V.Babi , , , 2001, s. 12.

  • XVII

    konumay birletirme edimi olan diyalogu, hermeneutik dnrlerinin

    kavraylaryla ele almay tercih ettik.

    kinci olarak, bir yorumlama ve anlama sanat olarak hermeneutik, pratik

    ihtiyalar temin etmek amacyla ortaya kt ve gnmze kadar, ar soyutlamalara

    giren ve bu ekilde insan dnyadan koparan felsefelerin tersine, bu somut olma

    eilimi dorultusunda devam etmektedir. Diltheyin ifadesiyle: Anlama ncellikle

    pratik yaamann ilgileri iinde ortaya kar25. Balangta eski metinleri, hukuki

    ve dini hakikati anlayp yorumlama iiyle megul olan hermeneutik, geen yzylda

    daha ok tarih ve kltr bilimlerinin (tin bilimlerinin) temellendirilmesine ve

    metodolojisine ynelik iken, yzylmzda btncl diyebileceimiz bir kltr

    felsefesine dnmtr. ada hermeneutik (yorumbilim), esas itibaryla, insann

    dnya ile ilikisini, onun sz ile ve yazyla olan ilikisi erevesinde sorgulama ve

    deerlendirme abalarndan olumaktadr. nsan bilimlerine zg bir yntem

    gelitirmek amacyla ne srlen hermeneutik, insan rn olan her eye: resim, iir

    veya bir ina, ar ve ya jest, bir davran veya susma olsa bile, deyim yerindeyse,

    anlamlandrlm olan her eyin anlalmasna yardm eder. Anlama sanat olarak

    hermeneutik, sadece metin yorumlamasnda deil, tm insan ilikilerinde

    uygulamas gereken bir pratik prensip. Hermeneutik, bilimsel yntemin veya bir

    bilimler grubunu tanmlamasndan ziyade, doal insan yeteneine deinmektedir.26

    Biraz nce sylediimiz gibi, bir anlama modeli olarak diyalogu incelediimiz zaman biz, zellikle Hans-Georg

    Gadamerin yaptlarna atfta bulunacaz. Gadamerin hayatnn kendisi de bir gelenekti. XIX. Yzyln banda

    dnyaya gelen Gadamer (1900-2002) en youn ve elikili yzyln snrn aan uzun bir hayat yaad. Bu yzyln ortaya

    atlan sorunlarna ve sorularna kendince cevap vermeye alyordu. Gadamer hermeneutiin arka plannda bulunan

    hermeneutik gelenek, onun almalarnn temelini oluturmaktadr. Ksa bir ekilde Gadamerin etkilendii noktalar

    25 O.F.Bollnow, fade ve Anlama, Hermeneutik zerine Yazlar, eviren ve derleyen Doan zlem, Ark Yaynevi, 1995, Ankara, s. 104.

  • XVIII

    belirterek, almamza k tutmu olacaz. lk nce, Aristotelesin Phronesis (ahlaki pratik akl) kavram zerindeki

    tahlilleri onu, pratik balamdan ayr olarak teorik dorulara ulamann bir yanlg olduu ve bu pratik balamn sosyal

    bilimler iin bir model tekil edebilecei dncesine itmitir. Platonun eserleri zerindeki uzun nefesli almalar onda

    dncenin veya anlamann daima bir diyalog sreci iinde gerekletii kanaatini ortaya kard. Anlamann tarihsellii ve

    dilsellii ile ilgili aratrmalar bu diyalogun ayn zamanda tarihsel bir varlk tecrbesi olarak ortaya kt ve bu

    tecrbenin daima dil iinde anlam kazanp aktarlabildii tezini ortaya atmasn salad.

    Bu ksa zetin sonunda grdmz gibi Gadamer, hermeneutik zlmesi

    gereken sorularda kanlmaz olarak diyaloga bavurmay salk verir. Bu noktada

    eklememiz lazm ki, Gadamer, hibir ekilde bunda srar etmez (hermeneutik

    dnre yakan bir davran!), ve onun yaptlarnda bir gelitirilmi diyalog

    teorisi bulunmaz. Ama diyalojik ilke onun tm iddialarn temelinde yatmaktadr.

    Hans-Georg Gadamerin bayapt olan Hakikat ve Yntem kitabnda ve eitli

    makalelerde diyalog, insan hakikati aratrmak amacyla ortaya sunulan

    modeller arasnda en bata yer almaktadr. rnein, Gadamere gre, bize gelenek

    olarak miras kalan eserlerin ve almalarn bizimle bir Sen olarak konutuklarn

    sylyor. Hakikat ve Yntemde yeni bir anlama ve alglama seviyesinde bulunan

    Etkin Tarihsel Bilinin tanmlamasn Gadamer, Ben-Sen iliki modellerinin

    inceleme eklinde yapyor. Ona gre, bir yapt anlamak, onun hangi soruya cevap

    verdiini anlamak demektir. nk zellikle soru, cevap verme, kesien amalarla

    konuma ve birbirlerinin amacn grme sreci iindeki dil, hermeneutiin grevi

    olan bir iletiimi icra eder. Bylece, soru ve sorma prosedrnn incelemesi

    hermeneutik anlamann temelini tekil etmektedir. Gadamerin gelitirdii

    hermeneutik, diyalogun zorunlu artlarn aa kartarak altmz eserlerin

    ve almalarnn aklamasna hizmet eder. Ayrca, bu tez almamzda unu da

    26 H.G. Gadamer, Hermeneutiks as a Theoretical and Praktical Task,,Reason in the Age of Science The MT Presss, Cambridge, London , 1988, s. 114.

  • XIX

    greceiz ki, zellikle Gadamerin hermeneutik anlama ilevin temelinde diyaloga

    zg unsurlar yatmaktadr.

    Hermeneutik geleneini devam ettirerek ve ayn zamanda aralarnda srekli bir eletirel

    diyalogda bulunarak Habermas, Foucault, Ricoeur gibi ada dnrler hermeneutik alannda

    diyalog ve anlama problemini ele almaktadr. Aratrmamz, onlarn dorulayc veya eletirici

    yorumlarnn erevesinde bir deerlendirme yapmay amalamaktadr.

    Anlatm biimi ve konusu ile arasnda uyum salamak iin (kanmca, diyalog

    zerinde yazlan bir incelemede diyalojik yntemi kullanmaktan kanmamaldr)

    farkl kltr ve gelenek mensubu olan, ama almalarda diyalog konularnda

    benzer sonulara varan Mihail Bahtinin fikirlerini aktarmay faydal buldum.

    Bylece,bu almada farkl dnrlerin fikirlerinin buluma noktalarn belirlemi

    olmaktan te, bunlar iin bir frsat yaratm oluruz. nk, Wilhelm Diltheyin

    syledii gibi: Felsefe diyalog olmak zorundadr.27 Bu fikrin devam olarak

    Gadamer, felsefenin geliimini yle tasvir etmektedir:

    Felsefe daima kendi tarihiyle diyalogdadr; ilkin yorumlayarak,

    dzelterek ve deierek, sonra da tarihi bilincin tarihi ile speklatif

    deiimlerin gergin ikilemede bulunarak gelimektedir. Metafiziin

    dili diyalogdur, yzlerce ve binlerce yllk mesafeleri aan bir

    diyalog olsa bile....28

    27 W. Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, ev. D.zlem, Paradigma, stanbul, 1999, s. 103. 28 H.G. Gadamer, Fenomenoloji ile Diyalektik arasnda ,Hakikat ve Yntem II , s. 16. - , , , , 2000,

  • XX

    1. BLM

    HERMENEUTK ANLAMANIN SORUNSALI

    1.1. Problemin Tanm ve Tarihesi.

    1.1.1. nsan Bilimlerinde Anlamaya Deiik Bak

    Anlama kavram bugn yaygn olan tartmalarn arlk merkezidir. Bunun

    yannda, Rosenbergin syledii gibi: Anlama, anlalmas ok zor olan bir

    kavramdr29. Anlama, insann ana belirleyici zelliklerinden birisi ve birok bilim

    alanlarnn ana konusu olmas nedeniyle, farkl yaklamlara gre deiik ekilde

    tanmlamaktadr.

    ounlukla, en geni anlamyla kavramaya, vakf olmaya karlk olarak kullanlr. Bu

    anlamda biz, szckleri, bildirileri, dilleri, kuramlar, matematii, suyun neden buza dntn

    anladmz syleriz. Bununla birlikte, anlama, ayn zamanda teki insanlarn zihinsel yaamn

    (dnce dnyasn) yakn bir ilgi duyarak baka bir anlamda da kullanlr. Ancak bu, teki

    kavrama biimine taban tabana zttr. Bir insann, etrafndaki dnya hakknda geni bir kavray

    olduu halde, yine de onu anlamaktan yoksun olduu sylenebilir. nk o, insanlar ayn biimde

    kavramaktan ve bu nedenle onlarla anlamaktan yoksundur. Anlama bize insan dnyasn aar; kiiler

    aras bir balamn bulunduu, iletiimde bulunan insanlarn okluu varsaymna dayanr.

    Denilebilir ki, doa bilimleri ile insan bilimleri arasndaki ayrm yaratan anlay, onlarn

    anlama anlaylarnda yatmaktadr. Bu nedenle, onlarn arasndaki farkllktan genel hatlaryla

    bahsetmek gerekliliini gryoruz. nk, Doan zlemin ifadesiyle: nsann kendisini, tarihini,

    kltrn bilmek konusundaki giriimlerinin en fazla ve geree en uygun meyveleri

    toplayabilecei yer, tin bilimi olur.30

    Almancadan Ukraynacaya ev. O.Mokrovolsky. 29 H. Petrot, J. Bouveresse. (ed) Meaning and Understanding, Walter de Gruyter Berlin New York, 1981, s. 29. 30D. zlem, Kltr bilimleri ve Kltr Felsefesi, NKLAP, stanbul, 2000, s. 104.

  • XXI

    Felsefe geleneinde ilkin, Giambattista Vico, kltrel rnlerin bilgisi ile doa bilgisi

    arasndaki ayrma dikkat ekmiti. O, gemi zamann kltr rnlerini, doaya kartlk iinde,

    onlar bizzat kendimiz yaptmz iin anlayabileceimizi saptamt. Buna karlk doa, yaptmz

    deil, yaplm bir ey olarak iinde yer aldmz iin, anlalamazd. Bylece, Galileonun nl

    metaforu doann kitabn okumak veya doay tm nedenleriyle ak seik bilmek, apaklndan

    phe duyulan, sorunlu bir ifade haline geliyordu. Vico unu gstermiti: Kitap, doal deil kltrel

    bir rndr. Dolaysyla kitabn kltrellii, daha dorusu yaznn kltrel birlii, artk bundan

    sonra doann doall ile karlatrlamazd. Burada artk sz konusu olan, kltr ve ona

    bal olan dili, kendi yasall iinde grebilmekti.31

    Wilhelm Windelband, Tarih ve Doa Bilimleri (Geschichte und

    Naturwissednschaft) adl eserinde, kltr ve tarih aratrmalaryla bilimsel aratrma

    arasnda bir ayrm, farkl aratrma alanlar arasndaki bir ayrmdan ziyade, farkl

    aratrma tarzlar arasndaki bir ayrma karlk gelmektedir. diografik bilimler,

    tarih trnden yasa koymayp, betimleyici olan bilimleri tanmlayan bilimlerdir.

    Windelbanda gre, tarih, kendine zgl iindeki bir defalk olular

    ierdiinden yasa kavramyla bir arada olamaz. Baka bir deyile, tarihin amac

    tanm gerei, tmel nermeler oluturmak deil; her olay, her oluumu, kendi

    teklii iinde betimlemektir. Oysa, nomotetik bilimler betimlemeyi deil de, daha

    ok yasa koymay amalayan bilimlerdir. Benzer bir ekilde Heinrich Rickert, doa

    bilimleri ile kltr bilimleri arasnda ayrm yapar. Ona gre, kltr bilimleri bir

    anlama edimini gerektirmektedir. nk bu bilimlerin konu aldklar gereklik,

    insanlarn belli bir takm deerlere gre eyledikleri bir alann gerekliidir. Bu

    gereklie dolaymsz bir tarzda deil, ancak sz konusu deerler nda

    31 U.Japp, Hermeneutik, Filoloji ve Edebiyat,, Hermeneutik zerine Yazlar, ev. D. zlem, s. 216.

  • XXII

    ulalabilir. Deerler ise, doal nesneler gibi alglamann deil, anlamann

    konusudur.32

    Alman dnr Karl Jaspers, Genel Psikopatoloji adl kitabnda, psikolojiye

    zg tahlilleri yaparken, aklama ve anlama arasnda ayrm en ak bir biimde izah

    etti. Ona gre, aklamann konusu olaylarn nedenlerini belirlemektir. Bu durumda

    bu belirleme, doa bilimlerine uygun den bir ilemdir. Aklamann tersine

    anlama, olaylarn emsalsizliine ve blnmezliine sayg gstererek i ve derin

    ilikilerin zne nfuz etmek suretiyle kavranmasdr. Jaspers, anlamay toplum

    benliinin deerlerini tanma biimi terimiyle nitelemektedir. Aklamada olduu

    gibi gerei paralamak yerine, gerein mevcut olan btnlne nem

    verilmektedir. Anlamay karakterize etmek iin Jaspers apaklk terimini

    kullanlmaktadr. Anlam, apaklk zerine kurulmu inantr. nsani varlklarn

    tecrbesine ise, dolayl ekilde ulalr. Jasperse gre, gerein anlalabilirliin

    farkl seviyelerine yerlemesi sonucunda farkl kuramlara uymalar sebebiyle anlama

    ve aklama arasnda indirgenemezlik vardr, yle ki biri dierinin yerine gemez.33

    Bundan sonra, insan bilimleri ve anlama konusunda Schleiermacherin bir

    genel hermeneutik yntemi arsn izleyen ve kartezyen rasyonalizminden miras

    kalan zne-nesne yntemsel ayrmna kar kan Wilhelm Dilthey, tin bilimleri

    iin yeni bir metodoloji ve temel salamaya almtr. Schleiermacher, Dilthey ve

    dier ilk dnem hermeneutikiler insan davrannn bu davrana ilikin znel

    bilincin kavranmasyla anlalabilecei ancak doadaki olaylarn dardan nedensel

    olarak aklanabileceini ileri srerek insan davrannn aratrlmas ile

    doadaki olaylarn oluumunun aratrlmas arasnda kkl ayrm yapmaya

    32 B.Kamuran Dilthey ve Rickertte Manevi Bilimlerin Temellendirmesi, s. 13. 33 J.Freund, Beeri Bilim Teorileri, ev. B. Yediyldz, Trk Tarih Kurumu Basnevi, 1991, s. 78.

  • XXIII

    yardmc olacak bir dayanak bulmaya altlar. Tin Bilimlerine Giri adl

    kitabnda Dilthey, almalarnn istikametini u soru ile belirtmektedir: Bir tarih

    yazmcsnn, bir iktisatnn vard sonularn, bir hukukunun kulland

    kavramlarn altnda hep temelde yatan ilkeler balam hangisidir ve bu balam

    kesinlikle belirtmek olanakl mdr?34 Doa bilimlerinin kendilerine d dnyada

    ortaya kan olaylar konu yaptklar yerde, tin bilimleri ona gre, btnyle orijinal

    olan yaantlar ele alr. O, doa bilimlerinin nesnel dnyas ile tin bilimlerin konusu

    olan yaant gereklii arasndaki byk ayrln, aratrma yntemleri bakmndan

    da bir farklla yol atn gstermi durumdadr. Kendi szleriyle, doay

    aklarz, insani olaylar ise anlarz.35

    Tin bilimlerini bu ekilde temellendiren filozofun gznde, doa

    bilimleriyle tin bilimleri arasndaki farkllk artk ak olmak durumundadr.

    Aklamaya ynelip genel olarak yeni yasalar ya da bantlar bulmaya alan

    doa bilimleri, zmlemeye ve aklamaya ynelmilerdir. Oysa tin bilimleri

    anlamaya, kavramaya nem veren bilimler olup, genel olanla deil de, bireysel

    olanla urarlar. nsan bilimleri, beeri bilimler bu anlamda senteze ynelmi olan,

    yorumlayc bilimlerdir. Tin bilimi sadece tinin yaratm olduu eyi anlar. Buna

    karlk, doa biliminin nesnesi olan doa, tinin etkisinden bamsz olan

    gereklii kaplar.36

    Diltheye gre, doal varlklarn tersine insani varlklar, kendi kendilerini

    yorumlama kapasitesine sahiptirler. Bu, bizim kendi kendimizi iinde bulduumuz

    tarihsel durumlara tepki gstererek, kendi hayatlarmz tanmlama ve ekillendirme

    kapasitesine sahip olduumuzu ima eder. Bu nedenle, tarih ve tarihe tepkimiz,

    34 W. Dilthey, Tin Bilimlerine Giri, ev. D. zlem, Kltr Bilimleri ve Kltr Felsefesi, s. 109. 35 W.Dillthey , Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 76.

  • XXIV

    Dilthey iin, insani hayatn srlarn ortaya karmann anahtar haline gelir.

    ebakla deil, yalnzca tarihle kendimizi bilebiliriz. nsan bilimlerini, yaama

    kavramndan hareket eden bir anlama bilimleri olarak tanmlayan Dilthey, bu

    bilimlerinde kullanabilecek iki ayr yntem ortaya sunmutu. Birinci yntemde, bir

    eserin, kitabn, veya eylemin yaratcsnn yorumcuyla olan ilikisi zerinde

    odaklanlr. Buna gre, izleyici ya da yorumcu, kendisini yaratcnn yerine koyarak

    anlar. Anlama bu halde, yorumcu ve yaratcsnn ayn kltrel ortam paylatndan

    dolay mmkndr. Diltheyin nerdii ikinci yntemde, bireylerin kiisel

    karakteristikleri bir yana braklp insan faaliyetini daha btnsel iliki iinde

    anlamak ne kar.

    Yntemli bilimlerinin ya da doa bilimlerinin snrlln gstermeyi

    amalayan Hans-Georg Gadamer, yntem dncesinin fizik ve kimya gibi

    bilimlerde nemli bir rol oynadn, fakat tin bilimlerindeki anlama ya da yorum

    faaliyetinin hibir ekilde aklayamayacan ne srmtr. Gadamer, yntemsel

    olmayan bilimlerin hakikatine, yalnzca yntemsel nesnellik iddialarndan

    vazgeerek, insann anlama yetisine dayanmak suretiyle eriebileceklerini syler.

    O, ite bu ereve iinde, yntemli doa bilimlerinin temelinde insandaki bu

    anlama kapasitesi bulunduunu savunurken yntem dogmatizmine kar kmtr.

    zm, hermeneutikte, anlamn znel ve tarihsel temelinde aranmaktadr.

    Gadamerin kendisinin syledii gibi:

    Ben, insan bilimlerinde, nesneye kar n-davranmzn

    objektiflikten daha nemli olduunu iddia ediyorum. Bu bilgi alan

    iin bilimsel statsne ykselten objektif bilginin idealine itirak

    idealini ilave etmek, yani tarihte ve sanatta olduu gibi insani

    tecrbenin nemli sylemlerine itirak etmek gerektiini sylemek 36 W. Dilthey, Tin Bilimlerine Giri, s. 122.

  • XXV

    istiyorum. nsan bilimleri iin, bu yaklam onlarn retilerin

    anlaml ya anlamsz olmalarn asl bir kriteridir.37

    Habermasa gre, doa bilimlerin teknik dili ile gnlk iletiim dili,

    birincisinin monolog biiminde (tek ynl, bildirimsel) olmas ve ikincisinin

    diyaloga dayal (ok ynl) olmas bakmndan farkldr.38 Onun tezi, genel de

    nomotetik prensibi koruyor, fakat doa bilimlerin fazlasyla basitletirenlere kar

    kar. Ona gre, doa bilimlerinde neden- sorular ne genel mutlaklk yasalara

    ynelik, ne de bu sorulara verilen cevaplar mutlaka bu yasalara referansta bulunmay

    gerektirir. Bunun yannda, insan eylemine gelirse anlamak - yani belirli bir anlam

    erevesi iinde anlalrl salamak - ou kez aklamak, yani bir bulmacay en

    uygun biimde zerek bir aklama ortaya koymaktr.

    zet olarak unu syleyebiliriz: Bir nesne hakkndaki bilgimizin artmas, doa bilimlerinin

    gayesidir; insan bilimciler ise, insan varoluuna dair konular zerinde odaklamaktadr. Gzleyerek,

    dinleyerek ve sorular sorarak anlamamz srasnda ortaya kan boluklar doldurabiliriz. Yine de bu

    demek deildir ki, bir ey grdmz sylediimizde hata yapmayz; bu ancak asl bulgularmz

    denetleyebileceimiz duyusal olmayan hibir ilem bulunmad anlamna gelir. Biz yalnzca kendi

    duyum izlenimlerimize yeniden bakma, ya da onlar tekilerle karlatrma olanana sahibiz.

    Aratrmacnn kesinlikle gzlemesi, bakmas, ve dinlemesi gerekir, fakat grd manzaralar ve

    iittii sesler aratrmalarnn konusu deildir. Ancak bu belirtileri ifadeleri olarak anlamaya

    balad zamandr ki, insan bilimlerinin temelini oluturan olgulara sahip olur. Anlama, alglamay

    iine alsa da, ona indirgenemez ve dolaysyla ifadeler, alglanan olaylar asndan aklanamaz.

    imdi daha biimsel bir tanma ynelebiliriz: nsan bilimlerinde anlama, baka birisinin ifade ettii

    zihinsel bir ieriin kavranmasdr.

    1. 1. 2. Hermeneutik Gelenekte Anlama Kavramnn Geliimi

    37 H.G. Gadamer, Hakikat ve Yntem II, Pratik Bilincin Sorunsal, s.290. 38 J. Habermas, Sosyal Bilimleri Mant zerine , cev. M.Tzel, Kabalc Yayn. stanbul,1998, s. 167.

  • XXVI

    Gadamer, tarih ve dilin anlamann nemli temelleri olduunu sylemektedir.

    Biz ise bu dnrn bizatihi kendisinin yaptlarn incelerken mutlaka onun

    nerdii ilkeleri uygulamay deneyeceiz. Fakat Gadamer, ilk nce bir felsefi

    gelenein temsilcisidir. O, yaptlarnda srekli bu gelenee atfta bulunarak ve ayn

    zamanda bu gelenei devam ettirerek kendi grn aklamaktadr. Bu nedenle,

    Gadamerin yazlar ele almadan nce, hermeneutik akmn gelitirdii kavramlar

    ve ana prensiplerine ksa bir bak atmamz gerekmektedir. Bu konular zerinde uzun

    uzada durmamamzn nedeni de, bunlarn tohum halinde Gadamerin grnde

    iirildii ve Gadamerin grn yorumladmzda onlar daha ayrntl olarak

    ilemi olacak oluumuzdur.

    1.1.2.1. Hermeneutiin Tarihine Ksa bir Bak

    Hermeneutiin, felsefi hermeneutiin, tarihine ynelik ksa bir atfta

    bulunmann faydal olacan syleyebiliriz. Hermeneutik, en geni tanmla, insann

    eylemlerinin, szlerinin, yaratt rnlerin ve kurumlarn anlamn kavrama ve

    yorumlama sanatdr. Kendi ismini bu bilim dal Yunan tanrs olan Hermesten

    almtr. Antik Yunanda tanrlarn szleri ve mesajlar insanlara, tanrlarn habercisi

    olan Hermes tarafndan iletildii ve Hermes tarafndan aktarlan bu szlerde

    tanrlar, insan yaam hakknda, insanlarn gremedikleri eyleri de sz kalb

    iinde aktardklar, fakat bu szlerin yalnzca lfz anlamlaryla dmdz anlalmak

    zere, aklanmalarnn ve yorumlarnn gerektii iin, tanrlarn szlerini

    yorumlama faaliyetine hermeneutik ad verilmitir. Bu ifadeler, Kratylosta,

    Platonun Sokrates tarafndan yaplan ilk deerlendirmelerin birinde u ekilde ifade

    edilmektedir:

  • XXVII

    imdi bir kere Hermes adnn konuma ile ilgili olduunu grlyor. Dilmelii

    (hermneus), habercilii: hrszl, szlerle aldatcl, ticaretteki beceriklilii,

    btn bu iler : szn kudreti evresinde dnp dolayor. nce de sylediimiz

    gibi konumak (eirein) , szn kullanlmas demek olduu gibi : Homerosun

    birok yerlerde kulland msato (dnd)nn da geen ekil budur - manas

    dnp bulmaktr. Bunlarn her ikisinde, yan sylemekle sz dnp

    bulmann birlemesiyle kurulan bu ad iin kanuncu bize yle diyor: Ey

    insanlar: sz dnp bulan Tanrya sizin vereceiniz en doru ad eirems dir

    Simdiyse biz ona Hermes demekte....39

    Bylece Platon, genel hatlaryla sadece Hermes diye bir tanrnn grevlerini deil, fakat onun adn

    tayan bir bilimin de snrlarn izmitir. Felsefe tarihinde bu konuda ilk defa Aristotelesin

    Yorum zerine 40 ( Peri Hermenia) adl bir yapt yer almaktadr.

    Hermeneutiin, nceden Homeros yorumlarndan kutsal kitap yorumculuuyla ve buradan ortaaa doru uzanan bir

    tarihi gemii vardr. Hermeneutik XIX. Yzyla kadar sadece bir yorumlama etkinlii, ister teolojide, ister klasik

    filolojide olsun, sadece bir yorumlama teknii olmakla snrl tutulmutur. Schleiermacher ile birlikte, hermeneutik bilirli

    konularla snrl olmakla kalmakszn, hermeneutik alannn nemli bir yn olan, konuma ve insann bavurduu dier

    ifade formlar da hermeneutie dahil olmutur. Schleiermacher, tekilik olgusu ve anlamazlk olasl evrensel ilkesi

    olarak tantmakta, ve bilindii gibi, ona dayanarak evrensel hermeneutik kuramn kurmaktadr. zellikle, hermeneutiin

    grevine anlaml konuma fenomeninin incelemesi de katld zaman, ortaya kacak olan tekilik kavramnn,

    hermeneutik iin ba faktr olduunu aka gstermektedir. Yeni bir evrensel anlay erevesinde, tekilik dolaysz

    bir ekilde bireysel Sen olgusuyla ilgilidir. Bylece, bu teze gre anlamak, anlamak anlamna gelmektedir.

    Schleiermacher, konumay iki tre ayrmaktadr. Gerek konuma, muhataplarn hakikate yaklamak karlkl istekleri

    ile yaplyor ve esas bu tr konuma, anlama diyalektiinin n-aamasdr. kinci ise, sanatsal alanda bulan serbest

    sohbettir. Bu durumda, fikirlerin ierii dikkate hemen hemen alnmyor. Ayn zamanda, Schleiermacher iin konuma,

    tretilen fikirlerinin karlkl olarak birbirlerini tevik etmesidir.41

    Hermeneutik akmna dahil olmayan, fakat onun gelimesini etkileyen ve

    bahsedilmesi gerekli baka dnrler de vardr. Sanat ve edebiyat alannda, Etik

    kavramlarn gelitirmeye alan Friedrich Schelling ve Alexander Baumgarten,

    hermeneutiin gelimesine katkda bulunmulardr. Hegel ve Kant, genel izgilerle

    hermeneutik problemin alann ve kavramsal erevesini izmekteydi. Friedrich

    Nietzsche tarih boyunca, kltrden kltre deien hakikatler ve perspektifler

    39 Platon, Kratilos, ev. Suad Y. Baydur, MEB Yayn. stanbul, 1997, s. 16. 40 Aristoteles, Yorum zerine, ev. Saffet Babr, mge Kitabevi Yaynlar, 1996.

  • XXVIII

    bulunduu, fakat mutlak ve deimez bir hakikatin bulunmadn syleyerek,

    byle bir eletirel ve kukucu bak asyla hermeneutik geleneini etkilemitir.

    Bundan sonra, insana ve topluma ilikin aratrmalar esas alan, insan,

    deikenlii ve tarihsel oluu iinde kavrayan bir yaama felsefesini gelitiren

    Dilthey, deyim ve ifade arasndaki ilikilere ynelmi ve insan zihninin dillerde ve

    edebiyatta nasl ortaya kt zerine bir anlamann nemini vurgulamtr.

    Diltheyin syledii gibi, Bizim gereklik hakkndaki tasarm ve bilgimizin en

    nemli yaptalar, eleri: kiisel yaamn birlii, d dnya, dmzdaki bireyler,

    onlarn zaman ierisindeki yaamlar ve bu yaamlarn birbirlerine karlkl

    etkileridir.42 Dilthey, insan bilimlerinin temellendirmesiyle, ayn zamanda

    anlamann evrensel bir unsur olduunu ileri srmtr: Anlama, btn bilimler iin

    vazgeilmez kouldur.43

    Heidegger, Schleiermacher ve Diltheyin gelitirdii hermeneutik projesini, bir insan

    bilimleri metodolojisi olarak grr. zellikle tarih kavramn Diltheyden sonra uyarlayarak,onun

    insann Varl nasl anlad sorusuna uygular. Heidegger Daseinn (tarihsel ortam iindeki insan

    varlnn) ortaya kmas iinde bulunduunu ve bu orada olu asndan anlamann gerekletiini

    belirterek ifa hadisesini hermeneutiin temeline yerletirmitir. Buna gre anlama znenin farkl

    olanakl davranlarndan sadece biri olmayp, aksine Daseinn var olma tarzdr.44

    Hans-Georg Gadamer, almalaryla hermeneutie sistematik bir temel kazandrd. Hermeneutik geleneinin yeni

    bir yorumu ve ayn zamanda devam olarak sunduu almalarnda Hans-Georg Gadamer, hermeneutii, insan bilimlerin

    kendine zg metodolojisi olarak hermeneutikten ok, insann ya da tarihsel varoluun doasn amlayacak anahtar

    olarak grr. Ona gre, hermeneutiin kategorileri, yalnzca tarih, estetik ve deer bimeyle hukuki yorum gibi faaliyet ve

    disiplinlerden ziyade, dilcinin ve dnyann ya da varln kategorileridir.

    1. 1. 2. 2. Hermeneutikte Anlama Kavram

    41 Schleiermacheden aktran H.G.Gadamer, Hakikat ve Yntem, s. 160-175. 42 W. Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, ev. D.zlem, Paradigma, stanbul, 1999, s. 18. 43 D.zlem, (Der. ve ev), Yorumbilim zerine Yazlar , s. 243. 44 M. Heidegger, Varlk ve Zaman, s. 245.

  • XXIX

    Hermeneutik kuramlarnn merkezi problem olan anlama, entelektel

    srelerle ilgili olan bir bilme tarz ya da formu olarak tanmlamaktadr.

    Hermeneutik anlama, nesnelere ya da olaylara anlam vermekten, onlar

    deerlendirmekten ok, baka insanlar ve bakalarnn eylemlerini anlamakla

    ilgilenmektedir. Diltheyin syledii gibi: Kiiler birbirlerini anlamak

    zorundadrlar. Biri dierinin ne istediini bilmelidir. Anlamann ilkel formlar

    ncellikle bu yolla oluur.45 Daha nce sylediimiz gibi, hermeneutik tarihte,

    bir metin yorumlama ve anlama sanat olarak karmza kar. Yazlm olan

    metin, her zaman bir kii tarafndan baka bir kiiye yneltmi mesajdr.

    Anlama, hem anlalmas gereken eyin ieriinin ayrntlaryla incelenmesi ve hem de bu ieriin bilgisinin genel-geerlii ynnden, amlana ve ya yorumlamada en yksek yetkinliine ular. Biz amlama ve ya yorumlama terimleriyle, srekli sabitleen yaama fenomenlerinin ustalkla anlalmasn kastediyoruz.46

    Schleiermacherla birlikte hermeneutik, tarihinde ilk kez anlama

    fenomeninin bizatihi kendisine ynelir. Ona gre hermeneutik, anlamada evrensel

    olarak ileyen yorumlama teknikleri oluturmay dener: hermeneutiin grevi bir

    metnin zgn anlamn anlamak, sylemi yaratcsndan daha iyi ve daha fazla

    anlamaktr. 47

    Hermeneutik anlama, yalnzca doal varla zg tecrbeye deil, ayn

    zamanda tarihsel ve toplumsal varolu tecrbesine de iaret eder. Diltheye gre

    anlama, bir zihnin iinde tekinin zihinsel tasavvurlarnn farkna varld sretir

    Diltheye gre anlama, Sende Benin yeniden kefidir: Zihnin Ben ve Sendeki,

    bir cemaatin her znesindeki, bir kltrn her sistemindeki ve nihayet, zihnin ve

    evrensel tarihin totalitesi iindeki bu zdelemesi, insan incelemelerindeki farkl

    45 Diltheyden aktaran O.F.Bollnow, Ifade ve Anlama, s. 87. 46 O.F.Bollnow, Ifade veAnlama, s. 105. 47 Schleiermacheden aktran H.G.Gadamer, Hakikat ve Yntem, s. 168.

  • XXX

    sreler arasnda baarl ibirliini mmkn klar. Onun belirttii gibi: Kendimi

    bile, bakalarn yaantlarn kendi iselliimde hissetmek suretiyle anlarm.48.

    nsan bilimlerin nesnesi daima insanlarda temellenir. Diltheye gre anlama, tarihte

    duyularla alglanabilir eyden yola karak insani duyular dahilinde asla varolmayan

    eye doru ilerler, fakat yine de kendisini dsal olarak gelitirir ve dile getirir. Bunda

    odaklatklar iin, insanlar kendi kendini dnmeye muktedirler.

    nsan bilimlerin metodu olan anlama, kendi yaantmz, sbjektif snrlarn

    iinden dar tamak, kendi hayat imkanlarmz, kendi varlmz aarak

    bakalarn iten yaamak, insanlk dnyasnn bilgisini yaayarak kavramaktr.

    Yaantnn sr ve baars, bu kendi dna kma, kendi sbjektif dnyasnn dar

    snrlarn ama, Benden Sene ve Bize ulamadr. Burada kendi kendimizi bakasna

    aktarmamz, kendi benimiz iinde bir baka benlik meydana getirmemiz ve

    yaamamz sz konusudur.

    Eylemlerimiz, her yerde, dier insanlarn anlalmasn koul olarak

    gerektirir. nsan mutluluunun nemli bir ksm, dier insanlarn

    psiik hallerine katlmaktan, bu psiik halleri kendimizde hissedip

    yaamaktan kaynaklanr .49

    te kendi kendimizin bu hareketi, yani baka bir beni yaayarak anlamas,

    basit anlamadan ayrlr ve bir ardndan yaama olur. Anlamaya alan benin

    devi olan ardndan yaama, bakasna ait olan bir hayat grne dnerek dalma

    ve onu kendisinde yine batan meydana getirmedir. Bylece, Diltheyde anlama

    metodu, insann kendini, kendi dndaki bir varln yerine koyup ona gre

    ekillenmesinden ibaret olan bir metottur.

    48 W, Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s.46. 49 W. Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 23.

  • XXXI

    Hermeneutik anlama kavramnn gelimesinde, fenomenolojik akmn, ve

    zellikle Edmund Husserlin almalarndaki varlan sonularn etkisi bellidir.

    Husserlin anlama konusunda getirdii en nemli bulu udur: psikolojik anlama

    esnasnda dinleyici, sz konusu olan bir nesneye (nk artlar bunu msaade

    etmeyebilir) ve ya yaratan kiinin zihnindeki algsna (zaten gereklemesi imkansz

    olan bir varsaym) bavurmadan kendisindeki zihinsel imgelere, gstergenin

    gsterilenine ynelerek anlam doldurur. Bu gsterilenlerden kimi, d dnyadaki

    olgular, kimi ise mantksal ifadeler arasndaki ilikileri temsil etmektedir. Bununla

    ilgili olarak Husserl, fenomenolojik indirgeme (redksiyon) kavramn

    nermektedir. Ona gre:

    Fenomenolojik indirgeme kavram, daha yakn, daha derin bir

    belirlenim ve daha ak bir ortam kazanr: O, varolan bir ey diye

    kabul edilmesi gereken, ey olarak verilmi olmayan her eyi, saf

    olarak verilmi olmayann dlanmasdr50

    Bundan kan sonu udur: ayn nesnenin birlii ve farkll, algnn ilikisel

    btnlne bal, baka bir deyile her yeni tecrbe edilmi anlama, ana

    olduumuz dnyann ufkunda temelinde meydana gelir ve nceki bilgilerimizle

    ilikilidir. Kendimiz hakknda oluturduumuz gndelik n-kabuller ilk dnem

    Husserl tarafndan daha ok znellii saf haliyle gz nne sermek iin kaldrp

    atlmas gereken fazllklar olarak grlr. Ona gre: mmanent z alan elde etmek

    iin doal tavr ...ayra iine almaldr ve ona epoche uygulanmaldr; yani bir

    dnyann varl ve yokluu hakknda bir yarg ileri srmekten vazgemeliyiz.51

    Fakat sonraki almalarnda Husserlin ilgisi, Dnya-iinde-yaanlan zerinde

    50 E.Husserl, Fenomenoloji zerine Be Ders,ev. Harun Tepe , Ankara, 1997, s. 28. 51 E.Husserl, Kesin Bir Bilim Olarak Felsefe, ev. T. Menguolu, YKY, stanbul, 1995, s. 19

  • XXXII

    younlar. Husserlin tarihsel gereklie dn ve zneleraraslk problemini

    zme abalar, baarl olmad halde, hermeneutik geleneini etkilemitir.

    Temelini Heideggerin att ve Gadamer tarafndan gelitirilen ada hermeneutik anlama

    prosedrne byk nem vermektedir. n-anlamaya dayanan ve kiiler aras anlama salamay

    amalayan anlama, hem bireysellik temellerine hem de ortak gelenek ve toplumsal kurum

    ilemlerine deinmektedir. Heidegger, zihin ve nesne arasndaki uygunluk olarak ifade edilen

    geleneksel hakikat anlaynn varln ifas veya tezahr olarak hakikat anlayndan tremi

    olduunu ileri srer. Varln ifas Daseinn ifasna ve Daseinn ifas varln ifasna bal olarak

    gerekleir. Bu anlamda Heidegger yle der: Dasein hakikat (ifa) iindedir. 52

    Heidegger Hermeneutiin iinde Varln otantik anlamann ve stelik Varln, Daseinn kendisinin sahip bulunduu

    temel yaplarnn, Daseinn Varl anlamas iin bilinir klnd asli anlamnn trevi olduunu iddia eder. Baka bir

    syleyile, Varln anlamnn rtsnn kaldrlmas olarak temel ontolojiye giden yoldaki ilk adm, varl anlama ve

    yorumlama faaliyetlerinin ierdii yaplara ynelik bir hermeneutik inceleme olacaktr. nsann varl anlamas ve varln

    anlam arasndaki karlkl iliki, ontolojik incelemenin balang noktasdr. Ona gre anlama, bu-dnya-iinde-

    olmann asli yollarndan biri olarak ifa olur. Anlama, Daseinn dnya-da-varln varolusal niteliklerinden biridir.

    Heideggerin hermeneutik anlama projesinde, epistemolojik bir anlamadan

    ziyade, ontolojik bir anlam vardr. Anlama, Da-seinn kendisine ait, bu varln

    kendi iinde bizatihi varlnn nelere muktedir olduunu ifa edecek tarzda olma

    potansiyelin ontolojik varldr. Bu ontolojik yap ok daha kesin olarak

    kavranmaldr.53 Yalnzca Dasein anlama sahiptir, nk anlam, nesnelere

    yklenen bir zellik olmaktan ok Daseinn varl ile ilgili durumudur. Yalnzca

    Dasein anlaml veya anlamsz, anlam ykl veya anlamdan yoksun olabilir. Baka

    bir syleyile anlam epistemolojik bir kategori deildir - anlam, anlama olarak

    varln bir ey olma yapsn dile getiren Dasein olarak doan, Daseinn ontolojik

    52 Heidegger, Varlk ve Zaman, ( . , AD MapGinem ,, 1997, ss. 257-273.) 53 M. Heidegger, Anlama ve Yorum, , nsan Bilimlerine Prolegomena ev. ve der. H. Arslan. Paradigma, 2002, stanbul, s. 309.

  • XXXIII

    yapsnn bir parasdr.54 Bu ortaya kan anlamsal daire, der Heidegger, bir fasit

    daire deildir. Mesele daireden kurtulmak deil, fakat, bu devreye doru bir ekilde

    girmek; bu kar karya kald eylerin kendileriyle ilikili Daseina davran

    tarzn bulabilmektir.

    Heideggere gre zaten hayatn, insan varoluunun, kendisini da vurma tarznn temeli anlamadr. Varolusal adan

    anlama yalnzca bir zihinsel tutum veya tecrbenin pratikte uygulamas deil, ncelikle bir eylem, edimdir. Ve ilk nce

    sz edimidir. nsann dnyaya dnk olmas ve ona ak olmas veya ynelimlilii, anlamaya dairdir. Bu ynelimler

    arasnda anlama ve dile getirme i iedir, aslnda ayn eylemin iki farkl yndr. Anlamann szle veya sesli olarak dile

    getirilmesi , ifade etmedir. nsan zaten srekli bu dnya-da-varlk olarak ve ilikilerinden oluan dnya-da-varlk olarak

    anlama iindedir.

    Anlamann ontolojik ve tarihsel yapsndan hareketle, Gadamer hermeneutiin insan bilimleri iin bir yntem bulmay

    amalamadn syler. Kantn modern bilimi mmkn klan bilgimizin artlar ve snrlarna dair akn (transcendental)

    sorusuna nispeten hermeneutiin temelde u felsefi soruyu aratrdn belirtir: Anlama nasl mmkndr? Her trl

    yntem dncesinden nce gelen bu akn (transcendental) soru, hermeneutiin temelde felsefi olduuna, bu nedenle

    Kantn quaestio facti (tasviri, fenomenolojik adan) ve quaestio iuris (olmas gereken) ayrmyla snrlanamayacana

    iaret eder.55 Tersine onun, bu ayrmn arka planna ynelerek istek ve eylemlerimizin stnde ve tesinde bize ne

    olduu yani neyin cereyan ettii ile ilgilendiini ifade eder. Ayrca, Gadamer, Husserl ve Heideggerin rencisi olduu

    iin, kendi yaptlarnda hocalarnn ne srd iddialarndan yola kmaktadr. Gadamer felsefesinin ana

    kavramlarna bakld zaman, rnein nyarg kavramn ele alrsak, onun arka plannda Husserl tarafndan gelitirilmi

    yaam dnyas kavram ve Heideggerin n-anlama yaplarn bulunduunu grrz. Gadamer, kesinlik unsuru ieren

    varsaymlara kar kp, btn anlamann sonlu, snrl ve baml yapsnn zerinde srar eder. Anladmz, kesin

    sandmz ve sayesinde anladmz bir bilind unsur vardr. Gadamerin anlaynda anlama, tarihsel bir ereve

    iinde varolan bilinli insanlarn dnyaya balamalarnn temel yoludur.

    Yukarda belirttiimiz gibi, Anlama ile bir tr bilgi edinme ilemini anlyoruz. Hermeneutik anlama prosedrn

    izebilmek amacyla, baz nemli hususlar belirtmemiz gerekmektedir.

    1. Anlama, daima anlama baldr; yle ki biz srekli bireyi yakalamaya, kavramaya ve

    aklamaya alyoruz. Gadamer iin, anlamak, ilk nce meselenin bizatihi kendisini ne

    olduunu, ve sonra bakasnn bu konudaki grn farkl bir fikir olarak ayrp anlamak

    54 G.L.Ormitson, A.D.Schrit, Hermeneutie giri Hermeneutik ve Hmaniter Disiplinler ev. ve der. H. Arslan, Paradigma, 2002 s. 17. 55 . Kant, Ar Usun Eletirisi, ev. Aziz Yardml dea stanbul, 1993.

  • XXXIV

    demektir. Bizim bu meseleye ilikin olmamza dayanan n-anlama tm hermeneutik artlarndan

    ilkidir 56.

    Burada biz hermeneutik anlama prosedrnn, fenomenoloji gelenei ile balantl olduunu

    izleyebiliriz. Anlama, idrak edilmi bilgilerin statik birimi, zihinsel bir imge deildir; anlama bir

    sretir, ve bu anlamda fenomenolojideki ynelimsellik (itentionality) kavramn iermektedir. Buna

    gre zihnin hallerinin en nemli zellii: bir eye ynelmi, bir ey hakknda olmalar, bir ey

    iermelidir. lk nce Brentano tarafndan kullanld, sonra da onun rencisi olan Husserlin

    almalaryla fenomenolojinin temel kavram haline gelen bu terim, bilincin bir nesneyi hedef alma,

    daima bir eyin bilinci olma yeteneini gsterir.

    Hermeneutik anlama iin bu retide nemli olan iddia udur: Zihinsel fenomenleri, bilin

    edimlerini dile getiren szlerin, ancak ve ancak bir eye gnderimde bulunmak, bir eyle iliki

    kurmak suretiyle anlam kazandn dile getirir. znenin yneldii nesne veya tecrbenin ilikili

    olduu nesneyi dikkate almadan, yaln bir zihinsel edim olarak anlamay tanmlayamayz.

    Eklememiz gerekir ki, fenomenoloji herhangi fenomenlerle ilgilendii halde, hermeneutik

    anlamann nesnesi olan ey insan eylem ve ifadelerin anlaml ieriidir. Hermeneutik zellikle insan

    ve insani fenomenleri anlamaya alr.

    Bunun yannda, bu ynelimselliin nesnesi olan bizatihi anlam, ada felsefede bir tek

    tanm olmayan bir kavramdr. Genellikle anlam, akl veya bilincin kendi iinde geirdii psikolojik

    srele zde grlr, akl ile duyular arasnda yer alan tasarm gc veya onun vastasyla znenin

    nesne hakknda bilgi edinme arac olan bir yeti saylr. Fakat anlam kavram, ada bilimde

    eitlii gstermektedir. rnek olarak birka tanm sergileyebiliriz.

    Wittgenstein, Russell, Frege gibi dnrlere gre, bir tmcenin anlam, bu tmcenin

    gndermede bulunduu olguya balanr. Davran yaklamn temsil eden Bloomfild ve

    Stivensonun dnceleri ise Bir tmcenin anlam, dinleyicide uyandrd tepkidir .

    Kullanmbilimsel (pragmatik) anlam teorisinin batan temsilcileri J.Austin, ve J. Searleun

    zmlerine gre ise, bir sz edimin anlamn iinde gerekletirildii etkilerle aramak

    gerekmektedir.57 Hermeneutikte anlam, anlama faaliyetinin hedefi deildir; nk o nceden,

    incelemeye sunulan bir nesne gibi verilmemitir. Hermeneutik durum dediimiz ey belirsiz olarak

    56 H.G. Gadamer. Hakikat ve Yntem , s. 274.

  • XXXV

    karakterize edebiliriz ve zellikle bu anlamamlk veya soru sorma hali, aratrmay kkrtr eder.

    Gadamerin ifade ettii gibi: Anlam, yneltilmi anlamdr.58 Bu nedenle, hermeneutik anlam,

    anlama ilemin nesnesi deil, onun sonucudur.

    nsan ilikilerde bireyler, ortaya kan durumlar kendilerini etkiledii, onlara

    tepkide bulunduklar, bu durumlarda bakalar arasnda ilikiler kurduklar ve onlar

    kendi anlarn nda deerlendirip yorumladklar iin anlaml bulurlar. Bu

    anlam az ok karmak olabilir, fakat o, sz konusu durumlarla kar karya gelen

    kii iin her zaman her eyden nce, bir anlamdr. Bu nedenle, doa bilimlerindeki

    durumun tersine, insan bilimlerinde anlam znel bir eydir .

    2. Anlama, insann toplumsal boyutuna dayanmaktadr. nk hermeneutikte doa bilimlerinin

    aksine, birisi bir ey anlyor diye iki hususlu bir sre yerine, birisi bir ey konusunda

    tekilerle anlayor diye l modelini gryoruz.

    Hermeneutik anlama, daha nce anlamlandrlm, idrak edilmi olann anlamasdr. Bu nedenle

    hermeneutik anlamada, bu unsurlardan herhangi birisini gz ard etmeksizin, onlar ayrlmaz

    birliinde ele almamz gerekiyor, baka bir deyile, baka birey tarafndan meydana getirilen bir

    yapt, sylem veya eylemi anlamak iin, genel olarak teki insan, sz konusu olan meseleyi, bir de

    kendi kiiliimizi belirtmek nitelikte olmalyz. Duygularn ve teki zihinsel ierikleri anlama,

    yeniden dnme, yeniden tecrbe etme, bakalarn duygularn paylama ya da hayal gcnn derin

    kavray ekillerinde nitelendirilebilir.

    3. Hermeneutik anlama sreci iki temel ortam, yle ki, dil ve tarih zemininde meydana

    gelmektedir. Brice R.Wachterhauserin ifadesiyle: Hermeneutik dnrler, dilin ve tarihin her

    durumda anlamann hem artlar hem de snrlar olduunu ne srerler.59

    Hermeneutik anlama, kanlmaz ekilde gelenekle dile gelen eylerin bizatihi

    kendileri kadar, eylerin ayn anda bizimle konuabilecekleri ve kendileri dnda

    bir gelenekle balantlarnn kurulmas anlamna geldii gereinden yola kyor

    57 J.R. Searl, Sz Edimleri , ev. L. Aysever, AYRA, Ankara, 2000 . 58 H.G. Gadamer, Hakikat ve Yntem II, s..330.

  • XXXVI

    olmaldr. Anlamann ilemi, belli bir sistematik ekilde dnyay kavrayan

    bilincindeki eski bilgilere nce bilinmeyen bir eyi katarak gerekleiyor. Bu

    nedenle yeni olgularn tanmlamas byk lde daha nce bilgi edinmi

    kanaatlerimizin birikimine dayanmaktadr. Tarih ile dilin kendisinin en temel

    nyargmz olduu burada hemen aka ortaya kmaktadr. Bu dil gelenei

    vastasyla biz, ortak bir anlam boyutu iinde hareket ederiz. Anlamak iin biz,

    bizim ortak insan tabiatmzn temel zelliklerine, zellikle iletiim isteimize ve

    kendi kendimizi ifade etme eilimimize aina olmalyzdr. Kukusuz biz bir

    tmceyi; dilin gramerleri, sentaksn ve deyi kurallarn bilmeden anlayamayz.

    Bunun yannda biz, belli bir kol hareketinin bir iaret, hatta bir selmlama olduunu,

    bir lkenin greneklerine aina olmak suretiyle bilebiliriz.

    4. Zihinsel ieriin anlalmas daima ve tek bana ifadelerin anlalmasyla

    anlalr. fadeler, insan faaliyetlerinin doal belirtileridir ve anlama bu belirtiler

    zerinde iler. Bir ifadenin anlalmas srecinde, ilem sz konusudur. Birincisi,

    szckleri, cmlenin ieriini anlama, dolaysyla ifade edilen konuyu anlamadr.

    Bu ilev dil alannda ve dil vastasyla gereklemektedir. Ve dilde ustalk, ya da dil

    yetisi burada etkileyici faktrlerden birisidir. kincisi, bu cmle ile dile getirilen

    bilginin doru olup olmadn anlamalyz. Burada, dil yetisinin dnda, ifadelerin

    tecrbe dnyasyla ilikisinde anlalmas n plana kyor. ncs ise, konuan

    kii hakknda bir tr bilgi elde edinilebilir. nk biz bazen ifadeleri anlamaktan,

    bazen da insanlar veya onlarn duygularn, niyetlerini anlamaktan sz ederiz,

    fakat gerekte bir ifadeyi, ieriini anlamadan anlayamayz. Ayrca, bir ahs,

    59 B. R.Wachterhauser. Anlamada Dil ve Tarih, nsan Bilimlerine Prolegomena cev. ve der.H. Arslan ( illerde bu derleme BP olarak gsterilecek) s. 210.

  • XXXVII

    kendini ifade edi tarzn anlamadan anlayamayz. Bir eyin bir ifade olduunu

    anlamak, onu anlamann kanlmaz bir kouldur.

    5. Belgenin asl amac ve anlam kartabilmek iin, yorumbilim bize zel

    yntem sunmaktadr. Hermeneutik dng diye adlandran prosedr, btn-para

    diyalektik ilikilerini kapsar. Bu dng, hermeneutik yorum ya da anlama

    ynteminin kapsamnda ortaya kan ve btn anlamadan, btn meydana getiren

    bileenlerin, bileenlere ilikin salam bir kavraya ulamadan btnn de

    anlalamayacan dile getirip, anlamay ve yorumu imkansz klan bir anlaytr.

    Diltheye gre, yaamaya ve onun oluumlarna, rnlerine yneliin kendisi de bu

    oluum ve rnlerden etkilenir. Burada bir karlkl koullandrma var ve yaama

    devam ettii srece, bu karlkl koullandrmann ve dolaysyla bu dngnn

    dna klamaz.60 Buna gre, yorumlama srasnda, bir metni (text) anlamak iin

    yazarnn kiiliinden, yaad dneminden (context) haberdar olmalyz. nsan

    anlamak iin de, onun yaam, tarihsel ve sosyal yaplar incelenmelidir. Btn

    ifadeler balamlar (kontekst) zerinde ve ierisinde ortaya kar ve ancak onlar

    araclyla anlalr. nsan yaamnn anlam olduu, bu anlam ifadelere

    dntrldkleri ve yine bu anlamn, ifadelerin kendi uygun balamlaryla ilikili

    olduunu taktirde, anlalabilecei biimindeki szler, kanmca insan bilimleri

    iin bir ereve oluturabilecek ke talardr. Biz, eylerin anlamn, baka eylerin

    btnne gre deil, iinde anlama nesnesinin roln yerine getirdii kontekstin

    snrl btnne gre anlarz.

    6. Baka insanlarn bulunmas ve bizim gibi olmas, her eit insani anlamann kouludur.

    Bakalarnn da bizim gibi olduunu, bizim ve onlarn ortak insan tabiatna sahip olduumuzu kabul

    etmemiz gerek. Viconun nl formlyle: nsan zihninin yarattn, yine insan zihni anlayabilir.

    60 O. Bolnow, fade ve Anlama, s. 112.

  • XXXVIII

    Ayn zamanda, bakalarnn yaptlarn anlamamz iin, onlar tam olarak tecrbe etmemiz ya da

    hissetmemiz zorunlu deildir. Aka grlmektedir ki, tarihsel inceleme, byk yaptlar

    deerlendirme ve baka insanlarla temas etme suretiyle insan tabiat hakkndaki bilgimizi

    geniletmekteyiz. Biz, temel insan zelliklerini yakndan tanmaktan balayarak, farkl insanlar ve

    garip deneyimleri anlamaya kadar varrz (ve bylece kendimizi daha iyi anlayabiliriz). Bu yzden,

    her insanda, farknda olduundan ok daha geni anlama olanaklar vardr.

    7. Verstehen / Erklaren (aklama/ anlama) ayrmnda, insan toplumsal hayat ve

    tarihini aratrmak isteyen gzlemci iin gerekli olduu dnlen, bakasnn

    tecrbesini psikolojik olarak yeniden yaama veya bu tecrbeyi hayal gcyle

    yeniden ina etme kavram vurgulanr.61 Hermeneutik anlama, bir sonraki

    anlamadr; ilkece ilk anlamadan stndr ve bu yzden bir daha iyi anlama

    olarak tanmlanabilir. Gadamerin syledii gibi: Anlama, yalnzca yeniden-retme

    kapasitesine sahip bir ey deil, ayn zamanda genel retme kapasitesine sahip bir

    eydir de.62 Anlam, srekli gemie ynelimlerinden doan birikmi anlamlarn

    yeknudur. Bu yzden intikal eden anlam, ilkece eksik, baka bir deyile, gelecekteki

    bak alarnn yol aaca birikimlere aktr. Diltheyin syledii gibi: Her

    anlama bir yeniden retim. Ve yeni retme ve anlama srecini aydnlatmak iin, i

    deneyimden, kiiye zel durumlarn yaantsndan yola kmak zorundayz.63

    61 A. Giddens, Sosyolojik Yntemin Yeni Kurallar, ev. .Tatlcan B.Balkz , Paradigma Yaynlar stanbul, 2003, s. 80. 62 H.G. Gadamer, Hakikat ve Yntem, s. 276.

  • XXXIX

    1. 2. Gadamer Felsefesinde Anlama Sorunu

    1.2.1. Anlamann Tarihi Boyut

    Tarih, her konuda bir k yoludur;

    Ama kmasn bilene.

    C. Lvi Strauss, Yaban Dnce

    1.2.1.1. Gelenek nyarg - Zamansal Mesafe - Tecrbe

    Hans-Georg Gadamer, Hakikat ve Yntem adl eserinde hermeneutik

    anlama kavramn epistemoloji kuramlarndaki anlama kavramyla karlatrarak,

    romantik yorumbilim kuramnda, zellikle de Dilthey ve daha sonra da Husserl ile

    Heideggerin yazlarnda anlama kavramnn daha derin bir felsefi boyut

    kazandn gsterir. Gadamerin syledii gibi, Hermeneutiin en temel grevinin

    bir anlama prosedr gelitirmek deil, aksine, anlamann fiilen iinde

    gerekletii artlar aa kartmaktr. 64

    Gadamer, anlamann asla orada duran bir nesne ile znel bir iliki kurmak

    olmadn, aksine onun etkilerinin tarihiyle bir mnasebet kurmak olduunu

    savunur. Gadamer, anlamann bizatihi kendisinin hibir ekilde sbjektif (znel)

    bir terim olarak deil , aksine, iinde gemiin ve imdinin srekli birbirine

    kart bir intikal olayna giri olarak dnlmesi gerektiini 65 iddia eder.

    Anlamada ilerlediimiz oranda karlatmz durum (metin, sylem) bize olan

    yabancln yitirir. Bu ekilde bu dnyaya ait bir ok ey, bizim ona ve onun bize

    yakn olduunu gsterir. Bylece, gemii ve bugn kuatan, ve insann insanla

    iletiiminde gemiten ve bugn dilselliinde bize alan, kendine zg ve

    63 W. Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, s. 35. 64 H.G. Gadamer. Hakikat ve Yntem , s.356. 65 A.g.e., s.289.

  • XL

    paylalm bir dnyada yaadmz duyumsatr. yleyse, anlama fenomeni

    snrsz bir ara olarak, insan dilselliin evrenselliini gsterir.

    Diltheyin anlama trelerine dayanan epistemolojik hermeneutiinden

    ayrlarak, ontolojik bir hermeneutik gelitirmi olan Gadamer, anlamay, insann bir

    nesnenin ya da konunun stnde ve karsndaki znel bir faaliyetten ok, bir varlk

    tarz olarak deerlendirmitir. Baka bir deyile, o, Diltheyin yapt gibi, tin

    bilimlerinin kendine zg metodolojisi olan hermeneutikten ok, insann ya da

    tarihsel varoluun doasn amlayacak anahtar olan hermeneutik ile ilgilenmitir.

    Gadamere gre, insan bilimlerinde sz konusu olan anlama ve yorum, biz insanlarn

    daima iinde bulunduumuz bir faaliyetin en ak ifadesidir.

    Bizim deneyim kavramamz, toplumsal ve kltrel mirasna kaltmla

    edindiimiz zek, bellek ve dikkat derecesine dayanr; dilimiz, dncelerimiz,

    mevcut bilgi hazinemiz ve bir sr var saymlarmz hep tarihsel bir srecin

    rnleridir. Gerekte, tarihle olan ilikilerimiz, doayla olan ilikimize kyasla daha

    birincil olmaktadr. Doay, yalnzca bir kltrel rn olan kavramsal ereve iinde

    anlayabileceimiz iin, tarih bir anlamda doadan daha ok birincil bir neme

    sahiptir. Her eyden nce, doumda, tarih bizim kim olabileceimizi belirliyor.

    Geleceimizin amac olarak konulan ey, gemiin anlamnn belirlenmesini kayt

    altna alr. Gadamerin ifade ettii gibi:

    Tarih bize ait deil, aksine biz ona aidiz. Varoluumuzu, kendi

    kendimizi inceleme sreciyle anlamadan ok daha nce, kendimizi

    apak bir tarzda, iinde yaadmz ailenin, toplumun ve devletlin

    paras olan bireyi olarak anlarz.66

    66 H.G. Gadamer, Hakikat ve Yntem , s. 257.

  • XLI

    Bununla birlikte, biz, yalnzca kendimizi deil, bizatihi doay da,

    kendimize gre yorumladmz, tarihin araclk ettii bir kltr erevesinde anlarz.

    Hermeneutik asndan anlalmas iin ok daha nemli olan ey, tarihle

    koparlmaz bir iliki gerektirmesidir. Diltheyin vurgulad gibi: Tin biliminin

    imkn iin ilk koul, benim bizzat bir tarihsel neylik olmamda, tarihi aratrann

    bizzat tarihi yapan olmasnda yatar.67.

    Gadamere gre, anlama, yaam tecrbesinin yapsna aittir. Anlama, tarih iinde

    gerekleen, zneler aras bir dnya olan ve znellii olmayan bir gelenein srekliliine dahildir.

    Gelenek, tarihsel bilginin zemini olarak grld iin bunu sylemek mmkndr. Tarih iinde

    dncenin olutuu veya hakikat iddialarnn anlald ve yargland bir ortamdr. Gadamere

    gre, tarihsellik her trl anlamada etkin olan bir faktrdr. Tarihsellik bu balamda iki fark