metal İşçileri bülteni kasım 2014 sayısı

8
“Sınıfa karşı sınıf” “Sınıfa karşı sınıf” METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ İşçi Bülteni Özel Sayı No:1177 *Kasım 2014 G rup toplu sözleşme sürecinde Türk Metal’in geri ücret teklifini bile kabul etmeyen MESS, enflasyonun altında zam ve bir gasp listesi masaya koydu. Uyuşmazlık zaptı tutuldu. (Ayrıntılar iç sayfalarda) MESS böylelikle sefalet ücretine kölelik koşullarında çalışan metal işçisiyle dalga geçiyor. Elinden gelse metal işçisini bedavaya ve gerçek köleler gibi çalıştıracak kadar aç gözlü olduğunu gösteriyor. Mevcut toplu sözleşme düzenini tümden ortadan kaldıracak bir kuralsızlık istiyor. Türk Metal ise MESS’in bu teklifini reddettiğini söylüyor. Böylelikle güya sendikacılık yapıyor, esip, gürlüyor sanırsınız ki aslan. Ama iş güç göstermeye gelince bir kedi bile değil. Bu olup bitenler danışıklı bir dövüştür. Önceki oyunlardan bildiğimiz üzere Türk Metal çetesinin “reddediyoruz” yalancı peşrevinin ardından yapılacak göstermelik eylemlerin ardından satış sözleşmesi imzalanacaktır. MESS kafamızın tasını attıracak bu gözü dönmüşlükle bizi, savunmaya çekilmeye zorluyor. Böylelikle de ortağıyla birlikte, bizde “aman pirince giderken elimdeki bulgurdan da olmayayım” psikolojisi yaratarak, ağrısız sancısız satış sözleşmesine imza atmayı planlıyor. Oyun tutarsa Türk Metal’in satılmış yöneticileri her dönem olduğu gibi, gözü doymaz MESS patronlarını durdurmuş olmakla övünecek, satış sözleşmesini de başarı olarak metal işçisine yutturacaklardır. Metal işçisi bu oyuna gelmemeli, MESS’in gasp listesini hiçbir şekilde kabul etmemelidir. Ancak bu gasp listesine bakarak Türk Metal’in ihanet sözleşmesine razı gelinmemelidir. Razı gelmek bir yana Türk Metal’in 14’lük teklifinin dahi son zamlar ve açıklanan yüksek enflasyon rakamlarının yanında bir hiç olduğu açıktır. Bunun için bu teklifin geri çekilmesi ve insanca yaşam taleplerine uygun bir sözleşmenin hazırlanmasını talep etmek metal işçisinin hakkıdır. Türk Metal çetesini sırtından atmadan MESS’i yenmek mümkün değildir. Oyunu bozmak, MESS ve Türk Metal çetesini, onların işbirlikçi toplu sözleşme düzenini yıkmak için komitelerde birleşmeliyiz. Ahlaksız teklifleri, gasp listelerini ve satış taslaklarını yırtıp bu işbirlikçi takımıyla birlikte çöpe atmalıyız. Metal İşçileri Birliği -MİB Ne dayatmaları kabul ederiz, ne de satış sözleşmesini!

Upload: metal-iscileri-birligi

Post on 06-Apr-2016

235 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

Page 1: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

“Sınıfa karşı sınıf”“Sınıfa karşı sınıf”

METAL İŞÇİLERİBÜLTENİİş

çi B

ülte

ni Ö

zel Sa

yı N

o:1

17

7 *

Kas

ım 2

01

4

Grup toplu sözleşme sürecinde TürkMetal’in geri ücret teklifini bilekabul etmeyen MESS, enflasyonun

altında zam ve bir gasp listesi masaya koydu.Uyuşmazlık zaptı tutuldu. (Ayrıntılar içsayfalarda)

MESS böylelikle sefalet ücretine kölelikkoşullarında çalışan metal işçisiyle dalgageçiyor. Elinden gelse metal işçisini bedavayave gerçek köleler gibi çalıştıracak kadar açgözlü olduğunu gösteriyor. Mevcut toplusözleşme düzenini tümden ortadankaldıracak bir kuralsızlık istiyor.

Türk Metal ise MESS’in bu teklifinireddettiğini söylüyor. Böylelikle güyasendikacılık yapıyor, esip, gürlüyorsanırsınız ki aslan. Ama iş güçgöstermeye gelince bir kedi biledeğil.

Bu olup bitenler danışıklı birdövüştür. Önceki oyunlardanbildiğimiz üzere Türk Metal çetesinin“reddediyoruz” yalancı peşrevininardından yapılacak göstermelikeylemlerin ardından satışsözleşmesi imzalanacaktır.

MESS kafamızın tasınıattıracak bu gözüdönmüşlükle bizi,savunmayaçekilmeyezorluyor.Böylelikle deortağıyla birlikte,bizde “aman

pirince giderken elimdeki bulgurdan daolmayayım” psikolojisi yaratarak, ağrısızsancısız satış sözleşmesine imza atmayıplanlıyor. Oyun tutarsa Türk Metal’in satılmışyöneticileri her dönem olduğu gibi, gözüdoymaz MESS patronlarını durdurmuşolmakla övünecek, satış sözleşmesini debaşarı olarak metal işçisine yutturacaklardır.

Metal işçisi bu oyuna gelmemeli, MESS’ingasp listesini hiçbir şekilde kabuletmemelidir. Ancak bu gasp listesine bakarak

Türk Metal’in ihanetsözleşmesine razı

gelinmemelidir. Razıgelmek bir yana Türk

Metal’in 14’lükteklifinin dahi son zamlar

ve açıklanan yüksekenflasyon rakamlarınınyanında bir hiç olduğu

açıktır. Bunun için bu teklifingeri çekilmesi ve insanca yaşamtaleplerine uygun bir sözleşmeninhazırlanmasını talep etmek metalişçisinin hakkıdır.

Türk Metal çetesini sırtındanatmadan MESS’i yenmek mümkün

değildir. Oyunu bozmak, MESS ve TürkMetal çetesini, onların işbirlikçi toplusözleşme düzenini yıkmak için

komitelerde birleşmeliyiz. Ahlaksızteklifleri, gasp listelerini ve satış

taslaklarını yırtıp buişbirlikçi takımıyla birlikte

çöpe atmalıyız.

Metal İşçileri Birliği -MİB

Ne dayatmaları kabul ederiz,ne de satış sözleşmesini!

Page 2: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

2 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

Uyuşmazlık zaptı tutuldu, bundan sonra ne olacak?

Mücadelenin önündeki en önemli

engellerden biri de eski işçi ile yeni

işçinin ücret farkıdır. Patronlar ücret

farkı yaratarak işçilerin birliğini beraberliğini en

baştan bölmüş oluyorlar. Böylelikle bizleri daha

sağlıksız ve ağır çalışma koşullarına mecbur

bırakıyor. Biz işçiler de patronun bu oyununa

gelerek eski ve yeni işçiler olarak birbirimizi rakip

görüyoruz. Yeni işçiye “örgütlenmek gerekiyor bir

şeyler yapalım!” dediğimizde cevap hemen “eski

işçiler iyi ücret alıyor, burada örgütlenme olmaz”

deniliyor. Yeni işçiler eski işçilerle ortak mücadele

oluşturulamayacağı kanısına varıyoruz.

Hemen yeni işçinin gözünde eski işçi ücret

farkından kaynaklı yalaka konumuna düşüyor.

Eski işçi için ise düşük ücretle işe yeni giren bir

işçi ile aynı ücreti almak sorun olabiliyor. Eski işçi

işe yeni giren onunla aynı işi yapan işçi

arkadaşının kendi aldığı parayı hak etmediğini

düşünüyor. Eski işçi, yeni işçiyi iş güvencesini

tehlikeye sokan kişi olarak görüyor. Yeni işçilere

karşı tutum geliştirip onlarla bağ kurmamayı

tercih ediyor. Eski işçiler kendi ortamlarını yeni

işçilere kapama gibi tutumlar alıyor.

Ama sonuçta hepimiz kaybediyoruz. Oluşan

ücret makası, hem TİS’leri uygulanamaz hale

getirmektedir, hem de işçileri birbirine karşı

düşmanlaştırıyor. Bizler aynı fabrikada farklı zamanlarda giren

işçileriz. Ama hepimiz girdiğimiz zamanlara

bakmaksızın ortak bir biçimde üretiyoruz. Aynı

ekmeği bölüyor, aynı bardaktan su içiyoruz,

hepimiz düşük ücretlere köle gibi çalıştırılıyoruz.

Bu haksızlıklara karşı mücadele etmek haklarımızı

geri kazanmak için örgütlenmek yerine “eski işçi-

yeni işçi” ayrımı yaparak kendimizi bölüp

parçalıyoruz.Ne eski işçinin aldığı ücretin fazlalığı haksızlık,

ne de yeni işçinin aldığı düşük ücret onun için

hak. İş gücümüzün karşılığı olan ücret insanca

yaşamımıza yeten bir ücrettir. İşçiler olarak bizler

bu tür ayrımlara takılmadan “Eşit işe eşit ücret!”

ve “ İnsanca yaşamaya yeten bir ücret!” için

patronların saldırılarına karşı ortak bir mücadele

yürütmeliyiz.

Çorlu’dan bir arkadaşımız yazdı:

Eski-yeni ayrımı ile bölünmeye son!

MESS gasp listesinde şunlar var:1. Ücretlere ilk altı ay için yüze 3,78 oranında zam2. Sözleşme süresinin 3 yıla çıkarılması3. Bayram, izin ve yakacak ödentilerine 9.54 zam4. Olaya bağlı sosyal yardımlarda geriye doğru gerçekleşen yüzde

9,54’lük yıllık enflasyona karşı yüzde 8,61 ile yüzde 10,21 arasındadeğişen oranlarda artış.

5. 20 günden fazla alınan normal raporlar, analık halinde 16haftalık (çoğul gebelikte 18 hafta) çalışılmayan süre ve işverentarafından verilen her türlü izin dışında kalan her çeşit fiilençalışılmayan süreler için kesinti yapılması

6. Deneme süresinin 2 aydan 4 aya çıkarılması 7. Telafi çalışması ile denkleştirme süresinin 2 aydan 4 aya

çıkarılması

150 bini bulan işçiyi doğrudan ilgilendiren grup toplu sözleşmesürecinde, MESS ile Türk Metal arasında bugün yapılangörüşmelerin son turunda uyuşmazlık zaptı tutuldu.

Türk Metal bu tekliflerin kendileri tarafından reddedildiğini, bunedenle de yasal süre dolduğu için uyuşmazlık zaptı tutulduğunubildirdi. MESS ile Türk Metal arasında toplam 53 madde üzerinde“anlaşmazlık” bulunuyor.

Yasal prosedüre göre bakanlık tarafından resmi arabulucu atanacak,bu safhada da anlaşma sağlanamaması halinde grev kararıalınabilecek. Alınan kararın yine 60 gün içerisinde uygulanmasıgerekiyor.

Geçtiğimiz dönem toplu sözleşmesi de yine uyuşmazlıkla bitmiş,grev kararı alınmış fakat bu karar uygulanmak yerine geri birsözleşmeye imza atılmıştı.

MESS’in dayatmalarına ve sefalet zammına büyük öfke duyan metalişçileri, Türk Metal’e de zerre kadar güvenmiyor. Zaten yüzde 14 gibidilenci misali masaya oturan Türk Metal yöneticilerinin MESS ileişbirliği halinde davrandığını deneyimleriyle iyi bilen metal işçileri,yapılanın danışıklı bir dövüş olduğunu, kıran kırana pazarlık yapılıyorgörüntüsü yaratılmaya çalışıldığını, böylelikle de ölümü gösterip metalişçisini sıtmaya razı etmeye çalıştıklarını biliyor.

Metal İşçileri Birliği, metal işçilerini tüm bu oyunlarla gelmesikaçınılmaz olan satışa engel olmak, haklarımızın zerre kadarınadokundurtmadan, dilenci misali tekliflerin geri çekilerek kölece çalışmaşartlarını ortadan kaldıracak bir toplu sözleşme için birleşmeye,örgütlenmeye, harekete geçmeye çağırıyor. Çünkü söz konusu olanmetal işçisinin emeği, hakları ve geleceğidir. Geleceğimizi kurda kuşayem etmeyelim.

MESS’in sefalet dayatmasıve gasp listesi

Page 3: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

Metal patronları her toplu iş sözleşmesi sürecindekarşılarında işçileri değil de aslında sınıfsal olarakkendilerinden pek de farkı olmayan Türk Metal sendika

ağalarını bulurlar. Masaya da deneme süresinin uzatılması, esnekçalışma, mesai ücretlerinin düşürülmesi gibi Türk Metal’in dahi kabuledemeyeceği maddelerle gelip, ölümü göstermekte ve komiksözleşmeleri imzalatıp her seferinde işçileri sıtmaya mahkumetmektedirler.

Türk-Metal ile pek bir samimi olan patron sendikası MESS ile karşıkarşıyayız. İşçilerin sendika isteğine yıllarca direnen bir patronun üyesiolduğu MESS ile Türk Metal’in çok samimi görüntülerle ve projelerlebirlikte davranması şaşırtıcı olabilir. Ama gerçek bu. Çünkü MESS arkasınısıvazladığı Türk Metal Sendikası ile bu süreci ortak yürütmektedir. Ülkegündemine yüz binlerce metal işçisinin sorunlarının hiç gelmemesinin

sebebi bu metal patronlarının sendikasından ziyade onların yardakçılığınıvazifesine haiz sendikalardaki bürokrasisinin olduğu da işçiler açısındansır değildir.

MESS Türk Metal ile çok yakın ilişki içerisindedir. Öyle ki Türk Metalözelleştirilen bazı fabrikaları satın almak istemekte, böylelikle MESS’eresmi olarak üye olma yollarını aramaktadır kanımca. Bunun yanındaMESS üyeleri de kendi fabrikalarında Türk Metal’in örgütlenmesini vekendilerine hizmet etmelerini, işçilere yaptıkları baskıyı biraz olsunonlara devredip böyle işlerle daha az uğraşmayı istemektedir.

Örneğin sendikanın biri greve katılmıyor ama o sendika mensuplarınında zamdan yararlanmasını istiyor. Böyle bir sendikacılık olur mu? Nasılileri bir demokrasidir bu. Bizlere ne görev düşüyor. Sadece bir görevdüşüyor, işçi sınıfının mücadelesini, mücadelemizi bütünleştirmek. Ya yokoluruz! Ya da yok ederiz.

3METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

Çiğli Schneider Electric’den bir işçi:

Ya yok oluruz! Ya da yok ederiz!.

Uyuşmazlık zaptı tutuldu, bundan sonra ne olacak? Birleşik Metal ne istiyor?

Türk Metal ne istiyor?

Patronları ve işbirlikçilerini yenmek için fabrikakomitelerinde biraraya gelmeliyiz. Fabrika komitelerikazanmanın anahtarıdır. Komiteleri oluştururken şunları

göz önünde tutmalıyız:1. Her üretim biriminde ayrı ayrı oluşturulmuş komitelerin tek

bir fabrika komitesinde merkezileştirilmesi en ideal biçimdir.2. İşçi komitelerinin işleyişi ve bileşimi demokratik olmalıdır. Bu

demektir ki, komitelerde yer alacak, özellikle de temsilkonumunda olacak işçiler, doğrudan seçim yoluyla işçilertarafından belirlenmelidir. Sermaye ve sendikal çetelerdengelebilecek saldırılar hesaba katılarak doğrudan seçim yerine, engüvenilir işçilerin öncüler tarafından seçilmesi amaca dahauygundur.

3. Komitelerin bileşiminde kadrolu-taşeron gibi ayrımlaryapılmamalı, fabrika ve işyerindeki tüm işçiler komitelerde temsiledilmelidir.

4. Farklı fabrikalarda kurulmuş komiteler arasında, havza-bölge-il ve ülke çapında koordinasyon sağlanması hedeflenmelidir.

5. Komiteler, sendika yönetimlerinden bağımsız olmalıdır.Sendikal demokrasiyi işletmek iddiasındaki yönetimler, sendikalimkanları fabrika komitesinin hizmetine sunmalı, çalışmasınıkolaylaştırmalı, aldıkları kararlara uymalıdır.

Kazanmak için fabrika komitelerine!

15 bin civarında işçiyi temsilen toplu sözleşme masasına oturan DİSK’ebağlı Birleşik Metal-İş’in taslağında ise şu talepler yer alıyor:

- Aylık net ücreti 898 TL olan bir metal işçisine ilk 6 ayda net 282 lira,1374 lira civarında ücreti olan bir metal işçisine net 305 lira, net 2 bin liranet ücret alan bir işçiye ise yaklaşık 270 lira net ücret artışı

- Enflasyona endeksli zam uygulamasına karşı olunduğu bildirilerekdiğer altı aylık dönemlerde enflasyon+2 puan ücret zammı

- İşçi sirkülasyonu ile toplu sözleşmeyle elde edilen kazanımlarısıfırlanmasına dayanak yapılan işe giriş ücretinin 1179 TL’ye yükseltilmesi

- Sosyal ödemelere yüzde 30’a yakın bir zam

Türk Metal’in satış taslağında yer alan maddelerden bazıları:1. Türk Metal birinci altı ay ücretlere sadece yüzde 14, ikinci altı

ayda enflasyon oranında, üçüncü altı ayda enflasyon artı yüzde 2,dördüncü altı ayda ise yine enflasyon oranında zam istiyor.

Ücretlerin enflasyon oranında eridiği, sadece son bir yıllıkenflasyonun yüzde 10’u bulduğu bir durumda masaya bu talepleoturmak satışın habercisidir. Masaya sadece yüzde 14’le oturan dilenedilene üç kuruşluk zam alır ancak.

2. Türk Metal sosyal haklara yüzde 20, asgari ücretin altında ücretalan işçinin saat ücretine 40 kuruş istiyor. Tüm bu maddeler hep“dilenci” bir anlayışla ve MESS’i rahatsız etmeyecek bir tarzda hazırlandı.

3. Türk Metal’in taslağında, skandal denebilecek maddeler de var.Önceki dönemde olduğu gibi bu dönemde de bireysel emeklilik gibiözel emeklilik şirketlerinin işine yarayacak bir uygulama taslağakonmuş. Ama bunun yanında öyle bir madde var ki Türk Metal’in nasılda patron kafalı MESS uşaklarınca yönetildiğini gösteriyor. Öyle ki TürkMetal taslağa “Kazasızlık ödülü” adıyla bir madde koymuş. Bumaddeye göre “iş kazası geçirilmeyen günlere istinaden” işçiye ödül(100 güne 100 TL, 200 güne 150 TL, 360 güne 200 TL) verilmesiisteniyor. Bu sürelerin, “iş kazası” olması durumunda sıfırlanmasıöngörülüyor.

Bu iş cinayetlerini “kaza” sınıfına sokmak ve sorumluluğunu da işçiyeatmak demektir.

Metal işçilerinin talepleriNe MESS’in dayatmaları ne işbirlikçi sendikacıların satış

taslakları metal işçilerinin en acil, gerçek ve meşru taleplerişunlardır:

1. İnsanca yaşamaya yeterli asgari ücret (3200 TL’lik yoksulluksınırı baz alınmalı)

2. Taşeronluk uygulaması kaldırılsın, tüm taşeron işçilerkadroya alınsın!

3. İkramiyeler ücretten ayrı hesaplansın!4. Telafi, denklik gibi esnek çalışma uygulamalarına son!5. 7 saatlik iş günü, 35 saatlik çalışma haftası!6. Kesintisiz iki günlük hafta sonu tatili!7. Kıdem tazminatı ile ilgili kazanılmış haklara dokunulamaz,

yasal değişikliklere atıf yapan ifadeler çıkarılsın!8. İş güvencesi! 9. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili önlemler alınmalıdır!

Page 4: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

4

- Türk Metal’in toplu sözleşme sürecinde izlediği yolu şu an nasılbuluyorsun? Beklentilerin neler?

Sendikacı arkadaşlar sözleşmeye oturduklarında ilk kabul ettiklerimaddelere bakalım. İlk önce kendi haklarını güvenceye almak için öncesendikacılarla ilgili maddeleri görüştüler, bunlar üzerine anlaştılar. İlkoturumda bunları yaptılar. İkinci oturumda da zaten sendikalı olmasak daelde edilecek haklarla ilgili maddeler geçti. Asıl sözün, son sözünsöyleneceği konularla ilgili, ücretlerle ilgili herhangi bir görüşme olmadı.Neden merak ediyorum, son toplantıya ayırdılar. Danışıklı dövüş olduğunudüşünüyorum. Son toplantı olacak, anlaşmazlık tutanağı tutulacak.Arabulucu süreci gidecek. Sendika burada da bana göre samimiyetsiz.

- Son toplantıda MESS’in enflasyon oranının altında teklifi var buna nedersin?

Enflasyon zammını doğru bulmuyorum. Yemişim onun zammınıdiyeceğim. Örneğin bugün sofraların baş tacı, olmazsa olmazı ekmek 75kuruştan 1 TL’ye çıktı. Yüzde 9 nerde kalıyor. Bugün en zengin de ekmekyiyor, ama düşük ücretliler daha fazla ekmek tüketiyor. Çünkü en düşükfiyatlı gıda o. Ona bile yüzde 33’lük bir zam yapılıyor. Bu insanlar bu ülkedeyaşamıyor mu? Nerede buluyorlar bu yüzde 9’u. Benim için asıl önemliolan markete gittiğimde aldığım şeylerin fiyatı önemli. Yüzde 9 da nebilmiyorum. Yani bu balon bir rakam.

- Bir de işçilerin rapor aldıkları durumda kesinti yapılması vedevamsızlık yapmayan işçinin ödüllendirilmesi gündemde, ne diyorsun buahlaksız teklife?

Bu tamamen dediğin gibi ahlaksız teklif. Bize kendi kalemize golattırmaya çalışıyorlar. Sendika da buna çanak tutuyor. Böyle bir tekliflebenim karşıma neden çıkarsın diyeceğine lafı eveleyip geveliyor. Ne demekkesecek benden bu parayı. Saçma sapan bir durum bu. Patronödüllendirecekse kendi ödüllendirsin, benim sırtımdan keserek bunuyapamaz.

- Fabrikadaki işçi arkadaşlar durumu nasıl görüyor?Çevremdeki işçi arkadaşlarım genelde bilinçsiz, toplum baskısı da

olabilir, şükürcü arkadaşlar. Sorgulamaz, yargılamaz o tarz insanlar. Ben

onları dürttüğümde ne kadar ters adam diyebiliyorlar. Ama sonuçta benhaklı çıkıyorum. Arkadaşlarımın buna pek duyarlı olduğunu söyleyemem,bu da bilinçsizlikten.

- Ama şükrettikçe geriye bir gidiş var?Aynen öyle, bunlar yeterince kendi haklarını öğrenememekten, şükürler

olsun en azından çalışıyorum demelerinden oluyor. Bir şey istemektençekiniyorlar.

- Bu durumun arkasında neler olabilir? Örneğin ‘80’lerdeki işçi profiliçok farklı. Bunun sebepleri ne sence?

Ben ’80 öncesinde işçi değildim. Ama bildiğim kadarıyla o zamanıninsanları işçi olduklarının bilincindeymiş, birçok sendika varmış, o zamanhakları yenildiğinde sokağa çıkabiliyorlarmış. Ama devlet baskısıyla bunlarsindirilmiş ve bugünkü insanlar yaratılmış. Burada devlet ile işveren ortak,el ele çalışıyorlar. Birlikte itaatkar ve boyun eğen bir toplum yarattılar.Değişmesini istemiyorlar. Çünkü onlar düşünebilen bir işgücü istemiyorlar.

- Bize sunduğun katkılar için teşekkür ederiz.Ben teşekkür ederim, bütün emekçi arkadaşlara selamlar, saygılar.

Bursa’dan taşeron bir metal işçisi soruyor:

“Sözleşme masasında neden taşeronluk yok!

Çalışma yaşamının her alanında yaygınlaşmaya başlayan taşeronlaşma kadrolu ve

taşeron işçi ayrımı yaptırıp örgütlenmenin de önüne engel oluyor. Taşeronlaşma işçi

sınıfını bölmenin bir aracı olarak kullanılıyor. Ancak sendikalar cephesinden toplu

sözleşmede buna dair hiçbir şey yok.

Bir tarafta tamamen sessiz patron sendikası diğer tarafta ise kendine

ilerici diyen ama kazanılmış haklarımızı kaybetmeyelim yeter diyen bir

sendika var. Yeri geldiğinde taşerona hayır deniyor. Ama iş pratiğe geldiğinde

ise ortada hiç bir şey yok. Bu toplu sözleşme dönemi de bunu gösteriyor.

Çalışma sektörü farklı olsa da Greif direnişinde tam 44 taşeron firmasına karşı

mücadele verilirken sessiz kalanlar bu gün de aynı sessizliğini koruyor aslında. Greif

işçileri hem toplu sözleşmenin nasıl hazırlanacağı konusunda hem de taşeronlaşmayla nasıl mücadele edilmesi gerektiği

konusunda işçi sınıfına ve sendikalara gidilmesi gereken yolu göstermiştir.

Greif işçilerinin açtığı yoldan mücadele etmeye devam ediyoruz ve edeceğiz.

METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

Bursa’dan Türk Metal üyesi bir işçiyle konuştuk:

“Danışıklı bir dövüş izliyoruz”

Habaş işçileri: Sözleşmeden bilgimiz yok

MESS taslağını açıklamış olmasına rağmen Türk Metal üyesi Habaş işçileri

fabrikada henüz bu durumla ilgili bir bilgilendirme yapılmadığını belirtiler. Bu konu

hakkında bir işçi “sendika temsilcilerinin yüzüne bile bakmıyorum, geçen

sözleşmede %14’le oturup kaçla kalktıkları ortada şimdi de aynı oyun olacak ve

elimizdekilerde gidecek”.

İDÇ işçisi: Her şey tepeden

belirleniyorİzmir Demir-Çelik fabrikalarında Türk Metal üyesi bir

işçi, süreci şöyle değerlendirdi: “TİS başlangıcından

buyana değişen bir şey yok. Dertlerimiz, sıkıntılarımız ve

taleplerimiz maalesef temsilcilerimizden daha ileriye

geçemiyor. Her şey en tepeden belirleniyor”

Page 5: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

5METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

Toplu sözleşme süreci ilerledikçe, işçilersabırsızlandıkça, “sendikacılar” dafabrikaları “ziyaret” etmeye,

hatırlamaya başladılar. Türk-Metal işyeritemsilcileri göstermelik olarak yanlarımıza gelip“Arkadaşlar nasılsınız, bir sıkıntınız var mı?” diyesıradan sorular sordular. Soru sorarken bile birbilgilendirmede bulunmadılar. İşçiler sorusormaya başladığından dolayı cevap vermekzorunda kaldılar. Bunu bile yaparken ellerindengeldiği kadar kaçamak cevaplar verdiler.“Arkadaşlar sizler için mücadele ediyoruz, tümçabamız sizler için daha iyi koşullar oluşturmak”gibi şatafatlı sözler söylediler. İşçiler sözleşmeninneden ilerlemediğini, halen sonuç alınamadığınısorduklarında bunu ısrarla cevaplamaktankaçtılar. İş ayakkabısı ile yaşan sıkıntılarla ilgili, 6

ayda bir verilen kışlık ve yazlık ayakkabılarınneden herkese aynı verildiği üzerine, servislerleilgili sorular sorduğunda yine aynı yöntemiizlediler. “Yapılabilecek her şeyi yapıyoruz en iyiiş ayakkabıları getirtiyoruz, servislerle ilgilisorunlarınızı bize ilettin hemen sorunu çözmeyeçalışırız, en iyi ayakkabıları biz veriyoruz dahaiyisini veren yok” gibi cevaplar vererekkonuşmaların bitmesini sabırsızlıklabekliyorlardı. Tüm konuşmaları kısa tutmakişçilerin sorularından kurtulmak için ellerindengelen çabayı gösterdiler.

Fabrika içerisinde tüm alanlarda bu tarzkonuşmalar yaşanmasa da, işçiler oldukçahoşnutsuz durumda. Bundan dolayı da fabrikadatüm nabızları yokladılar. Bu süreçte itiraz eden,sesini çok çıkaranları da tespit etmek istiyorlar.

Şu an hoşnutsuzluklar ve homurdanmalardagittikçe daha yüksek sesle duyulur olmayabaşlandı. Bu tepkiler kendisi biz işçiler için birkazanım elde etmemiz için yeterli değil, bunubilmemiz gerekir. Bizleri kurtaracak olantabandan geliştirileceğimiz mücadeledir.Başımızdaki çete sendika yıllardır yaptığı gibi budönemde bir satış sözleşmesine imza atabilmekiçin zemin oluşturmaya çalışıyor.

Bu ihanette geçit vermemek içim metalişçileri olarak hep birlikte gücümüzü Metalİşçileri Birliği çatısı altında birleştirelim. Ne satıcıalçak sendika Türk-Metal, ne de Birleşik-MetalSendikası’nın yönetimi bizlerin haklarınısavunamaz. Bunu başaracak olan Metal işçileriBirliği çatısı altında metal patronlarına karşımücadeleyi büyütecek olan biz işçileriz.

Trakya’dan bir Türk Metal üyesi:

İhanete geçit vermemek için sokağa!

MİB Kale Kilit'teydi!

12 Eylül günü sabah saatlerinde Kale Kilit önünde

bildiri dağıtımı yapan Metal İşçileri Birliği üyelerine

Türk Metal çetesinin temsilcileri saldırmış,

MİB’lilerden aldıkları yanıtla kaçmak zorunda kalmışlardı.

Saldırılara rağmen devrimci sınıf faaliyetini ısrarla

sürdüreceklerini belirten MİB’liler, yine Kale Kilit önündeydiler. MESS

ve Türk Metal Sendikası arasında yapılan son toplu sözleşme

görüşmesi üzerine hazırlanan bildirileri Kale Kilit işçilerine

ulaştırdılar. Bildiri ile birlikte Metal İşçileri Bülteni’ni de dağıttılar.

Öğle paydosuna çıkış saatinde yapılan dağıtımda işçilere bildiri ve

bülten ulaştırıldı. Fabrikanın etrafındaki kafelerde oturan işçilerle de

sohbet edilerek bildiriler verildi.

Kale Kilit fabrikası önünde dağıtıma başlanıldığı sırada Türk

Metal’in fabrikadaki temsilcileri telefonlarına sarıldılar. Kale Kilit

yöneticileri ile birlikte bir kenarda toplanmaya başladılar. Bir süre

sonra da fabrika önüne bir polis ekibi geldi. Tek ekip olduğu için

herhangi bir müdahalede bulunamayan polisler, takviyelerin

gelmesinin ardından kimlik kontrolü yapıp ayrıldılar.

Metal işçilerine gerçekleri ulaştırarak bu çetelerden ve sömürücü

asalaklardan kurtulmaları için yapılması gerekenleri anlatmaya

devam edeceğiz.

Bursa’da mücadele çağrısı

Toplu sözleşme süreci yeni bir ihanete doğru yol alırken

Metal İşçileri Birliği bu gidişata karşı Bursa’da metal

işçilerini mücadeleye çağırıyor.

Bu kapsamda hazırlanan bildiri ve duvar gazeteleriyle metal

işçisine seslenen MİB çalışanları, Bursa’da bir dizi noktada çalışma

yürüttüler. Çalışmalar sırasında Oyak Renault, Bosch, Tofaş olmak

üzere pek çok fabrikadan işçilere materyaller ulaştırıldı. Servis

noktalarına da duvar gazeteleri asıldı.

Menemen ve Aliağa’da faaliyet

Ege MİB’in faaliyetleri devam ediyor. İki gün boyunca

Menemen ve Aliağa’da demir çelik işçilerine seslenil-

erek toplu görüşme sürecine müdahil olma çağrısı

yapıldı. MİB bülteni ile birlikte “Toplu sözleşme oyununda son perde,

Metal işçisi bu danışıklı oyunu bozmalıdır” MİB imzalı bildiriler demir

çelik işçilerine ulaştırıldı. Menemen’de üst geçit, Manisa Kavşağı Ali-

ağa’da ise Zeytinlik servis duraklarında bildiri ve bülten dağıtımları

yapıldı.

Sermaye devletinin enerji bakanı Taner Yıldız 1 Ekim tarihinden itibarendoğalgaz ve elektriğe yüzde 9 oranında zam yapılacağını duyurdu.

Bakan basın toplantısında zammın gereğini anlatırken şunları söylüy-ordu. Efendim 24 aydır zam yapılmıyormuş. Bu süre içinde zam yapmamakiçin yerli imkanları kullanmışlar. Artık imkanlar zam yapılmamasına yetmiy-ormuş falan filan intermilan.... Ben de bakanı izlerken birkaç saniyeliğine100’ün yanında 9’un lafı mı olur dedim, adı üstünde yüzde 9 zam! Hem okadar düşünceliler ki 24 ay beklemişler derken içimdeki saftorikten kurtulupdevrimci konuma geçtim.

Şöyle düşündüm, sermaye devletinin başı ve bakanlarına bir sinema fil-minde rol verilse, konu da dram veya trajedi olacak tabi ki. Oskar almazlarsatükür yüzüme dedirtecek kadar başarılılar. Sonra dedim ki, benim içinde bu-lunduğum bu birkaç saniyelik trans halini milyonlarca insan bir ömür boyuyaşıyor. İşyerinde çay saatlerinde nadiren de olsa ekonomik ve politikgelişmeler konuşuluyor.

İki kesim var insanlar arasında. Birinci kesim saftorikçe trans halindedüzeni ve zammı kabullenenler. İkinci kesim sorgulayanlar. Fakat işin ilginçtarafı birinci kesim örgütlü ve sesi çok çıkıyor. İkinci kesim örgütsüz vedağınık. İşte bu ikinci kesimi sınıf mücadelesinde örgütleyebilirsek birincikesimi de trans halinden uyandırabiliriz. Bazen diyorum ki keşke Morfeus’unNeo’ya verdiği gibi bir kırmızı hap olsa da insanlar bu Matriks’ten kurtulsa.Ne diyordu Morfeus, “sana sadece gerçeği gösterebilirim daha fazlasınıdeğil.”

Ama biz devrimcilerin şansı daha çok bence. Bizler insanlara gelecekkaygısının olmadığı, kula kulluk edilmeyen, elektrik, doğalgaz, su, eğitim vesağlığın halka ücretsiz olarak verilmesini sağlayan sosyalist işçi-emekçicumhuriyetinin yolunu gösteriyoruz. Bütün işçilere, köylülere ve emekçilerezamsız bir hayat dilerim.

Bursa’dan bir metal işçisi

Page 6: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

6 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

Feniş Alüminyum fabrikasında direnişteolan işçiler olarak 14 ayı geride bıraktık,34 işçiyle fabrikadaki bekleyişimiz

sürüyor.Fabrika uzun zamandır hacizliydi, işçilerin

dışında da birçok alacaklısı olmasına rağmenfabrikanın satışı gerçekleşmiyordu. Çünküfabrika üzerinde ipoteği olan bankalar satışistemiyordu. Eylül ayında Halk Bankası’nın satışistemesiyle birlikte 13 Ekim’de satışı gerçekleşti.% 80’ini Halk Bankası, % 20’sini İş Bankası aldı.

Patronun yapmış olduğu protokol gereğincebankalar 3 yıllığına fabrikayı patrona bırakacak,patron Sedat Aloğlu burayı kendisi değerlendirip

satacak. Hem bankaların hem de işçilerinalacaklarının ödeneceği taahhüt ediyor.

Artık hukuki sürecin sonuna gelinmiştir.Görünen o ki devam eden dava süreci artıkgeçersizdir. Bu satışla birlikte karşımıza hiçbirşeyi olmayan bir Sedat Aloğlu çıkartılmayaçalışılmaktadır. Başından beri elinde avucundahiçbir şeyi olmadığını söyleyen, her şeyini biryakınının üzerine yapmış olan Sedat Aloğlu,ipotekli fabrikasının satılmasıyla da “çulsuz”görüntüsünü perçinlemiştir.

Satışın ardından bankalar eliyle bize baskıyapılmaya başlandı. Fabrikada direnişimizbaşından beri olan şiarlarımızın,

yazılamalarımızın silinmesi söylendi.Direnişimizin başından beri olan ve direnişinsimgesi olan bu yazılamaların silinmeyeceğiniifade ettik.

Biz bu satışın aslında Aloğlu’nun işleriniyoluna koymak için yapıldığını biliyoruz.Patronun bankalarla yapacağı protokol kısasürede belli olur, protokolün içeriğine göre debundan sonra atacağımız adım belli olacak. Amaşurası bizler için açık ki, direnişteki işçiler olarakhaklarımızı alana kadar direnişimizisürdüreceğiz.

Direnişteki Feniş Alüminyum İşçileri22.10.14

Sevim Kar: Direniş sürecindebirçok arkadaşımız işten çıkartıldı, birkısmı hala haklarını alamadılar.Hakları verilmiyor çünkü insanlar zordurumda olsun istiyorlar. Buradadireniştekiler devam etmesinisteniyor. Bu direnişin bitmesi işlerinidaha rahat devam etmesinisağlayacak. İşten çıkartıyor, sözdebölümler kapatılıyor. BölümleriGebze’deki fabrikaya kaydırdılar, yeniişçi alımları var, hatta Beylikbağı’ndabu şirket üzerinden başkasınınüzerine bir yer açılmış durumda.

Sibel Aykın: Biz gittikten sonratekrar işçileri burayatoparlayacaklarını düşünüyoruz.

Bahar Gök: Son iki aydırsendikacıların direniş alanınauğradıkları yok, yemek saatindeyemeği bırakmaya gelmelerinisaymazsak. Başında bizi asla yalnızbırakmayacaklarını, direnişin maddi-manevi her türlü ihtiyacınıkarşılayacaklarını ifade etmişlerdi. Bizbunu kendilerine hatırlattığımızda,direniş çadırındaki tüm arkadaşlar busözü verdiklerini söylediklerinde“yalan söylüyorsunuz” diye çıkıştılar.Ve özellikle de beni hedef göstererek“sen yalan söylüyorsun” şeklinde birtutum sergilediler. Beni hedefekoyarak sürekli tartışmalar

yürütüyorlar, özellikle NecmettinAydın bu şekilde tartışıyor. Geçenarkadaşlarla yaptıkları bir görüşmedede benim örgütlü olup olmadığımı,bir partiyle bağım olup olmadığınıöğrenmek için bir dizi soru sormuşlar.

Bana dair bir araştırmaya girdiklerinibelirten davranışlar içerisindeler. İleritutum gösteren işçileri buradatutmak istemiyorlar. Patron işten attı,

sendika da direnişten uzaklaştırmayaçalışıyor.

Direnişimiz bir kriz yaşıyor.“Gemisini götüren kaptandır” denir.Kaptanın ne kadar iyi bir kaptanolduğu zor zamanda belli olur.Sendikacıların o deneyimleriyle budirenişin krizden çıkmasınısağlamalarını bekliyoruz. Eğerdeneyimler böylesi zamanlar içinkullanılmayacaksa ukalalıktan başkabir şey değildir.

Ben tekrar iyi bir şekildeyüklenildiğinde, yeni işe alımlar var,üyelikler yapıldığında, şirketin başkasektördeki fabrikalarınayönlendiğinde burada sonuçalacağımızı düşünüyorum. Havayıtekrar tersine döndürebileceğimizidüşünüyoruz.

Son olarak bir çağrı yapmış olayım.

Deneyimleriyle yol gösterecek eskiveya yeni direnişçi arkadaşlarıdayanışmaya çağırıyoruz. Herkesinyanımızda olmasını bekliyoruz.

Eku işçisi: “Türk Metal sendikalarınyüz karasıdır”

Türk Metal Tayyip’in deyimiyle işçi sınıfının içine sokulmuş

“paralel yapı”dır. İşçi gibi gözükür, işçi gibi davranır ama işçi

değildir. Onlar hiçbir fabrikada örgütlenmez. Onlar patronların

davetiyle, patronlar sendikası MESS’in davetiyle örgütlenen bir

sendika. Otellerde, localarda giderler sözleşme imzalarlar. Bilinen

bir gerçek bu. Türk Metal’in hiçbir delegesi yapılan sözleşmeyi

görmemiştir. Sözleşme patronla Türk Metal’in büyük ağabeyleri

tarafından yapılır. 5-6 ay sonra birikmiş alacakları ile işçiye ne

kadar zam aldıkları açıklanır. Bu zamlar da genelde yüzde 2-3

civarında olur. Hatta hiç zam alamadıkları bile olur.

Sözleşmeler böyle yapıldığı için patronlar tarafından Türk

Metal ağalarının cebine yüklü miktarda paralar konur. MESS de

bu süreçten kârlı çıkar. Örneğin MESS gider patrona ne kadar zam

verebileceğini sorar. Eğer Türk Metal’le bu zammın altında bir

anlaşma yaparsa aradaki farkı kendi hesaplarına aktarırılar. MESS

bu parayla geçinir. Türk Metal sendikaların yüz karasıdır. Sözleşmelerinde 2 yılın

ilk ayında yüzde 5-6 zam geri kalan 3 dönemse enflasyon

oranında zam alınır. Tabii işçi de sürünmeye devam eder.

Türkiye’de omurgasını, kişiliğini kaybetmiş bir işçi gerçeği var.

Bunda Türk Metal’in önemli bir payı var. Türk Metal işçilerin yüz

karasıdır. Ben bu sendikanın örgütlü olduğu fabrikalarda çalıştım.

Onların birçok pisliğini gördüm. Fabrikalarda onları sorguladım.

Hep yapılanların üstüne gittim. Patronlar çalışma koşullarını

zorlaştırırken sendikamızdan bizi koruması için sendikaya hep

gidip geliyordum. İsteklerde taleplerde bulundum. Beni

susturmak için “seni şuraya tatile gönderelim, buraya gezmeye

git” gibi ahlaksız tekliflerde bulundular. * Kocaeli Gebze’de kurulu EKU Fren Kampana fabrikasında

işçilerin sendikal tercihlerini tanımayan patron, bu kez de devreyeTürk Metal çetesini soktu.

MT Reklam direnişçileri anlatıyor

Feniş Alüminyum fabrikasınınsatışı gerçekleşti…

Haklarımızı almaktakararlıyız!

Page 7: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

7METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ

İşçi Bülteni Özel Sayı:1177* Fiyatı: 25 Kr * Kasım 2014 * Sahibi veS. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi,ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Millet Caddes,

Sultan Cami Sk. No:2/9 Fatih/İstanbul Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 *Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No:

242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54 92

Mail adresi:

[email protected]

İstanbul - Esenyurt İşçi Kültür Evi

Yenikent Mah. Şehit Serkan Temeloğlu Sok. 25/A

(Eskule otopark girişi karşı sokağı) Esenyurt

tel: 0506 146 40 75

e-mail: [email protected]

İstanbul - Kartal Üç Fidan Gençlik Evi

Kordonboyu Mah. Hamam sok. Özdemir İşhanı

Kat:2 No:29 Kartal

tel:0551 411 99 14

İstanbul - OSB-İMES İşçileri Derneği

İnönü Mah. Aşık Veysel Cad. Cemevi sok. No:18

Sarıgazi / Sancaktepe

tel: 0 535 257 70 99

İstanbul - Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği

Emeksizler Sk. No: 34

tel: 0212 697 71 53 - 0536 714 62 06

İstanbul - Gaziosmanpaşa - tel: 0535 915 32 45

Gebze İşçilerin Birliği Derneği

Hacı Halil Mah. Orhangazi Cad. Nu.24 D.3

Gencallar (Eski YKM) yanı

tel: 542 843 16 01

Ankara - Mamak İşçi Kültür Evi

Tuzluçayır Mah. 285 Sok. 21/C Mamak

tel: 0312 368 06 90

e-mail: [email protected]

İzmir - Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi

Dere Cad. 8072 Sok. No: 48 Çiğli

Tel: 0537 496 18 45

Manisa İşçi Kültür Sanat Derneği:

1. Anafartalar Mh. G. Osman Paşa Cd. No: 35/4

Tel: 0.533 054 90 67 - 0534 721 13 27

Adana - Sanayi İşçileri Derneği

Kuru Köprü Mah. No 14 Sok. No: 15 Seyhan

Tel: 0.538.970 64 95

Bursa - Eksen Yayıncılık Bürosu

Altınova İşhanı, Kat:4 Nalbantoğlu

Tel: 0553 409 16 18

Kayseri İşçilerin Birliği Derneği

Sahabiye Mh. Mersin Sk Sim İşhanı No: 403

Kat: 4 Kocasinan

Tel: 0352 222 00 07

Trakya

mail: [email protected]

İletişim adres vetelefonları...

Arkadaşlar,Fabrikamızda, işyerimizde,

sendikamızda yaşadığımız vegördüğümüz tüm sorunları bizeiletebilirsiniz. Böylelikle hemyaşanan sömürü ve haksızlıklar

fabrika duvarlarının arkasındakalmaz, hem de yapanın yanına karkalmaz...

Çorlu’dan bir kadın işçi:

Modern amele pazarlarıgündemde!

Geçici iş sözleşmesi ya da kiralık işçi, hangi isim altında olursa olsun sonuç işçisınıfı açısından tam bir yıkımı ifade ediyor. Kapitalist sistemin tarih boyuncavarlığını sürdüren diğer toplumsal sistemlerden daha vahşi olduğu biliniyor.

19. yüzyılın başlarında feodal toplumun bağrından çıkan kapitalist sistemin İngiltere deortaya çıkan uygulamalarını Engels yalın bir şekilde “İngiltere’de emekçi sınıflarındurumu” yapıtında etkili bir şekilde teşhir etmiştir. Bugüne gelindiğinde işçi sınıfı veemekçilerin yaşama ve çalışma koşullarının 19. yüzyıl çalışma koşullarından farklıolmadığını sayısız kez kanıtlamaktadır.

Kapitalizmin doğal işleyiş yasasıdır bu. Onlar için belirleyici olan maksimum kardır. Bunedenle herhangi bir yasal düzenlemeye gerek kalmaksızın dahi çıkarlarının gerektirdiğibiçimde davranırlar. Ancak bazen yasal düzenleme ihtiyacı da duyarlar. Yıllar önceçıkarılan 4857 sayılı iş kanunu gerçek manada tam bir ortaçağ köleliğini ifade ediyor.Gerek sınıf hareketinin geri durumu, gerekse de Sendikaların işbirlikçi tavrı nedeniyle busaldırı karşısında gerekli tutum alınamadı ve bu yasa geçti. Ancak kapitalistler için buyasa yetersiz gelmiş olacak ki çalışma yaşamında reform diye yutturmaya çalıştıkları yeniyasal düzenlemelerle işçi sınıfını hem örgütsüzleştirerek dirençsiz bırakmayı, hem deçalışma ve yaşam koşullarını tam bir yıkıma uğratmayı amaçlıyor.

Yasa denilen şey her daim kâğıt üzerindedir. Onu değiştirecek şey karşı karşıyabulunan sınıfların güç ve örgütlülük durumudur. İşçi sınıfı hareketinin geriliği sermayeiçin vazgeçilmez fırsatlar doğurmaktadır.

Burjuva basın ve devlet tarafından “çalışma yaşamında reform” diye yutturulmayaçalışılan yasalar peş peşe çıkarılmaktadır. Bu yasalarda “iş güvencesi” tümüyle yokedilmektedir. İşveren istediği zaman istediği işçiyi kiralayıp, istediği işçiyi iştenatabilecektir. Bu uygulamayı Özel İstihdam Büroları aracılığıyla yapabilme olanağınakavuşmuştur. Buna göre işveren kiraladığı işçiye karşı herhangi bir sorumluluk kabuletmeyecek. Bu hem işçi sınıfını parçalamak bölmek; hem de İş cinayetleri, güvencesizlik,sefalet ücretleri anlamına gelmektedir. Bunun adı “Modern işçi Pazarıdır” bu pazardaişçiler alınıp satılan bir mala dönüştürülecektir.

Bilindiği gibi kiralık işçi, yani Özel İstihdam büroları yasası uzun süredir sermaye veonun hükümetinin gündemindeydi. Ankara’da 78 gün boyunca süren ve sınıfı toparlamave uyarma işlevi gören TEKEL direnişi döneminde bu uygulama yasalaşacaktı. O dönemtartışma halindeydi. Ancak sermaye hükümeti direniş karşısında bu yasayı ertelemekzorunda kaldı. O dönemde de konfederasyonlar, TEKEL direnişinin yarattığı basınçla olsagerek “şiddetle” karşı çıktılar. Öyle ki “genel grev” gibi ifadeleri kullanmak zorundakalmışlardı. Çünkü bu yasa en az kıdem tazminatına saldırmak kadar sarsıcı bir saldırıydı.Oysa sınıf hareketinin geri bir seyir izlediği bir aşamada, bir gece yarısı torba bir yasaylameclisten geçirildi. TEKEL sürecinde sermayeye “efelenen” sendika bürokratları kıllarınıdahi kıpırdatmadı.

Sonuç olarak sermayeye karşı sendikal araçları kullanarak saldırıları geri püskürtmeninyolu yeni GREIF’ler yaratmaktan geçiyor. İş güvencesini kazanmanın, ortaçağ köleliğiniortadan kaldırmanın biricik yolu budur.

EGO’da çalışan bir kadın metal işçisi

facebook.com/metaliscileribirligi.mib

Page 8: Metal İşçileri Bülteni Kasım 2014 Sayısı

Balıkesir’de 2011 yılında sendikalaştıkları için işten atılan İşbir Sentetik DokumaSanayi işçileri işten atılan işçilerin geri alınması üzerine 1223 gündür sürenmücadelelerini sona erdirdiler.

2011 yılında Teksif Sendikası'na üye olduktan sonra işten atılan 75 işçiden 44'ü işeiade davası açmıştı. İş Mahkemesi’nin 22 işçi için işe iade kararı almasının ardından İşbirpatronu kararı temyize götürmüştü. Kararın temyiz aşaması beklenirken TEKSİF ilefabrika yönetimi arasında görüşmeler yapıldı ve TEKSİF, fabrika önündeki direnişçadırında bekleyişlerine devam eden sendika üyesi 2 işçinin işe geri alınması koşuluyladireniş çadırının kaldırılacağını belirtti.

Sendikalaştıkları için işten atılan Sütaş işçilerinin Karacabeyve Aksaray’daki fabrikaların önündeki bekleyişleri devamediyor. Öte yandan Sütaş boykotu da yaygınlaşıyor. Sütaş’ınpazardaki durumunu zora sokan boykot çağrısı ülkenin pek çokköşesine taşıyan direnişçi Sütaş işçileri destek bekliyor.

Fabrika yönetimi ile işbirlikçi sendika yönetiminin satış sözleşmesinden önce elbirliğiyle işten attığı28 Nestle işçisinin mücadelesi sürüyor. Fabrika önünde eylemlerini sürdüren işçiler son olarak İsviçreBaşkolosluğu önünde eylem yaptılar.

Çiğli Organize’de kuruluSenkromeç fabrikasında patronsaldırıları da işçi eylemleri de devamediyor. Son olarak maaşlarınyatırılmaması üzerine işçiler 16Ekim’de bir kez daha slogan vealkışlarla fabrikada eylem yaparakuygulanan haksızlıklara sessizkalmayacaklarını gösterdiler.Senkromeç işçileri “artık örgütlüyüzve patronun hiçbir dayatmalarınınaltında kalmayacağız, haksızlıklarakarşı her zaman eylem içerisindeolacağız. Çünkü ancak sesimiziçıkardığımız zaman haklarımızıaldığımız gördük” diyerek süreçlerinide en kısa şekilde özetlemiş oldular.

Van depreminin ardından İŞKUR bünyesinde mevsimlik olarak işealınan ancak daha sonra işten atılan işçiler direnişlerinin 143.gününde kazandı. Van'dan Ankara'ya kadar yürüyen ve Ankara'dakurdukları çadırda haklarını arayan işçiler, 9 ay çalışma hakkıkazandı.

Düzce'de kurulu Anadolu Rulman fabrikasında başlayan grev 100.günü aştı.

75 işçinin çalıştığı Anadolu Rulman fabrikasında yetki alındıktansonra patronla toplu sözleşme masasına oturuldu, anlaşmasağlanamadığı için grev kararı alındı ve grev çadırı kuruldu. Grevsürecinde 2 sendikalı işçi işten atılırken, açılan dava işçilerin lehinesonuçlandı.

Üst kademedeki 20 üst düzey görevli dışında tüm işçiler sendikayaüye. Şu an fabrikada üretim yapılmıyor. Üretim durmasına rağmenstokta çok mal olduğu için şimdiye kadar patronun geri adımatmadığını belirten işçiler stoklardaki malların eridiğini bu nedenlekısa süre içerisinde patronun tekrar anlaşma masasına oturacağınainanıyorlar.

Direne direne kazanacağız!

3 yıl direnişin ardından sendikalı olarak işbaşı yaptılar

Sütaş’ta direniş ve boykot sürüyor

İzmir Senkromeç işçilerinden eylem

Nestle’de direniş

Vanlı işçiler kazandı

Anadolu Rulman’da grev sürüyor