metal İşçileri birliği - mİb
DESCRIPTION
Metal İşçileri Bülteni Nisan 2016 sayısıTRANSCRIPT
İşçi
Bül
teni
Öze
l Sa
yı N
o:1
29
4 *
Nis
an 2
01
6
İşçi sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1
Mayıs yaklaşıyor. 1886’dan beri işçi ve emekçilerin,
patronlara ve onların sömürü düzenine karşı taleplerini
haykırdığı, mücadele kararlılığını ortaya koyduğu gün
olan 1 Mayıs'ta, bir kez daha iki dünya, emek dünyası ile
sermaye dünyası karşı karşıya gelecek.
1Mayıs yaklaşırken Ortadoğu’de yine ölüm ve yıkım
kol geziyor. Emperyalistler, siyonistler, bölgedeki suç
ortağı devletler ile IŞİD, El Nusra gibi tetikçileri, Suriye
başta olmak üzere bölge halklarına ölüm ya da köleliği
dayatıyorlar. IŞİD gibi katil çetelere destek veren AKP
iktidarı, bu savaşı ülkenin içine de taşıdı. Bunun
sonucunda kent meydanları, iktidarın müflis
politikalarıyla birer ölüm tarlasına dönüştürüldü.
Sermaye adına ülkeyi yöneten AKP, komşu halklara
karşı savaşa ortak olmakla kalmıyor, içeride de zulmün
kamçısını sallayarak toplumu “biat etmiş köleler sürüsü”
haline getirmek istiyor. Bunun için hak arama
mücadelesi veren işçilere, emekçilere, gençlere,
kadınlara, aydın/akademisyenlere, gazetecilere
saldırıyor. Emekçilere düşman bu zihniyetin temsilcileri
hem dini istismar ediyor hem rüşvet ve yolsuzlukla
kasalarını, ayakkabı kutulularını dolarlarla tıka basa
dolduruyorlar.
Yıllardır “çözüm süreci” aldatmacasıyla Kürt işçi ve
emekçileri oyalayan AKP, 7 Haziran seçimlerinde
hezimete uğrayınca “barış masası”nı devirerek eşitlik ve
özgürlük talep eden Kürt halkına savaş ilan etti.
Patlayan bombaların tozu dumanı ortalığı kaplarken,
sermaye iktidarı işçilerin elinde kalan son hak
kırıntılarını da yok etmeye hazırlanıyor. Kıdem
tazminatının gaspından, kölelik anlamına gelen kiralık
işçi bürolarına kadar ekonomik ve sosyal yıkım paketleri
yasalaştırılmak için mecliste sıra bekliyor.
Patronlar, sendika ağaları, hükümet ve onun kolluk
kuvvetleri, emekçilere karşı aynı safta birleşmişler. Metal
işçilerinin ek zam talebi uğruna verdiği mücadele
karşısında takındıkları düşmanca tutumla bunu birkez
daha ispatladılar.
Maruz kaldığımız savaş ve saldırganlık politikalarına,
baskılara, anti demokratik uygulamalara, ekonomik ve
sosyal yıkım paketlerine ancak işçilerin gelecekleri ve
özgürlükleri uğruna girişeceği mücadele ile son
verilebilir. Topyekün saldırıya karşı, ancak işçilerin
topyekün mücadelesiyle karşı konulabilir. Dünyayı
emeğimizle vareden bizler, geleceğimizi ellerimize almak
ve tek tek fabrikalardan sanayi havzalarına yayılacak
işçilerin birliğini inşa etmek zorundayız.
Metal İşçileri Birliği, başta metal işçileri olmak üzere
tüm işçi sınıfımızı hakları ve geleceği uğruna birleşmeye,
geleceğimizi karartmaya çalışan patronlara ve onların
tetikçisi AKP iktidarına karşı 1 Mayıs'ta alanlara çıkmaya,
bu bahim gidişe dur demeye çağırıyor.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın sınıf dayanışması!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Metal İşçileri Birliği - MİB
Birliğimizin gücüyle 1 Mayıs'a!
METAL İŞÇİLERİBÜLTENİ
METAL İŞÇİLERİ BİRLİĞİ - MİB
Bir Çin filozofu olan Sun Tzu derki;
İnsanlar bir kez birleştiler mi, cesurlar
tek başlarına ilerleyemez, korkaklar
ise tek başlarına geri çekilemezler. Yüzyıllar
önce bir filozof, bu sözleri söylerken
insanoğlunun birleşince neler yapabileceğinin,
neleri kazanabileceğinin ve nelere karşı
çıkabileceğinin en özlü, en güzel tarifini yapmış.
Bugün fabrikalarımızda, atölyelerimizde
istediğimiz veya istemediğimiz her konunun,
her sorunun çözümü bu, BİRLİK.
Yaşadığımız sorunları saymaya, listelemeye
kalksak belki sayfalar yetmez. Bu sorunları
neden çözemiyoruz, neden haklarımızı
alamıyoruz diye tartışsak herkes topu bir birine
atar. Ama tüm arkadaşlarım, tüm işçiler şunu iyi
bilir ki, işçiler birleşirse üstesinden
gelemeyeceği zorluk, alamayacağı hak yoktur.
Dün nasıl bir araya geleceğimizi, nasıl birlik
kuracağımızı bilemiyorduk. Deneyimlerimiz ve
tecrübelerimiz zayıftı. Bugün ise artık fazlasıyla
deneyimli ve tecrübeliyiz. Patronlara, ihanetçi
sendikalara yani bizim hak ve çıkarlarımıza karşı
olan herkese ve her şeye karşı nasıl
birleşeceğimizi artık biliyoruz.
Her şeyden önce namı tüm Türkiye’ye
yayılan büyük bir birliğimiz var. MİB / Metal
İşçileri Birliği var. MİB sayesinde sözümüzü
söylemeyi, çağrı yapmayı, ortak hareket etmeyi,
birleşmeyi, eylem yapmayı, ihtar etmeyi ve hak
kazanmayı, bir araya gelmeyi öğrendik.
Patronların rüyalarına girdik, o pembe
hayallerini dikensiz gül bahçelerini yıktık. Önce
kendi fabrikalarımızda birliklerimizi kurmayı
öğrendik. Fabrika komiteleri, konseyleri,
kurulları kurduk. Taleplerimiz
için birleşmeyi öğrendik. Ortak
karar alıp ortak bir şekilde
uygulamayı öğrendik. Sonra
Fabrikalar arası birlikler kurduk.
Sorunlarımızın aynı olduğu
yerde mücadelenin de ortak
olması gerektiğini gördük.
Başka bir fabrikada işten atılan
işçilerin geri alınması için hep
beraber ayağa kalktık. Kimi
zaman kazandık kimi zaman da
birliğimiz zedelendiğinde,
aramıza nifak tohumları
ekildiğinde kaybettik. İhanetçi
sendikalardan ve
sendikacılardan hesap sormayı
öğrendik. Elimizde ki en büyük
gücün üretimden gelen
gücümüz olduğunu ve bu gücü
kullanmanın tek yolunun birlik
olduğunu öğrendik.
Ama şunu da öğrendik; bizim birliğimiz
karşısında patronlarında birlikleri var. Ve MESS
gibi TÜSİAD gibi bu birlikler bizim hala
kuramadığımız kadar güçlüler. Çünkü patronlar
ortak çıkarları için ne olursa olsun ortak
davranabilirken bizler hala bu bütünlüğü inşa
edebilmiş değiliz. Ve bugün karşımızda sadece
fabrikalarda yaşadığımız sorunlar ve saldırılar
yok. Kıdem tazminatının gaspı, esnek çalışma,
kiralık işçilik, iş cinayetleri, toplu tensikatlar ve
daha birçok saldırı ve hak gaspıyla karşı
karşıyayız.
İşte tam da bu yüzden önce fabrika
birliklerini, sonra da MİB’i büyütmek tüm metal
işçilerinin ortak çıkarına olacaktır. MİB
büyüdükçe işçiler güçlenecek, MİB büyüdükçe
taleplerimiz karşılık bulacak, MİB büyüdükçe
korkan çekinen arkadaşlarımız geride
kalmayacak, MİB büyüdükçe hain ve uzlaşmacı
sendikalar diledikleri gibi at koşturamayacak.
MİB büyüdükçe metal işçilerinin umudu da
büyüyecek ve sonunda mutlaka kazanacağız.
Sun Tzu’nun dediği gibi İnsanlar bir kez
birleştiler mi, cesurlar tek başlarına ilerleyemez,
korkaklar ise tek başlarına geri çekilemezler. Bu
birliği büyütmek tüm işçilerin ortak görevi ve
sorumluluğudur!
Ne yapmalı: BİRLİK
2 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
“Kadın işçi kardeşlerimi 1 Mayıs’taalanlarda olmaya çağırıyorum”
Emek-gücünü satarak ekmeğini
kazanan biz işçiler bir tarafta,
karşımızda ise emeğimizi sömüren
patronlar. Dünyada iki uzlaşmaz sınıf var;
işçiler ve patronlar. Her zaman bizlerin
emeğini son damlasına kadar sömürmek için
çabalayanlar ve buna karşı mücadele eden,
insanca çalışma ve yaşam koşulları isteyen
biz işçiler varız.
Günümüzde biz işçileri köleleştirmek ve
örgütlülüğümüzü dağıtmak için her türlü yol
deneniyor. En doğal anayasal hakkımız olan
sendikalaşmaya bile tahammül edemiyorlar.
Öte yandan örgütlü hareket etmemizin önüne geçebilmek için taşeronluk sistemi,
kiralık işçilik, esnek çalışma vb. yasa ve icraatlarla da saldırıyor sermaye düzeni.
Bu kölelik koşulları tüm işçilere dayatılırken, biz kadın işçiler bu cenderenin içinde
iki kat daha fazla ezilyoruz. Evde, işte, sokakta yaşamın her alanında emekçi kadının
eli, emeği var. Buna rağmen emekçi kadınlar haklardan mahrum bırakılıyor. Yarı
zamanlı çalışma ile esnek çalışma bizlere dayatılmakta, patronlar ucuz iş-gücü diye
emeğimizi acımasızca sömürüyorlar. Dini rant için kullanan AKP iktidarı döneminde
ise, emekçi kadınların sorunları daha da derinleşmiş, sömürüye ek olarak kadın
düşmanlığı ve kadın cinayetleri de had safhaya ulaşmıştır.
Kocaeli’den bir kadın metal işçisi
Biz kadın işçiler fabrikada, evde, sokakta yaşamınher alanında bir dizi sorunla yüz yüze kalıyoruz.Fabrikada fazla çalıştırılıp, her işi yapmamıza karşın
emeğimizin karşılığı verilmiyor. Patronlar, her zaman bizler-den daha fazla özveri isterler, ama hak almak için sesimiziyükselttiğimizde ya kapı gösterilmekte ya da susturulmakiçin tehdit edilmekteyiz. Maalesef bu vahim sorunlarla tümkadın işçiler karşılaşıyor.
Ama bizler işçi sınıfı tarihine baktığımızda mücadeleninde yarısıyız. Çünkü çifte sömürüye tabi tutuluyoruz. Asalakpatronlar bizleri ucuz iş gücü olarak görüyor. Ama sömürüçifte olunca bizlerin öfke hesabı da çifte oluyor.
Ama artık hiç birşey eskisi gibi değil ve bu devran böyledönmeyecek. Çünkü bizler eski işçiler değiliz artık.
Önümüzde biz işçilerin baharı var. Bahar ayları mücadeledönemidir. Yani 1 Mayıs işçilerin ve patronların en keskinşekilde karşı karşıya geldiği gündür. Biz kadın işçilerin ‘Eşitişe eşit ücret’ talebini tok bir şekilde alanlarda haykırmazamanıdır. Erkek sınıf kardeşlerimizle birlikte mücadeleyiilmek ilmek örmek için alanlarda olma zamanıdır.
1 Mayıs Türkiye ve Dünya işçi sınıfının birlik, mücadele vedayanışma günüdür. Bende bir kadın işçi olarak tüm işçileri,özel olarak da kadın işçi kardeşlerimi tek yürek tek yumrukolarak 1 Mayıs’ta alanlarda olmaya çağırıyorum.
Bir kadın metal işçisi
Tek yürek, tek yumruk olarak1 Mayıs’ta alanlara!
Renault işçisi geçtiğimiz haftaiçerisinde kapsamlı bir saldırıyauğradı. İşten atılan arkadaşlarını
savundu ancak başaramadı. Çünkü karşısındasadece fabrika yönetimi ve işbirlikçi Türk Metalyoktu. Renault işçisi karşısında bu işçidüşmanlarıyla organize hareket eden devletgücünü ve MESS’i buldu.
Özellikle devlet gücünün hükümet aracılığıylaRenault işçisinin karşısında sınırsızcakullanılmasına tanık olduk.
Her şeye rağmen Renault işçisi büyük mü-cadele verdi. Sonuna kadar direndi, işçi sınıfınıntarihine yazılacak türden bir direniş örneğisergiledi.
Elbette daha fazlasını da yapabilirdi fakatböylesine organize ve geniş bir işçi düşmanıkarşısında yapabileceklerinin çoğunu yaptı.
Bundan dolayı Renault işçisi kaybetmedi,aslında kazandı. Çünkü tarihte son sözü hep dire-nenler söylemiştir. Renault işçisi karşısındaki bugüç karşısında teslim olmamış sonuna kadardirenmiştir.
Büyük ve uzun vadeli bir mücadelede kısmiyenilgiler sonucu tayin etmez. Önemli olan buaşamada yenilmiş olmak değil nasıl yenildiğindir.Bunun için Renault işçisinin bu direnme gücü,
kararlılığı ve tüm gözüpekliği Renault’da yenidendengeleri değiştirecektir. Bunun için bu yenilgideğil, büyük zafere doğru atılmış bir adımdır.
(...)
Artık gerek Renault’da, gerek Tofaş’ta vegerekse diğer fabrikalarda yapılacak en önemli işbu yerlerde sürünen sendikacılığın üzerinde işçibirliğinin ve dayanışmasının kurulmasıdır.
MİB, bu fabrikaların işçilerine bu aşamadakesinlikle bu sendikalardan istifa etmemeleriçağrısında bulunmaktadır. Bu aşamada busendikalara üyelikler kağıt üzerinde kalacaktır,
ilişki biçimsel bir ilişki haline dönmelidir. İşçikendi birliğini yaratmalı, söz ve karar hakkını dabu birlikleri aracılığıyla kullanmalıdır.
Bu yolda gidilirse büyük zaferimizkaçınılmazdır.
Çürümüş ve yerlerde sürünen sendikacılığıngösterdiği yolda gidilirse bugüne kadar direniş vemücadelelerle elde ettiğimiz kazanımlarımızı dakaybedeceğiz.
Metal İşçileri Birliği
(09.03.2016)
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 3
Renault işçisi yenildi mi?
Doğuş Vana İşçileri Süreçlerini Anlatıyor...
Hangi Sendikayı patron getirir = TM
Biz Doğuş Vana işçileriyiz. Ağır çalışmakoşullarına, düşük ücretlere, yönetiminkeyfi baskılarına karşı aylar önce
anayasal hakkımız olan sendika hakkını kullanmakiçin bir araya geldik. Yaklaşık 150 işçinin çalıştığıDoğuş Vana’ da aradığınız her sorunu, her türlübaskıyı bulabilirdiniz. Artık herkesin canına takeden bu sorunlar karşısında birçok arkadaşımızaynı yolu düşündü ve sendikalaşma yolunu seçti.Lakin kimimiz Türk Metal’i seçmiş, kimimiz Çelik-İşi, kimimiz Birleşik Metali kimimiz de TOMİS’iseçmiştik.
Ocak ayında yapılan zamların beklentilerimizinaltında kalmasından sonra bir gurup BM üyesiarkadaşımız “sendika” adını kullanarak kendiniattırdı. Burada çalışmanın kendilerine bir şeykazandıracağına inanmadı ve sendikal mücadeleyine yazık ki kendi kişisel çıkarları için kullandılar.Bunu yaparken de birçok mücadeleci, öncüarkadaşın ismini telaffuz ederek kendilerine arkatoplamak istediler. Başardılar da, patron buarkadaşları ciddiye aldı ve bu arkadaşların işineson verdi. Ama artık ortada birçok isimdolaşıyordu, patron içerde sendikal faaliyetolduğunu biliyordu. Bu arkadaşlar gerçektensendikayı fabrikaya sokmak için çaba harcayanbirçok arkadaşımızı tehlikeye sürüklemişlerdi.
Aradan birkaç hafta geçti ve patron yeni birsaldırı daha gerçekleştirdi. İki arkadaşımızın dahaişine son verdi. Ya arkadaşlarımızın sessiz sedasızatılmalarına göz yumacaktık ve sıranın bizegelmesini bekleyecektik ya da ne pahasına olursaolsun sesimizi çıkartacaktık. Biz ikincisini seçtik.Üretim alanında eyleme başladık. Toplanarak idarebölümüne sloganlarla yürüdük ve arkadaşlarımızıneden attıklarını sorduk.
Bizim gücümüzü, birliğimizi gören yönetimgösterdiğimiz tepkiden sonra “ sendika istiyorsanızbunu hep beraber konuşalım” diyerek, ikivardiyanın birleştiği 17:30 da toplantı yapmakzorunda kaldı. Bu toplantıda iyi niyet gösterilerisergileyen yönetim aba altından sopa gösterereksendika istiyorsanız oylarız, çoğunluk ne diyorsa oolur dedi ve seçim yaptırttı. Lakin bu seçim yöne-timin istediği gibi olmadı 52 hayır karşısında 79evet oyu ile sendika istiyoruz kararı çıktı. Bu seferyönetim teslim olmak zorunda kalırken yaptığımızeylem sonrasında bir öncü arkadaşımızın işinedaha son verdi.
İdarenin iyi niyet timsali sözcüsü Yeliz Hanımbizlere hangi sendikayı istiyorsanız getirinifadelerini kullanınca hepimiz umutlandık vearamızda bir toplantı örgütledik. Yaptığımız butoplantıda Birleşik Metal üyesi işçiarkadaşlarımızın ısrarlı tutumları sonucunda BMde karar kıldık ve BM yönetimini toplantımızaçağırdık. BM yönetiminden Ali Çeltek ve be-raberinde iki yönetici arkadaşımız dahatoplantımıza gelerek kendilerini ifade ettiler. Amatoplantı saatleri içinde öğrendik ki yönetim çoktanTM ile anlaşarak işçi arkadaşlarımızı TM ye üye ol-maya zorlamaya başlamıştı. Bu bilgiyi BM İzmirşube başkanı Ali Çeltek ile paylaştık. BM yönetimibize çoğunluğu yakalayıp yakalayamayacağımızısordu. Şöyle bir sorun vardı ki birçoğumuz başkabaşka sendikalara üye olmuştuk. Bunun üzerineBM yönetimi çoğunluğu sağlamadan bu fabrikadayapacak bir şey yok diyerek toplantıdan ayrıldı.
BM yönetiminin beklemediğimiz bu tutumun-dan ve yasal bir takım engellerden ötürü yeni birkarar vermek durumunda kaldık. Yaptığımıztartışmalar sonucunda ortaklaştığımız tek bir şey
vardı ki o da TM’yi istemiyor oluşumuzdu. Bununüzerine TOMİS’te karar kılarak patronu takımsözleşmesi yapmaya zorlama kararı aldık.
Araya giren hafta sonu tatili sırasında yine YelizHanım birçok arkadaşımızı arayarak istediğinizsendikayı seçebilirsiniz, hangisine gideceksiniz gibisorularla aramızda tartışma yarattı. Pazartesi günüdaha vardiya başlamadan TM yönetimi fabrikayaçağrılmış ve ikna turlarını yönetimle beraber at-maya başlamışlardı. Sonunda yönetim ağzındanbaklayı çıkartarak TM ile anlaştıklarını, başka birsendika istemediklerini söyleyerek arkadaşlarımızızorla PTT’lere götürerek e-devlet şifrelerini aldırıpTM ye kendi elleriyle üye yapmaya başladılar.Hangi Sendikayı patron getirir, tabi ki TM’yi. Bunubiliyorduk ama artık yapacak bir hamlemizkalmamıştı. Arkadaşlarımız gerek baskıdan, gerekTM’yi tanımadıklarından gerekse de bir sendikaolsun da ne olursa olsun anlayışından kaynaklı TMye üye oldular.
İşsizlikte artışsürüyor
TÜİK 2015 yılı işsizlik rakamlarını
açıklarken işsizlik oranlarındaki
artışlar dikkat çekti. 2014 yılına
göre geçtiğimiz yıl işsizlik oranı artmaya
devam ederek yüzde 10,3’e ulaştı.
Geçtiğimiz yıl toplamda 204 bin kişi daha
işsiz kaldı.
İşsizliğin kadın ve erkeklere göredağılımında ise geçtiğimiz yıl kadınlarındaha fazla işsiz kaldığı dikkat çekti.
4 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
Asgari ücretin 1300 tl. olmasının ardından
Hyundai işçileri ek zam talebini dile getirmiş,
bunun üzerine fabrika yönetim, ‘Nisan’da
zam yapacağız’ açıklaması yapmıştı. Yönetimin, Mart
ayı sonunda %5.22 + 100 TL zam yapılacağı
açıklamasına öfkelenen işçiler, taleplerini karşılamayan
bu ‘sadaka zammı’na karşı harekete geçti.
Düşük ücrete, yoğun tempoda, kölece çalışmak
zorunda bırakılan Hyundai işçileri, 3 vardiya yemeğe
gitmeyerek tepkilerini ortaya koydu. Hyundai işçileri,
insanca yaşamaya imkan veren bir zam alana kadar
mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini ifade
ediyorlar.
Mercedes-Benz işçisi harekete geçti
NSK Armatür’de sendikaya tahammülsüzlük
Atilla Makinaişçileri saldırıya
rağmen sendikalaştı
Bilecik’te kurulu Bozüyük Organize Sanayi
Bölgesi’nde bulunan Midal Kablo işçileri
Birleşik Metal-İş’te örgütlendi. 25 Mart’ta
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan yetkinin
gelmesi üzerine saldırıya geçen patron, 30 Mart’ta
17 işçiyi işten attı.
Bununla yetinmeyen pervasız patron, sendika
üyesi diğer işçileri de tehdit etmeye başladı.
Sevkiyat bölümünde çalışan sendika üyesi 30
işçinin işten atılacağı ve bu bölümün taşeron
firmaya devredileceği söylentisini yayan patron, sendikal örgütlülüğü dağıtmaya çalışıyor.
Öte yandan Midal Kablo’nun zorba patronunun, işçilere, “Sendika istiyorsanız Türk Metal’e
üye olun” dediği de belirtildi.
4 Nisan günü ise ilçe kaymakamlığının talimatı ile kapı önünde direnen işçiler ve
sendikacılar kapı önünden göz altına alındı.
Mercedes-Benz İstanbul
Hoşdere Fabrikası’ndaki
işçiler, yıllık primlerinin
düşürülmesi nedeniyle harekete geçti.
Sendikaya yürüyerek primlerinin
düşürülmesini protesto eden işçiler,
mesailere kalmama eylemleri de
gerçekleştirdiler.
Mercedes’te her yıl 725 euro olarak
ödenen primler, bu yıl 400 euro’ya
düşürüldü. Fabrika yönetimi, 2015 yılında %
100 kâr ettiğini ilan etmesine rağmen
primlerin düşürülmesi, işçilerin tepkisini
büyüttü.
Patronu talepleri kabule zorlayacak
kararlı eylemler gerçekleştiremeyen
Mercedes işçileri, fabrikada birliği sağlayıp
metal fırtınanın yolundan gitmeği başarma
sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Örgütlü
birliği sağlamayı başarmadıkları sürece,
Mercedes işçilerinin emek-sermaye
mücadelesinde kazanması mümkün değil.
Esas sorumluluk, sınıf kardeşlerinin
tepkilerini birleştirip kararlı bir mücadele
hattı oluşturması gereken öncü Mercedes
işçilerinin omuzlarındadır. Bununla birlikte
sınıf kardeşleriyle sımsıkı kenetlenip
sömürü ve baskıya karşı mücadele etmek,
onurlu tüm Mercedes işçilerinin de
sorumluluğudur.
Hyundai işçilerisadaka zammına tepkili
İspanyol Roca Grubu’na ait, Eskişehir’de ku-rulu NSK Armatür fabrikası işçileri BirleşikMetal-İş Sendikası’nda örgütlendi. Örgütlü
işçiye tahammül etmeyen patron saldırıya geçti.
İki öncü işçiyi işten atarak sendikal örgütlülüğü
kırmaya çalışan patron, işçilerin kararlı tutumuylakarşılaştı. Anayasal haklarını kullanarak sendikalaş-tıklarını belirten işçiler, “haklarımızdan vazgeçme-yeceğiz, 2 Nisan günü fabrikanın önüne gideceğiz”dedi.
Kocaeli Arslanbey OSB'de
bulunan Atilla Makina işçileri
sendikalaştı. 428 işçinin çalıştığı
fabrikada patron, 22 Şubat’ta saldırıya
geçti. 10 işçinin işten atılmasına rağmen
Hak-İş’e bağlı Çelik-İş Sendikası’nda
örgütlenme çalışmalarını sürdüren işçiler,
fabrikada çoğunluğu sağlayarak
Bakanlıktan yetki almayı başardılar.
Fabrikalar zincirine sahip olan Sarten patronuişçileri sömürerek palazlanıyor. “Olağansömürü” ile yetinmeyen patron, baskı ve
tehditle işçilerin sırtından ek kazançlar da sağlıyor.Örneğin Sarten fabrikasında mesai paraları yatırılmıyor,resmi tatillerde mesai parası verilmiyor, istediklerizaman izne çıkarıp istedikleri zaman telefonla işe geldiyor, soyunma odalarının ve tuvaletlerin temizliğindenbile işçiler sorumlu, 10 dakikalık “çay molası”nda iseçay verilmiyor, hatta yasak. Kısacası tam kölelikkoşullarında çalıştırılıyoruz.
Durum bu kadar vahimken, kendi aramızda söylen-mekten öteye gidemiyoruz maalesef. İşçi sınıfına öyle-sine uzak bir düşünce yerleştirilmiş ki, sanki patron bizedeğil, biz ona muhtacız. Bunun farkında olan patronlaadamları, kölelik koşullarını daha da ağırlaştırmaktançekinmiyor.
Oysa biz üretmezsek onların lüks hayatı, sermayesiolmaz, çocukları kolejlerde, Avrupalarda okuyamazdı. Osefahata, emek-gücümüzü sömürerek uşalabiliyorlar.Ne kadar çok sömürü o kadar çok kar demek. Bu yüz-den bir temizlik işçisi bile almıyor o işi de bizeyaptırıyor, mesai parası vermiyor, Bbir çayı bile fazlagörüyor bize. Yani onu vermiyor, bunu vermiyor amabizden hep alıyor.
Patron, himaye ettiği müdür ve yardımcısıyla birkaçkişiler. Oysa biz yüzlerce işçiyiz. O halde birlik olalım,haklarımız için mücadele edelim, sömürü ve ücretlikölelik zincirlerini kıralım.
Sarten’den bir işçi
Sarten’de hakgaspları bitmiyor!
Midal Kablo’da sendikalaşmaya karşıişçi kıyımı ve işçilere gözaltı
Bugune kadar işçiye hiç bir şey vermeyen TMşimdi çatır çatır çek dağıtıyor. Tabi insanları safgörüyor. 150 tl işçi için büyük para diyordur.
Sen kendini akıllı zannediyon heralde ey sendika. Bizemekçiyiz biz helal kazanıp çolumuza çocumuza helalyediririz ve onu öģretiriz kendin gibi mi sanıyorsun bizi.O çekleri sen kendi yalakalarına dağıt alışkınlar haramyemeğe o çekler de kan var haram var. Bir çok çocuğungöz yaşı var insanın boğazına takılır. O çeke minnet edençalışmasın. O kadar paraya tamah edecek insan yoktur Reno’da bizi yıllar dır üç kuruş para yaçalıştırıp şimdi dalga geçiyorlar haramzadeler. Biz o çekleri istemiyoruz sadakamız olsun size!
METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ 5
Metal Fırtınası sürecinde Türk
Metal’den istifa ederek hakları için
direnişe geçen Enpay işçileri,
patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve o
süreçte toplam 236 işçi işten atılmıştı. 236
işçinin ‘işe iade ve sendikal tazminat’ için
açtıkları dava Yargıtay'da sonuçlandı. Enpay
işçileri işe iade haklarını kazandılar.
Yargıtay 236 işçi için işe iadeye, tazminat ve
İŞKUR'dan para almalarına hükmetti. Sendikal
nedenle işten atılma konusunda ise Yargıtay 13
işçi için sendikal tazminat almaları konusunda
karar verirken, 223 işçi için ise sendikal nedenle
açılan davanın görülmesine karar verdi.
Hatırlanacağı üzere davaya bakan yerel
mahkeme, 236 işçinin sendikal nedenlerle işten
atıldığına karar vermiş ve işçilere sendikal
tazminat ödenmesine hükmetmişti...
Asgari ücret zammının ardından ek zam
talebiyle eylemlerin yapıldığı Renault’da
işten atılan 14 işçi, mahkemeye başvurarak
işe iade davası açtı.
Fabrika önünde direnişlerini sürdürürken, Bursa 5. İş
Mahkemesi’ne başvurarak işe iade davası açan işçiler,
adliye önünde basın açıklaması yaptı.
İşçiler adına açıklama yapan Ahmet Akbaş, işe geri
dönmek için sürdürdükleri meşru direnişe devam
ettiklerini ve hukuki zeminde de adımlarını attıklarını
belirterek şunları söyledi:
"Anayasal hakları olan, seçtikleri sendikada
örgütlenme hakları ellerinden alınan arkadaşların onur
mücadelesi başlamıştır. Hukuki yönden ilk adımı bugün
atmış bulunmaktayız. Bizler hakkımız olan işe geri
dönüş için fabrika önündeki meşru mücadelemize
devam edeceğiz. Bunu yaparken tabii ki sendikamızla
beraberiz. Yapmış olduğumuz eylem şüphesiz ki
başarıya ulaşacaktır. Haksızlıkların karşısında
başkaldırmak bir isyan değildir. Her şeyden önce insan
onurudur. Bizler onurumuz için mücadele ediyoruz.
Şimdiden kazandığımıza inanıyoruz. Fabrika önündeki
eylemlerimize devam edeceğiz."
Renault işçileri işeiade davası açtı
Enpay işçilerinin davası sonuçlandı
Arçelik-LG işçileri işe iadedavasını kazandı
Metal Fırtınası sürecinde
üretimi durdurarak hak arama
mücadelesini yükselten Arçelik LG
işçilerine polis saldırmış, fabrikada
direnen işçiler devletin zorbalığıyla
dışarı atılmıştı.
Polis zorbalığının ardından
saldırıya geçen Arçelik patronu
173 işçiyi işten atılmıştı. Geçtiğimiz
günlerde Gebze Adliyesi’nde
görülen davada Arçelik LG
işçilerinin işe iade taleplerinin
kabul edilmesinin yanı sıra, işten
atıldıktan sonra geçen 9 aylık
süreye ilişkin iade tazminatı ve
kıdem tazminatı almaya da hak
kazandılar.
Hyundai’de yaşanan yemeğe git-meme olayının perde arkasındageçmişten kaynaklanan sorunlar
ve sıkıntılar etkili olmuştur. Bilinmelidir ki; buolay o anda gelişen bir hareket değildir.Geçen yıl herkese avansı kadar prim ver-ilmesi olayı (bu da tam bir komedidir) bu işinbaşlangıç noktasıdır. Bizler yeni personellerher zam açıklanmasında eskilerle aynioranda zam almaktayız (kimsenin ekmeğindegözümüz kesinlikle yoktur).
Bizim isteğimiz ortalama 2000-2500 TLmaaş alan personelle 1500-1750 TL maaşalan personelin aldığı ücretin eşit olmasıdır.Bu zam oranında eski personel ortalama 150TL yeni personel ise 120 TL gibi komik zamalmıştır. Bu da işçiler arasındaki maas farkınıgünden güne arttırmaktadır. Yaşam şartlarıve standartları günden güne kötüye gitmek-tedir.
Yine yemeğe gidenler ve gitmeyenlerincelendiğinde hatlarda çalişan yeni işçiler
yemeğe gitmemiş rahat yerlerde çalışanişçiler ise yemeğe gitmiştir. Buradan bir dersçıkarılmasını ve gerekenin yapılacağını umuy-oruz.
Bizler tepkimizi verirken her şeyi gözealdığımızın bilinmesini isteriz. Bu tempo veçalışmayla bu sağlığımızın daha fazla iyiolacağını düşünmüyoruz. Bu günden sonrayapılacak zamlar herkese. Adil eşit olacakşekilde olmalıdır. Gerektiğinde gerekli yer-lere gerektiği gibi mesaj vermesini gayet iyibiliyoruz.
Hyundai’den bir işçi
Tofaş ve Ototrim işçileridavaları kazandı
Metal Fırtınası’nda işten
atılan işçiler davaları
kazanmaya devam
ediyor.
Sendikal tazminat ve işe iade
talebiyle açılan ve sonuçlanan
davalara en son Tofaş işçilerinin ve
Ototrim işçilerin davaları eklendi.
Tofaş ve Ototrim işçileri
kazandıkları davalarla birlikte
sendikal tazminatlarını ve işe
iadelerini kazandılar
Renault işçisi
diyor ki;
Çekleri istemiyoruz sadakamız olsun size!
Hyundai’de neler oldu neden oldu’?
6 METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
İşçi sınıfına yönelik saldırılar hız kesmeden
devam ediyor. Her dönem farklı
saldırılarla ama aynı amaç için karşımıza
çıkılıyor. Şimdiler de kıdem tazminatının fona
devredilmesi ve kiralık işçilik saldırıları
gündemde. Her ne kadar altın tepside
sunulsada, biliniyor ki hiç biri işçilerin lehine
çıkartılan yasalar değildir.
Kiralık işçilik ile hem güvenceli iş hem de
kıdem tazminatı hakkı ortadan kaldırılmış
olacak. Söyledikleri gibi işsizlik azalmayacak,
tersinden artacaktır. Yani önceden İŞ-KUR
önünde ya da fabrika önlerindeki iş bulma
kuyruklarını, şimdi Özel İstihdam Bürolarının
önünde görmeye başlayacağız. Bu kuyruk
güvencesizliğe uzanan kuyruk olacak. Çünkü
hem kıdem hem de sosyal haklardan, sendikalı
olmak hakkından yaralanılamayacak.
Tüm bunlar patronlar için dikensiz gül
bahçeleri yaratmak için yapılıyor. Patronlar
yıllardır işçi sınıfına yönelik saldırılar
gerçekleştiriyor. Çünkü ne kadar örgütsüz ve
dağınık bir sınıf olursa onlar için o kadar
bulunmaz nimettir.
Peki onlara bu dikensiz gül bahçelerini
verecek miyiz? Elbette ki hayır! Çünkü bugün
bu saldırıların mahiyeti gelecek için oldukça
yıkıcı olacaktır. Bugün her ne kadar gündemden
düşürülmüş gibi görünse de şunu bilmek
gerekiyor ki, yıllardır dokunmaya cesaret
edemedikleri kıdem hakkımıza yönelen bu
saldırıya karşı tok şekilde cevap verilmelidir.
Örgütlülüklerimizi ne kadar sağlam kurarsak
sermayenin bu saldırılarına o kadar net yanıt
verilir. Ancak mücadeleyle bu haklarımızı
güvence altına alabiliriz. Unutulmamalıyız ki,
örgütlü işçiyi hiçbir güç yenemez!
Kiralık işçi olmayacağız!
Sermayeye karşı mücadelemizin önündekitemel engellerden biri, eski işçilerle yeni işçilerinücretleri arasındaki farkın yarattığı sorunlardır.Ücret farkı yaratan patronlar, bu sayede hemkarlarını arttırıyor hem işçilerin birliğini zedeliyor-lar. Bu sayede bizleri daha sağlıksız ve ağır çalışmakoşullarına mecbur bırakmaya muvaffak oluyorlar.Biz işçiler ise, patronun bu oyununa gelerekeski/yeni işçiler diye birbirimizi rakip görebiliy-oruz. Yeni işçiye “örgütlenmek gerekiyor, bir şeyleryapalım!” dediğimizde, cevap, “eski işçiler iyi ücretalıyor, burada örgütlenme olmaz” oluyor.
Eski işçi, biraz daha yüksek ücret alıyor diye,yeni işçinin gözünde “yalaka” diye damgalanıyor.Eski işçi için ise, düşük ücretle işe yeni giren bir işçiile aynı ücreti almak sorun olabiliyor. Eski işçi, aynıişi yapan yeni işçi arkadaşının kendi aldığı ücretihak etmediğini düşünüyor. Eski işçi, yeni işçiyi işgüvencesini tehlikeye sokan kişi olarak görebiliyor.Bu yapay arımdan dolayı eski işçiler kendiortamlarını yeni işçilere kapama gibi, akılalmaz tu-tumlar alabiliyor.
Patroların yarattığı bu yapay ayrım tuzağınadüşerek hepimiz kaybediyoruz. Oluşan ücretmakası, hem TİS’leri uygulanamaz hale getirmektehem işçileri birbirinin rakibi haline getirmektedir.
Bizler aynı fabrikaya farklı zamanlarda işebaşlayan işçileriz, ortak bir biçimde üretiyor, aynıekmeği bölüyor, aynı bardaktan su içiyor, hepimizdüşük ücretlere köleler gibi çalıştırılıyoruz.Sömürü ve köleliğe karşı mücadele etmek,haklarımızı kazanmak için örgütlenmek yerine“eski işçi/yeni işçi” gibi akıldışı bir ayrım tuzağınadüşüyor, adeta ayaklarımıza kurşunu kendimizsıkıyoruz.
Ne eski işçinin aldığı ücretin fazlalığı haksızlık,ne yeni işçi düşük ücrete müstehak. Emek-gücümüzün karşılığı olan ücret, insancayaşamımıza yeten ücrettir. İşçiler olarak bizler butür yapay ayrım tuzaklarına düşmeden “Eşit işeeşit ücret!” ve “ İnsanca yaşamaya yeten birücret!” için patronların saldırılarına karşı, işçisınıfının neferleri olarak omuz omuza mücadeleetmeliyiz.
B/S/H işçisi
Eski-yeni ayrımı ilebölünmeye son!
Metal işkolunda geçtiğimiz yıl 29
Ocak’ta Birleşik Metal-İş üyesi işçiler
tarafından başlatılan grev sürecinde
Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’ndan (MESS)
ayrılan patronlar yeni sendika kurdu.
Patronların kurduğu yeni sendikanın adı ise
Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası (EMİS).
EMİS’in kurucu üyeleri ise şöyle: ABB Elektrik
Sanayi Temsilcisi Sami Sevinç, AlstomGrid Enerji
Temsicisi Hakan Karadoğan, Schneider Enerji
Temsicisi Hüseyin Bora Tuncer, Schneider Elektrik
Sanayi Temsicisi Ayşe Özdemir Coşkun, Alstom
Yenilenebilir Enerji Temsilcisi İzzet Akdemir, Alstom
Termik Enerji Temsicisi Ferruh Basku, Himel Enerji
Malzemeleri Temsilcisi Özden Yavuz Çelik.
EMİS’in kurulmasıyla birlikte ülkedeki patron
sendikalarının sayısı 57’ye yükseldi.
Metal patronlarıyeni sendika kurdu
Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası
kurucusu olduğu için işten atılan işçiler
davalarını kazanıyor.
Ford Otosan’da çalıştığı sürede TOMİS kurucusu
olduğu için Ford Otosan yönetimi tarafından işten atılan
Murat Celep’in geçtiğimiz günlerde Kocaeli 6. İş
Mahkemesi'nde görülen işe iade davasını kazandı.
Mahkeme Murat’ın sendikal nedenle işten atıldığına
kanaat getirerek işe iadesine hükmetti. Kocaeli’de Ford
Otosan’dan, Magna Otomotiv’den ve Farba’dan işten
atılanların davaları Nisan ayının 2. haftası görülecek.
Fransa’da işsizliği azaltma yalanıile hazırlanan El Khomri çalışmayasası reformuna karşı öğrenci ve
işçi sendikaları 31 Mart günü 4. eyleminigerçekleştirdi.
Fransa genelinde 1milyon 200 binkişinin 260 noktada sokaklara çıktığıeylemlerde, Paris'te ise gün boyu aralıksızyağmura rağmen 160bin işçi, emekçi vegençlik sokaklardaydı.
Başta CGT sendikası olmak üzerekatılımcı sendikalar bir nevi kitlesel sefer-berlik ilan etmişti. Eylem alanına gidenmetrolarda büyük bir yoğunluk oluşurken,metro duraklarında kalabalık kitle karşılıklıher durakta yasa tasarısına karşı atılansloganlarla selamlaşıyordu. Aralıksızyağan yağmura rağmen başta toplanmaalanı olmak üzere yürüyüş güzergahındakortejlerden bu gerici yasaya öfkeli tepkileryükselse de asıl anlamlı sloganlar sistemeyönelikti.
Gençlik geleceğinden umutsuzolduğunu dile getiriyor, işçi ve emekçiler
ise ömür boyu yoksulluğa mahkum edildik-lerini belirtip başka bir dünyanın mümkünolduğunu vurguluyorlardı.
31 Mart eylemleri her ne kadar tasarınınortaya çıktığı günden beri Fransa genelin-deki 4. kitlesel eylem olsa da öğrencigençlik geleceği için hemen hemen hergün liselerde ve üniversitelerde blokajeylemleriyle seslerini duyurmaya devamediyor. Öğrenciler, yasa tasarısıtartışmasız geri çekilene kadar eylemdeolacaklarını belirtiyor şimdiden 5 ve 9Nisan yeni eylem takvimleri olarak belir-lendi.
İşten atılan TOMİS kurucuları davalarını kazanıyor
Fransa’da geleceksizliğe karşı 1 Milyondan fazla kişi alanlardaydı!
7METAL İŞÇİLERİ BÜLTENİ
İşçi Bülteni Özel Sayı:1294* Fiyatı: 25 Kr * Nisan 2016 * Sahibi veS. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi,ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Meşrutiyet Mh.Kodaman Sk. No:111 /15 Şişli İstanbul Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 *Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No:
242 Topkapı / İstanbul Tel: (212) 577 54 92
Mail adresi:
İstanbul - Esenyurt İşçi Kültür Evi
Yenikent Mah. Şehit Serkan Temeloğlu Sok. 25/A
(Eskule otopark girişi karşı sokağı) Esenyurt
tel: 0506 146 40 75
e-mail: [email protected]
İstanbul - Kartal Üç Fidan Gençlik Evi
Kordonboyu Mah. Hamam sok. Özdemir İşhanı
Kat:2 No:29 Kartal
tel:0551 411 99 14
İstanbul - Ümraniye İşçilerin Birliği Derneği
tel: 0 535 257 70 99
İstanbul - Sefaköy İşçilerin Birliği Derneği
Halkalı Cad. No: 113 Kat:4 Daire: 7
tel: 0212 690 71 53 - 0536 714 62 06
İstanbul - Gaziosmanpaşa - tel: 0535 915 32 45
Gebze İşçilerin Birliği Derneği
Hacı Halil Mah. Orhangazi Cad. Karalar işhanı
Kat3 Gencallar (Eski YKM) yanı
tel: 542 843 16 01
Ankara - Mamak İşçi Kültür Evi
Tuzluçayır Mah. 285 Sok. 21/C Mamak
tel: 0312 368 06 90
e-mail: [email protected]
İzmir - Çiğli İşçi Kültür Sanat Evi
Dere Cad. 8072 Sok. No: 48 Çiğli
Tel: 0537 496 18 45
Manisa İşçi Kültür Sanat Derneği:
1. Anafartalar Mh. G. Osman Paşa Cd. No: 35/4
Tel: 0.533 054 90 67 - 0534 721 13 27
Adana - Sanayi İşçileri Derneği
Kuru Köprü Mah. No 14 Sok. No: 15 Seyhan
Tel: 0.538.970 64 95
Bursa - İşçilerin Birliği Derneği
Başaran İşhanı, Kat:4 No: 14 - Heykel
Kayseri İşçilerin Birliği Derneği
Sahabiye Mh. Mersin Sk Sim İşhanı No: 403
Kat: 4 Kocasinan
Tel: 0352 222 00 07
Trakya
Kazimiye Mh Omurtak Cad Gür Pasajı no: 66
tel: 0534 976 45 81
İletişim adres vetelefonları...Ç
iğli Atatürk Organize Sanayi Bölge-si’nde bulunan Kastaş Kauçukfabrikasında sayı sistemi, kesintiler
gibi sömürüyü yoğunlaştıran uygulamalarınyanı sıra, kadın işçilere dönük cinsel kimliğiaşağılayarak onursuzlaştırma ve taciz gibibaskı koşullarına karşı örgütlenme çalışmasıyürüten iki kadın işçi işten atıldı. İştenatılmanın ardından kapı önünde direnişbaşladı!
“Kastaş Fabrika Komitesi” imzalı bildiri-lerin fabrikada dağıtılmasının ardından işçiler üzerindeki baskı artırıldı. Sözde meslekhastalıklarını önlemek için başlatılan spor zamanında işçileri onursuzlaştıran söylemlerdebulunuldu. Bu onursuzlaştırmaya karşı çıkan kadın işçiler, fabrika içinde arkadaşlarınaseslendiler. Formen ve müdürün hakaretleri ve fiziki saldırısı karşısında ise işçilerarkadaşlarını savundular.
İşten atılan kadın işçiler Sonay Tezcan ve Kardelen Yoğunğan fabrika önünde direnişegeçtiler. Halada fabrika önünde direnişteler.
İzmir Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeDİSK’e bağlı Cam Keramik-İş’teörgütlenme çalışması yürütürken bir
arkadaşlarının işten atılmasına tepkigösteren işçiler dün üretimi durdurmuş,polis saldırısı tehditlerine karşın geceyarısına kadar fabrikada sürdürdükleridirenişi kapı önüne taşımışlardı.
Dost Cam işçileri bugün de fabrikaönünde direnişlerine devam ediyorlar.
İşten atılan arkadaşlarının geri alınmasıve sendikal örgütlenme haklarına sahip çıkan işçiler, “Sendika hakkımız söke söke alırız”diyerek kazanana kadar direnişlerini sürdüreceklerini belirtiyorlar.
De-Ka Madencilik’teişçiler üretimi durdurdu
Kastaş Kauçuk’ta direniş!
Dost Cam işçileri üretim durdurdu!
İzmir’in Aliağaİlçesi’nde bu-lunan gemi
söküm bölgesindegeçtiğimiz günlerdeiş cinayeti yaşandı.
Ege Çelik Sanayiadlı firmada gemi sökümü yapıldığı sırada,sarı bakır kabloları toplamakla görevliErcan isimli işçi, kesimcilerin kestiğiparçaların altında kalarak yaşamını yitirdi.
Yaşanan iş cinayetinin ardından bölgedeçalışan tüm işçiler iş bıraktı.
Aliağa’da iş cinayetinekarşı iş bıraktılar
Ağır çalışma koşullarına, kitlesel işcinayetlerine ve buna rağmenücretlerinin ödenmemesine karşı
öfkeleri büyüyen maden işçileri, sınıflarmücadelesinde yeni mevziler açıyorlar.
Son olarak, Zonguldak’ın Kilimli İlçe-si’nde bulunan De-Ka Madencilik’te işçiler,2016 yılının başından bu yana ücretlerinialamadıkları için üretimi durdurdu.
Ücretlerin ödenmemesine tepki göster-erek sabah saatlerinde üretimi durduranmadenciler, notere giderek maden patro-nuna ihtar çektiler.
İşçiyi patronlara satan Türk-İş Martayı açlık sınırını açıkla. Buna göreaçlık sınırı asgari ücretin üzerinde ve
1407 TL.
"TÜRK-İŞ Araştırmasının Mart 2016 ayısonucuna göre, dört kişilik bir aileninsağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesiiçin yapması gereken gıda harcaması tutarı(açlık sınırı) bin 400 lira 8 kuruş oldu. Birönceki ay açlık sınırı bin 407 lira 42 kuruşseviyesinde bulunuyordu. 4 bin 584 lira 44kuruş olan yoksulluk sınırı da 4 bin 560 lira54 kuruş oldu"
Mart ayı açlık sınırı 1407 TL
Dünya'daki tüm ezilenlerinkardeşçe biraraya geldiği günhangisi diye sorulsa, verilecek engüzel cevap biz işçilerin 1 Mayıs'ıdır.
1 Mayıs 1886 yılında Amerika İşçiSendikaları Konfederasyonuöncülüğünde işçiler, uzun çalışmasaatlerine karşı, 8 saatlik iş günütalebiyle greve gider. Yarım milyonayakın işçinin katıldığı grevde, 40 binişçi Şikago sokaklarını doldurur.Grevler aralıksız sürerken, bu du-rumdan rahatsız olan patronlarçeteler aracılığıyla provakasyonlaryaratır, katliama zemin hazırlarlar.
Eyleme devam işçilere 3 Mayısgünü saldıran polis 2 işçiyi katleder.Ölümleri prostesto etmek üzere 4Mayıs günü Haymarketmeydanında toplanan işçiler, mitin-glerini sorunsuz bir şekildesürdürürken, nereden geldiği belliolmayan bir bombanın patlamasısonucu ortalık karışır, polis işçilerinüzerine ateş açar. Açılan ateşsonucu birçok işçi hayatını kaybed-erken, 5 işçi önderi tutklanır vehakklarında idam cezası verilir. Dörtişçi önderi Albert Persons, AugustSpies, Adolph Fischer ve GeorgeEngel 11 Kasım 1887’de idam edilir.Louis Ling adlı işçi önderi ise
hücresinde “ölü” bulunur.
1889`da toplanan 2. Enternasy-onal, Fransız bir işçi temsilcisininönerisiyle 1 Mayıs’ın tüm dünyada“Birlik, Mücadele ve DayanışmaGünü ” olarak kutlanmasına kararverir.
Türkiye’de ilk 1 Mayıs 1911yılında tütün, liman işçileritarafından kutlanırken, kitlesel ilkkutlama ise 50 yıl süren yasaktansonra 1 Mayıs 1976'da TaksimMeydanı'nda yapıldı. 1977 yılındaTaksim Meydanı'nda toplanan 500bin işçi ve emekçinin üzerine kontr-gerilla tetikçileri tarafından ateşaçıldı ve 34 emekçi katledildi.
Sonraki 1 Mayıslarda da çoksayıda işçi katledilmesine rağmenmilyonlarca işçi, emekçinin katıldığı1 Mayıslar, her türlü karalamaya,yasaklamaya, saldırıya rağmenTürkiye işçi sınıfının bilincinde vehafızasında önemli bir yer tutmayadevam ediyor.
İnsanın insan tarafındansömürüsü ortadan kaldırılanaeşitlik, özgürlük ve kardeşlikdünyası olan sosyalizm kurulunakadar işçi sınıfı, 1 Mayıslarda alan-lara çıkıp sermayenin egemenliğinekarşı mücadeleye devam edecektir.
Şanlı 1 Mayıs'ın tarihi!