tekstil İşçileri bülteni - şubat 2010

8
TEKEL direnişi ile sınıf dayanışmasını yükseltelim! Tekstil İşçileri Bülteni Köle değil işçiyiz!.. TEKEL işçileri tüm işçi sınıfı için direniyor... Fiyatı 25 Kr. Şubat 2010 İşçi Bülteni Özel Sayı: 535 TEKEL direnişi ile sınıf dayanışmasını yükseltelim! [email protected]

Upload: tekstil-iscisi-direnir

Post on 29-Mar-2016

225 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010 tarihli sayisi

TRANSCRIPT

Page 1: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

TEKEL direnişi ile sınıf dayanışmasınıyükseltelim!

Tekstil İşçileriBülteni

Köle değil işçiyiz!..

TEKEL işçileri tüm işçi sınıfı için direniyor...

Fiyatı 25 Kr. Şubat 2010

İşçi Bülteni Özel Sayı: 535

TEKEL direnişi ile sınıf dayanışmasınıyükseltelim!

[email protected]

Page 2: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

TEKEL işçileri iki ay önce, özelleştirmesaldırısına karşı, özlük haklarına sahipçıkmak için alanlara çıkmış ve Ankara’yı

direnişin merkezi haline getirmişti. Ankara’nıngöbeğine kurdukları direniş çadırları ile patronlardevletinin kalbinde işçi sınıfının haklı taleplerinihaykırmışlardı.

TEKEL işçilerinin kararlılıkla sürdürdükleri direniş2 ayı geride bıraktı. Bu iki ay içerisinde gerek devletinkolluk güçleri ve siyasetçileri, gerekse sendikabürokratları direnişi kırmak için türlü oyunlarabaşvurdular. TEKEL işçileri direnişlerinin ilkgünlerinde polisin gaz bombaları ve coplarıylakarşılaştılar. Ancak saldırıya rağmen geri çekilmediler.Saldırıyı püskürttüler.

Çadırlara taşınan direniş bu kez soğuğa, açlığa, zoryaşam koşullarına rağmen sürdü. Haklı talepleri içinmücadele eden işçileri hiçbir güçlük yıldıramıyordu.Devlet bir yandan başbakan aracılığıyla tehditlerinisürdürürken bir yandan da türlü kirli yöntemi devreyesoktu. Direnişteki işçilerin PKK’li olduklarınısöyleyerek toplumda yaratılan desteği kırmaya çalıştı.Provokatör edebiyatının yanı sıra çadırlarda kaçak

elektrik kullanıldığı gibi her tür saldırıyabaşvuruldu.

Yalanlar arasında öne çıkan ise kıdem tazminatlarıüzerinden söylenendi. Önce kıdem tazminatları sankiişçilerin yıllardır verdikleri emeğin hakkı değilhükümet tarafından sunulan bir lütufmuş gibigösterilmeye çabalandı. Sonrasında ise şeytanın bileaklına gelmeyecek bir yönteme başvuruldu. İşçilerinhesaplarına yatırılan kıdemler onlardan habersizbiçimde vadeli hesaplara aktarıldı ve hesap hareketlerigösterilerek işçilerin paraları çekip direnişi bitirdiğiyalanı söylendi. Bu oyun da kısa süre içerisinde ortayaçıkarıldı ve teşhir edildi.

Direnişin gücü sendika bürokratlarını da zordurumda bıraktı. Yıllardır tüm direnişleri kırmaktaustalaşan bürokrat takımı bu kez ne yaptıysa işçilerinmücadele azmini yok edemedi. Hava boşaltmak içinkurgulanan merkezi mitingler işçilerin kürsü işgali ileboşa düşürüldü. Sınıfa ihanet misyonunu yerinegetiremeyen sendikacıların kirli çamaşırları Erdoğantarafından da ortaya serildi. Direnişi kırmak içinsendikacıları karalamayı amaçlayan Erdoğan, 4/C’yiTÜRKİŞ bürokratlarının ortaya attığını, sendikacılarındirenişi bitirmek için devlete nasıl akıl verdiğinianlattı. Hükümet, kendi acizliği ile birlikte sendikalbürokrasinin de iflasını belgeliyordu.

TEKEL direnişi ile dayanışmayı yükseltelim!

2 Tekstil İşçileri Bülteni

Page 3: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

3

Direniş kritik aşamada!

Bugün TEKEL direnişi geldiği yer itibariyle kritikbir noktada bulunuyor. Sermaye devleti Şubatsonunda çadırlara saldıracağını pervasızlıkla ilan etti.Bu açık tehdide karşı işçilerin mevcut örgütü olansendikalar ise halen daha net bir program ortayakoyamadılar. Dahası barışçıl yöntemlerinkullanılacağı, saldırıya karşılık verilmeyeceği gibisözler etmeye başladılar. Bu direnişi kırmak veişçilerin moral olarak yıkmak için başvurulan sinsi biryöntemdir.

Saldırıyı boşa düşürmenin iki boyutu vardır. Biryönü direnişteki işçilerin yanında yer almak, onlarlaomuz omuza durmak ve olası polis saldırısına fiiliolarak karşı koymaktır. Saldırının şiddeti ne olursaolsun tüm sınıf güçleri TEKEL işçilerinin etrafındakenetlenerek zoru zor ile bozmalıdır.

Diğer bir yön ise sınıfın üretimdengelen gücünü kullanarak saldırıyı “genel grev” ileyanıtlamasıdır. Saldırıya karşı üretimin duracağı vetalepler kabul edilene kadar genel greve gidileceğininşimdiden ilan edilmesi, bunun sözde kalmayıpfabrikalarda hazırlığa konu edilmesi patronlardevletine korku salacak ve saldırmadan önce iki kezdüşünmesine sebep olacaktır.

Bunun yanı sıra olası bir saldırının ardındanbulunulan her yerde alanlara çıkılmalı, direnişin ruhufabrikalara, semtlere, sokaklara taşınmalıdır. Tüm bukararlılıkla TEKEL direnişinin etrafında kenetlenmelive en geniş tepkiyi örgütlemeliyiz.

Gün TEKEL direnişi ile dayanışma günüdür! Günpatronların sözcülerinin saldırı tehditlerine karşı genelgrev silahına sarılma günüdür! Gün eylemli sınıfdayanışmasını TEKEL direnişi için yükseltmegünüdür!

İzmir’de hayat TEKEL işçileri için durdu!

TEKEL işçileri ile dayanışma amacıyla ilan edilen birgünlük dayanışma grevi İzmir’de geniş çaplı yankıbuldu. Özellikle belediye otobüslerinin ve trenlerin

çalışmaması hayatı durdurdu, grevin etkisini kentin dört biryanında hissettirdi. Konak’ta gerçekleştirilen eyleme katılım ise 20bine yakındı.

Grev işçilerin sabah saatlerinden itibaren işyerleri ve sendikalarönünde toplanmaları ve araçlarla Basmane Meydanı’nagelmeleriyle başladı. Toplanma yerine ilk olarak DİSK Genel-İş’inBasmane’de bulunan binası önünde toplanan Kafesan işçilerisloganlarıyla geldi. Ardından yine Basmane’de bulunan Tek-Gıdaİş binası önünde bir araya gelen TEKEL işçileri sloganlarıyla toplanma yerine ulaştılar. TEKEL işçileri alandakiişçiler tarafından “TEKEL işçisi yalnız değildir!” sloganlarıyla karşılandı. İlerleyen saatlerde ise kitlesel DİSK kortejialana girdi.

Çeşitli sendika ve siyasal güçlerin toplanma alanında bir araya gelmesinin ardından yürüyüş başlatıldı. Ulaşımdayaşanan aksama nedeniyle pek çok sendika yürüyüş başladıktan sonra korteje dahil oldular.

Konak meydanına doğru gerçekleştirilen yürüyüşte en önde yer alan Tek Gıda-İş kortejinde, Balatçık’taki 600kişilik TEKEL fabrikasında üretimi bütün olarak durduran işçilerin tamamına yakını yer alıyordu. İşten çıkarılanTEKEL işçilerinden Ankara’ya gidemeyenler de Tek-Gıda İş kortejinde yerini aldılar. TEKEL işçileri yol boyuncadirenişin coşku, öfke ve kararlılığını alana taşıdları. Siyah bantlar takan işçiler “Ölmek var dönmek yok!” sloganınıöfkeyle attılar.

Mitingde konfederasyonlar adına Türk-İş bölge temsilcisi Mustafa Kundakçı kitleye seslendi. Konuşmasını AKPkarşıtlığı üzerinden yapan Kundakçı sosyal yıkım saldırılarından bahsetti.

Kundakçı’nın ardından bir kadın TEKEL işçisi kitleye seslendi. Konuşmasına TEKEL direnişinden selamgetirdiğini söyleyerek başlayan TEKEL işçisi özlük hakları için başlattıkları direnişi sonuca ulaşmadanbitirmeyeceklerini belirtti. Konuşma kitle tarafından atılan “Ölmek var dönmek yok!” sloganı ile karşılandı.

Eylem atılan coşkulu sloganlar ve çekilen halaylarla son buldu.

Page 4: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

Birnaz Altın (İzmir / Balatçık TEKEL):Ben en azından bu yıl TEKEL işçisikadınları onure etmek adına etkinliğin

adının değiştirilmesini, direnen emekçi kadınlar günüolarak değiştirilmesini isterim. Buradaki kadınlar bunufazlasıyla hak ediyorlar

Songül Aydın (İstanbul / Cevizli TEKEL): 8Mart dünya emekçi kadınlar günü 19. yy da çıkmıştıryani yüzlerce kadının Amerika’da bir işyerininyanması ile başlamıştır. Bizler burada onun modernhalini yaşıyoruz. TEKEL’in kadınları şu anda 21.yy’dayız. O halin daha modernini yaşıyoruz çünkütaşlarda yatıyoruz, yemek yemiyoruz. Her şeydenönce anneyiz, çocuklarımız var. Onları çok özlüyoruzher şeyden önce, yani iki kere daha çok yoruluyoruz.Eğer burada olursak 8 Mart’ı çok büyük bir coşku ilekutlayacağız. Çünkü TEKEL kadınlarının hepsiningerçekten alnından öpüyorum. Çok güzel, çok büyükbir direniş sergiliyorlar. Hiçbir şekilde bıkmıyorlar,yorulmuyorlar, usanmıyorlar. Evlatlarını özleyince

onların yanına geliyorlar, çocuklarımız bizlerigörmeye geliyorlar. Babaları onları bizim yanımızagetiriyor. Bir gün iki gün hasret gideriyoruz sonramemlekete geri gönderiyoruz. Biz burada direnişedevam ediyoruz. Bizler burada coşkulu bir kutlamayıhak ettik. Bu emekçi kadınlar gününü herkes haketmiyor. Biz hak ediyoruz.

Nuray Biçer (Adana TEKEL): 8 Mart DünyaEmekçi Kadınlar Günü eskiden olduğu gibi genekadınların omuzlarında, yine kadınlar bu mücadeleyebaşarıyla sürdürüyor. Emekçilerin, kadınların olacakbugün, bence onurlu, gururlu, şerefli kadınlarınolacak. 8 Mart’ta kadınların toplumdaki yeritartışılmalı. Kadınlar sömürülüyor sürekli özellikle dedin yönünden. Kadın hakları yok Türkiye’de, eşitlikyok. Yani her şey sözde konuşuyor ama özde hiçbirşey yok. Sadece o güne mahsus konuşuluyor sonra daaynı düzen devam ediyor. Bunu etkinleştirmek lazım,kanunlarla, yasalarla kadınlara gerçekten haktanınması lazım.

Direnişteki Kadın TEKEL işçilerinin

8 Mart üzerine düşünceleri

Buca’da TEKEL direnişine destek

Buca’da faaliyet yürüten ilerici ve devrimci güçler tarafındanoluşturulan Buca TEKEL İşçileriyle Dayanışma İnisiyatifi,gerçekleştirdiği eylem ve etkinliklerle TEKEL direnişini

selamlıyor. Dağıtılan binlerce bildiri ve elilanı ile işçilerin taleplerihaykırılıyor, yapılan afişler ile dayanışma çağrıları yükseltiliyor.

İnisiyatif ilk olarak 24 Ocak tarihinde gerçekleştirdiği Forbestyürüyüşü ile TEKEL işçilerinin taleplerinin takipçisi olacaklarını ilanetti. TEKEL İşçileri Derneği’nin de katıldığı yürüyüş coşkulu sloganlareşliğinde gerçekleştirilen yürüyüşün ardından Forbest girişinde yapılanbasın açıklaması ile son buldu. Eylem sırasında bir TEKEL işçisinin yaptığı ajitatif konuşma da çevrede toplanan kitletarafından ilgiyle izlendi.

İnisiyatif 1 Şubat günü ise hükümet ile TÜRKİŞ görüşmesi olduğu saatlerde Şirinyer TANSAŞ önünde basınaçıklaması yaparak işçilerin taleplerinin esas olduğunu ve bunun dışında bir uzlaşmanın kabul edilemeyeceğinihaykırdı.

TEKEL işçilerinin açlık grevine başlamasının ardından ise inisiyatif Buca’da 24 saatlik destek açlık grevi yamakararı aldı. 7 Şubat Pazar sabahı çadır kuruldu ve açlık grevine başlandı. İnisiyatiften 5 kişinin yanı sıra Sosyal-İşsendikasından da bir işçi destek açlık grevine katıldı. Yoğun yağış nedeniyle eylem, yağışın şiddetlenmesi ve seltehlikesi nedeniyle TEKEL İşçileri Derneği’nde tamamlandı.

20 Şubat’ta ise TEKEL İşçileriyle Dayanışma Günü kapsamında Forbes’te stand açıldı ve akşam saatlerine kadarTEKEL işçilerine destek amacıyla imza toplandı. Gün boyu bine yakın imza toplandı.

4 Tekstil İşçileri Bülteni

Page 5: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

8Mart 1857 yılında New York’lu tekstil işçisikadınlar çalışma koşullarının iyileştirilmesi,“Eşit işe eşit ücret!”, “8 saatlik iş günü”

talepleriyle greve çıktılar. 40 bin dokuma işçisininkatıldığı grevi sonlandırmak isteyen patronlar, işçilerifabrikaya kilitledi. Fabrika ateşe verildi ve çoğununkadın olduğu 129 işçi yanarak can verdi.

8 Mart tarihi 1910 yılında 2. Enternasyonaltarafından Clara Zetkin’in önerisi sonucu DünyaEmekçi Kadınlar Günü ilan edildi. O günden bu güne8 Mart, içi burjuvazi tarafından boşaltılmaya çalışılsada Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak mücadeletarihimize geçmiştir. Ve tarihe geçmesinde tekstilişçisi kadınların mücadelelerinin ve canlarıylaödedikleri bedellerin çok özel bir yeri vardır. Öyle kisanayinin gelişmesiyle birlikte kadınlar kitlesel olaraküretim alanlarına çekilmiş ve kadının toplumdakiikinci sınıf rolü fabrikalarda da kendini göstermiştir.Uzun mesai saatleri, sadece yaşayabilecekleri kadarücret, insanlık dışı çalışma koşulları…

1800’lü yılların başından bu yana sektördeki yoğunsömürü ve insanlık dışı koşullar tekstil işçileriaçısından büyük eylemlerle grevlerle karşılanmıştır.1831’de tekstil patronlarına karşı ücret baremininsabitlenmesini isteyen Lyon’lu dokuma işçileri“Çalışarak yaşamak ya da savaşarak ölmek” diyehaykırıyorlardı.

1871 Paris Komünü’nde kadın işçiler komünüayakta tutmak için canları pahasına savaştılar. Yine1908’de New York’ta bir fabrikada çıkan yangında128 kadın işçi yanarak can verdi. Ardından 15 bintekstil işçisi kadın yangını protesto etmek ve ölülerinesahip çıkmak için “ekmek istiyoruz gül de” diyerekyürüyüşe geçtiler.

1912 yılında kadın tekstil işçilerinin ilk kezyığınsal olarak katıldığı ve kadın işçilerinsendikalaşmasının önünü açtığı Lawrunce greviekmek ve güller grevi olarak tarihe geçti.

8 Mart 1917’ de ise Rusya’da binlerce kadın işçiekmek istiyoruz diyerek yürüyüşe başladılar. Tarihte

ilk işçi devletinin kurulduğu büyük EkimDevrimi’nin başlamasına katkı sundular.

Bu kesit kadın işçilerin mücadele içerisindekiyerleri açısından oldukça kısa bir özet. Mücadeletarihimiz ardından gelen sayısız eylemlerle, grevlerleve direnişle dolu. Verilen mücadelelerle ödenenbedellerle bir takım haklar kazanıldı. Örneğinuygulanmasa da 8 saatlik iş günü yasalara geçti.Kadınların oy hakkı yokken bu gün oy kullanıyoruz.Ancak halen en ağır koşullarda çalışıyor ve yaşıyoruz.Günde 12 saat çalışıyor sigorta istemeye korkuyor,sağlıksız çalışma koşullarından meslek hastalıklarınayakalanıyor, çoğumuz kreş olmadığı için çocuğumuzolduğunda işten ayrılıyoruz. Aylık 350 milyonaçalışanlarımız bile var. Bu liste daha da uzatılabilir.Tek tek işyerlerine baktığımızda daha korkunçuygulamaları da görebiliriz.

Bizler tezgahları başında kimimiz penyede,kimimiz iplikte, kimimiz gömlekte kimimiz dokumadaçalışan milyonlarca tekstil işçisiyiz. Bizler sırtımızdankazandırdığımız paralarla ihracat hesapları yaptıran,patronların bol sıfırlı yaşamlarında ürettiğimiz birelbise kadar değeri olmayan işçileriz. Ama üreteniz.Alınteriyle geçinen, milyonlarız...

Bu gün bizler tekstil işçileri olarak sorunlarımızasahip çıkmalı ve tekdüze alıştığımız ağır çalışma veyaşam koşullarına karşı New Yorklu dokumaişçilerinin, iki aydır sokakta kar soğuk demedendirenen, “Çocuğumun geleceği için direniyorum”diyen Tekel işçilerinin izinden yürümeliyiz. Birmücadele günü olan 8 Mart bizi çağırıyor. Biziçağırıyor New Yorklu dokuma işçileri… Biziçağırıyor Ekmek ve Gül türküleri....

5

New York’tan TEKEL’e,

kadınlar direniyor!

Page 6: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

Tekstil işçileri olarak emek sömürüsünün yoğunolarak yaşandığı bir sektörde çalışıyoruz. Bir çokarkadaşımız yasal haklarını bile bilmiyor. Bu durumda patronların ekmeğine yağ sürüyor. Bundan böylehukuk köşemizde yasal haklarımızı işlemeyeçalışacağız. Bu sayıda da son iki aydır hemen herarkadaşımızın şikayet ettiği ve iş kanunda nasıl biruygulamaya dayandığını bilmediği ‘Fazla çalışma (

mesai) nedir, fazla Çalışma zorunlu mudur?.konularını İş Yasası içerisinde ele alacağız.

Fazla çalışma nedir? İş Yasası’nda belirtilen haftalık kırk beş saatlik

çalışma süresini aşan çalışmalara ‘fazla çalışma’ denir. İşçiye günde en fazla üç (3) saat fazla çalışma

yaptırılabilir. Fazla çalışmaların toplamı bir yılda ikiyüz yetmiş (270) saatten fazla olamaz. Ancak işçi yinede bu sürelerden fazla çalıştırılmışsa fazla çalışmasürelerinin ödenmesi gerekir. İşçilerini bu sürelereaykırı şekilde çalıştıran işverene şikayet ya da tespitedilmesi halinde Bölge Çalışma Müdürlüğü tarafındanidari para cezası verilir.

Gece çalışmaları yedi buçuk saatigeçemeyeceğinden gece çalışmalarından fazla çalışmayaptırılamaz. Ayrıca bazı işlerde çalışan işçilere vehangi işte çalışırlarsa çalışsınlar bazı işçilere fazlaçalışma yaptırılamaz.

Sağlık kuralları bakımından günde ancak yedibuçuk saat veya daha az çalışması gereken işlerdeçalışan işçilere örneğin: kurşun, arsenik, civa, asitleilgili bazı işler, gürültünün belli bir düzeyin üzerindeolduğu işler vb.)

Yer ve su altında çalışan işlerde çalışan işçilere18 yaşını doldurmamış işçilereİş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi ile önceden

veya sonradan fazla çalışmayı kabul etmiş olsalar bilesağlıklarının el vermediği, işyeri hekiminin ve ya SSKbaşkanlığı hekiminin bunların bulunmadığı yerlerdeher hangi bir hekimin raporu ile belgelenen işçilere

Gebe yeni doğum yapmış ve çocuk emzirenişçilere

Kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan

işçilere fazla çalışma yaptırılamaz.

Fazla çalışma yapmak (Mesaiye kalmak)zorunlu mudur?

İşverenin fazla çalışma için işçinin onayını almasıgerekir. Yani fazla çalışma yapılması, karşılıklıanlaşmaya bağlıdır. Uygulamada işverenler işsözleşmelerine bir sözleşme şartı olarak işçi fazlamesai yapmayı peşinen kabul eder tarzında maddelerkoymakta ve bu onayı önden almaya çalışmaktadır.Oysa pek çok işyerinde ise bu onay hiç alınmamaktave işçiler fazla çalışmaya zorlanmakta aksi takdirdeise işten çıkarılmaktadır. Oysa yasal düzenlemeyegöre sadece kabul eden işçileri mesaiye bırakabilir.İstemeyenler ise buna zorlanamaz. İşçinin sözleşmesifazla mesaiye kalmak istemediği gibi bir nedenlefeshedilemez.

* İzmir Çağdaş Hukukçular Derneği’nin 4857Sayılı iş yasasını incelediği İşçinin el kitabındanözetlenerek alınmıştır.

6 Tekstil İşçileri Bülteni

Hukuk köşesi...

Fazla çalışma (mesai) nedir?

Page 7: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

7

Günü kurtarmak değilgeleceği kazanmak!

Tekstil işçileri olarak bizler bir çok kötü olaylakarşılaşıyoruz. Bunların bir çoğu ise sessiz kalıphakkımızı aramamamızdan kaynaklanıyor.

Örneğin mesai saati içinde çalışırken yaptığımız işlerdebozuk veya yanlış çıkabiliyor. Bunların telafisi bize mesaisaatinde değil de paydos aralarında yaptırılıyor. Buuygulamayı bir çoğumuz kabulleniyoruz ve paydosumuzuçalışarak geçiriyoruz. Oysa doğru ve hatasız işler gibitamirleri de mesai saati içinde yapmamız gerektiğinibiliyoruz. Ama buna ses çıkartamıyoruz çünkü bizimleberaber çalışan diğer işçilerin bizi desteklemeyeceğindenkorkuyoruz.

Tanık olduğum bir başka olayı daha anlatmak istiyorum.Makinesinde çalışan bir arkadaşımın yaptığı işlemde tamir gelmemesi için dua ettiğine tanık oldum. Bu örneği şununiçin verdim; kendimiz gibi insan olan birinden bu kadar korkmazın sebebi ne olabilir? Tabi ki aldığımız ücret,sorumluluklarımız, elimizdekini de kaybetme korkusu…

Oysa küçük hesaplarla günü kurtarmayı düşünmemeliyiz. Çünkü günü kurtarayım derken daha çok ezildiğimizi,insanlıktan çıkartılıp makine gibi çalıştırıldığımızı unutmayalım. Günü kurtarmak değil geleceğimizi kazanmak,insanca yaşayabilmek için birlik olup hakkımızı aramalıyız.

Buca’dan bir tekstil işçisi

Köle değil işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!

İşçiyiz biz, var eden üreteniz. İşçiyiz ve hep böyle kalacağız. Tekstil işçisi, inşaat işçisi güvenlik, hastane vb nerdeolursak olalım işçiyiz.

Kendi çalıştığım sektörden biliyorum, genelde kadınlar hep evlenip kurtulacağını düşünür ve işçi kalacağını kabuletmez. Ama hayat böyle olmaz genelde. Yaşam koşullarının zorluğu onları çalışmaya mecbur bırakır. Bizim kaderimizöyle ya da böyle işçi sınıfının kaderidir. Kimilerimiz de başka sektörlerde çalışmayı kurtuluş olarak görür. Kendine,kaçacak delik arar. Oysa biz her yerde işçiyiz!

İşçi olduğunun bilincine varanların önünde ise kimse duramaz. TEKEL işçilerini görüyoruz. Devlet TEKEL’i yokpahasına sattı.Sonrada işçilere yan gelip yatıyorlar dedi. Satmasaydı da işçiler yatmasaydı! TEKEL’i Türkiye’nin 3.büyük şirketi, vergi rekortmeni yaparlarken işçilere “siz var ettiniz burayı” demiyorlardı. Ama şimdi tersinisöyleyebiliyorlar.

Tekel işçileri bizlere yürümemiz gereken yolu en yakından göstermişlerdir. Kimilerimiz ise Erdoğan’ın oyunlarınagelerek tekel işçileri için “onlar da çok para alıyorlar, biz 500 lira alıyoruz, onlar da bizim gibi alsınlar” diyor. Biz 500TL’ye geçinebiliyor muyuz ki onlardan da bunu istiyoruz? Bu ücrete çalışmayı kabul ettiğimiz için bizlersuçluyuz aslında! Hak verilmez hak kazanılır.

4-C kölelik sistemidir. Bunun kabul edilmesi bütün işçilerin aleyhine olacaktır. Bizler getirilen bütün uygulamalarıkabul ettikçe onlar daha kötüsünü acımadan dayatacaklardır. İnsanları sözleşmeli, hiç bir iş güvencesi olmadan, kıdemtazminatı hakkından mahrum 600 TL’ye çalışmaya zorluyorlar. Olamaz böyle bir şey! İşçi 4-C’yi kabul edecek, işegirecek, 1 yıl sonra işten çıkarılacak. İşte devletin çözümü…

Artık sirkelenip kendimize gelmenin zamanı gelmiş geçmektedir. Köle değiliz biz İŞCİYİZ!Gıda Çarşısı’ndan bir tekstil işçisi

Page 8: Tekstil İşçileri Bülteni - şubat 2010

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü 100. yılında...

New York’tan TEKEL’ekadınlar direniyor!

Miting:

7 Mart Pazar - Saat: 14.00

Konak Eski Sümerbank

Toplanma yeri: Gümrük Telekom önü

İşçi Bülteni Özel Sayı: 535 * Fiyatı: 25 YKr * Şubat 2010 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Ayten Özdoğan * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Mollaşeref Mah. Simsar Sk. No 5 D 3

Fatih/İstanbul * Tel/Fax: 0 (212) 621 74 52 * Baskı: Özdemir Mat Davutpaşa Cad Güven Sanayi sit C Blok No: 242 Topkapı İstanbul * 577 54 92