tahayyül 1. sayı

16
1 Anarşist Tahayyül sayı:1 ücretsiz facebook.com/anarsist.tahayyul

Upload: fahir

Post on 23-Mar-2016

227 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

ODTÜ'de faaliyet gösteren Anarşist Tahayyül otonomunun çıkardığı fanzinin ücretsiz ilk sayısıdır. Devletsiz bir dünya tahayyülüdür harekete geçiren bizleri topyekün. Özgürce yaşamak uğruna vuruyoruz otoriteler deryası ortasında filizlenen bir isyan ile arzularımızı dışa. Bir kağıt parçası, bir sokak arası yahut bir barikatın ardı oluyor kimi zaman bize ses. Ve haykırıyoruz tümden özgürlük şiarını. Devireceğiz toptan, yakacağız tahtlarını; çizeceğiz göğün maviliğince sınırlarımızı. Hür uçsun kuşlar, hür koşsun insanlar; itaat etmeyin dostlar, yıkalım hükümranlıklarını! www.facebook.com/anarsist.tahayyul

TRANSCRIPT

Page 1: Tahayyül 1. Sayı

1 Anarşist

Tahayyülsayı:1 ücretsiz

facebook.com/anarsist.tahayyul

Page 2: Tahayyül 1. Sayı

2 Anarşist

Gün geçmiyor ki yaşam alanımız iktidarın müdahaleleriyle daha da daralmasın. Hal böyleyken bizce yapılacak en uygun şey anarşizmi pratikleriyle birlikte tahayyül et-mek ve bu yolda adımlar atmaktı. Elinizde tutmuş olduğunuz anarşist fanzinin birinci sayısını sunabildiğimiz için mutluyuz. Odtü'de eksikliği bizce hissedilen anarşist mücadeleyi bir miktar da olsa arttırabilmek için bu fanzini çıkartmayı uygun gördük. Umarız başkaları için de teşvik edici olur.

Page 3: Tahayyül 1. Sayı

3 Anarşist

Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirl-edi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk. Bolluk ge-tiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekamızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz.

Makineleşmeden çok insanlığa, zekadan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiri-riz. Siz insanlar güçlüsünüz. Makineleri yapacak güç sizdedir. Bu hayatı olağanüstü bir mut-luluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım ve milliyetçilik hastalığına karşı birleştirelim. Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım. Charlie Chaplin

Page 4: Tahayyül 1. Sayı

4 Anarşist

“Hayatımızın her alanında bir kısıtlama, bir zincir, olarak karşımıza çıkan devlet ya da otoriteler bütünü, tüm acımasızlığıyla sinsice, birer birer, zihnimizi fethediyor. Beslendiği kurallar illüzyonu, her gün biraz daha yaşamdan koparıp itaatler silsilesine sürüklerken tanımlanması güç bir kayboluşa doğru itiyor bizleri. Yeri geliyor gündelik ilişkilerimizde kullandığımız cümlelerde beliriyor, yeri geliyor masum bir düşüncenin derinliklerinde filizleni-yor ve hükmediyor arzularımıza. Her gün birer hayal-imizi daha katletmeye çabalarken yerine önerdiği safsata-lara boyun eğmemizi bekliyor. Öyle ki, nasıl yiyeceğimizi, nasıl spor yapacağımızı, nasıl sevişeceğimizi ve hatta nasıl

yaşamamız veya nasıl ölmemiz gerektiğini bile uzmanlardan öğrenir hale geldik; takım elbiseli, üniformalı insanlara itaat etmeye zorlandık. Oysa tepemizde öyle bir güneş var ki ayrımsız herkesin suratına çarpan, öyle bir gökyüzü var ki sınırları olmayan ve öyle toprak-lar var ki herkese kucak açan; çağırıyorlar bizi to-pyekün mutlak özgürlüğe koşmaya.”

Page 5: Tahayyül 1. Sayı

5 Anarşist

Yaşamım boyunca içimi kemirt-tiniz.Evlerinizle, okullarınızla, iş yerlerinizle.Özel ya da resmi kuruluşlarınızla,içimi kemirttiniz. Ölmek istedim dirilttiniz.Yazı yazmak istedim, aç kalırsın dediniz.Aç kalmayı denedim serum verdiniz.Delirdim kafama elektrik verdiniz,hiç aile olamayacak bir insanla bir araya geldim,gene aile olduk. Ben bütün bunların dışındayım,hangi tren istasyonuna,hangi hava alanına doğru gideceğimibilemediğim bu sabahta,iyi, başarılı, düzenli bir insandanbaşka her şey olduğumu duyuyorum.”Yaşamın Sonuna Yolculuk TEZER ÖZLÜ

Page 6: Tahayyül 1. Sayı

6 Anarşist

Çok mühim şeyler söyleyen aşırı ciddi insanlar var. Bu büyük insanların kendileri gibi büsbüyük, kuşe kağıdına basılmış tutkuları var. Demeçlerde kutsanmış o çok gizemli halk, asla umursamadıkları hayvanlar ve doğayla asla uzlaşmayan bu tut-kular, önceleri biraz bunalım, mide rahatsızlığı ve sonunda mutlak bir isyana sebebiyet verecektir. Bahsedilen bu tutku-lar sonraları çeşitli iktidar oyuncaklarıyla kabul ettirilmeye çalışılacaktır. Bizler ise bu büyük tutkulu muhteremlerin başlarını ağrıtacak oyunlarla meşgulüz.. Karanlıkta değil gün ışığındayız. İnsanların hayvanlar üzer-indeki baskısına, bilimin doğa üzerindeki baskısına ve devletin yaşamımız üzerindeki baskısına karşı müthiş kızgınız. Mahalle bakkalıyla karşı karşıya kalmış çocuğun hıncıyla bileniyoruz. Biz değil de kim zaten? Güneşli günlere güzellemeler yapan o gür sakallı, adeleli abiler artık yoklar. Hiçbir şeye sahip olmamanın verdiği mutlulukla yaşamı sa-vunuyoruz. Ordan burdan bi yerlerden çıkıyoruz. Eli ayağı düzgün, ütüsü bozulmamış laflardan da hiç hazzet-miyoruz.. Ayrıca klitorisimizi keşfetmekle böbürlenen bilimin mukad-

des evlatları, aferin. Ancak sizden büyük an-neannem var. Yaşamı savunmanın hazzıyla, uzlaşmadan.

Page 7: Tahayyül 1. Sayı

7 Anarşist

“Bilmezler ki, ben onların tümünden fazla varım! Onlar birbirl-erine benzeyen milyonlarca diğerleri ileri aralarında öğütülmüş ve şekilsiz, renksiz, kişiliksiz bir kitle halinde dünyaya serilmiş bir ayıp örtüsü gibi yayılmışlardır. Bunlar kararın ne olduğunu; sevmenin ve yaratmanın ne olduğunu; “ben, benim” demenin ne oluğunu “ben varım, ben kendime ait bir dünyayım, ben kendimin tanrısıyım, ben karar veririm, ben yaşarım ve ben istediğimde ölürüm” demenin ne olduğunu bilmeyen yere fırlatılmış sümüklerdir.”

Anarşinin doğru anlaşılamayan, çarpıtılan ve şiddetle bağdaştırılan bir kavram olduğundan,kaos ve düzensizlik ile eş değer tutulmasından,insanların “anarşi” eksikliğinden yakınıyorum sürekli.Ve bu yanlış anlamlandırma yani egemenlerin korkusu dolayısıyla anarşinin çarpıtılmış olması, bizlere monarşinin gerekli görüldüğü zamanlarda ‘’cumhuriyet’’ kelimesinin şu an ‘’anarşi’’ ile aynı anlama geliyor oluşunu anımsatıyor. Söz konusu anarşi olunca her zaman içi boş hayallerle yaşayan,hayatından memnun olmayan,sefil bir yaşam süren ve bu sefaletinin acısını çevresinden yakıp yıkarak çıkartan bir profil be-liriyor gözümüzde.Görünümünü önemsemekten çok zaman önce vazgeçmiş,üstü başı dağınık polisten dayak yiyen bir prototip. En azından otoritenin - medyayı ve düşünce yazılarını manipüle ederek çoğunlukla - dolayısıyla büyüklerimizin bize “aktardığı” bu. Aslında onlardan gördüğümüz klasik bir tu-

Page 8: Tahayyül 1. Sayı

8 Anarşist

tum.Üzerinde yaşadığı coğrafyanın gerçek tarihini tarih kitaplarından öğren(e)meyen , buna tezat olarak “ Tarihini bilmeyen benliğinin farkına varamaz ve geleceğe umutla bakamaz” dogmalarıyla büyüyen ve her öğün popüler kültür salatasını sofrasından ayırmayan bir ne-sil yetiştirenlerdi bu prototipleri yaratanlar. Bir koyup üç almaya ni-yetlenen, “işini bilen” memurlara çalışan ve sözde demokratikleşme ve liberalleşme faaliyetleri altında çocuklarını “karanlığa” sürükleyen bir üst neslimize “teşekkür”ü bir borç bilirim. Karanlıktan kastım bir taraf veya belli bir görüş değil. İnsanların fikirlerini kendilerinin edinemem-esinden benim şikayetim. Başkalarının düşüncelerini veraset sistem-ine oturtarak nesilden nesile aktarması sinirimi bozan. Kendini savu-namamak, sorgulayamamak, kaybolmak! Yaşayan,yaşamayı seven insanlarız di-yoruz ama kaba tabirle “lafta kalıyor” bu hevesimiz. Konuşmuyoruz, anlatmıyoruz, üretmiyoruz ve şartlar ne olursa olsun “paylaşmıyoruz”. Egoları şişkin, cvleri dolgun beygirler olarak yetişiyoruz veya yetiştiriliyoruz. En favori aksesuarımız da at gözlüğümüz. Olmazsa olmazımız.

“Aman düzene karşı gelme” mantığının çocukları olarak süremedik damarlarımıza

“asi” kanı. Dolaşamadık sokaklarda çığlıklarımızla, dertlerimizi dile getirmeyi erteledik, “ben” olamadık, “biz”i yaratamadık.

Kıssadan hisse bunca olumsuzluk dışında halen başka bir dünyanın varolacağına inancım sonsuz. Bu bizim ellerimizde ve önce kendimizde yapacağımızda değişikliklerde gizli. “Ben” olduktan sonra “biz”leri yaratmak çok daha kolay, suskun kalmaktan bile!

Page 9: Tahayyül 1. Sayı

9 Anarşist

madem iyisin anladık iyisin,

ama neye yarıyor iyiliğin.

seni kimse satın alamaz, eve düşen yıldırım da

satın alınmaz anladık dediğin dedik,

ama dediğin ne? doğrusun, söylersin

düşündüğünü, ama düşündüğün ne?

yüreklisin, kime karşı?

akıllısın, yararı kime?

gözetmezsin kendi çıkarını, peki gözettiğin kimin ki?

dostluğuna diyecek yok ya, dostların kimler?

şimdi bizi iyi dinle: düşmanımızsın sen bizim

dikeceğiz seni bir duvarın dibine ama madem bir sürü iyi yönün

var dikeceğiz seni iyi bir duvarın

dibine iyi tüfeklerden çıkan

iyi kurşunlarla vuracağız seni sonra da gömeceğiz

iyi bir kürekle iyi bir toprağa.

Bertolt Brecht

Page 10: Tahayyül 1. Sayı

10 Anarşist

SEÇİMLER: 4 YILDA BİR PİŞİRİLEN TEMCİT PİLAVI Halihazırda seçimler yaklaşırken temsili demokrasinin kimi temsil ettiği meselesini tartışmaya açmanın anlamlı olduğunu düşünüyorum. Bu noktada Amerika’daki Occupy(İşgal Et) hareketi-yle birlikte ortaya çıkan %99 hareketinin ne söylediği önemlidir. Plütonomi (iktidarı ve sermayeyi elinde bulunduran, dünya nüfusunun %1’lik ya da daha az olan kısmı) iktidarının organizasyo-nunu her geçen gün genişletmekte ve yapılan seçimlerle de “istikrarını” per-çinlemektedir. Geri kalan %99 (prekar-ya) ise geleceklerinden emin olmadan hayatlarını sürdürmeye çalışıyor. Plütonominin etkili silahlarından biri olan seçimler, sonunda yönetimin halka ait olacağı vaadiyle servis edilegelmiştir. Seçimlerin asıl büyük becerisi, yapay bir politik davran-

ma kisvesi altında insanları apolitikleştirmesi ve tembelliğe mah-kum etmesidir. Öyle ki hayata vermediğimiz, bu yüzden asla da alamayacağımız şeyleri başka kurumlardan,kişilerden bekler olduk. Sadece “günü kurtarmak” ve kötünün iyisine sarılmaktan asıl iste-diklerimizi, bu yaşamdan almak istediklerimizi artık konuşmuyoruz bile. Konuşanlarsa ütopyacılıkla ya da toylukla suçlanır oldu. Günü kurtarma çabaları içinde aslında önümüzdeki günlerin kapitalist bir dünyada geçeceğini de sessizce kabullendik. Eğer ütopya-Zizek’in söylediği gibi- mesele çözümsüz gibi görünürken bile bir hayatta kalma güdüsü olarak bir çıkış yolu göstermekse ben de kendimi bir ütopyacı

Page 11: Tahayyül 1. Sayı

11 Anarşist

olarak görüyorum. Eğer birbirimize gerçek anlamda dokunabileceğimiz, kardeş gibi davranabileceğimiz bir me-kan icat etmek istiyorsak o zaman si-yasi erkin bize verdiği reçeteyi yırtıp atmanın zamanı gelmedi mi? Gezi olaylarıyla birlikte insanlar ilk kez alışılanın dışına çıkarak kendi hayat alanlarına yapılan müdaheleyi sokağa çıkıp alanları işgal ederek protesto et-tiler. İşgal edilen alanlarda artık hiç “ev-siz” insan kalmamıştı çünkü hayat artık sokaktaydı. Dayanışmayla, birbirini gözeterek... Eğer bu pratikten nasıl bir toplumda yaşamak istediğimize dair birşeyleri hissedebildiysek, soru seçim zamanı sandıkları nasıl koruyacağımız değil nasıl yok edeceğimiz olmalıdır. Her 4 yılda bir Türkiye’de de pişirilen temcit pilavını bir kere daha yemek is-temiyorsak bu kez seçim gününde güçlü olduğumuzu, çok olduğumuzu, çok

daha fazlasını istediğimizi haykıralım. Seçim zamanı oy vermeyenler için söylenen beylik cümleler vardır “oy vermezsen şikayet etme hakkın olmaz” gibi. Hangi birimiz oy verdikten sonra ülkenin bir anda ve önü alınamaz şekilde geliştiğine ve sorunlarının çözüldüğüne tanık olabildi? Eğer sandığa gidip oy verirseniz devletin yıllardır yaptığı ve bundan sonra da yapacağı katliamlardan, soygunculuktan, içler acısı eğitim ve sağlık sisteminden, ücretli kölelikten ve saireden sorumlu olacaksınız. İnsan yaşamının hiçbir değerinin olmadığı bu sistemden memnun olmadığımızı göstermek için yeni mücadele yöntemlerine ihtiyacımız varsa eğer seçimleri boykot etmek bunun ilk adımı olabilir. Gerçekten

Page 12: Tahayyül 1. Sayı

12 Anarşist

hayatımızda birşeyleri değiştirmek istiyorsak öfkelenmeli ve inisiyatifi elimize almalıyız. Siyasi erkin,burjuva sınıfının hiç mi hiç umurunda olmadığımızı anlamak için kaç tane daha seçim geçirmemiz gerekiyor?

Page 13: Tahayyül 1. Sayı

13 Anarşist

“Rolf de Heer’in senaryosunu yazıp yönettiği NicholesHope’un -hayatımda izlediğim en iyi oyunculuktur diyebilirim- muhteşem oyunculuğuyla eşsiz bir film haline getirdiği son derece alışılmadık, çarpıcı ve izleyenleri alaşağı eden mükem-mel bir filmdir Bad Boy Bubby. Filmde psikolojik unsurlar çok tutarlı ve gerçekçi bir şekilde işlenmiş. Genel ahlak kuralları çerçevesinde katı ve hassas ahl-ak kurallarına sahip olan insanların uzak durması gereken bir film. Anadolu kültür yapısına uymayan birçok unsuru da içinde barındırıyor. Filmin bazı yerlerinde ensest ve homoseksüel ilişki üzerinde çarpıcı bir şekilde durulmuş.

Page 14: Tahayyül 1. Sayı

14 Anarşist

Bubby annesi tarafından dini, sosyal ve psikolojik baskılar uygulanarak tek göz bir odaya hapsedilmiş; 34 yıl boyunca o odadan tek bir sefer bile dışarıya çıkamadan yaşamıştır. Bubby’nin annesi bubby’ yi cinsel ihtiyaçlarını karşılamakta bir araç olarak kullanmıştır.Bubby’nin dünyası annesinin ona empoze ettiği bilgilerden, o tek göz odadan ve bir kedicikten ibarettir. 35 sene önce Bubby’nin annesini terk eden Bubby’nin babasının eve geri gelmesiyle olaylar değişik bir boyut kazanır. Bubby’nin gördüğü ikinci insandır babası ve onun ani bir şekilde gelmesiyle Bubby’nin kafasında birçok soru oluşur.Bubby bir nevi ikinci plana atılmıştır ve bunun olmasının nedenini kendinde aramıştır. İçten içe babasını kıskanmış ve ondan nefret etmiştir. Bir süre sonra Bubby’nin evden kaçmasıyla Bubby’nin maceraları başlar.

Page 15: Tahayyül 1. Sayı

15 Anarşist

“Dünyada sana yardım edecek kimseler yok. Hem de hiç kimse. Hepimiz atom ve atomdan daha küçük partiküllerin kaotik bir dizilişinden ibaretiz sadece. Yaşamıyoruz ki biz. Bizi oluşturan parçacıklar bize yalnızca bir kimlik ve bilinç vermekle yüküm-lüdür. Ölmeyiz de biz sadece parçacıklarımız yer değiştirir o ka-dar.”

Page 16: Tahayyül 1. Sayı

16 Anarşist