yasunarİ kavabataturuz.com/storage/h-edebiyat-2020-1/0742-kiyoto-yasunari...yasunarİ kavabata...

153

Upload: others

Post on 29-Jan-2021

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • YASUNARİKAVABATAKİYOTO

    Çeviren:EsatNermi

  • BİRİNCİBÖLÜMİlkbaharÇiçekleri

    Çieko,ihtiyarakçaağacıngövdesindemenekşelerinaçtığınıgördü.Buyıldaçiçekleraçıyordiyedüşündüveozamansevgiliilkbaharıselâmladı.Evlerinkarmakarışıkyığını,ortasındamamandaracıkbahçedekibuakçaağaçbirdevgibiyükselmekteydi. Gövdesi genç kızın vücudundan daha kalındı, ama yer yer kuruyarakdökülmüş, yosunlarla kaplı sert kabuğu Çieko'nun genç vücuduyla pek tabiikarşılaştırılamazdı.AkçaağaçÇieko'nunkalçasıhizasındaha ifçeeğilmişvesağyanadoğrukızınbaşınıaşanbirkemer meydana getirmişti. Bu kemerin üzerinde dallar her yöne kol atıyor ve bahçeyiegemenlikleri altına alıyordu. Uzun dalların uçları kendi ağırlığının altında yere doğrusarkmıştı.Eğrildiği yerin biraz aşağısında gövde iki kere yarılmıştı. Menekşeler işte bu iki yarığayerleşmişlerdi ve her baharda çiçek açıyorlardı. Çieko kendini bildi bileli bu menekşesalkımlarıoradadurmaktaydı.Birbirlerindenaşağıyukarıbirayakboyuuzaklıktaydılar.Çiekogelinlikçağagelincebazıkezşöyledüşünmüştü:menekşelerbirbirlerinekavuşabileceklermiacaba?Acabatanışıyorlarmıbirbirleriyle?«Birbirinekavuşmanın»ve«birbiriyletanışmanın»menekşeler içinneanlamıolabilirdi?Ağacıngövdesindekiküçükoyuklardaherbaharyapraklaryeşerirvesonradaçiçekaçardı,çoğukezbunlarüç,ençokdabeştaneolurdu.Çieko,balkondanağacıgözlervezamanıgelipdehayatağacınüstündekimenekşeleredeğincebiryalnızlıkduygusuyüreğinikaplardı.«Buradadoğmuşlar,buradayaşıyorlarveyaşamalarınıburadasürdürecekler...»Mağazayagelenmüşteriler,gösterişliakçaağacahayranolurlardı,amahiçbiriüzerindeaçanmenekşeleri farkedemezdi. Tepesine kadar yosunla kaplanmış kalın gövde, şişiklerindekocamışlığın gücüyle hâlâ heybetli, hâlâ hoş görünüşlüydü. Oraya yerleşmiş kendi halindemenekşelerisegözeçarpmıyorlardı.Fakatkelebekleronlarıöğrenmişlerdi.Çiekomenekşelerinyenidençiçekaçtığınıkeşfettiğisırada, yerde uçuşan küçük beyaz kelebeklerden birkaç tanesi akçaağacın üstüne doğruyükselipmenekşelerinçevresindekanatçırpmayabaşladılar.Kırmızıyaprakçıklarınısürmeyebaşlamışolanağaç,kelebeklerindansedenbeyazlığındaparıldamaktaydı.Çiçekaçmışküçükmenekşe kümelerinin incecik gövdeleri, gövdenin tatlı yeşil, taze yosunları üzerinedüşüyordu.Buramburamtütenyumuşakbirbahargünüydü.

    ***Beyaz kelebekler bahçenin içinde dört dönüyorlardı. Çieko balkonda oturup kaldı vemenekşeleriseyrekoyuldu.Benim için bu yıl da böylesine güzel çiçek açmaları beni sevdiklerinden, diye fısıldamakistiyorduonlara.Ağacın kökünün hemen yanında, menekşelere doğru yükselen eski bir taş fener vardı.Fenerin alt tarafında bir kabartma bulunuyordu. Babasının bir zamanlar anlattığına göre,kabartma Hazreti Isa'yı tasvir ediyordu. Çieko o zaman, «Meryem Ana olmasın?» diye

  • sormuştu.«Kitano'dakiTenyin tapınağı yakınlarındabunabenzeyendahabüyükMeryemAna resmigörmüştüm.»Babası,«BuHazretiİsa'dır»diyekestiripatmıştı.«Baksanakucağındaçocuktaşımıyor.»«Ahöyleya..»Çiekobaşınıeğerekbusözüdoğrulamış,sonrada,«BizimatalarımızarasındaHıristiyanvarmıydı?»diyesormuştu.«Elbetteyok.Bufenerbirbahçıvan,yadabirtaşoyucutarafındangetirilipburayakonulmuşolmalı,öylegörülmemişbirşeydeğil.»BuHıristiyanfeneribelkideHıristiyanlığınhenüzyasakolduğuzamanlardankalmaydı.(1)Taşkabacayontulmuşveyeryerçatlamıştı.Rüzgârlarınveyağmurlarınetkisiyledökülmeyebaşlamışkabartmanınüstündebaş,gövdeveayaklargüçlükleseçilebiliyordu.Belkideaslındaderinliği fazlaolmayanbir kabartmaydı. Figürünkollarının geniş yeni, elbisenin eteğindekisaçaklarakadaruzanıyordu.Görünüşegöreellerinikavuşturarakgöğsünedoğrukaldırmıştı.Amaşekiltamolarakseçilemiyordu.Herhaliylebasitbirçalışmaolanbufigür,Buda'nın,yadaCizo'nun(2)taştanyapılmıştasvirlerindençokdahabaşka,biretkiuyandırıyordu.Mağazanın bahçesindeki Hıristiyan feneri şimdi akçaağacın yanıbaşında öylecedurmaktaydı. Bir inancın eski tanığı olarak etkilemek gücünü yitirmiş, sadece yaşlı vesaygıdeğerbirgörünüşiçindeydi.Birmüşterinindikkatiniçekince,babasıkeyi libiredayla,«BirIsaresmi!»derdi.Taşıkararmışbufenerbirkimseninilgisinidepekseyrekçekerdi;onakimse aldırış etmiyorsa, bu bir ya da iki bahçe fenerinin her yerde her zaman görülenşeylerdenoluşundandı.Çieko'nun bakışları menekşelerden aşağıya Isa igürüne doğru indi. Genç kız misyonerokullarına gitmiş değildi. Sırf Ingiliz diline olan sevgisinden küçük Hıristiyan kiliselerinegirmiş çıkmış ve Incil'i de okumuştu. Ama dökülmeye başlamış bu eski fenerin önündeçiçeklerkurbanetmek,yadamumyakmakzıddınagidiyordu.Taşınüstündehiçbiryeredehaçişaretiyapılmışdeğildi.Çieko fenerden tekrar menekşelere döndü. Çiçekler ona Meryem Ana'nın yüreği gibigörünüyorlardı.BirdenaklınaeskiTambaseramiğindenbirkutudayetiştirdiğicırcırböceklerigeldi.Çokzamanönce,ihtiyarakçaağaçtamenekşeleridahayenikeşfettiğisırada,cırcırböcekleritoplamayabaşlamıştı.Dörtyadabeşyıloluyordu.Ortaokuldanbirkızarkadaşınınodasındacırcırböceklerininaralıksızötüşünüdinlemişvebunlardanbirkaçınıalıpevegetirmişti.O zaman, «Hayvancıkları bir kutu içinde beslemek doğrusu feci bir şey» demişti. Amaarkadaşıaçıkbirkafesekoyup,ölüpgitmelerineseyircikalmaktansaböylesidahaiyicevabınıvermişti. Hatta bunların yığınla yetiştirildiğimanastırlar bile vardı, çünkü bu hayvancıklararanılanyaratıklardı…Çieko'nun cırcır böcekleri de çoğalmışlar ve onları eski Tamba seramiğinden iki kutuyabölüştürmesi gerekmişti. Her yıl haziran başında yumurtalarından çıkıyorlar ve ağustosortasındadaötmeyebaşlıyorlardı.Karanlık daracık kutunun içinde doğuyorlar, şarkılarını söylüyorlar, yumurtluyorlar veölüyorlardı.Böylecesoylarınısürdürüyorlardı.Birneslinbileaçıkkafestekısaömürlüdeolsayaşaması ne kadar iyi olacaktı. Ama bütün bir hayatı kutu içinde geçirmek!. Bütün

  • evrenlerininbirkutuoluşu!Çieko,«kutuiçindeevren»inçokeskiÇin'indağkeşişlerineaitbirefsaneolduğunubiliyordu.Bu kutunun içinde, tadları eşsiz şaraplar ve ne is yemeklerle dolu saraylar varmış, budünyanınötesindesihirlibirülkeymişorası.Cırcır böcekleri kutunun içinde besbelli sıkılmıyorlar, her canlı gibi ölümlü dünyadankorkuyorlardı;belkidebirkutununiçinekapatılmışolduklarındanhiçhaberleriyoktu.Amayaşıyorlarveyaşamalarınısürdürüyorlardı.Çieko'yuençokşaşırtanşey,birseferindeyenierkekböcekkoymadığıkutudayumurtadançıkanyavrularınminikvegüçsüzkalmalarıoldu. Suçkardeşhayvanların çiftleşmesindendi.Bunu önlemek için cırcır böceği besleyenler aralarında erkek hayvancıklar değiş tokuşederler.Şimdiilkbahardı,cırcırböceklerininmevsimiolangüzdeğildi,amaakçaağacıngövdesindekimenekşelerle bunların Çieko'ya cırcır böceklerini hatırlatması arasında besbelli bir ilintiolmalıydı.Cır cır böceklerini kutuya Çieko koymuştu, iyi ama menekşeler o daracık yerlerine nasılgelmişlerdi? Menekşeler nasıl çiçek açtıysa, aynı şekilde cırcır böcekleri de bu yılyumurtalarındançıkacakveöteceklerdi.Hayatböylemisürüyordu?Çieko ha if bahar rüzgârının oynaştığı saçlarını kulaklarının arkasına attı.Menekşeleri vecırcırböceklerinidüşündü,sonradaarılarıkendisiylekarşılaştırdı.Yaben?Bu bahar gününde, tabiatta hayatın uyandığı ve nabızlarının atmaya başladığı bu gündeÇiekosadeceminnacıkmenekşelerebakıyordu.Mağazada öğle paydosu başlamıştı ve Çieko çiçekleri seyretmeye gitmek için söz vermişolduğunu,bununiçindehazırlanmasıgerektiğinihatırladı.

    ***Bir gün önce, Misuki Şiniçi, Çieko'ya telefon etmiş ve Haian tapınağında (3) çiçeklerinaçmasını seyretmeye gitmek üzere davet etmişti. Tapınağın bahçe kapısında birkaçhaftalığınabiletkontrolişinegirmişbulunanfakültedenbirarkadaşıŞiniçi'yeçiçeklenmeninşusıradaengüzeldöneminegirmişolduğunuhabervermişti.Şiniçi, «Ben onu kendime özelmuhafız olarak atadım, onun için her şey yolunda» demiş,hafifçegülmüştü.Veonunbuhafifçegülmesigüzeldi.Çieko,«Bizidekollarmı?»diyesormuştu.«Oğlankapıkontrolüdedimya,dilediğinibırakıriçeri.»Şiniçitekrarha ifçegülmüştü.«AmaÇieko'nun daha hoşuna gidecekse, ayrı ayrı içeri girelim, sonra da bahçede çiçeklerinortasındabuluşalım.Ozamaninsanbirsüreçiçekleriyalnızbaşınaseyretmekzorundakalır,bunundabirzararıyoktur.Öylesinegüzelkionlar,seyretmeyebirtürlüdoyulmuyor.»«OhaldebelkideŞiniçi'ninyalnızbaşınagitmekdahaçokhoşunagidecek.»«Ahhayır!Amabugeceyağmuryağarveçiçeklerikırarsa,ozamaneldennegelir?»«Ozamandakırılmışçiçekleringüzelliğiniseyrederiz.»«Yağmurdan ezilmiş, çamur içinde orayaburaya saçılmış çiçek yapraklarına sen güzelmidiyorsun?Yeredüşmüşçiçekler,şey..»«Senkötüsün.»

  • «Hangimizkötü?»Çiekogözeçarpıcıolmayanbirkimonoseçtivedışarıçıktı.Haiantapınağıgeçmişzamanlarıdeğerlendirenşenlikleriyledetanınmıştır.Tapınakbinasıbin yıldan fazla bir zaman önce başkenti Kiyoto'ya nakleden Imparator Mammu'nunhatırasına kurulmuştu. 1895'ten kalma bir yapıydı. Yani pek o kadar eski sayılmazdı. AmaTanrılarkapısı iledıştaki ayin salonueskiHaian—imparatorluk sarayınınbüyük salonu—daygok'uvebüyükkapısıörnekalınarakyapılmış,oradakigibiburayadasağlısollukirazveportakal ağaçları merdivenli çıkış yolunun iki tarafına dikilmişti. Imparatorluk sarayınınTokyo'yanakledilmesindenöncehükümdarlıketmişolanImparatorKomay1938'deburadaTanrılararasınakabuledilmişti.Butapınaktasıksıkevlenmetörenleriyapılmaktaydı.Kiraz ağaçları erguvan rengi çiçekleri ve alabildiğine aşağıya sarkmış dallarıyla tapınakbahçesininengüzelsüsüolarak,gözeçarpmaktaydı.Ağaçlarsankitapınağakendidamgalarınıbasmışgibiydiler.Eskiimparatorlukşehrininbaharınıbukirazçiçeklerindendahaiyineifadeedebilirdi?TepedentırnağaçiçekaçmışkirazlarınkızılrengiÇieko'nungönlünüdolduruyordu.Ah,buyıldaKiyoto'nunbaharıylakarşılaştımdiyedüşündü,olduğuyerdedurdu.Bakışlarınıbaşkayanaçeviremiyordu.Şiniçidahaöncegelmişmiydiacaba?Kendisininerdebekliyordu?Onceonuaramaksonraseyrekoyulmakistedi.Çiçeklerinarasındanaşağıyadoğruyürüdü.Aşağılarda bir çayırlığın üzerinde onu buldu; gözlerini yummuş, ellerini ensesindekavuşturmuştu.Şiniçi'yiuzanmışbirhaldebulacağınıÇiekohiçbeklemiyordu;yakışıkalmazbirdavranıştıbu.Hembirgençkızıbeklemek,hemdeböylesereserpeuzanmak!Kendisiniincitsevenazikolmayandavranıştabulunsagençkızaonunbuyakışıksızuzanışındandahaazdokunacaktı.Çiekoçevresindeerkekleriyatmışgörmeyealışmamıştı.Delikanlı ise Universite bahçesinde çamların üzerine sırtüstü uzanıp başını kollarınadayamaktanvearkadaşlarıyla özdeğeriolansohbetleregirişmektenzevkalırdı.Sadecebiralışkanlıkişte.Şiniçi'ninyakınındadörtbeştaneyaşlıkadınkahvaltıpaketleriniaçmışlar,ateşliateşliçeneçalmaktaydılar.AcabaŞiniçiyaşlıkadınlarısevimlibulupyanlarınaoturmuş,sonradauykuyamıdalmıştı?O zaman içinde delikanlıdan gülümseyerek özür dilemek arzusu uyandı, birden yanaklarıkızardı. Şiniçi'ye seslenmek elinden gelmiyor, kararsız bir halde orda duruyordu. Sonundauzaklaştıordan.Gençadamışimdiyekadaruyurkenhiçgörmemişti.Universiteliüniformasınıderli toplu şekilde giymişti, zaçları özenle taranmıştı. Uzun kirpikleri bir erkek çocuğununkirpiklerigibigörünüyordu.AmaÇiekobakışınıonunyüzündenbaşkayanaçevirdi.Şiniçi,«Çieko!»diyebağırarakyerindenfırladı.Çiekobirdenöfkelenmişti.«Burdaböyleyatmançokçirkin.Önündengelipgeçenlerseniseyrediyor.»«Uyumuyordum.Gelirkensenigördüm.»«Nekötüsün.»«BenseslenmeseydimÇiekoneyapacaktı?»«Burayageldiğimdenberihepuyurgibimiyapıyordun?»«Şu gelen genç bayan ne kadar mutlu görünüyor diye düşündüm. Ve bir parça da

  • efkârlandım.Üstelikbaşımdaağrıyordu.»«Benmi?Benmimutluymuşum?»«……………...»«Başağrınnasıl?»«Yok,geçtiartık.»«Renginsolmuş.»«Yok,yokbirşeyim.»«Yüzünparıldayanbirkılıçgibiaydınlık.»Parıldayan bir kılıç gibi sözünü Şiniçi'nin yüzü için sık sık söylerlerdi Ama Çieko'nunağzındanilkkezduyuyordu.Içindesıcakbirşeyleralevlenirgibioldu,amasonragülerek,«Bukılıçseniacıtmaz»dedi,«hembakartıkheryanımızçiçeklerledonanmış.»

    ***Çieko yamaç yukarı biraz yürüyüp batı korusunun giriş yerine yöneldi. Şiniçi ardındangeliyordu.Gençkız,«Bütünçiçeklerigörmekistiyorum»dedi.Batıkorusunungirişindedallarıyeredeğenerguvanrengikirazlarınmeydanagetirdiğiçiçekduvarınıngörüntüsüsolukkesiciydi.«Bahar işte burda! » Aşağıya sarkan incecik dalların uçlarına kadar sekiz katlı erguvançiçeklerbirbirleriylekucakkucağaydı.Bunlarçiçekaçmışağaçlardeğildiartık,ortadadallartarafındantaşınançiçekleryardısadece.Çieko,«Ençokburdakiçiçekleriseviyorum»diyerekŞiniçi'yikorunundönemeçyaptığıvekirazağaçlarından,özelliklebirininalabildiğineyayıldığıyeredoğrugötürdü.Delikanlı,«Onlardakadınımsıbirşeylervar»dedi,«ilkbakıştagörülüyor.Aşağısarkannarindallar,yumuşakçiçekler,içleridoluşeyler.»Sekizkatlıçiçeklerinerguvanındadonukkızılbirparıltıvardı.Şiniçi, «Onların renginde ve çekiciliğinde» dedi, «şimdiye kadar hiç böylesine dişilikhissetmemiştim.»Kirazağacınınyanındanayrılıpgöledoğruyollarınadevamettiler.Yolundaraldığıyerde,birdinlenme peykesi vardı. (4) Uzerinde erguvan renkli bir çiçek halısı asılıydı. Ziyaretçilerburayaoturupçayiçerlerdi.«Çieko..Çieko!»diyebirisiseslendi.Ikitarafıağaçlıklıloşyoldaki«SafGönüllerinYuvası»adlıküçükçayhaneden(5)uzunkollukimonosuylaMasakoçıktı.«BirazbenimyerimegeçebilirmisinÇieko?Oldukçayoruldum,öğretmenimizinçaydavetineyardımediyorumda»Çieko,«Bukılıkla»dedi,«ancakmutfaktayardımcıolabilirim.»«Zararıyok,mutfaktadaolabilir.Benkonuklarafincanlarıgötürüyorum.»«Yanımdabirisivarama.»Masakodelikanlıyı görünce, fısıldayarak «Nişanlınmı?»diye sordu. Çiekohayır dercesinebaşınıhafifçesalladı.«Sevdalınmı?»

  • Gençkıztekrarhayırişaretiyaptı.Şiniçi yürümesine devam etmişti. «Onunla içeri girmek istemez miydin? Yer var..» diyeMasakodavetettiysedeÇiekoreddettiveŞiniçi'ninarkasındankoştu.«Çayderslerindenarkadaşım»dedi.«Güzeldeğilmi?»«Öyleçarpıcıbirtarafıyok.»«Yavaşkonuş.Yaişitirse.»Çieko,hâlâolduğuyerdeduruparkalarındanbakanMasako'yabaşınıeğerekselâmverdi.

    ***Çayhaneninyanındanuzananpatikadayürüyerekgölegeldiler.Kıyısında taze eğir otları fışkırmıştı. Durgun parlak yüzeyinde ise beyaz su zambaklarıyüzüyordu.Buradahiçkirazağacıyoktu.Çieko'ylaŞiniçigölünçevresiniağırağırdolaşıploşbirpatikayasaptılar.Havadatazeyaprakve ıslak toprak kokusu vardı. Ağaçların gölgelendirdiği dar yoldan, daha büyük gölü olanaydınlıkvegenişbahçeyegidiliyordu.Salkımsalkımkirazlarınerguvançiçekleriparıldayarakgölün sularına yansımaktaydı. Ziyaretçiler arasında yabancı turistler de vardı, kirazçiçeklerininresimleriniçekiyorlardı.Oteki kıyıdaki yolda beyaz çiçekli katmerli zakkumlar diziliydi. Çieko, Nara'yı düşündü.Zakkumların arasında birçok da çam vardı. Boylu değillerdi ama çok güzelbiçimlendirilmişlerdi. Kirazlar artık çiçek aşmasa yeşil çamların gözleri sevinçleparıldayacaktı,fakatşimdiyeşilinensafıvegölünsuyu,salkımsaçakkirazlarınerguvanrengiçiçektenduvarınıçokdahacanlıolarakortayaçıkarmışbulunuyordu.Şiniçi gölün içine uzanan, atlama taşlarının üstüne basa basa yürümeye başladı. BataklıkKöprüsü denilen bu yuvarlak taşlar, tapınak kapılarındaki sütunlardan kesilip yan yanakonulmuş gibiydiler. Bazı taşlara basarken Çieko eteklerini bir parça yukarı kaldırmakzorundakalıyordu.Şiniçidönüpbaktı.«Çieko'yusırtımaalıptaşımakisterdim.»«Haydidenesene!Herkesişaşırtacakbirşeyolurdubu.»Taşlar, üzerinden yaşlı kadınların bile kendi kendilerine geçebilecekleri şekildedüzenlenmişti.Taşlarınkenarlarında su zambaklarınınyaprakları oynaşmaktaydı.Obürkıyıyagelirlerkentazeçamların,atlamataşlarınıçevreleyensuyanasılyansımaktaolduğunuseyrettiler.Şiniçi,«Atlamataşlarınınbuyanyanaoluşu»dedi,«birsoyutlamamıacaba?»«Japonbahçelerindeherşeysoyutdeğilmidir?Ama,Daygotapınağının(6)bahçesindesedirağacıyosunlarındaolduğugibi,soyutlamanınböyleikidebirbozulup,sonratekrarsoyutlamayapılmasıhoşumagitmiyorbenim.»«Olabilir. Fakat o sedir yosunları açıkça soyuttur. Daygo tapınağındaki beş katlı pagodabaştanbaşayenidenkurulduveyakındakutsamatöreniyleaçılacak.Orayıdagörelimmi?»«YeniAltınKöşk(7)kadargüzeloldumubari?»«Elbette, sanki hiç yanmamışçasına, taptaze, bir haşmet içinde yeniden yapıldı. Sen debiliyorsunya,yapıyıbaştanbaşasöktüler,sonradayenibaştankurdular.Şimdideherşeyin

  • çiçekaçtığızamanyapılacakkutsamatörenindeorasıinsanladoluptaşacaktır.»«Ah,benbubahçeninsalkımsalkımkirazlarınınerguvançiçeklerindenbaşkaçiçekgörmekistemiyorum.»

    ***ArkalarındauzananBataklıkKöprüsü'nügeçmişlerdi.Taşlardan atlayıp vardıkları kıyıda küme küme çamlar vardı. Az sonra bir köprü köşkünegeldiler. Buranın adıHuzur Sarayı idi. Oysa daha çok saray biçiminde bir köprü izleniminiuyandırıyordu. Köprünün her iki tarafında arkalıklı alçak sıralar duruyordu. Ziyaretçilerbunlarınüstündemolaverirler,yanlarındagetirdiklerişeyleriyeriçerlerdi.Buradangölünöteyakasındakibahçelerin,dahaçokdabaşsüsügölolanbahçeningörüntüsüseyredilirdi.Köprününaltındaçocuklarorayaburayakoşuşmaktaydılar.«Şiniçi..Şiniçi,buraya!»Çiekoöndenkoşmuşbiryerbulmuş,Şiniçi'ninoturmasıiçindeelinisıranınüstündeyanıbaşındakiyerekoymuştu.Şiniçi,«Benayaktadursamdaolur»dedi,«yadaÇieko'nunayaklarınındibineyatarım.»«Aşkolsun!»Çiekohemenayağakalktı.Şiniçi'yeyeriniverdi.«Bensazanbalıkları içinyemalacağım»Geriyedönünceekmekufaklarınıgöleatmayabaşladı.SürüyleÇoporinasazanlarını önünetopladı. Balıkların itişmesinden etrafa dalgalar yayılıyor ve kiraz ağaçlarıyla çamlarınsulardakiyansımalarıtitreşiyordu.Çieko,«Sanadabirazvereyimmi?»diyesordu.Veartakalanyemidelikanlıyauzattı.AmaŞiniçisusuyordu.«Hâlâbaşınmıağrıyor?»«Hayır.»Uzunbirsüreoradaoturdular.Şiniçidalgınbakışlarlasuyabakıyordu.Çieko,«Nelerdüşünüyorsun?»diyesordu.«Evet,nelerha?Kimizamaninsandüşünmedendemutluoluyor!»«Amaçiçeklerinaçtığıböylebirgünde...»«Fakat hayır..Mutlu bir genç bayanın yanında.. sizinmutluluğunuz bir gençlik ve sıcaklıkrüzgârıymışgibiüzerimedoğruesiyor.»«Mutlumuyumki ben?» diye Çieko bir kez daha sordu.Ansızın gözlerinden tasa dolu birgölgekaymıştı.Bakışlarınıyereindirdi.Vegölünsularıgözlerininiçindeyansıdı.Sonraayağakalktı.«Ensevdiğimkirazağacıköprününöteyakasında»dedi.«Buradandagörülüyor,değilmi?»Bukirazağacıerguvanrengiçiçekleriveaşağıyasarkmışdallarıylaolağanüstüihtişamdaydıve pek ünlüydü. Salkım söğütler gibi dalları aşağıya sarkmış ve çevresine alabildiğineyayılmıştı.Aşağıyainerlerkenha ifbiresintiçiçekyapraklarınıÇieko'nunayaklarınınönüneve omuzlarına doğru savurdu. Bazıları ağaçların altındaki toprağın üstüne serpilip kaldı;birkaçtanesisuyadüştü,ancakbunlaryedisekiztanedenfazladeğildi.Aşağıya sarkmış dallar bambu sırıklarla desteklenmişti. Bazı dalların narin uçlarının yerekadaruzandığıgörülüyordu.Bukızılçiçekperdesininarasındangölünöteyakası,doğukıyısındakiağaçlarınüzerindendeyeniyeşillenmişdağlargörünmekteydi.

  • Şiniçi,«Higoşiyamadağlarınındevamıdeğilmi?»dedi.Çieko,«OrasıDaymoncidağı»diyekarşılıkverdi.«Sahi,Daymoncimi?Amadahayüksekmişgibigörünmüyormu?»«Belki,çiçeklerinarasındanbakıyoruzdaondanöylegörünüyor.»BunusöyleyerekÇiekodaçiçeklerinarasınadalmıştı.Yürümekteikisidegüçlükçekiyordu.Kirazağaçlarınındörtbiryanındasert,beyazkumdanbirhalıseriliydi.Bunlarınsağındaçamağaçlarından güzel bir küme durmaktaydı. Tam bu bahçeye göre bir yükseklikteydiler.Tapınakbölgesindençıkışkapısıdaordaydı.StenonkapısındandışarıçıkıncaÇieko,«Kyomizutapınağınagitmesiniçokseverim»dedi.«Kiyomizutapınağınamı?»Şiniçi,canısıkılmışçasınabirparçayüzünüastı.«Akşam olmasını Kiyomizu'dan (8) seyretmek istiyorum. Bir de Mişiyama'nın arkasındagüneşbatarkengökyüzünügörmeyi.»ÇiekobuisteğiniikidefasöyleyinceŞiniçideonauydu.«Pekâlâ,gidelimöyleyse.»«Amayürüyerek,kabulmü?»Yol bir hayli sürüyordu. Tramvay caddesinden gitmeyip, kısmen Nanzenci manastırınagidilen yoldan geçerek genişçe bir yay çizdiler. Şiyon tapınağının arkasından saparakMaruyamaparkınınaşağı bölümündengeçendaracık eskibirpatikadanyürüyüpKiyomizutapınağınaulaştılar.İlkbaharakşamınınkoyusisinerdeyseçökmeküzereydi.Kiyomizu tapınağının önündeki açık alanda pek az ziyaretçi kalmıştı. Akşamın alacakaranlığındayüzleribellibelirsizseçilenbirkaçüniversitelikızvardı.Vakithayli geçolduğuhaldeburadabulunmakÇieko'nunhoşunagidiyordu.Karanlıkolanbüyük salondakutsalmumlaryanmaktaydı. Çieko sadecebuyüksekalandadurupkalmadı,üstelikhayliötedebulunanküçüktapınağadagitti.Burada da düz bir alan yapılmıştı. Dik bir kaya duvarın üzerinde uzanıyordu. Küçüktapınağınha ifçatısıselviağacıkabuklarıylaörtülmüştü.Düzalanküçükveesintiliydi.Burasıhemşehrin,hemdeNişiyama'nınseyredildiği enyüksekyerdi.Akşamınalacakaranlığındaşehrindonuklaşmışışıklarıgörülüyordu.Çiekokorkuluğayaklaştıvebatıyadoğrubaktı.YanındabulunanŞiniçi'yiunutmuşgibiydi.Delikanlıisehemenarkasındaduruyordu.Gençkızbirden,«Şiniçi»dedi,«benterkedilmişbirçocuğum.»(9).«Terkedilmişçocukmu?»Şiniçiterkedilmişçocuksözününsembolikbiranlamıolupolmadığınıdüşündü.Şiniçi,«Terkedilmişçocukm:ıdedin?»diyemırıldandı.«Senkendiniterkedilmişbirçocukolarakmıkabulediyorsun?Terkedilmişçocuksun,manevianlamdabendeöyleyim.Belkidebiz insanlar hepimiz terkedilmiş çocuklarız. Doğmuş olmanın anlamı, Tanrı tarafındandünyayafırlatılıpatılmakdeğilmidir?»Şiniçigençkızayandanbakıyordu.Pro iliakşamgöğünedoğruyükselmekteydi.Builkbaharakşamındaonubunaltanşeyneydi?«Yine de Tanrının sevgili çocuğu denilir insanlara. Tanrı kurtarmak için insanı ortayabırakmıştır.»Şiniçi bilmediği bir acıyla altüst olmuş bir halde elini kızın omuzuna koymak istedi, ama

  • Çiekokendiniçekti.«Bırakbeni...terkedilmişbirçocuğaelsürülmez.»«Tanrınınterkettiğiinsanlaraçocukdeniliyorsa...»Şiniçidokunaklıbirseslekonuşuyordu.«Ah öyle karışık bir iş değil bu. Beni terkeden annemle babam, Tanrı değil. Ben sokağabırakılmışbirçocuğum,bizimmağazanınparmaklıklarınınönünebırakmışlar.»«Nelersöylüyorsunsen?»«Gerçeği.Gerçineyeyarar,amabunuŞiniçi'yesöylemekzorundayım...ve..... ve şimdi burada Kiyomizu tapınağından, aşağıda uzanan şehrin akşam kızıllığınıseyretmekteyim,gerçektenKiyoto'dadoğduğumubilebilmiyorum.»«Nediyorsun?Şüphenmivarbundan?»«Nediyeyalansöyleyeyim?»«Senbüyükbirtüccarınnazlıbüyütülmüşbiricikkızıdeğilmisin?Ailelerinböyletekkızlarıkendilerinikolaycakuruntularakaptırırlar.»«Nazlıbüyütülmüşolmak..evet,terkedilmişçocukolmanabununhiçbiryararıyokartık.»«Bununiçinbirkanıtınvarmı?»«Kanıt mı?Mağazanın parmaklıkları işte. Eski parmaklıklar biliyor bunu.» Çieko’nun sesigittikçe güzelleşiyordu. «Sanırsam daha ilkokula gidiyordum. Bir gün annem beni yanınaçağırdı ve benim kendisinden doğmamış olduğumu söyledi. Tatlı bir süt bebeği iken beniçalmış ve hemen arabaya koyup ordan uzaklaşmış. Ama annem bebeği nerde çalmış, bukonuda babamla annem samimi olarak çeşitli şeyler söylediler. Acaba Giyon'un kirazağaçlarınınaltındanmı,yoksaKamoırmağınınyatağındanmı...mağazanınönündebulunmuşçocukderlerse,benimüzüleceğimidüşünmüşolmalılar.»«Peki,sahiciannenlebabankayıpmıolmuşlar?»«Şimdikiannemlebabambeniseviyorlar.Onuniçinötekileriartıkaraştırmakistemiyorum.BenidünyayagetirenannemlebabambelkişimdiAdaşinomezarlığında,kimseninonlariçinduaetmediğiölülerarasındabulunuyorlar.Ordakimezartaşlarınınhepsideöyleeskiki.»Bahar akşamının yumuşak renkleri, gül rengi bir duman gibi Nişiyama'dan Kiyoto'nunüzerindekigökyüzününnerdeyseortasınakadaryayılmıştı.

    ***Şiniçi,Çieko'nunsözlerine,onunterkedilmişbirçocuk,çalınmışbirçocukolduğunabirtürlüinanamıyordu.Komşularaşöylebirsormasıyeterdi,ozamanişinaslınıöğrenebilirdi.Amaşuandabunuaklınabilegetirmiyordu.Onuşaşırtanveöğrenirsesevineceğişeybaşkaydı:kızbuitirafıözellikleniçinbuyerdeyapmıştı?Belkideitirafınıyapmakiçinonutaburalara,Kiyomizu'yakadarsürüklemişti.Belkidebuitiraftandolayısesiaz önceböyleharikuladeberrakvesafolmuştu.Busesinderinliğindençınlayanciddilikvesebattı.Yoksayüreğiniyerindenmioynatmaktıniyeti?Hayırbuolamazdı.Çieko, Şiniçi'nin kendisini sevdiğini elbette farketmişti. Bu itirafıyla, aslının ne olduğunukendisini seven erkek öğrensinmi istemişti? Böyle olduğunu da sanmıyordu. Yoksa aşkınıöncedenreddetmekmiistiyordu?Gerçektenbulunmuşbirçocukmuydu,yoksabubirbahanemiydi?Delikanlı,belkideHaiahtapınağındakendisinemutludediğimvebunuüçdefatekrarladığımiçinbenibozmakistiyor,diyedüşündü.Sonra,«Bulunmuşçocukolduğunuöğreninceiçindebiryalnızlıkduydunmu?»diyesordu.«Hüzünlümüydün?»

  • «Hayır,yalnızlıkduymadım.Hüzünlenmedimde.»……………………..«Universiteye gitmek isteyince, gelecekteki vârisimiz için böyle bir eğitim bizi sadecekaygılandırırdediler.Mağazadabirişleryaparsamdahaiyiolurmuş.Babamböylekonuştuğuzamanbirparça...birparçaşeyolmuştum.»«Geçenyıloldubudeğilmi?»«Evet,geçenyıl.»«Ailenekayıtsızşartsızboyuneğermisin?»«Pektabii.»«Bubirevlenmeyleilgiliolsadamı?»Gençkızduraksamadan,«Ozamanda»diyecevapverdi.«Şimdiyekadarhepböyleoldu.»Şiniçi,«Pekiamabenlikdenilen,kişilikduygusudenilenşeyyokmusende?»diyesordu.«Var,çokvar.Amaneyapmamgerektiğinibenkendimkestiremem.»«Buduyguyuyenemezmisin?Söküpatamazmısıniçinden?»«Hayır,içimdenatmam.»Şiniçi,«Ahbilmecegibikonuşuyorsun»dedi.Sesikoyverdiğiha ifgülüşününiçindetitreşti.Parmaklığa dayanıp sorar gözlerle Çieko'nun yüzüne baktı. «Bulunmuş esrarlı çocuğunyüzünügörmekistiyorum.»«Karanlık oldu artık, değil mi?» diyerek Çieko ilk kez Şiniçi'ye döndü. Gözleri çakmakçakmaktı.«Korkuyorum» dedi ve bakışlarını büyük avlunun çatısına kaldırdı. Kalın sedir ağacındanyapılmışçatıkaranlıkveheybetlikütlesiylegençkızınüzerineeğiliyorgibiydi.

  • İKİNCİBÖLÜMRahibelerManastırıveParmaklıPencere

    Çieko'nunbabasıSataTakiçiro, üçdörtgün önceSaga'nın ısızbiryerindesaklıgibiduranRahibelerManastırınaçekilmişti.BurayagerçiRahibelerManastırıderlerdiamaiçindesadeceyaşıaltmışbeştenyukarıolanbirtekkadıntarikidünyayıbarındırmaktaydı.BuküçükinzivaeskiKiyoto'yaaitti.Şere libirtarihçesivardı.Birbambuormanınınderinliklerinegömülmüşolangirişkapısıkolaykolaygöze çarpmazdı. Böylece turistler tarafından hemen hiç rahatsız edilmeden kalmış veunutulmuşluğuniçindedinlenmeyedalmıştı.Bitişiğindekibinaaradasıradaçaytörenleriiçinkullanılıyordu, ama ünlü bir çayhane ilan değildi. Inzivanın sahibi olan kadın pek seyrekevdençıkardı,odaİkebana'dadersvermekiçin.Bu Rahibeler Manastırının bir odasını Takiçiro kiralamıştı. Burada daha şimdidendeğişmeyebaşlamıştı.SataTakiçiro'nunmağazasıbüyükbir toptancı kumaş ticarethanesiydi.Etrafındakibüyükticarethaneler çoğunlukla anonim şirketlere dönüşmüş, onun mağazası da bu hareketekatılmadan edememişti. Gerçi Takiçiromal sahibiydi, ama işi ticarimümessiline bırakmışbulunuyordu.(Şimdibunlaraişiyürütenmüdürdiyorlar.)Fakatyinedeeskiusulticarettenbirşeylerartakalmıştı.Takiçiroçokerkendenbelirenbiryetenekgöstermişti.Insanlarıhorgörürdü.Kendiimalatıolarak piyasaya renkli kumaşlar çıkarmak hevesine ada kapılmamıştı. Piyasaya bir şeyçıkarmışsa,bunlarhepağırsatılan,alışılmamışyeniliklerolmuştu.BabasıTakiçibaybaşlangıçtaonunçalışmalarınısessizceseyretmişti.Gününmodasınagöredesenleriçizenkendimağazasındakidesinatörlerledışardantutulanressamlarbuişipekâlâbaşarıyorlardı.Dikkafalıoğlununtaslakçizmeişiniilerletemeyinceuyuşturucumaddelereelattığını ve desenli müslinler için acayip şekiller çizdiğini far kedince onu hastahaneyegöndermişti.Buna karşılık Takiçiro'nun işi üzerine alışından beri, onun acayip taslakları birdenyavanlaşıvermişti. Bu yüzden kaygılanmış ve Saga'nın rahibeler manastırına kapanmıştı.Oradadahaiyiilhamlareldeedeceğiniumuyordu.Savaşbittiktensonrakimonodesenlerigittikçedahagözalıcıolmayabaşladı.Takiçiro'nunuyuşturucu madde içerek yaptığı acayip taslakları şimdi modern soyutlamalar izleniminiuyandırıyordu.Buaradayaşıdaellibeşegelipdayanmıştı.Bazı defa kendi kendine, «Klasik bir yol denesemmi?» diyemırıldanırdı. O zaman bütünihtişamıyla eski gelenek gözünün önüne gelirdi. Çok eski kumaşlarla elbiselerin desen verenkleri kafasında dansetmeye başlardı. Kiyoto'nun ünlü bahçelerinde, dağlarında vekırlarındaavaredolaşırken,kimonodesenleriiçindurmadantaslaklarhazırlardı.ÖğleyedoğrukızıÇiekoçıkageldi.«Baba,fasulyeezmesiyemekistermisin?Morikamağazasındangetirdim.»«Oh, çok teşekkür ederim.Morika'nın fasulye ezmesini çok severim, ama daha çok seningelişinesevindim.Babanınzihniniaçmakiçinakşamakadarkalırmısınburda?Kalırsaniyibirdesenaklımagelecektir.»

  • Toptancı kumaş mağazası sahibi olarak Takiçiro'nun kendisinin taslaklar çizmesi hiç degereklideğildi.Bunlardahaçokişiaksatmaktaydı.Mağazada,girişsalonununHıristiyanfenerininbulunduğubahçeyebakanarkapenceresininyanında bir rahlesi vardı. Günün yarısını burada oturarak geçirirdi. Rahlenin arkasındaImparatorağacından(10)yapılmışikitaneeskikomodinvardı,bunlarıniçindeeskiçağlarınÇin ve Japon kumaşlarından parçalar saklıydı. Komodinlerin yanındaki kitap sandığı herülkedendokumaresimleriyledoluydu.Arkabahçedekendisiiçinyaptırdığıbirdeponunikincikatında,Notiyatrosuiçinkostümler,kadınlar için işlemeli tören kılıkları bulunurdu. Bunların çoğu asıl biçimlerini muhafazaetmekteydiler.Oradagüneyülkelerindengetirilmişbirkaçboyalıpamuklutopudavardı.BunlarınbazılarınıTakiçiro'nunbabasıveyabüyükbabasıtoplamıştı.Eskikumaşsergileridüzenlenip,hazinesindenbukumaşları ödünçvermesikendisinden ricaedilince, «Onlarbuevdendışarıçıkamaz;atalarımınbuyruğuböyle»diyerekyapılantekli ikesindillereddederdi,kararındandaasladönmezdi.Bina eski Kiyoto biçiminde yapılmıştı. Tuvalete gitmek için Takiçiro'nun rahlesininyanındangirilendarbirkoridordangeçmekgerekirdi.OzamanTakiçirokonuşmaksızınalnınıkırıştırır,mağazadakiçıraklargürültüederlersekeskinbirsesle,«Patırtıylaolurmubu?»diyebağırırdı.Mağazanınmüdürüiçerigirer,avuçlarınıbirbirinekavuşturarak«Osaka'danbirsatıcıgeldi»derdi.Takiçiro,«Ondanbirşeyalmakistemiyorum»cevabınıverirdi.Başkatoptancıyagitsin.»«Eskidenberibizegelenbirisiolduğunadikkatiniziçekmekisterim.»«Kumaşgözlegörülüpalınır.La lasatınalanınbuişegöregözüyokdemektir.Ucuzşeylerisebizdetoptop..»«Başüstüne!»Müdüreyolgöstermesideböyleolurdu.Takiçiro'nun rahlesiyle minderi arasında yabancı ülkeler işi kıymetli bir halı seriliydi.Çalışma yerinin etrafında güney işi boyama pamukludan pahalı bir kumaş perde asılıydı.Çieko'nunakıllıcabirbuluşuydubu.Perde,mağazadangelengürültüleribirdereceyekadaryumuşatma hizmeti görüyordu. Çieko bu perdeyi sık sık değiştirirdi. Perdeyi herdeğiştirişindeÇieko'nunbabasışe katduygularıylasarsılırvekızaperdekumaşınınniteliğini,Cava’danmı yoksa Iran’danmı gelmiş olduğunu, eskiliğininderecesini ve üstündebulunandesenleriuzunuzunanlatırdı.BöylesineayrıntılıaçıklamalardabazıkezÇieko'nunanlamadığışeylerdeolurdu.BirseferindeÇiekoperdeninüzerinebakmışve«Cepyapmakiçinyazıkbukumaşa»demişti.«Çay töreni bezleri için kesmeye de gelmez, fazla büyük, AmaObi kuşağı olabilir, kaç taneçıkaracababundan?(11)Takiçiro,«Makasıgetir»demişti.Buişlereyatkınelininçabukhareketleriylepamuklukumaşıdüzenlibirşekildekesmiş«SanabirObiçıkarbundan»demişti.BeklemediğibudavranışkarşısındaÇieko'nungözleriyaşarmıştı.«Fakatolmazbaba..»«Oldu bile! Bu kumaştan bir Obi kuşanırsan, belki bana desenler için yeni ilhamlar

  • getirirsin.»RahibelerManastırınagiderkenÇieko'nunüzerindeşimdibuObivardı.

    ***Takiçiropamuklukuşağıhemenfarketti,amagörmezliktengeldi.Kumaşiriiridesenleriyleşahaneydi,yumuşakvekeskinrenklersüreklideğişimhalindeydiler.Amabaharçiçeklerininaçtığışuzamanda,böylebirkuşakacabagençbirkızayaraşırmı?diyedüşündü.Çieko,babasınınönüneyarımaybiçimikahvaltıkutusunukoydu.«Birazbekleyeceksinbaba.Fasulyeezmesinişimdihazırlarımsana.»Babacevapvermedi.Çiekoayağakalkıpküçükbambuormanınabaktı.Baba,«Bambularınsonbaharıbaşlamaküzere»dedi.(12)«Kerpiçduvarçatlayıpbelvermiş.Sıvasıdökülüyor.Onunhalidetıpkıbanabenziyor.»Çieko, babanın böyle sözlerine alışkındı, onu avutmaya kalkışmadı. Sadece, «Bambularınsonbaharı!»diyetekrarladı.Babaönemsemeyenbiredayla,«Yoldakikirazçiçeklerinasıl?»diyesordu.«Göllerdeçiçekyapraklarıyüzmeyebaşlamışbile.Dağlarıntezeyeşilindeçiçekaçmışsadecebirikiağaçvar.Uzaktançokgüzelgörünüyor.»«Hım..»Çieko arka odaya gitti. Takiçiro kızın soğan soymasını ve kurutulmuş Bonito balığınınpullarınıkazımasınıişitiyordu.(13)Sonrakızfasulyeezmesiiçintabaklarıiçerigetiripsofrayıkurdu.Babasınacanlabaşlahizmetediyordu.Baba,«Sendebirazyemekistemezmiydin?»diyericaetti.«Isterim, teşekkürler,»diyeÇiekocevapverdi.Babakızınomuzlarındangöğsünün üzerinekadarolankısmınıinceledi.«Çarpıcıdeğil.Hemsenyalnızbenimdesenlerimigiyiyorsun.Bunlarıgiyentekinsandasenmisinacaba?Bunlarpeksatılmıyorda..»«Onlarıgiymesiniseviyorsam,güzelolduklarıiçindir.»«Desenlerçoksadedeğilmiama..»«Sadeelbette,fakat..»Bababirdensertbirsesle,«Gençkızlariçinsadelikçokiyidir»diyebağırdı.«Bakmasınıbilenbunutakdireder.»Sonradaderinbirsusuşuniçineyuvarlandı.Takiçiro'nun taslakları hayli zamandır onun kişisel zevki ve tutkusu olmuştu. Artık yalnızserihalindemallaryapılanmağazasındamüdür,patronunşere inikollamakiçinikiüçparçayıözel surette boyattırıyordu. Bu kumaşlardan birini her zaman kızı Çieko kendi isteğiylegiyerdi.Bukumaşlargenellikleyüksekkalitelimallardı.Takiçiro, «Hep benim şeylerimi giymen şart değil» dedi. «Yahut da hep bizimmağazanınkumaşlarını..Bukadaraşırıgörevduygusugereksiz..»Çieko,«Görevduygusumu?»diyehayretlesordu.«Görevduygusundanyapmıyorumbunu.»Baba, «Göz alıcı parlak kumaşlar giyersen, o zaman bir yavuklu bulduğun kanısınavaracağım»diyebağırarakyüksekseslegüldü.Hiçdeiçtengelenbirgülüşdeğildibu.

  • ***Çieko, fasulyeezmesiservisiyaparkengözübabanınbüyükyazırahlesine ilişti.Oradaherzamangörünenşeylerinhiçbiriyoktuortada;sankiKiyotodesenleribirçırpıdaçizileceklerdi.Rahlenin bir kenarında Edo verniğiyle cilalı küçük bir çini mürekkebi kutusu vereprodüksiyonlarıyla ikidefter, dahadoğrusuKoya-San tapınağınıngümüş yazısınıngüzel-yazıörneklerivardı.(14)Çieko,babaRahibelermanastırındaasılişiniunutmakmıistiyoracaba?diyedüşündü.Takiçiro utanmış bir edayla, «Altmış yıllık güzel yazılar» dedi. «Ama Fucivara ustalarınıngümüşyazıdaçizgileriakıtışıbenimtaslaklarımdabelkiişeyarar.»……………………………«Neacı,elimtitriyorbenim.»«Büyükyazsannasılolur?»«Zatenbüyükyazıyorum.»«Mürekkepkutusununüstündekitesbihdeneoluyor?»(15)«Ah,omu?Sayınbaşrahibericamüzerinebanaverdi.»«Duaederkenmielinealıyorsun?»«Yenimodasöylemekgerekirse,obenimküçükmaskotumdur.Bazanağzımabilealıyorveısırıpkoparmakistiyorum.»«Neiğrenç!Bukadaryıldırkaçeldengeçmişolduğunagörepisdeğilmidir?»«Niyepisolsun?Alttarafıiki,üçnesilsofurahibelerinkiribu.»Babanın ıstırabıyla sarsılmışçasınaÇieko, hiç bir şey söylemedenbakışlarını yere indirdi.Fasulyeyemeğinintabaklarınımutfağataşıdı.Dönüpgelince,«Başrahibenerde?»diyesordu.«Nerdeyseevegelir.Niyesordun?»«Biraz Saga'da dolaşıp sonra eve gideceğim. Bugünlerde Araşiyame taşmış olmalı. BenMonomiya'yı,Nison-İn'eveAdaşino'yagidenyoluseviyorum.»«Senbugençliğinleböyleyerleriseviyorsan,geleceğinbenikaygılandırıyor.Banabukadarbenzememelisin!»«Hiçbirkadınerkeğebenzeyebilirmi?»BabaayağakalkıpbalkonaçıktıveÇieko'nunarkasındanbaktı.İhtiyarrahibedetambusıradadönmüşvetelaşlıtelaşlıbahçeyisüpürmeyekoyulmuştuTakiçiro rahlesinin önüneçöktü.Eğreltiotu resimleri, ressamKorin'leSotatsu'nunçiçekliilkbahar çayırları gözlerinin önünde uçuşuyordu. Ve az önce kendisini bırakıp gitmiş olanÇieko'yudüşündü.Gençkızköyyolunaçıktığızaman,babanınsaklandığıRahibelerManastırıbambukorusununiçindekaybolmuştu.Çieko, Adaşino'nun Nenbutsu tapınağını (16); görmek niyetindeydi. Harap taşmerdivenlerdenyukarıçıktı;soldakibirkayalığınüstündeikitaneBudaheykelininbulunduğuyerevarınca,yukardangelengürültülerduyarakdurakladı.Burasıdevrilmişyüzlercemezartaşıyladolubiralandı.Butaşlarınaltındadinlenenleriçinduaedecekkimseyoktuartık. (17)Kısabir süre önce fotoğraf sevenlerkulübündenburayagelmişlerveacayipbiçimdeincecikşeylergiymişbirkadınınküçükmezartaşıkümelerinin

  • önünde poz poz resmini çekmişlerdi. Kim bilir, bugün de belki buna benzer bir şeyleroluyorduyukarda.ÇiekotaştanBudatasvirlerininönündengeridönüpmerdivenlerdenaşağıyaindi.Babasınınsözleriaklınagelmişti.Araşiyama'yadoğrubahargezmesineçıkanlardankaçındığınagöre,AdaşinoveNonomiyagibiyerlergençbirkızahiçyaraşmazdemekti;enazındanbabanınüzerindekielbiseyeçizdiğidesenlerkadar.Çieko, babanın Rahibeler Manastırında yapacağı hiç bir şey yok, diye düşündü. Onun buyapayalnızlıkiçindekaybolduğuduygusuylaürperdi.Ruhundaneleroluyorduki,onaeskipistespihleriısırtıyordu?Çieko,babanınbirtespihiısırarakişiyleilgiliöfkesinidizginlediğikanısınavardı.«Keşki benim elimin parmaklarını ısırsa, böylesi daha iyi olurdu» diye düşünerek: başınısalladı.Vesonrakendinibaşkaşeylerdüşünmeyezorladı.BirseferindeNenbutsutapınağındaanneylebirlikteçançalışlarınıaklınagetirdi.Buçankulesiyeniyapılmıştı.Narinyapılıanneçanavuruncasesçıkmamıştı.Çieko«Buişinpüfnoktası var»diyerekelini anneninkinin üstünekoymuşvebirlikte çanavurmuşlardı.Ozamançangürültüylesesvermişti.Anne sevinçle, «Gerçekten öyleymiş!» diye bağırmıştı. «Ne kadar uzaktan duyulmuşturdersin?»Çieko gülerek, «Biz öyle eli alışkın rahipler gibi güzel çalamayız» diye düşüncesiniaçıklamıştı.Bunları hatırlayarak Çieko, Nonomiya'ya giden patikaya saptı. Bu yoldan çok zamandırkimsegeçmemişolmalıydı,Yolbambukorusununderinliklerinedoğruuzanmaktaydı,amabusaattederinkaranlıkoldukçaışıklıydı.Tapınağınbüyükkapısıönündekibirsatıştezgâhındanseslergeliyordu.Kendihalindedurantapınaktahiçbirşeydeğişmemişti.Gencimonogra isiniyazdığınagöre,burası rahibe olmuş bir bakirenin, bir imparator kızının hatırasına kurulmuştu. Bu bakireIsa'yıkutsamakiçindinseltörenleryönetmişveüçyılsüreyleeldeğmemiştemizvücudunuher şeyden saklı tutarakburda yaşamış.Bu yer aynı zamandakabukları yontulmamış ağaçgövdelerindenyapılmıştapınakkapısıveçalıçırpıdanbahçeçitiyledetanınmıştı.Nonomiya'dankıryolunaçıkılınca,Araşiyamamanzarasıbütüngenişliğiyleortayaçıkar.Ayışığıköprüsününarkasında,kıyıdakiağaçlıklıyoldanotobüslegeçti.«Evdebabayınasılanlatmalıbilmem?Annebunuöğrenmekiçinyolunugözlüyordur.»

    ***Derebeylik çağının sonlarına doğru ikide bir çıkan yangınlar gibi çıkmış olan, Tekko-yakiveyaDondon-yaki (18)adıverilen ilkbaharyangınlarındaşehrinmerkezindeki işyerleribirkezdahamahvolmuştu.Takiçiro'nunmağazasıdabundankurtulamamıştı.Bu bölgede hâlâ eski Kiyoto stili mağazalar vardı. Bu yapılar ön tara larında ensiz tahtakaplamaları ve üst katlarında sepet gibi örülmüş kafesli pencereleriyle yüz yaşında biledeğillerdi. Takiçiro'nun arka tarafta bulunan bir binası bu yangınlarda zarar görmedenkurtulmuştu.Takiçiro'nunmağazasıyenidenyapılırkenmodernbiçimlerhiçdüşünülmemişti.Bundamalsahibininkarakterietkenolmuştu;yadaişininartıkpekparlakgitmeyişi.Çieko eve geldi, parmaklıklı kapıyı açtı. Bu kapıdan bakınca arka tarafa kadar evin içini

  • girebiliyordu.HerzamankigibiannesiŞige,babanınyazırahlesineoturmuşçubuğunuiçmekteydi.Soleliniyanağınadayamış,sırtınıkamburlaştırmıştı.Birşeyokuyoryadayazıyorabenziyorduamarahleninüzerindehiçbirşeyyoktu.Çieko,«İştegeldim!»diyebağırarakanneyedoğruyürüdü.Anne, «Döndünmü? Ah ne güzel» dedi ve birden aklına gelmişçesine «Baba nasıl?» diyesordu.«Evet..şey..»Çiekouygunbircevapdüşünüyordu..«Onuniçinfasulyeezmesialdım.»«Morika'dandeğilmi?Bunaçoksevinmiştir.Hazırlayıpyedirdinmibari?»Çiekoevetdercesinebaşınısalladı.Anne,«NevarneyokAraşiyama'da?»diyesordu.«Birsürüinsan.»«BabaseniAraşiyama'yagötürdümü?»«Hayır,başrahibeevdeyoktudaondan.»Çieko,«Babaşimdidegüzelyazıyaçalışıyor»diyedevametti.Annehiçdehayretetmeksizin«Güzelyazımı?»dedi. «Güzelyazı insanıdinlendirir, güzeliştir.Bunutecrübemlebiliyorum.»Çiekobakışlarınıanneninparlaktenli,iriceyüzündedolaştırdı.Buyüzdekiifadeyianlamayagücüyetmedi.Annesakinbiredayla,«Çieko»dedi,«istemiyorsanmağazaişiniüzerinealmayabilirsin.»«Gönlünbiriniçekiyorsaevlenebilirsin.»……………………….«Niçinbunlarısöylüyorsunanne?»«Bunlarböylebirçırpıdasöylenecekşeylerdeğil,amabendeelliyaşınabastımartık,değilmi?Uzunuzadıyadüşündümbunu.»«Böyleuzunuzundüşüneceğinizyerdeticarettençekilseniz.»Çieko'nungüzelgözleriyaşarmıştı.Anneha ifçegülümseyerek,«Netuhaf tekli leryapıyorsun»diyekarşılıkverdi.«GerçektenbiziniticarettençekilmemizgerektiğikanısındamısınÇieko?»Anneninsesiyüksekdeğildi,amasesintonunabirağırbaşlılıkgelmişti.Azönceanneha ifçegülümsemişmiydi,yoksaÇiekoaldanıyormuydu?Gençkız«gerçektenbukanıdayım»cevabınıverdi.Aynıandagöğsündebiracıtitreşti.«Sana darılmış ilan değilim. Ekşitme yüzünü öyle. Evin genci konuştu, yaşlısı da dinledi.İkisindenhangisidahayapayalnızdır,bunusenelbettebilirsin.»«Affetbenianne.»«Affedilecekbirşeyyok.»Buseferannesahidengülümsemişti.«Amaazöncesöylediğiminkarşılığıdeğil.»«Böylebudalacasözlerettiğimegöre,benkendimdebunubilmiyorumdemektir.»«İnsankadındaolsa,sonunakadarsözündedurmalı.»«Amaanne..»«Saga'dababayadabunabenzerşeylersöyledinmi?»«Babayamı?Hayır..tekkelimebilesöylemedim.»«Oyle mi? Babaya da söylemeliydin. Ne olur, ona da söyle bunu... O erkektir ve belki

  • kızacaktır,amakalbiningizliköşesisevinirbuna.»Anneelinialnınagötürdü.«Onunrahlesineoturupheponudüşündüm.»«Onunamacınıanlayabiliyormusun?»«Biranlayabilsem...»Anakızbirsüresustular.Çiekokendinibirparçatoparlamıştı.«Nişikipazarınagidipakşamyemeğiiçinbirşeyleralayımmı?»«Olur,teşekkürederim.»Çiekoayağakalktı.Mağazanıniçindengeçipparkesizkoridoragirdi.Eskidenbudarveuzunkoridorlareviboydanboyadolaşırdı.MağazatarafınınkarşısındakiduvardaKudodenilenbirsıraocaksobalarıduruyordu.Bilindiğiüzerebusobalarartıkkullanılmazolmuştur.Arkalarınabol alevli gaz sobaları yerleştirilmiş vedöşemelerdeparkeylekaplanmıştı.Bueski sıvamadöşemelerdengirenhavacereyanı,Kiyoto'nunsoğukkışlarındaçokrahatsızedicioluyordu.Ama eski ocaklar henüz harap olmamıştı. (Birçok yerlerde hâlâ muhafaza edilmektedir.)BununnedeniocaklarındaTanrısıbulunan,ateşTanrısıKudo-San'aolançokyaygıninançtı.(19)Ocağınarkasındayangınakarşıbirmuskaasılıydı.KocagöbeklimutlulukTanrısıHotay'ınküçükheykelleribirkenaradizilmişti.Heryıl ikinciayda,ayın ilkgününde(20) Fuşimi'dekiInari tapınağını ziyaret edip, her seferinde -yedi taneyi tamamlayıncaya kadar- buheykelciklerden bir tane almak gelenekti. Bu sırada birisi ölürse, bunların hepsi atılır vetoplamayayenidenbaşlanırdı.

    ***Çieko'nun evinde yedi heykel tamamlanmış bulunuyordu. Baba, anne ve kız çocuktanmeydanagelenbuailedeyediyıldanfazlazamandanberikimseölmemişti.OcakTanrılarınındizisininyanındabeyazporselendençiçekvazolarıvardı.Anne,herikiyadaüçgündebirbunlarınsuyunutazelerveözenleetraflarındakitozusilerdi.Çieko ilesikolundaevdençıkıpdahaonadımgitmemiştiki,gençbiradamınkafeslikapıdaniçerigirdiğinigördü.«Ah,bankamemurubu.»Gençbankamemurununkızıfarketmemişolduğuanlaşılıyordu.BugençadamhepbelirlizamanlardageldiğiiçinÇieko'nunfazladanyapacağıbirşeyyoktu.Ama nedense adımları yavaşlayıverdi. Mağazanın kafesli cephesinin önünden geçti veparmaklarınınucuylaherkafesçubuğunahafifçedokundu.Kafeslerinbittiğiyerdearkasınabirkezdahadönüpyukarıyabaktı.Bakışlarıüstkatıninceörgülükafeslipenceresininaltındakieskitabelayatakıldı.Tabelanınkendisineözgüküçükbirdeçatısıvardı.Hemböyleeskibirticarethaneninşere ineyaraşırağırbaşlılıktaydı, hem de çok süslüydü. Bu sakin ilkbahar gününde, güneşin eğik ışınlarıtabelanın altın har leri üzerinde donuk donuk parıldıyordu. Bu ışımanın içinde tabelanınmünzevibirgörünüşüvardı.Mağazanınkalınpamukludansolmuşsararmışperdelerindeiribüklümlerinçıkıntılarıdışarıyabirazdahataşmışgibiydi.Çieko,«Ah,insanınbenliğindeduyduğubiçimdemünzevisaatlerancakHayantapınağındakierguvanrengisalkımkirazlardavardır»diyedüşündüveadımlarınıhızlandırdı.Nişikipazarıherzamankigibiinsanlakaynıyordu.Geriyedönerkenevlerininyakınında,Şirakavaköyündençiçekgetiripsatankızarastlayıp,

  • «Bizedegelirmisin?»diyeseslendi.Kız,«Çokteşekkürederim»dedi.«Küçükhanımevemidönüyor.Sizeburdarastlamışolmamnegüzel?Neredeydiniz?»«Nişikipazarında.»«Ahnekadarçalışkansınız.»«Evdekimihrapiçinçiçeklâzımbize.»«Hay-hayemrinizdeyim.Buyurun,hoşunuzagidenleriseçin,küçükhanım.»Çiçeklerdeniliyorduamabunlar tazeyaprakvermiş Sakaki ağacıdallarıydı. (21) Satıcı kızbunlarıherzamanayınbirinciveonbeşincigünlerindeŞirakava'dangetirirdi.Çieko, taze yaprak sürmüş dalların en yumuşaklarından seçip aldı, kalbi birden sevinçledolmuştu.ElindeSakakidallarıylaevdeniçeridaldı.Berrakbirsesle,«Anne,bengeldimbak»diyebağırdı.

    ***Çieko kafesli sokak kapısını aralayıp sokağı gözden geçirdi. Şirakava'lı kız hâlâ ordaduruyordu.Çiekoonaseslendi:«İçerigelin!Dinlenirsiniz!Çaykoyayımsize.»«Çok teşekkür ederim. Siz her zaman böyle dostça davranıyorsunuz.» diyerek satıcı kızbaşıylakabulişaretiyaptı.Parkesizkoridordangeçerkençiçeklerinihavayakaldırıpbaşınınüstündetuttu.«Bunlarsadecedeğersizkırçiçekleri.»Çieko, «Ah, kır çiçeklerini ne kadar sevdiğimi bilirsiniz» dedi ve kendi halindeki çiçekleriseyrekoyuldu.Mutfağa girilen yerin yanında eski bir kuyu vardı. Kapağı, örülmüş bambudandı. Çieko,çiçeklerivesakakidallarınıbukapağınüzerinekoydu.«Makasalıpgeleyim.Ahevet,sakakidallarınıyıkamaklâzım.»Satıcıkız,«Bendemakasvar»dedi.«SizdeocakTanrısınınmihrabıherzamanböyletertemiztutuluyor.Bizçiçekçikızlarbununiçinsizeminnettarız.»«Annemçoktemizdirdeondan.»«Küçükhanımdabesbelliöyle.»………………….«Günümüzde,ocakTanrısımihrabı,vazolarıveçiçekleribirçokevdetozluvepisoluyor.Buyüzden çiçek satmak gittikçe sıkıntılı bir iş oldu. Size geldiğim zamanlar ise kendimiferahlamışvesevinçlihissediyorum.»Çiekosusuyordu.AsılönemlibirticaretinbuevdeyıkılmayayüztuttuğunuŞirakava'lıkızasöylemeyegücüyetmiyordu.Annehâlâbabanınrahlesindeoturmaktaydı.Çiekomutfağagelmesiniricaedip,onapazardanaldıklarınıgösterdi.Anne,kızının ilesindençıkarıp önünekoyduklarınıgözdengeçirdi:Veçocuğunungerçektenbirevkadınıolduğunuanladı. Acaba böyle oluşu, babanın Saga'ya Rahibeler Manastırına gidip uzaklaşmasındanmıydı?Anne,«Sanayardımedeyim»diyerekmutfakta işebaşladı.«Az öncekikız,bizeherzamangelensatıcıdeğilmiydi?«Evet.»«Söylebakayım,babankendisinearmağanettiğinkitaplarıRahibelerManastırınagötürmüş

  • mü?»«Ah,hiçdikkatetmedimbuna.»«Sendenaldığıkitaplardanbaşkahiçbirşeygötürmemiştir.»Kitaplar, Paul Klee, Matisse, Chagall'ın resimleriyiz daha yeni, daha soyut sanat eserlerikoleksiyonlarıydı.Çieko,bunlarınbabasınıniçindeyeniilhamlaruyandıracağınıummuştu.«Bilir misin, bizim işte babanın taslaklar yapması hiç de gerekli değil. En iyisi dışardaboyanmışkumaşlarabakıp,onlarısatmayaçalışmalı.Bunakarşınbabamız,neleryapıyor..»Böylekonuşananneydi.

    ***Anne, «Babanın hoşuna gitsin diye hep onun desenlerini taşıyan elbiseler giymene deşaşıyorum doğrusu» diye devam etti. «Bunun için de sana çoktandır teşekkür etmekistiyordum.»«Teşekkürmü?Niçin?Benonlarısadecesevdiğimiçingiyiyorum.»«Baba elbiselerini ve kuşaklarını kendi kızında görürse, acaba yalnızlığını daha derindenduymazmı?»«Anne,onlarsadeşeyler,evetamaiyicebakılırsaaynızamandazevklişeyler.Budesenleriövenkimselerdevar.»Çiekobugünbabasıyladahemenhemenaynıkonuşmayıyapmışolduğunuhatırladı.Anne,«Bazen»dedi,«güzelkızlarınüzerindesadeelbiselerhoşdurur...»Tencereninkapağınıaçıp pişen yemeği küçük bir çubukla karıştırdı. «Peki, baba, moda olan parlak şeylerintaslağınıniçinçizmekistemez?»……………………«Eskidenbaba,çokzarifveolağanüstüözelliktedesenlerdeçizmişti.»Çiekobaşınıeğdi.«Sendebabanınelbiselerinigiymiyormusunanne?»«Annenihtiyarladıama...»«İhtiyar,ihtiyar.Kaçyaşındasınki?»«Herzaman için ihtiyar..»Annedüşüncesinde ısrarediyordu.«BayKomiya'nın,biliyorsunkendisine'saklıkültürhazinelerininustasıadınıverdiler,onunEdostilindeKomondesenleridegençkızlaraçokyaraşıyorvegözebatıyor.Gelipgeçenlerdurupkalıyorveşaşkınşaşkınbakıyorlar.»«Babaruhununderinliğindenyaratıyor...»Anne,«Bubirazkocamanbirlaf»dedi.Kiyotokadınlarınaözgübeyazyüzündekıpırdanmalaroldu.«Ama Çieko, baba senin gelinliğin için daha gösterişli, parlak şeyler yaratmak istiyordu.Böylebirkararvermişolmasıbeniçoktandırsevindiriyordu.»«Benimgelinliğimmi?»Çieko'nunyüzçizgilerihafifçebulutlandıvebirsüresustu.«Anne!Hayatındahiçyüreğinienderinnoktasınakadarsarsmışbirşeyoldumu?»«Bir kez daha anlatmıştımbunu sana. Babayla evlendikten sonra sevgili Çieko'muzu, tatlıbebeğimiziçalıpkaçtığımızzamanoldu.Aynıhalbebeğiçalıparabaylauzaklaşırkendeoldu.Aradan yirmi yıl geçti, ama hatırladığım zaman bugünmüş gibi yüreğim hoplar yerinden,Çieko,baksendedinle,koyelinikalbime.»«Anne,benterkedilmişbirçocuktum,değilmi?»

  • Annegörülmemişbirtelaşlabaşınısallayarak,«Hayır,hayır!»diyebağırdı:«Her insan hayatında bir ya da iki defa gerçekten kötü şeyler yapabilir, değilmi? Bir sütçocuğunuçalmakise,paraçalmaktanveyabaşkabirşeyikendisiiçinalıpgötürmektendahabüyükgünah...Hattacinayettenbiledahakötü.»«Anne,anne...»«Annenlebabanüzüntüdençıldırmışolmalıdır.Bunudüşünürümdesenihemenonlaragerivermek gelir içimden. Ama artık olacak iş değil Asıl annenle babanı bulsan da, ben onlarıistiyorumdesen,bizimyapabileceğimizhiçbirşeyyok.Ozamanannenburdakahrındanyokolurgiderzaten.»«Anne,yalvarırımböylekonuşma!Benimiçinsendenbaşkaanneyok.Buinançlabüyüdümben.»«BiliyorumBuyüzdendahadaağırbasıyor suçumuz...Babaylaben, ikimizde cehennemegideceğimizibiliyoruz.Peki,cehennemnedir?Sevgilikızımızolmazsa,burasızatenbizimiçincehennemdemektir.»Anneböyleheyecaniçindekonuşuyor,gözyaşlarıyanaklarındanaşağıyaakıyordu.Çiekodaağlamamakiçinkendinigüçtutmaktaydı.«Anne,neolurbanagerçeğisöyle!Benterkedilmişçocuğum,değilmi?»«Hayır,hayır!»Anne tekrarbaşını salladı. «Terkedilmişçocukolduğundaniçinböyle ısrarediyorsun?»«Sizinbirbebeğiçalabileceğinizeinanmadığımiçin.»«Yüreğiderindensarsanbirşeyi,gerçektenkötübirşeyiinsanhayatındabiryadaikidefayapabilir.Bunuazöncedemedimmisana?».«Eğeröyleyse,pekinerdenalmıştınızbeni?»Anneduraklamadan,«Gionparkındakirazağaçlarınınyanından»dedi.«Bunusanadahaöncede anlattım. Çiçek açmış ağaçların altındaki bir sıranın üstüne sevimli bebeği yatırıpbırakmışlardı. Bizi görünce bir çiçek gibi güldü. Başka şey yapamazdım, bebeği kollarımaalmak arzusuyla yandım. Kucağıma kaldırdığım zaman kalbim yerinden kopacak gibiçarpmaya başladı. Onu yanaklarıma dayayarak babaya baktım. Baba bana «Şige!» diyeseslendi,«çocuğuçalıpkaçalımmı?»«Nasıl?»diyebağırdım.Bununüzerine«koş,çabukkoş»dedi.Dahasonrakişeylerbirrüyagibiolupbitti.HaniImaboyemeğiverilenHiranolokantasıvarya,işteonunönündesanırsamkendimizibirarabayaattık.»…………………«Bebeğinannesiazöncebiryeregitmişolmalıydı.Bufırsatböyleortayaçıkmıştı.»Anneninhikâyesindeinanılmayacakhiçbiryanyoktu.«Alınyazısıbu!VesonraÇieko,bizimçocuğumuzolalıtamyirmiyılgeçmişdeğilmi?Seniniçin iyimi oldu, kötümü oldu, bilmiyorum. Senin için iyi geçmiş olsabile, yinede önündebütün kalbimle ve ellerimi kavuşturarak hiç durmadan af diliyorum. Baban da başka türlüdüşünüyor.»«Benimiçiniyiolduanne.Iyiolduğunuiçimdeduyuyorum.»Çiekobunlarısöylediktensonraikieliylegözlerinikapattı.

    ***Isterterkedilmiş,isterçalınmışçocukolsunÇiekonüfuskütüğündeSataailesinintekvarisiolarakkayıtlıydı.Asılçocuklarıolmadığıanneylebabatarafındanilkkezkendisineanlatıldığı

  • zaman,Çiekohenüzbunukavrıyacakduygularasahipdeğildi.Ozamanlardahaortaokulayenibaşlamışolankız,anneylebabanındahaçokkendirindehoşlarınagitmeyenbirşeygördükleriiçinböylekonuştuklarınısanmıştı.Belki anneyle babanın meseleyi böyle erkenden açmaları, bunun komşulardan kulağınagelmesindenkorktuklarındandı.YahutdaÇieko'nunkendilerinigönüldensevdiğinivebunuanlayacakkadarbüyüyüpakıllandığınımısanmışlardı?Çiekoşüphesizşaşırmıştı.Amabütünbunlarıüzüntüyledekarşılamışdeğildi.Gelinlikçağagelince de üzüntüsü öyle büyük olmamıştı. Takiçiro ile Şige'ye karşı sevgisi ve candanlığıdeğişmemiş,tasalardanuzakkalmasınıbilmişti.Yaratılışınınböyleolduğuanlaşılıyordu.Amaonlarınasılçocuklarıdeğilse,biryerlerdegerçekannesiylebabasınınolmasıgerekirdi.Acabakardeşleridevarmıydı?Çieko,«Hayır,onlarıbulmakistemem»diyedüşünmüştü.«Belkidebizdendahafakircebirhayatlarıvardır.»BuduyguÇieko için bir süre belirsiz kaldı. Zaman geçtikçe bu eski ticarethanenin kafeslipencereleri arkasında öz annesiyle babasının tasası gittikçe güçlenerek ortaya çıkmış,yüreğinibunaltmayabaşlamıştı.İştebuyüzdenÇiekomutfaktaelleriylegülerinikapatıyordu.Anne,«Çieko!»diyebağırdı.Ellerinikızınomuzlarınakoyaraksarstı.«Artıksormabueskişeyleri!Budünyadanereyevenezamanbirincinindüştüğünükimsebilemez.»Çieko,«Incimi?»dedi.«Güzelincibenim,öylemi?Hiçdeğilsebuincianneninparmağındakiyüzüğüsüsleyebilse...»Sonraişegitti.Akşam yemeğini yiyip ortalığı topladıktan sonra, anneyle Çieko binanın arka tarafındabulunanüstkataçıktılar.Ontaraftadapencereleriinceörgülükafeslekaplıbirüstkatvardı.Burasıbazaniçindemağazaçıraklarınınuyuduğualçaktavanlıküçükbirodadanibaretti.Avlutarafındaki bir koridordan arkadaki üst kata çıkılırdı. Buraya mağazadan da gidilebilirdi.Seçkin müşterilerin çoğu avluya açılır kabul odasında ağırlanmaktaydı. Buranın adı gerçikabulodasıydı, amamağazadandoğrucagiriliparkayakadaruzananbir salondu.Duvarlarıtepelemekumaşistifedilmişra larlakaplıydı.Salonuzunvegenişti.Böylecemallarınrahatçasergilenmesi sağlanmıştı. Bütün yıl boyunca döşemesinin üzerinde bir Rotang hasırı serilidururdu.Arkataraftaki üstkattatavanyüksekti.Herbirinealtıtanehasırdöşenmişikiodasıvardı.AnneylebabanınveÇieko'nunyatakodalarıydı.Çiekoaynanınönüneoturupsaçtuvaletinibozdu.UzunsaçlarızarifbirşekildeomuzlarınadöküldüSürme kapıdan «Anne!» diye seslendi. Sesinin tonunda benliğini dolduran türlü duygularsaklıydı.

  • ÜÇÜNCÜBÖLÜMDokumacılarMahallesi

    Kiyotogibibüyükbirşehirdeağaçlarınyapraklarındaböylesinegüzelbirrenginbulunmasışaşılacakşeydir.Yazlık imparator sarayıŞugaku-In'deki çamkorularıyla, eski tapınağıngenişbahçesindekiağaçlar sözümüzün dışındadır. Onlar kadar şehrin kalabalık kesimindeki Kiyomaçicaddesinde, beşinci caddede, Horika kıyısında bulunan ve Takase ırmağı boyunca uzanansalkım söğütlü bulvarlar, geziye çıkmışların bakışlarını daima üzerine çeker. Bunlar sahicisalkım söğütlerdir. Dallarının yeşili, ha if ve yumuşak kıvrılışlarıyla yere kadar uzanır. Buağaçlargibi,Kitayama'nın,KuzeyDağının tatlıeğilimliyamaçlarınısüsleyenkızılçamlardaaynıizlenimiuyandırır.Ve şimdibunlar ilkbaharın içindedirler.Higoşiyama'nın,Doğudağının üstünde ilizlenmişyapraklarınrengigörünmekteveaçıkhavalardaHiaydağınıntazeyeşilyapraklarındakirenktonlarıbileseçilebilmektedir.Ağaçların güzelliğinin nedeni böylesine temiz tutulan bu şehrin güzelliğinin de nedenidir.Karanlık,eskivegözeçarpmayanevlerinsıralandığıGionsemtinindaracıkarkasokaklarıbileçoğuzamanpırılpırıldır.ElbiselikkumaşlarınyapıldığıNişicindolaylarındadadurumbundan farklıdeğildir.Burdaküçükdükkânlarhüzünlü bir ahenklebirbirinin üstüne yığılmıştır.Amayinede sokaklardapislikbulunmaz.Kapıkafeslerihalaçokküçükolduklarıhalde,üzerlerindetozdaneseryoktur.Bitkilerbahçesindedehiçbiryerdeortalığasaçılmışkâğıtkırpıntılarıgörünmez.Bitkiler bahçesinde Amerikan işgal ordusu barınaklar kurmuş ve Japonların içeri girmesiyasakedilmişti.İşgalsopaerince,herşeyyineeskigörüntüsünekavuştu.Bu bahçede iki tara lı kâfur ağaçları sıralanmış bir yol vardır. Ozellikle dokumacılarmahallesiNişicin'denOtomoSosukeburasınıçokseverdi.Ağaçlarpekokadaryüksekdeğildi.Yoldakısaydıamaogezintilerinihepburdayapardı.Yapraklarınyeşerdiğişusıradadatabii...Dokumatezgâhlarıvızlarkenbazıkezkâfurağaçlarınınhalineolacakdiyedüşünmüştü.Işgalkuvvetlerionlardanzevkalmazki..Sosuke, bahçenin yeniden açılmasını bekledi. Bitkiler bahçesini ziyaret ettikten sonragezintilerini Kamo ırmağının kıyısından biraz daha yukarılara çıkarak uzatmaya başladı.Oradan Kuzey dağını seyredebiliyordu. Çoğu kez yalnız olurdu. Böyle gezintiler için birsaattenfazlazamanayırmıyordu.Fakatonsuzdaedemiyorveherşeydençokbugezintileriseviyordu.Karısınınkendisineseslendiğişusıradadayineorasınıdüşünmekteydi.«BaySata'dantelefon.GalibaSaga'danediyor.»

    ***«DostumSatamı?Saga'danmı?»Sosukeayağakalkıpbüroyakoştu.Dokumacı ustası Otomo Sosuke ile toptancı Sata Takiçiro'yu ticari ilişkilerin üstünde,—Sosukedörtbeşyaşdahagençolduğuhalde—birçeşitruhyakınlığıbirbirinebağlamaktaydı.Gençliklerindebirbirlerinebazançılgınca şakalardüzenlemişler, fakatyıllargeçtikçeyollarıayrılmıştı.Sosuketelefonagitti.«BenOtomo.Buncazamangeçti,nasılsınbakalım?»

  • «AhdostumOtomo!»Takiçiro’nunsesiolağanüstübircanlılıktaydı.Otomo,«Saga'damısınız?»diyesordu.«Evet,şusıradaSaga'dakuytubirRahibelermanastırınaçekilmişbulunuyorum.»Sosuke,sesineözelliklenazikbiredavererek,«Düşüncemisöylememeizinverirsen»dedi,«buişbanabirparçabulanıkgöründü.Rahibelermanastırındabazanöyleşeylerolurki..»«Yokhayır,burasıgerçektenbirrahibelermanastırı.Zatensadecetekbiryaşlıbaşrahibesivar.»«İştebugüzel.Birtekbaşrahibeha..amaBaySataordagençbirinide..»«Saçmalama!»Takiçirogüldü.«BugünsizebirricamolacakOtomo.»«Buyurundinliyorum.»«Kısabirsüreiçinsizegelmekistiyorum.»Sosukebirparçagüvensiz«Ricaederinibuyrun,buyrun!»dedi.«Benimburdanayrılabilmemçokgüç.Belkitezgâhlarınsesinitelefondanduyuyorsunuzdur.»«Aslındabubenikendisineçekenbirgürültü.»«Nedemezsiniz!Durupkalsalarnelerolmazdı.Bizdekiişlersizinıssızmanastırınızdançokdahabaşkatürlü.»Yarım saat geçmemişti ki, Sata Takiçiro, Sosuke'nin dükkânının önünde otomobildeniniyordu.Gözleri,parıldamaktaydı.Telaşlıhareketlerlebezpaketiniaçtı.Içindençıkardığıbirtaslağınkatlarınıdüzleyerek«Sizdenricamiştebu»dedi.Sosuke şaşkın gözlerle Takiçiro'ya bakıyordu. «Bir obi bu! Dostum Sata harikulade biryenilikyaratmış.Yoksaburahibelermanastırınasakladığınızbiryavruiçinmi?»«Yenidenbaşlamayine.»Takiçirogüldü.«Kızımiçin!»«Budokunacakolursahanımkızınızşaşkınlıktandışarıçıkamaz.Amabakalımhanımkızınızböylebirobiyigiymekisteyecekmi?»«Ben de size bunu söyleyecektim. Çieko bana Klee'nin iki üç tane kalın cildini armağanetmişti.»«Kleemi?KimbuKlee?»«Söylendiğinegöresoyutsanattabaşlıcaressamlardanbiriymiş.Resimlerizarif,değerlivehayallerledolu.EskibirJaponunruhunayaraşırbiçimdekonuşuyor.Rahibelermanastırındahepbunlarabaktım.Işteozamansanagetirdiğimşutaslakortayaçıktı.KlasikJaponkumaşdesenleriylebununbirilişkisiyokdeğilmi?»«Besbelliyok.»Takiçiro,«bundanneyapılabileceğinibilmekistiyorum»dedi.«Sonradasizintarafınızdandokunulmasınısağlayabilirsem,çoksevineceğim»Sesindekiheyecanhalabelliolmaktaydı.Sosuke,birsüreTakiçiro'nuntaslağınıinceledi.«Gerçektenşahane...Renklerinuyuşumu..harikulade.DostumSata'nınbiryeniliğibu,hemdeşimdiyekadarkimseninyapmadığıbiryeniliği.Amatadsız...dokumasıgüç!Bütüngücümlebir denemeparçası dokumaya çalışacağım. Kızın sevgisi ve babanın iyicilliği çok güzel birbiçimdeortayaçıkmış.»«Çokteşekkürederim..!Bugünlerdehemenyaratmaveduyarlılıktansözediliroldu,insanlarrenkleribatıülkelerininmodasınagöreanlıyorartık.»«Buböyleuzunboyludevametmeyecektir,değilmi?»«Avrupadesenlerininhepsindennefretediyorum.BizJaponlareneskisarayçağındanberi

  • anlatılmazgüzellikteşahanerenklerigörmüşbirmilletiz.»«Ona ne şüphe.. yalnız siyah rengin sayısız değişik tonları yeter.» Sosuke bunu söyleyipbaşını eğdi ve «Böyle işte» diye devam etti. «Bugün ben de bunları düşünüyordum. Şui'daIzukura'nın obi dokuma fabrikası var... Avrupa biçimi dört katlı binalarda modern sanayitesisleribunlar.Yakındaburası,Nişicinde öyleolacak.Birgündebeşyüzobidokunacakveortalamayaşlarıyirmiyleotuzarasındaolanişçileryakındabuişinbaşınageçecekler.Bizdekigibieltezgâhlarındaözenledokumaişiyirmi,bilemedinotuzyıliçindeortadankalkacak.»«Böyleşeylerkonuşmayın,neolur.»«Belki bizleri saklanması gereken kültür hazinesi, ilan kabul ederler de, ömrümüzüuzatırız.»……………………«BizzatBaySatabilebirKlee'yeyadaadıherneyseonabaşvurmuşdeğilmi?»«Bu işinPaulKlee'yle ilgisi yok. Size şu kadarını söylemek isterim, rahibelermanastırınaçekilip,ongün,onbeşgün,gecegündüzkılıkırkyararakdertlendimdurdum.Buobininrengivedesenibirbirineuymamışmı?»«Mükemmel! Tam Japon işi ve çok zarif !» Sosuke hızlı hızlı konuşarak devam etti: «BaySata'nıneseriolduğuaçıkçabelli.Bundangüzelbirobimeydanaçıkmalı;buişibenüzerimealıyorum. Dokuma mostrasını en güvenilir bir yere ısmarlarız; özene bezene yapmalarınısağlarız. Dokuma işini sevgili Hideo'ya verelim mi? Benim en büyük oğlumdur, onutanıyacaksınız.»«Pektabii.»Sosuke,«DokumaişindeHideobendendahatitizdir»dedi.«Pekâlâ, bu işi size bırakıyorum.Büyük birmağazamız varsa da, çoğunlukla böyle şeyleriköyleresatarız.»«Fakathayır!Niçinböylealçakgönüllüsünüz?»«Bu obi yaz için değildir, sonbahara hazır olmalı. Bununla birlikte onu kısa zamandadokunmuşolarakgörürsemsevinirim.»«Anladım.Pekibuobiyeyaraşırkimononeolacak?»«Kafamdaşimdiliksadeceobivar.»«Toptancı olduğunuza göre zaten sizde çeşit çeşit kimono kumaşı vardır. Yoksa bu obiyakındakibirdüğüniçinhanımkızınızaçeyizmiolacak?»Takiçiro,«Fakathayır!»diyebağırdı.Düğünüolacakkendisiymişgibiyanaklarıkızardı.

    ***Nişicin'deki el dokumacılığı yaşamasını üç nesilden beri güçlükle sürdürebilmekteydi. Eldokumacılığıgenelliklebirelsanatısayılıyordu.Babaeşsizbirdokumacıolsavesınanmışbirustalığasahipbulunsabile,işiniherzamanoğlunaaktaramıyordu.Oğul,babasınınsanatındanherzamandestekgördüğüveçoksıkıçalıştırıldığıhalde,buböyleoluyordu.Işlerinbazaniyigittiğideolurdu.Birçocukdörtyadabeşyaşınageldimi,çıkrığınbaşınaoturtulurdu.Onveyaonikiyaşlarındadokumadersleritamamlanmışolurdu.Azsonradatekbaşınaparçadokumaişinebaşlardı.Bazıkereçalışabilençocuklarınsayısıçoğalır,ozamanevinrefahseviyesideyükselirdi.Altmışyadayetmişyaşındakiyaşlıkadınlardükkândaiplikeğirmeişinibaşarabilmekteydiler.Yaşlınineyleküçücüktorununaynıyerdekarşılıklıoturupçalıştıklarısıksıkgörülürdü.

  • Otomo Sosuke'nin evinde, yaşlanmış olan evin kadını tek başına obi ipliklerini yumakyapmaktaydı.Işinüzerineeğdiğibaşınıhiçkaldırmıyor,olduğundandahayaşlıgörünüyorveartıkpekdekonuşmuyordu.Uçoğuldaordaydı.Herbirikendiyüksekdokumatezgâhınınbaşındaçalışıyordu.Uçtanedokumatezgâhınasahipolmalarıpektabiibirmutluluktu.Ancakbirtektezgâhıbulunanevlerolduğugibi,bubirtektezgâhadasahipolmayıponukiralamışbulunanlardavardı.Sosuke'nin dediği gibi, büyük oğul Hideo'nun sanattaki ustalığı babasını geçmiş vedokumacılararasındada,tüccarlararasındadaadınıduyurmuştu.Sosuke, «Hideo, Hideo!» diye bağırdı. Fakat oğlunun işitmediği anlaşılıyordu. Madenidokumatezgâhlarındanfarklıolarakburdakiüçtezgâhtahtadandıvehiçdeöylefazlagürültüçıkarmıyorlardı.Sosuke özellikleyüksekseslebağırmıştı.Hideo'nun tezgâhıbahçeyebakanenuzakköşededurmaktaydı.Çoğuzamanyaptığıgibi,yinegüçdokumaişiolanvebüyükbirdikkatisteyençiftkuşakkumaşıdokuyorolmalıydıki,babanınsesikendisineerişememişti.Sosukekarısına,«Anne,şuHideo'yuçağırsana!»dedi.Kadın«Birdakika»diyebağırarakdizlerinisüpürdüveparkesizkoridordanaşağıyayürüdü.Hideo'nuntezgâhınagiderkenbiryandandaeliylekalçalarınavuruyordu.Hideodokuma taraklarınıdurdurduveyerindenhemenkalkmadanbaşını yukarıkaldırdı.Belki de yorgundu. Bir müşterinin geldiğini sanmış olacak ki, kollarını arkasına vurupgerinmekiçinduraksamageçirdi.Sonrayüzündekiterisildiveotarafadoğruyürüdü.KeyifsizbirtavırlaTakiçiro’yu«Fakirevimizehoşgeldiniz»diyerekselâmladı.Yüzüvetavrıhâlâişininizlerinitaşımaktaydı.Babası, «Biliyor musun» dedi, «Bay Sata bir obi deseni yapmış, bak bir kere, onu bizdedokutturmakdostluğunugösterdiler.»Hideo'nunkarşılığı«Öylemi?»oldu.Sesindenpekazilgilendiğibelliydi.«Amaçokkıymetlibirobi!Bununiçinbenimyerimesenindokumanıdahauygunbuldum.»Hideo'nunbenzisararmıştı.IlkkezSata'nınyüzünebakarak«SayınBayanÇiekoiçinmibuobi?»diyesordu.Kiyoto'daki insanlar için alışılmamış bir şey olan, oğlundaki bu somurtkan ifadeyiaffettirmek amacıyla Sosuke hemen atıldı: «Hideo çok yoruluyor, sabahtan akşama kadarçalışıyorda.»Hideohiçcevapvermedi.Takiçiro dostça bir tavırla, «Bütün vücudu ve ruhuyla kendini işine vermeyen ustalığaerişemez!»dedi.Hideo,«Budayineçiftdokumaisteyentadsızbirobidenbaşkaneolabilir»diyemırıldandı.«Yorucuiş.Kusurabakmayınız..»Sonrabaşınıeğdi.Takiçirobaşınıikidefasallayarak«Pekâlâ»dedi.«İyiustadediğinişteböyleolur.»«Hoşumuzagitmeyensiparişlerdeyinebüyükbirözenleçalışmayıgerektirir.Çünküherkesişinbizdençıktığınıbilmektedir.Budaçalışmamızısadecebirazdahazahmetliyapar.»Hideobaşınıtekrareğdi.Babası yalvarırcasına «Hideo!» dedi. «Bay Sata'nın getirdiği bambaşka bir şey. Bay Satadüşün bir kere, Saga'daki rahibeler manastırına bunun için kapanmış ve bu taslağı onlahazırlamış.Satmaklafilanilgilibirişdeğilbu.»«Öylemi?DemekSaga'dakirahibelermanastırınaha?»

  • «Birdefaşunaiyicebakbakalım.»«Başüstüne.»Genç dokumacının somurtkan halinin etkisiyle Takiçiro, buraya gelirken getirdiği neşelicesaretininerdeysekaybetmeküzereydi.TaslağıHideo'nunönüneyaydı.Hideosusuyordu.Takiçiroçekingenbirsesle,«Hoşunuzagitmedimi?»diyesordu.Hideo hiç konuşmadan taslağı inceliyordu. «Hoşunuza gitmedi değil mi?» Hideo yinesusuyordu.Oğlununbuinatçısusuşunadayanamayanbabası,«Hideo!»diyebağırdı.«Cevapvermemeknezaketsizliktir.»«Evet.»Hideobaşınıyukarıkaldırmamıştı.«BirişçiolarakBaySata'nıntaslağınıdilediğimkadarincelemekteserbestim.Sözkonusuolanherhangibirişdeğil.BayanÇiekoiçinbirobibu,öyledeğilmi?»Baba Sosuke, «Elbette» dedi ve doğrulamasına başını salladı. Oğlunun her zamankindenfarklıbudavranışınıyadırgamaktaydı.Takiçirofarkındaolmaksızınkeskinbirsesçıkararak,«Beğenmedinizmi?»diyesordu.Hideoumursamayanbiredayla,«Çokgüzel»diyekarşılıkverdi.«Beğenmedimdemedim.»«Demedinizamakalbinizböylediyor.Bakışınızdanbelli.»«Öylemi?»«Ama artık yeter!» Takiçiro yerinden doğrularakHideo'ya bir tokat yapıştırdı. KorunmakiçinHideohiçbirharekettebulunmadı.«Siz yine vurun. Ama ben Bay Sata'nın taslağının böyle hiç bir şeye yaramaz olacağınırüyamdagörseminanmazdım.»Hideo'nunyüzçizgileributokatlacanlanmıştı.Gençadamavuçlarınıyeredayayıpeğilerekafdiledi.Böylecekızarmışyanağınıgizlemekolanağınıbulamamışoluyordu.«BaySata,kusurabakmayınız.»……………………«Öfkelendinizamabuobiyibanadokutturmanızıricaedeceğim.»«Pekala,öyleolsun.Benzatenbununiçingelmiştim.»Takiçiro bu sefer ortalığı yatıştırmaya kalkmıştı. «Kusuruma bakmayın benim. Bu yaştabanayaraşırbirdavranışdeğildibu.Vurduğumelhâlâacıyor.»«Size benim elimi ödünç verseydim. Bilirsiniz dokumacı elinin derisi kalın olur.» Ikisi dekarşılıklıgülüştüler.AmayinedeTakiçiro,Hideo'nundirenişinibirtürlüunutamıyordu.«Birisinevurmayalıçokzamanoldu. En son kime vurduğumubile hatırlayamıyorum. Şimdi gücenmezseniz bir şeyöğrenmekistiyorumsevgilibayHideo.Benimtaslağımıgördüğünüzzamanyüzünüzniyeöylebirdendeğişiverdi?Nedeniniaçıkçasöylermisiniz?»Hideo,«Ah»dediveyüzüyenidenbulutlandı.«Ben henüz gencim ve bir işçiyim. Tam anlamıyla her şeyi birden. Siz taslağı Saga'dakirahibelermanastırındayaptığınızısöylemiştiniz,öyledeğilmi?»«Evet.Bugüntekrarmanastıradöneceğim.Hembuseferbelkideonbeşgünlüğüne...»Hideokelimelerinüstünebasabasa,«Sakınböylebirşeyyapmayın»dedi.«Evedönün.»

  • «Evdehuzurbulamıyorum.»«Bakınbutaslak,bumuhteşem,enfestaslakgörülmemişbiryenilik.Hayranoldum.AmaBaySata bu taslakla ortaya ne çıkarmak istiyor? Ona şöyle iyice bir bakınca... kıvılcım gibi birşeyler saçtığı görülüyor. Ilgi çekici, ama kalbin sıcaklığı katılmamış buna. Tam olarakbilmiyorum,bundavahşibirşey,sıhhatliolmayanbirşeyvar.»Takiçiro'nunrengiatmıştı.Dudaklarıtitriyordu.Söyleyeceksözbulamadı.«Rahibeler manastırı!.. Orda en güzel yalnızlığı buldunuz, bu iyi. Ama orda Bay Sata'yıtilkilerleporsuklarbüyülemişolmasınlar?»(22)«Allahbilir.»Takiçirotaslağıkendinedoğruçekipüzerindederindüşünceleredaldı.«Gerçektenöyle!Çokgençolduğunuzhaldebanaçokiyibirdersverdiniz;şaşılacakşey.Bukonuda tekrardüşünecekveyenibir taslakyapacağım.»Takiçirobunları söyleyerekkâğıdıtelaşlıbereketlerlekıvırdıvegöğüscebinesoktu.«Fakathayır!Buhaliylebileoşaşırtıcıbirşey.Helebirkeredokunsun,kumaşoluncarenktonlarıbambaşkabirduyguuyandıracaktır...»Takiçiro,«Teşekkürler!»diyebağırdı.«BelkideBayHideokumaşakızımÇieko'yakarşıolanduygularının sıcak renklerini dokumak ister.»Konuşmasınadevametmedi, acele vedalaşıpevdençıktı.Kapınınhemenyanındaküçükbirdereakıyordu;Kiyoto'dapekçokbenzeriolanderelerdenbiri. Kıyısında bulunan otlar bile eski çağlara özgü bir bükülüşle suya eğilmişlerdi.KenarındakibeyazduvaracabaOtomo'larınevinemiaitti?Takiçirocebindekitaslağıburuşturupdereniniçineattı.

    ***Saga'dan ansızın telefon edilip, kızıyla birlikte çiçekleri seyretmek için Omuro'ya gelipgelmeyeceğisorulunca,Şigeanneçokheyecanlanmıştı.Yardımistercesine«Çieko!»diyekızınaseslendi.«Babantelefonediyor.Onunlakonuşsana.»Çieko geldi, elini annenin omuzuna koyarak telefonu aldı. «Evet, olur, anneyle geliyorum.Evet. Ninnaçi tapınağının önündeki dinlenme evinde. Lütfen bekle bizi. Evet, geliyoruz, okadarçabukolmazki..»Çiekotelefonukapattı.Annesinebakıpgüldü.«Bababiziçiçekseyrinedavetetmekistiyor.Beninnamınaşaştımdoğrusubuişeanne.»«Beniniyeorayaistiyordersin?»«Baba,Omuro’dakirazağaçlarışimdibaştanbaşaçiçeklerledonandıdiyor.»Çiekohâlâkararsızdurananneyiyüreklendirmeyeçalıştı.Birliktemağazadançıktılar.Annehâlâbuişebirtürlüinanamıyordu.Omuro'nun Şafak Kızıllığı adı da verilen, sekiz katlı çiçek açan kirazları şehirde en geççiçeklenenağaçlardı.Sankisonbirselâmgibiydiler.Ninnaçi'nin giriş kapısının arkasında sol tarafta, kiraz tarlası da denilen koruluk buranınbiricikçiçekdeniziydi.Takiçiro«Dayanılmazbuna»diyebağırdı.Kirazçiçeklerininarasındakiyollaradizilisıraların üstü insanladoluydu; içiyorlar,gürültüediyorlardı.Ortalıktaberbatbirkarışıklıkvardı.Köylükadınlarcoşkuncadansediyor,sarhoşadamlargürültüyleesniyorvebazılarınınoturduklarıyerlerdenaşağıyayuvarlanmışolduklarıgörülüyordu.

  • Takiçirogördükleriniyadırgayarak,«Burasınekorkunçbiryerolmuş»dediveafallamışbirhalde durakladı. Uçü de çiçek korusuna doğru yollarına devam etmediler. Onlar içinOmuro'nunkirazçiçeklerigörmedikleribirşeydeğildi.Ağaçlarınarkasındandumanlaryükseliyordu,oradaziyaretçilerinçöpleriniyakıyorlardı.

    ***Takiçiro«Sakinbiryerekaçsakdahaiyiolacak,değilmiŞige?»dedi.Geri dönerken kiraz korusunun karşısındaki yüksek çamların altında, milli kıyafetlerinigiymişKorelibirkaçkızıntahtabirpistinüzerindekendiülkelerinindanslarınıoynadıklarınıgördüler. Onlara Kore trampetleri eşlik ediyordu. Bu danslarda insanı etkileyen bir incelikvardı.Çamlarınyeşilliğiarasındayabankirazlarınınçiçekleriparıldıyordu.Çiekodurupdansıseyrekoyuldu.«Baba,bendesakinbiryeritercihederim.BitkilerBahçesinenedersin?»Takiçiro, «Tamam!» dedi. «Omuro'nun kiraz çiçeklerine şöyle bir göz atmış ve böylecebaharakarşıgörevimiziyerinegetirmişolduk.»Tapınakkapısındançıkıpotomobillerinebindiler.Bitkiler Bahçesi bu Nisanda daha yeni açılmıştı. Istasyon meydanından yine eskisi gibitramvayişlemekteydi.«BitkilerBahçesindedekalabalıkböyle çoksa,bizdeKamogavakıyısındabirazgeziniriz»diyeTakiçirogörüşünüŞige'yeaçıkladı.

    ***Otomobiltazeyapraklarladonanmışşehriniçindengeçti.Eskivekaranlıkevlerinetrafındakitazeyeşillik,yenibinalarınbulunduğusemtlerdekindençokdahacanlıizlenimbırakıyordu.Bitkiler bahçesini, büyük kapısına doğru uzanan ağaçlıklı yoldan bütün genişliği veaçıklığıylagörebiliyorlardı.SoltaraftaKamoırmağınınbentleriuzanıyordu.Şigegirişbiletiniobisininkatları arasına soktu.Bakışlarınınekadaruzaklardagezdirirse,gönlü de o kadar ferahlıyordu. Büyük ticarethaneler semtinde dağların bir parçacığı bilegörünmüyordu.Şigeisemağazanınönündekisokağabilepekseyrekçıkardı.Bahçeyegirdiler,öntaraftakifıskiyelerinçevresindelaleleraçmıştı.Şige,«Insanburdaşehirdenmillerceuzaklaşmışgibioluyor»dedi.«OnuniçinmiAmerikalıbaylarevleriniburayakurmuşlar?»Takiçiro,«Bunlarçokgerilerdekaldı»cevabınıverdi.Havarüzgârlıolmadığıhaldefıskiyelerdenfışkıraninceciksularınsisgibiserpintisietrafasaçılıyordu. Sol tarafa çelik kasnaklı, yuvarlak camdan çatısıyla bir ser yapılmıştı. Camduvarından içerdeki tropikbitkiler görünüyordu, amagezintilerine zamanayırabilmek içinserin önünde durmayıp yürüdüler. Yolun sağında tomurcukları çatlamış ve alt dalları yereyayılmışyüksekbirHimalayasediriduruyordu.Gerçibubir iğneyapraklıağaçtı, fakat tazetomurcuklarınınyumuşakyeşiliinsanahiçdeiğneyihatırlatmıyordu.Karaçamlarınaksinebuağaçlareskiiğneyapraklarınıdamuhafazaetmekteydiler.Onlarolmasabaharsürgünleribirrüyaizlenimibırakacaklardı.Takiçirodurupdururken, «Allahbilir ya»dedi, «BayOtomo'nunoğlubenimat etti. Yalnızbabasındandahaiyiçalışmıyor,üstelikinsanruhununderinliklerinekanarişleyenkeskinbirgörüşgücüvar.»KendikendineyaptığıbukonuşmadanneŞige,nedeÇiekobirşeyanlamıştı.

  • Çieko,«BayHideo'yamırastladın?»diyesordu.Şige, «Çalışkanbir dokumacı olmalı» diye söze karıştı. Amadaha fazla bir şey söylemedi.Takiçirouzunuzadıyasorguyaçekilmektenhoşlanmazdı.Fıskiyelerinyanındangeçipçocukbahçesininbulunmasıgerekensoltarafasaptılar.Seslerduyuluyordu.Çayırlarınüstündeyanyanakonulmuşbiryığınküçükeşyabagajlarıgördüler.Ağaçlarıngölgesindensıyrılıpbirdenkendilerinilaleyatağınınortasındabuldular,ÇiçeklerinbolluğukarşısındaÇiekobirsevinççığlığıkopardı.Sarı,kırmızı,beyaz..karanlıkkamelyalarınrenginde,koyumenekşerenginde,ayrıcairiçiçeklilalelerkümekümeyataklarıdoldurmuşlardı.Takiçiro, «Yeni biçim elbiseler için lale desenlerinin kullanılmasının nedenini, şimdianlıyorum»dedi.«Bensebunuçılgınlıksanıyordum,oysaşimdi...»Derinderiniçiniçekti.

    ***Himalaya sediri taze tomurcuklanmış dallarını, açılmış bir tavus kuyruğu gibi etrafayaymıştı, fakat lalelerin bu renk renk kalabalığı ile nasıl kıyaslanabilir? diye Takiçirodüşünüyordu. Uzun uzadıya çiçeklere baktı. Parlak renkleri havaya karışıyor, seyredenleriderilerininaltınakadaretkiliyordu.Şigekocasınınbirparçaarkasındakalmıştı.Kızınınyanındanayrılmıyordu.Çiekobunubirazgülünçbuluyordu,amapekbellietmiyordu.Çieko,«Anne»diyefısıldadı,«şukarşıdabeyazlaleyatağınınönündekiikiçiçekacabanişanlıkarşılaşmasımıyapıyorlar?»(23)«Evet,evet,bendeöylesanıyorum.»«Amagözleriniöyledikipbakmaanne!»Kız,anneyikolundantutarakgeriçekti.Laleyatağınınönünde,sazanbalıklarınınyüzdüğübirhavuzvardı.Takiçirooturduğusıradankalkıplaleyataklarınınyanıbaşınageldi.Ağıradımlarlayatağınetrafını dolaşmaya başladı. One eğilerek çiçeklerin içine kadar bakmaya çalışıyordu. Sonraikisininyanınadöndü.«BuAvrupaçiçekleriçokgösterişli,amainsanıyoruyor.Birbambukorusunutercihederim.»Şige’yleÇiekoyerlerindenkalktılar.Laleyatağı,etrafıağaçlarlaçevriliçukurbirdüzlükteydi.Baba,«BitkilerbahçesindedeAvrupabiçimibirhavavar,değilmiÇieko?»diyesordu.Çieko,«Bilmem,belkibirparçavar»cevabınıverdi.«Annemiçinbirazdahakalalımburda.»Takiçiro canı sıkkın bir halde çiçeklerin arasında yola devam etti. Bu sırada birisi onaseslendi:«BaySata!SahidenBaySata’ymış!»Takiçiro,«AhBayOtomo!BayHideo!»diyebağırdı.«Sizeburdarastlamaknesürpriz?»Sosuke,«Asılbizimiçinsürpriz»diyerekyerlerekadareğildi.«Benburdakikâfurağaçlıyoluçok severim. Bunun için bahçenin yeniden açılmasını çok bekledim. Ağaçlar elli altmışyaşlarındaolmalı.Aralarındahuzuriçindedolaştık.»Sosuketekrarbaşınıeğdi.«Oğlumgeçengünçokkabadavranıştabulundu.»«Yokcanım,gençlikişte.»«Saga'danmıgeldiniz?»«Evet,fakatŞigeileÇiekoevdengeldiler.»Sosuke,Şige’yleÇieko'yayaklaşıpselâmverdi.

  • Takiçirobirparçasertsesle,«BayHideo,bulalelerhakkındagörüşünüznedir?»diyesordu.Hideoaynışekildesertçebirsesle,«Çiçekleryaşıyorlar»dedi.«Yaşıyorlarmı?Evet, tabiiyaşıyorlar,amabenimcanımısıkmayabaşladılarbile.Çok,pekçokçiçekvar...»VeTakiçirobaşınıyanaçevirdi.

    ***Çiçeklerinömrükısadır,fakatapaçıkbiryaşamalarıolur.Gelecekyıldatomurcuklarverecekveaçacaklardır.Tıpkıtabiatınyaşamasıgibi.TakiçirobirkezdahaHideo'danbirtaşyemiştiBaşıyanadönükolarakTakiçiro,«Gözlerimbunaalışkındeğil»dedi.«Kimonoveobileriçinlaledesenlerindenhoşlanmıyorum,amaiyibirressambunlardanebediyetekadaryaşayacakbirresimyapabilir.Eskiçağlarınkumaşkalıntılarıdaböyle.BizimşueskiKiyoto'muzdanbileçok daha yaşlı olanları var. Böyle güzel şeyleri ise bugün kimse yapamıyor, değil mi?Yapılanlarsadecekopya!»Hideosusuyordu.«Yaşayanağaçlardaböyle.BizimeskiKiyoto'muzdandahaeskilerivar,doğrumu?»Hideo, «Ben böyle demek istemedim» dedi. «Her gün takırdayıp duran tezgâhın başındaçalışan dokumacı böylesine muhteşem şeyleri düşünemez. Ama misal olarak şunusöyleyeyim: Bayan Çieko, Şugu ya da Koryu tapınağındaki Buda tasvirinin önünde dursa,bayanınçokdahagüzelolmayacağınıkimsöyleyebilir?»Takiçiro,«BunuÇieko'yasöyleyeyimmi?»dedi.«Çoksevinecektir.Gerçihiçdedindarcabirkarşılaştırmadeğilde..BayHideo,birazzamansonraoihtiyarbirkadınolur.Evet,evet,çokçabukolurbu.»Hideo, kelimelerin üzerinde durarak, «Az önce laleler yaşıyorlar demekle bunukastetmiştim»cevabınıverdi.«Çiçeklenmezamanıçokkısa,amayinedebütüncanlılıklarıylaçiçekaçmıyorlarmı?Şimdionlarınçağıdeğilmi?»Takiçiro,«Haklısınız»diyerekyüzünügençadamadöndürdü.«Iştebendetorunlarımınnesliiçinkuşakdokumakistemem.Şuanda..sadecebiryıliçinveseverekgiyeceklerişeyleridokumakisterim.»Takiçiro,«Çokdoğrubirgörüşbu»dedivedoğrulamasınabaşınısalladı.«Neyeyarar?BizlermeselâbirBayTatsumuracinsindenyöndeğiştiriverenişadamlarıgibiolamıyoruz.»……………………..«Böyle bir görüşle lalelerin yaşadığını söyledim. Şimdi onlar en parlak çağlarında. Yeredökülençiçekleriancakikiüçtane.»«Çokdoğru.»«Dökülen yapraklar deniliyor, bu söz kiraz ağaçlarının çiçek dökümüne uyuyor. Ama yalaleler?»Takiçiro,«Çiçekyapraklarındüşüpetrafasaçıldığıyeriçinbusözdoğru»dedi.«Benisadecelalelerinbolluğubirparçayoruyor.Renklerherbakımdangözalıcı,amazerafetiyok,öyledeğilmi?Belkidebençokyaşlandımartık.»Hideo «Gidelim mi?» diyerek onu keyi lendirdi. «Lale desenli dokuma mostralarıhazırlandıklarızamanartıkhiçdeyaşayanlalelerebenzemezler.Bunuçokiyibiliyorum.»

  • ***Hepbirlikteçukurdüzlüktekilaleyataklarındantaşmerdivenleyukarıçıktılar.Merdivenin yanını bir çitten çok duvara benzeyen Kirişima hanımelleri sarmıştı. Henüzçiçeklenmemişlerdi.Amafışkırmışyumuşakyaprakları,tepedentırnağaçiçekaçmışlalelerinkeskinrenginidahadabelirginleştirmekteydi.Yukardasağyanadoğruşakayıklaruzanıyordu.Bunlar da henüz çiçek açmamıştı. Burasının bahçenin yeni düzenlenmiş bir kesimi olduğuanlaşılıyordu.Bubakımdanbirazyadırgatıcıbirgörünüşüvardı.Doğuda Hiay dağı görünüyordu. Hiay-San, Higaşimaya, Doğu dağı, Nişiyama, batı dağıbitkilerbahçesininheryerindengözükmekteydi.ŞakayıktarlasınındoğuşundakiHiayise,busıradağlarınöncephesikendisiymişgibibiretkiyapıyordu.Sosuke, «Hiay-San böyle yüksek görünmezdi, acaba dumanlanmış mı?» diye Takiçiro'yasordu.Takiçiro,«Baharsisionudahasevimligösteriyor»diyecevapverdi.Vebirsüredağıseyretti.«BayOtomo,budumanlanıştabaharınnasılkaçıpgittiğinideduyuyormusunuz?»«Haklısınız.»«Böylesinegüçlübirduman,birazerken...Baharneçabukgeçiyor,değilmi?»Sosuke tekrar«Haklısınız»dedi. «Çabukgeçiyor.Bensedahabir seferolsun çiçek seyrinegidemedim.»«Siziniçingörülmemişbirşeydeğilbu.»İkiadambirsüreyanyanayürüdüler.«BayOtomo,sizinsevgilikâfurağaçlıyolunuzdangeridönelimmi?»«Oh,çokteşekkürler.Ordanbirdefaolsungeçebildiğimiçinöylesinesevinçliyimki.Burayagelirkenordangeçmiştik.»Sosuke,Çieko'yadöndü.«Küçükhanımdabizimlegelirmi?»dedi.Kâfurağaçlıyolda,ağaçlarınaltdallarıbirbirininiçinegeçmişti.Yapraklarıhenüztazekızılrenkleriyleparıldamaktaydı.Rüzgâresmediğihaldeyapraklarhafifhafifhaşırdıyordu.Beşideağıradımlarlavehemenhiçkonuşmadanyürüyorlardı.Ağaçlarıngölgesindeherbirikendidüşüncelerinedalmıştı.Hideo'nunNaraveKiyoto'dakienzarifBudaheykelleriyleÇieko'yukıyaslamasıvekızıdahagüzelbulmasıTakiçiro’nunaklındançıkmıyordu.Çieko'yaböylesinemitutkundu?Fakat...Çieko onunla evlenirse, Otomo'nun evinde nasıl bir yer olacaktı? Hideo'nun annesi gibisabaherkendenakşamgeçsaatlerekadariplikmisaracaktı?Takiçiro arkasına dönüp bakınca, Hideo'nun Çieko’ya bir şeyler anlattığını ve genç kızınaradasıradaevetdercesinebaşınısalladığınıgördü.

    ***Iş evlenmeye